eskiden giyilen kıyafetler / Aksaray Yöresel Kıyafetleri – Aksaray e-Şehir Ansiklopedi Projesi

Eskiden Giyilen Kıyafetler

eskiden giyilen kıyafetler

Modanın Tarihsel Evrimi: Orta Çağ ve Statü Göstergesi Kıyafetler

Sürekli bir gelişme, değişme ve başa dönme döngüsünde olan modanın referans aldığı dönemlere yakından bakış. İkinci durağımız; Orta Çağ.

Moda, halihazırda popüler giyim stillerini işaret eder. Her zaman gelişir, değişir ve başa döner. Modadaki her stil ve trend mutlak bir zamandan veya dönemden geri çağırılır. O yüzdendir ki bu evrimin tarihi hakkında fikir sahibi olmak bir hayli önemli ve kıymetlidir.

Bir insan hakkında fikir edinirken onun stilini de öğrenirsiniz. İnsanlık tarihini okurken de modanın tarihine göz atmak kaçınılmazdır.

Bu yazı serisinde modanın referans olarak kullandığı dönemlere yakından bakacağız. Keyifli okumalar…

Modanın Tarihsel Evrimi: Orta Çağ ve Statü Göstergesi Kıyafetler

Yüksek Orta Çağ ve Geç Orta Çağ’da Avrupa giyimi bugün moda olarak düşündüğümüz şeye göre gelişmeye başladı. Kesimler, silüetler ve süslemeler, -kimi zaman Karanlık Çağ olarak da bilinen- Erken Orta Çağ’a göre çok daha hızlı bir ivme ile değişti. Biz bu değişimlere şu an seneden seneye tanıklık etsek de o dönemde bu periyodlar nesilden nesile olacak şekilde idi.

Haçlı Seferleri ve Marco Polo’nun seferleri yeni kültürel etkileşimleri, kumaşları ve teknolojik gelişmeleri Orta Çağ Avrupası ve bu toprakların kıyafetleri ile tanıştırdı.

El eğirmesi yerini çıkrığa ve ayakla kontrol edilen dikey dokuma tezgahlarına bıraktı ve kumaş üretimi bu sayede oldukça sade ve pratik bir şekle büründü.

Ticaretin gelişmesiyle çekici kıyafetler gelişmekte olan orta sınıf arasında yaygınlık kazanmaya ve ulaşılabilir olmaya başladı.

Modanın Tarihsel Evrimi: Orta Çağ ve Statü Göstergesi Kıyafetler

Statü Olarak Kıyafet

Yüksek ve Geç Orta Çağ giyim kuşamı hakkındaki bilgimiz, dönemin sanat eserleri aracılığıyla gelişti. İnsanların stilleri vitraylara, heykellere, tablolara ve yağlı boyalara taşındı.

Sınıf katmanları ve sosyal statüler arasındaki farklılaştırmaya ve kilisenin özellikle kadınlara ne tip kıyafetler giymelerini dikte eden vaazlarına rağmen, tasarımcılar, kıyafetleri işlemenin ve onlara ilginç dokunuşlar kazandırmanın bir yolunu buluyordu.

“Erdeminizi her düğme iliğinizde sergilemeniz yetmez, ayaklarınızı özel eziyet için cehenneme göndermelisiniz.”

Regensburg’dan Berthold, 1220

Modanın Tarihsel Evrimi: Orta Çağ ve Statü Göstergesi Kıyafetler

Yüksek Orta Çağ’da Kadın Kıyafetleri

Haçlı Seferleri’nin amacı, kutsal toprakları Müslümanların kontrolünden almaktı. Dini nedenlerle bu seferlere katılan erkekler aynı zamanda macera ve fırsatların peşindeydiler. Geri dönerken yanlarında kadife gibi yeni kumaşlar ve yeni kıyafet stillerini de beraberinde getirdiler. Siviller, içine militer elementler sinse dahi, bu yeni ve yabancı stili benimsediler.

Kıyafetlerin formu ve oturuşu değişti. Eskiden tunikler dökümlü ve tanımsızken artık hem kadınların hem de erkeklerin vücutlarına daha iyi oturuyor ve daha sıcak bir silüet yaratıyordu. Elbiseler omuzdan bel altına kadar vücut hatlarını takip ediyor, etekler ayrı bir parça olarak bu gövdelere dikiliyordu.

Kollar bir çan gibi genişledi. İçe giyilen tuniklerin kolları ve etekleri daha da uzayarak üst elbisenin içinden yerlere değecek denli abartılı silüetler yaratıldı.

İçe giyilen tunik, kombinezon, ketenden yapılan uzun bir parçaydı. Onun üzerine giyilen parçaya ise pelisson deniyordu. Pelisson üzerine ise daha dökümlü bir bluz giyiliyor ve misafirler karşılanırken bağcıklarla sıkıca bağlanıyordu.

Mücevherli korseler üst sınıf tarafından takılıyordu.

Modanın Tarihsel Evrimi: Orta Çağ ve Statü Göstergesi Kıyafetler

Kadınlar kemerlerinden sallandırdıkları küçük keseler taşıyordu. Eldiven takıyor ve saçlarını çiçeklerle örüyordu. Peçe bir süse dönüştü ve zaman içinde saç aksesuarına evrildi.

Kilise halen kadınların peçeyi tevazuları için takmaları konusunda ısrar etse de, peçeler zaman içinde ipek gibi transparan kumaşlardan üretilir oldu. Dekoratif bitişlerle süslendi veya içinden metalik iplikler geçen bir aksesuar halini aldı.

Yüksek ve Geç Orta Çağ’da düğme kullanımında büyük bir atış oldu. Öncesinde sadece süsleme için kullanılan düğmeler fonksiyonelleşti.

Erken Orta Çağ’da pantolonlar dizin altına deri veya kumaş bantla sarılıyordu. Erkekler halen tunik giymeye devam etse de onları giyme şekillerinde değişim görüldü. Artık tuniklerin, bacak hareketlerini rahatlatması için, yanlardan yırtmaçları vardı.

Modanın Tarihsel Evrimi: Orta Çağ ve Statü Göstergesi Kıyafetler

1200’lerde, moda diyebileceğimiz anlayışta, bir yükseliş görüldü. Eskiden kıyafetler tamamen fonksiyonelken, alışılmışın dışında tasarımlar popülerlik kazandı.

13. yüzyıl ile birlikte ayakkabıların burunları sivrileşti. Kalıpları yumuşak olsa da sağlamlık için uçları yosunla doldurulup desteklendi. Burun uzunluğu o denli abartılı bir boyuta ulaştı ki yetkililer bir ayakkabının burnunun ne kadar uzun olabileceği konusunda tanımlı kurallar koymaya başladı.

Kapüşonlar daha fazla kumaşla ve gereğinden daha uzun tasarlanmaya başlandı.

Şapkalar, Peçeler ve Saç Örtüleri

Haçlı Seferleri ile Orta Doğu’dan taşınan stillerden biri de atkı oldu. Başın üzerinden atılarak yüzün ve boynun etrafından dolanan kumaş parçası ile yaratılan stil, Geç Orta Çağ kadınlarının gösterişli yanlarından biri haline geldi. Üst sınıfa mensup kadınlar işleri daha ilginç kılmak adına şallarının içini rulo yapılmış kumaşlarla destekledi.

Çok ilgi gören ve şatafatın bir sembolü haline gelen saç aksesuarları, Yüksek ve Geç Orta Çağ için en belirleyici parçalardandı. Bir süre sonra içi kumaş pedli şallar, tel çerçevelerle desteklenmeye ve boynuz vari modellerle stilize edilmeye başlandı.

Modanın Tarihsel Evrimi: Orta Çağ ve Statü Göstergesi Kıyafetler

Çağı tanımlayan aksesuarlardan bir diğeri, kafanın arkasına eğik olarak takılan konik şapkalar, hennin, idi.

Aristokrat kesim tarafından çokça saç aksesuarı takanlar arasında, alnın geniş göründüğü illüzyonunu yaratmak için, ön saç diplerinin kazınması yaygınlaştı. Kaşlar tamamen veya kısmen tıraşlıydı.

Erkekler ise, daha çok bir saksıyı andıran, tallish adı verilen şapkaları takıyordu.

Modanın Doğuşu

Yüksek Orta Çağ, Karanlık Çağ’da boşalan şehirlerin yeniden dolmasına sağlayan bir nüfus patlamasına sahne oldu. Ancak 1315-1317 arasında soğuk hava ve çok fazla yağış olarak kendini gösteren Büyük Kıtlık nedeniyle nüfus yeniden düştü. Besin, ürün, tohum ve stok yoksunluğu nedeniyle kitlesel açlık sorunları baş gösterdi ve Avrupa’nın yeniden kendine gelmesi 1325’leri buldu. 1338-1375 arasındaki veba salgını ise nüfusun yeniden düşmesine neden oldu.

İyileşme yavaştı, ancak bu zor zamanlar ekonomide, toplumda ve giyimde yeni değişikliklerin filizlenmesinin önünü açtı. Beller yükseldi ve alçaldı. Kollar küçüldü ve büyüdü. Desenler hem dokuma hem de baskı yöntemi ile belirginleşti.

Modanın Tarihsel Evrimi: Orta Çağ ve Statü Göstergesi Kıyafetler

Geç Orta Çağ’ın modasını belirleyen stillerden biri Gotikler oldu; hem erkekler hem kadınlar için incelik ve uzunluk vurgulandı.

Kıyafetlerde iki renk sıra dışı bir şekilde bir araya getirildi; vücudu merkezden dikey olarak ikiye bölen iki farklı kumaş ile yeni bir stil benimsendi.

Teknoloji ve ticaret avantajları sayesinde şehirler yeniden gelişti ve uluslar büyüdü. Roma’nın düşüşü ve Batı Avrupa’da yükselen sanatsal ve kültürel uyanışla kapanan bu çağ, moda için referans olabilecek pek çok detaya ev sahipliği yaptı.

Orta Çağ’ın Günümüz Modasındaki Yansımaları

Modanın Tarihsel Evrimi: Orta Çağ ve Statü Göstergesi Kıyafetler
Modanın Tarihsel Evrimi: Orta Çağ ve Statü Göstergesi Kıyafetler
Modanın Tarihsel Evrimi: Orta Çağ ve Statü Göstergesi Kıyafetler
Modanın Tarihsel Evrimi: Orta Çağ ve Statü Göstergesi Kıyafetler
Modanın Tarihsel Evrimi: Orta Çağ ve Statü Göstergesi Kıyafetler
Modanın Tarihsel Evrimi: Orta Çağ ve Statü Göstergesi Kıyafetler
Modanın Tarihsel Evrimi: Orta Çağ ve Statü Göstergesi Kıyafetler
Modanın Tarihsel Evrimi: Orta Çağ ve Statü Göstergesi Kıyafetler
Modanın Tarihsel Evrimi: Orta Çağ ve Statü Göstergesi Kıyafetler
Zeynep Özar Berksü

Zeynep Özar Berksü

editörün tüm yazıları

osmanli kiyafetleri

İnsanın örtünme içgüdüsü ve doğal olaylardan korunma ihtiyacıyla doğan ve değişik aşamalardan geçerek bugüne gelen giyim kuşam kültürünün oluşturduğu terimleri de unutmamak gerekiyor. Giyim-kuşamın tarihsel geçmişine tanıklık ederken, bu kültürün oluşturduğu kelimeleri de bilmemiz lazım. Nitekim geniş bir giyim kültürüne sahip olan Osmanlıların, zengin giyim deyimleri de vardı. Bunların içinden günümüze kadar gelen ve bugün… Devamını oku »

Kategori: HAZIR GİYİMMODAEtiketler: Ammame nedir?, Anadoluda eski kıyafet isimleri, Başnak nedir?, Çakşır kıyafet nedir?, Çintemani nedir?, Eski türk kıyafetleri, Eskiden Giyilen Kıyafetler İsimleri, Frenk gömleği nedir?, Hayderi nedir?, Osmanlı Kıyafet İsimleri
en eski kiyafetler

Eski Zamanlarda Giyilen Bayan Kıyafet İsimleri Başa Giyilenler KOFİ:Kenarları çuhaya benzer kumaşla çevrelenmiş, tepesi ise ipek veya benzeri İpliklerle elde edilmiş bir başlıktır. Parçaları ise; Tar denilen tas biçimindeki tahta ya da tenekeden yapılmış malzeme Tarın üstüne geçirilen saçaklı ya da saçaksız fes Kofiye takma saç eklenir ve yanlardan örgüler sarkıtılır. Açık başa önce beyaz… Devamını oku »

Kategori: EL SANATLARIGENEL BİLGİEtiketler: Acem kuşağı nedir, Cemadani nedir, Derpi nedir, Eski zaman giysileri, Eskiden Giyilen Kıyafetler İsimleri, Haşo nedir, Kotik nedir, Osmanlı Kıyafet İsimleri, Poçikli Yemeni nedir, Şam hırkası nedir
osmanli kadin kiyafetleri

Örtünmek ve giyinmek gibi ihtiyaçlar, kumaş dokumacılığının, süslemeciliğin gelişmesini sağlamış, boyama ve desenleme, nakışlarla süsleme işlerini de ortaya çıkarmıştır. Önce dokumacılık denilen iş kolunun ürünleri kumaşlar hem ev tezgâhlarında hem de dokumacı esnafının loncaları içinde üretilmektedir. Giyim, insanların varoluşundan günümüze kadar yemek, içmek kadar elzem olmuştur. Giyinme anlayışı zaman içinde bölgesel değişiklikler göstererek bugüne gelmiştir.… Devamını oku »

Kategori: EL SANATLARIKONFEKSIYONEtiketler: Eskiden Giyilen Kıyafetler İsimleri, Geleneksel Türk Kıyafetleri, Osmanlı dönemi kadın kıyafetleri, osmanlı dönemi kıyafetleri hakkında bilgi, osmanlı döneminde giyilen kıyafetler, Osmanlı giyim kültürü, Osmanlı Kıyafet İsimleri, Osmanlı'da Kadın Giyimi

Kıbrıscık'da geleneksel giyimde, halkın günlük yaşamında kentleşmenin de etkisiyle birlikte çok yavaş olmakla birlikte zaman içinde değişiklikler görülmektedir. Ancak orjinal giysiler bazı evle­rin sandıklarında saklanıp, düğün törenleri gibi önemli günlerde giyilerek yaşatılmaya çalışıl­maktadır. Bazı köylerde ise orjinaline benzeyen örnekleri sadeleş-miş biçimde kullanılmaktadır. Aşağı ve Yukarı Divan diye iki kısma ayrılan ilçe­de ortak özellik taşıyan giysilerin yanı sıra farklı giysilere de rastlanmaktadır. Giysiler insanlarımı­zın duygu ve düşüncelerini, zevklerini, oyalara, nakışlara ve dokumalara aktarılmasından meyda­na gelmiştir. Giysileri üç başlık altında inceleye­biliriz.

 

 

KADIN GİYSİLERİ

Yörede kadın ve kız giyimleri arasında farklı­lıklar görülmektedir. Yukarıdaki resimlerden de anlaşılacağı gibi, kadınlarda başlık olarak tepelik ve çember kullanılırken, kızlarda sadece çevre kullanılmaktadır. Aynı şekilde kadın ve gene kız giyimleri de, kendi içlerinde günlük ve özel gün­lerde giyilen kıyafetler olarak farklılık göstermek­tedir. Gene kızlar genellikle günlük giyimlerinde fistan ve yelek giyerken, özel günlerde sefahir, üç etek ve fermana giymektedirler. Kadınlar ise gün­lük giyimlerinde işlik ve ak göynek giyerken özel günlerde üç etek veya bindallı üzerine fermana giymektedirler. Ayrıca yukarıdaki yöresel kadın giyimi resminde de görüleceği gibi aşağı divan ve yukan divan köylerindeki kadın giyiminde başlıklarda değişiklik görülmektedir.

Başta Kullanılan Giysiler: İlçe ve çevresin­de başta kullanılan kadın giysileri tepelik (takka), çeki, çember veya nakışlı yazma, çevre olarak gö­rülmektedir.

Çevre: Kenarları pul oyalı olan çevreler genellikle gene kızların kullandığı baş örtüsüdür. Çevreler kendinden çiçek desenli ve kenarları pullu ve oyalıdır. Üçgen biçiminde katlanıp, çene altından dolaştırılarak tepeden bağlanır.

Tepelik (Takka): Küçük yassı bir tas biçi­minde gümüşten yapılmış, fes üzerine dikilmesi ve çekinin fes etrafına bağlanmasından oluşan baş giysisinin bütünüdür. Tepeliğin önünde, te­peliğin yapıldığı madenlerden oluşan zincirler ve bu zincirlere bağlı miktarı ekonomik duruma göre değişen gümüş ve altın paralardan oluşan süs takılıdır. (Aşa-ğı divan yöresinde bu paralar fes üzerine sıra halinde dikilir, para sayısı 20 ile 30 arasında değişir.) Tepeliğin önünden sarkan zincirler özgürlüğü ve bağımsızlığı ifade ederken, ucundan sarkan al­tın yada gümüş paraların bolluğunun ise bereketi ifade ettiği söylenmektedir. Kırmızı renkli olan al çekinin amacı fesi tutmak içindir.

Çember: Daha çok yaşlı kadınlar tarafın­dan kullanılan çember, ipekli veya pa-muklu ku­maştandır. Üçgen şeklinde katlanarak iki ucu çene altından dolaştırılıp tepeliğin üzerinden bağlanır veya tepeliğin altından yüzün sol veya sağ tarafi- na sıkıştırılır. Aşağı divanda bunun yerine nakışlı yazma kullanılır. Nakışlı yazmanın etrafı motif­lerle işlenmiş olup, kenarları pullu oyalıdır.

Gövdede Kullanılan Giysiler: Don, iç göy- nek, boylu göynek, fistan, üç etek, işlik, fermana ve sefahir'den oluşmaktadır.

Don: Boylu alaca, alaca bez isimleri veri­len dokuma kumaşlardan veya üzeri çiçek desenli genellikle kırmızı, renkli kumaşlardan yapılan bir şalvar türüdür. Ayak bilekleri ve bele gelen kısım­ları lastik takılarak büzülmüştür. Alaca kuyruklu don, holta don, koca don gibi isimler alırlar.

İç Göynek: Yaka kısmı işlemeli, önden düğmelidir. Beyaz ve beyaz üzerine kırmızı kare­lerden oluşan iç göynek, ev tezgahlarında dokun­muş kumaşlardan yapılır. Kol uzunluğu dirsek­lerle bilek ortasına, etek boyu kalçaya kadardır. Atlet olarak giyilen bir giysidir.

Boylu Göynek (Ataşlık Başı Göynek) :

Yöredeki tezgahlarda, yün tiftik veya pamuklu ip­likten dokunan düz beyaz kumaştan yapılır. Yaka kısmı göğüse kadar açık ve düğmelidir. Kolları bileklere kadar olup, etek boyu diz altın-dadır. Ön kısmı belden eteğe kadar iki sıra halinde iş­lemelidir. Yaka kenarları, etek uçları ve arka kıs­mının bir bölümü değişik motif ve renklerle süs­lenmiştir. İşlemeler yöresel olup, kök boyalarıyla boyanmış ipliklerle yapılmıştır. İşlenen motiflere at nalı, apışaklı, koyun gözü, yılan eğrisi, karalı- boy, çorap boyu, aynalı, güllü işlemeli, kaz ayağı, düzdadı ve oturtma gibi isimler verilir.

Fistan: Kadife, ipek ve polyester gibi ku­maşlardan yapılan ve boylu göyneğin yerini alan bir giysidir. Kollar bileklere kadar uzanır ve man- şetlidir. Önden göğüs hizasına kadar açık ve düğ­melidir. Kırmızı ve yeşil renkler hakimdir.

Sefahir: Gene kızlar tarafından fistan veya boylu göynek üzerine giyilen bir giysidir. Kadife kumaş üzerine işlemeler yapılarak dikilir. Boyu diz üzerine kadar uzanır. Önden tamamen açıktır. Yaka kol ve etek kenarla­rında da işlemeler vardır. Gene kızlar tarafından özel günlerde giyilir.

İşlik: Günlük ya­şamda boylu göyneğin üzerine giyilen işlik, mavi, sarı, kırmızı, yeşil

çuha veya desenli basmadan dikilmektedir. Boyu bel hizasında olup, iç kısmı astarlıdır. İşliğin ön kısmı, kol ve yaka kenarları yün ipliklerle yapıl­mış motiflerle işlenmiştir. Etek uçları boncuklar­la süslüdür. Önden tamamen açık ve düğmelidir. Günlük yaşamda giyilen bir giysidir.

Bindallı : Kıbrıscık'da bindallılar kadife kumaştan yapılmıştır. Lacivert, kırmızı, mor, bordo ve koyu yeşil renk­tedir. Sarı veya beyaz sim ipliklerle işlenmiştir. Ön kısımları boydan boya açık olup, yakaları “V" şeklinde yapılmıstır. Üzerindeki iş­lemeler Türkmen motif­lerini yansıtmaktadır. Kıb- rıscık kadın ve kızların el emeği ile hazırlanmış olan bir giysidir. Günümüzde de çeyiz olarak işlenmek­tedir.

Üç Etek : Yörede allı gutni, mecidiye-li en­tari, altıparmak ve kanatlı entari gibi isimler veril­mektedir. Boyu ayak bileklerine kadar iner. Önü tamamen açık olup, yanlarda ise belden aşağı kadar uzanan yırtmaç vardır. İçi astarlıdır. Göğüs kısmı düğmelidir. Bu düğmeler ağaç parçaları ve zeytin çekirdeklerinden yapılmıştır. Kol ağzında ise elin bir kısmını örtecek kadar çıkıntılar bulu­nur. Bu çıkıntılar üç eteğin üstüne giyilen ferma- nanın altından özellikle gösterilmektedir. eteğin tüm kenarları sim iple süslenmiştir. Ön iki parça­sı giyildikten sonra gümüş kuşakla sıkıştırılabilir. Bu giysi daha çok özel günlerde giyilir.

Fermana (Cepken): Cepkenin çuhadan yapılanına Fermana, kadifeden yapılanına ise salta adı verilir. Giysinin önü, arkası ve bütün ke­narları gümüş sim iplerle işlenir. İçi astarlı ve kol­ları uzundur. Boyu bel hizasındadır. Mavi, siyah ve lacivert renklidirler. Üzerine yapılan motiflere kancalı, kopçalı ve üç toplu gibi isimler verilmek­tedir. Üç eteğin üstüne giyilir. Özel günlerde gi­yilen bir giysidir.

 

Ayakta Kullanılan Giysiler: Kıbrıscık ve çevresinde ayağa giyilen çoraplar tamamen el emeğidir. Yün ve tiftikten yapılır. Yün ve tiftiğin fengere denilen araçla eğrilmesi ile elde edilen iplerden örülür. Çorap örülecek ipler kök boyalar ile boyandıktan sonra beş şiş tekniği ile motifler katılarak örülür. Bilek üstünden diz kapakları­na kadar uzanan çeşitli boyları vardır. Çoraplar örüldükten sonra tahta kalıplara geçirilerek düz­gün şekil alması sağlanır. Bu çoraplarda yapılan motiflere de değişik isimler verilir. Dağınık gül, güllü çorap, mozak gülü, söğüt dalı ve top gül gibi isimler bazılarıdır.

 

Takı ve Aksesuar: Yöre kadınlarında takı ve aksesuar olarak boyun altını ve gümüş kuşak görülmektedir. Boyun altını olarak bir gremse, duruma göre 8-10 tane reşat altını ipe belirli ara­lıklarla dizilmiş halde boyuna takılan takıdır.

Gümüş kuşak bele takılır. Bu kuşak gümüşten yapılmış bakla veya balta denilen parçaların bir kumaş üzerine dizilmiş ve başına işlemeli toka denilen parçanın takılması ile oluşur. Kuşağın to­kası kurbağaya benzer. Kuşaklarda iki çeşit toka kullanılır. Bu nedenle büyük tokalı olanına büyük kurbağa başı kuşak, küçüğüne de küçük kurbağa başı kuşak adı verilir. Eskiden kuşak günlük ya­şamda göynek üzerine takılan takı idi. Şimdi ise sadece özel günlerde kullanılan takıdır.

Şal kuşak el dokuması olup, katlanarak bele arkadan,giysi üzerine bağlanır. Eni 7-10 cm. kalınlığında, bir çok canlı renklerden meydana gelmiştir. Günümüzde halen yaşlı kadınlar tara­fından kullanılmaktadır.

 

GELİN GİYİMİ

Kıbrıscık'da gelin başında fes, tepelik, çeki, uğur çemberi, yeşil çevre, al tütek, aynalı pullu çar kulla­nılır. Gelin giyiminde tek farklılık başta kullanılan giysilerdir.

Gelin kızın saçları genellikle düğün gününe ka­dar uzatılır. Uzatılan bu saçlar sabun ile sertleşti­rilip, kulak arkasına getirilir. Saçın tamamı ince tutamlara ayrılıp, örgü yapılır. Örülen saçların açıl­maması için ucuna cincil örülür ve uçlarına mavi boncuk takılırdı. Eskiden toka olmadığı için bu tür örgü kullanılırdı. Duvak günü saçlara zülüf ve ka­kül kesimi yapılır.

Yeşil Çevre: Kıbrıscık'a özgü bir baş örtüsü­dür. Yemeniden daha kalın dokunmuştur. Çoğun­luğu kırmızı renkli olan çiçek desenler, yeşil çevre­nin dört kenarını dolanır. Ortasında ise beyaz ya da sarı renkte daha küçük desenler bulunmaktadır. Kenarları ise pullu oyalarla süslüdür. İki kenarı, al tüteğin iki kenarı ile dikilerek, uğur çemberinin üstüne başın arka tarafina örtülür.

Aynalı Pullu : Humayın kumaştan üçgen şek­linde kesilerek, üzeri yöre insanları tarafından iş­lenmiştir. Ortasında yuvarlak ayna bulunan aynalı pullu, renkli iplerle oluşturulan püsküllerle süslen­miştir. Genellikle göz alıcı renkler kullanılmıştır. Aynalı pullu gelinin ferahlık, aydınlık gelece­ğinin olması içindir. Aynalı pullu üzerine güneş ışınlarının vurması ve yansımasından dolayı olu­şan parlaklık, çevresine aydınlık verecektir. Ayrıca kendi evinin yaşantısını, gideceği evin yaşantısıyla kaynaştırıp, gelecekte daha iyi yaşam sağlayacağı­na inanılmaktadır.

Çar: Patiskadan yapılmıştır. 120 x 20 cm. ebatındadır. Yörede yapılan işlemeleri, yoğun ola­rak başın üst kısmına gelen bölümde toplanmıştır. İşlemeler sırta doğru inen kısımlarında daha ha­fiftir. Motifleri mavi, pembe, sarı, kırmızı ve yeşil renklerden oluşmuştur. Kenarlarına renkli ip oyası geçirilmiştir.

Al tütek ile yeşil çevrenin birleştiği yerin üzerine örtülür. Aynalı pullunun görülmesi için ön tarafa indirilmez.

        Tepelik ve Çeki : Giyim kısmında incelemiş­tik.

Uğur Çemberi: Özellikle beyaz renklidir. Düz ince pamuklu kumaştan dokunmuştur. Yeme­ niden daha büyüktür. Üçgen şekline getirilerek, te­peliğin üstünden geçirilip, çene altından dolanarak arkadan bağlanır. Kenarları boncuk oyası yapılarak süslenir. Oğlan evine uğur getireceğine inanılır.

Al Tütek: 90 x 90 cm. ebatlarında kırmızı ipekten yapılır. Bu kumaş gelinin yüzünü kapat­mak içindir. Duvaktan sonra gelinin tepeliğine çeki olarak kullanılır. Yeşil çevre ile birlikte gelinin başını kapatır.

Gelinlerin diğer giysileri Kıbrıscık yöresi kadın giysilerinde anlatılan giysilerdir.

 

ERKEK GİYİMİ

Kadınlar geleneksel giysilerini günümüze kadar taşımalarına karşın, erkek giyimleri çok hızlı bir değişim göstermiştir.

Yapmış olduğumuz araştırmalarda geleneksel erkek giysi örneklerine çok nadir oranda rastlan­mıştır. Erkek giysileri yün, tiftik ve dokuma ku­maşlardan tercih edilmiştir.

Başta Kullanılan Giysiler: Geleneksel ola­rak kasket giyilmektedir. Bu gün ise kasket genel­likle yaşlılar tarafindan kullanılmaktadır.

Gövdede Kullanılan Giysiler: Kıbrıscık ve çevresinde gövdeye giyilen giysiler dokuma ku­maşlardan el işi ile yapılmıştır. Erkek giysilerinde gövdede ak göynek, entere, fermana, pantolon, ye­lek, ceket ve kuşak görülmektedir.

Ak Göynek : Düz beyaz kumaştan yapılır. Boyun kısmı açık ve yakasız tek düğ-meli, kolları dirsek hizasında, boyu dizlere kadar inen ve atlet yerine giyilen iç giysidir. Ba-zılarının yaka ve kol­larına işlemeli parçalar dikilir. Bu parçalara gubur adı verilir.

Entere: Alaca bez denilen ve renkli pamuk iplikten dokunan kumaşlardan yapılır. Boyuna çiz­gili veya kareli şekilde dokunur. Yarım dik yakalı (yörede hakim yaka denilmektedir) önleri açık ve düğmeli, kolları uzun, bilek kısımları manşetli bir giysidir. Ak göyneğin üzerine giyilir.

Fermana: Özel günlerde giyilen bir giysidir. (uzunluğu bele kadar olup, sırma iplerle işlenmiş­tir. Bu işlemeler genellikle yaka ve etek uçlarına ya­pılmıştır. Göğüs hizasından bele kadar düğmelidir. Genellikle mavi renklidir.

Pantolon: Yün veya tiftik dokuma kumaş­lardan yapılmaktadır. İlk devirlerde dizekadar uzunluğu olduğu belirtilen pantolonların dizden aşağısını yün çoraplar tamamlardı. Daha sonra ayak bileklerine kadar uzunlukta, cep kısımları yana doğru dik ve geniş, paçaları dar olarak yapılmıştır. Paçaları yırtmaçlı ve düğmeli olan bu modellere İngiliz kiloşlusu adı verilmiştir.

Ceket: Kıl ve yün dokuma kumaşlardan ya­pılmış olup, boyu bel altına kadardır.

Kolları bilek hizasında astarlı ve astarsız bir giy­sidir. Yeleğin veya entarinin üstüne giyilir.

Genellikle kahverengidir.

