erdoğan ın kökeni / 'Erdoğan'ın ailesinin kökeni, orta asya'ya uzanıyor' - Dailymotion Video

Erdoğan In Kökeni

erdoğan ın kökeni

Emine Erdoğan Biyografisi

Emine Erdoğan Kimdir ?

Emine Erdoğan, Cemal ve Hayriye Gülbaran çiftinin beşinci ve tek kız çocuğu olarak 16 Şubat ’te İstanbul’da dünyaya gelmiştir. Aslen Siirtli olan Emine Erdoğan, İstanbul Mithat Paşa Kız Meslek Enstitüsü’nde okumuş, gençlik yıllarından itibaren aktif biçimde sosyal faaliyetlerin içinde bulunmuştur. İsim annesi olduğu ‘İdealist Kadınlar Birliği’nin kurucu üyeleri arasında yer almış, Millî Türk Talebe Birliği ve dönemin Hanımlar İlim ve Kültür Derneği’nin faaliyetlerini yakından takip etmiştir. Yazar Şule Yüksel Şenler’in de katkısıyla hayatında önemli kararlar alarak kendini fikir ve aksiyon alanında sosyal çalışmalara adamıştır.

Bu süreçte Recep Tayyip Erdoğan ile tanışmış ve 4 Temmuz tarihinde evlenmiştir. Türk siyaset tarihinin en önemli liderlerinden birisi olan Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasi mücadelesinde en büyük destekçisi olmuştur.

Recep Tayyip Erdoğan Refah Partisi İstanbul İl Başkanı olduğunda, Emine Erdoğan İl Kadın Kolları’nın kurucu yönetim kurulu üyesi olarak vazife almış ve Türkiye’de kadınların siyasete katılımında çığır açan bir sürecin öncülüğünü yapmıştır. Refah Partisi’nin seçim başarısına büyük katkı sağlayan kadın hareketini başlatmış, partiye gönül veren kadınlarla birlikte gerektiğinde ev ev dolaşmıştır.

Eşi Recep Tayyip Erdoğan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçildikten sonra ise, farklı sosyal sorumluluk projelerinin içinde bulunmuştur. AK Parti belediyelerinde hâlâ devam eden ‘zengin ve yoksulların buluştuğu iftar sofraları’ girişimini başlatarak farklı kesimler arasında sosyal dayanışma içinde bir yardım koridorunun oluşmasına katkı sağlamıştır.

İki kız, iki erkek dört evladı olan Emine Erdoğan, sosyal ve siyasal hayatta daima aktif roller üstlenmiş, Başbakan eşi olduğu yıllarda da faaliyetlerini artırarak sürdürmüştür. Ailesinden aldığı yardımseverlik mirasını hayatının tümüne yansıtarak binlerce insana yardım eli uzatmıştır. yılında ‘Toplumsal Gelişim Merkezi’nin (TOGEM) kuruluşuna öncülük etmiş, çocukların ve kadınların eğitimi ile ilgili önemli faaliyetlerin gerçekleştirilmesine destek olmuştur.

Emine Erdoğan, Türkiye’nin belli yörelerinin kanayan yarası olan kız çocuklarının okutulmaması sorununa karşı Millî Eğitim Bakanlığı ile birlikte yurt çapında büyük bir seferberlik başlatmıştır. ‘Haydi Kızlar Okula’ kampanyası ile bine yakın kız çocuğunun okuma-yazma öğrenmesine ve okula gitmesine vesile olmuştur.

Eğitim konusundaki bu gayreti ‘Ana-Kız Okuldayız’ kampanyasıyla yeni bir boyut kazanmış, ismini bizzat kendisinin verdiği bu çalışma ile okuma-yazma öğrenme fırsatı bulamamış annelerin problemlerine çözüm üretmiştir.

Emine Erdoğan çocuklara şiddet uygulanmasına, onların zorunlu olarak çalıştırılmasına karşı da mücadele etmiş; ‘7 çok geç’ gibi erken çocukluk eğitiminin önemini vurgulayan çeşitli kampanyalara destek vermiştir. Bu tür çalışmalara farklı ülkelerin First Lady’lerini de davet ederek kampanyaların etki alanını genişletmiştir. Türkiye’de büyük destek ve ilgi gören ‘Kardeş Aile Projesi’nde de Emine Erdoğan’ın büyük emeği bulunmaktadır.

Toplumda gönüllülük bilincini artırmak ve kamu hizmetleri uyumunu sağlamak üzere Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından hazırlanan ‘Toplum Kalkınmasında Gönül Elçileri’ projesini himaye etmiştir. Türkiye’nin 81 ilinden vali eşleri ile birlikte kadın, yaşlı, çocuk, engelli, gazi ve şehit aileleri, yoksullar ve madde bağımlıları gibi grupların yaşam kalitesini yükseltmek üzere bir gönüllülük seferberliğine öncülük yapmıştır. En iyi kamu projesi dalında halkla ilişkiler alanının Oscar’ı kabul edilen ‘altın pusula’ ödülünü alan proje, BM tarafından diğer ülkeler için örnek teşkil eden projeler kapsamında büyük ilgi görmüştür. Proje, yılından bu yana Emine Erdoğan’ın himayesinde sürdürülmektedir.

Kadının iş hayatında daha aktif rol alabilmesi için bölge ülke liderlerinin eşleriyle ‘iş hayatında kadın’ temalı uluslararası konferanslar düzenlenmesine destek vermiştir. Türkiye’de kadınların iş dünyası gibi siyasette de daha çok rol almasına yönelik çabaları ise, parti çalışmalarıyla sınırlı kalmamış, ülke kamuoyunda kadınları siyasete katılım noktasında cesaretlendirmiştir.

Emine Erdoğan ayrıca, önemli sosyal problemlerden birisi olan madde bağımlılığına karşı toplumsal hassasiyetin artırılması ve daha etkin bir mücadele yürütülmesi için uyuşturucuyla mücadele kampanyalarına da destek vermiştir.

Eğitimden sağlığa, kadın sorunlarından engellilerin problemlerine kadar çeşitli alanlarda faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarının kampanyalarını himaye etmiş, seslerinin duyulmasına katkı sağlamıştır.

Emine Erdoğan, Türkiye’nin pek çok alanda hızlı yapısal reformlar yapabilmesi için Avrupa Birliği üyeliğini önemsediğini her fırsatta dile getirmiştir. Öte yandan dünyanın farklı coğrafyalarından yükselen seslere kulak vermiş, özellikle zulüm ve yoksullukla mücadele eden halkların yanında olmuş, insan hakları ihlallerine şiddetle karşı çıkmıştır. Gazze, Myanmar ve Pakistan gibi bölgelerde yaşanan insanlık trajedilerine karşı sessiz kalmayarak uluslararası organizasyonlar düzenlemiştir. yılında Gazze’ye yönelik saldırılar karşısında Arap dünyası ve Batılı ülke liderlerinin eşlerini bir araya getirmiş ve tüm dünyaya ‘savaşı durdurun’ çağrısında bulunmuştur. yılında ise, Myanmar’da yaşanan insanlık dramını can güvenliği riski uyarılarına rağmen bizzat yerinde gidip görmüş ve bölgeye insani yardım ulaştırmıştır. Milyonlarca annenin duygularına tercüman olarak sorunu dünya gündemine taşımış ve büyük yardım kampanyalarının başlamasına vesile olmuştur.

Türkiye Cumhuriyeti’nin halk tarafından seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı’nın eşi olan Emine Erdoğan, Türkiye Cumhuriyeti ‘First Lady’si olarak katıldığı yurt dışı seyahatlerinde farklı ülkelerin First Lady’leri ile çeşitli sosyal sorumluluk projeleri çerçevesinde fikir-alış verişinde bulunmaya devam etmektedir. Gerektiğinde onları Türkiye’ye davet ederek Türkiye’nin tanıtımına da katkı sağlamaktadır.

Öte yandan bu seyahatler sırasında kültürel, sanatsal faaliyetlere ilgi göstermekte, eğitim ve sağlık kurumlarına ziyaretler gerçekleştirmektedir. Tüm dünyada modern tıbbın tamamlayıcısı olarak önemi gittikçe daha çok fark edilen geleneksel tıp alanında yapılan çalışmaları yakından takip etmektedir. Sağlıklı yaşam, doğal beslenme alışkanlıkları gibi hususlara önem vermekte ve bu konularda toplumsal bilinci artıracak çalışmalara özel ilgi göstermektedir.

Emine Erdoğan, gerek yurt içinde gerekse yurt dışında aktif sosyal hayatından arta kalan zamanda, kitap okumak ve farklı dünya müzikleri dinlemekten keyif almaktadır.

Emine Erdoğan Haberleri İçin Tıklayınız!

DEVLETİ YÖNETENLERİN ETNİK KÖKENLERİ

DEVLETİ YÖNETENLERİN ETNİK KÖKENLERİ

Başbakan Tayyip Erdoğan

Tayyip geçen sene memleketi Rize’nin Güneysu Beldesi’ne gittiğinde
hemşerileri Tayyip’i ‘POTAMYA’YA HOŞGELDİN’ pankartıyla karşıladı. Medya
bu pankart üzerinde hiç durmadı. Potamya ne demekti?
Güneysu beldesinin Rumca ismi Potamya’dır. Bu beldenin ahalisinin bir
kısmı sonradan Müslüman olmuş Rum’dur. Hala beldenin Rumca adını
kullandıklarına göre Türklüğü içlerine tam sindirememişler demektir.
Tayyip Erdoğan bu pankarttan rahatsız olmadı. İhtimal kendisi de Rum
kökenlidir.

Yine geçen sene Tayyip Erdoğan Gürcistan Devlet Başkanı’yla görüşmesinde
kendisinin de Gürcü olduğunu söyledi. Bu bağlamda
Tayyip’in Gürcü olma ihtimali de yüksek. Kısacası Tayyip Erdoğan Türk
kökenli değildir. Zaten Türklük şuuru da taşımamaktadır. Zorunlu olmadıkça
Türk sözünü kullanmaz. Türklüğü ve Türk milliyetçiliğini
ayrımcılık olarak değerlendirdiğini çok kere vurgulamıştır. Başbakan
olduğundan beri ağzından bir kez bile “Türk milleti” sözü çıkmamıştır. Hep
Türkiye halkı der.

TBMM Başkanı Bülent Arınç
Manisa doğumlu, Manisa milletvekili olduğu için ve Türkçe’yi de güzel
kullanmasından ötürü halk tarafından Manisalı bir Türk olduğu
sanılmaktadır. Halbuki Bülent Arınç’ın kökeni Tunceli’ye dayanmaktadır.
Yıllar önce Manisa’ya göç etmiş bir Kürt ailesinin torunudur.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül
Kayseri doğumlu ve Kayseri milletvekili olan Abdullah Gül, baba tarafından
çok eskiden Kayseri’ye yerleşen Siirt kökenli bir ailenin oğludur. Baba
tarafından Arap ana tarafından sonradan Müslüman olmuş
Ermeni kökenlidir.

İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu
Diyarbakır doğumlu olan Abdülkadir Aksu Kürt’tür. Göreve geldiğinden sonra
Emniyet teşkilatındaki Fetullahçı Kürt kadrolaşma inanılmaz artmıştır.
Yurtsever Türkler (Necip Hablemitoğlu, Muammer Aksoy, Uğur
Mumcu) hep onun döneminde katledildi. Emniyette Kürtçü ve Doğu’cu
kadrolaşmayı sağladı. İstanbul’daki Kürt kökenli PKK’ya yardım sağlayan
mafyayı temizleyen polisleri açığa aldı veya pasif görevlere
sürdü.


Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik

Van’lı olan Hüseyin Çelik Kürt-Arap melezidir. Kürtçe şarkılarla
eğitim-öğretim sezon açılışı yapılması ilk kez Hüseyin Çelik’in bakanlığı
döneminde görülmüştür. Türkiye sadece Türklere mi ait iddiasını ortaya
attı.


Başbakan Yardımcısı Dengir Fırat

Hükümette en kilit kişi olarak gösterilen Başbakan Yardımcısı Dengir Fırat
yılında idam edilen Kürt isyancı Şeyh Sait’in torunudur. Mersin
milletvekili olan Fırat, Mersin’deki Kürt nüfus hareketini
yönlendiren kişilerin başındadır. Dengir Fırat, 2 Ağustos Cuma günü
Meclis’te,sinir oynatan ses tonuyla, Abdullah Öcalan’ı kast ederek
“Asamadınız! Asamazsınız! Asamayacaksınız!” diye bağırmıştır.

Bayındırlık ve İskân Bakanı Zeki Ergezen
Kürt kökenli olan Zeki Ergezen, bir de ayrıca Nakşibendi tarikatının Tillo
koluna mensuptur. Başbakanın Danışmanları:

1. Danışman: yılında PKK’ya maddi yardım yaptığı için öldürülen Kürt
işadamının yeğeni bugün Tayyip Erdoğan’ın danışmanı. 10 Aralık
tarihinde, Beyaz Saray’da ABD Başkanı Bush ile o dönem Başbakan
olmayıp AKP Genel Başkanı olan R.T Erdoğan’ın yaptığı toplantıya katılan
birkaç isimden biri. Babası milletvekili. Babası bir dönem insan hakları
meselleriyle çok yakından ilgiliydi; dernek başkanıydı.
Fırsat buldukça da İstanbul-Ankara belediyelerinin köprü, yol ihalelerini
alırdı. Ailece S Mersedeslere biniyorlar. Danışmanın üniversite mezunu
bile olmadığı söyleniyor. Başbakan Erdoğan’ın bu
danışmana özel bir sevgisi olduğu biliniyor.

2. Danışman: Cüneyt Zapsu Bu danışman Güneydoğu’nun en büyük Kürt
aşiretinin üyesi. Dedesi ilk Kürtçe tiyatro eseri yazan bir
edebiyatçı.
Ehl-i Sünnet dergisinin sahibi. Türkçe-Kürtçe yayınlanan “Jin” dergisinin
önde gelen isimlerinden. Danışmanın halası, faili meçhul bir cinayete
kurban giden Kürt hareketinin önde gelen isimlerinden Musa Anter’in
eşi. Danışmanın eniştesi Musa Anter öldürüldüğünde Abdullah Öcalan
başsağlığı mesajı yayınlamıştı. Öldürülen Musa Anter’in bir yeğeni
milletvekili de yine faili meçhul bir cinayete kurban gitmişti.
Danışman yakın akrabaları gibi Doğu ve Güneydoğu’da gezmiyor. O’nun bir
ayağı hep Amerika’da TÜSİAD üyesi bu danışman, Başbakan Erdoğan’ın
özellikle yurt dışındaki bütün resmi-özel görüşmelerinde bulunuyor. Bu
danışmanın Erdoğan’ın “aklının yarısı” olduğu iddia ediliyor.

3. Danışman: Bu danışman aslen Diyarbakırlı. Kürt olduğunu açıkça
vurguluyor. Bir dönem radikal İslamcıydı. Yoksuldu; üniversitede yurtta
kalıyordu; şimdi lüks otellerden çıkmıyor, bin dolarlık ciplere
biniyor.

4. Danışman: Babası Güneydoğu’da bir şehrin Belediye Başkan’ıydı. O ise
Beyaz Saray’ın yeminli müşaviriydi. Arap kökenli. Nerden nereye…
ABD vatandaşı olduğu biliniyor. Ama şimdi o hem danışman hem milletvekili.

Barzani 2 sene önce Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kendisine bağlı 75
milletvekili olduğunu açıklamıştı. Kimse bu milletvekilleri kimlerdir
diye araştırmadı. Kaynadı gitti bu açıklama.

Namık Tan: Dışişleri bakanlığı sözcüsü Dışişleri Bakanlığındaki Kürtçü
gurubun başı, Mardin doğumlu, Dışişleri Bakanlığında hizmete Özel yazdığı
bir Kürt raporunda Kürtlere daha fazla kültürel haklar
verilmesini talep etti. Ak Parti içinde ki Kürt gurubun en yakın ismi.
Dışişleri Bakanlığındaki Kürt guruplar ile Meclisteki Kürtçü
milletvekilleri arasındaki ilişkiyi koordine ediyor. 30 Ağustos
onların (askerleri kastederek) 29 Ekim bizim bayramımız diyerek askerlere
olan nefretini belirtiyor. PKK’nın finanse ettiği lokantalarda ödediği
hesabın Türk askerine ve Türk milletine kurşun
olarak geri döndüğü kişi.

Baki İlkin: Arap Kökenli, Dışişleri bakanlığında Kıbrıs masası başkanıydı
şimdi Türkiye’nin Birleşmiş Milletler Temsilcisi, Denktaş’ın tasfiye
edilmesi operasyonunun baş aktörü, 12 Eylül Kenan Türklüğü ve
Milliyetçiliği zararlı, hastalıklı ve kontrol altında tutulması gereken
bir
akim olarak tarif ediyor. Dev sol mensubu 12 Eylül’de yaşı büyütülerek
asılan 16 yaşındaki sol görüşlü Erdal Eren’in yaşını büyütme
işlemlerinde rol alan kişi.

Uğur Ziyal: Dışişleri bakanlığı eski müsteşarı, Dışişleri içinde Ak
partiye
en yakın isim, Kürt kökenli, Dışişlerindeki Kürtçü kadrolaşmanın
planlamacılarından, Talabani ve Barzani’nin aşiret lideri olduğu
dönemlerde onlara Dışişleri bakanlığı makam aracı tahsis eden kişi.
PKK’ya yakın olmasa da modern Kürt Milliyetçiliğini destekliyor.
Cüneyt Zapsu ve Dengir Fırat’a en yakın isimlerden.

Türk milleti içindeki düşmanını yanlış yerlerde arıyor; biraz kafasını
kaldırıp yukarıya bakması gerekiyor…

Atatürk; “Muhterem milletime şunu tavsiye ederim ki sinesinde yetiştirerek
başının üstüne kadar çıkaracağı adamların kanındaki,
vicdanındaki asli cevheri çok iyi tahlil etmek dikkatinden bir an geri
kalınmasın.”

“Türklük, benim en derin güven kaynağım, en engin övünç dayanağımdır.
Doğuşumdaki tek olağanüstülük, Türk olarak dünyaya gelmemdir.”

“Biz doğrudan doğruya milliyetperveriz ve Türk milliyetçisiyiz.
Cumhuriyetimizin dayanağı Türk topluluğudur.” demişti.

GALİBA AB/ABD İSTİYOR AYAK OYUNLARIYLA NEDEN ATATÜRK’ÜN İZİ
KAYBEDİLMEK İSTENİYOR DAHA AÇIK DEĞİL Mİ?????!!!!!!!!!!

Düşmanı nerede aramalı acaba?

Kaynak: seafoodplus.info

Print Friendly, PDF & Email

Erdoğan’ın kökeni nereye dayanıyor?

Erdoğan'ın kökeni ile ilgili tartışmalar devam ederken ortaya çıkan bir kitap, tartışmanın boyutunu alevlendirecek

Yayınlanma: - 08 Ağustos Güncellenme:

Erdoğan’ın kökeni nereye dayanıyor?

Erdoğan’ın, cumhurbaşkanlığı seçimi kapsamında canlı yayında söylediği “Benim için Gürcü dediler. Affedersin daha çirkinini söylediler, Ermeni dediler” sözleri büyük tepki çekmiş ve tartışma konusu olmuştu.

Tartışmalar devam ederken bu kez Erdoğan’ın yılında Gürcistan gezisi sırasında söylediği iddia edilen “Ben de Gürcü’yüm, ailemiz Batum’dan Rize’ye göç etmiş bir Gürcü ailesidir” sözleri hatırlatıldı.

TARTIŞMALARLA İLGİLİ YENİ KİTAP

Erdoğan’ın kökeni ile ilgili tartışmalar devam ederken ortaya çıkan bir kitap, tartışmanın boyutunu daha da alevlendirecek gibi görünüyor.

“Türkiye’de Kim Kimdir” ismi ile yazar Oğuz Hakan Göktürk tarafından kaleme alan kitapta Erdoğan’ın kökeni ile ilgili yeni iddialar ortaya atıldı.

e-kitap olarak satışa sunulan kitapta, Erdoğan ailesinin kökeni olan “Bakatoğlulları” ile ilgili şu ifadelere yer verildi:

“(…)Gürcü Bagratuniler, Osmanlı Devleti'ne en fazla direnen unsurlardan biriydi. Safevilerin ve Osmanlıların Kafkasya'daki çekişmeleri, Gürcü Bagratunilerin varlıklarını devam ettirmelerindeki en önemli faktördü. Osmanlı devletinin Gürcü Bagratuni kralları üzerine düzenlediği seferlerin bir sonucu da bunların asilzadelerinin farklı bölgelere sürgün edilmesiydi. Bir kısım Bagratuni aileleri, İstanbul'da esaret altında tutulurken, bir kısmı da Trabzon, Potamya (Rize) taraflarına zorunlu iskân edilmişlerdi.(…)”

Devamında ise şu ifadelere yer verildi:

“Doğu Karadeniz'e doğru yayılmış olan Gürcü Bagratuni ailesi olan Bakatoğulları da bu sınıfa dâhildi. Gürcü Bagratuni ailesi olan Bakatoğulları diğer ayanlardan farklı olarak Osmanlı Devleti'ne hiçbir zaman itaat etmemişti.”

Yani kitaba göre Erdoğan’ın dedeleri Osmanlı’ya itaat etmemişti.

Şİİ-İRAN ETKİSİ VAR

“Erdoğan’ın kökeni” ile ilgili yeni bir tartışmaya kapı açan kitap, Recep Tayyip Erdoğan'ın dedesinin ismi olan Teyyup isminin tarihte ve günümüzde Ağrı, Iğdır ve Tuzluca yöresinde de kullanıldığını hatırlatarak şu iddiada bulunuyor:

Ağrı-Iğdır-Tuzluca, Şii-İran kökenli nüfusun yoğun yaşadığı bir bölgedir. İran'dan Potamya'ya göçler olduğu bilinmektedir. Teyyub isminin hem Iğdır-Tuzluca hem de Potamya'da kullanılması bu iki bölgeye İran'dan göçler olmasının bir sonucudur. Zira Recep Tayyip Erdoğan'ın, yılındaki İran ziyaretinde “ikinci evimizdeyiz” açıklaması İran'ın Potamya'ya etkisinin tarihsel ve coğrafi olarak ifadesidir. Recep Tayyip Erdoğan'ın aile büyükleri içerisinde yer alan Havuli, Fatuli ve Farfuli gibi isimlere sadece Potamya'da rastlanılmaktadır.”

BAGRATUNİLER “PAPAZ ELBİSESİ” İLE SIZDILAR

Tayyip Erdoğan'ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı iken söylediği “Demokrasi bir araçtır. Müslüman'ın laik olması mümkün değildir. Eğer benim emir-komuta merkezim bana Papaz elbisesi giyeceksin diyorsa, Papaz elbisesini giyer, bu şekilde gider görevimi yaparım.” sözlerinin hatırlatan yazar,

Bu sözün de “tarihsel bir gerçeğin ifadesi” olduğunu belirterek şunları yazdı:

“Zaten Bagratuniler, Gürcüler ve Ermeniler içerisine papaz elbisesi giyerek sızmışlardır. Bu söz, Bagratuniler'in Ermeniler arasına sızma mantığının dışa vurumundan ibarettir.”

TAYYİP ERDOĞAN'IN EŞİ EMİNE ERDOĞAN

Kitapta Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan ile ilgili iddialara da yer verildi. Emine Erdoğan’ın, Siirtli Gülbaran ailesinin kızı olduğunun belirtildiği kitapta, Gülbaran ailesi ile ilgili şu ifadelere yer verildi:

“Emine Erdoğan, Siirtli Gülbaran ailesinin kızıdır. Gülbaran ailesinin kökenlerinin dayandığı Siirt'te önemli sayıda Yahudi, Ermeni, Süryani, Nasturi, Keldani ve diğer Hıristiyan unsurların yaşadığı bilinmektedir.(…)

BAGRATUNİ KRALI AŞOT'UN KARDEŞİ NASRA

Emine Erdoğan'ın büyük ninesinin ismi olan Nasra, tarihin derinliklerinden gelen çok önemli bir isimdir. 'li yıllarda yaşayan Bagratuni Kralı Aşot'un kardeşinin adı olan Nasra, yüzyıllar sonra Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'nın eşi olan Emine Erdoğan'ın büyük ninesi Nasra ile tarih sahnesine çıkacaktır. Nasra ismi günümüzde, Güneydoğu, Doğu Anadolu'da Ermeni ve Süryani görünümlü Bagratuniler tarafından yoğun bir şekilde kullanılmaktadır.(…)

YAHUDİ CASUSLUK ÖRGÜTÜ NİLİ

Emine Erdoğan'ın büyük ninesinin ismi olan Nili, kadim Yahudi isimlerindendir. I.Dünya Savaşı'nda Ortadoğu'da Osmanlı Devleti'ne karşı casusluk faaliyetinde bulunan Yahudi terör örgütünün adı da Nili'dir.(…)”

TARTIŞMALAR DEVAM EDİYOR

Erdoğan’ın kökeni ile ilgili tartışmaları daha önce yazar Ergun Poyraz, yazdığı “Musa’nın Çocukları” isimli kitapla gündeme getirmişti. Söz konusu kitap Ergenekon davasına da konu olmuştu. Poyraz için ise mahkeme 29 yıl hapis cezası kararı vermişti.

Yine gazeteci Soner Yalçın “Kayıp Sicil, Erdoğan’ın Çalınan Dosyası” kitabında Erdoğan ailesi ile ilgili detaylı bilgilere yer vermişti. (Odatv)

AğrıailecanlıEmine ErdoğanErgenekonGürcistanİranİsrailistanbulİstanbul Büyükşehir BelediyemahkemeRecep Tayyip ErdoğanRizeSiirtSoner YalçınTAyyip ErdoğanTerörTRABZONTürkiye

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir