Cinsel bölgede (genital) ortaya çıkan siğil cilt rengindeki küçük kabartılardır. Görüntü olarak genellikle karnabahar şeklindedir. Hem erkek, hem de kadınlarda görülebilmesine karşın sıklıkla kadınlarda ortaya çıkmaktadır. Kadınlarda vajina girişi, vajina dudakları ve anüste; erkeklerde ise sıklıkla peniste ortaya çıkar.
Genital siğillerin nedeni HPV (insan papilloma virüsü) adı verilen bir virüstür. HPV virüsü cinsel yolla bulaşır ve ’den fazla tipi bulunur. Kadın ve erkekte siğil nedeni olan HPV tipleri genellikle tehlikeli değildir ve daha çok HPV 6 ve HPV 11’e bağlı olarak ortaya çıkar. Ancak diğer HPV tiplerinden bazılarına bağlı olarak kadınlarda rahim ağzı kanseri gelişebilir. Rahim ağzı kanseri ile ilişkili olan HPV tipleri ise daha çok HPV 16 ve HPV 18’dir.
Siğillerin nedeni olan HPV virüsü ciltten cilde direkt temas ile bulaşır. Dolayısı ile en sık olarak cinsel ilişki ile bulaşma gerçekleşir. Bununla birlikte oral veya anal seks ya da cinsel bölgeye ellenmesi ile de bulaşma gerçekleşebilir. Ancak HPV virüsü sadece insandan insana bulaşan bir virüs olduğundan, hayvanlardan veya eşyalardan (örn. tuvalet, banyo, havlu, yatak çarşafı, iç çamaşırı vb.) geçme şansı yoktur.
HPV virüsünün bulaşmasından hafalar veya aylar sonra siğiller ortaya çıkabilir. Bu nedenle virüsün ne zaman bulaştığını belirlemek genellikle mümkün değildir.
Cinsel bölgede ortaya çıkan siğiller çoğunlukla herhangi bir şikayete neden olmaz. Ancak bazı kadınlarda yanma, kaşıntı ve hassasiyet gözlenebilir.
Siğillerin görüntüsü oldukça tipik olduğundan, sıklıkla tanı muayene ile konmaktadır. Ancak teşhis şüpheli ise nadiren biyopsi alınabilir.
Tedavi genel olarak 2 başlık altında toplanır:
Ancak her tedavi sonrasında siğillerin tekrar ortaya çıkması mümkündür. Bunun nedeni tedavi sonrasında HPV’nin tam olarak cinsel bölgeden uzaklaştırılamamasıdır. Normal görünümlü cilt hücrelerine de HPV virüsü bulaşmış olabilir ve genel olarak tedavi ile HPV’den kurtulmak mümkün değildir. Bununla birlikte, kişinin kendi bağışıklık sistemi HPV virüsünü ortalama 2 yıl içinde yenecek ve vücuttan atacaktır.
Siğillerin, özellikle şikayete neden olmuyorsa tedavi edilmesi gerekmeyebilir. Eğer tedavi uygulanacak ise tedavi şekli siğillerin yaygınlığına, bulunduğu bölgeye veya doktorunuzun tercihine göre değişebilir.
İlaç tedavisi– Bu amaçla çeşitli kremler veya solüsyonlar kullanılabilir:
Cerrahi tedavi uygulama şartları:
Cerrahi tedavi tipleri:
Siğiller tedavi edilse bile unutulmamalıdır ki, HPV virüsü hala vücutta bulunmaktadır ve siğillerin tekrarlama olasılığı her zaman vardır. Cinsel bölgede siğil tekrarlaması en sık tedaviyi takip eden ilk 6 ay içinde olmaktadır. Bu nedenle, ister ilaç, ister cerrahi tedavi yapılmış olsun, sizden tedaviyi takip eden birkaç ay içinde kontrole gelmeniz istenebilir.
Genital siğil gelişmesini önlemek mümkün mü?
Evet
Günümüzde siğil gelişimini engellemek amacıyla geliştirilmiş aşılar bulunmaktadır. Ancak bu aşılar siğil gelişimini önlemek için HPV virüsünün bulaşmasından önce yapılmalıdır. HPV bulaştıktan sonra yapılacak aşıların etkisi olmayacaktır. Rahim ağzı kanseri ile birlikte cinsel bölgede siğil gelişmesini de önleyen 2 aşı vardır:
Belirgin siğil varlığında cinsel ilişkiden kaçınmak bulaşmayı önleyebilir. Ancak HPV görünürde siğil olmaksızın da bulaşabildiğinden tam anlamıyla güvenlik söz konusu değildir. Ayrıca prezervatif kullanmak da HPV ve siğillere karşı tam anlamıyla koruma sağlamamaktadır. Çünkü prezervatif ile kaplı olmayan bölgelerin de teması ile HPV bulaşabilmektedir.
Rahim ağzında HPV bulunup bulunmadığını gösteren test olmakla birlikte, dış cinsel organlarda HPV varlığını gösteren herhangi bir test yoktur. Çünkü dış cinsel organlara bulaşan HPV ile rahim ağzına bulaşan HPV tipleri birbirinden farklıdır.
Genital herpes (cinsel organların herpes virus enfeksiyonu), “herpes simpleks” adı verilen virüs ile oluşan ve sık gözlenen cinsel yolla bulaşan bir hastalıktır. Sık gözlenmekle birlikte birçok kişide hastalığa ait belirti veya bulgu olmadığından, enfeksiyonu aldıklarının farkında değildir.
Enfeksiyonun alınmasını takiben, özellikle dış cinsel organlarda tekrarlayan yaralar ortaya çıkabilir. Her ne kadar virüs alındıktan sonra uzun yıllar boyunca vücutta kalsa da, hastalığın tekrar etmesi zaman içinde azalmaktadır.
Herpes, cinsel yolla bulaşan bir hastalıktır ve görünür herhangi bir yara veya belirtili olmaksızın da bulaş olabilmektedir. Bu nedenle prezervatif kullanılması gibi önlemler hastalığın cinsel ilişki sırasında bulaşmasını önleyecektir.
Genital herpes, genellikle herpes virüs tip 2 ile oluşur. Daha az oranda herpes virüsün ağız ve dudaklarda “uçuk” nedeni olan tipi olan tip 1 ile de genital herpes gelişebilir.
Herpes virüsü cinsel ilişki ile bulaşır. Daha az oranda, ağız veya dudaklarda uçuk varsa oral seks sırasında tip 1 herpes virüsü cinsel organlara bulaşabilir. Görünürde herhangi bir yara veya belirti olmasa da, bulaşma olabilmektedir. Ancak görünür bir yara varlığında bulaşma ihtimali daha yüksektir.
Herpes enfeksiyonunun cinsel ilişki dışında bulaşma olasılığı yoktur (örn. tuvalet oturağı, havlu, yatak çarşafı, mutfak eşyaları vb.). Ayrıca erkekten kadına bulaşma olasılığı, kadından erkeğe bulaşma olasılığından yüksektir.
Eğer eşlerden biri herpes virüsü taşıyor, diğeri henüz enfeksiyonu almamış ise prezervatif kullanmak bulaşmayı önleyecektir.
Şikayet ve belirtiler ilk kez ortaya çıktığında ve tekrarladığında birbirinden farklı olabilir. Ancak enfeksiyonu alan birçok kişide herhangi bir belirti veya bulgu olmayacaktır.
Enfeksiyona ait belirtiler ilk kez ortaya çıktığında genellikle daha şiddetli seyreder ve kadınlarda erkeklere oranla daha şiddetlidir. İlk belirtiler genellikle hastalığın bulaşmasından birkaç hafta sonra ortaya çıkar ve hafta içinde iyileşir. Enfeksiyonun erken döneminde ilk belirti genellikle dış cinsel organlarda beliren kabarcıklardır. Ancak bu kabarcıklar vajina içinde, anüste, uylukta ve kalçada da olabilir. Ardından bu kabarcıklar açılarak ağrılı yaralar haline dönüşür. İlk kabarcık ve yaraların ortaya çıkmasından sonraki hafta içinde yenileri de belirebilir.
Yaralarla beraber kasıklarda hassas lenf düğümleri (bezeler) belirebilir. Ayrıca ateş, eklem ağrısı, baş ağrısı ve idrar yaparken yanma gibi grip benzeri şikayetler de oluşabilir. Nadiren bulantı ve kusma ile idrar ve büyük abdest yapmada güçlük gözlenebilir.
Herpes virüsü ilk enfeksiyonu yaptıktan sonra, omurilikte sinir köklerine yerleşir ve sessiz bir şekilde uzun bir süre burada kalır. Bu dönemde kişide herhangi bir hastalık belirtisi olmaz.
Eğer virüs sessiz bir şekilde bulunduğu sinir kökünden tekrar cilde gelirse, hastalık tekrar eder ve yeniden kabarcıklar ve ağrılı yaralar oluşur. Ancak hastalığın tekrarlarında ortaya çıkan şikayetler ilk hastalık dönemindeki kadar şiddetli değildir. Yaralar ilk atakta ortaya çıktığı yerde veya farklı alanlarda gözlenebilir; hatta cinsel temasın olmadığı alanlarda dahi gözlenebilir.
Ataklar arasında geçen süre zamanla daha da artar ve hastalığın her tekrarında şikayetler daha da hafifler. Bazen ilk enfeksiyondan yıllar sonra hastalık tekrar edebilir. Hastalığın tekrarlarında yaralar çıkmadan önce çeşitli belirtiler ve grip benzeri şikayetler ortaya çıkabilir. Bu belirtiler arasında ciltte kaşıntı ve karıncalanma, kalça ve bacaklarda ağrı sayılabilir.
Enfeksiyonun tekrar etmesine neden olan durumlar arasında:
Enfeksiyonun, ilk belirtiler ortaya çıkmadan birkaç hafta önce yapılan cinsel ilişki sırasında bulaşma olasılığı daha fazla olsa da, ilk belirtilerin ortaya çıkmasından yıllar önce hastalığın bulaşmış olma ihtimali de vardır. Yani esasen enfeksiyon çok daha önce bulaşmış ve hiçbir bulgu vermemiş olabilir. Ancak aylar veya yıllar sonra hastalığa ait ilk belirtiler ortaya çıkmış olabilir. Bu nedenle enfeksiyonun tam olarak ne zaman bulaştığını tam olarak belirlemek mümkün değildir. Kişinin birden fazla cinsel partneri olması durumunda, mevcut partner hastalığın kaynağı olmayabilir.
Genital herpes enfeksiyonu tanısı kişinin şikayetleri, muayenesi ve diğer testlerin birlikte değerlendirilmesi ile yapılmaktadır.
Herpes enfeksiyonunda uygulanan tanısal testler:
Gebelik döneminde herpes enfeksiyonunun tekrarlaması sık gözlenen bir durumdur. Hamile kalmadan önce virüsü almış ve gebelik sırasında herhangi bir şikayet veya belirtisi olmayan bir kadının bebeğine virüsü geçirme olasılığı oldukça düşüktür. Bununla birlikte, doğuma yakın dönemde anne adayında cinsel organlarda yaralar ilk kez çıkacak olursa, doğum esnasında bunu bebeğine geçirme olasılığı oldukça yüksektir. Herpes enfeksiyonunun bebeğe bulaşması son derece tehlikeli sonuçlar doğuracağından, doğumda aktif kabarcık veya yaraları olan hamilelerin doğumu sezaryen ile yapmaları daha doğru bir yaklaşım olacaktır.
Herpes enfeksiyonunun bebeğe bulaşma olasılığı gebelik sırasında birden çok kez tekrarlayan atakları olan hamilelerde daha fazadır. Bu nedenle virüslere yönelik ilaçların kullanılması ile yeni atakların önlenmesi önerilmektedir. Ayrıca tüm gebelik boyunca, cinsel ilişkilerde prezervatif kullanılması önerilir.
Herpes virüsü için sıklıkla kullanılan 3 ilaç bulunmaktadır:
Her üç ilaç da ağız yolu ile alınır ve tedavi gün sürer. Belirtiler başladıktan sonraki 3 gün içinde tedaviye başlanırsa daha etkilidir. Bu nedenle tekrarlayan atakları olan hastalara evlerinde olası bir atak sırasında kullanmak üzere ilaç bulundurmaları önerilebilir.
Her gün ilaç alınarak hem hastalığın tekrar etmesi veya atakların sıklığı azaltılabilir ya da herpes virüsünün bulaşması engellenebilir. Baskılayıcı tedavi daha çok yılda 6 veya daha fazla sayıda tekrarlayan atakları olan hastalar için uygundur. Ancak baskılayıcı tedavi için ne kadar süre ile ilaç alınması gerektiği bilinmemektedir. Bazı doktorlar belirli aralıklarla (birkaç yılda bir) ilacın kesilmesini ve yeni bir atak olup olmadığının kontrol edilmesini önermektedir. Eğer ilaç kesildikten sonra yeniden hastalık tekrar ederse, ilaca yeniden başlamak gerekecektir.
Yaraların olduğu dönemde soğuk su dolu bir kaba oturmak ağrıyı dindirecektir. Ayrıca ağrı kesiciler de kullanılabilir. Sabun veya köpüklü banyo ürünlerini kullanmak uygun değildir. Yaralar için herhangi bir krem veya solüsyon kullanmak da önerilmez.
Nadiren atakları olan ve şikayetlerin hafif seyrettiği hastalarda tedavi yapılması gerekmeyebilir. Özellikle cinsel olarak aktif olmayan bireylerin de tedavi alması gerekmeyebilir.
Genital herpes enfeksiyonu teşhisi hastalarda utanma, korku ve stres duygularına neden olabilir. Böyle hissetmek oldukça normaldir ancak unutulmamalıdır ki, genital herpes tedavisi olan bir durumdur. Eğitim hem hastanın kendini, hem de eşini koruması açısından önemlidir.
Eğer herpes virüs enfeksiyonu geçirmiş iseniz, eşiniz ile bu durumu ilk cinsel ilişki öncesinde paylaşın. Ayrıca bazı önlemlerin alınması enfeksiyonun bulaşma olasılığını azaltacaktır:
Etiketler: hpvhpv aşısıkriyoterapilazerpodofilinsiğil
İnsan papilloma virüsleri (HPV) kadın ve erkekte değişik şekillerde enfeksiyona neden olabilen ve temel olarak cinsel yolla bulaşan mikroorganizmalardır. HPVnin e yakın tipi vardır. Bunların bazıları sadece üreme sisteminde enfeksiyona neden olurlar ve bunlara genital HPV adı verilir.
Genital HPVler uzun dönemde kansere dönüşme potansiyeli taşıyan hastalıklara yol açma riskleri açısından üç gruba ayrılırlar. Düşük riskli grup temel olarak HPV tip 6 ve 11dir ve genital siğillerin hemen hepsinden bu iki tür sorumludur. Tip 16 ve 18 ise yüksek riskli gruba örnektir ve rahim ağzı kanseri olgularının neredeyse tamamına yakınında bulunurlar. PAP smearda ortaya çıkan değişimlerin altında yatan genelde yüksek ve orta riskli HPV türleridir.
Genital siğillerin bulaşması
Genital siğiller, yani bir başka değişle HPV cinsel ilişki ile bulaşır ve en sık 20li yaşlardaki genç kadın ve erkeklerde görülür. Enfeksiyona neden olan virus derinin ya da mukozanın aktif üreyen hücre tabakasını etkiler. Cinsel ilişki sırasında oluşan mikroskopik sıyrıklar virüslerin bu tabakaları içine girmesine olanak sağlar. Bulaşan virüs uzun süre sessiz kalabileceği gibi çok kısa bir süre içinde de bulgu verebilir.
Cinsel yolla bulaşan bir hastalık olduğu için genital HPV ve siğil bulaşmasında cinsel davranış en önemli risk faktörüdür. Cinsel yaşantının erken yaşta başlaması, çok sayıda partner, partnerin çok sayıda partneri olması temel risk faktörleridir. Daha önceden cinsel yolla bulaşan hastalık öyküsü olması da anlamlı bir risk faktörüdür.
Genital siğillerin tedavisinde tedavi seçenekleri
Cinsel yolla bulaşan hastalıkların tedavisinde temel amaçlar enfeksiyonun ve ona neden olan mikrobik ajanın ortadan kaldırılması, şikayete neden olan bulguların giderilmesi, uzun dönem etkilerinin engellenmesi ve bulaşmanın durdurulmasıdır. Oysa HPV söz konusu olduğunda bu amaçların tümüne birden ulaşabilmek olanaksızdır. Çünkü birkez vücuda giren HPV büyük olasılıkla ömür boyu o insanla birlikte kalır.
HPV ve genital siğil tedavisinde birçok değişik yöntem denenmiştir. Günümüzde en çok uygulanan yöntem siğillerin yakılması, dondurulması ya da cerrahi olarak çıkartılmasıdır. Ancak bu yöntemler hem kısmen ağrılı hem de tekrarlama oranı yüksektir. Bu oran zaman zaman %90lara kadar çıkabilir. Hastalığın bu tekrarlayıcı özelliği kişide ciddi psikolojik sorunlara neden olabilir. Bunlar dışında hücre bölünmesini etkileyen ajanlar, antiviral ajanlar ve kimyasal yıkıma neden olan ajanlar gibi ilaçlar da tedavide kullanılmaktadır. Bu tedavi seçeneklerinin hiçbirinin diğerine belirgin bir üstünlüğü gösterilememiştir. İlaçlar ile yakma, dondurma ya da cerrahi çıkartılma karşılaştırıldığında ilaçların dezavantajları daha fazladır. Hem uygulanmaları zor ve zahmetlidir hem de istenmeyen etki oraya çıkma olasılığı yüksektir.
Yeni bir tedavi seçeneği: Bağışıklık sistemini uyaran krem
Son zamanlarda giderek popülerite kazanan yeni bir tedavi alternatifi de bağışıklık sistemini uyaran bir kremdir. Hastaların kendisi tarafından belirli aralıklarla uygulanan bu krem bağışıklık sistemi düzenleyiciler olarak adlandırılan bir ilaç sınıfına dahildir. Ancak bu kremin insanlarda dış genital bölgede görülen siğillerin ortadan kaldırılmasında gösterdiği etkinin mekanizması tam olarak bilinmemektedir. İlacın bağışıklık sisteminde bazı maddelerin üretimini arttırarak virüslerin neden olduğu lezyonları gerilettiği düşünülmektedir.
Siğillerin hepsi kayboluncaya kadar ya da en fazla 16 hafta uygulanan bu tedavi sonucu genital siğil olan kadınların %72sinde tedavi sağlanmaktadır. Erkekler ile kıyaslandığında ilacın etkinliği kadınlarda daha fazladır.
Uzun süredir var olan ve büyük siğillerin varlığında tedavinin başarısı düşmektedir.
Yan etkileri
En sık görülen yan etki kremin uygulandığı alanda kızarıklık, yanma ve kaşıntıdır. Hastaların %67sinde kızarıklık görülürken, %32sinde kaşıntı, %26sında ise yanma ortaya çıkmıştır. Bunların yanısıra krem uygulanan bölgede şişlik, kabuklanma, sertleşme ve hatta yara ortaya çıkabilir.
Krem ile tedavi sonrası 3 aylık dönemde siğillerin tekrarlama oranı %11 civarındadır. Ancak tekrarlaması durumunda yeniden krem kullanımı ile ilgili araştırma olmadığında böyle bir durumda yeniden kullanılması önerilmez. Benzer şekilde vajina içindeki siğillerde kullanılması da önerilmemektedir.
Konu ile ilgili hekimlerin önerisi ile hastalar tarafından yurtdışından getirtilrek kullanılan bu krem artık ülkemizde de satılmaya başlanmıştır. Kullanımı kolay ve etkinliği nispeten yüksek olan bu yeni tedavi şekli özellikle küçük ve az sayıda siğili olan belirli bazı hastaları yakma ya da dondurma tedavisinden kurtaracak bir yöntem gibi görünmektedir.
Vajinal enfeksiyon bakteriler, mantarlar, parazitler ve virüsler gibi bazı mikroorganizmalar tarafından vajenin içinde ve etrafında (vulva) gelişen enfeksiyonlardır. Bu mikroorganizmalar lacatbasillus gibi normalde sağlıklı vajende olması gereken mikroorganizmalarla bereber çok az miktarda olabilir. Ancak vajinal duş, antibiyotik, tampon kullanımı ve gebelik gibi çeşitli etkiler nedeniyle yararlı mikroorganizmaların azalması ile enfeksiyon yapan şeyler çoğalabilir. Böylece vajinal enfeksiyon ve sonucunda kötü koku, yanma, kaşıntı gibi şikayetler başlar. Bazen de yanma kaşıntı gibi şikayetler enfeksiyon nedeniyle olmayıp alerji ve tahriş nedeniyle de olabilir.
Diğer vajinal enfeksiyonlar cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar olup korunmasız ve çoklu ilişkilerde sık rastlanır.
Enfeksiyonun cinsine göre oluşan şikayetler:
Bu şikayetlerden biri ya da birkaçı aynı anda olabilir. Herhangi bir enfeksiyon olmadan da kaşıntı olabilir. Normal sağlıklı vajenden de salgı gelir. Bu salgı ovulasyon veya kanama öncesi gibi adet dönemi boyunca, gebelikte doğum kontrol hapı kullanma gibi farklı durumlarda farklılık gösterir. Ancak sebebi açıklanamayan anormal akıntı enfeksiyon belirtisi olarak kabul edilmelidir.
Bazen enfeksiyonun tanısı şikayet ve bulguların iyi tarif edilmesi ile konulabilir. Genital muayene ve şikayetler ile kötü koku, kaşıntı ve yanma nedeni olan enfeksiyonun büyük ölçüde tanısı konur. Çok nadiren tetkik ve biyopsiye ihtiyaç duyulur.
Şikayetler dinlendikten sonra öncelikle vulva bölgesi muayene edilir. Bu bölgedeki, kızarıklık, akıntı, renk değişikliği, yara ve diğer anormallikler gözlendikten sonra spekulum ile vajen içi ve rahim ağzı incelenir. Tanıda şüphe varsa smear ve akıntıdan mikroskobik inceleme için örnek alınır.
Ayrıca gebelik şüphesi ve idrar ile ilgili şikayet varsa bunlarla ilgili testler de istenir.
Sık görülen vajinal enfeksiyonlara bakacak olursak:
Vajinitin tıbbi hikaye ve muayene ile çok büyük olasılıkla tanısı konur. Şüpheli durumlarda akıntının mikroskobik incelemesi ve nadiren de kan testi ve biyopsi kesin tanı konulmasında yardımcı olur.
Vajinitin tedavisinde başarılı olabilmek için doğru tanı koymak önemlidir. Farklı enfeksiyonlarda şikayet ve bulgular benzerlik gösterdiği için tanı koymak zor olabilir.
Tedavide bütün vajinitler yönelik değil kesin tanısı konan vajinite göre planlama yapılmalı. Eksik ve yanlış tedavi vajinitin kronik hale gelmesine ve sonrasında tedavinin zor olmasına neden olur.
Enfeksiyon nedeniyle olmayan vajinitler iyi değerlendirilip tedavisi yapılmalı. Hormonal değişiklik nedeniyle olan enfeksiyona antibiyotik vermek durumu daha da ağırlaştırır.
Vajinal enfeksiyondan korunmak için öncelikli olarak yapılması gerekenleri sıralarsak:
Tedavi süresi vajinitin nedenine bağlı. Yaklaşık olarak kandida 3 gün, trikomonas gibi antibiyotik tedavisi alınırsa 7 gün, genital herpes 21 gün, kondilom birkaç ay sürebilir.
Yoğurt ve prebiyotikler vajendeki yararlı mikroorganizma olan laktobasilusların çoğalmasına yardımcı olduğu için mantar enfeksiyonlarını azaltabilir. Ancak kesin çözüm değildir.
Kesinlikle hayır. Vajinal duş vajen PH’ını arttırdığı için laktobasilusların azalmasına bunun sonucunda enfeksiyon artmasına neden olur.
Adetin farklı dönemle farklılık göstererek bir miktar akıntının olması normal. Normal akıntı hafif bulanık, iritasyon yapmayan, çok az kokusu olan, sulu kıvamda bir akıntıdır. Ovulasyon zamanı ve adete yakın dönemde akıntıda değişiklikler olabilir.
Cinsel yolla bulaşan HPV, HSV, trikomonas bulaşıcıdır. Bakteriyel vajinozis, kandidiazis, atrofik vajinit ise bulaşıcı değildir.
Vajinit olduktan sonra kendiliğinden geçmesini beklemek çok yanlış. Uzun süre beklenirse tedavisi oldukça zorlaşır.
Bütün kadınların vajen sağlığına dikkat etmeleri gerekir. Vajinit tedavisi sağlıklı vajen elde etmekten daha zor ve zahmetlidir. Yaşa bağımlı olmakla beraber vajen asidik bir ortamdır. İçinde barındırdığı yararlı mikroorganizmalar enfeksiyon yapan mikroorganizmaların çoğalmasına engel olur. Sağlıklı vajen için dikkat edilmesi gereken kurallar:
Etiketler:gebelik şüphesigenital enfeksiyonlarGenital siğillergonerehenital herpeshpvhpv virüsüidrar yolu enfeksiyonuklamidyamantarpelvik enfeksiyonsmear testi
Kurumsal Fatura
Satıcı : Çare Burada
Koleksiyona Ekle
Tahmini Kargoya Teslim: 8 gün içinde
64 favori
ÜRÜNÜN TÜM ÖZELLİKLERİ
Henüz Yorum Yazılmamış.