Kuşak: Kıl dokuma kumaştan yapılır. Eni 15 cm., boyu 2- 3 metre uzunluğundadır. Düz beyaz ve kahverengi renktedir. Bele dolamak için kullanılır.

Ayakta Kullanılan Giysiler: Erkekler genel­likle yün ve tiftikten Örülmüş çorap giyerler. Düz beyaz veya doğal renkli iplerden beş şişle örülen çorapların uzunluğu diz kapağı hizasına kadardır. Genellikle pantolon üzerine çekilerek giyilir. Eski­den çorabın üzerine 5 cm. genişliğinde ve 1 metre uzunluğunda dolak denilen bir parça dokuma ku­maş sarılırdı. Amacı ayağı soğuktan korumak olan dolak, çarıkla birlikte kullanılmıştır. Ayakta ilk zamanlar çarık kullanılmakta idi. Çarığın işlerliğini kaybetmesinden sonra yemeni giyilmektedir. Yemeni üstü deri ve altı köşele olan bir ayakkabı çeşididir.

Aksesuar: Desenli işlemeli kumaşlardan yapılan kenarları oyalı ve pullu para keseleri kullanılmaktadır. Ağız kısmını büzmeye ve bağlamaya yarayan uzun ipler, iplerin her iki yanlarına sarkan uçlarında süs boncukları vardır. Kök boyalarla bo­yanmış kıl ve yün ipliklerden püskülleri vardır. Ge­lin çeyizinde damat ve yakınları için bulundurulur. Saat kösteği de aksesuar olarak kullanılmaktadır.

Aksaray Yöresel Kıyafetleri

Aksaray Yöresel Kıyafetleri
Giyim-Kuşam Kültürü

Maddî kültür unsurları arasında sayılabilecek giysi, kişinin sosyal statüsünün fark edilmesinde oldukça önem taşır. Güzel görünme isteği insanların tümünde var olan içgüdüsel bir dürtüdür. Bu da süslenme ve giyinme yoluyla kendini gösterir. Bununla birlikte, insanlar sadece güzel görünme dürtüsüyle hareket etmemiştir. Dinsel anlayışları, toplumsal benimsemeleri, ekonomik durumlarını, iklimi, doğa koşullarını ve çevresel etkileşim gibi unsurları da göz önünde bulundurmuşlardır.

Giyim-kuşam olgusu; ait olduğu yöreye, yörede etkili olan kültüre, din ve inanç sistemlerini de kapsayacak şekilde bir bütün olarak görülür. Örneğin; Aksaray ili, Güzelyurt ilçesi, Gaziemir köyü Türkmen kökenli Alevi köyü olup, giyim kuşam kültürü Aksaray’ın diğer bölgelerinden farklılık gösterir. Kullanım amaçları, renk ve süsleme özellikleri bakımından giyim parçaları; siyeç/ gümüş tepelik, siğli/ entari, saka, siğli bağı olarak sınıflandırılabilir. Yörede “siğli” ya da entari olarak bilinen ve tek parçadan oluşan geleneksel kadın kıyafeti, ahşap tezgâhlarda pamuk veya ipek iplikle dokunmuştur. Uzun kollu, içi keten kumaşla astarlanmış kıyafetin kenar kısımları tığ ile süslenmiştir (Bkz. Fotoğraf 1).

Farklı renk ve desenleri ile kişinin süslenmesinde önemli bir yere sahip olan kıyafetler, Aksaray kadın ve erkek giyim kuşam kültüründe önemli yer tutar. Aksaray yöresinin giyim kuşamı bölgesel olarak çevre yörelerden etkilenmiştir:  

“O yıllarda Aksaray’da köylü erkekler genellikle dokuma şalvar ile gömlek giyerlerdi. Bellerine kuşak sararlar, yaz ve bahar aylarında üzerlerine ceket kışın ise palto giyerlerdi. Başlarına çoğunlukla keçeden yapılmış şapka, bazen de bezden yapılmış kasket takarlardı. Kadınlar ise genelde çarşaflı olup başlarına fes giyerlerdi. Fesler ailenin varlık durumuna göre boncuklu veya inci ve altınlarla işlenmiş olurdu. Çarşafların rengi çeşitli olmakla birlikte genellikle beyaz patiskadır. 1926–27’li yıllarda çarşaflı kadınların oranı diğerlerine göre yüzde doksan iken bu oran 1930’lu yılların başında yüzde yirmilere kadar gerilemiştir”.

4 Numaralı Niğde Şer’iyye Sicilinde, Aksaray’ın 1893-1895 yılları arasındaki sosyal durum değerlendirmesinde ve tereke kayıtlarında kıyafetlerden söz edilmiştir:  

“Sicilde Aksaray’da o dönemde kullanılan kumaşlar; abâni, basma, meydâni, Amerikan, bükme, ipek, hümâyun, çuka, bez, çul, keten, saten, yün olarak geçmekte olup çeşitliliğin fazlalığı dikkat çekmektedir. Böylece her kesimin kendi olanaklarına göre kullanabildiği kumaşların bulunduğu görülmektedir. Kumaşlardan abâni ve çuka gibi birçoğunu halkın dokuduğu düşünülse de Aksaray dışından ithal edilen kumaş ve kıyafetlere de rastlanmaktadır. Bunlardan meydanî kumaş ve kıyafetlerin yaygın olarak kullanıldığı görülmektedir. Ayrıca Acem şalı, Frenk şalı, Kayseri tülbenti, Rus fanilası, Tosya kuşağı, Tokat yazması, Şam hırka, Amerikan top gibi isimlerinden o dönemde Aksaray’da kullanılan ithal kumaş ve kıyafetler hakkında bilgi sahibi olunmaktadır.

Takıların ise zengin çeşitliliğinin yanından sadece birkaç tereke kaydında bulunması genel olarak ekonomik durumun iyi olmadığının yansıması olarak değerlendirilebilir. Altından olan takılar burma çift, dökme, halhal, küpe, tepelik ve yüzük şeklinde sadece bir tereke kaydında bulunmaktadır. Diğer takılardan kemer, gümüş tarak, gümüş kuşak, sim burma ise farklı tereke kayıtlarında bir defa geçmektedir”.

Başa örtülen yemeni, yemeni altına giyilen fes, fesin etrafını süslemek için yemeni, oyalar ve altın kullanan, kırsal bölgelerde yaşayan, geleneklerine bağlı Aksaray kadınının kıyafetlerini özel günlerde ve gündelik olarak giyip kuşandıkları olarak ayırmak gerekir. Gündelik giyimde sade ve özenli olan Aksaray kadını, özel günlerde son derece özenli ve süslü, “kişilik” adı verilmiş olan kıyafetlerini giyerlerdi. Aksaray kadını bu kıyafetlerini giydiği zaman, ziynet eşyalarını takar, başına iğne oyalı çevre veya yazma örterdi (Bkz. Fotoğraf 2).

Aksaray kadınının günlük giyimi, ev içi giysileridir. Ev içindeki kıyafeti, işlik ve şalvardan oluşur. İşlik ve şalvar, genelde aynı cins kumaştan yapılmıştır. Bununla birlikte başına çevre, yemeni kullanır. Ev içinde fazla süs ve ziynet eşyası kullanmaz. Aksaray erkeği de Aksaray kadını gibi giyim kuşamına oldukça dikkat gösterir. Onun da evde giydikleri ile dışarıda giydikleri farklıdır.

Aslen Aksaray Gülağaç İlçesine bağlı Demirci kasabasından olan edebiyatın büyük ustalarından Mahmut Makal’ın “Bizim Köy” adlı kitabının kapak resimleri için Aksaray’a gelen fotoğraf sanatçısı Ara Güler’in Demirci’de çektiği fotoğraflarda, 1950-60’lı yıllarda Aksaray kadın ve erkek giyim kuşamına dair önemli izler görülmektedir (Bkz. Fotoğraf 3).       

Aksaray’da kılık-kıyafet düzenlemelerinden sonra her ne kadar giyim kuşam biçimi değişmiş olsa da kırsal alanlarda kadın ve erkek giyim kuşam kültüründe yöresel izler hala devam etmektedir. Aksaray Yöresinde Kadın-Erkek Giyim kuşamını; başa giyilenler, sırta veya bedene giyilenler, ayağa giyilenler, takılanlar ve süslemeler olarak sınıflandırabiliriz.

Başa Giyilenler:Fes: Fes başa giyilen bir çeşit şapkadır. Hem erkeklerde hem kadınlarda kullanılırdı. Keçeden yapılır, dokunuşu çorap örgüsüne benzer.  Genellikle kırmızı olup, üst kısmı tepelik, altın ve işleme ile süslenir. Kadını boylu gösteren ve üzerine çeşitli takılar takılabilen fesler, baş süslemesinde Anadolu’nun her yöresinde olduğu gibi Aksaray yöresinde de çok kullanılırdı.  

Aksaray giyim kuşamında fesin üstü basıktır. Fes çuha veya keçeden yapılmış olup, üst bölümü dikişli de olabilmektedir. Kadın feslerinin çevresine çeşitli kumaşlar sarılır. Bu kumaşlar (şifon, pamuklu yazmalar) üzerine iğne takılır ya da oyalar ile süslenirdi. Kadın fesinin üzerine sarılan krep, şifon ya da benzeri kumaşların renkleri ve sayıları da özel anlamlar taşıyabilir. Örneğin kocası ölen dul kadınlar fesin üzerine siyah yazma bağlarlar. Yeni gelinler açık ve canlı renkleri tercih ederler. Genç kızlar beyaz yazma bağlarlar.

Bazı bölgelerde feslerin arkasına boyun kısmını soğuktan ve terden korumak için pazen veya pamuk kumaşlar dikilmektedir. Nazar inancı yaygın olan bölgelerde nazardan sakınmak için bazı fes örneklerinin tepesine nazarlık takıldığı görülmektedir. Bazı örneklerde, fesin alın kısmının sadece yemeni ile sarıldığı görülmektedir (Bkz. Fotoğraf 4).

Fesin alın kısmına, yan yana dizilmiş altın ya da gümüş penezler (paralar) sırmalı şekilde süslenerek takılır (Bkz. Fotoğraf 5).  

Şapka ve Kasket: Şapkalar, tarih boyunca, kıyafetleri tamamlayan bir aksesuar olarak kullanılmasının yanında; cinsiyeti, statüyü, inancı, kullanıldığı dönemi ve gelenekleri yansıtan baş süslemelerindendir. Diğer bütün kıyafetler gibi şapkalar da korunma amaçlı kullanılmaya başlanmıştır. Kasket ise, Fransızca “casquette” sözcüğünden gelmiş, yassı, önü siperli yumuşak erkek başlığıdır. Aksaraylı şapka ustası Mustafa Mollaoğlu mesleği hakkında düşüncelerini şöyle açıklamıştır:

Şapka giysiyi tamamlar, yazın sıcaktan, kışın soğuktan korur. Dünya var olduğu sürece şapka hep olacak. Şapkalar zaman içinde değişikliğe uğradı ama her zaman var oldu. 1960’larda sekiz köşe şapka dikilirken, 70’lerden sonra spor modeller dikilmeye başladı. Sekiz köşeli şapkalar beş köşeli dikilmeye başladı. Daha önce sekiz köşe kasketler ile spor kasket başa baş gidiyordu. 85-90 senelerine gelindiğinde düğmeli modeller başladı” şeklinde ifade etmektedir (Bkz. Fotoğraf 6).

Fes, şapka ve fötr şapka kullanımı, kılık-kıyafet inkılabından sonra daha çok görülmüştür (Bkz. Fotoğraf 7).                             

Başörtüleri: Yemeni, Yazma, Çember veya Çevre: Yemeni kullanımı kadınlarda genellikle desenli, renkli, desensiz olarak görülür. Yemeni örtülmesi yaşlarına göre rengi ve desenleri ile farklılık gösterir. Yaşlı kesim beyaz desensiz ve koyu renk olanları tercih ederlerken, genç nesil daha canlı renkte yemeniler ve bu yemenilerin kenarlarına canlı renkli iplerle örülmüş oya ya da boncuk örgüler kullanırlar. Orta yaş kadınların yemenileri ise daha sade ve kenarlarında tek renk ipten örülmüş boncuk, bazen de oyaların kullanıldığı örnekler görülür.

Oyalı yazmalar, pamuklu, ince dokuma kumaşlardan yapılmaktadır. Fesin üzerine bağlanan yazmanın çevresine renkli ipliklerle ve farklı motiflerle mekik, iğne ya da pul oyası yapılmaktadır. Oyalarda çiçek, yaprak, meyveler, arı, kelebek gibi küçük canlılar işlenmiştir (Bkz. Fotoğraf 8).

Erkek feslerinin alın kısmına yazmadan veya farklı kumaşlardan örtü sarılmaktadır.

Sırta veya Bedene Giyilenler:Şalvar (Kadın Şalvarı): Anadolu’da olduğu gibi, Aksaray kadınının da en belirgin giyim özelliklerinden biri şalvardır. Günümüzde birçok Aksaraylı kadın şalvar giymektedir. Şalvar özelliğini kaybetmemiş, ancak kullanılan kumaş çeşitleri değişmiştir. Genellikle diril, çizgili kumaş, basma ve pazen kumaşlar kullanılmıştır. Şalvarların beli bazen lastikli olup bazen uçkurla bağlanmıştır. Ağları düşük ve ağ parçaları dikdörtgen yapıdadır.

Türk toplumlarında sürekli hareket halinde olan kadın ve erkek için şalvar, günlük yaşamın gerektirdiği hareketliliği en konforlu hale getirecek işlevsel bir giysi arayışı sonucu şekillenmiştir. Şalvar, belden aşağı giyilen bir pantolonun özellikle de ağ kısmının düşürülerek drape ve büzgülerle bollaştırılması sonucu oluşmuştur (Bkz. Fotoğraf 9).                           

Düz renk veya çizgili kumaştan üretilmiş, içi pamuklu ince bir kumaştan astarlanmıştır. Belden ayak bileklerine kadar uzundur. Şalvarın beli uçkurlarla bağlanır. Paçaları ayağın gireceği genişlikte olup, kumaşı boyuna çizgili olduğu için, giyen kişiyi uzun boylu gösterir. Cep ağızları elin rahatlıkla girip çıkacağı biçimdedir. Diril kumaştan yapılan şalvara bazı bölgelerde “Doddiri” ismi de verilmektedir.  

Erkek Şalvarı (Pantolon): Erkekler, pantolon olarak oldukça geniş şalvar giyerlerdi. Günümüzde yaşlı kesim hâlâ şalvar giymektedir. Diz kapağına kadar geniş, ondan sonrası daralan ve ö nden düğmeli şalvar da giyilirdi. Şalvarın bel kısmına şal (kuşak) sararlardı (Bkz. Fotoğraf 10).                   

Don (Kadın ve Erkekler için): Don, dize ya da ayak bileklerine kadar uzanan, değişik ağ kesimleri olan, içe giyilen bir tür giysidir. Patiskadan veya kaput bezinden evlerde dikilirdi.  Eski Türkçede giyilecek her şey “don” adıyla isimlendirilirdi. “Don” kelimesi, ayağa giyilen çamaşır anlamında kullanılmıştır.

İşlik (Gömlek): Yörede en sık rastlanan giyim biçimlerinden biridir. Şalvarla birlikte aynı çizgili kumaştan yapılmaktadır. Eskiden beri “göynek” olarak bilinen ve oldukça kalın olan kıyafetlerin içine giyilen beyaz renkte kıyafetlere “işlik” denir. İşlik, bedene oturur biçimde, dar ve kısa bir gömlektir. Önü açık, yakası, 0 (sıfır) yaka olup, yaka çevresi biye ile çevrelenmiş, belde düğme ile kapanmıştır. Kol ağızları manşetle büzülür. Kollar uzun olur, içi patiska veya benzeri bir kumaşla astarlanır. Manşetler düğme ile kapanır. Kol ağızları pililerle daraltılır. Beden boyu uzun değildir. Belden aşağıya doğru 8-10 cm uzunluğundadır. İşliğin cepkeni de vardır. Yazlık ve kışlık işlikler mevcuttur. İşlik yapımında kullanılan kalın veya ince kadife kumaşların yerini pazen veya basma kumaşlar almıştır. İşlik giyildikten sonra bel kısmına, şal bir kuşak sarılır ve bununda üzerine şalvar giyilip bağlanırdı. Erkekler, dirilden işlik giyerlerdi.

Göynek: Kadın ve erkeklerin giydiği entari şeklinde, diz kapağına kadar uzun olup içe giyilen kıyafetlerdendir. Bu da evlerde ince ve kalın pamuklu kumaşlardan, (patiskadan veya kaput bezi) dikilirdi. Kışın uzun kollu ve kalın olanı, yazın ise kısa kollu ve ince olanı tercih edilirdi. Bazen alt ve üst olarak takım olduğu gibi bazen de elbise tarzında olmaktadır. Gecelik olarak da kullanıldıkları bilinmektedir (Bkz. Fotoğraf 11).  

Aksaray kadını, genellikle özel günlerde ve dışarlık kıyafeti olarak çitari ve kutnu kumaşlardan dikilen uzun kollu önü açık belden itibaren üç parça, üç etek entari, bunun da üzerine kısa kollu önü açık delme yelek veya uzun kollu önü açık işlemeli kadifeden yapılan cepken; salta ya da kısa hırka, alta beli ve paçası lastikli ve paçası işlemeli don veya şalvar giyerlerdi.

Erkeklerin giydiği göynek yakasız olup, önden düğmeli ve adına işlik de denilen kıyafetti. Yakalı olanlar da vardır. Yakaları, dik yakalı olup düğmeleri beyaz ya da siyah olabilmektedir. İnce patiskadan yapılmış ten giysisi üstüne türlü kumaşlardan dikilirdi. Göynek, zamanla, mintan ve gömlek şekline dönüşmüştür.

Yelek (Erkek): Yakasız, yuvarlak, “V” ve dik yakalı, kolsuz, önden düğmeli “delme” ismi verilen yeleği gömleğin üzerine giyerlerdi. Yeleğin önünde saat cebine, köstekli saat zinciriyle asılırdı (Bkz. Fotoğraf 12).

Cepken (Salta): Renkli kadifeden olup üzeri önü düz ve kolları uzun bel hizasında Türk Osmanlı motifleriyle süslü olur. Cepkende en çok görülen renkler koyu kırmızı, lacivert ve siyah renklerdir. Süsler, gümüş veya altın rengi sim sırma ile işlenirdi (Bkz. Fotoğraf 13).

Hırka: Değişik kumaşlardan yapılmış, astarlı, astarla kumaşın arasına pamuk veya yün konularak yorganlanmış, boyu basen hizasında olan bir tür kollu cekettir.    

Üçetek veya entari: ‘V’ biçimli yakası, bol kollu, belden aşağısının biri arkada, ikisi önde olmak üzere üç dilimli olan bir kıyafettir. Dilimlerin kenarı, tığ dantel işi ile işlenmiştir. Eteklerin yanları bele kadar yırtmaçlı önü açık, belden tek düğmeli veya düğmesiz etekleri uzun entarilerdir. Üç eteğin ön uçları arkadan toplanır. Üçetek, eskiden giyilen entari çeşitlerinden biridir.

Entari, Aksaray yöresinde kişilik giysilerinin en önemli parçalarındandır. Entariler, çizgili, düz kumaşlardan yapılabildiği gibi, kadifeden yapılanları tercih edilir. Kadifeden yapılan entarilerde sim ve sırma ile işlenir. Bu işleme “Mıhlama” ismi verilir. Entarinin etekleri ayak bileğine kadar gelir ve önden açık olur. Bazı entarilerin arka etekleri kuyruklu olup, buna “üç peşli” ismi verilir. Bele mıhlama ile gümüş kemer takılır. Entaride ipekli kumaş kullanılırsa “Şetari” ismi verilir ve etekleri simle işlenir (Bkz. Fotoğraf 14).

Özellikle gelin kıyafeti olarak giyilen bindallı elbiseler de uzun, genellikle mor, bordo rengi kadife kumaşlardan dikilir ve altın sarısı veya gümüş renginde kordon tutturma veya sim-sırma işleme desenlerden oluşur. Bindallı elbise üzerine bele çeşitli kemerler takılır.

Bel Kuşağı (Şal): Bel kuşağı veya şal olarak bilinen ve daha çok yaşlı erkek veya kadınların belini soğuktan korumak için beline sardığı üzerinde şal desenlerinin bulunduğu pamuk veya yün malzemeden dokunmuş üçgen şekilli, uç kısımlarında dokuma iplerinden elde edilen saçakların bulunduğu dokuma örnekleridir. Bazı bölgelerde bir bazı bölgelerde ise iki tane kuşak üst üste sarılmaktadır. Üçeteğin altına ve üstüne bağlanabilir. Kadınların kuşakları daha küçük boydadır. Bel kuşağının uzunluğu genellikle 130 ile 150 cm arasında olup, enleri 30 ile 50 cm arasında değişmektedir (Bkz. Fotoğraf 15).

Dizlik: Tek renk kumaş veya renkli kumaşlardan dikilen ve kadınların şalvar üstüne belden bağladıkları dizlikler şalvarın kirlenmesini önlediği gibi kullanan kadınların bağda bahçede veya herhangi bir alanda çanta veya torba olarak kullandığı kıyafetlerdir. Aksaray yöresinde dizlikler kırmızı ve lacivert renk kumaş kombiniyle aplike edilmiş sarmal kare deseniyle çevrelenmiştir. Geçmişte sadece tek renkten dikilen dizlikler, günümüzde renkli kumaşlardan da dikilmektedir. Dizlik üzerinde bele kolan (çarpana) bağlanması da görülür (Bkz. Fotoğraf 16).

Ayağa Giyilenler: Çorap ve patik: Elde iki, üç veya beş şişle yünden, desenli veya desensiz olarak örülür. Halı veya kilim dokumalarda da kullanılan motifler, çorap ve patiklerde de görülmektedir. Öncesinde düz olarak diz kapağına kadar olan çorap örgüler, son yıllarda daha çok tozluk adı verilen kısa konçludur (Bkz. Fotoğraf 17). Çorap ve patiklerde motif olarak uğur böceği, suyolu, koçboynuzu, göz, kelebek, tomurcuk gül, gül, lale, pıtrak, başak, çiçek, serpme, küpeli, zikzak, sarma motifleri kullanılmıştır.  

Ayakkabı: Aksaray yöresinde Anadolu’nun birçok yöresinde olduğu gibi çarık, yemeni, lastik pabuç, mes giyilirdi. Geçmiş dönemlerde çarık, yemeni, sandal ve kunduraya kıyasla hem ekonomik hem dayanıklı hem de sağlık yönünden ayakları terletmemesinden dolayı her mevsimde giyilen bir ayakkabı çeşidi olmuştur. Çarık; “Anadolu köylüsünün en yaygın kullandığı bir ayakkabı çeşididir. İyi terbiye edilmiş manda ve sığır derisinden, dikdörtgen kesilmiş derinin topuğu da kapatacak biçimde ayağa sarılması ve kenarlarından kesilen sırımların bağlanmasıyla oluşturulmuştur” (Bkz. Fotoğraf 18).

Takılanlar ve Süslemeler: Dizi paralar (beşibiryerde), gümüş bilezik, yüzük, gümüş tokalı takılar, son dönemlerde boncuk örme kemerler (Bkz. Fotoğraf 19), erkeklerde, köstekli saat, silahlık ve hamaylı kullanılırdı.

Saç şekilleri: Aksaray kadınlarının saçları uzun ve örgülü olur. Örgüler, belik örgü şeklindedir. Kısa saç, topaç şeklinde de olurdu (Bkz. Fotoğraf 20).

KAYNAKÇA

  • Ak, M. (2017). “Yörüklerde Kadın”, The Journal of Academic Social Science Studies, JASS, Sayı: 58, s. 307-336.
  • Ayhan, F. (2021). “Türk Geleneksel Giyim Kültüründe Şalvar”, Humanities Sciences (NWSAHS), 4C0243, 2021; 16 (1), s. 59-70.
  • Barışta, Ö. H. (1999). “Osmanlı İmparatorluğu Dönemi Türk İşlemeleri”, Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi.
  • Canlı, N. (2014). “Çorum İli Mecitözü İlçesi Yöresel Giysileri ve Folklorik Yapma Bebek Üretiminde Değerlendirilmesi”. Yüksek Lisans Tezi. Ankara: Gazi Üniversitesi. 
  • Coşkun, G. (2020). “Aksaray’ın Son Şapka Ustası Mustafa Mollaoğlu ile Bir Çalışma Örneği: Kasket Yapımı”. Kalemişi. 16, Bahar, s. 87–101.  
  • Hilmi, M. (1931). “Aksaray Tarihçesi”, Aksaray: Aksaray Vilayet Matbaası.
  • Işık, B. (2020). “4 No’lu Niğde Şer’iyye Sicili ’ne Göre Aksaray’ın Sosyal, Hukukî, Ekonomik ve İdarî Tarihine Dair Bazı Tespitler”. Yüksek Lisans Tezi. Aksaray: Aksaray Üniversitesi.
  • Kılıç Karatay, S. ve N. R. Oyman. (2017). “Aksaray İlinde Çorap ve Patik Örücülüğü”, Journal of Awarness, Cilt: 2, Sayı: 3S, s. 103-116.
  • Kılıç Karatay, S. (2020). “Aksaray Yöresi Geleneksel Kadın Kıyafetleri”, Ankara: OECD Studies Conference on Culture and Humanities, s. 202-214.
  • Koca, E. ve T. Vural (2013). “Türk halk Giyim Kuşamında Kullanılan Göynekler” VII. Uluslararası Türk Kültürü, Sanatı ve Kültürel Mirası Koruma Sempozyumu/Sanat Etkinlikleri Bildiriler Kitabı /Bakü-Azerbaycan, 26-29 Haziran, s. 275-284.
  • Koca E. ve F. Koç. (2014). “Kıyafetnameler ve Ralamb’ın Kıyafet Albümündeki 17. Yüzyıl Osmanlı Toplumu Giysi Özelliklerinin İncelenmesi”, Turkish Studies, International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Sayı 9/11, Güz, 371-394.
  • Koç, F. ve R. Çelik. (2015). “Mersin-Mut İlçesi Yörükleri Kadın ve Erkek İç Giyimleri”, Arış Dergisi, Sayı 11, 2015, s. 36 – 52.
  • Koçkar, Tekin M. (2008). “Halk Kültüründe Giyim-Kuşam ve Süslenme Uluslararası Sempozyumu Bildirileri” (1. Baskı). Eskişehir: Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Basımevi.
  • Koraltürk M. (2014). “Elbise-i Osmaniye’yi Tekrar Ele Almak – 4”, Toplumsal Tarih, Aralık, s. 42-53.
  • Küçük, F. (2016). “Aksaray Kültür Evi Örneği ve Barındırdığı Etnografik Ürünler”, II. Uluslararası Sosyal Bilimler Kongresi, Ağrı: Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi, s. 424-437.
  • Mıhladız N. ve M. Şahin. (2019). “Burdur Yöresi Geleneksel Yörük Kadın ve Erkek Kostümü”, Uluslararası Sanad Kongresi 1, 12-14 Aralık 2019, SANAD 2019 Sanat ve Tasarım Eğitim Programları Değerlendirme ve Akreditasyon Derneği, İstanbul: Gece Akademi.
  • Oyman Büken, N.R. (2007). “Burdur Müzesindeki Yöresel Kadın Giysileri, Süsleme ve İşlemeleri”, ICANAS  38 (Uluslararası Asya ve Kuzey Afrika Çalışmaları Kongresi), Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Ankara, s. 989-1010.
  • Özbağı T. ve B. Karaöz. (2008).  “Sivas İli Yöresel Kıyafetlerinden Örnekler”, Halk Kültürü’nde Giyim-Kuşam ve Süslenme Uluslararası Sempozyumu Bildirileri, Eskişehir.
  • Özdemir M. (2012). “Günümüzde Tokat İlinde Çarık Yapımı”, CIU folklor/edebiyat, cilt:18, sayı:69, 2012/1, s. 71-85.
  • Sarıca, A. ve N. Becenen. (2018). “Seçilmiş Örneklerle Edirne Yöresel Erkek Giyimi”, Journal of Institute of Economic Development And Social Researches, Vol:4/Issue:12, 562-572.
  • Şenel, A. (2009). “Burdur Geleneksel Giysileri ve Giysi Aksesuarları”, Burdur: Burdur İl Özel İdaresi Yayını.
  • Tekeli, O. (2019). “Cumhuriyetin İlk Yıllarında Aksaray’da Sosyal ve Kültürel Yaşamda Değişimler”, IV. Uluslararası Aksaray Sempozyumu, Aksaray Üniversitesi Somuncu Baba Tarih ve Kültür Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Yayını, 24-26 Ekim 2019, Aksaray.”
  • Uray, G. (2018). “Alevi Kültüründe İnanç ve Estetik Beğenilerin Geleneksel Kadın Kıyafetlerine Yansıması (Aksaray İli Güzelyurt İlçesi Gaziemir Köyü Örneği)”, IV. Uluslararası Alevilik ve Bektaşilik Sempozyumu,1. Cilt, Ankara Hacıbayram Veli Üniversitesi, Türk Kültürü Açısından Hacı Bektaş-ı Veli Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi, s.649-664.
  • Yetim, F., Köklü, H., Özdemir, M. (2008). “Yeniçağa İlçesi ve Dereköy’de Geleneksel Kadın Kıyafetleri ve Süslemeleri”, Abant İzzet Baysal Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt: 2008-2, Sayı: 17, s. 159-168.
  • Yılmaz, G. (2005). “Tokat Yöresi Folklor Kıyafetleri Üzerine Bir Araştırma”. Yüksek Lisans Tezi. Ankara: Ankara Üniversitesi.
  • Yüce, N. (1994). “Geleneksel Türk Halk Giysileri Terminolojisi (Kadın)”. Yüksek Lisans Tezi. İstanbul: İstanbul Teknik Üniversitesi.
  • Aksaray İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü (yty). Yöresel Kıyafetler, 09.02.2021 tarihinde https://aksaray.ktb.gov.tr/TR-63642/yoresel-giyim.html adresinden alındı.
  • Kasket tanımı, 09.02.2021 tarihinde http://www.lugatim.com/s/kasket adresinden alındı.
  • Aksaray İğne Oyaları, 14.02.2021 tarihinde http://oyalarimiz.com/1187-aksaray-igne-oyalari.html/aksaray-igne-oyalari-3 adresinden alındı.

Madde Yazım Bilgileri
Yazar: Doç. Dr. Naile Rengin OYMAN

Anahtar Kelimeler: Aksaray, Giyim-kuşam, kıyafet, Yöresel Giyim-Kuşam.

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir