endişenin anlamı / Kaygı, korku ve endişe nedir? Farkları nelerdir?

Endişenin Anlamı

endişenin anlamı

Her Şeyi Nasıl Kafaya Takmayız?

Her Şeyi Nasıl Kafaya Takmayız?

Endişe insanın içinde hiç durmadan büyüyen bir yumru gibidir. Pek çok insan hayatının belirli dönemlerinde kendisini endişeli hissedebilir. Ancak bazı durumlarda endişeli olmak kişinin yaşam kalitesini olumsuz yönde etkiler ve bu oldukça rahatsız edici bir durumdur. Kişi sağlığından, kariyerinden, yaptığı seçimlerden hatta iletişimdeyken kullandığı kelimelerin karşı taraf üzerindeki etkisinden ötürü endişeli olabilir. Bu seviyede endişelenmek yani her şeyi kafaya takmak sadece ruhsal açıdan zarar görmeye neden olmaz bir noktadan sonra fiziksel olarak da sorunlar yaşanmasına neden olur. Eğer siz de çok endişeleniyorsanız, endişeleriniz yaşamınızdan aldığınız keyfin azalmasına neden oluyorsa hayatınızda ufak değişiklikler yaparak her şeyi kafaya takmak olarak da adlandırılan duygu durum bozukluğundan kurtulabilirsiniz. 

Kafaya Takma Zamanı Belirleyin

Endişelenmek her zaman kötü bir durum değildir. Kişi yaşamı ile ilgili herhangi bir durum sonucunda endişelendiği zaman farklı bakış açıları geliştirebilir. Bu nedenle endişelenme kavramını hayattan tamamen çıkarmaya gerek olmadığını kabullenmek gerekir. Bunun için günün belirli bir zamanını ayırın ve bu zamanı aklınıza takılan konular hakkında sadece bu zamanda düşünün. Elbette bu zaman diliminde zamanla endişe duyduğunuz konulara ilişkin çözümler üretmeye başlayacak ve günün geri kalanını daha konforlu geçirebilecekseniz 

Düşüncelerinize Farklı Bir Açıdan Bakın 

Her şeyi kafaya takan insanların ortak noktası düşüncelerinin her zaman olumsuz şekillenmesidir. Olumsuz düşünceler endişenin artmasına ve daha ciddi sorunlara yol açmasına neden olur. Düşünce akışında değişiklik yapmaya çalışmak endişelenmenin çözüm üretmek için kullanılmasına yardımcı olur. Yeni girdiğiniz bir ortamda insanların sizi kabul etmeyeceğini düşünerek endişelenebilirsiniz. Bu düşüncelerle boğuşurken tam tersini düşünmeyi deneyin. Sizi siz olduğunuz için sevmeyecek insanları çevrenizde ister misiniz? Hayatınızdaki her insan kusursuz mu? Bu şekilde düşünceleri terse çevirmek endişeleri azaltmak için iyi bir yoldur. 

Kafaya Taktığınız Her Şeyi Yazın 

Aklınıza takılan, sizi yoran ve endişelendiren her konuyu yazarak kaydetmeniz bakış açınızı değiştirmenize yardımcı olur. İlk bakışta duyguları, özellikle de endişeleri bir kağıda dökmenin içinde bulunulan durumu daha da kötüleştireceği düşünülse de aslında yaşayacağınız etki tam tersi olacak. Kaygı günlüğü tutmak, aklınıza takılan konuları not etmek ve sonrasında gün içerisinde belirlediğiniz kafaya takma zamanlarında listenize yoğunlaşmak farklı bir bakış açısı geliştirmenize yardımcı olacaktır. 

Meditasyon Yapın 

Pek çok insan meditasyonun uzun zaman ayırmayı gerektiren bir uygulama olduğunu düşünür. Oysa meditasyon temelde insanın zihnini boşaltmasına ve düşüncelerinden uzaklaşmasına yardımcı olan, farkındalık yaratan teknikler bütünüdür. Gün içerisinde ufak bir mola vermek, birkaç dakika kendi içine dönmek bile meditasyon yapabilmeyi mümkün kılar.  

Boş Zamanlarınızı Değerli Kılın 

Günümüzde pek çok insan için dinlenmek aynı zamanda sosyal medyada ya da internette gezinmek anlamına geliyor. Boş zamanların çoğu bu tür aktiviteler ile dolarken sosyal medyanın endişelenme seviyesini arttırdığına dair çalışmalar yapılıyor. Sosyal medyada, internette zaman geçirirken pek çok görsel, yazılı veya sesli uyarana maruz kalırken sürekli olarak farklı konulara yoğunlaşmaya çalışarak zihnimizi daha çok yoruyoruz. Boş zamanında sosyal medyada gezen bir kişi bir anda ilişkileri, kariyeri, yaşamını, dış görüntüsünü sorgulamaya başlayabiliyor. Bu nedenle boş zamanları kişinin kendisine odaklanarak yapacağı aktiviteler ile doldurmak her şeyi kafaya takmamak için atılacak en değerli adımlardan bir tanesi. 

Profesyonel Destek Alın  

Her şeyi kafaya takmak, yaşamdan keyif alınacak anları kaçırmak anlamına gelir. Yaşamın doğal akışında karşımıza çıkan güzellikleri görememek daha az deneyim ve anı biriktirmek demektir. Bu nedenle her şeyi kafaya takmak yerine bu alışkanlığınızdan kurtulmanıza yardımcı olacak profesyonellerden destek almayı düşünebilirsiniz. Profesyonel destek almak size tamamen objektif yaklaşacak, sizi tanımayan ve yargılamayan birisi ile konuşmak anlamına gelir. Bu endişeli olan ve endişesi anksiyeteye dönüşen kişilerin kendilerini güvende hissettikleri bir ortamda iç sesleri ile yüzleşmelerine yardımcı olur. 

Avita Online Psikologile endişelerinizi paylaşabileceğiniz ve yaşam kalitenizi azaltan bu durum ile nasıl başa çıkabileceğinizi öğrenebileceğiniz bir yolculuğa başlayabilirsiniz. Farklı alanlarda uzmanlaşan psikologlar ile konfor alanınızdan uzaklaşmadan, zamansızlık gibi bahaneleri arkanızda bırakarak atacağınız bir adım sayesinde her şeyi kafa takmak ve buna bağlı meydana gelen sorunlardan uzaklaşabilirsiniz.

Avita Online Psikolog Yayında!

Kaygı, korku ve endişe nedir? Farkları nelerdir?

Genellikle birbirinin yerine kullanılan ve aynı anlamı çağrıştıran kavramlar olsa da bu kavramlar arasındaki farka dikkat çekmek için bu yazıyı yazmak istedim. Panik atağın da dahil olduğu hastalık gruplarından olan Anksiyete Bozukluklarında bu terimleri çok kullanmaktayız.

Bu terimler arasındaki farkı tanımlamak güçtür. Kaygının insan hayatını koruyucu böylece türün devamını sağlayıcı işlevleri vardır.  

Kaygı “belirsiz, potansiyel olarak tehlikeli uyarana” karşı verilen yanıt iken korku “somut bir tehlikeye” verilen yanıttır.

Endişe ise sonucu belli olmayan ancak olumsuz sonuçlanacağına inanılan gelecek olaylar hakkındaki duyum olarak tanımlanabilir. Endişe aşırı olursa kişi tehditle ilgili ipuçlarını sağlıklı değerlendiremediğinden tehlikeli olanı olmayandan ayırt etme becerisini yitirebilmektedir. 

Kaygı genellikle bedensel duyumlar (çarpıntı, nefes darlığı), bilişsel elementler (örneğin huzursuzluk) ve davranışsal bileşenleri (kaçma, kaçınma) de kapsayan global bir yapı olarak kavramsallaştırılabilir.

Alman filozoflar Kierkegaard ve Heidegger kaygı ve korku kavramlarına kafa yormuşlardır. Heidegger’e göre “korku birşeyden korkmadır ancak kaygının nedeni belli değildir”. Bu filozoflara göre kaygı doğuştan gelen temel bir duygudur.  

Bu yazıda kaygı korku ve endişe farklarını anlatmanın zor taraflarından biri de Türkçe’dir. Anxiety kelimesinden köken alan ve Türk medikal çevrelerinde Anksiyete şeklinde tabir edilmektedir. Anksiyete kelimesini ifade edebilen kelimeler olarak kaygı, endişe, bunaltı, sıkıntı, huzursuzluk kulanılabilir. Bu kelimenin Almanca karşılığı “Angst” olmakla beraber alman filozoflar bu kelimeyi kullanmıştır. Bu filozoflara ilham veren Sartre ise daha çok bulantı ve iç daralması terimini kullanmaktadır.

Korku kelimesinin Arapça karşılığı olan kelime “havf” tır. Dini literatürlere bakacak olduğumuzda kutsal kitap Kur’an-ı Kerim’de korku ve türevlerini simgeleyen kelimeler kere geçmektedir. Bunların yarısı dünyevi kaygı ve korkuları yarısı da dini kaygı ve korkuları ifade etmektedir.

Bizim danışanlarımızın anksiyete tarifi ise “iç sıkıntısı”, “daralma”, “bunalma”, “göğsüne öküz oturması”, “daha da kötü olma korkusu” şeklindedir. Anksiyetenin şiddetli hali olan panik nöbette ise “ölüm korkusu”, “çıldırma korkusu” tarzında bazen kişinin tarif etmekte bile zorlandığı nahoş duygular hissedilmektedir.

Varoluşsal veya evrimsel olarak hayatta kalma içgüdüsünden kaynaklanan kaygı kavramından biraz da bu anlamı içermeyen endişe durumlarını ele alalım. Bir örnek vermek gerekirse sınavı olan bir öğrenci sınavdan kalmak, sene tekrar etmek şeklinde endişeleri nedeniyle ders çalışır yani endişe kişiyi çalışmaya sevk eder. Bu durumda endişe kişiye fayda sağlamış ve yaşamında bir sorunu çözmesine neden olmuştur. Bu anlamıyla “Endişe” kavramı kişiyi günlük problemlerle baş etmek için motive ettiği için aynı zamanda bir problem çözme sürecidir. Bazı kimselerde bu “problem çözme motivasyonu” öğrenilip baş etme stratejisi haline gelmektedir. Okulda derece yapan çalışkan arkadaşınızın her sınavdan önce “kalacağım galiba” deyip yüksek not alması böyle bir stratejidir. Bu durum tehlikeli ve kontrol edilemez bir hal aldığında kaçınma davranışları gözlenmektedir. Benzer örnekten yola çıkacak olursak ortalama çalıştığı halde kalacağım korkusu ile sınava girmeyen kişi kaçınma davranışı sergiliyordur ve bu sağlıksız bir başa çıkma yöntemidir.

Kaygı-korku ayrımına geri dönecek olursak yine örnek vermek gerekirse fare den korkan biri olduğunu varsayalım. Bu kişi fare gördüğünde yaşadığı his “korku” dur. Korku endişe ve kaygı sırasında yaşananları da kapsar. Şimdi bu kişiyi rutin hayatında düşünelim. Fare görme olasılığı olan bir yere gitme durumu gündeme geldiğinde yaşadığı durum “kaygı” dır. Fare görme olasılığını iskonto etmek şeklinde de tarif edebiliriz. Genel anlamda Anksiyete “ya fare çıkarsa”, “acaba fare çıkar mı” iken korku fare gördüğünde “eyvah fare” demektir.

Kaygı korku ayrımını kolaylık olması açısından şöyle ele alabiliriz. Korkunun kaynağı belli kaygının daha belirsizdir. Korku daha şiddetli, kaygı zayıf ama geniştir. Korku daha kısa sürer kaygı ise daha uzun sürer.

Terminolojik açıdan örnek vermek gerekirse kötü beslenen, sigara içen, hayatına dikkat etmeyen bir arkadaşınız olduğunu varsayalım. “kalp krizi geçirmenden korkuyorum” deriz, ama tarif edemediğimiz genel şeyler için “senin için endişeleniyorum” deriz.  

Psikiyatrik açıdan değerlendirdiğimizde biz Anksiyete ve Anksiyete Bozukluklarını birbirinden ayırırız. Anksiyete bir durum veya semptom iken diğeri tedavi edilmesi gereken bir rahatsızlık olarak değerlendirilir. Anksiyete bozukluğunda yaşanan kaygı ya yersiz, ya orantısızdır. Bu yersizlik ve orantısızlığın en kötü tarafı “Acaba tekrar gelecek mi?” şeklinde koşullanmaktır. Bu koşullanma bozukluğun tedavisinde önemli bir noktadır.

seafoodplus.info Burhanoğlu - Randevu Al

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir