gayretullaha savaş açmak ne demek / Gayretullah'a savaş açmak ne demek? - Haberler

Gayretullaha Savaş Açmak Ne Demek

gayretullaha savaş açmak ne demek

M. Fahrettin Kırzıoğlu

Anahtar Kelimeler: Cihângîroğlu İbrâhim Aydın, Millî Mücadele, Kars, Mustafa Kemal Atatürk

GİRİŞ

A) KARS İLİ VE ÇEVRESİNDE MÎLLÎ - MÜCÂDELE TEŞKİLÂTI (5 Kasım - 13 Nisan )

İzahlarını, metin ve asıllarının klişeleri ile sunduğumuz bu belgeler, "93 ( ) Felâketimiz"den sonra, “savaş tazmînâtı’nın büyük kısmı yerine” Anavatan’dan koparılıp, Yerli - Halkın deyimiyle, "Kırk-Yıllık. Karagiinler" ( Rus Çarlığı Esareti) çağını yaşamış bulunan "Kars - Ardahan (Oltu dahil) - Batum (Artvin dahil)’ gibi, "Millî - Misak”ımızda "Elviyei - Selâse" (=Üç-Sancak) denilen Anadolu'muzun kuzeydoğu bölgesindeki "Millî - Mücâdele" dönemi ve Kurtuluş sonrasına aittir. Bu bakımdan, tanıttığımız 28 belgeden, birisi (“XXIV.”) dışındakilerin hiçbiri, bir Karslı veya "Kırk - Yıllık Karagünler" içinde yetişmiş kimselerin kalemiyle yazılmamıştır. Çünkü, bu Üç - Sancak ve komşusu yerlerdeki Ermeni ve Gürcü gibi “Gayri - Rus Hıristiyanlar"dan asker ve vergi alan Çarlık İdaresi, onların gençlerini kendi mekteplerinde okutuyor, Harbiye, Üniversite ve öteki Yüksek - Okullarında bir “Vatandaş” olarak yetiştiriyordu. Halbu ki, "Müslüman - Türkler"\, kendi masraf ve gayretleriyle, Vakıf’tan ellerinde kalabilen maddî imkânlarıyla Mahalle ve Köy- leri’nde, “Medrese” adı verilen, ancak "Kur'âni - Kerîm" ile "İlmihâl ve Mevlid" okuyabilen, "Hâfızlık." mesleğini başaran, harekesiz gazete ve kitapları güçlükle okuyan, imlâsı bozuk ve yanlış “Okur - Yazar” olarak; Erzurum ve Trabzon gibi komşu yerlerde yetişen "İlk - Mektep" görmüşlerin seviyesinden de aşağı bir durumda kalmaya mahkûm etmişti.

Üç-Sancak bölgemizin ve komşusu olup, 7 Kasım Bolşevik İhtilâli'ni müteakip, açıktan açığa korkunç Ermeni kıyımlarına ve sinsi Gürcistân saldırışlarına uğrayan Nahçıvan - Revan - Gümrü ( den sonra resmen: Aleksandropol, ten beri de: Leninakan) gibi İran’dan koparılıp Ruslar eline geçen bölgelerin; ve arasında yıl boyunca aralıksız “Çıldır Eyâleti"mizin merkezi olan Kıpçaklı - Atabekler ülkesi Ahıska ile Ahılkelek gibi Âars’la elbirliği ederek “Millî - Mücâdele”ye, Türklüğü ve Ailesiyle Nâmusunu korumaya girişen yerlerin yakın tarihi, halkının durumu, İstanbul'da basılan “Aarr” () ve “Kars Tarihi" () adlı kitaplarımızda tanıtılmıştır. Bu yüzden, burada ayrıca anmayı, gereksiz gördük. Yine “Kars Tarihi"nde: yılında /Inı’nın Bizanslılar eline düşmesinden beri artık, yarı müstakil de olsa, Doğu Anadolu ve bütün Kür - Araş boyları'rıda var olmayan bir “Ermenistan/Armenya"nın, de Revan Türk Hanlığı'nı yıkıp, ülkeyi istilâ eden Ruslar eliyle, dışarılardan köylü ve şehirli Ermeni getirilip, Türkiye ile Azerbaycan Türklüğü arasını kesmek için, Revan - Gümrü kesimlerine nasıl yerleştirilerek yeniden kurulma siyasetinin güdülmesi, özetle anlatılmıştır.

Kuzey - Azerbaycanlılar'm, İstanbul'da okuyan aydınları ile, Kırım da L lu Türkçü Gaspıralı Mu‘allim İsmail Beğ'in gazetesi sayesinde “uyanmış” ken: Tiflis ile Baku'da çıkardıkları Türkçe gazete ve dergilerle, konuşma ve davranışlarıyla, halkın içindeki “ Sünnîlik-Şi'alık" gibi mezhep ayrılığını ortadan kaldırmada başarı göstermesi, meyvelerini vermişti. “Ermeni Komiteleri"nin gizli-açık saldırışları ile, Çarlığın baskılı idaresine rağmen, ve yıllarında Baku’da, Gence de, Revan'da ve Kars'ta Müslüman - Türkleri yok etmeye yönelik davranış ve teşkilât kurmaları da, uyuşuk olanların bile gözlerini açmıştı. Daha yılında, Muş ve Bitlis'ten cinayet ve isyanlar sonunda hududu geçip Kars'a yerleşen Taşnakçı - Ermeniler'in “Cân- fidâ denilen silahlı fedâilerine karşı, Erzurum' nn Eleşgert ve Pasın hududlarından Kars'a sızan “Teşkilâti Mahsusa" ya bağlı gizli “C«n- bezâr (=Canından - Bezen) teşkilâtımızı geliştirip, üyelerini çoğaltmak için, Karslı Taşdan Efendi'nin, yazıp çoğaltarak köylere gönderdiği Cânbezâr Destânı"nin bir döıtlüğünde, bu milli - uyanış ve teşkilâtlanma ruhunu seziyoruz:

“Ermeni, ister ki, bir Beğlik (İstiklâl) ala;

İslâm - Milleti'ni, ayağa sala;

O da, bizim içün, çok ‘ayıb ola,

Bozak yığnağını, târumâr olsun” (bak. M.F. Kırzıoğlu, “Edebiyatımızda Kars-II. Kitap”, İstanbul, s. 83).

Kasımı başında Ruslar'ia savaş fiilen Anadolu cephesinde başlarken, Erzurum Ermeni Meb'usu Karakin PASTIRMACI YAN'ın

başçılığında, Türkiye’den cinayet ve isyanlara katıldığından suçlu olarak kaçan ve “Kafkasya”daki Ermcniler'den “Gönüllü" adı altında kurulup Rus Ordusunun yanında bizimle vuruşan 6 İntikam Taburu, silâhsız Yerli - Türkler'i mezâlimle yok etmek ve yurtlarını bırakıp kaçırtmakla uğraşıyordu. Gayeleri, Müslümanlar'ı bu vahşî usullerle kırıp yok ederek, bir “Ermeni çokluğuna dayanan Ermcnistan"ı oluşturmaktı. Çünkü, Kars - Eli şöyle dursun, Mayıs de “Ermenistân Cumhuriyeti" olarak ortaya çıkan eski “Erivan (Revan) Vilâyeti"nde bile, Ermeniler azlıkta idi. de Erivan’da basılan Rusça resmî “Vilâyet Yılhğı”nda belirtildiği gibi, bu vilâyetin 7 Sancağı (“Uyezd”) ndan ancak: Gümrü, Yeni - Bayazıt ve Katolikosluk merkezi Eçmia- dzin'de Ermeniler çoklukta; ve öteki dört Sancakta, “Müslüman” (Türk) nüfusu daha çok olup, iki kavmin sayısı şöyle idi:

Erivan Sancağı'nda köyde ; 70 İslâm, 45 Ermeni ;

Sürmeli (İğdır) ” ” : 60 ” , 29 ” ;

Şerür - Dereelegez ” ” : 55 ” , 20 ” ;

Nahçıvan Sancağı ” ” : 59 ”, 44 ” .

“Sarıkamış Felâketimiz"de kış yüzünden 90 bin Mehmetçiğin soğuk ve hastalıklar yüzünden yok olması ve “Yedi - Cephede” savaşa mecbur kalmamız yüzünden, Rus Ordusu, toparlanarak, Şubat da Erzurum'u, daha sonra da, Görele'ye varınca Karadeniz Kıyılarımızı, Erzincan'ı, Muş’u, Bitlis'i, Hakâri'yi işgal edebilmişti. Çanakkale Zaferimizin neticelerinden biri olarak, 15 Mart de Çarlık, gününden önce çökmüş; iki mevsim süren Kerenski 11ükûmeti’nden sonra patlayan 7 Kasım Kızıl Bolşevik İhtilâli'yie, Anadolu'daki topraklarımızdan Rus Ordusu çekilmeye başlayınca, yerlerine geçen Ermeni Çeteleri, Erzincan’dan başlayıp, Nisan sonlarında Arpaçayı doğusuna kaçıncaya kadar, uğradıkları şehir ve köylerimizi, yangın yerine döndürüp; çoluk - çocuk dahil, silâhsız yüzbinlerce Müslüman - Türk'ü kırıp bitirmişlerdi.

Birinci - Cihan Savaşı sonunda, Araplar’m büyük ihâneti yüzünden yenik düşerek imzalamaya mecbur kaldığımız 30 Ekim uğursuz Mondros Mütârekesi, 6 ay önce “Kırk- Yıllık Kara günler" dek esaretten yeni kurtulmuş bulunan Üç - Sancak ile, yukarıda işaret edilen eski "Revan Vilâyeti” içindeki Türklüğün kalabalık olduğu yerler ve Ahıska - Ahılkelek Türkleri, Ordumuz’un Hudutları gerisine çekilme mecburiyeti karşısında, “sudan çıkmış balığa dönme” durumuna düşeceklerdi: Cânî, kaatil, suçlu olduklarından, buralardan kaçan Er- meniler, Mayıs Batum Mu'ahedesi'ne göre, 10 Km2 lik bir “Cumhuriyet” bölgesine çekilmişlerdi. Halbuki, İngiltere gibi bir eski-hâmî ve galip “Büyük-Devlet”, Ermeniler’i “Müttefik” sayıyor Türkiye’nin "Altı-Vilâyeti”ni (Van, Bitlis, Diyârbekir, Erzurum, Ela- ziz, Sivas) bile, Mondros Mütâkeresi'nin İngilizce metninde, "Armenya” gösteriyordu.

Bu Mütâreke'nin metni, Kars’taki Ordumuz'a da Kasım başında telsizle bildirilmişti. Bu umulmadık millî felâketi, çok dost saydıkları subaylarımızdan duyan Karslılar, hemen Mutasarrıf Hilmi (URAN) ile 9. Ordu Kumandanı Harputlu Yakup Şevki (SUBAŞI) Paşa' ya başvurarak: "Ermeni kurşunları ve süngüsü ile pisipisine ölmek- tense; silâhlanıp erce karşı koyarak şehîd olmayı, tercih edeceğiz” diyerek, yardım istediler; ve 5 Kasım günü, Mutasarrıflığın izniyle, "Wilson Prensipleri” ne dayanarak, "Millî-İslâm Şûrâsı”nın merkezini Kars'ta kurarak; Nahçıvan, Ahıska ve Batum'a kadar Türklük bölgelerine telgraflar ve mektuplarla, oralarda da bu millî müdâfaa teşkilâtının "Şu’beler” inin açılmasını dilediler. Aynı istek ve düşünce, Kıpçaklı - Atabekler soyundan, Rus Hukuk ve Ziraat Fakülteleri ile Almanya’da Maden Yüksek Mühendisliği tahsili yapmış olup, Eyuplu Deli - Hâlid (sonradan “Paşa”) Beğ’in 3. Fırkası’na öncülük eden büyük Mücâhid, “Prens” Osmân Server (ATABEK) Beğ’in başçılık ettiği Ahıskalılar’dan da, o akşam Kars’a gelmişti.

Böylece, bütün Türkiyemiz'de, uğursuz Mondros Mütârekesi’nin haftasında ve en önce, Kars ile Ahıska’da, "Millî Müdâfaai Hukuk” teşkilâtı kurulmuş oluyordu. Genç diplomatlarımızdan Sayın Bilâl N. ŞİMŞİR, da İstanbul’da basılan "Malta Sürgünleri” adh araştırma eserinde (s. ), bunu, o zamanki havayı ve duygulan dile getirerek, şöyle belirtiyor:

"Ordu (Mütâreke’ye göre) çekilince, meydan Ermeni Çeteleri'ne kalacaktır. Ermeniler, İngiliz himâyesinde yürümek ve öç almak için, sabırsızlıkla beklemektedirler. (Üç-Sancak ile Ahıska, İğdır, Kamerli ve Nahçıvan’daki) Türk Halkı: Cân, mâl, nâmus kaygısındadır. Çekilmemesi için Ordu'ya yalvaranlar vardır. Ordu ile birlikte (Karsh Hâfız Kurbân Yurtseven gibi Ermeni mezâliminden gözü yılan ve Erzurum’a) göçe kalkışanlar da, az değildir. Ama Ordu, çekilmek zorundadır ve çekilir.. Halk, kendi kendini savunmak için, tedbirler almaya çalışır. /Muka’da bir de, Geçici Hükümet kurulur. Bu, çekilmenin birinci safhasıdır”.

"İngilizler, 11 Kasım günü Üç - Sancak'm yani Kars, Ardahan ve Batum'un da hemen boşaltılmasını isterler. İstanbul Hükümeti, İngiliz isteğine boyun eğer. Yakup Şevki Paşa, bu kez daha çetin bir durumla karşı karşıya kalır: Boşaltılacak bu yerlere, İngilizler ile birlikte Ermeniler'ie Gürcüler'in yürüyecekleri kesindir. Yerli Türk Halkı'nı, gözle görülür bir ölüm beklemektedir”.

"Ordu Kumandanı, çekilmeyi geciktirmek, zaman kazanmak ister. Yerli Türkler, Ordu'nun kalması, direnmesi için yalvarır. Yakup Şevki Paşa, Hükümetin buyruğuna karşı gelemez, direnişe karar veremez. Yalnız, Yerli Türkler'ın savunma hazırlıklarına (Ordu'dan terhis edilen yedeksubay, top ve makineli tüfeği kullanacak çavuş, onbaşı ve erlerden “gönüllü” kalmak isteyenlere müsâ'ade ile, fazla silâh ve cephaneden, malzemeden ve paradan zimmetle verme hususunda) yardımcı olur”.

"Kars'la ve Ordu'nun çekileceği Ardahan, Oltu, Artvin, Kağızman, Sarıkamış gibi yerlerde, (hepsi Kars’a bağlı olarak) Millî-Şûrâ (Şu‘be- si) Hükümetleri kurulmasını destekler. Bu minyatür Hükümetler, (İngiltere, Fransa ve İtalya gibi galip devletlerin, birer kanun ile kabul ettikleri “VVilson Prcnsipleri”nc dayanarak) Ermeniler'e karşı, kendi başlarının çâresini bulmaya ve bölgesel Kurtuluş Savaşı'na hazırlanırlar. Denebilir ki: Doğu'da Kurtuluş Savaşı yılında başlamıştır”.

(Bu gerçeği göz önünde tutarak: Batımızda, “İlk-Kurşun” anıtı ve törenleri; güneyimizde, “Düşmana ilk-kurşunu, Torosların yağız delikanlıları atmıştır” gibi konuşmalar ve yayınlar ile, Mayıs ortasından sonraki milli davranışları, “Yurt-Bütünlüğü” ölçüsünde öne sürmek, okul kitaplarına almak, yerinde olmasa gerektir!)

* *

Merkezi Kars olan üç-Sancak ve çevresindeki Türklük bölgelerinin yıllarındaki Millî - Mücâdeleleri'ne âit 82 Belge'n\n sureti, "Kars'ın Son - Kurtuluşu'nun Yıldönümü dolayısıyla” hazırladığımız ve "Kars'ı Tanıtına Derneği”mizin yayınlarından “2. Sayı” olarak ta İstanbul’da basılan "Millî Mücâdelede Kars, I. Kitap: BELGELER”, (23 Kasım Temmuz arasındakiler) de verilmişti. Bu kitapçığın başında (s. ), yılları arasında, Kars Millî-Şûrâsı ( dan sonra) /Cenûbigarbî-Kafkas Hükûmeti"nden bahseden eser ve makalelere, işaret edilmiştir. Bunların dışında, sonradan tesbit ettiğimiz şu yayınların bulunduğunu da, belirtelim:

  1. Nisan Ekim arasında Erzurum’da çıkan “Albay- rak" gazetesi;
  2. “Cenûbigarbî-Kafkas Ccm'iyyeti İslâmiyyesi'nin vâsıtai neşri efkârıdır" şiarını her sayısında başlığı altına koyarak Batum'da “haftada üç def‘a neşr” olunan “SADÂYİ MİLLET" gazetesinin bütünü (27 Eylül I/I9I9 tarihli ve 58 Numaralı sayısının ilk sayfasının başı, ekimizde klişe olarak verilmiştir. Ancak, 5 sayısını görebildik);
  3. x9t9 da, “Erzurum-Onbcşinci Kolordu Matba’asf’nda basılıp, 25 Eylül da Erzurum’a gelen Amerikan Hey’eti Başkanı “Ceneral Harbord”a, Kolordu K. Kâzım KARABEKİR Paşa’nm yazıp verdiği, “Birinci - Kafkas Kolordusu'nun () Senesindeki Harekâtı ve Kieşhûdatı Hakkında ki “Rapor Sûreti" (yeni yazımızla iki sureti çıkmıştır: a - Kâzım KARABEKİR, “istiklâl Harbimiz”, İstanbul, s. ; b-kapak klişesi ve sâdeleştirilmişi, bizim ° te Ankara’da basılan “Kars İli Çevresinde Ermeni Mezâlimi”ne alınmıştır, s. 80 - 95);
  4. Ahıskah, Maden Yüksek Mühendisi Osmân Scrvcr ATABEK in, G.K. remziyle, İstanbul’da “ YENİGÜN" gazetesinin 3 Aralık I9I9> 7 Ocak sayılarında çıkan değerli makaleleri: “Cenûbi- garbî-Kafkasya Türkleri" (bunu, İstanbul’daki “Millî-Kongre” teşkilâtımız neşrettirmiştir, sûretini, “Kars Turizm ve Tanıtma Derneği” nin da Ankara’da bastırdığı, “Kars Eli I. Çıldır - .Ardahan, Hanak - Posof” adlı kitaba, s. aldık);
  5. İngiliz Mütareke Komisyonu Mümessili Yarbay Alfrcd RAW- LINSON, “Adventures in the Near East" (Yakın - Doğu Maceraları), London (Allahuekber’de Uzun-Eyup çetesi fotoğrafları da var);
  6. Oltu Millî - Şûrâsı'nın genç ve gayretli rüknü olan Yasin AKDAĞ (sonra, aile adı ile, HAŞÎMOĞLU) Beğ’in, “Kurtuluş Savaşı Tarihimizde Önemli Bir Noktanın Aydınlatılması", Kars Halkevi aylık dergisi “DOĞUŞ”, llkteşrin/Ekim , s. ; (Bu zâtın, Oltu Millî-Şûrâsı ve belgeleri üzerine yazdığı hâtıraları, 80 s. halinde daktilo edilmiş olup, belgeleri ile birlikte, Ankara’da DTCF binasının güney kesimindeki “Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü Arşivi”nde, Dosyada, sayılarda bulunmaktadır);
  7. (Kars Mutasarıf V.) Sami Sabit KARAMAN, “İstiklâl Mü- caselesi ve Enver Paşa”, İzmit ( yıllarında Kars’ın durumu ve Bolşevik propagandasını anlatır.);
  8. Dr. Târik (Zafer) TUNAYA, “Türkiyede Siyâsî Partiler, ”, İstanbul , s. ;
  9. “Ccnûbigarbî-Kafkas Hükûmeti”nin Parlamentosu’nda kâtip iken, de Posof’un kurtuluşundan sonra Askerî Okula ve Har- biyemizc girerek, sonra, Emekli Jandarma Albayı olan Posof-Arela köylü Fahri AKBAŞ’ın, tan sonra Ankara’da bir akşam gazetesinde tefrika ettirdiği “Tarihçe” si, Millî Kütüphane’deki koleksiyonlardan araştırılarak, bulunmalıdır; daktilolu bir sureti, elimizdedir;
  10. Kâzım KARABEKİR, “İstiklâl Harbimiz”, İstanbul (13 Nisan daki İngiliz işgaliyle Merkez Kars dışındaki “Millî- Şûrâ Şu'beleri”nin kurduğu milislerin, Ermeniler ile mücâdelesi, yer yer anlatılmıştır);
  11. da Ankara’da basılan, “Kars İli I. Sayı: Çıldır-Ardahan- Hanak-Posof” adh ortaklaşa yazılan kitapta, bizim makalelerimiz: “lüksek Mühendis Osman Şener Atabek” (s. ); “Çıldırlı Kahramanlar” (s. );
  12. (Oltulu Edebiyat öğretmeni) Sami ÖNAL, “Millî Mücâdele'de Oltu”, Ankara.
  13. Gotthard JAESCHKE, “Türk Kurtuluş Savaşı Kronolojisi, Mondros’tan Mudanya’ya kadar: 30 Ekim Ekim ”, Ankara (yazarın, Almanya’da “”te “Misakı Millî’nin Yıldönümü”ndc bitirdiği bu değerli eseri, Nimet ARSAN Hanım dilimize çevirmiş, TTK bastırmıştır).

İngiliz belgeleri ile kaynaklarını da inceleyen G. JAESCHKE, bu eserinde şunları belirtir; ki İbrahim AYDIN ile arkadaşlarının Malta’dan Ankara’ya TBMM’ne gönderdiği dilekçedeki haberlerin takvimini tesbite yarar:

5 Kasım de, “Harbiye Nezâreti (ordunun) terhis emri”ni verdiği gün, “Kars İslâm-Şûrâsı” kuruldu. 4 Aralık de, “Harbiye Ne- zâreti’nin, Şûrâ Milis Kuvvetleri'nin (ordumuzdan silâh ve malzeme alarak) Elviyei Selâse’de Türkler'i korumalarına dair emri”. 13 Aralık de, “General Beach (Biç), Kars'ta”. 26 Aralık , “9 uncu Ordu’nun Kars’tan ayrılışı”. General Beach, Kars (Millî-Şûrâ) Hükümeti'ni tanımaya razı olduğunu, (Kars İstasyonunda Türkler’in direterek, 60 kişilik “Ermeni Hey’cti”ni yanında getiren bu General’e, karşı, Wilson Prensipleri ve resmî Çarlık nüfus istatistikleri ileri sürülen onbini aşkın Halk Mitingi’ni müteakip) beyân ediyor (ve Ermeni Hey’eti’ni tirenle Gümrü’ye geri gönderiyor)”. Genelkurmayımızın de Ankara’da basılan "Türk İstiklâl Harbi” kitabının I. Cildinin s. deki "Cenubu Garbi Kafkas Hükümeti Muvakkatai Milliyesi”nin kuruluşunun, “/ Ocak ” da gösterilmesi, bu kitaba da alınmıştır ki, yanlıştır. Bak. I. Belge’miz. "18 Ocak Kars'taki Milli Şürâ'nın esas teşkilâtı hakkında kararı” diye T. Z. TUNAYA’dan alınan haber, şöyle olmalıydı: “17 Ocak da, Nahçıvan’dan Batum’a, İğdır’ dan Ahıska’ya kadarki Türklük bölgelerinden gelen Mümessilin Kars’taki Büyük-Kongresi, geceyarısını geçinceye dek sürmüş; varılan karara göre, Millî-Şûrâ adı yerine, Cenûbigarbî-Kafkas Hükümeti Muvakkatai Milliyyesi benimsenerek, ertesi gün 18 Ocak’da, coğrafyaya uyan bir ad alınmıştır.”

6 Şubat , (İngiliz Generali George) "Milne (Baku’dan dönüşünde verdiği) Rapor’u(nda), Kars'ta (Yerli Halk Hükûmeti’ne karşı) zecrî tedbir lâzımdır” (demiş). 8 Şubat da, "Elviyei Selâse'- de, millî hareketler”. 19 Şubat , (Erzurum’daki 9. Ordu Kumandam) "Yakup Şevki'nin, Kars Hükümeti'nin yardım istediğine dair (Harbiye Nczâreti’ne gönderilen) Raporu”. 14 Mart , (Ardahan, Artvin ve Batum’a göz koyan) “Gürcistan'ın, Rize'yiistemesi” (19 Aralık Ajanslarındaki haberlerin başlangıcı!).

1 Nisan , (İngiliz Generalleri) "Milne ile Thompson, Batum'da. (Kafkasya İşgal Kuvvetleri Kumandanı) Thompson, Tiflis'ten takviye birliği’nin Kars'a (tirenle) yollanmasını emretmiştir”. (Tiflis’ten gelip, Kars-Dereiçi’ndeki kışlalara yerleşen İngiliz Takviye Birliği’ nin, Mîrlivâ Deawey’nin tertibi ile) 12 (değil, 13) Nisan da, (Millî Meclis, makineli tüfekli ve elbombah askerlerle kuşatılarak, erkânı hile ile yakalanan) "Kars Hükümeti'ne son verilmesi”; (ve aynı gün, önceden Tiflis’te bozuk bir Türkçe ile basılan ve uçakla şehir, kasaba ve köyler üzerine atılan) "Thompson'un Kars Beyânnâmesi” (sureti için bak. “Millî Mücâdelede Kars, I. Kitap BELGELER”, s. 50). Burada, "13 Nisan ”da, (Gümrü’den getirtilmiş bulunan Ermeni Generalleri) "Osebyan ile Gar^are(Korgan)o/'’un, Kars idaresini üzerlerine alması” deniyorsa da, yanlıştır. Bunlar, ancak 30 Ni- san’da idareyi ellerine alabilmişlerdir. Bu arada, 14 Nisan'da; 6 Türk -f- 1 Malakan + 1 Rum’dan kurulan ve Meşhedi-Samed Ağa ile Çıldırlı Dr. Es<sub>c</sub>ad OKTAY'ın Reis ve Muavin olduğu 8 kişilik bir “Halk İdare Hey'eti", aynı Meclis binasında işbaşına getirilmiş; İngiliz kılığında azar azar tirenle gelen Ermeniler, şehre ve eski köylerine yerleştikten sonra, adıgeçen Ermeni Generallerinden birincisi, Vali ve İkincisi Kumandan olmuş; koalisyondan savuşarak çekilen Türkler’in yerine, idareyi ele alabilmişlerdir. Bu da, G. JAESCHKE’nin yazdığı, “27 Nisan , Milne Kars'ta" bulunduktan iki gün sonra, olmuştur.

İngiliz himayesinde yeniden Kars'a doluşan Ermeniler, ancak KızılçakçakjŞüregel-Kars-Sarıkamış gibi demiryolu boyunda ve Kağızman ile Zarşat (! den beri, “Arpaçay” ilçesi merkezi) gibi yerlerde hâkim olabilmiş; Akbaba, Çıldır, Göle, Oltu, Allâhüekber-Dağı, Kara- kurut/Ortakale ve Pernevut bölgelerindeki “Millî-Şûrâ Kuvveti" olan milislerimizden, gözleri yılmıştı. G. JAESCHKE’nin kitabında, 50 Nisan da, “Harbiye Nezâreti'nin (Ingiliz Amirali A.G.)” Calthorpe’un Notası’nda zikredilen Şûrâlar hakkında Kolordulardan Rapor istemesi” de, bu yüzdendir.

“Anavatan"ımızın bucağı olan Üç-Sancak, böyle millî varlık gösterme ve davranışları yüzünden, “28 Ocak " günü, “Son/İV. Os- mânlı Meclisi”nin ittifak ve çoşkunlukla benimsediği 6 mâddelik “Millî-Mîsâk”ımmn 2. Mâddesı'nde yer almıştı. Ancak, Ingilizler' den maddî-manevî güç alan Ermeniler, Kars'ta gittikçe, kırgın ve mezâlimini arttırıyordu. Bu yüzden çok bunalan Şüregel köylerinden İran yoluyla Millî Azerbaycan Cumhuriyeti'ne kaçarak yardım isteyenler olmuştu. Bu İkinci Türk Cumhuriyeti’nin (I. si, Dağıstan’dı) Merkezi Baku'dan, milislerini çoğaltsın ve Ermenilere karşı direnmesini güçlendirsin diye, elaltmdan bir kuryenin getirdiği heğbe ile birkaç bin al- tın-ruble, Akbaba’da kahraman mücâhid Hâci-Abbâsoğlu Mehmed (AKBABA) Beğ'e, “yardım” olarak gönderilmişti. Şimdi bu “yar- dım”dan, Azerbaycan’da iktidardaki ‘“ademi-merkeziyyetçi” bilinen Müsavat Fırkası’nın, başka bir gaye de güttüğünü seziyoruz. O da, G.J.’nin, mühim bir Ingiliz belgesinden (“Documents on British Foreign Policy, , First Series, VII. cilt, s.) naklettiği, şu haberdir:

(Afşarlı Nâdir Şâh’ın geri almasıyla Gence’de kalan bir Osmanh Topçubaşı’nın torunlarından olan ve iyi Fransızca bilen Ali-Merdân TOPÇIBAŞI’yı, Azerbaycan Hükümeti, birçok belgelerle ve bir “Hey’et”in başında, Paris’teki “Sulh Konferansı”na katılarak, Azerbaycan’ın istiklâlinin tanınması ve başka isteklerinin yerine getiril- meşini sağlamak üzere göndermişti. Ermeni zulmünden, daha yakındaki Eleşgert ve Bayazıd’a değil de, Maku ve İran üzerinden Baku’ya kaçıp barınan birkaç “Şüregelli Şi‘a âile”ye bakma ve Akbabah Mehmed Beğ’e nakdî yardıma karşılık olacak, dünyadan ve “Mil- lî-Mîsâk”ımızdan habersiz bulunan, Azerbaycan Başdelegesi) “Top- çıbaşef'in", “31 Mart ” günkü oturumda, “Batum ve Kars'ın Azerbaycan'a ilhâkını istemesi". Biz, iki Türk kaynağında da anılan Millî- Azerbaycan Cumhuriyeti'nin bu ters-tutumuna işaret ederek; Haziran te, “Gönüllü" olarak “Anadolu-Türk Birliği"ne katılan ve “Doğu- Serhaddimizin bekçisi” olanların torunları Karslılar'm, “Azerîcılik" davranışlarına karşı çok dikkatli olmasını diliydim:

Kolordu Kumandanı Kâzım KARABEKİR Paşa’nın, Erzurum'dan millî vazife ile Baku’ya gönderdiği askerî-hekim Dr. Gençağaoğlu Fuad Sabit Beğ, “25 Aralık ” da Baku’dan ona yazdığı ilk “Rapor" unda diyordu ki: (15 Eylül de, Bolşevik ve Ermeni kuvvetlerine karşı kanını dökerek Baku’yu kurtaran Türk Ordusu, Mütâreke’ye göre geri çekilip de, Ingilizler buraya geldikten sonra, iktidardaki) “Müsâvât Fırkası'nin ileri gelenleri”, “Türkiye’ye karşı, nazarları hod- bînâne (bakışları bencil) olan bir zümreye istinad ediyor Azerbaycan’ın siyâsî menâfiini, Türklüğ'ün menâfii ile hemâheng telâkki etmeyüp; infirâdcı (ayrılıkçı) bir siyâsete meyyâldirler”. Yine Dr. Fuad Sabit, 7 Mart ’de Baku'dan yazdığı ve Erzurum'da K. KARABEKİR Paşa'ya ulaşan mektubu’nda diyor ki: “Azerbaycan, Elviyei- Selâse'nin (Kars-Ardahan/Oltu-Batum/Artvin’in), kendi vesâyeti altında, Mâverâyi-Kafkas (yani: Azebaycan - Gürcistan - Ermenistan) Konfederasyonu'na girmesi şartını, ileri sürüyor” (K. KARABEKİR, “istiklâl Harbimiz”, İstanbul, s. , ).

Yeni- Türkiyemiz’in imzaladığı Moskova ve Lozan Muahedeleri'nde Murahhasımız olan Sinoplu Dr. Riza NUR da (“Resimli Türk Tarihi”, İstanbul, II. ), şunları belirtiyor: “Genç Azerbaycan Hükümeti, Ermeni ve Gürcüler gibi millî düşünemiyor, öyle hareket edemiyordu; belki ‘aksine gidiyorlardı. Hattâ, menfaatlerini bilemiyor, aldanıyorlardı. Türkiye ‘aleyhine bile düşünmüşlerdi”.

“AzerbaycanlI kardeşlerimiz, bizim Van ve Bitlis'i vermek; bu hususta Ermcniler'e her suretle yardım etmek üzere, onlar ile mu'âhedc bile yaptılar. Azerbaycan'. Şimâlindcn, Dağıstan'ı-, cenûb ve garbinden de, Türkler'ie meskûn olan Zakatal Ahıska, Kars ve Batum'u ilhâk etmek istiyordu. O vakit Kars ve Batum taraflarında bir Türk Cumhûri- yeti (Cenûbigarbî-Kafkas Hükümeti) vardı. İngilizler, oralara girip, bu Hükûmet'vn A'zâsmı M alta'ya götürmüş; buraları Ermeniler'le Gürcüler'e taksim edip, vermişlerdi”.

B) CÎHÂNGÎROĞLU İBRAHİM AYDIN ()

Klişe ve suretleriyle izahlarını verdiğimiz Belgeler'in sahibi ve onlarda kendisinden çok söz edilen, rahmetli Cihangîroğlu İbrahim AYDIN'\n hâltercümesini, kısaca tanıtalım. Bunları yazarken: Kendi ağzından son yıllarında tuttuğumuz notlara, perakende yazılı hâtıralarına, yaşdaşlanndan öğrendiklerimize ve onun son 24 yılını tanımamıza dayanıyoruz.

Osmânlılar'ın, Anadolu'da “Millî-Birliği Kurmak.” isteğiyle ortadan kaldırdığı “Beğlikler” den, sülâleden olanlar, Mısır-Kölemen Devleti'ne değil de, hep Doğu'ya, Azerbaycan'a doğru âileleriyle kaçıp, yerleşiyorlardı. de İzmir çevresindeki Aydınoğlu sülâlesinin son Beğliği de yıkılırken, bunlardan Süleyman Beğ, sâdık adamlarıyla âilesini-evini develere yükletip, koyun-sürülerini de çobanlarıyla birlikte alarak, doğuya savuşup, Akkoyunlu ülkesine kaçıyor. Yolda, Yozgat'tan boydaşı “Pozuk” (Bozok) obalarından da ona uyup göçenler olmuş. (Uzun-Hasan Pâdişah’ın, de Karakoyunlular’ı yıkmasından sonra olacak) Aydınoğlu Süleymân Beğ yaşh iken, obaları ile Eleşgert- Ovası'na yerleşiyor. Sonradan bunun torunları, (kışlak edinen Kara- koyunlu boyu “Sahatlu”dan adını alan) “Sahat-Çukuru” (Revan- Ovası)na yerleşmişken, Afşarlı Nâdir Şâh, ( Hudut-Kesimi’nden sonra olacak) bunlardan, Mehmed Beğ oğlu Aydın Beğ'i, “dayıları Ça- panoğlular” ile birlikte, bir yanı batak-sazhk olan Gümrü'ye yerleştirip, İran hududunu korumaya memur ediyor.

Bir yaz, kurak geçip, çok çekirge baskınından ekinler de biçilmez olunca, kıtlık kopuyor. Tahıl kuyularını açtırıp, un yaptırarak, sac- ekmeği pişirttirip, hayrat olarak yoksullara dağıttıran bu Aydın Bey için, Dilan (Kızılçakçak/Akyaka’da yeni adı, “Sulakbahçc”) köyü için söylenen şu tekerleme, Arpaçay köylerinde hâlâ bilinmektedir:

“Kuruldu, Aydın'm sacı »Yığıldı Dilan'm acı” (26 Mayıs günlü “Kars” gazetesinde çıkan, “Rahmetli Cihângiroğlu ibrâhim Beğ’in Hâltcrcümesi” adlı yazımız). Bu Aydın Beğ'ın oğlu CıA<3ngfr’in oğlu 'Aziz Beğ zamanında Ruslar, de Revan-Türk Hanlığı'nı yıkıp yurdunu istilâ ederken, Gümrü'yü de büyücek bir köy iken ele geçiriyorlar. Buranın halkı da resmi kütüğe yazılırken, (Rusçada “H” sesi yerine “G” söylendiğinden), ‘Aziz /?<ğ'in âile-adı, “Cigangirof" (Cihân- giroğlu) ve komşuları arasında da “Cihanglrzâde" diye yazılıp söyleniyor. Bu 'Aziz Beğ'in oğlu Mehmed Beğ, Şüregel'de Karakilise köyü eşrafından Muğan-Beğlcri âilesinden “Şarabanı" (Farsça: “Şahra-Bânû”) Hanım ile evleniyor. Bunlardan, sırasıyla: 'Aziz, İbrahim (r. /m. *)» Hasanhan, Tükezbân ve Aydın doğuyor. Gümrü'de, dokuz yaşına kadar “Mollalar”dan: Kur'anı-Kerîm, Din-Bilgileri ve Farsça okumakta olan İbrahim'in babası Mehmed Beğ, oradaki koyun-sürüleri ve ekinlerle uğraşmayı, amcası çocuklarına bırakarak, de Kars'a göçüp, Kayabaşı Alahallcsi'nde (şimdiki Beden Eğitim Bölge binası arkasında) aldığı bir evde yerleşiyor; mütcahhidliklc uğraşıyor; çocukları, lusufpaşa Câmii'nde Karslı Eşref Hoca'nın başında bulunduğu “Medrese"ye devam ediyor. Üç yıl da, Aarr’taki “Şehir Mektebi”nde Rusça okuyor.

Çarlık Rusyası, muvazzaf-asker (saldat) sınıfından ayrı olarak, yeni istilâ ettiği ve “Oblast" (Askerî-Vilâyct) usulüyle idare olunan Kars ve Balum yerli Türk halkı dışındaki eski tebaasından Müslüman ve (Rus olmayan) Hıristiyan ahâlinin zengin ve cşrâf ile muteberâ- nının oğullarını, zâtî-atları ile ve ayrı giyim-kuşamlı olarak “Kazak." denilen “Gönüllü-Atlı Sınıfı”na alıp, talim ve terbiye ettirirdi. Ordu müteahhidi olan “Cigangirof" Mehmed Beğ'in 15 yaşına gelen oğlu İbrahim de, Aarr’taki “Aleksandropol (Gümrü) - Kazak zl/<yı”nın 3. Bölüğü’nc yazılıyor ve beş yıl burada süvari-kazak talim ve terbiyesi görüyor. te, “Aacfl/r-i'uAayı” adayı çıkacakken, Cihangtroğlu İbrahim ile, kendisi gibi Türk olan üç arkadaşı, “Gizli İslâm Cemiyeti" ile ilgileri tesbit edilmiştir” diye, Bölük’ten atılıp, “Sürgün” cezasına çarptırılıyorlar. Bu da, Bayramlar’da, Kars-Osmânlı Şehberderhanesi ile yakın ve gizli temasından ileri gelmişti. Baku ve Dağıstan’da sürgün kalan İbrahim Beğ, altı ay sonra, aynı yılda çıkan “Af Kanunu”n- dan yararlanarak, Kars’a dönünce, Kasım te, “Göle Orman Muhafaza Memurluğu”na tayin ediliyor; dörtbuçuk yıl bu silâhlı vazifede bulunuyor. Son bir yılını, Göle kadrosunda iken, Kars merkezinde geçiriyor. Bu arada, Japon Savaşı’nda Rusya yenilmiş; yıllarında: Baku’da, Gence'de, Karabağ'da Ermeni-Komitecileri'nin başlattığı “Ermeni-Müselman Davası” denilen silâhlı çatışmalarda, soydaşlarını korumak için iki yıldır Karabağ'da çetebaşı olarak Ermenilerce vuruşan Cihangir oğlu Hasanhan ve Aydın Beğler, yakalanmasınlar diye, mücâhid çeteleriyle birlikte da Aras’ı aşarak Tebriz Vilâ- yeti'ne geçmişlerdi.

Azıtan Ermeni Komitecileri'ne karşı Türkler'in de toparlanıp teşkilât kurmalarını teşvik eden Kars Askerî-Vâlisi Samoylof, burada, İbrahim Beğ’in de kurucularından olduğu, “Neşri Ma'ârif Cemiyeti”ni kurduruyor. İbrahim Beğ, ayrıca, gizli olarak, Azerbaycan'da Ermeniler'e karşı kurulmuş bulunan “Difâ'î Partisi” ne girmiştir. yılı başlarında da, Kars Şehbenderimiz'in delâletiyle gittiği Erzurum'da, bizim “İttihâd ve Terakki Fırkası”na, “yemin ederek” a‘zâ olmuştur. İki Mücâhid Kardeşi İran'a savuşarak orada mücâdeleye devam eden “Orman Memuru” İbrâhim Beğ'in, onlarla muhaberesi ve Şehberhane- miz’ie yeniden teması, gözebatıyor. Aile dostları olan Gürcü soyundan Âarr Polis Komiseri’nin, “dostça öğüdü”nc uyarak, yakalanıp sürgün edilmemek için, yazında, “Erzurum İttihâd ve Terakki Şu’be- si”nden gelen talimâta uyarak, izinle Gümrü'ye varıp, bir sürü koyunu Baku'ya götürüp sattıktan sonra, ilk eşi ile çocuklarını da yanına alarak, Karabağ üzerinden savuşup, Kardeşleri'nin yanma varıyor.

Khoy’da, Tebriz çevresinde Meşrutiyet taraftarlarına yardımcı olarak, hem Şâhcılar, hem de İşgalci Ruslar ile mücâdele eden bir çetenin başına geçiyor. Güney-Azerbaycan müelliflerinden ünlü Kesreni TEBRİZİ’nin Tebriz’de neşrettiği Farsça “Perçem” adlı büyük gazetenin, klişesi verilen şimdiki takvimimizle, 15 Mart tarihli ve 64 sayılı nüshasının ilk sahifesindeki fotoğraf ve yanındaki kısa izahatta: “Karslı İbrâhim Aka ile kardeşleri Aydın Paşa ve Haşan Big”in, h. () yıllarındaki mücâdelede hizmetleri ve erlikleri, övülerek anlatılıyor. Bu sırada, Türkiye’den de, “Teşkilâti-Alahsıîsa” miza yazıh gönüllü subaylarımız bile, Tebriz Vilâyeti’ne geçerek mücâdeleye katıldığından, ibrâhim Beğ, onlarla da işbirliği ediyor ( te Atatürk’ün Kars’a gelişinde verilen Öğle-Yemeği’ne davetlilerden olan Erzurumlu Küçük-Kâzım Beğ, o zaman Jandarma Teğmeni olup, İran’daki “Teşkilâti-Mahsusa”mız arasında idi).

"Karslı Üç Kardeş”, Rus işgalci birliklerine geceleri baskın yaparak, çok zayiat verdiriyorlardı. Bu arada (Kars’tan/Türkiye toprağından geldiği ve mücâhidlerinin sayısı bini aştığı için, “Paşa” lakabıyla tanınan) Aydın BeğfPaşa, Khoy'da de şehid oluyor. Ruslar, takviye birlikleri alarak Mücâhidler'i ezip yok etmeye girişince, İstanbul'dan gelen emir üzerine, Ekim ’de Osmânlı Subayları ile birlikte İbrahim Beğ de, eşiyle çocuklarını, Tahran’a gönderdikten sonra, mücâhidlc, Van Vilâyeti hududuna geçiyor. Kars'a dönen Hasanhan Beğ'i, Ruslar yakalayıp, Ejderhan'a sürgüne göndermişlerdi. Van’a kaçıp gelen İbrahim Beğ idaresindeki mücâhidlerin 2/3 si, az sonra izin alarak Tebriz ve Karabağ bölgelerindeki evlerine döndüler; hepsi bekâr olan kadarı, kışı Van köylerinde geçirdiler. Bu sırada, Birinci- Balkan Savaşı bitmiş, günlük şanlı bir müdafaamızdan sonra Edirne’yi, 25 Mart te Bulgarlar teslim almıştı. Ittihadcılar, "Teş- kilâli-Mahsusa”dan olan İbrahim Beğ'i, "Gönüllüleri” ile birlikte İstanbul'a çağırdılar; Trabzon üzerinden, oraya gemi ile gidildi. Kaymakam Enver Beğ’in emriyle bu "Gönüllüler”, İstanbul'da üçbuçuk ay, "Meteris Çiftliği”nde tam bir askerî talim gördüler.

Müttefikleri Yunanistan, Sırbistan ve Karadağ ile rakibi Romanya, Bulgaristan'dan ve Türkiye'den aldığı yerlerden kendilerine komşu bölgeleri koparmak isteyince, 29 Haziran te, “İkinci-Balkan Savaşı”, Bulgarlar aleyhine başlamıştı. İstanbul’dan "Kafkas-GönüllüTaburu” ile Kumandanı İbrahim Beğ de, Yüzbaşı Süleymân ‘Askerî Beğ’in Alayı'nm öncüsü olarak Edirne'yi kurtarmaya gelmişti. 21 Temmuz günü, Istanbulkapısı'ndan Edirne'ye ilk girerek, Selimiye-Câmii önüne varan, Karslı Cihangirzâde İbrâhim Beğ”in Gönüllü Taburu olmuştu. Bulgarlar, şehri boşaltarak, sahra savaşma hazırlanmıştı. Alayı’nın öncüsü olarak ilerleyen İbrahim Beğ'in Taburu, Bulgarlar'a baskın yaparak: er, 4 subay ve 1 doktor ile, Alay Kumandanı Ignazof’u tutsak almış ve Edirne'de Hurşid Paşa’ya teslim etmişti. Bu üstün yararlığına karşılık İbrahim Beğ, bir "Liyâkat-Madalyası” ile mükâfatlandırılmıştı. Ağustos te Bulgarlar ile yapılan Iskeçe ve Eğridere Muharebeleri’nde de, yararlığı görüldü. Bu sırada, Ejderhan'daid sürgünden kaçan kardeşi Haşan Beğ de, İskeçe Muharebesi yapılırken gelip kavuşmuştu. Türkiye- Bulgaristan Barışı (29 Eylül te İstanbul’da) imzalanınca, cepheden Edirne'ye dönerek; oranın Eşrâfı’ndan “Koyunbabaoğlu” Emekli Yüzbaşı Şükrü'nün genç kızı Melek Hanım ile evlendi.

Bir yıl Edirne'de, “Teşkilâtı-Mahsûsa”ya bağlı olarak kalmıştı. Birinci Cihan Savaşı kopunca, işe yararlığını çok beğenmiş bulunan Harbiye Nâzın Enver Paşa, bu İki-Kardeş'ı, “ Gönüllüler”\y\e birlikte, Kasımında “Teşkilâtı-Mahsusa” kadrosuyla, Irak ve İran Cephesine gönderdi. Balkan Savaşımız'da “Hamidiye”nin Kahraman Kaptanı, Millî-Mücâdelemiz’in seçkin büyüklerinden rahmetli Hüseyin Rauf ORBAY, Kastamonu Meb'usu iken, “2 Haziran i94i”de, “Riyâ- seti Cumhur 'Umûmî Kâtipliği”nin yazdığı tezkirede sorulanlara, 4 Haziran de verdiği cevabında, bu İki-Kardeş'in, maiyetinde çalıştıkları bir yıla varan müddetteki hizmetleri için, şunları yazmıştır:

“Karslı Cihangirzâde Bay İbrahim ile kardeşi Bay Haşan, senesi nihayetinde Irak'la ve İran'da kumanda ettiğim kuvvetlere, iltihak ettiler. İran'da Kirint kasabası ve civarında, üstün Aşiret Kuvvetleri'yle vukua gelen şiddetli iki muharebede, emsalleri arasında dikkati çekecek mertebede, yararlık güsterdilcr. Refakatimde, bir seneye yakın hizmetleri müddetinde, dürüst hareketleri ve metin ahlâkları ile de, arkadaşlarının muhabbetini kazandılar”.

“Dört sene sonra da ( da), bu İki Kardeş’i, Alalta’da Esirler Kampı'nda buldum; ve iki seneye yakın, her hareketleri görülür vaziyette, bir arada bulunduk. Çok çetin maddi müşkilât ve yoksuzluk içindeki tavrı hareketleri, diğer daha büyük mevki ve mcs’uliyet de- ruhde etmiş bazı vatandaşların tavrı hareketlerine nazaran, dürüst ve vakurâne idi. Vatanımıza sevgileri, büyüklerine saygıları, hiçbir zaman gevşemedi”.

“Benim gördüğüm ve bildiğim zamanlarda, her iki Kardeş de hizmetlerini, maddi mükâfat beklemeden ifa etmişler; büyüklerine saygı ve bağlılık duygusu, hürriyet ve istiklâl aşkı ile çalışmışlardır”.

H. Rauf Beğ, Afganistan'a vazifeyle gittikten sonra da bu cephede, Filibeli Hilmi ve Galatalı Şevket Beğler'in maiyetlerinde “Fahrî-Alay Kumandanı” olarak hizmet gören İbrahim Beğ, İran Ccphesi'nde Ruslar' la savaştan sonra başlarında Bağdad'a gelince, “Irak ve Havâlisi Umum Kumandanı” olan Halil (KUT) Poja’nın emrinde çalıştı. Bizden ikinci bir Madalya, ve müttefikimiz Almalılardan “Dcmir-Salib Nişanı” aldı. 29 Nisan da kazanılan Kut'al-'İmâre muharebesine katıldı. Burada tutsak alman İngiliz Generali Toıvnshend ile maiyeti ve erlerinin muhafazasına memur edildi. 11 Mart de Bağdad düşünce, elimizdeki İngiliz Esirleri’ni, “Garnizon Kumandanı” sıfatıyla, “Gö- nüllüler”inin muhafazasında götürerek, Musul'daki garnizonumuza teslim etti. Araplar, artık heryerde isyan ederek İngilizler'e yardımcı olduğundan, Irak da bizden kopuyordu.

İbrahim Beğ'in “Teşkilâtı-Mahsusa” dan olan “GönüllüleP'i ise, dağılıp evlerine dönme izni alıyorlardı. kışı bitmek üzere iken İbrahim Beğ, Musul'dan İstanbul'a çağrıldı. Bu sırada, 3 Mart seafoodplus.info Mu'âhedesi ile, Bolşevik Rusya, “Üç-Sancak” bölgesinin Anavatanımıza kavuşmasına razı olmuş; ancak, “serbest plebisit” yapılması şartını koşmuştu. “Başkumandanvekili ve Harbiye Nâzın Enver Paşa”, yeni vazifeler için onu, İstanbul'a getirttirmişti. Edirne'ye dönüp, âilesine kavuştuktan sonra, 25 Nisan de Âarr’ın Ilk-Kur- tuluşu üzerine, Mayıs sonunda Trabzon üzerinden âilcsiyle birlikte, I-ahrî-Alay Kumandanı” sıfatıyla Kars'ta 9. Ordu Kumandanlığı emrine gönderildi. Kolordu K. Yakub Şevki (SUBAŞI) Paşa, Haziran ortalarında İbrâhim Beği, Kars'ın “Ermenistan Cumhuriyeti” hududu boyundaki Kızılçakçak (Akyaka) kasabasının merkez olduğu “Şüre- gel Kaymakamlığı”na tayin etti; kadrosu, mülkî değil, askerî idi. Ona verilen hususî vazife de, doğup büyüdüğü Gümrü şehri gibi, Arpaçayı solunda kalıp “Ermenistan'a bırakılan yerlerdeki Türkler'den, beriye aileleriyle göçüp gelecekleri teşvik etmek, onlara kolaylıklar sağlamaktı, öyle de, yapıldı: Gümrü ve Revan/Erivan'ın Türkler'i, göçerek Türk- Bayrağı altında, Kars'a yerleşiyorlardı.

Bu arada, 30 Ekim de uğursuz Mondros Mütârekesi imzalanmıştı. Buna göre, “Doğu'daki (Tebriz’e, Baku’ya ve Dağıstan’a varmış olan) Türk Ordusu, Hududlan gerisine çekilmek” mecburiyetinde idi. Sonu yokedici olan bu haberi duyan Karslılar, (Ingiltere’nin de bir kanun ile benimsediği) “Wilson Pensipleri”ne göre, yukarıda işaret edildiği gibi, 5 Kasım günü, “Millî İslâm Şûrâsı” adıyla bir yerli hükümet teşkilâtı kurup, “boşaltılacak öteki Türk- İslâm ' bölgelerinde de, bunun şu’belerini açtırmaya çalışıyorlardı. Yedeksubaylıktan terhis edilen Avukat Erzurumlu Hüseyin Avni ULAŞ, Kars'ta", Rusya'da Hukuk Fakültesini de bitirmiş bulunan Ahıskalı Maden Y. Mühendisi Osman Server ATABEK ile Revanh Avukatlar da, bu uğurda “akıl-hocalığı” yaparak, konuşmalar ve konferansları ile, halkı elbirliğinc çağırıyorlardı.

Bu durum üzerine, 9. Ordu K. Yakub Şevki Paşa, 15 Ağustos de “Anavatan'a Katılma İstekleri Mazbataları”, Sultan VI. Mehmed Va- hideddin’in bir Fermanı ile kabul edilen “Elıiye-i-Selâse”de kurulan Yerli-Hükûmet'in başına: Edirne'de, İran ve Irak Cepheleri'ndeiâ savaşlarda yararlığı görülen ve “Osmanlt-Türkliiğu ne bağlılığı” su götürmez olan "Cihângîrzâde İbrahim Beğ”i geçirtmek için, altı ayı geçen bir müddetten beri onun Kaymakam bulunduğu Kızılfakçak'tan ayrılıp Kars’a gelmesini uygun gördü (aslında, 2/3 Kasım de İstanbul’daki “Son Ittihâdcılar Toplantısında da, Enver Paşa ve arkadaşları, bu husustaki bir kararı, Erzurumlu-Ebülhindili Kösezâde Cafer ERÇIKAN Beğ’e verip, Ahıska’da 3. Fırka K. Eyyublu Dcli- Hâlid Beğ’e de göndermişlerdi). Ordubad’dan Batum’a ve Kağızman’ dan Ahıska’ya varınca olan Türklük bölgeleri'nden, "Milletvekili” adıyla seçilen Halk-Temsilcilerinin, 30 Kasım de yaptıkları "İkinci- Kars Kongresi”ne, İbrahim B. ile birlikte, 60 kişi katılmıştı. Bu kongredeki “ittifak”la varılan karâra göre, Cihângirzâde İbrahim Beğ, "Fahrî- Alay Kumandanlığı” sıfatı üzerinde kalmakla birlikte, Âari’taki "Alilli Islâm-Şûrâsı Merkezi 'Umûmîsi Re’îsi” seçildi.

Klişesini verdiğimiz, 15 Ağustos de Dolmabahçe Sarayı önünde çekilmiş bulunan 16 kişilik "Elviye-i Selâse (Kars-Ardahan/Oltu- Batum/Artvin = Üç-Sancak) Ârâyi-'Umûmiyye Mazbata!arı”m Pâdişâha getiren “Hey’et”teki 12 zât, bu 30 Kasım Kars Kongresi’ne, bölgelerinin “Milletvekili” olarak katılmış tarihî kimselerdir (öteki dört kişi: Saray Mihmandarı Nebil BUHARALI, Acarah Khamşi- oğlu Temür Paşa, Gürcü Prensi Çavakhofve Rum Temsilcisi Kayserili Murat Bunyatof’tur). İbrahim Beğ’in bundan sonraki hizmetleri ve başına gelenler, klişeleriyle metin ve izahlarını sunduğumuz yılına kadarki “Eelgeler”den anlaşılmaktadır. arasında Kars Belediye Re’îsi olan bu zât, Kars C.H.F. Reisi ve çckemiyenlerin iftiralarıyla, güzünde işten el çektirilmişti. Sonunda, Ankara'ya gidip, müdafaalarıyla, kendisini temize çıkartmıştı. Gümrü'de kalan atalarının emlâk ve arâzisi ile, Kars'ta, 25 Nisan de kaçarken Ermeniler'in yaktığı baba-evinin yerine, Devlet ona “Emvâli-Mctrûkc” den, uygun ve güzel bir ev ile bir tarla, ayrıca İstanbul - Sirkecide Aydın otelini vermişti. Başkaca, serveti yoktu. "Kırmızı Şerîdli İstiklâl Madalyası” da almıştı. Melek Hanımdan doğan çocukları, küçük yaşta veya okuyordu. "Keresle Ticareti” ile uğraştı.

A/a/Za’dan sürgünlük arkadaşı ve oradan dönüşte birlikte Batum’a çıktıkları Karabağh Müderris ve fikir-adamı Ahmed AGAOûLU’nun da “Kurucular”ından olduğu "Serbest Cumhuriyet Fırkası”nin, yazında “Kars Vilâyet Şubesi”riı, geniş ve elverişli bulunan evinde açtı. Kendisini sevip, sözlerine güvenen halk ve memurlardan birçoğu, gelip bu Fırka’ya a‘zâ yazılmışken, Umumî Re’îs Fethi (OKYAR) /Ze^'in, “Fırkamı feshediyorum” demesiyle, bütün şubeleri gibi, Âars’taki de kapatılınca; emniyetçiler evini arayıp, birtakım belge ve evrakını da, zabıt tutmadan götürdüler Mareşal F. ÇAKMAK, K. KARABEKİR, H. Rauf 0RBA1, ( de Kars Mutasarrıfı olan) Hilmi URAN başta olmak üzere, birçok millî kahraman ve ilerigelenler ile mektup, tebrik ve telgraf ile muhabere edip, karşılıklarını alıyordu. Sonunda, “Kars Hayvan Borsası Muamele .Memurluğu”na tayin edilebildi. İki oğlu, dört kızı Melek Hanım’dan olmuştu. İlk eşinden doğanlar, İran’da yerleşip kalmışlardı. Elindeki belgclcr’i, ve Afa/Za’da yazdığı 53 s. lik Hâtıralar'}, emanet vererek, suretlerini almamıza müsâade etmişti. Yabancı dillerden Farsçayı, Rusçayı iyi bilir ve yazardı, Er- meniceyi konuşurdu, yazamazdı. Son günlerinde, yatağa düşüp, hastalandı; birkaç ay, evinden dışarı çıkamadı. 19 Mayıs Çarşamba günü, Âan’ta “Gençlik-Bayramı Şenlikleri” yapılırken, rahmete kavuştu. Ortakapı Alahallesi Kabristanı’na ertesi gün, büyük bir kalabalık gelmişken gömüldü. Sonradan kardeşi Hasanhan Beğ’e, “Hidemâti Vataniyye”den maaş bağlanmıştı; kendisi için, böyle birşey yapılmadı.

Bugün, seafoodplus.info emekli oğlu Aydın AYDIN, İstanbul-Bcykoz' da; kızlarından Ayten Makbule AYDIN ile Ruhiye ALACA Hanımlar, Ankara'dadır. Hâtıraları, evrakı, fotoğraflar ve belgeler, kızı Ayten AYDIN’da bulunuyor. Bunları, Kars Müzesi Kitaplığı veya AnAara’da Millî Kütüphane’nm ilgili bölümüne bağışlamak istiyor. Kars Lisesi’ nden öğrencimiz olan “hayırh-evlâd” Ayten M. A YDIN Hanım'a, belgeler ile fotoğrafların tanıtılmasına müsâade ettiğinden dolayı, burada çok teşekkürler ederiz. Kısmet olursa, “Hâtıralar”} ile, öteki notlarının da yayınlanmasına hizmet etmek, memleket tarihinin ilgili safhasını aydınlatmak bakımından, meslekî ve millî vazifemizdir****). ‘ 23 Nisan , Ankara.

**** Burada, sürgünlere âit Ingiliz belgelerinde, Rus nüfus kaydına göre, /ıflrj’tan Malta’ya sürülen onbir kişinin, kamp sırası ile adlarının ve vazifelerinin nasıl yazıldığını verelim:

Nu.

Adı

Kars’taki Vazifesi

27'3

Aziz Cihangirov

•Adalet Mümessili (doğrusu: Müşaviri).

27'4

Pavlo Camuşov

Kars Şûrası Rum Mümessili (Milletvekili).

BELGELER

A. — “Kars MilH-Şûrâsı”/“Cenûbigarbî-Kafkas Hükümeti Muvakkatai Milliyyesi ’ ’ Belgeleri 'nden:

( x mm. boyunda, başlık, yer adı ve tarih çizgileriyle “3” [] yıl rakamı, yan/satırbaşı çizgisi baskılı, resmî birinci hamur beyaz kâğıda, kara mürekkeple yazılı. Yazı, Başkâtip Hatunoğlu Mehmed Nureddin 5eğ’indir. Belgenin küçük bir fotoğrafı, da “Kars Yaylası”nda, s. 34 ile te “Kars Tarihi”nde, I. ve sureti, ta “Millî Mücâdele’de Kars- I. Kitap”ta, s. çıkmıştır. Hep büyük harfli ibâreler, basılıdır.)

KARS MlLLÎ - ŞÜRÂSI
'ADED
KARS
()

“Bismillâh” (remizle)

Cenûbigarbi - Kafkas Hükümeti Muvakkatai Milliyye Re'îsi Cihângîrzâde İbrâhîm Beğefendi’ye

17/ () de içtimâ' eden Hey’et'in ekseriyyeti-ârâsile, Hükümet Riyâseti’ne Zâti'âlîleri, intihâb ve ta'yîn kılındınız. Bu bâb- daki Hey'eti Vükelâ listesi, merbûtdur.

Dîger Nezâret Mümessilleri'nin, derhâl vezâifi me’mûre ve mühim- melerine mübâşeret etdirilerek; umûri idârenin hüsni sûretle tedviri hususuna müsâ'ade buyurulması.

Hasanhan Cihangirov Harbiye Mümessili.

Mehmed Bey Alibegov Kars Mülkî Valisi.

İbrahim Cihangirov Kars Şûrâsı Re’îsi.

Musa Bey Salakhov Kars Polis Müdiri.

Yusuf Bey Yusupov Kars Şûrâsı l‘âşe Mümessili.

Tavkhitgin Memleyef Kars Emniyet (Umûm) Müdiri.

Raçinski Matvey Kars Şûrâsı Rus Mümessili (Polonez).

Vafyades Stefani Kars Şûrâsı (Sağlık ve) Sosyal yardım Mümessili

Muhlis Bey Mcmedov Kars Şûrâsı P.T.T. 'Umûm Müdiri

(Bilâl N. ŞİMŞİR, “Malla Sürgünleri", İstanbul, s. , , İstanbul’dan Amiral CALTHORPE’un Ek Listesi ile, Raporu’ndan alınma).

Mülhakaat Hükümetleri1 muhâberâtının, fîmâba'd Makaamınız vâsıtasile cereyânı tabî'î bulunmağla; bu emri mühimmin de, ta'mîm etdirilmesi.

Tefriki Vezâif Kunûni Medenîsi'ne tevfikan, her Mümessilin, Dâiresi’ne ‘aid vereceği Büdce ile; Vâridâti 'Umûmiyye Kaanûnu olarak kaleme alınacak Lâyiha'n\n, berâyi tasdik, Meclis'e tevdi‘i ‘arzolunur. Ol bâbda.

Meclisi Millî Hey'eti İdâre Zîe’îsi Vekili

(îmzâ, Kağızmanlı) 'Alî Rizâ {ATAMAN) (Ortası Ay-Yıldızlı Mührün yazıları) MİLLÎ İSLÂM ŞÜRÂSI MERKEZİ ’UMÛMÎl KARS

’ ()

II

(Yukarıdaki belgede anılan “liste”. Ayni baskılı resmî kâğıda, kara mürekkeple Hatunoğlu Mchmed Nureddin’in kalemiyle yazılmıştır 2).

KARS MİLLÎ - ŞÜRÂSI KARS

'ADED - - 3 ()

Cenûbigarbî-Kafkas Hükümeti Muvakkalai Milliyyesi Hükümeti Muvakkata Re’îsi

(ve) Dâhiliyye Mümessili Cihângîrzâde İbrâhim (AYDIN)

Beğefendi.

Hâriciyye Mümessili (Pîroğlu) Fahreddîn (ERDOĞAN)

Harbiyye Mümessili Cihângîrzâde Hasan(han)

(AYDIN) Beğ.

‘Adliyye ” Ağabababegof 'Abbâs 'Alî Beğ.

Ma'ârif ” (Kayserili Rum öğretmen) Kse-

nofon ANDERYANOF3.

Telgraf, Posta, Telefon Müdîri (Bolşevikliği sevmiyen Rus kadım) ARLOF.

Mâliyye Mümessili Hudâdâdzâde Mehmed Beğ.

Nâfi'a ” (Revanlı) Mühendis Mahmûd Beğ.

” ” Mu'âvini (Azerbaycan Hükûmeti’nin tavsi

ye mektubuyla gelerek hizmet isteyen, Alman Mühendis) (sâ- bit kalemle yazılı) FLAVMER. l'âşe Mümessili Hasanbeğzâde Mehmed Beğ.

Zirâ'at, Ticâret, Orman

Mümessili (Ressâm, Kâzım) lAlî-Ekber

(MUGAN) Beğ.

Hey'et Karârı'na mutâbıkdır () •

(Mühür)

MÎLLÎ İSLÂM ŞÜRÂSI MERKEZİ ’UMÜMÎl KARS (19’8)

III

(“Millî İslâm Şûrâsı” yazıh resmî mühür bırakılarak, yeni ada ve yıla göre kazınmış mühür vurulan, x mm. boyundaki ikinci hamur ve satırların yerini belirten yeşile çalan mavi çizgili kâğıda, yine Başkâtip Hatunoğlu Mehmed Nureddin’in yazdığı.)

“Bismillâh”

Kars

) Cihângîrzâde HasanÇhan) Beğ'e

'Avn u 'inâyeti Barî ve imdâd-i rûhâniyyeti Peygamberi ile, teşkiline muvaffakıyyet hâsıl olan, Cenûbigarbî-Kafkas Hükümeti îslâmiyye- si; 17/ () de tecemmu' eden Hey'eti Milliyye'sinin Karâ- rile, senâverleri Hükümet Riyâseti'ne intihâb ve ta'yîn kılındığımı nâ- tık Tezkire-i Mahsûsa'ya rabten mersûl Hey'eti Vükelâ listesi mûcebin- ce; Nezâret Mümessilleri'nin, vezâifi me’mûre ve mühimmelerine mübaşeret eylemeleri lüzûmu dahi beyân; ve Zâtivâlâları — ‘uhdei liyâkatinize (‘askerî) Kaaimmakaamlık rütbesi tevcîhile —, Harbiyye Mümessiliği’ne ta'yîn kılındıkları, dermiyân olunmakdadır.

Tevfîkaati Sübhâniyye ve imdâdi Nebeviyye’ye bilistinâd, vezâifi Umûri Riyâseti ‘uhdei emânete aldım. Sizi de, Meclisi Millimiz'in ekseriyycti-ârâ ve karârile, bugünden i'tibâren, vazîfci me’mûrenize da'vet; kavânîni mevzû‘ai ‘adâlet ve medeniyyete ri'âyeten, ihrâzi muvaflakıyyât eylemeleri du'âsını, rcf‘i Bârigâhi-Ahadiyyet eylelerim.

Tarîkı-Hakk üzerinde bulundukça, Hazreti Allâh, cümlemizin mu'înidir.

Cenübigarb î-Kafkas Hükümeti

Re'isi

(İmzâ) İbrahim {AYDIN) (Yeni mühürdeki yazı:)

CENÜBİGARBÎ - KAFKAS HÜKÜMETİ. ().

B. — Malta Adası'nda sürgünde iken, İbrahim AYDIN ve arkadaşlarının Malta İngiliz Vâlisi'ne {Plumer'e) ve Ankara'da "Mustafâ Kemâl Paşa Hazretleri'' delâletiyle "Büyük Millet Meclisi”ne gönderilen dilekçeleri:

IV

(30 satırda, ince mavi çizgili bir kâğıda, imlâsı düzgün Türkiyeli bir sürgünlük-arkadaşının yazdığı ve İbrahim AYDIN’ın imzaladığı, Malta Vâlisi’ne verilen dilekçenin sureti. Bunun cevapsız kaldığını, söylemeğe gerek yoktur.)

Malta Vâlîi 'Alisi'ne

Vâlî Beğefendi Hazretleri

Ben, cürüm ve cinâyetle ‘alâkadâr bir kimse değilim.

Cenûbıgarbî-Kafkas Hükümeti Riyâseti'ne, ârâyi mahalliyyc ile ta'yîn kılınmış bir insânım.

Vatandaşlarımın ârzû ve tensibile, ‘uhdei emânete aldığım vazifeyi, Kavânîni Mevzû'ai Medeniyye'yc ve Kavâ'idi Meşrü'ai Hukuukıy- ye'ye istinâden ifâya; ve bu sûretle, mıntakamın âsâyişi mahalliyyesi- ni te’mîn ve idâmeye sâ‘î iken, her ne sebebe mebnî ise, Ingiliz Hükümeti Fahîmesi'nce, (13 Nisan günkü tevkifimizden sonra) on re- fîkımla birlikte, derdestle Malta'ya getirildik!

Esnâyi derdestimizde: Ne eşyâ, ne para, ne hiçbir şey yanımıza almağa müsâ'ade edilmedi; “İhtiyâcınız te'mîn ve tedârük edilecekdir", denildi. Bunu söyleyen, bir Devleti-Mu'azzama'yı Temsil eden bir lisân idi. Biz de, bu lisânın te’mînâti vâkTasına, kemâli emn ü i'ti- mâd ile i'tikaad eyledik.

Fakat, ma'alesef; sekiz aydan fazla bir zamândır —kaz sürüsü gibi— bir mahbese kapatdınldık! Ne soran oldu, ne de arayan!

Muzâyakamız artık, insânlığın tahammül derecesini aşdı. Birkaç def'a Kamplar Kumandanlığı'na mürâca'at etdim; bir netîcei mu'âvenet göremedim.

Ricâ ederim, bana bildiriniz:

Kabâhatim, cürmüm nedir? Bize ne içün, hayvânâti vahşiyyeye bile tatbîkden, vicdâni hâzırai medeniyyetin hazer eylediği bir mu- ‘âmele, revâ görülüyor?

Mücrim bir âdem isem, cürmümün lâyıkını verecek bir Mah- kemei 'Adâlet'e sevk-ediniz; sudûr edecek hükme, râzı ve mutî'im. Ancak, böyle nâlâyık ve vicdân-sûz ezâlara, mütehammil değilim.

Ben ki, dün bir Hükümet'in Re'isi idim; bugün İngiltere Hükümeti Fahîmesi'nin, hakkımda nâbecâ bir sûretde revâ gördüğü mu'â- mele ile; bir kat çamaşıra, bir dilim ekmeğe, bir tek sigaraya müf- takirim. Bu mu'âmele, pek yanlış bir hatâ, büyük bir günâh olsa gerek.

Binâ'en-‘aleyh, ne yapacaksanız, bir ân evvel yapınız. Ve bana, isterseniz, Memleketim'^ gideceğim vakit, 'aynen i'âde etmek üzere, bir mıkdâr pâra verip, ihtiyâci vâkı'amızı tehvîn ediniz. İsterseniz, i'âne sûretile, insâniyyet nâmına, mu'âvenet ediniz. Ve, lütfen, işimizin bir ân evvel halline tavassut buyurunuz.

Ümîd ederim ki, bu feryâdıma nazari insâf ve 'adâletle bakar; bana, lisâni hak ve nısfetle, i'tâyi cevâb ve izhâri mu'âvenet lütfedersiniz ricâsile, te’yîdi hürmet eylerim, Efendim.

ı8/Kânûniewel/ () Cenûbigarbî-Kafkas Hükümeti Re'isi (İmza) İbrâhîm

V

(30 Ekim de Kars’ın Son-Kurtuluşu’ndan sonra, 23 Şubat de barış yoluyla Ardahan ve Arttan bölgelerinin de Gürcü işgalinden kurtulmuş olmasının haberleri, Malta’daki Karslılar’a umut veriyordu. Birinci İnönü Zaferimiz ile Yunanlıların yenilmesi, ilk defa Ankara Hükumetimiz’in İtilâf Devletleri’ncc tanınmasına ve 2 i Şubat de başlayan “Londra Konferansı”na çağrılmamıza yol açmıştı. Bu arada TBMM Hâriciye Vekili Bekir Sâmî (KUNDUK) ile İngiltere arasında, 16 Mart de imzalanan anlaşmaya göre, Malta dan 64 Türk serbest bırakılacaktı. İşte bu sıralarda Malta Sürgünü olan Kars “Hükümeti Muvakkata”sı erkânından dört kişi, Ankara da Büyük Millet Meclisi’nde okunmak üzere, llk-Dilekçe’ yi, yine kitabeti iyi bir Türkiyeli’yc yazdırmışlardı. Fakat, aynı 24 Mart günü ajanslardan, 23 Martta Yunan Ordusu’nun ilerlediğini ve sonra da 26 Martta taarruza geçerek İkinci-lnönü Savaşı na başladığım duyunca, bu llk-Dilekçeyi göndermeyi sonraya bırakmışlardı. x mm. boyunda, tek yüzü ince mavi çizgili ve marjlı mektup kâğıdına-marj çizgisi tersine yanı solda kalarak— 2 sahifeye kara mürekkeple yazılmıştır. İlk kâğıtta 25, İkincide 7 satır bulunmaktadır. İkisi de, sonradan dosyalanırken, sonlarından delinmişse de, deliğe gelen kelimeler okunabiliyor.)

“Bismillâh”

Ankara da Mustafa Kemâl Paşa Hazretleri'nin Delâleti Sâmiyyeleri'le Büyük Millet Meclisi Hey'eti 'Umûmiyyesi'nin Nazargâhi 'Âl isi'ne

Ma'rûzi ‘âcizânemizdir:

Senelerden beri yekdiyerine hasret kalan öz-evlâdlannı biri- birine Kars da, AnfaAan’da kavuşduran Harbi — 'Umûmî', sinğirleri za‘fa dûçâr olan (müttefikimiz) Bulgar ve Alman Milletleri’nin ef'âlilc, onların ve binnetîce Türkler'in ‘aleyhlerine nihâyetlendi. Bu vaz'iy- yet karşusunda, Kardaşı’ndan ayrılmamak mecbûriyyctinde olarak, mevcûdiyyetini ihsâs ârzûsunda bulunan Karslılar-, (9. Ordu Kumandanı Harputlu \ a'kuub) Şevki (SL’BAŞI) Paşa'nvn, kendülerini (Ocak başlarında Mütarekeye uyarak artık) terkederken, ta- leb etdiklcri yardımları, kalblerinin istediği gibi istihsâl edememişler idi.

Bu hâle karşı, Kars ve (Batum-Artvin, Ahıska-Ahılkelek, Sür- melü-Nahçıvan ve Kamcrlü/Serdârâbâd ile Ardahan, Oltu ve Kağızman Sancakları gibi) Tevâbi'i Ahâlîsi, dûçâri nevmidî olmadıkdan başka; (17 Ocak da) intihâb eyledikleri yüzotuzbir A'^ıî’dan mürekkeb Meb'ûsân ve onsekiz A'za dan mürekkeb Şûrâyi-Millî ile teşekkül eden Hükümetleri, kalblerinin feveranını ve Türklüğ'e. merbûtiyyctini, maddeten ve 'alenen izhâr etdiler. İşte o Hükûmet'in A'zâsı olan ‘âcizlerde arkadaşlarımın gaayesi: Türklüğ'ün, Kars ve Tevâbi'i'nde ebediyyen idâmesi ve Anavatan’a irtibâtı idi.

Mütâreke’yi müte'âkıb o havâliyi istilâ eden Ingilizler, Türk Milleti yerine Ermeniler'i idâme içün, Harbi-'Umûmî’deki zâhirî gaali- biyyetlerinden mağrur; ve emeli siyâsîlerinin bilâmüşkilât husûlün- den mutma'in bulunuyorlar idi. Hakikati hâle gayri mutâbık dost (luk)larile kâzib ‘adaletlerine inanan bir kısım cühela, var idi. Ve hattâ bizler bile, o inanan cüheladan başka bir sûretle düşünmüyor idik. Ermeniler'i Âarr’da ikaame ve teksir etmek; ve milliyyet prensiplerde sinğirlerini gevşetdikleri mağlûblarını, daha ziyâde aldatmak fikrinde oldukları, bilâhire anlaşıldı. Ancak, mâzînin yalancı propagandasile dimâğları dolmuş olanları, ığfâl cdilmekde olduklarına ıknâ' bile, kolay olmadı.

13 Nisan (ığılda, (Mondros Mütârekesi’nc göre Kars Müstahkem Mcvki’indc bir Müfreze İngiliz askeri ile yerleşmiş bulunan) Ingiliz Murahhasi 'Askerîsi (Ceneral Divi), ‘âcizlerde refiklerimi, evvelce verdiği ma'lûmâta ibtinâcn, Meclisi Millî'dc dostâne ziyâret ederken, ansızın süngülü ‘askerlerde kuşatdırdı. Ve, Hey'etimiz'i tevkif ederek, İstasyon'a sevk-edip; sâhibsiz kalan bîçâre Kars Ahâlîsi’ni, kahren ve cebren Ermeniler’in tâbi'i kıldı. Âan’dan bu sûretle ayrılmamızı müte'âkıb, Ermeniler’in hâkimiyyeti, İngiliz kuvvetlerde (Nisan sonunda) te’sîs olundu.

Hepimiz oradan, (demiryoluyla Gümrü-Tiflis-Batum’a, buradan da gemi ile) İstanbul’a getirilerek, (Sirkeci’deki) Arabyan Hanı’n- da kırkbeş gün tevkif olundukdan sonra, Malta'ya sevk-edildik. Ve (İstanbul’dan gemi ile ayrılacağımız) o gün, İstanbul (l’tilâf Fırkası) Hükûmeti’nin teslim ctdiği “hârici ez-millet” denilen (Ziya Gökalp ile öteki Türk Aydınları ve Ittihâd Fırkası ileri gelenlerinden 67 kişilik) Zevât ile, (28 Mayıs günü sa’at 18 de Galata-Rıhtımı’ndan kalkan “Princess Ena” adlı Ingilizlcr’e âit) vapurda birleşdik.

Bundan dokuz mâh akdem (Temmuz ortalarında), hiçbir gûnâ mûcibi tuhmet ve mu’âhcze hâlimiz olmadığından dolayı, sebilimizin tahliyyesine Britanya Hükûmeti’nin karâr verdiği, resmen tebliğ olundu. Bu teblîgaat dcfa'ât ile tekrâr ve muhtelif tarzı ığ- fâlkârâne ile tahrif ve tağyir edilerek; gâh ümîdvâr ve gâh nevmîd edildik, ki tafsil ve izahı, bunca meşâgıli mühimme ve ‘âliyyeleri arasında, mûcibi tasdi' olacağından, sükûtu ihtiyar tabi'idir.

Ahiren Kars'ın (30 Ekim de Ermeni işgalinden kurtarılarak) Anavatan a kavuşup, Meb’ûslan'nı Büyük Millet Meclisi'ne gönderdiğini, kemâli fahr ile işitdik (bu sırada Kars’ta ve Ardahan’da henüz seçim yapılmamış; Millî-Şûrâ bölgelerinden, Son/IV. Osmanlı Meclisi için seçilen Oltu’dan 2 ve Batum-Artvin’den 5 Meb’ûs, 13 Mayıs ve 3 Haziran de Ankara’daki TBMM’mize katılmışlardı).

Şu ma'rûzâtımızın gaayesine nakli kelâm edilince (2. sayfa):

Evvelen, Malta'dan tahliyyemizin çâresine tevessül buyurulması; saniyen, ilk ve seri' vâsıta ile, nakden burada bizlcre mu'âvenet edilmesi; sâlisen, evlâd ve ‘lyâlimizin, nerede bulunduklarının tahkîkile, Âarr’da iskânlarının te’mîn edilmesidir.

Bu metâlibâtımızın sâha-ârâyi husûl olabilmesi, Hey'eti 'Âliyei Hükümetinizin mesâ'îi mütemâdiyyesine müftakır bulunduğunun ‘arzile; Müslümânlar'm sa'âdet ve selâmeti ‘âliye ve müstakbelesini, eltâfi llâhiyye’den tazarru' eyler; ve hakkımızda, ibzâlîi ‘âtıfct ve uhuvvet buyurulmasını, ricâ ederiz. Ol bâbda emr ü fermân, veli- ülemrinğdir. Fi Mart sene /(1)

Kars Hükümeti Muvakkate Re'isi Sabıkı Cihângîrzâde İbrahim (AYDIN)

Hükümeti Sâbıka l'âşe Nâzın

Yûsufzâde Yûsuf (ARPAÇAY)

Kezâ

Harbiyye Nâzın Cihângîrzâde Haşan (AYDIN)

Kezâ

Cihângîrzâde ’Azî-Z (CİHANGİR)

17

(İki mislimizi aşan Yunan Ordusu, 31 Mart/ı Nisan gecesi İkinci İnönü Zaferi’mizle yenilip, 8 Nisan de Aslıhanlar Savaşını da biz kazanmıştık. Bu çok sevindirici haberler üzerine Malta’daki “Sâbık” Kars Hükümeti Erkânı, Nisan ortalarında, yeniden ve daha uzun bir dilekçeyi, yine Türkiyeli bir sürgün arkadaşına yazdırtmış ve onu, Ankara’ya postalamışlardı. Bu “İkinci-Dilekçe” nin, elimizde iki nüshası var: Birisi müsvedde olup, üzerinde, kaleme alan tarafından çizikler ve düzeltmeler yapılmıştır, en başta “Besmele” remzi konmamıştır. Bu müsvedde, iki yüzünde ince 34 satır çizgisi bulunan X mm. boyundaki kalınca bir mektup kâğıdının iki yüzüne, kara mürekkeple ve çok okunaklı biçimde yazılmıştır. İlk sahifede 37, arka yüzünde 33 satır bulunmakta olup, dilekçe sahiplerinin adları yoktur. Her iki sahifede de, kâğıdın başlık kesimi, alta gelmiştir. “24 Mart ” tarihli Îlk-Dilekçc’de, “Mustafâ Kemâl Paşa Hazretleri” için, Sadria’zamlara mahsûs “Sâmi" sıfatı kullanılmışken, bunda, Devlet-Re'îsi oluşunu belirten, “Devlet-Penâhî" denilmesi, dikkate değer).

Müsveddenin sol üst köşesinde, 4,5 satırcık hâlinde, eski-yazıya elverişli olmayan ince uçlu bir kalemle ve soluk kara mürekkeple, İbrahim AYDIN’ın elyazısıyla, şu not bulunmaktadır:

“Mart sene () târihinde, (galiba, 16 Mart İstanbul İşgali üzerine) serbestiyetimiz, tebliğ olunmuş idi. Fakat bilâhire, Gürcü ve Ermeniler'in teşvik ve ifsâdâtile, ‘azimetimiz terkile kezâ te’ahhur eyledi”.

(Bu müsveddeden, yazısı kolay okunmayan başka birisi, aynen temiz bir sûreti, x mm. boyunda, çizgisiz iki kâğıda kara mürekkeple yazmıştır. Klişesi verilen İkinci-Dilckçe’nin temiz nüshasının başında “Besmele” remzi vardır. İlk yaprakta 26, İkincisinde 28 ve arka yüzünde 1 (4 satırda son ibâreler yer almaktadır. Müsvedde, dosyalanmak için delinmişse de, bunda delme makinesi kullanılmamıştır. Başlığın yanına, kırmızı kurşun kalemle, “Nisan " yazılmıştır.)

“Bismillâh”

Ankara'da Mustafâ Kemâl Paşa Hazretleri'nin Delâleti Devlet-Penâ- hîlerile Büyük Millet Meclisi Hey'eti 'Umûmiyyesi'nin Nazargâhi 'Âlîsi'ne Hayâtda, kâğıda dökülmüş uzun derdlcrin dinleyicisi, okuyucusu azdır. Velev öz-kardaş, yâ dindaşın bile olsa. Fakat, bu elim ‘âdetde Sizler'in bir istisnâ teşkil edeceğinizi umduğumuzdan; ilk müsâ’id vesileden (Loftdra Konferansı sırasında TBMM Hükümeti Temsilcisi Bekir Sâmî KUNDUK’un, İngiltere ile yaptığı 16 Mart tarihli “Mukaavele” ile esir ve sürgünlerin, karşılıklı olarak bırakılması mümkün olurken) istifâde etmeğe, teşebbüs etdik.

Bizim dcrdlerimiz de, o kadar derin ve onulmazdır ki, ancak, yüreklerinize düşünecek bir tutam insâf ve mürüvvet âteşile şifâ bulur. Bunları: MEDHAL, ESÂS ve NETİCE olarak, üçe tefrik etdik; ve mümkin mertebe, hulâsasını ‘arzetmeğe çahşdık.

MEDHAL. - Zîrde vâzi ‘ulimzâ olan bizler, Karslı yiz. Mütâreke' den biraz evvel (doğrusu, az sonra, 5 Kasım de Kars’ta kurulan “Millî Islâm-Şûrâsı”, teşkilâtını genişleterek, doğugüneyde Nahçıvan ve Ordubad’a, kuzey batıda Ahıska ve Batum’a kadar Yerli-Türkler’in eliyle “Şu’beler” açmışken, 9. Ordu Kumandanı Harputlu) Ya'kuub Şevki (SUBAŞI) Paşa'nın kumandasındaki Kafkas Türk Ordusu, Erzurum üzerine ( Hududları gerisine) çekilmeğe başlarken; Memleket'i idâresiz ve (saldırmağa hâzır Ermeniler ile Gürcüler’e karşı) müdâfa'asız bırakmamak içün, Merkez'! Kars olmak üzere, (17/18 Ocak gecesi biten “Büyük-Kars Kongresi” karârı ile) "Cenûbigarbî-Kafkasya Hükümeti” nâmı altında ve Halk'ın ârzûsile (geçici olarak) bir Hükümet teşekkül etmiş idi. (Şimdiki: Arpaçay, Susuz, Kars/Merkez, Selim ve Sarıkamış İlçelerini içine alan Kars Sancağı ile; Çıldır, Ardahan/Merkez, Göle, Hanak ve Posof İlçelerini içine alan “Ardahan Sancağı” çekirdek olmak üzere) buna iştirâk eden yerler, şunlardır:

Batum, Murgul (Göktaş), {Borçka), Ardanuç (Ardanuç), Artvin, (Çürüksu dahil, Aşağı - ve Yukarı -) Acara, Şavşed (bu sayılanların hepsi, “Batum-Sancağı”mız sayılıyordu; de kurtulunca Mutasarrıfı, sonradan İstanbul Ü. nin ilk Rektörü olan, Cemil BİLSEL idi), Ahıska, Ahılkclek (en kuzeydeki bu iki “Kazâ”, yıl boyunca merkezi Ahıska olan “Çıldır Eyâleti”mize bağlı ve Kıpçak-Türkleri bölgesi iken, pek şanlı bir müdafaamızdan sonra Ağustosunda ilk defa Rus Çarlığının işgaline geçmiş ve Edirne Mu'âhedesi ile, Savaş Tazmînâtı yerine” Çarlığa bırakılmışken, yine de “Yerli- Türk Müslümânlar”ın sayısı, çoklukta idi. te Stalin, buralardaki Türkü, Ortaasya ve Sibir’e sürdürerek, “Gürcistan’ı dikensiz” duruma getirdi), Oltu (Erzurum’a bağlı Şenkaya ve Olur ilçeleri dahil), Kağızman (Digor ilçesi dahil), ( da Afşarh Nâdirşâh ile yapılan Antlaşmaya göre İran’a bırakılmışken, da Kanûnî’nin oğlu Şehzâde Bâyczîd ile birlikte Konya’dan Iran ülkesine kaçan “Turgutlu” oymakbeğlcri neslinden bir “Hanlık” idaresinde iken, de Rusların istilâ ettiği “Revan Vilâyeti”nden) Gümrü ( ten beri, “Leninakan”), Erivan (Revan), (Sürmelü-Sancağı merkezi ve bugünkü: Aralık, İğdır, Tuzluca ilçelerini içine alan) İğdir, (Araş solundaki Serdârâbâd” merkezi) Kamerlü (bu dördü, eski “Revan- Hanhğı”ndan iken, yine de Türklük sayısı çoklukta idi), Nahçıvan, (Şarur/Şcril), Ordubad*. Buraları, (bir de Kars Temsilcisi ile = ) Meb'ûs intihâb edüp, Kars'a göndererek; 18 A'zâ’dan ‘ibaret, bir Şûrâyi-Millî (asıl adı, “Cenûbigarbî-Kafkas Hükümeti Muvakkatai Milliyyesi”ni) teşkil etdiler. Ve Meclisi Vükelâ Riyâseti’ne, zîrde vâzi‘- ulimzâ olanlardan, Cihângîrzâde İbrâhîm Beğ'i ta’yîn eylediler. Dîger Rüfekaa'nin esâmisi, zîrde yazılıdır.

Hükümet, bu sûretle te’essüs ve teşekkül etmiş ve işe başlamış olduğu bir sırada (40 Km2 olan arâzide: 1 Türk-Müslü- man ve — Rum, Asori/Süryanî, Malakan, Ukraynah/Kha- khol gibi— Gayrimüslim = nüfuslu 34 idare bölgesi, hep Kars’a bağlı iken), Mütâreke oldu (doğrusu, Mondros Mütârckesi’ne göre) ve İngilizler, Batum’a (yeniden) ‘asker çıkardılar. Bir gün (13 Ocak da), İngiliz Murahhasi 'Askerîsi Ceneral Biç (“Beach”), (tirenle) yanında (getirdiği, 60 kişilik) bir Ermeni Hey'eti olduğu hâlde, Kars'a geldi. Maksadı, Kars'da bir Ermeni Hükümeti te’sîsi imiş.

Fakat, orada müşekkel ve müteşekkil bir Hükümet görünce, (uzun münakaşalar ve Kars Istasyonu’nda yaptığımız büyük Miting’ den sonra) Hey'et'i, gerigönderdi. Ve Hükûmetimiz’i, resmen tanıdı.

O günlerde idi ki, (Mütâreke’ye göre, Türk Ordusu’nun Hudûdları gerisine çekilişini fırsat bilen Ermeniler, yeniden silâhlanıp saldırış ve mezâlime başlayınca) Milli (Millü/Milân) 'Aşîreti'n- den (Araş kuzeyindeki Burukanh Boyundan) onbinden fazla (sı) (ile) Zengi-Basar (yani, Gökçegöl’den gelen Zengi/Hurasdan çayının Rc- van’dan aşağı ilkbaharda kabarıp yayıldığı yerler) ve Eçmiyazin (Re- van-Üçkiliscsi/Valarşabad) ve Gümrü gibi yerlerde, çok Müslümân ve Türk nüfûsu, Ermeniler’in bıçakları altında cânverdiler. Bu hâli, (Kars Müstahkem Mevki’i’nde oturan) Ceneral Biç'e bildirmek üzere ve Hükümet Re'îsi sıfatile, mürâca'at etdim. Yâver’i, “ne ‘arzedece- ğimi” sordu; söyledim. Şu cevâbı verdi:

“Türkler, Ermeniler’i kesdiler; tabi'îdir ki, şimdi de Ermeniler, Müslümânlar'ı kesecekler!”

Ceneral'e mülâki olduğum zamân, Britanyalılar’m bu zihniyye- tinden şikâyet etdim. Hiçbir cevâb vermedi. Ba'dehu Ceneral bize, asla icrâ etmediği birçok va'adlerde bulunarak, ıknâ‘ ctdi. Ve Âarr’da kalacak olan Miralay Tanperli (“Tamperly”) ile teşriki mcsâ'î etmemizi tavsiye ederek, döndü gitdi.

İki ay sonra, ( Şubat sonlarında) Ceneral Ayser (“?”) geldi. O esnâda, ‘askerî ve mülkî esaslı teşkilâta başlamış idik; ve Hükümet, muntazaman işbaşında idi. Bu Ceneral de, çok durmadan gitdi; ve yerine, bir Mtralay gönderdiler. Bunların hepsi de, (Mondros Mütâ- rekesi’ne göre Ordumuz’dan teslim aldıkları Kars Müstahkem Mevki‘inde, Batum-Tiflis-Gümrü üzerinden tirenle gelen Ingiliz — Hind- li ve şimdiki Pâkistanh - Müslüman erlerinden kurulu müfrezeleriyle kalan) bir 'Askeri Murahhas sıfatını hâiz idiler. Meclisi Millîmiz, hâli ictimâ’da olduğundan (bu son ibâre, müsveddede var, temizde atlanmış), birkaç def'a da İngiliz Zabıtanı geldiler; ve Sâmi'tn- Mahalli’nden, müzâkerâtı dinlediler.

12 Nîsân () da, o İngiliz Murahhasi 'Askerîsi (Mîrlivâ General Divi) de, (Hükümet Tercüınânı olan, yıllık mühtedi İngiliz “Robcnson” âilesinden ve Yedeksubaylıktan Kasım de Kars’ta terhis edilince lira maaşla bu hizmete alınan İstanbullu Ahmed ROBENSON, ile gönderdiği bir resmî tezkire ile) Meclisi Millî'yi ziyaret edeceğini bildirdi. Ve ertesi (13 Nisan Pazar) günü, geldi. A'zâ'yı kendisine takdim esnasında, (dışarıda Meclis Muhafız Polislerimizden, Ortakapı Mahalleli — şimdiki “ÇİÇEK” soyadlı ailenin dedesi — Karsh Mamo-oğlu ‘Akif Ağa’nın oğlu Arslan Efendi’ yi, içeri dalmak isteyen İngiliz Çavuşu’na karşı tabancasına davranırken, tüfek kurşunları ile şehid etmişler; ayrıca üç polisimizi yaralamışlar; telefon tellerimiz kesilmiş; zırhli otomobillerle ınakineli- tüfekli ve elbombah, piyade toplu İngiliz erleri, cadde kavuşaklarını tutmuşken, şimdiki Kâzımpaşa-Hâlidpaşa Caddeleri kavuşağındaki Belediye binası damına çıkmağa davranan bir İngiliz erini hançeriyle öldüren Jandarmalarımızdan Çıldırlı bir genci de, tüfekle şehid etmişken) gördük ki, (sâ‘at 16 da) Meclisi Millimiz, süngülü İngiliz 'Askeri tarafından ansızın kuşadılmış! Ve (Bir İngiliz uçağı, Kars’a, kasabalara ve büyük köylere, “Tiflis Şark Matba’ası”nda basılı bozuk türkçeli olan Ingiliz Kafkas Ordusu Kumandanı Ceneral Thomp- son imzâlı “İ'lân" başlıklı beyânnâmeyi atmakta ve büyük gürültüsüyle Halkı ürkütmekteyken), Hey'eti Hükümeti tevkif ederek, cümlemizi, zırhlı otomobiller içinde İstasyon'a sevk-etdilers. ‘Askerlik, merdlik, siyâset gibi şey’lerlc kat’iyen uymayan (2.s.) bu arkadan ta'arruzu protesto etdiğimiz zamân, merkuum Miralay (Mîrlivâ General Divi), Meclisi Millî huzûrunda ‘alenen bize, her dürlü ve bin dürlü te’mînât vermeğe başladı:

Bu uğurdaki, üçü Rus kaleminden çıkma yedi ayrı eserin tercüme veya sadeleşmesi ile yeni yazımıza çevrilmesi için bak. Dr. M. Fahrettin Kırzıoğlu, "Kars İli ve Çevresinde Ermeni Mezâlimi, — ", Ankara (3 ve Sonsöz ile).

Baku'yu kurtardığı gibi, Dağıstan'a da yardıma koşan O imanlı - Türklüğü' nün Azerbaycan'da gönüllerde yuvalanan sevgisini unutturmak için, Bolşevik istilâsını müteakip, İran-Osmanlı “kardeş-savaşlan”nın kötü hatıralarını canlandırıp yayan düşman propagandası tekerlemelerin, Kars İl Yıllığı'nda (s. , ), (yine, Kars 11 Yıllığı, s. 85) "Bczbaş" ve "Yeke şalvar Osmannı", “Şalvarı şaltah Osmanm” diye yeralması da, çok düşündürücüdür!..

Adıgeçen her iki (, s. ; , s. ) Kars Yıllığında yazılan, "Cihangîroğlu İbrahim Bey"in iki sahifelik hâltercümesi, yanlışlar ve hayalle dolu olup, doğum () ve ölüm () yıllan bile uydurmadır. Bu da, Samet AĞAOĞLU’nun "Babamın Arkadaşları” kitabındaki (s. ) "Meçhul Kahraman” bahsinden alınmıştır.

devam ediyor. Üç yıl da, Aarr’taki “Şehir Mektebi”nde Rusça okuyor.

Çarlık Rusyası, muvazzaf-asker (saldat) sınıfından ayrı olarak, yeni istilâ ettiği ve “Oblast" (Askerî-Vilâyct) usulüyle idare olunan Kars ve Balum yerli Türk halkı dışındaki eski tebaasından Müslüman ve (Rus olmayan) Hıristiyan ahâlinin zengin ve cşrâf ile muteberâ- nının oğullarını, zâtî-atları ile ve ayrı giyim-kuşamlı olarak “Kazak." denilen “Gönüllü-Atlı Sınıfı”na alıp, talim ve terbiye ettirirdi. Ordu müteahhidi olan “Cigangirof" Mehmed Beğ'in 15 yaşına gelen oğlu İbrahim de, Aarr’taki “Aleksandropol (Gümrü) - Kazak zl/<yı”nın 3. Bölüğü’nc yazılıyor ve beş yıl burada süvari-kazak talim ve terbiyesi görüyor. te, “Aacfl/r-i'uAayı” adayı çıkacakken, Cihangtroğlu İbrahim ile, kendisi gibi Türk olan üç arkadaşı, “Gizli İslâm Cemiyeti" ile ilgileri tesbit edilmiştir” diye, Bölük’ten atılıp, “Sürgün” cezasına çarptırılıyorlar. Bu da, Bayramlar’da, Kars-Osmânlı Şehberderhanesi ile yakın ve gizli temasından ileri gelmişti. Baku ve Dağıstan’da sürgün kalan İbrahim Beğ, altı ay sonra, aynı yılda çıkan “Af Kanunu”n- dan yararlanarak, Kars’a dönünce, Kasım te, “Göle Orman Muhafaza Memurluğu”na tayin ediliyor; dörtbuçuk yıl bu silâhlı vazifede bulunuyor. Son bir yılını, Göle kadrosunda iken, Kars merkezinde geçiriyor. Bu arada, Japon Savaşı’nda Rusya yenilmiş; yıllarında: Baku’da, Gence'de, Karabağ'da Ermeni-Komitecileri'nin başlattığı “Ermeni-Müselman Davası” denilen silâhlı çatışmalarda, soydaşlarını korumak için iki yıldır Karabağ'da çetebaşı olarak Ermenilerce vuruşan Cihangir oğlu Hasanhan ve Aydın Beğler, yakalanmasınlar diye, mücâhid çeteleriyle birlikte da Aras’ı aşarak Tebriz Vilâ- yeti'ne geçmişlerdi.

Azıtan Ermeni Komitecileri'ne karşı Türkler'in de toparlanıp teşkilât kurmalarını teşvik eden Kars Askerî-Vâlisi Samoylof, burada, İbrahim Beğ’in de kurucularından olduğu, “Neşri Ma'ârif Cemiyeti”ni kurduruyor. İbrahim Beğ, ayrıca, gizli olarak, Azerbaycan'da Ermeniler'e karşı kurulmuş bulunan “Difâ'î Partisi” ne girmiştir. yılı başlarında da, Kars Şehbenderimiz'in delâletiyle gittiği Erzurum'da, bizim “İttihâd ve Terakki Fırkası”na, “yemin ederek” a‘zâ olmuştur. İki Mücâhid Kardeşi İran'a savuşarak orada mücâdeleye devam eden “Orman Memuru” İbrâhim Beğ'in, onlarla muhaberesi ve Şehberhane- miz’ie yeniden teması, gözebatıyor. Aile dostları olan Gürcü soyundan Âarr Polis Komiseri’nin, “dostça öğüdü”nc uyarak, yakalanıp sürgün edilmemek için, yazında, “Erzurum İttihâd ve Terakki Şu’be- si”nden gelen talimâta uyarak, izinle Gümrü'ye varıp, bir sürü koyunu Baku'ya götürüp sattıktan sonra, ilk eşi ile çocuklarını da yanına alarak, Karabağ üzerinden savuşup, Kardeşleri'nin yanma varıyor.

Khoy’da, Tebriz çevresinde Meşrutiyet taraftarlarına yardımcı olarak, hem Şâhcılar, hem de İşgalci Ruslar ile mücâdele eden bir çetenin başına geçiyor. Güney-Azerbaycan müelliflerinden ünlü Kesreni TEBRİZİ’nin Tebriz’de neşrettiği Farsça “Perçem” adlı büyük gazetenin, klişesi verilen şimdiki takvimimizle, 15 Mart tarihli ve 64 sayılı nüshasının ilk sahifesindeki fotoğraf ve yanındaki kısa izahatta: “Karslı İbrâhim Aka ile kardeşleri Aydın Paşa ve Haşan Big”in, h. () yıllarındaki mücâdelede hizmetleri ve erlikleri, övülerek anlatılıyor. Bu sırada, Türkiye’den de, “Teşkilâti-Alahsıîsa” miza yazıh gönüllü subaylarımız bile, Tebriz Vilâyeti’ne geçerek mücâdeleye katıldığından, ibrâhim Beğ, onlarla da işbirliği ediyor ( te Atatürk’ün Kars’a gelişinde verilen Öğle-Yemeği’ne davetlilerden olan Erzurumlu Küçük-Kâzım Beğ, o zaman Jandarma Teğmeni olup, İran’daki “Teşkilâti-Mahsusa”mız arasında idi).

"Karslı Üç Kardeş”, Rus işgalci birliklerine geceleri baskın yaparak, çok zayiat verdiriyorlardı. Bu arada (Kars’tan/Türkiye toprağından geldiği ve mücâhidlerinin sayısı bini aştığı için, “Paşa” lakabıyla tanınan) Aydın BeğfPaşa, Khoy'da de şehid oluyor. Ruslar, takviye birlikleri alarak Mücâhidler'i ezip yok etmeye girişince, İstanbul'dan gelen emir üzerine, Ekim ’de Osmânlı Subayları ile birlikte İbrahim Beğ de, eşiyle çocuklarını, Tahran’a gönderdikten sonra, mücâhidlc, Van Vilâyeti hududuna geçiyor. Kars'a dönen Hasanhan Beğ'i, Ruslar yakalayıp, Ejderhan'a sürgüne göndermişlerdi. Van’a kaçıp gelen İbrahim Beğ idaresindeki mücâhidlerin 2/3 si, az sonra izin alarak Tebriz ve Karabağ bölgelerindeki evlerine döndüler; hepsi bekâr olan kadarı, kışı Van köylerinde geçirdiler. Bu sırada, Birinci- Balkan Savaşı bitmiş, günlük şanlı bir müdafaamızdan sonra Edirne’yi, 25 Mart te Bulgarlar teslim almıştı. Ittihadcılar, "Teş- kilâli-Mahsusa”dan olan İbrahim Beğ'i, "Gönüllüleri” ile birlikte İstanbul'a çağırdılar; Trabzon üzerinden, oraya gemi ile gidildi. Kaymakam Enver Beğ’in emriyle bu "Gönüllüler”, İstanbul'da üçbuçuk ay, "Meteris Çiftliği”nde tam bir askerî talim gördüler.

Müttefikleri Yunanistan, Sırbistan ve Karadağ ile rakibi Romanya, Bulgaristan'dan ve Türkiye'den aldığı yerlerden kendilerine komşu bölgeleri koparmak isteyince, 29 Haziran te, “İkinci-Balkan Savaşı”, Bulgarlar aleyhine başlamıştı. İstanbul’dan "Kafkas-GönüllüTaburu” ile Kumandanı İbrahim Beğ de, Yüzbaşı Süleymân ‘Askerî Beğ’in Alayı'nm öncüsü olarak Edirne'yi kurtarmaya gelmişti. 21 Temmuz günü, Istanbulkapısı'ndan Edirne'ye ilk girerek, Selimiye-Câmii önüne varan, Karslı Cihangirzâde İbrâhim Beğ”in Gönüllü Taburu olmuştu. Bulgarlar, şehri boşaltarak, sahra savaşma hazırlanmıştı. Alayı’nın öncüsü olarak ilerleyen İbrahim Beğ'in Taburu, Bulgarlar'a baskın yaparak: er, 4 subay ve 1 doktor ile, Alay Kumandanı Ignazof’u tutsak almış ve Edirne'de Hurşid Paşa’ya teslim etmişti. Bu üstün yararlığına karşılık İbrahim Beğ, bir "Liyâkat-Madalyası” ile mükâfatlandırılmıştı. Ağustos te Bulgarlar ile yapılan Iskeçe ve Eğridere Muharebeleri’nde de, yararlığı görüldü. Bu sırada, Ejderhan'daid sürgünden kaçan kardeşi Haşan Beğ de, İskeçe Muharebesi yapılırken gelip kavuşmuştu. Türkiye- Bulgaristan Barışı (29 Eylül te İstanbul’da) imzalanınca, cepheden Edirne'ye dönerek; oranın Eşrâfı’ndan “Koyunbabaoğlu” Emekli Yüzbaşı Şükrü'nün genç kızı Melek Hanım ile evlendi.

Bir yıl Edirne'de, “Teşkilâtı-Mahsûsa”ya bağlı olarak kalmıştı. Birinci Cihan Savaşı kopunca, işe yararlığını çok beğenmiş bulunan Harbiye Nâzın Enver Paşa, bu İki-Kardeş'ı, “ Gönüllüler”\y\e birlikte, Kasımında “Teşkilâtı-Mahsusa” kadrosuyla, Irak ve İran Cephesine gönderdi. Balkan Savaşımız'da “Hamidiye”nin Kahraman Kaptanı, Millî-Mücâdelemiz’in seçkin büyüklerinden rahmetli Hüseyin Rauf ORBAY, Kastamonu Meb'usu iken, “2 Haziran i94i”de, “Riyâ- seti Cumhur 'Umûmî Kâtipliği”nin yazdığı tezkirede sorulanlara, 4 Haziran de verdiği cevabında, bu İki-Kardeş'in, maiyetinde çalıştıkları bir yıla varan müddetteki hizmetleri için, şunları yazmıştır:

“Karslı Cihangirzâde Bay İbrahim ile kardeşi Bay Haşan, senesi nihayetinde Irak'la ve İran'da kumanda ettiğim kuvvetlere, iltihak ettiler. İran'da Kirint kasabası ve civarında, üstün Aşiret Kuvvetleri'yle vukua gelen şiddetli iki muharebede, emsalleri arasında dikkati çekecek mertebede, yararlık güsterdilcr. Refakatimde, bir seneye yakın hizmetleri müddetinde, dürüst hareketleri ve metin ahlâkları ile de, arkadaşlarının muhabbetini kazandılar”.

“Dört sene sonra da ( da), bu İki Kardeş’i, Alalta’da Esirler Kampı'nda buldum; ve iki seneye yakın, her hareketleri görülür vaziyette, bir arada bulunduk. Çok çetin maddi müşkilât ve yoksuzluk içindeki tavrı hareketleri, diğer daha büyük mevki ve mcs’uliyet de- ruhde etmiş bazı vatandaşların tavrı hareketlerine nazaran, dürüst ve vakurâne idi. Vatanımıza sevgileri, büyüklerine saygıları, hiçbir zaman gevşemedi”.

“Benim gördüğüm ve bildiğim zamanlarda, her iki Kardeş de hizmetlerini, maddi mükâfat beklemeden ifa etmişler; büyüklerine saygı ve bağlılık duygusu, hürriyet ve istiklâl aşkı ile çalışmışlardır”.

H. Rauf Beğ, Afganistan'a vazifeyle gittikten sonra da bu cephede, Filibeli Hilmi ve Galatalı Şevket Beğler'in maiyetlerinde “Fahrî-Alay Kumandanı” olarak hizmet gören İbrahim Beğ, İran Ccphesi'nde Ruslar' la savaştan sonra başlarında Bağdad'a gelince, “Irak ve Havâlisi Umum Kumandanı” olan Halil (KUT) Poja’nın emrinde çalıştı. Bizden ikinci bir Madalya, ve müttefikimiz Almalılardan “Dcmir-Salib Nişanı” aldı. 29 Nisan da kazanılan Kut'al-'İmâre muharebesine katıldı. Burada tutsak alman İngiliz Generali Toıvnshend ile maiyeti ve erlerinin muhafazasına memur edildi. 11 Mart de Bağdad düşünce, elimizdeki İngiliz Esirleri’ni, “Garnizon Kumandanı” sıfatıyla, “Gö- nüllüler”inin muhafazasında götürerek, Musul'daki garnizonumuza teslim etti. Araplar, artık heryerde isyan ederek İngilizler'e yardımcı olduğundan, Irak da bizden kopuyordu.

İbrahim Beğ'in “Teşkilâtı-Mahsusa” dan olan “GönüllüleP'i ise, dağılıp evlerine dönme izni alıyorlardı. kışı bitmek üzere iken İbrahim Beğ, Musul'dan İstanbul'a çağrıldı. Bu sırada, 3 Mart seafoodplus.info Mu'âhedesi ile, Bolşevik Rusya, “Üç-Sancak” bölgesinin Anavatanımıza kavuşmasına razı olmuş; ancak, “serbest plebisit” yapılması şartını koşmuştu. “Başkumandanvekili ve Harbiye Nâzın Enver Paşa”, yeni vazifeler için onu, İstanbul'a getirttirmişti. Edirne'ye dönüp, âilesine kavuştuktan sonra, 25 Nisan de Âarr’ın Ilk-Kur- tuluşu üzerine, Mayıs sonunda Trabzon üzerinden âilcsiyle birlikte, I-ahrî-Alay Kumandanı” sıfatıyla Kars'ta 9. Ordu Kumandanlığı emrine gönderildi. Kolordu K. Yakub Şevki (SUBAŞI) Paşa, Haziran ortalarında İbrâhim Beği, Kars'ın “Ermenistan Cumhuriyeti” hududu boyundaki Kızılçakçak (Akyaka) kasabasının merkez olduğu “Şüre- gel Kaymakamlığı”na tayin etti; kadrosu, mülkî değil, askerî idi. Ona verilen hususî vazife de, doğup büyüdüğü Gümrü şehri gibi, Arpaçayı solunda kalıp “Ermenistan'a bırakılan yerlerdeki Türkler'den, beriye aileleriyle göçüp gelecekleri teşvik etmek, onlara kolaylıklar sağlamaktı, öyle de, yapıldı: Gümrü ve Revan/Erivan'ın Türkler'i, göçerek Türk- Bayrağı altında, Kars'a yerleşiyorlardı.

Bu arada, 30 Ekim de uğursuz Mondros Mütârekesi imzalanmıştı. Buna göre, “Doğu'daki (Tebriz’e, Baku’ya ve Dağıstan’a varmış olan) Türk Ordusu, Hududlan gerisine çekilmek” mecburiyetinde idi. Sonu yokedici olan bu haberi duyan Karslılar, (Ingiltere’nin de bir kanun ile benimsediği) “Wilson Pensipleri”ne göre, yukarıda işaret edildiği gibi, 5 Kasım günü, “Millî İslâm Şûrâsı” adıyla bir yerli hükümet teşkilâtı kurup, “boşaltılacak öteki Türk- İslâm ' bölgelerinde de, bunun şu’belerini açtırmaya çalışıyorlardı. Yedeksubaylıktan terhis edilen Avukat Erzurumlu Hüseyin Avni ULAŞ, Kars'ta", Rusya'da Hukuk Fakültesini de bitirmiş bulunan Ahıskalı Maden Y. Mühendisi Osman Server ATABEK ile Revanh Avukatlar da, bu uğurda “akıl-hocalığı” yaparak, konuşmalar ve konferansları ile, halkı elbirliğinc çağırıyorlardı.

Bu durum üzerine, 9. Ordu K. Yakub Şevki Paşa, 15 Ağustos de “Anavatan'a Katılma İstekleri Mazbataları”, Sultan VI. Mehmed Va- hideddin’in bir Fermanı ile kabul edilen “Elıiye-i-Selâse”de kurulan Yerli-Hükûmet'in başına: Edirne'de, İran ve Irak Cepheleri'ndeiâ savaşlarda yararlığı görülen ve “Osmanlt-Türkliiğu ne bağlılığı” su götürmez olan "Cihângîrzâde İbrahim Beğ”i geçirtmek için, altı ayı geçen bir müddetten beri onun Kaymakam bulunduğu Kızılfakçak'tan ayrılıp Kars’a gelmesini uygun gördü (aslında, 2/3 Kasım de İstanbul’daki “Son Ittihâdcılar Toplantısında da, Enver Paşa ve arkadaşları, bu husustaki bir kararı, Erzurumlu-Ebülhindili Kösezâde Cafer ERÇIKAN Beğ’e verip, Ahıska’da 3. Fırka K. Eyyublu Dcli- Hâlid Beğ’e de göndermişlerdi). Ordubad’dan Batum’a ve Kağızman’ dan Ahıska’ya varınca olan Türklük bölgeleri'nden, "Milletvekili” adıyla seçilen Halk-Temsilcilerinin, 30 Kasım de yaptıkları "İkinci- Kars Kongresi”ne, İbrahim B. ile birlikte, 60 kişi katılmıştı. Bu kongredeki “ittifak”la varılan karâra göre, Cihângirzâde İbrahim Beğ, "Fahrî- Alay Kumandanlığı” sıfatı üzerinde kalmakla birlikte, Âari’taki "Alilli Islâm-Şûrâsı Merkezi 'Umûmîsi Re’îsi” seçildi.

Klişesini verdiğimiz, 15 Ağustos de Dolmabahçe Sarayı önünde çekilmiş bulunan 16 kişilik "Elviye-i Selâse (Kars-Ardahan/Oltu- Batum/Artvin = Üç-Sancak) Ârâyi-'Umûmiyye Mazbata!arı”m Pâdişâha getiren “Hey’et”teki 12 zât, bu 30 Kasım Kars Kongresi’ne, bölgelerinin “Milletvekili” olarak katılmış tarihî kimselerdir (öteki dört kişi: Saray Mihmandarı Nebil BUHARALI, Acarah Khamşi- oğlu Temür Paşa, Gürcü Prensi Çavakhofve Rum Temsilcisi Kayserili Murat Bunyatof’tur). İbrahim Beğ’in bundan sonraki hizmetleri ve başına gelenler, klişeleriyle metin ve izahlarını sunduğumuz yılına kadarki “Eelgeler”den anlaşılmaktadır. arasında Kars Belediye Re’îsi olan bu zât, Kars C.H.F. Reisi ve çckemiyenlerin iftiralarıyla, güzünde işten el çektirilmişti. Sonunda, Ankara'ya gidip, müdafaalarıyla, kendisini temize çıkartmıştı. Gümrü'de kalan atalarının emlâk ve arâzisi ile, Kars'ta, 25 Nisan de kaçarken Ermeniler'in yaktığı baba-evinin yerine, Devlet ona “Emvâli-Mctrûkc” den, uygun ve güzel bir ev ile bir tarla, ayrıca İstanbul - Sirkecide Aydın otelini vermişti. Başkaca, serveti yoktu. "Kırmızı Şerîdli İstiklâl Madalyası” da almıştı. Melek Hanımdan doğan çocukları, küçük yaşta veya okuyordu. "Keresle Ticareti” ile uğraştı.

A/a/Za’dan sürgünlük arkadaşı ve oradan dönüşte birlikte Batum’a çıktıkları Karabağh Müderris ve fikir-adamı Ahmed AGAOûLU’nun da “Kurucular”ından olduğu "Serbest Cumhuriyet Fırkası”nin, yazında “Kars Vilâyet Şubesi”riı, geniş ve elverişli bulunan evinde açtı. Kendisini sevip, sözlerine güvenen halk ve memurlardan birçoğu, gelip bu Fırka’ya a‘zâ yazılmışken, Umumî Re’îs Fethi (OKYAR) /Ze^'in, “Fırkamı feshediyorum” demesiyle, bütün şubeleri gibi, Âars’taki de kapatılınca; emniyetçiler evini arayıp, birtakım belge ve evrakını da, zabıt tutmadan götürdüler Mareşal F. ÇAKMAK, K. KARABEKİR, H. Rauf 0RBA1, ( de Kars Mutasarrıfı olan) Hilmi URAN başta olmak üzere, birçok millî kahraman ve ilerigelenler ile mektup, tebrik ve telgraf ile muhabere edip, karşılıklarını alıyordu. Sonunda, “Kars Hayvan Borsası Muamele .Memurluğu”na tayin edilebildi. İki oğlu, dört kızı Melek Hanım’dan olmuştu. İlk eşinden doğanlar, İran’da yerleşip kalmışlardı. Elindeki belgclcr’i, ve Afa/Za’da yazdığı 53 s. lik Hâtıralar'}, emanet vererek, suretlerini almamıza müsâade etmişti. Yabancı dillerden Farsçayı, Rusçayı iyi bilir ve yazardı, Er- meniceyi konuşurdu, yazamazdı. Son günlerinde, yatağa düşüp, hastalandı; birkaç ay, evinden dışarı çıkamadı. 19 Mayıs Çarşamba günü, Âan’ta “Gençlik-Bayramı Şenlikleri” yapılırken, rahmete kavuştu. Ortakapı Alahallesi Kabristanı’na ertesi gün, büyük bir kalabalık gelmişken gömüldü. Sonradan kardeşi Hasanhan Beğ’e, “Hidemâti Vataniyye”den maaş bağlanmıştı; kendisi için, böyle birşey yapılmadı.

Bugün, seafoodplus.info emekli oğlu Aydın AYDIN, İstanbul-Bcykoz' da; kızlarından Ayten Makbule AYDIN ile Ruhiye ALACA Hanımlar, Ankara'dadır. Hâtıraları, evrakı, fotoğraflar ve belgeler, kızı Ayten AYDIN’da bulunuyor. Bunları, Kars Müzesi Kitaplığı veya AnAara’da Millî Kütüphane’nm ilgili bölümüne bağışlamak istiyor. Kars Lisesi’ nden öğrencimiz olan “hayırh-evlâd” Ayten M. A YDIN Hanım'a, belgeler ile fotoğrafların tanıtılmasına müsâade ettiğinden dolayı, burada çok teşekkürler ederiz. Kısmet olursa, “Hâtıralar”} ile, öteki notlarının da yayınlanmasına hizmet etmek, memleket tarihinin ilgili safhasını aydınlatmak bakımından, meslekî ve millî vazifemizdir****). ‘ 23 Nisan , Ankara.

**** Burada, sürgünlere âit Ingiliz belgelerinde, Rus nüfus kaydına göre, /ıflrj’tan Malta’ya sürülen onbir kişinin, kamp sırası ile adlarının ve vazifelerinin nasıl yazıldığını verelim:

Nu.

Adı

Kars’taki Vazifesi

27'3

Aziz Cihangirov

•Adalet Mümessili (doğrusu: Müşaviri).

27'4

Pavlo Camuşov

Kars Şûrası Rum Mümessili (Milletvekili).

BELGELER

A. — “Kars MilH-Şûrâsı”/“Cenûbigarbî-Kafkas Hükümeti Muvakkatai Milliyyesi ’ ’ Belgeleri 'nden:

I

( x mm. boyunda, başlık, yer adı ve tarih çizgileriyle “3” [] yıl rakamı, yan/satırbaşı çizgisi baskılı, resmî birinci hamur beyaz kâğıda, kara mürekkeple yazılı. Yazı, Başkâtip Hatunoğlu Mehmed Nureddin 5eğ’indir. Belgenin küçük bir fotoğrafı, da “Kars Yaylası”nda, s. 34 ile te “Kars Tarihi”nde, I. ve sureti, ta “Millî Mücâdele’de Kars- I. Kitap”ta, s. çıkmıştır. Hep büyük harfli ibâreler, basılıdır.)

KARS MlLLÎ - ŞÜRÂSI KARS

'ADED ()

“Bismillâh” (remizle)

Cenûbigarbi - Kafkas Hükümeti Muvakkatai Milliyye Re'îsi Cihângîrzâde İbrâhîm Beğefendi’ye

17/ () de içtimâ' eden Hey’et'in ekseriyyeti-ârâsile, Hükümet Riyâseti’ne Zâti'âlîleri, intihâb ve ta'yîn kılındınız. Bu bâb- daki Hey'eti Vükelâ listesi, merbûtdur.

Dîger Nezâret Mümessilleri'nin, derhâl vezâifi me’mûre ve mühim- melerine mübâşeret etdirilerek; umûri idârenin hüsni sûretle tedviri hususuna müsâ'ade buyurulması.

Hasanhan Cihangirov Harbiye Mümessili.
Mehmed Bey Alibegov Kars Mülkî Valisi.
İbrahim Cihangirov Kars Şûrâsı Re’îsi.
Musa Bey Salakhov Kars Polis Müdiri.
Yusuf Bey Yusupov Kars Şûrâsı l‘âşe Mümessili.
Tavkhitgin Memleyef Kars Emniyet (Umûm) Müdiri.
Raçinski Matvey Kars Şûrâsı Rus Mümessili (Polonez).
Vafyades Stefani Kars Şûrâsı (Sağlık ve) Sosyal yardım Mümessili
Muhlis Bey Mcmedov Kars Şûrâsı P.T.T. 'Umûm Müdiri

(Bilâl N. ŞİMŞİR, “Malla Sürgünleri", İstanbul, s. , , İstanbul’dan Amiral CALTHORPE’un Ek Listesi ile, Raporu’ndan alınma).

Mülhakaat Hükümetleri1 muhâberâtının, fîmâba'd Makaamınız vâsıtasile cereyânı tabî'î bulunmağla; bu emri mühimmin de, ta'mîm etdirilmesi.

Tefriki Vezâif Kunûni Medenîsi'ne tevfikan, her Mümessilin, Dâiresi’ne ‘aid vereceği Büdce ile; Vâridâti 'Umûmiyye Kaanûnu olarak kaleme alınacak Lâyiha'n\n, berâyi tasdik, Meclis'e tevdi‘i ‘arzolunur. Ol bâbda.

Meclisi Millî Hey'eti İdâre Zîe’îsi Vekili

(îmzâ, Kağızmanlı) 'Alî Rizâ {ATAMAN) (Ortası Ay-Yıldızlı Mührün yazıları) MİLLÎ İSLÂM ŞÜRÂSI MERKEZİ ’UMÛMÎl KARS

’ ()

II

(Yukarıdaki belgede anılan “liste”. Ayni baskılı resmî kâğıda, kara mürekkeple Hatunoğlu Mchmed Nureddin’in kalemiyle yazılmıştır 2).

KARS MİLLÎ - ŞÜRÂSI KARS

'ADED - - 3 ()

Cenûbigarbî-Kafkas Hükümeti Muvakkalai Milliyyesi Hükümeti Muvakkata Re’îsi

(ve) Dâhiliyye Mümessili Cihângîrzâde İbrâhim (AYDIN)

Beğefendi.

Hâriciyye Mümessili (Pîroğlu) Fahreddîn (ERDOĞAN)

Harbiyye Mümessili Cihângîrzâde Hasan(han)

(AYDIN) Beğ.

‘Adliyye ” Ağabababegof 'Abbâs 'Alî Beğ.

Ma'ârif ” (Kayserili Rum öğretmen) Kse-

nofon ANDERYANOF3.

Telgraf, Posta, Telefon Müdîri (Bolşevikliği sevmiyen Rus kadım) ARLOF.

Mâliyye Mümessili Hudâdâdzâde Mehmed Beğ.

Nâfi'a ” (Revanlı) Mühendis Mahmûd Beğ.

” ” Mu'âvini (Azerbaycan Hükûmeti’nin tavsi

ye mektubuyla gelerek hizmet isteyen, Alman Mühendis) (sâ- bit kalemle yazılı) FLAVMER. l'âşe Mümessili Hasanbeğzâde Mehmed Beğ.

Zirâ'at, Ticâret, Orman

Mümessili (Ressâm, Kâzım) lAlî-Ekber

(MUGAN) Beğ.

Hey'et Karârı'na mutâbıkdır (»9*9) •

(Mühür)

MÎLLÎ İSLÂM ŞÜRÂSI MERKEZİ ’UMÜMÎl KARS (19’8)

III

(“Millî İslâm Şûrâsı” yazıh resmî mühür bırakılarak, yeni ada ve yıla göre kazınmış mühür vurulan, x mm. boyundaki ikinci hamur ve satırların yerini belirten yeşile çalan mavi çizgili kâğıda, yine Başkâtip Hatunoğlu Mehmed Nureddin’in yazdığı.)

“Bismillâh”

Kars

) Cihângîrzâde HasanÇhan) Beğ'e

'Avn u 'inâyeti Barî ve imdâd-i rûhâniyyeti Peygamberi ile, teşkiline muvaffakıyyet hâsıl olan, Cenûbigarbî-Kafkas Hükümeti îslâmiyye- si; 17/ () de tecemmu' eden Hey'eti Milliyye'sinin Karâ- rile, senâverleri Hükümet Riyâseti'ne intihâb ve ta'yîn kılındığımı nâ- tık Tezkire-i Mahsûsa'ya rabten mersûl Hey'eti Vükelâ listesi mûcebin- ce; Nezâret Mümessilleri'nin, vezâifi me’mûre ve mühimmelerine mübaşeret eylemeleri lüzûmu dahi beyân; ve Zâtivâlâları — ‘uhdei liyâkatinize (‘askerî) Kaaimmakaamlık rütbesi tevcîhile —, Harbiyye Mümessiliği’ne ta'yîn kılındıkları, dermiyân olunmakdadır.

Tevfîkaati Sübhâniyye ve imdâdi Nebeviyye’ye bilistinâd, vezâifi Umûri Riyâseti ‘uhdei emânete aldım. Sizi de, Meclisi Millimiz'in ekseriyycti-ârâ ve karârile, bugünden i'tibâren, vazîfci me’mûrenize da'vet; kavânîni mevzû‘ai ‘adâlet ve medeniyyete ri'âyeten, ihrâzi muvaflakıyyât eylemeleri du'âsını, rcf‘i Bârigâhi-Ahadiyyet eylelerim.

Tarîkı-Hakk üzerinde bulundukça, Hazreti Allâh, cümlemizin mu'înidir.

Cenübigarb î-Kafkas Hükümeti

Re'isi

(İmzâ) İbrahim {AYDIN) (Yeni mühürdeki yazı:)

CENÜBİGARBÎ - KAFKAS HÜKÜMETİ. ().

B. — Malta Adası'nda sürgünde iken, İbrahim AYDIN ve arkadaşlarının Malta İngiliz Vâlisi'ne {Plumer'e) ve Ankara'da "Mustafâ Kemâl Paşa Hazretleri'' delâletiyle "Büyük Millet Meclisi”ne gönderilen dilekçeleri:

IV

(30 satırda, ince mavi çizgili bir kâğıda, imlâsı düzgün Türkiyeli bir sürgünlük-arkadaşının yazdığı ve İbrahim AYDIN’ın imzaladığı, Malta Vâlisi’ne verilen dilekçenin sureti. Bunun cevapsız kaldığını, söylemeğe gerek yoktur.)

Malta Vâlîi 'Alisi'ne

Vâlî Beğefendi Hazretleri

Ben, cürüm ve cinâyetle ‘alâkadâr bir kimse değilim.

Cenûbıgarbî-Kafkas Hükümeti Riyâseti'ne, ârâyi mahalliyyc ile ta'yîn kılınmış bir insânım.

Vatandaşlarımın ârzû ve tensibile, ‘uhdei emânete aldığım vazifeyi, Kavânîni Mevzû'ai Medeniyye'yc ve Kavâ'idi Meşrü'ai Hukuukıy- ye'ye istinâden ifâya; ve bu sûretle, mıntakamın âsâyişi mahalliyyesi- ni te’mîn ve idâmeye sâ‘î iken, her ne sebebe mebnî ise, Ingiliz Hükümeti Fahîmesi'nce, (13 Nisan günkü tevkifimizden sonra) on re- fîkımla birlikte, derdestle Malta'ya getirildik!

Esnâyi derdestimizde: Ne eşyâ, ne para, ne hiçbir şey yanımıza almağa müsâ'ade edilmedi; “İhtiyâcınız te'mîn ve tedârük edilecekdir", denildi. Bunu söyleyen, bir Devleti-Mu'azzama'yı Temsil eden bir lisân idi. Biz de, bu lisânın te’mînâti vâkTasına, kemâli emn ü i'ti- mâd ile i'tikaad eyledik.

Fakat, ma'alesef; sekiz aydan fazla bir zamândır —kaz sürüsü gibi— bir mahbese kapatdınldık! Ne soran oldu, ne de arayan!

Muzâyakamız artık, insânlığın tahammül derecesini aşdı. Birkaç def'a Kamplar Kumandanlığı'na mürâca'at etdim; bir netîcei mu'âvenet göremedim.

Ricâ ederim, bana bildiriniz:

Kabâhatim, cürmüm nedir? Bize ne içün, hayvânâti vahşiyyeye bile tatbîkden, vicdâni hâzırai medeniyyetin hazer eylediği bir mu- ‘âmele, revâ görülüyor?

Mücrim bir âdem isem, cürmümün lâyıkını verecek bir Mah- kemei 'Adâlet'e sevk-ediniz; sudûr edecek hükme, râzı ve mutî'im. Ancak, böyle nâlâyık ve vicdân-sûz ezâlara, mütehammil değilim.

Ben ki, dün bir Hükümet'in Re'isi idim; bugün İngiltere Hükümeti Fahîmesi'nin, hakkımda nâbecâ bir sûretde revâ gördüğü mu'â- mele ile; bir kat çamaşıra, bir dilim ekmeğe, bir tek sigaraya müf- takirim. Bu mu'âmele, pek yanlış bir hatâ, büyük bir günâh olsa gerek.

Binâ'en-‘aleyh, ne yapacaksanız, bir ân evvel yapınız. Ve bana, isterseniz, Memleketim'^ gideceğim vakit, 'aynen i'âde etmek üzere, bir mıkdâr pâra verip, ihtiyâci vâkı'amızı tehvîn ediniz. İsterseniz, i'âne sûretile, insâniyyet nâmına, mu'âvenet ediniz. Ve, lütfen, işimizin bir ân evvel halline tavassut buyurunuz.

Ümîd ederim ki, bu feryâdıma nazari insâf ve 'adâletle bakar; bana, lisâni hak ve nısfetle, i'tâyi cevâb ve izhâri mu'âvenet lütfedersiniz ricâsile, te’yîdi hürmet eylerim, Efendim.

ı8/Kânûniewel/ () Cenûbigarbî-Kafkas Hükümeti Re'isi (İmza) İbrâhîm

V

(30 Ekim de Kars’ın Son-Kurtuluşu’ndan sonra, 23 Şubat de barış yoluyla Ardahan ve Arttan bölgelerinin de Gürcü işgalinden kurtulmuş olmasının haberleri, Malta’daki Karslılar’a umut veriyordu. Birinci İnönü Zaferimiz ile Yunanlıların yenilmesi, ilk defa Ankara Hükumetimiz’in İtilâf Devletleri’ncc tanınmasına ve 2 i Şubat de başlayan “Londra Konferansı”na çağrılmamıza yol açmıştı. Bu arada TBMM Hâriciye Vekili Bekir Sâmî (KUNDUK) ile İngiltere arasında, 16 Mart de imzalanan anlaşmaya göre, Malta dan 64 Türk serbest bırakılacaktı. İşte bu sıralarda Malta Sürgünü olan Kars “Hükümeti Muvakkata”sı erkânından dört kişi, Ankara da Büyük Millet Meclisi’nde okunmak üzere, llk-Dilekçe’ yi, yine kitabeti iyi bir Türkiyeli’yc yazdırmışlardı. Fakat, aynı 24 Mart günü ajanslardan, 23 Martta Yunan Ordusu’nun ilerlediğini ve sonra da 26 Martta taarruza geçerek İkinci-lnönü Savaşı na başladığım duyunca, bu llk-Dilekçeyi göndermeyi sonraya bırakmışlardı. x mm. boyunda, tek yüzü ince mavi çizgili ve marjlı mektup kâğıdına-marj çizgisi tersine yanı solda kalarak— 2 sahifeye kara mürekkeple yazılmıştır. İlk kâğıtta 25, İkincide 7 satır bulunmaktadır. İkisi de, sonradan dosyalanırken, sonlarından delinmişse de, deliğe gelen kelimeler okunabiliyor.)

“Bismillâh”

Ankara da Mustafa Kemâl Paşa Hazretleri'nin Delâleti Sâmiyyeleri'le Büyük Millet Meclisi Hey'eti 'Umûmiyyesi'nin Nazargâhi 'Âl isi'ne

Ma'rûzi ‘âcizânemizdir:

Senelerden beri yekdiyerine hasret kalan öz-evlâdlannı biri- birine Kars da, AnfaAan’da kavuşduran Harbi — 'Umûmî', sinğirleri za‘fa dûçâr olan (müttefikimiz) Bulgar ve Alman Milletleri’nin ef'âlilc, onların ve binnetîce Türkler'in ‘aleyhlerine nihâyetlendi. Bu vaz'iy- yet karşusunda, Kardaşı’ndan ayrılmamak mecbûriyyctinde olarak, mevcûdiyyetini ihsâs ârzûsunda bulunan Karslılar-, (9. Ordu Kumandanı Harputlu \ a'kuub) Şevki (SL’BAŞI) Paşa'nvn, kendülerini (Ocak başlarında Mütarekeye uyarak artık) terkederken, ta- leb etdiklcri yardımları, kalblerinin istediği gibi istihsâl edememişler idi.

Bu hâle karşı, Kars ve (Batum-Artvin, Ahıska-Ahılkelek, Sür- melü-Nahçıvan ve Kamcrlü/Serdârâbâd ile Ardahan, Oltu ve Kağızman Sancakları gibi) Tevâbi'i Ahâlîsi, dûçâri nevmidî olmadıkdan başka; (17 Ocak da) intihâb eyledikleri yüzotuzbir A'^ıî’dan mürekkeb Meb'ûsân ve onsekiz A'za dan mürekkeb Şûrâyi-Millî ile teşekkül eden Hükümetleri, kalblerinin feveranını ve Türklüğ'e. merbûtiyyctini, maddeten ve 'alenen izhâr etdiler. İşte o Hükûmet'in A'zâsı olan ‘âcizlerde arkadaşlarımın gaayesi: Türklüğ'ün, Kars ve Tevâbi'i'nde ebediyyen idâmesi ve Anavatan’a irtibâtı idi.

Mütâreke’yi müte'âkıb o havâliyi istilâ eden Ingilizler, Türk Milleti yerine Ermeniler'i idâme içün, Harbi-'Umûmî’deki zâhirî gaali- biyyetlerinden mağrur; ve emeli siyâsîlerinin bilâmüşkilât husûlün- den mutma'in bulunuyorlar idi. Hakikati hâle gayri mutâbık dost (luk)larile kâzib ‘adaletlerine inanan bir kısım cühela, var idi. Ve hattâ bizler bile, o inanan cüheladan başka bir sûretle düşünmüyor idik. Ermeniler'i Âarr’da ikaame ve teksir etmek; ve milliyyet prensiplerde sinğirlerini gevşetdikleri mağlûblarını, daha ziyâde aldatmak fikrinde oldukları, bilâhire anlaşıldı. Ancak, mâzînin yalancı propagandasile dimâğları dolmuş olanları, ığfâl cdilmekde olduklarına ıknâ' bile, kolay olmadı.

13 Nisan (ığılda, (Mondros Mütârekesi’nc göre Kars Müstahkem Mcvki’indc bir Müfreze İngiliz askeri ile yerleşmiş bulunan) Ingiliz Murahhasi 'Askerîsi (Ceneral Divi), ‘âcizlerde refiklerimi, evvelce verdiği ma'lûmâta ibtinâcn, Meclisi Millî'dc dostâne ziyâret ederken, ansızın süngülü ‘askerlerde kuşatdırdı. Ve, Hey'etimiz'i tevkif ederek, İstasyon'a sevk-edip; sâhibsiz kalan bîçâre Kars Ahâlîsi’ni, kahren ve cebren Ermeniler’in tâbi'i kıldı. Âan’dan bu sûretle ayrılmamızı müte'âkıb, Ermeniler’in hâkimiyyeti, İngiliz kuvvetlerde (Nisan sonunda) te’sîs olundu.

Hepimiz oradan, (demiryoluyla Gümrü-Tiflis-Batum’a, buradan da gemi ile) İstanbul’a getirilerek, (Sirkeci’deki) Arabyan Hanı’n- da kırkbeş gün tevkif olundukdan sonra, Malta'ya sevk-edildik. Ve (İstanbul’dan gemi ile ayrılacağımız) o gün, İstanbul (l’tilâf Fırkası) Hükûmeti’nin teslim ctdiği “hârici ez-millet” denilen (Ziya Gökalp ile öteki Türk Aydınları ve Ittihâd Fırkası ileri gelenlerinden 67 kişilik) Zevât ile, (28 Mayıs günü sa’at 18 de Galata-Rıhtımı’ndan kalkan “Princess Ena” adlı Ingilizlcr’e âit) vapurda birleşdik.

Bundan dokuz mâh akdem (Temmuz ortalarında), hiçbir gûnâ mûcibi tuhmet ve mu’âhcze hâlimiz olmadığından dolayı, sebilimizin tahliyyesine Britanya Hükûmeti’nin karâr verdiği, resmen tebliğ olundu. Bu teblîgaat dcfa'ât ile tekrâr ve muhtelif tarzı ığ- fâlkârâne ile tahrif ve tağyir edilerek; gâh ümîdvâr ve gâh nevmîd edildik, ki tafsil ve izahı, bunca meşâgıli mühimme ve ‘âliyyeleri arasında, mûcibi tasdi' olacağından, sükûtu ihtiyar tabi'idir.

Ahiren Kars'ın (30 Ekim de Ermeni işgalinden kurtarılarak) Anavatan a kavuşup, Meb’ûslan'nı Büyük Millet Meclisi'ne gönderdiğini, kemâli fahr ile işitdik (bu sırada Kars’ta ve Ardahan’da henüz seçim yapılmamış; Millî-Şûrâ bölgelerinden, Son/IV. Osmanlı Meclisi için seçilen Oltu’dan 2 ve Batum-Artvin’den 5 Meb’ûs, 13 Mayıs ve 3 Haziran de Ankara’daki TBMM’mize katılmışlardı).

Şu ma'rûzâtımızın gaayesine nakli kelâm edilince (2. sayfa):

Evvelen, Malta'dan tahliyyemizin çâresine tevessül buyurulması; saniyen, ilk ve seri' vâsıta ile, nakden burada bizlcre mu'âvenet edilmesi; sâlisen, evlâd ve ‘lyâlimizin, nerede bulunduklarının tahkîkile, Âarr’da iskânlarının te’mîn edilmesidir.

Bu metâlibâtımızın sâha-ârâyi husûl olabilmesi, Hey'eti 'Âliyei Hükümetinizin mesâ'îi mütemâdiyyesine müftakır bulunduğunun ‘arzile; Müslümânlar'm sa'âdet ve selâmeti ‘âliye ve müstakbelesini, eltâfi llâhiyye’den tazarru' eyler; ve hakkımızda, ibzâlîi ‘âtıfct ve uhuvvet buyurulmasını, ricâ ederiz. Ol bâbda emr ü fermân, veli- ülemrinğdir. Fi Mart sene /(1)

Kars Hükümeti Muvakkate Re'isi Sabıkı Cihângîrzâde İbrahim (AYDIN)

Hükümeti Sâbıka l'âşe Nâzın

Yûsufzâde Yûsuf (ARPAÇAY)

Kezâ

Harbiyye Nâzın Cihângîrzâde Haşan (AYDIN)

Kezâ

Cihângîrzâde ’Azî-Z (CİHANGİR)

17

(İki mislimizi aşan Yunan Ordusu, 31 Mart/ı Nisan gecesi İkinci İnönü Zaferi’mizle yenilip, 8 Nisan de Aslıhanlar Savaşını da biz kazanmıştık. Bu çok sevindirici haberler üzerine Malta’daki “Sâbık” Kars Hükümeti Erkânı, Nisan ortalarında, yeniden ve daha uzun bir dilekçeyi, yine Türkiyeli bir sürgün arkadaşına yazdırtmış ve onu, Ankara’ya postalamışlardı. Bu “İkinci-Dilekçe” nin, elimizde iki nüshası var: Birisi müsvedde olup, üzerinde, kaleme alan tarafından çizikler ve düzeltmeler yapılmıştır, en başta “Besmele” remzi konmamıştır. Bu müsvedde, iki yüzünde ince 34 satır çizgisi bulunan X mm. boyundaki kalınca bir mektup kâğıdının iki yüzüne, kara mürekkeple ve çok okunaklı biçimde yazılmıştır. İlk sahifede 37, arka yüzünde 33 satır bulunmakta olup, dilekçe sahiplerinin adları yoktur. Her iki sahifede de, kâğıdın başlık kesimi, alta gelmiştir. “24 Mart ” tarihli Îlk-Dilekçc’de, “Mustafâ Kemâl Paşa Hazretleri” için, Sadria’zamlara mahsûs “Sâmi" sıfatı kullanılmışken, bunda, Devlet-Re'îsi oluşunu belirten, “Devlet-Penâhî" denilmesi, dikkate değer).

Müsveddenin sol üst köşesinde, 4,5 satırcık hâlinde, eski-yazıya elverişli olmayan ince uçlu bir kalemle ve soluk kara mürekkeple, İbrahim AYDIN’ın elyazısıyla, şu not bulunmaktadır:

“Mart sene () târihinde, (galiba, 16 Mart İstanbul İşgali üzerine) serbestiyetimiz, tebliğ olunmuş idi. Fakat bilâhire, Gürcü ve Ermeniler'in teşvik ve ifsâdâtile, ‘azimetimiz terkile kezâ te’ahhur eyledi”.

(Bu müsveddeden, yazısı kolay okunmayan başka birisi, aynen temiz bir sûreti, x mm. boyunda, çizgisiz iki kâğıda kara mürekkeple yazmıştır. Klişesi verilen İkinci-Dilckçe’nin temiz nüshasının başında “Besmele” remzi vardır. İlk yaprakta 26, İkincisinde 28 ve arka yüzünde 1 (4 satırda son ibâreler yer almaktadır. Müsvedde, dosyalanmak için delinmişse de, bunda delme makinesi kullanılmamıştır. Başlığın yanına, kırmızı kurşun kalemle, “Nisan " yazılmıştır.)

“Bismillâh”

Ankara'da Mustafâ Kemâl Paşa Hazretleri'nin Delâleti Devlet-Penâ- hîlerile Büyük Millet Meclisi Hey'eti 'Umûmiyyesi'nin Nazargâhi 'Âlîsi'ne Hayâtda, kâğıda dökülmüş uzun derdlcrin dinleyicisi, okuyucusu azdır. Velev öz-kardaş, yâ dindaşın bile olsa. Fakat, bu elim ‘âdetde Sizler'in bir istisnâ teşkil edeceğinizi umduğumuzdan; ilk müsâ’id vesileden (Loftdra Konferansı sırasında TBMM Hükümeti Temsilcisi Bekir Sâmî KUNDUK’un, İngiltere ile yaptığı 16 Mart tarihli “Mukaavele” ile esir ve sürgünlerin, karşılıklı olarak bırakılması mümkün olurken) istifâde etmeğe, teşebbüs etdik.

Bizim dcrdlerimiz de, o kadar derin ve onulmazdır ki, ancak, yüreklerinize düşünecek bir tutam insâf ve mürüvvet âteşile şifâ bulur. Bunları: MEDHAL, ESÂS ve NETİCE olarak, üçe tefrik etdik; ve mümkin mertebe, hulâsasını ‘arzetmeğe çahşdık.

MEDHAL. - Zîrde vâzi ‘ulimzâ olan bizler, Karslı yiz. Mütâreke' den biraz evvel (doğrusu, az sonra, 5 Kasım de Kars’ta kurulan “Millî Islâm-Şûrâsı”, teşkilâtını genişleterek, doğugüneyde Nahçıvan ve Ordubad’a, kuzey batıda Ahıska ve Batum’a kadar Yerli-Türkler’in eliyle “Şu’beler” açmışken, 9. Ordu Kumandanı Harputlu) Ya'kuub Şevki (SUBAŞI) Paşa'nın kumandasındaki Kafkas Türk Ordusu, Erzurum üzerine ( Hududları gerisine) çekilmeğe başlarken; Memleket'i idâresiz ve (saldırmağa hâzır Ermeniler ile Gürcüler’e karşı) müdâfa'asız bırakmamak içün, Merkez'! Kars olmak üzere, (17/18 Ocak gecesi biten “Büyük-Kars Kongresi” karârı ile) "Cenûbigarbî-Kafkasya Hükümeti” nâmı altında ve Halk'ın ârzûsile (geçici olarak) bir Hükümet teşekkül etmiş idi. (Şimdiki: Arpaçay, Susuz, Kars/Merkez, Selim ve Sarıkamış İlçelerini içine alan Kars Sancağı ile; Çıldır, Ardahan/Merkez, Göle, Hanak ve Posof İlçelerini içine alan “Ardahan Sancağı” çekirdek olmak üzere) buna iştirâk eden yerler, şunlardır:

Batum, Murgul (Göktaş), {Borçka), Ardanuç (Ardanuç), Artvin, (Çürüksu dahil, Aşağı - ve Yukarı -) Acara, Şavşed (bu sayılanların hepsi, “Batum-Sancağı”mız sayılıyordu; de kurtulunca Mutasarrıfı, sonradan İstanbul Ü. nin ilk Rektörü olan, Cemil BİLSEL idi), Ahıska, Ahılkclek (en kuzeydeki bu iki “Kazâ”, yıl boyunca merkezi Ahıska olan “Çıldır Eyâleti”mize bağlı ve Kıpçak-Türkleri bölgesi iken, pek şanlı bir müdafaamızdan sonra Ağustosunda ilk defa Rus Çarlığının işgaline geçmiş ve Edirne Mu'âhedesi ile, Savaş Tazmînâtı yerine” Çarlığa bırakılmışken, yine de “Yerli- Türk Müslümânlar”ın sayısı, çoklukta idi. te Stalin, buralardaki Türkü, Ortaasya ve Sibir’e sürdürerek, “Gürcistan’ı dikensiz” duruma getirdi), Oltu (Erzurum’a bağlı Şenkaya ve Olur ilçeleri dahil), Kağızman (Digor ilçesi dahil), ( da Afşarh Nâdirşâh ile yapılan Antlaşmaya göre İran’a bırakılmışken, da Kanûnî’nin oğlu Şehzâde Bâyczîd ile birlikte Konya’dan Iran ülkesine kaçan “Turgutlu” oymakbeğlcri neslinden bir “Hanlık” idaresinde iken, de Rusların istilâ ettiği “Revan Vilâyeti”nden) Gümrü ( ten beri, “Leninakan”), Erivan (Revan), (Sürmelü-Sancağı merkezi ve bugünkü: Aralık, İğdır, Tuzluca ilçelerini içine alan) İğdir, (Araş solundaki Serdârâbâd” merkezi) Kamerlü (bu dördü, eski “Revan- Hanhğı”ndan iken, yine de Türklük sayısı çoklukta idi), Nahçıvan, (Şarur/Şcril), Ordubad*. Buraları, (bir de Kars Temsilcisi ile = ) Meb'ûs intihâb edüp, Kars'a göndererek; 18 A'zâ’dan ‘ibaret, bir Şûrâyi-Millî (asıl adı, “Cenûbigarbî-Kafkas Hükümeti Muvakkatai Milliyyesi”ni) teşkil etdiler. Ve Meclisi Vükelâ Riyâseti’ne, zîrde vâzi‘- ulimzâ olanlardan, Cihângîrzâde İbrâhîm Beğ'i ta’yîn eylediler. Dîger Rüfekaa'nin esâmisi, zîrde yazılıdır.

Hükümet, bu sûretle te’essüs ve teşekkül etmiş ve işe başlamış olduğu bir sırada (40 Km2 olan arâzide: 1 Türk-Müslü- man ve — Rum, Asori/Süryanî, Malakan, Ukraynah/Kha- khol gibi— Gayrimüslim = nüfuslu 34 idare bölgesi, hep Kars’a bağlı iken), Mütâreke oldu (doğrusu, Mondros Mütârckesi’ne göre) ve İngilizler, Batum’a (yeniden) ‘asker çıkardılar. Bir gün (13 Ocak da), İngiliz Murahhasi 'Askerîsi Ceneral Biç (“Beach”), (tirenle) yanında (getirdiği, 60 kişilik) bir Ermeni Hey'eti olduğu hâlde, Kars'a geldi. Maksadı, Kars'da bir Ermeni Hükümeti te’sîsi imiş.

Fakat, orada müşekkel ve müteşekkil bir Hükümet görünce, (uzun münakaşalar ve Kars Istasyonu’nda yaptığımız büyük Miting’ den sonra) Hey'et'i, gerigönderdi. Ve Hükûmetimiz’i, resmen tanıdı.

O günlerde idi ki, (Mütâreke’ye göre, Türk Ordusu’nun Hudûdları gerisine çekilişini fırsat bilen Ermeniler, yeniden silâhlanıp saldırış ve mezâlime başlayınca) Milli (Millü/Milân) 'Aşîreti'n- den (Araş kuzeyindeki Burukanh Boyundan) onbinden fazla (sı) (ile) Zengi-Basar (yani, Gökçegöl’den gelen Zengi/Hurasdan çayının Rc- van’dan aşağı ilkbaharda kabarıp yayıldığı yerler) ve Eçmiyazin (Re- van-Üçkiliscsi/Valarşabad) ve Gümrü gibi yerlerde, çok Müslümân ve Türk nüfûsu, Ermeniler’in bıçakları altında cânverdiler. Bu hâli, (Kars Müstahkem Mevki’i’nde oturan) Ceneral Biç'e bildirmek üzere ve Hükümet Re'îsi sıfatile, mürâca'at etdim. Yâver’i, “ne ‘arzedece- ğimi” sordu; söyledim. Şu cevâbı verdi:

“Türkler, Ermeniler’i kesdiler; tabi'îdir ki, şimdi de Ermeniler, Müslümânlar'ı kesecekler!”

Ceneral'e mülâki olduğum zamân, Britanyalılar’m bu zihniyye- tinden şikâyet etdim. Hiçbir cevâb vermedi. Ba'dehu Ceneral bize, asla icrâ etmediği birçok va'adlerde bulunarak, ıknâ‘ ctdi. Ve Âarr’da kalacak olan Miralay Tanperli (“Tamperly”) ile teşriki mcsâ'î etmemizi tavsiye ederek, döndü gitdi.

İki ay sonra, ( Şubat sonlarında) Ceneral Ayser (“?”) geldi. O esnâda, ‘askerî ve mülkî esaslı teşkilâta başlamış idik; ve Hükümet, muntazaman işbaşında idi. Bu Ceneral de, çok durmadan gitdi; ve yerine, bir Mtralay gönderdiler. Bunların hepsi de, (Mondros Mütâ- rekesi’ne göre Ordumuz’dan teslim aldıkları Kars Müstahkem Mevki‘inde, Batum-Tiflis-Gümrü üzerinden tirenle gelen Ingiliz — Hind- li ve şimdiki Pâkistanh - Müslüman erlerinden kurulu müfrezeleriyle kalan) bir 'Askeri Murahhas sıfatını hâiz idiler. Meclisi Millîmiz, hâli ictimâ’da olduğundan (bu son ibâre, müsveddede var, temizde atlanmış), birkaç def'a da İngiliz Zabıtanı geldiler; ve Sâmi'tn- Mahalli’nden, müzâkerâtı dinlediler.

12 Nîsân () da, o İngiliz Murahhasi 'Askerîsi (Mîrlivâ General Divi) de, (Hükümet Tercüınânı olan, yıllık mühtedi İngiliz “Robcnson” âilesinden ve Yedeksubaylıktan Kasım de Kars’ta terhis edilince lira maaşla bu hizmete alınan İstanbullu Ahmed ROBENSON, ile gönderdiği bir resmî tezkire ile) Meclisi Millî'yi ziyaret edeceğini bildirdi. Ve ertesi (13 Nisan Pazar) günü, geldi. A'zâ'yı kendisine takdim esnasında, (dışarıda Meclis Muhafız Polislerimizden, Ortakapı Mahalleli — şimdiki “ÇİÇEK” soyadlı ailenin dedesi — Karsh Mamo-oğlu ‘Akif Ağa’nın oğlu Arslan Efendi’ yi, içeri dalmak isteyen İngiliz Çavuşu’na karşı tabancasına davranırken, tüfek kurşunları ile şehid etmişler; ayrıca üç polisimizi yaralamışlar; telefon tellerimiz kesilmiş; zırhli otomobillerle ınakineli- tüfekli ve elbombah, piyade toplu İngiliz erleri, cadde kavuşaklarını tutmuşken, şimdiki Kâzımpaşa-Hâlidpaşa Caddeleri kavuşağındaki Belediye binası damına çıkmağa davranan bir İngiliz erini hançeriyle öldüren Jandarmalarımızdan Çıldırlı bir genci de, tüfekle şehid etmişken) gördük ki, (sâ‘at 16 da) Meclisi Millimiz, süngülü İngiliz 'Askeri tarafından ansızın kuşadılmış! Ve (Bir İngiliz uçağı, Kars’a, kasabalara ve büyük köylere, “Tiflis Şark Matba’ası”nda basılı bozuk türkçeli olan Ingiliz Kafkas Ordusu Kumandanı Ceneral Thomp- son imzâlı “İ'lân" başlıklı beyânnâmeyi atmakta ve büyük gürültüsüyle Halkı ürkütmekteyken), Hey'eti Hükümeti tevkif ederek, cümlemizi, zırhlı otomobiller içinde İstasyon'a sevk-etdilers. ‘Askerlik, merdlik, siyâset gibi şey’lerlc kat’iyen uymayan (2.s.) bu arkadan ta'arruzu protesto etdiğimiz zamân, merkuum Miralay (Mîrlivâ General Divi), Meclisi Millî huzûrunda ‘alenen bize, her dürlü ve bin dürlü te’mînât vermeğe başladı:

Sa'at yedide (19 da), ordan hareket edüp, sâ'at I2’(24) de Gümrü'dc, bir İngiliz Kaptan (“Captaİn” = Yüzbaşı), Hükümet Re'isi İbrahim Big’e tabanca çekip:

“Bu sâ'at, seni vuracegem” (dedi). O da cevâbında: “Vuraceksen, vur!” söyledi.

♦ ♦ *

Aslında 13 Nisan da İngilizler’in Meclis’ten yakalayıp, demiryolu ile Batum’a gönderdikleri kişiler, 12 dir. Rahmetli Mamiloğlu, çok yaşlılığından olacak, yukarıdaki 10 kişiye, Yusufzâde Yusuf İle Mehmedzâde Muhlis Beğler’in adlarını katmayı unutmuştur. Bunlardan, Kağızmanlı ‘Ali Beğ, İstanbul'dan geri Batum’a getirilmişken, bir yolunu bulup kaçarak, Kağızman’a gelmiş; ve buranın (Şimdi Sanka- kamış’a bağlı en güneydeki) Ortakalc köyünde kurduğu, sayıları bazen ’ü bulan gönüllü milislerile, Ermenilerle savaşıp, onların Karakurut (yanlış resmî adı, Kara- kurt) Bucağı güneyine geçmelerine engel olmuş; ve de Kağızman'ın Kurtuluşu’ nda, milisleriyle ordumuza öncülük etmiş; Digor’u da kurtardıktan sonra, oraya “Nahiye Müdürü" tayin edilmiş; seçiminde de, Birinci Dönem Kars Meb'ûsu olmuştur.

Çarlığ’ın, Azerbaycan ile Anadolu Türklüğû’nün arasını kesmek üzere Kars Ili’ne getirip yerleştirdiği Anadolu Rumları'ndan olan İstepan Vafyadis ile Pavli Camuşof Malta’ya vardıklarından bir yıl sonra, Ingiliz makamlarına, başvurarak, serbest kalınca, Yunanistan’a gitmiş ve Göle ile Sarttonış’taki köylerinden âilelerini de yanlarına götürtmüşlerdi.

Yine Çarlığ’ın Kars’a, “Khakhol (UkraynalI), M alakan (kilise, haç bilmeyen, domuz ve içkiyi sevmeyen çoğu, “Çeremis”li Fin kolundan yan-hıristiyan 4- yarı - putatapan), Dukhobor" denilen “Rus-Koloni” unsurları arasında getirip yerleştirdiği, “Polyak” da denilen azlık Polonyalılar'dan Simon RAÇİNSKİ ise, Malta’da Türk arkadaşlarından ayrılmayıp, buradan kurtulan ilk 40 kişiden birisi olarak, o zaman hâlâ Rus pasaportu taşıdığından “Agayef” soyadıyla anılan Ağaoğlu Ahmed ve Karılılarla birlikte, Batum’a çıkıp, oradan Kars’a dönmüştü. Kars’ta Belediye'ye âit "Bit- pazaıT’ndaki bir dükkânda, hâzır-elbisecilik yaparak geçiniyordu; Karslılar’m dostluk ve sevgisini kazanmıştı; Kars’ta Öldü.

Onun Malta’daki geçim yolunu, Gazeteci Ahmed Emin YALMAN, şöyle anlatır: “(Eski Sadria'zam Sa'id Halim Paşa’nın evlâdlığı ''aşlarındaki Yemenli) Islâm, (Malta’daki Sürgünlerin bulunduğu kale olan) Polverista’nın da tellâlı idi. Kimin satılık birşeyi olsa, Islâm’a verir, sattınrdı. (Onun) asıl mühim işi, KafkasyalI bir Rus (doğrusu Polonez) terzi ile olan şirketti. Bu Rus Terzi (Polonez Sİmon Ra- çinski), Kars Muvakkat Hükûmeti’nin kurulmasiyle ilgili olmasından dolayı, İngilizler tarafından Malta’ya sürülmüştü. İslâm'la berâber, Karnp’m çamaşır ve ütü işlerini görürler ve bu işleri resmen gören bir Maltız (Maltalı) kadınla, fiat kırmak suretiyle rekabet ederlerdi.”

“Karslılar, on-oniki kişilik bir gruptu. Nasılsa, Malta’ya yollandıktan sonra, orada unutulmuşlardı. Dilekçeleri'ne, vapurla serbest bırakılacakları hakkında cevap verilmişti. Bu ilk vapur (Ekim da gelecekken), birbuçuk yıl yollarda kaldı! Nihayet Kanlılar da, hepimizle beraber, (30 Nisan de gemiye binince) serbest bırakıldılar” (“Yakın Tarihte Gördüklerim ve Geçirdiklerim”, Cilt: 2 [], İstanbul, s. ).

“Haysiyyetimizin, ‘ailemizin, mâl ve cânımızın ve ihtiyâcâtı- mızın kat’iyyen te’mîn ve muhâfaza olunacağını; her nereye sevk- olunsak, hiçbir zahmet çekmiyeceğimizi”, ‘ilâve etdi. Ve bütün bu te’mînâtı, mensûb olduğu Büyük Britanya Hükümeti nâmına beyân etdi. Hâlbu ki:

ESÂS. - Bu, bir Devlet nâmına verilen sözlere rağmen, evvelâ Gümrü İstasyonu'nda (tam yarıgccede), silâhlarımızı aldılar. Saniyen, yarım sâ'at sonra (rusça) İstasyon Kumandanı olduğunu söyleyen bir İngiliz Zjîbiti alnıma tabancasını dayayarak, koynumdaki birçok ruble ve (türk lirası) banknotları soydu. Ve, daha birçok işkenceler yapılacağını söyledi ki; şimdiye kadar verdikleri ve söyledikleri sözlerin yalnız bu kısmı, tamâmen ve hattâ fazlasile tatbik olunmuş ve olunmakdadır.

Mes’ele, bütün Ermenilcr üzerinde dönüp, dolaşıyordu. Her yerde, her işde, her İngiliz'in yanında, 77/rÂ: kanına susamış, Müslümân bağrını deşmeğe hâzır bir Ermeni, karşımıza çıkıyordu. Ve söz, Büyük Britanya Kumandanları'ndan ziyâde: Tercümân, Arabacı, Gardöfren, hüviyyeti mechûl Ermeniler'in idi.

Sâlisen, (14 Nisan günü sabah sâat 11 de, ayni tirenle) Tiflis'e sevk-olunarak, (Ingiliz Kafkas Ordusu Kumandanı Cencral Thompson’un, Istasyon’a gönderdiği bir) İngiliz Hey'eti karşısına çıkarıldık, ilk hitâb:

—Kars'a, niçin Ermeniler'i kabul etmediniz?” oldu. (Bu Hey’et’e:)

“Bunun, sırf bir idâre işi olduğunu; Ermeni zulmüne uğramamış, ‘âilesinden, en az iki-üçünü kurbân vermemiş Müslümân ' Aileleri'- nin (son kelime, temiz nüshada atlanmış) hissiyâtını; zamânın, her hissi örtmeğe kaabiliyyeti olduğunu; hâzır bir sükûn devresi hâsıl olmuşken, yeniden alevlendirmenin muvâfık olmayacağını” anlatmak, kaabil olmadı.

Ve, dûçâr olduğumuz hakaaretlerle, uğradığımız gasb ve gaa- retlerden şikâyet etdik. “Hiçbir hakkın zâyi‘ olmayacağı”nı, 'alel- usûl bildirdiler. Fakat bugüne kadar, ihkaak edilen değil, ‘akla bile getirilen bir mu'âmeleye nâil olmadık: En soğuk bir zamânda üzerimize, tüy kadar hafif olsun, bir örtü (bile) vermeden, mevâşi gibi Batum'a ve oradan da (vapurun etlik hayvanlar konulan yerine doldurularak) İstanbul'a götürdüler.

(İstanbul’da, Kars’tan çıkışımızdan beri) kırkbeş gün (Sirkeci’- deki) ‘Arabyan Hanı'nda kapadıldıkdan sonra, (28 Mayıs günü sâ'at 18 de, Galata Rıhtımı’ndan kalkan “Princess Ena” adlı İngiliz vaporu ile) Malta ya scvk-etdiler. O gün, bugün hiçbir yerden, hiçbir vâsıta ile, ne haber aldık ve ne kimseye sesimizi işitdirebildik.

Çoluk-çocuğumuz, nerede ve ne hâlde? Ahvâlimiz, ne olacak? Sefâletimize, ne vakit nihâyet verilecek? Bunlar, bizim içün o kadar mechûl kalmışdı ki, her düşünüşde, yüreklerimizin üzerine bir kan- pıhtısı katarak, sabr-etmeğe çalışıyorduk.

İki senedir bir pârasız, bir yardımsız; Z^nt^aam olan Tanrı- mız'm verdiği bir mıkdâr tevekkül ve tahammül ile, yaşayabiliyoruz. Her mürâca'âtimiz, müstehzi bir sükût; her sükûtumuz, başka bir i'tisâfla karşılanmakdadır. Yerden yere vurularak, zindândan zin- dâna atılarak, sefâletden sefalete kakılarak; ve feryâdlarımız, kan- ağlayan vicdânlarımızda boğularak, yaşamak; yaşamaksa, bizler de yaşıyoruz demekdir!

Bugüne kadar birkaç defa, (Ankara’da Büyük Millet Meclisi- miz’e) mürâca‘ate niyyet ve teşebbüs etdik. Vâsıtasızhkdan evvel, karşımıza, yâ bir Kaporal (“Caporal” = Çavuş), yâ bir Meycur (“Ma- gor” = Binbaşı), kal‘a gibi dikildi. Ve, Hükümeti Metbû'aları, zaTf- lere ve pençesine düşmek gafletinde bulunanlara karşı, minelezel tut- duğu tarzi hareketden, yarım pus ayrılmadı.

Fakat bugün, Büyük-Milletimiz in (Kars’ın Ermeniler’den savaşla, Ardahan ve Artvin’in Gürcüler’den barışla kurtarılması; 16 Mart Moskova Mu’âhedesi’yle Karadeniz-lran arasındaki Türk- Sovyetler hududunun kesilmesi; Batı-Cebhemiz’de Yunanlılar’a karşı I. ve II. İnönü Zaferlerimiz’in kazanılması gibi) ‘azmi ve Büyük Meclis’in himmetilc, zindânımız, Aylı ve ışıklı bir göğe, ilk pencereyi açdı. Ve biz buradan, Gayretullâh’ın doğuşunu seyrediyoruz!..

Bizim-Eller'dende Meclisimiz'e (Oltu’dan iki, Artvin-Batum’ dan da beş) A'zâ geldiğini, işitdik; ve bu sefer gözlerimiz, ilk defa sevinç-yaşlan dökdü. (Yukarıda, “MEDHAL”deki) Bu ahvâli, onlar da bilir. Elbette, göğüslerinin içinde çarpan bir yürek taşırlar; sorarsanız, tafsilât verecekleri şübhesizdir.

Yalnız, şimdiye kadar neden böyle, zindân ve hicrân içinde bırakıldığımıza da yandığımızı, söylemekden kendimizi alamayız. Türk Patanı’nin ve İslâm 'Alemi’nin uğrunda sarfetdiğimiz mesâ’îmizi, Allâh bilir; ve Milletimiz takdir eder. Bütün Türkler'in Büyük Millet Meclisi’nden istirhâmımız, netîceten, şudur:

NETİCE. - i) Evlâd ü ‘iyâlimizin, nerelerde bulunduklarının, sağ kalup - kalmadıklarının tahkîkile; Kars'da iskânları. 2) İlk ve serî' vâsıta ile, nakden bize mu'âvenet edilmesi. 3) Buradan kurtarılmaklığımızın), çâresine tevessül.

Bunlardan mâ'adâ, birşey’ istemiyoruz. Hemân Tanrı-Ta'âlâ, bütün Türkler'i ve bütün (2. sahîfenin arkasında) Müslümânlar'ı, selâmet ve sa'âdete kavuşdursun. (? Nisan ).

[“Kars Hükümeti Muvak- kata Re’îsi Sâbıkı : Cihângîrzâde İbrâhîm (AYDIN).

Harbiye Mümessili : Cihângîrzâde Haşan (AYDIN).

1‘âşe Mümessili : Yûsufzâde Yûsuf (ARPAÇAY).

'Adliye Mümessili

Müşâviri : Cihângîrzâde 'Aziz (CİHANGİR)

Kars Vâlîi Sâbıkı : 'Alîbeğzâde Mehmed (ARASLI).

Polis ‘Umûm Müdîri : Mamiloğlu Tevhîdiddîn.

Kars Polis Komiseri : (Camadanh) Salâhoğlu Mûsâ.

Posta ve Telgraf ‘Umûm

Müdîri : Mehmedzâde Muhlis (ATAMAN).

Parlamento A'zâsı’ndan : (Polonez) Simon RAÇİNSKİ.]

C. — Malta'dan Dönen İbrahim Aydırdın, Trabzon'dan Mustafâ Kemâl Paşa'ya yazdığı Şükrân Telgrafı ve Cevabı:

(“II. İnönü Zaferimiz” üzerine “Londra Konferansı”na göre Malta’dan kurtulup gemiyle yurda dönen Karslılar’a ingilizler, “Rus Teba'asıdır” diye İstanbul’a ve Trabzon’a çıkarttırmayıp, Batum’da bırakmışlardı. 23 Haziran de Trabzon limanında gemi demirlerken, Liman Memurlarımızdan birisine İbrahim Aydın’ın gizlice verdiği 36 kelimelik telgraf, o gün Ankara’ya yazılmak üzere telgrafhaneye geldiyse de, Kastamonu üzerinden ancak 28 Haziranda yerine ulaştı. İbrahim Aydın da Tiflis’e varmış olduğundan, Mustafa Kemal Paşa’dan telgrafla gelen cevabı, alamadı. Merhum I. Aydın, Trabzon’dan Mustafa Kemal Paşa’ya yazdığı “Şükrân Telgrafı” nin müsveddesi yazılı defterinin, yılında “Serbest Cumhuriyet Fırkası”nın Kars İli Kurucusu ve Başkanı iken, bu partinin kapanması sırasında, evi aranıp alınan “cvrâk”ı arasında gittiğini; fakat, Mustafa Kemâl Paşa gibi büyük bir Zâtın, o telgrafı cevapsız bırakmamış olacağını, söylerdi. Biz, her ikisini de, “Çankaya-Atatürk Arşivi”nde bulduk: Bu Arşiv’de birincisinin aslı, iki yaprak resmî telgraf kâğıdında ve “A. III; D. 18; F. 55”te; İkincisinin, Atatürk’ün düzeltmesini gören müsveddesi de, “A. III; D. 18; F. ” dedir. da, her ikisinin mikrofilmini, te de fotokopisini aldık).

4

VII

(iki resmî telgraf kâğıdında).

MAHRECİ: TRABZON. NUMROSU: KELİMESİ: TARİHÎ: (’)- VÂSITA MERKEZİ: Kastamonu. ALINDIĞI TARİH: Minhu (/ Mayıs)

Ankara - Büyük Millet Meclisi Re’isi Devletlü Mustafâ

Kemâl Paşa Hazretleri'ne

Hükumâti Islâmiyye ‘adedinin teksiri emeliyle, bundan ikibuçuk sene evvel Kars'da, (Millî-Şûrâ adıyla) bir Türk Hükümeti teşkiline muvaffak olmuş iken; Ermeniler'in ifsâdâtile, Ingilizler'in hışm u kah- rine uğrayarak; oniki kişiden mürekkeb Hey'etimiz, Kars Meclisi Millîsi'nde hâli ictimâ'da iken, bağtaten ve mahfûzen Malta'ya sevk; ve tahti esârete alınmış idik.

Bugüne kadar, hiçbir zâtdan ve şahısdan, mu’âvenet görmek şöyle dursun, ilelebed rehâmız dahi zâil olmuş iken; Büyük ve Asil Türk olan enzâri hamiyyet ve şükrânî önünde parlayan Seyfi Celâdeti Hayderâneleri sâyesinde, altmışdört kişi miyânmda kurtulduğumuzun edâyi şükrânını, tekmil arkadaşlarım nâmına, Zâti Devletiniz'^ ‘arz ve iblâğını, vecîbeden (s. 2) ‘add-eder. Bundan böyle, mâl ve hayâtımızla, Hükümetimiz'e hidmet eylemeğe âmâde bulunduğumuzu ‘ar- zile, kesbi şeref eylerim, Efendim.

Sâbık Cenûbigarbî Kafkas Hükümeti Re'îsi Cihângîrzâde İbrâhim (AYDIN)

(En altta, Atatürk’ün, elyazılarıyla notu:)

“Eyi bir cevâb yazalım”. Tahrîrât'a, (). Mahallî Yazı, 3/35O3-

VIII

(Resmî başlıklı kâğıda yazılmıştır. Hep büyük harfliler, basılıdır.)

TÜRKÎYA BÜYÜK MİLLET MECLİSİ RİYASETİ KALEMİ MAHSÛS MÜDÎRİYYETİ ANKARA

‘ADED ()

6

“Bismillâh”

Telgraf Trabzon:

Sâbık Cenûbigarbî-Kafkas Hükümeti Re'îsi

Cihângîrzâde îbrâhim Beğ’e (müsveddede, çizilen ibâreler [ ] içine alınarak gösterilmiştir)

C(evâb) () Tele:

Oniki refîkınızla berâber [Malta zindânlarından] halâsa nâiliy- yetiniz dolayısile, [gerek şahsım, gerek Mukaddes Milletim hakkında] ibrâz [olunan] buyurulan hissiyâtfi bergüzîdeye]a, teşekkür ederim.

İstihlâsi vatana ma'tûf mücâdelâtımızda, sizin gibi hamiyyet- mendânın, bütün hayât ve mevcûdiyyetleri ile hidmete âmâde bulundukları hakkındaki te’mînâti vatanperâneleri, sezâvâri takdirdir.

Bil'umûm efrâdi Millet, bir kütlei müttehide hâlinde çalışdıkça, pek yakın bir âtide, âmâli milliyyei meşrû'amızın, hîz-ârâyi husul olacağı, eltâfi Sübhâniyye’den me’mûl ve muntazardır, Efendim. (Kâtib adının baş harfleri ve kaydı:) Türkiya Büyük Millet Meclisi Re'îsi F H Mustafâ Kemâl

Yazdım fi minhu ( Mayıs)

Ç. — İbrahim Aydın'ın, Tiflis'ten Kars'a Gelişinin İlk Yılına Âit Belgeler:

IX

(1 Haziran tarihli belgenin sağında türkçe, solunda rusça yazılar basılı olup, bizim Gürcistân-Tiflis Mümessilimiz Kâzım Dirik’in Vekilinin imzasını taşıyor. Bunun arkasında, herbiri onbir satirli ve rusça - türkçe resmî mühürlü üç “Viza” kaşesi, silikçesine vurulmuştur. Bunlardan: Haziranın 2 sinde Tiflis’ten ayrıldığı, 13 te Ba- kû’ya vardığı, 20 sinde Bakû’dan döndüğü belirtiliyor. İtalik dizilen ibareler, kara mürekkepli olup, ötekiler basmadır. Eşi, Edirneli Melek Hanım, 13 Nisan da birbuçuk yaşındaki büyük oğlu İsmail ile savuşturulabildiği Gence’de, İlkokul Türkçe öğretmenliği yaptı. Gence Valisi Hudâdâd Beğ’in himayesinde eşini bulan İbrahim Beğ, takmaadla onu, güvenilir kişilerle Gümrü üzerinden Kars’a gönderdi’ Ermeni şerrinden kendisi, Tiflis - Ahıska - Posof yoluyla Kars’a dönmeği uygun gördü).

Türkiya

B.M.M.H. Tiflis

So(vyet) Gürcistan Mümessilliği 1/6/37 ()

Numro

Türk Teba'asına Mahsûs Vesîka

Türk tebaasından olup, Malta'dan ‘avdetle Bakû'ya gitmek isteyen Cihângîrzâde İbrahim Beğ'in Bakû'ya, ba'dehu Kars'a Türkiya’ya ‘azimetine mümâna‘at olunmaması içün bu vesîka, 37 fiQ2i) de bittemhîr, i‘tâ edildi.

Türkiya - Sovyet Gürcislân Mümessili Vekili (Imzâ, Yüzbaşı) Hüsâmeddîn (TUGAÇ)

X

. (Eski Milli-Şûrâ Meclisi Reisi Çıldırlı Dr. Esat OKTAY ile birlikte Baku’dan Tiflis’e gelen İbrahim Aydın, Gence’den tirenle buraya getirdiği çocuklarını, yine tirenle Kars’a gönderip, kendisi ve Dr., Ermeni belâsı”ndan çekinerek, karadan geliyordu. Bu belge, basılı resmi başlıklı kâğıtta, hem başlık üzeri, hem de sonu mühürlü Kars’a dönüşe âit olup;. x mm. boyundadır.)

TÜRKİYA ŞARK CEBHESİ KUMANDANLlGl’NIN

‘ASKERÎ MÜMESSİLLİĞİ Tiflis

SAYI 23 Haziran ()

53’

İngilizler tarafından Malta’ya nefy-edilen, sabık Kars Şûrâ Hükümeti Re'îsi Cihângîrzâde İbrâhîm Beğ, Malta’âan tahliyye edilerek Tiflis e gelmişdir. Kendilerinin, Ahılkelek tarîkıyla Kars'a, gitmesi husûsundaki ârzûsu, Hey'et'gc tensîb edilerek. Esnâyi râhda, kendilerine îcâb eden tcshilât ve mu'âvenetin ibrazı; ve vesâiti nakliyyci ’askeriyyedcn istifâde ctdirilmesi husûsu, Memurini 'Askeriyye ve Mül- kiyye'den ricâ olunur.

Mümessil F(ekîli) Nâmına (îmzâ) Hayreddîn

(İmza ve başlık üzerindeki mühürde: ortada Ay-Yıldız, onun dışındaki küçük halka içinde rusça ve onun dışındaki büyük çenber- deki türkçe yazı.)

TÜRKÎYA BÜYÜK MÎLLET MECLÎSİ HÜKÜMETİ SOVYET GÜRCİSTAN MÜMESSİLLİĞİ

(Sol alt köşede, kurşun kalemle) Görülmüşdür, 29/6/37 () (Posof’ta, yeni adı “Türkgözü” olan köy) Badele Hudûd Bölüğü Kumandanı

Yüzbaşı (îmzâ) Memdûh

XI

(Sarıkamış’ta “Şark Cebhcsi Kumandanı” Kâzım KARABE- KÎR’in tavsiyesi ile, “Belediye A‘zâhğı”na seçilmiş bulunan İbrâhim Aydın’ın, Kars Mutasarrıfı eski Kars Eşrâf âilesinden Hatunoğlu Behçet Beğ tarafından, “Belediye Rc’îsliği”ne ta'yininin belgesi. x mm. boyunda kâğıda, mor mürekkeple yazılı.)

Cihângîrzâde İbrâhim Beğ'e

Numro,

(J) senesi içün (Kuıtuluş’tan sonra Kars ta ilk olarak) icrâ kılınan Beledî Intihâbatı'nda, Zâti-Vâlâları da ihıâzi ekseriyyetle, A'zâlığ'a intihâb olunduğunuzdan; ma'lûm ve müsellem olan ik- tidârınıza binâen, Beledî Riyâseti’nin ‘uhdei-vâlâlarına tevdi i, Ma- kaamca muvâfık ve münâsib görüldüğünden; vazîfei mezkûreye hemen mübâşeret; ve Kavânîni Mevzû’a dâiresinde ifâyi vazifeye himmet; ve muhtâci ‘umrân bulunan ( Nisanı inde kaçarken Ermeniler’in yakıp-yıktığı) memleketin, tanzim ve tanzîfine; ve Beledi Vâridâtının, usûl dâiresinde tczyîdile, hüsni muhâfazasına, bezli mak- deret buyurmanızı ricâ ederim, Efendim. 9 Temmuz sene ().

Mutasarrıf

(îmzâ) Behçet (HATUNOĞLU)

XII

(Ancak Temmuzu başında Kars’a gelebilen İbrahim Aydın, Belediye Meclisi Seçimine katılıp, Reis tayin edildiği gün, Sarıkamış’tan XV. Kolordu ve Şark Cebhesi Kumandanı Kâzım Karabekir Paşa, onu ve Millî-Şûrâ Hükümeti erkânından “1‘âşe Mümessili” iken Malta’ya sürülüp dönen, rusça yüksek tahsilli Gümrülü Yusufzâde Vusuf ARPAÇAY [lstanbul ]!, Sarıkamış’ta yanına çağırdı. 25 Ağustos de Sarıkamış ta haftalık ( den sonra, haftada iki defa) olarak çıkarılacak “VARLIK” gazetesinin, “Müdîr-i Mes’ûl ve İmtiyâz Sâhibi”, aynı zamanda Kolordu’da rusça yayın ve haberlerin uzmanı olarak, Yusuf ARPAÇAY’ın ta'yini düşünülüyordu. Her ikisinin, tirenle gidiş-dönüşlerinin ücretsiz ve itibarlı olması için, aşağıdaki belgeyi, “Kars Mütahkem Mevkî’i Kumandanı”, Erzurumlu Rüşdî Paşa vermişti. Mor mürekkeple ve Rüşdî Paşa’nın elyazısıyla yazılı olup, boyu x mm. dir. Arkasında, beş ayn kayıt bulunmaktadır.)

“Bismillâh”

Kars sabık Şura Re isi İbrahim Beğ, Malta'dan ‘avdet etdiğinden, Cebhe (Kumandanlığı) Karârgâhı'na ‘azimet ve ‘avdet cdecekdir.

Mûmâileyh İbrahim Beğ, bir refiki (Gümrülü Yûsufzâde Yûsuf Beğ) ile tirenle, CeM* Kumandanı Kâzım (KARABEKİR) Paşa Hazretleri ni görmek üzere, Sarıkamış'a ‘azimet ve ‘avdet edccckdir. Ücret, alınmıyacakdır. Salonla veyâ mevki' vagonile göndcrilecckdir.

() Mevkî'i Müstahkem Kumandanı (İmzâ) Rüşdî

(Arkayüzündcki kayitler:)

(Mor mürekkeple) “Mcrkcz’ce kayd-edilmişdir”. 9 Temmuz 37 ()

(Mühür) KARS MEVKl‘1 MÜSTAHKEM KUMANDANLIĞI. (Koyu mor mürekkeple) Numro Görülmüşdür. Fi 9 Temmuz sene 37 ().

Aarj İstasyon A"(umandanı) (İmzâ) 'Ömer 'Âtıf (Soluk kara mürekkeple) Görülmüşdür. Fi 10 Temmuz sene

Sarıkamış-Sekizinci Şu'be Mfüdiri) V {ekili) (İmzâ) (Okunmuyor)

(Sâbit kalemle) Görülmüşdür. Fî ıı minhu (Temmuz ).

(tmzâ) FıÂrf

(Yazı sâbit, imzâ kurşun kalemle) Görülmüşdür. 11/7/37 () Sarıkamış İnzibat ^âbiti (tmzâ) Hüseyin Münir

XIII.

(16 Mart de Sovyet Rusya ile imzaladığımız Moskova Mu'âhede’sine göre: Azerbaycan, Gürcistan ve Ermenistan Sovyet Cumhuriyetleri Murahhasları, “Me’mûr ve Müstahdemleriyle yüzelli kişiyi geçen” bir kalabalıkla Tiflis’ten 26 Eylül günü, husûsî tirenle Kars’a gelerek, hem o Mu'âhede’nin tasdikli suretlerini bize verdiler, hem de Karadeniz-îran arasında bugünkü devlet hududumuzun son biçimini verecek olan “Kars Mu.'âhedesi”nin hazırlığına başlandı. Bununla ilgili aşağıdaki belge, x mm. boyunda olup, mor mürekkeple yazılmıştır.)

“Bismillâh”

(Kars Mutasarrıflığı)

(Numro)

Belediye Re'isi İbrahim Beğ'c

22/9/37 (’92l) Perşenbe günü öğleden sonra sâ'at dörtde, Moskova Mu'âhedesi'nin musaddak sûretleri, Türk ve Rus Hey'etleri arasında, merâsimi mahsûsa ile te'âtî edileceğinden; merâsimi mezkûreye Hükümet (Kars Mutasarrıflığı) nâmına iştirâk edecek altı zât miyâ- nında, ^âti'âl ileri'nin de bulunması, tensîb cdilmişdir.

öğleden sonra sâ'at üçde, Hükümet Dâiresi'nc (Kars Mu'âhede- si’nin görüşüldüğü, Ordu ve Karadağ Caddelerinin kesiştiği yerdeki den önceki eski “Hükümet Konağı”nın üst katına) teşrif buyurul- ması, mütemennâdır.

Fî 21/9/37 ()

Mutasarrıf V(ekîli)

(tmzâ, 6. Süvârî Fırkası Kumandanı Miralay) Sâmî Sâbit (KARAMAN)

XIV

(Sultan II. Abdülhamîd’in, yüksek rütbe ve makamdaki Devlet Memuru Ermeni yurtdaşlara rağmen, konuşma dili ve edebî er- meniceyi öğrenmek üzere, “Kîsei-Hümâyûn”dan İzmit Ermeni Lisesi’nde okutturduğu Amasyalı “Şirvanlılar” adlı göçmen Türk- ler’den merhum Mülkiyeli Ahmed Es’ad URAS, “Kars Mu'âhedesi” sırasında, buraya Mutasarrıf tayin edilmişti. “Ermenistan Murahhas- ları”nın, ara vermede ve kendi aralarında, konuşmalarının mâhiyetini, Türkiya Başmurahhası Kâzım Karabekir Paşa’ya, elaltından bildirsin diye® gönderilmişti. Merhum A. Es'ad URAS bu hususları,

* Kars Konferansı'nin yapıldığı salon, Mutasarrıfın odasına bitişikti A. Esat URAS, “evrak ahp-vermek” üzere duvara iki karı; eninde ve boyunda bir “mazgal” açtırtmıştı. Ermeni Murahhaslarının aralarında Ermenice konuşmalarının mâhiyetini, “Kahveci” ile buradan, Kâzım Karabekir Paşa’ya ulaştırıyordu!..

Rahmetli A. Es'at URAS, Kars Konferansı sırasında Ermenistân Murahhasları'mn, 16 Mart de imzalanan Moskova Mu'ahedesi müzâkerelerinde bile bizden koparılmak istenen ünlü “Anı Şehri örenleri’’ üzerine aralarındaki konuşmaları ve yapacakları teklifi, merhum Kâzım KARABEKİR Paşa’ya, şöyle ulaştırmıştı: “ den önce Türkiye'ye ait olan ve Akbaba Nâhiyesi adıyla Kars’a bağlı bulunan Arpaçayı başları sağındaki 32 dağ-köyünün Ermenistan'a bırakılması yerine, buraların yine eskisi gibi Kars’a ve Türkiye'ye kalmasına karşılık, — Kars’a 40 Km. uzaklıkta ve Arpaçayı sağındaki— kiliseleriyle ünlü Anı Şehri Harâbeleri’nin, çevresiyle birlikte Ermenistan’a verilmesi teklifi, şimdiki celsede gelecektir!”

Fakat, Moskova Mu’âhedesi’ni İkinci Murahhasımız olarak imzâlayan Dr. Rizâ NUR’un yurda dönüşünde, 25 Mayıs de Trabzon’dan bu “Anı üzerine” kendisine yazdığı mektuba, 8 Haziranda şifreli telgrafla cevap vermiş bulunan Kâzım KA- RABEKİR Paşa (“İstiklâl Harbimiz”, İstanbul, s. , ), bu hususta karârlı ve cevabı hâzırdı; Ermeni Delegeleri'ne, şu doğru ve tarihî karşılıkta bulunarak, onların tekliflerini reddeylemişti:

“Selçuklu Sultânı Alparslan'ın Fethi'nden beri Anı, bir Türk - İslâm beldesi olmuştur. Buradaki İslâmî eserler, kûfî kitâbeler ve birisini (en yüksek ve sekiz köşeli Boz-Minâ- re) onbe; sene kadar önce fıtınalı bir kış günü dinamitle yıkmış olduğunuz iki koca Minâre ve kış-yaz çevre köylülerinin gelip — keçe ve halılar sererek— Cuma ve Bayram — Nâmazları'nı cemâ'atle kıldığı, (Anı’da kazılar yapan Profesör Nikolay MARR’ın “Müze” yapması sâyesinde) sağlam kalabilmiş bir Câmi'imiz (Manu- çahr-Mescidi) vardır. Biz, Anı ve çevresindeki Şüregel Köyleri’nin asırlardan beri cemâ'atle toplanıp Namaz kıldıkları ve İslâm eserleriyle, Âyeti-Kerlme ve Besmelelerde, sanduka biçiminde İslâm kabirleriyle dolu böyle bir Tarihi Şehrin (parabelcri'ni, Ermenistân'a veremeyiz!”. Rahmetli Paşa, Selçuklu Melikşâh () çağından Akko- yunlu Uzun-Hasan'a () kadar on Türk hükümdarı adına Anı’da bakır, gümüş ve altın paralar kesilmiş olduğunu (bak. M. Fahrettin, Kırzıoğlu “Anı Şehri Tarihi”, Ankara, s. 55, ), bilseydi, onu da söylerdi. de Ankara’da kendi evinde hâltercümesini yazdığımızda, bize anlatmış; ve, yine Sultan Abdülhamîd’in, “İstanbullu Nureddin Beğ” adlı bir genci de, aynı gaye ile İstanbul’daki bir Ermeni Lisesinde, kendi parası ile okutmuş olduğunu, ilâve etmişti. Aşağıdaki çifte belge, x mm. boyundaki birinci hamur “esericedid” kâğıda, mor mürekkeple ve aynı elle yazılmıştır).

(İlk belge, “Şark Cebhesi Kumandanhğı”mızın, Kars’taki ‘askerî ve mülkî sekiz makaama, telefonla yazdırarak, ‘acele ta‘mîm ettiği, "Kars Konferansı” sonunda yapılacak Resmî Merâsimin Programı' dır. Son yarım satırı, arka sahifeye gelmiştir).

“Bismillâh”

(Kars Konferansı Sonunda ve Mu’âhede’nin İmzâsı Sırası ile, Kafkas Cumhuriyetleri Murahhas Hey’etleri’nin Dönüşleri’nde Yapılacak Merâsim ve Uğurlama Programı:)

Kars Konferansı, bir-iki güne kadar hitâm bulmak üzeredir. Gerek tasdik edilmekde bulunan Mu'âhede'nin hini imzâsında ve gerekse Kafkas Cumhuriyetleri Hey'eti Murahhasalan'nin ‘avdetlerinde, bervechi âtî Merâsim ve Teşyi' yapılacakdır.

  1. — Mu'âhede'nin İmzâsı'nda (eski elifbâ sırası, şimdikine çevrildi) :
  2. Konferans Dâiresi'nın bulunduğu Meydanlık' da (asker elbiseli ilk Atatürk Heykeli’nin bulunduğu demir parmaklıklı bahçenin yerinde) : Piyâde, Süvârî ve Topçu Kıt'âtı'ndan mürekkeb bir Müfreze ile — top ve makinelitüfeklerin berâber bulunmasına, lüzûm yok- dur— (‘Askerî) Mektebi İ'dâdî (Lise) ve Ta'lîmgâh Efendileri, Jandarma ve Polis Kıt'aları, münâsib bir sûretde tanzim edilecekler. Ve Hey'etle- r’in, Dâire'yz (şimdiki, Vâli Lojmam’na) muvâsalatlarında, râsimei ihtirâmı îfâ eyleyeceklerdir.

‘Ayni zamanda 9. Fırka'dan bir Batarya, İçkal'a'da ihzâr olunacak; ve Konferans Dâiresi üzerinden filâma ve telefonla verilecek işâret üzerine, yedi top endâht edilecekdir. Bunların tertîb ve tanzimi, 9. Fırka tarafından der'uhde edilecekdir.

  1. Hey'etler'in Dâire'ye dühûlünü müte'âkıb, Merkez Kumandanlığı tarafından, orada mevcûd Kıta'ât'dan silâhsız olarak birer Nefer ve Mekteb Efendileri'nden on kişilik bir Kıt'a, Konferans Salonu'na idhâl olunacakdır.
  2. Ahâlî'nin, işbu Merâsim'e iştirakleri tc’mîn edilecek; ve A'z- ta'âti 'Askeriyye’nin hizâları hâricinde, münâsib mahallerde ikaame edileceklerdir. Bu Halkı Temsil edecek bir Hey'et, Me'mûrîn ve 'Aske- riyye Hey'etleri’le birlikde, Konferans Dâiresi'nin ccnûbişarkî tarafındaki (bugün de Vâlilerin kullanageldiği) kapusundan, Salon'a gireceklerdir.

ç) Memurini Mülkiyye Hey'eti, Mutasarrıflık'ça; 'Askerî Hey'et, Müstahkem Mevki' Kumandanlığı'nca ta'yîn olunacakdır.

  1. İmzâ'yı müte'âkıb, Konferans Dâiresi’nden verilecek emir üzerine, Cebhe (Kumandanlığı) Muzıkası tarafından, Kuvâyi-Milliyye'1 ve Enternasyonal Marşları çalınacak ve ayakda dinlcnecekdir.
  2. İmza dan sonra, mezkûr Dâire'de, Hey'eti Murahhasalar'\a Med'ûvvtn'e (Davetlilere), çay ve pasta tevzi' olunacakdır. Çayı mü- tc'âkıb Hey'etler, Konferans Dâiresi önüne çıkacaklar; ve oradaki Kıta'ât, Hey'et’in önünde geçid-resmi yapacaklardır. Bu sûretle, Merâsim'e hitâm verilecckdir.
  3. M er âsim'de hâzır bulunacak Mekteb Talebelerime Kıta'ât Ef- râdı’na, hemân orada limonata tevzi' olunacakdır. İşbu limonata, 9- Fırka'ca te’mîn edilecek ve istihkaakdan fazla masraf olursa. Cebhe (Kumandanlığı) Levâzımı'ndan ahnacakdır.
  4. Mu'âhede'nin İmzası günü (13 Ekim ) ve akşamı, £<Azr, bayraklarla donadılmış bulunacak; ve Mevkî'ı Müstahkem'ce, (Dere- içi’ndeki Elektrik Fabrikasından) tenvîrât yapılacakdır.
  5. A/iy e/’in (15° kişiden çok idi) Aarj’dan mufârakatlerin- de dahi, gerek Kars İstasyonu'nda ve gerek en son istasyon olan Kızılçakçak (yeni adı, Akyaka) da, 9. Fırka tarafından ayrıca Merâsimi Teşyi'iyye yapılacakdır. Kars İstasyonu'ndaki Merâsim, muhtelif sınıflardan mürekkeb olmak üzere, İstasyon Binâsı'ndan i'tibâren, İstasyon Binâsı'nın şarkışimâlindeki rampaya kadar olan mıntakayı dolduracak kadar bir Müfreze ihzâr olunmak; ve Ahâlî ile, vazifeye halel gelmeyecek sûrctde, bütün Me'mûrîn ve ^âiz/ân’m iştiıâki temin edilmek üzere, 9. Fırka Kumandanlığı ve Mutasarrıflık'ça ihzâr olunacakdır.
  6. Merâsim'ın gün ve sâ'atleri, ayrıca bildirileceğinden, şimdi- diden lüzûmlu ihzârât yapılmalıdır.
  7. — İşbu Emir-. Kars Mutasarrıflığı'na, 9. Fırka, 6. Süvârî Fırkası

ve Mevkî'i Müstahkem Kumandanlıkları'na, Ta'lîmgâh Kumandanlığı’na, Kars Merkez Kumandanlığı'na, l'dâdîi 'Askerî Müdîriyyeti’ne, Konferans l'âşe Hey’eti Riyâseti'ne tebliğ edilmişdir. (/).

(Şark Cebhesi Kumandanı Ferik/ Orgeneral, Kâzım Karabekir)

XV

(Kars Mutasarrıflığının, yukarıdaki Ta‘mîm Emri’nin sureti altına, Kars Belediyesi’ne yazıp gönderdiği tezkire.)

(KARS MUTASARRIFLIĞI)

(‘ADED)

Belediye Riyâseti’ne

Gerek tasdik edilmekde bulunan Mu'âhede'nin hini /m^ân’nda ve gerek Kars Konferans Hey'eti Murahhasalan'nin 'Avdetleri’nde yapılacak Merâsim hakkında, Şark Cebhesi Kumandanlığı’nin, 9 Teşrinievvel sene 37 () Telefon sûreti, merbûten gönderildi.

Emir buyurulan ihzârâtın, şimdiden te’mîni mercû'dur.

Fi 10/10/37

(Kâtibin işâreti:) Mutasarrıf

£(arîf) (îmzâ) (Ahmcd) Es'ad (URAS)

XVI

(Son Kurtuluşu’nun I. Yıldönümü’nde, “Kars’da bir “Memleket Kütübhânesi” açılması sırasında yapılan “Kütübhâne Nizâm- nâmesi”ne göre, Kurucular Hey’eti’ne katılma ve A'za’nm çoğaltılma çağrısı için, Mutasarrıflığın yazısı.)

KARS MUTASARRIFLIĞI KARS

TAHRÎRÂT MÜDÎRÎYYETİ ()

‘ADED

“Bismillah”

‘UMÛMÎ

HUSÛSÎ

Belediye Re'îsi İbrahim Beğefendi'ye

Beğcfendi,

Zûzrj’da bir Memleket Kütübhânesi açmağı düşündüğümüz zamân, Zâti’âlîleri gibi hamiyyet ve ‘ilm ü ‘irfan crbâbının tecrübe ve mü- mâreselerinden istifâdeye, şitâb ediyoruz. Kütübhâne Nizâmnâmesi, leffen takdim olundu.

Maksadı istihsal ve Müessisler Hey'eti'ni. şereflendirmeleri ricâsına, Kütübhâne /1‘^ân’nın teksiri içün, lâakall on zâtın a'zâ olarak kaydine delâlet buyurmalarını da ‘ilâve; ve işbu emri-hayrin vücûduna mas- rûf olacak kıymetli muavenetlerine, intizâr eylerim, Efendim.

Kars Mutasarrıfı

(İmzâ) Ahmed Es'ad (URAS)

XVII

(Şark Cebhesi Kumandanımız’ın, Tiflis ile Batum’a gitmek üzere Ankara’dan Kars’a gelen üç diplomatımız şerefine vereceği resmî öğle yemeğine, Belediye Reisini de çağırma tezkiresi. Mor mü- rckkeble yazılmıştır.)

Kars, 18/12/37 ()

Kars Belediye Re'îsi Cihângîrzâde İbrâhîm Beğ'e

Efendim,

Tiflis Mümessilimiz (eski, Hâriciye Vekâleti Müsteşânmız, Ahmed) Muhtâr, Hâriciye Müsteşarı Sıı'âd ve Batum Başşehbenderi (Dr.) İbrâhîm Talî' (ÖNGÖREN) Beğefendiler, yarın— () — Kars'a geleceklerinden, Dereiçi’ndc (İçkale-Ensesi’nde) Cebhe Karârgâhı'nm (bugün, Zırhlı Tugay Komutanhğı’nın) bulunduğu Mevki'i-Müstahkem Binâsı’nda, öğle yemeğini birlikde yemek üzere, sâ'at bir sonrada (13 de) teşrifleri mütemennâdır.

Şark Cebhesi Kumandanı Ferik (İmzâ) Kâzım Karabekir

XVIII.

(İzmir’in, Yunanlılar tarafından İşgali fccâ’atinin üçüncü yıldönümü dolayısıyla, Kars Belediye Reisliği’nin, Ankara’da Büyük Millet Meclisi Reisimize yazdığı, yakında kurtuluş umudumuzu belirten Telgrafına gelen cevap. x mm. boyundaki basılı resmî telgraf kâğıdının arkasına, sâbitkalemlc yazılıdır.)

Millet Meclisi

(Nu.) /

(Alındığı Sâ'at) 9,30 Fî minhu

27 (Mayıs ) (îmzâ, Memur) Kâmil Kars Belediye Riyaseti'ne

İzmir'in Senei Devriyyei İşgaali münâsebetile mevrûd Telgrafnâ- meniz, Hey'eti 'Umûmiyye'dc (B.M. Meclisinde) okundu.

Vatani-Asi i’ nin lâyenfek ‘uzvi kıymetdârı bulunan ve, te’mini halâs ve istirdâdı, bugünkü Mücâdele'nin en mühim esâslarından birini teşkil eyleyen İzmir hakkında, Türkiya Büyük Millet Meclisi'nin, bütün Millet'\e berâber 'aynî hisle mütehassis olduğunu 'arz ve tc’mîn eylerim.

18/ () Büyük Millet Meclisi Re'isi

Mustafâ Kemâl

D. — “Re' isicümhûr Gaazî Mustafâ Kemâl Paşa Hazretleri"nin, eşleri Lâtife Hanımefendi ile Kars'a gelişlerine ve dönüşlerine ‘âit belgelerB:

(Kars şehri, rahmetli Atatürk’ün türlü vesileler ile görüp bulunduğu coğrafyasının, en doğusundadır. Bu “Atatürk Coğrafyası"nin en batısında, Paris’in kuzeybatısında bir bölge olan Picardie-, en kuzeyi Berlin ve en güneyi de, Afrika’nın Bingazi/Libya kesimindeki Tobruk olsa gerektir).

ava

(Gaazî Hazretleri, / Eylülü 11 inde Mudanya’dan kalkan “Hamidiye” zırhlısıyla, eşleri “Lâtîfci-Gaazî” ile birlikte, güz

8 Gaazf’nin, Sarıkamış ile Kars'a gelişlerine âit ilk olarak yayınladığımız belgeler ve “Hoş gelişler ola Mustafa Kemâl Paşa" adlı oyun türküsünün aslı ve metni için, şu iki makalemize bakınız: “Atatürk'ün Kars'a Gelişi ve Kemal Paşa Oyunu”, Türk Dili dergisi, Kasım , sayı , s. ; “Gazi'nin Kuzeydoğu Gezileri, Eylül-Ekim ", Atatürk Üniversitesi Yıl Armağanı. Erzurum. I. s. - , gezilerine çıktı. Anadolunun Karadeniz ve sonra da Akdeniz kıyılarındaki şehir ve kasabaları görüp, ahâlisine, daha bir yılını doldurmayan “Cumhûriyetimiz” ile, ondan önce ve sonraki inkılâblann yüksek değerini anlatmak ve başta, ‘“Âile’de Kadın-Erkek Eşitliği” nin, artık “Harem-Selâmhk” gözetilmeden topluluk ve toplantı yerlerinde hanımların, yüzlerini kapamadan kocalarıyla birlikte bulunmalarına alışarak, belirtilmesini istiyordu. Kendileri, Trabzon’da iken, [26 Ağustos gününden beri resmen “Fahrî-Hemşchri”si bulunduğu] Erzurum’da 13 Eylül ’te depremin büyük yıkımlara yolaçtığını duyarak, gezilerini yarıda bırakıp; yaralarını sarmak üzere, Erzurum’a geleceğini, 17 Eylülde bir Telgrafla, oranın Belediye Reisi Nâfiz Beğ’e bildirmişti. Bunu duyan Karshlar da, o depremden az da olsa zarar gördüklerinden, Gaazî Hazretlerinin, Kars’ı da şereflendirmesi için, Belediyece davet edilmesini, dilediler. Bu dileği kabul eden Gaazî, IV. Sultân Murâd’ın Revan-Tebriz Seferi’nde

Sancağı-Şerîf,” ve ordu ile gelişinde Temmuz günleri Kars’ın tahkimi ve ihtiyaçlarını görmesinden sonra, te ilk olarak buraya gelen Türk Devlet Başkanı oluyordu. Belge, mor mürekkeple yazılan Telgraf suretidir).

“Bismillâh”

Trabzon'da Re'îsicümhûr Gaazî Mustafâ Kemâl Paşa Hazretleri'ne

Siyâsî ve 'Askeri Muzafferiyyet'\e, Vatanate’mîn buyurduğunuz bekaanın şükrânile kalbleri memlû olan Halkımız, son yapdığınız Ictimâ'î İnkılâb'a, bütün varlığıle müzâhir; ve muvaffakiyetinize du'âhândır.

Uzun senelerin ( Rus Çarlığı istilâsı) istibdâdile Ecnebi Idâresi altında ezilen ve Anavatanı'na kavuşan Vilâyetimiz Halkı'- nın, elem ve ıztırâbını yakînen görmek; ve şükrânını, bizzât Huzû- runuzda ‘arz-etmek içün, Trabzon'a kadar ihtiyâr buyurulan külfetin, Kars'a kadar devâm ve temdidini, Memleket nâmına ’arzi istirhâm eylerim, Efendim.

Fî 20 Eylül ()

Memleket Halkı Nâmına Belediye Re'îsi (îmzâ) İbrâhîm (AYDIN)

(İbrahim Aydın’ın, altta mor mürekkeple üç kısa satırdaki kayıtları:)

Re'îsicümhûr Paşa Hazretleri

Kars'a gelmeleri (Teşrinievvel/Ekim) 6 da, sâ'at 12,30 da (tirenle)

().

XX

(Gaazi’nin Kars’a telgrafla cevabı, Belediye Arşivinde kalmış olmalı. Karslıların bugün bile, köklü icraat ve memurları ciddiyetle çalışmağa mecbur kılmasından, — bir ayağı hafif aksak olduğundan — “Topal Vali” diye çok saygı ile andıkları İbrâhim Edhem AYKUT, henüz Vâli-Vekili iken, resmî basılı başlıklı kâğıda mor mürekkeple yazılan aşağıdaki tezkireyi, Belediye’ye göndererek, hazırlıklı olunmasını istemiştir).

TÜRKİYA CÜMHÜRİYYETl

KARS VİLÂYETİ

TAHRİRÂT KALEMİ

‘ADED

HUSUSÎ ‘UMUMÎ LEFFI

“Bismillâh” ()

HULÂSA:

Belediye Riyaseti'ne

Re'îsicümhûrumuz Gaazî Paşa Hazretleri'nin, Şimendüfer veya Oto- mobil'lc geleceklerine nazaran, icrâ edilecek Merâsimi İstikbâliyye'yı müş‘ir iki kıt'a Kroki, leffen irsâl kılındı, Efendim.

Vali - F(ekîli) (Kurşunkalemle imzâ) Edhem (AYKUT)

(Bunun altında dört satırcık hâlinde, İbrahim Aydın’ın kurşun kalemle notu:)

Re' îsicümhûr Paşa Hazretleri

Kars'a gelmeleri 6/10/ ()

Sâ‘at 12,30 da.

(imzâ) İbrâhîm

XXI

(Yukarıki belgede anılan I. Kroki, Sarıkamış’tan demiryolu ile gelişte Kars İstasyonu’ndan karşılamaya göredir. Gazi, bu yolla gelmiş ve eski İnönü Meydanı’ndaki “Mekâtib” sırasında, biz de İlk- mekteb İkinci Sınıfındayken karşılayanlar arasındaydık. Kroki’de yazı ve taramalar, mor mürekkeple, çizgiler ve yön oku ile ölçek, kurşun kalemledir. Biz, kurşun kalemle yazılara sıra vererek, yeni yazımıza aktarıyoruz.)

i) Re'îsicümhûr Hazretleri'nin Kars'ı istasyon cihetinden teşrif buyuracaklarına nazaran, .Merasim tertîbâtını müş'ir Kroki’dir. Şekil i. 2) İstasyon. 3) Me’mûrîni Mülkiyye, 'Askeriyye, Konsol(os), Muhtelif Hey’ât (Kazâlar’dan gelenler), Eşrâfi Belde. 4) Polis, 9. Fırka Kıta‘âtı. 5) Jandarma Mektebi. 6) Halk ve Esnaf. 7) Mekâtib. 8) Şehid-Şerâfeddin Beğ (sonraki: Fâikbeğ) Câddesi.

9) 1 Batarya Top. 10) Rencberler (Halılar, İpck-Başörtülcri ve Aynalarla süslü at ve öküz arabaları ile). 11) Gaazî Muhtar Paşa Câddesi. 12) Ahâlî. 13) (‘Askerî) Hastahâne. 14) Atlı Züvvâr. ) Ahâlî. 17) Dâirei Hükümet ( den önceki Vilâyet Konağı). 18) T.T. (belki Sivil-Polisler remzi) 19) J(andarına) Takım. 20) Re'îsicümhûr Hazretleri'ne mahsûs Dâire (eski, “Kars Millî-Şûrâ Meclisi yeri, sonra ve bugün, Kars Vâli lojmanı). 21) Ş(imâl/Kuzey). 22) C(enûb/Güncy istikameti işaretleri). 23) 1/ (ölçek).

XXII

(ikinci Kroki, teksir makinasıyla çıkarılmış olup, yazıları mor mürekkepledir; “Şekil 2” yazısı kurşunkalemle, “Muhtelif Hey’ât” ise, sâbit kalemle yazılmıştır).

1) Re'îsicümhûr Hazretleri Kars'ı, Vlâdi-Kars (köyü, den sonra Rusların taktığı “Kars’a Hâkim” anlamdaki bu ad, ta eskisi gibi, “Künbetli” olmuştur) cihetinden teşrif edeceklerine nazaran, Merâsimi Istikbâliyye tertîbâtını müş'ir Kroki’dir. Şekil 2. 2) Mülkiyye, ‘Askeriyye, Me’mûrîn ve Zâbitân, Eşrâfi Belde ve Konsolos, Muhtelif Hey’ât (Kazâlar’dan gelenler). 3) Çakmak (köyü) Yolu. 4) Top Bataryası. 5) 9. Fırka’dan bir Tabur. 6) Jandarma Mektebi. 7) Kars Çayı. 8) Esnâfât. 9) Mekâtib. 10) Kars-Erzurum Câddesi. 11) Çiftçiler. 12) istihkâm Köprüsü (ahşap olan bu gerekli köprüyü, de rahmetli Kâzım Karabekir Paşa, İstihkâm Bölüğümüze yaptırtmıştı. Yerine, Yılında betonu yaptırılınca, adı: “Kâzım Karabekir Paşa Köprüsü” kondu). 13) Çim-Tabya. 14) Yaya ve Atlı Züvvâr. 15) Ahâlî. 16) Park (Millet-Bahçesi). 17) Demirköprü. ) Ahâlî. 20) Bir Takım J(andarma). 21) Şehîd-Îsmâ’il Efendi Câd- desi. 22) Jandarma Mektebi. 23) Ahâli. 24) 8 (rakamına benzer bir remiz). ) Ahâlî. 27) Dâirei Hükümet. 28) Takım Jandarma). 29) Polis. 30) Re'îsicümhur Dâiresi (Vali Konağı, lojman). 31) 1/ Mıkyâsındadır. 1. Şube M(üdîri).

XXIII

(Belediyenin, Gaazî Hazretleri ve maiyetindckilcre verdiği öğle yemeğine çağrılan, resmî sıfatlı mülkî ve askerî şahıslardan 45 kişilik liste. Tarih rakamları kurşun kalemle, metin ise mor mürekkeple yazıh.)

“Bismillâh”

Re’isicümhûr Hazretleri'nin şerefine, Kars Belediyesi tarafından verilecek çay ve yemek ziyâfetine da'vct olunacak Zevâtın esâmisini müş'ir listedir. [5/10/ ()].

Re'isicümhûr Hazretleri ve 'Ailei Muhteremeleri'\e M a'iye ti £evât 20; Kars Vâlisi (îbrâhim Edhem AYKUT) Beğefendi 1; Mevki’ (i-Müstah- kem) Kumandanı, Miralay (Kara-) Emin Beğefendi 1; 9. Fırka K., Miralay Kâzım Beğefendi 1; 9. Fırka Piyâde K., Miralay Mustafâ Beğefendi Alay K., Kaaimmakaam 'Ali Beğ 1; Alay K., Kaaimma- kaam Tevfîk Beğ 1; 9. Fırka Topçu Alayı K., Kaaimmakaam Râgıb Beğ 1; Tâlî Tecrübe Hey’eti Re’îsi, Miralay Edîb Beğefendi 1; Mevki' Birinci Ağır Topçu Alay K., Kaaimmakaam Fevzi Beğ, 1; Mevkî' Birinci Şu'be Müdiri, Yüzbaşı İsmâ'il Hakki Beğ 1; (‘askeriyye, burada bitiyor) (II. Dönem) Kars Meb'ûsu, (Kağızmanlı îmâmzâde)) 'Ömer (TARIM) Beğ 1; Belediye Re’îsi, (Gümrülü Cihângîroğlu) Îbrâhim (AYDIN) Beğ 1; (I. Dönem’den) Sâbık Meb'ûs, (Kağızmanlı îsma'il- beğzâde) 'Ali (Rizâ ATAMAN) Beğ 1; Ticâret Osadı Re’îsi, (Karslı 2mâm-Şâir) Hâfız (Kurbân YURTSEVEN) Efendi 1; Muhâsebeci, Derviş Beğ 1; Ma'ârif Müdîri, Sâbit Beğ 1; Sıhhiyyc Müdîri, (ad yeri boş) Beğ 1; Türkocağı Re’îsi, (Gümrülü, “Kara” lakaplı) Hamîd (ER- SÖZ) Beğ t; Halk Fırkası Re’îsi, (Millî-Şûrâ’da Sarıkamış Kaymakamı, Sarıkamış-Hamamlı köylü, Oslu-Digor kolu Kubadoğlu oymağından îsmâil oğlu) Bekir (Sıdkî KUBAT) Beğ 1; Mahkemei Asliyye Re’îsi, Hilmi Beğ i; Cinayet Müdde'îi-'Umûmîsi, Cemi Beğ i; Tüccâr’- dan (Emekli Jandarma Kaaimmakaamı ve Kars’ın ile deki Kurtuluşlarında hizmeti geçen, Erzurumlu Kazanasmazoğlu, “Küçük” lakaplı) Kâzım (Konya’da menkûb iken “EPKEM”, dan sonra YURDALAN soyadlı) Beğ 1; Hilâliahmcr (Cem‘iyeti Kars Şu'besi) Re’îsi, (değerli Mücâhid ve Erzurum Kongresi’ne “Nah- çıvan” adına katılmak için telgraflarla başvurup, alınamayan, Nah- çıvanlı) Hâci-Cebbâr (KÖMEK) Efendi 1; (Sovyet) Rus Konsolosu ve Başkâtibf] 2. (Hepsi) = 45 (kişi).

XXIV

(Yukarıdaki, Kars Vâliliği’nden yazıldığı anlaşılan resmi öğ- le-Yemeği da'vetlileri listesine topluiğnc ile ekli bulunan, x mm. boyundaki bir bloknot kâğıdının önyüzüne sâbitkalemle 25 ve sonradan arkayüzüne de kurşun kalemle 4 kişinin adları, rahmetli Îbrâhîm AYDIN’ın eliyle yazılı liste, Gaazi’ye Belediyece verilecek “İkindi-Çayı”na çağrılanları gösteriyor. Bu çaydan sonra Kars Türkocağı binâsına gidilince, oraya Gümrülü ve Revanlı göçmenlerden çalgıcı ve oyuncular da çağrılmış; ve sonradan sözleri ve oyun biçimi çok değişikliklere uğratılan, hattâ göğüste/koyunda saklanan Türk-Bayrağı da çıkarılıp oynanma garâbetine düşülen, “Hoş-geliş- ler ola, Mustafa Kemal Paşa" türküsü, Nisan de kırk-yılhk esâret- ten kurtuluşu üzerine, Yavuz Zırhlımızla Batum'a gelen “Başkumandan- vekili Enver Paşa" için orada söylenen: “Hoş-gelişler ola, Kahramân Enver Paşa" diye başlayan ve sonra iki kişilik halk oyununa yakıştırılan “Türkü", bu küçük listede adıgeçen Revanlı Şâir “Mîr-Mehmed" TÜRKEL'm kalemiyle adapte edilerek, Gümrülü Halıcı Himmet Ağa ile Gümrü-Mollamusâ köylü tulu’âtçı “Artist" Takı OŞENYÜZEN ve Revanlı Akordeoncu Mehmed oğlu &yı7 AĞDAM tarafından, yeni bir oyun ve beste hâline getirilmiştir. Kars Türkocağı'ndaki konuşmalar ve eğlence için Gaazî Hazretleri, 7 Ekim te Sarıkamış'tan Ankara' da “Başvekil 'İsmet Paşa"ya gönderdiği Şifre-Telgrafında, şöyle diyordu:

“Bilhâssa Türkocağı'nâa, kesîf bir gençlik (üzerini çizdiği müsvıfP de de ise: “Türkocağı’nda Azerî millî-oyunları ve şâire sûretile”) pek ziyâde hassâsiyyet gösterdi”9. Belediye Re'îsi'nin, eşlerinin yüzleri peçeli ve ağızları yaşmaklı Yerli Türkler’ten çok, Giimrü ve Revan Kürkleri gibi ''Muhâcirler” ten olanları eşleriyle birlikte çağırması, bunlara “emvali metrûkc”den: Ev, değirmen, dükkân ve arâzi verilmesini daha da genişletmek içindir. (Bu 29 kişiden, Kars için tarihî hizmeti geçenlere işaret ederek, kurşun kalemle koyduğumuz sıraya göre tanıtalım).

1 — (9. Fırka Kumandanı, Miralay) Kâzım Beğ (ilk listede de vardı); 2 - ( Alay K., Kaaimmakaam) Tevfîk Beğ (ilk listede de vardı); 3 - Cemâl Efendi (?); 4 * (Kars Müftîsi, Ahıskah) 'Alî Efendi Mazrûb/Dede; 5 - (Cihângîroğlu) İbrâhîm (AYDIN) Beğ; 6 - (Kars Millî-Şûrâsı Harbiyye Mümessili, Cihângîroğlu) Haşan (AYDIN) Beğ; 7 - Ismâ'îl Beğ İrevanî; 8 - (Revanh) Kerbelâî 'Abbâs 'Alî Ağa; 9 - Gümrülü Rahîm (EKÎNCÎ) Beğ; 10 - 11 - (Husûsî Muhâsebe Müdîri) Hikmet Beğ (adının başına, “2” rakamı konmuş); 12 - (Belediyede) Başkâtib, İbrâhîm; 13 - (Revanh Rahimoğlu) Rahîm (KARA- BAĞ) Beğ; (Revanh) Sâdık (ULUHANLI) Beğ; (Revanh, “Seyyîd” sayılan) Mir-Fethullâh (YALÇINKAYA); 16 - (Revanh Şâir, Gazete Bâyii ve “Seyyîd” sayılan) Mîr-Mehmed (TÜRKEL) Ağa (bu listede “İbrâhîm AYDIN Beğ’in “Ağa” diye yazdığı sıfat, İran ve Azerbaycan’da, Türkiye’deki “Beğ” yerine söylenen Türkçe “Aka” yerine kullanılmıştır); (Halk Fırkası Re’îsi) Bekir Beğ (ilk listede de vardı; 13 Nisan Ingilizlcr’in Kars Baskını’ndan sonra, Ermcniler ile mücâdeleye devam etmiş; yeni haberleri Hudud Telefonlarımızla Erzurum’da Fahreddin ERDOĞAN’a ve “ALBAY- RAK” Gazetesine ulaştırmıştır); ( den güzüne kadar Kars’ta “Gölyeri”nde cumaları oynanan ve çok sevilen “Cırıt-Oyun- ları”nda, solak olduğundan, bir Cıntçıyı yaralayıp, bu oyunların Emniyetçe yasak edilmesine sebep olan, Otelci) Hakki Beğ Bayburt (lu); Kerîm (TAŞDEMÎR), Gümrülü Bakkâl; 20 - (Revan’m batısında ve Elcgez’in güneyindeki Talin Kasabası “Han” âilesinden, rusça Ortaokul tahsilli; Millî-Şûrâ’da Kızılçakçak/Şüregel Kaymakamı ve Ermenileri tirenle beriye geçirtmemek için yaptığı mücâdeleyi kazanınca, Ocak da Kuyumcu Mehmed Tuğcu’ya yaptırtılan 4 adcd gümüş “Cenûbigarb-Kafkas Hükümet. Sene ibareleri savat/karartma ile yazıh “Hâdimi Millet ve Vatan Madalyası ndan birisini almış bulunan; sonradan de Kars Belediye ve I_, te Halkevi Başkanlığı yapan, “Han-Emi” lakaplı) Hüseyin (han) (TALINLI) Ağa; 21 - Hüseyin Efendi, Kağızmanlı); 22 - (Kars’ın eski Za îm Eşrâfından, arâzi ve emlâki bol “Atbaşoğulları”ndan olup, 5 Kasım de “Islâm Millî-Şûrâsı”nın kurucularından; ve 93/ den önce Kars ta iyi bir medrese öğretimi gördüğünden, imlâsı düzgün olduğu için, ilkbaharında Muhtarlarla birlikte, Kars Mahallelerini kapı-kapı dolaşarak “Nüfûs-Kütükleri”ni yazan yaşh zât; Kars Hükümeti nin İstanbul Elçileri’nden, rusça Lise tahsilli Âsaf ATBAŞ’ın babası) Nazif Efendi-, 23 - Muzaffer Beğ, (Emekli) Yüzbaşı; 24 - Cr/f/ (GÖKTAN) Beğ, İrevanî; 25 - (Karslı, Îbrâhim adlı milliyetçi ağabeğisi güzünde Ruslarca sürgüne gönderilerek, ihtilâlinden sonra Astarkan yoluyla kaçıp gelen) Hamza (KÖSE) Efendi-, 26 - (Amasya’da yatan ve geçen yüzyılın büyük Mutasavvıf- Şâiri sayılan Mîr-Hamza Nigârî Hazretlcri”nin tarîkat-halifelerin- den olup, onun vasiyetine uyarak, Borçah-Kazak bölgelerinden Sünni- Karapapak/Terekeme uruğundan onbinlerce Türkün, Bolşevik idaresinden kaçarak Kars’a gelip yerleşmelerinde öncülük eden) Hâci- Mûsâ (YENlARAS); 27 - (Sorgu Hâkimi, Kağızmanlı) Sabrı (YÜCE) Efendi-, 28 - (Karslı) Nâzım Beğ-, 29 - (Ardahan’ın, 13 Nisan dan sonra Gürcülere ve Ermenilerc karşı direnişinde çalışan; 23 Şubat de Ardahan barışla kurtulunca, Şark Cebhesi Kumandanı Kâzım KARABEKİR Paşa’ya ve BMM Riyâsetine şükrân telgraflarında imzası bulunup, da Kars Milletvekili olan, Ardahanh tâcir) Kahraman (ARIKLI) Beğ.

XXV

30 Eylül gecesi, “Riyâseticümhûr Başkâtibi Tcvfîk” (BI- YIKLIOGLU) imzâsıyla, Başvekil ismet Paşa ve Dâhiliye Vekili Receb (PEKER)e yazılan acele telgrafta:

Re isicümhûr Hazretleri, 30 Eylül akşamı Erzurum'a vardılar. Lâakal üç gün Erzurum hareketi-arz mıntakası’nda; beş gün Kars, Ardahan havâlisinde meşgul olacaklarını, ‘arzederim”, deniyordu.

Fakat, Başvekil'den 6 Ekim (Sah) günü Kars'ta Gaazi’ye gelen acele bir şifre-telgrafta, (Millî-Mîsâkımız hududlan içine alınıp, Lozan Mu âhedesi nde, zengin petrol kaynakları yüzünden Ingiliz- ler in halk-oylamasına yanaşmadıkları) “Musul Cebhesi'ndeld vaz‘ iyyetin, kesbi ciddiyyet cttiği”ndcn, hemen Ankara'ya dönmeleri rica ediliyordu. Bu yüzden, Kars’ta ancak 12,,00 arasında 8,5 sâ'at kalan Gaazi, o gece tirenle Sarıkamış'a döndü. Ertesi gün, 7 Ekim (Çarşamba), Gaazî’nin kendi imzâsıyla buradan “Başvekil İsmet Paşa Hazretleri"ne yazdığı şifrede, şunlar belirtiliyordu:

“ ( Salı) sabahı, tirenle Sarıkamış'dan Kars'a gitdik. Kars'da (sa'ât 12,30 da) bütün Halk, Köyler'den arabaları (ve azıkları) ile gelen Çiftçiler ve Garnizon 'Aileleri tarafından, pek samimî tezâ- hürâtda bulunuldu. Kars Vilâyeti Kazâları (Merkez, Sarıkamış, Kağızman, Şüregel/Kızılçakçak) ve (Artvin, Oltu-Şcnkaya-Olur ile Göle ve Çildin da içine alan) Ardahan Vilâyeti, da'vet ve ‘arzi-ta'zîmât içün, Kars'a Husûsî Hey'etler göndermişlerdi. Bütün (bu) Serhad - Vilâyetlerimiz"! (Susuz/Gılavuz-Zarşat/Arpaçay-Çıldır-Gölebert/Çamhçatak- Ardahan, oradan Düz-Ardahan-Türkeşen Boğazı-Göle/Merdinik-Buğa- tepeler-Cılavuz üzerinden dolaşıp Kars’a gelmek üzere, bir yolculuk plânı yapılmışken, buraları) görmeğe vakit müsâ'id olmadığına, pek müte’essirim”.

Türkocağı'nda bulunulurken, Lâtîfe Hanımefendi'yi, yakında Ankara'da yapılacak olan “Türkocakları Kongresi"ne, “Kars Türkocağı Mümessili" seçtiklerini arzile, kendilerine “memnûniyyetle kabûl” ettirmişlerdi (Bu husus, “Türk Yurdu” dergisinde, Türkocağı Kongresi vesilesiyle belirtilmiştir).

O gece, Gaazî Hazretleri'nin, acele ile Sanmamı;’a döneceği haberine çok üzülen Karslılar ve Ardahanlılar, Lâtîfe Hanım'a “hâtıra” olarak, değerli bir Hah-Seccâde ile, “kaz-göğsü tüğleri” ile doldurulmuş işlemeli iki “Gelin-Yastığı”m, armağan sundular.

*

* *

(50 gün süren gezilerinden sonra Gazi ile Eşleri, 18 Ekim te Ankara’ya dönmüşlerdi. Ertesi günkü Ajans Haberleri’nden bunu öğrenen Kars Belediye Re’îsi İbrâhim AYDIN ve Eşi Edirneli Melek Hanım, onlara birer teşekkür Telgrafı göndermişlerdi. Eldeki Kars “Posta ve Telgraf Makbûzu” nda, “ Mersûle numrosu” bulunanı, “Melek Hanım”ın, “Ankara-Lâtîfe Hanımefendi’ye”, [] günü gönderdiği telgrafın, “63 kelimc’Ti ve ücretinin “ gurûş” olduğu; “ Mersûle numrolu” makbuzda da, “İbrâhîm Beğ”in, “Ankara-Gaazî Mustafâ Kemâl Paşa Hazretleri”nc yazdığı telgrafın, “46 kelime” olup, “92 gurûş”a gittiği, belirtiliyor. Biz, hem Telgraf sûretlerinin, hem de makbuzlarının bitişik klişelerini veriyoruz. Makbuzların clyazıları ve Telgraf sûreden, sabit kalemle yazılmıştır. Sû- rctler, Belediye Başkâtibi’nin elyazısıyla olsa gerektir.)

“Bismillâh”

Tel

Ankara da'. Re'îsicümhûr Gaazî Mustafâ Kemâl Paşa Hazretleri'ne

Pek kıymetdâr sâ'ati Devletleri’nden birkaçının, iştiyakı şedîdle muntazır bulunan Halkımız arasında güzerânı, ilelebed unutulmaz bir hâtıra bırakmış olduğundan, şükranlarının; ‘ayni zamânda, selâmeti muvâsalâtlarından dolayı da, sürûrlannın irsâline, vesâteti ‘âcizî ve hürmetlerimin kabûlünü, istirhâm eylerim. (21/10/ [])

Kars Belediye Re'isi (İbrahim)

XXVI

Tel

Ankara da Re'îsicümhûr Gaazî Mustafâ Kemâl Paşa Hazretleri'nin 'Ailei Muhteremeleri Lâtife Hanımefendi'ye

İlelebed yâd ü tczkâr ve hürmetlerimize vesile ve unutulmaz kıy- metdâr bir hâtıra olan seyâhat yorgunluğunu, bizim içün iktihâmla, birkaç sâ‘at aramızda bulunmak gibi, büyük lûtuflannızdan dolayı, Kars Hanımları'nın duymuş oldukları neş’e; ve selâmeti muvâsalatla- rından dolayı da, sürûrlannın iblâğına tavassutumla, hürmetlerimin kabûlünü, istirhâm eylerim. (21/10/)

Kars Belediye Re'isi'nin Haremi [Edirneli, öğretmen] (Melek)

XXVII

(Gaazî’nin cevâbı, İstanbul “Matba'ai ‘Âmire” baskılı “Telg- rafnâmc” kâğıdına, sâbit kalemle yazılmış olup, ”” sırası, mor mürekkeple konmuştur. Telgrafın çıkış numrosu olan, “‘aded 6/” işâreti, Kalemi Mahsûs’a âittir).

MAHRECİ: Ankara. NUMROSU: KELİMESİ: TÂRİHİ: 23/10(/). ALINDIĞI SÂ'AT: 8,20 (20,20). İMZÂ: (Alan) Sıdkî.

Kars Belediye Re'isi tbrâhîm Beğ'e

C(evâb). Orada bulunduğum zamânı, dâimâ meserret ile yâd- edeceğim. Kars'ın Muhterem Halkı'na, gösterdikleri samimî hissiyâtdan dolayı, teşekkür ve selâmlarımın tebliğini, ricâ ederim, Efendim.

Re’ tsicümhûr

Gaazî Mustafâ Kemâl

XXVIII

(Lâtife Hanım’ın, Melek Hanım’a cevap Telgrafı da, sâbit kalemle ve “” sıra rakamı, mor mürekkeple yazılıdır.)

MAHRECİ: Ankara. NUMROSU: KELİMESİ: TÂRİHİ: 23/10 [/]. ALINDIĞI SÂ'AT: 8,5 (20,5). İMZÂ: Sıdkî.

Kars Belediye Re'îsi İbrâhîm Beğefendi'nin Haremi Melek Hanımefendiye

C(evâb). Aralarında güzel sâ'atler geçirdiğim Kars Hanımları'nin, izhâr eyledikleri âsâri nezâket ve samîmiyyete, teşekkür ederim, Efendim.

Lâtîfei Gaazî Mustafâ Kemâl

EK: Yukarıda s. 7 de, G. JAESCHKE’nin eserine, 14) olarak: "Kurtuluş Savaşı ile İlgili İNGİLİZ BELGELERİ”, türkçeye çeviren, Cemal KÖPRÜLÜ, TTK. Yayını, Ankara, s. , , , , (Maltadaki Karslı esirlerin adları, bozuk imlâ ile) ,

15) Dr. M. Fahrettin KIRZIOĞLU, "Cenubigarbî Kafkas Cumhuriyeti! Kars Millî-Şûrâ Hükümeti”, ayhk TÜRK KÜLTÜRÜ dergisi, Ankara Ekim , Sayı 72, s.

16) öğ. Ütğm. (Oltulu) Sami ÜNAL, "Oltu Şûrâ Hükümeti ve Oltu'nun Anavatan'la Birleşmesi”, ayni sayı TÜRK KÜLTÜRÜ, s.

17) Sami ÖNAL, "Dr. Esat Oktay, ” (“Eski Cenubigarbî Kafkas Hükümeti Parlemento Başkanı”), TÜRK KÜLTÜRÜ, Ağustos , Sayı s, ).

18) Doç. Dr. M. Fahrettin KIRZIOĞLU, Millî Kuruluşumuza Çalışan Cemiyetler”in ilki, "Kars'ta Millî İslâm Şûrâsı”, TÜRK İNKILÂP TARİHİ DERS NOTLARI, Atatürk Üniversitesi Yayını, Erzurum, s.

 

* Bu uğurdaki, üçü Rus kaleminden çıkma yedi ayrı eserin tercüme veya sadeleşmesi ile yeni yazımıza çevrilmesi için bak. Dr. M. Fahrettin Kırzıoğlu, "Kars İli ve Çevresinde Ermeni Mezâlimi, — Ankara (3 ve Sonsöz ile).

Sedat Peker, Doğu Perinçek'e Savaş Açtı

Organize suç örgütü lideri Sedat Peker ile Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek arasındaki tartışma sertleşiyor. 

Vatan Partisi'nin yayın organı Aydınlık Gazetesi'nde çıkan 'Sedat Peker'in FETÖ'ye 'zarif' selamı: Hiçbir cemaati hedef almadım hakim bey' başlıklı haber üzerinden Doğu Perinçek'e sert tepki gösterdi.

Kendisine yakınlığı ile bilinen Deli Çavuş isimli hesaptan yapılan paylaşımda Peker, ''Benim enerjimi harcamam için senin tasmanı tutanlar seni benim önüme sürüyorlar ya, tasmanı tutan efendilerine söyle; benim önemli işlerim var. Seçime 2 ay kala çalışmalarımı tamamlamış olurum. 80 yaşına gelmişsin, gündemde kalmak adına meşhur olmak isteyen genç popçular gibi filmler yapıyorsun. Sonra da rezil oluyorsun'' ifadelerini kullandı.

Peker şu ifadeleri kullandı: 

''1- Ulan çakma doğu, şimdi ben sana ne diyeyim? Hani fetullah gülen’e selam yolladığım görüntüleri yayınlayacaktıseafoodplus.infoınlayamadığın için sana bahşettiğim tüm o kelamlar ( aşağılık, iğrenç, dönek, k*pek vb. ) sen yaşadığın sürece senin ünvanların olacak. Gazetenizde

2- … yayınladığınız “Sedat Peker’den fettullah’a ince selam” bölümünü burda yazınca, insan içine de çıkamayacaksınız diyeceğim ancak sizde öyle bir onur, gurur, şeref olmadığı için etkilenmeyeceksiniz bile. Savcılık bana Öztürkler internet sitesini kurma amacımın

3-… dini cemaatlere karşı zarar vermek amacını taşıdığı suçlamasını yöneltince, bende cevap olarak “Öztürkler internet sitesinin kuruluş amacı dünyadaki bütün Türklerin bir çatı altında buluşturularak, tanışmalarını sağlamaktır” dedim. 3 dilde yayın yapan tek internet

4-… sitesiydi. ( Türkçe, Rusça, İngilizce ). Ayrıca sahibi olduğum Öztürkler internet sitesinde 24 saat sesli olarak Kur’an-ı Kerim yayını yapılıyordu. Öztürkler sitesinde dini cemaatlere ve mütedeyyin insanlara karşı yapılmış bir tane haber varsa savcılığın bu haberleri

5-… dosyaya koyması gerekir”, dedim ve devam ettim. “Şahsıma Aleksandr Dugin isminde bir Rus’un fikir öncülüğünü yaptığı Rusya ve Çin ile beraber Avrasyacılık faaliyetleri yapmak amacı taşıdığımızı savcılık iddia etmiş, benim Avrasyacılığım eski adı ile Turan olan yeni ismi

6-… ile Birleşik Türk Devletlerinin kurulması amacıdır. Kafkasya’da büyük atalarımı öldürenlerle yan yana gelerek, bir yapı oluşturmayı düşünmem hayal bile edilemez”dedim. Ulan çakma doğu, bunun fettullah gülen’e ince selam çakmayla ne ilgisi var? Savcılık bana tüm dini

7-… cemaatlere ve mütedeyyin insanlara zarar vermek için Öztürkler internet sitesini kurduğum suçlamasını yapıyor, bende cevap veriyorum. Benim enerjimi harcamam için senin tasmanı tutanlar seni benim önüme sürüyorlar ya, tasmanı tutan efendilerine söyle; benim önemli

8-… işlerim var. Seçime 2 ay kala çalışmalarımı tamamlamış olurum. 80 yaşına gelmişsin, gündemde kalmak adına meşhur olmak isteyen genç popçular gibi filmler yapıyorsun. Sonra da rezil oluyorsun. Ulan doğu, ceketinin kolu yok dümenlerinin sonu yok. 40 yaşından genç

9-… kardeşlerim, video çektiğim zamanlarda söylemiştim ya; “yenilecekler. Çünkü Gayretullah’a savaş açtılar, bana değil. Yüce Allah’a yenilecekler” demiştim. Çünkü Yüce Allah bunlardan elini çekti. Artık altına dokunsalar, altın değerini kaybedip demire dönüşecek demiştim.

Bir çoğunuz Gayretullah’a savaş açmanın ne demek olduğunu anlayamadığınızı söylemiştiniz. Bir örnek vereyim; doğu perinçek aslında ateisttir.(kimsenin inancına karışmam) Ateist yazarların yazmış olduğu kitapların bazılarında, doğu perinçek’in yazdığı önsözler vardır.

Hem o yazılar, hem de kendisinin yazdığı başka yazılar inançsız olduğunun en büyük kanıtıdır.(ben bunu eleştirmiyorum) Şu an ülkemizi yöneten Ak parti hükümeti siyasal islamcıdır. Siyasal islamcı olan Ak parti hükümeti İran’ da düzenlenecek olan uluslararası

islami bir toplantıya temsilci olarak ateist olan doğu Perinçek’i yollarsa, işte bu Gayretullah’a savaş açmaktır. Neticesinde ne mi olur? Birkaç gün önce, Konya da düzenlenen uluslararası islam ülkeleri spor organizasyonuna Sn. Cumhurbaşkanımız katıldığı halde,

… katılım oranı %10 ile sınırlı kalır. Trübünlerin %90’ı boş kalır. Ya da Sayın Mehmet Ali çelebi üsteğmenin, iktidar lehine yaptığı açıklamalardan sonra, Alevi gençlerinin içinde çok az da olsa bir sempati toplamayı başarırken. sonrasında yapılan Cemevi ziyaretinde

14… seafoodplus.info Efendimizin, Hacı Bektaş-ı Veli Hazretlerinin, Gökbörü Atatürk’ün resimlerini kaldırtarak, oluşan çok az sempatiyi tüm Alevi camiasının içinde büyük bir nefrete dönüştürmektir, Gayretullah’a savaş açmak. Elini nereye atarsan her yer kurur. Pırlantaya dokunsan

… cama dönüşür. Altına dokunsan tenekeye dönüşür. Diyorsunuz ya, Sedat Peker’in anlattığı her şey doğru çıktı. Gayretullah’a savaş açmanın kesin mağlubiyetle sonuçlanacağını görmek için, seçimlerinin sonucunu bekleyin. Göreceksiniz, bu dediğim de çıkacak. Yüce Allah’ı

… kimse yenemez.(LA GALİBE İLLALLAH) Uluslararası islam organizasyonuna halkının büyük çoğunluğu müslüman olan Türkiye’yi temsilen ateist doğu perinçek’i yollarsan, göklerden gelecek kararla cezalandırılırsınız. Bunu görebilmek için, din alimi olmaya gerek yok.

… Sadece inanç sahibi olmak yeterlidir. Çakma doğu, fetullah gülen’e selam yolladığım yalanını kanıtlayamadın. Bundan sonra sen; yalancı, sahtekar, alçak, dönek, k*pek olarak anılacak ve hatırlanacaksın. Benim çalışmam lazım. Size ayıracak vaktim yok. YENİLECEKSİNİZ…''

 

Art-izan Logo

Sedat Peker’in video dizisi üzerine yazdığım ilk yazıda, onu Shakespeare evreninden fırlayıp dijital  tiyatro sahnesine çıkan bir karaktere benzetmiştim. Bu benzetme bir yanıyla, Shakespeare’in karakteri ve onun bireysel tecrübesini öne çıkaran karmaşık ve zengin bir drama evreni kurmasıyla ilgilidir. Shakespeare’in eserlerine aşina olanlar daha spesifik bağlantılar da kurabilirler. Örnek verilecek olursa: Bazı bakımlardan video dizisinde sunumu yapılan karakter, Shakespeare’in tarihi oyunlar dizisinde yer alan “4. Henry”deki Falstaff’ı akla getiriyor.

Falstaff artık eski tüfek sayılabilecek bir şövalyedir. Şövalyelik, soylu bir aileye mensup olmayan insanların başta güvenlik olmak üzere verdikleri hizmetler sayesinde kazanabildikleri, asillerin altında sıradan halkın üzerinde bir statüdür. “Şövalye ne yapar, ne eder?” diye sorulacak olursa, Falstaff’ın yapıp ettiklerinin bildik şövalye imgesine pek uymadığı görülecektir: Kural olarak bir asilzadeye yakışmayacak şekilde tavernalarda sefih ve sorumsuz bir hayat süren Prens Hal’e yoldaşlık etmek; içki, yemek ve kadın düşkünlüğünün bir bedeli olarak borca batmak; borç takmak yetmezmiş gibi organize gasp ve soygun işleri çevirmek; himaye gördüğü Prens’le ilişkisini ve şövalyelik unvanını cezai yaptırımlardan kurtulmak için kullanmak; savaş zamanı halk içinden asker toplama görevini icra etmek, bunu yaparken ödeme gücü olanlardan para sızdırıp karşılığında askerlikten muaf tutulmalarını sağlamak; mecburen savaş meydanında canını tehlikeye atmak, ama hayatta kalmak için ölü numarası yapmak dâhil türlü çeşit hilelere başvurmak.

Falstaff’ın yapıp ettiklerinden hareketle, Shakespeare’in devlet aygıtının ahlaken sorunlu ve kendi koyduğu yasalar ışığında bile suç üreten işleyişini son derece gerçekçi bir şekilde gülünçleştirdiği söylenebilir. Günümüzde “paralel devlet”, “devlet içinde devlet” ya da “derin devlet” denilen oluşumlar, yasa koyan ve yasaya uygunluk talep eden devletin aynı zamanda yasa dışılığa imkân veren iktidar alanları açtığına işaret eder. Falstaff devletin açmış olduğu yasa dışı iktidar alanlarında iş gören, sınıfsal talihsizliğini yenip seçkin ve imtiyazlı sınıfa eklemlenme gayreti gösteren bir fırsatçıdır. Fakat oyun Falstaff adına hayırlı bir şekilde sonlanmaz: Kral 4. Henry’ye isyan eden soylulara karşı yürütülen iç savaş sırasında ülke çapında itibar kazanan ve babası öldüğünde tahta geçen Prens, savaştan sağ çıkmayı başaran Falstaff’ı himaye etmeyi sonlandırıp ortada bırakır. Böylece, yeni kralın yoldaşça himayesi sayesinde geleceğini kurtardığını düşünen Falstaff’a hapishane yolu gözükür.

Bu kıssadan şu hisse çıkarılabilir: Devlet aygıtı yasa dışılığa izin verdiği iktidar alanlarında iş görenlerin kullanım ömrünün bittiğine karar verirse, onları tasfiye etme yoluna gidebilir. Saray’ın Balkanlar’daki Sedat Peker avı sonuç alsa ve Türkiye’ye getirtilebilseydi, Falstaff’ınkine benzer bir sona tanıklık etmiş olacaktık. “4. Henry” günümüz Türkiye’sini ima edecek şekilde bir uyarlama işlemine tabi tutulsa, iktidardaki ömrünü tamamlamaya yaklaşmış Kral 4. Henry’yi Cumhurbaşkanı Erdoğan’la, Prens Hal’i İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yla, Falstaff’ı Sedat Peker’le eşleştirmek zor olmazdı.

Fakat “teşbihte hata olmaz” denilse de benzetmenin sınırlarını iyi çizmek, Shakespeare’in bereketli oyun evreninde kritik değişiklikler, eklemeler, çıkarmalar yapmak uyarlama sanatının bir gereğidir. Sedat Peker ile Falstaff arasında benzerlik soyutlama düzeyinde, örneğin sınıfsal köken, yönetici sınıfa eklemlenme hedefi ve devlet aygıtı tarafından kendilerine yüklenen rol bakımından kurulabilir. Sedat Peker’in hikayesi Falstaff’ınkine benzer bir şekilde bitmedi: Erdoğan sonrası dönem için erken bir iktidar kavgasına tutuşan atanmış Saray prenslerinin kurbanı olmaktan kurtuldu. Sonrasında, “aklımı tatile gönderdim, ama zekâmı değil” diyerek yakın zaman öncesine kadar hizmet ettiği Saray’a kademeli bir şekilde başkaldırdı.

Sedat Peker’e itirafçı olmasının ötesinde değer verilmemesi gerektiğini savunanlar yanılgı içindeler: İtirafçı olmak başka, ifşacı olmak başkadır. Olan bitene bakıp “Sedat Peker’in İtirafları” demek yanlış olur; “Sedat Peker’in İfşaları” diyenler daha doğru bir tanımlama yapıyorlar. İtirafçı düşürülmüş birisidir; eline düştüğü ya da sığındığı iktidar odağının ortağı değil, can derdine düşmüş kölesi haline gelir. Buna karşılık ifşacı meydan okuyan konumdadır; tatile gönderilen aklı geri çağırabilir; kurulacak yeni bir iktidara ortak olma iddiasını bile sürdürebilir.

Bir önceki yazımda, Sedat Peker’in video dizisinin politik tiyatronun çok güçlü bir örneğini verdiğini belirtmiştim. Daha spesifik bir belirlemeyle, kökleri Rönesans tiyatrosuna kadar uzanan, gerçek olaylara dayalı bir İfşaat Tiyatrosu yapmaktadır. Yine benzetmeye başvurulacak olursa, ifşa etme sürecinde Sedat Peker’in başkaldıran Falstaff’ı halk kahramanı Robin Hood’a dönüştürmek istediği söylenebilir. Robin Hood, Sedat Peker’in ifadesiyle “Gayretullah’a dokunan” (Allah’ın gazabını üzerine çekecek düzeyde haddini aşan) bir iktidara başkaldırırken, halk için adaleti tesis edecek yeni bir iktidara zemin hazırlar.

Siyaseten, Sedat Peker’in video dizisinin Türk-İslam siyasetine Atatürk’ü kapsayan ve daha demokratik bir çerçeve kazandırmayı vaat eden Millet İttifakı’nın iktidarına zemin hazırladığını tespit etmek zor değildir. Fakat milyonları peşinden sürükleme başarısını sadece Sedat Peker ve yakın çevresinin Millet İttifakı’nın adı konulmamış bir bileşenine dönüşmesiyle açıklamak yanlış olur. Başarının asıl kaynağı, Millet ittifakı lehine ve partizanlığın sınırlarını aşacak şekilde, Cumhur İttifakı’nın seçmen tabanındaki huzursuz kesimlere de hitap edebilen ahlaki bir söylem kurabilmesi.  Bunu yaparken sivil toplum düzeyinde ve sosyal medya aracılığıyla birleştirici bir kampanya nasıl yürütülür, yurt dışında sürgünde olmak nasıl avantaja çevrilir, adeta ders veriyor. Daha önce benzer bir hareketlenme, yerel seçimlerinde İstanbul’da, belediye başkanlığı seçimi yenilendiğinde yaşanmış, Türk-İslam ideolojisi ile örtüşecek şekilde kapsayıcı ve demokratik bir söylemi öne çıkaran İmamoğlu yeniden ama bu defa açık ara oy farkıyla kazanmıştı.

Muhalefet cephesinde Sedat Peker’i itirafçı olarak kullanışlı bulan ama bir rol model oluşturduğu ölçüde tehlikeli bulanlar, sonuçta bir suç örgütü lideriyle karşı karşıya olduğumuzu ve hiçbir şekilde örnek alınmaması gerektiğini savunuyorlar. Bu yaklaşım, Millet İttifakı’nın devlet aklıyla hareket etmesini ve Sedat Peker’den sadece itirafçı Falstaff’ın üretilmesini tavsiye etmektedir. Sorun şurada ki, video dizisindeki karakterimiz kendi günahlarıyla da yüzleşebilen, Gayretullah’a dokunacak düzeyde haddini aşmış olanlar karşısında şeref, akıl ve cesaretle hareket etmeyi tavsiye eden, organize ahlaksızlığa meydan okuyan bir “organize suç örgütü lideri”. Başka bir deyişle: İktidara başkaldıran Falstaff’ı itirafçılığın sınırları içine hapsetmek bir yana, halk kahramanı Robin Hood’a dönüştürmeye kararlı.

“Bu dönüştürme işlemi ne kadar başarılı oldu?” diye sorulacak olursa, yarattığı toplumsal ilgiye bakıp “Bir hayli başarılı oldu” demek kaçınılmaz. “Peki bu sürdürülebilir bir durum mu?” diye sorulacak olursa, Cumhur İttifakı’na karşı Millet İttifakı iktidarına zemin hazırladığı sürece devam etmesi beklenebilecek bir durumdan söz edebiliriz. Drama sanatı repertuarı bakımından, güncel politik sahnedeki sürdürülebilirlik belirleyici bir öneme sahip değil: Seyirci kitleleri bir yerden sonra video dizisine dönük güncel ilgisini yitirse bile, bir önceki yazımda belirttiğim gibi, dijital tiyatro sahnesinde zaten örnek-olay niteliğinde bir yapıtın üretilmiş olduğu çok açık.

İlgili

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir