Gündelik hayatı zorlayan rahatsızlıklar içerisinde yer alan nefes darlığı pek çok nedene bağlı olarak ortaya çıkabilir. Nefes darlığında görülen şikayetler ya da verdiği his kişiden kişiye değişebilir. Nefes darlığının psikolojik olabildiği gibi farklı nedenleri de olabilir. Çin’den dünyaya yayılan koronavirüs salgının ciddi semptomları arasında nefes darlığı yer alır. Ancak nefes darlığının altta yatan nedeni doktora gidilerek önce tespit edilmeli ve ardından uygun tedaviye başlanmalıdır.
Nefes Darlığı Nasıl Geçer?
Duygusal faktörler, hayatın stresine orantısız tepkiler de tabi ki nefes darlığına da neden oluyor. Stresli bir durumla karşı karşıya kaldığımızda, stresör denen şey devreye girer nefes daralır ve nefes almakta güçlük çekeriz.
Nefes darlığını gidermek için şunları deneyebilirsiniz. Ciğerlerinizin hava ile dolduğunu hissedene kadar burnunuzdan yavaşça nefes alın. Zorlamadan yavaşça nefes verin ve dudaklarınızı büzün. Nefes almak için nefes almaktan daha fazla zaman ayırdığınızdan emin olun. Dudaklarını büzmeyi unutma. Ciğerlerinizi boşalmaya zorlamayın.
Vücuttaki tüm organlar gibi akciğerler de yaşlanır ve fonksiyonları yaşla birlikte bozulur. Bu tamamen fizyolojik fenomen sigara içenlerde ve daha önce sigara içenlerde vurgulanmaktadır. Bu da nefes darlığına zemin hazırlar. Şu besinlerle ciğerlerinizi yenileyip nefes darlığı sorununu engelleyebilirsiniz.
Elma, muz ve domates birer antioksidan olduğu için diyetlerde yer almalıdır. Demir, B9 vitamini ve B12 vitamini yönünden zengin besinler, anti-anemi gıdalar tüketebilirsiniz.
Lif takviyesi, bağırsak mikrobiyotasını uyararak nefes darlığı semptomlarını iyileştirir. Özellikle ıspanak ve lahana gibi yeşil yapraklı sebzeleri tüketebilirsiniz.
Doymuş yağ oranı yüksek tek bir öğünün enflamasyonu artırabileceğini ve bulaşan hava yollarının geçici olarak daralması nedeniyle öksürük, hırıltılı solunum, nefes darlığı ve göğüste sıkışma semptomlarını kötüleştirebileceğini gösterdi. Et ve süt ürünlerini en aza indirgemek gerekir. Sağlıklı yağlara yönelmek faydalıdır.
Akdeniz diyetinin bir parçası olarak yağlı balık - somon, alabalık, sardalya - alımınızı artırmak da nefes darlığı semptomlarını azaltmaya yardımcı olabilir.
Nefes Darlığına Ne İyi Gelir?
Kendinizi rahat bir şekilde konumlandırmayı, sakin kalmayı ve büzülmüş dudaktan nefes alma tekniğini kullanmayı öğrenmek, nefesinizin kontrolünü yeniden kazanmanıza ve akut nefes darlığı atağı sırasında endişenizi azaltmanıza yardımcı olabilir. Şu adımları takip edin.
- Durun ve rahat bir pozisyon alın.
- Mümkün olduğunca sakin olun; omuzlarınızı gevşetin.
- Dudak kıvrımlı nefes alma tekniğini tanıtın: burnunuzdan yapamıyorsanız ağzınızdan
- Nefes alın. Nefes almak için dudaklarınızı sıkıştırın.
- Nefes almaktan daha fazla zaman ayırarak nefesinizi yavaşlatın. Ciğerlerinizi boşalmaya zorlamayın.
- Dudaklarınızı büzerken yavaşça nefes vermeye devam edin. Henüz yapmadıysanız burnunuzdan
nefes almaya başlayın.
- Dudak büzme tekniğine en az 5 dakika veya sakin nefes almaya dönene kadar devam edin.
Akut bir nefes darlığı krizinde kullanmadan önce dinlenirken dudak büzüşmeli nefes alma tekniğine hakim olduğunuzdan emin olun. Nefes alıp vermenizi stabilize etmek için kendinize gereken yer ve zamanı vermeniz çok önemlidir. Yavaş yavaş nefesinizi yavaşlatın. Çok hızlı nefes almanın düşmanın olduğunu unutma. Daha az havayı harekete geçirmek için çok fazla enerji harcamanıza neden olurken, tersine, daha yavaş nefes almak, daha az enerji harcarken daha fazla havayı harekete geçirmenizi sağlar.
Nefes Darlığı Belirtileri Nelerdir?
Kişinin hayat kalitesinin düşmesine ve günlük yaşantısına engel olan nefes darlığı, ciddiye alınması ve bu duruma sebep olan nedenlerin araştırılması gereken bir rahatsızlıktır. Sıklıkla görülen nefes darlığı belirtileri şu şekilde sıralanır:
- Nefes alıp vermede güçlük
- Hırıltılı solunum
- Yeteri kadar nefes alamama hissi
- Yorgunluk ve sürekli hâlsiz hissetme
- Havasız kalma ya da boğulma hissi
- Göğüs ağrısı
- Kanlı balgam
- Kronik ve aniden başlayan öksürük
- Normalde rahatlıkla yapılan aktivitelerde zorluk çekme
- Nefes alamadığını hissederek gece uykudan uyanma
- Dinlenme sırasında soluk alıp vermede zorluk
- Bilinç bozukluğu
- Kalp çarpıntısı
- Kilo kaybı
- Baş ağrısı ve baş dönmesi
- Ayak bileklerinde ve bacaklarda görülen şişlikler
Nefes Darlığı Neden Olur?
Kişinin nefes alıp vermekte zorlanması ve yeteri kadar nefes alamaması olarak tanımlanan nefes darlığı, akciğere bağlı sebepler ve akciğere bağlı olmayan sebepler olarak iki ayrı başlık altında incelenir. Nefes darlığı sebepleri çoğunlukla, akciğerde var olan patolojiye bağlı olarak görülür. Akciğere bağlı olmayan nefes darlığı neden olur sorusu ise kalp problemlerine ve psikolojik nedenlere bağlı olarak görülebilir şeklinde yanıtlanır. Soluk alıp vermeyi güçleştiren rahatsızlık, kalp, akciğer ve diğer hayati fonksiyonlara sahip dokuların yeterince oksijenlenememesine ve karbondioksidin vücut içinde birikmesine yol açabilir. Akciğer kanseri, obezite, guillain barre sendromu, myastenia gravis, verem, panik atak ve anksiyete bozuklukları da nefes darlığına yol açan nedenler arasında yer alır. Akut ya da farklı bir deyişle aniden ortaya çıkan nefes darlığının nedenleri ise şu şekilde sıralanır:
- Koronavirüs
- Astım
- Kalp krizi
- Kalp yetmezliği
- Tansiyon düşüklüğü
- Solunum yolu tıkanıklıkları ve yabancı cisim varlığı
- Pnömoni olarak tanımlanan zatürre
- Sönmüş akciğer olarak bilinen pnömotoraks
- Akciğer arterlerinde gelişen ani kan pıhtılaşması sonucu görülen pulmoner emboli
- Kan kaybı
Kronik olarak görülen nefes darlığının nedenleri şöyledir:
- Obezite
- İnterstisyel akciğer hastalıkları (romatizmal hastalıklar, toz ve gazlara maruz kalma)
- Tıkayıcı akciğer hastalıkları (sigara kullanımı, KOAH)
- Restriktif akciğer hastalıkları (kalp yetmezliği, anemi)
- Yaşlılık
- Astım
Nefes Darlığı Olanlar Nelere Dikkat Etmeli?
Şiddetli atakları karakterize eden asidozun düzeltilmesi gerekir ve bunun için doktorlar genellikle infüzyon olarak potasyum bikarbonat verirler. Magnezyum ayrıca infüzyon ve inhalasyon yoluyla da verilir. Nefes darlığı, ataklarının yanı sıra, mineral bakımından zengin bir diyet bu nedenle yararlı olabilir.
Araştırmalar, az miktarda potasyum ve magnezyum tüketenlerin genellikle en çok tüketenlere göre daha az nefes aldığını gösteriyor. Ayrıca nefes darlığı riski daha yüksektir. Nefes darlığı ve solunum problemi olan kişiler yeterli miktarda potasyum ve magnezyum yönünden zengin meyve, sebze, balık gibi besinler tüketmelidir.
Herhangi bir semptomda olduğu gibi, nefes darlığındaki iyileşme dengenin iyi bir yansımasıdır. Çoğu zaman, ne yazık ki, dengeli bir tedaviye rağmen nefes darlığı devam eder. Aslında, hastanın fiziksel aktivitesinde bir sınırlamaya yol açma eğilimindedir.
Gebelik, vücut için olağanüstü bir dönemdir, bu dönemde vücutta pek çok ve hızlı gelişen değişiklik yaşanır. Kilo artar, beslenme, hareket, oturma ve hatta uyku pozisyonu alışkanlığı dahi değişir. Gebelik haftalarının ilerlemesi ile birlikte bebek anne karnında kendisine daha geniş şekilde yer açmaya çabalar. Vücuttaki organların konumlarında sıkışıklık gelişir, omurga sisteminin taşıdığı yük ağırlaşır. Tek sorun yükün ağırlaşması değil, aynı şekilde yeni ortaya çıkan yükün, omurganın dengesini bozacak bir noktada, omurganın ön ve alt kısmında bulunmasıdır. Sonuçta anne adayı sırt ve bel ağrıları ile karşı karşıya kalabilir.
Bu yazımızda gebelikte yaşanan sırt ve bel ağrılarının sebepleri ve buna bağlı olarak anne adayların en çok merak ettiği sorular için cevapları derledik.
Hamilelik başladıktan sonra bel ağrısının meydana gelmesi gayet normaldir. Vücudumuzda bulunan bağlar gebelik döneminde daha yumuşak hale gelir ve vücudumuz doğum için hazırlanır. Bu durumda bel ve pelvis bölgesinde eklemler zorlandığı içi bel ve sırt ağrıları meydana gelir. Bel ve sırt ağrısı, gebelik döneminde olağan görülen bir durumdur, bir hastalık belirtisi değildir.
Gebelikte meydana gelen bel ve sırt ağrıları gebelik öncesinde de mevcut ise gebeliğin başlamasıyla beraber bu ağrılarda artış meydana gelebilir. Gebelik sürecinde bel ve sırt ağrısı anne adaylarını panik ve stres durumuna sokabilir ancak belirttiğimiz gibi özellikle gebeliğin ilerleyen süreçlerinde bu ağrılar oldukça normaldir ve neredeyse üm gebeliklerde görülebilir.
Bel Fıtığı Tedavisi sayfamızı da inceleyebilirsiniz.
Gebeliğin 5 ila 7 aylarında, bebeğin büyümesi ile birlikte ağrılarda artış olması normaldir.
Anne karnındaki bebeğin büyümesi gebeliğin ilk aylarına nazaran ağrıların şiddetlenmesine, hareketlerde kısıtlamalar olmasına sebep olur.
Gebelikte oluşan sırt ağrıları ile cinsiyet arasında bir bağ bulunmamaktadır. Bebeğin cinsiyeti ne olursa olsun anne adayında oluşan sırt ağrıları annenin vücut yapısı, rahim ve iç karın yapısındaki genişleme, gebelik sürecinde annenin kilo alımı ve bebeğin kilo alımının gerçekleşmesiyle yaşanan vücuttaki değişimlere bağlı olarak görülmektedir.
Gebelik döneminde oluşan, tehlike arz edebileceği düşünülen ve müdahale edilmesini gerektirebilecek sebepleri aşağıdaki şekilde sıralayabiliriz;
Yukarıdaki durumlardan biri ya da birkaçının birlikte görülmesi halinde, vakit geçirmeden doktorunuza danışmanız önerilir.
Gebelik döneminin ilk 3 ayında henüz bebek oluşum sürecinde olduğu ve anneye baskı yaratacak bir ağırlık ve genişlemeye sebep olmayacağından, bel ve sırt ağrısı yaşıyorsanız doktorunuza danışmakta fayda vardır. Gebelerin ilk 3 ay içerisinde yaşadığı sırt ağrısının gebelik dönemi ile bir bağlantısı olmayabilir ve farklı bir rahatsızlığın habercisi olabilir. Ayrıca bu ağrılar gebelik öncesi süreçten geliyor ya da kişinin yaşam şekli, çalışma hayatı ve hareketlerinden de kaynaklanıyor olabileceğinden gebelikte doğrudan bir bağlantı kurulmamalı ve mutlaka bir hekime danışılmalıdır.
Gebelik başladıktan sonra meydana gelen sırt ve bel ağrılarında pek çok değişik faktörün rolü olabilmektedir. Bazı gebeliklerde gebelik sürecinin başlaması ile sırt ve bel ağrıları meydana gelebilmektedir.
Bu durum daha çok ideal vücut ağırlığından daha fazla kiloya sahip durumda iken gebe kalan kadınlarda görülebilmektedir. Kişinin fazla kilolara sahip olması, günlük rutin alışkanlıkları, yaşam şartları bel ve sırt ağrılarına gebelik öncesi dönemde de sebebiyet vermiş ise, bu durum gebelik sürecinde de devam ediyor olabilir. Bu durum ağrılı ve zor bir gebelik sürecinin habercisi olabilir.
Bel Ağrısı Tedavisi sayfamızı da inceleyebilirsiniz.
Gebelik döneminde en sık karşılaşılan ağrı şikayetleri, bel bölgesi veya leğen kemiği çevresinde meydana gelen, kas ve eklemlerin gevşemesi veya gerilimine bağlı olarak gelişen ağrılardır.
Bu süreçte meydana gelen sırt ve bel ağrıları hormonal, damarsal veya diğer nedenlerden kaynaklı oluşan ağrılardır. Eğer anne adayında gebelik öncesi bu şikayetler yok ise, gebelik süreci sağlıklı ise ve gebeliğinin ilerleyen aylarında ise bu ağrıların vücut ağırlığının değişmesi ve bebeğin ağırlığını artması kaynaklı olduğunu söyleyebiliriz.
Hamilelik sürecinde karın ağrıları kramp, ateş, kusma, ishal, kanamalar ve rahim kısmında kasılmalar ile birlikte ise derhal doktorunuza gitmekte fayda vardır. Hafif belirtiler gösteren karın ağrıları ciddi bir tehlike arz etmese de ağrı kronik bir hal almış ve aralıksız devam ediyorsa doktorunuzla görüşmeniz önerilir. Aynı şekilde gebelik sürecindeki beslenme de hamilelikte yaşanabilecek karın ağrılarının bir nedeni olabileceğinden gebelik sürecinde beslenme programına ve alınan gıdalara da özen gösterilmelidir.
Hamilelik sürecinde rahimde gelişen büyüme, özellikle yatakta dönerken ya da ani hareketlerde bacak arasında rahime doğru ağrının artması kişinin hareketlerinin kısıtlanmasına sebebiyet verir. Bu tarz ağrılar, vücut hareketlerine bağlı olarak da gelişebilir ve gebelikte gerek oturma gerek yatma pozisyonlarına dikkat edilmezse krampların artmasına sebebiyet vermekle beraber şiddetli ağrılara da yol açmaktadır. Bu ağrıların önüne geçebilmek için hamilelikte rahat edilebilecek ve bebeği de sıkıştırmayacak şekilde uyku, uzanma ve oturma pozisyonları belirlenmeli ve keskin hareketlerden kaçınılmalıdır.
İlk 3 ayda oluşan bel ve sırt ağrıları genellikle masum nedenlere bağlıdır. Hormonlar ve rahimin bebeğin büyümesine bağlı genişlemesi, annenin iç organlarının bu yeni duruma göre konum alması başlıca ağrı nedenidir.
Gebelik sürecindeki kadınlarda her ağrıda olduğu gibi, bel ağrısında da ilk akla gelen düşük tehlikesidir ve buna bağlı olarak kaygı ve bir stres hali başlayabilir.
Hamileliğin rutin sürecine bağlı olarak yaşanan bel ağrıları dışında, şiddetli bel ağrısı, kasık ağrısı ve kanama görülüyorsa, bu belirtiler tehlikeli bir durumun habercisi olabilir ve gebeliğin sonlanmasına sebebiyet verebilir.
Gebelik dönemi boyunca hafif sırt ağrıları görülebilir. Kısa süreli dinlenme ile geçen bu ağrılar gebelik sürecinde görülen olağan, hafif şiddetli ağrılardır. Ancak gebeliğin son dönemlerinde, doğum tarihi olarak tahmin edilen son günlerde sırt bölgesinde başlayıp karın bölgesine yayılan ağrıların aralıkları da oldukça kısalmaktadır ve bu ağrı sıklaşması da doğumun başladığının habercisi olabilir.
Gebelik süresince sırt ve bel ağrıları devamlı olabilir ya da dönem dönem gelip gidebilir. Ağrıların ortaya çıktığı pozisyonlarda değişiklik yapmanız sizi rahatlatacaktır.
Kısa süreli rahatlamalar ağrıların ve kasılmaların tamamen geçeceği anlamına gelmemekle birlikte, rutin olarak hamile yogası ve pilates yaparak vücudunuzda meydana gelen ağrıların ve kasılmaların hafiflemesine yardımcı olabilirsiniz.
Bahsettiğimiz gibi, her sırt ağrısı erken doğumun habercisi değildir. Rutin olarak hafif şiddetlerde görülen sırt ağrıları yorgunluk, yatma şekli ve oturma şeklinden kaynaklanabildiği gibi, gebeliğin ilerlemesine ve kilo artışına bağlı olarak da görülebilir. Ağrı şiddeti nisbeten hafiftir ve dinlenme ile giderilebilir.
Ancak sırttan karna doğru kasılmalarla gelen ve ağrı aralıkları kısa olan ağrılar, planlanan doğum zamanı gelmemiş olsa bile erken doğumun habercisi sayılabilir. Belirttiğimiz bu örneği eğer sık yaşıyorsanız öncelikle doktorunuzdan bu anlarda ne yapmanız gerektiğine dair bilgi alabilirsiniz. Ancak doktorunuzun yönergelerini uygulamanıza rağmen ağrı şiddeti azalmıyorsa, erken doğum söz konusu olabileceğinden doktorunuzla görüşmeniz önerilir.
Dilerseniz biraz da hamilelik sürecinde yapmanız gereken pilates ve yogadan bahsetelim.
Pilates, kaslarımızın daha güçlü olmasında yardımcı olur, yoga ise ruhumuza, iç dünyamıza iyi gelir.
Ruh sağlığınız, vücudunuzda bulunan kaslarınızın gevşemesini sağlar. Kaslarınızın rahatlaması, ağrısız ve krampsız bir gebelik süreci geçirmek, elbette ruhunuzu da rahatlatacaktır. Tüm bu sebeplerden ötürü gebelik sürecinde hem kaslarınızı rahatlatmak için gebeliğe uygun pilates gibi aktivitelerle ilgilenmeli; hem de stresten uzak kalmak için yoga gibi zihni temizlemeye yönelik aktivitelerde bulunmalısınız. Sadece gebelik sürecinde değil, normal yaşantınızda da stres seviyesi azaldıkça vücutta görülen rahatsızlıklar için belirtiler de azalma göstermektedir. Çoğu zaman yaşanan bir ağrı hissinin sebebi, zor bir gün geçirmeniz olabilir.
Pilates özellikle yoğun ve şiddetli ağrılar, kasılmalar ve kramplar yaşayan gebeler için ideal bir aktivitedir. Hamilelik sürecinde yapılan pilates normal süreçte yapılan pilatesten farklıdır ve bu sebeple dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, hamilelik sürecine özel hazırlanmış bir pilates programı uygulamaktır.
Hamilelik pilatesini rutin ve düzenli gerçekleştiren gebelerde aşağıdaki faydalar görülür:
Bunların dışında yaşam kalitenizi yükseltmesi ile birlikte daha enerjik olmanıza, kaygılarınızın ve kafa karışıklığına sebep olacak durumlarla karşı karşıya kaldığınızda daha sağlıklı karar vermenize büyük katkı sağlayacaktır.
Gebelikte omurgaya, leğen kemiğinin bulunduğu pelvis bölgesine ve kuyruk sokumuna aşırı yük binmektedir. Gebeliğin haftasından sonra bu yükün oldukça artmasıyla birlikte duruş pozisyonunda kendiliğinden öne doğru eğilmeye başlar ve bu durum da sinir sıkışmalarına neden olabilir. Sırt ağrılarının artabilir ve daha belirgin hale gelebilir.
Özelikle D vitamini eksikliği olan gebelerde, kemiklerde yumuşama ve kırılmalar görülebilir.
Öncelikle gebelik sürecinin vücutta pek çok değişimi beraberinde getirdiği bilinmelidir. Elbette ki vücutta pek çok değişim olur ve kişi normalde yaptığı günlük işlerini yaparken zorlanabilir ve daha çok yorulabilir. Tüm bunlarla birlikte gebelik sürecini sağlıklı geçirebilmek adına beslenme, uyku ve yaşam tarzı dengelenmelidir.
Düzenli uyku ve sağlıklı bir beslenme programı halsizliğin azalmasına yardımcı olacaktır. Sırt ve bel ağrılarını önlemek için de gebelik sürecinde uygun bir oturma ve uzanma pozisyonu tercih edilmelidir. Gerekirse gebelikte kullanılabilen uyku yastıklarından destek alınabilir. Yine bu süreçte rahat kıyafetler tercih edilmeli ve bel ağrısını önlemek için topuklu ayakkabı giymekten kaçınılmalıdır.