Cumhuriyet ve sonrası dönemde mizah basını hızlı bir evrim yaşar. Otuzlardan altmışların ortalarına kadar yazısız veya altyazılı karikatürler yaygınken altmışların sonundan itibaren Fransalı ve Belçikalı çizerlerin etkisiyle Türkiye’de karikatür şekil değiştirir. Realist, keskin çizgilere sahip altyazılı karikatürler yerini çizgi deformasyonlarıyla dolu, konuşma balonlarıyla bezenmiş bugünkü bildiğimiz karikatür karelerine bırakır.
Bir gazete köşesiyle başlayan ve sonrasında dergi olarak ülkeyi sarıya boyayan Gırgır’ın çıkışıyla karikatür yaygınlaşır. Karikatürün yaygınlaşmasıyla yazar-çizer sayısı da artar ve tek dergiye sığılmaz olur. Yazımızda Türk basın tarihinde önemli bir yere sahip olan Gırgır dergisini ve dergideki ilk ayrılıkları inceleyeceğiz.
Tirajıyla Türkiye’de zirveye oturan ve dünyada en çok satan üçüncü mizah dergisi olan Gırgır, ilk olarak altmışların sonunda Oğuz Aralın Günaydın gazetesinde çizdiği küçük bir köşedir. Bir köşeden yarım sayfaya, sonra tam sayfaya, yılında da yeni kurulan Gün gazetesinde mizah ilavesi olarak karşımıza çıkar. Oğuz Aral’ın karikatürleri ve Aziz Nesin’in yazılarıyla hızla popülerleşen Gırgır, Gün gazetesinden ayrılıp gazetede çıkmış olan sayfaların basılmasıyla bir dergi olarak yayımlanır.
Halkı konu alan Gırgır, karikatürü sergi salonlarından alıp berber tezgahlarına, öğrenci evlerine, üniversite kantinlerine taşır.
Belki de Gırgır’ın tutmasının başlıca unsuru da bu tanımda yatıyor. Mizahla bu tanım arasında bağ kurar araştırmacı: “Mizahın gündelik hayatın içerisindeki pratikleri kullanması onu toplumsal gerçekliğin ifade araçlarından biri haline getirir.”
Hiç kuşkusuz siyaset ve hayat bir arada olunca mizah dergileri büyük tiraj yapmıştır.
“Memleket Mizahında Bir Okul: Gırgır’ bölümünü dikkatle okumanızı isterim.
Gırgır’ın çıkışı, geçirdiği aşamalar, kadrolaşması, çalışma biçimi, siyasete az yer vererek yaşamın diğer yanına ağırlık vermesi, onu bin tiraja götürmüştür.
Yukarıda saydığım ögeleri yakından bildim, yaşadım. Çünkü Oğuz Aral, daha ilkokul döneminden arkadaşımdı. Daha sonra da Hürriyet’te çalıştı. ‘Huysuz İhtiyar’ başlıklı yazıları kitap haline getirdiğinde önsözü benim yazmamı istemişti.
Gırgır’ın sahibi Haldun Simavi idi. Kardeşi Erol Simavi de Semih Balcıoğlu ile Çetin Emeç’i çağırarak bir mizah dergisi çıkarmalarını istedi. Okur anketi sonucunda adı ‘Çarşaf’ oldu.
Gırgırcılar da ‘Fırt’ diye bir dergi yayınlamaya başladılar. Üç derginin tirajı bir ara bine ulaştı.
Demirkol, onlardan sonra yayımlanan dergilerin özelliğini de yerini de inceliyor. Gırgır’ın bazı simgelerine dikkatimizi çekiyor araştırmacı. Bunlardan başlıcası ‘gecekondu’dur.
Televizyon programları üzerine mizah çizgisi de dergiye yansır. Ara başlıklardan biri zamanın özetini şöyle veriyor: “Anne koş Dallas başlıyor.”
Herkes bu televizyon dizisini seyretmek için televizyon başından kalkmazdı.
Çok satan bir dergiyi inceleme masasına yatırdığınızda, toplumun o dönemdeki bütün röntgenini görebilirsiniz. Benim gibi yaşayanlar birçok maddeyi yeniden anımsamışlardır, genç kuşak mizahı bir büyük dergi ekseninde değerlendirecekler. Yazıyı Demirkol’un ‘Sonuç’taki bir cümlesiyle bitireceğim: “Türkiye’de gündelik hayat pratiklerinin geçirdikleri dönüşüm sürecinin Gırgır dergisinin üzerinden incelenmesi gündelik hayat pratiklerinin işleyiş düzenine dair bir çıkarıma da izin vermektedir.”
#Gkhan Demirkol#Gırgır#Doğan Hızlan
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
Limon dergisi ekibinin yılında çıkarmaya başladığı Leman dergisinin 21 Kasım tarihli ilk sayısının kapağı.
Günaydın gazetesinin Asil Nadir tarafından satın alınacağı söylentilerinin yayılmaya başladığı dönemde Oğuz Aral, Gırgır ve Fırt dergilerinin basımının yayıncı kuruluş Günaydın gazetesinin el değiştirmesiyle zor olacağını düşünür. yılında Günaydın gazetesi Asil Nadire satılır ancak Gırgır ve Fırt dergileri Günaydın gazetesinin eski sahibi Haldun Simavide kalır.
yılında Oğuz Aral, Hürriyet grubunun sahibi Erol Simavi ile görüşür. Gırgır ve Fırt dergileri isim değiştirerek Hürriyet grubu bünyesinde çıkarılacaktır. Oğuz Aralın Erol Simavi ile görüştüğü dönemde Gırgırın popüler yazar/çizerleri Hasan Kaçan, Ergün Gündüz, Bülent Arabacıoğlu, Latif Demirci, İrfan Sayar ve Atilla Atalay da Asil Nadirin sahibi olduğu Gelişim Yayınları ile Hıbır isimli yeni bir dergi çıkarmak için anlaşır. Bu anlaşmadan haberi olmayan Oğuz Aral, Hıbır dergisini çıkaran ekibin de yine Gırgır dergisiyle birlikte Hürriyet grubuna geçeceklerini düşünmektedir. Gırgır dergisinin 2 Nisan tarihli sayısından sonra Hıbır ekibi Gırgırdan ayrılır.
30 Nisan da Hürriyet ofset tarafından basılan Gırgır dergisinin sayısında Oğuz Aral, Asil Nadire hitaben bir mektup yazar. Oğuz Aralın yazdığı mektuptan bir bölüm:
()Gırgırı size getirmeleri için onar, yirmişer milyon verdiğiniz çocuklar tuvaletlerde toplantılar filan yaparken yakalandılar. Ve yakalandıkları gece işlerini tamamlayamadan apar, topar kaçmak zorunda kaldılar. Zaten bunlar altı, yedi kişiydiler. Yoksa Bakın biz yokuz. Artık Gırgır almayın diye gazetelere vermeye çalıştıkları ilanlardaki gibi yirmi bilmem kaç kişi değildiler O bile düzmeceydi. Gırgırda yıllardır çizgisi çıkmamış adamlar, getir götür işlerinde çalışanlar, sayfa yapıştırıcıları, Gırgır yazar ve çizeri diye okura yutturulmaya çalışılmıştı.() (Aral,)
Oğuz Aral mektubuyla Asil Nadirden ziyade Gırgır dergisinden ayrılarak Hıbırı çıkaran ekibi hedef almış, dergiden ayrılan 6 kişiye karşı kızgınlığını dile getirmiştir. Oğuz Aralın mektubuna karşılık Hıbır dergisi, 4 Mayıs tarihli ilk sayısında bir mektup yazar. Hıbır ekibinin mektubundan bir bölüm:
(…)Gırgır‘ın tuvaletlerinde toplantı yapıp sonrada apar topar kaçtığımız ihbarı size yanlış aktarılmış Sizi kandırmışlar. Doğrusunu isterseniz, toplantılarımızı Gırgır‘daki çini mürekkebi şişelerinde yaptık! Biz öyle kaka çocuklar değiliz biraderler. İşlerimizi yarım bırakıp kaçma meselesine gelince, ayıptır söylemesi ama 1 Nisanda size mektup bırakıp da ayrıldıktan sonra 7 Nisan‘da çıkan Gırgır dergisi bile bizim çizdiğimiz işlerle doluydu. Biz bile şaşırdık, hâlâ Gırgır’da mıyız acaba diye. Yani ne demeli? Mektubunuzdan bizleri kişi zannettiğiniz anlaşılıyor, lütfen derginin Sayfasındaki künyeyi okuyun, parmak hesabı da yapınca 24 kişi olduğunu göreceksiniz. Ama siz yıllardır Gırgır‘a emek vermiş bu 24 insanı adam yerine koymuyorsanız o başka. (…)(Komisyon,)
Gırgır-Hıbır polemiğinin mizah basını açısından en önemli sonucu yarım milyona yakın tirajlar yakalayan mizah dergilerinin tirajlarının altmış binlere düşmesidir.
6 Kasım tarihinde Haldun Simavi, Gırgır ve Fırt dergilerini Ertuğrul Akbaya satar. Dergilerin yeni sahibi Ertuğrul Akbay 6 Kasım akşamı dergiden bir şeyler çalınıp kaçırılmaması için dergi binasını polis ablukasına aldırır. Binaya kimse giremez ve dergi çalışanlarının özel eşyaları sahiplerine verilmez. Gırgır dergisinin Ertuğrul Akbaya satılması ile Kasım tarihli sayısı derginin asıl çalışanlarının hazırladığı son sayı olur.
Oğuz Aral ve Gırgır çalışanları, adını Aralın kült karakteri Avanak Avniden alan Avni dergisine geçer. Oğuz Aral ve ekibinin ayrılmasının ardından Ertuğrul Akbay Gırgır dergisini, dergide yayımlanmış eski eserleri tekrar basarak ve yeni çizerler alarak yayımlamaya devam eder ancak yılında Gırgır dergisinin popülerliğini yitirmesinin ardından dergi kapanır.
Kaynakça:
Türkiyede çizgi roman üretiminin ele alındığı, senaryosunu Levent Cantekin yazdığı Ali Horzumlu tarafından yönetilen üç bölümlük Çizginin Kahramanları belgeselini de izleyebilirsiniz.
kaynağı değiştir]