Glikojen, polisakkarit grubunda yer alan bir karbonhidrattır. Glikojen moleküllerinin her biri, birbirlerine bağlı olan yüzlerce glikoz molekülünden oluşur. Bir nevi glikozun külçesi olan glikojen, enzimler tarafından çok hızlı bir şekilde parçalanabilmektedir. Bitkiler, mantarlar ve hayvanlar glikojen ile enerji depolamaktadırlar. Hayvanlarda fazla üretilen glikoz depolandığı anda glikojene dönüşür.
Suda az çözülen glikojen, iyotla birlikte kahverengi ve kırmızı bir renk alır. Vücut içinde kas ve karaciğer hücrelerinde depolanır. Bakteri ve mantarlarda da aynı şekilde glikoz glikojen olarak depolanmaktadır.
Glikojen vücudumuzun enerji depolarından biridir. Kaslarda ve karaciğerde birikmesinden dolayı ihtiyaç duyulduğu an vücut bu glikojeni yakıt niyetine kullanarak enerji üretir.
Glikojen, Fransızca “glycogène” kelimesinden gelmektedir. Bu tanımın anlamı; “karaciğerde glikoz deposu görevi gören kimyasal madde” sözcüğünden bir alıntıdır.
Besinler aracılığı ile alınan glikozun çeşitli yollarla glikojen olarak hücrelerde depolanır. Glikojen polimerleri, glikoz moleküllerinin bir araya gelmesi ile oluşur. Hayvanlarda bu form glikojen ismini alırken, bitkilerde ise nişasta adını alır.
Kanda ortalama olarak 4 gram glikoz bulunmaktadır. Bu seviye azalmaya başladığı zaman insülin direnci de düşer. Bu genellikle egzersiz sırasında olur. Seviye yükseldiğinde ise fazla olan glikoz depolanır ve azalması durumunda kullanılarak kan şekeri dengelenmiş olur.
Kan şekeri yükseldiğinde insülin glikozun karaciğer hücrelerine alınmasını sağlar. Glikojen sentezlendiğinde ve karaciğerde depolandığında, karaciğer ağırlığının %10’unu oluşturur.
İnsan vücudu enerjiye ihtiyaç duyduğu her an depolanan glikojenden yararlanır. Besin yolu ile alınan glikoz karaciğerde depolanır. Vücut her ihtiyaç duyduğunda bu depolardan glikojen kullanılır.
Vücudun ne kadar glikojen depoladığı ile alakalı olarak, ne sıklıkla tüketildi de yararlanma seviyesini belirleyebilir. Yoğun egzersiz sonraları ve düşük karbonhidratlı diyetlerde vücutta fazladan depolanan glikojen kan şekerini dengelemek için kullanılır. Depolanan glikojenin serbest bırakılmasının nedenleri arasında stres kaynaklı, sindirim süreçlerini kolaylaştırmak ve kan şekerinin düşmesi gösterilebilir.
Fiziksel aktivitelerin yoğun olarak yapıldığı egzersizlerde kaslara enerji gerekmektedir. Glikojen azaldığında vücut ATP kullandığı için ATP üretiminde azalma olur. Kaslarda azalan glikojen, kasılma işlevini arttırır. Bunun sonucunda kas yeteri kadar uyarılamayacağı için kasların kasılması için gerekli olan enerji üretilemez ve spor performansı düşer.
Sporcu sağlığı ve beslenmesi ile ilgili yapılan çalışmalarda en uygun performansın gerçekleştirilmesi için glikojen deposunun dolu olması gerekmektedir.
Sporcular glikojeni performanslarını iyileştirmek için kullanır. Glikojen depolarının kapasitesini arttırmak için yüksek kapasiteli antrenmanlardan evvel karbonhidrat ağırlıklı besinlere yönelebilirler. Dayanıklılık sporu yapanlar için antrenman sırasında yüksek glisemik indeksi olan karbonhidratlara yönelebilirler. Karbonhidrat, kaslara gerekli olan glikozu sağlamaya yardımcı olur.
Enerji kaynağına ihtiyaç duyduğunuzda, vücudunuz glikojeni glikoza çevirir. Bu, herhangi bir şey yiyemediğiniz durumlarda olur. Örneğin saat bir şey yememek veya oruç tutmak kan şekerinizin düşmesine neden olabilir.
Glikojeni tüketmek ve vücudun su ağırlığını azaltmak kilo kaybına neden olabilir. Bu tip bir diyette en iyi seçenekler meyveler, tahıllar, nişasta bazlı sebzeler, baklagiller gibi işlenmiş karbonhidrat kaynaklarıdır.
Karbonhidrat tüketiminde günlük miktarı tüketmek yeteri kadar glikojen depolamanıza yardımcı olur.
Karaciğer hücrelerinde karbonhidrat olmayan maddelerden glikoz oluşumunu arttıran ve hücrelerdeki glikojen yıkımını sağlayan hormon glukagondur. Glukagon hormonunu pankreastaki Langhers adacıkları salgılamaktadır.
Glukagon hormonu aynı zamanda glikojen yıkımı da sağlamaktadır.
Spor sırasında kas yapısı enerji ile kendini onarabilir ve yeniler. Böylece yaptığınız spordan çok daha fazla verim alabilirsiniz. Kaslar, spor sırasında glikojen depolarını kullanır ve buradan enerji alır.
Glikojen genellikle kas hücreleri ve karaciğerde depolanmaktadır.
Glikojen riskleri ve yan etkileri şunlardır:
Glikojen sentezi, kandaki glikoz moleküllerini hücre içine alınması işlemidir. Glikoz molekülü, glikozfosfata çevrilir. Glikoz ve glikozfosfat krebs döngüsüne doğrudan hücre tarafından ATP veya depo edilebilecek olan glikojene dönüşür.
Glikojen salgılanması sırasında glikojen sentaz inaktif duruma getirilerek glikojen sentezi durdurulur. Glikojen yıkımı böyle başlamış olur. Bu yıkım sonucu oluşan glukoz karaciğerden kana geçerek kan şekerini arttırır ve normal seviyelere getirir.
Glikojen deposu, karbonhidrat alımı ile vücuda giren glikozu insülin hormonu yardımı ile hücrelere taşır. Depolanan glikojen, vücudun enerjiye ihtiyacı olduğu zamanlarda kullanılabilir.
Karaciğerde glikojenin glikoza metabolizma edilememesi üzerine ortaya çıkan kalıtsal hastalıktır. Kan şekerindeki düşüklük, gelişim yavaşlığı, kontrolsüz kas kasılmaları, ağız yaraları gibi belirtileri bulunmaktadır. Bu hastalığın pek çok alt türü mevcuttur. En sık rastlanılan türü Tip 1’dir.
Glikojen depo hastalığının tedavisi henüz bulunamamıştır. Gen terapi tedavisi halen deney aşamasındadır. Hasta bu süreçte çeşitli ilaçlarla yaşamın sürdürebilir. Bazı tipteki türleri için günlük yaşam daha kolayken ağır hastalarda aynı değildir. Uygulanan tedaviler genellikle beslenme yöntemleri ile alakalıdır.
Hastalığın Tip 1’i beyaz insanlarda ’de 1 görülürken, Yahudilerde ise ’inde 1 görülmektedir.
Glikoz molekülleri içinde bulunan glikojen, doğal olarak glikoz içeren besinlerde bulunur. Bu besinler genel olarak şunlardır:
Muz hem yıkılan kaslarınızı onarır hem de glikojen depolarının tekrar doldurulmasına yardımcı olur.
Yulaf ezmesi, glikoz ve früktoz gibi tek şekerli molekülleri içerir. Yulaf ezmesi aracılığı ile vücuda alınan glikoz, glikojene dönüşür.
Glikojen sentezi, glikoz moleküllerinin hücre içine alınması ile gerçekleşmektedir. Bir nevi glikoz külçesi dendiği için glikozdan sentezlendiği doğru bir bilgidir.
Glikojen suda nişastadan da daha fazla çözülür.
Glikojen sindirimden daha çok enzim ve parçalanmaya uğrar. Nişastadan farklı olarak gösterilen bu özellikle insan vücudunda depolanarak daha sonra enerji vermesi amacı ile vücut tarafından kullanılır.
Glikojenin formülü şudur: (C6H10O5)n
Kas ve karaciğer glikojeninin kan ve kas dokusuna glikoz salgılamak üzere kısmen yıkılmasına glikojenoliz denmektedir. Bu yıkımdaki anahtar enzimlerin başında da glikojen fosforilaz gelmektedir. Glikojen fosforilaz homodimerik bir yapıdadır.
Hidroliz işleminde hidrojen ve oksijen elementleri birbirinden ayrılır. Glikojen hidrolizinde kas hücrelerinde enerji için toplanan glikojen pirüvik yağ asidi molekülüne dönüşür. Hazmedilen karbonhidratlar ve bazı proteinler bu yolla glikojene dönüşebilir.
Glikojenler hayvansal depo polisakkartileridir. Hayvanlarda enerji için depo edilirken bazı bitkiler ve mantarlarda da bitkisel bir karbonhidrat olarak bulunabilir. Bundan dolayı bu sorunun doğru cevabı hem hayvansal hem de bitkiseldir.
Glikojen depolayan canlılar şunlardır:
Bazı bakteriler hücre içerisinde glikojen gibi besinler için depo granülleri oluşturabilirler. Bakteriler daha sonra kullanmak için bu depoları kullanabilir.
Glikojen ve nişasta arasındaki farklar şunlardır:
Glikojen, glikozun depolanmış halidir. Bundan dolayı doğrudan şeker tanımı yapmak yanlıştır.
Glikojen bir polisakkarittir. Bundan dolayı karbonhidrat sınıflandırmasına girer.
Glikozun glikojene dönüşme hızını glikojen sentezinin enzimi belirler. Bu enzim insüline bağlı olarak çalışmaktadır. Etkinlik gösterebilmesi için az 4 glikoz molekülünün birleşmesi gerekir.
İnsan vücudunda glikojenini depolandığı yerlerden biri çizgili kaslardır. Çizgili kaslarda ortalama olarak gram glikojen birikmektedir. Dinlenme zamanlarında karbonhidrat tüketimi insülin yardımı ile pankreastan salınır. Kas hücrelerinde içeri gömülü olan insülin reseptörlerine bağlanmıştır. Bu olay sırasında Glut-4 glikoz taşıyıcıları, kas hücresinin içinden kas hücresinin zarına doğru hareketlenir. Kas hücresine giren glikoz yavaşça glikojene dahil olur. Böylece kaslardaki glikojen miktarı artmış olur.
Depolanan glikojen kullanılmazsa yağa dönüşür. Yağın enerjiye çevrilmesi ile glikojenin enerjiye çevrilmesi arasında büyük bir zaman farkı vardır. Karbonhidrat tüketiminden sonra mutlaka hareket edilip enerji sağlanması gerekir.
Vücuttaki aşırı glikojen suya ve yağa dönüşür. Su vücuttan atılsa da yağın yakılması kolay olmayabilir.
Karaciğer ve kasta glikozun glikojene sentezlenmesine glikogenez denmektedir.
Glikojenin sentezlenmesi kas içerisinde de olabileceği için kasta da glikogenez olur.
Açlık başladığında vücudun enerji için kullandığı ilk şey glikojendir. Bir şey yenmemesi durumunda yaklaşık 24 saatte glikojen tükenir. Bundan dolayı bir gecede glikojen deposunun boşalması daha çok fazla enerji sarf etmeye bağlı olarak değişebilir.
Glikojen tüketimi sonlandığında vücudun insüline olan direnci düşer. Kontr-insüliner sistem devreye girer ve kan glikozunu arttırmak için karaciğer ve böbrek uyarılır. Glikojen depolarının boşalması durumunda çevresel dokulara ait olan proteinler yıkılır.
Glikojen depolarını tüketmenin en hızlı yolu egzersiz yapmaktır. Temposu yüksek olan bir egzersiz sonrasında glikojen depolarınız da hızla tükenir.
Karaciğerdeki glikojen, vücudun enerjiye ihtiyacı olduğu durumlarda polisakkarit yakımı sonrasında tüketilmiş olur. Eğer vücudun enerjiye ihtiyacı yoksa karaciğere yollanmış olan glikojen depolanır. Karaciğer glikojeni parçalayarak glikoza çevirebilir.
Karaciğerde depolanan glikojen biterse kandaki şeker kullanılır ve bir süre sonra kan şekeri düşer. Kan şekeri düşen bir kişi kendini güçsüz ve halsiz hisseder. Glikoz beynin doğru bir şekilde işlemesi için de önemlidir.
Karaciğer ve kaslardaki glikojen aynıdır yalnızca depolanma miktarları farklıdır.
Çizgili kaslarda ortalama olarak gram glikojen bulunmaktadır.
Glikojeni doğrudan ölçecek bir test olmasa da bazı belirtilerle ne oranda olduğunu anlamak mümkündür. Örneğin, karbonhidrat tüketiminin arttırılması durumunda glikojeni depolarının dolacağı bilinmektir. Kandaki şeker oranı düşmüşse, bu durum glikojen depolarının boşaldığına işaret edebilir. Kan plazması testi ile kan şekeri seviyesi ölçülebilir.
Yüksek miktarlarda karbonhidrat alımında glikojen depolarının tam olarak dolması 46 saat kadar bir sürede gerçekleşir. Hızlı bir glikojen yenilenmesi egzersizden sonraki 10 saat süre içerisinde gerçekleşir.
Kardiyo egzersizi ile hücre içindeki enerjiler hızlı çalışacağı için glikojen depoları boşalmaya başlar. Ağırlık çalışmalarında, kaslar saf glikozu kullanırlar. Kardiyo hem yap hem de glikojen tüketebilir. Bu noktada sıralama oldukça önemlidir. Eğer vücudunuz enerji için glikojen bulamazsa yağı yakarak enerjiye çevirir. Önce kardiyo ya da ağırlık yapmanıza göre değişken olabilir.
Laktoz içermesi muhtemel diğer gıda ürünleri şunlardır: ekmek ve diğer un mamülleri, işlenmiş kahvaltılık tahıl ürünleri, kahvaltı içecekleri, margarine, etler, salata harcı, şekerlemeler, gözleme, bisküvi, kurabiyeler ve bu çeşit gıdaları tüketmemelisiniz. Gıdaların etiketlerini dikkatlice okumalısınız.
Kaynak kaldırma talebi Cevabın tamamını burada okuyun: seafoodplus.info
Hayvansal besinler hayvansal besinler hayvanlardan sağlanan et, süt, tere yağı, yumurta, peynir, yoğurt gibi besinlerdir. Daha çok protein ağırlıklıdır. Bitkisel besinler bunlar bağ ve bahçelerde yetiştirilen daha sonra yiyecek olarak soframıza gelen bitkilerden elde edilen besinlerdir.
Kaynak kaldırma talebi Cevabın tamamını burada okuyun: seafoodplus.info
Laktoz intoleransı belirtileri kişiden kişiye değişir, ancak genellikle gaz , ishal , şişkinlik, karın ağrıları ve / veya mide bulantısını içerir. Laktoz intoleransının tedavisi yoktur, ancak semptomlar diyet değişiklikleri ile yönetilebilir.
Kaynak kaldırma talebi
nest...