ÇEKÜL, ülkemizin doğal, tarihsel ve kültürel varlıklarını korumak amacıyla yılında vakıf statüsünde kuruldu. Kuruluşundan itibaren doğa-kültür-insan arasındaki yaşamsal uyumun savunucusu olan ÇEKÜL, “Doğa ve Kültürle Varız” sloganıyla yaşama geçirdiği proje ve programlarla, en küçük yerleşmeden ülke bütününe açılan bir yaklaşımı benimsedi. ÇEKÜL Anadolu kentlerinde bıraktığı kalıcı izlerle, gönüllü temsilcileri ve uzman kadroları ile doğal ve kültürel mirasın korunması taleplerine yetişmeye çalışan bir sivil toplum kuruluşudur.
Orman Bakanlığı işbirliğiyle oluşturulan 7 Ağaç Ormanları, Anadolu’nun dört bir yanında bireysel ve kurumsal katılımlarla çoğalıyor
Bölgelerde; yerel değerlerin kalkınmaya entegre edildiği, işbirliği temelli yaklaşımlar geliştirmeyi hedefler.
Kurulduğu günden bugüne ÇEKÜL Vakfı yaptığı çalışmaları ve bağlı kaldığı ilkeleri kamuoyu ile paylaşmak amacıyla çeşitli yayınlar yapıyor
Türkiyenin doğa, tarih, mimarlık ve kültür alanında uzmanlaşmış bir arşiv, kütüphane, araştırma, eğitim ve yayın birimidir
Kent kültürünü, sivil toplum katılımını ve toplumsal duyarlılığı geliştirme çabası içindeki kentlerin kabul edildiğiTKB üye sayısı ü aştı
ÇEKÜL mimar Sinanın Türkiye sınırları ve dışındaki mimarlık mirasının hızla yıpranması ve yitirilmesi karşısında Sinana Saygı projesini başlattı
#OrtaPostIcerik#
#Html#
Sıra No | Konu | Tarih | Kaynak |
---|---|---|---|
#makalePostId# | #makalePostBaslik# | #makalePostTarih# | Makaleyi Görüntüle |
Sıra No | Konu | Tarih | Kaynak |
---|---|---|---|
#gorusPostId# | #gorusPostBaslik# | #gorusPostTarih# | Görüntüle |
Bir doğa sever olarak her gün gündemden düşmeyen çevre ve doğa haberleri maalesef beni de çok üzüyor. Gün geçmiyor ki, katledilen bir doğa, yanan orman haberlerini duymayalım ya da geçerken çöplüğe çevrilmiş bir doğa güzelliği görmeyelim.
Çevre ve doğa konuları sanırım günümüzün en önemli konusu İklim değişikliği ve küresel ısınmanın da etkisiyle artık bu konular, birkaç bölgenin sorunu olmaktan çıkarak tüm toplumları ilgilendiren bir hal aldı Uzmanlara göre modernleşmenin getirdiği bu sorunlara karşı, çok acil önlemlerin alınması gerekiyor.
Bana göre en büyük görev bireysel olarak her birimize düşüyor. Doğaya saygı, temiz çevre, bilinçli tüketim, geri dönüşüm gibi yapabileceğimiz çok şey var. Ama sanırım asıl iş devletler ya da hükümetlerin Var olanın korunmasının yanı sıra hem gerekli yasaların çıkartılması hem de çevre bilincinin artırılması için bir an önce bir şeyler yapılması lazım Yapılanlar var belki ama maalesef yeterli değil Hatta bazen korumak bir yana tekrar sahip olamayacağımız birçok doğal zenginliğin kendi elleriyle yok edilmesine izin veriyorlar.
Hem kişilerin farkındalıklarını artırmak hem de hükümetleri ve daha üst uluslararası organizasyonları harekete geçirebilmek için dünyada ve ülkemizde büyük uğraşlar veren birçok sivil toplum kuruluşları (STK) var. Çoğunluğu kendi yarattıkları kaynaklarla çalışan bu STK’lar su kaynaklarından, ormanlara, nesli tükenen hayvanlardan petrol arama çalışmalarına kadar birçok konuda faaliyet gösteriyorlar. Birçoğunun tek gelir kaynağı ise üyelerinden topladıkları aidat veya bağışlar Bazen sadece bir imza atmak bile en büyük desteklerden biri olabiliyor onlar için
İlham veren çalışmalarıyla bu alanda faaliyet gösteren uluslararası ve ulusal birkaç önemli organizasyona bu yazıda yer vermek istedim. Ancak güçleri birleştirirsek daha büyük adımlar atabileceğimize inanıyorum. Ne şekilde olursa olsun yapacağımız ufak bir destek geleceğimiz için çok şey ifade edecektir eminim
Ormansızlaşma, sürdürülebilir gıda ve okyanuslar başta olmak üzere birçok farklı alanda çalışmalara imza atıyorlar. Plastik kirliliği, açık deniz sondajı, kutupları koruma konularında oldukça aktifler…
’de faaliyete başlayan küçük grup, şu an 50 ülkenin üzerinde sürdürdüğü çalışmalarıyla bugün dünyanın en yaygın organizasyonlarından biri 2,8 milyon üyesinden aldığı bireysel bağışlarla çalışmalarını sürdürüyorlar.
Özellikle ses getiren eylemleriyle dikkat çeken bu organizasyon, doğa katliamları, hayvanların avlanması, nükleer enerji santrallerinin kurulması ve bunun gibi pek çok konuda özel eylemler düzenleyerek adını duyuruyor.
Daha iyi bildiğimiz haliyle WWF’yi ikonik panda logosuyla daha iyi hatırlayacaksınız. 45 yıllık vakfın 1,2 milyonu ABD’de olmak üzere 5 milyonun üzerinde üyesi var. WWF, çalışmalarında odak olarak doğayı ve doğaya ait her türlü varlığın korunmasını alıyor.
Türkiye’de de kelaynakların korunması, Sultan Sazlığı’nın koruma altına alınması, Dalyan’da karettaların yaşam alanındaki turizm yatırımının durdurulması, Kaçkar Dağları, Hatila Vadisi ve Karagöl-Sahara milli park ilan edilmesi gibi birçok projede aktif rol oynadılar.
Tüm dünya üzerindeki insanları etkileyen ekoloji konularına odaklanan vakıf, temiz enerji, sürdürülebilir balıkçılık, ekosistemi yeniden düzenleme ve kirlilik gibi konular üzerine çalışmalar yapıyor.
Farklı disiplinlerle iş birliği içinde çalışan vakıf, özellikle el atılmamış konulara odaklanarak ve başkalarınca ele alınan konulara çok dokunmamaya çalışıyor. 2 milyon üyesi ve bilim adamı olan organizasyonlarında aynı zamanda birçok uzman, ekonomist ve hukukçu var. Üyelerinden aldıkları bağış sistemiyle ayakta kalmayı başarıyorlar.
yıllık bir geçmişe sahip olan topluluk, en yaygın, en bilinen ve en büyük parasal fonu sahip çevre için çalışan organizasyonlardan biri Yılda 1,2 milyar dolarlık bir geliri var. Bilimsel araştırmalara, keşif gezilerine ve koruma çalışmalarına öncülük ediyor. 40’ın üzerinde yerel dilde çıkan dergileri ve TV kanalları en büyük güçleri
Aynı zamanda, 22 Nisan yılında başlattıkları “Earth Day” ile çevre ve canlılarla ilgili konulara dikkat çekmeye çalışıyorlar. Bu sayede birçok zararlı kimyasallar ve zirai ilaçların yasaklanması, nehirlerin temizlenmesi, balinaların korunması, nesli tükenmekte olan hayvanlara dikkat çekilmesi, ozon standartlarının oluşturulması, iklim yasalarının getirilmesi, temiz içme suyu, akbabalar gibi bir sürü alanda aktif rol oynuyorlar.
yılında kurulan grup, en genç oluşumlardan biri… Bitki ve hayvanların korunması için yaptıkları çalışmalarda yerel uzmanlar, biyolojik data ve vatandaşlardan topladıkları imzalar en büyük güçleri…. Bugüne kadar gündeme getirdikleri davaların %93’ü kazanmışlar. Bu sayede aktif oldukları bölgeleri ve çalışanlarının sayılarını artırmaya çalışıyorlar. Greenpeace’in bağış toplama usulüyle çalışarak fon yaratıyorlar.
Göz ardı edilen kurtların ve diğer yırtıcı hayvanların korunması ile ilgili çalışmaları ABD’de yaptıkları en son imza kampanyalarından biriydi…
Dünyadaki iklim değişikliği aktivistlerini bir hareket altında toplamak amacıyla kuruldu. ülkede faaliyetler gösteriyorlar. Yaratıcı ve cesur projeler, kampanyalar yaratarak aktif olmaya çalışıyorlar. Fosil yakıtlarının kullanımının durdurulması, yeni ve daha eşitlikçi düşük karbona dayalı bir ekonominin yaratılması, hükûmetlerin karbon salınımına kısıtlamalar getirmesi odaklandıkları en önemli konular.
Türkiye’den Güney Afrika’ya, Brezilya’dan İngiltere’ye kadar birçok ülkede çalışmalar sürdürüyorlar.
yılından beri yürüttükleri çalışmalarla milyon dönümden fazla kara ve binlerce millik nehrin korunması için çaba gösteriyorlar. Bünyelerinde bir milyonun üzerinde üye ve bilimi adamı var. ABD’nin 50 eyaletinin yan ısıra 30’un üzerinde ülkede etkileyici projeler yapıyorlar.
Hükümetler, ortak organizasyonlar ve influencer’larla çalışarak aktif oldukları alanlarda değişiklik yaratmaya çalışıyorlar. Bağış, hediye, katkı her şeye açıklar.
Kendilerini “yeryüzü ve adalet için cesur ve korkusuz ses” olarak tanımlıyorlar. Son kampanyaları arıların ölümüne neden olan zirai ilaçların durdurulması, petrol çıkarma ve palm yağı üretimiyle ilgiliydi.
Hükümetleri iklim ve çevre konularında bir an önce aksiyon almaya davet eden grup, gösterilerinde özelikle şiddet içermeyen protestoları tercih ediyorlar. Kısaltılmış haliyle XR, yılından beri İngiltere başta olmak üzere birkaç ülkede gösteriler düzenledi.
XR’cıların hükümetten istekleri şu şekilde:
Küresel iklim ve türlerin yok olması ile ilgili dünya çapında ve hatta dünya savaşı etkisi yaratacak büyüklükte bir hareket başlatarak insanlığı ve doğayı iklim faciasından korumak istiyorlar. Oluşturulacak kanun taslakları, mesajlar ve organizasyonel yaklaşımlarla dünya üzerinde herkesin acil durum planına geçmesini istiyorlar.
İsveçli 15 yaşında bir öğrenci olan Greta Thunberg’in başlattığı bu hareket artık dünya çapına bir hareket dönüştü. Thunberg, Ağustos ’de okulunu kırarak üç Cuma üst üste İsveç Parlementosu’nun önüne giderek oturma eylemi yaptı. Eylül ayından itibaren her Cuma eylemlerine devam etti. Amacı İsveç hükümetinin iklim krizi konusunda önlemler almasını sağlamaktı. Instagram ve Twitter sayesinde yaptığı bu eylem dünyayı hızlıca sardı.
Almanya’da Aralık ayında gencin katıldığı bir yürüyüşün ardından 18 Ocak’ta ’da 50’den fazla şehirde 30 bin gencin, 24 Mayıs’ta ise dünya çapında 1,4 milyon gencin katıldığı protestolar gerçekleşti. Gençlerin en büyük istekleri; hükümetlerin iklim krizine bir an önce dur demeleri ve karbon salınım oranlarının aşağıya çekilmesi için kısıtlamaların getirilmesi
TEMA’nın öncelikli amacı, tüm kamuoyuna toprak erozyonunun nedenlerini, vahim sonuçlarını ve ülkenin çöl olma tehlikesini anlatmak
Var oluş nedenlerini ise şu şekilde açıklıyorlar: “Kaybolan geleceği kurtarmak, açlık ve yoksulluğu gidererek topraktan gelen toplumsal barışı sağlamak için; Erozyon, çoraklaşma, çölleşme, kirlilik, hatalı tarım teknikleri ve amaç dışı arazi kullanımını önlemek; Doğal varlıkların tahribine yönelik, ulusal ve uluslararası her türlü idari, siyasi ve ekonomik baskılara karşı mücadele etmek ve sorunlara çözüm üretmek, Biyolojik çeşitlilik, toprak, su ve diğer doğal kaynakların korunması, verimli kılınması ve sürdürülebilir yönetimini gerçekleştirmek; Doğal varlıkların korunmasına yönelik politikaların, hükümetlerce üretilmesini, gerekli yasal düzenlemelerin yapılmasını, uygulanmasını ve uluslararası anlaşmalara uyulmasını sağlayacak, bilinçli ve etkin kamuoyu oluşturmak.”
Bu amaçla da ağaçlandırma projeleri, kırsal kalkınma projeleri, yasal çalışmalar, eğitim çalışmaları ve uluslararası çalışmalar sürdürüyorlar. itibariyle 80 ilde, ilçe gönüllü sorumlusu ve 85 köyde TEMA Gönüllü Teşkilatı var.
yılında kurulan ÇEKÜL, adından da anlaşılacağı gibi çevrenin yanı sıra kültürel mirasın korunması ile ilgili de çalışmalar yürütüyor.
Doğayı, kültürü ve insanı bir bütün olarak ele alan ÇEKÜL, bunların bir arada korunması gerektiğine inanıyor. Bu amaçla Türkiye’nin birçok köşesinde projeler yürütüyor. 7 Bölge 7 Kent, GAP Bölgesi’nde Kültürel Mirasın Gelişimi, 92 Ormanı Projesi, Havza Koruma Çalışmaları, Çevre Seminerleri, Biyoçeşitlilik ve Doğal Kaynaklar Yönetimi önemli çalışmalarından birkaçı
Doğal doku kaybolmaya başladığında insanın yaşam alanının da tükendiği, kültürel mirasını da yitirmeye başladığı bilinciyle hareket ederek, toprağı, yeşili korumak ve çoğaltmak için İstanbul’da başlattığı ağaçlandırma çalışmalarını Anadolu’nun her köşesine yaymaya çalışıyor.
yılında kurulan Doğa Derneği, doğanın sorunları için yapıcı ve yerinde çözümler üretmeyi ilke edinmiş. Türkiye’de önemli doğa alanlarının korunması, hayvanların doğal yaşama alanlarına saygı duyulması ve kuş gözlemciliği gibi birçok alanda çalışmalar sürdürüyor.
Burdur Gölü, Hasankeyf, İstanbul, Gediz Deltası, Urfa Bozkırları, Orta Anadolu ve Doğu Karadeniz Dağları, Seferihisar, Antakya ve Beypazarı derneğin başlıca çalışma alanları
Dernek, “Hedef: Sıfır Yok Oluş” kampanyasıyla pek çok canlının neslinin tükenmesini engelledi. Kelaynaklar, ceylanlar, flamingolar, endemik bitkiler, çizgili sırtlanlar, boz ayılar ve akbabalar derneğin, neslinin tükenmemesi için çalıştığı canlılardan yalnızca birkaçı. Kampanyalarında Tarkan, Orhan Gencebay gibi ünlü isimleri kullanarak daha çok insana ulaşmaya çalışıyorlar.
Buradan da BENİM YEŞİL HİKAYEMi okuyabilirsiniz.
Serhat etmeyi seviyorsanız gezilerden fotoğraf ve güncel bilgiler kaçırmamak için instagram sayfamı takip etmeyi unutmayın: Figen Kokol
Erzurum DSİ teşkilatında çevre mühendisi olarak çalışan Hayati Ayık, Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi'nde tarihinde başlatılan Y
8 Aralık
Dünya Araştırma Enstitüsü, yılında dünya nüfusunun yarısının su sıkıntısı yaşayacağını; sellerin etkisinin 3 kat artacağını, 54 milyon insanın et
30 Haziran