hamilelikte kanda mikrop / Gebelikte yaşanan enfeksiyon düşüğe neden olur mu? | Fatih Şendağ Köşe Yazısı - Hürriyet Haberler

Hamilelikte Kanda Mikrop

hamilelikte kanda mikrop

Gebelikte yaşanan enfeksiyon d&#;ş&#;ğe neden olur mu?

Haberin Devamı

GEBELİKTE ENFEKSİYON DÜŞÜĞE NEDEN OLUR MU?

Rahmin iç tabakasına yerleşen ve herhangi bir belirti göstermeden ilerleyen enfeksiyonlar da düşüğe ve doğum efektine sebep olabilir. Bu enfeksiyonlar ancak rahim ağzından alınan dokuların incelenmesi ile teşhis edilir.

KLAMİDYA ENFEKSİYONU

Klamidya adet dönemi dışında kanama, cinsel ilişki esnasında ağrı ve kanama, sarı renkli akıntı gibi belirtiler ile kendini gösterir. Bu enfeksiyonun tedavisinde mutlaka partnerlerin birlikte tedavi edilmesi sağlanmalı. Kısırlığa ve düşüğe neden olan klamidya enfeksiyonu doğumsal anomalilerin de nedenidir.

Pastörizasyonu iyi yapılmamış süt ürünleri ve şarküteri ürünlerinden, iyi pişirilmemiş etlerden bulaşan listeria, sıtma olarak da bilinen malarya, toksoplazmozis gondi, uçuk virüsü olarak da bilinen herkes simpleks, kızamıkçık, sitomegalo virüsü, parvo virüsü, suçiçeği, bakteriyel vajinoz kısırlığa, düşüğe, ölü doğumlara ve doğumsal anomalilere neden olan enfeksiyonlar arasında yer alır.

Bu enfeksiyonlar için mutlaka detaylı inceleme yapılmalı ve geciktirmeden tedavi edilmeli.

ENFEKSİYON TANISI NASIL KONULUR?

Enfeksiyonlar hem düşüğe hem de kısırlığa neden olabileceği gibi bebeğe de zarar verebilir. Cinsel ilişki, kan yolu, olumsuz hijyen şartları gibi pek çok farklı nedene bağlı olarak ortaya çıkan enfeksiyonlar mikrobiyolojik inceleme ile teşhis edilebilir.

Kişide kısırlık varsa doktorun tüp bebek tedavisinden önce enfeksiyon ihtimalini elemesi gerekmektedir. Enfeksiyon tanısı mikrobiyolojik inceleme ya da serolojik testler ile yapılabilir.

Eğer enfeksiyon tanısı konulursa antibiyotik tedavisine başlanabilir. Gebelikte kullanılacak ilaçların dikkatli seçilmesi gerekmektedir. Yapılan araştırmalar bazı ilaçların bebeğe ve gelişimine olumsuz bir yansıması olmadığını ortaya koymuştur. Gebelikte enfeksiyon sorunu göz ardı edilmemeli ve mutlaka kontrol edilmeli. 

#Enfeksiyon Belirtileri#Hamilelikte Enfeksiyon#Gebelikte Enfeksiyon

LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi

Yazarın Tüm Yazıları

Hamilelikte İdrar Yolu Enfeksiyonlarından Korunmak Neden Önemli?

İdrar rengi koyu ve ağrı varsa dikkat!

Hamilelikte rahim büyüyüp idrar torbasına bası yaptığı için sık idrara gitme normal bir hamilelik bulgusudur. Ancak beraberinde idrar yaparken yanma sızı, kasıklarda baskı hissi ve ağrı da varsa idrar rengi koyu ise idrar yolu enfeksiyonundan şüphelenilebilir. Bu durumda erken tanı önemlidir. Çünkü idrar yolu enfeksiyonları ilerleyip böbrek enfeksiyonlarına yol açabilir. Oluşan yüksek ateş rahimde kasılmaların erken başlamasına dolayısıyla düşük ve erken doğuma neden olabilir. Tanı, idrar kültürü ile kesinleştirilip antibiogram dediğimiz hangi antibiyotiğe mikrobun duyarlı olduğu tespit edilerek uygun ilaç tedavisi ile tedavi edilmelidir.

Gebelik dönemi enfeksiyonun en çok arttığı dönem!

Gebelik dönemi, idrar yolu enfeksiyonlarına meyilin arttığı bir dönemdir. Hem hamilelikte oluşan fizyolojik değişiklikler hem de bağışıklık sisteminin baskılanması nedeniyle idrar yolu enfeksiyonları sık görülür.  Bu enfeksiyonlar basit mesane enfeksiyonu (sistit ) olabileceği gibi, ciddi böbrek enfeksiyonu (piyelonefrit) gelişimi de söz konusu olabilir. Özellikle piyelonefrit durumunda bebekte erken doğum riski daha fazladır.

Anne adayında meydana gelen hastalıklar sebep olabiliyor

İdrar yolu enfeksiyonuna çoğunlukla bağırsaktan gelen bakteriler neden olur. Yetersiz ve yanlış tahretlenme, cinsel ilişki, immün sistemi baskılayan hastalıklar, anne adayında şeker hastalığı, yapısal böbrek rahatsızlıkları, böbreklerde taş varlığı, önceden geçirilmiş üriner sistem ameliyatları gibi sebepler de görülme sıklığını artırabilir.

Tanı için gebeliğin ilk haftalarında test yapılıyor

Mesaneye ulaşan bakteriler burada hiç belirti vermeden yaşamlarını sürdürebilirler. Bu durum bir enfeksiyon olmamakla birlikte şartlar elverdiğinde hemen enfeksiyona dönüşebileceği için mutlaka saptanmalı ve tedavi edilmelidir. Bu durum tedavi edilmediğinde sistit oluşturabilen bir durumdur. Tanı için anne adaylarından tercihen gebeliğin ilk haftalarında ya da ilk kontrole geldikleri herhangi bir zamanda tam idrar testi ve kültürü istenir. İdrar kültüründe bakterilerde anlamlı üremenin olması ve anne adayında hiçbir belirti olmaması durumunda asemptomatik bakteriüri tanısı konur. Bu durumda kişinin hiçbir semtomu olmasa bile mutlaka antibiyotik ile tedavisi yapılmalıdır.

Tedavi edilmeyen enfeksiyon diğer organları da etkileyebiliyor

Hamilelik sırasında idrar yolu enfeksiyonu olduğunuzda idrar yaparken yanma hissi, sık sık idrara çıkma, sık idrar çıkışı, bulanık ve kötü kokulu idrar, ateş, kasıklarda ağrı veya rahatsızlık, mide bulantısı, kusma gibi sorunlar yaşayabilirsiniz. İdrar yolu enfeksiyonunu hemen tedavi etmek önemlidir. Tedavi edilmeyen enfeksiyon ilerlerse üşüme titreme, ateş, bulantı kusma ve yan ağrısı yapabilir ve bu bulgular böbrek enfeksiyonuna dönüştüğünün öncü belirtileri olabilir. Piyelonefrit hastanede yatarak tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır. Çünkü hem anne sağlığını etkileyen sistemik riskleri vardır hem de erken doğum riskini artırarak bebeğin sağlığını da riske sokar.

İdrar yolu enfeksiyonlarından korunmak için ; 

  • Gebelikte günde en az 2 litre su içilmeli veya sıvı alınmalıdıseafoodplus.infoınan sıvı idrar yollarından akımı artırarak idrar yollarının temizlenmesine yardımcı olur.
  • Ayrıca tahretlenme alışkanlığına dikkat edilmeli, makat bölgesi bakteriler vajen ve üretranın bulunduğu ön tarafa bulaştırılmamalıdır. Önce ön taraf sonra arka tarafın temizliğine özen gösterilmelidir. Aynı dikkate genital bölge hijyenine, cinsel ilişkilerde de dikkat edilmelidir.
  • Bitkisel anlamda yaban mersininin, idrar yolları duvarına mikropların yapışmasını azalttığı ve idrar yolu enfeksiyonlarından koruyucu olduğu yapılan çalışmalarla ispatlanmış olup bu konuda geliştirilen saşe formunda ilaçları da koruyucu anlamda sık idrar yolu enfeksiyonu geçiren kişiler kullanabilir.
  • Ayrıca bol miktarda probiyotik içeren yoğurt kefir gibi gıdaların tüketilmesi de hem florayı kuvvetlendirir hem de bağışıklık sistemimizi aktive ederek enfeksiyonlara olan yatkınlığı azaltabilir.

Enfeksiyonlar hepimiz açısından önemli. Ancak konu gebelik olunca hem annenin hem de henüz anne karnındaki bebeğin daha güvenli koşullarda olması büyük önem taşıyor. Kulaktan dolma bilgiler ise çoğu zaman endişelere neden oluyor.

Hijyenik bir gebelik süreci yaşamanın 10 altın kuralı
Su ve sabunla dost olun: El yıkamak genel sağlık kurallarının başında geliyor. Gebelikte el hijyenine özellikle dikkat etmek, ‘bir kereden bir şey olmaz’ diye düşünmemek gerekiyor. Mutfakta çiğ et, çiğ yumurta, yıkanmamış sebze ve meyvelere dokunduktan sonra, gıda hazırlığı yaparken veya yemek yerken ellerin mutlaka uygun şekilde yıkanması önemli. Ayrıca bahçe işleri, çöple temas, evcil hayvanlarla ve hasta kişilerle aynı ortamda bulunduktan sonra da elleri yıkamak gerekiyor. Başka çocukların bakımıyla ilgilenirken, onlarla oyun oynarken, bebek bezi değiştirdikten ve tuvaleti her kullanışınızdan sonra da su ve sabunla gerekli temizliğin sağlanması önem taşıyor. Eğer su ve sabun temin edemiyorsanız alkol bazlı el dezenfektanlarını kullanabilirsiniz.

Çocuk varsa daha çok hijyen: Çevrenizde çocuklar olduğu zaman elleri daha sık yıkamak gerekiyor. Sitomegalovirus (CMV) adı verilen bir virüs ile gelişen enfeksiyon tablosunda, çocukların tükürük ve idrarı potansiyel bulaşma kaynağı oluyor. CMV, sağlıklı çocukta zararsız bir enfeksiyon iken, gebelerde anne ve bebek için son derece tehlikeli olabiliyor. Annenin hastalığı sonrasında bazı bebekler konjenital (doğumsal) CMV ile doğduğunda kalıcı semptom ve anomalileri gelişebiliyor. Bunlar arasında mental anomaliler, görme ve işitme sorunları, mikrosefali (başın küçük gelişimi), koordinasyon bozukluğu, nöbetler ve ölü doğum yer alabiliyor.

Etler iyi pişirilmeli: Hamilelik döneminde dengeli beslenmek, yeterli protein tüketmek çok önemli. Dolayısıyla bazı öğünlerde kırmızı et yemek gerekiyor. Ancak birlikte sofraya oturduğunuz kişilerden ayrıldığınız önemli bir nokta var; sizin yiyeceğiniz etler çok iyi pişmeli. Etler kanlı olmamalı ve iç kısımları pembe kalmayacak şekilde uygun sıcaklıkta pişirilmeli. Et ve et ürünleri kanalıyla bulaşabilecek bakteriyel, viral ve paraziter hastalıklar bulunması nedeniyle çiğ et ve et ürünleri kesinlikle yemeyin.

Süt ürünleri pastorize olmalı: Kaynamamış sütten yapılan peynir ve krema gibi ürünler brusella (malta humması) ve listeria gibi zararlı bakterilerin anneye ve bebeğe bulaşmasına neden olabiliyor. Toprak, su ve bazı bitkilerde bulunabilen bir bakteri olan listeria, her ne kadar doğada yaygın olarak bulunsa da insanlarda gıdalarla alındığında hastalığa neden olabiliyor. Bu hastalıkta, gebede belirti ve bulgu görülmese bile plasenta ile bebeğe bulaş olabiliyor. Düşük, prematüre doğum, ölü doğum ve yenidoğanda çok ciddi sağlık problemleri görülebiliyor.

Kedi kumuna dokunmayın: Eğer evde kedi besleniyorsa, gebe kalmak kediden vazgeçmeyi gerektirmiyor elbette. Sadece bazı detaylara önem verilmesi gerekiyor. Kedinin kumunu temizlemeyi başka birine bırakmak bunun başında geliyor. Çünkü kirli kedi kumu zararlı bir parazit olan toksoplazma içerebiliyor. Evde bu işe gönüllü kimseyi bulamıyorsanız bir seçenek daha var: Mutlaka eldiven giyin ve çıkardıktan sonra ellerinizi yıkayın.

Toksoplazma belirti vermeyebilir 
Toksoplazma, iyi yıkanmamış meyve ve sebzelerden ya da iyi pişmemiş etten de bulaşıyor. Bu tür gıdaların tüketilmemesi, çiğ ete dokunduktan sonra ellerin iyi yıkanması, çiğ etle temas etmiş bıçakların, örtülerin ve yüzeylerin iyi dezenfekte edilmesi, temizliğinden emin olunmayan suların içilmemesi de önem taşıyor. Toksoplazmozis geçiren birçok kişide belirti görülmeyebiliyor. Bazı kişilerde grip benzeri bir tablo, yoğun kas ağrıları ve büyümüş, ağrılı lenf bezleri görülebiliyor. Bağışıklık sistemi zayıflamış bireylerde (kanser, lösemi, AIDS hastaları gibi) çok daha ağır seyredebiliyor. Beyin, göz ve diğer organ hasarları yapabiliyor.

Anne adayı, gebeliği süresince toksoplazma ile enfekte olursa, bebeğin doğumda herhangi bir semptomu olmayabiliyor ancak zaman içinde körlük ve bilişsel fonksiyonlarda bozukluklar gelişebiliyor. Bu nedenle gebelik sürecinde annenin mutlaka yakın takip ve tedavisinin yapılması gerekiyor.

Vahşi ve kemirgen hayvanlara dikkat
Gebelikte, evde ve çevredeki haşere ve zararlıların kontrolünü yaptırmak da önemli. Eğer hamster, fare gibi evcil bir kemirgen sahibiyseniz, bakımını bir başkasına teslim etme zamanı. Bazı kemirgenler lenfositik koriyomenenjit virüsü (LCMV) denen zararlı bir virüs taşıyabiliyor. Bu virüs hem hayvanlarda hem de insanlarda hastalık yapabiliyor. Doğada virüsü taşıyan vahşi fareler, ev ortamında da beslenebilen hamster gibi kemirgenleri enfekte edebiliyor. İnsanlar da bu canlıların idrar, kan ve tükürükleri aracılığıyla enfekte olabiliyor. Bu yollar:
- Çıkartıların veya tozla birleşmiş olan karışımın süpürülmesi sırasında solunum yoluyla,
- Bu çıkartılar ve idrara dokunduktan sonra gözünüz, burun veya ağzınıza dokunmanız yoluyla,
- Enfekte bir kemirgenin sizi ısırması yoluyla olabiliyor.

Bu bulaş yolunun ülkemizde sıklığı bilinmemekle birlikte, pek sık olduğu düşünülmemekte. Ancak eğer anne gebeliği sürecinde LCMV’na maruz kalırsa, bebeği de etkilenebiliyor. Ciddi doğumsal anomaliler veya düşük gelişebiliyor. Bu nedenle dikkatli olmakta fayda var.

Cinsel yolla bulaşan hastalıklar 
Cinsel yönden aktif olan tüm bireyler gibi, anne adayı olan kadınlar da cinsel temasla bulaşan hastalıklar açısından aynı riskler altında. Gebelik süreci anne adayı ve bebekleri için ek korunma sağlamıyor. Bu hastalıklar gebelik süreci komplikasyonlarını artırarak, anne ve gelişmekte olan bebek üzerinde ciddi sorunlar doğurabiliyor. Bu sorunların bazıları doğumda görülürken, bir kısmı aylar veya yıllar sonra saptanabiliyor. Bu nedenle anne adaylarının farkındalıklarının artması, kendilerini ve bebeklerini korumayı öğrenmeleri büyük önem taşıyor. Enfekte olan gebelerin cinsel partnerlerinin de takip edilmesi ve tedavi olması gerekiyor. HIV (AIDS hastalığı etkeni), sifiliz (frengi), hepatit B, hepatit C, klamidya, gonore (bel soğukluğu), bakteriyel vajinozis, herpes simpleks virüs (HSV), insan papilloma virüs (HPV) cinsel temasla bulaşabilen hastalıklardan en önemlileri. Hepatit B’nin etkeni bir virüs (HBV). Bu virüs kan ve bazı vücut sıvıları ile bulaşabildiği gibi, cinsel temasla da geçebiliyor. Virüs ciddi karaciğer sorunlarına neden olabiliyor. Bu hastalığı anne tüm gebeliği sürecinde bebeğine bulaştırabiliyor. Özellikle de doğum sırasında bulaşma riski çok yüksek. Bu şekilde enfekte olan çocukların yüzde 90’ı hayat boyu taşıyıcılığını sürdürüyor. Bir kısmında kronik karaciğer hastalığı ve ileri dönemde karaciğer kanseri gelişebiliyor. Yenidoğanı anneden geçebilecek HBV’den koruyabilmek için doğumda bebeği tercihen ilk 12 saat içinde hepatit B aşısı ile aşılamaya başlamak ve diğer kolundan da hepatit Bimmünglobulin (pasif bağışıklık) yapmak gerekiyor. Sonrasında aşılama şeması üç ya da dört doza tamamlanıyor. Hepatit B, anne sütü ile, aynı bardak, tabaktan yiyecek içecek tüketmekle, sarılma, öpüşme ve solunum sekresyonları ile bulaşmıyor. Ancak ağız içinde diş eti kanaması olabileceği için, annenin gıdaları bebeğine kendisi çiğnedikten sonra vermemesi gerekiyor.

Aşılarınız tam mı?
Kızamık, kızamıkçık, kabakulak (KKK) ve suçiçeği gibi canlı virüs aşılarının gebe kalmadan bir ay öncesinde yapılmış olması veya doğum sonrasında yapılması öneriliyor. Hepatit A, hepatit B, inaktive grip aşısı, menenjit (meningokok), zatürre (pnömokok), tetanos/ difteri (Td) gibi bazı aşılar gebelik öncesi, gebelik süreci veya doğum sonrasında doktorunuzun takibiyle yapılabiliyor. Eğer anne adayı öncesinde aşılanmamışsa, ’ncı haftalar arasında Tdap (tetanos/difteri/asellüler boğmaca) aşısı yapılabiliyor.

Enfeksiyon taşıyanlardan uzak durun
Özellikle kızamıkçık (rubella) ve suçiçeği (varisella) geçirmeyenlerin ya da gebelik öncesinde aşılarını tamamlamamış olanların hasta olan kişilerle aynı ortamda bulunmaktan kaçınmaları gerekiyor. Kızamıkçık, genellikle çocuklukta hafif geçirilen döküntülü bir enfeksiyon hastalığıyken, anne adayları ve bebeklerinde son derece ciddi bir duruma sebebiyet verebiliyor.

Rubella virüsü burun ve boğaz sekresyonlarında bulunuyor; öksürük, hapşırık yoluyla diğer bireylere bulaşıyor. Anne gebeliğinin erken döneminde (ilk 12 haftası içinde) enfekte olursa, bebekte çok önemli doğumsal anomaliler görülebiliyor. Özellikle kalp, göz, kulak anomalileri, mental gelişim bozuklukları, karaciğer ve dalak hasarları olabiliyor. Bu hastalık düşük ve prematüre doğuma da yol açabiliyor. Hastalığın aşısı gebelikte uygulanamıyor. Çocuk sahibi olmayı düşünen kadınların, kan testlerine bakılarak bağışıklık durumlarının belirlenmesi çok önemli. Eğer hastalığı geçirmemişlerse aşılanmaları (bir ay ara ile iki doz) öneriliyor. Aşı canlı virüs aşısı olduğu için aşılamadan sonraki bir aylık dönemde gebe kalınmaması gerekiyor.

Suçiçeği, yakın solunum teması veya indirekt hava yolu teması ile alınan, bulaşıcılığı çok daha yüksek olan bir hastalık. Hasta olan kişi döküntüler başlamadan gün öncesinden, tüm lezyonlar kabuklanana kadar bulaştırıcı oluyor. Suçiçeği, gebelerde ciddi sorunlar yaratabiliyor. Yüzde 20 oranında zatürre gelişebiliyor. Bunların yüzde 40’ı da ölümle sonuçlanabiliyor. Gebeliğin erken döneminde geçirildiği zaman yüzde oranında ‘konjenital varisella sendromu’ gelişiyor. Düşük doğum ağırlığı, deri lezyonları, el, ayak ve göz anomalileri olabiliyor. Gebelerin suçiçeğine karşı bağışıklığının değerlendirilmesi için kan testi yapılması önemli. Aşı canlı virüs aşısı olduğu için gebelikte yapılamıyor. Gebelik sonlandıktan sonra, emzirme döneminde (bir ay ara ile iki doz) güvenle yapılabiliyor. Aşı yaptırmış olanların da en erken bir ay sonra gebe kalmayı planlaması gerekiyor.

Grup B streptokok taşıyıcısı mısınız?
Grup B streptokoklar (GBS); farenks (yutak), vajen ve gastrointestinal sistemin normal florasında yüzde oranında bulunabilen bakteriler anlamına geliyor. GBS’lar gebelerde vajende kolonize oluyor, annede ve yenidoğanda enfeksiyonlara yol açabiliyor. GBS kolonizasyonu olan anneler, intraamniyotik (bebeğin içinde bulunduğu sıvı) enfeksiyon, erken membran rüptürü ve erken doğum riski taşıyor. Bu nedenle gebelerde doğum öncesinde kolonizasyon olup olmadığına bakılarak, koruyucu önlemler alınıyor ve bebeğe bulaşması önlenmeye çalışılıyor.

Kızamık, kızamıkçık, kabakulak ve suçiçeği gibi canlı virüs aşılarının gebe kalmadan bir ay öncesinde yapılmış olması öneriliyor.

Uzm. Dr. Aslı Karademir
Bayındır Söğütözü Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı

Gebelikte CRP yüksekliği

Karaciğerin, vücutta iltihaplanmaya karşı ürettiği bir protein olan CRP, bazen vücutta normalden daha fazla olabilir. Kan tahlilinde CRP değerinin yüksek olması, vücuttaki iltihaplanmanın fazla olduğuna işaret ediyor olabilir. Bu durum bazı hastalıklar ile ilişkili olsa da, özellikle gebelikte oldukça önemlidir. Gebelik döneminde, vücutta meydana gelen değişimlerden bazıları normal olsa da, iltihaplanma gibi bir durum söz konusu olduğunda, anne adaylarının çok daha fazla dikkatli olması gerekir. Gebelikte CRP yüksekliği konusuna değinmeden önce, iltihaplanmanın ne olduğunu bilmeniz de yararlı olacaktır. 

Vücutta inflamasyon nedir?
Vücutta meydana gelen bir enfeksiyon ya da yaralanma durumunda, vücudunuz hücre ve dokuları korumak için bir tepki verir. Hasarlı bölgelerde şişlik, kızarıklık ya da acı oluşmasına neden olan inflamasyon, vücuttaki hasarı durdurmak için çalışır. İnflamasyon ortaya çıktıktan sonra da hasarın devam etmesi durumunda tedavisi gerekebilir. 
Normal şartlarda, kandaki CRP değerleri normal değerlerde seyretmelidir. CRP seviyelerinin yükselmesi, başka rahatsızlıklara işaret ediyor olabilir. Ayrıca, ciddi enfeksiyonların da belirtisi olabilir. Gebelikte CRP yükselmesi riskine karşı, bir kan tahlili yapılması gereklidir. Değerlerin normalin üzerinde olması durumunda, akla inflamasyon gelir. İnflamasyonun nedenleri ise şöyle sıralanabilir: 
•    Fazla kilolu olmak
•    Fungal ve bakteriyel enfeksiyonlar
•    Kemik iltihaplanması 
•    Bağışıklık sistemi hastalıkları
•    Bağırsaktaki iltihaplar
•    Doku ve organ hasarı
•    Bazı kanser türleri 
 

Şu gibi durumlarda, CRP yükselmesi ile ilgili olarak mutlaka doktorunuza danışmalısınız:
•    Üşüme ve titreme
•    Ateş yükselmesi,
•    Kalp çarpıntısı
•    Nedeni belli olmayan yorgunluk hissi
•    İştahsızlık
•    Kusma
•    Mide bulantısı ve baş dönmesi 
•    Nefes almanın sıklaşması
•    Uyku problemleri 
•    Hızlı ve ani kilo kayıpları 
 

CRP için normal aralık değerleri ne olmalıdır?
CRP proteini ile ilgili belirtilen normal bir değer yoktur. Ancak, uzmanların normal kabul ettiği sınıflandırma şu şekildedir:
•    CRP; bir litre kanda mg’a kadar olduğunda normal değerlerde kabul edilir, 
•    3 mg ile 10 mg arasında olduğunda, düşük seviyede olduğunu gösterir, 
•    10 mg ile mg arasında olduğunda, orta derecede yüksek seviyede kabul edilir, 
•     mg’ın üzerinde bir değerde olduğunda, çok yüksek seviyede kabul edilmektedir. Bu değerler, genellikle ciddi bakteri enfeksiyonları sonucunda ortaya çıkmaktadır.
 

CRP değerleri nasıl yorumlanır?
Kişinin, kan testindeki CRP değerlerini kendi başına yorumlaması oldukça zordur. Bu nedenle, değerlere göre yorum yapacak kişi bir uzman olmalıdır. Çünkü kullandığınız ilaçlar, vücuttaki enfeksiyonlar, sahip olduğunuz bağışıklık sistemi hastalıkları ve kronik rahatsızlıklar, CRP değerlerinizin belirlenmesini zorlaştırabilir. 
 

CRP testi nasıl yapılır? 
CRP testi öncesinde bir hazırlık yapmanıza gerek yoktur. Ayrıca, testlerin yapılacağı gün açlık ya da tokluk gibi bir zorunluluk da yoktur. Hemşire, sizden klasik bir kan alma işlemi gerçekleştirerek CRP testi yapılacaktır. Test yapıldıktan sonra; 
•    Normalden fazla kanama, 
•    Baş dönmesi ,
•   Yara ve iltihaplanma gibi durumlar yaşansa da bunlar oldukça nadir olarak görülmektedir ve bunlar, testin kendisine değil, kan alma işlemine bağlı olarak ortaya çıkabilecek durumlardır. 
 

CRP değeri yüksekse ne yapılmalı?
Bağışıklık sistemi hastalıkları, kronik rahatsızlıklar ve diğer pek çok durum için CRP değerlerinin normal seyirlerde olması oldukça önemlidir. Yapılacak CRP testi, sağlık durumunuz açısından iyi bir gösterge olabilir. 
Yapılan çalışmalar, sağlıklı beslenen kişilerde CRP değerlerinin daha düşük olduğunu göstermektedir. Bu nedenle şeker ve kalp hastalıkları gibi kronik hastalıklardan korunmak için sağlıklı bir beslenme düzenine sahip olmanız ve sağlıklı yaşam alışkanlıkları edinmeniz gerekmektedir. Sağlıklı beslenmeye ek olarak;
•    Kolesterol değerlerinin düşürülmesi, 
•    Sigaranın bırakılması,
•    Alkol tüketiminin sınırlandırılması,
•    Düzenli egzersiz yapılması,
•    İdeal kiloda olunması,
•    Şeker ve tansiyonun kontrol altında tutulması da oldukça önemlidir. 
 

Gebelikte CRP
Gebelik, vücutta pek çok değişimin yaşandığı bir dönemdir ve gebelik ile birlikte, CRP değerlerinde de artış görülebilir. Bu, genellikle normal bir durum kabul edilse de, yine de sahip olduğunuz kronik bir rahatsızlık ya da meydana gelen bir enfeksiyon nedeniyle de gebelikte CRP değerleri yükselebilir. Yapılan bazı çalışmalar, gebelikte CRP yüksekliğini erken doğum riski ile ilişkilendirmektedir. Yine de, bu değerlerin hamilelik riskleri ile kesin ilişkisini gösteren bir çalışma yoktur. Hamileyseniz ve CRP değerleriniz yüksek çıktıysa; buna neden olabilecek faktörleri düzenlemeye çalışmanız faydalı olacaktır. Yine de, gebelik faktörünü göz önünde bulundurarak uygun tedavinin planlanması, bir doktor tarafından gerçekleştirilmelidir. 
 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir