Radyasyon, insanlar için her zaman büyük bir ilgi konusu olmuştur. Keşfedilmesi ve silah haline getirilmesinden bu yana pek çok bilim insanı, radyasyonun canlı organizmalar ve özellikle de insanlar üzerindeki etkilerini araştırmıştır. Radyasyonun canlılar üzerindeki etkilerini tam olarak aydınlatma çabamızın bir sonucu olarak birçok canlı, bu deneyler sırasında acı çekmek zorunda kalmıştır.
Onlarca yıla yayılan bu radyasyon deneyleri, ağırlıklı olarak denek hayvanları üzerinde yapılmıştır; çünkü böyle bir şeyi insanlar üzerinde test etmenin etik bir yolu bulunmamaktadır. Buna nedenle Hiroşima ve Nagazaki'nin bombalanması veya nükleer santraller kazaları gibi büyük nükleer olaylar dışında, radyasyonun insanlar üzerindeki etkisini kontrollü olarak görmenin bir yolu da bugüne kadar tespit edilememiştir.
Tokaimura nükleer kazasından sonra da bilim insanları, patlama sonucu radyasyona maruz kalan kurbanların bu radyasyondan ne kadar etkilendiğini detaylıca inceleme fırsatını bir kez daha yakalamıştır. Felaketin kurbanları arasında Hisashi Ouchi vakasıysa, özellikle öne çıkmaktadır.
Nükleer enerjinin keşfinden bu yana nükleer santraller, doğal kaynaklar açısından fakir olan Japonya için önemli bir enerji alternatifi olarak görülmüştür ve bu santraller, yılında yaşanan Fukushima Nükleer Felaketi'ne dek Japonya'nın elektriğinin yaklaşık %30'unu karşılamıştır.[1] Ancak Fukushima Felaketi sonrasında Japonya'da nükleer elektrik üretimi keskin bir düşüşe geçmiş, sonrasındaki yıllarda bir miktar ilgi geri dönmüş olsa da, 'dan sonra yeniden bir düşüş yaşanmıştır:
Bu yazımızın konusu olan Tōkai'nin Tokyo'dan yaklaşık kilometre uzakta olması ve geniş arazilere sahip olması da onu nükleer enerji üretimi için ideal hale getirdi ve bu nedenle bir dizi deneysel nükleer reaktör ve ardından da ülkenin ilk ticari nükleer santrali olan Tōkai Nükleer Santrali burada inşa edildi. Zamanla nükleer araştırma, deney, üretim ve yakıt üretimi, zenginleştirme ve bertaraf tesisleri sağlamak için Tōkai yakınlarında düzinelerce şirket ve devlet enstitüsü kuruldu. Günümüzde de Tōkai nüfusunun yaklaşık üçte biri, nükleer endüstrinde istihdam edilmektedir.[2]
11 Mart 'de, Tokai köyünde yaşanan ilk nükleer facia, nükleer santrali işleten Güç Reaktörü ve Nükleer Yakıt Gelişitrme Şirketi'nin (PNC) bitümleme tesisinde meydana geldi. Bazen Dōnen Kazası (Jap: "動燃事故" veya "Dōnen jiko") olarak da anılan bu facianın isminde geçen "Dōnen" sözcüğü, PNC'nin Japonca adı olan Dōryokuro Kakunenryō Kaihatsu Jigyōdan'ın kısaltmasından gelmektedir.
Nükleer tesis çalışanları, her zaman olduğu gibi, düşük seviyeli sıvı atıkları depolama amacıyla erimiş asfalt (bitüm) ile kapladı ve katılaştırdı. Ancak o gün, normalden %20 daha az asfalt kullanan yeni bir asfalt-atık karışımı deniyorlardı. Yeni kapatılmış fıçılardan birinde meydana gelen kademeli bir kimyasal reaksiyon, fıçının içinde hâlihazırda sıcak olan maddeleri sabah civarında tutuşturdu ve başlayan yangın, kısa sürede civardaki fıçılara da sıçradı.
Reklamsız Deneyim
Evrim Ağacı'nın çalışmalarına Kreosus, Patreon veya YouTube üzerinden maddi destekte bulunarak hem Türkiye'de bilim anlatıcılığının gelişmesine katkı sağlayabilirsiniz, hem de site ve uygulamamızı reklamsız olarak deneyimleyebilirsiniz. Reklamsız deneyim, sitemizin/uygulamamızın çeşitli kısımlarda gösterilen Google reklamlarını ve destek çağrılarını görmediğiniz, %% reklamsız ve çok daha temiz bir site deneyimi sunmaktadır. Kreosus Kreosus'ta her 10₺'lik destek, 1 aylık reklamsız deneyime karşılık Daha fazla göster
Evrim Ağacı'nın çalışmalarına Kreosus, Patreon veya YouTube üzerinden maddi destekte bulunarak hem Türkiye'de bilim anlatıcılığının gelişmesine katkı sağlayabilirsiniz, hem de site ve uygulamamızı reklamsız olarak deneyimleyebilirsiniz. Reklamsız deneyim, sitemizin/uygulamamızın çeşitli kısımlarda gösterilen Google reklamlarını ve destek çağrılarını görmediğiniz, % reklamsız ve çok daha temiz bir site deneyimi sunmaktadır.
KreosusKreosus'ta her 10₺'lik destek, 1 aylık reklamsız deneyime karşılık geliyor. Bu sayede, tek seferlik destekçilerimiz de, aylık destekçilerimiz de toplam destekleriyle doğru orantılı bir süre boyunca reklamsız deneyim elde edebiliyorlar.
Kreosus destekçilerimizin reklamsız deneyimi, destek olmaya başladıkları anda devreye girmektedir ve ek bir işleme gerek yoktur.
PatreonPatreon destekçilerimiz, destek miktarından bağımsız olarak, Evrim Ağacı'na destek oldukları süre boyunca reklamsız deneyime erişmeyi sürdürebiliyorlar.
Patreon destekçilerimizin Patreon ile ilişkili e-posta hesapları, Evrim Ağacı'ndaki üyelik e-postaları ile birebir aynı olmalıdır. Patreon destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi 24 saat alabilmektedir.
YouTubeYouTube destekçilerimizin hepsi otomatik olarak reklamsız deneyime şimdilik erişemiyorlar ve şu anda, YouTube üzerinden her destek seviyesine reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. YouTube Destek Sistemi üzerinde sunulan farklı seviyelerin açıklamalarını okuyarak, hangi ayrıcalıklara erişebileceğinizi öğrenebilirsiniz.
Eğer seçtiğiniz seviye reklamsız deneyim ayrıcalığı sunuyorsa, destek olduktan sonra YouTube tarafından gösterilecek olan bağlantıdaki formu doldurarak reklamsız deneyime erişebilirsiniz. YouTube destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi, formu doldurduktan sonra saat alabilmektedir.
Diğer PlatformlarBu 3 platform haricinde destek olan destekçilerimize ne yazık ki reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. Destekleriniz sayesinde sistemlerimizi geliştirmeyi sürdürüyoruz ve umuyoruz bu ayrıcalıkları zamanla genişletebileceğiz.
Giriş yapmayı unutmayın!Reklamsız deneyim için, maddi desteğiniz ile ilişkilendirilmiş olan Evrim Ağacı hesabınıza üye girişi yapmanız gerekmektedir. Giriş yapmadığınız takdirde reklamları görmeye devam edeceksinizdir.
Destek Ol
İşçiler, yangını gerektiği gibi söndüremedi ve yangından saçılan duman ve radyasyon nedeniyle alarmlar çalmaya başladı. Bunun üzerine tüm personel binayı tahliye etmek zorunda kaldı. Akşam 8'de, tam da çalışanlar binaya yeniden girmeye hazırlanırken, birikmiş yanıcı gazlar tutuşup patladı. Patlama, pencereleri ve kapıları kırarak duman ve radyasyonun çevreye yayılmasına neden oldu.
Yaşanan facia, Uluslararası Nükleer Olay Ölçeği'nde "3. seviye" olarak derecelendirildi ve hükümetin Bilim ve Teknoloji Ajansı tarafından ülke tarihinde o güne kadar görülen en kötü nükleer kaza olarak tarihe geçti. Olay sırasında 37 personel eser miktarda radyasyona maruz kaldı. Olaydan bir hafta sonra meteoroloji yetkilileri, santralin 40 kilometre güneybatısında alışılmadık derecede yüksek sezyum seviyeleri tespit etti. Nükleer işleme tesisi binasının havadan görüntüleri, yangın ve patlamadan zarar görmüş bir çatı nedeniyle dış dünyanın sürekli radyasyona maruz kaldığını ortaya çıkardı.
