eğitimde yeni yönelimler özcan demirel pdf / (PDF) Egitimde yeni yonelimler new trends in education | Prof. Dr. Hikmet Asutay - seafoodplus.info

Eğitimde Yeni Yönelimler Özcan Demirel Pdf

eğitimde yeni yönelimler özcan demirel pdf

Eğitimde Yeni Yönelimler

Bu yapıt, yüzyıl eğitim dünyasında yeni yönelimlerin neler olduğu ve nereye yöneldiği konusunda eğitim kamuoyunu bilgilendirmek amacıyla hazırlanmıştır. Ele alınan konular, son on yılda eğitimde devrim yaratan ve dünya üzerinde pek çok eğitimci tarafından kabul görmüş yönelimlerdir.

Eğitim bilim alanın paydaşları olarak, yeni bilgileri tüketmenin yanı sıra üretmeninde önemli olduğunu ilke edinen yazar kadrosu, bu yapıtı eğitim bilim alan yazınına kazandırmak istemiştir. Bu çalışmanın, öğretmen adaylarına ve halen öğretmen olarak çalışanlara mesleki gelişimlerinde ve sınıf içi öğretmenlik uygulamalarında katkı getirmesi beklenmektedir.

Basım Tarihi :

Baskı Sayısı : 9

Sayfa Sayısı :

Ebat : x cm

Cilt Tipi : Ciltsiz

Basım Dili : Türkçe

Baskı Yeri : Ankara

Barkod :

Editörler

Özcan Demirel

Yazarlar

Nilay T. Bümen

Bünyamin Yurdakul

Makbule Başbay

Eda Gürlen

Necla Ekinci

Necla Köksal

Semih Şahinel

Gülsen Ünver

Melek Şahinel

Nuri Doğan

Kenan Demir

Gürcü Erdamar

Hasan Hüseyin Şahan

Alper Başbay

Zeynep Ayvaz Tuncel

Kategori: Eğitim Yazar: Prof. Özcan Demirel Yayınevi: Pegem Akademi Yayıncılık

Eğitimde Yeni Yönelimler

  • Yayın Tarihi:
  • ISBN:
  • Dil: TÜRKÇE
  • Sayfa Sayısı:
  • Cilt Tipi: Karton Kapak
  • Kağıt Cinsi: Kitap Kağıdı
  • Boyut: 20 x 28 cm

Tanıtım Bülteni

Bu yapıt, 21 yüzyıl eğitim dünyasında yeni yönelimlerin neler olduğu ve nereye yöneldiği konusunda eğitim kamu oyunu bilgilendirmek amacıyla hazırlanmıştır. Ele alınan konular, son on yılda eğitimde devrim yaratan ve dünya üzerinde pek çok eğitimci tarafından kabul görmüş yönelimlerdir. Eğitim bilim alanının paydaşları olarak, yeni bilgileri tüketmenin yanı sıra üretmenin de önemli olduğunu ilke edinen yazar kadrosu, bu yapıtı eğitbilim alan yazınına kazandırmak istemişseafoodplus.info çalışmanın, öğretmen adaylarına ve halen öğretmen olarak çalışanlara mesleki gelişimlerinde ve sınıf içi öğretmenlik uygulamalarında katkı getirmesi beklenmektedir. Eğitim bilimi alanındaki yeniliklerin ve çağdaş düşüncelerin yansımaları olarak ortaya çıkan bu çalışmada yer alan düşüncelerin, ülke genelinde yaygınlaşması ve kabul görmesi, sizin ilginiz ve kuramı uygulamaya dönüştürmedeki istek ve kararlılığınızla sağlanacaktır.

MEB HİZMET İÇİ EĞİTİM SEMİNERİ EĞİTİMDE YENİ YÖNELİMLER Prof. Dr. Özcan DEMİREL 27 Kasım – 1 Aralık Mersin.

konulu sunumlar: "MEB HİZMET İÇİ EĞİTİM SEMİNERİ EĞİTİMDE YENİ YÖNELİMLER Prof. Dr. Özcan DEMİREL 27 Kasım – 1 Aralık Mersin."— Sunum transkripti:

1 MEB HİZMET İÇİ EĞİTİM SEMİNERİ EĞİTİMDE YENİ YÖNELİMLER Prof. Dr. Özcan DEMİREL 27 Kasım – 1 Aralık Mersin

2 YENİ YÖNELİMLER TAM ÖĞRENME İŞBİRLİKLİ ÖĞRENME PROJE TABANLI ÖĞRENME ÇOKLU ZEKA

3 İŞBİRLİĞİNE DAYALI ÖĞRENME Öğrencilerin küçük gruplar halinde çalışarak ve birbirinin öğrenmesine yardım ederek öğrenmeyi gerçekleştirme sürecidir.

4 İŞBİRLİĞİ İÇİN GEREKLİ KOŞULLAR –ORTAK ÜRÜN / GRUP ÖDÜLÜ –OLUMLU BAĞIMLILIK –BİREYSEL DEĞERLENDİRİLEBİLİRLİK –YÜZYÜZE ETKİLEŞİM –SÜRECİN DEĞERLENDİRİLMESİ –EŞİT BAŞARI FIRSATI

5 İŞBİRLİĞİNE DAYALI ÖĞRENME Özellikleri Diğer öğrencilerle birlikte hareket ederler Ortak çalışma ve sosyal öğrenme sürecini yaşarlar Öğrenciler iki ile beş kişilik değişen gruplar halinde ortak hareket ederler Öğrenciler arasında kaçınılmaz olarak etkileşim ve bağımlılık vardır. Sorumluluk duygusu gelişir

6 İŞBİRLİĞİNE DAYALI ÖĞRENME İLKELERİ Gruplar en az iki, en çok beş ya da altı kişiden oluşur Öğrenme küçük gruplar içinde gerçekleştirilir. Öğrencilerin grup içindeki etkileşimleri önemlidir

7 İLKELER Gruplar arasındaki yarışma daha önemlidir. Başarı ya da başarısızlık gruplara aittir. Öğrencileri bütünleştirir ve dostluk duygularını arttırır Bu öğrenme modeliyle bilişsel yönler değil, duyuşsal ve sosyal yönler de gelişir.

8 İŞBİRLİĞİNE DAYALI ÖĞRENME TEKNİKLERİ ÖĞRENCİ TİMLERİ- BAŞARI GRUPLARI TARTIŞMA-KARŞILIKLI SORGULAMA AYRILIP BİRLEŞME TAKIM-OYUN-TURNUVA

9 ÖĞRENCİ TİMLERİ – BAŞARI GRUPLARI

10 UYGULAMA AŞAMALARI Heterojen gruplar oluşturma Öğrenme ünitesini gruba sunma Çalışma tekniğinin belirlenmesi Her öğrencinin sınanması Başarı sırasının belirlenmesi Toplam puana göre en başarılı gruba ödül verilmesi

11 TARTIŞMA

12 TARTIŞMA GRUBU TEKNİĞİ Tartışma konusunun belirlenmesi Öğrenme ünitesinin belirlenmesi Kaynaklardan yararlanılması Grup raporunun hazırlanması Raporun sınıfa sunulması Tartışma yapılması ve değerlendirme

13 AYRILIP BİRLEŞME

14 AYRILIP BİRLEŞME TEKNİĞİ Konular, üye sayısı kadar küçük parçalara ayrılır Her gruptan bir üye ayrılır ve yeni bir grup oluşur Yeni grup üyeleri çalışma yapar Öğrendiklerini eski grup üyelerine aktarır Gruplara sınav verilir, sonuçlar bireysel olarak değerlendirilir.

15 TAKIM-OYUN-TURNUVA

16 TAKIM-OYUN-TURNUVA TEKNİĞİ kişilik gruplar oluşur Turnuvaya uygun konular seçilir Turnuva için hazırlık yapılır Turnuvaya her gruptan bir kişi katılır En yüksek puan alan takım turnuvanın birincisi olur.

17 Teşekkür ederim [email protected]


1 ÇOKLU ZEKÂ YAPILANDIRMACILIK PROJE TABANLI ÖĞRENME PROBLEME DAYALI ÖĞRENME İŞBİRLİĞİNE DAYALI ÖĞRENME BEYİN TEMELLİ ÖĞRENME ELEŞTİREL DÜŞÜNME YANSITICI DÜŞÜNME ETKİN ÖĞRENME YARATICI DÜŞÜNME TAM ÖĞRENME YAŞAM BOYU ÖĞRENME İNTERNET TABANLI ÖĞRENME BASAMAKLI ÖĞRETİM PROGRAMI UZAKTAN EĞİTİM KUANTUM ÖĞRENME Nilay T. Bümen Bünyamin Yurdakul Makbule Başbay Eda Gürlen Necla Ekinci Necla Köksal Semih Şahinel Gülsen Ünver Melek Şahinel Nuri Doğan Kenan Demir Gürcü Erdamar Hasan Hüseyin Şahan Alper Başbay Bünyamin Yurdakul Zeynep Ayvaz Tuncel 6.

2 Editör: Prof. Dr. Özcan DEMİREL EĞİTİMDE YENİ YÖNELİMLER ISBN Kitapta yer alan bölümlerin tüm sorumluluğu yazarına aittir. , Pegem Akademi Bu kitabın basım, yayın ve satış hakları Pegem Akademi Yay. Eğt. Dan. Hizm. Tic. Ltd. Şti ye aittir. Anılan kuruluşun izni alınmadan kitabın tümü ya da bölümleri, kapak tasarımı, mekanik, elektronik, fotokopi, manyetik, kayıt ya da başka yöntemlerle çoğaltılamaz, basılamaz, dağıtılamaz. Bu kitap T.C. Kültür Bakanlığı bandrolü ile satılmaktadır. Okuyucularımızın bandrolü olmayan kitaplar hakkında yayınevimize bilgi vermesini ve bandrolsüz yayınları satın almamasını diliyoruz. 1. Baskı: Ağustos , Ankara 6. Baskı: Ocak , Ankara Yayın-Proje Yönetmeni: Ayşegül Eroğlu Dizgi-Grafik Tasarım: Ezgi Öz Dincel Kapak Tasarımı: Gürsel Avcı Baskı: Ayrıntı Basım Yayın ve Matbaacılık Ltd. Şti. İvedik Organize Sanayi Cadde Sokak No: /A Yenimahalle / ANKARA ( ) Yayıncı Sertifika No: Matbaa Sertifika No: İletişim Karanfil 2 Sokak No: 45 Kızılay / ANKARA Yayınevi: Yayınevi Belgeç: Dağıtım: Dağıtım Belgeç: Hazırlık Kursları: İnternet: E-ileti: [email protected]

3 ÖNSÖZ Eğitimde Yeni Yönelimler (EYYÖN) kitabı, 21 yüzyıl eğitim dünyasında yeni yönelimlerin neler olduğu ve nereye yöneldiği konusunda eğitim kamuoyunu bilgilendirmek amacıyla hazırlanmıştır. Ele alınan konular son on yılda eğitimde devrim yaratan ve dünya üzerinde pek çok eğitimci tarafından kabul görmüş yönelimlerdir. İnternetin etkin bir şekilde kullanılması, bilim dünyasında ortaya atılan her yeni düşünce ve uygulamanın anında yayılmasını ve paylaşılmasını olası kılmaktadır. Bu nedenle, son on yıldaki bilgi paylaşımı hızla artmış ve eğitim bilimi alanındaki gelişmeler çağın gereklerine uygun hızda yayılmış ve paylaşılmaya başlanmıştır. Bizler, Türk eğitimcileri olarak, son yıllarda eğitim dünyasındaki yönelim ve değişimleri yakından izleme çabası içindeyiz. Çağdaş gelişmelerin gerisinde kalmamak için iletişim teknolojilerini en etkin bir şekilde kullanmaya özen göstermekteyiz. Eğitim bilim alanının paydaşları olarak yeni bilgileri tüketmenin yanı sıra üretmenin de önemli olduğunu ilke edinerek bilim dünyasına katkı getirmeyi amaçlamaktayız. Bu bağlamda, özellikle doktora düzeyindeki derslerimizi ve bu derslerde işlenen konularımızı her öğretim yılında yinelemek yerine yenilemek yoluyla güncelleştirmekteyiz. Bu yenilikçi tutum, bizim vazgeçilmez bilimsel tutumumuzla örtüşmektedir. Bilgiye ulaştığımız, birlikte öğrendiğimiz ve birlikte yeni uygulamaları yaptığımız genç bilim adamlarını yüreklendirerek bu yapıtı ortaya koymayı planladık. Böylesi bir çalışmanın ve yenilikleri paylaşmanın bireysel bir ürün çıkarmaktan çok daha güçlü olacağına inandığımdan bu yapıtın tasarımcısı ve düzeltmeni olmayı yeğledim. Bu aşamada, Eğitim Bilimi dünyasına kazandırdığım bölüm yazarı öğrencilerimle ne kadar gurur duysam azdır. Onlarla bu işe girişirken kendimi okyanusta seyreden bir geminin kaptanı olarak algıladım ve yola çıktım. Bu yapıtın ortaya çıkmasına katkı getiren tüm yazar-öğrencilerime teşekkür ediyor, bundan sonraki çalışmalarında daha üstün başarılar diliyorum. Ayrıca, böyle bir yapıtın ortaya çıkmasına ve bilim dünyasına kazandırılmasına olanak sağlayan Pegem Akademi Yayıncılığa da özellikle teşekkür etmek istiyorum. Umarım bundan sonraki gelişmeleri ayrı bir kitapta toplayabiliriz. Burada ele alınan her konunun yüzlerce kitaptan oluştuğunu; oysa burada sadece özet bir bilgi sunduğumuzu unutmayalım. Bu çalışmanın öğretmen adaylarına ve halen öğretmen olarak çalışanlara az da olsa katkı getirmesi yazar kadrosunu mutlu kılacaktır. Eğitim Bilimi alanındaki yeniliklerin ve çağdaş düşüncelerin yansımaları olarak ortaya çıkan bu çalışmada yer alan düşüncelerin, ülke genelinde yaygınlaşması ve kabul görmesi sizin ilginiz ve tercihinizle sağlanacaktır. Bugüne kadar verdiğiniz desteğe ve güvene teşekkür ediyor, çalışmalarımıza ivme katan görüş ve önerilerinizin devamını diliyoruz. Ankara, Editör: Prof. Dr. Özcan DEMİREL iii

4 6. Baskıyı Sunarken Eğitimde Yeni Yönelimler kitabının ilk baskısını yayına hazırlarken geleceğin bilim adamları olarak özellikle doktora öğrencilerimi yüreklendirerek bu yapıtı ortaya koymayı planlamıştım. İlk baskıyı yılında yapmış, aradan on yıl geçtikten sonra da de 6 baskıyı yapmış oluyoruz. Bu on yıllık zaman dilimi içinde o yıllarda araştırma görevlisi ve doktora öğrencisi olan bölüm yazarı öğrencilerim, şimdi profesör, doçent ve yardımcı doçent olarak akademik yaşama katkı getirmektedirler. Bu başarıları için onları içtenlikle kutluyorum. Bundan sonra yapacakları akademik çalışmalar ile ortaya çıkacak yeni düşünce ve bulguları yayına dönüştürerek eğitim bilimleri ve program geliştirme alanyazınına katkılarının devam edeceğine inanıyorum. Bu çalışmanın öğretmen adaylarına, öğretmenlere ve eğitim kamu oyuna katkı getirmesi ve eğitimde yeni yönelimler için sürekli başvuru kaynağı olarak kalması yazar kadrosunu mutlu kılacaktır. Bugüne kadar sizlerden gelen desteğe ve güvene teşekkür ediyor, daha iyiye daha yeniye ulaşma konusunda görüş ve önerilerinizi bekliyoruz. Ankara, Ocak Prof. Dr. Özcan DEMİREL v

5 İÇİNDEKİLER Sayfa Önsöz iii Altıncı Baskıyı Sunarkenv İçindekiler vii ÇOKLU ZEKÂ KURAMI VE EĞİTİM Prof. Dr. Nilay T. BÜMEN (ss) Çoklu Zekâ Kuramı Giriş Zekâ Alanları ve Özellikleri Çoklu Zekâ Kuramı ve Öğretim Çoklu Zekâ Kuramına Göre Hazırlanmış Ders Planı Örnekleri Çoklu Zekâ Kuramı ve Ölçme Değerlendirme Yararlanılan ve Başvurulabilecek Kaynaklar YAPILANDIRMACILIK Yrd. Doç. Dr. Bünyamin YURDAKUL (ss) Kavramsal Bağlam Yapılandırmacı Öğrenme Kuramları Yapılandırmacı Program Tasarıları Yapılandırmacılığın Öğretimsel Uygulamaları Sonuç Öğrenme Durumlarında Kullanılan Yapılandırmacı Öğrenme Planı Örneği Yararlanılan ve Başvurulabilecek Kaynaklar PROJE TABANLI ÖĞRENME Yrd. Doç. Dr. Makbule BAŞBAY (ss) Proje Tabanlı Öğrenme Yaklaşımı Nedir? Proje Tabanlı Öğrenme Yaklaşımının Felsefi Temelleri Proje Tabanlı Öğrenme Yaklaşımı ve Program Geliştirme Proje Tabanlı Öğrenme Yaklaşımının Ögeleri Proje Tabanlı Öğrenme Yaklaşımının Uygulama Aşamaları Proje Tabanlı Öğrenme Yaklaşımında Değerlendirme Ders Planları Yararlanılan ve Başvurulabilecek Kaynaklar PROBLEME DAYALI ÖĞRENME Doç. Dr. Eda GÜRLEN (ss) Giriş Probleme Dayalı Öğrenme Probleme Dayalı Öğrenmede Bilimsel Araştırma Süreci Probleme Dayalı Öğrenmede Eğitim Programı Probleme Dayalı Öğrenme Sürecinde Öğretmenin ve Öğrencinin Rolü Yararlanılan ve Başvurulabilecek Kaynaklar İŞBİRLİĞİNE DAYALI ÖĞRENME Yrd. Doç. Dr. Necla EKİNCİ (ss ) Giriş İşbirliğine Dayalı Öğrenme Nedir? İşbirliğine Dayalı Öğrenmenin İlkeleri İşbirliğine Dayalı Öğrenme ve Geleneksel Küme Çalışması İşbirliğine Dayalı Öğrenme ve Öğretmen İşbirliğine Dayalı Öğrenme Teknikleri İşbirlikli Ders Planı Formu Yararlanılan ve Başvurulabilecek Kaynaklar BEYİN TEMELLİ ÖĞRENME Yrd. Doç. Dr. Necla KÖKSAL (ss ) Beynin Yapısı ve Öğrenme Beyin Temelli Öğrenme Beyin Temelli Öğrenmenin İlkeleri Beyin Temelli Öğrenme Uygulamaları Örnek Ders Planı Yararlanılan ve Başvurulabilecek Kaynaklar vii

6 ELEŞTİREL DÜŞÜNME Yrd. Doç. Dr. Semih ŞAHİNEL (ss ) Giriş Eleştirel Düşünme Becerilerinin Eğitim Programlarındaki Yeri ve Önemi Eleştirel Düşünme ve Eleştirel Düşüncenin Boyutları Eleştirel Düşünme Stratejileri Eleştirel Düşünen Birey Özellikleri Yararlanılan ve Başvurulabilecek Kaynaklar YANSITICI DÜŞÜNME Doç. Dr. Gülsen ÜNVER (ss ) Yansıtıcı Düşünmenin Özellikleri Giriş Geleneksel ile Yansıtıcı Öğrenme Arasındaki Farklar Yansıtıcı Düşünmenin Tanımı Yansıtıcı Düşünmenin Yararları Yansıtıcı Düşünen Öğretmenin Özellikleri Yansıtma Alanları Yansıtıcı Düşünmeyi Geliştirme Yararlanılan ve Başvurulabilecek Kaynaklar ETKİN ÖĞRENME Yrd. Doç. Dr. Melek ŞAHİNEL (ss ) Etkin Öğrenmenin Tanımı Etkin Öğrenme Stratejileri Etkin Öğrenmede Öğretmenin Rolü Dersi Geliştirmek İçin Öğretmene Öneriler Öğretme Stratejileri Zaman Kaybına Engel Olmak İçin İzlenecek Yöntemler Öğrencilerin Etkinliklerde Sınıf Düzenini Bozmaları Durumunda İşe Koşulacak Önlemler Öğrenme Stilleri Etkin Öğrenen Öğrenci Etkin Öğrenme Etkinlikleri Etkinliklerin Uygulanmasında İzlenecek Yöntem Etkin Öğrenmelerin Değerlendirilmesi Yararlanılan ve Başvurulabilecek Kaynaklar YARATICI DÜŞÜNME VE YARATICILIK Doç. Dr. Nuri DOĞAN (ss ) Düşünme Yaratıcılık Yaratıcılığı Etkileyen Faktörler Yaratıcılığın Gelişmesi Önündeki Engeller Yaratıcılığı Ölçme Girişimleri Okullarda Yaratıcılık İş Hayatında Yaratıcılık Yaratıcılık ve Sanat Eğitimi Yaratıcılık üzerine Türkiye de Bazı Çalışmalar ve Sonuçları Sonuç Yararlanılan ve Başvurulabilecek Kaynaklar TAM ÖĞRENME MODELİ Yrd. Doç. Dr. Kenan DEMİR (ss ) Giriş Öğrenci Nitelikleri Tam Öğrenme Modelinin Okullarda Uygulanması Tam Öğrenme Modelinin Olumlu Yönleri ve Sınırlılıkları Yararlanılan ve Başvurulabilecek Kaynaklar YAŞAM BOYU ÖĞRENME Doç. Dr. Gürcü ERDAMAR (ss ) Yaşam Boyu Öğrenme Giriş Yaşam Boyu Öğrenme Kavramı Yaşam Boyu Öğrenme Becerileri viii

7 Yaşam Boyu Öğrenmenin Geleneksel Öğrenme ile Karşılaştırılması Yaşam Boyu Öğrenmenin Ögeleri Yaşam Boyu Öğrenmenin Temel Özellikleri Yaşam Boyu Öğrenmenin Etkileri Yaşam Boyu Öğrenme Uygulamaları Yaşam Boyu Öğrenme ve Avrupa Birliği Yaşam Boyu Öğrenme ve Eğitime Yansımaları Yararlanılan ve Başvurulabilecek Kaynaklar İNTERNET TABANLI ÖĞRENME Yrd. Doç. Dr. Hasan Hüseyin ŞAHAN (ss ) Giriş İnternet İnternetle Öğrenme-İnternet Tabanlı Öğrenme İnternet Tabanlı Öğrenmenin Özellikleri İrternet Tabanlı Öğrenmenin Kullanım Yerleri Örgün Derslere İnternet Desteği Sağlanması Örgün Derslerin İnternete Dayalı Sunulması Sanal Üniversite Uygulamaları İnternete Dayalı Sertifika Programları İnternet Tabanlı Öğrenme Programı İnternet Tabanlı Öğrenmede Hedefler İnternet Tabanlı Öğrenmede İçerik İnternet Tabanlı Öğrenmede Eğitim Durumları İnternet Tabanlı Öğrenmede Değerlendirme Yararlar ve Sınırlılıklar Değişen Öğrenci ve Öğretmen Rolü İnternet Tabanlı Öğrenme Aktiviteleri İnternet Tabanlı Öğrenmenin Etkililiğine İlişkin Örnekler Yararlanılan ve Başvurulabilecek Kaynaklar BASAMAKLI ÖĞRETİM PROGRAMI Yrd. Doç. Dr. Alper BAŞBAY (ss ) Basamaklı Öğretim Programı İçin Beş Adım Programı Basamaklı Hale Getirmenin Beş Yolu Seviyelere Yönelik Görev Listesi Örnek Bir Etkinlik Sonuç Yararlanılan ve Başvurulabilecek Kaynaklar UZAKTAN EĞİTİM Yrd. Doç. Dr. Bünyamin YURDAKUL (ss ) Uzaktan Eğitimi Gerekli Kılan Nedenler Uzaktan Eğitimin Kavramsal Bağlamı Uzaktan Eğitim Sistemi: Temel Öğeler Açından Yapı ve İşleyiş Yararlanılan ve Başvurulabilecek Kaynaklar KUANTUM ÖĞRENME MODELİ Yrd. Doç. Dr. Zeynep AYVAZ TUNCEL (ss ) Giriş Kuantum Düşünce Nedir? Kuantum Öğrenme Nedir? Kuantum Öğrenmenin İlkeleri Kuantum Öğretimin İlkeleri Kuantum Öğrenme ve Supercamp Kuantum Öğrenme ve Öğrenciler Kuantum Öğrenme ve Öğretmenler Kuantum Öğrenme ve Yöneticiler Kuantum Öğrenme ve Şirketler Kuantum Öğrenme Teknikleri Kuantum Öğrenmenin Etkileri Sonuç Yararlanılan ve Başvurulabilecek Kaynaklar ix

8 ÇOKLU ZEKÂ KURAMI VE EĞİTİM * Giriş ÇOKLU ZEKÂ KURAMI Üzerinde yıllardır çalışılan zekâ, soyut bir kavramdır. Bu nedenle de hep merak edilen, çerçeveleri çizilmeye çalışılan, sorgulanan bir canlı özelliği haline gelmiştir. Günümüze dek, araştırmacılar bireylerin zihinsel yapılarına ve davranışlarına bakarak zekâ üzerinde fikirler yürütmüşlerdir. Buna göre zekâ, kimi zaman bir testten alınan puan, kimi zaman çevreye uyum sağlama, kimi zaman da problem çözme yeteneği olarak düşünülmüştür. Bu kuramlarda çoğunlukla dil, matematik ve mekanik gibi yeteneklerle, verilen yeni bir problem durumunun çözülebilmesi ölçüt alınmıştır. Zekâyı ilk kez Galton ( ) ölçmeye çalışmıştır. Bu çalışmada temel duyuların duyarlılığı incelenmiş; zekâ, bilgileri yapısallaştırma ve kullanma olarak ele alınmıştır. Spearman de zekâyı 2 faktör kuramı ile tanımlamıştır. Buna göre zekâ, her türlü zihin etkinliğinde rol oynayan veya ihtiyaç duyulan zihinsel enerji olan genel faktörden (g faktörü) ve belirli bir zihin etkinliğinde rol oynayan veya ihtiyaç duyulan zihin gücü olan özel faktörden (s faktörü) oluşmuştur. Spearman a göre özel faktörlerin sayısı pek çoktur. Birbirinden farklı zihin gücü gerektiren zihin etkinliklerinin sayısı kadardır. Thorndike, Spearman ın g faktörünü reddeder ve zekânın birbirinden ayrı faktörlerden meydana geldiğini belirtir. Sir Francis Galton Buna göre faktörler birbirinden bağımsızdır, genel bir zekâ yoktur; zekâ değil, zekâlar vardır. Zihinsel bir problem çözümünde birden fazla faktör rol oynar. Bu faktörler a) kelime anlamı, b) aritmetik akıl yürütme, c) kavrama, d) ilişkileri görsel algılamadır. Thorndike zekâyı üçe ayırır: 1) Soyut zekâ (sayı ve kelime cinsinden sembolleri anlama ve kullanma yeteneği), 2) Sosyal zekâ (insanları anlama ve onlarla başarılı ilişkiler kurabilme yeteneği), 3) Mekanik zekâ (çeşitli araç-gereç ve makineleri anlama ve kullanma yeteneği) 1,2. Daha sonra Fransız psikolog Alfred Binet lü yılların başında Fransız Eğitim Bakanı nın isteğiyle, meslektaşı Theodore Simon ile birlikte, okulda başarı gösteremeyen risk altındaki çocukları belirlemek üzere bir test geliştirmişlerdir. Bu test, belirlenen amaç için oldukça etkili bulunmuş, ancak daha sonra bu amacın dışına çıkılarak, bireylerin genel kapasitelerini ya da zekâlarını ölçmede kullanılan psikometrik bir ölçek haline gelmiştir. Wechsler yılında yetişkinler için WAIS adında bir zekâ ölçeği geliştirmiş, daha sonra da çocuklar için ikinci bir ölçek (WISCE) düzenlemiştir. Çocuklar için * Bu bölüm Prof. Dr. Nilay T. Bümen tarafından yazılmıştır. Bölümün hazırlanmasında yazar, Okulda Çoklu Zeka Kuramı (Pegem Akademi Yayıncılık, Nisan ) isimli çalışmasından yararlanmıştır.

9 Eğitimde Yeni Yönelimler geliştirdiği ölçeği yaş grubuna bireysel olarak uygulanmak üzere yılında yeniden düzenleyen Wechsler, yetişkinler için hazırlanan ölçeği de son kez yılında geliştirmiştir. Ancak bu ölçekler temelde Binet nin ölçeğinden yola çıkılarak hazırlanmış ve o testin geliştirilmesiyle elde edilmiştir. Bu testler öğrenme ile ilgilidir; ancak zekânın kuramsal bir tanımı yapılmamıştır 3. Zekâyı ilk kez kuramsal düzeyde inceleyen psikolog ise Guilford dur. Guilford un geliştirdiği zekâ testi, insanın bilişsel sisteminin yapısal bütünlüğü olduğu ve süreçlerle ilgili işlemlerin bireyden bireye farklılık gösterdiği görüşüne dayanır. Örneğin yapısal açıdan herkesin bir kısa süreli bellek kapasitesi vardır ama herkesin karar verme hızı farklıdır. SI (Structure of intellect) olarak bilinen bu modele göre, zekânın üç boyutu vardır: İçerik, ürün ve işlem. İçerik boyutu figürler, semboller, anlamlar ve davranışlardan; ürün boyutu birimler, gruplar, ilişkiler, sistemler, değişik durumlarda formüle etme (transformasyon) ve doğurgulardan; işlem boyutu ise biliş, bellek, ayrıştırıcı düşünme, bütünleştirici düşünme ve değerlendirme süreçlerinden oluşur 4. Guilford zekâya ilişkin bu çok faktörlü kuramında faktör ele almış ve günümüzdeki sosyal ve özedönük zekâların temelini oluşturacak görüşleri ortaya koymuştur 5. Piaget ise geleneksel zekâ anlayışına karşı çıkarak zekânın, zekâ testinden alınan puan olmadığını belirtmiştir. O, zekâyı zihnin değişme ve kendini yenileme gücü olarak tanımlamıştır. Buna göre zihin bir sindirim sistemi, bilgiler de besin maddeleridir. Algılanan bilgiler, besin maddelerinin organizmayı değiştirdiği gibi bilişsel fonksiyonları değiştirir ve geliştirir. Böylece yeni ve bilinmeyen durumlarla karşılaşan birey, eski tecrübelerinden faydalanarak daha etkili kararlar verir; karşılaştığı problemleri daha kolay çözümler 6. Sternberg () ise geliştirdiği üçlü (triarchic) zekâ modelinde, problem çözme sürecinde yürütücü biliş - üst biliş (metacognitive) ya da yönlendirici (monitoring) stratejilerin rolüne dikkat çekmektedir. Önceki kuramcıların aksine Sternberg, bu noktada yürütme kontrolü ve yönlendirici sistemin sadece diğer düşünme ve öğrenme süreçleriyle etkileşim içinde olmadığını, bunun yanı sıra aslında bunları entelektüel bir hiyerarşi içinde düzenlediğini de belirtmektedir 7. Zekâyla ilgili bu geleneksel yaklaşım tekil bir özellik gösterir ve bu anlayış da çeşitli güçlükler yaratır. Çünkü bu anlayışı gerçek yaşamdaki insan davranışlarına uyguladığımızda, zekâ ölçüsü olarak ele aldığımız testte (IQ: intelligence quotient-zb: zekâ bölümü testi) yer almayan özel beceriler ya da eğilimlere sahip pek çok insana rastlarız. Örneğin günlük yaşamda ZB (IQ) testinde doğru cevaplar veren bir kişi çevresindekilerle iletişim problemleri yaşayabilir ya da çok başarılı bir müzisyen bu testten çok düşük bir puan alabilir. Başka bir deyişle, dünyadaki zeki ya da yetenekli bireyleri belirleyebiliriz ancak bu beceriler bir teste sığamayacak kadar karmaşıktır. Gerçekte de insanların yaşamda pek çok etkinlik yürüttüğünü gördükçe, zekâ olarak tanımlanabilecek daha pek çok özelliğin var olup olmadığını düşünmeye başlarız. Kısacası insan performansı çok karmaşıktır ve tekil boyutlu düşünüldüğünde ve ölçüldüğünde çok sınırlı bilgi verir. 2

10 Çoklu Zekâ Kuramı ve Eğitim Çoklu Zekâ Kuramı nasıl ortaya çıktı? Nöropsikoloji ve gelişim uzmanı Gardner, geleneksel zekâ anlayışını inceledikten sonra, 70 li ve 80 li yıllarda bireylerin bilişsel kapasitelerini araştırmaya başlamıştır. Aynı zamanda Harvard Üniversitesinde Project Zero adlı projede normal ve üstün yetenekli çocuklarla ilgili araştırmalar yapmış, bilişsel yeteneklerin gelişimini incelemiştir. Gardner, yılında yayınlanan Zihnin Çerçeveleri (Frames of Mind) kitabında yedi ayrı ve evrensel kapasite önermiştir. Bu kapasite ya da zekâlar her bireyde doğuştan varolmakta ama farklı kültürlerde farklı biçimlerde ortaya çıkmaktadır. Gardner ın geliştirdiği kurama göre, zekâ biyopsikolojik bir potansiyeldir (s. 36) ve şöyle tanımlanabilir 8 : Zekâ, bir veya daha fazla kültürel yapıda değeri olan bir ürüne şekil verme ya da problemleri çözme yeteneğidir. Bu tanıma göre zekâ, bireylerin kişisel kararları olduğu kadar aynı zamanda bir potansiyeldir ve değerlere, fırsatlara bağlı olarak ortaya çıkar. Kültürel değerler zekâ olarak ele alınan davranışları derinden etkiler. Yeni anlayış bireyin zekâ koleksiyonunun niteliksel bir ifadesidir, tanımlamasıdır. Oysa eski anlayış bütünsel bir becerinin niceliksel ifadesidir. Bu noktadan hareketle zekâya ilişkin niceliksel ve niteliksel anlayışlar şöyle karşılaştırılabilir: Tablo 1: Zekâya İlişkin Niceliksel ve Niteliksel Anlayış Niceliksel Anlayış Niteliksel Anlayış ZB (Zekâ Bölümü) ÇZ (Çoklu Zekâ) Tekil-bütüncül yaklaşım Çoğulcu yaklaşım Gerçek yaşamdan soyutlama Gerçek yaşam faaliyetlerini temele alma Sayısallaştırma Zekâ profili çıkarma Ölçme Yorumlama, betimleme Doğuştan gelme ve sabitlik Değişme ve gelişme Bireyleri sınıflama Bireyleri tanıma ve keşfetme Howard Gardner Zekâ biyopsikolojik bir potansiyeldir. Zekâ Alanlarının Belirlenmesi Kuramla ilgili ilk çalışmalarda öncelikle zekâ olarak kabul edilecek aday kapasitelerin mutlaka özerk ve bağımsız bir tabanda oluşturulmasına karar verilmiştir. Çünkü beyin araştırmalarına göre, dil kapasitesinin zarar görmesi durumunda (beynin Broca bölgesi) diğer bilişsel fonksiyonlar bozulmamaktadır. Bu durumda dil kapasitesi diğerlerinden ayrı bir özellik göstermektedir. Buna göre temel biyolojik bölümlerin belirlenmesinde sekiz ölçüt kullanılarak zekâlar özelleştirilmiştir. Başka bir deyişle, psikometrik bir aracın sonuçlarına dayanmadan, beyin araştırmalarından, insan gelişiminden, evrimden ve kültürler arası karşılaştırmalardan yararlanarak zekâ olarak düşünülebilecek aday yetenekleri belirlemek üzere sekiz ölçüt geliştirilmiştir. Gardner ve arkadaşları çok sayıda yetenek içinden seçtiklerini, bu ölçütlerle karşılaştırarak akla uygun olanları seçmiş ve bunlar zekâ olarak tanımlanmıştır. Buna göre ölçütlerle uyum göstermeyen yetenekler elenmiştir. İlk çalışmalarda bu sekiz ölçüte uygun yedi adet zekâ tespit edilmiştir. Bunlar, sözel-dil zekâsı, mantık-matematik zekâsı, 3

11 Eğitimde Yeni Yönelimler bedensel zekâ, uzamsal (spatial) zekâ, müziksel zekâ, sosyal (interpersonal) zekâ, özedönük (intrapersonal) zekâdır. Daha sonra sekizinci zekâ olan doğacı (naturalistic) zekâ da diğerlerine eklenmiştir. Dokuzuncu zekâ olarak düşünülen varoluşsal (existential) zekâ halen araştırılma aşamasındadır. Gardner (), bu zekâya biyolojik bir alan bulamadığından yarım zekâ adını vermiş ve bu özelliği listeye daha sonra ekleyebileceklerini belirtmiştir. Kuramla ilgili olarak söz etmekte yarar görülecek bir nokta da, bu alanların neden bir yetenek ya da beceri değil de bir zekâ olarak tanımlandığıdır. Bununla ilgili olarak Gardner insanların birbiri hakkında konuşurken O çok zeki değildir ama mükemmel bir müzik yeteneği vardır gibi tanımlamalarda bulunduklarını ve bunun çok yanlış olduğunu vurgulamaktadır. Gardner kendisiyle yapılan bir görüşmede 9 ; Eğer ben bu kapasitelere zekâ değil de yetenek deseydim ve kuramın adı da Çoklu Yetenek Kuramı olsaydı, insanlar esner ve hemen kabul ederlerdi. Oysa ben onları sarsmak ve düşündürmek istiyorum. Bu kapasitelere zekâ demekle, birden fazla olduklarını (zekânın tekil olmadığını) ve şimdiye kadar düşünmediğimiz bazı şeylerin zekâ olabileceğini vurgulamaktayız diyerek şunu da eklemektedir 10 : Eğer bu kapasitelere yetenek diyeceksek bu yanlış bir şey olmaz. Ama bazılarına yetenek bazılarına zekâ deyip hata yapmayalım. Mozart a çok yetenekli ama zeki değil demek büyük haksızlıktır! Çoklu Zekâ Kuramının Ayırt Edici Özellikleri Kuramın iki temel özelliği, onu geleneksel anlayıştan ayırmaktadır. Birincisi kuramın zekâ tanımı, gerçek yaşamda problem çözmeye ve bir ürün elde etmeye dayanır. Niceliksel anlayışa bağlı bütüncül zekâ tanımının tersine çoklu zekâ anlayışı bireylerin zekâlarını nasıl kullandıklarını anlamaya dayanır. İkinci özellik ise, zekânın çoğul olarak ele alınmasıdır. Buna göre zekâların her biri ayırt edici bir sembol sistemine ve bilgiyi işlemede çeşitli yöntemlere sahiptir. Kuramın ayırt edici özelliklerini sınıflandırdığımızda şöyle bir görünüm elde edilmektedir 11 : 1. Zekâ tanımı, gerçek yaşamdaki zekâya dayanır. 2. Zekâya çoğul bir bakış açısıyla bakar. 3. Tüm zekâlar (ki zekâ alanları artabilir de) evrenseldir. 4. Zekânın bütünsel profili gelişir ve değişir. 5. Her zekâ alt ya da ikincil yetenekler içerir ya da farklı biçimlerde ortaya çıkar. 6. Zekâlar birbirinden tecrit edilmiş olarak değil; birleşerek, kaynaşarak çalışırlar. 4

12 Çoklu Zekâ Kuramı ve Eğitim Çoklu zekâ anlayışına göre, tüm zekâlar eşit değerdedir ve içlerinden biri ya da birkaçı diğerlerinden daha önemli değildir. Her ne kadar yüzyıl batı kültürü dil ve matematik becerilerine değer vermiş olsa da, diğer kültürler farklı zekâlara değer vermiştir. Bu durumda psikolojik boyut ile (zekâların eşdeğerliği) sosyolojik boyutu (zekâların farklılaşabileceğini) ayırt ederken çok dikkatli olmak gerekmektedir Zekâlar her zaman birlikte çalışırlar ancak bu, çok karmaşık yollarla gerçekleşir. Bir zekâ, dâhiler ve (beyinden kaynaklanan) engelli bireyler dışında her zaman birbiriyle etkileşim halindedir. Örneğin bir futbol oyuncusu bedensel zekâyı, koşar, yakalar ve vururken; uzamsal zekâyı, sahayı ve görevini tanırken; dil ve sosyal zekâyı, oyun kurallarını öğrenirken ve takımıyla tartışırken, paylaşırken; özedönük zekâyı, kendini değerlendirirken kullanmaktadır Çoklu zekâ anlayışına göre, tüm zekâlar eşit değerdedir ve içlerinden biri ya da birkaçı diğerlerinden daha önemli değildir. Zekâ Alanlarının Gelişimini Etkileyen Faktörler Bireylerde, belirtilen bu zekâların gelişimi de farklılıklar göstermektedir. Armstrong ( 23), zekâların gelişmesinde avantaj ya da dezavantaj yaratan çevresel etkenleri şöyle sıralamaktadır: 1. Kaynaklara ulaşım şansı: Örneğin eğer aile çok fakirse keman, piyano gibi müzikal zekâyı geliştirebilecek enstrümanlar sağlanamadığından bu zekânın güçlenmesi zorlaşabilir 2. Tarihsel-kültürel faktörler: Okulda matematik ve fene dayalı programlar varsa ve bunlar önemseniyorsa, mantık matematik zekâsı gelişir. 3. Coğrafi faktörler: Köyde yetişmiş bir çocuk, apartmanda büyümüş bir çocuğa o- ranla, bedensel ve doğacı zekâlarını daha çok geliştirebilir. 4. Ailesel faktörler: Ressam olmak isteyen bir çocuğun ailesi, onun avukat olmasını istiyorsa dil zekâsı desteklenecektir. 5. Durumsal faktörler: Kalabalık bir ailede büyümüş ve kalabalık bir ailede yaşayan bireyler, doğalarında sosyallik olmadıkça, kendilerini geliştirmek için daha az zamana sahip olurlar. Zekâ Alanları ve Özellikleri 1. Dil Zekâsı: Sözcükler zekâsı ya da bir dilin temel işlemlerini açıkça kullanabilme yeteneğidir. Okuma, yazma, dinleme ve konuşma ile iletişim sağlayarak, bu zekânın en belirgin özellikleri kullanılır. Daha önemlisi, dil zekâsının kullanımı, önceki bilgiyi ve anlamayı yeni bilgiye bağlamaya yardımcı olmakta ve bağlantının nasıl olduğunu açıklamaktadır. Dil zekâsı, iletilenin bireysel olarak algılanmasını sağlar. Okullarda bu zekâ türüne çok değer verilir. Dil zekâsı, dil kullanımının farklı biçimlerde üretilmesine ve geliştirilmesine yardımcı olur. Bazı kişiler başlangıçta, kelimeleri ve kelime örüntülerini oluşturmak ve tanımak için görüntü, ses ve dokunmayı kullanırlar. Daha sonra, benzetme, hiperbol, sembol ve dilbilgisi gibi dil teknikleri gelir. Bunlar soyut akıl yürütme, kavramsal örüntüler, duygu, ton ve yapı ile genişleyerek sözcük dağarcığını zenginleştirir. Dil gelişiminin en üst noktasına, kendilerini ifade ederken özel örüntülerde ses ve duyum kullanabilenlerde ulaşılır. Sözel zekânın değeri, okumayı, dil sanatlarını ve diğer içeriklerde kavramayı ölçerek ortaya çıkar 5

13 Eğitimde Yeni Yönelimler Gardner, dilin insan zekâsının üstün bir örneği ve toplumsallaşma sürecinde vazgeçilmez bir öneme sahip olduğunu vurgulamaktadır. Konuşma dili, somuttan soyuta düşünmeyi getirmiş ve nesneleri işaret ederek, adlandırarak, onlar yokken onlar hakkında konuşmayı sağlamıştır. Okuma, insan için görmediği nesneler, yerler, süreçler ve kavramları bildik hale getirir. Yazma ise konuşmacıyla hiç karşılaşmadan iletişim kurmayı sağlar. İnsan, kelimelerle düşünme yeteneğiyle hatıraları analiz eder, problem çözer, geleceği planlar ve yaratır Görüldüğü gibi, bu zekâ dilin tüm formlarını içerir. Gazete, roman, hikaye, şiir o- kuma; deneme, şiir, rapor, mektup vb. yazma; bir kitleye karşı konuşma yapma, çevredeki insanlarla konuşma, onları dinleme ve özellikle karşıdakinin hem söylediklerini hem de söylemeye niyetlendiklerini anlama gibi davranışlar bu zekâda yer alır. Bu zekânın özündeki kapasiteler şunlardır 16 : a) Düzeni ve sözcüklerin anlamını kavrama: Bu kapasite verilen bir metindeki sözcüklerin anlamını kavrama ve bu anlamı değiştirmek için sözcüklerin yeniden nasıl düzenleneceğini içeren karmaşık bir süreçtir. (Örneğin 10 kelimeden oluşan bir cümledeki sözcüklerin yerlerini değiştirerek kaç cümle yapılabileceği gibi) b) Açıklama, öğretme, öğrenme: Bir bilgiyi sözel ya da yazılı olarak bir başkasına açıklayabilme veya verilen bir talimatı anlayabilme gücüdür. Örneğin bazı e- lektronik araçların kullanım kılavuzlarında kısa yollar açıklanır ve diğerlerini anlamak zorken; bunlar kolayca anlaşılabilmektedir. c) Mizaha dayalı anlatım: Bu kapasite, kelimeler üstünde oynama (cinas yapma) ve kelimelerle oynama (sonu sürprizli biten hikayeler, bilmeceler, şakalar, alaylı şiirler, mecazlar) şeklinde örneklendirilebilir. Ancak mizahi anlatımların anlaşılmasında sosyokültürel faktörler etkilidir; komik bir söz başka bir kültürde hakaret niteliği taşıyabilir. d) Yazılı ya da sözlü olarak etkili hitabet, ikna ve güdüleme yeteneği: Politikacılar ve sunucuların topluluk önünde rahat ve etkileyici konuşabildikleri, hitabet tarzında etkili yazılar yazabildikleri ve motive edici oldukları görülmektedir. e) Hatırlama ve geri getirme: Bu kapasite, beynin kısa ve uzun süreli bellekte bilgileri tutma gücünü ifade eder. f) Metalinguistik analiz: Bu, zekânın en ilginç özelliklerinden biridir. Metalinguistik analiz, dili araştırma için kullanabilme yeteneğidir. Örneğin bazen günlük konuşmalarda karşımızdakinin ne demek istediğini anlayamayız ve daha açık olmasını isteriz. Bu sırada genellikle bu kişinin ne demek istediği ile ilgili sorular sorulur. Böylece karşıdakinin düşüncesi, onu başka bir düşünceye itmeden öğrenilebilir ve sorun çözülür. 2. Mantık-Matematiksel Zekâ: Bu zekâ, sayılar ve akıl yürütme zekâsı ya da tümdengelim ve tümevarım ile akıl yürütme, soyut problem çözme ve birbiri ile ilişkili kavramlar, düşünceler arasındaki karmaşık ilişkileri anlama yeteneğidir. Mantık-matematiksel zekâ, bilimsel hipotezi sınıflandırma, öngörü, öncelik verme ve oluşturma, neden sonuç ilişkilerini anlama becerilerini içerir. Akıl yürütme becerileri, çok geniş alanlara uygulanabilir: Fen bilimlerinde, sosyal çalışmalarda, edebiyatta ve diğer alanlarda (okuma ve yaratma, yabancı dil öğrenme, model inşa etme, internet 6

14 Çoklu Zekâ Kuramı ve Eğitim kullanma ve müzik notalarını öğrenme gibi) kullanılır. Küçük çocuklar bu zekâ özelliğini somut işlemlerle uğraşırken, sayı ve birebir eşlemeyi kavrarken kullanırlar. Sembolik dil ile somut düşünceden, formüller ve denklemlerle çalışarak temsili düşünceye ilerler ve mantık dünyasını soyutlaştırmayı öğrenirler. Sıralama, analiz ve yaklaşık olarak hesaplama (kestirim) bir çok okul programlarında öğretilir ancak öğrenmenin aktif olması gereklidir Lazear a göre, bu zekâ sadece sayılarla ilgili değildir. İçindeki mantık bölümü çoğunlukla gözden kaçmaktadır; oysa önemi çok büyüktür. Özündeki kapasiteler şunlardır 18 : a) Soyut yapıları tanıma: Çevredeki örüntüleri ayırt etme gücüdür. Örneğin doğal çevrede tekrarlanan örüntüleri (spiral örüntüler, yıldız örüntüler, üçgenler vb. ) bulma gibi. b) Tümevarım yoluyla akıl yürütme: Bu kapasite, parçalardan bütüne gitme sürecinde kullanılan mantıktır. c) Tümdengelim yoluyla akıl yürütme: Bütünden parçalara gitme mantığı ile hareket edilir. d) Bağlantı ve ilişkileri ayırt etme: Bu kapasite günlük yaşamda bireyleri bombardımana tutan verileri, sıralama ve sınıflama davranışlarını içerir. Bu zekâsı gelişkin bireyler kendisi için anlamlı ve önemli şeyleri seçer, diğerlerini eler. e) Karmaşık hesaplamalar yapma: Bu kapasite yıllardır en çok zekâ temsilcisi o- larak kabul edilmekte olandır. Buna rağmen, sadece okulda öğrenilen sayı ilişkileri ve matematik işlemlerini değil; bunları günlük hayatta kullanabilme becerisini de içerir. f) Bilimsel yöntemi kullanma: Bu süreçte gözleme, yargılama, tartma, karar verme ve uygulama vardır. Günlük yaşamda bir problemle karşılaşıldığında bu yöntem kullanılır. Önce problemle ilgili tüm olaylar gözlenir, sonra problemle en çok hangi olayın ilgili olduğu belirlenir. Daha sonra da bir karar verilip uygulanır. 3. Görsel-Uzamsal Zekâ: Bir resim bin sözcük değerindedir sözünden anlaşılacağı gibi, görsel-uzamsal zekâ, pek çok yol ile, beynin kullandığı ilk dildir. Beyin sözcüklere ulaşmadan önce, imaj ve resimlerle düşünür. Görsel-uzamsal zekânın dili, renkler, şekiller, desenler, dokular, imajlar, resimler ve diğer görsel sembollerdir Görsel/uzamsal zekâ, resimler ve imgeler zekâsı ya da görsel dünyayı doğru olarak algılama ve kişinin kendi görsel yaşantılarını yeniden yaratma kapasitesidir. Şekil, renk, biçim ve dokunuşu "zihin gözü" ile görme ve bunları resim olarak somut temsillerine dönüştürme yeteneğini içerir. Bu zekâ, duyusal-motor algının keskinleşmesi ile başlar. Göz, renk, şekil, biçim, dokunuş, derinlik, boyut ve ilişkilerini ayrıştırır. Zekâ gelişirken, el-göz eşgüdümü, ince devinim kontrolü ile kişinin, algılanan şekil ve renkleri, çeşitli ortamlarda yeniden üretmesini sağlar. Ressam, heykeltıraş, mimar, bahçıvan, katoğraf ve grafik tasarımcılar, zihinlerindeki imgeleri, yaratmakta ya da geliştirmekte oldukları yeni nesnelere aktarırlar. Bu yolla - görsel algılar, önceki bilgilerle, deneyimle, duygularla ve simgelerle karışır - başkalarının denemeleri için yeni bir görüntü yaratılır Görsel-Uzamsal zekânın özündeki kapasiteler şunlardır 21 : 7

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir