Kurumumuz Mektup okuma biriminde 1 Memur ve 1 İnfaz ve Koruma Memuru görev yapmata olup; aşağıda maddalerde ve aşağıda yönetmelikte belirtilen maddelerin gereğini yerine getirerek, gerekli işlemlerin takibini sağlarlar.
Hükümlünün mektup, faks ve telgrafları alma ve gönderme hakkı
MADDE
(1) Hükümlü, kendisine gönderilen mektup, faks ve telgrafları alma ve ücretleri kendisince karşılanmak koşuluyla, gönderme hakkına sahiptir.
(2) Hükümlü tarafından gönderilen ve kendisine gelen mektup, faks ve telgraflar; mektup okuma komisyonu bulunan kurumlarda bu komisyon, olmayanlarda kurumun en üst amirince denetlenir.
(3) Kurumun asayiş ve güvenliğini tehlikeye düşüren, görevlileri hedef gösteren, terör ve çıkar amaçlı suç örgütü veya diğer suç örgütleri mensuplarının örgütsel amaçlı olarak haberleşmelerine neden olan, kişi veya kuruluşları paniğe yöneltecek yalan ve yanlış bilgileri, tehdit ve hakareti içeren mektup, faks ve telgraflar hükümlüye verilmez. Hükümlü tarafından yazılmış ise gönderilmez.
(4) Hükümlü tarafından resmi makamlara veya savunması için avukatına gönderilen mektup, faks ve telgraflar denetime tâbi değildir. Ancak hükümlünün savunması için avukatına gönderilen mektup, faks veya telgraflar 72 nci maddenin üçüncü fıkrasında belirtilen hâllerin gerçekleşmesi hâlinde, bu gönderiler hakkında da 72 nci maddenin üç ilâ dokuzuncu fıkralarında belirtilen esas ve usuller uygulanır. Dışarıdan gönderilen hediyeleri kabul etme hakkı
MADDE
(1) Kapalı kurumlardaki hükümlü, mensup olduğu dinin bayram günlerinde, yılbaşında ve nüfus kaydında belirtilen doğum günlerinde dışardan gönderilen ve kurum güvenliği için tehlikeli olmayan hediyeyi, aşağıda belirtilen esaslar dahilinde kabul etme hakkına sahiptir:
a) Hükümlü, hediye olarak ancak kitap veya giyim eşyası kabul edebilir.
b) Hediye, ziyaretçi tarafından verilebileceği gibi posta veya kargo yolu ile de gönderilebilir.
c) Gönderilen eşya, güvenlik kontrolünden geçirilir. ç) Kurumlarda bu amaçla “Hediye Kayıt Defteri” tutulur.
Bu defterde;
1) Hediye olarak gönderilen eşyanın nitelikleri ve miktarı,
2) Hediyenin kuruma gönderiliş, geliş ve hükümlüye teslim tarihleri,
3) Hediyeyi gönderenin, alıcının/getirenin kimlik bilgileri, posta veya kargo yoluyla gelmediyse getirenin imzası,
4) Hediyenin hükümlü tarafından teslim alındığına, teslim edildiğine dair hükümlü ve görevli memurun imzası, bulunur.
(2) Kişi, kurum veya kuruluşlar tarafından hükümlülere dağıtılmak üzere dışarıdan toplu olarak getirilen veya gönderilen hediyelerin dağıtımında Cumhuriyet başsavcılığının izni aranır.
(3) Bir kişiden aynı tarih için bir kez hediye kabul edilebilir.
(4) Kurumda annesiyle birlikte kalan çocuklara, durumlarına uygun gıda maddesi, ihtiyaca uygun eşya ile kuruma girmesi yasak olan eşyaların oyuncakları hariç olmak üzere diğer oyuncaklar hediye olarak gönderilebilir veya verilebilir.
(5) Hediye edilecek eşyanın tahmini değeri hükümlülerin haftalık olarak yanlarında bulundurabilecekleri ve Bakanlıkça genelge ile belirlenen miktardan fazla olamaz.
(6) Açık kurumlar ile çocuk eğitimevlerinde barındırılan hükümlülere gönderilecek hediyelerin cins ve miktarı, kurum müdürü tarafından belirlenir
Mektupların gönderilmesi ve gelen mektupların verilmesi
MADDE
(1) 76 ncı maddeye göre mektup alma ve gönderme hakkı kapsamında hükümlüler tarafından yazılan mektup, faks ve telgraflar, zarfı kapatılmaksızın bu işle görevlendirilen ikinci müdür başkanlığında, idare memuru ve yüksekokul mezunu iki infaz ve koruma memuru tarafından oluşturulan mektup okuma komisyonuna iletilmek üzere güvenlik ve gözetim servisi personeline verilir. Yapılan incelemeden sonra gönderilmesinde sakınca görülmeyen mektuplar üzerine “görüldü” kaşesi vurulur, zarf içerisine konularak kapatılır ve postaneye teslim edilir.
(2) Resmi makamlara veya savunması için avukatına gönderilenler hakkında 76 ncı maddenin dördüncü fıkrası hükmü uygulanır.
(3) Hükümlülere gönderilen ve açılıp incelendikten sonra verilmesinde sakınca olmadığı anlaşılan mektup, faks ve telgraflar zarfları ile birlikte verilir. Sakıncalı görülen mektuplar
MADDE
(1) Mektup okuma komisyonunca, mahalline gönderilmesi veya hükümlüye verilmesi sakıncalı görülen mektuplar, en geç yirmi dört saat içinde disiplin kuruluna verilir. Mektubun disiplin kurulu tarafından kısmen veya tamamen sakıncalı görülmesi hâlinde, mektup aslı çizilmeden veya yok edilmeden şikâyet ve itiraz süresinin sonuna kadar muhafaza edilir. Mektubun kısmen sakıncalı görülmesi hâlinde, aslı idarede tutularak fotokopisinde sakıncalı görülen kısımlar okunmayacak şekilde çizilerek disiplin kurulu kararı ile birlikte ilgilisine tebliğ edilir. Mektubun tamamının sakıncalı görülmesi hâlinde, sadece disiplin kurulu kararı tebliğ edilir. Tebliğ tarihinden itibaren infaz hâkimliğine başvuru için gereken süre beklenir. Bu süre içinde infaz hâkimliğine başvurulmamış ise disiplin kurulu kararı yerine getirilir. İnfaz hâkimliğine başvurulmuş ise infaz hâkimliği kararının tebliğinden itibaren itiraz süresi beklenir. İnfaz hâkimliği kararına itiraz edilmemiş ise bu karara göre, itiraz edilmiş ise mahkemenin kararına göre işlem yapılır.
(2) Hükümlüye yapılacak tebligatta, tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde infaz hâkimliğine şikâyet hakkının kullanılmaması veya infaz hâkimliği kararına karşı tebliğ tarihinden itibaren bir hafta içinde ağır ceza mahkemesine itiraz edilmemesi hâlinde, disiplin kurulu kararının kesinleşerek mektubun sakıncalı görülen kısımlarının okunmayacak şekilde çizilerek verileceği veya tamamı sakıncalı görülen mektubun verilmeyeceği bildirilir.
(3) Kısmen veya tamamen sakıncalı görülen mektuplar, iç hukuk veya uluslararası hukuk yollarına başvuru yapılması durumunda kullanılmak üzere idarece saklanır. Nakledilen ve salıverilen hükümlülere gönderilen mektuplar
MADDE
(1) Başka kurumlara nakledilmiş hükümlülerin mektupları, açılmaksızın en kısa sürede nakledildikleri kuruma gönderilir. Mektuplar, bu hâlde hükümlünün nakledildiği kurum tarafından açılır ve incelenir.
(2) Salıverilen hükümlülere gönderilen mektuplar, posta idaresine geri verilir. Eşyanın postadan alınması
MADDE
(1) Hükümlülerin adlarına posta veya kargo ile gönderilen havale ve eşya, kurum mutemedi tarafından en geç yedi gün içinde postadan alınır. Gönderi, içeriği itibarıyla kuruma sokulması ve bulundurulması mevzuat hükümlerince sakıncalı olmaması hâlinde hükümlüye teslim edilir.
(2) Sakıncalı olduğu belirlenen gönderiler hakkında, posta veya kargodan alındığı tarihten itibaren on beş gün içerisinde hükümlüye yazılı bilgi verilir. Hükümlü, bildirimin yapıldığı tarihten itibaren on beş gün içerisinde infaz hâkimliğine itiraz hakkını kullanmadığı takdirde, gönderi, göndericiye veya hükümlünün göstereceği kişiye iade edilir. Hükümlünün isteği hâlinde ilk ziyaret günü yakınlarına verilmek üzere kurum emanet deposunda saklanabilir. Ancak eşyanın bozulabilir olması veya maddi değerinde azalma olasılığının bulunması hâlinde, gönderi gönderene iade edilir
Cezaevinin duvarları soğuk değil, çok soğuk… Dokunmadan bile bakışlarınızla hissedersiniz.
Dış duvarlarının üstü tellerle örtülü, içerdekiler çıkmasın, kaçmasın diye…
Cezaevleri yaşamların sürgün mekânları… Şehir dışına kurulması adettir. Dev beton duvarlarla çevrilidir ki; içerisi dışarısını, dışarısı da içerisini görmesin diye tasarlanmış tecrit binalarıdır. Ses işitmez ve görmezsiniz bu sürgün mekânlarında ve firar yasaktır, suçtur. Demir kapıların sesidir yankılanan ve kapıların üzerinize kapatılmasıdır. Kendi kapınızı kendinizin kapatabildiği mekânlardaki yaşamı özlersiniz.
Görüş sırasında görüşmecilerle içerdekilerin karşılıklı bir çift sözü, sevgi dolu bakışı, gülümsemesi ve hatta kahkahaları sürgün mekânının soğuğunu kırar ortalık sımsıcak olur, ısınır. Mekânın kötüleri bunu bilmez! Onlar soğuğun hükümdar olduğu sürgün mekânlarının demir kapı kapıcılarıdır.
Hapishane işte; kararı başkaları verir. İstesiniz de istemeseniz de zamanı birlikte geçireceğiniz insanları seçmenize izin verilmeyen sürgün mekânlarında hiçbir şey için seçme hakkınız bulunmayan soğuk davarlar arasında şiddetin yaşanmasıdır. Siz olmaktan çıkarsınız, çıkarmak isterler, yasaklar tebliği edilir, sayılır ve üzerinizde uygulanan cebri icraya, şiddete uyarsanız.
Bizim cezaevlerinde benim gazetecilerim ve benim meslektaşlarım için “mektuplaşmak” yasak. Sürgün mekânlarında onlara yazılmış mektupları verilmiyor, onlar mektup yazamıyor.
İnsan, sevdiklerine, yakınlarına onlardan ayrı düştüğünde içini dökmek, açılmak istediği zamanlarda duygularını, düşündüklerini mektupla aktarır. Kişiseldir mektuplar, ama sürgün mekânı hapishanelerin duvarlarını yıkar ve siz firar edersiniz. Bir kalemle, bir kömürle ve acılı zamanlarda kanla yazılmış kâğıtlardır mektuplar; özgürlüğünüzdür…
Bir gün bu sürgün mekânlarından “yazılmamış mektupların” edebiyatı; yaşamın kahkahaları olarak cezaevi duvarlarını bile ısıtacak. Soğuk duvarlar arasından yukarıda gözüken bir avuç gökyüzüne uçurulan kâğıttan yapılmış turna kuşları gibi uçuşan mektuplar dünyayı saracak.
Michelangelo’nun yazdığı beşyüzden fazla, Van Gogh’un kardeşine yolladığı altıyüzelliye yakın, Franz Kafka’nın Milena’ya, onun Kafka’ya yazdığı mektuplarına bakın… Onları ve yaşadıklarını anlamamıza yarıyor (Türk Dili Dergisi. Mektup Özel Sayısı. Yıl Sayı 1 Temmuz ).
Acılı baskı dönemlerinin mektupları çok değerlidir. Stefan Zweig’ın son iki mektubu unutulmazdır, Rosa Lüxemburg mektuplarında hapishane parmaklıklarına asılı kalan yaşamını ve hücresini aydınlatan ışığı anlatırken acıyı ve şiddeti hissedersiniz. Tolstoy, Lenmontof, Turgenyef ve Gogol ve Dostoyevski’nin mektupları unutulmazdır. Dostoyevski () Petraşevski Grubu adlı tehlikesiz bir tartışma grubunun üyesi olduğu iddiasıyla kürek cezasına mahkûm edildi ve Sibirya’ya sürgüne gönderildi. Kardeşine yazdığı 22 Şubat tarihli mektubunda Sibirya sürgünü yolculuğunu ve çok soğukları anlatır… Özetle birkaç satırı…
“Nihayet seninle daha uzun uzun, sanırım daha emin olarak konuşabileceğim Ama her şeyden önce, bırak da sana, Tanrı aşkına, neden henüz bana bir satır bile yazmadığını sorayım. Asla aklıma getiremezdim bunu yapacağını! Zindanda yalnızlık içinde, kaç kere senin, belki de, artık yaşamadığını düşünürken en gerçek umutsuzluğun içimi kapladığını hissettim ve geceler boyu çocuklarının akıbetini düşünüyor ve onların yardımına koşmama engel olan alınyazısına lanet ediyordum Kafamın içindekilerin hepsini nasıl anlatmalı sana? Yaşamımı, edindiğim inançları, zindandaki işlerimi sana anlatmak olanaksız. Bir işi yarım yamalak yapmayı sevmiyorum; gerçeğin yarısını söylemek, hiç bir şey söylememektir. Ama gerçeğin özü şu: eğer okumasını biliyorsan, bütünüyle yakalayacaksın onu. Bunu sana borçluyum, bu yüzden anılarımı bir araya toplamakla işe başlayacağım.
Canım dostum, biricik dostum, biliyorsun nasıl ayrıldığımızı. …Gece yarısı, tam Noel sırasında vuruldum ilk kez zincire. On kilo geliyor zincir ve bununla yürüyüş çok rahatsız. Sonra, her birimizi, birer jandarmayla, ayrı ayrı üstü açık bir kızağa bindirdiler (baş muhafızın tek başına bindiği kızakla birlikte, dört kızak ediyordu) ve Saint -Petersbourg'dan ayrıldık.
Yüreğim kabarmıştı, duygularımın aşırı çokluğu başımı döndürüyordu. Bir kasırgaya tutulmuşum gibi geliyordu bana, hissettiğim şey kara bir umutsuzluktu yalnızca. Ama açık hava beni kendime getirdi ve tıpkı her yaşam değişikliğinde olduğu gibi, izlenimlerimin canlılığı yeniden yüreklenmeme yetti, öyle ki kısa bir süre sonra bütün tasalarım dağıldı. İlgiyle, içinden geçtiğimiz Petersbourg'a bakmaya başladım. Evler bayram dolayısıyla aydınlatılmıştı ve ben, birbiri arkasından, onların her birine elveda diyordum. Senin evini geçtik. Krorevskiy'nin evi ışıklar içindeydi. İşte orada ölüm derecesinde hüzünlendim. Evde bir Noel ağacı bulunduğunu ve Emilia Theodorovna'nın çocukları oraya getireceğini bizzat senden öğrenmiştim; sanki onlara veda ediyormuşum gibi geldi bana. Ne kadar özlemiştim onları! ve birçok sene sonra, kaç kere gözlerim yaşlı anımsadım onları. Hüzün vericiydi. Ağladım. Bütün yolculuğumuz boyunca, köylerdekilerin hepsi bizi görmeye koşuyor ve zincirlerimize rağmen, duraklarda bize her şeyin parasını üç misliyle ödettiriyorlardı. (…) Birçok kez hastanede yattım. Sara nöbetine tutuldum; ama pek sık değil, doğrusu. Ayaklarımda romatizma sancıları var. Bunun dışında, sağlığım yerinde. Bütün bu sıkıntılara, hemen hemen tam bir kitap yasağını da ekle. Kazara elime bir kitap geçirince, gizli gizli, arkadaşlarımın tükenmek bilmez nefreti, gardiyanlarımızın zorbalığı ve tartışmalar, küfürler, bağrışmalar, sonu gelmez itiş kakışlar arasında okumak gerekiyordu. (…)
( ) İşkenceli çalışmalar sırasında, haydutlar içinde, gerçek insanlar, derin, güçlü, güzel kişilikler buldum sonunda. Çamurlar içinde cevher yani. Aralarında öyleleri vardı ki, yaratılışlarının kimi yönleriyle, saygı uyandırıyordu insanda; bazısı ise baştan aşağı, mutlak olarak iyiydi. Haydutluk suçundan zindana atılmış Çerky adlı bir delikanlıya okuma yazma öğrettim; hatta Rusça bile öğrettim ona. Ne serseri, ne haydut hikâyeleri topladım bilsen! Ci1tlerle kitap doldurabilirim bunlarla. Ne olağanüstü İnsanlar! Zamanımı boşa geçirmedim; Rusya'yı incelemediysem de, Rus ruhunu ezbere biliyorum; pek az kişi bu ruhu benim kadar tanıyor Sanırım övünüyorum. Bağışlanabilir bir kusur, değil mi?
( ) Kur'an'ı, Kant'ı (Salt Aklın Eleştirisi), Hegel'i, özellikle onun Felsefe Tarihi'ni gönder bana. Geleceğim bütün bu kitaplara bağlı. Ama özellikle de Kafkasya'ya aktarılmam için harekete geç. Bu işleri iyi bilenlere kitaplarımı nerede yayımlayabileceğimi ve bunun için yapılması gerekli olan şeyleri sor. Gerçi iki üç yıldan önce bir şey yayımlayabileceğimi sanmıyorum. Ama yalvarırım sana, o güne kadar yaşamama yardım et! Eğer biraz param olmazsa, bu adamlar öldürecek beni! Sana güveniyorum.
( ) Şimdi roman ve dramlar yazmaya başlayacağım. Ama daha çok, pek çok okumam gerek; sakın unutma beni! Bir kere daha Allahaısmarladık. Th.D” (Andre Gide, Dostoyevski, Çeviren: Bertan Onaran, Istanbul, s. Türk Dili Dergisi )
Dostoyevski’yi, zincirlerini şakırdatarak yaşadığı on yıl süren sürgün hapisliği çok etkiledi. Ona göre özgürlük gereksinimi; insanın kendi iradesini kullanma gücüne sahip olma duygusudur. Hapishane, bu duyguyu yok etmek üzere yaratılan sürgün mekânlarıdır. Mektuplar, sürgün mekânlarına direniştir. Özgürlük duygusunu besler, insanı hayatta tutar.
Diğer yandan ayrı düştüğümüzde mektup yazmak, direnmek ve hayatı paylaşmaktır. Sürgün mekânlarında olsak bile kahkaha atmak, her şeye inat bazen çok iyidir, gülümsemenin sınırlarını aşan direniştir. Hafızam beni yanıltmıyorsa Hannah Arent’in dediği gibi otoritelerin düşmanıdır kahkahalar; çünkü onları zayıflatmanın en kesin yoludur.
Sibirya soğuğu Dostoyevski’yi etkilediği kadar memleketimin hapishanelerini de etkiliyor ama olsun. Mektup yazmak, mektup almak bile yasaksa eğer; gülümsemek özgürlüktür ve bu soğuk cezaevi duvarlarını sadece daha çok soğutur, ama o kadar. (Fİ/BK)
Son Güncelleme
Cezaevindeki arkadaşınıza mektup yazacaksınız ancak aklınıza bir şey gelmiyor mu? Aşağıda hazırlamış olduğumuz cezaevindeki arkadaşa mektup örnekleri size güzel fikirler verebilir.