PNC yönetimi, uygun denetim eksikliğini örtbas etmek için iki işçiye tesisin tahliyesine yol açan kronolojik olayları yanlış rapor etmelerini emretti.[3] Dōnen liderliği, yangını derhal Bilim ve Teknoloji Ajansı'na (STA) bildirmemişti. Bu gecikmenin nedeni, firmanın yangınla ilgili kendi iç soruşturmasıydı; ancak bu soruşturma yüzünden acil durum müdahale ekipleri olaya yeterince hızlı müdahale edemediler ve çalışanların/ekiplerin uzun süreli radyoaktiviteye maruz kalmalarına neden oldu.
Dōnen tesisi yetkilileri, başlangıçta yeniden işleme tesisini çevreleyen alanda radyasyon seviyelerinde %20'lik bir artış olduğunu bildirdiler; ancak daha sonra gerçek oranın ilk açıklanandan 10 kat daha yüksek olduğunu ortaya çıktı.[4] Tōkai sakinleri, PNC yetkilileri hakkında cezai kovuşturma yapılmasını, şirket liderliğinin yeniden düzenlenmesini ve fabrikanın kendisinin kapatılmasını talep etti. Halkın tepkisini takiben tesis kapatıldı ve Kasım 'de yeniden yakıt işlemeye başlamak üzere açılana kadar kapalı kaldı.[5]
Tōkai Nükleer Santrali'nde meydana gelen ikinci ve çok daha ağır olan nükleer facia (Jap: "東海村JCO臨界事故" veya "Tōkai-mura JCO-rinkai-jiko"), 30 Eylül 'da PNC tesisinden yaklaşık kilometre uzakta, bir yan kuruluş olan Sumitomo Metal Madencilik Şirketi (JCO) tarafından işletilen bir yakıt zenginleştirme tesisinde meydana geldi. Bu, 'deki Fukushima Daiichi Nükleer Felaketi'nden önce Japonya'da meydana gelen en kötü sivil nükleer faciaydı.
Facia sırasında, yakıt olarak kullanılan uranyum karışımı kritik seviyeye ulaştı ve çevredeki nüfusu tehlikeli derecede nükleer radyasyona maruz bıraktı. Yakıt karıştıran üç teknisyenden ikisi hayatını kaybetti. Yapılan incelemeler sonucundaOlaya düzenleyici denetim eksikliği, yetersiz güvenlik kültürü ve uygun olmayan teknisyen eğitimi ve öğretimi neden oldu.
JCO tesisinin ana görevi, uranyum hekzaflorürü, zenginleştirilmiş uranyum dioksit yakıtına dönüştürmekti. Bu, Japonya'nın enerji santralleri ve araştırma reaktörlerinde ihtiyaç duyduğu nükleer reaktör yakıt çubuklarının üretiminin ilk adımıydı.[6] Nükleer yakıtı zenginleştirmek, hassasiyet gerektiren bir iştir ve teknisyenleri aşırı yüksek risklere maruz bırakma potansiyeline sahiptir. Yanlış yapılırsa, nükleer ürünleri birleştirme işlemi, nükleer radyasyon üreten bir fisyon tepkimesini başlatabilir.[7]
Uranyum yakıtını zenginleştirmek için özel bir kimyasal saflaştırma prosedürü gereklidir. Bu prosedürün tanımladığı adımlar, nitrik asit kullanarak uranil nitrat üretmek için az bir miktar uranyum oksit tozunun, spesifik bir çözme tankına gönderilmesini içerir. Daha sonra karışım, özel hazırlanmış bir tampon tankına dikkatlice taşınır. Karıştırılmış bileşenleri içeren tampon tankı, fisyon aktivitesinin kritikliğe ulaşmasını önlemek için özel olarak tasarlanmıştır. Bir çökeltme tankına amonyak eklenir ve bu sayede katı bir ürün oluşur. Bu tank, kalan nükleer atık kirleticilerini de yakalama görevi görür. Son işlemdeyse uranyum oksit, Japonya'nın uzman olduğu ıslak işlem teknolojisinden geçirilerek, izotopları zenginleştirmeksizin, saflaştırılana kadar çözündürme tanklarına yerleştirilir.
Verimliliği artırmak için JCO üzerinde kurulan baskı, şirketin zenginleştirme prosedüründeki birkaç önemli adımı atlamasına ve yasa dışı bir prosedür uygulamasına neden oldu. Teknisyenler süreci hızlandırmak amacıyla ürünü, paslanmaz çelik kovalar kullanarak, bir çökeltme tankına kendi elleriyle ve doğrudan döktüler. Bu süreç, sonraki birkaç saat içinde kontrolsüz nükleer zincir reaksiyonlarını tetikleyen ve yakıtın kritik kütleye ulaşmasına neden olan bir dizi olaya istemeden de olsa katkıda bulundu.
Hisashi Ouchi, 30 Eylül 'da yaşanan Tokaimura Nükleer Santrali kazasında ağır yaralanan 3 çalışandan biriydi. Tokaimura nükleer santralindeki personel, yılının eylül ayının gününe kadar, çözülme zenginleştirilmiş uranyum oksidin nitrik asitle karıştırılması süreçlerini incelemekten sorumluydu. Amaçları, nükleer santral patronlarının 28'inde hazır olmasını istediği bir ürün (ve bir çeşit nükleer yakıt) olan uranil nitratı üretmekti.
Katı zaman kısıtlamaları nedeniyle personel, talep edilen uranil nitratı hızla yaklaşan teslim tarihinde hazır etmek için birçok kısayola başvurdu. Bu, kimyasalın düzgün bir şekilde hazırlanamamasıyla sonuçlandı. Örneğin başvurulan kısayollardan biri, son derece radyoaktif olan kimyasalı elle işlemekti. Operasyonu idare eden deneyimsiz üç kişilik ekip, radyoaktif ürünü nakliye için nükleer yakıta dönüştürmeye çalışırken, belki de kaçınılmaz olan bir hata yaptı.
Karıştırma işlemi sırasında, karışıma bir bileşik eklenmesi gerekiyordu. Deneyimsiz teknisyenler, bu karışıma aslen olması gerekenin 7 katı bileşik ekledi ve bu da çözeltide kontrol edilemeyen bir zincirleme reaksiyonun başlamasına neden oldu. Gama radyasyon alarmları çalar çalmaz, üç teknisyen bir hata yaptıklarını anladılar. Ama onlar için çok geçti.
Her üç teknisyen de ölümcül radyasyon seviyelerine maruz kaldılar: Ouchi, reaksiyona yakınlığı nedeniyle 17 Svradyasyon aldı. Shinohara 10 Sv radyasyona, kazadan birkaç metre uzaktaki bir masada olan Yokokawa ise 3 Sv radyasyona maruz kaldı. 10 Sv'in üzerindeki herhangi bir doz ölümcüldür ve ne yazık ki bu vakada da bu öngörünün doğru olduğu kanıtlanacaktı.
Yeryüzündeki tüm ülkeleri, sınırlarını, başkentlerini, önemli şehirlerini kısaca siyasi durumlarını gösteren Işıksız Siyasi Küreyi hem gerçek bir eğitim materyali hem de şık bir aksesuar olarak kullanabilirsiniz.
Devamını Göster
₺
Satın AlTüm Ürünler
Ölümcül dozda radyasyon alan iki kişiden daha az etkilenen Shinohara, 27 Nisan 'e kadar, yani 7 ay boyunca hastanede kaldı. Teknisyen, maruz kaldığı radyasyonun etkilerine karşı uzun bir savaşın ardından, akciğer ve karaciğer yetmezliğinden öldü. Tokyo Üniversitesi Hastanesi'nde kaldığı 7 ay boyunca, kendisine çok düşük bir başarı ile birkaç deri grefti, kan nakli ve kanser tedavisi uygulandı. Buna rağmen, Shinohara'nın Tokyo Üniversitesi Hastanesi'ndeki zamanı, Ouchi'ninkinden çok daha az acı vericiydi.
Ouchi, Tokyo Üniversitesi Hastanesi'ne ulaştığında, tüm vücudunda radyasyon yanıkları, sıfıra yakın beyaz kan hücresi sayımı ve iç organlarında ciddi hasar vardı. Hastane personelinin müdahalesi olmasaydı, çoktan ölmüştü.
Hastanedeki ilk haftasında, beyaz kan hücresi sayısını artırmanın yanı sıra birçok deri grefti ve kan nakli için devrim niteliğinde kanser tedavisi gördü. Bir haftalık tedaviden sonra doktorlara, acı içerisinde şöyle diyecekti:[8]
Bunu daha fazla yapmak istemiyorum. Tedaviyi unutun gitsin. Ben eve gidiyorum, çıkıyorum buradan. () Ben bir kobay faresi değilim.
Ancak ailesi, ne pahasına olursa olsun doktorların Ouchi'yi hayatta tutmasını istiyordu. Bu nedenle, kendi itirazına rağmen Ouchi'nin tedavisi devam etti. Hastaneye yatışının gününde, Ouchi'nin artık neredeyse cansız bedeni, bir saatten kısa bir sürede üç kez kalp krizi geçirdi. Ailesinin talebi nedeniyle hastane doktorları, her kalp krizinden sonra ona resüsitasyon uygulayarak hayata geri döndürdü. Teknisyen, yatışının ancak gününde, çoklu organ yetmezliğinden öldü.[9]
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'na göre, kazaların nedeni "insan hatası ve ciddi güvenlik ilkeleri ihlali" idi.[10] 'deki olaya neden olan şey, dikkatsiz malzeme taşıma prosedürleri, deneyimsiz teknisyenler, yetersiz denetim ve santraldeki eskimiş güvenlik prosedürleri de dahil olmak üzere, çok sayıda insan hatasıydı. Şirketin açılmasından sonraki 15 yılı aşkın sürede hiçbir sorun yaşanmadığı için, en alt seviyeden en üst seviyeye kadar herkes gardını indirmişti ve facia kaçınılmaz hâle gelmişti.
olayıysa kullanım kılavuzlarının yetersiz yönetiminden, teknisyen ve mühendislerin kalifiye olmamasından ve nükleer kimyasalların işlenmesiyle ilgili uygun olmayan prosedürlerden kaynaklandı. Mühendisler ve işçiler arasındaki iletişim eksikliği, olay ortaya çıktığında raporlama eksikliğine katkıda bulundu. Şirket, olayından sonra hataları düzeltmiş olsaydı, olayı çok daha az yıkıcı olurdu veya gerçekleşmeyebilirdi.
Japonya Fukushima Nükleer Kazası Bağımsız Soruşturma Komisyonu'nun Raporu'ndaki yorumlar, düzenleyici kurumların ve nükleer santral endüstrisinin kendilerine aşırı güven duymasına dikkat çekiyordu. Tokaimura nükleer kazası için de benzer yönetişim başarısızlıkları geçerli olabilir.
Yaşanan nükleer facia nedeniyle 'den fazla fabrika çalışanı, itfaiyeci, acil durum personeli ve vatandaş radyoaktiviteye maruz kaldı. Ekim 'da, JCO, tazminat taleplerini ve etkilenenlerin sorgularını işleme koymak için danışma kabinleri kurdu. Temmuz 'e kadar, 'in üzerinde tazminat davası açıldı ve sonuçlandırıldı. Eylül 'de JCO, radyasyona maruz kalan ve etkilenen tarım ve hizmet işletmelerinden gelen iddiayı çözmek için milyon dolar tazminat ödemeyi kabul etti.[11] Olayın metre yakınında bulunan herkes ve tahliye etmek zorunda kalanlar, gelecekte şirkete dava açmamayı kabul etmeleri şartıyla tazminat aldılar.
yılının Mart ayının sonlarında, Japonya Bilim ve Teknoloji Ajansı, JCO'nun yetki belgesini iptal etti ve böylece JCO, nükleer radyasyonu kötüye kullandığı için kanunla cezalandırılan ilk Japon santral operatörü olarak tarihe geçti. Bu davadan kısa bir süre sonra şirket başkanı da istifası etti. Ekim ayında, JCO'dan altı yetkili, teknisyenleri gerektiği gibi eğitmemek ve güvenlik prosedürlerini bilerek bozmaktan kaynaklanlı profesyonel ihmal ile suçlandı.
Nisan 'de, o sırada üretim departmanı şefi de dahil olmak üzere altı çalışan, ölümle sonuçlanan ihmal suçlamasını kabul etti. Tutuklananlar arasında, uygun prosedürleri denetlemediği gerekçesiyle tutuklanan ve facia sırasında hastanelik olan 3 teknisyenden hayatta kalan tek kişi olan Yutaka Yokokawa da vardı.
JCO Başkanı da şirket adına suçunu kabul etti: Duruşma sırasında jüri, yılındaki bir JCO güvenlik komitesinin prosedürde çelik kova kullanımını onayladığını öğrendi. Ayrıca, yaygın olarak dağıtılan ancak gerekli yetkilendirmeye sahip olmayan tarihli bir kılavuz, çözeltinin yapılmasında kovaların kullanılmasını tavsiye ediyordu. Japonya Bilim ve Teknoloji Ajansı tarafından yayınlanan bir rapor, JCO yönetiminin, onaylanmış nükleer kimyasal işleme prosedürlerine aykırı olmasına rağmen, 'te başlayan bu tehlikeli uygulamaların dönüşüm sürecini kısaltmasına izin verdiğini belirtti.
Japonya'da, bu faciaya yanıt olarak, operasyonel güvenlik prosedürlerini ve üç ayda bir denetim gerekliliklerini şart koşan özel yasalar yürürlüğe konuldu. Bu teftişler, çalışanların ve liderliğin uygun şekilde yürütülmesine odaklandı. Bu değişiklik, nükleer enerji üretimiyle ilgili tüm tesis ve faaliyetlerin hem güvenlik eğitimini hem de kalite güvencesini zorunlu kıldı. 'den başlayarak, Japonya'nın atom ve nükleer komisyonları, nükleer kimyasalların ve atıkların ele alınmasına ilişkin uygun prosedürlere ve güvenlik kültürüne ilişkin kapsamlı eğitime, tesislerin düzenli incelemelerine başladı. Acil durum hazırlık prosedürlerine ve uluslararası kılavuz gerekliliklerine uyum çalışmaları da sürdürüldü.
Ne var ki Japonya, enerji gereksinimlerinin %80'i için büyük ölçüde ithalata bağımlıdır ve bu kıtlık nedeniyle, ülke üzerinde kendi kendine yeten enerji kaynakları üretmeye yönelik artan baskılar süregelmektedir. yılında Japon hükümeti, nükleer enerjiyi ülkenin enerji arz ve talebini güvenli bir şekilde dengeleyebilecek ve üretebilecek önemli bir güç kaynağı olarak adlandıran "Stratejik Enerji Planı"nı oluşturmaya karar verdi.
Bu olay, Japonya'da nükleer enerji üretimine karşı nükleer karşıtı eylemci hareketlere katkıda bulundu. Ülkenin kısıtlı doğal kaynaklarının dışında, ihtiyaç duyulan enerjinin nasıl üretileceğine yönelik adımlar ile, ülke nüfusunun güvenliği arasındaki gerilim devam etmektedir.
Alıntı Yap
Okundu Olarak İşaretle
Paylaş
Sonra Oku
Notlarım
Yazdır / PDF Olarak Kaydet
Bize Ulaş
Yukarı Zıpla
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna GitBu İçerik Size Ne Hissettirdi?
Kaynaklar ve İleri Okuma
Tek kişilik modda oyuncular altı farklı karakteri kontrol etmektedir. Oyunun çoğunda, Birleşik Krallık SAS birliği askeri "Soap" MacTavish yer almaktadır.[5] Bunun yanında oyuncular; Orta Doğu'daki Amerika Birleşik Devletleri Deniz Piyade Kolordusu 1. Keşif Güçleri'nde görevli Çavuş Paul Jackson'ı, oyunun Act 1 bölümünün 5 aşamasında kontrol edebilmektedir. Geçmişe dönük iki bölümde de, SAS birliğinde görevli Yüzbaşı/Teğmen John Price da oynanabilen karakterler arasındadır. Oyunun açılış kısımlarında, isimsiz bir Orta Doğu ülkesinin devlet başkanı olan Yasir Al-Fulani, infaz edilmeden hemen önce oynanabilmektedir. Amerikan Lockheed AC saldırı uçağı görevinde, ısıya duyarlı televizyon operatörü olarak bulunan bir karakter oyunun sadece bir bölümünde, teröristler tarafından kaçırılan bir uçaktaki önemli bir şahsı kurtarma operasyonunda SAS terörle mücadele timine bağlı bir asker ise sadece jenerik sonrası oynanabilen son bölümde oyuncuların kontrolü altındadır.[2][5]