seafoodplus.info
Yayınlanma: - 30 Mart Güncellenme:
Halsizlik pek çok nedene bağlı olarak gelişme gösteren bir durumdur. En sık anksiyete ve depresyona bağlı olarak görülür.
HALSİZLİK (YORGUNLUK) NEDİR?
Çoğu zaman yorgunluk, bitkinlik, uyuşukluk ve kayıtsızlık olarak da tarif edilen ‘halsizlik' fiziksel veya zihinsel; ya da her ikisinin birden görüldüğü bir yorgunluk ve zayıflık halidir. Fiziksel ya da psikolojik olarak kendini gösterir.
FİZİKSEL HALSİZLİK
Fiziksel halsizlikte bir kişinin kasları, normalde yaptıkları şeyleri kolayca yapamaz. Merdiven çıkmak ya da çarşı torbalarını taşımak her zamankinden çok daha yorucu gelir. Fiziksel halsizlik kas zayıflığı, zayıflık ya da güç eksikliği olarak da bilinir.
PSİKOLOJİK HALSİZLİK
Psikolojik halsizlikte ise, dikkati belli bir konuya vermek güçleşseafoodplus.infoiler ciddileştiğinde kişi, yataktan kalkmakta veya günlük aktivitelerini yapmakta isteksizlik duyabilir. Kişi uykulu ve dalgındır.
HALSİZLİĞE NEDEN OLABİLECEK HASTALIKLAR NELERDİR?
Halsizlik birçok hastalık ve durumda görülen genel bir şikayettir. Fiziksel halsizlik kas zayıflığı, zayıflık ya da güç eksikliği olarak da bilinir.
Stres ve endişe genel olarak halsizliğe yol açan iki duygudur.
Yas tutuma, yeme bozuklukları, uyuşturucu kullanımı, anksiyete (kaygı), ev değiştirme, can sıkıntısı ya da boşanma gibi nedenler psikolojik olarak halsizliğe yol açabilecek nedenlerdir.
Yukarıda saydığımız sebeplerden başka;
Uykusuzluk
Uyku apnesi
Kansızlık (anemi)
Tiroid hastalıkları
İdrar yolları enfeksiyonu
Böbrek hastalıkları
Karaciğer hastalıkları
Kalp hastalıkları
Akciğer hastalıkları
Vitamin eksiklikleri
Kanser
Fibromiyalji
Lupus hastalığı
Romatoid artrid
Obezite
Kemoterapi
Radyoterapi
İnsülin direnci
İlaç kullanımı
Yetersiz beslenme sonucu enerji azlığı
Zayıflayan bağışıklık sistemi
Aşırı kafein tüketilmesi
Yeterli su içilmemesi
Aşırı egzersiz
Aşırı alkol tüketimi kişiyi halsiz bırakan nedenler arasındadır.
HALSİZLİK TEDAVİSİ NASIL OLUR?
Halsizliğin tedavisi için öncelikle, halsizlikten şikayet eden bir hastada öncelikle altta yatan başka bir sistemik hastalık(Anemi, tiroid bezinin az yada çok çalıştığı hastalıklar, pek çok sistemi ilgilendiren kronik hastalıklar ve hatta kanser) olmadığından emin olmak için detaylı tetkik ve uygulama yapmakta fayda vardır. Kansızlık yüzünden halsizlik yaşadığınız tespit edilirse, kan takviyesi yapılır veya tiroid bezleriniz az çalıştığı için halsizlik yaşıyorsanız, tiroid bezlerinizi daha hızlı çalıştıracak tedaviye geçilir.
Bazen mevsim değişiklikleri, bazı ruhsal bozuklukların yaşandığı geçici zaman dilimleri, yetersiz uyku aldığınız zamanlarda halsizlik görülebilmektedir. Aklınızda bulunsun.
UYKU APNESİ TEDAVİ EDİLMEZSE NE OLUR?
İŞTE YANLIŞ OLDUĞUNU BİLMEDİĞİMİZ 8 GÜNLÜK AKTİVİTE:
AğrıanksiyeteEgzersizkanserobeziteuygulamauyuşturucu
“Esansiyonel tremor” adı verilen ve nedeni bilinmeyen titremeler, vücutta en sık rastlanan hareket bozukluklarından. Erişkin yaşlarda başlayan titreme sorunu, yaşlanmayla birlikte ilerliyor. Eller öne uzatıldığında ya da bardak, kaşık tutarken veya yazı yazarken daha çok ortaya çıkıyor. Eller ve kollar tamamen serbest olduğunda örneğin kucakta istirahat halinde duruyor. Titreme en çok ellerde görülüyor ve daha sonra da baş, boyun, bacaklar, ses telleri ve gövdede ortaya çıkıyor.
Her titremenin bir hastalık belirtisi olmayabildiğini belirten Nöroloji Uzmanı Dr. Yılmaz Niyazi Yazman, titremelerin nedenleri ve tedavileri hakkında şu bilgileri veriyor:
STRES VE UYKUSUZLUK TETİKLİYOR…
“Nedeni bilinmeyen titremeler başlangıçta hastanın günlük yaşamını etkilemeyebilir. Ancak ilerleyen dönemlerde bazı tetikleyici etkenlere bağlı olarak hayat kalitesini düşürebilir.
Esansiyonel titremeleri tetikleyen faktörler;
Heyecan ve stres yoğunluğu.
Uykusuzluk.
Aşırı kafein tüketimi.
Fiziksel yorgunluk.
Kan şekeri düşüklüğü.
Tiroit fonksiyon bozuklukları.
Altta yatan önemli hastalıkların varlığı.
PARKİNSON HASTALIĞI İLE KARIŞTIRILABİLİR
Esansiyonel titremeyi, Parkinson hastalığına bağlı titremelerden ayırt etmek gerekir. Nedeni bilinmeyen titreme, Parkinson’a göre 10 kat fazla görülür. Parkinson titremesi; istirahat halinde, eller rahat pozisyonda dururken ortaya çıkar ve hareketle azalır. Parkinson’da esansiyonel titremesi olan hastalarda görülmeyen hareketlerde yavaşlama, küçük adımlarla yürüme, baş ve gövde öne eğik vaziyette yürüme, yüzde mimiklerde azalma, rijidite denilen kaslarda sertlik gibi belirtiler de vardır.
BEYİNCİK LEZYONLARININ TİTREMESİ İLE DE BENZERLİK GÖSTEREBİLİR
Esansiyonel titreme kadar sık görülmese de nedeni belli olmayan titremeler ile karıştırılmaması gereken hareket bozukluklarından biri de “beyincik lezyonlarının” titremesidir. Esansiyonel titreme gibi hareketle ortaya çıkan bir titreme gerçekleşir ve esansiyonel titremeye göre daha şiddetli gerçekleşir. Eller hedefe yaklaştıkça titreme şiddetlenir. Örneğin bardak ağıza yaklaştırıldığında artar. Kişi suyu içecekken, titremeye bağlı olarak su bardaktan dökülmeye başlar. Ayrıca yürürken ve otururken dengesizlik gibi başka şikayetler de gelişir.
GÜNLÜK AKTİVİTE BECERİLERİNİN KAYBINA YOL AÇABİLİR
Esansiyonel yani nedeni belli olmayan titremeler yaşam süresini kısaltıcı bir etki oluşturmaz. Titreme zamanla artabilir ancak değişim, genellikle yavaş ve yıllar içinde meydana gelir. Sonuç olarak bazı hastalarda yazı yazma, yemek yeme ve içme aktivitesi sırasında güçlük, hatta sosyal açıdan utanma gibi durumlar becerilerin kaybına neden olabilir. Hafif düzeyde titreme tedavi gerektirmez ve erken tedavi de hastalığın doğal seyrini durdurmaz ya da yavaşlatmaz.
BAŞ-BOYUN TİTREMELERİNDE ENJEKSİYON TEDAVİSİ FAYDA SAĞLIYOR
Titremeler hastanın yaşam kalitesini ciddi derecede düşürüyorsa ve hasta günlük aktiviteleri yerine getirmekte güçlük çekiyorsa ilaç tedavisine başlanır. Ayrıca etkilenen kas gruplarına enjeksiyon da uygulanabilmektedir. Özellikle baş-boyun titremelerinde enjeksiyon tedavisinin daha etkili olduğu gözlemlenmiştir. İlaç tedavisi ile sonuç alınamayan ve şiddetli titremesi olan hastalarda cerrahi tedavi yöntemlere başvurulabilir.”
Enfeksiyonlar vücudumuzun her bölgesinde meydana gelebilen, bakteri, virüs veya parazitler tarafından oluşturulan ve bir kısmı da bulaşıcı olabilen hastalıklardır. Günümüzde tanı ve yeni tedavi yöntemlerindeki ilerlemeler ile birçok enfeksiyon hastalığı teşhis ve tedavi edilebiliyor.
Hisar Hospital Intercontinental Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Ramazan Gözüküçük “enfeksiyonların meydana getirdiği olumsuzluklar” hakkında bilgi verdi.
Enfeksiyon, mikroorganizmaların insan vücuduna girdikten sonra, üreyip çoğalarak, istenmeyen belirtiler ve/veya hastalıklar oluşturmasıdır. Bu mikroorganizmalar bakteri, virüs, mantar ve parazitlerdir. Enfeksiyon hastalıklarının belirti ve bulguları çok farklı olabilmektedir. Ateş, üşüme, titreme, halsizlik, yorgunluk, iştahsızlık, ağrı, bulantı, kusma gibi genel şikayetlere ek olarak etkenin cinsine ve enfeksiyonun yerine bağlı olarak gelişen spesifik belirti ve bulgular; ishal, kabızlık, eklem ağrıları, vücutta döküntüler ve kızarıklıklar, öksürük, sarılık, bilinç bozuklukları olarak sıralanabilir.
Enfeksiyonların görülme sıklığı kişilerin bağışıklık durumu, yaş ve kanser-diyabet vb ek hastalıkların varlığına göre değişmektedir. Ülkemizde gelişmiş ülkelere benzer oranda birçok enfeksiyon hastalığı artık nadiren görülmekte olup, daha çok kış dönemlerinde influenza-grip salgını ve yine solunum yolu enfeksiyonları yaklaşık %30 oranında görülmektedir. Dünyada ise özellikle Afrika ve uzakdoğu gibi az gelişmiş ülkelerde hala belli enfeksiyonlar yüksek oranda görülmektedir. Yine HIV ve Hepatit gib enfeksiyonlarda ülkemizde çok düşük orandayken, farklı ülkelerde farklı oranlarda görülmektedir.
Türkiyede enfeksiyon kaynaklı ölüm oranı yoğun bakım ve kanser hastaları dışında oldukça düşük oranlarda olup, dünyada ise özellikle Afrika gibi ülkelerde Sıtma vb bazı enfeksiyonlarda %50 lere ulaşabilmektedir.
Bağışıklık sistemini baskılayan tüm hastalıklarda enfeksiyona yatkınlık artmaktadır. Özellikle hematolojik kanserler(Lösemi vb) ile Akciğer kanserleri, Kalp yetmezliği, Akciğer hastalıkları(KOAH, Astım-Bronşit-Sigara içiciliği), Kanser tedavisi, Romatizmal hastalıklar ve bu hastalarda kullanılan yeni nesil bağışıklık baskılayıcı ilaçlar, AİDS hastalığı, Diyabet(özellikle kan şekeri kontrolsüz ise) ile gebelik döneminde enfeksiyon riski artmaktadır.
Bağışıklık sistemi yetersiz olan özellikle kanser hastaları en çok enfeksiyonun görüldüğü hastalar olup, ayrıca yoğun bakımda uzun süre yatan yada yatalak/felçli hastalar ile sigar içiciliği/pasif içilik ve allerji gibi kişisel durumlarda enfeksiyon görülme sıklığını artırmaktadır.
Ateş, üşüme, titreme, halsizlik, yorgunluk, iştahsızlık, ağrı, bulantı, kusma gibi genel şikayetlere ek olarak etkenin cinsine ve enfeksiyonun yerine bağlı olarak gelişen spesifik belirti ve bulgular; ishal, kabızlık, eklem ağrıları, vücutta döküntüler ve kızarıklıklar, öksürük, sarılık, bilinç bozuklukları olarak sıralanabilir.
Barsak enfeksiyonunda ateş, karın ağrısı-ishal, kabızlık, Solunum yolu enfeksiyonlarında öksürük,balgam-nefes darlığı, Hepatitlerde halsizlik- sarılık ve Menenjit gibi beyni etkileyen enfeksiyonlarda baş ağrısı-bilinç bozuklukları ve havale geçirme gibi belirtiler olabilmektedir.
Tedavisi en kolay enfeksiyonlar daha çok üst solunum yolu enfeksiyonu gibi virüslere bağlı enfeksiyonlar olup, Tedavisi en zor enfeksiyonlar ise kanser hastaları ve yoğunbakım hastalarında olan antibiyotiklere dirençli Hastane enfeksiyonları ile tüberküloz-verem tedavisidir.
Uygun şekilde tedavi edilmediğinde maalesef ölüm yada ağır sakatlıkla sonuçlanmaktadır.
Teşhiste öncelikle iyi bir muayene ve hastanın hikayesinin alınmasına ilaveten, kan tetkikleri ve radyolojik tetkikler ile nadiren patolojik inceleme ile teşhis konulmaktadır.
Enfeksiyon tedavisi, doğru ilaçların doğru dozda ve uygun sürede kullanılmasıdır. Hastaların şikayetlerinin geçmesi enfeksiyon tedavisinin biteceği anlamına gelmez, örneğin tüberküloz hastalarının şikayetleri 1 ay içinde düzelmesine rağmen tedavisi 6 ay sürmektedir.
Sadece bakteriler ile bazı virüs ve mantar enfeksiyonlarında antibiyotik kullanmak zorunludur, her enfeksiyonda antibiyotiğe gerek yoktur.
Enfeksiyon tedavisinde yeni nesil ilaçlar çok az olup, özellikle bağışıklığı artırıcı uygulamalar ile aşı ile korunma gibi yöntemler ön plana çıkmaktadır. Örneğin Hepatit C, yeni nesil ilaçlarla artık % tedavi edilebilir hale gelmiştir. Ayrıca, hiperbarik oksijen tedavisi gibi bazı uygulamalar da bazı enfeksiyonlarda iyileşme sürecine katkı yapmaktadır.
Sağlık