en güzel arapça ilahiler listesi / Arapça İlahiler | En fazla ilahi sözleri sitemizde.

En Güzel Arapça Ilahiler Listesi

en güzel arapça ilahiler listesi

Türk musikisi eser formları - 23

p) İLÂHİ : Dinî-tasavvufî muhteva taşıyan bestelenmiş şiirlerin genel adı. Dinî-tasavvufî musıkîde sözlü eser formu.  İlahi kelimesi Arapça kökenli bir kelimedir ve "Ey Allah'ım!" anlamına gelmektedir. 

Türk edebiyatında nazım türleri belirginleşmeden önce dinî muhteva taşıyan her türlü şiire ilâhi denirken daha sonra tasavvufî temaları işleyen ve Türk din mûsikisinin makam ve usûlleriyle bestelenerek dinî toplantılarda okunan şiirlere ilâhi adı verilmiştir. Bu şiir türü ve dinî mûsiki formu hakkındaki bilgiler oldukça dağınık ve karışıktır. Dolaylı da olsa konuyla ilgili ilk ciddi araştırmaları yapan M. Fuad Köprülü ve Reşit Rahmeti Arat en eski Türk şiiri örneklerinin ilâhiler olduğunu söylemişlerse de hakkında fazla bilgi vermemişlerdir. Bir edebiyat terimi olarak ilâhiyi "mutasavvıf şairler tarafından yazılan, dinî ve ilâhî fikirleri ihtiva eden şiirler" diye tanımlayan Tâhirülmevlevî tevhid, münâcât, na't ve istigāseyi de bu tür şiirler grubu içinde ele almıştır.

Arapça'da ise ilâhi "en-neşîdetü'd-dîniyye, el-egāni'd-dîniyye, el-mevâlîd" gibi adlarla anılır (Mecdî Vehbe – Kâmil Mühendis, s. 56).
Özellikle şiirde tür ve şekillerin müstakil isim ve vasıflar kazanmasından önce ilâhi kelimesiyle hemen her türlü dinî şiir kastedilmiş; tevhid, na't, münâcât, devriyye gibi türlerle kaside, gazel, tuyuğ, rubâî, kıta vb. nazım şekilleri Türk klâsik edebiyatının aslî unsurları haline gelince kelimenin anlamı daralıp, besteli dinî şiir formu olarak daha özel bir tür halinde mûsikiyle özdeşleşmiştir. Dinî muhtevalı manzum ve yarı manzum sözler mûsikinin etkileyici gücü ve bunları icra eden kişilerin müzisyen hüviyetleriyle dinî merasimlerde daha tesirli olmuş, böylece ilâhi kavramı mûsikiden ayrı düşünülmemiştir.


Eskiçağ'lardaki pek çok milletin geleneğinde olduğu gibi Türkler'de de şairler sihirbazlık, rakkaslık, mûsikişinaslık, hekimlik, din adamlığı vb. vasıfları şahsiyetlerinde toplamış, halkın büyük değer verdiği kişilerdi. Şaman, kam, baksı veya ozan adlarını taşıyan bu kişiler, çok eski devirlerden beri Oğuz boylarının şölenlerinde, av törenlerinde ve matem âyinleri olan yuğlarda çok defa kendi yazdıkları manzum - yarı manzum sözleri mûsiki eşliğinde okuyarak ilâhilerin ilk örneklerini ortaya koymuşlardır (Köprülü, Edebiyat Araştırmaları I, s. 72-102). İslâm öncesi eski Türk şiirine dair elde bulunan örneklerden üç Mani ve yedi Burkan manzumesinin ilâhi şeklinde olması (a.g.e., s. 213-242) Türkler arasında bu türün köklerinin çok eskilere kadar uzandığını gösterir.

İlâhi kelimesinin İslâmî Türk edebiyatında bir türün adı olarak ne zamandan beri kullanıldığı bilinmemektedir. Türkler'in müslüman olmasından sonra telif edilmiş elde mevcut ilk eserler olan Kutadgu BiligDîvânü lugāti't-Türk ve Atebetü'l-hakāyık'ta ilâhi kelimesi geçmez. Ahmed Yesevî'nin Dîvân-ı Hikmet'inde de kelime bu mânasıyla yer almaz. Yesevî tarzında şiir yazan Hakîm Ata, Süleyman Ata gibi şairler tarafından ilâhi içerikli manzumelerin "hikmet" adıyla kaleme alınmış olması, kelimenin izlerini daha sonraki devirlerde Anadolu'da aramak lâzım geldiğini gösterir. Yûnus Emre de şiirlerinde ilâhi kelimesini bir edebî tür anlamında kullanmadığı gibi divanının en eski yazmalarında şiirlerin başlığı olarak bu kelimeye rastlanmaz (meselâ bk. Süleymaniye Ktp., Fâtih, nr. 3889). Ancak Yûnus'un bir lakabının "gûyende" olduğuna veya Yûnus-ı Gûyende adında bir başka Yûnus'un mevcut bulunduğuna dair menkıbevî mâlûmat, bu sıfatın ona şairliğinden veya şiirlerini mûsikiyle yani ilâhi tarzında söylemesinden dolayı verilmiş olması ihtimalini düşündürmektedir.

Öte yandan Fuad Köprülü, mutasavvıf şairlerin XIII. yüzyıldan başlayarak kendilerini diğer şairlerden ayırmak ve ilham kaynaklarının kutsî ve ilâhî mahiyetini göstermek için "âşık" unvanını kullandıklarını, özellikle tekke şairlerinin kendi manzumelerine şiir demeyerek "ilâhi, nutuk, nefes" adını verdiklerini kaydeder (Edebiyat Araştırmaları I, s. 186).
Anadolu'da önemli bir teşkilâtlanmaya sahip zümreler arasında Babaîler ile onları takiben ortaya çıkan Râfizî grupların ve ahîlerin toplantılarında teganni ve raks ederken okudukları şiirlerden bazılarının ilâhi adıyla anılabilecek dinî manzumeler olması mümkündür. XIII. yüzyılın sonu ile XIV. yüzyılın başlarında Anadolu'da yaygın olduğu bilinen Rifâiyye tarikatının zikir meclislerinde okunan manzumelerin ilâhi olduğunu tahmin etmek güç değilse de bunlara ilâhi denildiğini tesbit mümkün olmamaktadır. Yine aynı dönemlerde Anadolu'da Türkçe dinî şiirler söyleyen ilk mutasavvıf şairlerden kabul edilen Şeyyad Hamza'nın lakabı olan "şeyyad" kelimesinin, yüksek sesle manzumeler okuyup dinleyenleri coşturan kimselere verilen bir lakap olduğu anlaşılmıştır (İA, XI, 493-497).


Türkçe'de ilâhi kelimesinin bir edebiyat ve mûsiki terimi olarak kullanıldığı metinler XVII. yüzyıldan geriye gitmemektedir. Daha önceki devirlerde Anadolu'da ilâhi yerine "savt" ve "savt okumak" tabirinin kullanılmış olması kuvvetle muhtemeldir. Nitekim Hacı Bayrâm-ı Velî'nin annesinin çamaşır yıkarken savt okuduğuna dair meşhur rivayet bunu teyit eder (Ergun, I, 15). Bugünkü tesbitlere göre ilâhi kelimesi, "bestelenmiş dinî-tasavvufî şiir" anlamıyla ilk olarak Evliya Çelebi'nin eserinde geçmektedir: "Bu taifeler hoş âvaz ile sefere müteallik ilâhi okurlar. Bazıları da 'Allahümme yâ hâdî âsân eyle yolumuz' ilâhisini kıraat ederek Alay Köşkü dibinden ubûr ederler" (Seyahatnâme, I, 525). XVIII. yüzyıl şairlerinden Sünbülzâde Vehbî Lutfiyye'sinde dilencilerden bahsederken kelimeyi, "İşiten Yûnus ilâhisi sanır / Bu edâsın gören âdem usanır" beytinde zikretmektedir. Bu örnekler, kelimenin XVII. yüzyıl ortalarından başlayarak bu mânada kullanıldığını göstermektedir. Bu yüzyılın ikinci yarısından itibaren tertiplenmiş mûsiki mecmualarında da (Ergun, I, 6) artık kelimenin yaygın biçimde yer aldığı görülmektedir.

İlâhiyi halk edebiyatına bağlı bir nazım şekli olarak inceleyenler olduğu gibi tekke veya tasavvuf şiirine ait bir nazım biçimi kabul edenler de vardır. İlâhilerde 7, 8, 11, 14 ve 16'lı kalıpların kullanıldığı ve genellikle 7 (4 + 3), 8 (4 + 4) hecelilerin dörtlük; 11 (6 + 5, 4 + 4 + 3), 14 (7 + 7) ve 16 (8 + 8) hecelilerin de beyitler halinde yazıldığı görülmektedir. Dörtlüklerin kāfiyelenişi koşma, beyit birimiyle yazılanların kāfiyelenişi ise gazel tarzındadır. Hece vezniyle yahut halk ve âşık edebiyatı nazım şekillerinde ilâhilerin kaleme alınması, Alevî ve Bektaşî şairlerince son zamanlara kadar sürdürülmüştür.

XV. yüzyıldan itibaren ilâhi içerikli şiirlerin aruz vezniyle de yazıldığı ve bunun ileriki asırlarda gittikçe rağbet bulduğu anlaşılmaktadır. Bunda, bestekârların manzumeleri ekseriyetle divan şiirinden seçmelerinin tesiri olduğu gibi ilerleyen asırlarda mutasavvıf şairlerin daha çok aruzu kullanmaya ve klâsik şiirin nazım türleriyle eser vermeye başlamasının da etkisi vardır. Sözleri bestekârlarına ait eserlerde ise bestekârların klâsik şiir kültürünü almış olduğu hemen hissedilmektedir. Bu arada özellikle musammat gazelin musammat koşma ile benzerlikler taşıması da bu geçişi sağlayan bir özellik olarak görülür. Bunu, türün en güzel örneklerini ortaya koyan Yûnus Emre'nin bazı şiirlerinde görmek mümkündür. Divan şiirinde en çok gazellerin ilâhi olarak bestelendiği bilinmektedir. Fakat az da olsa musammat çeşitlerinden murabba ve muhammes ile kıta, tuyuğ, rubâî gibi nazım şekilleriyle yazılmış ilâhi içerikli manzumeler de mevcuttur.

İlâhilerin çoğu yalın anlatımı olan basit şiirlerdir. Büyük pîrlerden ekserisinin şair olmadığı halde ilâhi türü şiirler söylemiş olması, bu manzumelerin birer sanat şiirinden çok duyuş şiiri olmasına yol açmış ve onlara didaktik özellikler kazandırmıştır. Zaman içerisinde ilâhi konularında farklılıklar görülmeye ve daha geniş bir tasavvuf düşüncesi yer almaya başlamıştır.
Dinî mûsiki terimi olarak ilâhi, din dışı Türk mûsikisindeki şarkı formu gibi gazel, koşma, rubâî, murabba, muhammes, müseddes vb. nazım şekilleriyle yazılmış güftelerin yine şarkı şemasına az çok benzer formdaki bestelerinin adıdır. Ancak ilâhilerde güftenin konusu kadar bestenin makam ve usulünde de dinî-tasavvufî duyguyu yansıtanlar tercih edilmiştir. Kural olarak hemen her makamda ilâhi bestelenebilirse de fazla tiz seslerde dolaşmayan ağır makamların çoğunlukta olduğu dikkati çeker. Güfte mecmuaları ve bazı repertuarlar incelendiğinde ilâhilerin daha çok acem, acem-aşiran, bayatî, bestenigâr, dügâh, eviç, hicaz, hüseynî, hüzzam, ırak, mâhur, nevâ, rast, sabâ, segâh, uşşak, tâhir makamlarında bestelendiği görülür. İlâhi bestelerinde küçük usûllerin yanında büyük usûller de kullanılmıştır. En çok kullanılan usûller sofyan, düyek, evfer, devr-i hindî, muhammes, çenber, evsat, devr-i kebîr, berefşan ve hafîftir.

İlâhiler, genellikle okundukları yere göre câmî ve tekke ilâhileri diye ikiye ayrılmakla beraber bunların dışında değişik zaman ve mekânlarda okundukları da bilinmektedir. Meselâ güftesi Yûnus Emre'ye ait olan, "Ey enbiyâlar serveri / Ey evliyâlar rehberi / Ey ins ü can peygamberi / Ehlen ve sehlen merhabâ" mısralarıyla başlayan Zekâi Dede'nin uşşak ilâhisi, üç aylara mahsus olmakla birlikte mevlid ayında dergâhlarda yapılan kıyam ve devran zikirlerinde, güfte ve bestesi itibariyle tevşîh formunda bulunduğundan tevşîhli mevlidlerin başlangıcında mi'rac bahrinden sonra, özellikle de merhaba bahrine girmeden önce okunurdu. Bu ilâhi ayrıca ramazan ayında, "Yâ merhabâ dost merhabâ / Mâh-ı mübârek merhabâ" veya, "Yâ elvedâ dost elvedâ / Şehr-i ramazan elvedâ" nakaratı ilâvesiyle teravih namazının ilk dört rek'atından sonra veya namazlardan sonra minareden verilen temcîdlerde de okunurdu. Birden fazla kişi tarafından okunduğu için cumhur ilâhisi diye adlandırılan eserler ise tekke ve camilerde okunmaktaydı.

Meydan ilâhileri de denilen tekke ilâhileri zikrin çeşitli yerlerinde okunuşuna göre ayrı isimlerle anılmıştır. Zikrin ayakta devamı esnasında okunanlara kıyam ilâhileri, oturarak zikredildiğinde okunanlara kuûd ilâhileri, dönerek yapılan zikir esnasında okunanlara devran ilâhileri denmiştir. Ayrıca zikrin usûlünü belirlemeye yarayan ilâhilere de usûl veya zikir ilâhileri adı verilmiştir. Yûnus Emre'nin, "Aşkın ile âşıklar yansın yâ Resûlellah" mısraıyla başlayan ilâhisi Halvetîler'ce pek meşhur olan usûl ilâhilerindendir. Halife olmaya hak kazanan dervişin başına tarikat tacı tekbir ve dualarla giydirilirken Yûnus Emre'nin, "Dervişlik baştadır tacda değildir" mısraıyla başlayan sabâ, segâh ve nikrîz makamlarında bestelenmiş ilâhisi zâkirler tarafından okunurdu. Bu törenlerde okunan eserlere hilâfet cemiyeti ilâhileri denilirdi.


Bismillahillezi La Yedurru duası okunuşu ve fazileti! En etkili korunma duası

Bismillahillezi La Yedurru duası okunuşu ve fazileti! En etkili korunma duası

Gündelik hayatımız içerisinde zarar verici her şeyden, musibet ve belalara karşı kötülükten koruyan bu duayı okumayı alışkanlık haline getirmeliyiz. İşte kötülüklere karşı kalkan kadar güçlü ve etkili Bismillahillezi La Yedurru duası okunuşu ve fazileti:

Sabah ve akşam okunduğu zaman Allah'ın izniyle her türlü dert, sıkıntı ve şerden korunmak için okunanBismillahillezi La Yedurru duasının fazileti hadis-i şeriflerle sabittir. Hastalıklara karşı şifa bulma, kolay borç ödeme, musibete uğrama gibi daha birçok farklı niyetlerde okunan bu tesirli dua herkesin kolaylıkla ezberleyip aklında tutabileceği bir zikirdir. Her türlü sıkıntı, bela ve musibete karşı okunabilecek olan Bismillahillezi La Yedurru duası, kısa ama etkili olması nedeniyle günlük okunması tavsiye edilen duaların başında gelebilir. Sevgili Peygamber Efendimiz (SAV)'in bizzat kendisinin de okuduğu ve ümmetine tavsiye ettiği Bismillahillezi La Yedurru duasının okunuşunu sizlere derledik. Müslüman kimselerin dışarıdaki türlü türlü kötülüklerden ve zararlardan korunması için her gün okunması tavsiye edilen Bismillahillezi La Yedurru duası ve anlamı...

Zırh gibi koruyucu dualar! Evden çıkmadan önce kaza beladan koruyan dualarİLİŞKİLİ HABERZırh gibi koruyucu dualar! Evden çıkmadan önce kaza beladan koruyan dualar

BİSMİLLAHİLLEZİ LA YEDURRU DUASI ARAPÇA VE TÜRKÇE OKUNUŞU:

Bismillahillezi La Yedurru duası okunuşu

Bismillahillezi La Yedurru duası okunuşu

  • BİSMİLLAHİLLEZİ LA YEDURRU TÜRKÇE OKUNUŞU:

Bismillâhillezi lâ yedurru ma’asmihi şey’ün fil erdı ve lâ fissemâi ve hüves-semi’ul alim.

  • BİSMİLLAHİLLEZİ LA YEDURRU DUASI ANLAMI:

''İsmi sayesinde yerde ve gökte hiçbir şeyin zarar veremeyeceği Allah’ın adıyla. O her şeyi işitir ve bilir» derse, ona hiçbir şey zarar vermez.” (Ebû Dâvûd, Edeb, 101/5088; Tirmizî, Deavât, 13)

Koruyucu Ayetel Kürsi suresi okunuşu ve fazileti! Namaz sonrası Ayetel Kürsinin faziletiİLİŞKİLİ HABERKoruyucu Ayetel Kürsi suresi okunuşu ve fazileti! Namaz sonrası Ayetel Kürsinin fazileti

Nazara Karşı Okunacak Dualar

Nazar duası Arapça, Türkçe okunuşu, yazılışı ve anlamı. Nazara karşı okunacak dualar neler? Nazar duası (nazar ayeti) hangi surede? Bebekler için nazar duası Türkçe okunuşu, anlamı. Nazar duası nasıl ve ne zaman okunmalıdır? En etkili nazar duası (nazar ayeti), Nazar ve göz değmesine karşı okunacak duaların Arapçası, Türkçe okunuşu ve anlamı...

Peygamberimiz (asm) göz değmesi ve nazara karşı hangi duaları okumuştur? Göz değmesi ve nazardan korunmak için neler yapmalıyız? Yekpare nazar duası Arapça ve Türkçe okunuşu, anlamı...

Nazar ve göz değmesine karşı sizler için hazırladıklarımız:

  • Peygamberimizin Nazara Karşı Tavsiye Ettiği Dualar
  • Nazar Duası Arapça Görseli
  • Nazar Duası (Nazar Ayeti) Türkçe Okunuşu
  • Nazar Duası Anlamı
  • Nazar Duası Dinle – Özel Hazırlanmış Video
  • Felak, Nas, Ayetel Kürsi Surelerinin Arapça - Türkçe Okunuşu, Anlamı ve Video Dinle
  • Mümin Suresi 1-3 Ayetlerin Arapçası, Türkçe Okunuşu, Anlamı
  • Nazara Tedbir Olarak Okunacak Dua
  • Sıkıntıdan Kurtulmak İçin Okunacak Dualar

PEYGAMBERİMİZİN OKUDUĞU NAZAR DUASI

Peygamberimizin (asm) göz değmesi ve nazar karşısında korunmak için neler yaptığını Ebû Said el-Hudrî (r.a.) şöyle anlatmaktadır:

"Resulullah (a.s.m.) 'Cinlerin ve insanların nazarından Allah'a sığınırım.' gibi dualarla cinlerin nazarından, sonra da insanların nazarından Allah'a iltica ederdi. Sonra Muavvizetân (Felâk ve Nâs Sûreleri) inince bu sûrelere devam etti. Felak ve Nâs surelerinde varlıkların şerrinden Allah’a sığınılmaktadır. Hastalara ve nazar değenlere de bu sureler okunup Allah’tan şifa istenebilir. (Dualara aşağıda metinde ulaşabilirsiniz.)

Ayrıca, Kalem suresinin 51. ve 52. ayetlerinin (Nazar Duası) de nazara karşı tedavi edici özelliğinin bulunduğu söylenmektedir. Alimler nazar değmelerine karşı Kalem suresinin 51 52. ayetlerini (nazar ayetleri) okumuşlar ve okunmasını tavsiye etmişlerdir.

Ayetel kürsi namaz içinde sure şeklinde okunduğu gibi, dua olarak ihlas suresi, nas suresi ve felak sureleri ile birlikte okumanında iyi olduğu söylenmektedir.

Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor:

“Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Her kim akşam olunca Ha-mim el-Mü’min süresini baştan, 3. (dahil) ayetine kadar ve ayete’l-Kürsiyi okuyacak olursa bu iki Kur’an kıraati sayesinde sabaha kadar muhafaza olunur. Kim de aynı şeyleri sabahleyin okursa onlar sayesinde akşama kadar muhafaza edilirler.” (Tirmizi, Sevabu’l-Kur’an 2, (2882).)

NAZARA VE GÖZ DEĞMESİNE KARŞI OKUNACAK DUALAR

1- KALEM SURESİ 51-52. AYETLER (NAZAR AYETİ)

nazarduasi

"Ve in yekâdullezîne keferû le yuzlikûneke bi ebsârihim lemmâ semiûz zikra ve yekûlûne innehu le mecnûn(mecnûnun). Ve mâ huve illâ zikrun lil âlemîn(âlemîne)." (Kalem Suresi 51-52)

"Şüphesiz inkâr edenler Zikr’i (Kur’an’ı) duydukları zaman neredeyse seni gözleriyle devirecekler. (Senin için,) “Hiç şüphe yok o bir delidir” diyorlar. Hâlbuki o (Kur’an), âlemler için ancak bir öğüttür." (Kalem Suresi 51-52)

NAZAR DUASI (NAZAR AYETİ) DİNLE / VİDEO

NAZAR YA DA GÖZ DEĞMEMESİ İÇİN OKUNACAK DUA

İsâbet-i ayna; nazar değmesine tedbîr olarak Allah’ın kitabında sekiz âyet vardır. Kul bunu okuduğu gün insan ve cinlerden hiç birinin nazarı değmez. Bunlar: Fâtihâtü’l-kitâb ki, yedi âyettir. Bir de Âyete’l-Kürsî. “Beğendiği bir şey gördüğünde bir mümin: nazar.

derse ona nazar isabet etmez. (Beyhâkî, Şuab, IV, 90)

2- FELAK SURESİ


  • FELAK SURESİ’NİN TÜRKÇE OKUNUŞU

Bismillâhi’r-Rahmâni’r-Rahîm.

1- "Kul eûzu bi rabbil felak(felakı).
2- Min şerri mâ halak.
3- Ve min şerri ğâsikın izâ vekab.
4- Ve min şerri’n-neffâsâti fi’l-ukad.
5- Ve min şerri hâsidin izâ hased."

Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.

1- De ki: ben, karanlığı yarıp sabahı ortaya çıkaran Rabbe sığınırım,
2- Yarattığı şeylerin şerrinden,
3- Karanlığı çöktüğü zaman gecenin şerrinden,
4- Düğümlere üfleyenlerin şerrinden,
5- Ve hased ettiği zaman hasedçinin şerrinden. (Allah’a sığınırım).

  • FELAK SURESİ DİNLE - VİDEO

3- NAS SURESİ


  • NAS SURESİ’NİN TÜRKÇE OKUNUŞU

Bismillâhi’r-Rahmâni’r-Rahîm.

1- "Kul eûzu bi rabbin nâs(nâsi).
2- Meliki’n-nâs.
3- İlâhi’n-nâs.
4- Min şerri’l-vesvâsi’l-hânnâs.
5- Ellezî yuvesvisu fî sudûri’n-nâs.
6- Mine’l-cinneti ve’n-nâs."

Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.

1- "De ki: İnsanların Rabbine sığınırım.
2- İnsanların malikine,
3- İnsanların (gerçek) ilahına;
4- İnsanlara kötü şeyler fısıldayan o sinsi vesvesecinin şerrinden.
5- O ki, insanların göğüslerine (kötü düşünce, şüphe) vesvese verir.
6- Gerek cin, gerekse insanlardan (olan vesvesecilerin şerrinden Allah’a sığınırım.)"

4- MÜMİN SURESİ 1-3 AYETLER


  • MÜMİN SURESİ 1-3 AYETLERİNİN TÜRKÇE OKUNUŞU

1- Hâ-Mî.

2- Tenzîlu-lkitâbi mina(A)llâhi-l’azîzi-l’alîm(i) .

3- Ġâfiri-żżenbi ve kâbili-ttevbi şedîdi-l’ikâbi żî-ttavl(i)(s) lâ ilâhe illâ hu(ve)(s) ileyhi-lmasîr(u)

  • MÜMİN SURESİ 1-3 AYETLERİNİN ANLAMI

1- Hâ. Mîm.

2- Bu kitap, kudreti dâimâ üstün gelen ve her şeyi hakkiyle bilen Allah tarafından parça parça indirilmektedir.

3- O Allah, günahları bağışlayan, tevbeleri kabul eden, cezalandırması şiddetli, bununla birlikte lutuf ve ihsânı çok geniş olandır. O’ndan başka ilâh yoktur. Dönüş yalnız O’nadır.

5- AYETEL KÜRSİ

  • AYETEL KÜRSİ ARAPÇA OKUNUŞU


  • AYETEL KÜRSİ'NİN TÜRKÇE OKUNUŞU

Bismillâhi’r-Rahmâni’r-Rahîm.

1- "Allâhü lâ ilâhe illâ hüvel hayyül kayyûm, lâ te'huzühu sinetün velâ nevm, lehu mâ fissemâvâti ve ma fil'ard, men zellezi yeşfeu indehu illâ bi'iznih, ya'lemü mâ beyne eydiyhim vemâ halfehüm, velâ yü-hîtûne bi'şey'in min ilmihî illâ bima şâe vesia kürsiyyühüssemâvâti vel'ard, velâ yeûdühû hıfzuhümâ ve hüvel aliyyül azim."

Rahmân ve rahîm olan Allah’ın adıyla.

1- Allah kendisinden başka hiçbir ilah olmayandır. Diridir, kayyumdur. Onu ne bir uyuklama tutabilir, ne de bir uyku. Göklerdeki her şey, yerdeki her şey onundur. İzni olmaksızın onun katında şefaatte bulunacak kimdir? O, kulların önlerindekileri ve arkalarındakileri (yaptıklarını ve yapacaklarını) bilir. Onlar onun ilminden, kendisinin dilediği kadarından başka bir şey kavrayamazlar. Onun kürsüsü bütün gökleri ve yeri kaplayıp kuşatmıştır. (O, göklere, yere, bütün evrene hükmetmektedir.) Gökleri ve yeri koruyup gözetmek ona güç gelmez. O, yücedir, büyüktür.

Ayetel Kürsi'yi okumanın fazileti ve sırları, anlamı, tefsiri ve Ayetel Kürsi'nin faydaları hakkında hadisler ile detaylı bilgi için tıklayınız...

FATİH ÇOLLAK - AYETEL KÜRSİ DİNLE- VİDEO

Haber: Mehmet Sait Temel

İslam ve İhsan

Nazardan Nasıl Korunabilirim?

Sıkıntıdan Kurtulmak İçin Okunacak Dualar

PAYLAŞ:                

Arapça İlahi

Ali Kırış - Büşra Lena (Arapça ilahi)03:09

Ali Kırış - Büşra Lena (Arapça ilahi)1.097 izlenme - 7 yıl önceAli Kırış - Büşra Lena (Arapça ilahi) İlahi Şarkı Sözleri: Büşra lena, nilna'l-munâ Zâle'l-anâ, vâfe'l-henâ Yâ nefsu tîbî bi'l-likâ Yâ aynu karrî ağyunâ Hâzâ cemâlu'l-Mustâfâ, Envâruhû lâhat lenâ. Büşra lena, nilna'l-munâ Zâle'l-anâ, vâfe'l-henâ Yâ taybetumâzâ nekûl, Ve fîkî kad halle'r-rasûl Ve kullunâ nercu'l-vusûl, Li Muhammedin nebiyyinâ Büşra lena, nilna'l-munâ Zâle'l-anâ, vâfe'l-henâ Kullu'l-kulûbi ile'r-rasûli, temîlu Ve maî bi hâzâ şâhidun ve delîlu Emma'd-delîlu, emma'd-delîlu, emma'd-delîlu, İzâ zekertu Muhammeden Sârat sârat dumûğu'l-âşikîne tesîlu Hâzâ Rasûlullah Hâzâ Rasûlullahi Hâzâ Ahmedu Hâzâ, hâzâ Li rabbi'l-âlemîne rasûlu Büşra lena, nilna'l-munâ, Zâle'l-anâ, vâfe'l-henâ Suat Gözütok Buşra Lena dinle Büşra Lena Türkçe Anlamı Müjdeler olsun bize, dileğimize eriştik Sıkıntılar sona erdi, mutluluk geldi Ey nefs, onunla buluşacağın için rahatla (sevin) Ey göz (kişi), gözün aydın olsun ferahla Bu Mustafa'nın (s.a.v.) güzelliğidir, nurları bize gözüktü Müjdeler olsun bize, dileğimize eriştik Sıkıntılar sona erdi, mutluluk geldi Ey Medine Biz ne diyoruz, Rasulullah girdi sana Hepimiz peygamberimiz Muhammed'e kavuşmayı ümit ediyoruz. Müjdeler olsun bize, dileğimize eriştik Sıkıntılar sona erdi, mutluluk geldi Bütün kalpler Rasul'u sever Benim buna şahidim ve delilim var. Delile gelince, delile gelince, delile gelince, Muhammed'i andığım zaman Âşıkların gözyaşları akar oldu (Peygamber için). Bu Rasulullah Bu Rasulullah Bu Ahmed Bu, bu âlemlerin Rabbinin elçisi Müjdeler olsun bize, dileğimize eriştik Sıkıntılar sona erdi, mutluluk geldi Diğer Etiketler:,En yeni ilahiler,en güzel ilahiler,yeni çıkan ilahiler, 2016 ilahi,İlahi Dinle,İlahi Dinle 2016

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir