Encümen-i Daniş (Osmanlıca:انجمن دانش), Osmanlı Devleti’nde yıllarında hizmet vermiş bir bilim kuruludur. Kurucusu Mustafa Reşit Paşa’dır. Fransız İlimler Akademisi’ni örnek alarak kurulan bu kurulun başardığı en önemli iş, Ahmet Cevdet Paşa’ya yazdırılmış “Tarih-i Cevdet” adlı eserdir.
Türkçeye sade dille yazılmış ve tercüme edilmiş bilimsel eserler kazandırma, ülkede genel kültür seviyesini yükseltme, kuruluş aşamasında olan Darülfünun için kitap hazırlama gibi amaçlarla kurulmuştu. Ayda bir kez toplanan ve her biri bir bilim dalında uzman 40 dahili üyeden oluşurdu. ’den sonra kapanmıştır.
Fehmi Koru*
\nİmla kılavuzu herkese lazım.
\nGeçen akşam ‘Kim milyoner olmak ister’ programına tesadüfen takıldım ve orada karşıma çıkan ilk basit soruya cevapta zorlanan yarışmacının konuyu izleyicilere bırakmasına şaşırdım. Düzeltme işaretinin bütünüyle kullanımdan kalkmadığına dair soruyu izleyicilerin neredeyse tamamı bildi.
\n‘Düzeltme işareti’, yani bazı harfleri doğal telaffuzdan farklı okumaya yarayan ‘^’ işaret…
\nEncümen-i Daniş değil de Encümen-i Dâniş gibi…
\nTürkçede ‘danış’ var da kısa okunan ‘a’ ile ‘daniş’ diye bir sözcük yok; buna karşılık Farsçadan dilimize geçmiş ‘dâniş’ önemli bir sözcük. Bilgi, bilim, hatta mektep, üniversite gibi geniş anlamlar tek sözcüğe sığdırılmış gibi…
\nBu durumda ‘Encümen-i Dâniş’ de ‘Bilimler Akademisi’ anlamını taşıyor…
\nTelevizyon ekranlarından şu sıralarda sıkça işitilen ‘Encümen-i Daniş’ sözcük dizisinin ise bir anlamı yok.
\nKoca koca insanların ona derin anlam yüklemelerine rağmen yok.
\nEncümen-i Dâniş, Osmanlı döneminde Fransız Akademisi’nden etkilenerek başlatılmış ve ömrü çok kısa yıl- sürmüş olan () bir kurumun adı. Padişah kararnamesiyle kurulmuş, yine onun tarafından kapatılmış 40 üyeli bir kurumdu Encümen-i Dâniş. ‘Harici üye’ adıyla birkaç yabancı üyesi ve ABD’den Smithsonian Institute ve bir-iki kurumla daha irtibatı olduğu biliniyor.
\nTarihimizin bir döneminde bilime verilen önemi göstermesi yönüyle önemli biri kurum olan Encümen-i Dâniş’ ile -yani tarihi kurumla- ilgili azımsanmayacak bilimsel çalışmalar var.
\n[Prof. Ali Akyıldız’ın aynı adlı eseri ve Osman Zahit Küçükler’in konuya Osmanlı modernleşmesi açısından yaklaşan doktora tezi önemli.]
\nGünümüze gelince…
\nGeçmişin derinliklerinde kalmış bilimsel bir kurumun adını benimsemiş, ancak bilimle hiç alışverişi bulunmayan bir topluluk olarak biliniyor. Devlet memuriyetinde bulunduktan sonra emekli olmuş asker-sivil insanlar veya akademisyen kimliğine sahip isimler ile vaktiyle siyasi hayatta yer edinmiş bazı şahsiyetler bu isim altında buluşuyorlar. Bir dönem aralarında üye olarak gazetecilerin de bulunduğu biliniyor. [İsimlere daha sonra gireceğim.]
\nHepsi 40 kişilik bir grup bu. Yeni birinin bu gruba katılması yalnızca içlerinden birinin vefatıyla mümkün olabiliyor.
\nŞu yakınlarda hayatını kaybeden, bir ara askeri müdahalesi sonrası kurulan hükümette arası- dışişleri bakanlığı görevinde de bulunmuş Encümen-i Dâniş üyesi İlter Türkmen’in yerine, muhtemelen yine büyükelçi kimlikli birine üyelik teklifi gidecektir.
\nOsmanlı döneminin aynı ismi taşıyan kurumu ayda bir toplanırken, yenisinin üyeleri 15 günde bir buluşmaktalar.
\nToplantı mekanları Moda Deniz Kulübü…
\n[Bir keresinde yolum tam da onların toplantı gününde o mekana düşmüştü ve yaşını-başını almış bir grubun o sırada neden orada bulunduklarını anlamam biraz zaman almıştı.]
\nYeni Encümen-i Dâniş ne zaman kuruldu?
\nBu bilinmiyor. Benim tahminim, Türkiye’nin NATO üyeliğine alınmasından bir süre sonra faaliyete geçmiş olmasıdır. Ülke siyaset gündemine girmeleri için, askeri müdahalesini beklemek gerekiyor. En fazla tartışılmaları ise, Tansu Çiller’in başbakanlığı döneminde kendisine gönderilmiş ve bizzat onun tarafından açıklanan ‘ültimatom’ ağırlığı taşıyan bir mektup üzerinedir.
\nMektuptan bir bölüm şöyleydi:
\n‘‘Uzun zamandan beri açıkça ve pervasızca anayasaya dayalı demokratik ve laik düzenimizi kökten tahrip etmeyi ve yerine şeriata dayalı devlet düzenini zorla uygulamayı amaçlayan beyan, eylem ve davranışlara girildiği görülmektedir. (..) Türkiye’yi temelinden yıkmak, ülkeyi ve milleti bölmek isteyen sorumsuz kurum ve kişilere karşı şu yasal, idari ve yargıya yönelik ciddi tedbirlerin alınmasını öneririz.’’
\nO ‘ciddi tedbirler’ bu mektubun yazılışından kısa süre sonra, 28 Şubat () süreci içerisinde, birbiri ardına alındılar.
\nEncümen-i Dâniş Moda Deniz Kulübü’nde 15 gün arayla toplanan yaşını başını almış kişilerden oluşsa da, dikkate alınmayı hak eden bir grup.
\n[Hayli geçmiş bir tarihte yazdığım konuya ilişkin birkaç yazımın ardından, değer verdiğim bir bilim insanı, büyükelçi babasının da bir ara üye olduğu grup için ‘‘Fazla büyütüyorsunuz’’ dedikten sonra şunları söylemişti: “Yaşını başını almış bir takım insanların kendilerince önemli gördükleri konuları konuşmak üzere biraraya gelmeleri hiç ilginç gelmemişti babama. ‘Sıkıldım’ diyordu. Devam da etmedi zaten.’’]
\nAncak ben yine de izlemeye devam ettim Encümen-i Dâniş’i…
\nNasıl etmem…
\nİçlerinde eski başbakanlar, eski TBMM başkanları, önemli görevlerde bulunmuş eski bakanlar, eski genelkurmay başkanları bulunan bir grup, sıkça bir araya geliyor ve herhalde geyik muhabbeti yapmıyorlar. Üzerinde görüş birliğine vardıkları konu/ları dönemin cumhurbaşkanı ve başbakanına yazdıkları mektupla iletiyorlar. Gazeteci-yazar kimlikli üyeler vardıkları görüşler istikametinde yazılarla kamuoyu oluşturuyorlar.
\nOnların üzerinde buluştukları konular hemen olmasa da genellikle devlet politikasına dönüşüyor.
\nBuna ‘‘Dönüşüyordu’’ demek daha doğru olur.
\nFahri Korutürk’ten başlayarak Ahmet Necdet Sezer’e kadar her cumhurbaşkanına, Süleyman Demirel’den Bülent Ecevit’e kadar her başbakana ilettikleri mektupları, başbakan olduğunda Abdullah Gül’e de gönderdiler ve ilişki orada kesildi.
\nSonrasında AK Partili başbakanlar ve cumhurbaşkanları mektup adreslerinden çıkartıldı.
\nKimlerden oluşuyor yeni Encümen-i Dâniş, geriye dönüp baktığımızda etkilerini hangi olaylarda görebiliyoruz?
\nYarına…
\n*Bu yazı seafoodplus.info adresinden aynen alınmıştır.
\n