Türbe, Kanuni Sultan Süleyman’ın oğlu Şehzade Mustafa adına, kardeşi II. Selim tarafından yılında inşa ettirilmiştir. yılında Konya Ereğlisi’nde vefat eden Şehzade Mustafa’nın naaşı Bursa’ya getirilerek önce başka bir yere defnedilmiş, yaklaşık yirmi sene başka bir yerde gömülü kaldıktan sonra adına yaptırılan türbesine defnedilmiştir.
Türbenin mimarı Dergâh-ı Âlî çavuşlarından Mehmet Çavuş olup Hassa Başmimarı Sinan’ın tavsiyesiyle bu işin ona verildiği bilinmektedir.
Yapının inşaatında Bursa Sarayı’ndan alınma mermer levha ve sütun gibi Bizans dönemine ait bazı yapı malzemeleri kullanılmıştır.
İç mekan duvarları yüzyılın natüralist üslûplu İznik çinileri ile kaplı olup, kalem işi süslemeler dikat çekicidir. yüzyılın sonlarında sıvanarak Barok süslemelerle kaplanan yüzyıla ait özgün kalem işleri yılı restorasyonunda sıva raspası yapılarak yeniden ihya edilmiştir.
Türbenin içinde bulunan dört sanduka Şehzade Mustafa, Şehzade Mustafa’nın annesi Mâhidevran Hatun ve Şehzade Bayezid’in oğlu Osman’a ait olduğu bilinmektedir. Diğer sandukanın kime ait olduğu bilinmemektedir.
yılları arasında Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından geniş kapsamlı restorasyona tabi tutulan türbe; yılında UNESCO Dünya Mirası olarak ilan edilen alan içerisinde yer almaktadır.
Muhteşem Yüzyıl dizisi yayına girdiği günden beri tartışmalara neden olurken, Osmanlı tarihine karşı ilgiyi de arttırdı. Kanuni Sultan Süleyman tarafından boğdurulan Şehzade Mustafa ve Hürrem Sultan'ı kıskanan annesi Mahidevran Sultan'ın Bursa'daki türbeleri de diziyle birlikte ilgi çeken yerlerden biri oldu.
Yayına girdiği günden bu yana protestolara ve tarihçiler arasında tartışmalar neden olan Muhteşem Yüzyıl dizisi Osmanlı tarihini ve harem kültürünü yeniden gündeme taşıdı.
Halit Ergenç, Nebahat Çehre, Meryem Uzerli, Okan Yalabık'ın ve Mahi Devran'ı canlandıran Nur Aysan'ın rol aldığı dizinin 4'ncü bölümü yayına girerken tartışmalarda devam ediyor.
Kanuni Sultan Süleyman'ın hayatını ve sarayda yaşanan çekişmeleri anlatan dizinde babası tarafından boğdurulan Şehzade Mustafa ve annesi Mahidevran Sultan'ın da yaşadıkları da merak konusu oldu. Oğlu Şehzade Mustafa ile birlikte Bursa'nın Osmangazi İlçesi'ne bağlı Muradiye Mahallesi'nde bulunan Muradiye Türbeleri'nde yatan Mahidevran Sultan'ın Hürrem Sultan'ın saraya gelmesiyle birlikte değişen hayatı izleyenleri hüzünlendiriyor.
Arnavut kökenli olduğu tahmin edilen Mahidevran Sultan, Kanuni Sultan Süleyman tahta çıkmadan önce Manisa'da şehzade iken eşi oldu ve yılında Kanuni'nin ilk oğlu Mustafa'yı dünyaya getirdi. Hürrem Sultan'ın saraya girmesiyle birlikte Kanuni'nin gözdesi olmaktan düşen Mahidevran Sultan, oğlu Şehzade Mustafa ile birlikte Amasya'ya gönderildi. Babasından sonra tahta çıkması beklenen Mustafa'nın yılında kendisinin yerine geçeceği düşüncesiyle babası Kanuni Sultan Süleyman tarafından boğdurulmasının ardından geri kalan hayatını fakir bir şekilde oğlunun mezarının bulunduğu Bursa'da geçirdi. Mahidevran Sultan, yılında ölümüyle birlikte oğlunun bulunduğu türbeye gömüldü.
Sultan II. Murad adına yaptırılan türbenin etrafına sonradan yapılan 13 türbeden oluşan Muradiye Türbelerinde mezarı bulunan Şehzade Mustafa ve annesi Mahi Devran Sultan'ın yanı sıra İstanbul'u fetih eden Fatih Sultan Mehmet'in oğlu Cem Sultan, Sultan II. Murat, Şehzade Ahmet, Şehzade Mahmut, Gülruh Sultan, Gülşan Hatun, Ebe Hatun, Hüma Hatun, Mükrime Hatun, Şirin Hatun türbeleri ile aynı yerde bulunuyor.
Osmanlı İmparatorluğu'nun ilk başkentlerinden biri olan Bursa'da ayrıca devletin kurucusu Osman Gazi, oğlu Orhan Gazi ve fetret devrinden sonra Anadolu birliğini yeniden kuran Çelebi Mehmet'in de türbeleri bulunuyor.
Türbe çevresinde yaşayan bazı vatandaşlar diziyi izledikleri halde Mahidevran Sultan'ın Muradiye'de yattığını bilmediklerini söylerken öğretmen Sema Güzelsoy merakla izlediği dizi de anlatılan Mahi Devran ve Şehzade Mustafa'nın türbesini öğrencileri ile birlikte gezdiğini söyledi.
Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel
6 Ağustos tarihinde babası Kanuni Sultan Süleyman’ın şehzadeliği sırasında babasının yedinci, annesinin ikinci evladı olarak Manisa’da dünyaya geldi. Annesi Çerkesya hükümdarı İdar Mirza Temruko'dan olma, Kırım HanıI. Mengli Giray kızı Nazcan Hatun'dan doğma Mahidevran Sultan'dır. Ana-baba bir Şehzade Mahmud adında doğumlu bir ağabeyi, doğumlu Şehzade Ahmed, doğumlu Fatma Nur Sultan ve doğumlu Raziye Sultan adlı 4 kardeşi daha vardır. Dedesi Yavuz Sultan Selim’in ’de hayatını kaybetmesi üzerine Osmanlı tahtına oturmak üzere İstanbul’a giden babasının yanında başkente gitti.
Hürrem Sultan’ın babasının sarayına girmesinden sonra annesi Mahidevran Sultan ile Kanuni’ye dört şehzade daha doğuran Hürrem Sultan arasında, Kanuni’den sonra kendi oğullarının tahta çıkmasını sağlamak için büyük bir mücadele yaşandı. Şehzade Mustafa, arasında Saruhan Sancak Beyi (Aydın sancağı ilavesiyle) olarak görev yaptı. Saruhan (Manisa), padişah adayının görev yaptığı yer kabul edilirdi, dolayısıyla Şehzade Mustafa dönemin veliaht şehzadesiydi. 16 Haziran 'de[5] Amasya Sancak Beyliği'ne atandı, Saruhan Sancak Beyliği'ne ise kardeşi Şehzade Mehmed getirildi. Halk ve askerler bu duruma tepki gösterdi, bunun üzerine I. Süleyman, doğu topraklarının güvenliği için şehzadenin Amasya'ya gönderildiğini ve veliahtlığının sürdüğünü açıkladı.[6] Ardından, Mehmed’in beklenmedik şekilde ’te ölümünden sonra Saruhan Sancakbeyliği'ne Şehzade Selim getirilirken; Şehzade Mustafa ise yılında Konya Sancakbeyliğine atandı.
Şehzade Mustafa'nın şahsına dair önemli verilerden biri de Bernardo Navagero adlı İtalyan elçinin yazdığı bir mektupta hakkında verdiği bilgilerdir.[7]
Diğer bir veri ise Guillaume Postel'in Osmanlı gelenek-göreneklerini ve siyasi durumunu anlattığı kitapta bulunmaktadır. 'da, Fransız kralı I. François, Kanuni Sultan Süleyman'la bir sözleşme imzaladı ve ardından resmî tercümanı ve tarihçisi Guillaume Postel'i yardımcı olarak Fransız elçisi olan Jean de La Forêt'in yanına, İstanbul'a gönderdi. Fransız tarihçi Guillaume Postel, "De la République des Turcs" (Türklerin Cumhuriyeti) adlı kitabında Şehzade Mustafa’nın iktidarı devralabilecek yaşa ve olgunluğa ulaştığını, tedbirli ve son derece iyi eğitimli bir şehzade olduğunu yazmaktadır.[8]