elektrokonvülsif tedavi nedir / Elektrokonvülsif terapi - Vikipedi

Elektrokonvülsif Tedavi Nedir

elektrokonvülsif tedavi nedir

EKT (Elektro Konvülsif Tedavi) Nedir? Nasıl uygulanır?

Teknolojideki gelişmeler özellikle beyin ve sinir sistemi ile ilgili psikolojik, nörolojik ve psikiyatrik sebeplerle ortaya çıkan hastalıkların tedavilerinde yeni yöntemlerin kullanılmasını sağlıyor. “Beyine elektrik uyarımı”, “elektroşok tedavisi” veya “şok tedavisi” de denilen Elektrokonvülsif Tedavi (EKT), belli psikiyatrik rahatsızlıklar için güvenli ve etkili bir tıbbi tedavi yöntemi olarak kullanılıyor.

 

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi’nden Psikiyatri Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Semra Baripoğlu, EKT’nin en sık uygulandığı hastalık durumunun intihar riski barındıran ağır depresyon tablosu olduğunu belirterek “Bu hastalıkta kişide yoğun karamsarlık, yaşamın her alanında isteksizlik, iştah ve uykuda ciddi bozulma olur. Bazı hastalar yemek yemeyi reddetme noktasına gelir, aşırı kilo kaybederler. Yaşam anlamını tamamen yitirmiştir, kişi intiharı “tek çözüm yolu” olarak görmeye başlar. Çoğu hasta, durumun ciddiyeti anlaşılıp hastaneye yatırılmadan önce en az bir kez intihar girişiminde bulunmuştur. Bu hastaların bir kısmı sorgulandığında kurtulduğuna sevinmediğini, ilk fırsatta tekrar yapmayı düşündüğünü ifade eder. İşte bu tabloda, EKT hayat kurtarıcı bir tedavi yöntemi olarak devreye girer ve ilk seçenek olarak uygulanır.

EKT ağır depresyon tablosu dışında, hızlı düzelme istenen ağır manik ataklarda, şizofreninin alevlenme dönemlerinde de uygulanır.

 

Yeni ilaçlar ile EKT’ye olan ihtiyacın azalmasına rağmen hala çok sayıdaki hasta için EKT’nin en etkili tedavi olduğunu belirten Baripoğlu, “Bazı olgularda ilaçlara yanıt yetersizdir, kimilerinde ilaçlar yan etkileri sebebiyle (örneğin hamile kadın hastalarda) kullanılamaz ya da istenilen doza çıkılamaz, bazı durumlarda ise hastanın intihar riskinin bulunması gibi sebeplerle ancak EKT’nin sağlayabileceği hızlı düzelme elde edilmek istenir. EKT genellikle haftada seans olarak uygulanır. Genel uygulamada bir kür seanstan oluşur. Nadir durumlarda daha fazla sayıda uygulama gerekebilir.

 

Etkin bir tedavi yöntemi

EKT uygulanan hastaların yüzde 90’ında belirli bir düzelme izlendiğini belirten Dr. Baripoğlu “Birçok hasta EKT sonrası aylarca iyilik halini korurlar. EKT sonrası tedaviye hemen daima ilaç kullanımı ile devam edilir. Ancak kimi ruhsal hastalıklarda kuvvetli tedavilere rağmen tamamen iyileşme görülmeyebilir. Bu durumda amaç mümkün olan en iyi ve hastanın en işlevsel olduğu durumu sağlamaktır”.

“Son yıllarda geliştirilen TMU ve diğer beyin uyarım teknikleri de bir seçenek oluşturmakla beraber, hiç biri EKT kadar yüksek tedavi başarısı sunamamaktadır”.

Dr. Semra Baripoğlu, EKT ve EKT uygulamaları ile ilgili şu bilgileri verdi: EKT ’den beri bir çok psikiyatrik bozukluğun tedavisi için kullanılmaktadır. O zamandan bu zamanlara kadar bu teknik, etkinliğini artırmak ve yan etkilerini azaltmak üzere geliştirilmiştir. EKT uygulanacak hastanın önce gerekli birtakım kan tahlilleri yapılır, kalp grafisi, beyin elektrosu ve MR çekilir. Anestezi almasında ve EKT uygulanmasında sakınca olup olmadığı dahiliye, anestezi ve nöroloji uzmanları tarafından değerlendirilir.

 

EKT nasıl uygulanır?

Bir anestezi uzmanı ve bir psikiyatristin hazır bulunduğu acil müdahale imkânı veren bir tedavi odasında sedyede yatan hastada öncelikle kas gevşemesi ve uyku sağlayan anestezi ilaçları verilir. Daha sonra hastanın alnına yerleştirilen iki elektrottan birkaç saniye süre ile elektrik akımı verilir. Bu akım ile beyinde ritmik bir elektrik aktivitesi oluşur ve beyin kimyasalları salınır. İşlem yaklaşık bir dakika sürer, hastanın anestezi altında kaldığı süre yaklaşık beş dakikadır. İşlemin bitmesi sonrasında tedavi ekibi yaklaşık dakika süreyle hastanın tamamen uyanması sırasında yanında bulunurlar.”

 

EKT beyinde hasar yapmaz

EKT’nin beyin hasarı yaptığına dair elde bilimsel kanıt bulunmadığını belirten Baripoğlu, “EKT uygulanan hastalarda beyin hasarı durumunda kan dolaşımında yükselen enzim ve proteinlerde yükselme izlenmemiştir. Hayvanlarda yapılan deneylerde EKT ile tetiklenen nöbetlerden sonra incelenen beyin dokusunda herhangi bir hasar izlenmemiş, nöbetten aylar sonra dahi yapısal değişiklik izlenmemiştir.

 

EKT bir hafıza silme tekniği değildir

Baripoğlu, uygulamanın bazı yan etkileri olduğunu ancak bunların bir süre sonra ortadan kalktığını da belirterek şunları söyledi. “EKT sonrası en sık izlenen yan etki bellek kusurudur. İlk aylarda yakın olayların ayrıntılarını, tarihleri, telefon numaralarını hatırlamakta güçlük yaşanır. EKT uygulamasından hemen önceki kişisel anılar silinmiş gibi görünebilir. Ancak bu durum ay içinde hafifleyerek tamamen ortadan kalkar. EKT öğrenme becerisini azaltmaz, aksine depresyonun ortadan kalkması ile bozulmuş olan öğrenmeyi kolaylaştırır”.

EKT’nin tedavi edici etkisi unutkanlık yaşanmasından bağımsızdır. EKT bir hafıza silme tekniği değildir. Kliniğimizde de kullandığımız yeni cihazlarla tedavide kullanılan elektrik akımının farklı parametreleri üzerinde istenen düzenlemeler yapılarak unutkanlık yan etkisi en aza indirilebilmektedir”.

PSİKİYATRİDE ELEKTROKONVÜLSİF (ELEKTROŞOK) TEDAVİ UYGULAMALARI

       Elektrokonvülsif tedavi (EKT), başta depresyon olmak üzere belirli ruhsal bozuklukların tedavisinde 50 yılı aşkın bir süredir kullanılan bir tedavi yöntemidir. EKT, sade bir tanımlamayla, tedavi ekibinin, hastada yapay bir şekilde (elektrik aracılığıyla) bir konvulsiyon (yaygın kasılmalar) nöbeti oluşturmasıdır. Uygulama amacı, konvulsiyonun beyinde nöronal düzeydeki etkisinden yararlanarak özellikle duygulanım (affektif) bozukluklarını tedavi etmektir. EKT ile depresyon tedavisindeki başarı oranı %80'in üzerindedir. Bir başka duygulanım bozukluğu olan manik durumlarda da etkisinin hızla başlaması özelliği nedeni ile, EKT değerli bir seçenektir. Yaşamı tehdit edici sorunlara neden olabilen şizofrenik bozukluğun katatonik tipinde de EKT ile hızla düzelme sağlanır.

       EKT'nin etki düzeneği günümüz psikiyatrisinde yaygın olarak kullanılan lityum, antidepresan ve antipsikotikler gibi ilaçların etkilerine benzer şekilde açıklanabilir. Yani tam ve açık olarak ne olduğu bilinmemekle birlikte, beynin kimyasal iletim sisteminde bir dizi değişiklik olduğu ve bunların tedavi edici etki ile bağlandırılabildiği bilinmektedir. Tedaviye temel oluşturan nörobiyolojik düzeneklerin aydınlatılması için araştırmalar yoğun bir biçimde sürdürülmektedir. EKT'nin doğuşu tıptaki bir çok tedavi için geçerli olduğu gibi, tedavisinde kullanıldığı hastalığın nedeninin anlaşılması ile değil, uygulamadaki klinik gözlemlerle olmuştur. Klinik gözlem sonuçları, ampirik olarak EKT ile ağır ve ciddi depresyon durumlarında iyileşme sağlandığını kesin bir biçimde ortaya koymaktadır.

       Tüm bu olumlu özelliklerine karşın, hem doğru biçimde tanıtılmadığı hem de her zaman uygun biçimde kullanılmadığı için, toplumda EKT'ye karşı olumsuz ve yargılayıcı bir tutum mevcuttur. Bir süre yaygın olarak kullanılan 'elektroşok' terimi, elektrik ve şok gibi iki 'ağır' bileşeni ile, insanlarda elektrikle ölüm cezası, elektrikle işkence, şok verme gibi yanlış çağrışımlara neden olmaktadır. EKT'de kullanılan çok düşük elektrik akımının tercih sebebi, günümüzde mevcut kimyasal nöbet oluşturuculardan çok daha kolay ve güvenle uygulanabilmesidir.

       EKT'ye yönelik olumsuz düşüncelerden birisi de, EKT'nin aşağılayıcı ve baskı kurucu bir davranış kontrol aracı olduğudur. Oysa EKT bir davranış kontrol aracı değil, bir tedavi yöntemidir. Bu noktada, tıptaki tüm branşlar için geçerli olduğu gibi, herhangi bir tedavi aracının ancak doğru kullanımının(endikasyonun) anlamlı olduğunu vurgulamak gereklidir. EKT'nin kişilik bozukluklarında örneğin; antisosyal kişilik bozukluğunda kullanılması ancak gereksiz yere yapılan bir ameliyata benzetilebilir. Geçmişte bu tür uygulamalar olmuş olsa bile, çağdaş psikiyatride EKT ancak endikasyon alanında kullanılır.

       EKT ile ilgili olarak en çok sorulan sorulardan birisi kalıcı beyin hasarı yapıp yapmadığıdır. Bu sorunun yanıtı, güncel teknik ve araçların duyarlılık limitleriyle kısıtlı olduğumuz payını bırakarak, EKT'nin beyin hasarına kesinlikle yol açmadığı yönündedir. Bir başka soru EKT'nin kalıcı bellek kaybına neden olup olmadığıdır. Elli yılın klinik birikimlerine dayanarak, bu soru da şöyle yanıtlanabilir. EKT, nöbet sonrası kısa süreli geçici bir şaşkınlık dönemi ve çok az hastada ortaya çıkan en çok 6 ay-1 yıl süren yine geçici bellek sorunlarına neden olabilir. Ancak bu, EKT'nin kalıcı bellek kaybına neden olduğu anlamına gelmemektedir.

       EKT, diğer etkin tıbbi/cerrahi tedavilerle pek çok benzerlik gösterir. EKT uygulamasının yaratabileceği 'ruhsal incinmenin' giderilmesi bu benzerliklerin desteklenmesi ile olanaklıdır. EKT'nin anestezi altında ve kas gevşemesi sağlanarak uygulanma yöntemi, bu anlamda bir 'medikalizasyonun parçası' olarak düşünülmelidir. Tipik bir konvulsiyon nöbetinde izlenen çevresel kaslardaki kasılmanın hiçbir tedavi edici değeri yoktur. Oysa bir çok insan için ürkütücü olan 'sara nöbeti geçirmekte olan' hastanın trajik görüntüsüdür. Anestezi altında ve kas gevşemesi sağlanarak yapılan bir EKT uygulamasında böyle bir görüntü olmaz. Bu yöntem aynı zamanda hastanın hem uyurken tedavi altına alınmış olmasını sağlar, hem de kasılmaların -sık olmasa da- neden olabileceği kas kopmaları ve kırılmaları önler, uzamış apne ve kardiyovasküler komplikasyonlar gibi sorunları ortadan kaldırır. Batılı ülkelerde EKT, anestezi ve kas gevşetimi sağlanarak uygulanmaktadır. Ülkemizde ise EKT, pratiğine yalın uygulamalar egemendir. Modifiye uygulama, fizik komplikasyonları ve etik kaygıları hafifleten ve yeni yöntem arayışlarına potansiyel oluşturan yönleri ile, EKT'nin seçkin bir tedavi olması yolunda bir gereklilik gibi görünmektedir. Ancak anestezinin ve kas gevşemesi sağlayan ilaçların da kendi başına birer risk faktörü oldukları hatırda tutulmalıdır.

       EKT uygulanacak hastaya ve/veya yakınlarına uygulamanın neden gerekli olduğu, yararları ve riskleri anlatılarak onamları/rızaları alınmalıdır ve EKT sadece donanımlı hastane ortamında uygulanmalıdır.

       'lardan 'lara kadar geçen süre içerisinde, EKT yararlı ve etkili bir tedavi yöntemi olduğunu kanıtlamış ve ayakta kalmayı başarmıştır. EKT ile ilgili bilgi birikiminin hasta ve/veya yakınlarına anlatılması, eşduyuyla/empatiyle yaklaşım, nörobiyolojik gelişmeler ve teknolojik ilerlemeler, EKT'ye yönelik ilgiyi ve güveni artıracaktır. Yeter ki, EKT yerinde, doğru ve herşeyden önce insana saygıyı unutmadan uygulansın.

Elektrokonvülsif terapi

EKT uygulamasını gösteren bir çizim

Elektrokonvülsif terapi (EKT) veya elektroşok tedavisiakıl hastalıklarının tedavisinde uygulanabilen, beyinden elektrik akımı geçirilerek suni epilepsi nöbeti ortaya çıkarılmasına dayanan bir psikiyatri tedavi yöntemidir.[1] Bu tedavide hastanın kafasına genellikle 70 ile volt arasında değişen bir gerilimle milisaniye ile 6 saniye arasında değişen bir sürede yaklaşık miliamper şiddetinde elektrik verilir. Uygulama, hastanın iki şakağından (bileteral EKT) veya kafasının arkasından ve bir taraftaki şakağından (unileteral EKT) yapılabilir. Araştırmalar bileteral EKT'nin tedavide daha etkili olduğunu ancak hafıza kaybı yan etkisi riskinin unileterale göre daha yüksek olduğunu göstermektedir.[2][3] Tedavi genellikle haftada iki veya üç kez uygulanır ve hastanın semptomları geçene kadar devam edilir. Tedavinin ardından hastalar genellikle ilaçla tedaviye devam ederler ve zaman zaman tekrar EKT alabilirler.[4]

'de uygulanmaya başlayan EKT,[5] çoğu yerde hastanın onayı alınarak yapılan,[6]majör depresyon, mani ve katatoni rahatsızlıklarında güvenli ve etkili bir tedavidir.[4]

EKT'nin unipolar veya bipolar fark etmeksizin tedaviye dirençli depresyonu olan hastaların %50'sinde etkili olduğunu görülmektedir.[7] Beyne olan etkileri dışında EKT'nin fiziksel riskleri kısa genel anestezi ile benzerlik gösterir.[8] Tedavinin ardından en sık görülen yan etkiler konfüzyon ve geçici hafıza kaybıdır.[4][9] EKT şiddetli depresif bozukluğu olan hamilelerde fetüse karşı en az zararlı tedavi yöntemlerinden biridir.[10]

Aç karına, idrar boşaltıldıktan sonra yapılır. Elektrik akımı verildiği anda, tipik elektroşok krizinde şuur derhal kaybolur ve akım geçtiği sürece elektrik akımının direkt uyarmasına bağlı genel bir kasılma görülür. Bundan sonra tipik sara nöbeti ortaya çıkar. Nöbeti müteakip kısa süreli bir şuur kaybı devresi vardır ( dk). Elektroşok tedâvisi sırasında bâzı arzu edilmeyen neticeler olabilir. Bunların başında kol ve bacaklarda kırıklar, çıkıklar, omurgada kırıklar, çene çıkıkları ve nefes alamama gelir. Fakat bunlar oldukça nadirdir. Hastanın dilini ısırmasını önlemek için önceden ağzına bir lastik parçası veya bez tampon vermek iyi bir uygulamadır.

Bir elektroşok kürü, umumiyetle haftada üç defa yapılan yedi şokluk bir seri olmakla beraber, bu miktarın tayini ancak hastalığın seyrine bağlıdır. Elektroşok tedavisinin bugün en çok faydalı olduğu hastalıklar şizofreni ve bilhassa intihar riski yüksek olan majör depresyondur. Şizofrenideki tesiri genellikle geçici olmaktadır. İntihar tehlikesi olan ağır depresyonlarda ani bir iyileşme yapabilir. Elektroşok tedavisinin iyi tarafı ucuz olması ve hastaların hastanede yatma sürelerini kısaltmasıdır. Zannedilenin aksine tehlikesi azdır ve tedavi esnasında hasta hiçbir şey hissetmemektedir. Yalnız yaşlı hastalara, kalp rahatsızlığı olanlara tatbik edilmemelidir.

Kaynakça[değiştir

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir

© 2024 Toko Cleax. Seluruh hak cipta.