Lafı uzatmıyorum. Sözü Konyalı bir arkadaşa bırakıyorum. Şimdi o size anlatacak
İstanbulda yediğim en iyi etli ekmek Kazasker, Erenköyde yapılıyor. Daha iyisine henüz rastlamadım.
-Etli Ekmek, Konyada içi evlerde hazırlanan daha sonra fırına götürülüp pişirilen bir hafta sonu yemeğidir. İstanbuldakilerin aksine yağlıdır.
Her ortamda Pideden ne farkı var? diye sorulur. Bu da bir pide çeşitidir aslında. Mesela Karadeniz pidesinden oldukça farklıdır. İri kıymadan kesilir. İçinde domatesi, biberi ve soğanı boldur. İncedir ve daha hafiftir.
Peki her restaurantta masadaki peçetelikler üzerine tahta koyularak mı servis ediliyor? Hayir. Mesela Konyada öyle değil. Bu tamamen turistik bir icat. Dezavantajları da var. Çabuk soğuyabilir, kuruyabilir.
Ama Konyalılara gittiğiniz zaman sadece etli ekmekle kalmayın. Kebapları da çok güzeldir. Tatlıları da. Benim bu restauranttaki en favori yemeğim tandırdır.
Evet, Konyalı arkadaşım net ifadelerle burayı bu şekilde anlatıyor. Biz ikimiz sonradan gurmeyiz. Şimdi de sözü Gurme Vedat Milora bırakalım. Kuşkusuz o daha iyi anlatacaktır.
Buraya mutlaka gidin.
Söz Milorda
Kazasker’deki bu mütevazı lokantayı iki sene evvel okuyucularıma şiddetle tavsiye etmiştim. Efsunlu denebilecek bir odun kömürlü taş fırınları ve lokantanın başında etli ekmeğin ve gerçek kuzu tandırın nasıl yapılacağını bilen ustaları var.
Fırın küreği ile sıcak sıcak önünüze gelen Konya etli ekmek benim için dünyanın en lezzetli pizza ya da lahmacunundan daha leziz. “Üstüne tereyağı mı sürüyorsunuz?” diye sordum. Değilmiş. Kullanılan etin kalitesinden geliyor o koku.
Izgara domates, sivri biber ve tatlı beyaz soğanla sunulan tandır kuzunun incik, kaburga ve kol kısmından. Elimde top ve tüfek olsa, bizdeki kuzu tandırın porsiyonunu 40 YTL’ye satan ve tandır yaptığını iddia eden lüks lokanta sahiplerini bir sabah evlerinden toplar ve buradaki tandırı zorla onlara yediririm. Gerçeke tandır lezzetinin ne olduğunu herkes görür ve titreyip kendine döner.
Tam yağlı koyun yoğurdu Konya’dan geliyor. O da enfes.
Yemek sonu yer kalırsa künefe de hiç fena değil.
Lokantanın tek kusuru var. Eğer bu yemekleri özlemişseniz, o kadar yiyorsunuz ki aynı gün akşam yemeği yemek mümkün değil. Doydum daha fazla yiyemem derken Osman Tatlı Bey, önünüze yeni bir tabak getiriyor ve burnunuza o kadar güzel kokular geliyor ki bütün direncimiz bir anda sıfırlanıyor.
Babaannem Handan Milor’un ruhu şad olsun. Eve çay içmeye bile gelen misafiri “Canım bir iki çörekten bir şey çıkmaz” diyerek hepsi ev yapımı börek ve çöreklerle öyle bir beslerdi ki ayrılırken misafirler ceket ya da paltolarının dar gelmeye başladığını düşünürlerdi.
Demek ki devir değişiyor ama Konya usulü misafirperverlik ruhu değişmiyor
BeğenYükleniyor