Duyu organı, stimülasyonlar (uyarılmalar) sonucu çevreden aldığı bilgileri elektrik impulslarına çeviren organ. Bilgiler, sinirler aracılığıyla beyne iletilirken filtrelenirler; diğer organlardan gelen bilgilerle ve önceden beyinde depolanmış olanlarla karşılaştırılırlar ve beyinde algıya dönüşürler. Duyu organları bilgileri reseptörler (alıcılar) vasıtasıyla toplarlar. En çok bilinen duyu organları, en basit haliyle, "5 duyu" olarak da adlandırılan; görme, koklama, işitme, tat alma ve dokunma işlevlerini yerine getiren göz, burun, kulak, dil ve deridir.
Antik filozoflar duyuları "ruhun pencereleri" olarak tanımlamışlardır. Aristo bugün en çok bilinen 5 duyudan bahsetmiştir.[1] Yaygın olarak bilinen, bu nedenle sıklıkla duyu sistemlerinin tamamını oluşturduğu düşünülen bu beşinin haricinde kaslarda, tendonlarda ve eklemlerde de duyu reseptörleri vardır. Bunlara kinestetik duyular denir.[1] Bunun haricinde iç kulakta dengeyi sağlayan reseptörler vardır ve bunlar denge duyusu sistemini oluştururlar.[1]Dolaşım sistemindekandaki karbondioksiti, basınç değişimlerini veya kalp atışı oranını tespit eden sensörler vardır. Ayrıca sindirim sisteminde açlık ve susuzluk hissini tespit eden reseptörler vardır. Bunların haricinde duyu sistemleri de vardır. Örneğin beynin alt kısımlarında beynin iç ısısını ölçen hücreler vardır.[1]
⇒Merceğin odak merkezinin tam karşısına gelecek şekilde görüntünün ters olarak oluştuğu sarı benek bulunur. ⇒Sarı beneğin çevresinde çubuk reseptörler yani cismin şeklini algılayan reseptörler ,içinde ise koni reseptörler yani cismin rengini algılayan kırmızı,mavi,yeşil pigmentler içren reseptörler bulunur./span>
Öncelikle duyu almaçları bizim görme,duyma,koklama,tatma ve hissetme faaliyetlerini yapan iletkenlerdir. Bu duyu almaçlarımız ise ; =>Deri de alt deride bulunur. =>Gözde sarı lekede bulunur./span>
Merhaba, Tüm duyu organlarımızda bulunan duyu almaçları--> çevremizdeki uyarıları dış ortamdan alıp, duyu sinirlerine ileten özelleşmiş hücrelerdir. Duyu organlarımız, göz, kulak, deri, burun ve dil'dir. Dolayısıyla tüm duyu almaçlarımız bu organlarda bulunur./span>
Deri, dokunma organımızdır. Kışın nezle olduğumuzda yediğimiz yiyeceklerin tadını tam olarak alamayız. Çünkü yiyeceklerin tadını almamızı sağlayan dilimiz ve burnumuz birlikte çalışarak tat almamıza yardımcı olurlar.
Burun boşluğu üst kısmında duyu almaçlarının bulunduğu ve duyu sinirlerinin bağlandığı sarı bölge isimli alan bulunmaktadır. Duyu almaçları bu bölgede bulunmaktadır./span>
Koku (koku siniri) hücreleri, etrafımızdaki kokular tarafından uyarılır. Bu koku hücreleri, burun boşluğunun üstünde burnun içini kaplayan epitel doku üzerinde yer almaktadır. Tat (tat sinir) hücreleri, ağız ve boğazın tat tomurcukları içinde bulunur ve tükürükle karışmış yiyecek ve içeceklere tepki verir.
Beyindeki koku merkezi, beyindeki hafıza merkezinin yakınındadır ve dolayısıyla, koku algısı hafıza üzerinde önemlidir. Araştırmalara göre; koku duyusunu etkileyen ana faktörler olarak yaş ve cinsiyet ön plana çıkmaktadır./span>
Olfaktör Bulbus olarak da adlandırılan Koku soğancığı beynin ön bölümünde, koku bölgesinin ve kafatasını oluşturan kemiğin hemen üzerinde yer alır. İki koku bölgesine karşılık iki de koku soğancığı bulunur; her birinin büyüklüğü bir bezelye tanesi kadardır./span>
Koku soğancığı gelen sinyalleri düzenler ve beynin koku alma merkezine iletir.
Alınan duyuların değerlendirilmesi beyindeki ilgili merkezlerde yapılır. Görme duyusunun alınmasında görevli bölüm, iki kısma ayrılarak incelenir. Gözü koruyan ve hareketlerine yardımcı oluşumlar vardır. Bunlar, kaş, göz kapakları, göz kasları, conjunctiva, gözyaşı bezi ve göz çukurudur.
Bir bakıma burnunuzun tat alma organı. Koku molekülleri burnunuzun gerisine çarptığında olfaktör epiteli kaplayan mukus tabakasına yapışırlar. Koku molekülleri dağıldıkça olfaktör algılayıcı hücrelere bağlanırlar. Bu hücreler olfaktör yol boyunca beyine kadar sinyalleri ateşler ve gönderir./span>
Koku alamamanın birçok nedeni olabilir. Bunlardan sadece bir tanesi burun tıkanıklığıdır. Özellikle akut koku alamama denilen grip, nezle gibi viral enfeksiyonlar veya sinüzit gibi bir takım bakteriyel enfeksiyonlar sonrasında geçici olarak koku alma duyusunda yitme olarak karşımıza çıkar.
Koku alma bozukluğu şikayetiyle doktora giden hastalara öncelikle KBB muayenesi yapılır. KBB muayenesi yapılan hastaya koku alanı endoskopisi yapılarak koku alma bozukluğunun iletim tipi bir kayıp olup olmadığı anlaşılmaktadır.
Burun çevresinde şiddetli ağrı ve kötü koku önemli olabilecek sorunların işaretidir ve mutlaka incelenmesi gerekir. Komplikasyona neden olmuş sinüzitler, mantar enfeksiyonları ve tümör olasılıkları araştırılmalıdır. En kısa sürede bir Kulak Burun Boğaz Hastalıkları uzmanına başvurmanız gerekir.
Sinüzit, tonsilit gibi burun-boğaz enfeksiyonları, solunum yolu tümörleri, bademcik taşları ve geniz akıntısı ağız kokusuna yol açabiliyor. Ağız kokusu, sindirim kanalı kaynaklı da olabiliyor. Sindirim kanalının herhangi bir yerindeki aromatik gaz, ağız yoluyla atılıyor.
Sinüzit yüz kemiklerinin içerisindeki boşlukların iltihaplı doku ile dolmasından ortaya çıkan hastalıktır. Burun tıkanıklığı, sarı-yeşil renkte burun akıntısı, geniz akıntısı, baş ağrısı ve koku almada güçlük ile kendisini göstermektedir.
-Gıdalar: Soğan, sarımsak, köri gibi özellikle kükürt içeren gıdalar ter kokusunun yoğunlaşmasını sağlayarak kokmanıza neden olurlar. Yüksek miktarda rafine şeker içeren gıdalar da vücut kokusunu değiştirebilir. Çünkü karbonhidratlar bakteriler için besin kaynağıdır./span>
Kemoreseptörler, burun ve dilde bulunan koku ve tat reseptörleridir. Kimyasal uyarıları algılarlar. Bazı iç organlarda da bulunurlar.