İlm-ül-yakîn,ilimle bilmek,
Ayn-ül-yakîn,gözle görerek bilmek,
Hakk-ul-yakîn,her şeyi ile bilmek, vakıf olmak demektir.
Bir misalle açıklayalım!
Medine-i münevverede yaşayan bir kimse, ömründe hiç kar görmese, kar kendisine anlatılsa, bu kimsenin kar hakkındaki bilgisine (İlm-ül-yakîn)denir.
Yakından karı görmekle hasıl olan bilgisine de (Ayn-ül-yakîn) denir.
Karı eline alıp incelese, soğukluğunu öğrense, biraz yiyip tadına baksa, bu bilgisine de (Hakk-ul-yakîn) denebilir.
Murakabe yaparken evliyada bazı hallerin hasıl olmasına (İlm-ül-yakîn) denir. Kalbde bir ışık parlamasına (Ayn-ül-yakîn) denir. Allahü teâlânın ahlakı ile ahlaklanmaya da (Hakk-ul-yakîn) denir. (Mektubat-ı Dehlevi)
Tasavvuf ehlinin, eserden müessiri, yani işi görerek, bunu yapanı keşf ile anlamasına (İlm-ül-yakîn) denir. (Mektubat-ı Rabbani c.3, m)
Cennete ve Cehennemin varlığı yakîn olarak bilinirse, buna (İlm-ül-yakîn), meleklerin bildiği gibi, bizzat müşahede edilerek görülürse, buna da (Ayn-ül-yakîn) denir. Dünyada yapılan kötü işlerin ahirette karşılığının Cehennem olduğu, böyle ilm-i yakîn ile bilinir. Tekasür suresinde mealen (İlm-i yakîn ile bilseydiniz, Cehennemi elbette görürdünüz) buyuruluyor. Peygamberler, ilm-i yakîn ile Cenneti, Cehennemi ve ahiret hallerini bilirler. Bu bilgilerine (İlm-ül-yakîn)denir. (Mükaşefet-ül-kulub)
Kapı Açılır
Vurmayı bil!
Ne zaman?
Bilemem!
Yeter ki O kapıda durmayı bil!
Tüm evren de nokta içinde
Aşk ile dönmede .
Peki ya sen ..!
Hangi Aşka talipsin
Kendindeki seni dinle
Çağrılmadan gidilmez deme
Aşk tokmağını vur hele gönüle
Gör ki nice zerren, Aşka hasret içinde
Kandiller cem eğlesin perdelerin içinde
Karanlıklar artık kavuşşun ,
Aşk denen seyru sefa cöllerine.
Mecnun misaldi..!
Aşk ile yürü hele
Çöl içinde abu hayat, tadınca kendinde
Bu gidiş artık senden de ötelere..!
Aşk ile yürü hele
Çöl içinde abu hayat ,tadınca kendinde
Bu gidiş artık senden de ötelere..!
Gel selam verelim gönülden gönüle
Aşk- ı hakikat badesindeki nefes ile
Arınsın cümlesinde
Ferman ver,ben katline
Örülsün eteklerin, ilmel yakin ile
Giyinsin cümle perde ,
Aynel yakin görünsün öze
Hakkel yakin,Edep hü!
SELAM verelim Ele, hü diye
Benlik perdesi erisin ,edepden
Öğle düşsün, toprakla birlik ele, Lam Elif
Tümü cem , bir nokta da dönmede
Ey Aşk-ı hakikat gör işte
Biz olduk bu demde
Aşk şarabu mesti, hayran eğleye
Var ettin hak emri üzere
Ey sevgili şah damarımdan yakınsın
Yakınlığın ile erimekde
Vahdeti adem , rıhtımında gezmekde
Gör sevgili görenler deli demekde
Hak ile,Aşka talip delilerdenim şükür verene
Tükendi kalemim bilinmezlikdende ötelerde
Herşey kendimde,Hak ile Aşk demede
Mağfiret eğliyen aciz bir kulum
Yücelerden yücesin
Affın beni ademlere
Öğle yücesin ,keremsin ,
övgü ve hamd daim yaratan rabbime
Bismillahirrahmanirrahim
El hamddülillahi rabbül alemin diye
Yakîn ne demektir? Kuran-ı Kerîmde zannın karşıtı olarak ifade edilen yakîn ne anlama gelmektedir? Yine Kuran-ı Kerîmde yakîn kavramı ile ilgili zikredilen ilmel-yakîn, aynel yakîn ve hakkal-yakîn hakkında kısaca bilgiler
Yakîn Bilgi, kesin bilgi demektir. Delil ve burhan ile elde edilen kesin bilgi anlamına gelmektedir.
a- İlmel-yakîn nedir? İlmel-yakîn Hakkında Kısaca Bilgi
Sâlim akıl ve sahih naklin ifade ettiği bilgidir. Kesinlik ifade eden bilgilerin en aşağı derecesidir.
İlim ile bir şeyi bilmek ve tanımaktır. Bu bilgi kesinliği ispatlanmış olan bilgidir. Kesinliği delillerle ispat edilmeyen şeye bilgi denmez, malumat denir. Bilginin yakîn mertebesi kesin bilgidir.
b- Aynel-yakîn nedir? Aynel-yakîn Hakkında Kısaca Bilgi
Aynel-yakîn, Duyularla ya da tecrübe ile elde edilen, bizzat müşahede sonucu ortaya çıkan bilgidir.
Kuranı Kerimde Tekâsür sûresinde Aynel-yakîn bilgisine işaret edilmiştir: Sonra andolsun onu yakîn gözüyle göreceksiniz (Tekâsür, /5)
Bu tür bilgi ya gözlem ve deneye dayanan bilimsel bilgidir, ya da anlatıma dayalı tarihsel bilgidir. Birinci yolla elde edilen yakîn, ikinci yoldan elde edilen yakinden daha yüksek ve kuvvetlidir. Ateşi ya da Kâbeyi görerek bilmek ve tanımak gibi. Hz. İbrahimin aynel yakîn derecesindeki bir bilgiye ulaşmak için Allaha müracaatı Kurânda şöyle anlatılmaktadır: Hani İbrahim `Ey Rabbim ölüyü nasıl dirilttiğini bana göster demişti. Rabbi de ona, `Yoksa inanmadın mı? dedi. İbrahim: `Hayır! İnandım, fakat kalbimin mutmain olması için (görmek istedim) dedi (Bakara, 2/)
c- Hakkal-yakîn nedir? Hakkal-yakîn Hakkında Kısaca Bilgi
Hakkal-yakîn, Bizzat yaşanarak elde edilen bilgidir. Kesinlik ifade etme bakımından en üstün bilgi çeşididir.
Bir bilginin hakikatine erme hadisesidir. Bilgi ve marifet mertebelerinin en yükseği olan bu mertebenin de çok mertebeleri vardır. Bu bilginin de yakîn mertebesine ulaşması ile kazanılan kesin bilgidir. Bu mertebe bilgiyi yaşama, hakikatine erme ve şüpheye yer bırakmadan işin doğrusunu anlama mertebesidir.
Kalp ile sezilip bizzat duyulan ve basiretle müşahade olunarak yaşanmak suretiyle hasıl olan bilgi mertebesidir. Bu bilgi yakîn ifâde eden bilgilerin en yüksek mertebesini teşkil eder. Bu yüzden tatmayan bilmez denilmiştir. Hakkal-yakîn mertebesine ulaşan kimselere ehl-i marifet (marifet sahibi) ve arif denir. Bunların elde ettikleri bilginin sözle ifâdesi güçtür. Bazı müfessirlere göre Kurânın şu âyetleri ilmin bu mertebesine işaret etmektedir: Ve O, gerçekten katî bilginin ta kendisidir. (Vakıa, 56/95); Şüphesiz ki bu, kesin gerçektir. (Hâkka, 69/51)