eski türk edebiyatı nasıl yazılır / klasik Türk edebiyatı nasıl yazılır | DonanımHaber Forum

Eski Türk Edebiyatı Nasıl Yazılır

eski türk edebiyatı nasıl yazılır

kaynağı değiştir]

Ayrıca bakınız: Divan Edebiyatı

Fuzûlî'nin Divanından bir görünüm.

Divan Edebiyatı her açıdan örnek aldığı İran edebiyatının etkisi altında saray ile medrese çevresinde aydın topluluğun edebiyatı olarak bir gelişim gösterdi.[2] İslami edebiyat, yüksek zümre edebiyatı, havas edebiyatı, saray edebiyatı, enderun edebiyatı, klasik edebiyat, eski edebiyat gibi adlarla da anılan bu edebiyat en yaygın kullanımla Divan Edebiyatı adıyla anılmıştır. Bunun nedeni şairlerin manzumelerini topladıkları eserlere Divan denilmesidir. Divan şiiri kurallarını Arap ve Fars edebiyatından alan aruz vezni ile yazıldı.[1][2]Ziya Paşa 19. yüzyılda, Ahmed Paşa, Necâtî ve Zâtî olmak üzere üç şairi, “Osmanlı şiirine temel koyan üç şair” olarak tarif etmiş ve Ahmed Paşa’yı Şeyhî ile Necâtî arasında yetişen şairlerden en büyüğü olarak kabul etmiştir.[26]

Bazı edebiyat otoriteleri tarafından sadece Azerbaycan sahasının ve Alevi-Bektaşi edebiyatının değil tüm Türk edebiyatının en büyük klasik şairi olarak gösterilen Fuzûlî, Kanunî Sultan Süleyman'ın 1534'te Bağdat seferinden sonra padişaha beş kaside takdim edip himayesine girmeye çalışmıştır. Fuzûlî’nin İstanbullu birtakım şairlerin kendisinden bir Leylâ ile Mecnun hikâyesi yazmasını istemeleri üzerine kaleme almaya başladığını söylediği Leylâ ile Mecnun mesnevisi, klasik Türk edebiyatındaki en önemli lirik yapıtlardan biri olarak kabul edilmektedir.[27][28][29][30] Birçok araştırmacıya göre 16. yüzyıldan itibaren Osmanlı şiiri zirveye ulaşmıştır.[26][31][32][33] Şöhret ve tesiri asırlarca devam eden, klasik Osmanlı şiirine söyleyiş gücü kazandıran ve Osmanlı şiirinin 16. yüzyıldaki en önemli ismi Bâkî, Kanûnî Sultan Süleyman'ın saltanatı sırasında çağının en büyük şairi sayılarak kendisine “Sultânü’ş-şuarâ” unvanı lâyık görülmüştür. Bâkî’nin şöhreti ve eserleri Anadolu ve Rumeli’yi aşıp Azerbaycan, İran ve Irak’tan Hint saraylarına kadar yayılmış bulunmaktaydı.

17. yüzyılda Nâilî Osmanlı şiirinde bir çığır açmış, yeni bir üslupla şiirler kaleme almıştır. Dili ağır olmakla birlikte, şiirinde incelik ve nezaket vardır. Devlet adamları başta olmak üzere toplumun farklı kesimlerini hedef alan [34]hicivlerinden dolayı Sultan IV. Murad tarafından idam edilen Nef'i ise, kasideleri ile kendisinden sonrakiler üzerinde önemli bir tesir bıraktı. Bir kasidesinde İstanbul konuşmasının Arapçadan bile üstün olduğunu mısralarında belirten Nâbi, özellikle şiir ve kültür çevrelerince zamanın şeyhü’ş-şuarâsı olarak kabul edilmiş, büyük bir takdir ve hayranlık görmüştür.

Sultan III. Ahmed devrinin meşhur şairlerinden, neşe ve yaşam dolu şiirleri ile Lale Devri İstanbul'unu anlatan[6]Nedim, 18. yüzyılda Divan şiirinde hem dil hem de içerik bakımından birçok yenilik getirmiştir. İstanbul'da kullanılan konuşma dili ve İstanbul halk söyleyişlerinin birçok örneğini samimi bir hava içerisinde şiirlerinde kullanarak aktarmıştır.[35] Yine 18. yüzyılda yaşamış olan ve Hüsn ü Aşk adlı eseriyle tasavvuf ve sembolizmi bir araya getiren[36]Şeyh Galip, şiirlerinde tamamen orijinal, kendine özgü bir ifade şeklini kullanmıştır. Eserlerinde yüksek seviyede bir İstanbul Türkçes'nin görüldüğü Şeyh Galip'in dili ağır olmakla birlikte yer yer halk ağzındaki söyleyişleri de şiirine almıştır.

Tanzimat'tan sonra Türk şiiri, batı etkisi altında değişip gelişirken yeni edebiyatın temsilcileri (Ziya Paşa, Namık Kemal vs.), divan şiiri geleneğine uygun ürünler de verdiler. Eski şiirin son temsilcileri Encümen-i Şuara adı verilen topluluğun Naili, Fehim-i Kadim gibi şairlerin yolunu izleyen üyeleri Leskofçalı Galip, Yenişehirli Avni, Hersekli Arif Hikmet oldu. Aruz vezninin yerini hece veznine daha sonra da serbest vezne bıraktığı 20. yüzyılda divan şiiri sona erdi ancak Yahya Kemal Beyatlı beyit birimine dayanan bu şiire çağdaş şiirin bütünlüğünü kazandırırken Baki, Neşati, Nedim gibi farklı şairlerin söyleyiş özelliklerinden ve işledikleri konulardan faydalanan ürünler[37] ortaya koydu.

Halk edebiyatı[değiştir

Divan Edebiyatı Nazım (Şiir) Şekilleri/Biçimleri ve Özellikleri

Her edebiyatın kendi bünyesi ve özelliklerine uygun nazım şekilleri vardır. Türklerin islâmiyet’i kabul etmelerinden sonra Türk edebiyatı Arap ve Acem (Fars) edebiyatlarının etkileri altına girmiş, bu arada bu iki edebiyatın nazım şekilleri de benimsenerek kullanılmaya başlanmıştır. Bunlara yanında milli nazım şekilleri olan dörtlüklerin de az çok değiştirilerek ve yeni adlar altında kullanıldıklarını görüyoruz.

Nazım şekilleri, eski edebiyat kitaplarında “Eşkâl-ı nazm” adı altında incelenirdi.

Arap ve İran (Fars) edebiyatlarında ve bu arada Türk edebiyatında nazmın en küçük birimi mısra’dır. Mısra’ları değişik kafiye düzeni içinde ve değişik sayılar da birleşmelerinden ayrı ayrı adlandırılan nazım şekilleri ortaya çıkmıştır.

Nazım biçimlerine geçmeden önce bazı kavramları bilmekte yarar var.

Mısra

Mısra ‘Arapça’da “kapı kanadı, çadır kapısının iki yan parçası” anlamlarına gelir. Nazım terimi olarak da mısra, tam bir aruz kalıbıyla söylenmiş olan beytin yarısına denir. Ya da daha geniş bir anlamda bir nazım parçasını oluşturan her bir satıra mısra adı verilir.

Araplarda ev çadırdır. Çadır kapısının iki yanının bir çadırı meydana getirmesi gibi nazımda da iki mısra bir beyti oluşturur. Bazen nazmın içinde göze çarpan güzelliği ve anlamın dolgunluğu ile dillerde dolaşan bir mısra atasözü gibi kullanılmaya başlar. Böyle mısra’lara Mısra’-ı berceste “sıçramış, fırlamış mısra” adı verilir:

Âvâzeyi bu âleme Dâvud gibi sal
“Bakî kalan bu kubbede bir hoş sadâ imiş” (Bakî)

Çeşm-i insaf kadar kamile mizan olmaz
“Kişi noksanını bilmek gibi irfan olmaz”     (Bursalı Talip)

“Eğer maksûd eserse mısra’-ı berceste kâfidir”
Aceb hayretdeyim ben Sedd-i iskender hususunda (Koca Râgıb Paşa)

Miyân-ı güft-gûda bed-meniş îhâm eder kubhun
“Şecât’at arzederken merd-i kipti sirkatin söyler”   (Koca Râgıb Paşa)

Yukarıdaki tırnak içine alman mısra’lar birer mısra’-ı berceste’dirler. Berceste sözü aynı zamanda bir şiir ya da bir fikri övmek için de kullanılır: Şi’r-i berceste, fikr-i berceste gibi.

Bir manzum parça içinde olmayan veya öteki mısra’lan bütünüyle unutulan, anlamı kendi içinde tamamlanan ve mısra’-ı berceste gibi dillerde dolasan tek mısralara Mısra’-ı âzâde ya da sadece Âzâde denir. Dr. Abdülhak Molla’nın kapısı üzerine yazdırdığı:

“Ne ararsan bulunur derde devadan gayrı”

Kırımlı Rahmî’nin:

“Gün doğmadan meşîme-i şebden neler doğar”

mısraları bu tür âzâde mısra’lardandır. Berceste ve âzâde mısra’ları birbirinden ayırmak oldukça zordur. Bu yüzden edebiyat kitaplarında birinin diğeri yerine kuljanildiği çok görülmüştür.

Ayrıca bir beytin anlam bakımından birbirine bağlı olmayan ya da çok uzak bir anlam ilişkisi bulunan iki mısra’nın her birine Âzâde adı verilmiştir:

“Fikret-i hatt-ı yâr var serde”
“Arzû-yı bahar var serde”     (Nazîm)

Beyit

Beyt Arapça’da “çadır, ev, oda” anlamlarındadır. Nazmda iki mısra bir beyti oluşturur. Beytin ilk mısra’ına Sadr, ikincisine Acûz denir. Bir beytin mısraın birleşmesi gerekli, ama yeterli değildir. Ayrı vezinlerde iki mısra bir beyit halinde birleşemez. Beyt eski kitaplarda çok kere “şi’r” ile eşanlamlı kullanılmıştır.

İki mısra’ı birbirine kafiyeli olan beyitlere Mukaffa, Musarrâ veya Matla’; mısraları kafiyeli olmayan beyitlere de Müfred ya da Ferd” adı verilir:

Dağıtdun hâb-ı nâz-ı yârı ey feryâd neylersün
Edüp fitneyle dünyâyı harâb-âbâd neylersün    (Şeyhülislâm Bahâyi)

Meyhâne mukassi görinür taşradan ammâ
Bir başka ferah başka letâfet var içinde   (Nedim)

Yukandaki beyitlerden birincisi matla’, ikincisi ise mısraları kafiyeli olmadığı için müfred’dir.

Matla sözü daha çok kaside ve özellikle gazelin iki mısra’ı birbiriyle kafiyeli olan ilk beyitleri için kullanılmıştır. Kasidelerde bu matla’dan başka kasidenin içinde söylenen iki mısra’ı kafiyeli beyitlere de matla’ adı verilmiştir. Ayrıca müretteb divanlann sonunda toplanan tek beyit ve mısra’lara da müfred denmiş ve bunlar Müfredat adı altında biraraya getirilmiştir.

Eski edebiyatımızda her beytin bir anlam bütünlüğü vardır. Beytin anlamı kendi içinde tamamlanır. Ama çok az görülmekle birlikte bu kaidenin dışına çıkıldığı da olmuştur. Böyle, bir nazım parçasının içinde anlamı kendi içinde tamamlanmayıp alttaki beyitlere de geçen beyitlerin her birine Merhûn adı verilir. Nefi’nin Sultan Ahmed vasfında söylediği ve Edirne şehrini anlattığı kasidesinin bazı beyitleri bu tür merhûn beyitlere iyi bir örnek sayılabilir. (Prof.Dr. Haluk İpekten, Eski Türk Edebiyatı Nazım Şekilleri)

Divan edebiyatının başlıca nazım biçimleri (=şekilleri) ve türleri şunlardır:

DİVAN EDEBİYATI NAZIM BİÇİMLERİ

Eski Türk edebiyatında kullanılan nazım şekillerini kafiye düzeni ve mısra sayıları bakımından şöyle sınıflandırmak mümkün:

1. Beyitlerle kurulanlar: Gazel, Kaside, Mesnevi, Kıt’a, Müstezat

2. Bentlerle Kurulanlar

     a) Dörtlükten Oluşanlar: Rubai, Tuyuğ, Murabba, Şarkı, Terbi

     b) Musammatlar: Terkib-i bent, Terci-i bent, Muhammes …

A) BEYİTLERLE KURULAN NAZIM BİÇİMLERİ

  • Divan şiirindeki bütün nazım biçimleri “mısra” adı verilen en küçük nazım biriminden doğmuştur.
  • Mısranın terim anlamı şu şekildedir: Aruz vezniyle söylenmiş bir beytin yarısıdır.
  • Beyit ise aruz vezniyle yazılmış iki mısralık nazım biriminin adıdır. Kelime anlamı olarak “çadır, oda, ev” gibi anlamlara gelir.
  • Bir beytin ilk mısrasına sadr, ikinci mısraya ise acuz adı verilir. İki mısranın beyit oluşturabilmesi için temel kriter “vezin birliği”dir.
  • Bir şiirde iki mısrası birbirine kafiyeli olan beyitlere mukaffa, musarra ya da matla adı verilir. Mısraları kafiyeli olmayan beyitlere ise müfret ya da fert adı verilir.

Müfret (fert) beyit öneği:

Çeşm-i bâdâmını itdükçe tahayyül uşşak
Gülşen-i hâtırasında gül-i bâdâm açılur (Bağdatlı Esad, 18.yy)

Mukaffa (=musarra=matla) beyit örneği:

Aradıkça dil-i pür-cûşda ma’nâ bulunur
Ka’r-ı deryâda nice gevher-i yektâ bulunur (Sünbülzâde Vehbî, 18.yy)

Mısra-ı berceste örneği:

Miyân-ı güft-gûda bed-meniş îhâm ider kubhın
“Şecâ’at arz iderken merd-i kıbtî sirkatin söyler” (Koca Ragıp Paşa, 18.yy)

Bu beytin ikinci mısrası söyleyiş özelliği ve düşünsel derinliği ile adeta bir vecize veya bir darb-ı mesel (ata sözü) hâline gelmiş, zamanla birinci mısra unutulmuş ve o şiir sadece o meşhur mısra ile hatırlanır olmuştur. İşte bu tip mısralara mısra-ı berceste adı verilir.

1. GAZEL

Gazel Nazım Biçiminin Özellikleri:

  • En az beş en fazla on beş beyitten oluşan, en yaygın lirik şiir türüdür.
  • Aruzun her kalıbıyla yazılabilir.
  • Âşk, şarap, ayrılık, hasret, zamandan yakınma, felsefi-didaktik düşünceler, din ve tasavvuf gibi konular bu nazım biçimiyle ele alınır.
  • Uyak düzeni “aa, ba, ca, da, …” biçimindedir.
  • İlk beyitine “matla“, ikinci beyitine “hüsn-i matla“; son beyitine “makta” veya “taç beyit“, ondan bir öncekine de “hüsn-i makta” denir.
  • En güzel beyitine “beyt-ül gazel” denir.
  • Şairin adı veya mahlası son beyitte geçer.
  • Gazeller redifleriyle adlandırılır.
  • Konu bakımından Halk şiirindeki koşmaya benzer.
  • Gazellerde genellikle her beyit farklı konudan söz eder. Konu birliği yoktur.
  • Konu birliği görülen gazellere “yek-ahenk gazel” denir. Bütün beyitleri aynı güzellikte olan gazellere “yek-avaz gazel” denir.
  • Dize ortalarında iç uyaklı olan ve dörtlük haline getirilebilen gazellere “musammat gazel” denir.

Örnek:
Bu hüsnile o/ bi – vefa / şöhret-me’ab-ı şivedir.
Hakka ki gün mihr-i semâ / âli-cenâb-ı şivedir.

Meyden midir bu haleti / hep nâz ü fitne adeti
Çeşm-i siyâh-ı afeti / mest-i harâb-ı şivedir. (Danîş)

– Felsefi düşüncelerin dile getirildiği gazellere “hikemi gazel” adı verilir.
– Divan şiirinde en ünlü gazel şairleri şunlardır: “Fuzuli, Nabi, Nedim, Baki, Naili”

2. KASİDE

Kaside Nazım Biçiminin Özellikleri:

  • En az otuz üç, en fazla doksan dokuz beyitten oluşan kaside din ve devlet büyüklerini övmek ya da yermek amacıyla yazılan şiirlerdir.
  • Aruzun değişik kalıplarıyla yazılır.
  • Uyak düzeni gazele benzer: “aa / ba / ca / da /ea”
  • Gazelde olduğu gibi ilk beyte “matla“, son beyte “makta“, en güzel beyte “beyt-ül kasid“, şairin adı veya mahlasının geçtiği beyte “taç beyit” denir.
  • Kasideler adını rediflerinden, uyaklarındaki son ünsüzden veya nesib bölümündeki tasvirlerden alır.
  • En ünlü kaside şairleri şunlardır: “Nefi, Nedim, Fuzuli, Baki…”

Kasidenin Bölümleri:

  • Nesib – Teşbib: Bu bölümde kasideyle ilgisi olmayan tasvirler yapılır (yaz, taş, saray, bahar, bahçe…).
  • Girizgâh: Asıl konuya giriş bölümüdür. Bir veya birkaç beyitten oluşur.
  • Methiye: Allah’ın, peygamberin, padişahın veya önde gelen kişilerin övüldüğü bölümdür.
  • Fahriye: Şairin kendini övdüğü bölümdür.
  • Tegazzül: Kasidenin ölçüsüne uygun olarak araya sıkıştırılan gazeldir.
  • Dua: Bu bölümde kasidenin sunulduğu kişiye sağlık ve zenginlik dilenir.

Not: “Fahriye” ve “tegazzül” her kasidede bulunmayabilir.

Konularına Göre Kasideler:

  • Tevhid: Allah’ın birliğini, varlığını anlatan kasidelerdir.
  • Münacaat: Allah’a yakarışı dile getiren kasidelerdir.
  • Naat: Peygamberi öven kasidelerdir.
  • Medhiye: Devrin önde gelen kişilerini; din ve devlet adamlarını öven kasidelerdir.
  • Hicviye: Devrin yöneticilerini yermek için yazılan kasidelerdir.
  • Mersiye: Önemli birinin ölümünden duyulan acıyı dile getiren kasidelerdir.
  • Cülûsiyye: Padişahın tahta oturması münasebetiyle yazılan kasidelerdir.
  • Sûriyye: Düğün ya da sünnet gibi şenlikleri ele alan kasidelerdir.

Bunların dışında kasidelere, kasidenin nesib bölümünde bahar tasviri yapılmışsa bahariye, kış tasviri yapılmışsa şitâiyye, yaz tasviri yapılmışsa sayfiyye, atların tasviri yapılmışsa rahşiyye, bayram tasviri yapılmışsa lydiyye gibi adlar verilir.

3. MÜSTEZAT

Müstezat Nazım Biçiminin Özellikleri:

  • Artmış, çoğalmış demektir. Gazelin her dizesine, kullanılan ölçüye uymak koşuluyla bir kısa dize eklenerek oluşturulan nazım biçimidir.
  • Kısa dizelere “ziyade” adı verilir.
  • Kısa ve uzun dizeler arasında anlam ilişkisi vardır.
  • Uzun dizeler kendi aralannda, kısa dizeler de kendi aralarında uyaklanır.

Örnek:
Çihre-i zibâsı anun gülşen-i cândur
Halk-ı cihâna
Mâ’i ridâsı sanasın âb-ı revândur
Bâğ-ı cinâna
Mutrib-i devrân ile cânânun elinden
Nây gibi ben
Nâle vü feryâd iderin hayli zamandur
Kevn ü mekâna  (Taşlıcalı Yahya)

4. KIT’A

Kıt’a Nazım Şeklinin Özellikleri:

  •  Parça, bölüm anlamı taşır.
    -Aruzun her kalıbıyla yazılabilir.
    -En az 2 en fazla 12 beyitten oluşur.
    -Dört beyitten fazla olan kıt’alara “kıta-ı kebire” denir.
    -Uyak düzeni xa/xa/xa/xa… şeklindedir.
    -Genellikle “matla” ve “makta” beyti yoktur.

Örnek:
İlm kesbiyle pâye-i rıf’at
Arzû-yı muhal imiş ancak

Işk imiş her ne var âlemde
İlm bir kîyl ü kâl imiş ancak (Fuzûli)

5. MESNEVİ

Mesnevi Nazım Biçiminin Özellikleri:

  • Fars edebiyatından alınan bir nazım biçimidir.
  • Her beyit kendi arasında uyaklıdır. “aa / bb / cc / dd…”
  • Divan edebiyatının en uzun nazım biçimidir. Hikâye ve romanın işlevini görür.
  • Aruzun kısa kalıplanyla yazılır.
  • Aşk, tasavvuf, kahramanlık, savaş gibi konuları işler.
  • Beyitler arasında anlamca bir bütünlük vardır.
  • Bir şairin beş mesneviden oluşan eserler bütününe “hamse” denir. Edebiyatımızda “Ali Şir Nevai, Taşlıcalı Yahya, Nevizade Atayi” hamse sahibi şairlerdir.
  • Edebiyatımızda ilk mesnevi Yusuf Has Hacip’in “Kutadgu Bilig‘ adlı eseridir. Eser, aruzun kullanıldığı ilk eserdir.

Türk Edebiyatının Önemli Mesnevileri:

B) DÖRTLÜKLERLE KURULAN NAZIM BİÇİMLERİ

1. RUBAİ

Rubai Nazım Biçiminin Özellikleri:

  • İran (Fars) edebiyatından alınmış, tek dörtlükten oluşan bir nazım biçimidir.
  • Kendine özgü aruz kalıplarıyla yazılır. (Bunların sayısı 24 kadardır.)
  • Düşüncelerin özlü bir biçimde anlatılması temeline dayalı nazım biçimidir.
  • Genellikle felsefi konular, öğüt, aşk, şarap, din, tasavvuf konulan işlenir.
  • Uyak düzeni “aaxa” biçimindedir.
  • Genellikle mahlas kullanılmaz.
  • En büyük ustası Ömer Hayyam‘dır.
  • Azmîzâde Haleti, sadece rubai yazan tek şair olarak bilinir.
  • Yahya Kemal Beyatlı, Arif Nihat Asya rubaileriyle tanınan şairlerimizdir.

Örnek:
Bir merhaleden güneşle derya görünür
Bir merhaleden her iki dünyâ görünür
Son merhale bir fasl-ı hazandır ki sürer
Geçmiş gelecek cümlesi rüya görünür (Yahya Kemâl)

2. TUYUĞ

Tuyuğ Nazım Biçiminin Özellikleri:

  • Divan şiirine Türk şairlerin kattığı bir nazım biçimdir.
  • Tek dörtlükten oluşur, uyak düzeni maniye benzer.
  • Halk şiirindeki maninin, Dîvan şiirine yansımış biçimi kabul edilir.
  • Konu sınırlaması yoktur, rubaideki konular tuyuğda da vardır. En çok aşk, aşk acısı, şarap konu edilir.
  • Mahlas kullanılmaz. Aruzun sadece “fâilâtün / fâilâtün / fâilün” kalıbıyla yazılır.
    -Rubaiden vezin ve cinas yönüyle ayrılır.
  • Edebiyatımızda en çok tuyuğ yazmış şair Kadı Burhanettin’dir.

Örnek:
Ben seven hûblar içinde şâh imiş
Sanasın yılduz mâh imiş
Ben denize salmışam bir cânumı
Kamu işi başaran Allâh imiş (Kadı Burhâneddin)

C) BENTLERLE KURULAN NAZIM BİÇİMLERİ

Bentlerden oluşan nazım biçimleri şunlardır:

  • Murabba
  • Şarkı
  • Muhammes
  • Müseddes
  • Müsebba
  • Müsemmen
  • Müselles
  • Mütessa
  • Terkib-i Bend
  • Terci-i Bend
  • Muaşşer
  • Taştir
  • Tardiye
  • Tesmin
  • Terbi
  • Tesdis
  • Tetsi
  • Tahmis
  • Tesbi
  • Taşir

1. MURABBA

Murabba Nazım Biçiminin Özellikleri:

  • Dört dizelik bentlerden oluşur. Uyak düzeni aaaa / bbba /ccca … biçimindedir.
  • En az üç, en fazla altı bentten oluşur.
  • Övgü, yergi, din, felsefi konular işlenir.
  • Nedim ve Namık Kemal bu türün başarılı örneklerini sunan şairlerimizdir.

Not: Bir şairin bir gazelinin her beytinin üstüne başka bir şairin ikişer dize eklemesiyle oluşan murabbaya “terbi” denir.

2. ŞARKI

Şarkı Nazım Biçiminin Özellikleri:

  • Divan şiirine Türk şairlerin kattığı bir nazım biçimidir.
  • Halk edebiyatındaki türkünün etkisiyle oluştuğu ifade edilir.
  • Biçim bakımından murabbaya benzeyen şarkılar, genel olarak bestelenmek için yazılır.
  • Dörtlük sonlarında tekrar edilen bölüme nakarat adı verilir. Şarkılar bent ve nakarat bölümlerinden oluşur.
  • Dörtlük sayısı üç ve beş arasında değişir.
  • Genellikle aşk, sevgi, eğlence, kadın ve şarap konuları işlenir.
  • Uyak düzeni genelde abab (aaaa) / cccb / dddb… biçimindedir.
  • Lale devrinde gelişmiş ve yaygınlaşmıştır. Nedim ve Yahya Kemal bu türün önemli şairleridir.

Örnek:
Sevdiğim canım yolunda hâke yeksan olduğum
Iyddir çık nâz ile seyrâna kurbân olduğum
Ey benim aşkınla bülbül gibi nâlân olduğum
Iyddir çık nâz ile seyrâna kurbân olduğum

3. MUHAMMES

Muhammes Nazım Biçiminin Özellikleri:

  • Beş dizelik bentlerden oluşan bir nazım biçimidir.
  • Bent sayısı 4 ile 8 arasında değişmektedir.
  • Muhammes nazım biçimiyle her konu ele alınabilir.
  • Uyak düzeni “aaaaa / bbbba / cccca…” şeklindedir.

Uyarı: Beş dizeli bentlerden oluşan “tardiyye, tahmis, taştir” adlı nazım biçimleri de vardır:

Tardiyye: Muhammesten farkı, başka bir aruz kalıbıyla yazılması ve uyak düzenidir. Tardiyeler “aaaab/ccccb/ddddb…” şeklinde uyaklanır.

Tahmis: Bir gazelin beyitleri önüne üçer mısra ilave edilerek oluşturulan nazım biçimidir. Uyak düzeni “aaaAA/bbbBA/cccCA…” şeklindedir.

Taştir: Genellikle bir gazelin beyitlerinde mısralar arasına üç dize getirilerek oluşturulan nazım biçimidir. Uyak düzeni “AaaaA/BbbbA/CcccA…” şeklindedir.

4. MÜSEDDES: Bentleri altı mısradan oluşan nazım biçimidir.

5. MÜSEBBA: Bentleri yedi mısradan oluşan nazım biçimidir.

6. MÜSEMMEN: Bentleri sekiz mısradan oluşan nazım biçimidir.

7. MÜTESSA: Bentleri dokuz mısradan oluşan nazım biçimidir.

8. MU’AŞŞER: Bentleri on mısradan oluşan nazım biçimidir.

9.TERKİB-İ BENT

Terkib-i Bent Nazım Biçiminin Özellikleri:

  • Bent sayısı 5-10 arasında değişir. Bentleri oluşturan dizeler, genelde gazeldeki gibi uyaklanır.
  • Her bendin sonunda bir vasıta beyiti vardır. Vasıta beyti, her bendin sonunda değişir, bentten ayrı olarak kendi arasında uyaklanır.
  • Vasıta beytinin üstündeki beyitlerin tümüne “terkibhâne” adı verilir.
  • Felsefi ve sosyal düşünceler, zamandan yakınmalar, mersiyeler bu biçimle yazılır.
  • “Kanuni Mersiyesi” terkib-i bent biçiminde yazılmıştır.
  • Bağdatlı Ruhi ve Ziya Paşa bu nazım biçiminin ustalarıdır.

10. TERCİ-İ BENT

Terci-i Bent Nazım Biçiminin Özellikleri:

  • Birçok yönüyle terkib-i bende benzer. Fark şudur:
  • Vasıta beyitleri her bendin sonunda aynen kalır, değişmez.
  • Vasıta beyitlerinin üstündeki beyitlere “terci-hâne” adı verilir.
  • Daha çok Allah’ın varlığı, birliği, kâinatın sonsuzluğu gibi konular işlenir.

TANZİMAT SONRASI TÜRK ŞİİRİNDE KULLANILAN NAZIM BİÇİMLERİ

1. TERZA-RİMA

Terza-rima Nazım Biçiminin Özellikleri:

  • Üçer dizeli bentlerden oluşur. Uyak düzeni aba/ bcb/cdc/ ded …
  • İtalyan şiirinden Fransız şiirine, Fransız şiirinden de Türk şiirine geçmiştir.
  • Türk şiirinde ilk kez Servet-i Fünun‘da Tevfik Fikret tarafından kullanılmıştır.
  • Dante’nin “İlahi Komedya”sı bu nazım biçimiyle yazılmıştır.

Detaylı bilgi için bakınız ⇒ Terza-rima

2. SONE

Sone Nazım Biçiminin Özellikleri:

  • İlk defa Tevfik Fikret ve Cenap Şahabettin‘in şiirimizde kullandığı bu nazım biçimi, İtalyan edebiyatından alınmıştır.
  • İki dörtlük ve iki üçlükten oluşan on dört dizelik bir nazım biçimidir.
  • Uyak düzeni abba / abba / ccd / ede biçimindedir.

Detaylı bilgi için bakınız ⇒Sone

3. TRİYOLE

Triyole Nazım Biçiminin Özellikleri:

  • On mısralı bir nazım biçiminin adıdır.
  • Önce iki mısralı kısım, sonra dörder mısralı iki kısım gelir.
  • Uyak düzeni AB / aaaA / bbbB şeklindedir.

4. BALAD

Balad Nazım Biçiminin Özellikleri:

Batı edebiyatlarında konusunu heyecan verici ya da romantik hikâyelerden alan halk türkülerine, halk şiirlerine “balad” adı verilir. Baladlar bentlerden oluşur. Bent sayısı ve bentlerdeki mısra sayısı bakımından bir sınırlama yoktur. Bent ve mısra sayısı şaire ve anlattığı konuya göre değişebilir. Bu nazım biçimi Türk edebiyatında fazla kullanılmamıştır.

Detaylı bilgi için bkz ⇒Balat

5. SERBEST MÜSTEZAT

Serbest Müstezat Nazım Biçiminin Özellikleri:

  • Hem hece hem de aruzun değişik kalıplarıyla yazılır.
  • Aynı şiirde farklı kalıplar kullanılabilir.
  • Kısa ve uzun dizeler düzenli ve düzensiz sıralanabilir.
  • Uyak düzeni şairin isteğine bağlıdır.
  • Fransa’da sembolizmin yaygın olduğu dönemde gelişmiştir.
  • Tevfik Fikret, Cenap Sahabettin ve Ahmet Haşim‘in sıkça kullandığı bir nazım biçimidir.

Detaylı bilgi için bakınız ⇒Serbest Müstezat

Ayrıca bakınız ⇒

Divan Edebiyatı

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir