şema nedir piaget / Piaget ve Bilişsel Gelişim – I – KPSS

Şema Nedir Piaget

şema nedir piaget

Arama

Biliş nedir ?

⇒Düşünme,öğrenme ve hatırlama süreçlerine biliş denir.

Bilişsel Gelişim Nedir?

⇒Yaşla birlikte düşünme,öğrenme ve hatırlama süreçlerinde olan değişmelerdir.

seafoodplus.info VE BİLİŞSEL GELİŞİM

⇒Piaget&#;e göre insanın doğumla gelen yetenekleri vardıseafoodplus.info:

→Zeka

→Şemalar Oluşturma

→Uyum Sağlama (2&#;ye ayrılıyor.)

∗ Özümleme(Asimilasyon)

∗ Uyum Kurma(Düzenleme-Uyumsama-Akomodasyon)

→Dengeleme

A) ZEKA

⇒Piaget&#;e göre zeka , organizmanın çevreye uyum yeteneğseafoodplus.info bir organizma yaşadığı çevreye uyum sağladığı sürece seafoodplus.info durum sayısal olarak test maddeleri ile ölçüseafoodplus.info nedenle Piaget zeka testlerine karşı çıkmıştır. 

B) ŞEMA

⇒Şema ; dünyayı tanımak için zihinde oluşan çerçseafoodplus.infozmanın içinde bulunduğu çevreyi anlayabilmek,çevresinde var olan sorunları anlamak için oluşturduğu yapılardır.

⇒Şemalar çevreyle etkileşim sonucu çoğalırlar ve zamanla gelişirler.

Örneklerle beraber daha iyi anlamaya çalışalım.

Örnek: Annesi ile dışarı çıkan ve hayatında ilk defa köpek gören çocuk annesine köpeği göstererek &#;Anne bu ne ?&#; diye seafoodplus.info &#;O bir köpek.&#; cevabını vererek yeni bir öğrenme gerçekleşir ve çocuğun zihninde bir köpek şeması oluşseafoodplus.info sonra hayatında hiç kedi görmemiş çocuk kedi ile karşılaştığı zaman annesine &#;Anne bak bu köpek&#; der. Annesi ise &#;Oğlum bu kedi&#; der.Çocuk için yeni bir şema daha oluşseafoodplus.info durumda çocukta bir dengesizlik durumu ortaya çıkar.Öğrenme için de dengesizliğe ihtiyaç seafoodplus.infoa şema gelişir ve çocuk bunları ayırt etmeye başlar.

Örnek: 3 yaşındaki bir çocuk için ay,masal kitaplarındaki &#;ay dede iken&#; bu çocuk 7 yaşına geldiğinde ay artık bir gezegendir yaşına geldiğinde ise ay dünyanın etrafında dönmekte ve bir çekim gücü oluşturmaktadıseafoodplus.info tutulması olayı artık anlam kazanmıştır.

Görüldüğü gibi şemaların değişip gelişmesi için olgunlaşma ve yaşantıya ihtiyaç vardır.

Örnek:  Köye bir gezi sırasında, kırda yayılan koyunları ilk kez gören çocuk “baba köpeklere bak” der. Bu örnekte de görülüyor ki, koyunlar çocuğun bildiği köpek ölçütlerine en uygunudur. Koyun uyarıcısı ile  karşılaştığında onu kendisinde var olan uygun şema içine yerleştirmiştir. Ancak koyunlarla etkileşimde bulunup yeni yaşantılar kazandıktan sonra, koyunun köpek olmadığını anlayıp onun için yeni bir şema, kategori oluşturacaktır.

C) UYUM

  1. Özümleme (Özümseme &#; Asimilasyon) : Bireyin karşılaştığı yeni bir durumu ya da nesneyi daha önceden oluşturduğu mevcut şeması yani var olan bilgileri içerisinde değerlendirerek uyum sağlamaya çalışmaktadıseafoodplus.info birey yeni bilgi ve deneyimini mevcut bilgileriyle birleştirir.

Örnek: Deniz atını bildiği ata benzetmesi

Örnek: Çocuk köpekleri göstererek &#;Baba koyunlara bak &#; der. Bu durum açık bir şekilde gösteriyor ki çocuk             köpekleri daha önceden oluşturduğu koyun şeması içerisinde değerlendiriyor.

2. Uyum Kurma(Düzenleme &#; Uyumsama &#; Akomodasyon): Kısaca şemayı değiştirme olarak nitelendirebiliriz.            Örnekle beraber daha iyi anlamaya çalışalım.

Örnek: Hayatında ilk kez kaplan gören bir çocuk onu zihnindeki mevcut şemasına kedi olarak tanımlar(özümleme).  Daha sonra yeni yaşantılar ve etkileşimlerle birlikte zihninde yeni bir kaplan şeması oluşturur (uyumsama).

Örnek:  Koyunları köpek şemasında özümseyen çocuk, koyunlarla etkileşimde bulunduğunda, koyunların köpeklerden farklı olduğunu görür ve köpeklere ilişkin şemasını yeniden düzenler. Yeni bir şema oluşturur.

D) DENGELEME

⇒Birey yeni karşılaştığı bir durumu ya da nesneyi ilk olarak daha önceden oluşturduğu şeması için değerlendirir (özümleme), ardından bu değerlendirmenin yetersiz kalması halinde bilişsel denge bozulacağı için bu dengeyi uyma (dengeleme) aracılığıyla yeniden kurmaya çalışır. Bireyin içinde bulunduğu çevreye uyum sağlama isteğine bağlı olarak dengeleme gerçekleşir.

ÖNEMLİ NOTLAR

⇒Piaget ,&#;çocuklar sadece keşfettikleri şeyleri gerçek anlamda öğseafoodplus.info bir şeyleri direkt öğretmeye kalktığımızda bu şeyleri kendilerinin keşfetmelerini engellemiş oluruz.&#; demişseafoodplus.info göre çocuklara direkt bilgiyi vermek yerine çocukları düşünmeye sevk etmeliyiz.

⇒Piaget zekayı &#;Bireyin çevreye uyum yeteneği&#; olarak tanımlamıştır. (Bilişsel Uyum Kuramı)

⇒Piaget zeka testlerine karşı çıkmıştır.Çünkü zekanın bu testlerle ölçülemeyeceğini ifade etmiştir.

⇒Piaget yaparak-yaşayarak öğrenmeyi; sadece konuşmaya,okumaya ya da yazmaya dayalı etkinliklerden daha üstün görmüştür.

Bir sonraki dönemlerimizde Piaget&#;in bilişsel gelişim dönemlerinden bahsedeceğiz. Herkese teşekkür ederim.

Bunu beğen:

BeğenYükleniyor

Pedagoji Notlarim

1) Zeka: Piaget’e göre zeka, organizmanın çevreye uyum sağlama yeteneğidir. Dolayısıyla birey yaşadığı çevreye uyum sağladığı sürece zekidir. Bu uyum testle ölçülemez.

Zeka sayısal olarak ölçülemeyeceği için Piaget, zeka testlerine karşı çıkmıştır.

2) Şema (Bilişsel Yapı): Doğuştan getirilen nesne, olay ve olguların yerleştirildiği en basit çerçevedir. Şemalar çevreyle etkileşim sonucunda çoğalırlar ve tekrar edilebilir kalıplardır. Şemalar zamanla gelişmektedir.

Refleksler ilk bilişsel şemalardır.

Hiçbir şema birbirinden kopuk değildir. Sadece bilişsel değil devenimsel şemalar da olabilir.

Oluşan her şema bilişsel gelişimin en temel kanıtıdır.

Şema öğrenmenin en temel yapısıdır ve şema varsa öğrenmede vardır diyebiliriz. Şemaların değişip gelişmesi için olgunlaşma ve yaşantıya ihtiyaç duyulur.

3) Uyum (Adaptasyon): Bir diğer adı da uyumsama olan adaptasyon doğuştan getirilir. Bu sürecin sonunda da denge süreci gelecektir. Piaget kuramı temel kavramları içindeki iki yönlü olarak incelenen uyum, özümleme (asimilasyon) ve uyma (akomodasyon) olarak belirtilebilir.

a) Özümleme (Asimilasyon): Bilginin içselleştirilme sürecidir. Buradaki içselleştirmeden kasıt, bilgiyi olduğu gibi taklit etmedir. Özümleme karşılaşılan yeni bir durumun, bireyin var olan şemalarıyla açıklanmasıdır.

Bir çocuğu ilk defa gördüğü sehpaya masa demesi özümlemedir.

Özümleme dıştan gelen bilginin değiştirilerek şemaya uydurmasıdır.

Şayet bilgiyi değiştirmek yerine, şemayı değiştirip bilgiye uyduruyorsa bu uyumsama olur.

Özetleyecek olursak özümleme, bireyin karşılaştığı yeni bir durumu ya da nesneyi daha önceden oluşturduğu mevcut şeması ile yani var olan bilgileriyle değerlendirerek uyum sağlamaya çalışmasıdır.

b) Uyma (Akomodasyon): Uyma sürecinde önceki şemalar yetersizse, ya var olan şemalar değişecektir ya da var olan bu şemalra genişletilecektir.Eğitim denilen olay da bir uyma sürecidir. Piaget’e göre de öğrenme uymadır.

Bireyin sehpa için yeni bir şema açması ve onu masa şemasından ayırması uymadır.

Özümlemede genelleme, uymada ayırt etme davranışı görülür ancak Piaget, kesinlikle genelleme ve ayırt etme ifadesini kullanmaz. Kpss eğitim bilimlerisorularında bu ayrıntıya dikkat edelim.

4) Denge Süreci (Dengeleme): Dengeleme kavramını bilişsel gelişimi etkileyen faktörler arasında zaten açıklamıştık. Şimdi bunu daha derin bir şekilde tanımlayalım.

Birey yeni karşılaştığı bir durumu ya da nesneyi ilk olarak daha önceden oluşturduğu şeması için değerlendirir (özümleme), ardından bu değerlendirmenin yetersiz kalması halinde bilişsel denge bozulacağı için bu dengeyi uyma (dengeleme) aracılığıyla yeniden kurmaya çalışır. Bireyin içinde bulunduğu çevreye uyum sağlama isteğine bağlı olarak dengeleme gerçekleşir.

Denge > Dengesizlik > Yeniden Denge kurma (Dengeleme) süreciyle öğrenme ve bilişsel gelişim gerçekleşir.

Piaget’in Bilişsel Gelişim Dönemleri

1) Duyusal Motor Dönemi ( Yaş)

2) İşlem Öncesi Dönem ( Yaş)

3) Somut İşlemler Dönemi ( Yaş)

4) Soyut İşlemler Dönemi ( Yaş)

 

1-Duyusal Motor Dönemi ( Yaş)

Piaget’in bilişsel gelişim dönemleri içinde yer alan duyusal motor dönemi özelliklerini liste halinde sıralayalım.

  • Çocuğun dış dünyayı keşfetmeye başladığı dönemdir. Bu keşif taklit ya da deneme yanılma yoluyla gerçekleşir.

6 aylık bir bebeğe yüz hareketi gösterildiğinde o da aynı yüz hareketlerini yapar, taklit mevcuttur.

  • Çocuklar duyu organlarının algıladığından başka hiçbir şeyi kabul etmezler.

Metafizik sıfırdır.

  • 6. ve 8. aylar arsında ikincil tepkilerin koordinasyonu vardır. Yani refleksif davranışlardan amaçlı davranışa geçiş vardır.
  • ay arasında ses bulaşması söz konusudur. Bu aşamada verilen süre önemlidir. Bebek kendini dış dünyadan ayıramıyor.

Ses Bulaşması: En basit taklit ve öğrenme yaşantısıdır. Ağlama sesi duyan bir bebeğin, ağlama sesi duyduktan kısa bir süre sonra kendisinin de ağlamaya başlaması ses bulaşmasıdır.

  • 8 ile 18 ay arasında nesne sürekliliğinin kazanılması gerçekleşir. Kişi sürekliliğinin kazanılması nesne sürekliliğine bağlıdır.

Nesne Sürekliliği: Nesne sürekliliği kazanamayan bebekler, bir nesne görüş alanından çıktığı an onun yok olduğunu sanırlar. Örneğin oyuncağı arkasına saklayan anneyi gören bebek nesne sürekliliği kazanmadıysa oyuncağın kaybolduğunu zanneder. Eğer nesne sürekliliği kazanmışsa oyuncağın annesinin arkasında olduğunu bilir ve odağını annenin arkasından çıkacak olan oyuncağa yöneltir.

  • aydan itibaren bebekler nesne kimliğini kazanırlar.

Nesne Kimliği: Bir nesnenin bir durumdan diğerine ya da bir günden başka bir gğne değişmediğini, aynı olduğunu anlayabilmektir.

  • Döngüsel Tepkiler (Devresel Tepkiler): Belli davranışların sürekli tekrarlanmasıdır. Bir bakıma özümleme çabasıdır. 3 türlü döngüsellik bulunmaktadır.

Birinci Döngüsel Tepkiler ( Ay): Tamamen bedene dönük tekrar hareketleri vardır. Ses bulaşması, sürekli parmağını emmesi, bulduğu bir şeyi ağzına götürmesi vb.

İkinci Döngüsel Tepkiler ( Ay): Dışa dönük tekrarlar mevcuttur. Elindeki kaşığı devamlı masaya vurma, çıkan sesten hoşlanıp davranışını tekrar etme vb.

Üçüncü Döngüsel Tepkiler (12 Ay ve Üzeri): Hoşuna giden bir lafı ya da bir şarkıyı sürekli tekrar etmesi gibi döngüsel tepkilerden oluşur.

  • Pasif Beklenti: Kaybolan bir nesnenin ardından hiçbir şey yapmadan sadece bakmasıdır. Nesne sürekliliği ile birlikte 8. aydan itibaren başlar.
  • Sihirli Nedensellik: Davranışlar arasında neden sonuç ilişkisi kuramadığı için, burada sebebi sihirsel olarak oluştururlar.

Çıngıraktan ses çıktığında bu sesin neden çıktığı çocuk için önemli değildir.

  • İlk deneme yanılma öğrenmeleri başlar.

5 aylık bir bebek oyuncağa ulaşmaya çalışır, alamazsa vazgeçer. 10 aylık bir bebek ise oyuncağa ulaşmak için her yolu dener.

  • Doğadan Ayrışma: Bebeğin kendisinin dışında, kendisinden bağımsız bir dünyanın olduğunu fark etmesidir. aydan itibaren başlar.
  • Zihinde Canlandırma: Herhangi bir davranışta bulunmadan önce davranışın zihinde canlandırılmasıdır.

Zihinsel kombinasyonlar içinde yer alan zihinsel canlandırma, bilişsel gelişime bağlı olduğu için ay civarında başlar.

  • Ertelenmiş Taklit: Bir başka zihinsel kombinasyon olan ertelenmiş taklit, zihinde canlandırmanın bir sonucudur. Bir davranışın belli bir süre sonra belki de aylar sonra tekrar edilmesi ya da taklit edilmesidir. Hayat boyu devam eder.

Ertelenmiş taklit, dil gelişiminin vazgeçilmez unsurudur.

2-İşlem Öncesi Dönem ( Yaş)

işlem öncesi dönem ve bu döneme ait özellikleri sıralayalım.

  • Bellek kullanımı başlar.
  • Nesnelerin sürekliliği ve nesne kimliği kazanılır.
  • Refleksif davranışlardan amaçlı davranışlara geçilir.
  • İçe dönük tepkilerden dışa dönük tepkilere geçilir.
  • Taklit ve ertelenmiş taklit gerçekleştirilir.
  • Kendi bedenini dış dünyadan ayırabilir.
  • Döngüsel tepkiler ortaya konur.
  • İşlem öncesi dönem aynı zamanda düşünmenin başlangıcı olarak kabul edilir.
  • Ses bulaşması görülür.
  • İlk deneme yanılmalar ortaya çıkar.

Bu dönemle birlikte çocuklarda basit düzeyde simge ya da sembol kullanımı başlamaktadır. İşlem öncesi dönem sembolik işlemler dönemi ve sezgisel işlemler dönemi olarak ikiye ayrılmaktadır.

1) Sembolik İşlemler Dönemi ( Yaş)

Sembollerin en basitten en karmaşığa doğru kullanımının ilk aşamasıdır. Dil gelişimi çok hızlı bir şekilde gözlemlenir. Bu dönemde çocuğun hayal gücü dil gelişimine bağlı olarak oldukça gelişmiştir.

Bu dönemdeki çocuklar karmaşık kavramları anlayamadıkları için duydukları kavramları kendilerine göre yorumlarlar. Şimdi bu dönemle ilgili kavramları inceleyelim.

Sihirli Düşünce

Az gelişmiş bilince karşın çok fazla gelişmiş hayal gücünün sonucunda ortaya çıkan düşünce şeklidir. Çocuklar kavramları ve çevrelerinde gelişen olayları bu düşünce biçimine bağlı olarak gerçek ötesi olarak düşünürler.

Arda ıspanak yediği zaman Temel Reis gibi güçleneceğini düşünmektedir.

Sembolik Oyun

Çocuğun gerçek bir nesne ya da kişi yerine başka bir şeyi bunların yerine kullanması yoluyla gerçekleştirdiği oyunlardır.

Kpss eğitim bilimleri sorularında -mış, -miş gibi yapmak varsa sembolik oyundur.

4 yaşındaki Murat süpürgeyi at gibi kullanarak oyun oynamaktadır.

Animizm (Canlandırmacılık)

Kısaca çocukların canlı ve cansı ayırımı yapamamasıdır. Buna bağlı olarak çocuklar cansız bir nesneyi canlıymış gibi, bazen de canlı bir varlığı cansızmış gibi değerlendirip buna göre davranabilirler.

Oyuncak bebeğini yere düşüren Fatma hemen bebeğini kaldırır ve ondan özür diler.

Benmerkezcilik (Benmerkezci Düşünme)

İşlem öncesi dönem ve soyut işlem döneminde görülür. Benmerkezci bir çocukta düşünme katıdır ve dış görünüşe göre karar verir. Olayları hiçbir zaman başkalarının bakış açısında ele almazlar. Yani perspektif alamazlar.

Benmerkezcilik, çocuğun sadece kendisinin gördüğü, duyduğu, bildiği şeyleri herkesin duyup bildiğini zannetmesidir. Çocuk bir şeyden hoşlanıyorsa herkesin bundan hoşlandığını, bir şeyden hoşlanmıyorsa kimsenin bundan hoşlanmadığını zanneder.

Televizyonda çizgi film izleyen Mehmet, amcasıyla telefonla konuşurken ”çizgi filmdeki kedi çok yaramaz değil mi?” diye sorar. Amcasının da çizgi filmi gördüğünü zanneder.

Muzlu sütü hiç sevmeyen Ahmet, arkadaşının muzlu sütü içtiğini görünce çok şaşırır.

Benmerkezcilik etkisinde olan bir çocuk, çevresindeki herkesin ve her şeyin sadece kendisi için var olduğunu zanneder. Ayrıca işlem öncesi dönem içinde yer alan bu çocuklar, her durumu sadece kendi bakış açılarından ele alır.

Babası ile annesi ayrılıp babası evi terk ettikten sonra gece altını ıslatan, okulda devamlı ağlayan Azra, uslu bir çocuk olmadığı için babasının evden ayrıldığını ve annesinin de onu terk etmesinden korktuğunu söyler.

Monolog

Özellikle çocuğun tek başına oynarken, yapacaklarını kendi kendine mırıldanması şeklinde tanımlanabilir. Çocuklar tek başlarına kaldıklarında kendi kendilerine monolog tarzı konuşmalar görülür.

Dışarıya çıkmaya hazırlanan Burak, ayakkabılarını bağlarken ”Top oynayacağım, sonra parka gideceğim, sonra dondurma alacağım, sonra bir daha parka gideceğim…” şeklinde kendi kendine konuşmaktadır.

Monolog yapan çocuklar bir araya gelip, hepsi aynı anda farklı şeylerden bahsederek konuşurlarsa toplu monolog olur.

Kişilerin Sürekliliği

Çocuğun, dış görünümündeki değişiklik ya da benzerlik ne olursa olsun, kişiyi diğerlerinden ayırt edebilmesidir.

Her gördüğüm bıyıklı babam değildir demesi.

Paralel Oyun

Çocuklar bir arada oynuyormuş gibi gözükseler de aslında hepsi kendi bireysel oyunlarını oynarlar. Herkes kendini takımın kaptanı ya da başkan kabul eder.

İşaretsel İşlev

Çocuğun şu anda var olmayan nesneleri ya da görmediği nesneleri kavramları kullanabilmesidir.

Görmediği elmanın resmini çizebilme gibi.

2) Sezgisel İşlemler Dönemi ( Yaş)

Bu dönemle birlikte sezgiler ön plandadır. Çocuklar bazı basit problemleri çözerler ancak nasıl çözdün sorusuna açıklama yapamazlar. ”Oldu işte…” , ”Yaptım işte…” gibi ifadeleri mevcuttur.

Henüz mantıksal düşünme söz konusu değildir. Yarı mantıklı dönem de denilebilir.

Ahmet balkondan sarkmaması gerektiğini bilmektedir. Ancak düştüğünde ne olacağını tam olarak bilmemektedir.

İşlem öncesi dönem 2. kısmını oluşturan sezgisel işlemler döneminde ortaya çıkan kavramları inceleyelim.

Odaktan Uzaklaşamama (Odaklaşma – Merkeziyetçilik)

Nesnelerin ve olayların görünüşlerine odaklanan çocukları ifade etmektedir. Odaklaşma birden fazla özelliğe sahip bir şeyin tek bir özelliğinin gözetilebilmesidir. Bir etkinlik içinde sadece tek bir ana (genelde etkinliğin sonuna) odaklanırlar.

Muzlu süt içerken çizgi film izleyen Berat, çizgi filme odaklanırken sütü içine çekmemektedir. Reklam girdiğinde tekrar sütü çekmektedir ve tekrar süte odaklanmaktadır. Reklam bittiğinde süt içmeyi kesip tekrar çizgi filme odaklanır.

Odaktan uzaklaşamama sorunu yaşayan çocuklarda aşağıdaki etikler de gözükür:

  • Tersine Çevirme: Fatma, Ayşe’nin kardeşi kim? diye sorulduğunda Ahmet diye cevap verir. Ahmet’in kardeşi var mı diye sorulduğunda ise ”Hayır, yok.” Diye cevap verir. Dolayısıyla tersine çevirememe sorunu vardır.
  • Korunumu Kazanma: 5 dilime ayrılan karpuzu 3 dilime ayrılan karpuzdan daha fazla gören bir çocuk korunumu kazanamamış demektir.

kpss korunum kazanma

  • Sınıf Kapsama Özelliği: Alt sınıflardaki nesnelerin üst sınıflara dahil olmasının anlaşılabilmesidir. Bir bakıma parça – bütün ilişkisini kavrayabilmedir. İşlem öncesi dönem içinde yer alan çocuklar bu özelliği kazanamazlar. Yediği muzun bir meyve olduğunu kabul eden bir çocuğun şeftali, kiraz gibi yiyecekleri meyve olarak kabul edememesi sınıf kapsama özelliğinin kazanılmamasına işarettir.

Özelden Özele Akıl Yürütme

Özel bir durumdan başka bir özel duruma genelleme yapmadan akıl yürütmeye özelden özele akıl yürütme denir.

Bir şeyle başka bir şeyi eşleştirebilmek ve diğer durumları görememek, anlayamamaktır.

Her sabah kahvaltıda yumurta yiyen bir çocuk o günün sabahında sofrada yumurta görmeyince kahvaltı yapmadığını söylemiştir. Yumurtayı kahvaltıyla eşleştirmiş ancak diğer kahvaltı malzemelerini kahvaltı ürünü olarak görememiştir.

Evde yaşayan kedi köpek gibi hayvanların evcil hayvan olduğunu duyan Elif, daha önceden evde fare gördüğü için farenin de evcil hayvan olduğunu düşünür.

Tek Yönlü Sınıflama

Tek bir özelliğe dayanarak ayırmak, gruplamaktır.

Legoları sadece renklerine göre ayırabilen, ya da sadece şekillerine göre ayırabilen bir çocukta tek yönlü sınıflama mevcuttur. Çünkü bu çocuklar legoları şekillerine ve renklerine göre aynı anda ayıramaz.

Özdeşlik

Çocuk bir nesnenin doğası değişmeden görüntüsünün değişebileceğini anlıyorsa özdeşlik becerisi kazanmış demektir. İşlem öncesi dönem içinde gözlenmektedir.

Suyu bir kaptan başka bir kaba aktardığımızda, su aktarılan kabın şeklini alır ancak su halen aynı sudur. Eğer çocuk bunu biliyorsa özdeşlik kazanmış demektir.

Yapaycılık (Artifikalizm)

Çocuk doğa olaylarının başka bir güç tarafından yapıldığını düşünür.

Rüzgarın nasıl oluştuğu sorulan bir çocuk, ağaçların kollarını sallayarak bunu oluşturduğunu düşünür. Çünkü eliyle yüzüne hareket ettiğinde hafif bir rüzgar olur. Peki denizde? diye sorulduğunda karadan geldiğini ya da bu sefer dalgaların rüzgarı oluşturduğunu söylemesi yapaycılıktır.

3-Somut İşlemler Dönemi ()

Somut işlemler dönemi ile birlikte çocukların bilişsel gelişiminde büyük ölçüde değişiklikler ortaya çıkar. Soyut düşünme evresine hazırlıklar bu dönemle birlikte başlar.

eğitim bilimleri somut işlemler dönemi özellikleri şunlardır:

  • Tersine çevirebilir.
  • Sınıfa dahil olma ve yanlış inanç ilkesi kazanılır.
  • Tümevarımsal düşünme gücüne ulaşılır.
  • Korunum kazanılır.
  • Çocuk somut problemleri çözebilir.
  • Çocuk birden fazla özelliğe dayanarak sıralayabilir ve sınıflayabilir.
  • ”Dağılma” ile çocuk benmerkezciliğinden kurtulur.
  • Odaktan uzaklaşma becerisi kazanılır.
  • Empati başlar.

Kpss gelişim psikolojisi somut işlemler dönemi ile ilgili karşımıza çıkacak olan kavramları açıklayalım.

Odaktan Uzaklaşma (Dağılma)

Bu beceriyi kazanan çocuklar artık nesnelerin ve olayların sadece görünüşlerine odaklanmaktan kurtulurlar. Bir nesne ya da olayı sahip olabileceği diğer özellikler açısından da ele almayı başarırlar.

Tersine Çevirebilirlik

Fiziksel ya da zihinsel bir eylemin tersine çevrilebileceğinin anlaşılmasıdır. Hem ileriye hem de geriye doğru düşünebilmelidir. Tersine çevrilebilme özelliği ile matematikteki temel dört işlem yapılabilir.

A, B’den büyük diyen Ahmet, aynı zamanda B A’dan küçüktür diyebilmektedir.

Bir çocuğun ilköğretime başlaması için somut işlemler dönemi içine girmesi gerekir.

Sınıfa Dahil Olma İlkesi

Alt sınıfların daha üst sınıfların içerisinde olduğunu ve parça bütün arasındaki ilişkiyi kurabilmektir.

Şeftalinin bir meyve olduğunu söyleyen Kübra, artık elma, kiraz, karpuz gibi yiyeceklere de meyve demektedir.

Tümevarımsal Mantık

Özelden genele ya da parçalardan genel kurallara geçiş şeklinde akıl yürütme yeteneğidir. Somut işlemler dönemi içinde kazanılır.

Korunum

Bir madde ya da madde grubunun görüntüsel ya da konum olarak değişse bile diğer birçok özelliğinin değişmeyeceği ilkesidir.

5 parçaya bölünen elmanın 2 parçaya bölünen elmayla aynı olduğunu savunan bir çocuk korunumu kazanmış demektir.

Piaget’e göre somut işlemler dönemindeki beceriler aynı anda ortaya çıkmamaktadır. Becerilerin bazıları diğerlerine göre daha önce görülür. Yani bir ardışıklık söz konusudur.

4-Soyut İşlemler Dönemi ( Yaş)

Piaget’in bilişsel gelişim dönemlerinde son sırada yer alan soyut işlemler dönemi ile ilgili bazı özellikleri sıralayalım.

  • Tümdengelimsel düşünme gücüne ulaşılır.
  • Tümevarımsal ve tümdengelimsel düşünme bir arada kullanılabilir.
  • Soyut düşünme ortaya çıkar.

Atasözleri, mecazi anlam taşıyan deyişler rahatlıkla anlaşılır hale gelir.

  • Zihinden işlem yeteneği ortaya çıkar.
  • Birleştirici düşünülebilir.
  • Bir tez oluşturabilir ve bunu savunabilir.
  • Hipotetik düşünce ortaya çıkar.
  • Ergen benmerkezciliği ortaya çıkar.
  • Hayali seyirciler, aşırı idealizm ve omnipotent düşünce ortaya çıkar.
  • Göreli kavramlar anlaşılabilir ve doğru şekilde kullanılabilir.
  • Toplumsal konulara olan ilgi artar ve bu konularla ilgili sorumluluk alma isteği ortaya çıkar.

Piaget’e göre bütün insanlar soyut işlemler geliştiremez. Çünkü yaşadığı çevrenin bireyin soyut düşünmesine elverişli bir ortam olması gerekmektedir.

 

Tümdengelim

Doğru olduğu varsayılan temel prensiplerden yola çıkarak özelin ortaya çıkarılmasıdır.

Bilimsel düşünebilme için zorunlu bir yoldur.

Öğretmen olabilmek için eğitim fakültesi mezun olması gerektiğini öğrenen Fatma, kendi öğretmeninin de eğitim fakültesinden mezun olduğu sonucuna varır.

Hipotetik Düşünme

Bireyin içinde bulunduğu koşullara göre bir düşünceyi uygun tezler yürüterek savunabilme yeteneğidir.

Hipotetik düşünen bireyler bir deney planı hazırlayabilir, uygular ve sonuca ulaşabilir.

Birleştirici Düşünme

Değişen birkaç nitelik veya değişkeni içeren problemleri çözebilmedir. Birleştirici düşünen birey, her bir değişkeni tek tek alıp test edebilir ve sonra bunları birleştirerek problemleri çözebilir.

Ergen Benmerkezciliği

Bireyin bir düşünceye sahip olduğu zaman bunun mutlak doğruluğuna inanıp idealleri uğruna diğer görüşleri alamamasıdır. Ergen, kendi zihninde oluşturduğu ideal dünya profili ile çatışan diğer yaşantılara tahammül edemez.

Ülkeden uygulanacak nükleer santral projesine hayır düşüncesine sahip bir ergen, bu düşüncesini idealist bir şekilde savunur ve aksi görüşlere çoğunlukla tahammülü yoktur. Aynı şekilde politik örgütlere katılım gösterebilir ve bu görüşleri büyük bir inançla savunabilir.

Ergen benmerkezciliği ile ilgili ortaya çıkan birkaç kavram vardır.

  • Hayali Seyirciler: Ergen kişinin çevresinde sürekli olarak kendisini izleyen bir seyirci topluluğu olduğuna inanmasıdır. Herkesin kendisiyle ilgilendiğini sanır ve buna bağlı olarak çevrenin tepkisine önem verir.

Okula doğru giden Ayşe okul bahçesine girdikten sonra herkesin kendisine baktığına inanır.

  • Kişisel Efsane: Ergen kişi, kendisini diğer insanlardan tamamen farklı olarak görür. Yaradılışının diğer insanlardan daha özel bir nedeni olduğuna inanır. Herkesten daha iyiliksever ve daha insancıl olduğunu düşünebilir. O kadar öznedir ki ölümün ile kendisiyle karşılaşmayacağına inanır. ”Bana bir şey olmaz” mantığı içindedir ergen.
  • Omnipotent Düşünce: Ergen kişinin yaşamı basite almasıyla beraber ”benim gücüm her şeye yeter” demesidir. Ergen kişinin yaşamı çok basite almasıdır.

Anne ve babanın yaşamı çok ciddiye aldığını düşünen Filiz, ”her şeyi çok fazla abartıyorlar, yaşam hiç de onların düşündüğü kadar zor değil” demektedir. Omnipotent düşünceye sahiptir.

Göreli Kavramlar

Soyut işlemler dönemi içindeki birey ”Bana göre, sana göre” ayırımı yapabilir. Aynı olayın farklı koşullarda farklı anlamlara gelebilmesi göreli kavramlar olarak açıklanır.

Piaget ve Dil Gelişimi

Piaget’e göre dilin gelişimi bilişsel gelişime bağlıdır. Dil gelişimi daima bilişsel gelişimle paralel ilerler ve bilişsel gelişimin önüne geçemez. Dil gelişimi ve sembolik oyun arasında güçlü bir ilişki vardır. Piaget çocuk konuşmaları üzerinde yaptığı araştırmalar sonucunda benmerkezci ve sosyalleşmiş konuşma olarak çocuk konuşmalarını ikiye ayırmıştır. Dil gelişiminin olgunlaşması sürecinde konuşma süreci benmerkezci konuşmadan başlar ve sosyalleşmiş konuşmaya geçer. Ve benmerkezciliğin bu geçiş sonrasında ortadan kalktığı görülür.

1. Otistik Konuşma ( yaş)

Piaget bebeklik yıllarındaki konuşmaları bu şeklide değerlendirir. Süreç daha çok morgem ve telegrafik özellikler taşır.

2. Benmerkezci Konuşma ( yaş)

Çocuk bu dönemde çevreyle bir iletişim çabası göstermez ve kendi hakkında konuşur. Karşısındaki kişinin onu dinleyip dinlememesi, cevap vermemesi çocuk için önemli değildir. Monolog tarzda bir konuşma görülür. Piaget’e göre okul öncesi dönemdeki çocukların yarısı bu bu şekilde davranmaktadır.

Örnek;

Büyük bir ev yapacağım, kırmızı kalemim nerede? Buldum buradaymış. Şurada küçük bir kapı, burada bir pencere olsun. Bacasından dumanlar çıkıyor, çocuklar bahçede top oynuyor…..

seafoodplus.infoleşmiş Konuşma (7 yaş ve sonrası)

Çocuk bu dönemde karşısındakilerden isteklerde bulunur, bazen kızar, bazen soru sorar. Yani bir iletişim ve etkileşim halindedir.

4. Piaget’e Göre Dil Gelişiminin Evreleri

a Agulama

Ağlama ( ay): Refleksif ve bilinçsiz tepkidir. Bebeğin ihtiyaçlarını belli eder.

Babıldama ( ay): Bebek anlamsız ve bilinçsiz sesler çıkarmaya başlar. Çevreyi ve çıkardığı seslere verilen tepkileri gözlemler. Chomsky bu evre de bebeklerin dünya dillerindeki tüm sesleri çıkardıklarını söyler. Yani bu evrenin evrensel olduğunu savunur.

Çağıldama (Heceleme ) ( ay): Ünlü ve ünsüz harfleri sıraya koyarak sesler çıkarmaya başlar. “ba-ba, ma-ma gibi..”

b. Tek Sözcük (Morgem) ( ay)

Anlamlı ilk sözcüklerin söylendiği, dil gelişimi açısından en kritik dönemdir. Bebek söylediği tek kelime ile çok şey anlatmaya çalışır.

c. Telgrafik Konuşma ( ay)

Bu evrede artık sözcükler birleştirilmeye başlanır. 2- 3 sözcük yan yana getirilerek kısa yoldan anlam iletilir.

d. İlk Gramer Konuşması ( ay)

Çocuk gramer kazanmaya başlar yani cümle yapı ve kurallarını öğrenmeye başlar. Kelime kapasitesi hızla artar, ilk kurallı cümle ortaya çıkar. 24kelime sayısı ’e çıkar. 30 aylık bir çocuk kelime kullanırken, 72 aylık olduğunda ise kelime kullanmaktadır. Yani yaş arasında kelime bilgisinde büyük bir artış olmaktadır.

Vygotsky Kuramı Temel Kavramlar

A. Yakınsal Gelişim Alanı

Vygotsky çocuk bilişsel gelişim düzeylerine katkıda bulunabilmek için öncelikle 2 durumun tespit edilmesi gerektiğini belirtir:

  • Her çocuğun herhangi bir yetişkin yardımı olmadan bağımsız olarak elde edebileceği gelişim düzeyi
  • Çocuğun bir yetişkin rehberliğinde (yani sosyal çevre etkisiyle) çalıştığı zaman ortaya koyacağı potansiyel Vygotsky’e göre bu iki durum arasında ortaya çıkan fark çocuğun yakınsal gelişim alanıdır. Bu kavramın diğer bir adı da gelişmeye açık alandır. Bir rehber veya çevre desteği ile çalıştığında çocuktaki öğrenme daha fazla olacak potansiyel beceri bilgi daha fazla ve rahat biçimde ortaya çıkacaktır. Vygotsky’nin gelişim psikolojisine getirdiği en önemli kavram da budur.

Eğitim öğretim süreci, çocuğun yakınsal gelişim alanını en iyi biçimde kullanmasını sağlayacak etkinliklerle dolu olmalıdır.

  • Öğrenciler birbiriyle çalışmalı ve bu şekilde çalışmaya özendirilmelidir. Yani işbirliği önemli……
  • Sadece bireysel değil grupla da değerlendirme yapılmalı.
  • Kültürel değerlere de eğitim sürecinde mutlaka yer verilmeli.
  • Öğretmenler çalışmalarda öğrencileri kontrollü olarak büyük ölçüde serbest bırakmalı.

Vygotsky’nin eğitime yapmış olduğu önemli katkılardan biri de üstbiliş kavramına değinmesidir.

Üstbiliş bireyin kendi düşüncesinin farkına vararak öğrenmeyi öğrenmesidir.

B. İşaretler- Sinyaller Teorisi

Vygotsky kuramı temel kavramlar konusunda ikinci başlığımız işaretler – sinyaller teorisidir. Vygotsky, işaretler teorisinde çocukların dili nasıl içselleştirdiğini açıklamıştır. Ona göre toplumsal işaret sistemi olan dil, rakamlar, haritalar vb. etkenlerin çocukların bilişsel gelişimde etkisi vardır. Vygotsky dili düşünme aracı olarak tanımlar. Dilin öncelikli görevi iletişim kurmaktır. Hatta Vygotsky’ye göre benmerkezci konuşma bile aslında sosyaldir. Ona göre kişisel konuşma üstbiliş yani düşünme hakkında düşümeye aracılık eder ve böylece üst düzey düşünme ortaya çıkar.

C. Aktivite Teorisi

Vygotsky öncülüğünde oluşturulan teoriye göre insanların sınıflandırma, karar verme, hatırlama gibi faaliyetleri beyin tarafından değil de bilinç tarafından yapılmaktadır. Bilinç, gündelik yaptıklarımızın eseridir.

Günümüzde bu “insan sosyal ilişkilerin bir eseridir” şeklinde dile getirilir.

Aktivite teorisi bu gerçeklikten hareketle, öğretime bütüncül bir açıdan yaklaşır ve öğrenmeyi tüm faktörlerin karşılıklı olarak etkileşimi olarak görür.

 

Vygotsky Dil Gelişimi

Dil ile zihin arasında çok güçlü bir etkileşim olduğunu savunan Vygotsky, 2 yaşa kadar düşünme ve konuşmanın birbirinden bağımsız olduğunu, 2 yaşından sonra bu ikili arasında güçlü bir etkileşim olduğunu savunur.

1. Özel Konuşma (Benmerkezi Konuşma – Ben İçin Konuşma)

Çocuk yüksek sesle ve kendi kendine konuşur. Çocuk bir problemle karşılaştığında özel konuşma sayesinde kendine rehberlik eder ve problemlerin çözümünü kolaylaştırır. Vygotsky benmerkezci konuşmanın ortadan kaybolmadığını savunur. Sadece içsel konuşmaya dönüşür ve üst düzey düşünme becerisini sağlar.

2. İçsel Konuşma

7 yaşından itibaren ortadan kalkan benmerkezci konuşma yerini içsel konuşmaya bırakır. Çocuk içinden sessizce düşünür. İçsel konuşma Vygotsky’e göre konuşma gelişiminin en son evresidir. Fakat aslımda çocuktaki benmerkezci düşünceyle aynı işleve sahiptir. Dışından konuşma, düşüncenin sözcüklere dönüşmesi, maddeleştirilmesi ve nesneleştirilmesidir. İçinden konuşmada ise süreç tersine döner. Konuşma içsel düşünmeye döner. (Vygotsky, )

3. Kavram Gelişimi

Vygotsky kavram gelişimi ile Piaget’in kuramına karşı bir düşünce getirmiştir. Piaget kardeş kavramı gibi kavramların ancak yaş civarında kazanılacağını belirtir. Vygotsky ise bu konuda herhangi bir ayrım yapmaz. Bu kavramlar ikiye ayrılır:

a. Kendiliğinden Edinilen Kavramlar

Bu kavramlar gündelik hayatta kullanılan kavramlardır. Bu türdeki tüm kavramlar tümdengelim yolu ile öğrenilen kavramlardır. Bu kavramlar öğrenilirken çocuk büyüklerinden gördükleri davranışları sözlü tekrarlar şeklinde tekrar ederler. Vygotsky buna kişisel konuşma demektedir.

b. Öğretilen Kavramlar

Öğretilen kavramlar gündelik hayatta değil okulda karşılaştığımız kavramlardır. Önce tek bir kavram öğrenilir, sonra bu kavramın ilişkilerini öğrenir ve genelleme yapar. Yani öğretilen kavramlar tümevarım yoluyla edinilmektedir.

Dil gelişiminde belirli dönem ve evreler için verilen yaş aralıkları bireyden bireye farklılık gösterebilir. Dilin gelişimi çocuğun içinde bulunduğu çevre, ailenin sosyal ve ekonomik durumu, cinsiyet, iki dillilik, çevresel faktörler gibi olaylardan etkilenir. Uyarıcılar açısından zenginleştirilmiş bir çevre çocukların dil gelişimini olumlu yönde etkiler. Bu çocukların akranlarına göre dil gelişimlerinin üst düzeyde olduğu görülür. Kız çocukları genellikle erkeklerden daha önce konuşmaya başlar ve sözcük kapasiteleri daha fazladır. İkiz çocuklar mimikleriyle de anlaştıkları için konuşmaya genellikle daha geç başlarlar. İki dil kullanılan bir ortamda büyüyen çocukların da dil gelişimi daha yavaştır. Çocuğun geçirebileceği hastalık ve bazı kazalar da dil gelişimini olumsuz etkileyebilir.

Vygotsky ve Sosyokültürel Gelişim Kuramı

Vygotsky bilşsel gelişim ile ilgili sosyal bir kuram oluşturmuş ve Piaget’in kuramına karşı çıkmıştır. Vygotsky bilişsel gelişimi açıklarken içselleştirme, yakınsak gelişim alanı ve destekleyici kavramlarını kullanır. Ona göre çocukta 2 yaşına kadar doğal çizgi hakim iken, ilerleyen yaş ile birlikte çevreden edindiği bilgi ve yaşantılar da bireyi etkilemektedir. Bilişsel gelişim bireyin içinde bulunduğu çevreden büyük oranda etkilenmektedir.

Vygotsky’ e göre bilişsel gelişimin kaynağı, kişisel psikolojik süreçler değil sosyal çevredir.

1) Vygotsky’nin Bilişsel Gelişim Dönemleri

Vygotsky’ye göre bilişsel gelişim doğumdan yedi yaşına kadar dört dönemden geçmektedir.

a) İlkel Dönem ( yaş): Bebek doğadaki hayvanlara benzer zihinsel süreçlere sahiptir. Yaşamın ilk anından ikinci yılında dil gelişimi başlayana kadar sürer. Bu süreçte bebeğin öğrenmeleri koşullanma yolu ile gerçekleşir.

b) Naif Psikoloji Dönemi ( yaş): dil gelişiminin başlaması ile ortaya çıkar. Çocuk iletişim kurabilmek için dil kullanmayı öğrenir ancak daha simgesel yapının farkında değildir.

c) Benmerkezci Konuşma Dönemi ( yaş): çocuğun simgesel işlevi anlamasıyla ortaya çıkar. Çocuk artık dili problem çözmeye bir araç olarak kullanabilir. Yani bir problemi çözerken kendi kendine nasıl yapacağını anlatır. Benmerkezci konuşma ‘li yaşlara kadar tam olarak içselleşmektedir.

Merdivenleri inmeye çalışan çocuk kendi kendine “Dikkatli ol” der.

d) İçeriye Büyüme Dönemi( yaş): Bu dönemle birlikte benmerkezci konuşma yerini içsel konuşmaya bırakır. Düşünce sesten soyutlaşır ve çocuk kendi kendine düşünmeye başlar. Vygotsky içsel konuşmayı şu şekilde tanımlar.

Dışından konuşma, düşüncenin sözcüklere dönüştürülmesi, maddeleştirilmesi ve nesneleştirilmesidir. İçinden konuşma da ise süreç tam tersine döner ve konuşma içsel bir düşünceye dönüşür.

Bruner

Bruner ve Bilişsel Gelişim Dönemleri

Bruner da Piaget gibi bilişsel gelişimi evrensel bir anlayış biçimi ile incelemiştir. Ona göre bilişsel gelişim, tepkilerin uyarılardan bağımsız hale gelmesidir. İlk çocukluk yıllarında birey çevreden gelen uyarıcılara bağlıdır. Yani tepkiler uyarıcılara bağlıdır. İlerleyen süreçte ise özellikle dil kazanıldıktan sonra uyarıcılar kontrol edilmeye başlanır ve tepkiler uyarıcıdan bağımsız hale gelmeye başlar.

Bruner’a göre;

  • Bir kültürün içinde doğmuş olmak bilişsel gelişim için yeterli değildir. Bilişsel gelişim süreci etkili bir öğretici-öğrenici ilişkisi gerektirir. Öğretici olan kişi çocuğun öğrenimini adım adım ilerleyecek biçimde şekillendirmelidir. Bu olaya yol gösterme denir. Buna göre öğretmenler, anneler, babalar ve toplumun tüm üyeleri çocukların bilişsel gelişimini kazanmada ve öğretmede sorumluluk sahibidir.
  • İnsanlar ancak dil kullanarak iletişim kurabilir, tartışabilir ve dil sayesinde birbirine öğretebilirler.
  • Bruner bilişsel gelişimi “ bireyin kendisinin farkında olmasıdır” şeklinde açıklar.
  • Bireylerin bilişsel gelişim seviyelerine göre olaylara bakış açıları da değişmektedir. Örneğin küçük bir çocuğun yağmur yağması ile ilgili görüş ve düşünceleri olgun bireyin düşüncelerinden farklıdır.
  • Bruner’da bilişsel gelişimi Piaget gibi bilginin kodlanması, işlenmesi, depolanması ve sıralanması şeklinde incelemiştir.

Bilişsel Gelişim Dönemleri

Bruner’ın bilişsel gelişim dönemlerini inceleyelim.

  1. Eylemsel Dönem( yaş)
  • Bilişsel gelişimin ilk aşamasıdır.
  • Bu dönemde çocuk çevreyi anlama çabası içindedir.
  • Bu dönemde psikomotor öğrenmeler yoğundur.
  • Öğrenmeler yaparak-yaşayarak gerçekleşir.
  • Bu dönem çocukları için nesneler sadece birer araçtır. Nedenleri sorgulamazlar.

Çocuk eline verilen kitapla sadece oynar, yırtar vs.

  1. İmgesel Dönem ( yaş)
  • Bilişsel gelişimin ikinci aşamasıdır.
  • Görsel bellek gelişmiş fakat yeterli düzeyde değildir.
  • Çocuklar algılarının tutsağı durumundadırlar.
  • Gördükleri bir nesne ortamdan kaldırıldığında bile onu tarif veya resmedebilirler.

Çocuk eline verilen kitabı inceler, resimlerine bakar.

  1. Sembolik Dönem (7 yaş ve üstü)
  • Bilişsel gelişimde son dönemdir.
  • Çocuk artık birçok alanın sembolünü kullanabilir.
  • Atasözleri ve deyimler gibi soyut düşünceler içeren cümleleri anlar ve kendi de düşüncelerini bu şekilde anlatabilir.

Çocuk eline verilen kitabı okur,araştırma yapar

seafoodplus.info dan alintidir..

BİLİŞSSEL GELİŞİM KURAMI

 

 

seafoodplus.info’e göre insanın doğumla getirdiği bazı yetenekleri vardır ve bu yetenekler şunlardır;

1) Şemalar oluşturma

2) Özümeseme

3) Uyum sağlama

4) Organize etme

5) Uzlaşma

Bu bağlamda doğuştan gelen yeteneklerimizi tek tek inceleyelim.

ŞEMA

Dünyayı tanımak için zihinde oluşan algı çerçevesidir. Bireyin, çevresindeki dünyayı anlamak için geliştirdiği bir bilgisayar programı gibidir. Şemalar, insanın çevresindeki problemleri anlama, çözme, dünyayla baş etme yolları veya yapıları olarak düşünülebilir. Şema, yeni gelen bilginin yerleştiği bir çerçevedir de diyebiliriz. Örneğin; bebek çıngırağı tutuyor ve sallıyor, yerde bulduğu bir nesneyi ağzına alıyor vb.

Şemalar, sürekli olarak olgunlaşma ve yaşantı kazanma yoluyla değişmeye uğrayıp yeniden organize edilir. Örneğin; küçük yaş çocuğunun koyun ve kuzuyu birbirine karıştırması normaldir ve zamanla  koyun ve kuzuya maruz kaldıkça ayrımını yapacaktır vb.

ÖZÜMSEME

Yeni tanınan şeyin şemaya yerleştirilmesidir. Bireyin, kendisinde var olan bilişsel yapılarla(şemalarla) çevresine uyumunu sağlayan bilişsel bir süreçtir. Çocuğun karşılaştığı yeni bir olayı, fikri, objeyi kendisinde daha önce var olan bilişsel yapı içine alması sürecidir. Çevresine, kendisinde var olan bilişsel yapılarla tepkide bulunmasıdır. Örneğin; Çocuğun “deniz atını” binek hayvanı olan ata benzetmesi vb.

UYUM SAĞLAMA

Şemayı değiştirmeye denir. Dışarıdan gelen uyarıcıları, bireyin sürekli olarak kendisinde var olan yapıları içine alması ve onlara göre tepkide bulunması, gelişimi sınırlandırır. Bu nedenle, yeni nesne, olay ve durumları anlamak için var olan yapıların yeniden şekillendirilmesi gerekir. Mevcut şemayı yeni durumlara, nesnelere, olaylara göre yeniden değiştirme ve şekillendirme sürecine “uyum” denir. Örneğin; kuzuları koyun şemasında özümseyen çocuk, kuzularla etkileşimde bulunduğunda kuzuların koyunlardan farklı olduğunu görür ve kuzu şemasını yeniden düzenler. Belki koyunlar için ayrı bir şema oluşturur vb.

ORGANİZE ETME

Piaget’e göre, çocuk için yeni olan her şey bilişsel dengeyi bozar, özümseme ve uyum süreçleri ile bu denge yeniden kurulur. Böylece; keşfetme ve anlama sürecine bağlı olarak, davranışlar yeniden organize edilir.

UZLAŞMA

Tüm organizmalar, doğuştan kendileri ve başkaları ile uzlaşmacı ilişkiler kuracak özelliktedirler. Yani organızmanın tüm donanımı, en yüksek uyumunu sağlamaya yöneliktir.

 

Yukarı da sayılan bilişsel gelişim basamakları aşağıda açıklanan öğeler yoluyla gerçekleşir;

·         Deneyim: Çocuğun kelebeklerle ilişkin şema geliştirmesi için önce kelebeği görmesi lazımdır.

·         Sosyal Geçiş: Çocuk kelebekler hakkında öğrenerek veya doğrudan gözleyerek böceğe ilişkin şema oluşturabilir. Fakat böceğe böcek demek soysal geçişi tanımlar.

·         Olgunlaşma: Çocukların kas ve sinir sistemi yeterince gelişmemişse kelebekleri bilemez.

·         Dengeleme: Bireyin özümleme ve düzenleme yoluyla çevresine uyum sağlayarak dinamik bir dengeye ulaşma sürecidir. Çocuk kuşların kelebeklerden ayırımını öğrenince eskiye kıyasla daha yararlı bir düşünce tarzı edinmiş olur. Artık daha çok sayıda, daha doğru olarak uçan nesneleri tanımaktadır. Böylelikle bir denge oluşturarak, eski düşünce tarzına dönme isteği azalır.

 

PİAGET'İN BİLİŞSEL GELİŞİM KURAMI

İnsaların çevreden gelen uyaranları kendi düzeni, anlayışı ve algılayışı içinde açıklama ya da algılama yapamadığında organizmada bir dengesizlik durumu ortaya çıkmaktadır. Birey, bu dengesizliği ortadan kaldırmak ve uyaranı kendi için anlamlı hale getirmek için bir arayışa girer. Dengeyi yeniden kurmak için uğraşır. Dengeleme yapabilmek için daha önceden sahip olunan yaşantılar kullanılarak zihinsel işlemleme sürecine girilir. Bu işlemlerin sürekli tekrarlanması sonucu örgütlü davranış, bilgi ve ilişki kalıpları oluşur ve bunlara şema adı verilir. Şemalar tek başlarına anlamlı bir bütün olamazlar, bu nedenle diğer şemalar ile anlamlı bir koordinasyon halinde ve farklı parçalardan oluşurlar. Var olan dengenin bozulup yeniden kurulması ve bu işlemlerin tekrarlanmasıyla bilişsel gelişim oluşur.

Çevreye ait algıların sitemli ve tutarlı bir bütün haline gelmesi olan organizasyon ve dengeleme yapabilmek için var olan şemaların birbiriyle etkileşimi ve uyma çabası olan adaptasyonla dengenin bozulup tekrar düzene konmasına yardımcı olacak bilişsel işlemleme süreci gerçekleşir. Ardından dengeleme, özümleme ve uyum şeklinde iki türde çalışır. Özümleme, kişinin çevreden gelenleri, değiştirip seçerek bünyesine katmasını, uyum ise, kişinin yeni bilgileri eskileri ile dengelemek için, var olan yapıları değiştirme ya da ayarlama işlevini anlatır. Eğer birisi yeni bir bilgiyi var olan bilgilerle açıklıyorsa bu durumda onu özümlemeye çalışıyor demektir. Eğer bu kişi yeni bilgiyi var olan şemalarla açıklayamadıysa o halde zihnini duruma uydurmaya çalışacaktır ki bunun adı da uymadır.

PİAGET’E GÖRE BİLİŞSEL GELİŞİM EVRELERİ

  1. DUYU-HAREKET DÖNEMİ ( YAŞ)

yaş çocuk için gelişimin en hızlı ilerlediği dönemlerden bir tanesidir. Bu dönemde çocuklar çevrelerini keşfetmeye, doğuştan getirdiği duyuşsal ve hareketsel yetenekleri kullanmaya ve basit tutma, emme gibi davranışların üzerine katarak giderek kompleksleşen yapıda ilerler. Bu dönemde çocuklarda mantıksal akıl yürütme görülmemekte, dolayısıyla işlem yetenekleri henüz oluşmamakla birlikte çocuğun bu dönemde gösterdiği emme ve yakalama refleksleri bilişsel gelişimin de temelini oluşturmaktadır. Duyu hareket dönemi yapısı ve özellikleri itibari ile altı ayrı evreye ayrılmaktadır.

  1. Evre ( ay): Gelişimin temeli olan doğuştan getirilen emme refleksi ve bunu yeni bilgilerle uydurma gayreti özellikleri görülür.
  2. Evre ( ay): Bebek vücudunu tanımaya yönelik etkinliklerde bulunan, ilk tekrar edilebilir döngüsel tepkilerini ortaya koyan davranışlara başlar. Bebeğin hareketleri herhangi bir amaca yönelik olmamakla birlikte yeni nesnelere ilgi duymaya başlar ve taklit tepkisi gösterir.
  3. Evre (4 ay): Etrafında olup biteni tanımaya ve anlamaya yönelik davranışlar göstermeye başlayan bebek, artık ilgisini kendi vücudundan başka nesnelere ve çevreye doğru aktarır. Hareketi sürdürme ihtiyacından kaynaklı rastlantı sonucu keşfettiği hareketleri yinelemeye başlar ve bu hareketleri merak, ilgi ve hoşa gitme nedeniyle yineleme isteği içerisinde yapar. Bu nedenle ikincil yineleme hareketleri olarak bilinir ve birincil yineleme hareketlerinden farklıdır. Örneğin, tanıdığı bir nesneyi basit motor hareketleriyle yakalar sonra bırakır. Ardından başka bir nesneyi de aynı şekilde tutup bırakarak çevreyi bilişsel işleme süreçlerine dahil edebilir. Bu evrede çocuk nesnenin kalıcılığını öğrenebilir ve gördüğü bir nesneyi görmediğinde o nesneyi aramaya yeltenebilir, iki yaşına doğru ise nesnenin iç temsilini Edinilen iç temsil kavram ve dil gelişiminin başlangıcını oluşturmaktadır.
  4. Evre (10 ay): Bu dönemde bebek, Piaget tarafından ilk zeka belirtisi olarak adlandırılan ikincil döngüsel hareketleri birbirine bağlamaya, düzen oluşturmaya ve amaçlı hareket etmeye başlar.
  5. Evre (12 ay): Bebek artık neden-sonuç ilişkisine dayalı üçüncül döngüsel tepkiler göstermeye başlayarak yeni davranışları ve olayları deneyimlemek için aktif ilgi gösterir.
  6. Evre (18 ay): Keşif davranışlarından sonra bebek yeni şeyler icat etmeye ve zihinsel birleştirmeler yoluyla araçlar üretmeye başlar. Daha önce edinilen içsel temsil artık zihinde bir kavram olarak canlanmaya doğru yol alır. Bu evre sembolik evreye geçiş aşamasıdır.

 

  1. İŞLEM ÖNCESİ DÖNEM ( YAŞ)

Bu dönemde çocuk artık nesnelerin, olayların ve durumların sembolik anlamlarını zihinlerinde canlandırabilir. Ancak bu temsillerle işlem yapabilecek düzeye gelmemiştir. Örneğin, bir taş parçasını tabak ya da araba olarak düşünebilir. yaş arasındaki çocuklar göremedikleri nesneler ya da kişiler hakkında onları temsil eden semboller geliştirebilirler.

Sembol yapısının gelişimi için en önemli kavramlardan biri dil gelişimidir ve temeli bilişsel gelişime dayanmaktadır dolayısıyla bu yaşlarda dil gelişimi oldukça hızlıdır. Bu dönemin başında ilk sözlü şemalar görülen çocuklarda birbirine benzer eylem ve deneylerin sözlü işaretler yoluyla aktarılması şeklinde görülür. Örneğin, gördüğü bir köpeğe “kuçu kuçu” dedikten sonra gördüğü köpeğe benzeyen hayvanlara da aynı şekilde tepki verir. Bu durum, duyu-hareket şemasıyla kavramsal şemaların sözlü olarak ilk defa oluştuğu anlamına gelmektedir.

Bu dönemde aynı zamanda doğadaki cansız nesnelere canlıymış gibi davranma olarak tanımlanan “animizm” sıkça görülür. Örneğin, çocuk oyun oynarken bebekleriyle konuşabilir ya da masaya çarptıktan sonra masaya vurulduğunda masanın da kendisi gibi gerçekten canının yandığını düşünür. Fakat bazı çocuklar sadece kımıldayan nesnelere yönelik canlılık ifadesi atfederler. Bunun nedeni ise çocukların neye göre bir canlıya ya da cansıza “canlı” dediklerini açıklayabilecek düzeyde olmamalarıdır. Kısaca tümdengelim ve tümevarım yöntemlerini kullanamazlar. Piaget, işlem terimini mantıksal düşünme olarak tanımlamaktadır. Bu dönemde çocuğun eylemleri düşüncelere dayalıdır fakat belli bir mantıksal düşünceden de yoksundur. Bu nedenle bu dönem “işlem öncesi” olarak adlandırılır.

Aynı zamanda tek yönlü akıl yürütmeler nedeniyle bu dönemde çocuk, dikkatini birden fazla olay, nesne ya da özellik üzerine toplayamaz. Dolayısıyla herhangi bir nesnenin şekli değişse bile aynı nesne olduğu anlamına gelen “korunum” yasasını kavramakta güçlük çekerler. Örneğin, bir bardak suyu bir sürahiye döktüğümüzde ikisinin aynı su olduğunu anlayamaz.  Nesne büyüklük, renk, biçim gibi özelliklerinin çok yönlü sınıflandırılması, nesne kalıcılığı oluştuktan sonra oluşmaya başlar. Benmerkezcilik, görünen ile olan arasında yaşanan karışıklık ve mantıksal olmayan akıl yürütmeler çocuğun tek yönlü düşünmesini oluşturan ögelerdir. Benmerkezcilik kavramı, çocuğun kendi bakış açısıyla diğerlerinin bakış açısını ayırt edememesini anlatır. Herkesin nesnelerin görünüşlerini kendi görüş açısıyla gördüğünü zanneder. Benmerkezciliğin gözlemlendiği en iyi örnek çocuktaki dil gelişimiyle birlikte artan monologların olmasıdır.

 Mantıksal olmayan akıl yürütmenin bir özelliği geneli göz önüne almayarak tekili çıkarsamasıdır. Başka bir ifadeyle çocuk genelden özele ya da özelden genele mantıksal akıl yürütür fakat genel önermeleri, kanıtları kabul etmez. Mantıksal akıl yürütmenin diğer özelliği ise çocuğun istediği şeye ulaşmak için gerçekleri bu doğrultuda değiştirmesidir. Ayrıntıları dikkate almadan ilişkisiz nesneler, durumlar ya da fikirler arasında bağlantı kurabilmelerini anlatan “bütünleştirme” özelliğiyle çocuklar detayları göz ardı ederek her şeyi her şeye bağlamaya karşı yoğun bir eğilim gösterirler. Örneğin, önlük takıldığında yemek yiyen bir çocuk, önlük taktığı için yemek yediğini düşünebilir. Başka bir örnekte de yemek yerken komşunun geldiğini gören çocuk diğer yemek yiyişinde de komşunun geleceğini düşünebilir. Kısaca yaptığı varsayımlar arasında mantıklı bir bağdan ziyade, bitiştirme vardır. Bu nedenle çocuğun resimleri bütünlükten yoksun, dağınık ve kopuk gibi görülebilir. Çünkü aralarındaki ilişki bağını kendi de tanımlayamamaktadır.

 

  1. SOMUT İŞLEMLER DÖNEMİ ( YAŞ)

Bu dönemde gerçek zihinsel faaliyetlere geçiş ve sadece algılara yönelik değil mantıksal akıl yürütmeye dayalı sonuçlar çıkarmaya başlar. Daha önceleri çelişkili sonuçlar elde eden çocuklar bu dönemle birlikte bazı soruların yanıtlarını mantık çerçevesinde yanıtlayabilir. Örneğin, çocuk için bir hayvanın bıyıkları uzunsa ya kedidir ya fare, fakat hayvanın uzun kulakları varsa köpektir. "Peki, hayvanın hem uzun bıyıkları hem de kulakları varsa?" Sorusuna mantıksal çıkarım ile yaşından sonra yanıt vermeye başlayabilir. Kısaca yaşından sonra sözel çelişkilerden kurtulmaya başlayabilir.

Mantıksal çarpıtma, hareketlerin özelliklerle olan ilişkisinden doğan yapıyı açıklaması demektir ve çocuklar yaşlarına kadar mantıksal çarpıtmayı tam anlamıyla düzenli bir şekilde kullanamazlar. Bunun yanında içsel derinlikli düşünme bu dönemde yoktur. Dolayısıyla soyut kavramları anlayamaz ya da açıklayamaz. Örneğin, bir Tanrı’nın varlığını mantıksal akıl yürütmelerle ya da sosyal öğrenmeyle bilebilir ama bunun bilincinde olarak durumu tam anlamıyla anlayamaz ve açıklayamaz. Bu dönemde çocukların kazandığı bir diğer özellik korunumun yani değişmezliğin anlaşılmasıdır. Bu durum, kişisel bakış açısından çıkarak bütün bakış açılarıyla bakabilmek ve mantıksal tümdengelimin yerleşebileceği bir varsayım dünyasına inanmakla gerçekleşir.

  1. SOYUT İŞLEMLER DÖNEMİ (11 yaş ve üzeri)

Bu dönemde çocuk, düzenlemeleri semboller aracılığıyla zihninden yapabilir. Bir sorunu çözebilmek için çeşitli varsayımlar geliştirir ve bunları dener.  Soyut işlemler döneminde sembolleri zihninde canlandırabildiği için olasılıklar üzerine düşünebilir. Aynı zamanda bir önceki dönemde yarım kalan tümdengelim akıl yürütmesini de öğrenerek durumları ve olasılıkları akıl süzgecinden geçirmeyi öğrenebilir. Örneğin önceleri sadece tümevarımı kullanarak “Annem hayvanları seviyor babam da seviyor o zaman ben de sevmeliyim” gibi fikirler elde eden çocuk bu dönemin sonlarına doğru her iki akıl yürütme stratejisini de kullanabilir. Aynı zamanda geleceğe yönelik ve ideolojik sorunlarla ilgilenmeye başlar.

 

seafoodplus.info KARAOĞLU

Psikolog-Aile Danışmanı-Cinsel Terapist

İZMİR TERAPİ VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK MERKEZİ

 

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir