kaynağı değiştir]
Matematik alanındaki çalışmaları cebrin temelini oluşturmuştur. Bir dönem bulunduğu Hindistan’da sayıları ifade etmek için harfler ya da heceler yerine basamaklı sayı sisteminin (onluk sistem) kullanıldığını saptamıştır. Harezmî'nin bu konuda yazdığı kitabın Algoritmi de numero Indorum adıyla Latinceye tercüme edilmesi sonucu, sembollerden oluşan bu sistem ve sıfır yüzyılda Batı dünyasına sunulmuştur.
Cebir, algoritma, alkali gibi terimleri düşünün. Bilimin kalbinde yer alan bu kelimeler Arapça kökenlidir. Hristiyanlığın karanlık çağlarını yaşadığı dönemlerde Avrupa’da yaşayan bilim insanları yazıtlarında sıklıkla İslam bilginlerine atıfta bulunur. Bu İslam bilgilerinden en önemli olanlarından ve modern bilime şekil verenlerden biri de tam adı ile Ebu Abdullah Muhammed Bin Musa el Harezmi olarak bilinir. ()
El Harezmi, Abbasi Döneminin tanınmış matematik, coğrafya ve astronomi uzmanıdır. Onun sayesinde Avrupalı bilginler kullanılmakta oldukları Romen rakamları ile aritmetik yapmanın zorluğunu fark etmiştir. Harezmi onlara aritmetik hesaplamalar yapmanın daha kolay bir yolu olduğunu göstermiştir.
Abbasiler döneminde başlayan “Bilimde Müslümanların Altın Çağı” yılları arasına denk gelir. Halife el-Memun, Bağdat’ta Beyt-ül Hikmet adlı bir bilimsel akademi, bir rasathane ve bir kütüphaneden oluşan bir yer açmıştı.
Bilinen adı ile “Bilgelik Evi” doktorların, hukukçuların, müzikçilerin, şairlerin ve bilim insanlarının bir arada toplandığı bir mekan halini almıştı. Burada değerli kitaplar toplanıp Arapça ’ya çevrildi. Bu yer zamanla dönemin en zengin kütüphanesini, gözlem evini ve çoğunlukla matematik, astronomi ve yer bilimleri ağırlıklı, çeşitli çalışma birimlerini içine alan, çevrenin en yetkin bilim adamlarını toplayan, bir araştırma merkezi ve akademisi oldu. Ek okumalar için: Beytül Hikme (Bilgelik Evi): Yüzyılda Bağdat’ta Bilginin Zirve Yaptığı Yer
Harezmi burada çeşitli matematiksel problemlerin çözümü üzerinde çalışıyordu. O esnada, Hintli matematikçilerin yeni çalışmalarını duydu. M.S. tarihlerinde Halife Memun’un izni ile, Hint matematiğini izlemek üzere Hindistan’a gitti.
Burada Aryabhatta’nın (MS – ) geliştirdiği bir sayı sistemi ile karşılaştı. Bu yeni sayı sistemini ve aritmetiği bütün yönleri ile inceleyip bilgi yükü ile Bağdat’a döndü. Harezmi, “Hindu Hesaplama Sanatı” adlı çalışmasını kaleme aldı.
Devamında matematiğin geleceği için talihli bir olay gerçekleşti. Aryabhatta ve Harezmi en etkili biçimde yüzyıllar üzerinden el ele tutuştular. On tabanlı rakam sistemini geliştirerek ve kullanarak, bu iki matematikçi matematik tarihine devamlılığını koruyan katkıda bulundular.
İşte bu nedenle günümüzde kullandığımız rakamlar Hint – Arap rakam sistemi olarak bilinmektedir. Yazdığı kitap Latinceye çevrildiği zaman, Harezmi’nin ismi Algoritmi oldu. Ve işte bu da günümüze yön veren algoritma sözcüğünün kökenini oluşturdu.
Harezmi. matematik ile uğraşmanın sayılar ile değil sayıları sembolize eden şekillerle olması gerektiğini düşünüyordu. Bu matematikçileri, problemlerdeki karmaşık sayılara saplanıp kalmadan rahatça çözebilmelerini sağladığı için özgürleştirici bir düşünce biçimiydi.
Harezmi kaleme aldığı “El Cebir V’el Mukabele” adlı eserinde (Modelleyerek ya da Dönüştürerek Hesaplama) ilk defa cebir kelimesini kullandı. Bu nedenle Harezmî (Diophantus ile birlikte) “cebirin babası” olarak da bilinir. Matematiği x ve y gibi sembollerle yapabiliyor olmamızı bu keşfe borçluyuz. Harezmi kitabında, semboller kullanmamıştı. Her şeyi sözlü olarak ifade etmişti. Ancak denklemlerin cebir kullanılarak nasıl çözülebileceğini anlatmıştı.
Onun düşünce mantığını kavramak için bir örnek üzerinden gidelim. Denklemimiz x2+10x=39 olsun. Bu denklem Harezmi tarafından bu denklemi “Hangi sayının karesi, sayının 10 katı ile toplanırsa 39 eder?” biçiminde ifade edilmekteydi.
Günümüzde öğrencilere ezberletilen ikinci dereceden denklemin köklerini bulan formül bu anlatım biçiminden türetilmiştir. Burada x2 terimi kenar uzunluğu x olan bir kareyi temsil eder. Denklemdeki +10x terimi ise kenar uzunluğunun 10 katının, karenin alanına eklendiğini gösterir. Denklemin sağındaki 39 sayısı, karenin alanına kenarın 10 katı eklendikten sonraki toplam alanın değeridir. Diğer bir deyişle, x2 +10x teriminin temsil ettiği yeni alan 39’a eşittir.
Harezmi, alanı 39 olan şekli, kareye tamamlamak ister. Böylece yeni (hayali) karenin kenar uzunluğunu hesaplayabilecektir. 10x terimi ile gösterilen dikdörtgenin alanı 4 eşit parçaya bölüp, kenar uzunluğu x olan orijinal karenin dört tarafına ekler. Bu dikdörtgenlerin bir kenarı x uzunlukta olacağı için, diğer kenar doğal olarak 10/4 veya 5/2 olur.
Yeni şeklin toplam alanı 39’a eşittir. Ancak yeni şekil henüz kare değildir, çünkü köşelerde dört küçük boşluk vardır. Köşelerdeki boşluklar, kenar uzunluğu 5/2 olan karelerdir. Bu nedenle her küçük karenin alanı, 5/2’nin karesine eşittir veya 25/4’tür. Dört küçük karenin toplam alanını bulmak için 25/4’ü 4’le çarpınca 25 çıkar.
Bir önceki yeni şeklin alanı 39 idi, bu alana 25 eklenince 64 çıkar. Buradan da karenin bir kenarını 8 bulur. 8 sayısından iki küçük karenin kenar uzunluğunu çıkartarak, x değerini bulur. Küçük karelerin kenar uzunlukları 5/2 idi. İki küçük karenin kenarlarının toplamı, 2 çarpı 5/2 yani 5’tir. Büyük karenin kenar uzunluğu olan 8’den 5 çıkarılınca x değeri 3 olarak bulunacaktır. Sonucunda gördüğünüz gibi ikinci dereceden bir denklemi geometri yardımı ile de çözmek mümkündür. Ayrıca göz atmak isterseniz: Meryem el-Usturlabi: Bilinen İlk Müslüman Kadın Astronom
Kaynaklar ve ileri okumalar:
Matematiksel, yılından beri yayında olan ve Türkiye’de matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak veya Patreon üzerinden ufak bir bağış yaparak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.
Matematiksel
Harezmi ( ), ilk dönem İslam filozoflarından birisi olup aynı zamanda bir matematikçi ve astronomdur. En çok Hint-Arap sayılarını ve cebir kavramını Avrupaya ve tüm dünyaya tanıtmasıyla bilinir. Bu yönüyle Harezmi, yaptığı çalışmalarla birçok bakımdan bilim tarihinde büyük bir etki bırakmıştır.
Bugün bile onun geliştirdiği onluk sayı sistemini ve matematikteki cebir yöntemini kullanmaktayız. Harezminin isminin Latince versiyonu olan Alkhorizmi, bugün kullandığımız algoritma ifadesinin ve en bilinen eseri olan Kitāb al-mukhtaṣar fī ḥisāb al-jabr wal-muqābala(Tamamlama ve Dengeleme ile Hesaplama Üzerine Özlü Kitap) kitabındaki al-jabr ifadesi de matematikteki cebir kelimesinin kökenlerini oluşturmaktadır.
Harezminin hayatına ilişkin çok fazla bilgi bulunmamakla birlikte, yalnızca İslam bibliyografik çalışmalarından ve İslam tarihçi ya da coğrafyacılarından aktarılan detaylarla özel hayatı hakkında sınırlı bir bilgi birikimine sahibiz. Gerçek ismi Ebû Cafer Muhammed bin Mûsâ el-Hârizmî olup el-Harezmi lakabının, Harezminin muhtemelen o zamanlar Harezm bölgesinden, bugünkü Özbekistanın Hive kentinden gelmesi dolayısıyla verildiği söyleniyor. Harezmi Türk mü Fars mı sorusuna vereceğimiz cevap Harezminin köken olarak Türk olduğudur.
yüzyılda İslam halifesi olan el-Memun, hızla genişlemekte olan Abbasi İmparatorluğunu başkent Bağdattan yönetmekteydi. Babası Harun Reşid tarafından başlatılan büyük çaplı öğrenim faaliyetini devam ettiren Memun, Beyt-ül Hikme(Bilgelik Evi) isimli bir akademi kurmuştu.
O dönemde Beyt-ül Hikmede yapılan şey çoğunlukla Antik Yunan dönemine ait felsefi ve bilimsel çalışmaların tercüme edilmesiydi. Müslümanlar Antik Yunan filozoflarının çalışmalarına o kadar aşina olmuşlardı ki o zamanlar Aristotelesi büyük muallim olarak bile nitelemişlerdi.
El-Memun, Beyt-ül Hikmeyi kurmakla kalmayıp, eski dönemlere ait bir sürü el yazmaların bulunduğu bir kütüphane de kurmuştu. Bu kütüphane, Eratosthenesin de müdürlüğünü yaptığı İskenderiye Kütüphanesinden bu yana kurulmuş en büyük kütüphaneydi. Ayrıca Halife, gözlemevleri de kurarak Müslüman astronomların, daha önceki Antik Yunan astronomisi ve diğer kültürlerin astronomik çalışmaları üzerine daha kapsamlı çalışmalar yapabilmesine olanak sağlıyordu.
Bağdat, 9.yüzyıl itibariyle ticaretin ve bilimsel araştırmaların merkezi olmuştu. Çin ve Hindistan gibi uzak diyarlardan gelen birçok tüccar ve bilim insanı bu şehre göç ediyordu. Bilim ve araştırmaya çok meraklı olan Harezmi de entelektüel faaliyetlerini gerçekleştirmek amacıyla Bağdata gitmeye karar vermişti. Burada çalışmalarına devam ederken Halife Memunun, Harezminin bilgin bir kişi olduğunu fark etmesi üzerine onu, Beyt-ül Hikmede alim olarak çalışmak üzere görevlendirdi.
Antik Dünya Bilim İnsanları adlı eserinde Margaret seafoodplus.infoon şöyle diyor:
Harezmi Bağdata geldiği zaman henüz yeni bir şehir sayılırdı. Fakat ticaret rotalarının merkezinde olan konumu ve Akdenizde sahip olduğu limanlar, şehrin hızlı bir şekilde büyümesine sebep olmuştu. ten e kadar Bağdat, halife El-Memun tarafından yönetildi. Kendisi de meraklı bir alim ve filozof olan Memun, çok geçmeden şehri önemli bir entelektüel merkeze çevirmişti. Beyt-ül Hikmeyi kurarak, Harezmi gibi himayesindeki alimleri klasik Yunan metinlerinin Arapçaya tercüme edilmesi konusunda görevlendirdi. Bu kitapların kopyaları ise İspanya ve Sicilya başta olmak üzere Avrupada da Müslümanlara ait birçok öğrenme merkezinin ortaya çıkmasına sebep oldu. Latinceye çevrilen bu eserler, Avrupadaki bütün üniversitelere ulaşmıştı.
Harezmi ve çalışma arkadaşlarının görevi de Antik Yunan el yazmalarının tercüme edilmesiydi. Bunun yanı sıra cebir, geometri ve astronomi üzerine de çalışmalar gerçekleştiriyorlardı. Harezmi, çalışmaları sonucu yazdığı Hisab al-jabr wal-muqabala(Tamamlama ve Dengeleme ile Hesaplama Üzerine Özlü Kitap) isimli eserini Halifeye adamıştı. Bu kitap, Harezminin en ünlü ve önemli eserleri arasında bulunur. Cebir ifadesinin de kökeni olan bu kitap, ikinci dereceden denklemler üzerine yazılmış tarihteki ilk kitap olarak bilinir.
Harezminin Cebir kitabı, genel olarak temel matematik problemlerinin ele alındığı bir eserdir. Genellikle miras, dava, ticaret, arazi ölçümü gibi konularda ortaya çıkan matematiksel problemler ile ilgilenir. Bu bağlamda Cebir kitabının daha çok pratik hesaplamalar ve ölçümler ile ilişkili olduğunu söyleyebiliriz.
Her ne kadar kitabın daha çok pratik amaçlara yönelik yazıldığı görülse de Harezmi cebir ifadesini, o dönemdeki İslam İmparatorluğunda yaşayanların günlük hayatlarının bir parçası olan gerçek problemleri çözmek üzere tanıtmıştır. Harezmi, kitabın ilk bölümlerinde doğal sayıları, rakamlar yerine bir takım sözcükler üzerinden tanımlıyor. Kendi ifadesiyle:
İnsanların genel olarak hesaplamak istedikleri şeyi düşündüğüm zaman, bunların bir sayı olduğunu görüyorum. Ayrıca her sayının birimlerden oluştuğunu ve birimlere bölünebileceğini gördüm. Dahası, 1den 10a kadar ifade edilebilen her sayının, kendinden öncekinin bir birim fazlası olduğunu; on sayısının tıpkı önceki birimler gibi ikiye ve üçe katlanabileceğini fark ettim. Böylece yüz sayısına gelene kadar yirmi, otuz gibi sayılar da ortaya çıkar. Sonra yüz sayısı da aynı şekilde birimler ve onlar gibi, ikiye ve üçe katlanarak bine kadar gider. Bu şekilde de sayılar devam eder.
Harezminin kitabı, her ne kadar günümüzde kullanılan cebirsel ifadelere yer vermese de modern cebrin temel kitabı olarak görülüyor. O, problemleri açıklamak üzere sayılar yerine kelimeler kullanmıştı. Fakat kitap, ikinci derece denklemler gibi ifadeleri çözmek üzere bir tüketme yöntemi sağlamaktadır. Ve tarihte ilk defa indirgeme(bir ifadeyi daha basit biçimde tekrar yazma), tamamlama(negatif bir niceliği denklemin bir tarafından diğer tarafına alma ve işaretini değiştirme) ve dengeleme(bir denklemin her iki tarafından aynı niceliği çıkarma ve karşıt taraflardaki benzer terimlerin birbirini götürmesi) isimli 3 tane temel cebirsel yöntemi tanıtmıştır.
Örneğin Harezminin kendi verdiği örneklerden yola çıkarak cebir, x.x = 40x 4x.x ifadesini 5x.x = 40x ifadesine dönüştürür. Al-muqabala ifadesi dengeleme anlamına gelir ve benzer terimlerin birbirini götürmesini amaçlar. Örneğin 50 + 3x + x.x = 29 + 10x ifadesini 21 + x.x = 7x ifadesine dönüştürür.
Özellikle Harezmi, herhangi bir denklemi altı tane standart formun birine indirgemek üzere, tamamlama ve dengeleme yöntemlerini kullanarak ikinci derece denklemleri sistematik olarak çözmek için bir formül geliştirmişti. Bu standart formları kareler(x2), kökler(x), ve sayılar olarak tanımlayarak şöyle ifade eder:
Harezmi sonrasında altı standart denklem tipinin nasıl çözüleceğini gösteriyor. Çözümü ifade ederken hem cebirsel hem de geometrik yöntemler sunuyor. Örneğin x2 + 10x = 39 denklemini şu şekilde ifade ediyor:
Bir kare(x2) ve on kök(10x) 39 birim eder. Böylece bu denklem tipindeki soru şu şekildedir: On köküyle(10x) toplanınca otuz dokuz sonucunu verecek olan sayının karesi(x2) nedir?
Harezmi bu denklemi çözmek için yukarıdaki görselde de görüldüğü üzere bir geometrik kanıt kullanır. Öncelikle x kenarlı bir kare ile başlar. Böylelikle karenin alanından denklemdeki x2 ifadesi elde edilir. 10x kökünü eklemek için karenin kenarlarına, uzunluğu x ve genişliği 5/2 olan dört tane dikdörtgen eklenir. Böylece ikinci şeklin alanı x2 + 10x eder ki bu da 39a eşittir.
Daha sonra büyük kareyi, her birinin alanı 25/4 olan dört tane küçük kare ekleyerek tamamlar. Bu küçük karelerin alanının toplamı da 25 yapar. Bu nedenle üçüncü şekildeki büyük karenin alanı 25 + 39 işleminden 64 eder. Demek ki üçüncü şekildeki büyük karenin bir kenarı 8 birim uzunluğundadır. Köşelerdeki küçük karelerin bir kenarının 5/2 ve dikdörtgenin bir kenarının x olduğunu biliyoruz. O halde 5/2 + 5/2 + x = 8 işleminden x ifadesinin 3 çıktığını rahatlıkla görebiliriz.
Bu geometrik kanıtlara bakarak uzmanlar arasında ise birtakım tartışmalar sürüyor. Tartışmanın kaynağı ise Harezminin, ünlü Antik Yunan matematikçisi Öklidin Elementler eserinden haberi olup olmadığıdır. Harun Reşidin hükümdarlığında Haccac Bin Yusufun, Öklidin Elementler kitabını Arapçaya çevrildiği biliniyor. Haccac, Beyt-ül Hikmede Harezminin çalışma arkadaşı olduğu için Harezminin, Öklidin bu kitabını okumuş olabileceği yorumu yapılabilir.
Harezminin astronomi alanında yaptığı çalışmalarını derlediği eser Zic-el-Sindhind ismiyle bilinir. yılında Hintli bir heyetin, Bağdata ziyareti esnasında Halife El-Mansurun sarayına getirttiği Sanskritçe yazılmış bir astronomik çalışmaya dayanan bu eser, aslen Hint astronom Brahmaguptanın Brāhmasphutasiddhānta isimli eserinin bir çevirisidir.
Mansurun emriyle Arapçaya çevrilen esere Zical-sindhind ismi verilmiştir. Zic, kelime anlamı itibariyle astronomik tabletler manasına gelirken sindhind, Sanskritçe olan siddhānta kelimesinin değiştirilmiş bir halidir.
Harezminin çalışması ise aslında Zic al-sindhind eserini yeniden ele almaktadır. Bu çalışma, günümüze kadar gelen ilk Arapça astronomik eser olması bakımından büyük önem arz ediyor. Harezminin çalışması, hesaplama ve tabletlerin kullanımı için talimatlardan oluşurken, Batlamyus tarafından standart hale getirilenlere çok benzeyen tabletler de içeriyor.
Güneş, Ay ve o dönemde bilinen beş gezegenin her birinin hareketlerine ilişkin tabletler içeren bu eserde aynı zamanda Güneş ve Ay tutulmaları, gök cisimlerinin enlem ve boylam bilgileri ve çeşitli trigonometrik tabletler de bulunuyor.
Her ne kadar Batlamyusun astronomik tabletleri, Harezmi ve Fergani gibi diğer Müslüman astronomların çalışmalarını etkilemiş olsa da Harezminin tabletlerindeki temel parametrelerin çoğunun Hint astronomisinden alındığını görüyoruz. Harezminin 7 gök cisminin hareketleri, konumları, Ayın Dünyaya en uzak olduğu konum ve düğüm noktalarına yönelik verdiği bilgilerin hepsi de Brahmaguptanın eserlerinde verdiği bilgilerle büyük benzerlik taşıyor.
Harezmi, ekliptiğin eğimini belirlemek üzere Bağdatta yapılan gözlemler hakkında da birtakım görüşler beyan etmişti. Ekliptiğin eğimini ölçmeye yönelik daha öncesinde Hipparkos gibi Antik Yunan dönemi astronomları birtakım girişimlerde bulunmuştu. Daha sonrasında İslam döneminde yaşamış alimler de öncesinde elde edilen verileri iyileştirmek adına ölçümler yapmıştı. Harezminin döneminde Müslüman astronomların bulduğu değer 23° 33′ idi. Harezmi ise ekliptiğin eğimi için 23° 51′ değerini bularak, her ne kadar diğerlerininki kadar olmasa da oldukça hassas bir gözlem yapmıştır.
Harezminin günümüze kadar ulaşan diğer bir çalışması ise Yahudi takvimi üzerine yazdığı kısa bir eser olan Istikhrājt’rikh al-yahūd (Yahudi Döneminin Çıkarılması) adlı çalışmasıdır. Bu konuya olan ilgisinin, Harezminin aynı zamanda bir astronom olduğu düşünülürse oldukça normal olduğunu söyleyebiliriz.
Eser, genel olarak Yahudi takvimini, 19 yıllık Ay döngüsünü, Yahudilikte ayın ilk günü olan Tishrinin haftanın hangi gününe geldiğini belirlemek gibi yöntemleri içeriyor. Ayrıca Yahudi takvimini kullanarak Ayın ve Güneşin ortalama boylamlarını belirlemek üzere birtakım kurallar da veriyor. Her ne kadar küçük bir eser olsa da Harezminin bu çalışması, günümüzdeki Yahudi takviminin temel dayanağı olduğu söylenebilir.
Öte yandan Harezmi usturlap üzerine iki kitap kaleme almıştır: Kitāb ‘amal al-asturlāb (Usturlabın Tasarımı Üzerine Kitap) ve Kitābal-amal bll asturlab (Usturlabın Çalışması Üzerine Kitap). Muhtemelen bu ikincisi, 9.yüzyıl astronomu Ferganinin çalışmasından elde edilen bir alıntıydı. Bu alıntı, usturlabın yardımıyla çeşitli astronomik problemlerin çözümü hakkında malumat veriyordu. Örneğin Güneşin göksel enlem ve boylamının belirlenmesi ya da bir konumun yeryüzündeki koordinatlarının verilmesi gibi.
Harezminin Kitāb sũrat al-ard (Dünyanın Şekli Üzerine Kitap) isimli kitabı neredeyse tamamen şehirlerin ve yerleşim yerlerinin enlem ve boylamlarının bir listesinden oluşur. Kitapta yerleşim yerleri yedi iklim bölgesine göre belirleniyordu. Burada şu bilgiyi de verelim ki Antik Yunan döneminde coğrafya alanına ilişkin yapılan birçok çalışmada bilinen dünya, enleme göre iklim olarak bilinen yedi bölgeye ayrılmıştı. Her iklim bölgesinin de yılın en uzun gününde, aynı miktarda gün uzunluğuna sahip olması gerekiyordu.
Harezminin enleme göre belirlediği her iklim bölgesi de kendi içinde boylam çizgilerine göre bölünüyordu. Boylamlar ise en uçtaki batı meridyeninden, batı okyanus kıyısından itibaren sayılıyordu. Kitabın ilk kısmı şehirleri, ikinci kısmı dağları(uç kısımlarını ve yönlerini), üçüncü kısım denizleri ve kıyılardaki belirli noktaların koordinatlarını, dördüncü kısım adaların uzunluğunu ve genişliğini, beşinci kısım ise çeşitli coğrafi bölgelerin merkez noktalarını, altıncı kısım nehir ve ırmakların kaba bir tanımını veriyordu.
Harezminin bu çalışması ve Batlamyusun Coğrafya adlı eseri arasında birtakım benzerlikler olduğunu söyleyebiliriz. Coğrafya, dünya haritasının bir tasvirini ve harita üzerinde bölgelere göre ayrılmış önemli yerlerin koordinatlarının bir listesini veriyordu. Batlamyusun bu eserinde listelenen yerlerin çoğunun ayrıca Harezminin eserinde de kullanıldığını görebiliyoruz.
Fakat Harezminin eseri, Batlamyusun kitabının yalnızca bir çevirisi ya da uyarlamasından daha fazlasıdır. Harezmi tarafından yapılan haritanın planı bariz bir şekilde farklı olup iklim bölgeleri açısından da Batlamyusun belirlediğinden önemli ölçüde farklılık gösterir.
Harezminin çizdiği haritalar, birçok bakımdan Batlamyusun haritalarından daha doğrudur diyebiliriz. Özellikle de o dönemde Abbasi İmparatorluğunun hakimiyetindeki coğrafi bölgeler, Harezmi tarafından daha hassas bir biçimde belirlenmişti. Fakat Harezminin haritasındaki en önemli gelişme, Batlamyusun Akdenizin büyüklüğüne ilişkin abartılı tasvirlerini normale yakın olarak vermesiydi.
Ayrıca Afrika ve Uzak Doğu bölgelerine yönelik bazı bozulmaları da Harezminin düzelttiği bilinmektedir. Fakat Avrupa kıtası konusunda Harezmi, Batlamyusun haritalarından daha doğru bir tasvir verememiştir. Örneğin Atlantik denizinin kuzeyde Avrupaya bağlanan bir kıta tarafından çevrili bir iç deniz olduğunu belirtiyordu.
Harezmi aynı zamanda Hint-Arap sayıları üzerine bir çalışma kaleme almıştı. Bu eserin Arapça orijinali kayıp olmakla birlikte Latince çevirisi olan Algoritmi de numero Indorum(Harezmi Hint Sayma Sanatı Üzerine), Harezminin isminin Latince versiyonu olan Al-Khourismiden algoritma kelimesinin çıkmasına sebep olmuştur. Ne yazık ki eserin Latince çevirisinin Harezminin orijinal eserine kıyasla çok fazla değiştiğini söyleyebiliriz.
Kitap, 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9 ve 0 rakamlarına dayanan Hint ondalık basamak sayı sistemini tanımlamaktadır. 0 rakamından İslam coğrafyasında ilk defa bu eserde bahsedildiğine dayanarak, Harezmi 0 rakamını ilk kullanan Müslümandır diyebiliriz. Bunun yanı sıra karekökleri bulmak üzere geliştirilen yöntemlerinde eserin Arapça orijinalinde olduğu bilinmektedir. Fakat Latince versiyonunda bunu görememekteyiz.
Bunun yanında Harezmi, sinüs fonksiyonlarını içeren, daha sonrasında tanjant fonksiyonlarını da kapsayan detaylı trigonometrik tabletler de geliştirmişti. Sonuç olarak Harezminin birçok kitabı Latinceye çevrilmiş ve yüzyıla kadar Avrupa üniversitelerinde temel matematik ders kitabı olarak kullanılmıştır.
Harezminin gerçekleştirdiği bilimsel başarıların birçok bakımdan temel seviyede olduğunu söyleyebiliriz. Lakin sonraki nesillerde yarattığı etki yadsınamayacak boyuttaydı. Harezmi, entelektüel çalışmalarını yapabileceği çok müsait bir dönemde yaşamıştı. Çünkü bilim, dönemin halifeleri tarafından desteklenmiş; aynı zamanda İslam medeniyeti Yunan ve Hint bilimine ilgi göstermeye başlamıştı.
Her ne kadar Müslümanlara ait bilimsel çalışmaların çoğu Harezmiden sonraki dönemlerde ortaya çıkacaksa da bu dönemde yapılan tercüme faaliyetleri de büyük bir entelektüel oluşuma zemin hazırladı. 9. ve yüzyıllarda cebir kavramı İslam topraklarında daha fazla geliştirildi. Fakat El-Kereci ve Ömer Hayyam gibi ileri seviye matematikçiler bile Harezminin cebire ilişkin retorik ifadelerini kullanmayı tercih etmişti.
Harezminin Cebir adlı eseri daha sonraki dönemlerde ders kitabı olarak Avrupada kullanılmaya devam etmiştir. Hint sayı sistemi hakkında yazdığı eser ise İslam topraklarında bilinmekle birlikte en büyük başarısını, yüzyılda Latince çevirileriyle birlikte Batıya tanıtılınca elde etmiştir. Hatta Harezminin ismi, Hint sayılarının kullanıldığı yeni aritmetik kavramıyla o kadar yakından ilişkili olmuştu ki isminin Latince versiyonu olan algorismus, aritmetik üzerine yazılan her kitabın adına veriliyordu.
Astronomi ile alakalı Harezminin bir diğer çalışması olan Zic-el-Sindhind ise uzun dönemler boyunca kullanılmaya ve çalışılmaya devam etmiştir. Yaklaşık yılında Battani, Batlamyusun Almagest eserine ve kendi gözlemlerine dayanarak büyük astronomik çalışmasını yayımlamıştı. Bu eser, neredeyse her alanda Harezminin çalışmasından üstün olmasına rağmen Harezmi, bu alanda çalışmalar gerçekleştiren ilk Müslüman olması bakımından kendisinden söz edilmeyi hak ediyor.
Harezminin coğrafya alanındaki Kitāb sũrat al-ard adlı eseri de özellikle İslam topraklarında çok fazla kullanılmıştı. Hatta Batlamyusun ünlü Coğrafya eseri Arapçaya çevrildiği dönemlerde bile Harezminin bu eseri çok fazla rağbet görüyordu. Fakat birtakım müphem sebeplerden ötürü Harezminin coğrafya alanındaki eseri Avrupada yüzyıla kadar bilinmiyordu. Buna rağmen kitapta içerilen bilgilerin bazıları Ortaçağ Avrupasına, önde gelen şehirlerin antik ve Ortaçağ astronomik tabletlerine işlenmiş olan enlem ve boylam bilgileri yoluyla ulaşmıştı.
1- Famous Scientists, Muhammad ibn Musa al-Khwarizmi
2- Mactutor, Al-Khwarizmi()
3- Story of Mathematics, MUHAMMAD IBN MUSA AL-KHWARIZMI: MUSLIM MATHEMATICIAN
4- New World Encyclopedia, Muhammad ibn Mūsā al-Khwārizmī
5- Encyclopedia, Al-Khwārizmī, Abū Ja’far Muhammad Ibn Mūsā
6- History of Islam, Al Khwarizmi
7- seafoodplus.info, El Harezmi: Medeniyetler Arasında Bir Köprü
8 Britannica, Al-Khwārizmī