kaynağı değiştir]
Ailevi akdeniz ateşi kalıtsal bir hastalıktır. yılında hastalığa yol açan gen bulunmuştur. Bu gen MEFV(pyrin) genidir. Hastalıkla ilişkili genetik bozukluklar yılında gösterilebilmiştir. Bu gen hastalığın oluşmasında %98 etkilidir. Diğer etken olan gen ya da genler henüz bilinmemektedir.
Türkiye'de bu hastalığa sebep olan genetik bozukluğu her 6 kişiden biri taşımaktadır. Ve her kişiden 'ü FMF hastasıdır. Bu nedenle hastalığın sık görüldüğü bölgelerde evlenmeden önce genetik test yapılması ve genetik danışma alınması zorunludur. Ayrıca diğer bölgelerde yaşayanlara da önerilmektedir.
Nöbetler sırasında kan lökosit sayımı ve CRP yükselebilir, ancak nöbet esnasında alınan kanda fibrinojen seviyesinin yükselmesi daha özgül bir bulgudur. Kesin tanı genetik inceleme ile mümkündür ve çok yaygın olarak birçok üniversitede ve genetik tanı merkezinde yapılmaktadır. Hastanın nöbetler sırasında ve nöbet dışı zamanlarda muayene edilmesi ve bazı laboratuvar incelemeleri ile tanı genetik inceleme olmadan da kolaylıkla konur. Ancak hem genetik danışma açısından hem de hastalık tanısının kesinleşmesi bakımından genetik test önerilir.
Ailevi Akdeniz ateşi tanısı her şeyden önce yukarıda tanımlanan iltihabi atakların varlığına, yani klinik bulgulara dayanarak konur.
1. Tekrarlayan ataklar Hastaların tekrarlayan hastalık belirtilerini tanımlaması tanı için en önemli bulgudur. Benzer belirtilere neden olabilecek hastalıkların da ayırt edilmesi gereklidir. Hasta ilk atak sırasında görülmüşse, hastalığın tekrarlayıcı niteliğinin görülmesi amacıyla takibe alınması yararlı olacaktır.
2. Kan testleri Hasta eğer atak sırasında görülmüşse, atağa eşlik eden iltihap bulgularının varlığı (ateş, kanda beyaz kürelerin (lökosit) sayısının artması, Eritrositlerinsedimentasyon (çökelme) hızının artması, fibrinojen ve CRP'nin yükselmesi) ve bu testlerin atak sonlanınca normal değerlere inmesi tanıya yardımcı olur. Bu testlerin pozitif bulunmasının ailevi Akdeniz ateşine özgü olmadığı, sadece vücutta iltihabi bir reaksiyonun varlığına işaret ettiği unutulmamalıdır. Dolayısıyla başka bir iltihabi hastalıkta (örneğin akut apandisit, bakterilere bağlı enfeksiyonlar, vb) da yüksek çıkabilirler.
3. Aile öyküsü Hastaların yaklaşık yarısında ailede benzer şikayetleri olan akrabaların olması tanıyı destekleyen önemli bir bulgudur. Bununla beraber, ailevi Akdeniz ateşinin çekinik geçen bir kalıtsal bir hastalık olması nedeniyle, ailede başka bir hastanın olmaması da şaşırtıcı olmaz.
4. Amiloidoz Hastada ikincil amiloidozun varlığı da tanıyı kuvvetle destekler.
5. Kolşisin tedavisine yanıt Ailevi Akdeniz ateşi olduğu düşünülen hastalarda yeterli dozda kolşisin verildikten sonra atakların hiç tekrarlamaması ya da atak sıklığının ve şiddetinin belirgin olarak azalması tanıyı destekler.
6. Genetik testler Günümüzde ailevi Akdeniz ateşi ile ilişkili olan MEFV geninde hastalığa neden olabilen mutasyonların taraması da yapılabilmektedir. Bununla beraber, hastalıkla ilişkili olduğu gösterilen mutasyonların sayısı oldukça fazladır ve yaygın olarak kullanılan laboratuvar yöntemleri ile bunların tamamını taramak mümkün olmamaktadır. Bugün için bilinen mutasyonlar klinik olarak ailevi Akdeniz ateşi tanısı konan hastaların ancak %’inde pozitif bulunmaktadır. Öte yandan Türkiye'de taşıyıcılık oranı da oldukça fazladır (yaklaşık %) ve herhangi bir şikayeti olmayan insanlarda hastalıkla ilişkili bir mutasyon bulma olasılığı da yüksektir. Ayrıca klinik bulgularla ailevi Akdeniz ateşi hastalığı tanısı konan hastaların yaklaşık %’inde MEFV geninde hiç mutasyon bulunamayabilir. Yorumlama güçlükleri nedeniyle, belirli merkezler dışında genetik yöntemlerin “tanı amaçlı” olarak kullanılması önerilmemektedir.
Ayrıca, 11 Şubat tarihinde İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nde 80 hasta ile yapılan kontrollü çalışmaya göre sağ alt kadranda hassasiyet, dışkılama bozuklukları ve diz ağrısı olan hastaların %50'sinde MEFV geninde heterozigot mutasyon olduğu tespit edilmiştir.[kaynak belirtilmeli]
KİŞİSEL VERİLERİN ELDE EDİLMESİ VE İŞLENMESİ İLE İLGİLİ BİLGİLENDİRME FORMU
Acıbadem Sağlık Hizmetleri ve Ticaret A.Ş. (“Acıbadem”) ve Acıbadem’in hakim ve bağlı şirketleri (hepsi birlikte “Acıbadem Grubu” olarak anılacaktır.) tarafından, sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (“Kanun”) ve ilgili mevzuat kapsamında Veri Sorumlusu sıfatıyla, kişisel verileriniz, aşağıda açıklanan çerçevede ve sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu, sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, Özel Hastaneler Yönetmeliği ve Sağlık Bakanlığı düzenlemeleri ve sair mevzuata uygun olarak işlenebilecektir.
1. Kişisel Verilerin elde Edilmesi, İşlenmesi ve İşleme Amaçları
Kişisel verileriniz Acıbadem Grubu tarafından sağlanmakta olan kamu sağlığının korunması, koruyucu hekimlik, tıbbî teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi, sağlık hizmetleri ile finansmanının planlanması ve yönetimi amaçlarıyla ve Acıbadem Grubu şirketlerinin faaliyet konularına uygun düşecek şekilde; sözlü, yazılı, görsel ya da elektronik ortamda, çağrı merkezi, internet sitesi, sözlü, yazılı ve benzeri kanallar aracılığıyla elde edilmektedir. Sağlık verileriniz başta olmak üzere özel nitelikli kişisel verileriniz ve genel nitelikli kişisel verileriniz, Grup tarafından aşağıda yer alanlar dâhil ve bunlarla sınırlı olmaksızın bu maddede belirtilen amaçlar ile bağlantılı, sınırlı ve ölçülü şekilde işlenebilmektedir:
Acıbadem Grubu tarafından elde edilen her türlü kişisel veriniz (Özel nitelikli kişisel veriler de dahil fakat bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) aşağıdaki amaçlar ile işlenebilecektir:
İlgili mevzuat uyarınca elde edilen ve işlenen Kişisel Verileriniz, Acıbadem veya Acıbadem Grubu’na ait fiziki arşivler ve/veya bilişim sistemlerine nakledilerek, hem dijital ortamda hem de fiziki ortamda muhafaza altında tutulabilecektir.
2. Kişisel Verilerin Aktarılması
Kişisel verileriniz, Kanun ve sair mevzuat kapsamında ve yukarıda yer verilen amaçlarla Acıbadem ve Acıbadem Grubu tarafından Acıbadem Grubu’na dahil olan şirketler ile, Özel sigorta şirketleri, Sağlık bakanlığı ve bağlı alt birimleri, Sosyal Güvenlik Kurumu, Emniyet Genel Müdürlüğü ve sair kolluk kuvvetleri, Nüfus Genel Müdürlüğü, Türkiye Eczacılar Birliği, Mahkemeler ve her türlü yargı makamı, merkezi ve sair üçüncü kişiler, yetki vermiş olduğunuz temsilcileriniz, avukatlar, vergi ve finans danışmanları ve denetçiler de dâhil olmak üzere danışmanlık aldığımız üçüncü kişiler, düzenleyici ve denetleyici kurumlar, resmi merciler dâhil sağlık hizmetlerini yukarıda belirtilen amaçlarla geliştirmek veya yürütmek üzere işbirliği yaptığımız iş ortaklarımız ve diğer üçüncü kişiler ile paylaşılabilecektir.
3. Kişisel Veri Elde Etmenin Yöntemi ve Hukuki Sebebi
Kişisel verileriniz, her türlü sözlü, yazılı, görsel ya da elektronik ortamda, yukarıda yer verilen amaçlar ve Acıbadem’in faaliyet konusuna dahil her türlü işin yasal çerçevede yürütülebilmesi ve bu kapsamda Acıbadem’in akdi ve kanuni yükümlülüklerini tam ve gereği gibi ifa edebilmesi için toplanmakta ve işlenmektedir. İşbu kişiler verilerinizin toplanmasının hukuki sebebi;
Ayrıca, Kanun’un 6. maddesi 3. fıkrasında da belirtildiği üzere sağlık ve cinsel hayata ilişkin kişisel veriler ise ancak kamu sağlığının korunması, koruyucu hekimlik, tıbbı teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi, sağlık hizmetleri ile finansmanının planlanması ve yönetimi amacıyla, sır saklama yükümlülüğü altında bulunan kişiler veya yetkili kurum ve kuruluşlar tarafından ilgilinin açık rızası aranmaksızın işlenebilir.
4. Kişisel Verilerin Korunmasına Yönelik Haklarınız
Kanun ve ilgili mevzuatlar uyarınca;
Mezkûr haklarınızdan birini ya da birkaçını kullanmanız halinde ilgili bilgi tarafınıza, açık ve anlaşılabilir bir şekilde yazılı olarak ya da elektronik ortamda, tarafınızca sağlanan iletişim bilgileri yoluyla, bildirilir.
5. Veri Güvenliği
Acıbadem, kişisel verilerinizi bilgi güvenliği standartları ve prosedürleri gereğince alınması gereken tüm teknik ve idari güvenlik kontrollerine tam uygunlukla korumaktadır. Söz konusu güvenlik tedbirleri, teknolojik imkânlar da göz önünde bulundurularak muhtemel riske uygun bir düzeyde sağlanmaktadır.
6. Şikayet ve İletişim
Kişisel verileriniz teknik ve idari imkânlar dâhilinde titizlikle korunmakta ve gerekli güvenlik tedbirleri, teknolojik imkânlar da göz önünde bulundurularak olası risklere uygun bir düzeyde sağlanmaktadır. Kanun kapsamındaki taleplerinizi, “seafoodplus.info” web adresindeki “Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Uyarınca Başvuru Formu” nu doldurarak;
Kanun kapsamındaki taleplerinizi, seafoodplus.info web adresindeki “Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Uyarınca Başvuru Formu” nu doldurarak ve formda belirtilen usullerle tarafımıza iletmenizi rica ederiz.
FMF
Tedavide kalıcı şifaya ulaşmak, ancak hastalıkların kaynağını ortadan kaldırmakla mümkündür. RTM, hastalıkları “kaynak-neden-sonuç” ilişkisi içinde değerlendirir ve “kaynağı” ortadan kaldırmayı planlayarak tedavi sürecinde kalıcı şifayı hedefler.
Sıklıkla Akdeniz’e kıyısı olan ülkelerde görüldüğü için Ailevi Akdeniz Ateşi adını alan hastalık, genetik geçişli ve kronik yapıdadır. Uygun tedavi ve düzenli kontrol ile hastalar normal yaşamlarına devam edebilmektedirler.
Ailevi Akdeniz Ateşi (FMF) Nedir?
FMF (Familial Mediterranean Fever) Ailevi Akdeniz Ateşi anlamına gelmektedir. Tekrarlayan yüksek ateş ve karın, akciğer ve eklemlerdeki ağrılı iltihaplanma ile karakterize olan, kalıtsal bir hastalıktır.
FMF Neden Olur?
FMF (Ailesel Akdeniz Ateşi), ebeveynden çocuğa geçen, vücuttaki inflamasyonu düzenlemede soruna sebep gen mutasyonundan kaynaklanır. Söz konusu mutasyon MEFV adlı gende gerçekleşir.
FMF Belirtileri Nelerdir?
Belirtiler genellikle çocukluk çağında ortaya çıkar. Dönüşümlü olarak ataklar ve hastalığa dair hiçbir yakınmanın olmadığı dönemlerle seyreder.
Atakların ilk 24 saatinde ortaya çıkan, 40 dereceyi aşabilen ateş ikinci ve üçüncü günde düşer.
Hastaların %90’ı karın ağrısı yaşamaktadır.
Karın, akciğer, kalp gibi vücudun zarla kaplı bölgelerinde tekrar eden iltihaplanma atakları görülür. Bunlar ateşli de ateşsiz de yaşanabilir.
Sıklıkla göğüs ve kas ağrıları görülür.
Öncelikle ayak ve diz bileğinde olmak üzere, eklemlerde şişme ve ağrı meydana gelir.
Ayak bileğiyle diz arasında kalan cilt bölgelerinde kırmızı döküntüler görülür.
Kabızlık yaşanabilir ve hemen arkasından ishal olunabilir.
Erkeklerin testis torbalarında genellikle tek taraflı olan, 12 saat içinde şiddeti artabilen bir ağrı oluşabilir. Bazen bu ağrıya şişlik ve kızarıklık da eşlik edebilir.
FMF Kimlerde Görülür?
Özellikle Akdeniz ülkelerinde görülen genetik bir hastalıktır. Kuzey Afrika’da, Türkiye’de, Yunanistan’da, Ermeniler, Araplar, Yahudiler ve İtalyanlarda yaygındır. Etnik bir yatkınlık söz konusu olsa da her insanda görülebilir.
FMF Tanısı Nasıl Konulur?
FMF hastalığının teşhisi için klinik bulgular, aile öyküsü, muayene bulguları, atak sırasında yapılan kan testleri ve laboratuvar tetkikleri değerlendirilir. Vücuttaki iltihaplanmanın boyutu da ortaya çıkar. Kesin tanı için hastalığa neden olan MEFV genindeki mutasyona dair FMF genetik testleri uygulanır.
Rtm Sisteminde FMF Tedavisi Nasıl Yapılır?
RTM Sisteminde amaç direkt olarak FMF hastalığının semptomlarını baskılamak değil, hastalığın altında yatan etkenleri ortadan kaldırmaktır. RTM Sisteminde buna Tedavi Triadı denmektedir. Tedavi Triadı; bedende normal denge durumuna dönüş için detox sürecinin başlatılması, aksayan sistemlerdeki dengesizliğin giderilmesi ve DNA’daki epigenetik değişikliklerin tersine döndürülmesi süreçlerini kapsar. Bu süreç tamamen kişiye özgü planlanmaktadır. Tedavi triadının ana omurgası RTM Fitoterapötikleridir. Fitoterapi protokolü, kişiden alınan ayrıntılı anamnez, laboratuvar ve görüntüleme bulguları ile RTM kliniklerine özgü yapılan ölçümler değerlendirilerek belirlenmektedir. RTM Fitoterapi protokolü ile kaynak kısmını oluşturan hastalık triadı geri çekilerek tedavi edilmektedir. Bitkilerle bedenin bilgilendirilmesi sağlanarak hastalığın altında yatan DNA’daki epigenetik değişikliklerin normale döndürülmesi hedeflenir. Bu bilginin normalleşmesi sürecine bedenin de uyum sağlaması için RTM’ye özgü tedavi protokolü uygulanır. Bedende detox faaliyetlerinin hızlanması ve onarım süreçlerinin başlatılması ile sistemleri düzenleyecek tedavi triadı devreye sokulur. Zaten hastalık triadı geri çekildiğinde beden kendiliğinden norm formuna geçer. RTM tedavi protokolünde hem bedeni desteklemek hem de tedavi sürecini hızlandırmak maksadıyla fitoterapötiklere ek olarak Ozon, Hacamat, Akupunktur, Manyetik alan tedavisi gibi 25’e yakın geleneksel tıp yöntemi hastanın ihtiyacına göre planlanmaktadır. RTM sisteminde tedavi protokolüne alınan hastalar çok yakın takip süreçleri ile izlenmektedir. Takip periyotları haftalık, 2 haftalık, aylık, 40 günlük ve 4 aylık (3×40 günlük) şeklinde olmaktadır. Kişinin tedaviye çağrılma sıklığı kişinin mevcut rahatsızlığının şiddeti, toksisite düzeyi, düzensiz tansiyon ve kan şekeri değerleri, akut enfeksiyon varlığı, hastanın ihtiyaçları gibi kıstaslar göz önünde bulundurularak belirlenmektedir. 4 aylık (3×40 günlük) tedavinin sonunda hastanın genel durumu değerlendirilir. Hastanın bünyesinin tedaviye vermiş olduğu cevap tedaviye başlarken kaydedilmiş şikayetleri ve tıbbi bulgularıyla karşılaştırılır. Hastalık altyapısındaki değişim ortaya konularak tedaviye ne kadar süre devam edeceği ile ilgili öngörüde bulunulur.
Sıkça Sorulan Sorular
FMF Ne kadar yaygındır?
FMF en yaygın olarak Akdeniz’e kıyısı olan ülkelerde görülür. Yüksek riskli toplumlarda hastalığın yaygınlığı binde 1 ila 3 arasındadır. Ülkemizde görülme sıklığı 1/’dir. Akdeniz ülkeleri dışındaki etnik topluluklarda seyrek görülür.
FMF kalıtsal mıdır?
FMF kalıtsal bir hastalıktır. Hastalığın ortaya çıkması için hem anneden hem de babadan gelen 2 tane mutasyonlu gene sahip olmak gerekir. Bazen hastalık yapma etkisi güçlü olan bazı mutasyonlardan yalnızca bir tanesini taşımak da hastalığın ortaya çıkması için yeterli olabilmektedir. Çoğunlukla ebeveynlerde hastalığın belirtileri görülmeyebilmektedir çünkü taşıyıcı konumundaki kişiler kendisi hasta olmayıp, mutasyona uğramış olan gene sahiptir. Hastaların yüzde ellisinde akrabalar arasında başka bir FMF hastası bulunur.
Çocuğumda Ailevi Akdeniz Ateşi hastalığı neden oldu? Önlenebilir mi?
FMF’ye sebep olan mutasyona uğramış genleri taşıyan çocuklarda hastalık görülebilmektedir. Ebeveynlerden birinde FMF hastalığı varsa ve diğeri de taşıyıcı ise çocuklarında hastalığın görülme ihtimali %50’dir.
Ailevi Akdeniz Ateşi Bulaşıcı mıdır?
Ailevi Akdeniz Ateşi, yani FMF bulaşıcı bir hastalık değildir. Genetik geçişlidir.
Çocuklardaki hastalık erişkinlerdeki hastalıktan farklı mıdır?
Genel olarak, çocuklarda görülen FMF yetişkinlerdeki ile benzer şekilde seyreder. Bununla beraber hastalığın eklem iltihaplanması (artrit) ve kas iltihabı (miyozit) gibi bazı etkileri çocukluk çağında daha fazla görülmektedir. Periorşit, yani testis etrafında iltihaplanma yetişkin erkeklere oranla, çocuklarda daha fazla görülür. Çeşitli doku ve organlarda ‘amiloid’ adlı proteinin çökmesi ile oluşan bir durum olan Amiloidoz riski de erken başlangıçlı ve tedavi edilmemiş hastalarda daha fazladır. Genelde kişinin yaşı ilerledikçe atakların sıklığı da azalır.
Kolşisin tedavisi nedir?
Kolşisin farklı romatizmal hastalıkların tedavisinde kullanılan ve çiğdem çiçeğinden elde edilen bir ilaçtır. Özellikle FMF, Gut, Behçet hastalığı başta olmak üzere çeşitli hastalıkların tedavisinde faydalanılmaktadır. Kolşisini kesinlikle hastalığı takip eden hekimin önerisine göre kullanmak gerekmektedir. Kullanım dozu çok önemlidir. Kullanılacak dozun belirlenmesi için hangi hastalık olduğuna, şiddetine ve hasta yaşına göre karar verilir. Kolşisine bağlı görülebilecek en önemli yan etkiler beyaz kan hücresinin düşmesi ve karaciğer üzerinde yapabileceği yan etkilerdir. Bunun için tedaviyi takip eden hekim genellikle ilacı kullanan kişiden düzenli kan tetkikleri ister. Bunun yanı sıra kolşisine bağlı olarak gelişen ishal sık yan etkilerdendir. Çoğunlukla doz azaltılması yoluyla bu yan etki giderilebilmektedir. Ancak en önemli nokta tedavinin ve etkilerinin hekim tarafından sıkı bir şekilde takip edilmesidir.
Ailevi Akdeniz ateşi gebeliğe engel midir?
Ailevi Akdeniz Ateşi hastalarının veya taşıyıcılarının hamile kalmasında bir engel yoktur.
FMF hastasıyım, yıllardır kolşisin kullanıyorum. Daha ne kadar kullanacağım?
Kolşisin FMF hastalarını ataklardan koruduğu için, doktor kontrolünde belirlenen şekilde ömür boyu kullanmalarında fayda vardır.
FMF hastasıyım, yeni doğum yaptım. Emzirirken kolşisin kullanmak sakıncalı mı?
Kolşisin FMF hastalarını ataklardan koruduğu için, hastaların emzirdikleri dönemlerde de kolşisin tedavisine devam etmeleri gerekmektedir. Kolşisin anne sütüne geçmediği için bu dönemde de güvenli bir şekilde kullanılabilmektedir.
Ailevi Akdeniz ateşinde kullanılan kolşisinler birbirinden farklı mıdır? Fransız kolşisini nedir?
Kolşisin FMF hastalığının temel ilacıdır ve ülkemizde iki preparatı bulunmaktadır. Bunlardan biri Colchicumdispert draje, diğeri ise Kolsin drajedir ve her ikisi de 0,5 mg kolşisin içermektedir. Yurt dışından, özellikle de Avrupa ülkelerinden getirilen kolşisin preparatlarının ise daha etkili ya da daha az yan etkili olduğu hakkında kanıtlanmış kesin bir veri yoktur. Diğer yandan kolşisinin yurt dışındaki preparatlarında bulunan aktif ilaç oranları, buradakinden farklı olabilmektedir. Fransız kolşisini olarak anılan ve bazen ülkemizde de kullanılan Colchicine tabletleri 1 mg’lıktır. Amerika Birleşik Devletleri’ndeki Colcrys’ta ise 0,6 mg kolşisin bulunmaktadır. Bu sebeple ülkemizde bulunanlardan yurt dışı kökenli preparatlara geçilecekse doz ayarlamasına dikkat edilmeli ve bir hekime danışılmalıdır. Aksi takdirde yüksek doz kolşisin kullanımından kaynaklanan yan etkiler ya da zehirlenme yaşanabilir.
Ailevi Akdeniz ateşi böbrek yetmezliği yapar mı?
Ailevi Akdeniz Ateşi (FMF) hastalarının yaklaşık 10’da birinde amiloid adı verilen bir proteinin birikmesine yol açar. Amiloid böbreklere çökerse kişide böbrek yetersizliği gelişmesine sebep olur.
Böbrekte amiloid birikmesi ne demektir ne gibi sorunlara yol açabilir?
Çeşitli doku ve organlarda Amiloid ismi verilen proteinin çökmesi ile oluşan duruma Amiloidoz denir. Böbrekte meydana geldiğinde ise böbreklerin süzme yeteneğinin bozulması sonucu idrarla protein kaybı gelişmekte, belirli bir zaman sonra da böbrek yetmezliğine dönüşebilmektedir.
Ailevi Akdeniz ateşi hastalarının tek veya iki gen taşıması ne anlama gelir?
Ailevi akdeniz ateşi hastalığı ilgili mutasyona uğramış olan gen sadece bir ebeveynden bir adet ya da hem anne hem de babadan iki adet olarak geçiş yapmış olabilmektedir. Yapılan çalışmalarda FMF vakalarının yaklaşık %’inde çift mutasyon, %’unda tek mutasyon tespit edilmiştir. Ayrıca yaklaşık %10’unda herhangi bir mutasyon tespit edilememiştir. Kişinin klinik bulgular olmaksızın tek gen mutasyonu taşıması halinde, belirti yaşamayan taşıyıcılarda herhangi bir tedaviye uygulanmasına gerek yoktur.
Ailevi Akdeniz ateşi hastalarında kas ağrıları olabilir mi?
Ailevi Akdeniz ateşi hastaları uzun süre ayakta kaldıktan veya egzersizden sonra, özellikle de baldırlarda ağrı yaşayabilirler. Nadiren de olsa ağrılı şişlikler görülebilir. Çok ender olarak yüksek ateşle birlikte hafta sürebilen yaygın kas ağrıları da oluşabilmektedir.
Ailevi Akdeniz ateşi (FMF) hastalarında bel ağrısı olabilir mi?
Ailevi Akdeniz ateşi (FMF) hastalığında bel ağrısı yaşanabilmektedir. Bazı FMF vakaları ise spondiloartropati adlı özellikle omurga tutulumu ile karakterize iltihabi romatizmal hastalıklarla beraber gözlenebilir.
Ailevi Akdeniz ateşi hastalığı (FMF) hangi organları etkileyebilir?
FMF atağı eklem zarında, karın zarında, akciğer zarında, kalp zarında oluşabilmektedir. Çoğunlukla ayak bilekleri, diz ve kalça gibi büyük ve tek eklemlerde, bazen de sakroiliak eklem denilen omurga ekleminde görülebilir. Damar iltihabı, vaskülit, Behçet hastalığı gibi eşlik eden durumlarda ciltte döküntüler oluşabilir. Amiloidoz oluştuğunda, böbrekten protein kaçağı ve böbrek yetmezliği, gibi durumlara yol açabilir. Amiloid ince bağırsakta biriktiği zaman çeşitli maddelerin emilimini bozarak ishal, kilo kaybı ve karın ağrısı yapabilir. Kalın bağırsakta ise yine ishal, karın ağrısı ve bazen kabızlık görülebilir.
Ailevi Akdeniz ateşi (FMF) düşünülen bir hastada genetik testlerin negatif olmasına rağmen hastalık olabilir mi?
Ailevi Akdeniz ateşi (FMF) olduğu düşünülen bir hastada genetik testlerin negatif çıkmasına rağmen hastalık olabilir. Hastaların yaklaşık %10’unda herhangi bir mutasyon tespit edilememiştir.
Kendim ailevi Akdeniz ateşi (FMF) tanısı ile takip ediliyorum. Çocuklarıma da genetik test yaptırmalı mıyım?
Hiçbir şikayeti olmayan fakat FMF teşhisi almış olan kişilerin çocuklarına herhangi bir test yaptırması gerekli değildir. FMF hastalığının tanısının konulabilmesi için öncelikle hastalığa dair yakınmalarının olması gerekir. FMF için kullanılan genetik testler esasen teşhis koydurucu testler değil, tanı koymaya yardımcı olan testlerdir. Dolayısıyla ebeveynde FMF hastalığı olsa dahi, çocukta hiçbir şikayet yoksa ekstra bir test uygulanmasına gerek yoktur.
Ailevi Akdeniz ateşi (FMF) hastalığı ayak bileklerinde şişlik yapar mı?
Ailevi Akdeniz ateşi hastalığı ayak bileklerinde şişlik yapar. FMF’in önemli belirtilerinden biridir. Bazen hastalığın başlangıç bulgusu olabilmektedir. Bazen de tekrarlayan ataklar şeklinde de meydana gelebilir.
Ailevi Akdeniz ateşi (FMF) hastalığının tedavisinde kullanılan kolşisinin yan etkileri nelerdir?
Kolşisinin uygun doz ve sürelerde kullanılması çok önemlidir ve bu nedenle mutlaka hekim kontrolünde kullanılmalıdır. Hatalı veya yanlış dozda kullanıldığında oluşabilecek yan etkiler şöyledir:
Mide bağırsak sisteminde sorunlara, bulantı, kusma, ishal, karın ağrısı gibi şikayetlere yol açabilir.
Beyaz kan hücrelerinin ve pıhtılaşma hücrelerinin düşmesine sebep olabilir.
Kas iskelet sisteminde güçsüzlük durumu, miyopati ortaya çıkabilir.
Ender olarak da olsa sinir tutulumuna yola açabilir.
Yaşlılarda ve böbrek işlevleri bozuk olan kişilerde akut böbrek yetmezliğine neden olabilir.
Ailevi Akdeniz ateşi (FMF) hastalığında damar tutulumu (vaskülit) olabilir mi?
Ailevi Akdeniz ateşi vakalarında Henoch Schönlein purpurası olarak bilinen, küçük damarların duvarında iltihaba sebep olan bir çeşit vaskülitin normal popülasyona oranla daha sık görüldüğü bilinmektedir.
Ailevi Akdeniz ateşi (FMF) hastalığı göğüs ağrısı yapar mı?
FMF hastaların yaklaşık %’inde akciğerlerin üzerini döşeyen zar iltihaplanmaktadır. Bu durum çoğunlukla ateşle birlikte görülen, nefes almakla artan ağrıya neden olur. Ailevi Akdeniz Ateşi hastalığında göğüs ağrısına neden olabilen bir diğer durum da kalp zarı iltihabıdır. Perikardit olarak adlandırılan bu tutulumun, hastaların yaklaşık %’ünde görüldüğü tahmin edilmektedir. Kalbin önünde ya da göğüs duvarı arkasında, bazen de öne eğilmekle değişen ağrıya sebep olur. Bu ataklar genellikle gün sürmektedir.
Ailevi Akdeniz ateşi (FMF) tanısında genetik test şart mı?
FMF’nin tanısı hastalık öyküsü, belirtiler, fiziki muayene ve atakların meydana geldiği dönemlerdeki inflamasyonu gösteren sedimantasyon, CRP ve fibrinojen gibi laboratuvar testlerin sonuçları incelenerek konulur. Teşhis sürecinde genetik testlerin yapılması zorunlu olmayıp, teşhisi destekleyen unsur olarak kullanılabilir.
Ailevi Akdeniz ateşi hastalığının (FMF) tedavisi var mıdır? Hayat boyu ilaç kullanmak zorunda mıyım?
Genetik bir hastalık olan Ailevi Akdeniz Ateşi ataklar halinde seyreden ve ömür boyu süren bir hastalıktır. Ancak, erken teşhis ve uygun bir tedavi sayesinde pek çok Ailevi Akdeniz Ateşi hastası normal yaşamlarını sürdürebilmektedir. Tedavinin etkinliği koruyucu niteliktedir ve ömür boyu devam etmelidir. Atakların hafif geçirilmesi ve aralarının açılması mümkündür. Hekimin önerdiği tedaviyi düzenli devam ettirmek, dengeli beslenmek, egzersiz yapmak, kilo kontrolü sağlamak ve stresten uzak sağlıklı bir hayat tarzı, FMF’nin yol açtığı belirtileri yönetmeye ve genel sağlık durumunu korumaya yardımcı olabilmektedir.
FMF atağı nasıl olur?
FMF tekrar eden ataklar halinde ortaya çıkan bir hastalıktır. Yaklaşık gün sürebilen ataklar sırasında ateş, karın zarında iltihaplanma sebebiyle karın ağrısı, akciğer tutulumunda göğüs kafesinde ağrı ve batma hissi, artrit durumunda eklem ağrısı ve şişliği yaşanabilmektedir.
Erkek FMF hastalarının çocuğu olur mu?
Ailevi Akdeniz ateşi hastalığı (FMF) erkeklerin çocuk sahibi olmalarına bir engel teşkil etmez.
FMF hastalığı olanlar ne yememeli?
FMF hastalığı olanlar da herkes gibi dengeli ve sağlıklı bir beslenme programına uymalıdır. İdeal kilonun fazla altına inmemeye ve üstüne çıkmamaya gayret etmelidir. Öğün atlamamak, fazla ve ağır yemekler yememek önemlidir. Özellikle rafine şeker, hazır gıdalar, katkı maddeli besinler, yağlı ve kızartılmış yiyecekler, trans yağlar, gazlı içecekler ve beyaz undan kaçınmaları gereklidir.
Akdeniz Ateşi kronik hastalık mıdır?
Birçok genetik hastalık gibi Ailevi Akdeniz Ateşi de geçici değil, kronik yani uzun süreli bir hastalıktır. Dolayısıyla da tedavisi ve kontrolü ömür boyu sürecek şekilde planlanmalıdır.
FMF hastaları hamile kalabilir mi?
Ailevi Akdeniz Ateşi hastalığı hamile kalmaya engel değildir.
FMF hastaları spor yapabilir mi?
Ailevi Akdeniz Ateşi hastalığı spor yapmaya engel değildir. Ataklar sırasında kişinin yaşadığı belirtilere bağlı olarak bu durum değişebilir.
Kolşisin kısırlık yapar mı?
Uygun dozlarda uygulanan Kolşisin tedavisinin kısırlığa yol açmadığı bilinmektedir. Yüksek dozlarda kullanıldığında ve eşlik eden başka hastalıklar da varsa nadir olarak böyle bir sorun ortaya çıkabileceği düşünülmektedir.
FMF taşıyıcısı ne demek?
Hastalığın belirtilerini hiç yaşamayan, ancak mutasyona uğramış geni taşıdığı bilinen kişiler taşıyıcı olarak nitelendirilmektedir.
Akdeniz ateşine hangi bitki iyi gelir?
Ailevi Akdeniz Ateşi hastalığının tedavisinde çiğdem çiçeğinden elde edilen Kolşisin isimli ilaç kullanılmaktadır.
FMF atağında CRP yükselir mi?
FMF atakları esnasında yapılan kan testlerinde CRP, sedimantasyon, fibrinojen gibi değerlerin düzeyi yüksek saptanmaktadır, ancak bu değerler sadece FMF’ye özgü değildir.
FMF atağı sırasında ne yenilmeli?
Ailevi Akdeniz Ateşi (FMF) atak dönemlerinin daha rahat geçirebilmesi için D vitamini açısından zengin olan balık ve yoğurt tüketilmesi önerilmiştir. Ayrıca yağlı ve ağır yemeklerden uzak durulmalıdır.
Akdeniz ateşini ne tetikler?
D vitamini eksikliği Ailevi Akdeniz Ateşi (FMF) hastalarında atakları arttırabilir. Çok soğuk veya çok sıcağa maruz kalmak eklemlerde oluşan iltihaplanmayı tetikler. Yeterli su tüketilmesi önemlidir.
Kolşisin B12 eksikliği yapar mı?
Yapılan çalışmalar kontrol grubu ile karşılaştırıldığında kolşisin kullanan hastalarda istatistiki olarak anlamlı seviyede fazla kişide vitamin B12 eksikliği gözlenmiştir.
Ateşsiz FMF olur mu?
Ailevi Akdeniz Ateşi (FMF) için yüksek ateş görülmesi şart değildir. Hiç ateş olmaksızın seyreden vakalar da vardır. Ancak ateş yükselirse vücut ısısı 40 dereceyi dahi aşabilir.
İçindekiler
İçeriklerimiz sadece bilgilendirme amaçlıdır. Web sitemizde tedavi edici sağlık hizmetine yönelik bilgiler içeren ögelere yer verilmemiştir. Tanı ve tedavi için mutlaka hekiminize başvurunuz.