evladın baba üzerindeki hakları / DERGÂH: Çocukların Ana-Baba Üzerindeki Hakları - Hutbe - 27 Ocak

Evladın Baba Üzerindeki Hakları

evladın baba üzerindeki hakları

Evladın ana baba üzerindeki hakları

Elbette bu işlerin bazısında direk bir müdahalede bulunmanın bir gereği yoktur. Baba çocuğunu okula gönderince ve yüzücülük ve ok atıcılık öğreten temiz merkezlere gönderince onun hakkına riayet etmiş olur. Temiz ve helal yiyecek hususunda da çok önemli bir görevi vardır. Bu görevi hakkında mümkün olduğu kadar dikkat göstermelidir ki dünya ve ahirette kendisi için bir sorun ortaya çıkmasın.

Eğer bütün okulların yanında spor salonları ve camilerin de olması, ne kadar güzel olurdu! Böylece ülkedeki çocuklar ders okuduktan sonra, yüzücülük ve ok atıcılık öğrenmek için spor salonlarına gider, sonra da şer’i ibadetleri öğrenmek ve ibadette bulunmak için camiye gelirlerdi ve böylece de bedensel ve fikirsel gelişim dengeleri üzere ruhsal ve terbiyevi gelişim gösterirlerdi. Yazmak ve ya genel anlamıyla okuryazar olmak, yüzmek, ok atmak ve helal yemek ülke çocukları için bir güç ve kudret kaynağıdır. Çocuklar bu yüce kuvvetlere sahip oldukları takdirde birçok tehlikeden güvende kalacaklardır. Bu işlerin ardı sıra gitmek gençleri ve çocukları terbiye edecek, onların batıni güçlerini dengeli kılacak, özellikle de şehvet ve içgüdülerini kontrol etmede etkili olacaktır.

Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Evladın baba üzerindeki hakkı, onu güzel bir isimle isimlendirmesi, buluğa erdiğinde onu evlendirmesi ve ona yazmayı öğretmesidir.”

Bir şahıs Allah Resulü’ne (s.a.a), “Çocuğumun üzerimdeki hakkı nedir? ” diye sorunca “İsmini güzel koy, güzel terbiye et ve onu güzel bir yere koy.” diye buyurmuştur.

Hakeza Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Kimin çocuğu evlenme çağına gelir ve yanında onu evlendirecek bir şey bulunur da onu evlendirmezse sonra çocuk için bir günah ortaya çıkarsa bunun günahı babanın üzerine olur.”

Müminlerin Emiri Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Çocuğun, babası üzerindeki hakkı, ona güzel isim vermesi, edebini güzelleştirmesi ve Kur’ân öğretmesidir.”

Ensardan birisi İmam Sadık’a (a.s) şöyle dedi: “Kimin hakkında iyilik yapayım? ” İmam Sadık (a.s) şöyle buyurdu: “Anne ve babana iyilik yap.” O şahıs, “Anne babam ölmüştür” deyince İmam (a.s), “Çocuğuna iyilik yap”buyurdu.

Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Çocuklarınızı üç haslet üzere terbiye ediniz: “Peygamberinize sevgi, Peygamber’in Ehl-i Beyti’ne sevgi ve Kur’ân okumak.”

Allah Resulü’nü (s.a.a) ve temiz Ehl-i Beyti’ni çocuklarına öğretmek, babaların bir görevidir.

Bir çocuk çocukluk çağından itibaren Allah Resulü’nü ve Masum İmamları tanımalıdır ki onları tanıma ve onlara aşk duymakla gelişsin, hayatın tüm alanlarında onların rengine bürünsün, onlardan başkasını hayatında kendine örnek almasın. Şüphesiz insan için en iyi hayır Allah Resulü’ne (s.a.a) ve imamlara (a.s) âşık olmak ve ilâhi evliyalara uymaktır.

İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Çocuk yedi yaşına kadar oyun oynasın, diğer yedi yıl Kur’ân öğrensin ve diğer yedi yıl da helal ve haramı öğrensin.”

Müminlerin Emiri Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Çocuklarınız ilim öğrenmelerini emrediniz.”

Hakeza İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Çocuklarınıza namazı öğretiniz ve buluğ çağına eriştiklerinde de namaz meselesini ciddiye almalarını sağlayınız.”

Allah Resulü’nden (s.a.a) çok önemli üç rivayette şöyle buyurduğu yer almıştır: “Çocuklar anne babasına eziyet edince, onların haklarını zayi etmiş olduğu gibi, babalar ve anneler de çocukların haklarına riayet etmediği takdirde, onların haklarını çiğnemiş olurlar. Anne ve babaların haklarına riayet etmek çocuklara farz olduğu gibi, çocukların anne ve babaların haklarına riayet etmesi de farz ve gereklidir.”

Anne ve Babalar Dikkat Etmelidirler

Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Her kim çocuğunu öperse, Allah onun için bir iyilik yazar; her kim çocuğunu sevindirirse, Allah kıyamet günü onu sevindirir. Her kim çocuğuna Kur’ân öğretirse, anne ve babası kıyamet günü onu çağırır, onlara nurdan iki elbise giydirilir; öyle ki o ikisinin nurundan bütün cennet ehli nurlanır.”

Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Her kimin bir çocuğu varsa, onunla çocuklaşsın.”

Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Her kimin bir kız çocuğu olur da onu edeplendirir ve onu güzel terbiye ederse ve ona öğretir ve öğretimini güzel yaparsa ve Allah’ın kendisine verdiği nimetleri de geniş tutarsa, bu onun için ateşe karşı bir engel ve örtü olmuş olur.”

Allah Resulü çocuklar hususunda şunları tavsiye etmiştir: “İlâhi takvaya riayet ediniz, çocuklarınız arasında adaletle davranınız.”

“Sizin aranızda iyilik, şefkat ve adalet üzere davranılmasını istediğiniz gibi siz de çocuklarınız arasında hediye alma hususunda ayrıcalık gözetmeyin.”

“Allah çocuklar arasında hatta öpme hususunda bile adalete riayet etmenizi istemektedir.”

Allah Resulü bir şahsı iki çocuğundan birini öpüp de diğeriyle ilgilenmediğini gördüğünde ona şöyle buyurdu: “Neden öpme hususunda o ikisinin arasında adalete riayet etmiyorsun? Öpmek istiyorsan her ikisini de öp.”

[]- Nehc’ül-Belâğa, Şerh-i İbn-i Ebi’il-Hadid, c. 18, s.

[]- Mizan’ul-Hikmet, c. 10, s.

[]- a. g. e.

[]- a. g. e.

[]- a. g. e.

[]- a. g. e.

[]- Bihar, c. , s. 98

[]- Mizan’ul-Hikmet, c. 10, s.

[]- a. g. e.

[]- a. g. e.

[]- Bihar’ul-Envar, c. 74, s. 70 ve Mizan’ul-Hikmet, c. 10, s.

Bedir Haber

İnsanların bu dünyada ekonomik imkanları aynı olmadığı için, bütün çocukların da ekonomik yönden aynı şartlar altında yetiştirilmesi mümkün değildir. Ancak çocuğun zaruri olan maddi ve manevi ihtiyaçlarının karşılanması için İslam dini belirli hükümler koymuştur.

Dinimizde Anne ve Babanın çocukları üzerinde sayılmayacak kadar hakkı olduğu gibi çocukların da ebeveynleri üzerinde bir takım hakları vardır ki,bunları bir başlık altında toplarsak şöyle özetleyebiliriz:

1- Çocuğuna islama yaraşır bir isim vermek.
2- İslam tebiyesi üzere yetiştirmek
3- Evlilik Çağına geldiği vakit Müslüman bir hanım veya Müslüman bir erkekle evlendirmek

### Çocuk Hakları

İslâm dini, her hak sahibine hakkını tam olarak ihsan eden ilâhî bir dindir. Bu haklar, varlıkların fıtratlarına, kabiliyet, ihtiyaç ve kapasitelerine göre farklılık arz ederek kendi içinde bir denge oluşturur.

Günümüzden yaklaşık asır önce gelmiş olan bir dinin, toplumun en çok himâyeye muhtaç olan kesimlerinden biri olan çocuklara vermiş olduğu haklar, bugün çağdaş medeniyet seviyemizin (!) bile hâlâ ulaşamadığı bir noktadadır.

### Çocuğun, Allâh’ın bir ihsanı olarak bilinme hakkı

Kur’ân-ı Kerîm’de bazı âyetlerde, câhiliye müşriklerinin kız çocuğu doğduğu zaman yüzlerinin simsiyah kesilecek kadar çok üzüldükleri belirtilir. Hâlbuki kız çocuğunu da, erkek çocuğunu da veren Allah’tır. Üstelik kız veya erkek çocuğundan hangisinin âileye daha faydalı olacağı bilinemez. Peygamber Efendimiz, hiçbir zaman evlatları arasında fark gözetmemiş; doğan her evlâdı için benzer şekilde sevinmiş, evlâdlarını Allâh’ın bir lutfu olarak görmüş, her birinin doğumunun haftasına onlar için akika kurbanı kesmiş ve ziyafet vermiş ve ashâbını da buna teşvik etmiştir.

### Yaşama hakkı

İslâmiyet, her şeyden önce çocuğun hayatının korunması üzerinde durur ve çocukların öldürülmesini yasaklar.

### Kur’ân-ı Kerîm’de:

“Çocuklarını cehâletle, düşüncesizlikle öldürenler, mutlaka hüsrandadırlar.” (el-En’am ) buyrulmuştur.
Yine başka bir âyette “Evlatlarınızı, fakirlik korkusuyla öldürmeyin. Onları da, sizi de biz rızıklandırırız. Hakikat, onları öldürmek büyük bir suçtur.” **(el-İsra, 31)** buyrulmaktadır.

### Helâl rızık hakkı

Rûhumuzun ve bedenimizin gelişiminde en temel unsur, helâl lokmadır. Bu, çocuğun babası üzerindeki en önemli haklarından biridir. Bu sebeple

### Hadîs-i şerîfte:

“Çocuğun babası üzerindeki haklarından birisi de onu yalnızca temiz şeylerle rızıklandırmasıdır.” buyurulmuştur.

### Süt emme hakkı

Süt devresi, çocukların biyolojik ve psikolojik gelişimleri için en önemli safhalardan birisidir. İnsanın, insânî vasıfları alması için en temiz gıda, yine insan sütüdür. Kur’ân-ı Kerim, bunun önemini iki âyet-i kerime ile vurgulamıştır:

“Emzirmeyi tamamlamak isteyen (baba) için, anneler, çocuklarını iki tam yıl emzirirler. Onların örfe uygun olarak beslenmesi ve giyimi, baba tarafına aittir.” **(el-Bakara, )**

Hadîs-i şerifte de şöyle buyrulur;

“Bebek için annesinin sütünden daha hayırlı süt yoktur.” **(Müsned-ü Zeyd, s. )**

### Güzel isim hakkı

İslâmiyet, isim koymaya ehemmiyet atfetmekle kalmaz, güzel isim konulması hususunda ısrar eder. Peygamber Efendimiz, çocuğun doğumunun yedinci gününe kadar isim verilmesi ister, kendisi de daha ilk gün koymaya gayret ederdi. Bir hadîs-i şerîfinde bunun önemine binâen şöyle buyurmuşlardır:

“Çocuğun babası üzerindeki hakları, ismini ve edebini güzel yapmasıdır.”** (Suyûtî, el-Câmi’u’s- sağîr, 2, , )**

### Başka bir hadîs-i şerîfte ise:

“Siz, kıyamet gününde kendi isimleriniz ve babalarınızın isimleriyle çağrılacaksınız, öyle ise isimlerinizi güzel kılın.” **(Ebû Dâvud, Edeb, 70)** buyurmuşlardır.

### Hitan (Sünnet olma) hakkı

Hazret-i İbrahim ile başladığı belirtilen sünnet olma hakkı, erkek çocuğun mendup haklarından biridir. Çocuk, doğumunun ilk haftasından itibaren büluğa ermeden sünnet edilmelidir. Bu, farz olmasa da kuvvetli bir sünnet, ayrıca sıhhat için güzel bir davranıştır.

### Oyun hakkı

Çocuğun, gerek bedenî, gerekse aklî ve hatta rûhî gelişimi için oyun çok önemlidir. Eski ve yeni bütün terbiyeciler, bu hususta ittifak ederler. Peygamber Efendimiz çocukların oyun oynaması ve oynatılması hususunda tavsiyelerde bulunmuştur. Bir Hadîs-i şerîfinde:

“Çocuğu olan, onunla çocuklaşsın.” **(Kenzul-Ummâl)** buyurmuştur.

Kendisi de terbiyesi altında olan torunlarını ve diğer çocukları dilini çıkarmak, dizlerinden göğsüne kadar yürütmek, sırtına bindirmek, yüzlerine su püskürtmek, saçlarından hafifçe tutup asılmak, çeşitli güzel isimler takmak gibi muhtelif şekillerde eğlendirdiği rivâyet edilmektedir. Efendimizin hizmetinde olan Hazret-i Enes, Rasûlullâh’ı **“çocuklarla şakalaşma (ve onları eğlendirme de) insanların en ileri olanı”** diye tavsîf eder.

Terbiyesi altında olan çocukları, akranları ile oynamak üzere sokağa saldığı, sokaktan geçerken onlara selâm verdiği, çocukların toprak üzerinde oynamaları hususunda **“Toprak, çocukların ilkbaharıdır.”** buyurduğu rivâyetleri bize kadar gelmiştir.

Ayrıca İslâm âlimlerinden İmâm-ı Gazâlî ve diğer terbiyeciler, çocuğa eğlence imkânı tanınmadan devamlı dersle meşgul edilecek olursa, **“kalbinin ölüp, zekâsının söneceğini”** belirtirler.

### Büluğ yaşından önce dövülmeme hakkı

İslâm dini nazarında büluğ çağına kadar çocuk cezâî ehliyete sahip değildir. İşlediği suç sebebi ile büyükler gibi cezalandırılamaz. Peygamber Efendimiz bu hususta şöyle buyurmuştur:

“Büluğa erinceye kadar çocuktan, uyanıncaya kadar uyuyandan, sıhhat buluncaya kadar mecnundan kalem kaldırılmıştır. (İşledikleri suç yazılmaz)”** (Ebû Davûd, Hudûd, 17)**

İslam âlimleri sekiz yaşına kadar çocukların dövülmemesi hususunda görüş birliğinde bulunmuşlardır. Sekiz yaşından sonra, doğruyu ve yanlışı ayırt edebildikleri **“temyiz yaşı”** başladığından bu yaştan büluğa kadar devrelerinde çocuklar yaptığı hatalarda önce uyarılmalı, hâlâ devam ederse azarlanmalıdır. Bu da onun edeplenmesi içindir.

### Güzel terbiye edilme hakkı

**Âyet-i kerîmede buyrulur:
**
“Ey îmân edenler! Nefislerinizi ve âilelerinizi, yakıtı taşlar ve insanlar olan ateşten koruyun!” **(et-Tahrîm, 6)**

**Peygamber Efendimiz de buyurmuştur:
**
“Bir baba, evlâdına güzel terbiyeden daha güzel bir mîrâs bırakamaz!”

### Eşit muâmele hakkı

Çocuk terbiyesinde Peygamber Efendimizin titizlikle üzerinde durduğu bir husus da çocuklar arasında eşit muâmele yapılmasıdır. Çocuklara yapılan farklı muâmeleyi, “zulüm” olarak bildirmiştir.

Bir gün sahabeden Numan bin Beşir (r.a.), çocuklarından sadece birisine bağışta bulunmuş, diğer evladını ise bundan mahrum bırakarak, Peygamber Efendimiz’in de bu bağışa şâhit olmasını istemişti.

Efendimiz sallâllâhu aleyhi ve sellem ise ona:

“-Çocuklarının arasını eşit tut! Bunu geri al! Beni şâhit kılma; ben cevre (zulme) şehâdette bulunmam. Bu doğru değil, ben ancak hakka şehâdet ederim.” **(Ebû Dâvud, Sünen, İcârât, 47; Müslim, Hibât, 10, 14, 19) **buyurmuştur.

Ahmet bin Hanbel’den gelen bir rivayette ise, Efendimiz:

**“Çocukların, senin üzerindeki haklarından biri, onlara eşit davranmandır.” **buyurmuşlardır.

Bu hadislere dayanan âlimler, çocuklar arasında, bir ebeveynin “ihsan ve atiyyeden tut, öpücüğe varıncaya kadar, zâhire akseden her şeyde eşit davranmasının şart olduğu” hükmüne varmışlardır.

### Farz-ı Ayn ilimleri öğrenme hakkı

Bir baba, çocuğuna, **“zarûrât-ı dîniyye”**yi, yani en az îmanını koruyacak ve dînî vecibelerini yerine getirebilecek kadar dînî bilgiyi öğretmelidir. Kendisi öğretemiyorsa, öğretecek ehil ve güvenilir bir hocaya teslim etmelidir. Bu, evladının hem dünya, hem de âhiret saâdetini düşünen her babanın en mühim vazifesidir.

Âyet-i Kerîmede şöyle buyrulur:

“Ehline namazı emret. Kendin de ona sabır ile devam et!” **(et-Tâhâ, )**

Hadîs-i şerîflerde de şöyle buyrulmuştur:

### “Çocuğun babası üzerindeki haklarından birisi de aklı erince, ona namazı öğretmesidir.”

### “Çocuğun babası üzerindeki hakkı, ona yazı, yüzme, atıcılık öğretmesi ve sadece temiz olanlarla rızıklandırılmasıdır.”

### Evlendirilme hakkı

Ebû Hüreyre’den gelen bir rivâyette Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:

### “Çocuğun, babası üzerindeki bir hakkı, büluğa erince evlendirilmesidir.”

Bir başka hadîs-i şerîfte ise, vakti geldiği hâlde evlendirilmezse ve bu durum, gencin günah işlemesine sebep olursa, bundan baba sorumlu tutulmaktadır:

“Kimin bir çocuğu olursa, ismini ve edebini güzel yapsın. Büluğa erince de onu evlendirsin. Çocuk, büluğa erdiği hâlde evlendirilmez, o da bu yüzden bir günâh işlerse bunun günahı baba üzerinedir.”

“Çocuklara muhabbet, ateşten korunmaya sebeptir. Onlara ikram, sırattan geçmeye vesîledir. Onlarla birlikte yemek, cehennemden kurtuluş beraatıdır.”

“Çocuklarınızı çokça öpün. Çünkü size, her öpücük için cennete bir derece verilecektir.”

“Anne ve babının, evladı hakkındaki duânın kabulü, peygamberin ümmeti hakkındaki seri’ül- icâbe (süratle kabul) olan duâsı gibidir.”

“Çocuğunun, kendisine evlatlık vazifesini yerine getirmede ona yardımcı olan babaya, Allah rahmetini bol kılsın.”

Bedirhaber- özel

Evladın anne ve baba üzerindeki hakları nelerdir?

Sual: Evladın ana-baba üzerindeki hakları nelerdir?
CEVAP
Evladın, ana-baba üzerinde hakları vardır. Bazıları şöyledir:
1- İleride, çocuk annesiyle kötülenmemesi için, evladına anne olacak kızı, iyi yerden seçmelidir. Saliha olmasına dikkat etmelidir!

2- Çocuğa iyi isim koymalıdır! Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Çocuğa güzel bir ad koymak, evladın baba üzerindeki haklarındandır.) [Beyheki]

Ahmed, Muhammed, Mahmud gibi Peygamber efendimizin isimlerini koymalıdır! Allahü teâlâ, (Habibimin isminde olan müslümana azap etmeye hayâ ederim) buyurdu. Resulü de, (Üç oğlu olup da, birine benim adımı vermeyen, cahillik etmiş olur) buyurdu. (Taberani)

3- Çocuğu güzel terbiye etmelidir! Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Çocuğu güzel terbiye, evladın babasındaki haklarındandır.) [Beyheki]
(Evladınıza ikram edin, onları edepli, terbiyeli yetiştirin!) [İbni Mace]
(Çocuğu terbiye etmek torunlara sadaka vermekten daha sevaptır.) [Tirmizi]

4- Çocuğa karşı şefkatli davranmalıdır! Peygamber efendimiz aleyhisselam, torununu öperken biri görüp, (Ya Resulallah, benim on çocuğum var, hiç birini öpmem) dedi. Ona, (Merhamet etmeyen merhamet bulamaz) buyurdu. (Buhari)
Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Çocuklarınızı çok öpün, her öpmenizde Cennetteki dereceniz yükselir.) [Buhari]
(Çocuk kokusu Cennet kokusudur.) [Taberani]

5- Çocuklara beddua etmemelidir. İbni Mübarek hazretleri, çocuğunu şikayet edene, (Çocuğa beddua ettin mi?) dedi. O da, evet deyince, (Çocuğun ahlakını sen bozdun) buyurdu.

6- Çocuklara iyilik etmelidir! Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Evladınıza ikram edin, ana-babanın sizde hakkı olduğu gibi, evladınızın da sizde hakkı vardır.) [Taberani]

7- Çocuğu helal gıda ile beslemelidir! Haram gıdanın etkisi çocuğun özüne işler, çocukta uygunsuz işlerin meydana gelmesine sebep olur. Hadis-i şerifte (Yiyip içtikleriniz helal, temiz olsun! Çocuklarınız, bunlardan hasıl olur) buyuruldu. (seafoodplus.infoıhin)

8- Babanın, çocuklarına ilim, edep ve sanat öğretmesi farzdır. Önce, Kur'an-ı kerim okumasını öğretmelidir. Sonra imanın ve İslam’ın şartlarını öğretmelidir. Yedi yaşından itibaren namaz kılmaya alıştırmalıdır! Dünya ve ahirette kurtuluş ilimledir. Çocuğu, din bilgilerini öğrendikten sonra, okula göndermeli, lise ve üniversite tahsili yaptırmalıdır. Dinini öğrenmeden mektebe gönderilirse, artık bunları öğrenecek vakit bulamaz. Din düşmanlarının tuzaklarına düşüp, onların yalanlarına aldanır. Dinsiz ve İslam ahlakından mahrum olarak yetişir. Dünya ve ahirette felaketlere sürüklenir. Millete zararlı olur. Kendine ve başkasına yapacağı kötülüklerin günahları, ana-babasına da yazılır. Çocuğunu, din bilgilerini öğretmeden önce, kâfir ve Hristiyanların mekteplerine göndermenin büyük zararları, İrşad-ül-hiyara kitabında yazılıdır.

9- Çocuk akıl baliğ olup evlendikten sonra ona şöyle demelidir:
(Evladım, seni terbiye ettim. Okutup, evlendirdim. Dünyada bir felakete, ahirette azaba uğramaktan Allahü teâlâya sığınırım. Aklını başına topla, buna göre çalış!) [seafoodplus.info]

Ahnef bin Kays hazretleri buyurdu ki:
(Çocuklar için zorluklara katlanmalı, onların ayakları altında yumuşak yer, başları üstünde gölge olmalıyız! Onlara sert davranmayalım ki bizden uzaklaşmasınlar. Bizden usanıp ölümümüzü beklemesinler. Uygun isteklerini yerine getirmeli, hiddetlenirlerse teskine çalışmalıyız!)

Çocuklar arasında adalete riayet etmelidir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Hediye verirken çocuklarınız arasında eşitliğe riayet ediniz!) [Taberani]

Fudayl bin Iyad hazretleri buyurdu ki:
(Ana-babasına iyilik eden, akrabasını ziyaret eden, din kardeşine ikramda bulunan, çoluğu çocuğu ve hizmetçisi ile iyi geçinen, dinini koruyan, malını iyi yerlerde harcayan, dilini tutan, gözünü haramlardan koruyan, fuzuli işlerden uzak duran ve Rabbine ibadet eden mürüvvet ehlidir.)

Baba, yapmayacağını zannettiği emri çocuğuna söylememelidir. Söyleyip de onu itaatsizliğe sürüklememelidir. Salih zatın biri, oğlundan hiçbir şey istemezdi. Sebebi sorulunca, (Bir şey istediğim zaman, oğlumun bana karşı gelmesinden korkarım. Karşı gelince, Cehenneme müstahak olur. Ben de oğlumun ateşte yanmasına razı olamam) buyurdu. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Şunlar, saadet alametidir: Saliha hanım, itaat eden çocuklar, salih arkadaş.) [Hakim]

Çocuğun da hakkı var
Bir adam, Hazret-i Ömer’e, oğlunu şikayet eder. Hazret-i Ömer, bu kimsenin oğluna der ki:
- İmandan sonra birinci vazifemiz ana babanın kalbini kırmamaktır. Onlar ne kadar kötü olsalar da, yine her şeyin üstünde hakları vardır. Onların kalbini kıranın ibadeti kabul olmaz. Müslüman doğmamıza ve Müslüman yetişmemize sebep olan ana babamızın kalbini kırarsak Cennete nasıl gireriz? Onlar bize hakaret etse de, yalvararak gönüllerini almamız lazımdır. Müslüman ana babamız, bizden razı olmadıkça, Allahü teâlânın sevdiği kulu olmak çok zordur.

Çocuk Hazret-i Ömer’e der ki:
- Ya Emir-el-müminin, söylediklerini aynen kabul ediyorum. Fakat çocuğun ana babası üzerinde hiç mi hakkı yoktur?

Hazret-i Ömer buyurdu ki:
- Evet çocuğun da hakkı vardır. Evlenirken çocuklarına anne olacak kızı veya kadını iyi aileden seçmesi, çocuğa güzel bir isim koyması ve dinini öğretmesi gerekir.

Çocuk, Hazret-i Ömer’e şöyle cevap verdi:
- Babam, bana terbiye nedir öğretmedi. Anam ise, zenci bir Mecusinin kızı idi. İsmimi “Karaböcek” koymuş ve Allah’ın kitabından bana bir harf bile öğretmedi. Maalesef dinim hakkında hiçbir şey bilmiyorum.

Hazret-i Ömer, çocuğun babasına dedi ki:
- Gelmiş, bir de bana oğlunu şikayet ediyorsun; halbuki sen onun hakkını çiğnemiş ve o sana kötülük etmeden, sen ona kötülük etmişsin.

Sual: Bazı kimseler, “Çocuk din dersini, ancak lise, hatta üniversiteyi bitirince öğrenmelidir. Daha önce öğrenirse aklı karışır. Fen bilgilerini öğrenmesi ve inanması zor olur” diyorlar. Çocuğa küçükken dinini öğretmek gerekmez mi?
CEVAP
Fen bilgisi din bilgisinden ayrı değildir. Fen bilgisi İslami ilimlerin bir koludur. İslami bilgileri öğrenen fen ilimlerini de öğrenir. Her Müslüman, çoluk çocuğuna ve emri altında bulunanlara dinini öğretmekle sorumludur. Bir hadis-i şerif meali:
(Hepiniz, bir sürünün çobanı gibisiniz. Çoban sürüsünü koruduğu gibi, siz de evinizde ve emriniz altında olanları Cehennemden korumalısınız! Onlara Müslümanlığı öğretmezseniz, mesul olursunuz.) [Müslim]

Bir âyet meali de şöyledir:
(Ey iman edenler, yakıtı insan ve taş olan Cehennem ateşinden kendinizi ve çoluk çocuğunuzu koruyun.) [Tahrim 6]

İyiliğe de, kötülüğe de sebep olanlar, yaptıkları işe ortak olurlar. Üç hadis-i şerif meali:
(Dinimizde iyi bir çığır açan, bununla amel edenler gibi sevaba kavuşur, onların sevabından da hiçbir şey eksilmez. Kim de, dinimizde kötü bir çığır açarsa, onların günahı, ona da verilir, o kötü yoldakilerin günahından hiçbir şey eksilmez.) [Müslim]

(Hayra delalet eden [yol gösteren, sebep olan] o hayrı yapan gibi sevaba kavuşur.) [Taberani]

(Bir Müslümanın evladı ibadet edince, kazandığı sevap kadar, babasına da verilir. Bir kimse, çocuğuna dinini öğretmeyip, günah olan şeyler öğretirse, bu çocuk ne kadar günah işlerse, babasına da o kadar günah yazılır) [S. Ebediyye]

(Ağaç yaşken eğilir) ve (Demir tavında dövülür) gibi ata sözleri meşhurdur. Her şey zamanında yapılır. Bir hadis-i şerif meali:
(Çocukken öğrenilen şey, taş üzerine kazılan nakış gibi kalıcıdır. Yaşlandıktan sonra öğrenmeye kalkması ise, su üzerine yazı yazmaya benzer.) [Hatib]

Bu bakımdan çocuklarımıza ilkönce, dinimizin emir ve yasaklarını ve Kur’an-ı kerimi öğretmeliyiz. Daha sonraya bırakmamalıyız. (Helekel-müsevvifun) hadis-i şeriftir. Anlamı ise, (Hayırlı işlerinizi hemen yapın. Yarına bırakmayın, yoksa helak olursunuz) demektir. Hayırlı işlerin birincisi ve en önemlisi çoluk çocuğuna İslamiyet'i öğretmektir. Her Müslümanın bu birinci görevi hemen yapması, yarınlara bırakmaması gerekir.

Babanın, çocuklarına dinini öğretmesi
Sual: Bir babanın, çocuklarının nafakasını temin edeceği gibi, onlara dinlerini de öğretmesi, vazifesi midir?
Cevap:
Konu ile alakalı olarak Hadîkada deniyor ki:
“Çocuğunu ve nafaka vermesi lazım olan akrabasını aç bırakarak ve İslâm terbiyesinden mahrum ederek zayi etmek günahtır. Analardan, baba ve dedelerden ve çocuklardan, torunlardan başka olan yakınlara, Akraba denir. Zengin kimsenin fakir ve çalışamayacak hâlde olan akrabasına nafaka vermesi vaciptir. Çalışabilen erkek büyük akrabaya, fakir olsalar da, nafaka verilmez. Fakir olan yetim çocukların ve dul kadınların nafakaları, sağlam olsalar da, zengin akrabasına vacip olur. Küçük çocukların anneleri ve amcaları bulunsa, yahut anneleri ve ağabeyleri olsa, zengin iseler, çocukların nafakalarını, miras oranında, ortaklaşa verirler. Babanın, çocuklarına ilim, edeb ve sanat öğretmesi farzdır. Önce, Kur’ân-ı kerim okumasını öğretmelidir. Sonra imanın ve İslâmın şartlarını öğretmelidir.”

Çocuk Kur’ân-ı kerim okumasını ve din bilgisini öğrenmeden mektebe gönderilirse, artık bunları öğrenecek vakit bulamaz. Din düşmanlarının tuzaklarına düşerek, onların yalanlarına, iftiralarına aldanır. Dinsiz ve İslâm ahlakından mahrum olarak yetişir. Dünyada ve ahirette felaketlere sürüklenir. Cemiyete ve millete zararlı olur. Kendine ve başkalarına yapacağı kötülüklerin günahları, anasına babasına da yazılır. Çocuğunu, din bilgilerini öğretmeden önce, kâfirlerin, Hristiyanların mekteplerine göndermenin büyük zararları, İrşâd-ül-hiyâra fî-tahzîr-il-müslimîn min medârisin-Nasârâ kitabında uzun yazılıdır.

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir