Bildiğiniz gibi Göcek daha çok teknesi olanlara hitap ediyor. Hatta o kadar ki Göcek sahili tamamen marina olmuş durumda, o yüzden merkezde bırakın denize girmeyi teknelerden denizi bile görmek mümkün değil. Elbette bu Göcekte denize girilecek güzel yerler olmadığı anlamına gelmiyor, sadece hedefinizi Göcek Koylarına çevirmeniz gerekiyor.
Göcekte denize girilebilecek yerleri üçe ayırabiliriz. Kolay ulaşılabilen Göcek plajları; merkezden kısa bir yürüyüşle ya da araçla rahat ulaşabileceğiniz plajlar. Ulaşımı zor olan Göcek koyları; uzun patika yürüyüşleri ile ulaşılabilen ya da binek araçla girilemeyecek kadar bozuk yolu olan koylar. Karayolu olmayan Göcek Koyları; karadan gitme imkanı olmayan ve yalnızca tekneyle ulaşılabilen koylar.
>> Blue Point Beach
>> İnlice Plajı
>> Günlüklü Plajı
>> Ayten Koyu (Poruklu Koyu)
>> Osmanağa Koyu
>> Katrancı Koyu
>> Sarsala Koyu
>> Göcek Adası
>> Boynuzbükü
>> Kille Koyu (Killebükü)
>> Büyükova Koyu
>> Bedri Rahmi Koyu
>> Kleopatra Hamam Koyu
>> Sıralıbük
>> Martı Koyu (Yavansu Koyu)
>> Merdivenli Koyu
>> Göbün Koyu
>> Akvaryum Koyu
>> Tersane Adası
>> Yassıca Adaları (Yassıcalar)
Merkezdeki tek plaj D-Marin içerisinde bulunan Blue Point Beach. Konum olarak gayet güzel, deniz zaten mükemmel ve mısırdan getirilen beyaz kumlar da plaja çok güzel bir hava katıyor. Elbette tahmin edebileceğiniz gibi burası ücretli bir plaj, Blue Point Beach giriş ücreti kişi başı TL.. yok yanlış duymadınız, evet yazıyla DÖRTYÜZ TL.. hayır konaklama dahil değil 🙂 Bu ücretin karşılığı muhakkak veriliyordur ancak biz girmediğimiz için içeride nasıl bir hizmet olduğunu bilmiyoruz.
Göcekteki en güzel plaj olmayabilir fakat merkeze yakınlığı, tertemiz denizi ve etrafını çeviren yemyeşil ağaçlar sayesinde en ideal plaj diyebiliriz. Halk plajı olması sebebiyle duş, tuvalet ve kafeterya gibi ihtiyaç duyabileceğiniz tüm hizmetler mevcut.
İnlice Halk Plajı, ücretsiz ama araçla gelirseniz 15 TL otopark ücreti alınıyor. Şemsiye ve şezlong sayısı kısıtlı olduğu için ancak erken giderseniz kiralayabilirsiniz; 2 şezlong 1 şemsiye 30 TL. Bunun yerine siz de bizim gibi kendi sandalyenizi getirip ağaç gölgesine kurulabilirsiniz.
Siyah bir kuma sahip olan İnlice Plajında denize giriş kısmı biraz taşlık ama deniz ayakkabısı gerektirecek kadar sivri taşlar yok. Zaten çok hızlı derinleşiyor ve boyunuzu geçiyor. Su çok temiz, kıyıda bile çok fazla balık görebilirsiniz, bazen ısırsalar da balıklarla birlikte yüzmek güzel. 🙂
Göcek merkezine yakın plajlardan bir tanesi olan Günlüklü Plajı, Küçük Kargı Tabiat Parkı içerisinde yer alıyor. Sığla ağacını duymuşsunuzdur, daha az kullanılan adı da Günlük ağacı. Plaj ismini bu ağaçlardan alıyor, tabiat parkı aslında bir Sığla ormanı.
Günlüklü Plajı, kumu ve denizi açısından İnliceye benziyor. Gölge alan bulma problemi yok, sabah erken gidip tüm günü geçirebileceğiniz bir yer. Gün içerisinde sıcaktan bunaldığınızda kendinizi Sığla ağaçlarının arasına atıp yürüyüş yapabilmek güzel bir duygu.
Burası hem halk plajı hem de özel işletme bulunan geniş bir plaj. Ancak bu sizi yanıltmasın Cimriliğe Giriş dersi der ki; bir plaj milli park içindeyse istediği kadar halk plajı olsun giriş dolaylı yoldan ücretli olur. 🙂 Küçük Kargı Tabiat Parkı giriş ücreti araçla 27 TL, yaya olarak girerseniz de kişi başı 9 TL. Aklınıza bu fiyata şezlong ve şemsiye dahil mi sorusu geldiyse bir daha düşünün.. burası ücretsiz bir plaj o yüzden herhangi bir şey dahil değil.
Rixos Premium Göcekin yanından giden küçük bir orman yolu ile ulaşabileceğiniz Ayten Koyu, ağaçlarla çevrili olması sebebiyle biraz piknik alanına dönmüş durumda. Alanı da çok büyük olmadığı için mangal dumanı içinde kalıyorsunuz. Yolun kilometrelik bölümü biraz bozuk olsa da çok sıkıntı yaşamadan denizin dibine kadar aracınızla gidebiliyorsunuz.
Ayten Koyu yakınında herhangi bir tesis yok o nedenle alışverişinizi yapıp gelmeniz gerekiyor. Ancak merkeze yaklaşık 5 kilometre, yol bozuk olsa da en fazla 15 dakikada merkeze ulaşabiliyorsunuz. Böyle düşününce Göcek Plajları arasında en rahat ulaşımı olan koy bile diyebiliriz. Suyu oldukça durgun ve dibinde ayağı kesen taşlar var. Ayrıca deniz kestanesi de oluyor bu yüzden deniz ayakkabısı getirirseniz daha rahat edersiniz.
Göcekte kamp yapılabilecek bir koy arıyorsanız Ayten Koyu, merkeze yakın olması sebebiyle tercih edilebilecek bir koy.
Ayten Koyunun yaklaşık bir buçuk kilometre ilerisinde ve plaj olarak buraya çok benziyor. Yolun daha uzun ve bozuk olması avantaj sağlıyor. Bu sayede Osmanağa Koyu biraz daha az kalabalık oluyor. Ancak çok fazla tekne var ve teknelerin halatları arasından denize girmek zorunda kalıyorsunuz. Tabii bu tekne yoğunluğu tüm Göcek Koyları için geçerli, onu da hatırlatalım.
Osmanağa Koyu plajı tamamen ağaçların gölgesinde ve gerçekten güzel bir manzaraya sahip. Denizin dibi taşlık, suyu sıcak ve hızlı derinleşiyor. Koyda bulunan çeşme sebebiyle kamp için tercih edilebilecek bir yer olsa da çadır kurmak yasak ve gündüz jandarma gelip uyarıyor. Ancak yine de geceleri kamp yapanlar oluyor.
Günlüklü plajı gibi burası da tabiat parkı, girişler farklı ama orman aynı belki aralarında bir bağlantı bile olabilir. Koyun bulunduğu alan, Katrancı Koyu Tabiat Parkı olarak geçiyor. Korunaklı bir koy bu nedenle çok dalga olmuyor ancak kumu çok ince olduğu için deniz biraz bulanık.
Doğası gerçekten muhteşem, özellikle kamp için tercih edebileceğiniz bir yer. Katrancı Orman Kampının, çadır alanları ve kiralık bungalovları var. Çadır kurmak istiyorsanız yer bulmak kolay değil ve rezervasyon da almıyorlar. Sabah erken gidip başkasının çıkmasını bekliyorsunuz.
Duş ve tuvalet gibi imkanlar var ancak çok temiz kullanılmıyor. Bize sorarsanız Katrancı Koyunun en kötü yanı her yerde mangal yakılabiliyor olması. En azından belli bir alan ayrılmış olsa ve sadece orada mangal yakılsa tüm kumsal duman altı olmaz.
Giriş ücretleri için Cimriliğe Giriş dersine göz atabilirsiniz 🙂 Katrancı Koyu için de araçla girişte 27 TL ücret ödemeniz gerekiyor.
Dalaman üzerinden araçla ulaşabileceğiniz Sarsala Koyu, korunaklı yapısı sebebiyle diğer Göcek Koylarına kıyasla biraz daha sıcak bir suya sahip. Dalamandan buraya 16 kmlik biraz virajlı ve bozuk olsa da gidilecemeyecek kadar kötü olmayan bir yoldan ulaşabiliyorsunuz.
Sarsala Sahilinde Dalaman Belediyesi tarafından işletilen kafe ve restoranlar olması büyük bir avantaj, tabii bu yüzden plaj çok kalabalık oluyor.
Göcek Koyunun ağız kısmında bulunan Göcek Adası; zaten doğal bir liman kadar kapalı olan koyu, iyice korunaklı hale getiriyor. Bizim asıl bahsetmek istediğimiz Göcek Adasının harika plajı; Blue Point Beach dışında Göcek merkezinden arabasız ulaşabileceğiniz tek plaj burası. Yalnız küçük bir detay var Göcek Adası Plajına ulaşmak için de tekneye binmeniz gerekiyor. 🙂 Göcek Belediye Marinadan her saat başı kalkan tekne dolmuşlarla 15 dakikada adaya ulaşabilirsiniz. Göcek Adasında denize girmenin bedeli; gidiş dönüş 50 TL tekne ücreti ve 50 TL de plaj giriş ücreti olmak üzere toplam TL.
Denizi gerçekten muhteşem, yanınızda kesinlikle deniz gözlüğünüz olsun. Tesise gelince biraz daha özene ihtiyacı olduğunu söyleyebiliriz. Bu arada yılında Göcek Adasının satıldığı yönünde haberler duyduk o yüzden ileride ne olur bilemeyiz.
Kolay ulaşılabilen Göcek Koylarından sonuncusu Göcek Adasıydı buradan sonra işler biraz daha zorlaşmaya başlıyor.
Oldukça korunaklı olması sebebiyle özel teknelerin istilasına uğrayan koyların başında Boynuzbükü geliyor. Bu yüzden 12 adalar tekne turları buraya uğramıyor ama önünden geçerken görüyorsunuz. Kum olduğu için suyu biraz bulanık olsa da denizi oldukça temiz ve dalgasız. Biraz fazla sinek var ama katlanılamayacak kadar değil.
Diğer Göcek koyları ile kıyaslandığında Boynuzbükünün en büyük farkı karayolu ile de ulaşılabiliyor olması. Ancak yolun çok ama çok kötü olduğunu söyleyelim. Binek araçla şansınızı zorlamayın deriz. Zaten tekne olmadan koyun tadını çıkartmanız çok zor, küçük bir iskele var ama buraya da tekneler yanaşıyor.
Bu arada koyda bulunan Boynuzbükü Restaurant, yılında hizmet vermedi. Boynuzbükü Yat Mola Gazinosu ihalesinin iptal edildiği ve belediyenin işletmeciliğinde tekrar açılacağı söyleniyor. Ancak siz her ihtimale karşı yiyeceğinizi ve içeceğinizi yanınızda getirin. Çünkü burada başka işletme de yok.
Araçla ulaşabileceğiniz Göcek Koyları arasındaki bir diğer koy da Kille Koyu, zaten Boynuzbükü ile aynı yol üzerinden ulaşım sağlanıyor. Kille Koyunun yolu biraz daha kısa Boynuzbükü için biraz daha yol gitmeniz gerekiyor. Bu yüzden Kille Koyu çok daha kalabalık olur; o biraz dezavantaj ama tekne sayısının az olması da büyük bir avantaj.
Kille Koyu geniş bir sahile sahip ancak ciddi anlamda bakımsız. Belediye buraya çöp kutuları koymuş ama buna rağmen hem plaj hem de ormanlık alana çöp atılmış. Yani o bozuk yolu gelmeye üşenmeyen insanın çöpünü çöp kutusuna atmaya üşenmesi gerçekten hayret verici.
12 Adalar Tekne Turlarının yüzme molası verdiği Büyükova Koyu, Boynuzbükü ile Kille Koyu arasında kalıyor. Aşırı korunaklı bir koy olmasa da denizi durgun ve tertemiz. Tekneler kıyıya yakın demirliyorlar, isterseniz yüzerek kıyıya çıkıp ağaçların altında serinleyebilirsiniz. Ancak deniz kestanelerine dikkat edin, çok uzun dikenli enteresan bir tip deniz kestanesi oluyor ve deniz ayakkabınız olsa bile fayda etmez. Göcek Koylarının genelinde karşılaşacağınız tekne kalabalığı bu koyda yok o nedenle yüzmek için çok güzel.
Taşyaka olarak bilinen bu koya Bedri Rahmi Eyüboğlu yılında buraya geldiğinde koya bir eser bırakmak istemiş ve bir kayanın üstüne bir balık figürü yapmış. Zaman içinde de bu eser sebebiyle koy, Bedri Rahmi Koyu olarak anılmaya başlamış.
Koy oldukça geniş ve temiz bir suyu var. Ayrıca restoranlar var ama hedef kitleleri yat müşterisi olduğundan fiyatlar biraz pahalı. Günübirlik tekne turları genelde yemek molasını vermek için Bedri Rahmi koyunu tercih ediyor. Küçük bir iskelesi bu sayede inip yürüyüş yapmak için yüzerek kıyıya çıkmanıza gerek kalmıyor.
Turların hepsi gitmiyor o nedenle Kleopatra Hamam Koyunu görmek isterseniz baştan sormanızda fayda var. Buraya giden turlar Bedri Rahmi Koyu yerine yemek molasını burada veriyor. Biraz uzun bir mola verdikleri için yüzme şansınız da oluyor.
Denizi tüm Göcek Koylarında olduğu gibi turkuaz renkli ve çok berrak. Ancak bu koydaki asıl olay tarihi batık hamam kalıntıları arasında yüzmek diyebiliriz.
Kleopatra Hamam Koyuna gelmek için tekne dışında bir alternatif arıyorsanız tek seçenek Dalaman üzerinden araçla Sarsala Koyuna kadar gitmek ve buradan yürümek. Yalnız kolay bir yol değil; patika yol bir saatten biraz daha uzun sürüyor.
Büyük yatlar için en uygun Göcek Koylarının başında Sıralıbük geliyor. Bunun en önemli sebebi oldukça derin sularının olmasıdır. Derin suları sebebiyle yabancı kaynaklarda Deep Bay olarak bilinir, hatta Türkiyedeki yatçılar arasında bile Derin Koy olarak adlandıranlar var.
Sıralıbük, çam ağaçlarıyla kaplı ve kıyılarında gezinen dağ keçileriyle diğer Göcek Koylarından biraz daha farklı bir güzelliğe sahip. Ayrıca denize karışan tatlı su sebebiyle su biraz daha soğuk.
Kleopatra Koyunun hemen yan tarafında bulunan Yavansu Koyunun kıyısında bulunan ve beyaz taşlarla yapılan büyük bir martı figürü var. Bu nedenle daha çok Martı Koyu olarak biliniyor.
Martı Koyuna yalnızca deniz yolu ile gidebilirsiniz ama 12 adalar tekne turlarının da çoğu buraya uğramıyor. Kendi tekneniz varsa ya da tekne kiraladıysanız tercih edilebilecek bir koy. Sahip olduğu küçük iskele sayesinde rahatlıkla kıyıya çıkıp yürüyüş yapabilirsiniz, çok güzel bir doğası var.
Genellikle çok kalabalık olmayan Merdivenli Koyu, korunaklı bir koy ve berrak bir denizi var. Koyun adı kayalar oyularak yapılan merdivenlerden geliyor. Bu merdivenleri kullanarak yukarıda bulunan haneli köye ulaşabiliyorsunuz. Ayrıca bol bol yürüyüş yapabilirsiniz; isterseniz Martı Koyuna doğru ağaçların arasında yürüyebilirsiniz, isterseniz de tam tersi yöne gidip Göbün Koyundaki restoranlara ulaşabilirsiniz.
Günlük tekne turları için olmasa da özel tekneler için güzel bir koy. Girişi oldukça dar olan Göbün Koyu, doğal güzelliğinin yanında burada bulunan Göbün Restaurant ve Muhammerin Yeri sebebiyle de çok tercih edilen bir Göcek Koyu. Ancak oldukça küçük bir koy olduğunu bilmenizde fayda var.
Ege ve Akdeniz kıyılarında onlarca Akvaryum Koyundan bir tanesi de Göcekte. 🙂 Ne yalan söyleyelim o kadar berrak bir deniz var ki başka bir isim düşünmeye gerek yok. Günübirlik teknelerin uğrak noktası olan bu güzel koy Domuz Adası ile Tersane Adası arasında kalıyor. Etrafındaki adalar sayesinde çok korunaklı hale gelen Akvaryum Koyu, bizim Göcekte en çok sevdiğimiz koylardan bir tanesiydi.
Akvaryum Koyunda su altı da mükemmel, çok uzun bir görüş mesafesi var ve çeşit çeşit balık görebiliyorsunuz. Ayrıca tarihi deniz feneri kalıntıları da bulunuyor. Aklınıza Hamam Koyu gibi bir yer gelmesin burada sadece taşlar kalmış ve deniz feneri kalıntısını olduğunu bilmeseniz anlamayabilirsiniz.
Domuz Adasının yanındaki Tersane Adası, Göcek Körfezinde bulunan en büyük adaymış. Adada 2 adet koy var. Birincisi; Kışlık Liman olarak da bilinen Tersane Koyu, ikincisi ise; Yazlık Liman.
Tersane Koyunun girişi uzaktan belli olamayacak kadar dar, neredeyse kanal gibi bir yerden geçerek koya giriyorsunuz. Koyun içindeki derinlik 10 metreyi geçmez ve yer yer 5 metreye kadar düşmektedir. Burada önünde iskelesi bulunan bir de restoran var. Gündüz saatlerinde koydaki tekne trafiği çok yoğun olur. Ancak sabahları çok sakin ve bir o kadar da keyifli olur.
Tersane Koyu kıyısından başlayan eski tersane harabeleri arasından yürüyerek Kışlık Limana geçebilirsiniz. Plajı olan bir koy olması ve de biraz daha sakin olması sebebiyle tercih edilebilir.
12 Adalar Tekne Turlarının son durağı genellikle Yassıca Adaları olur. Küçüklü ve büyüklü bir çok ada ve adacıktan oluşan farklı yapısıyla kesinlikle görülmeye değer. Adalardan birinde küçük bir gölet var ve özellikle yukarıdan bakıldığında çok enteresan bir manzara oluşturuyor.
Büyük Yassıca Adasında inip kısa bir yürüyüşle yüksek bir konuma çıkabilir ve manzaranın tadını yukarıdan çıkartabilirsiniz. Ayarıca adalar birbirine çok yakın ve yüzerek geçmek çok rahat, hatta bazılarının arası o kadar sığ ki yürüyerek bile geçme şansınız var.
Yüzmek için de çok güzel yerler, var ama biz kalabalık zamanında gitmiştik ve Akvaryum Koyunda yüzdükten sonra Yassıca Adaları bize çok cazip gelmedi. Zaten Göcek Koyları listemizin son sırasında yer vermemizden de çok sevmediğimiz belli oluyordur. 🙂
YazanFatih
YazanFatih
YazanFatih
YazanFatih
YazanFatih
YazanFatih
Ülkemizde birden fazla Akvaryum Koyu var ve her biri doğal güzellikleri bakımından bir diğeriyle yarışabilir nitelikler taşıyor. Ancak bu başlıkta konumuz, Göcek ile Ölüdeniz arasında kalan ve Karacaören Adası’nın tam karşısında konumlanan Akvaryum Koyu. Cam berraklığındaki ve turkuaz renkli deniziyle göz kamaştıran bu koy, Göcek 12 Adalar Turu’na çıkan teknelerin en popüler duraklarından biri. Zaten ismini de denizin tertemiz ve duru görünümünden alıyor. Burada suyun altına deniz gözlüğünüzle daldığınız takdirde, birbirinden büyüleyici manzaralarla karşılaşacağınızdan hiç şüpheniz olmasın. Hatta su o kadar berrak ki, bu manzaralara tanık olmak için suya dalmanız bile gerekmiyor. Bir yandan çevrenizi saran çam ağaçlarının mis kokusunu içinize çekebiliyor, bir yandan da denizin keyfini dilediğinizce çıkarabiliyorsunuz.
Akvaryum Koyu’nda batık bir deniz fenerinden günümüze dek ulaşan kalıntılar mevcut. Rengarenk balıklar ve diğer deniz canlıları da bu kalıntıların çevresinden eksik olmuyor. Deniz, neredeyse 25 metre derinliğe kadar cam gibi bir görünüme sahip. Kalıntıların arasından yüzerek koya ulaşmanız ve karaya çıkmanız da mümkün. Ancak buradaki kayalıklar nedeniyle, deniz ayakkabılarınızı giymenizde fayda var. Karaya çıktığınızda ise sizi bakir kalmış görkemli çam ormanları karşılıyor. Özellikle yaz sezonunda Akvaryum Koyu’nu ziyaret eden çok fazla tur teknesi olduğu için, gündüz saatlerinde koy bir hayli kalabalık olabiliyor. Eğer koyun doğal güzelliklerinin seyrine tenha bir atmosferde dalmak isterseniz, sabahın erken saatlerinde buraya ulaşmanızı öneririz. Ayrıca, Akvaryum Koyu’nda gün batımı keyfi de gerçekten bambaşka oluyor.