göbeklitepe tarihi ve önemi / Göbeklitepe nerede? İşte Göbeklitepe hakkında merek edilenler… - Son dakika haberleri – Sözcü

Göbeklitepe Tarihi Ve Önemi

göbeklitepe tarihi ve önemi

Göbeklitepe, insanlık tarihinin bu zamana kadar bulunan en eski tapınağıdır. yılında keşfedilmesinin ardından yılında kazılarına başlanan Göbeklitepe’de aynı zamanda bir yerleşim yeri bulunmaktadır. Göbeklitepe’nin çevresinde yer alan yerleşim yeri, insanların yaşamlarını dini inançlarına göre şekillendirdiği sonucunu çıkarmaktadır.

Göbeklitepe'nin Tarihi Önemi

Tarihin sıfır noktası olarak kabul edilen Göbeklitepe, insanlık tarihinin başladığı yer olarak kabul edilmektedir. Bu güne kadar yapılan araştırmalarda varılan sonuçlara göre Göbeklitepe, insan eliyle yapılan ilk tapınak olma özelliğine sahiptir. Göbeklitepe kazıları ilk kez yılında Klaus Schmidt tarafından başlatılır. Yapılan kazılar sonucunda elde edilen veriler dünya tarihini değiştirir. Göbeklitepe, günümüzden 12 bin yıl öncesine tarihlenen keşfedildiği günden günümüze kazıları devam eden, çok geniş bir alanı kapsayan yerleşimdir…

Göbeklitepe Nerede?

İnsanlık tarihinin bilinen ilk tapınağı olan Göbeklitepe, Şanlıurfa’nın Haliliye ilçesinde yer almaktadır.

Göbeklitepe

Göbeklitepe veya Göbekli Tepe, Türkiye'nin Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ndeki Şanlıurfa ilinin 18&#;km kuzeydoğusunda, Haliliye ilçesine bağlı Örencik köyü yakınlarında yer alan[1]Neolitik bir arkeolojik sit alanıdır. MÖ – civarına tarihlenen Göbeklitepe, dünyanın şu ana kadar bilinen en eski tarihî yapısıdır.[2] Bazı popüler kaynaklarda "tarihin sıfır noktası" nitelendirmesiyle de anılmaktadır.[3] Yapıt, dünyanın bilinen en eski megalitleri olan taş sütunlarla, bir dizi büyük dairesel yapıdan oluşmaktadır.[4]Çanak Çömleksiz Neolitik Çağ'a ait olduğu düşünülen bu yapıda T biçimindeki dikilitaş yuvarlak planda dizilmiş, araları ise taş duvarlarla örülmüştür. Yapının merkezinde daha yüksek boyda olan iki dikilitaş, karşılıklı olarak yerleştirilmiştir.[4] Bu dikilitaşların çoğu üzerinde insan, eller ve kollar, çeşitli hayvan ve soyut semboller, kabartılarak veya oyularak betimlenmiştir. Bölgede yapılan kazılarda çıkartılan bazı heykel ve taşlar, günümüzde Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi'nde sergilenmektedir.[5]

Söz konusu motifler, yer yer bir süsleme olmayacak kadar yoğun olarak kullanılmıştır. Bu kompozisyonun bir öykü, bir anlatım veya bir mesaj ifade ettiği düşünülmektedir.[6] Hayvan motiflerinde boğa, yaban domuzu, tilki, yılan, yaban ördeği ve akbaba en sık görülen motiflerdir.[7] Bir yerleşim yeri değil, kült merkezi olarak tanımlanmaktadır. Buradaki kült yapıların tarım ve hayvancılığa yakın olan son avcı grupları tarafından inşa edilmiş olduğu anlaşılmaktadır.[8] Bu durumda bölgenin en erken kullanımının Çanak Çömleksiz Neolitik Çağ'a, yani günümüzden en az yıl öncesine dayandığı ileri sürülmektedir.[7]

Söz konusu dikilitaşlar, stilize insan heykelleri olarak yorumlanmaktadır. Özellikle D yapılı merkez dikilitaşlarının gövdesinde bulunan insan el ve kol motifleri, bu konudaki her türlü şüpheyi yok etmektedir. Bundan ötürü "dikilitaş" kavramı, işlev belirtmeyen yardımcı bir kavram olarak kullanılmaktadır. Esasen bu "dikilitaş"lar, insan vücudunu üç boyutlu olarak betimleyen stilize tarzda yontulardır.[9]

Bununla birlikte, Göbeklitepe'deki en eski faaliyetlerin tarihlendirme olanağı şimdilik yoktur; fakat bu anıtsal yapılara bakıldığında Paleolitik Çağ'a kadar uzanan, birkaç binyıl daha eskiye, epipaleolitike kadar giden bir geçmişi olduğu düşünülmektedir.[2][10] Göbeklitepe'nin bir kült merkezi olarak kullanımının MÖ tarihine kadar devam ettiği ve bu tarihten sonra terk edildiği, başka veya benzer amaçlarla kullanılmadığı anlaşılmaktadır.[11]

Bütün bunlar ve kazılarda ortaya çıkarılan anıtsal mimari, Göbeklitepe'yi eşsiz ve özel bir yapı kılmaktadır. Bu bağlamda, UNESCO tarafından yılında Dünya Mirası geçici listesine alındı ve 'de kalıcı listeye girdi.[12]

Konum ve çevre[değiştir

Batı kültürünün en eski yapıtlarından birisi Stonehenge'dir. Bu iri kayaların günümüzden yıl kadar önce, belirli bir düzen içinde bir araya getirilmesi, birçoklarının hayal gücünü tetikler. Hatta tıpkı sene kadar önce inşa edilen Mısır piramitlerinde olduğu gibi, Stonehenge ile ilgili de "uzaylı" iddiaları boldur. Halbuki Mısır piramitlerini uzaylıların yapmadığı gerçeği gibi, Stonehenge de uzaylılar tarafından yapılmamıştır. İnsanlar tarafından inşa edilmiş ve yıllardan beri tekrar tekrar yeniden inşa edilmiştir.

Ancak ülkemiz topraklarında bulunan ve medeniyetin beşiği olarak görülen Göbekli Tepe'nin tarihi yanında, Mısır piramitleri de, Stonehenge de komik kalır. Mısır piramitlerinden , Stonehenge'den yıl önce inşa edilen Göbekli Tepe, insanlığa ait ilk yaşam alanlarından birisidir.

Göbekli Tepe, Şanlıurfa ilimizden kuş uçuşu 15 kilometre, arabayla 30 kilometre civarı bir mesafede bulunan, ilk olarak Alman arkeolog ve tarihçi Klaus Schmidt tarafından resmi olarak keşfedilen, 15 metre yüksekliğinde ve metre çapa sahip bir arkeolojik alandır. Alan içinde 'den fazla sütun, 20 farklı daire oluşturacak şekilde inşa edilmiştir. Her bir sütun 6 metre yüksekliktedir ve 10 ton kütleye sahiptir. Yapılan incelemeler, bu yapıların günümüzden yıl kadar önceye, yani MÖ 'li yıllara dayandığını göstermektedir. Bu, Taş Devri'nde yaşamış insanların yerleşik yaşama geçmeye başladığı dönem ve tarım devriminin başlangıcı ile çakışmaktadır.

Bu yapının atalarımız tarafından neden inşa edildiği tam olarak bilinmemektedir. En çok üzerinde durulan hipotez, Göbekli Tepe'nin bir ibadet alanı olduğu yönündedir. Bu, eğer doğruysa, Göbekli Tepe'yi insanlık tarihinin en eski yerleşik yaşam alanı ve ibadethanesi yapmaktadır. Hatta bu gibi alanların, insan evriminin önemli bir parçası olmuş olabileceğini buradaki yazımızda anlatmıştık.

Bu kadar antik bir yapının günümüzden binlerce yıl kadar önce neye benzediğini hayal etmek bile heyecan vericidir. O zamanki atalarımız neler yapıyorlardı? Neler düşünüyorlardı? Neler deneyimliyorlardı? Schmidt, şöyle anlatıyor:

Tarih öncesi insanlar ceylan ve diğer vahşi hayvan sürüleriyle yaşıyordu; göç eden kaz ve ördekleri üzerine çeken, nazikçe akan nehirlerden su içiyorlardı; meyve ve fındık ağaçlarından besleniyorlardı ve ve "emmer" ve "einkorn" gibi yabani arpa ve yabani buğday çeşitlerini barındıran yabani tarlaların bir deniz gibi dalgalanmasını izliyorlardı. Burası, onlar için bir cennet gibiydi.

Göbekli Tepe'nin Keşfi

Göbekli Tepe, aslında ilk olarak yılında Chicago Üniversitesi ve İstanbul Üniversitesi ortaklığı ile tespit edilmiştir. Ancak bu ekipler, keşfettiklerinin antik bir yerleşim alanı olduğunu fark etmemişlerdir; çünkü bölgede kazı yapmamışlardır. yılında yaptıkları yüzey taraması sırasında bazı taşlar tespit etmişlerdir ve bunu Aseramik Neolitik'e ait olarak kategorize etmişlerdir. Bazı taş yüzeylerini (T şeklindeki sütunların üzerindeki yatay yüzeyleri) mezar taşı zannetmişlerdir. Bundan yola çıkarak, bölgenin tarih öncesi kalıntılarının Bizans mezarları ile örtüldüğü sonucuna varmışlardır.

Göbekli Tepe, çok uzun yıllar boyunca tarım alanı olarak kullanılmıştır. Yerli çiftçiler, bölgedeki taşları sıklıkla yerinden oynatarak kazı alanının üst katmanlarına etki etmişlerdir. Hatta bazı sütunları, sıradan taş sanarak kırmışlardır.

Neden Desteğe İhtiyacımız Var?

Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor. Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak Daha fazla göster

Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.

Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.

Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.

Destek Ol

Dünya'nın en eski tapınağı unvanını elinde bulunduran Göbeklitepe, insanlık tarihi açısından oldukça önemli bir bölge olma özelliğini koruyor. Urfa yakınlarında bulunan Göbeklitepe, T şeklindeki, muhtemel insan tasviri olan sütunlarıyla dikkat çekiyor. Gökbelitepe konusu oldukça uzun ama bizim bu görseldeki konumuz P56 ismi verilen T şeklindeki sütun. N. Becker ve arkadaşları bu görselde 55 adet hayvan figüru saymışlar.

Nihayet, yılında yeni bir kazı alanı arayan Alman Arkeoloji Enstitüsü'nden Klaus Schmidt, tarihli raporu inceledikten sonra bölgede kazı yapmaya karar vermiştir. Şanlıurfa Müzesi ile işbirliği yaparak bölgeyi kazı alanı haline getiren Schmidt, nihayetinde Göbekli Tepe adı verilecek olan antik yaşam alanını keşfetmiştir.

Atalarımız Neden Göbekli Tepe'yi İnşa Ettiler?

Bu soru, arkeologların kafasını uzun bir süredir karıştırmaktadır. Sorunun cevabı, birkaç katmanlıdır. Öncelikle, bu bölgenin yaşı doğru bir şekilde tayin edilebilmelidir. Bunu yapmak için en az 4 farklı radyokarbon testi yapılmıştır:

  • Kazı alanının "C Bölgesi" adı verilen yerden alınan Ua numaralı, sütunların üzerindeki pedojenik karbonat kaplamadan alınan örnek, Göbekli Tepe'nin M.Ö. yılları arasına ait olduğunu göstermiştir.
  • "B Bölgesi"nden alınan Ua numaralı kaplama örneği, bölgeyi M.Ö. yıllarına tarihlendirmiştir.
  • "3. Katman" olarak bilinen yerden alınan Hd ve Hd numaralı kömür örnekleri, bölgeyi M.Ö. yılları arasına tarihlendirmiştir.

Yani Göbekli Tepe'nin binlerce yıl önce inşa edildiği kesindir. Ancak ilginç bir şekilde Göbekli Tepe'nin bir yerleşim alanı olduğunu gösteren kanıtların hiçbirine ulaşılamadı: hiçbir kap kacak, hiçbir ev veya çöp çukuru, hiçbir doğurganlık figürü bulunamadı. Alet kullanımına dair hiçbir veriye ulaşılamadı. Hiçbir taş çekice veya bıçağa rastlanmadı.

Bu, bölgenin jeolojisi dolayısıyla pek de şaşırtıcı olmayabilir. Çünkü bol miktarda kireçtaşı üzerine inşa edilmiş olan Göbekli Tepe'nin işçileri, muhtemelen çok sert aletler olmaksızın bile taşları kolaylıkla sütun haline getirebildiler ve çok da zorlanmadan birkaç yüz metre taşıyabildiler. Asırlar geçtikçe, daha önceden gelenlerin inşa ettikleri dairesel sütun yapıları çamur içinde kaldı ve gömüldü. Yeni gelenler, eskilerin üzerine yeni sütun daireler inşa ettiler. Böylece Göbekli Tepe'nin meşhur "tepe" kısmı inşa edilmiş oldu.

Ludwig Maximilian Üniversitesi'nden arkeozoolog Joris Peters, yılından bu yana Göbekli Tepe'den çıkarılmış 'den fazla kemik kalıntısını inceledi ve birçoğunda kesik izlerine ve kıymıklı uçlara rastladı. Bu, insanların o dönemde aletler kullanarak hayvanları kesip doğradığını gösteriyor. Yani alet kalıntısına rastlanmamış olsa da, sadece aletlerle yapılabilecek izlere rastlandı. İncelenen örneklerin on binlercesi vahşi hayvanlara aitti. Bu da, Göbekli Tepe'yi inşa edenlerin avcı-toplayıcı yaşam biçimine sahip olduğunu gösteriyor. Peters şöyle diyor:

Var olan kalıntıların neredeyse hepsinin vahşi avlara ait olması, Göbekli Tepe'de yaşayan insanların henüz hayvanları evcilleştirmediğini ve tarıma başlamadığını gösteriyor.

Ancak bu demek değil ki bu dönemde yaşamış insanlar büyük değişimlerin başlangıcında değildi Göbekli Tepe'nin bir tapınak olarak inşa edildiğini düşünen Schmidt'in de söylediği gibi "Önce tapınak geldi, sonraysa şehir" Ona göre bu "tepedeki tapınak", kilometre uzaktan bile insanların gelip ibadet edebildikleri bir yapı olabilir. Burada bulunan av kalıntıları, sadece beslenme amacıyla değil, aynı zamanda ölülere (ve belki de tanrılara) sunulan adaklara ait olabilir.

Tapınak mı, Barınak (Sığınak) mı?

Yapının bir tapınak olduğunu gösteren doğrudan bir kanıt yok; bazı uzmanlar bir "tapınak" değil de bir "barınak" veya "sığınak" olarak inşa edilmiş olabileceğini düşünüyorlar. Çünkü muhtemelen antik atalarımızda barınma ihtiyacı, ibadet ihtiyacından çok daha güçlüydü ve uzak bölgeler arasında göç ederken bir "dinlenme noktası" olarak inşa edilmiş olması çok daha olasıydı.

Fakat yine de yukarıda yer verdiğimiz hayvan figürleri gibi çizimleri, şamanik inancın kökenlerinin burada başladığının düşünülmesine neden oluyor. Belki tam bir "tanrı" kavramı henüz oluşmamış olsa da, ölüm gibi korkutucu deneyimleri açıklamak isteyen atalarımız kendilerinden büyük güçler ve inanç sistemleri geliştirmeye başlamış olabilir. Bu da, sonradan Sümerler'de görülecek olan, tarım, hayvancılık ve dokumacılığın kutsal dağ Ekur'dan insanlara getirildiğine yönelik inancı açıklayabilir.

İlginç bir şekilde, sütunlar üzerindeki çizimlerde toplu bir şekilde avlanmaya veya yaralı hayvanlara yönelik vahşi çizimlere rastlanmıyor. Dahası, yapılan çizimlerde aslanlar, yılanlar, örümcekler ve akrepler gibi hayvanlardan ziyade, dönemin insanlarının muhtaç olduğu geyik gibi hayvanlara daha çok yer veriliyor. Bu da, Göbekli Tepe'nin daha "kutsal" ve "arınmış" bir yapı olduğuna yönelik düşünüşe kanıt olarak gösteriliyor.

Ancak bazı arkeologlar buna karşı çıkıyorlar. Çünkü daha azınlıkta olsa da, oldukça ilginç, adeta "psikedelik" ve vahşi çizimler de yer alıyor: Örneğin her ne kadar akrep gibi hayvanlara çok yer verilmemiş olsa da, sütunlardan bir tanesinde ufak bir çanta büyüklüğünde bir akrep çizimi bulunuyor; halbuki bu büyüklükte bir akrebin yaşamadığını biliyoruz. Aynı çizimde çakal benzeri bir hayvanın kaburga kemiklerinin kırılarak açıldığını görüyoruz. Bir diğerinde gözsüz "ördek"-benzeri bir çizim yer alıyor ve bu ördek, oldukça detaylı çizilmiş bir yaban domuzunun üzerinde yüzüyor. Yaban domuzunun penisi ise erekte olmuş halde! Bir diğer rölyefte bir tilkinin genel hatları çizilmiş. Ancak penisinin olması gereken yerde çok sayıda yılan, karnından fışkırıyor. Bir diğer çizimde bir akbaba, kanatlarından birinde yuvarlak bir cismi taşıyor. Ayaklarının altında kafası kopmuş bir erkek gövdesi var. Penisi yine kalkmış halde. Belki de çizilen hayvanlar mitolojik karakterlere karşılık geliyordu?

Göbekli Tepe Neden Önemli?

Göbekli Tepe'nin en büyük etkisi, avcı-toplayıcı atalarımıza yönelik fikirlerimizi köklü bir şekilde değiştiriyor olmasıdır. Genellikle avcı-toplayıcıların sanat gibi unsurlardan uzak olduğu, büyük yapılar inşa edemeyecek düzeyde olan insan grupları olduğu düşünülmekteydi. Benzer şekilde, avcı-toplayıcılarda karmaşık sembol sistemlerinin bulunmadığı, sosyal hiyerarşilerin henüz netleşmediği, görev dağılımının çok kısıtlı olarak yapılabildiği düşünülüyordu.

Ancak eğer ki Göbekli Tepe yerleşik yaşama geçmemiş, göçebe avcı-toplayıcılar tarafından inşa edildiyse, bu fikri tamamen baştan düşünmemiz gerekiyor demektir. Çünkü bu sayılanlar olmaksızın neredeyse metre kare alana yayılan bir yapı inşa etmeniz mümkün değildir.

Ayrıca Göbekli Tepe, o zaman diliminde olan diğer tüm kazı alanlarından çok daha karmaşık bir mimariye sahiptir. Göbekli Tepe'nin keşfinden bu yana, onunla benzer yapıda olan Hamzan Tepe, Karahan Tepe, Harbetsuvan Tepesi, Sefer Tepe ve Taslı Tepe gibi diğer yapı alanları tespit edilmişse de, bunların birçoğu Göbekli Tepe'den çok daha küçük ve basit yapılıdır. Ancak bu diğer alanların keşfi ve coğrafi konumları, bu yapıların gerçekten de avcı-toplayıcıların toplanma ve belki de ibadet alanları olduklarını doğrulamaktadır. Bir görüşe göre Göbekli Tepe, diğer tüm bu küçük toplanma alanlarının merkezinde bulunuyordu ve adeta bir üs görevi görmekteydi.

Göbekli Tepe ile ilgili bilinmeyen çok fazla soru işareti var. Örneğin keşfedilen taş çizimlerinin tam olarak ne anlama geldiği çözülebilmiş değil. Göçebe toplumların böylesi bir yapıyı inşa edecek şekilde organize olmayı nasıl başardığı halen tam olarak bilinmiyor. Eğer bu yapı içinde kimse yaşamadıysa, yapılan hayvan çizimleri "totem" ya da "kötü ruhlara karşı bir büyü" gibi görülebilir mi? Kimse bilmiyor.

Ancak ne olursa olsun, M.Ö. yılı civarında Göbekli Tepe işlevini yitirmeye başladı ve artık insanlar buraya yeni sütunlar yapmayı bıraktılar. Nihayetinde ise bu ilginç yapıyı tamamen terk ettiler. Binlerce yıl boyunca toprak altında uyumuş olan bu sıra dışı keşif, insan evriminin geçmişine güçlü bir ışık tutmak isteyen bilim insanlarının araştırma ve çalışmalarını bekliyor. Veya Carl Sagan'ın dediği gibi:

Oralarda muhteşem bir şey, keşfedilmeyi bekliyor.

Alıntı Yap

Okundu Olarak İşaretle

Paylaş

Sonra Oku

Notlarım

Yazdır / PDF Olarak Kaydet

Bize Ulaş

Yukarı Zıpla

İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!

Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.

Soru & Cevap Platformuna Git

Bu İçerik Size Ne Hissettirdi?

Kaynaklar ve İleri Okuma

Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?

Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:

seafoodplus.info

Göbeklitepe nerede? Göbeklitepenin önemi nedir? Göbeklitepe tarihi

Sosyal medyada araştırılan ve merak edilen konular arasında ilk sıralarda yer alan Göbeklitepe, tarih açısından önemli bir yere sahip durumda. Özellikle ilgilileri ve tarih meraklıları tarafından ziyaretçi akınına uğrayan Göbeklitepe, oraya gitmek isteyen vatandaşlar tarafından merak konusu oldu? Peki, Göbeklitepe nerede? Göbeklitepenin önemi nedir? Göbeklitepe tarihi nedir? İşte tüm detaylar:

haberjpg

GÖBEKLİTEPE NEREDE?

Göbeklitepe, Şanlıurfa'nın 20 kilometre kuzeydoğusundaki Örencik köyü yakınlarında, yaklaşık metre çapında ve 15 metre yüksekliğinde geniş görüş alanına hâkim bir konumda yer alıyor.
Yapılan araştırmalara göre Göbeklitepe, günümüzden 12 bin yıl öncesine kadar geçmişi olan, henüz avcı ve toplayıcı tarzda yaşam süren insanların ortaya çıkardığı bir inanç merkezidir. Arkeoloji tarihinin en önemli keşiflerinden olan Göbeklitepe’yi diğerlerinden ayıran ve önemli kılan etkenlerin başında gelen durum, günümüzden 12 bin yıl önce henüz yerleşik hayata geçmemiş olan avcı, toplayıcı yaşam süren insanların, hiçbir alet ve makine kullanmadan, sadece çakmak taşlarıyla ve sadece insan gücüne dayalı olarak Göbeklitepe’yi inşa etmeleridir.

haberjpg

GÖBEKLİTEPENİN ÖNEMİ NEDİR?

Geçmişi ve tarihi ile Göbeklitepe, Malta’da bulunan tapınaktan yaklaşık 6 bin , Stonehenge'den 7 bin ve Mısır Piramitlerinden ise 7 bin yıl daha eskiye dayanıyor. Göbeklitepe’yi diğer anıtsal yapılardan farklı kılan en önemli özellik gönümüzden 12 bin yıl önce inşa edilmesinin yanı sıra, alanda bulunan dikili taşların çok belirgin bir şekilde insanı sembolize etmesidir.

seafoodplus.info

Bedirhan Şahin - seafoodplus.info

nest...

© 2024 Toko Cleax. Seluruh hak cipta.