Yüce kitabımız Kuranı Kerim surelerinden Fil Suresi anlamı, Fil Suresi tefsiri, Fil Suresi fazileti bu sayfada derledik. İşte Fil Suresi arapça yazılışı, Fil suresi okunuşu ve anlamı ile Fil suresi hakkında tüm detaylar.
Fil Suresi; Kâfirûn sûresinden sonra Mekkede nazil olmuş olup sûre 5 ayettir. Sûre, adını ilk ayetinden almaktadır.
Bu sûre “Fil Sûresi”, Kâbeyi yıkmak için gelen Habeşistan Kralı Ebrehenin fillerle takviye edilmiş ordusunun nasıl helâk edildiğini dile getirmektedir. Bu mühim hadiseye İslâm tarihinde “Fil Hadisesi yada Fil Olayı” denir. Üç satırlık bu kısa sûre, böylesine önemli bir tarihi olayı anlatmaktadır.
Fil Suresi Arapça yazılışı
Fil Suresi Okunuşu
Bismillahirrahmânirrahîm.
1- Elem tera keyfe feale rabbüke biashâbilfîl
2- Elem yecal keydehüm fî tadlîl
3- Ve ersele aleyhim tayran ebâbîl
4- Termîhim bihicâratin min siccîl
5- Fecealehüm keasfin mekûl
Fil Suresi Dinle
Fil Suresi Anlamı
Rahmân ve Rahîm olan Allahın ismiyle.
1- Görmedin mi Rabbin ne yaptı fil sahiplerine!
2- Onların tuzaklarını boşa çıkarmadı mı?
3- Üzerlerine sürü sürü kuşlar saldı.
4- Onlara balçıktan pişirilmiş sert taşlar atıyorlardı.
5- Derken onları, yenilmiş ekin yaprağı gibi kılıverdi.
Fil Suresi Fazileti
Kullarına derdi veren Allâh dermanını dahi vermiştir. Kurân Sûrelerini okumanın aynı zamanda birer zikir olduğunu da düşünürsek, bu sûrelerin özelliklerindeki hikmet ve incelikleri anlamış oluruz. Fil Sûresinin özellikleri şöyledir:
“Hasımlarına karşı Fil Sûresini okuyan kimse, hasımlarını (düşmanlarını) mağlup eder.” Sûreleri okuma adeti ise en az üç, beş, yedi kere olur. Sonra () yüz kere olabildiği gibi daha fazla da olabilir. Nitekim bunun örnekleri geçmektedir.
“Akşamlan bilhassa, akşam ile yatsı arasında () bin kere okuyan kimse, her türlü muradına kavuşur, tüm dilekleri gerçekleşir buyrulmuş Fil Sûresi hakkında.
Fil Suresi Tefsiri
1) Ey Habibim! Görmedin mi, yani görmüş gibi bilmedin mi? Yani elbette Rabbinin fil sahiplerine, Kabeyi Muazzamayı yıkmak isteyen o zalim kavme neler yaptığını Allah-u Tealanın bildirmesi ile bildin.
2) O kudreti sonsuz olan Alemlerin Rabbi, o fil sahiplerinin kurdukları tuzağa, onların Kabe hakkında aldıkları yıkma kararını bozgunluk içinde bırakmadın mı?
3) Evet, Allah-u Teala o fil sahiplerini cezalandırmak için onların üzerlerine bölük bölük kuşlar (Ebabil kuşları) gönderdi.
4) O kuşlar onların üzerine siccilden(pişmiş tuğladan) yapılmış taşlar atıyorlardı. Herhangi birinin başına isabet eden taş parçası, o kimsenin ayağından çıkarak öldürüyor veya bir hastalığa uğratarak helakine sebep veriyordu.
5) Allah-u Teala Kabeye düşmanlık gösteren o hain topluluğu yenilip çiğnenmiş ekinler gibi kıldı. Hepsi de kutsal değerlere düşmanlığın sonucunda darmadağın olarak Allah-u Tealanın kahrına uğramış oldular.
Habeşliler, Yemeni ele geçirince Ebrehe adındaki komutan buranın valisi olmuştu. O da diğer Habeşliler gibi Hıristiyandı. Arabistanı yakından tanıdı. İdaresindeki halkın Hac ve ziyaret için Mekkeye gittiklerini ve Kâbeye hürmet ettiklerini müşahede etti. Kâbenin itibarını azaltmak ve itibar kazanarak halkı kendisine meylettirmek için ondan daha cazip ve görkemli bir kilise yapmaya karar verdi. Habeş kralının da yardımı ile kısa sürede Sana şehrine görkemli bir kilise yaptı. Kulleys adını verdiği bu kiliseyi altınlar ve gümüşler ile süsledi. Çevreye haber göndererek halkı Kâbe yerine Kulleysi ziyaret etmeye çağırdıysa da bu çağrı kabul görmedi. Hatta bir gece Kulleyse gizlice giren bir adam hakaret olsun diye kilisenin içine pisledi. Bu duruma son derece öfkelen Ebrehe, Kâbeyi yakmaya ve taş üstünde taş bırakmamaya yemin etti.
Ebrehe atmış bin kişilik kalabalık bir ordu ile Mekkeye doğru yola çıktı. Taife geldiği zaman adamlarının bir kaçını keşif için ileri gönderdi. Onlarda Mekkelilere ait hayvan sürülerini önlerine katıp getirdiler. Bu hayvanlar arasında Peygamber Efendimizin dedesi olan Abdülmüttalibin de iki yüz devesi bulunuyordu.
Abdülmuttalib yanına birkaç kişi alarak doruca Ebreheye gitti. Gelen kişinin boylu poslu, iri yapılı, heybetli bir olduğunu gören Ebrehe, ona büyük hürmet gösterdi. Ebrehe tercümanı aracılığı ile Abdülmuttalibe sordu. Ne için geldin? Abdülmuttalib develeri için geldiğini bildirince Ebrehe:
Ben de seni büyük bir zat sanmıştım. Senin dinine ve ceddine ait olan Kabeyi yıkmaya gelmişken, sen develerden bahsediyorsun dedi Abdülmuttalib :
Ben develerin sahibiyim. Develeri isterim. Kâbenin sahibi var. Onu koruyacak olan odur cevabını verdi. Ebrehe:
Bana karşı onu koruyacak olan kimse yok deyince Abdülmuttalib:
Orası beni ilgilendirmez. İşte sen, işte o!dedi. Bu konuşmadan sonra Ebrehe develerin verilmesini emretti. Abdülmuttalib develerin alıp Mekkeye geri döndü. Başına toplanan ahaliye Bu evin sahibi onu korur korkmayınız diye teselli verdi ve halka dağlara çıkmasını emretti. Kendisi de Kâbeye gidip şöyle dua etti:
Allahım! Kul malını, evini, ehlini korur. Sen de bu evini, kendi ehlini haçlı ordusuna karşı koru. Onların haçlı kuvvetleri Senin kuvvetine asla galip gelemeyecektir. Onlar cahilliklerinden Senin haremine karşı yürüdüler, Senin büyüklüğünü düşünemediler. Abdülmuttalib bu şekilde Allah-u Tealaya ağladı. Sonra dağa çekilip Hıristiyan Habeş ordusunun akıbetini beklemeye başladılar.
Ebrehe, 17 Muharrem Pazar günü sabahı ordusunu düzenleyip askerin önüne Mahmud adı verilen meşhur fili koyarak Mekkeye doğru yürümeye başladı. Mekkeye yaklaşıp içeri girmeye hazırlanırken o meşhur fil aniden çöküverdi. Ne yaptılarsa fili yerinden kaldıramadılar. Filin yönü başka tarafa çevrilince koşarak o tarafa gidiyor, fakat Mekkeye çevrilince yere çöküyordu.
Onlar fille çekişmekte iken deniz tarafından aniden çıkan Ebabil kuşlarının hücumuna uğradılar. Dağ kırlangıçları adı verilen bu hayvanlar, ağızlarında bir tane ve ayaklarında iki tane olmak üzere mercimekten büyük, nohuttan küçük kızgın taşlar yüklenmişlerdi.
Kibirli Ebrehe ve kalabalık ordusu, büyük bir paniğe kapılmış, bir o yana bir bu yana kaçışmaya başlamışlardı. Habeş ordusunun çoğunluğu, üzerlerine düşen kızgın taşlardan helak olmuşlardı. Düşe kalka Yemene varanlarda çok geçmeden orada ölüyorlardı. Ebrehe ise yaralanmış, vücudu parça parça dökülmeye başlamıştı. O halde bir ibret olmak üzere Yemene varmış ve sonunda bedeni küçücük kalmış, kalbi parçalanarak can vermişti.
Meşhur fil sağ kalmıştı. Fakat gözü görmüyor, ayakları tutmuyordu. Habeş ordusundan kalan cenaze artıkları, Allah-u Teala tarafından gönderilen bir sel ile temizlenmişti. Araplar, bu hadisenin meydana geldiği seneye Fil Senesi adını verdiler.
İşte Fil Suresi, bu ibret verici kıssayı haber vererek din düşmanlarını sakındırmakta ve Allah-u Tealanın kudretini gözler önüne sermektedir. Ayrıca Peygamber Efendimizi teselli ederek, Allah-u Tealanın mukaddes kıldığı Kabeye saldıranların helak olduğu gibi, Allah-u Tealanın alemlere rahmet olarak gönderdiği Habibine ve onun tebliğ ettiği dine saldıranların da helak olacağını bildirmektedir.
Fil Suresinin Hikayesi (Fil Olayı)
Kâbeyi yikmak üzere büyük bir orduyla gelen Yemen valisi Ebrehenin ordusuna saldiran kuslar.
Ebâbil, Arapçada bölükler, sürü, sürüler demektir. Kelime, Kurân-i Kerimde Fil sûresinin üçüncü âyetinde geçmektedir. Fil sûresinde olay söyle anlatilmaktadir: Görmedin mi Rabbin fil sahiplerine ne yapti? Onlarin tuzaklarini bosa çikarmadi mi? Üstlerine sürü sürü kuslar gönderdi. Onlara çamurdan sertlesmis taslar atiyorlardi. Nihâyet onlari yenilmis ekin yapragi gibi yapti. (el-Fil, 1I5/).
Bu olay Hz. Peygamberin dogdugu yil olmus ve orduda bulunan fil/fillerden dolayi Araplar arasinda Fil Vakasi, geçtigi yil ise Fil Yili olarak meshur olmustur. Olay kaynaklarda söyle zikredilmektedir:
Habesistan Krali Necâsi Ashamenin, Yemene hükümdar tâyin ettigi Ebrehe b. Sabbah el-Esrem, Mekkeye giden kervan ve Kâbe ziyaretçilerini çekmek ve Sana sehrini ticaret merkezi haline getirmek üzere burada Kulleys veya Kalis denilen bir tapinak (kilise) yaptirdi. Ancak tapinaga gelen olmadigi gibi Fukaym kabilesine mensup bir Arap veya bir grup Arap kiliseye girerek pislediler. Bunu ögrenen Ebrehe çok kizdi ve Kâbeyi yikacagina yemin etti. Büyük bir ordu ve gayet iri cüsseli Mamud adli fili önde oldugu halde Mekkeye yöneldi. M.S. 57I veya yilinda altmis bin asker ve on yahut dokuz fille yola çikti. (Ibnül-Esir, el-Kâmil fit Târih, Nsr: Tornberg, Beyrut , I, ).
Ebrehe yolda Yemen krali Zû Neferi bozguna ugratti, ardindan Hasamlilari yendi ve bunlarin Nufeyl b. Nubeyb adindaki liderinin hayatini bagislayarak kendisine Mekkeye gidiste rehber yapti. Taifteyken Sakifliler tanrilari Lâti korumak ugruna Ebrehe ile isbirligine yanasip Ebû Regali ona rehber olarak verdiler. Ebrehenin fillerin destegindeki muazzam ordusunun karsisinda hiçbir ordu dayanamadi ve Kureysliler bu gelise bakarak Kâbenin yikilacagina kesin olarak inanmaya basladilar.
Abdülmuttalibin Ebrehe ile Görüsmesi
Mekke yakininda Mugammes denilen yerde Ebrehe ordusu çadirlarini kurdu ve çevredeki Mekkelilere âit develeri yagmaladilar. Burada, Ebû Regal öldü. Develerin içinde Abdülmuttalibin de iki yüz devesi vardi. Ebrehenin elçisi Hinata el-Himyeri Mekkeye giderek Kureyslilerin ileri gelenleriyle görüstü ve Kâbeyi tavaf etmeyi biraktiklari takdirde onlara saldirmayacaklarini söyledi. Onlara sadece Kâbeyi yikmak için geldiklerini, kendileri ile savasmayacaklarini bildirdi (Ibnül-Esir, a.g.e., s).
Abdülmuttalib, Biz onunla savasmak istemiyoruz, buna gücümüz de yetmez. Orasi Beytullahtir, eger korursa O (Allah) Haremi korur dedi; develerini görüsmek üzere Ebrehenin yanina vardi. Abdülmuttalibe iyi davranan ve önce onu takdirle karsilayan Ebrehe, Abdülmuttalib develerini isteyince söyle dedi: Seni ilk gördügümde gözüme büyük bir sahsiyet olarak görünmüstün. Ama sen Kâbenin korunmasini isteyecegin yerde develerinin pesine düsünce gözümden düstün. Abdülmuttalib, Ben develerin sahibiyim. Kâbenin de sahibi var, O onu korur dedi.
Abdülmuttalib develerini alip Kureyslilerin yanina döndü, onlara olup biteni anlatti ve hepsi, muhtemel bir katliâma karsi Mekkeden ayrilip daglara çekildiler.
Fillerin Yere Cökmesi
Sabaha karsi Ebrehe, Mekkeye ilerledi. Mamud denilen büyük fil, sehre yaklâsinca yere çöküverdi; kalkmasi için çok ugrastiklari halde kalkmadi. Öteki fillerin de, Kâbe yönünde sürüldüklerinde yere çöktükleri, baska bir yöne yöneltildiklerinde kosarak kaçmaya çalistiklari görüldü. Bu mucizeyi olayin sihhati Hz. Peygamber (s.a.s.)in Kusva adli devesinin Mekke yakinlarinda çökmesi olayinda, Nebi (s.a.s.)in söyledigi sözlerle sâbit olmustur: Devesi çökünce Rasûlullahin ashâbi, Deve çöktü dediginde, Rasûlullah; Hayir, Kusva çökmedi, yalniz onu Fili engelleyen engelledi buyurmustur. Buhâri ve Müslimde, Rasûlullah (s.a.s.)in Mekkenin fethi günü söyle dedigi nakledilmektedir: Yüce Allah filleri Mekkeye girmekten alikoydu. Ama Rasûlünü ve müminleri oraya gönderdi. Dün oldugu gibi bugün de oranin hürmeti iâde olmustur. Dikkat edin, hazir olan olmayana bildirsin.
Kuslarn Ebrehe Ordusuna Saldirmasi
Ebrehe ordusu Mekkeye girerken deniz tarafindan, dahâ önce o bölgede hiç görülmemis, kirlangica benzer kus sürüleri bir anda ortaya çikarak Ebrehe ordusuna saldirdilar. Gaga ve pençelerinde tasidiklari taslari ve çamurdan balçiklari askerlerin üzerine biraktiklarinda onlar, kurumus, paramparça olmus agaç yapraklari gibi dagildilar. Rehberleri Nufeyl kaçti, askerler kus saldirisinda telef olup feci sekilde öldüler; yolda kalanlar, geriye dönenler de helâk oldular. Mekkeliler bu mucizeyi daglardan seyrederken Allahin irâdesi karsisinda hayret ve dehset içindeydiler. Ebrehe, bu saldirida etleri parçalanmis, çürümüs halde Sanaya dönerken, Hasm kabilesinin yasadigi bölgede gögsü ikiye yarilarak acikli sekilde öldü (Kadi Beydâvî, Envârüt-Tenzil, Fil Sûresi tefsiri).
Kuslar ve attiklari taslar hakkinda çesitli rivâyetler vardir. Bu olay Rasûlullahin dünyaya geldigi yilda vukû buldugundan, Peygamberimizin ilk mucizelerinden sayilmistir. Muhammed b. Ishak ve Ikrime o yil çiçek hastaliginin Mekkede yayginlastigini söylemislerdir. Muhammed Abduh (v. 19I5) bu rivâyetlerden hareketle Kurânda geçen Tayran Ebâbile ifâdesiyle kastedilenin sinekler oldugunu ayaklarinda salgin hastalik mikrobu tasiyan sinek sürülerini Allahin, Ebrehe ordusuna musallat kildigini belirtmektedir. Yeryüzünün en ihtisamli ordusu ve hayvanlari (filleri) ile gelen Ebrehe ve ordusunu Allah, bir ibret olsun diye gözle görülemeyen küçük canlilarla mikroplarla helâk etmistir. Bu görüsü yukarida zikrettigimiz gibi daha önce ilk siyercilerden Muhammed b. Ishak da kaydetmistir.
Bu tefsirde önemli olan husus; Muhammed Abduh, Resid Riza, ve diger bazi müfessirlerin, Allahin, olaganüstü, fevkalâde, harikulâde mucizesi ile bu Allah düsmani orduyu helâk edisini dile getirmeleridir. Tefsirlerde kuslarin mâhiyeti hakkinda degisik görüsler bulunmaktadir. Ibn Abbas ile Dahhak, Ebâbili birbiri arkasindan gelenler diye yorumlamislardir. Hasan-i Basri ile Katâde, çok mânâsina; Ibn Zeyd çesitli, sagdan soldan gelenler mânâsina; Mücâhid, toplu halde arka arkaya gelen mânâsina geldigini söylemislerdir. Kuslarin, bölük bölük, karisik türde olduklari anlasilmaktadir. Rivâyetlerde kuslar; kirlangica, keklige, sigirciga, yarasaya, hatta zümrüdü ankaya benzetilmektedir .
Siccil kelimesi, tas ve çamur demektir. Yahut, çamurla sivanmis tas anlamina gelir. Asf kelimesi, agaç yapragi anlamina gelir. Haserelerin agaç yapragini yiyip ufalttiklarinda yaprak yenik yenik hale gelir ki, sûrede anlatilmak istenen budur.
Sûrenin anlami; Allahin, Kâbenin müdafaasini müsriklere birakmadigini, saldirganlari alisilmadik sekilde helâk ettigini bize anlatmaktadir.
Olayin Gerceklestigi Yer
Fil olayi, Müzdelife ve Mina arasindaki Muhassab vadisi arasinda bulunan Muassibda meydana gelmistir. Müslim ile Ebû Dâvûd, Câbirden rivâyetle onun söyle dedigini yazarlar: Rasûlullah Müzdelifeden Minaya hareket ettigi zaman Muassib vadisin de hizlanmisti. Imam Nevevî bunu söyle izah etmistir: Ashâb-i Fil olayi burada cereyan etmistir. Onun için, sünnet olan, hacilarin buradan hizla geçmesidir (Mevdûdî, Tefhimul Kuran Trc: Muhammed Han Kayani ve digerleri, Istanbul , VII, )
Imam Mâlik de Hz. Peygamberden, Müzdelife durma yeridir, ama Muassib vadisinde durulmamalidir hadisini nakleder.
Müsrik Kureyslileri bu olay o kadar etkilemistir ki, üç yüz altmistan fazla Kâbe putunu unutup yedi yahut on sene Allaha tapmislardir. Fil sûresin de Allah, Ashâb-i Filin aci âkibetinin fecâatine sadece ana hatlariyla deginmis ve müsriklere, Hz. Muhammed (s.a.s.)in dâvetine karsi çiktiklarinda, onlarin baslarina gelebilecek acikli azabi hatirlatmistir.
Fil Suresi Mekke döneminde inmiş 5 ayetten oluşan Kabe'yi yıkmak isteyen Ebrehe'nin fillerle hücumunu konu edinen bir suredir. Fil suresini okumanın birçok fazileti bulunur. Fil Suresi ne için okunur? Fil Suresi’nin faziletleri nelerdir? Fil suresi Arapça okunuşu Fil Suresi Türkçe meaili ve Diyanet Fil Suresi Tefsiri gibi bilgileri sizler için derledik.
FİL SURESİ ARAPÇA OKUNUŞU
Bismillahirrahmânirrahîm.
1- Elem tera keyfe fe'ale rabbüke biashâbilfîl
2- Elem yec'al keydehüm fî tadlîl
3- Ve ersele aleyhim tayran ebâbîl
4- Termîhim bihicâratin min siccîl
5- Fece'alehüm ke'asfin me'kûl
Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle.
1- Görmedin mi Rabbin ne yaptı fil sahiplerine!
2- Onların tuzaklarını boşa çıkarmadı mı?
3- Üzerlerine sürü sürü kuşlar saldı.
4- Onlara balçıktan pişirilmiş sert taşlar atıyorlardı.
5- Derken onları, yenilmiş ekin yaprağı gibi kılıverdi.
Mekke devrinde nâzil olmuştur; beş âyettir. Fâsılası ل harfidir. Adını ilk âyette geçen “fîl” kelimesinden alır. Konusu, Hz. Peygamber’in doğduğu yıl veya ondan biraz önce vuku bulan ve tarihte Fil Vak‘ası adıyla anılan Kâbe’ye saldırı olayıdır.
FİL SURESİ NE İÇİN OKUNUR?
Peygamber Efendimiz (Sav) Fil Suresi'ni okuyan kimseyi Yüce Allah'ın kötülüklerden ve ahlak değişmesinden koruyacağını buyurmuşlardır. Fil Suresi 3, 5, 7 kez okunduğunda düşmanlara karşı zafer elde edilir. Fil Suresi akşam ve yatsı arasında kez okunduğunda düşmanlar def edilir.
DİYANET FİL SURESİ TEFSİRİ
Tefsir ve tarih kaynaklarında anlatıldığına göre o zaman Habeşistan’ın yönetiminde bulunan Yemen’in genel valisi Ebrehe her yıl Mekke’deki Kâbe’yi ziyaret eden Arap hacılarını San‘a’ya çekmek için burada Kulleys veya Kalîs (kilise) denilen büyük bir katedral yaptırdı. Çeşitli bölgelere propagandacılar göndererek mâbedi ziyaret etmeleri için halkı San‘a’ya çağırdı. Ancak bu ümidi gerçekleşmeyince Kâbe’yi yıkmaya karar verdi ve muhtemelen yılında, içinde mahmûd (mamut) adlı filin de bulunduğu büyük bir ordu ile Mekke üzerine yürüdü (olayın tarihi ve sebepleriyle ilgili farklı görüşler için bk. Mustafa Fayda, “Fil Vak‘ası”, DİA, XIII, ). Ebrehe, hareketini engellemek için karşısına çıkan bazı güçleri etkisiz hale getirerek yoluna devam etti. Gönderdiği bir müfreze, içinde Hz. Peygamber’in dedesi Abdülmuttalib’e ait devenin de bulunduğu Mekkeliler’e ait çok sayıda deveyi ele geçirdi. Abdülmuttalib, Ebrehe’ye gelerek develerinin iadesini istedi; Ebrehe’nin Kâbe ile ilgili bir sorusu üzerine Kâbe’yi merak etmediğini, çünkü onu sahibinin koruyacağını söyledi. Ertesi gün Ebrehe, ordusuna Kâbe yönünde hareket emri verdi. Fakat kaynaklarda belirtildiğine göre en öndeki fil (mamut) yerinden kımıldamadığı gibi askerler de üzerlerine taşlaşmış çamur yağdıran sürü sürü kuşlar tarafından –âyetteki benzetmeyle– “yenilip çiğnenmiş ekin” gibi imha edildi. Bazı müfessirler “sürü sürü” şeklinde çevrilen ebâbîl kelimesinin bir kuş türünün adı olduğu kanaatindedir, buna göre 3. âyete “ebâbîl kuşlarını göndermedi mi?” şeklinde mâna vermek gerekir; fakat –konuya ilişkin rivayet ve tefsirler dikkate alındığında– bu görüş ikna edici görünmemektedir (bilgi için bk. Elmalılı, IX, ). Yaygın inanışa göre bu olay Hz. Peygamber’in doğumundan elli-elli beş gün veya üç ay önce vuku bulmuştur.
Sûrede Hz. Peygamber’e hitap edilerek âyetlerde fil ordusunun başına gelen felâketin büyüklüğünden ve Kâbe’yi yıkma planlarının boşa çıkarıldığından haberdar olduğu ifade edilmektedir. Hz. Peygamber olaya bizzat şahit olmadığı halde, ona yöneltilen “görmedin mi” şeklindeki hitap mecazi bir ifade olup olayı bizzat gözüyle görmese bile görenlerden işitmiş olduğunu ve görmüş gibi kendisine tasvir edildiğini gösterir. âyetler ise felâketin nasıl cereyan ettiğini yani Allah tarafından gönderilen sürülerle kuşun fil ordusunun üzerine pişkin tuğla türü taşlar yağdırarak onları nasıl hayvanlar ve haşarat tarafından yenmiş ekin artığına çevirdiğini ifade eder. Râzî’ye göre Ebrehe ve askerlerinin besledikleri kötü emellerin sûrede keyd (plan, tuzak) kelimesiyle ifade edilmesi, onların sadece Kâbe’yi yıkma amacı taşımadıklarını gösterir. Çünkü önceden açıkladıkları için Kâbe’yi yıkma fikri artık “tuzak” olmaktan çıkmıştı. Şu halde keyd kelimesi burada Ebrehe tarafının Araplar’a karşı besledikleri başka sinsi planları dile getirmektedir (XXXII, 99; bu planlar ve tuzakların neler olabileceği konusunda bk. Fayda, gös. yer.). Muhtemelen bu plan içinde Mekke’ye ve Mekkelilere verilecek ağır yıkım ve kötülükler de vardı.
Eski tefsirlerde bu fil olayı bütünüyle bir mûcize olarak değerlendirilir. Bazı tarihçi ve müfessirlerin, tâbiîn âlimlerinden İkrime’ye atfettikleri bir rivayette o, “Bu taşlar kime isabet ettiyse onda çiçek hastalığı görüldü” demiştir (İbn Hişâm, es-Sîretü’n-nebeviyye, I, ; Taberî, XXX, , ). Rivayete göre Hicaz bölgesinde çiçek ve kızamık hastalığı ilk defa bu olaydan sonra görülmüştür (bk. Taberî, XXX, ). Muhammed Abduh, Ferîd Vecdî, Cevâd Ali, Muhammed Esed gibi bazı çağdaş araştırmacılar bu rivayetlere dayanarak olayı bulaşıcı hastalık salgını şeklinde yorumlamaya çalışmışlardır. Abduh’a göre sûrede sözü edilen kuşlardan maksat bir çeşit gerçek kuş olabileceği gibi sinek, sivrisinek vb. mikrop taşıyıcı canlılar da olabilir (bk. Tefsîru cüz’i Amme, s. ). Ancak çağdaş müfessirlerin çoğu dönemin güçlü akımlarından pozitivizmin etkisi altında ortaya konduğunu düşündükleri bu yoruma katılmamış, ona karşı ciddi tenkitler yöneltmişlerdir (meselâ bk. Elmalılı, VIII, ; Seyyid Kutub, Fî Zılâli’l-Kur’ân, VI, ). Sonuç olarak Allah’ın evini yıkmaya kalkışan saldırgan bir güç, bir mûcize neticesinde cezasını görmüş; hiçbir şekilde düşmana karşı koyma imkânı bulamayan ve şehri terkedip dağlara çekilen Mekke halkı da bu olaydan zarar görmeden kurtulmuştur.
“Pişkin tuğla” diye çevirdiğimiz 4. âyetteki siccîl kelimesi “taşlaşmış çamur” demektir. Son âyetteki asf kelimesi ise “ekinin samanı ve buğday kapçığı gibi güve, böcek ve kurtçukların yediği, rüzgârın sağa-sola savurduğu kırıntılar” anlamına gelir. Müfessirler kuşların, ağızlarında ve ayaklarında bu tür taşlar götürüp Ebrehe ordusunun üzerine fırlattıklarını, sonuçta askerlerin birçoğunun bu taşların etkisiyle öldüğünü, Ebrehe’nin ise yaralı olarak San‘a’ya döndükten sonra orada hayatını kaybettiğini ifade etmişlerdir (Taberî, XXX, ; Râzî, XXXII, ). “Allah onları yenilip çiğnenmiş ekine çevirdi” meâlindeki son âyet, Ebrehe ve ordusunun nasıl büyük bir felâkete mâruz kaldığını ve sonuçta helâk olduğunu gösterir. Bu olayın Mekkeliler için öneminden dolayı bu yıla “Fil yılı” denilmiş ve onlar olayı bir süre tarih başlangıcı olarak kullanmışlardır.
Kaynak : Kur'an Yolu Tefsiri Cilt:5 Sayfa
FİL SURESİ ABDESTSİZ OKUNUR MU?
Fil suresinin faziletlerinden faydalanmak amacıyla sık sık okunması önemlidir. Bu durumda akla ilk gelen sorulardan biri de fil suresi abdestsiz okunur mu olmaktadır. Kişi fil suresini ezberden okumak kaydı ile abdestsiz olarak okuyabilir. Fakat surenin abdestsiz olarak Kur'an-ı Kerime bakarak, eline alarak okunması mümkün değildir. Abdestsiz halde iken sadece ezberden fil suresi rahatlıkla okunabilir.
Fil Suresi Türkçe Arapça Okunuşu ve Tefsiri
Fil Suresinin arapça okunuşu şöyledir:
Elem tera keyfe fe'ale rabbüke biashâbilfîl
Elem yec'al keydehüm fî tadlîl
Ve ersele aleyhim tayran ebâbîl
Termîhim bihicâratin min siccîl
Fece'alehüm ke'asfin me'kûl
Fil Suresinin Türkçe okunuşu ve Türkçe anlamı şöyledir:
Görmedin mi Rabbin ne yaptı fil sahiplerine.
Onların tuzaklarını boşa çıkarmadı mı.
Üzerlerine sürü sürü kuşlar saldı.
Onlara balçıktan pişirilmiş sert taşlar atıyorlardı.
Derken onları yenilmiş ekin yaprağı gibi kılıverdi.
Fil Suresinin tefsiri:
Fil suresi Mekke döneminde inmiştir. Sure tam olarak 5 ayetten oluşmaktadır. Fil suresi adını anlamından almaktadır. Ebrehen fillerle donatılmış ordusuyla Kabeyi yıkmaya gelmiştir. Daha sonrasında helak edilmiştir. Fil suresinde bu olay anlatılmaktadır.
İsmine de bu sebepten dolayı Fil suresi denmektedir. Surede fil ordusuyla ilgili Mekke hikayesi anlatılmaktadır. Kabeyi fil ordusuyla yıkmaya gelen Ebrehen dönemin Yemen'de yer alan genel valisiydi. Mekke'ye bu şekilde hücum etmesi sonucunda yok olarak yenilgiye uğramıştır.
Hatta Fil suresinde 1. ayetin tefsiri olarak şu cümle yer almaktadır: Rabbin fil ordusuna ne yaptı görmedin mi.
Ebrehe Yemen’in genel valisi olarak her yıl Mekke'ye gelip Kabeyi ziyaret etmektedir. Arap hacılarını bu sırada çekmek için kilise denilen büyük bir alan yaptırdı. Çeşitli bölgelere insanlar gönderdi. Halkı ziyaret etmeleri için bu kilise denilen alana davet etti. Fakat bu gerçekleşmedi. Gerçekleşmeyince de Kabe'yi yıkmak istedi.
Fillerin bulunduğu bir ordu ile Kabeyi yıkmak için yürüdü. Son ayette anlatılan duruma göre olay sonunda kuşlar ağızlarıyla güve, böcek, kurtçuk gibi malzemeleri ordunun üzerine fırlattı. Ordu öldü. Ebrehe ise kilise denilen o büyük alana geri döndükten sonra yaralandığı için öldü.
Fil suresinin 1. ve 2. ayetlerinde Hz. Peygambere hitap edilmiştir. Fil ordusundan ve Kabe'nin başına gelenlerden bilgisi olduğu haberdar edilmektedir. Hz. Peygamber olaya bizzat şahit olmamıştır. Surede geçen görmedin mi şeklindeki soru bu nedenle hitap edilmiştir.
Surenin 3. ve 5. ayetlerinde de olayın nasıl gerçekleştiği anlatılmıştır. Allah tarafından gönderilen kuşların fil ordusunu nasıl mağlup ettiği anlatılmaktadır. Ebrehe ve etrafındakilerin yaptığı bu olay surede plan tuzak kelimeleriyle anlatılmaktadır.
Eski tefsirlerde ise fil suresinin tefsiri olarak bir bütün halinde mucize olarak değerlendirilmekteydi. Bazı tarihçilere göre kuşların orduyu yok etmek için ağızlarında taşıdığı taşların isabet ettiği kişilerin kızamık ve su çiçeği olduğu söylenmektedir. Hatta bu tarihçilere göre bölgede bu olaydan sonra ilk kez su çiçeği hastalığı bulaşıcı şekilde yayılmıştır.
Ramazan ayında Fil Suresi okumanın yararları ve faziletleri
Ramazan ayında Fil suresi okumanın faziletlerinde düşmanlarını mağlup etmek gelmektedir. Bir kişi Ramazan ayında düşmanına bu sureyi 7 kez okursa o düşman mağlup olur. Düşmanları uzaklaştırmak için okunur. Akşam ile yatsı arasında kere okunduğunda ise düşman kendiliğinden gider. Ramazan ayında okunduğunda dilekler gerçekleşir. İstekler yerine gelir. Okuyan kişi her çeşit istediği şeye kavuşur muradı gerçekleşir. Bunun için akşam ile yatsı arasında kere ya da daha fazla okunur. Bu faziletlerinden dolayı Ramazan ayında kişiler dileklerinin gerçekleşmesi, düşmanlarının gitmesi, isteklerinin gerçek olması, muratlarına ermek amacıyla okumaktadır.