Özellikle hamam, sauna gibi ani sıcak hava ortamlarına maruz kalan vücutta oluşan değişiklikler kan akımı, tansiyon ve damarları etkiliyor. Eğer yüksek tansiyon gibi kalp damar sağlığınızı etkileyen bir sorununuz varsa bu durumun sizi kalbi krize kadar giden bir sorunlar ağına sokabileceğini bilmelisinizAug
Dr. Cihangir Uyan, sauna, hamam ve kaplıca gibi havasız ve sıcak ortamların, kalp hastaları için uygun olmadığını söyledi. Özellikle kalp damarlarında problem olan, kapak ve tansiyon problemi bulunan hastalar için sauna, hamam ve kaplıcaların uygun yerler olmadığını belirten Prof. Dr.
Hamam ve sauna kan damarlarında genişleme yaparak tansiyon değerlerinde düşüş sağlar. Bununla birlikte hamam ve sauna ile kalp hızı ve solunum sayısında artış, vücut sıcaklığında artış meydana gelir. Terleme ile birlikte vücudun sıvı ihtiyacında artış olur.
Saunadaki ısı aslında derideki kılcal damarların genişlemesine neden olur, bu da kan basıncının düşmesinde etkilidir.
Kaplıcalar özellikle kalp-damar, tansiyon, iltihaplı romatizma gibi kronik hastalığı olanlar, kanser, hamileler organ yetmezliği olan hastalar, kalp krizi geçirenler, kan sulandırıcı kullananlar ve obezler için tehlikelidir.
Kaplıca suyuna girmemesi gereken hastalıklar;
Diyadin Kaplıcaları/Ağrı Diyadin ilçesinde bulunan Diyadin Kaplıcaları romatizma, kemik hastalıkları, kireçlenme ve metabolizma rahatsızlıkları gibi birçok hastalığa şifa olarak ülkemizin en önemli termal kaynaklarından biri olarak yerini koruyor.
Psikolojik Kalp Çarpıntısı Nasıl Anlaşılır? Psikolojik kalp çarpıntısı, baş dönmesi, nefes darlığı, ölüm korkusu, terleme ve göğüs ağrısı ile meydana gelir. Bu ataklar sık sık yaşanabilir ve hastanın duygusal durumu çözülünce kendiliğinden düzelir.
Erciyes Üniversitesi (ERÜ) Tıp Fakültesi Kardiyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Abdurrahman Oğuzhan :"Tansiyon hastaları serinleyeyim diye fazla miktarda maden suyu tüketecek olursa tansiyonları yükselebilir. Bu nedenle maden suyunu daha ölçülü tüketmelerinde fayda var"
Oğuzhan,yaptığı açıklamada, kan basıncının (tansiyon) belirlenmesinde damarların elastikiyetinin (damarın gevşemesi ve büzülmesi) son derece önemli olduğunu söyledi.
Damar duvarında düz kaslar bulunduğuna dikkati çeken Oğuzhan, bu kasların damar kasıldığı zaman daralmasına, gevşediği zaman genişlemesine yol açtığını kaydetti.
Oğuzhan, damarın genişlemesi sırasında tansiyonun düştüğünü, büzülmesi sırasında da yükseldiğini ifade ederek, şöyle devam etti:
"Tabi buradaki büzülme atar damarlardan ziyade, arteriol dediğimizin daha küçük damarlarla alakalı. Dolayısıyla sıcak hava damarlar üzerinde gevşetici etki yapıyor. Bu da damarların genişlemesine ve tansiyonun düşmesine neden oluyor. Bu sağlıklı insanlar için de yüksek tansiyon hastaları için de geçerli. Yüksek tansiyon hastaları ilaç da kullanıyorlarsa, tansiyonlarında beklenmedik düşmeler olabilir. Bu da son derece tehlikeli. Bir de tansiyon hastaları idrar söktürücü adını verdiğimiz, diüretik ilaçları kullanıyorlarsa bu da yaz aylarında sorun olabilir. Çünkü terlemeyle zaten su kaybediyorsunuz. Üzerine bu ilaçları da kullanırsanız tansiyonunuz daha çok düşebilir."
Tansiyon düşüklüğünde yorgunluk, halsizlik, oturduğu yerden aniden ayağa kalkıldığında baş dönmesi gibi belirtiler ortaya çıkabileceğini vurgulayan Oğuzhan, hastanın böyle bir durumda ilacı kesmeden kendisini takip eden doktora başvurarak kullandığı ilaçların dozlarını yeniden ayarlatması gerektiğini anlattı.
Tuz vücutta suyu tutup tansiyonu yükseltiyor
Prof. Dr. Abdurrahman Oğuzhan, tansiyon hastalarının da özellikle terliyorlarsa bol miktarda sıvı tüketmeleri gerektiğine işaret ederek, şeker içeriği yüksek olan meyve suları ya da gazlı içecekler yerine taze sıkıLmış meyve suyu, ayran, az demli çay ve meyve tüketilmesini önerdi.
Mineraller bakımından zengin olan maden suyunun da tercih edilebileceğini ancak sodyum içeriği nedeniyle ölçülü tüketilmesi gerektiğine dikkati çeken Oğuzhan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Sodyum yani tuz diyeti, özellikle yaşlı yüksek tansiyon hastalarında, şeker hastalarında, böbrek problemi ile tansiyon problemi olanlarda çok daha önemli. Tuz fazla alındığında vücutta suyu tutuyor ve tansiyonun yükselmesine neden oluyor. Günlük toplam 6 gram tuz tüketmemiz gerekiyor. Bu da bir çay kaşığına denk geliyor."
Serinlerken tansiyonunuzu yükseltmeyin
Maden sularının içinde de kaynağına göre çeşitli oranlarda sodyum bulunduğunu vurgulayan Oğuzhan, şunları anlattı:
"Dolayısıyla tansiyon hastaları serinleyeyim diye fazla miktarda maden suyu tüketecek olursa tansiyonları yükselebilir. Bu nedenle tansiyon hastalarının maden suyunu daha ölçülü tüketmelerinde fayda var ama tansiyon problemi olmayanlarda çok fazla sorun olacağını düşünmüyorum. Zaten maden suyu şişelerinin üzerinde sodyum miktarı yazıyor."
Hazır gıdalar tuz deposu
Oğuzhan, tuzun hazır gıdalarda koruyucu olarak da kullanıldığını ifade ederek, "Kişi ne kadar fazla hazır gıda tüketiyorsa o kadar çok tuz alıyor demektir. Tuz tüketimi sadece tansiyonla alakalı değil kalp damar sağlığını da ilgilendiren bir konu. Hiç tuz tüketmeyin demiyoruz ama kullanım miktarını indirebildiğimiz kadar aşağı indirmeliyiz" dedi.
Kalp yetmezliği bulunan hastalarda da tuzun azaltılmasının son derece önemli olduğunu dile getiren Oğuzhan, şu ifadeleri kullandı:
"Bu hastaların kalpleri güçsüz olduğu için devridaim yapamıyor, su birikmesi oluyor. Tuz da suyu tuttuğu için vücut daha fazla şişiyor. Bu nedenle özellikle tuzsuz yemeğe dikkat etmesi gereken bir grup da kalp yetmezliği olan hastalar. Tuzsuz diyet önemli ama bu hastalara da tamamen tuzu kesmelerini önermiyoruz. Çünkü, tamamen tuzu kestiğinizde vücut karşı reaksiyon geliştiriyor."
Yüksek tansiyon özellikle orta yalardan itibaren sal tehdit eden önemli bir problemdir. Sessizce gelitii, çou zaman belirti vermeden ilerledii için “Sessiz Katil” olarak da bilinen bu problem geçtiimiz dönemde tekrar gündeme geldi.
Gerçekten de yüksek tansiyon sorununda kann damar duvarna yapt basnç yükseldiinden damar duvarlarnz bundan zarar görür. Bu durumdan en çok kalp, beyin, göz ve böbrek damarlarnz etkilenir. Yani kalp damar hastal, kalp yetmezlii, inme-felç, göz içi kanamalar, böbrek yetmezlii gibi sorunlara daha yatkn hale gelirsiniz. Maalesef çou kii ba ars, çarpnt, halsizlik, gerginlik hissi gibi belirtileri yüksek tansiyon sorununa balamadndan, bu sorun uzun zaman kalabilir. Bu durumda önemsemediiniz belirtiler sinsice damarlarnza ve organlarnza zarar verebilir.
Tansiyon yüksekliiniz olup olmadn anlamann en iyi yolu kan basncnz doru bir ekilde ölçmektir. Farkl gün ve zamanlarda üç-dört kez tansiyonunuzu ölçtürerek tansiyon yüksekliiniz olup olmadn anlayabilirsiniz. Bu ölçümleri ylda bir-iki kez tekrarlamalsnz. Eer büyük (sistolik) tansiyonun , küçük (diastolik) tansiyonun arasnda ise tansiyonunuzu daha dikkatle izlemeli, hemen doktorunuza bavurmalsnz. Büyük tansiyonunuz mmHg’y, küçük tansiyonunuz 95 mmHg’y geçiyorsa vakit kaybetmeden ciddi bir tedavi plan uygulamalsnz.
NELER YAPACAKSINIZ?
• Ailenizde yüksek tansiyon görülüyorsa sizde de bu sorununun oluabileceini bilmelisiniz.
• Yine yalarndan itibaren riskinizin artacan hatrlamalsnz.
• Bunun dnda kilo fazlal, ar tuz tüketimi, fiziksel aktivitenin yetersiz olmas, kan ekeri yükseklii, sigara kullanm da yüksek tansiyon eiliminizi arttran faktörlerdir.
• Stres ve uyku problemlerine kar da dikkatli olmalsnz.
• Bu nedenle yüksek tansiyonu önlemek için öncelikle fazla kilolarnzdan kurtulmanz, haftada kez dakikalk lml egzersizler yapmanz gerekiyor.
• Ar alkol, kafein ve tuzdan kaçnmanz, sigaray brakmanz da art.
• Potasyum, kalsiyum, magnezyum ve proteinden zengin, toplam ya, doymu ya ve kolesterolden fakir bir beslenme plannn da oldukça faydal olduunu belirtelim.
• Tuzlu yiyecek ve içeceklerden uzak durmaya da gayret etmelisiniz.
• Düzenli olarak tansiyonunuzu kontrol ettirmeniz de çok iyi bir önlemdir.
• Amerikan Kalp Birlii’ne göre scak hava vücudunuzun ar susuz kalmasna, scak çarpmasna ve inme geçirmenize neden olabiliyor. Ar scak su ve tuz kaybna yol açarak kalbin daha fazla çalmasna ve ar enerji harcamasna neden oluyor. Özellikle hamam, sauna gibi ani scak hava ortamlarna maruz kalan vücutta oluan deiiklikler kan akm, tansiyon ve damarlar etkiliyor. Eer yüksek tansiyon gibi kalp damar salnz etkileyen bir sorununuz varsa bu durumun sizi kalbi krize kadar giden bir sorunlar ana sokabileceini bilmelisiniz. Bu nedenle çok scak havalarda dar çkmamaya, vücudunuzun susuz kalmamas için sk sk su içmeye özen göstermelisiniz.
Dr. Ece Hattat
[email protected]
ANASAYFAYA DÖNMEK ÇN TIKLAYINIZ
“Termal suların birçok hastalığa çare olduğu, rahatsızların tedavisinde maksimum etki oluşturduğu bilimsel olarak da kanıtlanmıştır. Özellikle son yıllarda termal tesislerin sayısı, kalitesi ve niteliğindeki artış, daha fazla sayıdaki insanımızın kaplıcalarla tanışmasına, şifa aramasına olanak vermiştir. Kaplıcaların sağlık üzerindeki olumlu etkisi yüksek olmasının yanı sıra bilinçli kullanılması da önemlidir. Aksi taktirde termaller şifa yerine dert kapısı olabilir. Kaplıcalarda en sık görülen sorunların başında yanık, nefes darlığı, ağrılarda ve ateşte artış, bulantı ve kusma, ishal ya da kabızlık, çarpıntı, aşırı terleme veya üşüme, uykusuzluk ve huzursuzluk gelmektedir. Bu şikayetler başladığında kaplıcaya ara verilmeli ve hekime başvurulmalıdır.”
“Bu hastalar kaplıcadan uzak durmalı”
Dr. Buğra Buyrukçu, kalp-damar, tansiyon, iltihabi hastalık gibi kronik hastalığı olanlar, kanser gibi ağır hastalığı, organ yetmezliği olanlar, kalp krizi geçirenler, hamile kadınlar, kan sulandırıcı kullananlar ve obez olanlar için de kaplıcaların tehlikeli olabileceği uyarısında bulundu. Hem yetişkinler, hem de çocuklar için risk taşıyan bir başka hususun ise enfeksiyonlar olduğunu bildiren Dr. Buyrukçu: “Kullanıcılar termal havuza girmeden önce duş alsa dahi havuz suyuna milyonlarca canlı bakteri bırakmaktadır. Cilt, göz, kulak enfeksiyonları, solunum yolu ve gastrointestinal sistem enfeksiyonları gibi hastalıklar ve çeşitli virüsler, kaplıcalarda insan sağlığını tehdit etmektedir. Vatandaşlarımıza önerimiz ishal var ise kesinlikle havuza girmemeleri, bez kullanan bebekleri havuzlara sokmamaları, kesinlikle havuz suyu yutmamaları, havuz öncesi ve sonrası duş almalarıdır. Tercih edilen tesisin işletmesine bakanlıkça izin verilip verilmediği, kaplıca hekimliği uzmanlarının ve eğitimli personelin bulunup bulunmadığı da dikkate alınmalıdır. Kaplıcaya aç karnına girilmeli ve 20 dakikadan fazla suda kalınmamalıdır.” ifadelerini kullandı.