felsefe denemesi nasıl yazılır / deneme yazmanın temelleri | mytkn

Felsefe Denemesi Nasıl Yazılır

felsefe denemesi nasıl yazılır

Deneme nedir, deneme konuları ve örnekleri nelerdir? Deneme nasıl yazılır, deneme yazım kuralları nelerdir?

Düşünsel yönü baskın olan deneme yazıları, Avrupa edebiyatında Fransız deneme ustası olarak nitelendirilen Montaigne ile bütünleşmiştir. Bu düzyazı türünün en önemli özellikleri arasında yazarın ifadelerini kanıtlama zorunluluğunun olmaması yer alır. Dolayısıyla deneme yazılarının kişisel ve özgün görüşleri ifade ettiği söylenebilir. Ayrıca mektup, köşe yazısı ve sohbet gibi türlerle karıştırılsa da deneme yazılarının kendi kurallarının olduğu hatırlatılmalıdır. Bu nedenle deneme yazısı oluşturmak isteyen kişilerin bu yazı türünün özelliklerine, tarihçesine, yazım kurallarına ve konularına hakim olmasında fayda vardır.

Deneme ne demek?

Bir sözcüğün birden fazla anlamı olabilirken, deneme de bu sözcüklerden biri olarak belirtilebilir. Çünkü TDK kapsamında deneme sözcüğünün 3 temel anlamı mevcuttur. Bunların ilk iki tanesi de "denemek işi, sınama" ve "taslak durumunda olan, son biçimini almamış" şeklinde belirtilebilir. Deneme sözcüğünün üçüncü tanımı ise "Deneme ne demek edebiyat?" sorusu ile ilişkilidir. Söz edilen bu sözcüğün edebiyat alanındaki terim anlamı; herhangi bir konuda kişisel ve yeni görüşlerle bezenmiş bir anlatım içinde sunulan düzyazı türü olarak belirtilebilir.

Deneme nedir?

Sözcük olarak ne anlama geldiği sıklıkla araştırılan denemenin nasıl bir düzyazı türü olduğu da pek çok kişi tarafından merak edilir. İlköğretim döneminden itibaren karşılaşılan deneme; bir kişinin herhangi bir konu üzerine düşünce, duygu ve görüşlerini paylaştığı yazılardır. Dolayısıyla temelde deneme türündeki yazıların yeni ve kişisel görüşleri içerdiği söylenebilir. Bununla beraber kesin hükümlere varmadan oluşturulan deneme yazılarının samimi bir üslupla yazıldığı belirtilebilir.

Pek çok bağlamda yazılabilen deneme yazıları, türü ve üslubu bakımından farklı düzyazı türleri ile karıştırılır. Deneme yazılarının nasıl yazılacağının merak edilmesinin temel nedeni de budur. Dolayısıyla bu yazı türünün nasıl oluşturulduğu açıklanmadan önce denemeyi diğer türlerden ayıran özelliklere değinilmelidir. Paylaşımcı ve samimi bir üslup ile yazılan denemeler bu bakımdan sohbet, fıkra ve eleştiri yazıları ile karıştırılabilir. Ancak denemenin temel özellikleri keşfedildiği zaman bu yazıların diğer türler ile karıştırılma riski azalabilir. Bu bağlamda denemenin temel özellikleri şu şekilde sıralanabilir;

  • Düşünsel planla yazılması bakımından makaleye benzese de makaleden daha kısadır.
  • Yazarın bu türde yazı oluştururken anlattığı şeyleri kanıtlama zorunluluğu yoktur.
  • Bu türde oluşturulan yazılarda bilimsel bilgilerden çok kişisel görüşlere yer verilir.
  • Deneme yazısı kaleme alan bir yazarın okuyucuyu kendisi gibi düşündürmeye yönelik herhangi bir kaygısı olmaz.
  • Genelde deneme yazıları, günübirlik yazılar olarak nitelendirilir.

Deneme konusu nedir?

Farklı düşünceleri yansıtabilen deneme yazılarının hangi konularda yazılabildiği sıklıkla araştırılır. Bunun temel nedeni ise denemenin aslında oldukça farklı bağlamlara hitap edebilmesidir. Deneme denildiği zaman hemen akla gelen Montaigne; yazılarını oluştururken düşüncelerini kanıtlama hedefi olmadığını, kendi görüşlerini yazılarına yansıttığını ve okuyucularının kendisine hak vermesini ya da onu yargılamasını istemediğini belirtmiştir. Montaigne'in bu sözlerinden de anlaşıldığı üzere deneme yazıları herhangi bir gerçeği kanıtlama zorunluluğu olmadan farklı konular üzerine yazılabilir.

Geçmişte deneme yazılarına "muhasebe" isminin verildiği de bilinir. Bu detay da deneme yazı türlerinin kişisel görüşlere toplumsal konulardan daha yakın olduğunu düşündürür. Yani kişisel konular, iç hesaplaşmaları ve soyut dünyalar; deneme yazılarının konularından olabilir. Tek bir spesifik konusu olmayan deneme yazıları, yazarın özgürce seçtiği herhangi bir konuda yazılabilir. Dolayısıyla önemli olan husus, yazarın deneme konusunu seçerken görüşlerini belirtmek istediği ve düşünsel sürecine dahil ettiği bir konuyu tercih etmesidir. Çünkü bu şekilde yazarın aniden aklına gelen bir konuda bile düşünsel yanı baskın olan öğretici bir deneme yazısı oluşturması mümkündür.

Deneme yazmak için konular nelerdir?

Yazarların deneme yazısı oluştururken tek bir konuya bağlı kalma zorunluluğunun olmadığı bilinir. Bu nedenle deneme yazıları, insanların görüşlerini belirtecekleri herhangi bir konuda yazılabilir. Hayat, doğa, insan, din ile ilişkili deneme yazıları oluşturulabilir. Deneme yazılarının temelinde yer alabilen diğer konular ise şu şekilde belirtilebilir;

  • Hayvanlar, bitkiler, evren
  • Siyaset, politika, adalet
  • Sanat, ahlak
  • Felsefe, gelenekler
  • Aşk, gurbet, ölüm

Deneme örnekleri nelerdir?

Geçmişte muhasebe olarak adlandırıldığı ve kalem tecrübesi şeklinde nitelendirildiği bilinen deneme yazılarının pek çok örneği mevcuttur. Avrupa edebiyatında bu düzyazı türünün Fransız deneme ustası olan Montaigne ile başladığı bilinir. Türk edebiyatında ise deneme yazılarına hayat veren yazarlara Servet-i Fünun Dönemi'nde rastlandığı belirtilebilir. Bu yazı türünün Türk edebiyatı kapsamında hızla geliştiği sürecin ise Cumhuriyet Dönemi'ne denk geldiği söylenmelidir. Bu düzyazı türünün Türk edebiyatı kapsamındaki örnekleri şu şekilde sıralanabilir;

  • Mahmut Sadık: Takvimden Yapraklar (1912)
  • Ahmet Rasim: Eşkal-i Zaman (1918)
  • Ahmet Haşim: Bize Göre- Gurebahanei Laklakan (1928)
  • Falih Rıfkı Atay: Eski Saat (1933), Niçin Kurtulmak (1953), Çile (1955)
  • Refik Halit Karay: Bir İçim Su (1931), Bir Avuç Saçma (1939), İlk Adım (1941)

Yukarıda belirtilen eserler dikkate alındığı zaman deneme örnekleri edebiyat kapsamında oldukça çeşitlidir demek mümkündür. Bununla birlikte Türk edebiyatına değerli eserler kazandırmış olan ünlü deneme yazarları da aşağıdaki gibi sıralanabilir;

  • Sabahattin Eyüboğlu, Nurullah Ataç
  • Nurettin Topçu, Suut Kemal Yetkin
  • Mehmet Kaplan, Vedat Günyol
  • Salah Birsel, Cemil Meriç
  • Uğur Kökden, Mehmet Salihoğlu
  • Nermi Uygur, Enis Batur

Deneme nasıl yazılır?

Anı, makale, köşe yazısı ve sohbet gibi yazı türleri ile benzerlik taşıyan denemenin nasıl yazıldığı merak konusudur. Çünkü bu düzyazı türünün pek çok konuda yazılabilmesi "Deneme yazmanın temel kuralları nelerdir?" sorusunu akla getirir. Dolayısıyla ilk olarak bu türde bir yazı oluşturulurken göz önünde bulundurulması gereken deneme yazım kuralları sıralanmalıdır. Bu kurallar ise aşağıdaki gibidir;

  • Cinsiyetçi bir dil kullanılmamalıdır.
  • Sokak dilinden uzak durulmasında fayda vardır.
  • Yazıda noktalama işaretlerine ve yazım kurallarına mutlaka dikkat edilmelidir.
  • Oluşturulan denemenin okuyucunun kulağına hoş gelmesinin önemli olduğu unutulmamalıdır.
  • Mümkünse etken çatı kullanılmalı ve basit ama etkileyici ifadelere yer verilmelidir.
  • Klişelere değil, özgün ve kişisel düşüncelere yönelmek gerekir.

Yukarıda belirtilen hususlar, deneme yazılarının temel özellikleri ve üslubu düşünülerek sıralanan kurallardır. Ancak bununla birlikte bir deneme yazarında bulunması gereken özellikler de mutlaka belirtilmelidir. Bu bağlamda yazarların bakış açıları bakımından "Deneme yazarken nelere dikkat edilmeli?" sorusuna aşağıdaki yanıtlar sunulabilir;

  • Dünyaya yönelik geniş bir bakış açısına sahip olunmalıdır.
  • Edebiyat, sanat ve felsefe gibi alanlarda kültürel birikim kazanılmış olmalıdır.
  • Durağan olmayan ve özgün bir anlatış tarzı benimsenmelidir.
  • Geçmişte ifade edilmiş olan görüşler birebir olacak şekilde tekrar edilmemelidir.
  • Yazıda yer verilen ifadelerin kişisel görüşleri yansıtması ve düşünsel olması dikkate alınmalıdır.

Deneme yazısına nasıl başlanır?

Pek çok kişi deneme türünün yazım kurallarının yanı sıra bu türde bir yazı oluşturmaya nasıl başlayacağını da sorgular. Çünkü son derece farklı konularda yazılabilen denemeler, çeşitli bağlamlara yönelik olabilir. Ancak bir deneme yazısı oluşturmak isteyen kişilerin takip edebilecekleri belli başlı adımlar mevcuttur. Bunlar ise aşağıdaki gibi sıralanabilir;

  • İlk olarak düşünsel sürece dahil edilen ve kişisel görüşlerin ifade edilebileceği bir konu seçilmelidir.
  • Deneme oluşturmak için seçilen konu mutlaka araştırılmalıdır. Mümkünse belirlenen konuda oluşturulan eski denemeler incelenmelidir.
  • Yapılan araştırmalardan sonra deneme konusu üzerine düşünülmeli ve yazıda fikirlerin hangi açıdan belirtileceği gözden geçirilmelidir.
  • Düşünsel süreçten sonra deneme konusunda belirtilecek olan fikirlere yönelik notlar alınmasında fayda vardır.
  • Son olarak deneme yazısı oluşturulurken bu türün özellikleri ve üslubu ile ilişkili olan kurallar dikkate alınmalıdır.

Felsefe denemesi nasıl yazılır?

Birbirinden farklı konularda yazılabilen denemeler için felsefeyle ilişkili olan hususlar da uygun birer konu oluşturur. Nitekim denemenin düşünsel yönünün baskın olması ve kişinin kendi iç hesaplaşmasından ortaya çıkan görüşleri yansıtması, bu düzyazı türünün felsefi kavramlarla ilişkili olduğunu düşündürür. Dolayısıyla felsefe denemesi yazılırken bu düzyazı türünün özellikleri dikkate alındığı takdirde pek çok konuya değinilebilir. Ahlak, mantık, varoluşçuluk felsefesi gibi alanlarda insan, hayvan, bitki, toplum ya da duygular üzerine felsefe denemeleri yazılabilir. Bu gibi konularda felsefe denemesi yazılırken ise felsefe akımlarına, kavramlarına, görüşlerine ve tarihçesine hakim olunması mühimdir.

Felsefe denemesi yazılırken konunun net bir şekilde belirlenmesi de önem taşır. Nitekim daha sonra bu konu üzerinden belirtilecek olan önermeler ve ifadeler için düşünsel süreç başlatılır. Bu gibi yazılar oluşturulurken dikkat edilmesi gereken mühim bir husus da yazarın felsefi konuya yönelik fikirlerini dayatma yoluyla değil, samimi ve özgün bir üslupla okuyucuya aktarmasıdır.

Deneme yazma örnekleri nasıl bulunur?

Belli kurallara uyulduğu takdirde çok çeşitli konularda deneme yazılabilir. Söz edilen bu türde bir yazı oluşturmak isteyen bireyler, kendi görüşlerini ifade etmek istedikleri alanlara yönelmelidir. Bu bağlamda "Deneme nasıl yazılır örnek var mıdır?" sorusunu yanıtlayan pek çok esere göz atılabildiği hatırlatılmalıdır. Deneme yazmadan önce okunabilen ve bu düzyazı türünü temsil eden ünlü eserlerden bazıları aşağıdaki gibidir;

  • Montaigne- Denemeler
  • Rasim Özdenören- Müslümanca Düşünme Üzerine Denemeler
  • Bedri Rahmi Eyüboğlu- Deli Fişek
  • Stefan Zweig- İnsanlığın Yıldızının Parladığı Anlar
  • Umberto Eco- Alıntı Ormanlarında Altı Gezinti

ANASAYFAYA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ

Deneme Nedir Ve Nasıl Yazılır? Deneme Yazım Kuralları Ve Örnekleri

Güncelleme Tarihi:

Oluşturulma Tarihi: Mayıs 05, 2021 22:42

LinkedinFlipboardE-postaLinki KopyalaYazı Tipi

Denemeler edebiyat yazım türleri arasında olarak bilinen yazılardır. Deneme türünü diğer edebi türlerden ayıran özellikler nelerdir? Denemenin yazılabilmesi için hangi özellikleri bilmek gerekir? Ülkemiz de denem yazarları olarak bilinen yazarlar kimlerdir? Denem yazım türlerin de eserler verebilmek için olması gereken kriterler nelerdir? İşte deneme hakkında bilinmesi gereken ve açıklanan ifadeler.

Haberin Devamı

Deneme yazım türleri, yazarların düşünce ve görüşlerini daha samimi bir üslup kullanarak içten bir şekilde okurlarına aktarılmasıdır. Bu bağlam da bazı yazım türlerinin birbirleri ile karıştırıldığı bilinmektedir.

Deneme Nedir?

Deneme; konusu fark etmeksizin duygu ve düşünceleri ya da yazarın görüşlerini samimi bir dil kullanarak, kesin ifadeler kullanmadan aktardığı yazım türleridir. Deneme denince akla ilk gelen yazar Montaigne olacaktır. Deneme çok iddialı olmayan ve ispat manasın da içerikler içermeyen yazım türlerindendir.

Deneme araştırmaları yaparken muhasebe ifadesi ile karşılaşınca şaşırılmamalıdır. Çünkü bir dönem denemenin ismi muhasebe olarak geçmekteydi. Bu ifadenin bir iç hesaplaşma gibi düşünülmesinden kaynaklı olarak bu söyleme yer verildiği düşünülebilir.

Haberin Devamı

Deneme Nasıl Yazılır?

Deneme yazmak isteyen yazar üslubunda çok samimi olursa yazım şeklini sohbet türüne kaçırabilir. Ya da bir düşünceyi ortaya koyup, okurun düşünmesini isterse fıkraya, bazen de duygular ifade edilirken eleştiriye dönüşebilir. Bu bağlam da deneme yazmak dikkat gerektiren bir iştir. Deneme türünü fıkra türünden ayırmak için toplumsal kaymaklı bir konu ele alınmamalıdır. Çünkü deneme yazmak için kişinin iç dünyası önemli olandır. Toplum sorunlarına değinilmemelidir.

Deneme yazmak için çok geniş bir yelpazede düşünebilme, dolu bir edebiyat, geniş dünya bakış açısı, sanat ve felsefe alanlarına ilgi olunması gerekir. Deneme yazmak isteyen yazar özgün olmalıdır. Bu bağlamda yazar hem deneme türlerinde eser verebilir, hem de okuyucularının ufkunun genişlemesine katkı verir.

Deneme Yazım Kuralları

Deneme yazmak için elbette bazı belli başlı kuralların olması gerek vardır. Mesela deneme de yazım türlerinde düşüncenin ispatlanması için kaygıya kapılmaya gerek yoktur. Ya da konuyu anlatırken çok iddialı bir konumda olmak gerekmemektedir. Deneme yazım kuralları arasında yazarın kendi ile konuşması ya da dertleşmesi gerektiği de belirtilebilir. Yazarın anlattıklarını kanıtlama gibi bir planı olmamalıdır. Deneme okuyucularının da aynı görüşe katılması gerektiği savunulmamalıdır. Çok akıl da kalan ve unutulmayan deneme türleri bulunmamaktadır.

Haberin Devamı

Deneme yazım kuralları arasında hayallere ve düşüncelere yer vermek vardır. Bu bağlam da çok kültürlü bir deneme okuyucuya çok şey katacaktır. Sohbete kaçmayan dertleşme, ders vermek istemeyen ana düşünce, ispat içermeyen konu deneme yazım türünün olmazsa olmaz kuralları arasında bulunmaktadır.

Deneme Örnekleri

Deneme örneklerinin ilkini Fransız edebiyat yazarı Montaigne vermiştir. Türk edebiyatımız da ise Tanzimat Dönemi sonrasın da ortaya çıkan Servet-i Fünun dönemi yazarları örnek verilir. Cumhuriyet dönemin de ise deneme türleri kendini daha da geliştirmiştir. Bu bağlam da deneme günümüz de en çok okunan ve en çok sevilen türler arasın da bulunmaktadır. Deneme örneklerine bakılırken makale türü ile karıştırılmaması gerekir. Çünkü makale denemeye göre daha uzun olarak yazılmaktadır.

Haberin Devamı

Türk Edebiyatı Deneme Kitapları örnekleri; Ahmet Haşim Bize Göre, Ahmet Rasim Eşkâl-i Zaman, Mahmut Sadık Takvimden Yapraklar, Refik Halit Karay Bir Avuç Saçma, İlk Adım, Makyajlı Kadın, Üç Nesil Üç Hayat, Falih Rıfkı Atay Eski Saat, Çile, İnanç, Kurtuluş, Bayrak gibi kitapları sıralamak mümkündür. Dünya edebiyatından ise; İngiliz F. Bacon, T.S. Eliot, Albert Camus, A. Huxley, Jean Paul Sartre, Gourmont, B. Julien, E.C. Alain örnek olarak gösterilen deneme yazarlarından en meşhurlarıdır.

Deneme Yazı Türü ve Özellikleri

Bir insanın herhangi bir konuda duygu, düşünce ve görüşlerini paylaşmak amacıyla kesin hükümlere varmadan samimi bir üslupla yazdığı yazılara deneme denir.

Deneme tür ve üslup olarak pek çok türe yaklaşır. Bu yüzden de yazılması en zor olan türlerdendir. Belki de adı bu yüzden denemedir. Deneme yazarken paylaşımcı ve samimi bir üslup kullanırken sohbete, düşünmemizi ortaya koyarken fıkraya, duygularımızı ortaya koyarken eleştiriye yaklaşma riski her zaman vardır.

Bu türün en büyük ustası Montaigne kitabının önsözünde özetle şöyle demektedir: “Eğer mümkün olsaydı karşınıza anadan doğma çıkardım. Bu kitapta size asla bir şey kanıtlama iddiam yoktur. Elimden geldiğince size beni anlattım. Bana hak vermenizi ya da yargılamanızı istemiyorum” buradan da anlaşıldığına göre denemeler iddialı olmayan, ispat kaygısı taşımayan; temel anlamda insan doğallığına dayanan eserlerdir.

Deneme, Avrupa edebiyatında Fransız Montaigne ile başladı. Türk edebiyatında ise Tanzimat sonrasında özellikle de Servet-i Fünûn döneminde karşımıza çıkar. Ancak asıl gelişmesini Cumhuriyet döneminde gerçekleştirir. Günümüzde deneme en sevilen türlerden biridir.

Eskiden denemeye verilen “muhasebe” ismi, onun konusu hakkında bir ipucu vermektedir. Çünkü denemeler toplumsal konulardan daha çok kişisel: konulara, soyut dünyalara ve iç hesaplaşmalara daha yakındır. Bu yönüyle fıkra türünden ayrılır. Fıkralar toplumsal konulara kişisel yaklaşımlar getirirken deneme iç dünyanın samimi itirafı gibidir.

Denemeye özgü bir konu türü yoktur. Özgürce seçilen bir konuda, yazarın kendi kendiyle konuşma havası içinde yazdığı yazı türüdür. Yazının konusu yazarın o anda aklına geliveren bir konu görünümündedir. Öğretici ve düşünsel yanı da vardır.

Denemenin belirleyici özellikleri nelerdir?

Serbest düşüncenin ifade alanı ve nesrin bir türü olarak deneme, yazarın gözlemlediği ya da yaşadığı olay, olgu, durum ve izlediği objelerle ya da herhangi bir kavramla ilgili izlenimlerinin herhangi bir plâna bağlı kalmayarak, deliller getirip kanıtlama yoluna gerek duymadan ve kesin hükümler vermeden, tamamen kişisel görüşüyle serbestçe yazıya döktüğü birkaç sayfayı geçmeyen kısa metinlere denir.

Deneme, derin düşünceden çok, kişinin kendi dışındaki nesnelerle herhangi bir konuda gerçek ya da hayalî olarak girdiği diyaloğun ürünüdür.

Deneme yazarı, olay, olgu, durum ve eşyalarda sıradan insanların eskilerin ifadesiyle ülfet ve ünsiyet perdesiyle göremediği, farkına varamadığı ayrıntıları, dikkat etmediği hususları, incelikleri, güzellikleri, harikaları, olağanın altında yatan olağanüstülükleri görebilen, hissedebilen, düşüncesiyle ve deneyimleriyle onları okuyucular için ilginç görülebilecek şekilde yazıya dökebilen insandır. Sıradan insanın “baktığı” şeyi deneme yazarı “görür”.

Deneme dilinde çeşitli bilim, felsefe ve sanat dallarına ait terimlere yer vermekten ziyade, halk çoğunluğunun ortak günlük konuşma dilinin düşünce diline dönüştürülmesi çabası hâkimdir. Denemede bilimsel yazılardaki kuruluk ve şematiklik bulunmaz. Düşünce şiirsel, akıcı, samimî bir üslûpla sunulur. Bu bakımdan deneme yazılarının geniş halk yığınlarınca kolayca ve rahatlıkla okunabilme özelliği vardır. Deneme yazarı yazısını yazarken, bir anlamda kendi kendisiyle diyalog içindedir. Kendi zihinsel âleminde düşünce temrinleri yapar.

Felsefî metinlerde filozof, yazısında kendince sistemini kurduğu felsefî bir anlayışa, sistematik felsefî bir dünya görüşüne bağlı olarak düşüncelerini ortaya koyar. Ortaya koyduğu her metin, kendi felsefî bakış açısının birer açılımı, ayrıntısı mahiyetindedir. Ancak denemede böyle sistematik bir düşünceye bağımlılık zorunluluğu yoktur. Denemecinin yazısında ileri sürdüğü düşünce, herhangi bir felsefe ekolüyle ilintili olmayabilir. Ancak filozof yazısında kurduğu ekole bağlı düşünce üretme çabası içindedir.

Klâsik Türk edebiyatındaki münşeât mecmualarındaki yazılar ve Kâtip Çelebi (16091657) gibi yazarlar bir tarafa bırakılırsa, modern anlamda deneme türü, Türk edebiyatında asıl olarak gazete ile birlikte ortaya çıkmaya başlamıştır. İlk özel gazete Tercümanı Ahval (1860)’in yayın hayatına başlamasından itibaren gazetelerde çıkan değişik yazılar, zamanla ayrı bir tür olan deneme için dil, anlatım ve yaklaşım bakımından zemin oluşturmuşlardır. Tanzimattan itibaren bir süre gazete ve dergilerde “musâhabe” üst başlığı altında deneme benzeri yazılar kaleme alınmıştır.

Türk edebiyatında deneme türünde pek çok ürün verilmiştir. Bu tür içine koyabileceğimiz ürünler, genellikle değişik zamanlarda çeşitli gazete ve dergilerde yayımlanmış yazıların bir araya getirilip kitaplaşmış şekilleridir. Bu eserlerde yer alan yazıların bir kısmı, inceleme, eleştiri yazısı olarak da görülebilir. Bunun yanında bir kitapta yer alan yazıların bir kısmı edebiyat, bir kısmı tarih, bir kısmı felsefe, bir kısmı başka konularda olabilmektedir. O bakımdan deneme türü için çok kesin sınıflandırma ve sınırlandırmalar yapılamamaktadır.

Türk edebiyatında ilk deneme kitapları arasında;

Türk edebiyatında deneme türü, genellikle şair, romancı ya da hikâyeci kimliği öne çıkan sanatçılar tarafından ortaya konan ürünlerden oluşmaktadır. Birinci derecedeki vasfı “denemeci” olan yazar sayısı oldukça azdır.

Türk edebiyatında deneme gibi düzyazıya dayalı türler Tanzimat‘tan sonra görülmektedir. Deneme türü özellikle Cumhuriyet Döneminde gelişmiştir. “Karalama Defteri” adlı metnini okuduğumuz Nurullah Ataç deneme türünün özgün örneklerini verdi. Günümüzde de çok sayıda yazar, duygu ve düşüncelerini bu yazı türüyle okurlarına ulaştırmaktadır.

Deneme, yazarın herhangi bir konu üzerinde kesin hükümlere varmadan, kendi kişisel görüş ve düşüncelerini anlattığı yazı türüdür. Eskiden bu tür yazılara “kalem tecrübesi” denirdi. Hayat, ölüm, aşk, gurbet, sanat, felsefe, din ahlak, gelenek, siyaset gibi kişiyi veya toplumu ilgilendiren her şey denemeye konu olabilir. Deneme türünün ele aldığı konuların sınırı yoktur.

Denemenin dil ve anlatım özellikleri

Deneme, dil ve anlatım özellikleri bakımından öteki düşünce yazılarından farklıdır. Deneme türünde; yeniliklere kesin sonuçlara erişme, bir savı, düşünceyi kabul ettirmeye çalışma, kesin bir sonuca gitme gibi bir amaç söz konusu değildir. Deneme yazarı herhangi bir konu üzerinde düşüncelerini içtenlikle ve çoğu defa bir söyleşi ortamında açıklamaya özen gösterir. Anlatımında içtenlik, doğallık önde gelir. Deneme yazıları daha çok kısa bir makale veya köşe yazısı gibi bir çırpıda okunabilecek uzunlukta olur. Denemeler belirli bir plana göre oluşmaz. Deneme yazarı düşüncelerini, duygularını rahat bir şekilde kendi kendisiyle konuşur gibi yazarken birçok konuya da değinmekten geri kalmaz. Bu tür yazılarda asık suratlı bir anlatım ve belli bir plana göre yazma zorunluluğu yoktur. Yazarın kültür konularındaki birikimi, okuyucunun olaylara farklı pencerelerden bakmasını yeni duygu ve düşüncelerde rol almasını sağlar.

Deneme, hangi anlatı türleriyle benzerlikler gösterebilir?

Deneme yazıları zaman zaman eleştiri, köşe yazısı, makale, anı gibi türlere benzetilebilir. Bu özelliği nedeniyle günümüzde belli bir türe sokulmayan yazılara deneme adı da verilmektedir.

Deneme yazarlığı için ne tür özelliklere sahip olmak gerekir?

Deneme yazarlığı, oldukça geniş bir dünyaya bakış, zengin bir edebiyat, sanat ve felsefe kültürü ile birlikte özgün ve durağan olmayan bir anlatış tarzı gerektirir. Sözünü ettiğimiz özellikleri kendinde barındıran yazarların denemeleri okura birçok alanda katkı sağlar, ufuklarını zenginleştirir.

Deneme yazarı en çok nelerden esinlenir?

Deneme türünde yazarın kişisel duyguları, düşünceleri, istekleri, hayalleri ön sırada yer alır. Bu yüzden deneme yazılarında yazar birçok kültür ögesinden yararlanırsa da daha çok kişisel deneyimlerinden, yaşantılarından esinlenir.

Denemenin tarihsel gelişimi nasıl bir çizgi izlemiştir?

Bazı edebiyat tarihçileri denemenin önce Japonya, Çin, Hindistan gibi Doğu ülkelerinde başladığı düşüncesindedirler. Ancak denemenin bağımsız bir edebiyat türü olarak benimsenmesi 16. yüzyılın ilk yarısında gerçekleşir. Bunda Fransız yazarı Montaigne’in (1533-1592) büyük payı vardır Montaigne’in ilk iki cildi 1580’de, üçüncü cildi 1595’te okuyucuyla buluşan Denemeler adlı eseriyle bu türün öncüsü ve temsilcisi olduğunu görürüz.

Montaigne, denemelerini nasıl bir ortamda yazmıştır?

Montaigne, denemelerinde yalın, akıcı ve içten bir dille kendi gözlemlerinden de yararlanarak dostluk, okumak, eğitim, ölüm, yalnızlık gibi birbirinden çok farklı konularda görüşlerini kaleme almıştır; Denemelerini nasıl yazdığı konusuna şöyle açıklık getirir:

“Evde bulunduğum zaman, hayatım daha çok kitaplığımda geçer; arada ev işlerini yönetmek imkânı da bulurum. Giriş kapısının hemen üstündeyim; hem bahçeyi, kümesi, avluyu görürüm, hem de evimin öteki bölümleri içinde sayılırım. Hiçbir düzene uymadan, hiçbir amaç gütmeden bir bu kitabı, bir şu kitabı karıştırırım; zaman olur kurduğum hayalleri ya kendim yazarım ya da bir aşağı bir yukarı dolaşarak başkasına yazdırırım.” (Montaigne/Denemeler)

Montaigne’den başka deneme türünün ünlü yazarları kimlerdir?

Deneme türünün en önemli yazarlarından bir de ingiliz Francis Bacon (1561-1626)’dır. Bacon, özlü denemeleriyle insanlara yol gösteren bir yazar olmuştur. Çağdaş ingiliz yazarları arasında denemeleriyle de ün kazanan şair ve yazarlardan Thomas Stearns Eliot (1888-1965) ve Aldous Huxley (894-1963)’i de unutmamak gerekir.

16.yüzyılın sonlarında deneme, özellikle edebiyat ve sanat konularında eleştiri ağırlıklı bir nitelik kazanmaya başlar. R. de Gourmont (1888-1915), B. Julien (1867-1956), Albert Camus (1913-1960), E.C. Alain (1868-1951) ve Jean-Paul Sartre (1905-1980) gibi yazarlar eserleriyle deneme türüne çağdaş bir içerik kazandırmayı başarmışlardır.

Denemeci bir dil ustasıdır. Yazdığı her cümleyi pırıl pırıl işleyerek ortaya çıkarır.

Daha önce de belirttiğimiz gibi deneme türünün öncüsü Montaigne’dir. Montaigne tipi denemelerden farklı özellikleri taşıyan denemeler de kaleme alınmıştır. Bunlara bilimsel yazınsal, eleştirel gibi adlar verilmiştir. Türk edebiyatında Ahmet Haşim‘in, Vedat Günyol’un, Orhan Burian‘ın, Nermi Uygur ve Füsun Akatlı’nın denemeleri bu tür nitelendirmeler içinde değerlendirilmiştir.

Deneme türünden eserleri içerik ve anlatım özellikleri bakımdan “senli benli” ve “düzenli” olmak üzere ikiye ayırabiliriz.

“Senli benli” deneme Fransa’da Montaiqne’le başlamıştır. Bu yazılarda canlı ve içten bir dil kullanılır. Betimlemeye, mizaha ve nükteye oldukça geniş yer verilir.

“Düzenli” denemenin ilk örneklerine Bacon’da rastlanır. Bu tür deneme yazılarında anlatım genellikle yoğun kısa ve özdür.

Türk edebiyatında denemenin gelişim süreci nasıldır?

Deneme türü Türk edebiyatına Tanzimat‘tan sonra girmiştir. ilk denemeciler arasında Cenap Şahabettin (Evrak-ı Eyyâm, Tiryaki Sözleri) Ahmet Haşim (Gurabahâne-i Laklakan, Bize Göre) Ahmet Rasim, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Falih Rıfkı Atay’ın adlarını sayabiliriz.

Cumhuriyetten sonra gelişen deneme türünde eser veren yazarlar arasında Nurullah Ataç, Ahmet Hamdi Tanpınar, Sabahattin Eyüboğlu, Suut Kemal Yetkin, Orhan Burian ve Mehmet Kaplan’ı gösterebiliriz. Adlarını saydığımız edebiyatçılarımızın arasında Nurullah Ataç, Suut Kemal Yetkin ve Sabahattin Eyuboğlu’nun eserleri edebiyatımızda deneme türünün gelişmesinde önemli rol oynamıştır.

Özellikle son yıllarda edebiyatımızda deneme türünde yazıların çoğaldığını görürüz. Günümüzde yazdıkları denemelerle dikkati çeken yazarları arasında ;

Deneme Örneği-1

TÜRK’ÜN MUTLULUĞU: ATATÜRK (Vedat Günyol)

Şeflerin ödevi hayatı sevinç ve istekle karşılamak hususunda uluslarına yol göstermektir” diyordu Atatürk ölümünden bir yıl önce yabancı bir devletin dışişleri bakanına. Tarihimizde ilk defa gerçekten halka yönelmiş, köylüsüyle elele kurtuluşunun, mutluluğunun destanını yazmış bir devlet adamımızın dünyaya seslenişiydi bu.

İmparatorluklar kurmuş bunca devlet adamları uluslarına ne getirmişti yağmalar talanlar, sönmüş ocaklar, kinler, her iki yandan göz yaşları ahlar vahlar pahasına kazanılan topraklarla kendi şan şeref edebiyatları, fetih gururları dışında? Anadolu halkına, köylüsüne ne kazandırmıştı bunca fetihler istilâlar “hanedan” gururu, şan şeref tutkuları dışında, hayatı sevinç ve istekle karşılamak için ne yol göstermişlerdi uluslarına?

Bir Atatürk gösterdi halkına, köylüsüne hayatı sevinç ve istekle karşılamanın, insan gibi yaşamının yolunu. Çünkü bir halk çocuğu, bir halk adamıydı Atatürk. Gücünü zorbalıktan, tanrısal desteklerden değil, halkın güveninden, halka güveninden, sevgisinden alıyordu. Halktan gelmiş, halka yönelmişti.

Atatürk Türk ulusunun mutluluğunu kendi mutluluğundan ayırmıyordu. O da, her insan gibi mutlu olmak istiyordu elbet. Ama bir başkumandan, bir devlet şefi olarak, tek başına mutlu olamayacağını biliyordu. Oysa, tarih bize saraylarına kapanıp halkının köylüsünün dışında mutlu olmaya çalışan nice devlet şefi örneği veriyordu. Atatürk, halkıyla köylüsüyle birlikte mutlu olmak istiyordu. Köylüsü aç, halkı mutsuz yaşarken kendinin mutlu olamıyacağını biliyordu. Bunca rütbeleri, sırmaları şanları şerefleri bırakıp Kurtuluş Savaşına koşmasını nasıl açıklayabiliriz yoksa? Bu savaş, Türkün mutluluğuna açılan ilk kapıydı. Ana yurdu kurtulduktan sonra Türke hayatı sevinç ve istekle karşılamanın yolunu göstermek gerekti. Bu yol batı uygarlığına giden yoldu.

Türkiye’nin dramı, batı uygarlığı dışında kalmış bütün geri ülkeler gibi, “ölmesini bilmiyen şeylerle yaşamasını bilmeyenler arasındaki amansız çatışma” daydı. Ölmesini bilmiyen şeyler, Türkiye’yi batı dünyasından en az bir iki yüzyıl geride bıraktıran kör inançlar, yobazlıklar, olumlu bilgi düşmanlığıydı. Yaşamasını bilmeyenlerse, tâ II.Mahmut’tan bu yana başlayan; ama en iyi neyitli aydınlarımızın bile ölesiye bağlanıp yaşatamadıkları, yaşatmakta direnemedikleri batı uygarlığını yapan bilim kafasıydı.

Atatürk bu çatışmada ölmesini bilmiyen şeylere karşı yaşaması gerekeni yaşatmaya çalışmış ve bunda büyük ölçüde başarıya ulaşmış tek devlet adamımızdır. Devrimleri tam yaptığına inanacak kadar saf değildi Atatürk. “Benim yaptığım işler birbirine bağlı ve gerekli şeylerdir. Bana yaptıklarımdan değil yapacaklarımdan söz edin” derken, devrimlerin tam olmadığını anlatmak istiyordu. Biliyordu ki devrimleri yetersizdi. Ama bu yetersizliklerin yine devrimlerle giderileceğini, devrimlerin yine devrimlerle ayakta kalabileceğini de biliyordu. Onun için de Atatürk, devrimlerini ulusun en dinç, en dinamik bölüğüne, gençliğe emanet etmişti.

Atatürk, Türk ulusuna hayatı sevinçle karşılamanın, yani mutluluğunun yolunu göstermiştir. Bu yolda yürümek, bu uğurda ölesiye savaşmak, devrimleri devrimlerle beslemek Türk aydınına düşen en büyük bir görevdir.

Vedat Günyol

Deneme Örneği-2

YALNIZLIK (Montaigne)

Yalnız yaşamanın bir tek amacı vardır sanıyorum; o da daha başıboş, daha rahat yaşamak. Fakat her zaman, buna hangi yoldan varacağımızı pek bilmiyoruz. Çok kez insan dünya işlerini bıraktığını sanır; oysaki bu işlerin yolunu değiştirmekten başka bir şey yapmamıştır. Bir aileyi yönetmek bir devleti yönetmekten hiç de kolay değildir. Ruh nerde bunalırsa bunalsın, hep aynı ruhtur; ev işlerinin az önemli olmaları, daha az yorucu olmalarını gerektirmez. Bundan başka, saraydan ve pazardan el çekmekle hayatımızın baş kaygılarından kurtulmuş olmuyoruz.

Ratio et prudentia curas, Non locus effusi late maris arbiter, aufert. (Horatlus)

Dertlerimizi avutan akıl ve hikmettir, O engin denizlerin ötesindeki yerler değil.

Ülke değiştirmekle kıskançlık, cimrilik, kararsızlık, korku, tutku bizi bırakmaz.

Et post equitem sade atra cura. (Horatius) Ve keder, atımızın terkisine binip gelir.

Onlar manastırlarda, medreselerde bile peşimizi bırakmazlar. Bizi onlardan ne çöller kurtarabilir, ne mağaralar, ne de bedenimize ettiğimiz işkenceler …

Haeret lateri letalis arundo. (Virgilius)

Öldürücü yara bağrımızda kalır.

Sokrates’e birisi için, seyahat onu hiç değiştirmedi, demişler. O da: Çok doğal, çünkü kendisini de beraber götürmüştür, demiş.

Quid terras alio calentes
Sole mutamus? patria quis exul
Se quoque fugit? (Horatius)

Niçin başka güneş başka toprak ararsın?
Yurdundan kaçmakla kendinden kaçar mısın?

İnsan önce içindeki sıkıntıyı dağıtmazsa yer değiştirmek daha fazla bunaltır onu: Nasıl ki yerine oturmuş yükler daha az engel olur geminin gidişine. Bir hastaya iyilikten çok kötülük edersiniz yerini değiştirmekle. Hastalığı azdırırsınız kımıldatmakla, nasıl ki kazıklar daha derine gidip sağlamlaşır sarsıp sallamakla. Onun için kalabalıktan kaçmak yetmez, bir yerden başka bir yere gitmekle iş bitmez: İçimizdeki kalabalık hallerimizden kurtulmamız, kendimizi kendimizden koparmamız gerek .

Rupi jam vincula dicas;
Nam luctata canis nodum arripit; attemen illi,
Cum fugit, a collo trahitur pars longa catenae. (Persius)

Kırdım diyorsun zincirlerini;
Evet, köpek de çeker koparır zincirini,
Kaçar o da, ama halkaları boynunda taşıyarak

Zincirlerimizi götürürüz kendimizle birlikte; tam bir özgürlük değildir kavuştuğumuz; döner döner bakarız bırakıp gittiğimize; onunla dolu kalır düşlerimiz.

Nisi purgatum est pectus, quae prelia nobis
Atque pericula tonc ingratis insinuandum?
Quantae conscindunt hominem cuppedinis acres
Sollicitum curae, quantique perinde timores?
Quidve superbia spurcita, ac petulantia, quantas
Efficiunt clades? Quid luxus desidiesque? (Lucretius)

İçi arınmamışsa, neler bekler insanı,
Kendi kendisiyle ne savaşlar eder boşuna!
Tutkuları içinde ne kemirici kaygılar.
Ne korkular içinde kıvranır insan!
Ne çöküntüler yapar bizde gurur, şehvet,
Öfke, gevşeklik ve tembellik!

Kötülüğümüz içimizde bizim; içimizse kurtulamıyor kendi kendisinden.

In culpa est animus qui se non efiugit unquam. (Horatius)

Ruhun derdi içinde ve kaçamaz kendi kendinden.

İnsanın, olanak varsa karısı, çocuğu, parası ve hele sağlığı olmalı, ama mutluluğunu yalnız bunlara bağlamamalı. Kendimize dükkanın arkasında, yalnız bizim için bağımsız bir köşe ayırıp orada gerçek özgürlüğümüzü, kendi sultanlığımızı kurmalıyız. Orada, yabancı hiçbir konuğa yer vermeksizin kendi kendimizle her gün başbaşa verip dertleşmeliyiz; karımız, çocuğumuz, servetimiz, adamlarımız yokmuş gibi konuşup gülmeliyiz. Öyle ki, hepsini yitirmek felaketine uğrayınca onlarsız yaşamak bizim için yeni bir şey olmasın. Kendi içine çevrilebilen bir ruhumuz var; kendi kendine yoldaş olabilir; kendi kendisiyle, çekiş dövüş, alışveriş edebilir. Yalnız kalınca sıkılır, ne yapacağımızı bilmez oluruz diye korkmamalıyız.

In solis sis tibi turba locis (Tibulhıs)

Issız yerlerde kendin için bir evren ol.

Erdem, der Antishenes, kendi kendisiyle yetinir; ne kurallara baş vurur, ne laflara, ne gösterişlere.

Yapmaya alıştırıldığımız işlerden binde biri bile kendimizle doğrudan doğruya ilgili değil. Bakarsınız bir adam canını dişine takmış, kurşun yağmuru altında, yıkık bir kale duvarına tırmanıyor bütün hıncıyla; bir başkası, karşı tarafta, kan revan içinde, aç susuz savunuyor o kaleyi ölesiye: Kendileri için mi gösteriyorlar bu yararlığı? Uğrunda ölecekleri ve hiç görmedikleri insan belki o sırada kılım kıpırdatmadan keyif sürmektedir. Bakarsınız bir başkası, bitkin, perişan, saçı sakalı birbirine karışmış kitaplıktan çıkıyor gece yansından sonra: Bunca kitabı daha iyi, daha akıllı bir insan olmak için mi karıştırdı sanırsınız? Yok canım sen de! Ya ölecek o kitaplıkta ya öğretecek yarınki kuşaklara Platus’un dizelerini hangi düzenle kurduğunu ve falan Latince sözcüğün nasıl yazılması gerektiğini. Kim seve seve feda etmiyor sağlığını, canını şan şeref için? Oysa kalp bir paradan başka nedir ki şan şeref? Kendi ölümümüzden korkmakla yetinemeyiz; karılarımızın, çocuklarımızın, adamlarımızın ölümünden de korkmak zorundayız. Kendi işlerimizden çektiğimiz sıkıntı yetmiyormuş gibi komşularımızın, dostlarımızın işleriyle de dertlere sokar, bunaltırız kendimizi.

Vah! quemquamne hominem in animum instituere, aut
Parare, quod sit charius quam ipse est sibi? (Terentius)

Vah, vah! Nasıl olur da insan bir şeyi
Kendinden daha çok sevmeye kalkar?

Ayrıca bakınız ⇒

Felsefi Deneme Nedir, Felsefi Deneme Nasıl Yazılır?

Bir fikri ya da argümanı geliştirmenin en düzenli yolu yazmaktır. Yazmak, aynı zamanda düşüncenin kalıcı bir şekilde ifade edilmesini de sağlar. Bir konu üzerine oluşturulan düşünce, çeşitli şekillerde ifade edilir. Deneme yazıları bu türlerden biridir. Bu türün bir örneği de felsefi deneme yazma‘dır.

Deneme yazılarında konu hakkındaki görüş, özgür biçimde sunulur ayrıca alanlara göre değişik şekillerde de yazılır. Bu, alanların kendi niteliğiyle ilgili bir durumdur. Bunlardan biri olan felsefi denemeyi diğerlerinden ayıran özellikler vardır. Felsefi deneme; sorgulayıcı, tutarlı ve sistemli bir yol izler. İleri sürülen görüşler temellendirilir ve mantıksal olarak ikna edicidir.

Felsefi denemelerde kavramlara bilinen anlamlarının dışında yeni anlamlar da yüklenebilir ama bu anlamlar yazı içinde açıklanmalıdır. Bu durum, felsefi deneme yazarının ileri sürdüğü görüş veya görüşlerini mantıksal açıdan ispatlaması için önemlidir. Bu açıdan edebî denemelerle de karıştırılmaması gerekir. Edebî denemelerde yazar, kavramları mecaz anlamlarıyla kullanabilir ve ileri sürdüğü görüşünü kanıtlama zorunluluğu taşımaz.

FELSEFİ DENEME YAZMA AŞAMALARI

FELSEFİ DENEME YAZIMINDA DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER

Türkiye’de ortaöğretim öğrencilerine yönelik olarak her yılın aralık ayında Türkiye Felsefe Kurumu tarafından felsefe olimpiyatı düzenlenir. Bu yarışmada öğrenciler, önceden belirlenmiş konularda metin alıntılarından yola çıkarak felsefi bir deneme yazar. Dereceye giren öğrenciler, o yılın mayıs ayı içinde düzenlenen Dünya Felsefe Olimpiyatları’nda ülkelerini temsil etme hakkı kazanır.

Kaynak: Atatürk Üniversitesi Sosyoloji Bölümü 1. Sınıf “Felsefeye Giriş” ve “Sosyolojiye Giriş” Dersleri Ders Notları (Ömer YILDIRIM); Diğer Ders Notları (Ömer YILDIRIM), MEB Felsefe Ders Kitabı, Açık Öğretim Ders Kitabı

Tweetle

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir