Değerli kardeşimiz,
Sözün doğrusu şu olmalıdır:
“Canı yanan sabretsin; can yakan da yanacağı günü beklesin.”
Yani, haksızlığa uğramış olan mağdur ve mazlum kimse canı yandığı için sabretsin, mükâfatını düşünsün ve kıyamet gününde hakkının alınacağını bilsin, fazla üzülmesin, hayatını zehir emesin.
Can yakan zalim ise, -her gelecek yakın olduğu için- yakında öleceğini, mazlumun âhının yerde kalmayacağını, başkasının canını yaktığı kadar canının da yanacağını düşünsün, zulümden vazgeçsin, Allah’ın huzuruna varacağı gündeki adaletin tecellisinden korksun..
Bu sözün bir hadis olduğuna dair herhangi bir bilgiye rastlayamadık. Ancak, bunun manası, çok değişik ayet ve hadislerde vardır. Kuvvetli bir ihtimalle, ilgili ayet ve hadislerden esinlenerek söylenmiş bir kelam-ı kibardır.
Aşağıda meali verilen ayet, bu konuda önemli bir derstir:
“Sen, o zalimlerin işlediklerinden, sakın Rabbinin habersiz olduğunu zannetme! O, sadece onları, dehşetinden gözlerinin donup kalacağı bir güne ertelemektedir.”(İbrahim, 14/42)
Selam ve dua ile
Sorularla İslamiyet
Haksızlığa uğrayan bir kimse, haksızlık edene beddua etmek yerine Allah'a dua etmelidir. Kimseye beddua etmeyen Peygamber Efendimiz (SAV), kendisine zulmedenlerin doğacak çocuklarını düşünürdü. Peki adalet sahibi olan Allah'a haksızlığa uğrayan kimseler hangi dua edilmelidir? İşte haksızlığa karşı okunacak dua:
Haksızlığa uğrayan bir kimse kendini üzmek ve haksızlık edene beddua etmek yerine Allah'a dua edebilir. Her şeyi gören ve işiten Allah (c.c), kulunun halinden haberdardır. O'nun adaleti her şeye galiptir. Allah-u Teala, Cebrail (A.S) vasıtası ile Hazreti Peygamber'e (S.A.V) şöyle buyurmuştur. ''Kim sana zulüm ve haksızlık yaparsa, kimden bir para alacağın olmasına rağmen alamıyorsan o zaman duanı eksik etme.'' Buradan da anlaşılacağı gibi dua her dileğin anahtarıdır. Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed (S.A.V) kimseye beddua etmezdi. Mekke dönemlerinde İslam'ı tebliğ etmek için Medine'ye giden Peygamber Efendimiz (SAV) birçok kişi tarafından çok kötü davranışa maruz kalmıştır. Bunun yanı sıra oradan döndüğünde ise taş yağmuruna tutulmuş ve ayakları kan içinde kalmıştır. Allahu Teala o sırada kendisine haksızlık eden kişilere yapacağı bedduayı kabul edeceğini ve kendisi isterse onları helak edeceğini bildirmiştir. Ancak Hz. Muhammed (S.A.V) ''Onların sulbünden sana ibadet edecek çocuklar doğar Ya Rabb'' diyerek haksızlığa uğramasına rağmen beddua etmemiştir.
haksızlığa karşı okunacak dua
HAKSIZLIĞA KARŞI OKUNACAK DUA:
İbn-i Sunni haksızlığa uğrayan kimse için şu duayı tavsiye etmiştir:
Ve zennûni iz zehebe mugâdıben fe zanne en len nakdire aleyhi fe nâdâ fiz zulumâti en lâ ilâhe illâ ente subhâneke innî kuntu minez zâlimîn(zâlimîne).
Anlamı: 'Sonunda karanlıklar içinde, 'Senden başka hiçbir tanrı yoktur. Seni tenzih ederim. Gerçekten ben kötü işler yapmışım!
Peygamber Efendimiz (SAV) de sıkıntı hissedildiği zamanlarda okunması gereken bir duayı söylemiş. O dua da şöyledir:
La ilahe illallahül’azim-ül-halim la ilahe illallahü Rabbül-Arş-il’azim la ilahe illallahü Rabbüs-semavati ve Rabbül-Erdı Rabbül’Arş-il-kerim.
Anlamı: Allah'ım beni tüm sıkıntılarımdan kurtar. Şüphesiz sen her şeye gücü yetensin. Beni de en hayırlara vesile olacak şekilde arındır.
Zulme uğrayan, haksızlığa maruz kalan ve hakaret gören çokça salavat okuyarak dua etmelidir.
İLİŞKİLİ HABERHastalık için en etkili mucize dualar! Hastanın şifa bulması için hangi dua okunur?
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK VİDEO;
Zorluklara karşı edilebilecek dua var mıdır? Necmettin Nursaçan Hoca anlatıyor
Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Dünyada dost da, düşman da, Allah’ın yarattığı nimetleri yer, içer, kullanır, fakat bu saltanat ancak ölünceye kadar sürer. Hadis-i şerifte, (İnsanlar uykudadır, ölünce uyanırlar) buyuruluyor. Nasıl ki sarhoş ayılıp aklı başına gelince, (Ben ne yaptım, neredeyim?) diye sorar, (Sen şunu söyledin, şuralara gittin) denince de hatırlayamayıp, (Ben öyle şeyler yapmadım, oralara gitmedim) der. İşte insan da ölüp kabre girince uyanacak, aklı başına gelecek, (Ben iyi şeyler yapmak istiyorum) diyecek, ama (Şimdiye kadar yapsaydın) denecek. (Ama ben sarhoştum) diyecek. (Kendin isteyerek sarhoş oldun) denecek.
En büyük sarhoşluk, dünyaya tapmaktır. Dünya malını sevmektir. Dünya, para, mevki muhabbeti içinde olan kişiler, ölürken sarhoşluktan ayılırlar, ama bu ayılmalarının hiçbir faydası olmaz. Bunun için, ölmeden önce uyanmak, âhirete yarayacak olanları sevmek gerekir.
Eden kendine eder. Herkesin her an, konuştuğu, yaptığı, baktığı her şey, omuzumuzdaki melekler tarafından kayda geçiriliyor, bir videoya alınıyor. Ancak Allahü teâlâ, tevbe istigfar eden sevgili kulları için, o yaptığı rezaletleri, günahları yok ediyor. Çünkü herkes hesap gününde, dünyada yaptıklarını bir film gibi görecek. Bazı kareler boş geçecek. Kul, (Bunlar niye boş?) diye soracak. Melekler, (Cenab-ı Hak, bunu herkesten gizlediği gibi, mahcup olmayasın, utanmayasın diye senden de gizledi, o günahları sildi) diyecekler. Dünyada kim kimin günahını görmemişse, silmişse, unutup o hataları hatırlamazsa, âhirette de Cenab-ı Hak, onun günahlarını silecek, hiç kimseye göstermeyecektir.
Hazret-i Lokman Hakim oğluna vasiyet eder, (Oğlum, şu iki şeyi; yaptığın iyilikleri ve sana yapılan kötülükleri unut!) buyurur. İyiliği her anlatışta, biraz daha sevabı azalır. Haksızlığa uğramak ve buna sabretmek büyük sevabdır. Ama bunu intikam alırcasına, tekrar tekrar gündeme getirirsek, bu kadar sevab yazılmışken, her bahsettiğimizde sevabı biraz daha azalır.
Hazret-i Lokman sözüne devam eder, (Oğlum, şu iki şeyi; Allahü teâlâyı ve ölümü ise asla unutma!) seafoodplus.info-ı Hak, kullarını ibadet etmeleri için yaratmıştır. İbadetten maksat da, Onu unutmamaktır. Yerken, içerken, gezerken, namaz kılarken hep Allahü teâlâyı hatırlamaya çalışmalı. Ölümü, yatınca yastığın altında, kalkınca burnumuzun ucunda bilmeliyiz.