Haim Nahum’un, Karanlık planları hakkında, rahmetli başbakan Necmettin Erbakan’ın yorulmadan bıkmadan senelerce önce bahsetmesini, hiç birimiz anlayamadık.
Erbakan hoca ile ve onu anlayanlarla, alay edenler, yapılması gerekenleri yapmayanlar, sağ iseler rahat koltuklarında oturamasınlar. Ölmüşlerse, mezarlarında rahat yatamasınlar inşallah.
Haim Nahum Doktrini nedir?
Haim Nahum kimdir anlatmayacağım giriniz Google amcaya sorunuz. Bu, hain diyemediğim adam, Manisa da ’te doğmuştur. Gerisini siz araştırınız. (Hain diyebilmek için birisine, bizden olması lazım.) Bu adam bir düşmandır. Biz den değildir Türkiye’nin düşmanı bir Yahudi’dir.
Şimdi çevremize bir bakalım isterseniz. Ülkemizin insanlarının alım gücü her geçen gün azalıyor mu? İnsanlarımız söylendiğinin, basında anlatıldığının aksine, fakirleştirilmiyor mu?
İşsizlik her geçen gün artmıyor mu? İş yerleri, fabrikalar, birer birer satılmıyor mu, kapatılmıyor mu?
Ülke insanının borç batağında yüzdüğünü görmüyor muyuz? Bizim zannettiğimiz her şey, bankaların değil mi?
Elhamdülillah Müslümanım diyen birçok insanımız, din tacirlerinin tarikat şeyhlerinin oyuncağı olup dinlerinden uzaklaştırılmadılar mı? Birçok Müslüman görünen vakıf ve kuruluşun içinde emanet edilen çocuklar her türlü tacize uğramıyorlar mı? Bunları yapanlar Müslüman mıdır sizce?
Irklarına, tarikatlarına, mezheplerine ve hatta siyasi görüşlerine göre insanlarımız kamplara ayrılmadık mı, cephelere bölünmedik mi? Birbirimizle gizli bir savaş içinde değil miyiz? Güçlü olan siyasi yapı unsurları, güçsüz olanları iflasa sürüklemiyorlar mı?
Zayıflayan, güçsüzleşen gurupları yemek ve bertaraf etmek kolaylaşmadı mı? Birçok mücadele ruhlu insanımız sindirilip susturulmuyor mu? Yok edilmiyorlar mı?
Ruhun şad olsun Erbakan Hocam. Biz ne seni anlayabildik, nede Bu ülkenin gerçek kurtarıcısı olan, on yıl içinde, ülkemizi ekonomik bağımsızlığına kavuşturan yüzlerce fabrika kuran, Yüce Atatürk’ü anlayabildik.
Biz Haim Nahum doktrinine yenik düştük. İnşallah kurtulma çabalarımız boşa gitmez.
Koç Holdingin kurucusu Ahmet Vehbi Koçun (20 Temmuz 25 Şubat ) Osmanlı İmparatorluğu’nun son hahambaşısı olan Haim Nahumun ( ) oğlu ve iş insanı Bernar Nahumun ( ) kardeşi olduğu yönündeki yanlış iddia uzun yıllardır paylaşılagelmekte.
Bu yanlış iddia İsmail Okutanın seafoodplus.infodaki Erbakan’ın yıllarca anlattığı haim nahum başlıklı 20 Ağustos tarihli yazısının ilk paragrafıyla şöyle özetlenebilir:
Tarihin en gizemli, en esrarlı adamlarından biridir Haim Nahum. Lozan’da onun entrikaları ile yıkılan Osmanlının yerine yeni kurulan Türkiye Cumhuriyetini temsil eden Yahudi Haim (Hain) NAHUM’dur. Pazarlıklar sonucunda kilitlenen Lozan görüşmelerinde kilidi açan Mısır hahamıdır. Haim Nahum Vehbi Koç’un da babasıdır. Aynı zamanda Bernar NAHUMun da babasıdır. Vehbi Koç, Türkiye’de BEKO firmasını kardeşi Bernard Nahum ile birlikte kurmuştur. Lozan’da perde arkasında bulunan Siyonist’tir Nahum.
Bu iddiayı aktaran sosyal medyada sık paylaşılan görsel şu şekilde:
Vehbi Koç, Haim Nahumun oğludur. Diğer oğlunun adı da Bernar Nahumdur.
Haim Nahum, Osmanlı Bankasından çaldığı paraları İsviçreye aktardı.
Haim Nahum, çaldığı paraların yarısını bir oğlu Bernar Nahuma, diğer yarısını da diğer oğlu Vehbi Koça verdi.
Bernar Nahum ve Vehbi Koç, ortaklaşa BEKOyu kurdular (Bernar BE, Koç KO = BEKO)
Koç Ailesinin serveti Osmanlı Parasıdır!!!
Kadir Mısıroğlu da Vehbi Koçun babasının Hain Nahum olduğunu ileri sürenlerdendi:
Osmanlı İmparatorluğunun yılları arasında görev yapan son hahambaşısı olan Haim Nahum, Lozan Barış Konferansına katılan Türk delegasyonu içinde bir azınlığı temsilen danışman olarak görev almıştı.
Bernar Nahum BEKOnun kurucularından.
BEKO markası, Bernar (BE) ve Koçun (KO) birleşimi.
Ancak, aktarılan iddianın geri kalanı kurgu.
Vehbi Koç, Haim Nahumun oğlu ve Bernar Nahumun kardeşi değil.
yılında iş hayatına atılan, yılında babasının ticarethanesini devralarak Koçzade Ahmet Vehbi ismiyle Ankara Ticaret Odasına kaydettiren, ticaretle uğraşırken Ford ve Standart Oil gibi yabancı şirketlerin Türkiye temsilciliklerini alarak, işlerini büyüten, yılında İstanbulda Koç Ticaret A.Ş.yi kuran Vehbi Koçun servetinin Osmanlı Bankası altınlarına dayandığına dair bir emare mevcut değil.
’de Ankara’da doğan Vehbi Koçun babası Koçzade Mustafa Efendinin yıllık Ankaralı bir aileden, annesi Kütükçüzade Hacı Rıfat Efendinin kızı Fatma Hanımın yıllık Ankaralı bir aileden geldiği, soyağacının Hacı Bayram-ı Velîye kadar uzandığı belirtilmektedir.
Fuat Bayramoğlunun Hacı Bayram-ı Velî Yaşamı, Soyu, Vakfı ( Türk Tarih Kurumu Basımevi. 1. Cilt. Sf: , ) adlı eserinde aktardığı şecereye göre Vehbi Koç ile eşi Sadberk Koçun soyu Hacı Bayram-ı Velî’ye şu şekilde bağlanmaktadır:
-SADBERK KOÇ’UN SOYAĞACI: Hacı Bayram-ı Velî Şeyh Ahmed Baba Şeyh Edhem Baba Şeyh Tayyib Baba Şeyh Salih Baba Tâci Hacı Fatma Hatun Saime Hatun Müderriszâde Şeyh Mustafa Abdülkerim Efendi Sadullah İzzet Necib Bey Sadullah Aktaş Sadberk Koç.
-VEHBİ KOÇ’UN SOYAĞACI: Hacı Bayram-ı Velî Şeyh Ahmed Baba Şeyh Edhem Baba Şeyh Tayyib Baba Şeyh Salih Baba Şeyh Mehmed Baba Şeyh Ahmed Baba Şeyh Kasım Baba Şeyh Tayyib Baba Şeyh Ahmed Muhlis Baba Şeyh Mehmed Tayyib Baba Şeyh Şemseddin Bayramoğlu Şeyh Mustafa Baba Şeyh Salih Baba Haydar Baba Mustafa Bey Ahmed Bey Necibe Hanım Vehbi Koç.
Yukarıda alıntılanan eserden ilgili bölümdeki metin şu şekildeydi:
6- Mustafa Baba. İnayetler Kolunun da başı olan Mustafa bin Salih Baba II.nın oğlu Salih Baba III.nın torunu olan Mustafa Baba günümüze kadar süregelen bir tâli dalın başıdır. Özellikle onun torunu Necibe Kadın Ankaranın tanınmış ailelerinden Koç zade Mehmed Efendi ile evlenerek dünyaya getirdiği dört çocuğundan Mustafa Koçtan da bugün Ankaranın ve Türkiyenin ünlü iş adamlarında Vehbi Koç gelmiştir. yılında Ankarada doğmuş olan Vehbi Koçun yaşam öyküsü, kendi yazdığı (Hayat Hikâyem), İstanbul, adlı kitabı ile bunun İngilizcesi olarak yayımlanan (The Autobiography of a Turkish Businessman My Life Story) İstanbul, adlı esere başvurulabilir.
Vehbi Koçun eşi Sadberk Hanım ( ) da Hacı Bayram-ı Veli soyundan Müderris zadeler adıyla anılan talî kolların birinde bulunan Sadullah İzzet Efendinin (aşağıda No 10a bakılması) kızı Necibe Kadının Ankaralı Serattar, ya da Attarbaşı zadelerden Emin Efendiyle evlenmelerinden doğan Sadullah Aktarın kızıdır. Vehbi Koç ile evlendikten sonra Koç soyadının alan Sadberk Hanımın yaşam öyküsü İstanbulda Büyükderede adına kurulmuş özel bir müze olan (Sadberk Hanım Müzesi)nin tanıtma broşüründe Müzenin yönetiminden sorumlu kızı Sevgi Gönül tarafından aşağıdaki şekilde anlatılmıştır:
Sadberk Hanım Müzesinde bulunan Koç Ailesinin Koçzadeler, Kütükçüzadeler, Aktarzadeler ve Müderriszadeler’e dayanan, Hacı Bayram Velîye uzanan soyağacı şu şekilde resmedilmişti:
Vehbi Koç Vakfı, Koç Ailesinin soyağacını şöyle özetlemişti:
Koçzadeler, Aktarzadeler, Kütükçüzadeler, Müderriszadeler
[Hacı Bayram soyunun] İnayetler kolunun da başı olan Mustafa bin Salih Baba’nın torunu Necibe Kadın, Koçzade Mehmet Efendi ile evlenmiştir. Mehmet Efendi ile Necibe’nin oğlu [Hacı] Mustafa Efendi, Vehbi Koç’un babasıdır. Vehbi Koç’un eşi Aktarzade Sadberk Hanım’ın babası Attarbaşızade Sadullah da, Hacı Bayram soyuna bağlı Müderriszadelerden Sadullah İzzet’in kızı Necide Kadın’la evlenen Attarbaşızade Emin Efendi’nin oğludur.Aktarzadelerden üç kardeş Sadullah, Hacı Kerim ve Rasim’dir. Sadullah, Kütükçüzadelerden Hacı Rıfat’ın kızı Nadire ile, Hacı Kerim, Çubukçuzadelerden Mustafa Kazım’ın kızı Halime ile evlenmiştir Aktarzade Sadullah’ın oğlu Emin, Koçzade Mustafa’nın kızı Hüsniye ile, kızı Sadberk de Vehbi (Koç) ile evlenmiştir, yani iki kardeş, iki kardeşle evlenmiştir ve teyze çocuklarıdır. Sadullah’ın karısı Nadire’nin kardeşi Fatma (Koç), Koçzade Hüsniye ile Vehbi’nin annesidir.
Bernar Nahum ile Haim Nahumun bir ilgisi bulunmuyor. Bernar Nahum, Haim Nahumun oğlu olmadığı gibi herhangi bir akrabalık bağları mevcut değil. Sadece soyadları aynı.
Sefarad Yahudisi bir ailenin çocuğu olarak de İstanbulda doğan Bernar Nahumun -bazılarınca sanıldığı şekilde- yılında Lozandaki barış antlaşması görüşmelerine katılması zaten mümkün değildi.
Bernar Nahum, Koçta 44 Yılım Bir Otomotiv Sanayii Kuruluyor (, Milliyet) adlı kitabında Vehbi Koçla ortaklıklarını tafsilatlı şekilde aktarmıştı. Bernar Nahum, Otokar, Tofaş, Fiat, Petrol Ofisi, Karsan gibi şirketlerde üst düzey yöneticilik yapan Jan Nahumun, iş insanı Klod Nahumun ve Michelle Tazartesin babasıdır.
Vehbi Koç & Bernar Nahum
Manisa Belediyesi’nde görevli Bohor Josef Nahum ve Kaden Franko Grasya’nın oğlu olarak 23 Aralık ’de Manisa’da doğan Haim Nahum, yılında Kahirede vefat etmişti. Haim Nahumun Osmanlı Bankasının altınlarını çaldığına yönelik de bir bulgu mevcut değil.
Tarihin Arka Odası adlı programda Kadir Mısıroğlunun ileri sürdüğü iddiaya dair Murat Bardakçının inanmayın bu palavralara, adam başına fesi geçiriyor sallıyor sözünün adından İlber Ortalı da Nahum da çok yaygın bir soyadıdır. demişti.
Murat Bardakçı, Haim Nahuma ve tanıştığı oğlu Jojo Nahuma Mustafa Koç’un göbekten ceddi kimdir bilir misiniz? Hacı Bayram-ı Velî! başlıklı 25 Ocak tarihli yazısında şöyle değinmişti:
Hahambaşı Haim Nahum siyonist değil, aksine, antisiyonisttir ve bunu Türkiye’nin son dönem tarihi ile ciddî şekilde uğraşan hemen herkes bilir! Nahum Efendi Filistin’de bir Yahudi devleti kurulması çabalarına karşı çıkanların başında geldiği için siyonistler tarafından düşman görülmüş ve ayağının kaydırılması için elden gelen herşey yapılmıştır. Hahambaşı’nın siyonizm ile mücadele maksadıyla kurduğu cemiyetlerin yayınları ve yazdığı dünya kadar yazı ortadadır ama kendi yalanlarına önce kendileri inanan ve etrafa düşmanlık tohumları ekmekten başka bir işe yaramayan zavallılar desteksiz atıp “üstad” diye ortalarda dolaşmak dururken neden okusunlar ki?
Antisiyonizmin önde gelen isimlerinden olan Nahum Efendi’nin Lozan’da “gayrıresmî” danışman olarak bulunmasının sebebi de iddia edilen ama vârolmayan siyonistliği falan değil Millî Mücadele’ye verdiği destek, Avrupa’daki geniş çevresi ve engin Fransızcasıdır.
Ben, Vehbi Koç ile ortağı Bernar Nahum’un babaları olduğu yalanına maruz bırakılan Hahambaşı Haim Nahum’un asıl oğlu Jojo Nahum’u, bundan seneler önce Paris’te tanımıştım. Şimdi hayatta olmayan Jojo Bey öyle Fransız yahut Yahudi mösyösü falan değil, bir Osmanlı beyefendisi idi ve babasının Fransızca olarak kaleme aldığı hatıralarının yayınlanmamış tam metni onda bulunuyordu. İmparatorluğun son seneleri bakımından gayet önemli olan hatıralar inşaallah günün birinde yayınlanır
Musevi olduğu ya da bu yönde bir kökene sahip olduğu ileri sürülen Vehbi Koç ve ailesi Müslüman olduklarını müteaddit kez dile getirmişti.
Vehbi Koç, Gün adlı program için hazırlanan Vehbi Koç Belgeselinde günlük programı içerisinde namaz kıldığını şöyle ifade etmişti (Aşağıdaki bağlantıdaki kayıttan dan itibaren izlenebilir):
Bir kere sabahleyin saat yedide kalkarım. İki bardak su içerim. Ondan sonra bir yatarım. Yedi buçuk ajansını dinlerim. Yedi buçuk ajansı bittikten sonra tıraş olurum. O günün meyvesi neyse onu getirirler işte elma mıdır armut mudur. İşte onu yerim. Ondan sonra tam dokuzda işe başlarım. Evde. Sekreterim eve gelir. Bire kadar çalışırız. Gazeteleri okuruz. Bana ait gelen evraklar varsa onları okuruz. Gazetelerde de en çok şeyi okurum ilanları falan okumam hiç, ekonomik ve politik havadisleri okurum. Saat tam birde yemeğe otururuz. Yemeği yerim. Yemekten sonra yatarım. Bir saat. Ondan sonra bir namaz kılarım. Ondan sonra işime giderim. Akşam eve gelirim. Evde bir kadeh viski içerim. Yahut cin tonik içerim. Ondan sonra yemeğimi yerim. Üç ajansı da takip ederim. Yedi, yedi buçuğu ve şeyi. Onu. Sekizi. Takip ederim. Saat on buçukta yatağa girerim. 8 saat yatakta kalırım. Uyuyum uyumayım. Şimdide kadar şaşmadı inşallah bundan sonra da şaşmaz.
Vehbi Koç, adı geçen belgeselde dine bakış açısını şöyle aktarmıştı:
Ben dindar bir insanım. Fakat, dünya işleriyle din işlerini ayırt eden bir insanım. Dünyada bir kuvvet var. Ben bu kuvvete inanıyorum. Ben e gitmiş bir adamım. de e gittim. Ondan sonra, çeşitli şeylerde ibadet yerlerinde bulundum. Diğer taraftan da bu dindarlığım hiçbir zaman işlerimi aksatmadı. Mesela ben kalkar akşam bir viski içerim. Ben bu viskiyi içerken sarhoş olayım diye içmem. Çok yorgun geliyorum. Kafayı dinlendirmek için yani işlerden biraz uzak kalmak için. Bir kadeh biski alırım. Bu günahsa Allah affetsin.
Vehbi Koçun yılında Diyanet İşleri Başkanı Lütfi Doğana hitaben yazdığı mektubunda Cuma namazına gittiğini belirtmişti.
Vehbi Koç ile dönemin Diyanet İşleri Başkanı Lütfi Doğan arasındaki Tanrı yerine Allah denilmesi konusunda Diyanetin bir talimatının bulunup bulunmadığı konusundaki yazışmaları şu şekildeydi:
“
Sayın Lütfü Doğan
Diyanet İşleri Başkanı
Sayın Bay Doğan;
Geçen hafta Dolmabahçe Camiinde Cuma namazında hatip hutbeye çıkarak bir takım Türkçe terimlerden bahsetti. Bu arada ‘Bazıları Tanrı diyor, Tanrı demeyin Allah deyin’ dedi. Bunu hayretle dinledim.
O akşam, başka bir camie giden bir arkadaşımla beraberdim, onun gittiği camide de hatip “Günaydın demeyin, selamünaleykim deyin’ demiş, arkadaşım da buna hayret etmiş.
Bu bir talimatla mı oluyor, yoksa hatipler kendileri mi söylüyorlar? Büyük bir reaksiyon yaratmaktadır. Tanrı sözü çok güzel bir sözdür. Bu hususu sizin gibi geniş görüşlü bir din liderimize duyurmak için bu mektubumu yazıyor, saygılarımı sunuyorum.
Vehbi Koç”
“Ö//
Sayın Vehbi Koç
Koç Holding A.Ş. İdare Meclisi Reisi
İlgi: tarihli mektubunuz
Başkanlıkça ‘Tanrı, günaydın’ demeyin, diye özel bir talimat yoktur. Hatipler kendi anlayış seviyesine göre hareket ediyorlar. Sürdürdüğümüz eğitimlerle uygun anlayışa getirmeğe çalışıyoruz. Takdir edersiniz ki bu zaman isteyen bir konudur.
Uyarınıza teşekkür eder, yüce Tanrı’dan sağlıklar, başarılar dua eder, selam ve sevgilerimi sunarım.
Dr. Lütfi Doğan
Diyanet İşleri Başkanı”
Hürses adlı gazetede 8 Ağustos günü yayımlanan küpürde Ünlü iş adamı Vehbi Koçun 5 vakit namaz kıldığı ve Antalyada kaldığı süre içinde Talya otelinde bu imkanın yaratıldığından haberiniz var mı ifadesinin geçtiği görülüyor.
Meydan gazetesinin 3 Mayıs , Tercüman gazetesinin ise 4 Mayıs tarihli sayılarında Vehbi Koçun ben dindar adamım (dindar bir insanım) sözüalıntılanmıştı.
Mustafa Koç, verdiği bir röportajda babasıyla Cuma namazlarına gittiğini şöyle aktarmıştı:
Koç Grubu biraz halktan uzak algısı vardı. Buna katılıyor musunuz?
Öncelikle bizi çok yanlış tanıyor halk. Biz de kendimizi tanıtalım, Öyle değiliz, böyleyiz deme ihtiyacını dahi hissetmedik doğrusu. Bana Biz sizi hiç böyle tanımıyorduk. diyen bir sürü insan oldu Anadoluda. Tabii, bunda Anadolu buluşmalarının çok ciddi etkisi oldu. Ama biz de artık bu iletişim işine daha bilimsel yaklaşma kararı aldık. Meslek lisesi, memleket meselesi gibi projelerle kendimizi daha iyi anlatmayı hedefliyoruz. Daha yapılacak çok şey var o ayrı. Ama, mesela ayıp bir şey değil de bizi Musevi zanneden insanlar varmış. Düşünün bunu bile bilerek çarpıtıyor insanlar. Çıkıp Hayır ben Elhamdülillah Müslümanım da denmez ki.'
Babanızla beraber bayram namazına gittiniz mi?
Çok gittik. Namazdan sonra da akrabaları gezip harçlık toplardım.
Rahmi Koç ise Koç Ailesi’nin Ramazan ayını tüm gelenekleriyle dolu dolu yaşayan bir aile olduğunu şu sözlerle ifade etmişti:
“Şimdi alınan ilaçlar ve tedaviler nedeniyle oruç dahi tutamıyoruz ama ben memlekette olduğum sürede 15 yaşımdan 75 yaşıma kadar oruç tuttum”
“Ev halkının hemen hemen hepsi oruç tutardı”
“Erkekler muhakkak teravih namazına giderlerdi. Kadir geceleri ise çok önemliydi ve mutlaka evlerde tanıdığımız, bildiğimiz, sevdiğimiz hocaların arkasında namaz kılınırdı. Kadir gecelerinde ise Peygamber efendimizin Sakal-ı Şerif’ine gider hepimiz sıraya girer, onu öperdik. Ramazanda fakirlere para verilir, imkânı dar yoksullara da erzak gönderilirdi.”
“Hayatımda Ramazan’ın kış mevsimine denk geldiğine üç defa şahit oldum. Gençliğimizde Ramazan kışa geldiği zaman son orucu Uludağ’da açardık. Ertesi gün de kayağa çıkardık, o günler de geride kaldı. Ağustosun sıcağında, yaz tatilinde teknede oruç tuttuğumuzu da hatırlıyorum. O günlerin en güzel tarafı da serinlikte, güvertede sahur yapmaktı. Sabah geç kalkılır, yüzülür, öğleyin iyi bir uyku çekilir ve oruç açmadan önce de bir akşam yüzmesi insanı zinde tutuyordu. İstanbul ’da camilere asılan mahyalar, dükkanlarda müşterilere sunulan çeşitli yiyecek maddeleri, basın ve yayında din ve Ramazan ile ilgili yayınlar, televizyonda yine bununla ilgili programlar oruç tutanları başka türlü bir havaya sokuyordu. Başka güzel bir tarafı ise eski ramazanlarda bekçi düdükleri ve davulcularla sahura kalkmak, sonra da zamanın geldiğini ezan sesinden duymak hafızamda kalan güzel hatıralardır. O zamanlarda oruç tutanlar ve tutmayanlar bir arada mesut ve bahtiyar olarak Ramazanı geçirirlerdi. Şimdi televizyonlarda ulemaya veya hocalara oruçla ilgili öyle sualler soruyorlar ki, buna da hayret ediyorum. Mesela; ‘Yemek pişirirken yanlışlıkla yemeğin tadına bakarsam orucum bozulur mu?’, ‘Dişimi fırçalarsam orucum bozulur mu?’, ‘Kan verirsem oruç bozulur mu?’ gibi Bizim zamanımızda mamafih televizyon yoktu ama basında böyle sorular sorulmazdı.”
“O zamanlar akraba-i taallukat (akrabalar) birer iftar verirdi. Bir hafta, bilemediniz 10 günde bu biterdi. İftariyeler umumiyetle evden yapılırdı. Sadece pastırma ve peynir dışarıdan alınırdı. Hatta çoğu zaman pide dahi evde pişirilirdi. Öyle şaşalı ve gösterişli iftarlar yoktu. Belediyenin devasa çadırlar kurarak iftar verdiklerini hiç hatırlamıyorum. Vehbi Bey, daha Ankara ’da iken, cami hocalarına evinde küçük bir iftar verirdi. İstanbul’a taşınıp da sayı artınca, Diyanet İşleri Başkanı dahil olmak üzere bütün din adamlarının, profesörlerin ve talebelerin katıldığı, İlahiyat Fakültesi iftarları düzenlenmeye başlandı. Aile genişledikçe, eş dost çoğaldıkça ev iftarlarına da sığmaz olduk ve bunun yerine otellerde ağırlanmaya başlandı. Bu şekilde bütün tanıdıklar da bir seferde davet edilebiliyordu. Önceleri çalışanlarımıza iftar veriyorduk, şirketler, fabrikalar çoğalınca her iş yerinden temsilciler gelmeye başladı. Bu şekilde dahi davetli sayımız kişiyi aşıyor.”
“Bayram namazı için evdeki bütün seccadeleri koltuğumuzun altına dürerek, babamızın arkasından evin tüm erkekleri camiye giderdik. Geç kaldığımız için umumiyetle dışarıda ya toprak, ya taş, ya da beton üzerinde kılardık. Bazı camilerde hasır seriliyordu, onun üzerine seccademizi koyardık. Namaz biter bitmez önce camide, sonra evde bayramlaşılırdı. Daha sonra evde bir saat kestirmek en büyük zevk olurdu. Öğleden sonra da aile büyükleri ziyaret edilirdi. Ankara’da kimi Keçiören’de, kimi Kale’de, kimi Yenişehir’de, kimi Çankaya’da, İstanbul’da da kimi Kadıköy’de, kimi Beyazıt’ta, kimi de Büyükdere’de, otururdu. Bu ziyaretler hemen hemen gün sürerdi. Küçükken mendil içine lira para konur, onu bize verirlerdi. Bazı büyüklerimiz de sadece çikolata ikram ederdi. Sonra sonra zaman o kadar kıymetli olmaya başladı ki, önceleri rahmetli Vehbi Koç, bayramın birinci günü öğleden sonra ile arasında evinde bayram ziyaretçilerini kabul ederdi. Bunların adedi artınca Divan Oteli’nde ile arası bayramlaşmaya başladık. Umumiyetle bizler bayramda ya yeni elbise, ya yeni ayakkabı, ya yeni gömlek giyer ve yeni kravat takardık. Bayram ziyaretlerine spor kıyafetlerle gitmek düşünülmezdi bile.”
Vehbi Koçun kızı, Vehbi Koç Vakfı Başkanı, Koç Holding Yönetim Kurulu Üyesi Semahat Arsel, “Kuşaktan Kuşağa” adlı kitabında babasına şöyle değinmişti:
Bence Vehbi Bey, en büyük sosyalist, en büyük dindardı. Çünkü, paylaşmayı sever, israftan hoşlanmazdı. İhtiyacı olanlara yaptığı yardımın başkaları tarafından bilinmesini hiç sevmezdi.
Tarihin en gizemli,en esrarl adamlarndan biridir HaimNahum. Lozan’da onun entrikalar ile yklan Osmanlnn yerine yeni kurulan Türkiye Cumhuriyetini temsil eden Yahudi Haim (Hain) NAHUM’dur. Pazarlklar sonucunda kilitlenen Lozan görümelerinde kilidi açan Msr hahamdr. Lozan’da perde arkasnda bulunan Siyonist’tir Nahum. Erbakan Hoca olmasyd slam dünyasn tarumar eden Haim Nahum’u ve onun ölesiye, olasya hizmetkârln yapt Siyonizm’i tanmak mümkün deildi.
Haim Nahum Manisa'da ylnda dünyaya gelen birOsmanl vatanda idi. branice ve Arapçay büyükbabasyla gittii Filistin'de örendi. Filistin'in ardndan Fransa'ya giderek, Paris Ruhani Okulu'nda eitim ald. Burada bulunduu dönemde ‘‘Jön Türkler’’ içinde yer ald. Burada Jöntürkler aracl ile Türkçülük olgusu ve Türklerde Arap dümanl düüncesinin oluumuiçin çalmalar yapt. Bunda da baarl oldu. Msr Ba haham olduu dönemde ise Araplarda Arap milliyetçilii ve Türk dümanl akmnn olumas için çabalad ve baarl oldu. srail Devletini kurmak için Osmanl Devleti’ni, Hilafet ve Saltanat ykmakta Siyonistlere en büyük hizmeti yapan Yahudi HahambaHaimNahum’dur. Siyonistlerin en büyük özellikleri bulunduklar ülkelerde ohalktan biri gibi isimler alarak o ülkelerde gizlenmi olmalardr. te Türkiye’de de böyle yaptlar.
'de stanbul'a döndü. Ülkeye döndüünde arzusu stanbul'da slam hukuku ve diplomatlk alannda eitim almakt. Maddi yetersizlikten dolay 'de AllianceIsraeliteUniverselle kuruluuna baseafoodplus.info bavuruda hukuk, teoloji ve diplomatik örenimi görmek için yardm istedi. stei kabul edilen Nahum, arasnda Paris Ruhani Okulu'nda örenim gördü. 'de haham tayin edilmeden 'te Teoloji Yüksek Okulu'ndan; 'da ise yaayan Dou dillerinden edebi Arapça ve Farsça bölümlerinden diploma ald. Ayn yllarda Paris'teki Yahudi okullarnda ders vererek öretmenlik yapmaya balad.
ylnda da II. Merutiyet'in ilanyla görevinden istifa etti. Ardndan MoeLevi'nin yerine hahamba seçildi. Bu görevinde yer ald sürece Osmanl Devleti ve Yahudiler arasnda anlama salamaya gayret gösterirken frsatlar deerlendirerek sinsice mensubu bulunduu Osmanl Devletinin yklmasnn altyapsn oluturdu.
yllar arasnda da Kahire Bahaham olarak görev yapt. 'te de Türk heyetinde yer alarak Lozan Bar Konferans'na katld. Msrda toplum tarihi üzerine de çalmalar yapan HaimNahum ylnda Kahire'de hayatn seafoodplus.infozmin önde gelen liderleriTeoderHerz, Emanuel Karasu ve HaimNahum’dur. Bunlarn arasnda srail Devletinin kurulduunu gören, yani rüyasn gerçekletiren tek Siyonist lider HaimNahum olmutur.
Lozan görümelerinde Türk tarafnn talepleri arasnda, Avrupallarn kesinlikle kabul etmeyecei maddeler bulunuyordu. Bunun üzerine Avrupa tarafndan Türkiye’ye kar tekrar sava açlmas, hücuma geçilmesi konuuluyordu. Türk taraf taviz vermeyince görümeler masada kilitleniyor. te tam bu noktada HaimNahum devreye giriyor, kapal kaplar ardnda Avrupallara söyledii eyler kilidi açyor ve anlama yaplyor.
Peki, HaimNahum Avrupallara ne diyor ve ne vaat ediyordu?Söyledii eyler ise ylardan beri Erbakan Hocamzn bize söyledii gerçeklerdir. Avrupallara öyle demitir; ‘‘gördüünüz gibi topla tüfekle istediiniz sonucu alamyorsunuz. Zamana ve siyasete brakn. O zaman sonuç alnacan göreceksiniz. BraknTürkiye kendi yolunda ilerlesin. Yaplacak olan kilidi içeriden açmaktr. Türkiye’nin içini boalttnzda, yani bu milleti slam’dan, özünden uzaklatrmay baardnzda amacnza ulatnz göreceksiniz. Sabr ve plan yeterlidir,’’ diyordu. Gerçekten de dedikleri günümüzde aynen gerçekleseafoodplus.info görümelerindeAnadolu’dan giden heyetin içinde yer ald için geceleyin önce kaldklar oteldedost olduunu söyledii smet nönü’yleanlayor. Onu taviz verilecek konularda ikna ediyor. Ondan sonra da; ngiliztemsilcileri ile görümeler yapyor, onlar da ikna ediyor. Onlara bana güvenin,diyerek baz sözler veriyor, Türk heyeti adna tavizler veriyor.BöyleceLozan görümeleri esnasnda yaanan tkanma çözülüyor.
HaimNahum, kendisi gibi bir Yahudi olan ngiltere Dileri Bakan ve ayn zamanda Lozan görümelerinin de bakan olan Lord Curzon’a öyle söylüyordu: “Siz, Türkiye’nin bamszln kabul ediniz. Ben onlaraslam’ayaklar altnda çinetmeyi taahhüt ediyorum.’’ te Türkiye’nin özünden koparlmas, yakn tarihindeki baz zulüm ve basklarn gerçeklemesi, Ezan’n Türkçe okunmas gibi olaylarn ardnda HaimNahum’un bu vaatleri yatmaktadr. HaimNahum, srail devletinin kurulabilmesi için Müslümanlarn kar koyma gücünün tümüyle ortadan kaldrlmas gerektiini, Halifeliin Müslümanlarn toparlanmasnda manevi bir güç olacanbiliyordu. Bu yüzden hilafetin tamamen ortadan kaldrlmas ve Müslümanlarn basz kalmas gerektiini düünüyordu. ngilizlerle bu konuda anlaarak Türk tarafnn dier isteklerini kabul ettirdi. Günümüzün Hain Nahum’u kimdir acaba?
Tarihini bilmeyen, tarihinden ders almayan milletlerin corafyasn, snrlarn bakalar çizer. te bugün etrafmza baktmzda bütün Ortadou ülkelerinin, slam corafyasnn snrlarn Avrupal barbarlarn, Siyonistlerin, emperyalist güçlerin çizdiini görürüz. Hiçbir zaman unutmamak gerekir ki Siyonizm’in plannda önce liderler yklr. Onun için Osmanl Devletini ykp srail Devletini kurmak için önce Abdülhamit Han tahttan indirip zindana attlar. Türkiye’nin kendi çizgilerinden çkmamas için, dolays ile srail Çete Devletinin yaamas için önce Erbakan’ yktlar. Peki, batl olan davas için kanl metotlarla her eyi göze alan bu Siyonistler karsnda bizler ne yapyoruz? Hak olan davamz slam için her eyi göze alabiliyor muyuz?Siyonizm’in TeoderHerz’i varsa, Emanuel Karasu’su varsa, HaimNahum’u varsa; bizim de Abdülhamid’imiz var, Erbakan’mz var.
Kaynak: Murat Akan- Üst Akl
Ahmet Anapal- Makaleleri