Çok teşekkür ederiz,
Yemekler yordu bizi,
Diş kirası isteriz.
* * *
Hep gezer tozar mısın?
Nefsinden bizar mısın?
Her gün davet beklersin,
Kendine kızar mısın?
* * *
Camiler taşıp dolar,
Herkes teravih kılar,
Sahura uyandırır,
Davulcu davul çalar.
* * *
Domates ezilecek,
Elekten süzülecek,
Bahşiş verin gideyim,
Çok yer var gezilecek.
* * *
Hayallere dalmasın!
Zorluklardan yılmasın!
Hoca, iftara tez gel!
Gözüm yolda kalmasın!
***
Hiç bakmayın ayaza!
Kalkın artık niyaza!
Camiye erken gidin!
Bayram için namaza.
* * *
Gel oruç tut, sıhhat bul!
Oruçla dinçleşir kul,
Mevla’nın emrine uy!
Sonsuz olarak kurtul!
* * *
Ramazan gayet yüce,
Teravih kıl her gece!
İkaz edip herkesi,
Oruç tut ailece!
* * *
Orucun zevki başka,
Müminler gelir aşka,
Hoca, yarın cennette,
Kavuşturur çok köşke.
***
Oruç sabrın yarısı,
Ateşe perde olur.
İbadetin â’lası,
Oruçlu felâh bulur.
* * *
Dinle beş vakit ezan!
Oruç tut sevap kazan!
Nimetlerle doludur,
Şu mübarek Ramazan.
* * *
Orucunu tutana,
Uyku ibadet olur.
Bu aya kavuşana,
Yağanlar rahmet olur.
* * *
Davulcu çıkıp yola,
Bakıyor sağa, sola,
Selam verir herkese,
Der, orucun hayrola!
* * *
Oruçlunun uykusu,
Elbette ibadettir,
Hoca, Allah korkusu,
Ne büyük saadettir.
***
Gölge verdi Ramazan,
Bak okunuyor ezan,
Fırsatı ganimet bil!
Oruç tut, sevap kazan!
* * *
Sahur yemeği toktur,
Fazileti pek çoktur,
Sahur yemeği için,
Sual ve hesap yoktur.
* * *
Orucu şöyle bilin:
Zekâtıdır bedenin,
Defteri sevap dolar,
Onu eda edenin.
* * *
Bu aya sultan derler,
Hoca’yla yemek yerler,
Cömertler davet edip,
Yedirmeyi severler.
***
Herkes sevinçle coşar,
Mümin camiye koşar,
Teravih kılmak için,
Camiler dolup taşar.
* * *
Düşman sana saldırır,
Der, (Oruç zayıflatır),
İlmi fenni, o çiğner,
Ahmakları yanıltır.
* * *
Gafleti atmak gerek,
Orucu tutmak gerek,
Sahura kalkmak için,
Vaktinde yatmak gerek.
* * *
Ramazana et hürmet!
Ele geçmez ganimet,
Gerekli tedbiri al!
Aksamasın ibadet!
* * *
Günahtan kaç her demde!
Namazını kıl, hem de!
Hoca, orucunu tut!
Azap var Cehennemde.
***
Hizmetçi halayıklar,
Pirinçten taş ayıklar,
İftarı bekler iken,
Börek diye sayıklar.
* * *
Dua eksilmez dilden,
Kaşık düşmüyor elden,
Haydi çekinmeden ye!
Ekmek elden, su gölden.
* * *
Kuyumuz çok derindir,
Suyu gayet serindir,
Orucunu doğru tut!
Cennet senin yerindir.
* * *
Akşama hazır dolma,
Hoca, hayâle dalma!
Camiye vaktinde git!
Herkesten geri kalma!
***
Yemekler gayet boldur,
İsteyene ver doldur,
Self servis gibi olsun,
Kolay olan bir yoldur.
* * *
Yemek erbabı geldi,
Bütün ahbabı geldi,
Ne kadar özlemiştim,
Urfa kebabı geldi.
* * *
Sanki konduk mirasa,
Gel çıkalım terasa!
İçli köfte beklerken,
Geldi sade pırasa.
* * *
İnsanlar itişiyor,
Bülbüller ötüşüyor,
Ramazan ilahisi,
İmdada yetişiyor.
* * *
Oburlarla görüşme!
Tartışmaya girişme!
Hoca, aç göndermezler,
Yemek derdine düşme!
***
Rab’dır ağrı dindiren,
Bu ayları döndüren,
Büyük sevab kazanır,
Yetimi sevindiren.
* * *
Dua eder melekler,
Kabul olur dilekler,
Teravihler kılınır,
Toplu atar yürekler.
* * *
Yakala gelen avı,
Sahura çekme kaygı!
Akşamdan pişirildi,
Hazır temcit pilavı.
* * *
Kesmeli kurbanları!
Hor görme çobanları!
Hoca, iftara önce
Çağır garibanları!
***
Kim demiş sabır taşmaz?
Konmuş engeli aşmaz?
Herkes yiyip içerken,
Bize durmak yaraşmaz.
* * *
Suyun gayet serindir,
Tenceren çok derindir,
İmanın düzgün ise,
Cennet senin yerindir.
* * *
Gülüyor yağlı çörek,
Geldi kıymalı börek,
Sabret biraz diyorlar
Nasıl dayanır yürek?
* * *
Hak olmalı sözümüz,
Ak olmalı yüzümüz,
Orucu tam tutalım!
Pak olmalı özümüz.
* * *
Rabbimizin ihsanı,
On bir ayın sultanı,
Hoca, gafleti bırak!
Değerlendir her ânı.
***
Az yersen az uyursun,
Çok yersen güç uyursun,
Sağlığını düşünen,
Mideyi az doyursun.
* * *
Ruhun sıhhati için,
Az günah işlemeli,
Beden sağlığı için,
Az yiyip az içmeli.
* * *
Kul imanı tatmalı,
Gafletini atmalı,
Kılmalı namazını,
Orucunu tutmalı.
* * *
Hoca, yemek seçilmez,
Her sunulan içilmez,
Yanında bal da varsa,
Kaymaktan vazgeçilmez.
***
Çok uzamış bıyığın,
Günahlar yığın yığın,
Oruçluyu affeder,
Haydi, Mevla’ya sığın!
* * *
Kavuşan Ramazana,
Erer büyük ihsana,
Orucu doğru tutmak,
Huzur verir insana.
* * *
Rabbimizin nimeti,
Ölçülür mü kıymeti?
Ramazan-ı şerifte,
Saçar bolca rahmeti.
* * *
Nefsimizle savaşla,
Yetiniriz az aşla,
Gel iftara gidelim,
Samimi arkadaşla.
* * *
Oruçta olur vefa,
Bizlere verir sefa,
Hoca, Hakk’a hamdolsun,
Her nefeste bin defa.
***
Yapılanı özetle!
Oruç tuttuk izzetle,
Artık şükrü gerekir,
Yedik içtik lezzetle.
* * *
Ziyafet gayet boldur,
İsteyene ver doldur!
İkramı veren kişi,
Ne talihli bir kuldur.
* * *
Maniler yazar oldum,
Kesici hızar oldum,
Oruç tutturmayana,
Üzüldüm,kızar oldum.
* * *
Hoca, oruç nimettir,
Müminlere rahmettir,
Doğru oruç tutanın,
Yeri elbet cennettir.
***
Yemekleri yiyelim,
Duasını edelim,
Haydi, hiç gecikmeden,
Teravihe gidelim!
* * *
Kadir gecesi yüce,
Kul affolur o gece,
Bin aydan hayırlıdır,
Kıymetlidir netice.
* * *
Hoştur yemekli sohbet,
Bozulmasın bu âdet!
Unutulmasın kimse,
Kimisi bekler davet.
* * *
Obur Kaya yakınmış,
Tuhaf tavır takınmış,
Abur cubur çok yemiş,
Midesine dokunmuş.
* * *
Akşam vakti dar mıdır?
Söylemesi ar mıdır?
İftara kal diyorlar,
Hocam aslı var mıdır?
***Cömert bilirler sizi,
Haydi, davet et bizi!
Adresini iyi yaz!
Bulalım evinizi.
* * *
İşler hayra alamet,
Davetçiye selâm et!
Bize iftar verene,
Diliyorum selâmet!
* * *
Oruca özendik mi?
Tutunca sevindik mi?
Mübarek Ramazanda,
Nefsimizi yendik mi?
* * *
Orucu doğru tutan,
Memnun ederek salan,
Sevinsin, bayram etsin!
Orucu kabul olan.
* * *
Hoca ile uyandım
Susuzluğa dayandım,
Daha çok yiyecektim,
Görenlerden utandım.
***
Şu mübarek Ramazan,
Bize veda ediyor,
Yeridir ağlasak kan,
Sevab ayı gidiyor.
* * *
Aylar içinde sultan,
Artık veda ediyor,
İçimiz ağlasın kan,
Sevab ayı gidiyor.
* * *
Rabbe şükür ederiz,
Orucu ettik eda.
Seni yine bekleriz,
Yâ Ramazan elveda.
* * *
Mübarek ay gidiyor,
Artık veda ediyor,
Orucunu tutana,
Haydi, hoş kalın diyor.
* * *
Bak gidiyor Ramazan,
Ne mutlu memnun salan,
Hoca artık sevinsin,
Orucu kabul olan.
.
dinimizislam
Coşkun MENEK/ERZİNCAN, (DHA)- ERZİNCAN'ın Kemaliye ilçesinde Osmanlı döneminde gurbete giden sevdiklerine özlem ve hasret çeken kadınların yazdıkları manilerin yazılı olduğu tabelalar, ilgi görüyor. Kemaliye Belediyesi Kültür Turizm Komitesi Üyesi Ethem Kılıç, "Ülke genelinde ruhsatlı kasap olarak adlandırılan Kemaliyeli kasaplar bu zaruretten dolayı ülke genelinde kesimler için memleketlerinde sevdiklerini, çocuklarını, annelerini, nişanlılarını bırakıp giderlermiş. Uzun soluklu gidişlerinin ardından köylerinde yalnız kalan kadınlar da arkalarından maniler yazıp yollarlarmış gurbete" dedi.
Doğa sporları ve kültürü ile kentin en güzel ilçelerinden olan Kemaliye’deki yaklaşık 1 kilometrelik yürüyüş yolu, özlem ve hasreti dile getiriyor. Osmanlı döneminde ilçenin erkeklerinin büyük bir bölümünün İstanbul’a gurbete gidince özlem ve hasret çeken kadınların yazdığı maniler bir araya getirilerek Kemaliye Kültür ve Kalkınma Derneği tarafından 2004 yılında yol üzerindeki direklere, tabelalara asıldı. Adına Mani Yolu denilen yürüyüş yolu, ilçeye gelen turistlerin en çok ilgi gösterdiği yerlerden biri haline geldi.
Kemaliye Belediyesi Kültür Turizm Komitesi Üyesi Ethem Kılıç, Osmanlı İmparatorluğu döneminde kadınların, çalışmak için gurbete giden eşlerinin ardından yazdıkları manileri günümüzde de yaşatmak adına bu yolun yapıldığını belirtti. Kılıç, "Ülke genelinde ruhsatlı kasap olarak adlandırılan Kemaliyeli (Eğinli) kasaplar, bu zaruretten dolayı ülke genelinde kesimler için memleketlerinde sevdiklerini, çocuklarını, annelerini, nişanlılarını bırakıp giderlermiş. Uzun soluklu gidişlerinin ardından köylerinde yalnız kalan kadınlar da maniler yazıp yollarlarmış gurbete. ‘Ölür isem örtmeyesiniz yüzümü/Hasretim var yummam gözümü/Kabrime bir pencere koyun ki/ Yârim gelirse göreyim yüzünü’ diyen kadınlarımız, bu manilerle dertlerini, hasretlerini dillendirmişler. Biz de onların torunları olarak manilerimizi ilçemizin üst tarafına direklere astık. Bu maniler Eğinlilerin baş tacıdır mantığıyla buraya bir yol yapıldı. Burası Mani Yolu olarak tasarlandı. Manilerin karşısına da bizim kültürel kimliğimiz için çok önemli olan dut ağaçları dikildi. Bu yolu gezenler zaman zaman duygusal anlar yaşıyor" dedi.
İlçeyi gelen turistler ise ilk kez böyle bir yol ile karşılaştıklarını ifade ederek, manileri okuyarak ilerleyip, hoş vakit geçirdiklerini kaydetti.
FOTOĞRAFLI
*Necati DOĞANÇ
Halk Edebiyatı,sözlü edebiyatın uzantısıdır.Halkın yarattığı sözlü eserlerden oluşur.Dil,biçim,konular bakımından halk kültürüne sıkı sıkıya bağlıdır.
Süslü söyleyişe yöneliş yoktur.Genellikle yalın anlatım kullanılır.Maniler halk edebiyatının önemli bir bölümünü oluşturur.Maniler,anonim lirik şiirlerdir.Ana teması sevgidir.Özellikle kadınlar arasında ,iş sırasında ,eğlencelerde veya çeşitli vesilelerle maniler söylenir.Kendir,pancar,sarımsak tarlalarında,bostanda,”gazma gazarken” hem işi kolaylaştırma,hem vakit geçirme çalışırken eğlenme amacıyla söylenir.Kına gecelerinde gelin ağlatmak için söylenir.Sözlük karşılığı dört dizeli ve kendine özgü makamları olan manzumelerdir.Söyleyenleri bilinmez anonimdir.
Türk toplum yaşantısının tam bir anlamı sayılan maniler islamiyetten önceki Türk Edebiyatından günümüze kadar yolculuğunu sürdürmektedir.
Mani sözcüğünün kökeni Dede Korkut hikayelerine ,Yunus Emre’ye kadar inmektedir. Mani yöremizde köylerimizin velveleden uzak ,sakin ,ıssız muhitlerinde ,yeşil dağlarında ,ırmak kenarlarındaki tarlalarda ,kadınlarımızın ve genç kızlarımızın ,ince yanık sesleriyle söyledikleri, duygu dünyalarına ait önemli ipuçları verir.
Mani Anadolu insanının seveni sevilenidir.Sevinci, üzüntüsü ve duygusudur.
Yöremizden mani örnekleri;
Saçaklarda gezerim Sarı saman tozarmış
Yaş kiremit ezerim Mor menevşe morarmış
Sizin gibi maniciyi Bozarmut’un çırası
Uçkuruma dizerim Gece gündüz yanarmış
Hay huluma huluma Çay taşı çakmak taşı
Bekmez koydum tuluma Çatıktır yarin kaşı
Söylersen mani söyle Çirkinle vakit geçmez
Köpek gibi uluma Güzelle sırtında taş taşı
Benim ağam pek güzel Tarlaya taban dirle
Sınur üstünde gezer Okçaya saban dirle
Eydirmiş şapkasını Ne kadar sallansan
Düşman bağrını ezer Gine sana çoban dirle
Karşıdan gelen atlı Kamyon gelir yayladan
Üstünde doru otu Tekerleri aynadan
Çarşıya gidersen Kız parası değil mi
Üzüm leblebü getü Muhtarları oynatan
* Halk Eğitimi Merkezi Müdürü
Akşam oldu neydiyin Sarı çamın gölgesi
Kaba döşek eyleyin Fındık sepet örmesi
Kaba döşek beş karış Biraz gaba gonuşu
İçi yarsız neyleyin Kayadibi bölgesi
Keten gömlek dizdedir Yemenim al üstüne
Kesme kakül yüzdedir Ortası dal üstüne
Analar kız besliyor Ağam senin yarin kötü
Anahtarı bizdedir Beni de al üstüne
Keten gömlek dört kat Yemenim yele yele
İkisin giy ,ikisin sat Attılar gurbet ele
Başkasını seversen Yedi mendil çürüttüm
Kalkmaz döşeklere yat Göz yaşı sile sile
Karşıdan gelenim yok Çay taşı çakmak taşı
Al yelek giyenim yok Çatıktır yarin kaşı
On yıllık yoldan gelsem Çirkinle vakit geçmez
Hoş geldin diyenim yok Güzelle sırtında taş taşı
Entarisi ekleme İlimonum kalburda
Sıkıca ilikleme Çok şeyler var sabırda
Benden sana fayda yok İkimiz bir ölelim
Boş kapıyı bekleme Çift yatalım kabirde
Entarisi budama Kaynanam karabiber
Sefa geldin odama Kaynatam ondan beter
Eğer beni seversen Allah ikisini de alsın
Dünür yolla babama Kızları bana yeter
Entarisi ak gibi Manici başımısın
Suya gider ok gibi Cevahir taşımısın
Hiç ardına bakmıyor Sana bir mani söylüyon
Yavuklusu yok gibi Cebinde taşırmısın
Entarisi ilmeden Entarisi mor düğme
Söylemez gülmeden Gine düştün gönlüme
Kız sen beni delirttin Haçan aklıma gelsen
On beşime girmeden Kan damlar yüreğime
Kaleden aşan gelin Karşıda kara yılan
Al yeşil kuşan gelin Gözleri civan civan
Kocan kötü sen güzel Bizi yardan ayıran
Gayret et boşan gelin Sürünsün divan divan
Benim ağam pek güzel
Sınur üstünde gezer
Eydirmiş şapkasını
Düşman bağrını ezer
Gine giyinmiş gök donu
Gidiyor çaya aşağı
A gözü kör olası
Kocan kimden aşağı
Karşıdan gelen atlı
Üstünde doru otu
Çarşıya gidersen
Üzüm leblebü getü
Ak purçak kara purçak
Bubam tükan açacak
Evlenmeyin bekarlar
Naylon kızlar çıkacak
Entarisi al basma
Alıp duvara asma
Alacaksan al beni
Her lafa kulak asma
Çorabını ördüğüm
Delüğünden gördüğüm
Hasta diye işittim
İyi olduğunu sevdiğim
Mani maniye kelam
Benden ağama selam
Darılmasın küsmesin
Kısmet olursa kelam
Karşıdan gelenlere
Gaz doldur fenerlere
Babam beni virecek
Askerden gelenlere
Çay benim çeşme benim
Ardıma düşme benim
Ben senle dalga geçtim
Sevdiğim başka benim
GELİN KAYNANA ATIŞMASI
Kaynana Gelin
Gayınnayın bakarım Yediğime karışma
Gız görmeye çıkarın Hasta olu şişersin
Eğer gızı beğenüsem İnşallah azgın garı
İki beşlü dakarın Sen elime düşersin
Gelin Kaynana
Her şeyi yaparsın gaynana Durarken bile bile
Beşlü dakarsın gaynana Denize dalmazdım
Daha gırkım çıkmadan Senin gibi gelini
Başıma kakarsın gaynana Ölsem almazdım
Kaynana Gelin
Seni evden atdurun Bileydim köyümde
Altunları satdurun Varırdım kocaya
Akşama oğlun gelince Gelmezdim peşkiri
Sana bi dayak atdurun Çok evlere kocaya
Gelin Kaynana
Oğlun bensiz yatamaz Seni düzenci seni
Altunları satamaz Hani seviyoduñ beni
Ben oğlunu gandudum Dilini dut gelin hanım
Baña dayak atamaz Bu evde goman seni
Ah bu gayınnaların Gelin
Hiç erilmez fendine Evinin önünde arı
İyi söyle a garı Entere giymiş sarı
Kötü söyletme kendine Sen beni evde goma
Paçası boklu garı
Yağı şekeri pirinci
Kilitte durdurursun Kaynana
Böyle gayınnaların Her şeye karıştı elin
Allah huyu gurusun Benimde durmadı dilim
Hakkımı helal ettim
Eve misafir gelince Kızımdan tatlı gelin
Neydeceğimi şaşurun
Gayınnamın yüzünden Gelin
Yağsuz hamur bişürün Tatlı söyle sözünü
Sat evdeki kızını
Gelme benim odama Karışmazsan işime
Karışma benim modama Öperim gül yüzünü
Saçlarını yolarım
Gözükürün adama
Kaynana
Köpek gibi ürüyon
A gız ne iş görüyon
Et ekmeği olunca
Galem gibi dürüyoñ
Kulhuvallahiehad Kaynanayı kaldır at Kaynanasız gelinler Aman bacım ne rahat
Sini sini şekerim Üstüne bal dökerim Kaynanamın kahrını Oğlu için çekerim
Gız gelin dırdır etme Fazla ileri gitme Vakitsiz horoz gibi Gece yarısı ötme
Çarşıda et kaynana Başında bit kaynana Biz oğlunla yan yana Dışarı git kaynana
|
Manici başı mısın
Cevahir taşımısın
Sana bir mani söylüyorum
Cebinde taşırmısın
Maniyi baştan söyle
Kalemi kaştan söyle
Karnın açlığını
Ekmekten aştan söyle
Akşamın ar sesine
Uyandım yar sesine
Yarim şahin ben doğan
Konaydım ensesine
Akşam oldu varamam
Dile destan olamam
Gün buluta girince
Bir dakika duramam
Akşamları olmasaydı
Badeler solmasaydı
Ölüm allahın emri
Ayrılık olmasaydı
Akşam oldu neydiyin
Kaba döşek eyleyin
Kaba döşek beş karış
İçi yarsız neyleyin
Öğlen güneşi değil
Adam ileşi değil
Sevip sevip ayrılmak
İslamın işi değil
Saçaklarda gezerim
Yaş kiremit ezerim
Sizin gibi maniciyi
Uçkuruma dizerim
Hay huluma huluma
Bekmez koydum tuluma
Söylersen mani söyle
Köpek gibi uluma
Deh dimeden giden at Buyurmadan gören evlat Evde iyi olusa avrat Gel oyna git oyna
MEZAR TAŞI BİR BAKSAN A BANA İBRET DEĞİL MİYİM SANA BİR FATİHA GÖNDER BANA BU GÜN BANA YARIN SANA |
Evimizin altı çay
Bizim peşkürle yunmayalı
Tahminen oldu altı ay
A gelin inanmasan bide sen say
Deniz olsan dalmazdım
Senin gibi gelini almazdım
Agelin sen bu peşgürü virüsen ele
A ninem ben onun golayını biliyon
Savuşuvirün öte eve
Agelin sen bunu bana didin
Birine daha dime
A ninem senin gızın
Hiç görmüyor işi
Beğenmiyo olu olmaz aşı
İşallah ölürsen yığarım
Mezarına daşı
Entarisi gökleme Ufacık ilikleme Benden sana fayda yok Boş kapıyı bekleme
Pancar pezik değil mi Ciğerezik değil mi Ben sevdim eller aldı Bana yazık değil mi
Gidiyon göndereyim Kunduramı döndereyim Ya beni de al götür Ya kendimi öldüreyim
|
A ninem senin gızın
Hiç süpürmüyor gübür
Ocak başına oturunca
Oluyo bir müdür
İşallah merdimandan
Yuvalanu paldır küldür
A gelin sen bu kirli peşgürü
Nası duvara asarsın
Daday ibisi gibi
Yokardan yokardan basarsın
Gelin peşgür vi diyince
Malak temekten bakar gibi bakarsın
A ninem senin tülümen oğlun
Beni hiç döğmedi
Döğüpde bi yanımı gırmadı
Akşam eve gelince
Ne yaptın diyi sormadı
Evimizin altı pölüt
A ninem dolaplara vurdun kilit
İşallah ölürsen
Sürerim tenine ilif.
ALİYE UÇANER
&nb