emekli savcı maaşı 2017 / T.C. Anayasa Mahkemesi

Emekli Savcı Maaşı 2017

emekli savcı maaşı 2017

İçtihatlar

Emekli Maaşına Banka Tarafından Bloke Konulamaz

YARGITAY HUKUK GENEL KURULU

ESAS NO                         : /

KARAR NO                    : /

KARAR TARİHİ             :

1. Taraflar arasındaki “muarazının giderilmesi ve istirdat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, 2. Tüketici Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin karar davalı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay (kapatılan) Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı İstemi:

4. Davacı vekili tarihli dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı bankanın şubesinden emekli maaşını aldığını, yılının Aralık ayı başında emekli maaşının dörtte biri üzerine bloke konulduğunu, bu suretle her ay gerçekleşen kesintinin ilgili şubeden çekilen tüketici kredisine dayalı olarak yapıldığının anlaşıldığını, bloke konulan hesap emekli maaşı hesabı olduğundan haciz ve bloke işleminin gerçekleştirilemeyeceğini ileri sürerek blokenin kaldırılmasına ve yapılan kesintisinin iadesine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Cevabı:

5. Davalı vekili; taraflar arasında imzalanan tüketici kredisi sözleşmesi ile taahhütname kapsamında davacıya kredi tahsis edilerek kullandırıldığını, davacının emekli maaşından tüketici kredisi kesintilerinin tahsiline muvafakat verdiğini, bankanın rehin, takas, mahsup ve hapis hakkı bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

Mahkeme Kararı:

6. 2. Tüketici Mahkemesinin tarihli ve / E., / K. sayılı kararı ile; taraflar arasındaki kredi sözleşmesinde yer alan takas mahsup talimatının standart olup içeriğinin davacının haklarını iyi niyet kurallarına aykırı olarak zedelediği, davacı aleyhine dengesizlik yarattığı, sözleşme ve talimat içeriğinin müzakere edildiği hususunun davalı banka tarafından ispat edilemediği, sözleşmenin bu hükümlerinin sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un (TKHK) 5. Maddesi uyarınca haksız şart teşkil ettiği, tüketicinin maaşına bloke konularak borcu için takas ve mahsup yapılamayacağı ayrıca sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun Maddesi uyarınca da maaşın haczedilemeyeceği gerekçesiyle davanın kabulüne, davacının emekli maaşına davalı banka tarafından konan blokenin kaldırılmasına, kesilen ,70TL'nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı:

7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

8. Yargıtay (kapatılan) Hukuk Dairesinin tarihli ve / E., / K. Sayılı kararı ile; “… Sayılı Yasanın maddesine değişiklik getiren ve tarihinde yürürlüğe  giren Sayılı Yasanın 32/2-b maddesi gereği, "Bu fıkraya göre haczi yasaklanan gelir, aylık ve ödeneklerin haczedilmesine ilişkin talepler, borçlunun muvafakati bulunmaması halinde, icra müdürü tarafından reddedilir." Bu yasa İİK. nun 83/a maddesine göre daha özel düzenleme içerdiğinden takibin kesinleşmiş olması şartıyla tarihi ve sonrasında artık borçlunun Sayılı Yasanın maddesi kapsamındaki gelir, aylık ve ödeneklere ilişkin hacze muvafakati geçerli olacaktır. Bahsedilen yasal düzenlemelerin, haciz, icra takibi olmadan temlik ve taahhütnamelere göre emekli maaşı hesabından kredi ödemeleri yapılmasına ilişkin durumlarda da kıyasen uygulanması gerekir.

Somut olayda bu açıklamalar karşısında tarihinden sonraki yasal düzenleme ile emeklinin muvafakati ile emekli maaşı hesabından kesintinin mümkün bulunmasına ve davacının, davalı bankaya verdiği temlik ve taahhütnamelerin muvafakat niteliğinde olmasına göre mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulü usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir…” gerekçesi ile karar bozulmuştur.

Direnme Kararı:

9. Mahkemece tarihli ve / E., / K. sayılı karar ile ilk karar gerekçeleri tekrar edilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:

Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; tüketici kredisinin imzalanması sırasında, kredi borcunun teminatı olarak banka nezdindeki emekli maaşı hesabından virman/takas/mahsup suretiyle ödeme yapılmasının borçlu tüketici tarafından kabul edildiği düzenlemesini içeren sözleşme hükümlerinin geçerli ve tarafları bağlayıcı sayılmasının mümkün olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

III. GEREKÇE

Uyuşmazlığın çözümünde öncelikle konuyla ilgili mevzuat hükümleri ve ilkelerin açıklanması gerekir.

Gerek sayılı İcra ve İflas Kanunu’nda (İİK) gerekse diğer kanunlarda cebri icraya ilişkin hükümlerin sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda öngörülen temel hak ve ilkelere ilişkin düzenlemelere aykırı olmaması gerekir. Bu anlamda özellikle, hukuk devleti, hak arama özgürlüğü, sosyal devlet, adil yargılanma ve hukukî dinlenilme hakkı, eşitlik ilkesi, ölçülülük ilkesi, insan onuru, yaşam hakkının ve kişiliğin korunması, ailenin ve çocukların korunması ve mülkiyet hakkı gibi temel hak ve ilkelerin göz önünde bulundurulması gerekir. Zira Anayasa’nın 2. maddesinde anayasa hükümlerinin, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kuralı olduğu ve kanunların anayasaya aykırı olamayacağı; 5. maddede de devletin amaç ve görevleri arasında kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmak olduğu açıkça hükme bağlanmıştır (Topuz, G.: sayılı Kanunda Öngörülen Emekli Aylığının Haczedilmezliği Kuralı ve Bu Kuralın Anayasaya Uygunluğu Üzerine Düşünceler, AÜHFD., cilt, 4. sayı, , s. ).

Alacaklının, borçlunun mal varlığından tatmin edilmesi ilkesi takip hukukunda asıldır ve bu ilkenin sınırları da kanunla çizilmiştir. Bu bağlamda kanun koyucu gerek İİK gerekse bazı özel kanunlarda haczedilemeyecek veya yalnızca bir bölümünün haczi mümkün birtakım mal ve haklar öngörmüştür. Amaç, borçlu ve ailesinin mutlak yoksulluğa düşürülerek ekonomik varlığını kaybedip, Devlet yardımına muhtaç hâle getirilmesine engel olmaktır (Kuru, B.: İcra ve İflâs Hukuku El Kitabı, 2.b., , s. ).

Takip hukukunda sorumluluk kural olarak şahsi emeğe değil mala yöneliktir. Dolayısıyla borçlu iktisadi ve sosyal açıdan varlığını sürdürebilmek için şahsi emeğini ortaya koyarak bir gelir elde etmişse bunun üzerine borcun tamamı kadar haciz koymak Anayasa’nın maddesindeki “Herkes yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.” düzenlemesine aykırılık teşkil edecektir (Yavaş, M.: Maaş ve Ücret Haczi, TBB Dergisi, Sayı 84, , s).

Bu anlamda kanun koyucu birtakım mal ve hakların haczedilemeyeceğini kararlaştırmıştır.

İcra ve İflas Kanunu bu konuda kısmen veya tamamen haczedilemezliğe ilişkin bir ayrıma gitmiş ve kısmen haczedilemeyen mal ve hakları maddede;

“Maaşlar, tahsisat ve her nevi ücretler, intifa hakları ve hasılatı, ilâma müstenid olmayan nafakalar, tekaüd maaşları, sigortalar veya tekaüd sandıkları tarafından tahsis edilen iradlar, borçlu ve ailesinin geçinmeleri için icra müdürünce lüzumlu olarak takdir edilen miktar tenzil edildikten sonra haczolunabilir.

Ancak haczolunacak miktar bunların dörtte birinden az olamaz. Birden fazla haciz var ise sıraya konur.

Sırada önde olan haczin kesintisi bitmedikçe sonraki haciz için kesintiye geçilemez” şeklinde düzenlemiştir.

Kanun’un “Önceden yapılan anlaşmalar” başlıklı 83/a maddesi hükmüne göre ise “82 ve 83 üncü maddelerde yazılı mal ve hakların haczolunabileceğine dair önceden yapılan anlaşmalar muteber değildir.” Önceden feragatin geçersizliğinin nedeni, borçlunun hacizden önceki bir dönemde böyle bir anlaşmanın sonuçlarını ve hacze gelindiğinde kendisine yükleyeceği yükün ağırlığını tahmin edemeyeceğinin varsayılmasıdır. Bu hâlde, borçluyu bizzat kendisine karşı koruma gereği vardır (Kılıçoğlu, E.: İcra Sözleşmeleri, , s. ).

Bu maddeyle, borçlu ile alacaklının hacizden önceki dönemde aslında haczedilmemesi gereken mal veya hakkın haczedilebileceği konusunda yaptıkları sözleşmelerin geçerli olmayacağı düzenlenmiştir. Anılan düzenleme sadece icra takibinin kesinleşmesi sonrası bu yönde yapılan sözleşmeleri değil, icra takibi yapılmadığı durumlarda da sözleşmelere borçlunun haczi mümkün olmayan mal veya haklarına bloke konulması ve kesinti yapılması sonucunu doğuran muvafakatlerin de geçersiz olacağına ilişkin emredici bir hüküm niteliğindedir.

İcra ve İflâs Kanunu’nun maddesinde ise tamamı haczedilemeyen mal ve haklar düzenlenmiş olup bu hükümdeki mal ve haklar borçlu ve ailesinin yoksul kılınıp sonuçta Devletin sosyal yardımına muhtaç bırakılmaması ve borçlunun ekonomik varlığını devam ettirebilmesi düşüncelerine dayanılarak haczedilemez olarak kabul edilmiştir. Anılan maddenin birinci fıkrasına göre “mahsus kanunlarında haczi caiz olmadığı gösterilen mallar” haczedilemez.

İcra memuru, haczi talep edilen mal veya hakların haczinin caiz olup olmadığını değerlendirir ve talebin kabulüne veya reddine karar verir [İİK, m. 82/son (ek fıkra tarihli, sayılı

Kanun, m. 16)].

İcra ve İflâs Kanunu’nun 82/1. maddesinde belirtilen özel kanunlarında haczedilemeyeceğinin kararlaştırıldığı hak ve alacaklardan biri de sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nda düzenlenmiştir. Buna göre sigortalılara ve hak sahiplerine bağlanan gelir, aylık ve ödeneklerin Sosyal Güvenlik Kurumu’nun maddeye göre tahsili gereken alacaklar ile nafaka borçları dışında haczedilemez ( s. K., m. 93/1).

Anılan maddenin devamına tarihli ve sayılı Kanun’un maddesiyle; “Bu fıkraya göre haczi yasaklanan gelir, aylık ve ödeneklerin haczedilmesine ilişkin talepler, borçlunun muvafakati bulunmaması halinde, icra müdürü tarafından reddedilir.” ibaresi eklenmiştir. Bu hüküm ile icra takibinin kesinleşmesi sonrasında takip alacaklısının borçlunun emekli maaşı üzerine haciz konulması talebinin kabul edilebilmesi, borçlunun muvafakati şartına bağlanmıştır. Borçlu hacze muvafakat etmez ise haciz talebi reddedilecektir.

Gelinen aşamada bu hükmün konuluş amacı irdelenmelidir.

İcra ve İflas Kanunu’nun maddesine eklenen ve yukarıda bentte bahsi geçen düzenleme öncesi dönemde; İİK’nın maddesi hükmüne göre icra memurlarının haciz talebine konu mal veya hakkın haczinin mümkün olup olmadığını denetleme imkânı bulunmadığından SGK gelir, aylık ve ödenekleri de haczedilmekte, sonrasında takip borçlularının haczedilemezlik şikayetleri icra mahkemeleri önüne taşınıp Kanun’un açık hükmü gereği emekli maaşları üzerine konulan haciz kaldırılmaktayken; gerek Kurum gerekse icra daireleri ve mahkemeleri nezdinde gereksiz iş yüküne neden olan bu duruma son vermek için sayılı Kanun’un 93/son düzenlemesi getirilmiştir. Söz konusu hüküm icra takibinin kesinleşmesinden sonraki aşamayla ilgili olup kıyas yoluyla takip ve haciz öncesi dönemdeki sözleşmelerle borçlunun emekli maaşına kredilerin ödenmesi amacıyla bloke konulmasına veya kesinti yapılmasına yönelik verdiği muvafakatlere uygulanamaz.

Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; davacı Kurum emeklisi, davalı bankadan tüketici kredisi kullandığı sırada banka nezdinde aldığı emekli maaşından takas ve virman suretiyle tahsilat yapılmasına muvafakat etmiş, kredi taksitleri bir süre sorunsuz ödenmiş ancak davacı daha sonra ödeme güçlüğüne düşmüş, kredi taksitlerini ödeyememiştir. Banka sözleşmedeki bu düzenlemeden hareketle emekli maaşının dörtte birine bloke koyarak kredi borcuna mahsup etmiştir. Ne var ki İİK’nın 83/a maddesi gereğince haczedilemezlikten önceden feragat geçersiz olup henüz hakkında herhangi bir icra takibi başlatılıp maaşından haciz suretiyle borcun ödenmesine izin verildiği yönünde davacının iradesinin açıkça ortaya konulduğundan da bahsedilemeyeceğinden kredinin alınması sırasında takas ve mahsup yönünde verilen muvafakat da geçerli sayılmaz. Direnme kararındaki bu yöne ilişkin kabul bu nedenle haklı ve yerindedir.

tarihli, / E., / K. Sayılı kararında da benimsendiği, Özel Daire kararının bu nedenle haklı ve yerinde olduğu, direnme kararının bozulması gerektiği yönünde görüş ileri sürülmüş ise de bu görüş yukarıda açıklanan nedenlerle Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.

Diğer taraftan dava tarihi olduğu hâlde, direnmeye ilişkin gerekçeli karar başlığında

olarak gösterilmesine ilişkin yanlışlık, mahallinde düzeltilebilir maddi hata niteliğinde bulunduğundan ayrıca bozma nedeni yapılmamıştır.

Sonuç olarak usul ve yasaya uygun direnme kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.

IV. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

Davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının ONANMASINA,

Harç peşin alındığından harç alınmasına yer olmadığına,

sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun “Geçici Madde 3” hükmü gereği uygulanmakta olan sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun maddesi uyarınca kararın tebliği tarihinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, tarihinde yapılan ikinci görüşmede oy çokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY

Davacı vekili tarihli dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı bankanın şubesinden emekli maaşını aldığını, yılının Aralık ayı başında emekli maaşının 1/4'ü üzerine bloke konduğunu ve her ay kesinti gerçekleştiğini, kesintinin ilgili şubeden çekilen tüketici kredisine dayalı olarak yapıldığının anlaşıldığını, bloke konulan hesap emekli maaşı hesabı olduğundan haciz ve bloke işleminin gerçekleştirilemeyeceğini ileri sürerek blokenin kaldırılmasına ve yapılan kesintisinin iadesine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı vekili; taraflar arasında imzalanan tüketici kredisi sözleşmesi ile taahhütname kapsamında davacıya kredi tahsis edilerek kullandırıldığını, davacının emekli maaşından tüketici kredisi kesintilerinin tahsiline muvafakat verdiğini, bankanın rehin, takas, mahsup ve hapis hakkı bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

Mahkemece sözleşmenin ve takas mahsup talimatının standart olup içeriğinin davacının haklarını iyi niyet kurallarına aykırı olarak zedelediği, davacı aleyhine dengesizlik yarattığı, sözleşme ve talimat içeriğinin müzakere edildiği hususunun davalı banka tarafından ispat edilemediği, sözleşmenin bu hükümlerinin sayılı Kanun’un 5. maddesi uyarınca haksız şart teşkil ettiği, tüketicinin maaşına bloke konularak borcu için takas ve mahsup yapılamayacağı ayrıca sayılı Kanun’un Maddesi uyarınca da maaşın haczedilemeyeceği gerekçesiyle davanın kabulüyle, davacının emekli maaşına davalı banka tarafından konan blokenin kaldırılmasına, kesilen ,70TL'nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Davalı vekilinin temyiz itirazları üzerine Özel Dairece, “… sayılı Yasanın maddesine değişiklik getiren ve tarihinde yürürlüğe giren sayılı Yasanın 32/2-b maddesi gereği, "Bu fıkraya göre haczi yasaklanan gelir, aylık ve ödeneklerin haczedilmesine ilişkin talepler, borçlunun muvafakatı bulunmaması hâlinde, icra müdürü tarafından reddedilir." Bu yasa İİK. nun 83/a maddesine göre daha özel düzenleme içerdiğinden takibin kesinleşmiş olması şartıyla tarihi ve sonrasında artık borçlunun sayılı Yasanın maddesi kapsamındaki gelir, aylık ve ödeneklere ilişkin hacze muvafakati geçerli olacaktır. Bahsedilen yasal 21/2 düzenlemelerin, haciz, icra takibi olmadan temlik ve taahhütnamelere göre emekli maaşı hesabından kredi ödemeleri yapılmasına ilişkin durumlarda da kıyasen uygulanması gerekir. Somut olayda bu açıklamalar karşısında tarihinden sonraki yasal düzenleme ile emeklinin muvafakati ile emekli maaşı hesabından kesintinin mümkün bulunmasına ve davacının, davalı bankaya verdiği temlik ve taahhütnamelerin muvafakat niteliğinde olmasına göre mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulü usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir…” şeklindeki gerekçeyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Bozma kararı üzerine Mahkemece tüketicinin maaşına bloke konularak borcu için takas ve mahsup yapılamayacağı, sayılı Kanun’un maddesi uyarınca maaşın haczedilemeyeceği İİK'nın maddesinde hacze muvafakatin düzenlendiği, davaya konu blokenin ise taraflar arasında imzalanan sözleşme uyarınca yapıldığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; tüketici kredisinin imzalanması sırasında, kredi borcunun teminatı olarak banka nezdindeki emekli maaşı hesabından virman/takas/mahsup suretiyle ödeme yapılmasının borçlu tüketici tarafından kabul edildiği düzenlemesini içeren sözleşme hükümlerinin geçerli ve tarafları bağlayıcı sayılmasının mümkün olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 26’ncı maddesinde “Sözleşme özgürlüğü” başlığı altında bir sözleşmenin içeriğinin, bu sözleşmenin taraflarınca kanunda öngörülen sınırlar içerisinde özgürce belirlenebileceği düzenlemesi yer almaktadır. Bu temel kuralın istisnası ise 27’nci maddenin birinci fıkrasında ahlâka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı veya konusu imkânsız olan sözleşmelerin kesin olarak hükümsüz olduğu belirtilmek suretiyle açıklanmıştır.

Dolayısı ile taraflar kanunun belirlediği sınırlar dahilinde sözleşme yapabileceklerdir.

sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un (TKHK) “Sözleşmedeki haksız şartlar” başlıklı

6’ncı maddesinde ( sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun, m.5) düzenlenmiştir.

Bu madde içeriğine göre “Satıcı veya sağlayıcının tüketiciyle müzakere etmeden, tek taraflı olarak sözleşmeye koyduğu, tarafların sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerinde iyi niyet kuralına aykırı düşecek biçimde tüketici aleyhine dengesizliğe neden olan sözleşme koşulları haksız şarttır.”

Anılan maddenin üçüncü fıkrasında tüketici ile müzakere edilmeme kavramı “Eğer bir sözleşme şartı önceden hazırlanmışsa ve özellikle standart sözleşmede yer alması nedeniyle tüketici içeriğine etki edememişse, o sözleşme şartının tüketiciyle müzakere edilmediği kabul edilir.” şeklindeki anlatımla açıklanmıştır.

Tüketici aleyhine dengesizliğe neden olan bu tip düzenlemelerin yaptırımı maddenin ikinci fıkrasında “tüketici için bağlayıcı değildir” denilmek suretiyle kanun koyucu tarafından ortaya konulmuştur.  Nitekim bu durum, paralel düzenleme içeren sayılı TKHK’nın 5’inci maddesinin ikinci fıkrasında da “Tüketiciyle akdedilen sözleşmelerde yer alan haksız şartlar kesin olarak hükümsüzdür. Sözleşmenin haksız şartlar dışındaki hükümleri geçerliliğini korur.” hükmü ile düzenlenmiştir.

Tüketici sözleşmelerinde haksız şart teşkil ettiğinin kabul edilebilmesi için de birtakım şartlar gereklidir.

tarihli ve sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Tüketici Sözleşmelerindeki Haksız  Şartlar Hakkında Yönetmelik’in 5’inci maddesinin birinci fıkrasına göre; “Tüketici ile kurulan sözleşmelerde yer alan bir şartın haksız şart olarak kabul edilebilmesi için;

a) Tüketiciyle müzakere edilmeden sözleşmeye dâhil edilmesi,

b) Tarafların sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerinde dürüstlük kuralına aykırı düşecek biçimde tüketici aleyhine dengesizliğe neden olması, unsurlarının bir arada bulunması gerekir.”

Sözleşmeye müzakere edilmeden konulan bir hükmün haksızlığını denetleyen hâkimin ana ölçütü dürüstlük kuralıdır. Dürüstlük kuralına aykırı olarak ileri sürülmesi hâlinde, haksız şart olarak nitelendirilmesi mümkün değildir.  

Somut uyuşmazlıkta davacı başka kredilerini kapatmak için davalı bankadan kredi kullanmış, sözleşme öncesi bilgi formu tarafına verilmiş ve tüketici olan davacıya sözleşme haricinde ek taahhütname imzalattırılmıştır.

Hâl böyle olunca yukarıda yapılan açıklamalar da gözetildiğinde taraflar arasındaki bahsi geçen sözleşme düzenlemelerinin haksız şart teşkil ettiği kabul edilemez.

Yerel mahkemece sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile sayılı İcra ve

İflas Kanunu çerçevesinde emekli maaşlarının haczedilmesinin mümkün olmaması nedeniyle banka işleminin hukuka aykırı olduğu belirtilmiş olmasına göre söz konusu mevzuat hükümlerinin ve cebri icra kavramının kısaca irdelenmesi gerekir.

Özel hukuktan kaynaklanan borçların, borçlu tarafından rızayla ifa edilmemesi hâlinde alacaklının alacağının tahsil edilmesi için devletin cebri icra organlarına başvurması modern hukuk sistemlerinde kural olup, kendiliğinden hak almak (ihkak-ı hak) yasaklanmıştır. Ancak devletin cebri icra organları vasıtasıyla alacaklının alacağı tahsil edilirken, alacaklı, borçlu ve takiple ilgili üçüncü kişiler de etkilenebilmektedir. Bu nedenle cebri icra faaliyeti yerine getirilirken, menfaatleri çatışan alacaklı ve borçlu arasında bir denge kurulması, aynı zamanda takiple ilgili üçüncü kişilerin ve kamunun da menfaatlerinin korunması gerekir. Söz konusu dengenin ve menfaatin korunması ise ülkede hukukî barışın ve istikrarın sağlanmasına katkıda bulunacaktır (Topuz, G.: sayılı Kanunda Öngörülen Emekli Aylığının Haczedilmezliği Kuralı ve Bu Kuralın Anayasaya Uygunluğu Üzerine Düşünceler, AÜHFD., cilt, 4. sayı, , s. ).

Cebri icrada kural; alacaklının, borçlunun mal varlığından tatmin edilmesi ilkesidir ve bu ilkenin sınırları da kanunla çizilmiştir. Bu bağlamda kanun koyucu gerek sayılı İcra ve İflas Kanunu’nda gerekse bazı özel kanunlarda haczedilemeyecek veya yalnızca bir bölümünün haczi mümkün birtakım mal ve haklar öngörmüştür. Amaç, borçlu ve ailesinin mutlak yoksulluğa düşürülerek ekonomik varlığını kaybedip, Devlet yardımına muhtaç hâle getirilmesine engel olmaktır (Kuru, B.: İcra ve İflâs Hukuku El Kitabı, 2.b., , s. ).

Eldeki uyuşmazlıkla sınırlı olarak konuya bakıldığında; İİK’nın 83’üncü maddesinin birinci bendinde

“Maaşlar, tahsisat ve her nevi ücretler, intifa hakları ve hasılatı, ilama müstenit olmayan nafakalar, tekaüt maaşları, sigortalar veya tekaüt sandıkları tarafından tahsis edilen iratlar, borçlu ve ailesinin geçinmeleri için icra memurunca lüzumlu olarak takdir edilen miktar tenzil edildikten sonra haczolunabilir.”; ikinci bendinde ise “Ancak haczolunacak miktar bunların dörtte birinden az olamaz. Birden fazla haciz var ise sıraya konur. Sırada önde olan haczin kesintisi bitmedikçe sonraki haciz için kesintiye geçilemez” denilmek suretiyle düzenlenen kısmen haczedilemeyen mal ve haklar arasında sayılan maaş kavramının içine emekli aylıkları da girmektedir.  

Bütün sosyal güvenlik kurumlarını tek çatı altında toplayan sayılı Kanun’un 93’üncü maddesinde sigortalılar ve hak sahiplerinin gelir, aylık ve ödenekleri ile sağlık hizmeti sunucularının genel sağlık sigortası hükümlerinin uygulanması sonucu Sosyal Güvenlik Kurumu nezdinde doğan alacaklarının devir ve temlik edilemeyeceği düzenlenmiştir. Ne var ki bu düzenleme, sigortalının uhdesine geçen gelirin sigortalı tarafından tasarrufunu kısıtlayıcı mahiyette olmayıp Kurumun yalnızca bu Kanun çerçevesinde borçlu olduğu kişiyle muhatap olması, Kuruma karşı alacaklı sıfatının değiştirilmemesi amacına yöneliktir.

Yine aynı maddenin devamında “Gelir, aylık ve ödenekler maddeye göre takip ve tahsili gereken alacaklar ile nafaka borçları dışında haczedilemez” hükmü ile İİK’nın 83’üncü maddesinin a bendi ile de haczi caiz olmayan veya kısmen haczedilebilen mal ve hakların (m, 83) haczolunabileceğine ilişkin önceden yapılan anlaşmaların muteber olmayacağı düzenlemesi mevcut ise de, somut olayda herhangi bir haciz işlemi değil, sözleşmenin âkidi tarafından borcun ifa biçimine ilişkin karşı âkide verilmiş bir yetki söz konusudur. Kaldı ki, Özel Dairenin bozma kararında belirtildiği üzere tarihinde yürürlüğe giren sayılı Kanun’un 32’nci maddesi ile değişik sayılı Kanun’un 93’üncü maddesinin birinci fıkrası ile borcun icra takibi ile tahsili yoluna başvurulmuş olması hâlinde dahi borçlunun muvafakati ile hacze devam edilmesine imkân tanınmıştır.

Aksi yönde bir değerlendirme, emekli maaşı dışında geliri ve bu surette teminat gösterebileceği herhangi bir mal varlığı bulunmayan tüketiciyi, tacir olmakla alacağının tahsili imkânını kuvvetlendirmek istemesi makul olan banka karşısında güç duruma düşürecek, günümüz sosyoekonomik koşullarında emeklinin sahip olduğu nakdi varlıklar dışında hareket etmesine imkân bırakmayacaktır.

sayılı Kanun’un 93’üncü maddesinin birinci fıkrasının son cümlesi ile getirilen “Bu fıkraya göre haczi yasaklanan gelir, aylık ve ödeneklerin haczedilmesine ilişkin talepler, borçlunun muvafakati bulunmaması hâlinde, icra müdürü tarafından reddedilir” şeklindeki düzenleme ile ahde vefa göstermesi umulan borçlunun haczedilmezlikten feragat etmesine izin verilmek suretiyle kuralın aksi yönde serbestçe tasarruf imkânı yaratılmıştır.

Kanun koyucu ekonomik yönden eşit olmayan taraflar arasında zayıf olanı korumaya yönelik düzenlemelerle, ki bu tip yasal düzenlemeler doktrinde nispi emredici norm olarak tanımlanır (Öztan,

B.: Medeni Hukukun Temel Kavramları, , s. 21), sosyal adaleti sağlama ve koruma görevini yerine getirir.

Somut uyuşmazlıkta tüketici, çekeceği kredinin ödeneceği ihtimalini banka gözünde kuvvetlendirir şekilde emekli maaşını mal varlığının bir parçası olarak göstermiş, bu inançla hareket eden banka, kredi tutarını nakden ve peşinen davacı hesabına yatırmış ve davacıda aldığı kredi ile başka bankalardaki borçlarını ödemiştir.

Yukarıda yapılan açıklamalar karşısında; tüketici hukuku anlamında somut olayda haksız şart teşkil eden herhangi bir uygulaması söz konusu değildir. Öte yandan emekli maaşından başka bir gelirinin olmadığı yönündeki genel kabulden dolayı zayıf tarafı daha da zayıf hâle getirmeme saiki ile korunan emekli, kendi iradesi ile imzaladığı kredi sözleşmesi çerçevesinde kavuştuğu ve sosyo-ekonomik ihtiyaçları doğrultusunda harcadığı meblağı yine emekli maaşı ile ödemek zorunda olduğunu bilebilecek durumdadır. Bu noktada yerel mahkemenin emekli maaşının haczine ilişkin düzenlemelere dayandığı gerekçesi yerinde değildir.

Bunun yanı sıra tüketici, tahsis edilen kredi tutarını bloke konulan tarihe kadar düzenli ödemiş, herhangi bir itirazda bulunmamışken eldeki dava ile bankaca maaşına konulan blokenin kaldırılması istemi iyi niyetle bağdaşmamakta ve bu talebi sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 2’nci maddesi gereğince hukuken korunamayacaktır.

Sonuç olarak, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uymak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Bu nedenle direnme kararı bozulması gerektiğini düşündüğümüzden, çoğunluk görüşüne katılamıyoruz.

-ERK Avukatlık & Arabuluculuk-

Hakime yeni zamla, hekim-hakim arasındaki maaş uçurum artacak

Hükümet ,yargı teşkilatının bir süredir beklediği maaş zammı düzenlemesini hayata geçiriyor. Başbakanlık'a gönderilen yargı tazminatı artışına ilişkin taslakla, adli ve idari yargıda görev yapan hâkim ve savcılara kademeli olarak önemli miktarda maaş artışı getiriliyor.

Kanun hükmünde kararname (KHK) ile hayata geçirilecek düzenlemeyle, hâkim ve savcıların maaşlarında derecelerine göre kademeli olarak artış yapılacak. Bu düzenleme ile 1. sınıfa ayrılmış hâkim ve savcılar 2 bin TL maaş artışı alacak. Hâkim-savcı ve bu meslekten sayılanların 1 Ocak'tan geçerli yüzde 3'lük genel maaş zammı ve 15 Ocak'tan geçerli asgari geçim indirim artışına bağlı olarak 10 bin TL'ye ulaşan maaşları, bu zamla birlikte 13 bin TL'ye çıkacak. Meslekte 21 yılını doldurmuş 1. sınıf hâkim ve savcılar için bu, yüzde 25'lik bir artış anlamına geliyor.

Habertürk’ten Bülent Aydemir’in haberine göre; yüksek yargı organlarının başkanları ve başsavcıları da düzenlemeden faydalanabilecek. Yargı mensupları, derecelerine göre bu yargı tazminatı  artışından kademeli  olarak faydalanacak.

16 BİN YARGI  MENSUBU

Yargı tazminatı artışından halen görevde bulunan  11 bin hâkim, 4 bin   savcı olmak üzere  15 bin yargı mensubu yararlanacak. Adli yargıda 12 bin , idari yargıda  bin hâkim ve savcı görev yapıyor. Danıştay'da , Yargıtay'da  , HSYK'da yargı mensubu bulunuyor.  Adalet Bakanlığı merkez teşkilatında , Anayasa  Mahkemesi Raportörü 15, Türkiye Adalet Akademisi'nde ise 6 yargı mensubu düzenlemeden yararlanacak.

HEKİME ZAM NEREDE

Diğer taraftan hekimlerle hakimler arasındaki ücret farklılığı da açılmaya devam ediyor. Hekimlerle ilgili hala yıpranma payının gelmemiş olması, ücretlerinde önenmli bir değişikliğin de olmaması camiada eleştiri konusu oldu.  Hakimlere yapılacak yeni zamla birlikte hakimler hekim maaşının neredeyse 4 katına yakın maaş alacak.

özlük hakları

hekim maaşı

hakim maaşı

ALİ TEZEL YOUTUBE'DA SORULARINIZI CEVAPLIYOR

Yargı Mensupları ve Akademisyenlerin Temmuz Emekli Aylık ve İkramiyeleri

15 Temmuz

Memurlar, askeri personel ve emniyet personelinin somut rakamlarla güncel emekli aylık ve ikramiyeleri konusuna bugün de akademisyenler ve yargı mensuplarının emekli aylıkları ve ikramiye hakları ile devam ediyoruz.

Yasa Koyucu kendilerini kamu üniversitelerinde bilime ve öğretime adayan akademisyenlere ve tarafsızlıkları adaletin dolayısıyla devletin temeli sayılan yargı mensuplarına emeklilik yaşamlarında daha elverişli maddi imkânları sunacak bir düzenleme öngörmüş bulunuyor.

Buna göre doçent ve profesör unvanlarını kazanmanın yanında bu unvanlarda kamuda geçen görev sürelerine bağlı olarak artan ek gösterge ve makam-görev-temsil tazminatlarına göre farklı emekli aylıkları bulunuyor. Aynı pozitif farklılık yargıç ve savcılar için de söz konusu bulunuyor.

Vakıf üniversitelerinin ülkemiz öğrenim hayatına sunduğu eğitim-öğretim arzının yanında öğretim üyelerine sunduğu parasal imkânlar görevdeki öğretim üyeleri için daha çekici olsa da emeklilik aşamasında daha cazip olan sayılı Kanuna tabi olarak Emekli Sandığı emeklisi olmak.

Mamafih bu önemli emeklilik hakkı ’den önce bir şekilde sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanununa tabi olarak görev yapmış (Buna yedeksubay olarak yapılmış askerlik süresi de dahil) olanlarla sınırlı bulunuyor.

Buna karşın ’den sonra ilk defa kamuda göreve başlayan öğretim üyeleri sayılı Kanuna tabi olamayacaklarından ek gösterge &#; makam tazminatı &#; görev tazminatı haklarından yoksun bulunuyorlar. Bu kapsamdakilerin emekli aylığı hesabı SSK emeklileri gibi yapılacak. Yani aldıkları tazminatlar da prime tabi tutulurken bu prime tabi kazançların fazlalığı ölçüsünde yüksek emekli aylığına kavuşacaklar. Belirtmek gerekir ki sayılı Kanunun tanıdığı emeklilik haklarına yeni sistemde ulaşmak imkânsız bulunuyor. Kamudaki görevi ilk defa ve sonrasında olanlar doğrudan sayılı Kanuna tabi olduklarından bu bakımdan şanssızlar.

Nasıl olsun ki öncesinde bir şekilde seafoodplus.info Sandığı iştirakçisi olmuş olanların makam ve görev tazminatından ilelebet faydalanmaları için sadece iki yıl makam ve görev tazminatı gerektiren bu görevlerde bulunmaları yeterli bulunurken yeni sisteme tabi olanlar aylık bağlama oranı bakımından da geride kalacaklarından sonuç da bu kapsamdakiler için olumsuz olacak.

sayılı Kanun kapsamında bağlanacak emekli aylıklarında ’den sonraki dönemler için her yıl yüzde 2 ABO uygulanacak iken bu oran 25 yıl bilfiil hizmet için yüzde 50 oranına karşılık geliyor. Oysa Emekli Sandığı kapsamında bağlanacak aylıklarda 25 yılın karşılığında yüzde 75 aylık bağlama oranının uygulanması gerekiyor.

Yüksek ek gösterge ile emeklilik de aynı hizmetlerle SSK aylık hesaplama mantığı ile hesaplanmış emekli aylıklarına nazaran çok daha fazla emekli aylığı gerektiriyor.

Ek Gösterge yükselişler ile makam ve görev tazminatındaki yükselişler bahse konu akademik haktan faydalanan akademisyen emekli aylıkları arasında ve yüksek dereceli yargıç ve savcılarda önemli farklara neden olabiliyor.

yılları için geçeli Kamu Görevlileri Hakem Kurulu kararının 8/b maddesine göre

yılı Haziran ayı endeksinin yılı Aralık ayı endeksine göre altı aylık değişim oranının yılı birinci dönemi için önerilen yüzde 6 oranını geçmesi halinde enflasyon farkı eklenecekti. TÜİK’in açıkladığı TÜFE rakamlarına göre Aralık Mayıs ayları arasında enflasyon artışı yüzde 3,12 olmuştu. Haziran ayında açıklanan TÜFE artış rakamı da belli olunca enflasyon farkı ödenmeyeceği ve Hakem Kurulu Kararı doğrultusunda salt yüzde 5 zam uygulanacağı ortaya çıkmıştı.

Bu durumda memur maaş katsayısının 0, ve taban aylık katsayısının 1, olarak uygulanacağı dikkate alındığında akademisyen ve yargı mensuplarının aylıkları ve ikramiyelerinin de aşağıdaki şekilde oluşmuş bulunuyor. 

UNVANLARINA GÖRE AKADEMİSYENLERİN EMEKLİ İKRAMİYELERİ VE MAAŞLARI
          
  HİZMET YILI
  2526272829303540
REKTÖREmekli Maaşı (Tazminat dahil),12,12,73,44,15,85,39,93
Ek aylık dahil emekli maaşı,56,56,56,86,15,45,93,41
Emekli İkramiyesi,13,76,56,36,16,96,95,94
PROFESÖR 4 YILLIKEmekli Maaşı (Tazminat dahil),54,25,95,66,37,08,62,16
Ek aylık dahil emekli maaşı,00,30,59,89,18,48,96,44
Emekli İkramiyesi,96,76,56,36,16,96,95,94
PROFESÖR 3 YILLIKEmekli Maaşı (Tazminat dahil),26,28,31,33,36,38,50,62
Ek aylık dahil emekli maaşı,67,13,60,06,53,99,32,65
Emekli İkramiyesi,64,06,49,91,34,77,89,02
PROFESÖR YILLIKEmekli Maaşı (Tazminat dahil),96,99,01,04,06,08,21,33
Ek aylık dahil emekli maaşı,72,19,65,12,58,05,37,70
Emekli İkramiyesi,64,06,49,91,34,77,89,02
DOÇENT 1/4 D/KEmekli Maaşı (Tazminat dahil),44,99,55,11,67,23,02,81
Ek aylık dahil emekli maaşı,41,39,38,36,34,32,22,12
Emekli İkramiyesi,90,70,49,29,08,88,86,84
seafoodplus.infoÇENT 1/4 D/KEmekli Maaşı,02,69,35,02,69,35,69,02
Ek aylık dahil emekli maaşı,02,99,97,94,92,89,76,62
Emekli İkramiyesi,33,02,71,41,10,79,26,73
ÖĞRETİM GÖREVLİSİ- OKUTMAN 1/4 D/KEmekli Maaşı,02,69,35,02,69,35,69,02
Ek aylık dahil emekli maaşı,02,99,97,94,92,89,76,62
Emekli İkramiyesi,33,02,71,41,10,79,26,73
ÖĞRETİM GÖREVLİSİ- OKUTMAN 2/1 D/KEmekli Maaşı ,26,45,64,83,02,21,16,11
Ek aylık dahil emekli maaşı,83,07,30,54,78,02,20,39
Emekli İkramiyesi,23,24,25,26,27,28,33,37
ÖĞRETİM GÖREVLİSİ- OKUTMAN 3/1 D/KEmekli Maaşı ,81,88,94,01,07,14,46,78
Ek aylık dahil emekli maaşı,01,11,22,33,43,54,07,61
Emekli İkramiyesi,49,90,32,74,16,58,68,78
ÖĞRETİM GÖREVLİSİ- OKUTMAN 4/3 D/KEmekli Maaşı ,39,05,71,36,02,68,97,27
Ek aylık dahil emekli maaşı,36,05,73,42,10,79,21,64
Emekli İkramiyesi,29,15,00,85,70,55,81,07

 

YARGI MENSUPLARININ EMEKLİ İKRAMİYELERİ VE MAAŞLARI
          
  HİZMET YILI
  2526272829303540
Yargıtay, Danıştay, Sayıştay Bşseafoodplus.infoıtay Cum.Bşsvcısı, Danıştay BşsvcısıEmekli Maaşı (Tazminat dahil),97,94,91,88,86,83,69,55
Ek aylık dahil emekli maaşı,45,14,83,52,21,90,36,81
Emekli İkramiyesi,13,33,54,74,95,15,18,20
YARGITAY, DANIŞTAY DAİRE BAŞKANLARIEmekli Maaşı (Tazminat dahil),66,26,86,46,06,66,65,65
Ek aylık dahil emekli maaşı,45,75,05,36,66,96,48,99
Emekli İkramiyesi,54,44,34,24,14,04,55,06
ADALET BKN.MÜSTEŞARIEmekli Maaşı (Tazminat dahil),66,26,86,72,06,66,65,65
Ek aylık dahil emekli maaşı,45,75,05,63,66,96,48,99
Emekli İkramiyesi,54,44,34,24,14,04,55,06
YARGITAY, DANIŞTAY ÜYELERİEmekli Maaşı (Tazminat dahil),14,74,34,94,54,14,13,13
Ek aylık dahil emekli maaşı,47,77,07,38,68,98,50,01
Emekli İkramiyesi,54,44,34,24,14,04,55,06
seafoodplus.infoA EN AZ 3 YILLIK KIDEMLİ HAKİM VE SAVCILAREmekli Maaşı (Tazminat dahil),24,95,66,37,07,78,32,86
Ek aylık dahil emekli maaşı,05,35,65,94,24,53,02,50
Emekli İkramiyesi,96,76,56,36,16,96,95,94
seafoodplus.info VE 1/4. D/K'de HAKİM VE SAVCILAREmekli Maaşı (Tazminat dahil),44,99,55,11,67,23,02,81
Ek aylık dahil emekli maaşı,41,39,38,36,34,32,22,12
Emekli İkramiyesi,90,70,49,29,08,88,86,84
1/4.D/K'deki DİĞER HAKİM VE SAVCILAREmekli Maaşı ,00,04,08,12,16,20,40,60
Ek aylık dahil emekli maaşı,12,48,84,20,56,93,73,54
Emekli İkramiyesi,92,91,91,91,91,90,89,87

 

ALİ TEZEL YOUTUBE'DA SORULARINIZI CEVAPLIYOR


Memur ve Emekliler de İyileştirme Zammını Hak Ediyor

Paylaş

Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, Hakim ve Savcılara yapılması planlanan maaş zammına ilişkin olarak yaptığı açıklamada, “Bu olumlu bir karardır ancak tüm memurlar ve emeklileri kapsayacak şekilde genişletilmelidir. Şayet genişletilmezse, eksik ve adaletsiz bir uygulama olarak akıllarda kalacaktır” dedi.

Genel Başkan İsmail Koncuk değerlendirmesinde;

Birkaç gündür basın yayın organlarında, çıkarılacak bir Kanun Hükmünde Kararname ile hâkim ve savcılara ödenmekte olan özel hizmet tazminatının derecelere göre artırılacağı ve 1. sınıf hâkim ve savcıların maaşlarına 2 bin liraya ulaşan miktarda bir artış sağlanacağı yönünde haberler yer almaktadır. Hâkim ve savcılarımızın maaşlarının yükseltilmesi elbette hepimizin arzusudur. Ancak talebimiz, bütün kamu görevlilerinin ekonomik sorunlarının çözülmesi yönündedir.
 
Yapılması planlanan tazminat artışından halen görevde bulunan 11 bin hâkim, 4 bin savcı olmak üzere 15 bin yargı mensubu yararlanacaktır. Buna karşın kamu kurum ve kuruluşlarında işçilerle birlikte 3 milyon bin kamu çalışanı istihdam edilmekte, yaklaşık iki milyon memur emeklisi bulunmaktadır. Kamu görevlileri arasından 16 bin kişinin sorununa çare üreten yetkililerin, geride kalan 3 milyon bin çalışanı, iki milyon emekliyi yok sayması, büyük bir adaletsizliğin doğmasına neden olacaktır.  
 
Yine hâkim ve savcılarımıza yönelik olarak benzer bir uygulama 3 yıl kadar önce de hayata geçirilmiş ve hâkim ve savcıların maaşlarına yılının Aralık ayından itibaren bin lira zam yapılırken, diğer Adalet teşkilatı çalışanları başta olmak üzere kamu görevlilerinin tamamı bu artıştan da mahrum bırakılmıştı.
 
Son bir yıl içinde dolar kurunda yaşanan %30’luk artışın yanında dört kişilik bir ailenin zorunlu harcamalarına %10,6 zam gelmiş, ailenin aylık zorunlu harcama tutarı ,76 lira artmıştır. ’nin ilk enflasyon rakamı, önümüzdeki gün açıklanacaktır. Beklentiler, yılın ilk ayında enflasyonun oldukça yüksek çıkacağı yönündedir. Buna karşın memur maaşlarına ocak ayı itibarı ile yapılan %3’lük zammın maaşlara yansıması ortalama 81,1 TL’dir. Dolayısıyla memurlarımızın ve emeklilerimizin tamamı ve yıllarının kaybedeni olarak öne çıkmaktadır. 
 
Maalesef iktidar, kamu görevlilerinin sorunlarına kör bakan uygulamalarını ısrarla sürdürmektedir. Milyonlarca memur ve emekli artan enflasyon karşısında %3 zam verilerek korumasız bırakılırken, kamu görevlileri arasında ayrıcalık tanınan bir kesimin maaşlarına %30 artış yapılacak ve var olan adaletsizlik alabildiğine körüklenecektir.
 
Böyle bir çalışmada önce adalet çalışanlarının bir bütün olarak görülmesi, ardından da tüm memur ve emeklilerin özellikle yılında yaşadıkları ve yılında karşı karşıya kalacakları ekonomik hak kayıplarının ele alınıp değerlendirilmesi gerekirken, yalnızca bir kesimin sorunlarına eğilmek, doğru bir yaklaşım değildir. Böyle bir durumda neden Adalet çalışanlarının tamamına maaş zammı yapılmadığı açıklanmalıdır.
 
Türkiye Kamu-Sen olarak yıl içinde gelişen ekonomik olaylar karşısında ortaya çıkan yeni ihtiyaçlara binaen gündeme taşıdığımız mali taleplerimiz, “Toplu sözleşme hükümlerinin dışına çıkamayız' gerekçesiyle geri çevrilmektedir. Demek ki istenildiğinde toplu sözleşme hükümlerinin dışına çıkılabilinmektedir. Bu durumda tüm kamu görevlilerinin maaş sorununu çözecek bir çalışma yapılmaması için iktidarın bir gerekçesi de kalamamıştır.
   
Bu düzenlemenin sınırlı kalması halinde, bir tarafta 81,1 lira zamma mahkûm edilen diğer tarafta 3 bin liraya varan tutarda zam alan bir kesim ortaya çıkacak, eşit işe eşit ücret sağladığı iddia edilen sayılı KHK ile oluşturulan adaletsiz sistem biraz daha bozulacak, Adalet Bakanlığı bünyesinde maaş makası daha da açılacaktır.
 
Memurlar eriyen maaşlarının telafisini istemektedir. Nöbet ücretlerinin artması, fazla mesai ödemesinin yeniden uygulanması, ek ders ücretlerinin yükseltilmesi gerekmektedir. yılında imza altına alınan tolu sözleşmenin 21 maddesi hala uygulanmamış, verilen sözler tutulmamıştır. Sözleşmeli personel, memur işi yapan işçiler, 4/C’li geçici çalışanlar, taşeron çalışanları kadro beklemekte, yardımcı hizmetliler ek gösterge hakkından faydalanmak istemektedir. KİT çalışanları, toplu sözleşmede karar altına alınan ücret gruplarının yeniden düzenlenmesi hükmünün uygulanmasını talep etmektedir. 
 
Bu zam kararı, bütün memurları ve emeklileri kapsayacak şekilde genişletilmeli, kamu görevlilerinin dağ gibi biriken sıkıntıları görmezden gelinmemeli, verilen sözler unutulmamalı ve memurları mutlu edecek bir çalışmaya imza atılmalıdır.
 
Memurları altı ay boyunca 81,1 TL’ye mahkûm eden anlayış, bir kalemde hâkim ve savcılara bu paranın tam 37 katını vermeyi vaat ederken, diğer Adalet çalışanlarını ve tüm memurları yok saymaktadır. Hâkim ve savcılarımıza yönelik bir düzenleme yapılırken diğer kamu görevlileri bir köşeye atılmamalıdır. Hepimiz aynı ekonomik koşullar altında yaşıyorsak, istisnasız bütün ve memur emeklilerimiz de benzer bir iyileştirme zammını hak etmektedir' dedi.

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir