gelevera deresi hikayesi kısa / Türküsü ile akıllarda yer eden Gelevera Deresi görenleri hayran bırakıyor

Gelevera Deresi Hikayesi Kısa

gelevera deresi hikayesi kısa

İhmallere Gebe Bir Yok Oluş Hikâyesi

İster bir radyo programında isterse de bir dağın ardından gelen, gelecek ve daima yankılanacak olan sonsuz bir nağme vardır. O nağmelerde ise sevgili Tülay German'ın sesi, uçsuz bucaksız balta girmemiş ormanlardan, dere kenarlarından ve sevginin bağrından yankılanır bizlere:

“Dere geliyor dere yalelel yalelel
Kumunu sere sere yalelellim
Al dere götür beni yalelel yalelel…”

Toprağa kök salmış bir ağacın gövdesi besin kaynağı olan “su” ya muhtaç bırakıldığında, ne yazık ki kurumaya ve yavaş yavaş çürümeye yüz tutar. Tıpkı kanı çekilmiş cansız bedenler gibi dere yataklarındaki suların vakumlandığını durup bir düşünürsek eğer; derelerdeki yaşam alanı tahrip edilmiş çeşitli canlı türleri gözümüzde canlanacaktır… Örneğin HES raporuna göre Espiye, Ericek Köyü mevkiinde bulunan “Gelevera Deresi” adındaki Giresun'un on dördüncü büyük enerji santralinin -Çileklitepe - varlığı; gündelik yaşam ihtiyacını karşıladığı iddiasıyla aynı zamanda dere içerisinde bulunan canlıların da yaşam alanlarını birebir tehdit ve tahrip eder. Bilmeli ki bu süreç avantaj gibi gözüken bir olumsuzluk edasına sahiptir.
***
Küresel ısınmanın had safhada olduğu bu günümüz çağında, yeni kuşaklara emanet edilmek istenilen dünyayı düşünmek ve bir distopyaya dönüştürmemek için emek üstüne emek harcanmak zorunda… Zira kesilen ağaçlar, mevcut dere yataklarının tahribi, istinat duvarlarının yıkımı; varlığını sürdürmekte zorlanan mevcut ekosistemi tam olarak şah damarından etkilemekte. Bu yıkıcı etkinin ilk hedefi de coğrafi yapıyı istikrarlı bir şekilde tetikleyerek, doğanın döngüsünü yok eden tanıdık bir yüz… kentleşme uğruna yapılan girişimlerden bir başkası değil.
***
Nihai HES raporlarına göre Giresun, Merkez ve ilçe mevkilerinde sürecin ilerlemekte olduğu ve onaylanmış birçok hidroelektrik santral projesi var. Kimisi güncelliğini korurken kimisi de listede şansını zorluyor. Nitekim bahsini ettiğimiz bu ve benzeri hidroelektrik santraller, yöre halkının yaşam pınarı olan akarsu ve dereleri bizzat “Bıçak kemiğe dayandı.” noktasına getirdiği gibi sorgu masasına da taşımaya ihmal etmiyor.
***
Bir sabah uyandığımızda, yok oluşun o keskin bilincine, buz gibi suların serinliğine ve yemyeşil ovaların eşsiz huzuruna erişemediğimiz de mi varacağız? Kim bilir dememeli.
***
Hatırlarsanız, ki unutmak ne mümkün, Dereli güzergahında yaşanan talihsiz (!) sel baskınından sonra, çevre ve koruma kültürüyle yakinen ilgilenen halk; betonlaşmaya karşı ürkek ve çaresiz gözlerle doğaya bakar oldu. Ancak bu çaresizlik olarak nitelendirilen toplum bilincine dayalı fragman, gelecek neslin farkındalığıyla, öfkeye evirilecek gibi duruyor. Ayrıca nostaljik sanat eseri “Dere Geliyor Dere” parçasını da bir kültürel miras olarak hakkını aramak lazım…

Bülent ŞENER

Giresun yöresine ait bir Karadeniz halk türküsü. Birbirini çok seven Hasan ve Elif adındaki aşıkların hikayesi. Rivayet olunur ki, çok şiddetli yağmurlu bir günde okul dönüşü bulundukları arabaları sele kapılan ve Gelevera Deresi'ne yuvarlanan Hasan ve Elif, bu kazadan sağ kurtulabilen üç gençten ikisidir. Ne var ki kaza sırasında Elif'in yüzünde derin bir yara açılır ve ömrü boyunca gitmez. Buna çok içerleyen Hasan, Elif'e dönüp "yüzünde açılan yaranın aynısını sen de açacaksın yüzümde hemde keskin bir bıçakla. Çünkü ben sevdiğimi koruyamadım, seni koruyamadım Elif" der. Elif'in yüzünde açılan yara onun güzelliğini söndürmüştür artık. Ama Hasan'ın Elif'e olan sevdası hiç bitmemiştir ve bir süre sonra evlenirler. Her seferinde Hasan'ın hatırlatmalarına rağmen, Elif cesaret edip Hasan'a verdiği sözü bir türlü yerine getiremez. Ta ki evliliklerinin ikinci yılında Hasan kanser hastalığına yakalanana kadar. Devamıseafoodplus.info?v=1VfdotOKuak

Gelevera Deresi türkü hikayesi

Elleri titriyordu genç kizin. Simdi tanidik birileri çikip geliverse ve ona, onun ismiyle hitap etse yere yigilip kalacak kadar zayif hissediyordu kendisini. Yüreginin bir yaniyla, karsisinda diz çökmüs ve biraz önce keskin bir biçak darbesi ile yüzünde açilmis derin yarasini sevinçle karsilayan genç adama, yüreginin diger yaniyla ise daglardan aka aka tipki bir akarsu gibi vadiyi dolduran bulutlara bakiyordu. Baktiklari gördükleri ile ayni olsa idi eger, simdi yasama sebebi saydigi, sevdigi ilk ve son erkegin güzel yüzünde o kirik, o hüzünlü biçak yarasini açan kendisi olmayacakti elbette.
Ve o an iki vadi arasinda delicesine akan gelevere deresinin kulaklari sagir eden çigliklari, yüzlerce yillarin sahitligini bu zamana tasimamis olsa idi ne türküler söylenirdi bu ask ve benzerleri için nede o türküleri misra misra dizelere dökenler hatirlanirdi ölümleri daha tazeligini korurken. Ve nede utanmasi olmayan bir adam çikip ta hayatinda görmedigi, iki dagin ortasindan akip giden gelevere deresinin kenarinda yasanan bu istirapli anlar için bir seyler yazma cesaretini bulabilirdi kendisinde. Ama gelevere deresi bizleri kendisine çagiriyordu yüzlerce binlerce fersah ötelerden&#;
Çevre köylerden Yusufeli yatili bölge okuluna gelen ögrencilerin nesesine diyecek yoktu bugün. Günlerden Cumaydi ve günlerdir hasretini çektikleri evlerine iki günlügüne de olsa kavusacaklardi.. Ögretmenleride sikmiyordu çocuklari ve zil çaldigi gibi her biri servislere dolustular güle oynaya. &#;Direkli köyünün servis arabasi yolda ariza yapmis birazdan gelecek&#; diyor müdür bey, kendisine merakli gözlerle bakan çocuklara. Ve onlara içerde beklemeleri için talimat veriyor ögretmenlerden birine göz ucuyla bakarak ve baslarinda da hasanin durmasini tembihliyor usulca. Hasan diger köylülerinin arasinda en büyügü olmasa bile agirbasli tavirlari ile dikkat çekiyor diger çocuklarin arasinda,.sekiz on çocuk baslarinda bir ögretmen geçiyorlar okulun giris kismina. O ara Hasan bir kosu ögretmenin yanina yaklasip biraz utangaç anlatiyor derdini. &#;Ögretmenim, Elif diyor bizim komsumuzun kizi, bana emanettir. Simdi oda kiz okulunun önünde bizi bekler. Haber versek&#;. Ögretmen cevap veriyor hasana &#;bir kosu okulun önüne git sen, belki okullari dagilmistir, kimseyi bulamayabiliriz bu saatte. Nasil olsa servisin söförü ikinizide oradan alir.
Hasan sirtinda bavuluyla kiz okuluna yol alirkenmi ilk kez düsünmüstü onu yoksa okul önünde tek basina ama korkmadan bekleyip duran Elifi okulun kösesini döndügünde gördügü andami hiçbir zaman bilinemiyecektir. Ama elif hasani gördügüne o kadar sevinmistirki utanmasa sariliverecektir. Hasan büyük adam tavirlariyla elife selam verdi. Sonra sustu. Hafif basini öne egerek &#;araba ariza yapmis bizi buradan alacak.&#; Sonra yeniden sustu Hasan. Ve elif henüz 15 yasinda olsa bile bir bayan olmanin cesareti ile hasana bakti. Bugün bir tuhaflik vardi Hasanda neyi vardi hastamiydi. Yoo hayir hasta degil.. ama baksana yüzü kizariyor ve sesi titriyor hafiften.. Gözleri ne kadar güzel.. Ben ne diyorum ya. O benim abim.. Allah Allah nerden abim oluyor.. elin oglu.. saçlari sariya yakin, neden yeni fark ediyorum.. ne oluyor bana.. biran mirildanir gibi oldu Hasan Elif onu duyar gibi olunca korktu acaba yüzüm kizarmismidir.. yok ya daha neler&#;
Yagmur yagiyor dedi hasan iki yildir üzerinde eskittigi lacivert ceketine düsen bir iki damla yagmur damlasini görüp. &#;istersen okulun saçaginda duralim&#; tamam olur dedi elif. Ve saçak altinda beklemeye basladilar servis arabasini. Çok geçmedi arabada geldi zaten. Elif ön tarafta diger kizlarin yanina geçti. Hasan da arabanin en arka tarafinda kendine bir yer buldu ve oturdu.
Araba anayoldan çikip köy yoluna girdigi zaman yagmur siddetini arttiriyordu. Sonbahar yagmurlari diye düsündü hasan basini cama dayamis disariya bakarken. Sonra gözleri elifin saçlarina gitti. Yüreginde yanip duran atesin sebebi bu saçlarmi diye sordu kendi kendisine. elifin uzun kumral saçlarina bakiyordu, ara sira basini arkadasina taraf çevirisini,gülüsünü hayal ediyordu belki binlerce kez gördügü halde. Onun gülüsünü aklina getirince tebessüm etti hafiften ve ayak parmak uçlarindan gövdesine kadar ve oradan vücudunun her yanini sarmalayan bir sicaklik hissetti bir anda. Biraz önce kendi haline anlam veremiyordu, simdi ise sanki bir seyler bulmus gibi rahatladi. Doyumsuz bir ferahlik hissetti ve dogrulup yeniden basini yasladi cama. Camlarin bugulandigini o an gördü ve elinin tersiyle camdaki buguyu sildi. Yolun kenarindan akan gelevere deresinin toprak rengine bürünmüs rengine bakti. Kendisini bildi bileli ilk kez bu kadar yükselmisti derenin suyu ve yagmur siddetini artirmaya devam ediyordu. Korkusuzca etrafina bakindi, her kez susmustu ve sileceklerin ve elinde bezle camlarin iç kismini silerken söylenip duran söförün sesinden baskada bir ses duyulmuyordu arabada. Araba o kadar yavas gitmek zorunda kalmistiki yürüyerek giden bir insan rahatlikla onu geçebilirdi. Sürekli çalisan silecekler bile camlari temizleyemiyordu artik. Söför arabayi durdurdu ve arkasina dönüp korkuyla kendisine bakmakta olan içerideki çocuklara seslenir gibi yapip kendi kendine söylendi. Biraz duralim havada açilir simdi. Disarida hiçbir sey görünmüyordu artik. Siklikla çakan simsekler kisa bir sürede olsa etrafi aydinlattiginda bardaktan bosanircasina yagan yagmurun siddeti daha iyi anlasiliyordu&#;.
On dakika kadar bir beklemenin ardindan yagmur siddetini biraz azaltinca söför arabayi çalistirip tekrar hareket ettirdi. Ve araba daha yüz metre ileriye gidemeden yüksekçe bir yamaçtan sel gibi asagiya inen toprakla birlikte çocuklarin çigliklari arasinda gelevere deresinin azgin sularina seafoodplus.info kokusu,yagan yagmur ve ölüm ve gelevere deresi&#;
Ölüm nedir.? Baska bir dünyanin kapilarini açan gizli bir anahtarmi? Insan ruhunun vücuttan çirpina çirpina çikisimi?. Yada ölüm, sonsuz yasamin kapili kapilar ardindaki yansimasimidir var olan hayata. . Yada olmadi ötelerde olan metafizik alemi bizim simdi dünyanin tozu topragi arasinda aldigimiz nefes kadar yalinmidir, gerçekmidir, soyutmudur mesela.
Nedir ölüm.? Tutku nedir.? Ask nedir? Karanlik bir hücrenin içinde uzaktan uzaga gelen acikli bir türküyü dinlerken geçmise dalip gitmekmidir ask. Tekrar tekrar dinlemekmidir o aski hatirlatan sarkilari ve o an kosmayi istemekmidir var olmayan bir yerde var olmadan ama esen rüzgari hissederek ama ellerine ayaklarina batan diken parçalarininin kesiklerini görerek kosmakmidir daglari daglar üstüne birakip sonra en yükseginin üstünden düse kalka ama inatla kosmayi istemekmidir yemyesil ve uçsuz bucaksiz vadilere. Kendini unutmakmidir ask. Yada kendini unutturmak canli cansiz varliklara. Varoldugunu yasadigini anlamak için aldigi her nefesin çetelesini tutmakmidir bugünde böyle geçti duygusuyla. Bilmekmidir,anlamakmidir bakmakmidir,görmekmidir ask. Gecenin karanliginda kafani yastik altina sikistirip aglamaya çalismak sonra içeriden gelen sesleri duymamak için kulaklarini tikamakmidir iyice. Ask nedir.? Ask sonsuzlugun sahibini hatirlayip onun izni ile onun bildirdigi gibi dualar okumakmidir sikilarak utanarak. Çocuklugunu düsünmek degil çocuk olmayi istemekmidir dünyanin türlü sikintisi kederi içinde bogusurken. Is çikisi kalabalik bir otobüste çevresinde olup biteni duyarsizca ama hissederek yorumlamaya çalismakmidir ask. Gülerken gülmekmidir ask aglarken aglamakmi. Yada kahkahalar atarken bir an da durup hüzne kapilmakmi sasirmakmi kendi mutluluguna.
Ask bir kadinin mimiklerinde buluvermekmi tanrisal gücün kendisini. Ask birine seni seviyorum diyememekmidir ,acilar içinde kendi kendini yiyip bitirirken&#;

O gün o kazada ölen çocuklarin isimleri belkide baskalari tarafindan unutulup gitmistir. Ayse,Hümeyra,Ali,Kazim, Ismail ve digerleri. Kazadan kurtulan sadece üç kisi vardir hasan,elif ve hamza. Hasan çakan bir simsegin aydinlattigi bir anda topragin kaydigini görmüs ve yerinden firladigi gibi elifin üzerine atlamisti onu korumak için. Araba suya yuvarlanirken birdenbire kapisi açilmis ve güçlü kuvvetli hasan elifi kucakladigi gibi kendisi ile birlikte suya atlamistir. Derenin kenarinda gördügü bir agaç köküne tutunarak kurtulmuslardir o gün. Hasan, korkuyla titreyen yüzünde açilmis derin bir kesikten akan kan yüzünü kaplamis elife bakiyordu. Kizcagiz hayatini kurtaran insana saskin gözlerle bakabiliyordu sadece. Hasan elifi gözlerine bakti. &#;Ne olursa olsun seni unutmayacak ve sevecegim. Eger buradan kurtulursak bana söz vermeni istiyorum. Yüzünde açilan yaranin aynisini sende açacaksin yüzümde hemde keskin bir biçakla. Çünkü ben sevdigimi seni koruyamadim&#; elif evet der gibi basini öne egdi ve oracikta bayildi.
Yarim saat sonra yardima gelen köylüler tarafindan kurtuldu ikiside.
Elifin yüzünde açilan yara onun güzelligini söndürmüstü artik. Ama hasanin elife olan sevdasi hiç bitmedi. Askerligini yaptiktan sonra evlendiler ve her seferinde hasanin hatirlatmalarina ragmen. Elif verdigi sözü bir türlü yerine getiremiyordu. Taki evliliklerinin ikinci yilinda hasan kanser hastaligina yakalanana kadar. Saçlari dökülmüs acilar içinde yasayan hasan ölümü hissetmis gibiydi o gün. Ve gelevere deresi elifin çigliklari içinde hasanin yüzünün kesilmesine sahitlik yapiyordu ve akintisinin degdigi her tastan ninni sesi gibi bir türkü duyuyordu sadece duyabilenler. Koyverdin gittin beni oy.. yüzünden silinmesin biçagimin yarasi

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir