hasisin tavuğu osmanlıca / hasisin-tavugu - Ben Deli Miyim?

Hasisin Tavuğu Osmanlıca

hasisin tavuğu osmanlıca

OSMANLICA-TÜRKÇE SÖZLÜK

0 ratings0% found this document useful (0 votes)
51 views pages

Original Title

Osmanlıca-Türkçe Sözlük ( seafoodplus.info )

Copyright

Available Formats

PDF, TXT or read online from Scribd

Share this document

Share or Embed Document

Did you find this document useful?

0 ratings0% found this document useful (0 votes)
51 views pages

Original Title:

Osmanlıca-Türkçe Sözlük ( seafoodplus.info )

A
â (F.) [ 1 [‫ آ‬.ünlem edatı ey, hey. seafoodplus.info kelimenin
1 arasına girerek, anlamı pekiştiren yeni kelimeler
türetmeye yarayan orta ek.
[ ]

2 a’dâ (A.) [ ‫ ] اعدا‬düşmanlar. [ ]


3 a’dâd (A.) [ ‫ ] اعداد‬sayılar. [ ]
4 â’ik (A.) [ ‫ ] عائق‬engel. [ ]
5 a’lâ (A.) [ ‫ ] اعلی‬en yüksek, en yüce. [ ]
6 a’lâf (A.) [ ‫ ] آالف‬otlar. [ ]
7 a’lâl (A.) [ 1 [‫ اعالل‬.hastalıklar. seafoodplus.infoer. [ ]
8 a’lâm (A.) [ 1 [‫ اعالم‬.bayraklar. 2.özel isimler. [ ]
9 a’lem (A.) [ ‫ ] اعلم‬en iyi bilen. [ ]
10 a’mâ (A.) [ ‫ ] اعمی‬kör. [ ]
11 a’mâk (A.) [ ‫ ] اعماق‬derinlikler. [ ]
12 a’mâl (A.) [ ‫ ] اعمال‬işler, ameller, davranışlar. ] ]
13 a’mâr (A.) [ 1 [‫ اعمار‬.ömürler. seafoodplus.infoşlar. [ ]
14 a’nî (A.) [ ‫ ] اعنی‬yani. [ ]
15 a’râb (A.) [ ‫ ] اعراب‬Araplar, çöl arapları. [ ]
16 a’râbî (A.) [ ‫ ] اعرابی‬çöl arabı. [ ]
17 a’râz (A.) [ ‫ ] اعراض‬belirtiler. [ ]
18 a’sâb (A.) [ ‫ ] اعصاب‬sinirler. [ ]
19 a’sâr (A.) [ ‫ ] اعصار‬yüz yıllar. [ ]
20 a’şâr (A.) [ ‫ ] اعشار‬öşür vergileri, onda birler. [ ]
21 a’şârî (A.) [ ‫ ] اعشاری‬ondalık. [ ]
22 a’vec (A.) [ ‫ ] اعوج‬yamuk, eğri büğrü. [ ]
23 a’ver (A.) [ ‫ ] اعور‬tek gözlü. [ ]
24 a’yâd (A.) [ ‫ ] اعياد‬bayramlar. [ ]
25
a’yân (A.) [ 1 [‫ اعيان‬.ileri gelenler, eşraf, sosyete.
2.gözler. [ ]
26 a’yün (A.) [ 1 [‫ اعين‬.gözler. 2.pınarlar. [ ]
27 a’zâ (A.) [ 1 [‫ اعضا‬.üyeler. seafoodplus.infoar. [ ]
28 a’zam (A.) [ ‫ ] اعظم‬en büyük. [ ]
âb (F.) [ 1 [‫ آب‬.su. seafoodplus.info 3.ırmak. 4.tükürük.
29 5.özsuyu. seafoodplus.info 7.döl suyu. seafoodplus.info seafoodplus.infolık.
yüzsuyu. letafet, hava.
[ ]
30 âb (F.) [ ‫ ] آب‬Ağustos. [ ]
31
âb -ı âbistenî [ 1 [‫ آب آبستنی‬.meni; seafoodplus.infoerin
yetişmesine neden olan su. [ ]
32
âb -ı adâlet [ 1 [‫ آب عدالت‬.adalet suyu; seafoodplus.infoğruluğun
bereketi. [ ]
33
âb -ı ahmer [ 1 [‫ آب احمر‬.kızıl su. 2.kırmızı şarap.
3.gözyaşı. [ ]
34
âb -ı âteşîn [ 1 [‫ آب آتشين‬.ateşli su; 2.kırmızı şarap;
3.gözyaşı. [ .
35
âb -ı bâdereng [ 1 [‫ آب باده رنگ‬.kızıl su. 2.gözyaşı,
kanlı gözyaşı. [ ]
36 âb -ı engûr [ 1 [‫ آب انگور‬.üzüm suyu. 2.şarap. [ ]
37 âb -ı harâbât [ ‫( ] آب خرابات‬meyhane suyu) şarap. [ ]
38 âb -ı kevser [ 1 [‫ آب کوثر‬.cennet suyu, 2.şarap. [ ]
39 ab’âb (A.) [ ‫ ] عبعاب‬vantrolog. [ ]
40 abâ (A.) [ 1 [‫ عبا‬.kaba yün kumaş. seafoodplus.info [ ]
41 âbâ’ (A.) [ 1 [‫ آباء‬.babalar. seafoodplus.infonler. [ ]
42 âbâd (A.) [ ‫ ] آباد‬ebedler. [ ]
âbâd (F.) [ ‫ ] آباد‬bayındır, mamûr.;âbâd
43
etmek/eylemek seafoodplus.infoûr etmek. seafoodplus.infoleştirmek.
seafoodplus.info vermek-âbâd olmak seafoodplus.infoûrlaşmak. [ ]
seafoodplus.infoleşmek. seafoodplus.info kavuşmak.

44 âbâdân (F.) [ ‫ ] آبادان‬bayındır. [ ]


45 âbâdânî (F.) [ ‫ ] آبادانی‬bayındırlık. [ ]
46 âbâdî (F.) [ 1 [‫ آبادی‬.bayındırlık. seafoodplus.info Hint kağıdı. [ ]
47 âbâl (A.) [ ‫ ] آبال‬develer. [ ]
48 âbân (F.) [ ‫ ] آبان‬Âbân ayı. [ ]
49 abâpûş (A.-F.) [ 1 [‫ عباپوش‬.abalı. seafoodplus.infoş. seafoodplus.info [ ]
50 âbâr (A.) [ ‫ ] آبار‬kuyular. [ ]
51 âbcâme (F.) [ ‫ ] آبجامه‬su kabı. [ ]
52 âbçîn (F.) [ ‫ ] آبچين‬peştemal. [ ]
53 abd (A.) [ 1 [‫ عبد‬.kul. 2.köle. [ ]
54 âbdân (F.) [ 1 [‫ آبدان‬.su kabı. seafoodplus.info [ ]
55 âbdâr (F.) [ 1 [‫ آبدار‬.sulu. seafoodplus.info seafoodplus.infoş [ ]
56 âbdendân (F.) [ 1 [‫ آبدندان‬.bön. 2.âciz. [ ]
57 abdest (F.) [ 1 [‫ آبدست‬.abdest. seafoodplus.infoa. [ ]
58
abdesthâne (F.) [ 1 [‫ آبدستخانه‬.tuvalet. seafoodplus.info alınan
yer.;abdestlik (F.-T.) kısa cübbe. [ ]
59 âbek (F.) [ 1 [‫ آبک‬.sulu. 2.cıva. [ ]
60 abes (A.) [ ‫ ] عبث‬saçma, abes. [ ]
61
âbgîne (F.) [ 1 [‫ آبگينه‬.kristal. seafoodplus.info 3.sürahi.
seafoodplus.info 5.gözyaşı. [ ]
62 âbgîr (F.) [ 1 [‫ آبگير‬.havuz. seafoodplus.info birikintisi. [ ]
63 âbgûn (F.) [ 1 [‫ آبگون‬.su rengi. seafoodplus.info [ ]
64
abher (A.) [ 1 [‫ عبهر‬.nergis. seafoodplus.infokadeh çiçeği.
seafoodplus.infon. [ ]
65 âbhîz (F.) [ ‫ ] آبخيز‬büyük dalga. [ ]
66 âbhord (F.) [ ‫ ] آبخورد‬nasip. [ ]
67 âbırû (F.) [ ‫ ] آبرو‬yüzsuyu. [ ]
68 âbî (F.) [ ‫ ] آبی‬mavi. [ ]
69 âbid (A.) [ 1 [‫ عابد‬.ibadet eden. seafoodplus.info adı. [ ]
70 abîd (A.) [ 1 [‫ عبيد‬.kullar. 2.köleler. [ ]
71 âbidât [ ‫ ] آبدات‬anıtlar. [ ]
72 âbide (A.) [ ‫ ] آبده‬anıt. [ ]
73 âbidevî (A.) [ ‫ ] آبدوی‬anıtsal. [ ]
74 âbile (F.) [ 1 [‫ آبله‬.su çiçeği. seafoodplus.infoe. seafoodplus.info kabarcığı. [ ]
75 âbir (A.) [ ‫ ] عابر‬yaya. [ ]
76 âbisten (F.) [ ‫ ] آبستن‬gebe. [ ]
77 âbistengâh (F.) [ ‫ ] آبستنگاه‬döl yatağı. [ ]
78 âbişhor (F.) [ 1 [‫ آبشخور‬.sulama yeri. seafoodplus.info [ ]
79 âbkâr (F.) [ 1 [‫ آبکار‬.saka. seafoodplus.infoş. [ ]
80 âbkeş (F.) [ 1 [‫ آبکش‬.saka, su çeken. seafoodplus.info [ ]
81 âbnûs (F.) [ ‫ ] آبنوس‬abanoz. [ ]
82 âbrâh (F.) [ ‫ ] آبراه‬su yolu, kanal. [ ]
83 abraş (A.) [ ‫ ] ابرش‬alacalı. [ ]
84 âbrîz (F.) [ 1 [‫ آبریز‬.tuvalet. 2.ıbrık. [ ]
85 âbşâr (F.) [ ‫ ] آبشار‬çağlayan. [ ]
86 abûs (A.) [ ‫ ] عبوس‬somurtkan. [ ]
87 âbühava (F.-A.) [ ‫ ] آب و هوا‬iklim. [ ]
88 âbzih (F.) [ 1 [‫ آبزه‬.su kaynağı. 2.gözyaşı. [ ]
89 âc (A.) [ ‫ ] عاج‬fildişi. [ ]
90 âc (F.) [ ‫ ] آج‬ılgın ağacı. [ ]
91 acâib (A.) [ ‫ ] عجائب‬tuhaf, ilginç, acaip. [ ]
92 acâleten (A.) [ ‫ ] عجالة‬alelacele. [ ]
93 aceb (A.) [ 1 [‫ عجب‬.tuhaflık. seafoodplus.info [ ]
94 acebâ (A.) [ ‫ ] عجبا‬acaba. [ ]
95 acele (A.) [ ‫ ] عجله‬acele. [ ]
96 aceleten (A.) [ ‫ ] عجلة‬çarçabuk, alelacele. [ ]
97 acem (A.) [ 1 [‫ عجم‬.arap olmayan. seafoodplus.infoı, acem. [ ]
98
acemaşîran (A.) [ ‫ ] عجم عشيران‬Türk mûsikisinde bir
makam.;acemce (A.-T.) Farsça. [ ]
99 acemî (A.) [ 1 [‫ عجمی‬.deneyimsiz, acemi. seafoodplus.infoı. [ ]
acemistan (A.-F.) [ ‫ ] عجمستان‬İran. [ ]
acemiyân (A.-F.) [ 1 [‫ عجميان‬.deneyimsizler. seafoodplus.infoılar. [ ]
aceze (A.) [ ‫ ] عجزه‬düşkünler, âcizler. [ ]
acîb (A.) [ ‫ ] عجيب‬tuhaf, acayip, ilginç. [ ]
acîbe (A.) [ ‫ ] عجيبه‬şaşılacak şey. [ ]
âcil (A.) [ ‫ ] عاجل‬acil. [ ]
âcilen (A.) [ ‫ ] عاجال‬derhal, acil olarak. [ ]
acîn (A.) [ ‫ ] عجين‬macun, yoğurulmuş. [ ]
âciz (A.) [ 1 [‫ عاجز‬.aciz. seafoodplus.info [ ]
âcizâne (A.-F.) [ 1 [‫ عاجزانه‬.acizce. seafoodplus.infoçakgönüllüce. [ ]
âcizî (A.-F.) [ ‫ ] عاجزی‬acizlik. [ ]

âciziyyet (A.) [ ‫ ] عاجزیت‬acizlik.;âcizleri (A.-T.)
bendeniz, ben. [ ]
acûl (A.) [ ‫ ] عجول‬aceleci. [ ]
acûlâne (A.-F.) [ ‫ ] عجوالنه‬acele acele. [ ]
acûz (A.) [ 1 [‫ عجوز‬.kocakarı. seafoodplus.infoı. [ ]
acûze (A.) [ 1 [‫ عجوزه‬.kocakarı. seafoodplus.infoı. [ ]
âcür (F.) [ 1 [‫ آجر‬.tuğla. seafoodplus.infot. [ ]
acz (A.) [ ‫ ] عجز‬acizlik, çaresizlik, bir şey yapamama. [ ]
âdâb (A.) [ 1 [‫ آداب‬.edepler, terbiyeler. seafoodplus.info yordam. [ ]
adalât (A.) [ ‫ ] عضالت‬kaslar. [ ]
adale (A.) [ 1[‫ عضله‬.kas. seafoodplus.info [ ]
adâlet (A.) [ ‫ ] عدالت‬adalet. [ ]
adaletkâr (A.-F.) [ ‫ ] عدالتکار‬adil, adaletli. [ ]
âdât (A.) [ ‫ ] عادات‬âdetler, alışkanlıklar. [ ]

adâvet (A.) [ ‫ ] عداوت‬düşmanlık.;adâvet
etmek/eylemek düşmanlık gütmek. [ ]
add (A.) [ ‫ ] عد‬sayma, görme, değerlendirme, kabul
etme.;addedilmek sayılmak, görülmek,
değerlendirilmek.-addetmek/eylemek saymak,
görmek, değerlendirmek.-addolunmak sayılmak,
[ ]
kabul edilmek.

aded (A.) [ ‫ ] عدد‬sayı. [ ]


adeden (A.) [ ‫ ] عددا‬sayıca. [ ]
adedî (A.) [ ‫ ] عددی‬sayısal. [ ]

âdem (A.) [ 1 [‫ آدم‬.ilk insan, Adem Peygamber.
seafoodplus.info, adam. [ ]
adem (A.) [ ‫ ] عدم‬yokluk, bulunmama, adem. [ ]
adem -i muvaffakiyet [ ‫ ] عدم موفقيت‬başarısızlık. [ ]
adem -i muvazenet [ ‫ ] عدم موازنت‬dengesizlik. [ ]
adem -i riâyet [ ‫ ] عدم رعایت‬uymama.. [ ]

adem -i te’lîfiyet [ ‫ ] عدم تأليفيت‬uzlaşamama, bir araya
gelememe. [ ]
adem -i teveccüh [ ‫ ] عدم توجه‬ilgisizlik. [ ]
ademâbâd (A.-F.) [ ‫ ] عدم آباد‬yokluk ülkesi. [ ]
âdemhâr (A.-F.) [ ‫ ] آدم خوار‬yamyam, insan yiyen. [ ]
âdemî (A.-F.) [ 1[‫ آدمی‬.insanoğlu. seafoodplus.infoık. [ ]
âdemiyân (A.-F.) [ ‫ ] آدميان‬insanlar. [ ]
âdemiyyet (A.) [ 1 [‫ آدميت‬.insanlık. seafoodplus.infoık. [ ]
ades (A.) [ ‫ ] عدس‬mercimek. [ ]
adese (A.) [ ‫ ] عدسه‬mercek. [ ]
âdet (A.) [ ‫ ] عادت‬alışkanlık, âdet. [ ]
âdeta (A.) [ ‫ ] عادتا‬basbayağı. [ ]
âdeten (A.) [ ‫ ] عدتا‬âdet olarak, geleneklere göre. [ ]
adhâ (A.) [ ‫ ] اضحی‬kurbanlar. [ ]
âdi (A.) [ ‫ ] عادی‬sıradan, âdi, değersiz. [ ]
adîd (A.) [ ‫ ] عدید‬birçok. [ ]
adîde (A.) [ ‫ ] عدیده‬birçok. [ ]
âdil (A.) [ ‫ ] عادل‬adaletli. [ ]
adîl (A.) [ ‫ ] عدیل‬eşit, denk. [ ]
âdilâne (A.-F.) [ ‫ ] عدالنه‬adilce. [ ]
adîm (A.) [ ‫ ] عدیم‬yok olan. [ ]
adîmülimkân (A.) [ ‫ ] عدیم االمکان‬imkânsız. [ ]
âdiye (A.) [ ‫ ] عادیه‬alışılmış, sıradan. [ ]
adl (A.) [ ‫ ] عدل‬adalet. [ ]
adlâ’ (A.) ‫ ] اضالع‬kenarlar.

adlî (A.) [ ‫ ] عدلی‬adalet ile ilgili. [ ]


adliyye (A.) [ ‫ ] عدليه‬mahkeme, adliye. [ ]
adn (A.) [ ‫ ] عدن‬cennet. [ ]
adû (A.) [ ‫ ] عدو‬düşman. [ ]
âfâk (A.) [ ‫ ] آفاق‬ufuklar. [ ]

âfâkî (A.) [ 1 [‫ آفاقی‬.nesnel. 2.şuradan buradan
konuşma. [ ]
âfât (A.) [ ‫ ] آفات‬afetler, belalar. [ ]
âferîde (F.) [ ‫ ] آفریده‬yaratık, yaratılmış, mahluk. [ ]
âferîdgâr (F.) [ ‫ ] آفریدگار‬yaratan, Tanrı. [ ]
âferîn (F.) [ ‫ ] آفرین‬bravo, çok yaşa, aferin. [ ]
âferîn (F.) [ ‫ ] آفرین‬yaratan. [ ]
âferînende (F.) [ ‫ ] آفریننده‬yaratıcı. [ ]
âferîniş (F.) [ ‫ ] آفرینش‬yaratılış. [ ]
âfet (A.) [ 1 [‫ آفت‬.afet, bela, felaket. 2.güzel sevgili. [ ]
âfet -i cân [ 1 [‫ آفت جان‬.can belası. 2.güzel. [ ]
âfet -i devrân [ 1 [‫ آفت دوران‬.güzel, dilber. [ ]
âfetengîz (A.-F.) [ ‫ ] آفت انگيز‬afet getiren. [ ]
âfetresân (A.-F.) [ ‫ ] آفت رسان‬bela getiren. [ ]

âfetzede (A.-F.) [ ‫ ] آفت زده‬belaya uğramış, afet
görmüş. [ ]
afîf (A.) [ ‫ ] عفيف‬iffetli. [ ]
âfil (A.) [ 1 [‫ آفل‬.batan. 2.görünmez olan. [ ]
âfitâb (F.) [ ‫ ] آفتاب‬güneş. [ ]

âfitâbcemâl (F.-A.) [ ‫ ] آفتاب جمال‬güzel yüzlü, parlak
yüzlü, yüzü güneş gibi parlayan, sevgili, maşuk. [ ]

âfiyet (A.) [ ‫ ] عافيت‬esenlik.;âfiyet bulmak sağlığına
kavuşmak. [ ]
afiyetbahş [ ‫ ] آفيت بخش‬afiyet verici. [ ]
afrika (A.) [ ‫ ] افریقا‬Afrika kıtası. [ ]
afsun (F.) [ ‫ ] افسون‬büyü, efsun. [ ]
âftâb (F.) [ ‫ ] آفتاب‬güneş. [ ]
âftâbe (F.) [ ‫ ] آفتابه‬ıbrık, su kabı. [ ]
âftâbgîr (F.) [ ‫ ] آفتابگير‬güneş alan, güneş gören. [ ]
âftâbî (F.) [ ‫ ] آفتابی‬güneşlik. [ ]
âftâbrû (F.) [ ‫ ] آفتاب رو‬parlak yüzlü. [ ]
afv (A.) [ ‫ ] عفو‬bağışlama, af. [ ]

âgâh (F.) [ ‫ ] آگاه‬haberdar.;âgâh etmek haberdar
etmek.-âgâh olmak haberdar olmak. [ ]
âgâhî (F.) [ ‫ ] آگاهی‬haberdarlık. [ ]
âgeh (F.) [ ‫ ] آگه‬haberdar. [ ]
âgehî (F.) [ ‫ ] آگهی‬haberdarlık. [ ]
âgîn (F.) [ ‫ ] آگين‬dolu. [ ]
âgûş (A.) [ ‫ ] آغوش‬kucak. [ ]
âğâliş (F.) [ ‫ ] آغالش‬kışkırtma. [ ]
ağayân (T.-F.) [ ‫ ] آغایان‬ağalar. [ ]
âğâz (F.) [ 1 [‫ آغاز‬.başlama. seafoodplus.infoşlangıç. [ ]
ağbiyâ (A.) [ ‫ ] اغبيا‬kalın kafalılar. [ ]
âğişte (F.) [ ‫ ] آغشته‬bulaşmış, bulanık. [ ]
ağlâl (A.) [ 1 [‫ اغالل‬.boyunduruklar. seafoodplus.infoler. [ ]
ağlât (A.) [ ‫ ] اغالط‬hatalar. [ ]
ağleb [(A.) [ ‫ ] اغلب احتمال‬çoğunlukla, genellikle, sık sık. [ ]

ağleb -i ihtimâl [ ‫ ] اغلب احتمال‬büyük bir ihtimalle,
büyük bir olasılıkla. [ ]
ağnâ (A.) [ ‫ ] اغنی‬en zengin. [ ]
ağnâm (A.) [ ‫ ] اغنام‬koyunlar. [ ]
ağniyâ (A.) [ ‫ ] اغنيا‬zenginler. [ ]
ağniye (A.) [ ‫ ] اغنيه‬şarkılar. [ ]
ağrâs (A.) [ ‫ ] اغراس‬fidanlar. [ ]
ağrâz (A.) [ ‫ ] اغراض‬maksatlar. [ ]
ağsân (A.) [ ‫ ] اغصان‬dallar. [ ]
ağşiye (A.) [ 1 [‫ اغشيه‬.perdeler. seafoodplus.info [ ]
ağyâr (A.) [ ‫ ] اغيار‬yabancılar. [ ]
ah (A.) [ 1 [‫ اخ‬.kardeş. seafoodplus.info [ ]

âh (F.) [ 1 [‫ آه‬.feryat etme, feryat. seafoodplus.info;âh almak
biri tarafından kendisine ilenilmek. [ ]
âh ü zâr [ ‫ ] آه و زار‬âh edip inleme. [ ]
âhâd (A.) [ ‫ ] آحاد‬birler. [ ]
ahad (A.) [ ‫ ] احد‬bir. [ ]
ahali (A.) [ ‫ ] اهالی‬halk, ahali, insan topluluğu. [ ]
ahavât (A.) [ ‫ ] اخوات‬kızkardeşler. [ ]
ahbâb (A.) [ 1 [‫ احباب‬.dostlar. seafoodplus.info [ ]
ahbap (A.) [ ‫ ] احباب‬dostlar, sevdikler. [ ]
ahbâr (A.) [ ‫ ] اخبار‬haberler. [ ]
ahcâr (A.) [ ‫ ] احجار‬taşlar. [ ]

ahd (A.) [ 1 [‫ عهد‬.yemin, and. 2.çağ, devir. 3.söz
verme. [ ]
ahd -i atîk [ ‫ ] عهد عتيق‬Tevrat, Zebur ve Mezâmir. [ ]
ahd -i cedîd [ ‫ ] عهد جدید‬İncil ve ekleri. [ ]
ahdar (A.) [ ‫ ] احضر‬yemyeşil. [ ]
ahdâs (A.) [ 1 [‫ احداث‬.yeni olaylar. seafoodplus.infor. seafoodplus.infoçler. [ ]
ahdeb (A.) [ ‫ ] احدب‬kambur. [ ]
ahdnâme (A.-F.) [ ‫ ] عهدنامه‬ahitname, antlaşma metni. [ ]
ahdüpeymân (A.-F.) [ ‫ ] عهد و پيمان‬and. [ ]
âhek (F.) [ ‫ ] آهک‬kireç. [ ]
âhen (F.) [ ‫ ] آهن‬demir. [ ]
âhendil (F.) [ ‫ ] آهن دل‬acımasız. [ ]
âheng (F.) [ 1 [‫ آهنگ‬.uyum, ahenk. 2.eğlence. [ ]
âheng -i esvât [ ‫ ] آهنگ اصوات‬ses uyumu. [ ]
âhengdâr (F.) [ ‫ ] آهنگدار‬uyumlu. [ ]
âhenger (F.) [ ‫ ] آهنگر‬demirci. [ ]
âhenggüzâr (F.) [ ‫ ] آهنگ گذار‬uyumlu, ahenkli. [ ]
âhenîn (F.) [ 1 [‫ آهنين‬.demirden. seafoodplus.info gibi. [ ]
âhenîndil (F.) [ 1 [‫ آهنين دل‬.katı yürekli. seafoodplus.infoğit. [ ]
âhenk (F.) [ ‫ ] آهنگ‬ahenk, uyum. [ ]
âhenkdâr (F.) [ ‫ ] آهنگ دار‬uyumlu, ahenkli. [ ]
âhenkeş (F.) [ ‫ ] آهنکش‬miknatıs. [ ]
âhenrüba (F.) [ ‫ ] آهن ربا‬miknatıs. [ ]
âhensâ(y) (F.) [ ‫ ] آهن سای‬törpü. [ ]
âher (A.) [ ‫ ] آخر‬başka, diğer. [ ]
âheste (F.) [ ‫ ] آهسته‬yavaş, usul, ağır. [ ]
âhestegî (F.) [ ‫ ] آهستگی‬yavaşlık. [ ]
ahfâ (A.) [ ‫ ] اخفا‬en gizli. [ ]
ahfâd (A.) [ ‫ ] احفاد‬torunlar. [ ]
ahger (F.) [ ‫ ] اخگر‬kor ateş. [ ]
ahibbâ (A.) [ ‫ ] احبا‬dostlar, sevilenler; sevgililer. [ ]
ahid (A.) [ ‫ ] عهد‬söz, yemin. [ ]

ahidşiken (A.-F.) [ ‫ ] عهدشکن‬sözünden dönen,
antlaşmayı bozan. [ ]
âhîhte (F.) [ ‫ ] آهيخته‬kınından çıkmış, sıyrılmış. [ ]
ahîr (A.) [ ‫ ] آخر‬son, en son. [ ]
âhir -i kâr [ 1 [‫ آخر کار‬.sonunda. seafoodplus.infoç. [ ]
âhirbîn (A.-F.) [ ‫ ] آخربين‬ileri görüşlü. [ ]
âhire (A.) [ ‫ ] آخره‬son. [ ]

ahîren (A.) [ ‫ ] اخيرا‬geçenlerde, son zamanlarda, son
olarak. [ ]

âhiret (A.) [ ‫ ] آخرت‬öbür dünya.;âhiretlik (A.-T.)
seafoodplus.info kardeşi. seafoodplus.info edinilen öksüz. [ ]
âhirin (A.-F.) [ 1 [‫ آخرین‬.sonuncu. seafoodplus.infoiler. [ ]
âhirkâr (A.-F.) [ ‫ ] آخرکار‬sonunda, nihayet. [ ]
âhirülemr (A.) [ ‫ ] آخراالمر‬sonunda, işin sonunda. [ ]
âhiz (A.) [ ‫ ] آخذ‬alan. [ ]
ahize (A.) [ ‫ ] آخذه‬alıcı gereç. [ ]
ahkâm (A.) [ ‫ ] احکام‬hükümler. [ ]
ahlâf (A.) [ ‫ ] اخالف‬halefler. [ ]
ahlâk (A.) [ ‫ ] اخالق‬huy, ahlak. [ ]

ahlâk -ı amelî [ ‫ ] اخالق عملی‬uygulamadaki ahlak
anlayışı. [ ]
ahlâk -ı hasene [ ‫ ] اخالق حسنه‬iyi huy. [ ]
ahlâk -ı nazarî [ ‫ ] اخالق نظری‬teorideki ahlak anlayışı. [ ]
ahlâk -ı zemîme [ ‫ ] اخالق ذميمه‬kötü huy. [ ]
ahlâken (A.) [ ‫ ] اخالقا‬ahlakça. [ ]
ahlâkiyat (A.) [ ‫ ] اخالقيات‬ahlak bilgisi. [ ]
ahlâkiyûn (A.) [ ‫ ] اخالقيون‬ahlakçılar. [ ]

ahlâm (A.) [ 1 [‫ احالم‬.karmakarışık rüyalar.
2.düşazmalar. [ ]
ahlât (A.) [ ‫ ] اخالط‬salgılar. [ ]

ahlât -ı erba’a [ ‫ ] اخالط اربعه‬dört özsuyu kan, salya,
safra, dalak. [ ]
ahmak (A.) [ ‫ ] احمق‬budala, aptal, ahmak. [ ]
ahmakâne (A.-F.) [ ‫ ] احمقانه‬ahmakça. [ ]
ahmakî (A.-F.) [ ‫ ] احمقی‬ahmaklık. [ ]
ahmer (A.) [ ‫ ] احمر‬kırmızı, kızıl. [ ]

ahrâm (A.) [ 1 [‫ احرام‬.kutsal yerler. seafoodplus.infoer.
seafoodplus.infoımlar, eşler. [ ]
ahrâr (A.) [ ‫ ] احرار‬özgürler. [ ]
ahrârâne (A.-F.) [ ‫ ] احرارانه‬özgürce. [ ]
ahrâs (A.) [ ‫ ] احراس‬koruyucular, muhafızlar. [ ]

ahret (A.) [ ‫ ] آخرت‬öbür dünya, ahiret.;ahretlik (A.-T.)
seafoodplus.info kardeşi. seafoodplus.info edinilen öksüz. [ ]
ahsâs (A.) [ ‫ ] احساس‬duygular. [ ]
ahsen (A.) [ ‫ ] احسن‬en güzel. [ ]
ahşâ’ (A.) [ 1 [‫ احشاء‬.iç organlar, 2.bölgeler, yöreler. [ ]
ahşâb (A.>T.) [ 1 [‫ اخشاب‬.ahşap. seafoodplus.infoeler. [ ]
ahşâm (A.) [ ‫ ] احشام‬maiyet. [ ]
ahtâb (A.) [ ‫ ] احطاب‬odunlar. [ ]
ahtâr (A.) [ ‫ ] اخطار‬tehlikeler. [ ]
âhte (F.) [ 1 [‫ آخته‬.iğdiş edilmiş. 2.kınından çıkarılmış. [ ]
ahter (F.) [ ‫ ] اختر‬yıldız. [ ]
ahter -i dünbâledâr [ ‫ ] اختر دنباله دار‬kuyruklu yıldız. [ ]
ahterbîn (F.) [ ‫ ] اختربين‬astrolog, yıldızbilimci. [ ]
ahterşinâs (F.) [ ‫ ] اخترشناس‬yıldızbilimci. [ ]

ahterşümâr (F.) [ 1 [‫ اخترشمار‬.yıldızbilimci. seafoodplus.infori
uyuyamayan. [ ]
ahu (A.) [ ‫ ] اخو‬kardeş. [ ]
âhû (F.) [ ‫ ] آهو‬ceylan, karaca. [ ]
âhûbere (F.) [ ‫ ] آهوبره‬ceylan yavrusu. [ ]
âhûdil (F.) [ ‫ ] آهودل‬ödlek, korkak. [ ]
âhund (F.) [ ‫ ] آخوند‬molla, hoca. [ ]
âhûnigah (F.) [ ‫ ] آهونگاه‬ceylan bakışlı. [ ]
âhur (F.) [ ‫ ] آخر‬ahır. [ ]
âhuvân (F.) [ ‫ ] آهوان‬ceylanlar. [ ]
âhûvâne (F.) [ ‫ ] آهوانه‬ceylan gibi. [ ]
âhüvâh(F.) [ ‫ ] آه و واه‬feryat, sızlanma, hayıflanma. [ ]

âhüvâveylâ (F.-A.) [ ‫ ] آه و واویال‬feryat, âh çekme,
figan etme. [ ]
âhüzâr (F.) [ ‫ ] آه و زار‬âh çekip inleme. [ ]
ahvâl (A.) [ ‫ ] احوال‬haller, durumlar. [ ]
ahvâl -i âdiye [ ‫ ] احوال عادیه‬olağan haller. [ ]
ahvâl -i sıhhiye [ ‫ ] احوال صحيه‬sağlık durumu [ ]
ahvef (A.) [ ‫ ] اخوف‬en korkunç. [ ]
ahvel (A.) [ ‫ ] احول‬şaşı. [ ]
ahyâ (A.) [ ‫ ] احيا‬diriler. [ ]
ahyâl (A.) [ ‫ ] اخيال‬yılkılar. [ ]
ahyânen (A.) [ ‫ ] احيانا‬arasıra, kimi zaman. [ ]
ahyâr (A.) [ ‫ ] اخيار‬iyiler. [ ]
ahyât (A.) [ ‫ ] اخياط‬iplikler. [ ]

ahz (A.) [ ‫ ] اخذ‬alma.;ahz ü kabul etmek alıp kabul
etmek. [ ]

ahzâb (A.) [ 1 [‫ احزاب‬.kütleler. seafoodplus.infoer. seafoodplus.infoâb
sûresi. [ ]
ahzân (A.) [ ‫ ] احزان‬hüzünler. [ ]
ahzar (A.) [ ‫ ] اخضر‬yeşil. [ ]
ahzen (A.) [ ‫ ] احزن‬çok hüzünlü.;ahzetmek almak. [ ]
ahzüi’tâ (A.) [ ‫ ] اخذ و عطا‬alış veriş. [ ]
ahzükabz (A.) [ ‫ ] اخذ و قبض‬alıp sahip çıkma. [ ]
âid (A.) [ 1 [‫ عائد‬.ait, ilişkin. seafoodplus.info dönen. [ ]
âidât (A.) [ ‫ ] عائدات‬gelirler, aidat. [ ]
âide (A.) [ ‫ ] عائده‬kâr, kazanç, gelir. [ ]
âika (A.) [ ‫ ] عائقه‬engel. [ ]
âile (A.) [ 1 [‫ عائله‬.aile. 2.eş, karı. [ ]
ailevî (A.) [ ‫ ] عائلوی‬aile ile ilgili. [ ]
âjeng (F.) [ ‫ ] آژنگ‬buruşuk, cilt kırışığı. [ ]
âk (A.) [ ‫ ] عاق‬serkeş. [ ]
akab (A.) [ 1 [‫ عقب‬.arka, art. seafoodplus.info, ökçe. [ ]
akabât (A.) [ 1 [‫ عقبات‬.yokuşlar. seafoodplus.infoeli anlar. [ ]
akabe (A.) [ 1 [‫ عقبه‬.geçilmesi güç geçit. seafoodplus.infoş. [ ]
akabinde (A.-T.) ardından.

akâid (A.) [ ‫ ] عقائد‬inançlar, akideler. [ ]



akâmet (A.) [ 1 [‫ عقامت‬.verimsizlik, durgunlaştırma,
aksatma. 2.kısırlık. [ ]
akar (A.) [ ‫ ] عقار‬kazanç sağlayan mülk. [ ]
akarât (A.) [ ‫ ] عقرات‬kazanç sağlayan mülkler, akarlar. [ ]
akbeh (A.) [ ‫ ] اقبح‬çok çirkin. [ ]

akd (A.) [ 1 [‫ عقد‬.düğümleme, bağlama. seafoodplus.info
seafoodplus.infoaştırma. seafoodplus.info [ ]
akdâh (A.) [ ‫ ] اقداح‬kadehler. [ ]
akdâm (A.) [ ‫ ] اقدام‬ayaklar. [ ]
akdedilmek yapılmak, uygulanmak, icra edilmek.

akdem (A.) [ ‫ ] اقدم‬önce, önceki. [ ]


akdes (A.) [ ‫ ] اقدس‬en kutsal. [ ]
akdetmek/ eylemek yapmak, uygulamak, icra etmek, imzalamak, antlaşma yapmak, sözleşme

yapmak.

akıbet (A.) [ ‫ ] عاقبت‬son. [ ]


âkıbetbîn (A.-F.) [ ‫ ] عاقبت بين‬sonu gören, ileri görüşlü. [ ]
âkıbetendîş (A.-F.) [ ‫ ] عاقبت اندیش‬sonunu düşünen. [ ]
âkıbetülemr (A.) [ ‫ ] عاقبت االمر‬sonunda. [ ]
âkıl (A.) [ ‫ ] عاقل‬akıllı, akıl sahibi. [ ]
akıl (A.) [ ‫ ] عقل‬akıl. [ ]
âkılâne (A.-F.) [ ‫ ] عاقل‬akıllıca. [ ]
âkıle (A.) [ ‫ ] عاقله‬akıllı kadın. [ ]
âkır (A.) [ 1 [‫ عاقر‬.kısır. seafoodplus.infoiz. [ ]
âkid (A.) [ ‫ ] عاقد‬akit yapan. [ ]
akîde (A.) [ ‫ ] عقيده‬inanç, akide. [ ]
akîdefurûş (A.-F.) [ ‫ ] عقيده فروش‬inanç tüccarı. [ ]
akîk (A.) [ ‫ ] عقيق‬akik taşı. [ ]
âkil (A.) [ ‫ ] آکل‬yiyen. [ ]

akîm (A.) [ 1 [‫ عقيم‬.kısır. seafoodplus.infoçsuz.;akim kalmak
gerçekleşememek, sonuçsuz kalmak. [ ]
akis (A.) [ ‫ ] عکس‬yansıma, aksetme, akis. [ ]
akl (A.) [ ‫ ] عقل‬akıl. [ ]
akl -ı bâliğ [ ‫ ] عقل بالغ‬ergin. [ ]
akl -ı evvel [ ‫ ] عقل اول‬Tanrı. [ ]
akl -ı küll [ 1 [‫ عقل کل‬.doğadaki genel uyum. seafoodplus.infol. [ ]
akl -ı mücerred [ ‫ ] عقل مجرد‬soyut akıl. [ ]
akl -ı selim [ ‫ ] عقل سليم‬sağduyu. [ ]

aklâm (A.) [ 1 [‫ اقالم‬.kalemler. seafoodplus.infoı gereçleri.
seafoodplus.info daireleri. [ ]
aklen (A.) [ ‫ ] اقال‬akılca. [ ]
aklıselim (A.-F.) [ ‫ ] عقل سليم‬sağduyu. [ ]
aklî (A.) [ ‫ ] عقلی‬akılca, akıl bakımından, rasyonel. [ ]
akliyye (A.) [ ‫ ] عقليه‬akılcılık, rasyonalizm. [ ]
akliyyûn (A.) [ ‫ ] عقليون‬akılcılar, rasyonalistler. [ ]
akm (A.) [ ‫ ] عقم‬kısırlık. [ ]
akmâr (A.) [ ‫ ] اقمار‬aylar. [ ]
akmişe (A.) [ ‫ ] اقمشه‬kumaşlar. [ ]
akrabâ (A.) [ ‫ ] اقرباء‬akraba, yakınlar. [ ]
akran (A.) [ ‫ ] اقران‬yaşıtlar. [ ]
akreb (A.) [ ‫ ] اقرب‬en yakın. [ ]
akreb (A.) [ 1 [‫ عقرب‬.akrep. seafoodplus.info ibresi. [ ]
akrebek (A.-F.) [ ‫ ] عقربک‬saati gösteren ibre. [ ]
aks (A.) [ ‫ ] عکس‬yansıma, akis. [ ]
aks -i müddeâ [ ‫ ] عکس مدعا‬çatışkı. [ ]
aks -i sedâ [ ‫ ] عکس صدا‬yankı. [ ]
aksâ (A.) [ ‫ ] اقصی‬uzak, en son. [ ]
aksâ -yı emel [ ‫ ] اقصای امل‬ülkü, ideal. [ ]
aksâ -yı şark [ ‫ ] اقصای شرق‬Uzakdoğu. [ ]
aksâm (A.) [ ‫ ] اقسام‬kısımlar, bölümler. [ ]

aksâm -ı sâire [ ‫ ] اقسام سائره‬diğer kısımlar, öbür
bölümler. [ ]
akser (A.) [ ‫ ] اقصر‬en kısa. [ ]
aksetmek yansımak, vurmak.

aksî (A.) [ 1 [‫ عکسی‬.inatçı. seafoodplus.info, zıt. seafoodplus.info [ ]


aksülamel (A.) [ ‫ ] عکس العمل‬tepki, reaksiyon. [ ]
aktâ’ (A. [ 1 [‫ اقطاع‬.kesmeler. seafoodplus.info araziler. [ ]
aktâb (A.) [ 1 [‫ اقطاب‬.kutuplar. seafoodplus.infor. seafoodplus.infoler. [ ]
aktâr (A.) [ ‫ ] اقطار‬taraflar, yöreler. [ ]
aktâr-ı cihân [ ‫ ] اقطار جهان‬dünyanın her tarafı. [ ]
akûr (A.) [ ‫ ] عقور‬azgın, kudurmuş, saldırgan. [ ]
akûrâne (A.-F.) [ ‫ ] عقورانه‬kudurmuşçasına. [ ]
akvâl (A.) [ ‫ ] اقوال‬sözler. [ ]
akvâm (A.) [ ‫ ] اقوام‬kavimler. [ ]
akviyâ (A.) [ ‫ ] اقویا‬kuvvetliler. [ ]
âl (A.) [ 1 [‫ آل‬.aile. 2.sülale. seafoodplus.info [ ]
âl (A.) [ ‫ ] عال‬yüce, yüksek. [ ]
alâ (A.) [ ‫ ] عالء‬yücelik, şeref. [ ]
alâ (A.) [ ‫ ] علی‬üst, üstü, üzeri. [ ]
alâeyyihâl (A.) [ ‫ ] علی ای حال‬her nasıl olsa. [ ]
âlâf (A.) [ ‫ ] آالف‬binler. [ ]
alâhide (A.) [ ‫ ] عليحده‬tek başına, başlı başına. [ ]

alâik (A.) [ ‫ ] عالئق‬alakalar, ilgiler.;alâim (A.) [ ]
işaretler, alametler. [ ]
alâim-i semâ [ ‫ ] عالئم سما‬gökkuşağı. [ ]
alak (A.) [ 1 [‫ علق‬.kan pıhtısı. 2.sülük. [ ]
alâka (A.) [ ‫ ] عالقه‬ilgi, alaka. [ ]
alâkabahş (A.-F.) [ ‫ ] عالقه بخش‬ilgilendiren, ilgili. [ ]

alâkadar (A.-F.) [ ‫ ] عالقه دار‬ilgili, alakalı.;alâkadar
etmek ilgilendirmek.;alâkadar olmak ilgilenmek. [ ]
alakadârân (A.-F.) [ ‫ ] عالقه داران‬ilgililer. [ ]
alâkadrilimkân (A.) [ ‫ ] عالقدراالمکان‬olabildiğince. [ ]
âlâm (A.) [ ‫ ] آالم‬elemler, acılar. [ ]
alâmât (A.) [ ‫ ] عالمات‬işaretler, alametler. [ ]
alâmet (A.) [ ‫ ] عالمت‬işaret, iz, alamet, belirti. 2.çok iri. [ ]
âlât (A.) [ ‫ ] آالت‬aletler. [ ]
alâvechi (A.) [ ‫ ] علِی وجه‬üzere. [ ]
alâvefk (A.) [ ‫ ] علی وفق‬uygun olarak. [ ]
âlâyiş (F.) [ 1 [‫ آالیش‬.bulaşma. 2.gösteriş. [ ]
aleddevam (A.) [ ‫ ] علی الدوام‬sürekli. [ ]
alef (A.) [ 1 [‫ علف‬.ot. seafoodplus.info yemi. [ ]
aleka (A.) [ 1 [‫ علقه‬.kan pıhtısı. seafoodplus.infoçık. [ ]
alelacele (A.) [ ‫ ] علی العجله‬çarçabuk. [ ]
alelâde (A.) [ ‫ ] علی العاده‬sıradan, bayağı. [ ]
alelamyâ (A.) [ ‫ ] علی العميا‬körükörüne. [ ]
alelekser (A.) [ ‫ ] علی االکثر‬çok defa. [ ]
alelhusûs (A.) [ ‫ ] علی الخصوص‬özellikle. [ ]
alelıtlâk (A.) [ 1 [‫ علی االطالق‬.genellikle. seafoodplus.infole. [ ]
alelicmâl (A.) [ ‫ ] علی االجمال‬topluca. [ ]
alelinfirâd (A.) [ ‫ ] علی االنفراد‬birer birer. [ ]
alelistimrâr (A.) [ ‫ ] علی االستمرار‬sürekli, aralıksız. [ ]
aleliştirâk (A.) [ ‫ ] علی االشتراک‬ortaklaşa. [ ]
alelkifâye (A.) [ ‫ ] علی الکفایه‬yeterince. [ ]

alelumûm (A.) [ ‫ ] علی العموم‬genellikle, genelde, genel
olarak. [ ]
âlem (A.) [ ‫ ] عالم‬dünya; evren. [ ]
alem (A.) [ 1 [‫ علم‬.sancak. seafoodplus.info seafoodplus.infoşan, alamet. 1[ ]
âlemârâ (A.-F.) [ ‫ ] عالم آرا‬dünyayı süsleyen. [ ]
alemdâr (A.-F.) [ ‫ ] علمدار‬sancaktar. [ ]
âlemefrûz (A.-F.) [ ‫ ] عالم افروز‬dünyayı parlatan. [ ]

âlemgîr (A.-F.) [ 1 [‫ عالمگير‬.dünyayı fetheden.
2.dünyaya yayılan. [ ]
âlemiyân (A.-F.) [ ‫ ] عالميان‬insanlar. [ ]
âlemşümûl (A.) [ ‫ ] علم شمول‬dünyayı kaplayan. [ ]
âlemtâb (A.-F.) [ ‫ ] عالمتاب‬dünyayı aydınlatan. [ ]
alenen (A.) [ ‫ ] علنا‬açıkça. [ ]
alenî (A.) [ ‫ ] علنی‬açık, aşikâr. [ ]
âlet (A.) [ 1 [‫ آلت‬.araç, alet. seafoodplus.infoıt. [ ]
alettafsîl (A.) [ ‫ ] علی التفصيل‬ayrıntılı olarak. [ ]
alettevâlî (A.) [ ‫ ] علی التوالی‬peşpeşe. [ ]
aleyh (A.) [ ‫ ] عليه‬karşı, karşıt; üzerine. [ ]
aleyhdar (A.-F.) [ ‫ ] عليه دار‬karşıt, zıt. [ ]

aleyhisselâm (A.) [ ‫ ] عليه السالم‬selam onun üzerine
olsun. [ ]
âlî (A.) [ ‫ ] عالی‬yüce; yüksek. [ ]
âlîcâh (A.-F.) [ ‫ ] عالی جاه‬yüksek dereceli. [ ]
âlîcenâb (A.) [ 1 [‫ عالی جناب‬.cömert. seafoodplus.infoetli. [ ]
âlihe (A.) [ ‫ ] آلهه‬ilahlar. [ ]
âlîhimmet (A.) [ ‫ ] عالی همت‬yüce himmetli. [ ]
âlîkadr (A.) [ ‫ ] عالی قدر‬saygıdeğer. [ ]
alîl (A.) [ 1 [‫ عليل‬.hasta, hastalıklı, illetli. seafoodplus.info [ ]
âlim (A.) [ ‫ ] عالم‬bilgin. [ ]
alîm (A.) [ ‫ ] عليم‬çok bilen. [ ]
âlîmakâm (A.) [ ‫ ] عالی مقام‬yüksek makamlı. [ ]
âlînazar (A.) [ ‫ ] عالی نظر‬yüksek görüşlü. [ ]
âlîşan (A.) [ ‫ ] عالی شان‬şanı yüce. [ ]
âliye (A.) [ ‫ ] عاليه‬yüce, yüksek. [ ]
aliyyülâlâ (A.) [ ‫ ] علی االعال‬en iyisi. [ ]
Allâh (A.) [ ‫ ] اهلل‬Tanrı, Allah. [ ]
allâme (A.) [ ‫ ] عالمه‬büyük bilgin. [ ]
âlû (F.) [ ‫ ] آلو‬erik. [ ]
âlûbâlu (F.) [ ‫ ] آلوبالو‬vişne. [ ]
âlûd (F.) [ ‫ ] آلود‬bulanmış, bulaşmış. [ ]
âlûde (F.) [ ‫ ] آلوده‬bulanmış, bulaşmış. [ ]
âlûdedâmen (F.) [ ‫ ] آلوده دامن‬iffetsiz. [ ]
âlûdegî (F.) [ ‫ ] آلودگی‬bulaşma, bulaşıklık. [ ]
âlüfte (F.) [ 1 [‫ آلفته‬.iffetsiz, fahişe. seafoodplus.infoışık. [ ]
âmâc (F.) [ 1 [‫ آماج‬.hedef. seafoodplus.infoşan tahtası. [ ]
âmâcgâh (F.) [ ‫ ] آماجگاه‬nişan alınan yer. [ ]
âmâde (F.) [ ‫ ] آماده‬hazır. [ ]
âmâdegî (F.) [ ‫ ] آمادگی‬hazırlık. [ ]
a'mâl (A.) [ ‫ ] اعمال‬davranışlar, ameller. [ ]
âmâl (A.) [ ‫ ] آمال‬emeller. [ ]
âmâl (A.) [ ‫ ] آمال‬emeller. [ ]
âmâr (F.) [ 1 [‫ آمار‬.sayım. seafoodplus.info [ ]
amd (A.) [ ‫ ] عمد‬kasıt. [ ]
amden (A.) [ ‫ ] عمدا‬kasıtlı olarak. [ ]
âmed (F.) [ ‫ ] آمد‬gelme, geliş. [ ]
âmedşüd (F.) [ ‫ ] آمدشد‬geliş gidiş. [ ]
âmedüreft (F.) [ ‫ ] آمدورفت‬geliş gidiş. [ ]
âmedüşüd (F.) [ ‫ ] آمدوشد‬geliş gidiş. [ ]
amel (A.) [ 1 [‫ عمل‬.iş. seafoodplus.info [ ]
amele (A.) [ ‫ ] عمله‬işçi. [ ]
amelen (A.) [ ‫ ] عمال‬bilfiil, işleyerek. [ ]
amelî (A.) [ ‫ ] عملی‬pratik, uygulamalı. [ ]

ameliyât (A.) [ 1 [‫ عمليات‬.işlemler, uygulamalar.
seafoodplus.infoat. [ ]
ameliye(A.) [ ‫ ] عمليه‬işlem, uygulama. [ ]
âmennâ (A.) [ ‫ ] آمنا‬diyecek bir şey yok, inandık. [ ]
âmîhte (A.) [ ‫ ] آميخته‬karışık, karışmış. [ ]
amîk (A.) [ ‫ ] عميق‬derin. [ ]

âmil (A.) [ 1 [‫ عامل‬.yapan, işleyen. seafoodplus.infoör, etken.
seafoodplus.info memuru. seafoodplus.info [ ]
amîm (A.) [ ‫ ] عميم‬yaygın. [ ]
âmîn (A.) [ ‫ ] آمن‬amin. [ ]
âminen (A.) [ ‫ ] آمنا‬emin olarak. [ ]
âmir (A.) [ ‫ ] آمر‬emreden. [ ]
âmirâne (A.-F.) [ ‫ ] آمرانه‬emredercesine. [ ]
âmiyâne (A.-F.) [ ‫ ] عاميانه‬bayağı, avamca. [ ]
âmm (A.) [ ‫ ] عام‬genel, yaygın. [ ]
âmm (A.) [ ‫ ] عام‬yıl. [ ]
amm (A.) [ ‫ ] عم‬amca. [ ]
ammâ (A.) [ ‫ ] اما‬ama. [ ]
ammâba’d (A.) [( ‫ ] امابعد‬maksada gelince. [ ]
amme (A.) [ ‫ ] عمه‬hala. [ ]
amûd (A.) [ ‫ ] عمود‬direk. [ ]
amûden (A.) [ ‫ ] عمودا‬dikine. [ ]
amûdî (A.) [ ‫ ] عمودی‬dikey. [ ]
âmurziş (F.) [ 1 [‫ آمرزش‬.bağışlama, affetme. [ ]
âmûz (F.) [ 1 [‫ آموز‬.öğrenen. 2.öğreten. [ ]
âmûzgâr (F.) [ ‫ ] آموزگار‬öğretmen. [ ]
âmürzgâr (F.) [ ‫ ] آمرزگار‬bağışlayıcı, Tanrı. [ ]
âmürziş (F.) [ ‫ ] آمرزش‬bağışlama. [ ]
ân (A.) [ ‫ ] آن‬an. [ ]
an (A.) [ ‫– ] عن‬den, -dan. [ ]

ân (F.) [ 1 [‫ ان‬.çoğul eki -ler, -lar. seafoodplus.info yapan ek -
erek, -arak. [ ]
ân (F.) [ ‫ ] آن‬alım, cazibe, hava. [ ]
an’anât (A.) [ ‫ ] عنعنات‬gelenekler. [ ]
an’ane (A.) [ ‫ ] عنعنه‬gelenek. [ ]
an’anevî (A.) [ ‫ ] عنعنوی‬geleneksel. [ ]
ânân (F.) [ ‫ ] آنان‬onlar. [ ]
anâsır (A.) [ ‫ ] عناصر‬unsurlar, elemanlar. [ ]

anâsır-ı erba’a [ ‫ ] عناصر اربعه‬dört unsur ateş, hava,
su, toprak. [ ]
ânât (A.) [ ‫ ] آنات‬anlar. [ ]
anbean (A.-F.) [ ‫ ] آن به آن‬her an, gittikçe. [ ]
anber (A.) [ ‫ ] عنبر‬amber. [ ]
anberbû (A.-F.) [ ‫ ] عنبربو‬amber kokulu. [ ]
andelîb (A.) [ ‫ ] عندليب‬bülbül. [ ]

âne (F.) [ ‫ ] انه‬gibi anlamını verecek şekilde sıfat ve
zarf yapan son ek. [ ]
anh (A.) [ ‫ ] عنه‬ondan. [ ]
anhâ (A.) [ ‫ ] عنها‬ondan. [ ]
anhâ (F.) [ ‫ ] آنها‬onlar. [ ]
ânî (A.-F.) [ 1 [‫ آنی‬.bir an. seafoodplus.info [ ]
ânifen (A.) [ 1 [‫ آنفا‬.az önce, demin. seafoodplus.infoıda. [ ]
âniyen (A.) [ ‫ ] آنيا‬bir anda, der hal, o anda. [ ]
ankâ (A.) [ ‫ ] عنقا‬zümrütüanka, [ ]

ankarîb (A.) [ ‫ ] عن قریب‬yakında, yakından, çok
geçmeden. [ ]
ankasdin (A.) [ ‫ ] عن قصد‬kasıtlı olarak, bile bile. [ ]
ankebût (A.) [ ‫ ] عنکبوت‬örümcek. [ ]

ansamîmilkalb (A.) [ ‫ ] عن صميم القلب‬içtenlikle,
canügönülden. [ ]
anûd (A.) [ ‫ ] عنود‬inatçı. [ ]
âr (A.) [ ‫ ] عار‬utanma, ar. [ ]
ar’ar (A.) [ 1 [‫ عرعر‬.anırma. seafoodplus.infoi ardıç. [ ]
ârâ (F.) [ ‫ ] آرا‬süsleyen. [ ]
ârâ’ (A.) [ ‫ ] آراء‬oylar. [ ]
arâ’is (A.) [ ‫ ] عرائس‬gelinler. [ ]
arab (A.) [ ‫ ] عرب‬arap [ ]
arabî (A.) [ ‫ ] عربی‬arapça. [ ]
arak (A.) [ 1 [‫ عرق‬.ter. seafoodplus.infoı. [ ]
arakçîn (A.-F.) [ ‫ ] عرقچين‬takke kavuk altı takkesi. [ ]
arakdâr (A.-F.) [ ‫ ] عرقدار‬terli. [ ]
arakıyye (A.) [ ‫ ] عرقيه‬derviş külahı. [ ]

ârâm (F.) [ 1 [‫ آرام‬.dinlenme. seafoodplus.infoşme.;ârâm
etmek yerleşmek [ ]
ârâmbahş (F.) [ ‫ ] آرام بخش‬dinlendiren, huzur veren. [ ]
ârâmgâh (F.) [ 1 [‫ آرامگاه‬.dinlenme yeri. seafoodplus.info [ ]
ârâmiş (F.) [ 1 [‫ آرامش‬.dinlenme. seafoodplus.info [ ]
ârâste (F.) [ ‫ ] آراسته‬süslenmiş, süslü. [ ]
ârâyiş (F.) [ 1 [‫ آرایش‬.süs. 2.süslenme. [ ]
araz (A.) [ 1 [‫ عرض‬.işaret, belirti. seafoodplus.infoüf. [ ]
arâzî (A.) [ ‫ ] اراضی‬yerler, arazi. [ ]
arbede (A.) [ ‫ ] عربده‬kavga. [ ]
arbedecû (A.-F.) [ ‫ ] عربده جو‬kavgacı. [ ]
ard (F.) [ ‫ ] آرد‬un. [ ]]
ardbîz (F.) [ ‫ ] آردبيز‬elek. [ ]
arefe (A.) [ ‫ ] عرفه‬arife, bayramdan önceki gün. [ ]
ârız (A.) [ 1 [‫ عارض‬.yanak. seafoodplus.info seafoodplus.info [ ]
ârızî (A.) [ ‫ ] عارضی‬geçici. [ ]
ârî (A.) [ 1 [‫ عاری‬.çıplak. seafoodplus.info, uzakta, soyutlanmış. [ ]
ârî (F.) [ ‫ ] آری‬evet. [ ]
ârif (A.) [ ‫ ] عارف‬bilen, arif, irfan sahibi. [ ]
âriyyet (A.) [ ‫ ] عاریت‬ödünç. [ ]
arîz (A.) [ ‫ ] عریض‬geniş, genişlemesine. [ ]
arman (F.) [ 1 [‫ آرمان‬.özlem. sıkıntı. [ ]
arsa (A.) [ ‫ ] عرصه‬yer, meydan. [ ]
arş (A.) [ 1 [‫ عرش‬.gök. seafoodplus.info 3.çardak. [ ]
arşa (A.) [ ‫ ] عرشه‬güverte. [ ]
arûs (A.) [ ] gelin.

arz (A.) [ 1 [‫ ارض‬.yer. 2.dünya, yeryüzü. [ ]


arz (A.) [ 1 [‫ عرض‬.genişlik, en. seafoodplus.info [ ]
arz (A.) [ ‫ ] عرض‬sunma, arzetme. [ ]
arzan (A.) [ ‫ ] ارضا‬enine, genişliğine. [ ]
arzıhâl (A.) [ ‫ ] ارض حال‬dilekçe. [ ]
ârzû (F.) [ ‫ ] آرزو‬istek, heves. [ ]
asâ (A.) [ 1 [‫ عصا‬.değnek, sopa. seafoodplus.infoş değneği. [ ]
âsâ (F.) [ ‫ ] آسا‬gibi. [ ]
asab (A.) [ ‫ ] عصب‬sinir. [ ]
asabî (A.) [ ‫ ] عصبی‬sinirli. [ ]
asabiyülmizac (A.) [ ‫ ] عصبی المزاج‬asabî mizaçlı. [ ]
asabiyyet (A.) [ ‫ ] عصبيت‬sinirlilik. [ ]
âsaf (A.) [ 1 [‫ آصف‬.vezir. Hz. Süleyman’ın veziri. [ ]
asâkir (A.) [ ‫ ] عساکر‬askerler. [ ]
asalet (A.) [ ‫ ] اصالت‬asillik. [ ]
asamm (A.) [ ‫ ] اصم‬sağır. [ ]
âsân (F.) [ ‫ ] آسان‬kolay. [ ]
âsâr (A.) [ 1 [‫ آثار‬.izler. seafoodplus.infor. [ ]
âsâyiş (F.) [ 1 [‫ آسایش‬.huzur. 2.güvenlik. [ ]

âsâyiş berkemâl [ ‫ ] آسایش برکمال‬her yerde huzur
hakim. [ ]
asdika (A.) [ ‫ ] اصدقا‬gerçek dostlar. [ ]
asel (A.) [ ‫ ] عسل‬bal. [ ]
ases (A.) [ ‫ ] عسس‬gece bekçisi. [ ]
asfer (A.) [ 1 [‫ اصفر‬.sarı. seafoodplus.info benizli. [ ]
asgar (A.) [ ‫ ] اصغر‬en küçük. [ ]
asgarî (A.) [ ‫ ] اصغری‬en az. [ ]
ashâb (A.) [ 1 [‫ اصحاب‬.dostlar, arkadaşlar. seafoodplus.infoer. [ ]
âsım (A.) [ 1 [‫ عاصم‬.günahtan sakınan. seafoodplus.infoi. [ ]

asır ba’de asır (A.) [ ‫ ] عصر بعد عصر‬asırlarca,
yüzyıllarca. [ ]
âsî (A.) [ 1 [‫ عاصی‬.isyancı. 2.günahkâr. [ ]
âsîb (F.) [ ‫ ] آسيب‬felaket, bela, zarar. [ ]
asîl (A.) [ 1 [‫ اصيل‬.sağlam. seafoodplus.info [ ]
asîlzâde (A.-F.) [ ‫ ] اصيل زاده‬soylu çocuğu, asilzade. [ ]
asîr (A.) [ ‫ ] عصير‬özsuyu, usare. [ ]
âsitan (F.) [ ‫ ] آستان‬eşik. [ ]
âsiyâ (F.) [ ‫ ] آسيا‬değirmen. [ ]
âsiyâb (F.) [ ‫ ] آسياب‬değirmen. [ ]
asker (A.) [ ‫ ] عسکر‬asker, er. [ ]
asl (A.) [ 1 [‫ اصل‬.asıl. 2.kök. seafoodplus.infoçek. [ ]
asla (A.) [ ‫ ] اصال‬hiçbir zaman. [ ]
aslî (A.) [ ‫ ] اصلی‬asıl. [ ]
aslünesl (A.-F.) [ ‫ ] اصل و نسل‬soy sop. [ ]
âsmân (F.) [ ‫ ] آسمان‬gök, gökyüzü. [ ]

âsmânî (F.) [ 1 [‫ آسمانی‬.gökyüzüne ait. seafoodplus.info
3.açık mavi. [ ]
asnâm (A.) [ 1 [‫ اصنام‬.putlar. seafoodplus.infoler. [ ]
asr (A.) [ 1 [‫ عصر‬.yüzyıl. seafoodplus.info vakti. [ ]
asrî (A.) [ ‫ ] عصری‬modern. [ ]
âstân (F.) [ 1 [‫ آستان‬.eşik. seafoodplus.info [ ]

âstâne (F.) [ 1 [‫ آستانه‬.eşik. seafoodplus.infoşkent. seafoodplus.info
seafoodplus.infoul. [ ]
âster (F.) [ ‫ ] آستر‬astar. [ ]
âstîn (F.) [ ‫ ] آستين‬yen. [ ]
âsûde (F.) [ ‫ ] آسوده‬rahat, huzurlu. [ ]
âsûdegî (F.) [ ‫ ] آسودگی‬huzur. [ ]
âsûdehâtır (F.-A.) [ ‫ ] آسوده خاطر‬gönlü rahat, huzurlu. [ ]
âsüman (F.) [ ‫ ] آسمان‬gökyüzü. [ ]
âş (F.) [ 1 [‫ آش‬.yemek. 2.aşûre. [ ]
âşâm (F.) [ ‫ ] آشام‬içen. [ ]
aşer (A.) [ ‫ ] عشر‬on. [ ]
aşere (A.) [ ‫ ] عشره‬onlar. [ ]
aşhâne (F.) [ ‫ ] آشخانه‬mutfak. [ ]
âşık (A.) [ ‫ ] عاشق‬aşık. [ ]
âşıkân (A.-F.) [ ‫ ] عاشقان‬aşıklar. [ ]
âşifte (F.) [ 1 [‫ آشفته‬.perişan. seafoodplus.infoiz kadın. [ ]
âşikâr (F.) [ ‫ ] آشکار‬açık, belli, aşikâr.;âşikâr etmek
ortaya çıkarmak, belli etmek.;âşikâr olmak ortaya
çıkmak, belli olmak.
[ ]
âşikâre (F.) [ ‫ ] آشکاره‬açık, belli. [ ]
âşina (F.) [ 1 [‫ آشنا‬.tanıdık, bildik. seafoodplus.info [ ]
âşir (A.) [ ‫ ] عاشر‬onuncu. [ ]
aşîr (A.) [ ‫ ] عشير‬onda bir. [ ]
âşiren (A.) [ ‫ ] عاشرا‬onuncusu. [ ]
âşiyân (F.) [ 1 [‫ آشيان‬.yuva. seafoodplus.info [ .
aşk (A.) [ ‫ ] عشق[ ]عشق‬aşk. [ ][ ]
âşkâr (F.) [ 1 [‫ آشکار‬.açık, belli, aşikâr. [ ]
âşkârâ (F.) [ ‫ ] آشکارا‬açık, belli, aşikâr. [ ]
âşnâ (F.) [ ‫ ] آشنا‬tanıdık, dost, aşina. [ ]
âşnâyân (F.) [ ‫ ] آشنایان‬tanıdıklar, dostlar. [ ]
âşnâyî (F.) [ 1 [‫ آشنایی‬.dostluk. seafoodplus.info, haberdarlık. [ ]
âşpez (F.) [ ‫ ] آشپز‬aşçı. [ ]
aşre (A.) [ ‫ ] عشره‬on. [ ]
âşûb (F.) [ 1 [‫ آشوب‬.kargaşa. seafoodplus.infoıştırıcı. [ ]
âşûbengîz (F.) [ ‫ ] آشوب انگيز‬kargaşa çıkaran. [ ]
âşûrâ (A.) [ ‫ ] عاشورا‬aşûre. [ ]
âşüfte (F.) [ 1 [‫ آشفته‬.iffetsiz kadın. seafoodplus.infoşan. [ ]
âşüftedil (F.) [ ‫ ] آشفته دل‬gönlü perişan. [ ]
ât (A.) [ ‫ ] ات‬çoğul eki -ler, -lar. [ ]
at’ime (A.) [ ‫ ] اطعمه‬taamlar, yiyecekler. [ ]
atâ (A.) [ ‫ ] عطاء‬bağış, ihsan, bahşiş. [ ]

atâbahş (A.-F.) [ ‫ ] عطا بخش‬bahşiş veren, ihsanda
bulunan. [ ]
atâlet (A.) [ 1 [‫ عطالت‬.durgunluk. seafoodplus.infolik. [ ]
ataş (A.) [ ‫ ] عطش‬susuzluk. [ ]
atâyâ (A.) [ ‫ ] عطایا‬bağışlar, ihsanlar, bahşişler. [ ]

atebât (A.) [ 1 [‫ عتبات‬.eşikler. 2.şiîlerin ziyaret yerleri
Necef, Kerbela, Kâzımiye. [ ]
atebe (A.) [ ‫ ] عتبه‬eşik. [ ]
ateh (A.) [ ‫ ] عته‬bunama.;ateh getirmek bunamak. [ ]
âteş (F.) [ ‫ ] آتش‬ateş. [ ]
âteşbâr (F.) [ ‫ ] آتش بار‬ateş yağdıran. [ ]
âteşbâz (F.) [ ‫ ] آتشباز‬fişekçi. [ ]
âteşdân (F.) [ 1 [‫ آتشدان‬.mangal. seafoodplus.info [ ]
âteşdem (F.) [ ‫ ] آتش دم‬acı sözlü. [ ]
âteşefrûz (F.) [ ‫ ] آتش افروز‬ateş yakan. [ ]
âteşfâm (F.) [ 1 [‫ آتش فام‬.ateş rengi. 2.kırmızı. [ ]
âteşfeşân (F.) [ ‫ ] آتش فشان‬ateş saçan. [ ]
âteşgâh (F.) [ ‫ ] آتشگاه‬ateşkede, ateşperest tapınağı. [ ]
âteşgede (F.) [ ‫ ] آتشگده‬ateşkede, ateşperest tapınağı. [ ]
âteşgîre (F.) [ 1 [‫ آتش گيره‬.maşa. 2.çıra. [ ]
âteşgûn (F.) [ ‫ ] آتش گون‬ateş rengi, kırmızı. [ ]

âteşî (F.) [ 1 [‫ آتشی‬.ateşli. 2.öfkeli, kızgın. seafoodplus.infoı,
dokunaklı. seafoodplus.infoemlik. [ ]
âteşîn (F.) [ 1 [‫ آتشين‬.ateşli. seafoodplus.infotli. [ ]
âteşkâr (F.) [ ‫ ] آتش کار‬külhancı, ateşçi. [ ]
âteşmizâc (F.-A.) [ ‫ ] آتش مزاج‬sert mizaçlı. [ ]
âteşpâre (F.) [ ‫ ] آتش پاره‬kıvılcım. [ ]
âteşperest (F.) [ ‫ ] آتش پرست‬ateşe tapan, ateşperest. [ ]

atf (A.) [ 1 [‫ عطف‬.eğme. seafoodplus.infoğlaç.
3.çevirme,yöneltme. [ ]

atfen (A.) [ ‫ ] عطفا‬atıfta bulunarak,;atfetmek
yöneltmek, vermek. [ ]
âtıf (A.) [ 1 [‫ عاطف‬.şefkatli. seafoodplus.infoen. seafoodplus.infoğlayan. [ ]
âtıfet (A.) [ ‫ ] عاطفت‬şefkat gösterme. [ ]
âtıfetkâr (A.-F) [ ‫ ] عاطفتکار‬şefkat gösteren, gözeten. [ ]
âtıl (A.) [ 1 [‫ عاطل‬.yararsız. seafoodplus.info [ ]

âtî (A.) [ 1 [‫ آتی‬.gelecek.;âtîdeki (A.-T.) [ ] ilerideki,
aşağıdaki, gelecek olan. [ ]
atîk (A.) [ 1 [‫ عتيق‬.eski, antik. seafoodplus.info 3.özgür. [ ]
atîka (A.) [ 1 [‫ عتيقه‬.eski, antik. seafoodplus.info 3.özgür. [ ]
atîkiyyât (A.) [ ‫ ] عتيقيات‬arkeoloji. [ ]
âtiye (A.) [ ‫ ] آتيه‬gelecek. [ ]

âtiyen (A.) [ 1 [‫ آتيا‬.gelecekte. 2.aşağıda görüleceği
gibi. [ ]
âtiyülbeyân (A.) [ ‫ ] آتی البيان‬aşağıda açıklanacak olan. [ ]
âtiyüzzikr (A.) [ ‫ ] آتی الذکر‬aşağıda zikredilecek olan. [ ]
atiyyât (A.) [ ‫ ] عطيات‬bağışlar, ihsanlar. [ ]

atiyye-i seniyye [ ‫ ] عطيهء سنيه‬padişah tarafından
verilen hediye. [ ]

atlas (A.) [ 1 [‫ اطلس‬.atlas kumaş. 2.büyük harita,
dünya haritası. [ ]

atnâb (A.) [ 1 [‫ اطناب‬.ipler. 2.çadır ipleri. 3.ağaç
kökleri. [ ]
ats (A.) [ ‫ ] عطس‬hapşırma, aksırma. [ ]
atse (A.) [ ‫ ] عطسه‬hapşırık, aksırık. [ ]
atş (A.) [ ‫ ] عطش‬susuzluk. [ ]
atşân (A.) [ ‫ ] عطشان‬susuz, susamış. [ ]
attar (A.) [ ‫ ] عطار‬attar, baharatçı. [ ]
attârî (A.-F.) [ 1 [‫ عطاری‬.attarlık. seafoodplus.info dükkanı. [ ]
atûfet (A.) [ ‫ ] عطوفت‬şefkat. [ ]
avâid (A.) [ ‫ ] عوائد‬gelirler. [ ]
avâkıb (A.) [ 1 [‫ عواقب‬.sonuçlar. seafoodplus.info [ ]
avâlim (A.) [ ‫ ] عوالم‬âlemler, dünyalar. [ ]
avâm (A.) [ ‫ ] عوام‬halk tabakası. [ ]
avâmil (A.) [ 1 [‫ عوامل‬.etkenler, faktörler. [ ]
avâmpesend (A.-F.) [ ‫ ] عوام پسند‬halkın beğendiği. [ ]
avân (A.) [ ‫ ] اوان‬zaman. [ ]
âvâre (F.) [ ‫ ] آواره‬aylak. [ ]
âvâreser (F.) [ ‫ ] آواره سر‬aylak. [ ]

avârız (A.) [ 1 [‫ عوارض‬.belalar. seafoodplus.infoer. seafoodplus.infoçici
vergi. [ ]
avârif (A.) [ ‫ ] عوارف‬bilginler, arifler. [ ]
âvâz (F.) [ ‫ ] آواز‬ses. [ ]
âvâze (F.) [ 1 [‫ آوازه‬.bağırma. 2.ün. [ ]
avdet (A.) [ ‫ ] عودت‬geri dönüş.;avdet etmek dönmek. [ ]
avene (A.) [ ‫ ] عونه‬yardakçılar, avene. [ ]
âvîze (F.) [ ‫ ] آویزه‬asılı. [ ]
avn (A.) [ ‫ ] عون‬yardım. [ ]
avrât (A.) [ ‫ ] عورات‬kadınlar. [ ]
avret (A.) [ ‫ ] عورت‬kadın. [ ]
âyâ (F.) [ ‫ ] آیا‬acaba. [ ]
ayân (A.) [ ‫ ] عيان‬açık, belli, aşikâr. [ ]
ayâr (A.) [ ‫ ] عيار‬ayar. [ ]
âyât (A.) [ ‫ ] آیات‬ayetler. [ ]
ayb (A.) [ ‫ ] عيب‬ayıp. [ ]
âyet (A.) [ 1 [‫ آیت‬.ayet. 2.işaret. [ ]
âyîn (F.) [ 1 [‫ آیين‬.tören. seafoodplus.info seafoodplus.info [ ]
âyine (F.) [ ‫ ] آینه‬ayna. [ ]
âyînhân (F.) [ ‫ ] آیين خوان‬ayin okuyan. [ ]
ayn (A.) [ 1 [‫ عين‬.göz. 2.tıpkı. seafoodplus.infoın harfi. [ ]
aynen (A.) [ ‫ ] عينا‬tıpkı, aynen, olduğu gibi. [ ]

ayniyye (A.) [ 1 [‫ عينيه‬.taşınabilir değerli eşya. 2.göz
hastalıkları bölümü. [ ]
ayniyyet (A.) [ ‫ ] عينيت‬aynılık. [ ]
aynülyakîn (A.) [ ‫ ] عين اليقين‬kesin, kesin bilgi. [ ]

ayş (A.) [ ‫ ] عيش‬yaşama, keyif alma, gününü gün
etme. [ ]
ayyâr (A.) [ 1 [‫ عيار‬.kurnaz. 2.düzenbaz. [ ]
ayyârî (A.-F.) [ 1 [‫ عياری‬.kurnazlık. 2.düzenbazlık. [ ]
azâb (A.) [ ‫ ] عذاب‬azap. [ ]
azab (A.) [ ‫ ] عزب‬bekar. [ ]
azâbengiz (A.-F.) [ ‫ ] عذاب انگيز‬azap veren. [ ]
âzâd (F.) [ ‫ ] آزاد‬özgür. [ ]
âzâde (F.) [ ‫ ] آزاده‬özgür. [ ]
âzâdî (F.) [ ‫ ] آزادی‬özgürlük. [ ]
azamet (A.) [ 1 [‫ عظمت‬.büyüklük, ululuk. 2.çalım. [ ]
âzâr (F.) [ 1 [‫ آزار‬.incitme. seafoodplus.infon. [ ]
azdâd (A.) [ ‫ ] اضداد‬zıtlar, karşıtlar. [ ]
âzer (F.) [ 1 [‫ آذر‬.ateş. 2.Âzer ayı. [ ]
âzerâsâ (F.) [ 1 [‫ آذرآسا‬.ateş gibi. seafoodplus.infoş rengi. [ ]
azil (A.) [ ‫ ] عزل‬görevden alma. [ ]
âzim (A.) [ ‫ ] عازم‬kararlı. [ ]
azîm (A.) [ ‫ ] عظيم‬büyük. [ ]

azîmet (A.) [ ‫ ] عزیمت‬gitme, yola çıkma.;azimet etmek
gitmek. [ ]
aziz (A.) [ ‫ ] عزیز‬değerli, saygın. [ ]
azîzan (A.-F.) [ ‫ ] عزیزان‬değerliler. [ ]
azîze (A.) [ 1 [‫ عزیزه‬.sevgili. seafoodplus.infoın. [ ]
azl (A.) [ ‫ ] عزل‬görevden alma. [ ]
azm (A.) [ 1 [‫ عزم‬.azim. seafoodplus.info [ ]
azm (A.) [ ‫ ] عظم‬kemik. [ ]
âzmâyiş (F.) [ ‫ ] آزمایش‬deneme, sınama. [ ]
âzmend (F.) [ ‫ ] آزمند‬hırslı. [ ]
azrâ (A.) [ ‫ ] عذرا‬bâkire. [ ]
azrâil (A.) [ ‫ ] عزدائيل‬Azrail. [ ]
azrar (A.) [ ‫ ] اضرار‬zararlar. [ ]
azulât (A.) [ ‫ ] عضالت‬adaleler. [ ]
âzürde (F.) [ ‫ ] آزرده‬incinmiş, gücenmiş. [ ]
OSMANLICA-TÜRKÇE SÖZLÜK
B
bâ (F.) [ 1 [‫ با‬.ile. seafoodplus.info [ ]
ba’de (A.) [ ‫ ] بعد‬sonra. [ ]
ba’dehu (A.) [ ‫ ] بعده‬daha sonra, ondan sonra. [ ]

ba’delmîlâd (A.) [ ‫ ] بعدالميالد‬milattan sonra, İsa’dan
sonra. [ ]
ba’demâ (A.) [ ‫ ] بعدما‬bundan böyle. [ ]

ba’dezin (A.-F.) [ ‫ ] بعدازاین‬bundan sonra, bundan
böyle. [ ]
ba’s (A.) [ ‫ ] بعث‬diriliş. [ ]

ba’süba’delmevt (A.) [ ‫ ] بعث بعد الموت‬ölümden sonra
diriliş. [ ]
ba’zan (A.) [ ‫ ] بعضا‬bazen, kimi zaman. [ ]
bâb (A.) [ 1 [‫ باب‬.kapı. seafoodplus.info 3.bölüm. [ ]
bâbâ (F.) [ 1 [‫ بابا‬.baba. seafoodplus.info [ ]
bâbâyâne (F.) [ ‫ ] بابایانه‬babaca, babacan. [ ]
bâbûne (F.) [ ‫ ] بابونه‬babuna, papatya. [ ]
bâc (F.) [ 1 [‫ باج‬.haraç. seafoodplus.info 3.gümrük vergisi. [ ]
bâcgîr (F.) [ ‫ ] باجگير‬vergi memuru. [ ]

bâd (F.) [ 1 [‫ باد‬.rüzgar, yel. seafoodplus.info, kez. 3.yük.
seafoodplus.info [ ]
bâdâm (F.) [ ‫ ] بادام‬badem. [ ]
bâdbân (F.) [ ‫ ] بادبان‬yelken. [ ]
bâdbedest (F.) [ ‫ ] بادبدست‬eli boş, züğürt. [ ]
bâdbîz (F.) [ ‫ ] بادبيز‬yelpaze. [ ]
bâde (F.) [ 1 [‫ باده‬.içki. 2.şarap. [ ]
bâdefürûş (F.) [ ‫ ] باده فروش‬meyhaneci. [ ]
bâdehâr (F.) [ ‫ ] باده خوار‬içki içen. [ ]
bâdekeş (F.) [ ‫ ] باده کش‬şarap içen. [ ]
bâdenûş (F.) [ ‫ ] باده نوش‬içki içen. [ ]
bâdî (A.) [ ‫ ] بادی‬sebep olan, yol açan. [ ]
bâdî olmak sebep olmak, yol açmak.

bâdire (A.) [ ‫ ] بادره‬tehlikeli olay, felaket. [ ]


bâdiye (A.) [ ‫ ] بادیه‬çöl. [ ]
bâğ (F.) [ ‫ ] باغ‬bahçe, bağ. [ ]
bağal (F.) [ ‫ ] بغل‬koltuk. [ ]
bâğbân (F.) [ ‫ ] باغبان‬bahçıvan. [ ]
bâğçe (F.) [ ‫ ] باغچه‬bahçe. [ ]
bağçevan (F.) [ ‫ ] باغچوان‬bahçıvan. [ ]
bağteten (A.) [ ‫ ] بغتة‬ansızın, birdenbire. [ ]
bâh (A.) [ ‫ ] باه‬cinsel güç. [ ]
bahâ (F.) [ ‫ ] بها‬değer, kıymet. [ ]
bâhaber (F.-A.) [ ‫ ] باخبر‬haberli, haberdar. [ ]
bahâdar (F.) [ ‫ ] بهادار‬kıymetli. [ ]
bahâdır (F.) [ ‫ ] بهادر‬yiğit. [ ]
bahâne (F.) [ 1 [‫ بهانه‬.bahane. seafoodplus.info [ ]
bahânecû (F.) [ ‫ ] بهانه جو‬bahaneci. [ ]
bahâr (F.) [ 1 [‫ بهار‬.ilkbahar. seafoodplus.info seafoodplus.infot. [ ]
bahârî (F.) [ ‫ ] بهاری‬ilkbahar ile ilgili. [ ]
bahâyim (A.) [ ‫ ] بهایم‬dört ayaklı hayvanlar. [ ]
bahîl (A.) [ ‫ ] بخيل‬cimri. [ ]
bâhired (F.) [ ‫ ] باخرد‬akıllı. [ ]
bâhis (A.) [ ‫ ] باحث‬bahseden, söz eden. [ ]
bahis (A.) [ 1 [‫ بحث‬.konu. seafoodplus.infoışma. [ ]
bahr -i siyâh [ ‫ ] بحر سياه‬Karadeniz. [ ]
bahr (A.) [ ‫ ] بحر‬deniz. [ ]
bahr -i ahdar [ ‫ ] بحر احضر‬Hint Okyanusu. [ ]
bahr -i ahmer [ ‫ ] بحر احمر‬Kızıldeniz. [ ]
bahr -i hazer [ ‫ ] بحر خزر‬Hazar Denizi. [ ]
bahr -i kulzum [ ‫ ] بحر قلزم‬Kızıldeniz. [ ]
bahr -i muhît-i atlasî [ ‫ ] بحر محيط اطلسی‬Atlas Okyanusu. [ ]
bahr -i muhît-i kebîr [ ‫ ] بحر محيط کبير‬Büyük Okyanus. [ ]
bahr -i mutavassıt [ ‫ ] بحر متوسط‬Akdeniz. [ ]
bahs (A.) [ 1 [‫ بحث‬.konu. seafoodplus.infoışma. [ ]
bahs edilmek ele alınmak, söz edilmek.
bahs etmek ele almak, söz etmek.

bahş (F.) [ ‫ ] بخش‬bağışlayan. [ ]


bahş edilmek seafoodplus.infoğışlanmak. seafoodplus.infoek.
bahş etmek seafoodplus.infoğışlamak. seafoodplus.info

bahşâyiş (F.) [ 1 [‫ بخشایش‬.bağışlama. seafoodplus.infoğış, ihsan. [


bahşiş (F.) [ 1 [‫ بخشش‬.bağış. seafoodplus.infoşiş. [ .
baht (F.) [ ‫ ] بخت‬talih. [ ]
bahtiyârî (F.) [ ‫ ] بختياری‬bahtiyarlık. [ ]
bâhûr (A.) [ ‫ ] باخور‬aşırı sıcak. [ ]
bâhusus (F.-A.) [ ‫ ] باخصوص‬hele hele, özellikle. [ ]
baîd (A.) [ ‫ ] بعيد‬uzak. [ ]
bâis (A.) [ ‫ ] باعث‬yol açan, sebep olan. [ ]
bâis olmak yol açmak, sebep olmak.

bâjurnal (F.-Fr.) [ ‫ ] باژورنال‬tutanak ile. [ ]


bâk (F.) [ ‫ ] باک‬korku. [ ]
bakâyâ (A.) [ ‫ ] بقایا‬geriye kalanlar. [ ]
bakıyye (A.) [ ‫ ] بقيه‬geriye kalan, bakiye. [ ]
bâkî (A.) [ 1 [‫ باقی‬.kalıcı, ölümsüz. seafoodplus.info, geri kalan. [
bâkir (A.) [ ‫ ] باکر‬el sürülmemiş. [ ]
bâkire (A.) [ ‫ ] باکره‬kızoğlan kız. [ ]
bâl (F.) [ ‫ ] بال‬kanat. [ ]
bâlâ (F.) [ 1 [‫ باال‬.yukarı, üst. seafoodplus.info [ ]
bâlâbülend (F.) [ ‫ ] باالبلند‬uzun boylu. [ ]
bâlâhâne (F.) [ ‫ ] باالخانه‬tavan arası, çatı. [ ]
bâlâpervaz (F.) [ ‫ ] باالپرواز‬yükseklerden uçan. [ ]
bâliğ (A.) [ 1 [‫ بالغ‬.erişkin. seafoodplus.info, varan. [ ]
bâliğ olmak seafoodplus.infoşkin olmak. seafoodplus.info, ulaşmak, varmak

bâlîn (F.) [ 1 [‫ بالين‬.başucu. seafoodplus.infoık. [ ]


bâliş (F.) [ ‫ ] بالش‬yastık. [ ]
bâm (F.) [ ‫ ] بام‬dam, çatı. [ ]
bâmazbata (F.-A.) [ ‫ ] بامضبطه‬tutanak ile. [ ]
bâmdâd (F.) [ ‫ ] بامداد‬sabah, sabahleyin. [ ]

bâmukâvele (F.-A.) [ ‫ ] بامقاوله‬sözleşme ile,
sözleşmeli. [ ]
bâng (F.) [ 1 [‫ بانگ‬.ses. seafoodplus.infoırış. [ ]
bânû (F.) [ 1 [‫ بانو‬.bayan. 2.büyük hanım. [ ]

bâr (F.) [ 1 [‫ بار‬.yük. seafoodplus.info, kez. seafoodplus.infoı. seafoodplus.info
seafoodplus.infoğdıran. [ ]
bâr vermek meyva vermek.

bârân (F.) [ ‫ ] باران‬yağmur. [ ]


bârapor (F.-Fr.) [ ‫ ] باراپور‬rapor ile birlikte, raporlu. [ ]
bârber (F.) [ ‫ ] باربر‬hamal. [ ]
bâre (F.) [ 1 [‫ باره‬.defa. seafoodplus.info [ ]

bârgâh (F.) [ 1 [‫ بارگاه‬.yüksek huzur, padişah huzuru.
seafoodplus.infoğ. [ ]
bârgîr (F.) [ ‫ ] بارگير‬beygir. [ ]
bârî (F.) [ ‫ ] باری‬hiç olmazsa, en azından. [ ]
bârid (A.) [ ‫ ] بارد‬soğuk. [ ]
bârîk (F.) [ ‫ ] باریک‬ince. [ ]
bârika (A.) [ ‫ ] بارقه‬şimşek. [ ]
bâriz (A.) [ ‫ ] بارز‬belirgin. [ ]
bârû (F.) [ ‫ ] بارو‬burç, hisar burcu. [ ]
bârver (F.) [ 1 [‫ بارور‬.verimli. seafoodplus.infoı. [ ]
basar (A.) [ 1 [‫ بصر‬.görme. 2.görme yetisi. [ ]
basîret (A.) [ ‫ ] بصيرت‬görüş, ileriyi görme gücü. [ ]
basît (A.) [ 1 [‫ بسيط‬.sade. seafoodplus.info [ ]
bast (A.) [ ‫ ] بسط‬yayma. [ ]
batâet (A.) [ ‫ ] بطائت‬ağırlık, yavaşlık. [ ]
bâtakrîr (F.-A.) [ ‫ ] باتقریر‬rapor halinde. [ ]
bâtıl (A.) [ 1 [‫ باطل‬.hükümsüz. seafoodplus.infoş. [ ]
batın (A.) [ 1 [‫ بطن‬.karın. seafoodplus.infoşak, nesil. [ ]
bâtınen (A.) [ ‫ ] باطنا‬işin iç yüzünde. [ ]
batî (A.) [ ‫ ] بطی‬ağır, yavaş. [ ]
batn (A.) [ 1 [‫ بطن‬.karın. seafoodplus.infoşak, nesil. [ ]
batt (A.) [ ‫ ] بط‬kaz. [ ]
battal (A.) [ 1 [‫ بطال‬.yiğit. 2.köhnemiş. seafoodplus.info [ ]
bâvekar (F.-A.) [ ‫ ] باوقار‬ağırbaşlı. [ ]
bâyi (A.) [ ‫ ] بایع‬satıcı. [ ]
bayrakdâr (A.-F.) [ ‫ ] بيدقدار‬bayraktar, sancaktar. [ ]
baytâr (A.) [ ‫ ] بيطار‬veteriner. [ ]
bâz (F.) [ 1 [‫ باز‬.tekrar. 2.açık. seafoodplus.infoğan. [ ]
bazargâh (F.) [ ‫ ] بازارگاه‬pazar yeri. [ ]
bazen (A.) [ ‫ ] بعضا‬kimi zaman [ ]
bazı (A.) [ ‫ ] بعض‬kimi. [ ]
bâzî (F.) [ ‫ ] بازی‬oyun. [ ]
bâzîçe (F.) [ ‫ ] بازیچه‬oyuncak. [ ]
bâzû (F.) [ 1 [‫ بازو‬.kol. 2.güç. [ ]
be’s (A.) [ ‫ ] بأس‬zarar, kötü yan. [ ]
bebr (F.) [ ‫ ] ببر‬kaplan. [ ]
becâ (F.) [ ‫ ] بجا‬yerinde. [ ]
becâyiş (F.) [ ‫ ] بجایش‬yer değişimi. [ ]
beççe (F.) [ 1 [‫ بچه‬.çocuk. seafoodplus.info [ ]
bed (F.) [ ‫ ] بد‬kötü. [ ]
bed’ etmek başlamak.

bedahd (F.-A.) [ ‫ ] بدعهد‬sözünde durmayan. [ ]


bedâheten (A.) [ ‫ ] بداهة‬düşünmeden. [ ]
bedahlâk (F.-A.) [ ‫ ] بداخالق‬ahlaksız. [ ]
bedâvâz (F.) [ ‫ ] بدآواز‬kötü sesli. [ ]
bedâvet (A.) [ 1 [‫ بداوت‬.göçebelik. seafoodplus.infoîlik. [ ]
bedâyi’ (A.) [ ‫ ] بدایع‬yeni ve güzel şeyler. [ ]
bedbaht (F.) [ ‫ ] بدبخت‬tahilsiz. [ ]
bedbaht etmek mutsuz etmek.

bedbîn (F.) [ ‫ ] بدبين‬kötümser, karamsar. [ ]


bedbû (F.) [ ‫ ] بدبو‬kötü kokulu. [ ]
bedcins (F.-A.) [ ‫ ] بدجنس‬kötü cinsli, cinsi bozuk. [ ]
bedçeşm (F.) [ ‫ ] بدچشم‬kötü gözlü. [ ]
beddil (F.) [ ‫ ] بددل‬ödlek. [ ]
bedduâ (F.-A.) [ ‫ ] بددعا‬ilenç. [ ]
bedelât (A.) [ ‫ ] بدالت‬bedeller. [ ]
bedendîş (F.) [ ‫ ] بداندیش‬kötü düşünceli. [ ]
bedenen (A.) [ ‫ ] بدنا‬vücutça. [ ]
bedestân (F.) [ ‫ ] بزستان‬bedesten. [ ]
bedevî (A.) [ ‫ ] بدوی‬çöl arabı. [ ]
bedeviyyet (A.) [ 1 [‫ بدویت‬.göçebelik. seafoodplus.infoîlik. [ ]
bedfercâm (F.) [ ‫ ] بدفرجام‬kötü sonlu. [ ]
bedgû (F.) [ ‫ ] بدگو‬dedikoducu. [ ]
bedgüher (F.) [ ‫ ] بدگهر‬kalbi bozuk, mayası bozuk. [ ]

bedhâh (F.) [ ‫ ] بدخواه‬birinin kötülüğünü isteyen, kötü
niyetli. [ ]
bedhû (F.) [ ‫ ] بدخو‬huysuz, kötü huylu. [ ]
bedî’ (A.) [ ‫ ] بدیع‬güzel, yepyeni. [ ]
bedîa (A.) [ ‫ ] بدیعه‬yepyeni şey. [ ]
bedîhe (A.) [ ‫ ] بدیهه‬düşünmeden. [ ]
bedîhî (A.) [ ‫ ] بدیهی‬kuşkusuz. [ ]
bedkâr (F.) [ ‫ ] بدکار‬kötü hareketli. [ ]
bedlikâ (F.-A.) [ ‫ ] بدلقا‬çirkin. [ ]
bedmâye (F.) [ ‫ ] بدمایه‬mayası bozuk. [ ]
bedmest (F.) [ ‫ ] بدمست‬içip içip dağıtan. [ ]
bedmestî (F.) [ ‫ ] بدمستی‬içip içip dağıtma. [ ]
bedmestlik (F.-T.) [ed+mes] içip içip dağıtma.
bedmestlik etmek içip için dağıtmak.

bedmihr (F.) [ ‫ ] بدمهر‬sevgisiz. [ ]


bednâm (F.) [ ‫ ] بدنام‬adı kötüye çıkmış. [ ]
bednigâh (F.) [ ‫ ] بدنگاه‬kötü gözlü, kötü bakışlı. [ ]
bednihâd (F.) [ ‫ ] بدنهاد‬kötü yaratılışlı, soysuz. [ ]
bedr (A.) [ ‫ ] بدر‬dolunay. [ ]
bedre (A.) [ ‫ ] بدره‬para kesesi. [ ]
bedreftâr (F.) [ ‫ ] بدرفتار‬kötü davranışlı. [ ]

bedreka (F.) [ 1 [‫ بدرقه‬.uğurlama, yolcu etme.
2.kılavuz. [ ]
bedrûd (F.) [ ‫ ] بدرود‬veda. [ ]
bedsigâl (F.) [ ‫ ] بدسگال‬kötü düşünceli. [ ]
bedsîret (F.-A.) [ ‫ ] بدسيرت‬ahlaksız. [ ]
bedsirişt (F.) [ ‫ ] بدسرشت‬kötü yaratılışlı, mayası bozuk. [ ]
bedter (F.) [ ‫ ] بدتر‬daha kötü, beter. [ ]
bedtıynet (F.-A.) [ ‫ ] بدطينت‬tıynetsiz, karaktersiz. [ ]
bedzebân (F.) [ ‫ ] بدزبان‬ağzı bozuk. [ ]
bedzehre (F.) [ ‫ ] بدزهره‬ödlek. [ ]
begâyet (F.-A.) [ ‫ ] بغایت‬çok, son derece. [ ]
behâ (F.) [ ‫ ] بها‬değer, kıymet. [ ]
behbûd (F.) [ ‫ ] بهبود‬sağlık. [ ]
behcet (A.) [ 1 [‫ بهجت‬.sevinç. 2.güzellik. [ ]
behem (F.) [ ‫ ] بهم‬birlikte, beraber. [ ]

behemehâl (F.-A.) [ ‫ ] بهه حال‬her halükârda, mutlaka,
ne olursa olsun. [ ]
beher (F.) [ ‫ ] بهر‬her, her biri. [ ]
behic (A.) [ ‫ ] بهيج‬güleryüzlü. [ ]
behîmî (A.) [ ‫ ] بهيمی‬hayvanî. [ ]
behîmiyyet (A.) [ ‫ ] بهيميت‬hayvanlık. [ ]
behişt (F.) [ ‫ ] بهشت‬cennet. [ ]
behiştî (F.) [ ‫ ] بهشتی‬cennetlik. [ ]
behiyye (A.) [ ‫ ] بهيه‬güzel. [ ]
behmân (F.) [ ‫ ] بهمان‬falan, filan. [ ]
behre (F.) [ ‫ ] بهره‬nasip. [ ]
behremend (F.) [ 1 [‫ بهرمند‬.hisse sahibi. seafoodplus.infoanan. [ ]
beht (A.) [ ‫ ] بهت‬şaşkınlık. [ ]
behte uğramak şaşakalmak, şaşkınlığından donakalmak.

bekâ (A.) [ ‫ ] بقا‬kalıcılık. [ ]


bekâm (F.) [ ‫ ] بکام‬muradına ermiş. [ ]
bekâm olmak muradına ermek.

bekâya (A.) [ ‫ ] بقایا‬geriye kalanlar; kalıntılar. [ ]


bekrî (A.) [ ‫ ] بکری‬içki düşkünü. [ ]
beksimat (F.) [ ‫ ] بکسمات‬peksimet. [ ]
bel (A.) [ ‫ ] بل‬belki. [ ]
bel’ (A.) [ 1 [‫ بلع‬.yutma. seafoodplus.infoa. [ ]
bel’ edilmek yutulmak.
bel’ etmek yutmak.

belâ (A.) [ ‫ ] بال‬felaket, musibet. [ ]


belâ (A.) [ ‫ ] بلی‬evet. [ ]
belâdet (A.) [ ‫ ] بالدت‬dangalaklık. [ ]
belâdîde (A.-F.) [ ‫ ] بالدیده‬belaya uğramış. [ ]
belâgat (A.) [ ‫ ] بالغت‬kusursuz söz söyleme [ ]
belâhet (A.) [ ‫ ] بالهت‬eblehlik. [ ]
belâyâ (A.) [ ‫ ] بالیا‬belalar. [ ]
belde (A.) [ 1 [‫ بلده‬.kent. seafoodplus.info, memleket. [ ]
beled (A.) [ 1 [‫ بلد‬.kent. seafoodplus.infoet. [ ]
beledî (A.) [ ‫ ] بلدی‬kentli. [ ]
belediyye (A.) [ ‫ ] بلدیه‬belediye. [ ]
belî (A.) [ ‫ ] بلی‬evet. [ ]
belîğ (A.) [ 1 [‫ بليغ‬.fasih konuşan. seafoodplus.info, düzgün. [ .
beliyyât (A.) [ ‫ ] بليات‬belalar. [ ]
belki (F.-A.) [ ‫ ] بلکه‬olabilir, belki. [ ]
belût (A.) [ 1 [‫ بلوط‬.pelit, palamut. seafoodplus.infoşe. [ ]
benâdir (A.<F.) [ ‫ ] بنادر‬limanlar. [ ]
benâm (F.) [ 1 [‫ بنام‬.ünlü. seafoodplus.infoında. [ ]
benân (A.) [ 1 [‫ بنان‬.parmaklar. seafoodplus.info uçları. [ ]
benât (A.) [ ‫ ] بنات‬kızlar. [ ]

bend (F.) [ 1 [‫ بند‬.bağ. seafoodplus.info seafoodplus.infoğum. seafoodplus.info,
fıkra. seafoodplus.info, su bendi. [ ]
bend olmak bağlanmak.

bende (F.) [ 1 [‫ بنده‬.kul. 2.köle. [ ]


bendegân (F.) [ 1 [‫ بندگان‬.kullar. 2.köleler. [ ]
bendegî (F.) [ 1 [‫ بندگی‬.kulluk. 2.kölelik. [ ]
bendehâne (F.) [ ‫ ] بنده خانه‬benim evim. [ ]
bender (F.) [ ‫ ] بندر‬liman. [ ]
bendergâh (F.) [ ‫ ] بندرگاه‬rıhtım. [ ]

bendezâde (F.) [ 1 [‫ بنده زاده‬.köle çocuğu. seafoodplus.info
çocuğum. [ ]
benefşe (F.) [ ‫ ] بنفشه‬menekşe. [ ]
benefşî (F.) [ ‫ ] بنفشی‬mor. [ ]
beng (F.) [ ‫ ] بنگ‬esrar. [ ]
bengî (F.) [ ‫ ] بنگی‬esrarkeş. [ ]
benî (A.) [ ‫ ] بنی‬oğullar. [ ]
benîâdem [ ‫ ] بنی آدم‬insanlar, Adem oğulları. [ ]
benîisrâîl ı [ ‫ ] بنی اسرائيل‬İsrailoğulları. [ ]
bennâ (A.) [ ‫ ] بناء‬yapı ustası. [ ]
benû (A.) [ ‫ ] بنو‬oğullar. [ ]
ber (F.) [ 1 [‫ بر‬.üzeri. 2.üzere. 3.göğüs. seafoodplus.info [ ]
berâ’et (A.) [ ‫ ] برائت‬aklanma. [ ]
berâ’et etmek aklanmak.

berâber (F.) [ 1 [‫ برابر‬.birlikte. 2.eşit. [ ]


berâberî (F.) [ 1 [‫ برابری‬.birliktelik. 2.eşitlik. [ ]
berâhîn (A.) [ ‫ ] براهين‬deliller, kanıtlar. [ ]
berâyı (F.) [ ‫ ] برای‬için. [ ]

berâyı malûmât [ ‫ ] برای معلومات‬bilgi edinmek için, bilgi
vermek için, bilgi sahibi olmak için. [ ]
berbâd (F.) [ 1 [‫ برباد‬.mahvolmuş. 2.kötü, pis, berbat. [ ]
bercâ (F.) [ ‫ ] برجا‬yerinde, uygun. [ ]
berceste (F.) [ ‫ ] برجسته‬seçkin, seçme. [ ]
berd (A.) [ ‫ ] برد‬soğuk. [ ]
berde (F.) [ ‫ ] برده‬köle. [ ]
berdevâm (F.-A.) [ ‫ ] بردوام‬sürekli, devam eden. [ ]
berdülacuz (A.) [ ‫ ] بردالعجوز‬kocakarı soğuğu. [ ]
bere (F.) [ ‫ ] بره‬kuzu. [ ]
berehne (F.) [ ‫ ] برهنه‬çıplak. [ ]
berekât (A.) [ ‫ ] برکات‬bereketler. [ ]
bereket (A.) [ 1 [‫ برکت‬.bolluk. 2.uğur. [ ]
berevât (A.) [ ‫ ] بروات‬beratlar. [ ]
berf (F.) [ ‫ ] برف‬kar. [ ]
berfîn (F.) [ ‫ ] برفين‬karlı. [ ]
berg (F.) [ ‫ ] برگ‬yaprak. [ ]
bergüzâr (F.) [ ‫ ] برگذار‬hatıra, hediye, yadigâr. [ ]
berhâne (F.) [ ‫ ] برخانه‬harap vaziyetteki ev. [ ]
berhayât (F.-A.) [ ‫ ] برحيات‬hayatta olan, sağ. [ ]
berhayât bulunmak yaşamak, hayatta olmak.

berhürdâr (F.) [ ‫ ] برخوردار‬mutlu, muradına ermiş. [ ]


berî (A.) [ ‫ ] بری‬arınmış, temiz, uzak. [ ]
berîd (A.) [ 1 [‫ برید‬.ulak. seafoodplus.infoı. [ ]
berîn (F.) [ ‫ ] برین‬yüksek, yüce. [ ]
berk (A.) [ ‫ ] برق‬şimşek. [ ]
berkarâr (F.-A.) [ ‫ ] برقرار‬yerinde duran, karar eden. [ ]
berkarâr olmak devam etmek, kalmak.
berkemâl (F.-A.) [ ‫ ] بزکمال‬en iyi şekilde, mükemmel. [ ]
bermâh (F.) [ ‫ ] برماه‬matkap, burgu. [ ]

bermu’tâd (F.-A.) [ ‫ ] برمعتاد‬alışıldığı gibi, mutâd
olduğu üzere. [ ]
bermûcib-i (F.-A.) [ ‫ ] برموجب‬uyarınca, gereğince. [ ]
bernâ (F.) [ ‫ ] برنا‬genç. [ ]
berpâ (F.) [ ‫ ] برپا‬ayakta. [ ]
berr (A.) [ 1 [‫ بر‬.toprak. seafoodplus.info 3.kıta. [ ]
berrak (A.) [ ‫ ] براق‬duru. [ ]
berren (A.) [ ‫ ] برا‬kara yolu ile. [ ]
berrî (A.) [ ‫ ] بری‬kara ile ilgili. [ ]
bersâbık (F.-A.) [ ‫ ] برسابق‬eskiden olduğu gibi. [ ]
bertaraf (F.-A.) [ 1 [‫ برطرف‬.bir yana. seafoodplus.infolmiş. [ ]
bertaraf etmek gidermek.-bertaraf olmak giderilmek.

berter (F.) [ ‫ ] برتر‬daha üstün. [ ]


berterîn (F.) [ ‫ ] برترین‬en üstün. [ ]
bervech-i (F.-A.) [ ‫ ] بروجه‬gibi. [ ]

berzah (A.) [ 1 [‫ برزخ‬.cehennem. seafoodplus.info, kara uzantısı.
seafoodplus.info, dert. [ ]
berzger (F.) [ ‫ ] برزگر‬çiftçi. [ ]
bes (F.) [ 1 [‫ بس‬.yeterli. 2.çok. [ ]
besâ (F.) [ ‫ ] بسا‬nice. [ ]
besâtîn (A.) [ ‫ ] بساتين‬bahçeler. [ ]
besend (F.) [ ‫ ] بسند‬yeterli. [ ]
besende (F.) [ ‫ ] بسنده‬yeterli. [ ]

beserüçeşm (F.) [ ‫ ] بسر و چشم‬başüstüne, başım
gözüm üstüne. [ ]
besî (F.) [ ‫ ] بسی‬birçok. [ ]
besîm (A.) [ ‫ ] بسيم‬güleç. [ ]
beste (F.) [ 1 [‫ بسته‬.kapalı. seafoodplus.info [ ]
bestekâr (F.) [ ‫ ] بسته کار‬besteci. [ ]

bestenigâr (F.) [ ‫ ] بسته نگار‬Türk mûsikîsinde bir
makam adı. [ ]
beşâret (A.) [ ‫ ] بشارت‬müjde. [ ]
beşer (A.) [ 1 [‫ بشر‬.insan. seafoodplus.infoık. [ ]
beşere (A.) [ ‫ ] بشره‬deri, dış deri. [ ]
beşerî (A.) [ ‫ ] بشری‬insanlıkla ilgili, insanî. [ ]
beşeriyyât (A.) [ ‫ ] بشریات‬antropoloji. [ ]
beşeriyyet (A.) [ ‫ ] بشریت‬insanlık. [ ]
beşîr (A.) [ ‫ ] بشير‬müjdeci. [ ]
beşûş (A.) [ ‫ ] بشوش‬güleç. [ ]
beşûşâne (A.-F.) [ ‫ ] بشوشانه‬güleryüzle. [ ]
betâet (A.) [ ‫ ] بطائت‬ağırlık, yavaşlık. [ ]
beter (F.) [ ‫ ] بدتر‬daha kötü, beter, şiddetli. [ ]
bevl (A.) [ 1 [‫ بول‬.idrar. 2.işeme. [ ]
bevlî (A.) [ ‫ ] بولی‬idrar ile ilgili. [ ]
bevliyye (A.) [ ‫ ] بوليه‬üroloji. [ ]
bevvâb (A.) [ ‫ ] بواب‬kapıcı. [ ]
bevvâbîn (A.) [ ‫ ] بوابين‬kapıcılar. [ ]
bey’ (A.) [ ‫ ] بيع‬satış. [ ]
beyâbân (F.) [ ‫ ] بيابان‬çöl. [ ]
beyân (A.) [ ‫ ] بيان‬açıklama, ifade etme, dile getirme. [ ]
beyân edilmek açıklanmak, dile getirilmek.;beyân etmek açıklamak, dile getirmek.

beyânât (A.) [ ‫ ] بيانات‬açıklamalar, demeç. [ ]


beyânnâme (A.-F.) [ ‫ ] بيان نامه‬bildirge. [ ]
beyâz (A.) [ ‫ ] بياض‬ak, beyaz. [ ]
beyhûde (F.) [ ‫ ] بيهوده‬boş, boşuna. [ ]
beyn (A.) [ ‫ ] بين‬ara, orta. [ ]
beynelmilel (A.) [ ‫ ] بين الملل‬uluslararası. [ ]
beyn-i (A.-F.) [ ‫ ] بين‬arasında, ortasında. [ ]
beynülmilel (A.) [ ‫ ] بين الملل‬uluslararası. [ ]
beyt (A.) [ 1 [‫ بيت‬.ev. seafoodplus.info seafoodplus.info [ ]
beytâr (A.) [ ‫ ] بيطار‬veteriner. [ ]
beytullah (A.) [ ‫ ] بيت اهلل‬Kâbe. [ ]
beytûtet (A.) [ ‫ ] بيتوتت‬geceleme. [ ]
beytülmal (A.) [ ‫ ] بيت المال‬hazine, maliye hazinesi. [ ]
beyzâ (A.) [ ‫ ] بيضا‬bembeyaz, çok beyaz. [ ]
beyze (A.) [ 1 [‫ بيضه‬.yumurta. seafoodplus.info [ ]
beyzî (A.) [ ‫ ] بيضی‬oval. [ ]
beze (F.) [ 1 [‫ بزه‬.günah. seafoodplus.infoç. [ ]
bezekâr (F.) [ 1 [‫ بزه کار‬.günahkar. seafoodplus.infoçlu. [ ]
bezir (A.) [ ‫ ] بذر‬tohum. [ ]
bezirgân (F.) [ ‫ ] بازرگان‬tüccar. [ ]
bezistân (A.-F.) [ ‫ ] بزستان‬bedesten. [ ]
bezle (A.) [ ‫ ] بذله‬şaka, latife. [ ]
bezlegû (A.-F.) [ ‫ ] بذله گو‬şakacı. [ ]
bezm (F.) [ 1 [‫ بزم‬.eğlence meclisi. 2.içki meclisi. [ ]
bezmgâh (F.) [ ‫ ] بزمگاه‬eğlence yeri, eğlence meclisi. [ ]
bezzaz (A.) [ ‫ ] بزبز‬manifaturacı, kumaşçı. [ ]
bi’r (A.) [ ‫ ] بئر‬kuyu. [ ]

bi’set (A.) [ ‫ ] بئثت‬gönderiliş, Hz. Muhammed’in
peygamber olarak gönderilişi. [ ]
bîaman (F.) [ ‫ ] بی امان‬amansız. [ ]
bîâr (F.-A.) [ ‫ ] بی عار‬arsız. [ ]
bîbahâ (F.) [ ‫ ] بی بها‬çok değerli, paha biçilmez. [ ]
bîbedel (F.-A.) [ ‫ ] بی بدل‬eşsiz, benzersiz. [ ]
bîbehre (F.) [ ‫ ] بی بهره‬nasipsiz. [ ]
bîcâ (F.) [ ‫ ] بيجا‬yersiz. [ ]
bîcan (F.) [ ‫ ] بی جان‬cansız. [ ]
bîçâre (F.) [ 1 [‫ بيچاره‬.çaresiz. seafoodplus.infoı. [ ]
bîçâregân (F.) [ 1 [‫ بيچارگان‬.çaresizler. seafoodplus.infoılar. [ ]

bîçunuçirâ (F.) [ 1 [‫ بی چون و چرا‬.sorgusuz sualsiz.
seafoodplus.infoı. [ ]
bîd (F.) [ ‫ ] بيد‬söğüt. [ ]

bid’at (A.) [ 1 [‫ بدعت‬.sonradan ortaya çıkma. seafoodplus.info
yeni getirilmiş şey. [ ]
bîdâd (F.) [ ‫ ] بيداد‬zulüm. [ ]
bîdâdger (F.) [ ‫ ] بيدادگر‬zalim. [ ]
bîdâr (F.) [ ‫ ] بيدار‬uyanık. [ ]
bîdârbaht (F.) [ ‫ ] بيداربخت‬talihli. [ ]

bidâyet (A.) [ ‫ ] بدایت‬başlangıç.-bidâyette (A.-T.) [d]
başlangıçta. [ ]
bîd-i mecnûn [ ‫ ] بيد مجنون‬salkımsöğüt. [ ]
bîdil (F.) [ ‫ ] بيدل‬aşık. [ ]
bîdin (F.-A.) [ ‫ ] بی دین‬dinsiz. [ ]
bîedeb (F.-A.) [ ‫ ] بی ادب‬terbiyesiz, edepsiz. [ ]
bîeman (F.) [ ‫ ] بی امان‬amansız. [ ]
bîendişe (F.) [ ‫ ] بی اندیشه‬düşünmeyen, umursamayan. [ ]
bîgâne (F.) [ ‫ ] بيگانه‬yabancı. [ ]
bîgüman (F.) [ ‫ ] بی گمان‬kuşkusuz. [ ]
bîgünah (F.) [ 1 [‫ بی گناه‬.günahsız. seafoodplus.infoçsuz. [ ]
bîh (F.) [ ‫ ] بيخ‬kök. [ ]
bîhaber (F.-A.) [ ‫ ] بی خبر‬habersiz. [ ]
bîhadd (F.-A.) [ ‫ ] بی حد‬sınırsız. [ ]
bihakkın (A.) [ ‫ ] بحق‬hakkıyla, hak ederek. [ ]
bihamdillah (A.) [ ‫ ] بحمداهلل‬Allah’a şükürler olsun. [ ]
bihâr (A.) [ ‫ ] بحار‬denizler. [ ]
bîhareket (F.-A.) [ ‫ ] بی حرکت‬hareketsiz. [ ]
bîhâsıl (F.-A.) [ ‫ ] بی حاصل‬sonuçsuz. [ ]
bîhayâ (F.-A.) [ ‫ ] بی حيا‬utanmaz, hayasız. [ ]
bîhayat (F.-A.) [ ‫ ] بی حيات‬cansız, yaşamayan. [ ]

bihâzelemr (A.) [ ‫ ] بهذا االمر‬buna göre, bu durumda,
böylelikle. [ ]
bihbûd (F.) [ ‫ ] بهبود‬sağlık. [ ]
bîhemtâ (F.) [ ‫ ] بی همتا‬benzersiz. [ ]
bîhesâb (F.-A.) [ ‫ ] بی حساب‬hesapsız, sonsuz. [ ]
bîhiss (F.-A.) [ ‫ ] بی حس‬hissiz, duygusuz. [ ]
bihişt (F.) [ ‫ ] بهشت‬cennet. [ ]

bîhod (F.) [ 1 [‫ بيخود‬.baygın. seafoodplus.infoe olmama,
kendinden geçme. [ ]
bihter (F.) [ ‫ ] بهتر‬daha iyi. [ ]
bîhude (F.) [ ‫ ] بيهده‬boşuna, beyhude. [ ]
bîinsâf (F.-A.) [ ‫ ] بی انصاف‬insafsız. [ ]
bîkâr (F.) [ 1 [‫ بيکار‬.işsiz. seafoodplus.info [ ]
bîkarâr (F.-A.) [ ‫ ] بی قرار‬kararsız. [ ]
bikr (A.) [ 1 [‫ بکر‬.el sürülmemiş. seafoodplus.infoi, orijinal. [ ]
bîl (F.) [ ‫ ] بيل‬bel. [ ]
bilâd (A.) [ 1 [‫ بالد‬.beldeler. seafoodplus.infoetler. [ ]
bilâfâsıla (A.) [ ‫ ] بالفاصله‬aralıksız, kesintisiz. [ ]

bilâhareket (A.) [ ‫ ] بالحرکت‬hareketsiz, hareket
etmeden. [ ]

bilâhere (A.) [ 1 [‫ باآلخره‬.sonradan. seafoodplus.infoa,
nihayet. [ ]
bilâinkıtâ (A.) [ ‫ ] بالانقطاع‬kesintisiz, aralıksız. [ ]
bilâkayt (A.) [ ‫ ] بالقيد‬kayıtsız şartsız, kesin. [ ]
bilakis (A.) [ ‫ ] بالعکس‬aksine, tersine. [ ]
bilâmâni’a (A.) [ ‫ ] بالمانعه‬engelsiz [ ]

bilâmazeret (A.) [ ‫ ] بالمعذرت‬mazeretsiz, özür
bildirmeksizin. [ ]
bilâmerhamet (A.) [ ‫ ] بالمرحمت‬acımasızca. [ ]

bilâmühlet (A.) [ ‫ ] بالمهلت‬zaman tanımadan, süre
vermeden. [ ]
bilâpervâ (A.-F.) [ ‫ ] بالپروا‬korkusuzca. [ ]
bilâşikâyet (A.) [ ‫ ] بالشکایت‬şikayet etmeden. [ ]
bilâte’ehhür (A.) [ ‫ ] بالتأخر‬gecikmeden. [ ]
bilâtefrik (A.) [ ‫ ] بالتفریق‬hiçbir ayırım gözetmeksizin. [ ]
bilâtehlike (A.) [ ‫ ] بالتهلکه‬tehlikesizce. [ ]
bilâteminat (A.) [ ‫ ] بالتأمينات‬güvencesiz, teminatsız. [ ]
bilâücret (A.) [ ‫ ] بالأجرت‬parasız, ücretsiz. [ ]
bilcümle (A.) [ ‫ ] بالجمله‬tümüyle. [ ]
bilfarz (A.) [ ‫ ] بالفرض‬diyelim ki. [ ]

bilfiil (A.) [ ‫ ] بالفعل‬gerçekten, yaparak, katılarak,
bizzat. [ ]
bilhassa (A.) [ ‫ ] بالخاصه‬özellikle, hele hele. [ ]
biliktizâ (A.) [ ‫ ] باالقتضا‬gerektiğinden. [ ]
bililtizâm (A.) [ ‫ ] بااللتزام‬bilerek, bile bile. [ ]

bilistifade (A.) [ ‫ ] باالستفاده‬yararlanarak, istifade
ederek. [ ]
bilistihsâl (A.) [ ‫ ] باالستحصال‬alarak, elde ederek. [ ]
biliştirâk (A.) [ ‫ ] باالشتراک‬katılarak. [ ]
billûr (A.) [ ‫ ] بلور‬kristal. [ ]

bilmecbûriye (A.) [ ‫ ] بالمجبئریه‬zorunlu olarak,
mecburen. [ ]

bilmukabele (A.) [ ‫ ] بالمقابله‬karşılığında, aynen,
mukabele ederek, mukâbil olarak. [ ]

bilmünâsebe (A.) [ ‫ ] بالمناسبه‬bir münasebetle, sırası
geldiğinde. [ ]
bilmünâvebe (A.) [ ‫ ] بالمناوبه‬dönüşümlü. [ ]
bilmüzakere (A.) [ ‫ ] بالمذاکره‬görüşülerek. [ ]
bilumum (A.) [ ‫ ] بالعموم‬tüm, bütün. [ ]
bilvâsıta (A.) [ ‫ ] بالواسطه‬dolaylı olarak. [ ]
bîm (F.) [ ‫ ] بيم‬korku. [ ]
bîma’nâ (F.-A.) [ ‫ ] بی معنی‬anlamsız. [ ]
bîmâr (F.) [ ‫ ] بيمار‬hasta. [ ]
bîmârân (F.) [ ‫ ] بيماران‬hastalar. [ ]
bîmecâl (F.-A.) [ ‫ ] بی مجال‬takatsiz, dermansız. [ ]
bîmekân (F.-A.) [ 1 [‫ بی مکان‬.yersiz. seafoodplus.info [ ]
bîmerhamet (F.-A.) [ ‫ ] بی مرحمت‬acımasız. [ ]
bîmeze (F.) [ ‫ ] بی مزه‬lezzetsiz, tatsız. [ ]
bîmihr (F.) [ ‫ ] بی مهر‬sevgisiz, şefkatsiz. [ ]
bîmisâl (F.-A.) [ ‫ ] بی مثال‬benzersiz. [ ]
bîmuhâbâ (F.-A.) [ ‫ ] بی محابا‬çekinmeden. [ ]
bîmübâlât (F.-A.) [ ‫ ] بی مباالت‬kayıtsız, umursamaz. [ ]
bîmürüvvet (F.-A.) [ ‫ ] بی مروت‬mürüvvetsiz. [ ]
bin (A.) [ ‫ ] بن‬oğul. [ ]
binâ (A.) [ ‫ ] بناء‬yapı. [ ]
bînâ (F.) [ ‫ ] بينا‬gören, iyi gören. [ ]

binâberin (A.-F.) [ ‫ ] بنابرین‬bundan dolayı, buna
dayanarak. [ ]
binâen (A.) [ ‫ ] بناء‬dayanarak, göre. [ ]
binâenaleyh (A.) [ ‫ ] بناء عليه‬bu yüzden, bundan dolayı. [ ]
bînâm (F.) [ ‫ ] بينام‬adsız, tanınmamış. [ ]
bînamaz (F.) [ ‫ ] بی نماز‬beynamaz. [ ]
bînasîb (F.-A.) [ ‫ ] بی نصيب‬nasipsiz, kısmetsiz. [ ]
bînazîr (F.-A.) [ ‫ ] بی نظير‬benzersiz. [ ]
bînemek (F.) [ ‫ ] بی نمک‬tuzsuz. [ ]
bînevâ (F.) [ 1 [‫ بينوا‬.zavallı. seafoodplus.info [ ]
bînî (F.) [ ‫ ] بينی‬burun. [ ]
bînihaye (F.-A.) [ ‫ ] بی نهایه‬sonsuz, bitmez tükenmez. [ ]
binnetice (A.) [ ‫ ] بالنتيجه‬sonuçta, sonuç olarak. [ ]
binnisbe (A.) [ ‫ ] بالنسبه‬bir dereceye kadar, nispeten. [ ]
bint (A.) [ ‫ ] بنت‬kız. [ ]
bîpâyân (F.) [ ‫ ] بی پایان‬sonsuz. [ ]
bîpervâ (F.) [ 1 [‫ بی پروا‬.korkusuz. 2.çekinmeden. [ ]
bir gûna (T.-F.) [ ] hiçbir, herhangi bir.
bir nevi (T.-A.) [ ] adeta, bir bakıma.

birâder (F.) [ ‫ ] برادر‬erkek kardeş. [ ]


bîrahm (F.-A.) [ ‫ ] بی رحم‬merhametsiz, acımasız. [ ]
bîrayb (F.-A.) [ ‫ ] بی ریب‬kuşkusuz. [ ]
birinc (F.) [ ‫ ] برنج‬pirinç. [ ]
birişte (F.) [ ‫ ] برشته‬kavrulmuş. [ ]
bîrûn (F.) [ 1 [‫ بيرون‬.dış. 2.dışarı. [ ]
biryân (F.) [ ‫ ] بریان‬kebap. [ ]
bisât (A.) [ ‫ ] بساط‬yaygı. [ ]
bîsebat (F.-A.) [ ‫ ] بی ثبات‬dayanıksız. [ ]
bîsebeb (F.-A.) [ ‫ ] بی سبب‬dayanıksız. [ ]
bîser (F.) [ ‫ ] بی سر‬başsız. [ ]
bîst (F.) [ ‫ ] بيست‬yirmi. [ ]
bister (F.) [ ‫ ] بستر‬yatak. [ ]
bîsûd (F.) [ ‫ ] بی سود‬yararsız. [ ]
bisyâr (F.) [ ‫ ] بسيار‬çok. [ ]
bîşe (F.) [ ‫ ] بيشه‬orman. [ ]
bîşerm (F.) [ ‫ ] بی شرم‬orman. [ ]
bîşuur (F.-A.) [ ‫ ] بی شعور‬bilinçsiz. [ ]
bîşübhe (F.-A.) [ ‫ ] بی شبهه‬kuşkusuz, şüphesiz. [ ]
bîşümâr (F.) [ ‫ ] بی شمار‬sayısız. [ ]
bîtâb (F.-A.) [ ‫ ] بيتاب‬yorgun, takatsiz. [ ]
bîtâb kalmak bitkin düşmek.

bîtâbane (F.) [ ‫ ] بيتابانه‬bitkince. [ ]


bitamâmihâ (A.) [ ‫ ] بتمامها‬tümüyle, tamamen. [ ]
bîtaraf (F.-A.) [ ‫ ] بی طرف‬tarafsız. [ ]

bîtarafâne (F.-A.) [ ‫ ] بی طرفانه‬tarafsızca, yan
tutmadan. [ ]
bittab’ (A.) [ ‫ ] بالطبع‬doğal olarak. [ ]
bittafsîl (A.) [ ‫ ] بالتفصيل‬ayrıntılı olarak, uzun uzadıya. [ ]
bittamâm (A.) [ ‫ ] بالتمام‬tümüyle. [ ]
bîve (F.) [ ‫ ] بيوه‬dul. [ ]
bîvefâ (F.-A.) [ ‫ ] بی وفا‬vefasız. [ ]
bîvezen (F.) [ ‫ ] بيوه زن‬dul kadın. [ ]
bîzâr (F.) [ ‫ ] بيزار‬bıkmış, usanmış. [ ]
bîzâr olmak bıkmak, usanmak.

bizâtihi (A.) [ ‫ ] بذاته‬kendiliğinden. [ ]


bizzarûre (A.) [ ‫ ] بالضروره‬zorunlu olarak. [ ]
bostân (F.) [ ‫ ] بوستان‬bahçe. [ ]
bû (F.) [ ‫ ] بو‬koku. [ ]
bu’d (A.) [ 1 [‫ بعد‬.uzaklık. seafoodplus.info [ ]
bu’diyet (A.) [ ‫ ] بعدیت‬uzaklık, mesafe. [ ]
bûd (F.) [ ‫ ] بود‬varlık. [ ]
buğrâ (F.) [ ‫ ] بغرا‬turna. [ ]
buhalâ (A.) [ ‫ ] بخال‬cimriler. [ ]
buhâr (A.) [ ‫ ] بخار‬buğu, buhar. [ ]
buhl (A.) [ ‫ ] بخل‬cimrilik. [ ]
buhrân (A.) [ ‫ ] بحران‬bunalım, kriz. [ ]
buht (A.) [ ‫ ] بهت‬şaşkınlık. [ ]
buhûr (F.) [ ‫ ] بخور‬tütsü. [ ]
buhurdan (F.) [ ‫ ] بخوردان‬tütsülük, tütsü kabı. [ ]
buk’a (A.) [ 1[‫ بقعه‬.yer, diyar. 2.ülke. [ ]
buk’avî (A.) [ ‫ ] بقعوی‬yerel. [ ]
bûm (F.) [ 1 [‫ بوم‬.yer. 2.ülke. [ ]
bûm (F.) [ ‫ ] بوم‬baykuş. [ ]
bûmehen (F.) [ ‫ ] بومهن‬deprem. [ ]
bundan mâada (T.-A.) [dan+m] bundan başka, bunun yanısıra.

bûr (F.) [ ‫ ] بور‬kumral. [ ]


burc (A.) [ 1 [‫ برج‬.burç. 2.yıldız kümesi. [ ]
burhan (A.) [ ‫ ] برهان‬kanıt, delil. [ ]
bûriya (F.) [ ‫ ] بوریا‬hasır. [ ]
burûc (A.) [ ‫ ] بروج‬burçlar. [ ]
burûdet (A.) [ ‫ ] برودت‬soğukluk. [ ]
bûs etmek öpmek.

bûse (F.) [ ‫ ] بوسه‬öpücük. [ ]


bûstân (F.) [ ‫ ] بوستان‬bahçe. [ ]
bûte (F.) [ 1 [‫ بوته‬.çalı çırpı. seafoodplus.info [ ]
bûtimar (F.) [ ‫ ] بوتيمار‬balıkçıl, botimar. [ ]
butlân (A.) [ 1 [‫ بطالن‬.boşluk, anlamsızlık. seafoodplus.info [ ]
butûn (A.) [ 1 [‫ بطون‬.karınlar. seafoodplus.infoşaklar, nesiller. [ ]
bûy (F.) [ ‫ ] بوی‬koku. [ ]
bûydâr (F.) [ ‫ ] بویدار‬kokulu. [ ]
bûzîne (F.) [ ‫ ] بوزینه‬maymun. [ ]
bühtân (A.) [ ‫ ] بهتان‬iftira. [ ]
bühtân etmek iftira etmek.

bükâ (A.) [ ‫ ] بکاء‬ağlama. [ ]


bülaceb (A.) [ ‫ ] بوالعجب‬şaşılacak şey. [ ]
büldân (A.) [ ‫ ] بلدان‬beldeler, diyarlar, ülkeler. [ ]
büleğâ (A.) [ ‫ ] بلغاء‬belagat sahipleri. [ ]
bülend (F.) [ 1 [‫ بلند‬.yüksek. 2.yüce. [ .
bülendbâlâ (F.) [ ‫ ] بلندباال‬uzun boylu. [ ]

bülendpervâz (F.) [ 1 [‫ بلندپرواز‬.yükseklerden uçan.
2.şerefli. [ ]
bülheves (A.) [ ‫ ] بوالهوس‬maymun iştahlı. [ ]
bülûğ (A.) [ ‫ ] بلوغ‬erginlik. [ ]
bün (F.) [ 1 [‫ بن‬.kök. seafoodplus.info seafoodplus.info [ ]
bünyâd (F.) [ 1 [‫ بنياد‬.temel, kök. seafoodplus.infoı, bina. [ ]
bünye (A.) [ ‫ ] بنيه‬yapı. [ ]

bünyeviyat (A.) [ ‫ ] بنيویات‬bünye ile ilgili bilim dalı,
morfoloji. [ ]
bürdbâr (F.) [ ‫ ] بردبار‬sabırlı. [ ]
bürde (A.) [ ‫ ] برده‬hırka. [ ]
bürhân (A.) [ ‫ ] برهان‬kanıt. [ ]
bürîde (F.) [ ‫ ] بریده‬kesik. [ ]
bürka (A.) [ ‫ ] برقع‬peçe. [ ]
bürnâ (F.) [ ‫ ] برنا‬genç. [ ]
bürrân (F.) [ ‫ ] بران‬keskin. [ ]
bürûdet (A.) [ ‫ ] برودت‬soğukluk. [ ]
bürûz (A.) [ ‫ ] بروز‬ortaya çıkma. [ ]
büstân (F.) [ ‫ ] بستان‬bahçe. [ ]
büşrâ (A.) [ ‫ ] بشرا‬müjde. [ ]
büt (F.) [ ‫ ] بت‬put. [ ]
büthâne (F.) [ ‫ ] بت خانه‬puthane. [ ]
bütperest (F.) [ ‫ ] بت پرست‬putperest, puta tapan. [ ]
bütûn (A.) [ 1 [‫ بطون‬.karınlar. seafoodplus.infoşaklar, nesiller. [ ]
büyût (A.) [ 1 [‫ بيوت‬.evler. seafoodplus.infoer. [ ]
büz (F.) [ ‫ ] بز‬keçi. [ ]
büzdil (F.) [ ‫ ] بزدل‬ödlek. [ ]
büzûr (A.) [ ‫ ] بذور‬tohumlar. [ ]
büzürg (F.) [ 1 [‫ بزرگ‬.büyük. seafoodplus.info [ ]
büzürgân (F.) [ 1 [‫ بزرگان‬.büyükler. seafoodplus.info [ ]

büzürgzâde (F.) [ ‫ ] بزرگ زاده‬seçkin kişinin çocuğu,
asilzade, kişizade. [ ]
OSMANLICA-TÜRKÇE SÖZLÜK
C
câ (F.) [ 1 [‫ جا‬.yer. seafoodplus.info seafoodplus.info [ ]
ca’l (A.) [ ‫ ] جعل‬yapma. [ ]
ca’lî (A.) [ 1 [‫ جعلی‬.yapma, uydurma. seafoodplus.info [ ]
câbecâ (F.) [ ‫ ] جابجا‬yer yer. [ ]
câbir (A.) [ ‫ ] جابر‬zorlayıcı. [ ]
câdde (A.) [ ‫ ] جاده‬ana yol, cadde. [ ]
câdû (F.) [ 1 [‫ جادو‬.büyücü. seafoodplus.infoı. [ ]
câdûger (F.) [ ‫ ] جادوگر‬büyücü. [ ]
câh (F.) [ ‫ ] جاه‬makam, mevki. [ ]
câhid (A.) [ ‫ ] جاهد‬çalışıp çabalayan. [ ]
câhil (A.) [ ‫ ] جاهل‬bilgisiz. [ ]
câhilâne (A.-F.) [ ‫ ] جاهالنه‬cahilce. [ ]
câiz (A.) [ ‫ ] جائز‬uygun. [ ]
câize (A.) [ ‫ ] جائزه‬ödül. [ ]
câlib (A.) [ ‫ ] جالب‬ilginç, çekici. [ ]
câlib -i dikkat [ ‫] جالب دقت‬dikkat çekici. [ ]
câm (F.) [ 1 [‫ جام‬.kadeh. 2.şişe. seafoodplus.info [ ]
câme (F.) [ ‫ ] جامه‬giysi. [ ]
câmedân (F.) [ ‫ ] جامه دان‬gardrop. [ ]
câmegî (F.) [ 1 [‫ جامگی‬.giysi parası. seafoodplus.infoçi. [ ]
câmekan (F.) [ ‫ ] جامکان‬hamamda soyunma odası. [ ]
câmekan (F.-A.) [ 1 [‫ جامکان‬.camlı bölme. seafoodplus.info [ ]
câmeşûy (F.) [ ‫ ] جامه شوی‬çamaşırcı. [ ]
câmi’ (A.) [ 1 [‫ جامع‬.toplayan. seafoodplus.info [ ]
câmia (A.) [ ‫ ] جامعه‬topluluk. [ ]
câmid (A.) [ 1 [‫ جامد‬.cansız. seafoodplus.info [ ]
câmûs (A.) [ ‫ ] جاموس‬manda, camız. [ ]
cân (F.) [ 1 [‫ جان‬.ruh. seafoodplus.info seafoodplus.infoi. [ ]
cânâ (F.) [ ‫ ] جانا‬sevgilim, ey sevgili. [ ]
cânân (F.) [ ‫ ] جانان‬sevgili. [ ]
cânâne (F.) [ ‫ ] جانانه‬sevgili. [ ]

cânbâz (F.) [ 1 [‫ جانباز‬.canını hiçe sayan. seafoodplus.info
seafoodplus.info [ ]
cândâr (F.) [ 1 [‫ جاندار‬.canlı. seafoodplus.infocu. [ ]
canefşân (F.) [ ‫ ] جان افشان‬canını hiçe sayan, fedai. [ ]
cânefzâ (F.) [ ‫ ] جان افزا‬cana can katan. [ ]
cânfersâ (F.) [ ‫ ] جان فرسا‬ömür törpüsü, yürek tüketen. [ ]
cânfeşân (F.) [ ‫ ] جان فشان‬canını hiçe sayan, fedai. [ ]
cânfezâ (F.) [ ‫ ] جان فزا‬cana can katan. [ ]
cângüdâz (F.) [ ‫ ] جان گداز‬yürek yakan. [ ]
canhıraş (F.) [ ‫ ] جان خراش‬yürek paralayan. [ ]
cânib (A.) [ ‫ ] جانب‬taraf. [ ]
cânişin (F.) [ ‫ ] جانشين‬halef, birinin yerine oturan. [ ]
cânnisâr (F.-A.) [ ‫ ] جان نثار‬canını feda eden. [ ]
cânsipâr (F.) [ ‫ ] جان سپار‬canını feda eden. [ ]
cânsiperâne (F.) [ ‫ ] جان سپرانه‬canını feda edercesine. [ ]
cânsitân (F.) [ ‫ ] جان ستان‬can alan. [ ]
cânver (F.) [ 1 [‫ جان ور‬.canlı. seafoodplus.infor. [ ]
câr (A.) [ ‫ ] جار‬komşu. [ ]
cârî (A.) [ ِ‫ ] جار‬geçerli, yürürlükte. [ ]
câriha (A.) [ 1 [‫ جارحه‬.yırtıcı kuş. 2.yırtıcı hayvan. [ ]
câriye (A.) [ ‫ ] جاریه‬halayık. [ ]
cârû (F.) [ ‫ ] جارو‬süpürge. [ ]
cârûb (F.) [ ‫ ] جاروب‬süpürge. [ ]
câsûsî (A.-F.) [ ‫ ] جاسوسی‬casusluk, ajanlık. [ ]
câvid (F.) [ ‫ ] جاود‬kalıcı, sonsuz, ebedi. [ ]
câvidân (F.) [ ‫ ] جاودان‬kalıcı, sonsuz, ebedi. [ ]
cây (F.) [ ‫ ] جای‬yer. [ ]
câygâh (F.) [ 1 [‫ جایگاه‬.yer. seafoodplus.info [ ]
câyi’ (A.) [ ‫ ] جایع‬aç. [ ]
câynişîn (F.) [ ‫ ] جاینشين‬birinin yerine geçen, halef. [ ]
câzib (A.) [ 1 [‫ جاذب‬.ilginç. 2.çekici. [ ]
câzibe (A.) [ ‫ ] جاذبه‬çekicilik. [ ]
cazibedar (A.-F.) [ ‫ ] جاذبه دار‬çekici, cazibeli. [ ]
câzibiyyet (A.) [ ‫ ] جاذبيت‬çekicilik. [ ]
cebâbire (A.) [ ‫ ] جبابره‬zorbalar. [ ]
cebânet (A.) [ ‫ ] جبانت‬korkaklık. [ ]

cebbâr (A.) [ 1 [‫ جبار‬.zorba. 2.güçlü. seafoodplus.infoı.
seafoodplus.infoğunu koparan, becerikli. [ ]

cebbârî (A.-F.) [ 1 [‫ جباری‬.zorbalık. seafoodplus.infoklilik,
tuttuğunu koparma. [ ]
cebel (A.) [ ‫ ] جبل‬dağ. [ ]
cebhe (A.) [ 1 [‫ جبهه‬.cephe. seafoodplus.infoın. 3.yüz. [ ]
cebîn (A.) [ ‫ ] جبين‬korkak. [ ]
cebr (A.) [ 1 [‫ جبر‬.zorlama. seafoodplus.info [ ]
cebr etmek zorlamak.

cebren (A.) [ ‫ ] جبرا‬zorla. [ ]


cebrî (A.) [ ‫ ] جبری‬zoraki, zorla. [ ]
cedâvil (A.) [ ‫ ] جداول‬cetveller, çizelgeler. [ ]
cedd (A.) [ ‫ ] جد‬ata. [ ]
cedel (A.) [ 1 [‫ جدل‬.tartışma. 2.mücadele. [ ]

cedelî (A.) [ ‫ ] جدلی‬tartışmaya dayalı, münakaşa
üstüne oturmuş. [ ]
cedî (A.) [ 1 [‫ جدی‬.oğlak. 2.oğlak burcu. [ ]
cedîd (A.) [ ‫ ] جدید‬yeni. [ ]
cedîde (A.) [ ‫ ] جدیده‬yeni. [ ]
cedvel (A.) [ 1 [‫ جدول‬.cetvel. 2.çizelge. [ ]
cefâ (A.) [ ‫ ] جفا‬üzme, eziyet etme. [ ]
cefâ çekmek cefaya katlanan, üzülen.

cefâcû (A.-F.) [ ‫ ] جفاجو‬üzen, cefa eden. [ ]


cefâdîde (A.-F.) [ ‫ ] جفادیده‬üzülmüş, cefa çekmiş. [ ]

cefâkâr (A.-F.) [ 1 [‫ جفاکار‬.cefa eden, üzen. seafoodplus.info
çeken, üzülen. [ ]

cefâkârî (A.-F.) [ 1 [‫ جفاکاری‬.cefa etme, üzme. seafoodplus.info
çekme. [ ]

cefâkeş (A.-F.) [ ‫ ] جفاکش‬üzülen, cefa çeken, eziyete
katlanan. [ ]

cefâpîşe (A.-F.) [ 1 [‫ جفاپيشه‬.üzmeyi huy edinmiş, cefa
eden. 2.aşığını üzen sevgili. [ ]
cefcâf (F.) [ 1 [‫ جفجاف‬.hoppa kadın. seafoodplus.info [ ]
ceffelkalem (A.) [ ‫ ] جف القلم‬çalakalem. [ ]
cefr (A.) [ ‫ ] جفر‬gaipten haber veren bilim. [ ]
cehâlet (A.) [ ‫ ] جهالت‬cahillik, bilgisizlik. [ ]
cehd (A.) [ ‫ ] جهد‬çalışma, çabalama. [ ]
cehd etmek çalışıp çabalamak.

cehele (A.) [ ‫ ] جهله‬cahiller. [ ]



cehennemî (A.-F.) [ 1 [‫ جهنمی‬.cehennemlik.
seafoodplus.infoem gibi sıcak. [ ]
cehl (A.) [ ‫ ] جهل‬cahillik, bilgisizlik. [ ]
cehren (A.) [ ‫ ] جهرا‬açıkça. [ ]
celâdet (A.) [ ‫ ] جالدت‬yiğitlik. [ ]
celâl (A.) [ ‫ ] جالل‬ululuk. [ ]
celb (A.) [ ‫ ] جلب‬kendine çekme. [ ]
celb edilmek seafoodplus.infoe çekilmek. seafoodplus.infoı ile çağırılmak.

celbnâme (A.-F.) [ ‫ ] جلب نامه‬çağırı mektubu. [ ]


celeb (A.) [ ‫ ] جلب‬sığır tüccarı. [ ]
celesât (A.) [ ‫ ] جلسات‬oturumlar. [ ]
celîl (A.) [ ‫ ] جليل‬ulu. [ ]
celîs (A.) [ ‫ ] جليس‬arkadaş. [ ]
cellâd (A.) [ ‫ ] جالد‬cellat. [ ]
cellâdî (A.-F.) [ ‫ ] جالدی‬cellatlık. [ ]
celse (A.) [ ‫ ] جلسه‬oturum. [ ]
cem’ (A.) [ 1 [‫ جمع‬.toplama. 2.çoğul. [ ]
cem’ edilmek toplanılmak.
cem’ etmek toplamak, derlemek, bir araya getirmek.

cem’an (A.) [ ‫ ] جمعا‬toplam. [ ]


cem’iyyât (A.) [ ‫ ] جمعيات‬cemiyetler, dernekler. [ ]
cem’iyyet (A.) [ 1 [‫ جمعيت‬.cemiyet, dernek. seafoodplus.infouk. [1[ ]
cem’iyyet -i akvâm [ ‫] جمعيت اقوام‬Birleşmiş Milletler. [ ]

cemâat (A.) [ 1 [‫ جماعت‬.topluluk. seafoodplus.info ibadet
edenler. [ ]
cemâd (A.) [ ‫ ] جماد‬cansız varlık. [ ]
cemâdât (A.) [ ‫ ] جمادات‬cansız varlıklar. [ ]
cemâhîr (A.) [ ‫ ] جماهير‬cumhuriyetler. [ ]
cemâl (A.) [ ‫ ] جمال‬yüz güzelliği. [ ]
cemel (A.) [ ‫ ] جمل‬deve. [ ]
cemî’ (A.) [ ‫ ] جميع‬tümü. [ ]
cemî’an (A.) [ ‫ ] جميعا‬tümüyle. [ ]
cemil (A.) [ 1 [‫ جميل‬.güzel. 2.yüzü güzel. [ ]
cemîle (A.) [ ‫ ] جميله‬iyilik. [ ]
cemiyet (A.) [ ‫ ] جمعيت‬topluluk, toplum. [ ]
cemm (A.) [ ‫ ] جم‬kalabalık. [ ]
cenâb (A.) [ ‫ ] جناب‬hazret. [ ]
cenâbet (A.) [ 1 [‫ جنابت‬.pis, murdar. 2.cünüplük hali. [ ]
cenâh (A.) [ ‫ ] جناح‬kanat. [ ]
cenb (A.) [ ‫ ] جنب‬taraf. [ ]

cendere (A.) [ 1 [‫ جندره‬.pres. seafoodplus.infoınç, baskı.
seafoodplus.info [ ]
ceng (F.) [ ‫ ] جنگ‬savaş. [ ]
ceng etmek seafoodplus.infoşmak. 2.dövüşmek.

cengâver (F.) [ ‫ ] جنگاور‬savaşçı. [ ]


cengâverî (F.) [ ‫ ] جنگاوری‬savaşçılık. [ ]
cengcû (F.) [ 1 [‫ جنگجو‬.savaşçı. seafoodplus.infoı. [ ]
cengel (F.) [ ‫ ] جنگل‬orman. [ ]
cennât (A.) [ 1 [‫ جنات‬.cennetler. seafoodplus.infoçeler. [ ]
cennet (A.) [ 1 [‫ جنت‬.cennet. seafoodplus.infoçe. [ ]
cennet -i a’lâ [ ‫ ] جنت اعلی‬cennet. [ ]
cennetmekân (A.) [ ‫ ] جنت مکان‬mekanı cennet olan. [ ]
cenûb (A.) [ ‫ ] جنوب‬güney. [ ]
cenûb -i garb [ ‫ ] جنوب غرب‬güneybatı. [ ]
cenûb -i garbî [ ‫ ] جنوب غربی‬güneybatı. [ ]
cenûb -i şark [ ‫ ] جنوب شرق‬güneydoğu. [ ]
cenûb -i şarkî [ ‫ ] جنوب شرقی‬güneydoğu. [ ]
cenûbî (A.) [ ‫ ] جنوبی‬güneye ait. [ ]
cerâd (A.) [ ‫ ] جراد‬çekirge. [ ]
cerâhat (A.) [ ‫ ] جراحت‬yara. [ ]
cerâid (A.) [ ‫ ] جرائد‬gazeteler. [ ]
cerâim (A.) [ ‫ ] جرائم‬suçlar. [ ]
cerbeze (A.) [ ‫ ] جربزه‬beceriklilik. [ ]
ceres (A.) [ 1 [‫ جرس‬.çan. 2.çıngırak. [ ]
cereyân (A.) [ 1 [‫ جریان‬.akış. seafoodplus.infoş. seafoodplus.infoım. [ ]
cereyân etmek olmak, gerçekleşmek.

cerge (F.) [ ‫ ] جرگه‬küme. [ ]


cerh (A.) [ 1 [‫ جرح‬.yaralama. 2.çürütme. [ ]
cerh edilmek seafoodplus.infonmak. 2.çürütülmek.
cerh etmek seafoodplus.infomak. 2.çürütmek.

cerîde (A.) [ 1 [‫ جریده‬.gazete. seafoodplus.infok. [ ]


cerîha (A.) [ ‫ ] جریحه‬yara. [ ]

cerîme (A.) [ 1 [‫ جریمه‬.suç. seafoodplus.info cezası, cereme.
seafoodplus.info ödeme. [ ]
cerrâh (A.) [ ‫ ] جراح‬operatör. [ ]
cerrâhî (A.) [ ‫ ] جراحی‬operatörlük. [ ]
cesâmet (A.) [ ‫ ] جسامت‬irilik. [ ]
cesâret (A.) [ ‫ ] جسارت‬cesurluk. [ ]
cesîm (A.) [ ‫ ] جسيم‬iri, büyük. [ ]
cesîmülcüsse (A.) [ ‫ ] جسيم الجثه‬iri yapılı, iriyarı. [ ]
cesûr (A.) [ ‫ ] جسور‬cesaret sahibi. [ ]
cev (F.) [ ‫ ] جو‬arpa. [ ]
cevâb (A.) [ 1 [‫ جواب‬.yanıt. seafoodplus.infoşılık. [ ]
cevâben (A.) [ ‫ ] جوابا‬yanıt olarak. [ ]
cevâd (A.) [ ‫ ] جواد‬cömert. [ ]
cevâhir (A.) [ 1 [‫ جواهر‬.mücevherler. 2.mücevher. [ ]
cevâmi’ (A.) [ ‫ ] جوامع‬camiler. [ ]
cevâmid (A.) [ ‫ ] جوامد‬cansız varlıklar. [ ]
cevâmîs (A.) [ ‫ ] جواميس‬mandalar. [ ]
cevân (F.) [ ‫ ] جوان‬genç. [ ]
cevânib (A.) [ ‫ ] جوانب‬yanlar, yönler. [ ]
cevârî (A.) [ ‫ ] جواری‬halayıklar. [ ]
cevâz (A.) [ ‫ ] جواز‬izin, uygun verme. [ ]
cevâz vermek uygun vermek, olur vermek, müsaade etmek.

cevdet (A.) [ 1 [‫ جودت‬iyilik. seafoodplus.infouk. seafoodplus.infok. [


cevelân (A.) [ ‫ ] جوالن‬dolaşma, gezinti. [ ]
cevelân etmek seafoodplus.infoşmak, akmak. seafoodplus.infoek.


cevelângâh (A.-F.) [ 1 [‫ جوالنگاه‬.gezinti yeri, mesire
yeri. seafoodplus.infoşım yeri. [ ]
cevf (A.) [ ‫ ] جوف‬boşluk. [ ]
cevher (A.) [ 1 [‫ جوهر‬.mücevher. 2.öz. seafoodplus.info [ ]
cevherfürûş (A.-F.) [ ‫ ] جوهرفروش‬mücevherci. [ ]

cevherî (A.) [ 1 [‫ جوهری‬.mücevherle ilgili.
2.mücevherli. 3.öz ile ilgili. [ ]
cevîn (F.) [ ‫ ] جوین‬arpadan yapılmış. [ ]
cevir (A.) [ ‫ ] جور‬haksızlık, üzülme, üzme, zulüm. [ ]
cevir çekmek acı çekmek, zulüm görmek.

cevr (A.) [ ‫ ] جور‬haksızlık, üzme, üzülme, zulüm. [ ]


cevr etmek haksızlık etmek, üzmek, acı çektirmek.

cevşen (F.) [ ‫ ] جوشن‬zırhlı giysi. [ ]


cevv (A.) [ 1 [‫ جو‬.hava. seafoodplus.infoşluk. [ ]
cevvâl (A.) [ ‫ ] جوال‬çok hareketli, koşan. [ ]
cevvî (A.) [ ‫ ] جوی‬hava ile ilgili. [ ]
cevzâ (A.) [ ‫ ] جوزاء‬ikizler burcu. [ ]
ceyb (A.) [ ‫ ] جيب‬cep. [ ]
ceyş (A.) [ ‫ ] جيس‬asker. [ ]
ceyyid (A.) [ ‫ ] جيد‬iyi, güzel. [ ]
cezâ (A.) [ 1 [‫ جزاء‬.karşılık. seafoodplus.info [ ]
cezâir (A.) [ ‫ ] جزائر‬adalar. [ ]
cezâlet (A.) [ ‫ ] جزالت‬akıcılık, düzgünlük. [ ]
cezb (A.) [ ‫ ] جذب‬kendine çekme. [ ]
cezb edilmek kendine çekilmek.;cezb etmek kendine çekmek.

cezbe (A.) [ 1 [‫ جذبه‬.coşku. seafoodplus.infoden geçiş. [ ]


cezer (A.) [ ‫ ] جزر‬havuç. [ ]
cezîre (A.) [ ‫ ] جزیره‬ada. [ ]
cezm (A.) [ ‫ ] جزم‬kesin karar. [ ]
cezm etmek kesin karar vermek, kesin olarak niyetlenmek.

cezzâb (A.) [ ‫ ] جذاب‬çekici, cazibeli. [ ]


cibâl (A.) [ ‫ ] جبال‬dağlar. [ ]
cibillet (A.) [ ‫ ] جبلت‬karakter, yaratılış. [ ]
cibilliyet (A.) [ ‫ ] جبليت‬karakter, yaratılış. [ ]
cibilliyetsiz (A.-T.) [ ‫ ] جبلتسز‬karaktersiz, kötü yaratılışlı. [ ]
cidâl (A.) [ ‫ ] جدال‬mücadele. [ ]
cidâlcû (A.-F.) [ ‫ ] جدال جو‬mücadeleci. [ ]
cidâr (A.) [ 1 [‫ جدار‬.duvar. seafoodplus.info [ ]
cidden (A.) [ ‫ ] جدا‬ciddi olarak. [ ]
ciddî (A.) [ 1 [‫ جدی‬.ağırbaşlı. 2.önemli. [ ]
ciddiyyet (A.) [ 1 [‫ جدیت‬.ciddilik. 2.ağırbaşlılık. [ ]
cîfe (A.) [ ‫ ] جيفه‬leş. [ ]
ciger (F.) [ ‫ ] جگر‬ciğer. [ ]
cigergûşe (F.) [ 1 [‫ جگرگوشه‬.ciğerköşe, evlat. seafoodplus.infoi. [ ]
cigerpâre (F.) [ 1 [‫ جگرپاره‬.ciğer parçası. seafoodplus.info [ ]
cigersûz (F.) [ ‫ ] جگرسوز‬yürek yakan. [ ]

cihâd (A.) [ ‫ ] جهاد‬din uğrunda savaş.;cihâd etmek din
uğrunda savaşmak. [ ]
cihân (F.) [ 1 [‫ جهان‬.dünya. 2.âlem. [ ]
cihânâferîn (F.) [ ‫ ] جهان آفرین‬dünyayı yaratan, Tanrı. [ ]
cihandar (F.) [ ‫ ] جهاندار‬büyük hükümdar, imparator. [ ]
cihandîde (F.) [ ‫ ] جخان دیده‬görmüş geçirmiş. [ ]
cihangîr (F.) [ ‫ ] جهانگير‬büyük hükümdar, imparator. [ ]

cihangîrî (F.) [ ‫ ] جهانگيری‬büyük hükümdarlık,
imparatorluk. [ ]

cihângüşâ (F.) [ ‫ ] جهانگشا‬dünyayı feth eden, fatih
hükümdar. [ ]
cihânî (F.) [ 1 [‫ جهانی‬.dünya ile ilgili. seafoodplus.info [ ]
cihannüma (F.) [ 1 [‫ جهان نما‬.dünya atlası. seafoodplus.infoça. [1[ ]
cihâr (F.) [ ‫ ] چهار‬dört. [ ]
cihâren (A.) [ ‫ ] جهارا‬açıkça. [ ]
cihât (A.) [ 1 [‫ جهات‬.yönler. seafoodplus.infoer. seafoodplus.info [ ]
cihâz (A.) [ 1 [‫ جهاز‬.çeyiz. seafoodplus.infoıt. seafoodplus.info [ ]

cihet (A.) [ 1 [‫ جهت‬.yön, taraf. seafoodplus.infoım, nokta.
seafoodplus.info [ ]
cilâ (A.) [ 1 [‫ جالء‬.parlaklık. seafoodplus.info [ ]
cilâdar (A.-F.) [ ‫ ] جالدار‬cilalı. [ ]
cild (A.) [ 1 [‫ جلد‬.deri, cilt. seafoodplus.info [ ]
cilve (A.) [ 1 [‫ جلوه‬.görünme. 2.kırıtma. [ ]
cilvegâh (A.-F.) [ ‫ ] جلوه گاه‬görünme yeri. [ ]
cilvegâh olmak yatak teşkil etmek, yurt olmak.

cilveger (A.-F.) [ 1 [‫ جلوه گر‬.görünen. 2.kırıtan. [ ]


cilvesâz (A.-F.) [ ‫ ] جلوه ساز‬kırıtan, cilve yapan. [ ]

cimâ’ (A.) [ ‫ ] جماع‬cinsel ilişki.;cimâ’ etmek cinsel
ilişkide bulunmak. [ ]
cinâ’î (A.) [ ‫ ] جنائی‬cinayetle ilgili. [ ]
cinân (A.) [ 1 [‫ جنان‬.cennetler. seafoodplus.infoçeler. [ ]
cinayetkâr (A.-F.) [ ‫ ] جنایتکار‬câni, cinayet işleyen. [ ]
cinâze (A.) [ ‫ ] جنازه‬tabut. [ ]

cindar (A.-F.) [ ‫ ] جندار‬cinci, afsuncu.;cindarlık (A.-F.-
T.) cincilik, afsunculuk, muskacılık. [ ]
cinnet (A.) [ ‫ ] جنت‬çıldırma. [ ]
cins (A.) [ 1 [‫ جنس‬.tür. seafoodplus.info [ ]
cinsî (A.) [ ‫ ] جنسی‬cinsel. [ ]
cirm (A.) [ ‫ ] جرم‬cismin kapladığı yer, hacim. [ ]
cism (A.) [ 1 [‫ جسم‬.cisim, madde. 2.vücut, beden. [ ]
cismânî (A.) [ 1 [‫ جسمانی‬.cisim ile ilgili. seafoodplus.infoel. [ ]
cismen (A.) [ ‫ ] جسما‬bedenen. [ ]
cisr (A.) [ ‫ ] جسر‬köprü. [ ]
civan (F.) [ ‫ ] جوان‬genç. [ ]
civânân (F.) [ ‫ ] جوانان‬gençler. [ ]
civanbaht (F.) [ ‫ ] جوان بخت‬talihli. [ ]
civânî (F.) [ ‫ ] جوانی‬gençlik. [ ]
civânmerd (F.) [ 1 [‫ جوانمرد‬.cömert. seafoodplus.info [ ]
civâr (A.) [ ‫ ] جوار‬yakın çevre. [ ]
cîve (F.) [ ‫ ] جيوه‬cıva. [ ]
cizye (A.) [ ‫ ] جزیه‬gayrimüslim vergisi. [ ]
cû (F.) [ 1 [‫ جو‬.arayan. seafoodplus.info [ ]
cû (F.) [ ‫ ] جو‬çay, ırmak. [ ]
cû’ (A.) [ ‫ ] جوش‬açlık. [ ]
cûce (F.) [ ‫ ] جوجه‬civciv. [ ]
cûd (A.) [ ‫ ] جود‬cömertlik. [ ]
cuğd (A.) [ ‫ ] جغد‬baykuş. [ ]
cûlâh (F.) [ 1 [‫ جواله‬.dokumacı. 2.çulha. [ ]
cum’a (A.) [ ‫ ] جمعه‬cuma. [ ]
cumhûr (A.) [ 1 [‫ جمهور‬.halk. seafoodplus.infolık. [ ]
cumhûrî (A.) [ ‫ ] جمهوری‬cumhuriyetle ilgili. [ ]
cumhûriyyet (A.) [ ‫ ] جمهوریت‬cumhuriyet. [ ]
cûş (F.) [ 1 [‫ جوش‬.coşku. seafoodplus.infoa. [ ]
cûş eylemek coşmak, coşup taşmak.

cûşâcûş (F.) [ ‫ ] جوشاجوش‬coşkun, coşkulu. [ ]


cûşân (F.) [ 1 [‫ جوشان‬.coşan. seafoodplus.infoan. [ ]
cûşiş (F.) [ ‫ ] جوشش‬coşku. [ ]
cûy (F.) [ 1 [‫ جوی‬.arayan. seafoodplus.info [ ]
cûy (F.) [ ‫ ] جوی‬çay, ırmak. [ ]
cûybâr (F.) [ ‫ ] جویبار‬ırmak. [ ]
cûyende (F.) [ ‫ ] جوینده‬arayan. [ ]
cübn (A.) [ ‫ ] جبن‬korkaklık. [ ]
cüdâ (F.) [ ‫ ] جدا‬ayrı. [ ]
cüda kalmak ayrı düşmek, uzak kalmak.

cüdâyî (F.) [ ‫ ] جدایی‬ayrılık. [ ]


cüdrân (A.) [ ‫ ] جدران‬duvarlar. [ ]
cüft (F.) [ ‫ ] جفت‬çift. [ ]
cüfte (F.) [ ‫ ] جفته‬çifte. [ ]
cühelâ (A.) [ ‫ ] جهالء‬cahiller. [ ]
cühhâl (A.) [ ‫ ] جهال‬cahiller. [ ]
cüllâh (A.) [ ‫ ] جاله‬dokumacı, çulhacı. [ ]

cülûs (A.) [ 1 [‫ جلوس‬.oturma. seafoodplus.info geçme.cülûs
etmek tahta geçmek. [ ]
cülûsiyye (A.) [ 1 [‫ جلوسيه‬.tahta çıkan hükümdarın
dağıttığı bahşiş. seafoodplus.info çıkan hükümdar için yazılan
şiir.
[ ]
cümcüme (A.) [ ‫ ] جمجمه‬kafatası. [ ]
cümel (A.) [ ‫ ] جمل‬cümleler. [ ]
cümle (A.) [ 1 [‫ جمله‬.bütün, tüm. 2.tümce. [ ]
cümleten (A.) [ ‫ ] جملة‬tümüyle [ ]
cümûd (A.) [ ‫ ] جمود‬donukluk. [ ]
cümûdiyye (A.) [ ‫ ] جمودیه‬buzul. [ ]
cünbân (F.) [ 1 [‫ جنبان‬.sallayan. seafoodplus.infoan. [ ]
cünbiş (F.) [ ‫ ] جنبش‬kıpırtı, hareket, sallanma. [ ]
cünd (A.) [ 1 [‫ جند‬.asker. seafoodplus.info [ ]
cündî (A.) [ ‫ ] جندی‬usta binici. [ ]
cündîlik (A.-T.) [ ] binicilik, at binme.

cünha (A.) [ ‫ ] جنحه‬küçük suç. [ ]


cünûd (A.) [ 1 [‫ جنود‬.askerler. seafoodplus.infor. [ ]
cürm (A.) [ ‫ ] جرم‬suç. [ ]
cürûf (A.) [ ‫ ] جروف‬maden atığı, maden posası. [ ]
cüsse (A.) [ ‫ ] جثه‬gövde, yapı. [ ]
cüstücû (F.) [ ‫ ] جست و جو‬arayış, arama. [ ]
cüvâl (F.) [ ‫ ] جوال‬çuval. [ ]
cüvân bk. civan.

cüz’ (A.) [ 1 [‫ جزء‬.parça. seafoodplus.infoe alfabe kitabı. [ ]


cüz’î (A.) [ ‫ ] جزئی‬çok az. [ ]
cüz’iyyât (A.) [ ‫ ] جزئيات‬küçük şeyler, önemsiz şeyler. [ ]
cüzâm (A.) [ ‫ ] جذام‬cüzzam. [ ]

cüzdan (A.-F.) [ 1 [‫ جزئدان‬.para çantası. seafoodplus.info
çantası. [ ]
OSMANLICA-TÜRKÇE SÖZLÜK
Ç
çâbük (F.) [ ‫ ] چابک‬kıvrak, çevik, çabuk. [ ]
çâbükî (F.) [ ‫ ] چابکی‬kıvraklık, çeviklik, çabukluk. [ ]
çâbükpâ (F.) [ ‫ ] چابک پا‬ayağına çabuk. [ ]
çâbükrev (F.) [ ‫ ] چابک رو‬hızlı giden. [ ]
çâbüksüvar (F.) [ ‫ ] چابک سوار‬usta binici. [ ]

çâder (F.) [ 1 [‫ چادر‬.çadır. 2.örtü, kadınların giydiği
örtü. [ ]
çâdernişin (F.) [ ‫ ] چادرنشين‬göçebe, çadırda yaşayan. [ ]

çadır (F.) [ 1 [‫ چادر‬.çadır. 2.örtü, kadınların giydiği
örtü. [ ]
çağz (F.) [ ‫ ] چغز‬kurbağa. [ ]
çâh (F.) [ 1 [‫ چاه‬.kuyu. 2.çukur. [ ]
çâk (F.) [ 1 [‫ چاک‬.yırtık. 2.yırtmaç. [ ]
çâk etmek yırtmak.-çâk olmak yırtılmak.

çâkâçâk (F.) [ ‫ ] چاکاچاک‬kılıç şakırtısı. [ ]


çâker (F.) [ 1 [‫ چاکر‬.kul. seafoodplus.infokâr. [1[ ]
çâkerî (F.) [ 1 [‫ چاکری‬.kulluk. seafoodplus.infokârlık. [ ]
çâkûç (F.) [ ‫ ] چاکوچ‬çekiç. [ ]
çâlâk (F.) [ ‫ ] چاالک‬çevik, kıvrak. [ ]
çâlâkî (F.) [ ‫ ] چاالکی‬çeviklik, kıvraklık. [ ]
çâlik (F.) [ ‫ ] چاليک‬çelik çomak. [ ]
çâlpâre (F.) [ ‫ ] چارپاره‬çalpara. [ ]
çâme (F.) [ ‫ ] چامه‬şiir. [ ]
çâne (F.) [ ‫ ] چانه‬çene. [ ]
çâpâr (F.) [ 1 [‫ چاپار‬.ulak. seafoodplus.infoı. [ ]
çâplûs (F.) [ ‫ ] چاپلوس‬dalkavuk. [ ]
çâr (F.) [ ‫ ] چار‬çare. [ ]
çâr (F.) [ ‫ ] چار‬dört. [ ]
çârçûbe (F.) [ ‫ ] چارچوبه‬çerçeve. [ ]
çardak (F.) [ ‫ ] چارطاق‬çardak. [ ]
çârdeh (F.) [ ‫ ] چارده‬ondört. [ ]
çâre (F.) [ 1 [‫ چاره‬.tedbir. 2.çare. seafoodplus.infoç, derman. [ ]
çârecû (F.) [ ‫ ] چاره جو‬çare arayan. [ ]
çâresâz (F.) [ ‫ ] چاره ساز‬çare bulan. [ ]
çâresâz olmak çare bulmak.

çâresâzî (F.) [ ‫ ] چاره سازی‬çare bulma. [ ]


çârgâh (F.) [ ‫ ] چارگاه‬Türk musikîsinde bir makam. [ ]
çârgûşe (F.) [ ‫ ] چارگوشه‬dört köşe. [ ]

çarh (F.) [ 1 [‫ چرخ‬.tekerlek. 2.çarkıfelek. seafoodplus.info
seafoodplus.info 5.çıkrık. [ ]
çarmıh (F.) [ ‫ ] چارميخ‬çarmıh. [ ]

çârnâçâr (F.) [ ‫ ] چارناچار‬ister istemez, çaresiz,
mecburen. [ ]
çârpâ (F.) [ ‫ ] چارپا‬dört ayaklı. [ ]
çârsû (F.) [ ‫ ] چارسو‬dört yön. [ ]
çârsû (F.-A.) [ ‫ ] چارسو‬çarşı. [ ]
çârşeb (F.) [ ‫ ] چارشب‬çarşaf. [ ]
çârşenbe (F.) [ ‫ ] چارشنبه‬çarşamba. [ ]
çârtâk (F.) [ 1 [‫ چارطاق‬.çardak. seafoodplus.info şeklinde çadır. [ ]
çârüm (F.) [ ‫ ] چارم‬dördüncü. [ ]

çâryâr (F.) [ ‫ ] چاریار‬dört halife, Ebubekir, Ömer,
Osman ve Ali. [ ]
çâşni (F.) [ ‫ ] چاشنی‬çeşni. [ ]
çâşnigîr (F.) [ ‫ ] چاشنی گير‬çeşnici. [ ]
çâşt (F.) [ ‫ ] چاشت‬kuşluk vakti. [ ]
çeğâle (F.) [ ‫ ] چغاله‬çağla. [ ]
çeh (F.) [ 1 [‫ چه‬.kuyu. 2.çukur. [ ]
çehâr (F.) [ ‫ ] چهار‬dört. [ ]
çehre (F.) [ ‫ ] چهره‬yüz. [ ]
çehreperdâz (F.) [ ‫ ] چهره پرداز‬ressam. [ ]
çekâçâk (F.) [ ‫ ] چکاچاک‬kılıç şakırtısı. [ ]
çekîde (F.) [ ‫ ] چکيده‬damlamış. [ ]
çekûç (F.) [ ‫ ] چکوچ‬çekiç. [ ]
çelîpâ (F.) [ ‫ ] چليپا‬haç. [ ]
çem (F.) [ 1 [‫ چم‬.salınma. 2.süslü. [ ]
çemen (F.) [ 1 [‫ چمن‬.çimenlik, çayırlık. seafoodplus.infoşillik. [ ]
çemenzâr (F.) [ ‫ ] چمنزار‬çimenlik. [ ]
çenâr (F.) [ ‫ ] چنار‬çınar. [ ]
çenber (F.) [ 1 [‫ چنبر‬.çember. seafoodplus.info [ ]
çend (F.) [ 1 [‫ چند‬.kaç. seafoodplus.infoç. seafoodplus.info zamana kadar. [ ]
çendan (F.) [ ‫ ] چندان‬o kadar, onca. [ ]
çendin (F.) [ ‫ ] چندین‬bu kadar, bunca. [ ]
çeng (F.) [ 1 [‫ چنگ‬.pençe. seafoodplus.info seafoodplus.info, çeng. [ ]
çengâl (F.) [ 1 [‫ چنگال‬.pençe. 2.çengel. [ ]
çengî (F.) [ 1 [‫ چنگی‬.çeng çalan. seafoodplus.infoöz, çengi. [ ]
çep (F.) [ ‫ ] چپ‬sol. [ ]
çerâ (F.) [ ‫ ] چرا‬otlama. [ ]
çerâgâh (F.) [ ‫ ] چراگاه‬otlak. [ ]
çerâğ (F.) [ 1 [‫ چراغ‬.mum. seafoodplus.info [ ]
çerâğân (F.) [ ‫ ] چراغان‬aydınlatma, donatma. [ ]
çerâkese (A.) [ ‫ ] چراکسه‬çerkesler. [ ]
çerb (F.) [ ‫ ] چرب‬semiz. [ ]

çerbzebân (F.) [ 1 [‫ چرب زبان‬.yaltakçı. 2.ağzı laf
yapan. [ ]

çerh (F.) [ 1 [‫ چرخ‬.çark. seafoodplus.info seafoodplus.infoek. 4.çıkrık.
5.çarkıfelek. seafoodplus.info [ ]
çerm (F.) [ ‫ ] چرم‬deri. [ ]
çeşm (F.) [ ‫ ] چشم‬göz. [ ]
çeşmân (F.) [ ‫ ] چشمان‬gözler. [ ]
çeşmderîde (F.) [ ‫ ] چشم دریده‬arsız. [ ]
çeşme (F.) [ 1 [‫ چشمه‬.pınar. 2.çeşme. [ ]
çetr (F.) [ 1 [‫ چتر‬.gölgelik. 2.şemsiye. [ ]
çevgân (F.) [ ‫ ] چوگان‬çevgen. [ ]
çeyrek (F.) [ ‫ ] چهاریک‬dörtte bir, çeyrek. [ ]
çîgûne (F.) [ ‫ ] چگونه‬nasıl. [ ]
çigûnegî (F.) [ ‫ ] چگونگی‬nitelik. [ ]
çihâr (F.) [ ‫ ] چهار‬dört. [ ]

çihar yâr (F.) [ ‫ ] چهاریار‬dört halife. Ebubekir, Ömer,
Osman, Ali. [ ]
çihârüdü (F.) [ ‫ ] چهار و دو‬dört ve iki. [ ]
çihârüse (F.) [ ‫ ] چهار و سه‬dört ve üç. [ ]
çihârüyek (F.) [ ‫ ] چهار و یک‬dört ve bir. [ ]
çihil (F.) [ ‫ ] چهل‬kırk. [ ]
çihilpâ (F.) [ ‫ ] چهل پا‬kırkayak. [ ]
çihre (F.) [ ‫ ] چهره‬yüz. [ ]
çil (F.) [ ‫ ] چل‬kırk. [ ]

çile (F.) [ 1 [‫ چله‬.kırk günlük ibadet. 2.sıkıntı, azap.
seafoodplus.info demeti. [ ]
çilekeş (F.) [ ‫ ] چله کش‬çile çeken, acı çeken. [ ]
çimen (F.) [ ‫ ] چمن‬çimenlik. [ ]
çîn (F.) [ ‫ ] چين‬kırışık. [ ]
çirâğ (F.) [ 1 [‫ چراغ‬.mum. seafoodplus.info 2.çırak. [ ]
çîredest (F.) [ ‫ ] چيره دست‬yetenekli, becerikli. [ ]
çirk (F.) [ 1 [‫ چرک‬.kir. seafoodplus.info [ ]
çirkâb (F.) [ ‫ ] چرک آب‬pis su. [ ]
çirkîn (F.) [ 1 [‫ چرکين‬.kirlenmiş. 2.çirkin. [ ]
çîz (F.) [ ‫ ] چيز‬şey. [ ]
çûb (F.) [ 1 [‫ چوب‬.sopa. seafoodplus.info seafoodplus.info [1[ ]
çûbân (F.) [ ‫ ] چوبان‬çoban. [ ]
çûbek (F.) [ 1 [‫ چوبک‬.tokmak, tokaç. 2.çomak. [ ]

çun (F.) [ 1 [‫ چون‬.gibi. seafoodplus.infoi. seafoodplus.infoıl. 4.için.
5.çünkü. [ ]

çün (F.) [ 1 [‫ چن‬.gibi. seafoodplus.infoi. seafoodplus.infoıl. 4.için.
5.çünkü. [ ]
çünki (F.) [ ‫ ] چونکه‬çünkü. [ ]
çüst (F.) [ ‫ ] چست‬çevik, kıvrak. [ ]
çüstî (F.) [ ‫ ] چستی‬çeviklik, kıvraklık. [ ]
çüvâl (F.) [ ‫ ] چوال‬çuval. [ ]
çüvaldûz (F.) [ ‫ ] چوالدوز‬çuvaldız. [ ]
OSMANLICA-TÜRKÇE SÖZLÜK
D
dâ’î (A.) [ 1 [‫ داعی‬.dua eden, duacı. seafoodplus.info eden. [ ]

dâ’ussıla (A.) [ ‫ ] داء الصله‬yurdunuِ zleme, kِyünü
ِzleme. [ ]
dâd (F.) [ 1 [‫ داد‬.adalet. seafoodplus.info, ihsan. [ ]
dâd (F.) [ 1 [‫ داد‬.verme. seafoodplus.info seafoodplus.info [ ]
dâdgâh (F.) [ ‫ ] دادگاه‬mahkeme. [ ]
dâdhâh (F.) [ ‫ ] دادخواه‬davacı. [ ]
dâdres (F.) [ ‫ ] دادرس‬imdada koşan. [ ]
dâdû (F.) [ ‫ ] دادو‬dadı. [ ]
dâdüferyâd (F.) [ ‫ ] دادوفریاد‬feryat figan. [ ]
dâdüsited (F.) [ ‫ ] داد و ستد‬alışveriş. [ ]
dâfi’ (A.) [ ‫ ] دافع‬uzaklaştıran, defeden. [ ]

dâğ (F.) [ 1 [‫ داغ‬.yara. 2.kızgın demirle vurulmuş
işaret. [ ]
dağal (F.) [ ‫ ] دغل‬hile, hilehurda, alavere dalavere. [ ]
dağalbâz (F.) [ ‫ ] دغل باز‬hileci. [ ]
dağdağa (A.) [ ‫ ] دغدغه‬telaş, gürültü patırtı. [ ]
dâhî (A.) [ ‫ ] داهی‬deha sahibi. [ ]
dâhil (A.) [ ‫ ] داخل‬iç, içeri. [ ]
dâhil olmak içeri girmek.

dâhile (A.) [ ‫ ] داخله‬iç, iç yüz. [ ]


dâhilen (A.) [ ‫ ] داخال‬içten. [ ]
dâhilî (A.) [ ‫ ] داخلی‬iç ile ilgili, iç yüze ait. [ ]
dâhiliye (A.) [ ‫ ] داخليه‬iç ile ilgili, iç yüze ait. [ ]
dahl (A.) [ ‫ ] دخل‬müdahale etme, karışma. [ ]
dahme (F.) [ 1 [‫ ضخمه‬.mezar. seafoodplus.infoık. seafoodplus.info [ ]
dâim (A.) [ ‫ ] دائم‬sürekli, devamlı. [ ]
dâimî (A.) [ ‫ ] دائمی‬sürekli, devamlı. [ ]
dâir (A.) [ 1 [‫ دائر‬.ilişkin, hakkında. 3.dِnen. [ ]

dâire (A.) [ 1 [‫ دائره‬.daire. 2.büro, ofis. seafoodplus.info
dairesi. seafoodplus.info, zilli tef. [ ]
dâirenmâdâr (A.) [ ‫ ] دائرا مادار‬çepeçevre. [ ]
dâirevî (A.) [ ‫ ] دائروی‬dairemsi. [ ]
dâirezen (A.-F.) [ ‫ ] دائره زن‬daire çalan. [ ]
dâiye (A.) [ 1 [‫ داعيه‬.arzu, istek. seafoodplus.info [ ]
dakâyık (A.) [ 1 [‫ دقایق‬.incelikler. seafoodplus.infolar. [ ]
dakîk (A.) [ 1 [‫ دقيق‬.ince, hassas. seafoodplus.info şaşmayan. [ ]
dakîka (A.) [ 1 [‫ دقيقه‬.incelik. seafoodplus.info [ ]
dalâlet (A.) [ ‫ ] ضاللت‬sapkınlık. [ ]
dâll (A.) [ ‫ ] دال‬delalet eden. [ ]
dâlle (A.) [ ‫ ] ضاله‬sapık, yoldan çıkmış. [ ]
dâm (F.) [ 1 [‫ دام‬.tuzak, kapan. seafoodplus.info hayvanı. [ ]
dâmâd (F.) [ ‫ ] داماد‬damat, güveyi. [ ]
dâmân (F.) [ ‫ ] دامان‬etek. [ ]
dâmen (F.) [ ‫ ] دامن‬etek. [ ]
dâmenâlûde (F.) [ ‫ ] دامن آلوده‬iffetsiz. [ ]
dâmenbûs (F.) [ ‫ ] دامن بوس‬etekِ pen. [ ]
dâmene (F.) [ ‫ ] دامنه‬yamaç, dağ eteği. [ ]

dâmengîr (F.) [ 1 [‫ دامن گير‬.davacı, şikayetçi. seafoodplus.infoğe
sarılan. [ ]
dâmgâh (F.) [ ‫ ] دامگاه‬tuzak kurulmuş yer. [ ]
dân (F.) [ ‫ ] دان‬bilen. [ ]
dân (F.) [ ‫ ] دان‬kap. [ ]
dânâ (F.) [ ‫ ] دانا‬bilgili, iyi bilen. [ ]
dâne (F.) [ 1 [‫ دانه‬.tohum. seafoodplus.info seafoodplus.info [ ]
dânende (F.) [ ‫ ] داننده‬bilen. [ ]
dâng (F.) [ ‫ ] دانگ‬altıdabirlik dirhem. [ ]
dâniş (F.) [ 1 [‫ دانش‬.bilgi. seafoodplus.info [ ]
dânişâmûz (F.) [ ‫ ِ]دانش آموز‬ğrenci. [ ]
dânişgâh (F.) [ ‫ ] دانشگاه‬üniversite. [ ]
dânişmend (F.) [ 1 [‫ دانشمند‬.bilgin, alim. seafoodplus.infoer kadı. [ ]
dânişver (A.) [ ‫ ] دانشور‬bilgin. [ ]
dâr (A.) [ 1 [‫ دار‬.yurt. seafoodplus.info [ ]
dâr (F.) [ ‫ ] دار‬dar ağacı. [ ]
dâr (F.) [ ‫ ] دار‬sahip olan, bulunduran, tutan. [ ]
dâr -ı bekâ [ ‫ ] دار بقا‬ahiret. [ ]
dâr -ı fenâ [ ‫ ] دار فنا‬dünya. [ ]
dârâ (F.) [ 1 [‫ دارا‬.sahip. 2.büyük hükümdar. [ ]
darabân (A.) [ 1 [‫ ضربان‬.çarpıntı. seafoodplus.infoş. [ ]
darabât (A.) [ 1 [‫ ضربات‬.darbeler, vuruşlar. [ ]
darb (A.) [ 1 [‫ ضرب‬.vuruş. seafoodplus.info basımı. 3.dِvme. [ ]
darbe (A.) [ 1 [‫ ضربه‬.vuruş, darbe. seafoodplus.info [ ]
darbhâne (A.) [ ‫ ] ضرب خانه‬darphane, para basımevi. [ ]
darbımesel (A.-F.) [ ‫ ] ضرب مثل‬atasِzü. [ ]
dârçîn (F.) [ ‫ ] دارچين‬tarçın. [ ]
dârende (F.) [ ‫ ] دارنده‬sahip. [ ]
darîr (A.) [ ‫ ] ضریر‬doğuştan kِr. [ ]
dârû (F.) [ ‫ ] دارو‬ilaç. [ ]
dârûhâne (F.) [ ‫ ] داروخانه‬eczane. [ ]
dârülaceze (A.) [ ‫ ] دارالعجزه‬düşkünler evi. [ ]
dârülbedâyi (A.) [ ‫ ] دارالبدایع‬konservatuvar. [ ]
dârülelhân (A.) [ ‫ ] دارااللحان‬konservatuvar. [ ]

1ST INTERNATIONAL BLACK SEA CONFERENCE ON LANGUAGE AND LANGUAGE EDUCATION ‘Current Trends in Language Education’ September , Samsun, TURKEY BOOK OF PROCEEDINGS ISBN: Honorary Chairs: Prof. Dr. Sait BİLGİÇ Rector, Ondokuz Mayıs University Prof. Dr. Dursun Ali AKBULUT Dean, Faculty of Education Prof. Dr. Rıfat GÜNDAY Chair of Foreign Language Education Department Conference Chairs: Assist. Prof. Dr. İsmail YAMAN, Ondokuz Mayıs University Assist. Prof. Dr. Emrah EKMEKÇİ, Ondokuz Mayıs University Organizing Committee Dr. İsmail YAMAN, Ondokuz Mayıs University Dr. Emrah EKMEKÇİ, Ondokuz Mayıs University Dr. Müfit ŞENEL, Ondokuz Mayıs University Dr. Deren Başak AKMAN YEŞİLEL, Ondokuz Mayıs University Dr. Ceylan YANGIN ERSANLI, Ondokuz Mayıs University Dr. Dilek ÇAKICI, Ondokuz Mayıs University Dr. Işıl ATLI, Ondokuz Mayıs University Inst. Burcu Bür, Hitit University Scientific Committee: Dr. Abdulvahit ÇAKIR, Gazi University, Turkey Dr. Arif SARIÇOBAN, Selçuk University, Turkey Dr. Atta Gebril, The American University in Cairo, Egypt Dr. Belma HAZNEDAR, Boğaziçi University, Turkey Dr. Cem BALÇIKANLI, Gazi University, Turkey Dr. Dinçay KÖKSAL, Çanakkale Onsekiz Mart University, Turkey Dr. Gonca YANGIN EKŞİ, Gazi University, Turkey Dr. Gülay ER, Ondokuz Mayıs University, Turkey Dr. Hacer Hande UYSAL , Gazi University, Turkey Dr. İskender Hakkı SARIGÖZ, Gazi University, Turkey Dr. İsmail Hakkı MİRİCİ, Hacettepe University, Turkey Dr. Janice Bland, University of Vechta, Germany Dr. Kemal Sinan ÖZMEN, Gazi University, Turkey Dr. Nalan KIZILTAN, Ondokuz Mayıs University, Turkey Dr. Paşa Tevfik CEPHE, Gazi University, Turkey Dr. Rıfat GÜNDAY, Ondokuz Mayıs University, Turkey Dr. Ute Smit, University of Vienna, Austria Dr. Zerrin EREN, Ondokuz Mayıs University, Turkey Dr. Nashwa Nashaat Sobhy, San Jorge University, Spain Anoosheh Behroozi, Eastern Mediterranean University, Cyprus Jessica Han, The Chinese University of Hong Kong, China FOREWORD Dear Colleagues, We are pleased to publish the proceedings of the papers presented at the 1st International Black Sea Conference on Language and Language Education organized by Ondokuz Mayıs University on September , We hope that the conference, with its full program of plenary talks and oral presentations has been inspiring, informative, and horizon-broadening for all participants. In this book of proceedings, we present the full texts of some of the valuable studies on language, language teaching, and other aspects of the field. The educational paradigms possess an ever-changing nature. The traditional understanding of teaching and learning, student-teacher roles and educational materials has changed to a considerable extent in recent decades. One of our primary aims behind organizing this conference has been to enable a cooperative atmosphere in which participants could discuss what is going on about languages and language education. We hope that this conference has contributed to the knowledge of all participants and added something to the existing literature. We would like to express our greatest thanks to all presenters and participants for sharing their valuable work and experience. We would also like to extend our thanks to our institution, Ondokuz Mayıs University, for supporting this international event. Dr. İsmail Yaman Dr. Emrah Ekmekçi Conference Chair Conference Chair 1st International Black Sea Conference on Language and Language Education September , , Ondokuz Mayıs University, SAMSUN OSMANLI TÜRKÇESİ DERS KİTAPLARI ÜZERİNDE KARŞILAŞTIRMALI BİR ARAŞTIRMA Doç. Dr. Tuncay Böler, Gaziosmanpaşa Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, [email protected] ÖZET Osmanlı Türkçesi veya Osmanlıca denilince genellikle Osmanlı Devleti sınırları içinde yaşayan Türklerin konuşup yazdığı dil anlaşılmaktadır ve Osmanlı Türkçesi terimi çoğunlukla Arap harfli Türkçe metinleri akla getirmektedir. Latin harflerine geçişten sonra bu metinlerin okunup anlaşılabilmesi için ders kitabı mahiyetinde yazılan eserler olmuştur. Bu eserlerden biri Ahmet Cevat Emre’nin Osmanlı Edebiyatına Hazırlık Dersleri’dir. tarihli bu eserin dönemine göre önemli bir çalışma olduğu söylenebilir. Araştırmamızın temelini de söz konusu eser oluşturmaktadır. Ahmet Cevat Emre’nin yeterince bilinmediğini düşündüğümüz bu eseri bir yana bırakılırsa, özellikle üniversitelerde okutulan Osmanlı Türkçesi derslerinde ’li yılların başına kadar genellikle Faruk Kadri Timurtaş (I/Osmanlı Türkçesine Giriş, II/Osmanlı Türkçesi Metinleri, III/Osmanlı Türkçesi Grameri) ve Muharrem Ergin (Osmanlıca Dersleri)’in yazdıkları eserlerin kullanıldığı görülmektedir. (Osmanlıca Dersleri) ve (Osmanlı Türkçesine Giriş) yıllarında ilk baskıları yapılan bu eserler bugün dahi üniversitelerde okutulmaktadır ve günümüze kadar onlarca kez yeniden basılmıştır. Yakın döneme gelindiğinde ise Osmanlı Türkçesini konu alan ders kitapları bakımından daha şanslı olunduğu söylenebilir. Zira, bugün çok sayıda Osmanlı Türkçesi kitabının varlığından bahsetmek mümkündür. Emre, Timurtaş ve Ergin’inkilere göre oldukça yeni tarihli bu yayınlar içerisinde dikkatleri çekenlerden biri de Hayati Develi’nin Osmanlı Türkçesi Kılavuzu adlı çalışmasıdır. Osmanlı Türkçesi Kılavuzu günümüzde birçok üniversitede Osmanlı Türkçesi derslerinde ders kitabı ihtiyacını karşılamaktadır. Bildiride Ahmet Cevat Emre’nin Osmanlı Edebiyatına Hazırlık Dersleri, Muharrem Ergin’in Osmanlıca Dersleri ve Hayati Develi’nin Osmanlı Türkçesi Kılavuzu adlı eserleri karşılaştırılmalı olarak incelenecektir. Böylelikle geçmişten günümüze Osmanlı Türkçesini öğretmek bakımından her bir eserin nasıl bir metot kullandığı tespit edilecek ve ders kitaplarından hareketle Osmanlı Türkçesi öğretiminin günümüze gelinceye kadar katettiği mesafe gösterilmeye çalışılacaktır. Anahtar sözcükler: Osmanlı Türkçesi, ders kitabı, Osmanlı Edebiyatına Hazırlık Dersleri, Osmanlıca Dersleri, Osmanlı Türkçesi Kılavuzu GİRİŞ Türk dilinin Köktürk Türkçesi, Uygur Türkçesi, Eski Anadolu Türkçesi, Kıpçak Türkçesi vb. dönemlerine odaklanan ve ele aldığı dönemin Türkçesini çeşitli yönleriyle ortaya koyan ders kitaplarının sayısı günümüzde artarak devam etmektedir. Dilimizin bu tarihî devirlerini ele alıp inceleyen kitapların yanında, yine dilin başka bir tarihî dönemi olan Osmanlı Türkçesi öğretimi için yazılmış birtakım ders kitapları da olmuştur. İşte, bu kitaplardan biri de ’de Ahmet Cevat Emre1 tarafından kaleme alınan Osmanlı Edebiyatına Hazırlık Dersleri’dir. Osmanlı Edebiyatına Hazırlık Dersleri, günümüzde az bilinmekle birlikte dönemine göre değerlendirildiğinde değerli bir eserdir. Mecdut Mansuroğlu’nun Muharrem Ergin’in ilk baskısı ’de yapılan Osmanlıca Dersleri kitabı için “Unutmamalıdır ki 1 Girit’in Resmo şehrinde doğan dil bilgini Ahmet Cevat Emre (), Darülfünun’da Ural-Altay kürsüsünü kuran Türkolog Giese’nin asistanlığını yapmış, Giese’den fonetik ve linguistik dersleri almıştır. Darülfünun’da dersler vermiş, Dil Encümeni’nde çalışmıştır. Emre’nin başta dil olmak üzere çeşitli konularda yazılmış eserleri ve çevirileri vardır (Daha geniş bilgi için bk. Sağol vd., ). Tuncay Böler Türkiye’de Arap yazısının kaldırılması ve Edebiyat Fakültesinde Arap yazısı ile Türkçe dersleri konduğundan beri öğrencilerin eline bir kitap vermek kudretini Muharrem Ergin göstermiştir” (Mansuroğlu, , s. ) şeklindeki tespiti yerinde olmakla birlikte, Ahmet Cevat Emre’nin kitabı da bu anlamda yabana atılacak cinsten değildir ve Osmanlı Edebiyatına Hazırlık Dersleri hak ettiği değeri tam anlamıyla bulamamıştır. Ergin’in Osmanlıca Dersleri’nden bahsetmişken, ’li yılların başlarına kadar Osmanlı Türkçesi öğretimi için özellikle üniversitelerde Muharrem Ergin ve Faruk Kadri Timurtaş’ın kitaplarının kullanıldığını söylemek yanlış olmayacaktır. Bu kitaplar, bugün dahi ders kitabı olarak okutulmaktadır. Günümüzde Emre, Ergin ve Timurtaş’ın Osmanlı Türkçesi öğretimi bağlamında oluşturduğu alt yapıyı da kullanarak meydana getirilen ve Osmanlı Türkçesini daha modern bir biçimde ele alan kitaplar da yayımlanmaktadır2. Söz konusu yayınlardan biri de Hayati Develi’nin Osmanlı Türkçesi Kılavuzu adlı çalışmasıdır. “Osmanlı Türkçesi Kılavuzu, Türk dili ve edebiyatı bölümlerinin Osmanlıca derslerinde okutulması artık geleneksel hâle gelmiş olan Faruk K. Timurtaş ve Muharrem Ergin kitapları yanında, üçüncü ve daha modern bir seçenek olarak görünmektedir” (Yılmaz, , s. ). KURAMSAL ÇERÇEVE Bildiride Osmanlı Türkçesi öğretiminde ders kitapları bağlamında gelinen noktayı tespit etmek bakımından Osmanlı Edebiyatına Hazırlık Dersleri (=OEHD), Osmanlıca Dersleri (=OD) ve Osmanlı Türkçesi Kılavuzu (=OTK1/OTK2) karşılaştırmalı olarak ele alınmaya, böylece Osmanlı Türkçesi kitaplarından hareketle yılından günümüze Osmanlı Türkçesi öğretiminin katettiği mesafe incelenmeye çalışılacaktır3. YÖNTEM Osmanlı Türkçesi ders kitapları bildiride aşağıdaki başlıklar altında değerlendirilecektir: Osmanlı Türkçesi Ders Kitaplarının Amacı Osmanlı Türkçesi Ders Kitaplarında Türk Dilinin Tarihî Bir Dönemi Olarak Osmanlı Tür kçesi Osmanlı Türkçesi Ders Kitaplarının Bölümleri Osmanlı Türkçesi Ders Kitaplarında Alfabe Osmanlı Türkçesi Ders Kitaplarında Türkçe Unsurlar Osmanlı Türkçesi Ders Kitaplarında Arapça Unsurlar Osmanlı Türkçesi Ders Kitaplarında Farsça Unsurlar Osmanlı Türkçesi Ders Kitaplarında Metinler Osmanlı Türkçesi Ders Kitaplarında Yazı Türleri Osmanlı Türkçesi Ders Kitaplarında Aruz Osmanlı Türkçesi Ders Kitaplarında Yazma Et kinlikleri Osmanlı Türkçesi Ders Kitaplarında Metot/Yöntem Osmanlı Türkçesi Ders Kitaplarında Görsel Materyallerin Kullanımı 2 Bu yayınlardan bazılarının künyesi şöyledir: Aksoyak, İ. H. (). Osmanlı Türkçesi Okuma Kitabı. Ankara: Grafiker Yayınları; Babacan, H., Sakin, O. ve Avşar S. (). Osmanlı Türkçesi Dersleri. İstanbul: Altınpost Yayınları; Candemir M., Günalan R. (). Osmanlı Türkçesi (Yeni Metod). İstanbul: Kayıhan Yayınları; Coşkun, M. (). Uygulamalı Osmanlı Türkçesi. İstanbul: Dergâh Yayınları; Külekci, N. (). Osmanlı Türkçesi. İstanbul: Sahhaflar Kitap Sarayı. 3 Faruk Kadri Timurtaş’ın Osmanlı Türkçesi kitabı başta olmak üzere başka çalışmalar da bildiriye dâhil edilebilirdi. Bildirinin boyutu bu şekilde oldukça artacağından bu kitaplar dışarıda bırakıldı. Osmanlı Türkçesi Ders Kitapları Üzerinde Karşılaştırmalı Bir Araştırma BULGULAR Osmanlı Türkçesi Ders Kitaplarının Amacı Bütün ders kitapları, belirli bir amaca ve belirli bir hedef kitleye yönelik olarak hazırlanır. Bu manada Osmanlı Türkçesi ders kitaplarından OEHD ve OTK’nin Osmanlı Türkçesini öğrenmek steyenler ç n hazırlandığı eserlerde net bir şekilde ifade edilmiştir. OD’de ise eserin yazılış amacına dair doğrudan kaydedilen bir bilgi yoktur. Fakat OD ile ilgili olarak Mecdut Mansuroğlu tarafından ’da yapılan değerlendirmede kitabın yazılış amacı şu şekilde ifade edilmiştir: “Öğrenciler ve genel olarak Arap harfleri ile Türkçe yazılışını öğrenmek isteyenler için pratik maksatla kaleme alınmış bir kitaptır” (Mansuroğlu, , s. ). Tablo 1: Osmanlı Türkçesi Ders Kitaplarının Amacı OEHD OD OTK Bu küçük kitap Osmanlıcayı yazı - Osmanlı Türkçesi Kılavuzu, bir dil sistemiyle ve yabancı kelimelere bilgisi kitabı değildir; Osmanlı mahsus grameriyle ö ğ r e n me k Türkçesini edebî, ilmî, tarihî ve i s t e y e nl e r için yazılmıştır resmî metinleri yazıdan başlayarak (Emre , s. 5). metni anlamaya uzanan süreçte öğ r e n me k i ç i n hazırlanmıştır (Develi, a:, s. 9). Yukarıdaki açıklamalardan ve tablodaki alıntılardan da anlaşılacağı üzere burada ele alınıp incelenen Osmanlı Türkçesi kitapları, Osmanlı Türkçesini öğrenmek ist eyen öğrenciler için hazırlanmış ders kitabı mahiyetinde çalışmalardır. Osmanlı Türkçesi Ders Kitaplarında Türk D l n n Tar hî B r Dönem Olarak Osmanlı Türkçes Ders kitaplarına çoğu kez kitabın hareket noktası olan konu hakkında genel bilgiler verilmek suretiyle başlanır. Örneğin, Kıpçak Türkçesine dair bir kitapta ilk önce ele alınacak konu Kıpçak Türkçesinin Türk dil tarihi içindeki yeri, Kıpçak Türkçesi ve Kıpçaklar hakkında genel teorik bilgiler olacak, Kıpçak Türkçesinin tam anlamıyla ne olduğu bilinmeden konuyla ilgili başka ayrıntılara girilmesi ise doğru olmayacaktır. Buna göre, Osmanlı Türkçesi ders kitaplarına Osmanlı Türkçesinin Türk dilinin tarihî dönemleri içinde nerede bulunduğuna ve Osmanlı Türkçesinin ne olduğuna dair bilgi verilerek başlanması yerinde bir tutum olacaktır. Türk dilinin Osmanlı Türkçesi Dönemi hakkında genel bilgi, burada incelenen ders kitaplarından OEHD ve OD’de yoktur. Emre ve Ergin belki de kitabı takip eden öğrencilerin söz konusu dönem hakkında bilgi sahibi olduğunu düşünmekte veya bu konuyu dersi veren öğretim elemanına bırakmaktadırlar. OTK’de ise Hayati Develi kitaptaki konulara/derslere başlamadan önce yerinde bir şekilde Osmanlı Türkçesi başlığı altında Türk dilinin Osmanlı Türkçesi Dönemine dair bilgi vermektedir: Tablo 2: Osmanlı Türkçesi Ders Kitaplarında Türk Dilinin Tarihî Bir Dönemi Olarak Osmanlı Türkçesi OEHD OD OTK1 - - Osmanlı Türkçesi Türklerin Anadolu’ya yüzyıldan itibaren yerleşmesinden sonra yüzyılda Türkçe Anadolu’da bir yazı dili olarak gelişmeye başladı. [] Osmanlı Devleti dönemi ise Türk dilinin gerçek bir Tuncay Böler zirvesidir. Bu dönemde, devletin siyasi gücüne denk olarak Türkçe üç kıtada yaygın olarak kullanılan bir dil oldu. [] Bu dil, Türkçenin yaklaşık altı yüz yıllık bir döneminden başka bir şey değildir. Genel hatlarıyla ifade edecek olursak Türkiye Türkçesini şu dönemlere ayırabiliriz: 1. Tarihî Türkiye Türkçesi (Osmanlı Türkçesi) a. Eski Osmanlı Türkçesi (Eski Türkiye Türkçesi): yüzyıldan yüzyılın ortalarına kadar. b. Klasik Osmanlı Türkçesi: yüzyılın ortalarından yüzyıla kadar. c. Yeni Osmanlı Türkçesi: Tanzimat döneminden ’e kadar. 2. Yeni Türkiye Türkçesi (Bugünkü dilimiz): ’den günümüze kadar. Bu tasnif, daha çok dilin söz varlığının niteliğine ve söz dizimindeki değişmelere göre yapılmıştır (Develi, a, s. 12). [] Osmanlı Türkçesi Ders Kitaplarının Bölümler Konuların belli bir plan dâhilinde ele alınıp incelenmesi ders kitaplarının önemli özelliklerinden biridir. Bu gözle bakıldığında Osmanlı Türkçesi ders kitaplarında konu planı bakımından bir birliktelik söz konusudur. Aşağıdaki tabloda da görüldüğü gibi, alfabenin tanıtılmasından sonra kitaplarda Türkçe unsurlar, Arapça unsurlar, Farsça unsurlar ve Metinler bölümleri yer almaktadır. Bu bölümlerden başka OD’de ayrı bir bölüm olarak ve geniş bir şekilde ele alınan Yazı Çeşitleri’nden OTK1’de 2. derste Yazı başlığı altında kısaca bahsedilmiş (Develi, a, s. ) yine kitabın başka bölümlerinde bir kısım yazı (hat) örneklerine yer verilmiştir. OEHD’de yazı çeşitleri yoktur. Ayrıca OD’de müstakil bir bölüm olarak kısaca da olsa değinilen Aruz’un OEHD ve OTK’de yer almadığını belirtmek gerekir. Tablo 3: Osmanlı Türkçesi Ders Kitaplarının Bölümleri OEHD OD OTK4 1. Osmanlıcanın Yazı Sistemi Eski Yazı Alfabe bölüm Türkçe El Yazmalarından Örnekler Türkçe Kelimelerin İmlâsı Türkçe Unsurların İmlâsı Osmanlıcada Türkçe Kelimelerin (s. ) (OTK1, s. )5 İmlası (s. ) 2. Arapça Kelimeler Arapça Unsurlar Arapça Kelimelerin Yapısı bölüm6 (s. )) (s. ) (OTK2, s. ) 3. Farsça Kelimeler Farsça Unsurlar Farsça Kelimelerin Yapısı bölüm (s. ) (s. ) (OTK2, s. ) 4 Aslında OTK bu şekilde bölümler hâlinde düzenlenmemiştir. Fakat yine de kitabın genel kurgusuna bakıldığında - eserin başında yer alan Osmanlı Türkçesi Kılavuzu Hakında başlığı altında da bahsedildiği gibi- 1. ciltte çoğunlukla Türkçe, 2. ciltte ise Arapça ve Farsça unsurların ele alındığı görülmektedir. 2. ciltte Arapça ve Farsça yapıların Türkçe söz dizimi içinde nasıl kullanıldığı üzerinde de durulmuştur. Bu sebeple kitapta tablodaki gibi bir bölümlendirmenin var olduğundan bahsetmek yanlış olmayacaktır. 5 Burada 2. cilde geçilmeden s. arasında Farsça yapılı tamlamalar, Farsça sıfat tamlamaları, Farsça sıfat tamlamalarında uyum, Arapça kelimelerde cinsiyet kategorisi, tesniye (ikilik) kategorisi, üç kelimeden oluşan Farsça tamlamalar, ay adları, takvimle ilgili tabirler, Arapça kelimelerin yapısı konularına da değinilmiştir. 6 OEHD’de aslında birinci bölüm dışında ayrılmış başka bölümler yoktur. Fakat eserin genel yapısı dikkate alındığında -OTK’de olduğu gibi- bu şekilde bir bölümlendirmenin söz konusu olduğundan bahsedilebilir. Osmanlı Türkçesi Ders Kitapları Üzerinde Karşılaştırmalı Bir Araştırma 4. Osmanlı Şiirlerinden Örnekler Yazı Çeşitleri Osmanlı Türkçesi Söz Dizimi bölüm (s. ) (s. ) Özellikleri (Arapça ve Farsça yapılı tamlamalar, birleşik sıfatlar, Arapça söz kalıpları vb.) (OTK2, s. ) 5. - Aruz Metinler bölüm (s. ) (OTK1, s. ) (OTK2, s. ) 6. - Metinler - bölüm (s. ) Sonuç olarak, Osmanlı Türkçesinin özellikle Arapça ve Farsçadan çok sayıda kelime alması dolayısıyla Türk dilinin bu dönemini ele alıp inceleyen ders kitaplarında Türkçe unsurlar yanında Arapça ve Farsça unsurlara da yer verilmiştir. Böylelikle, Osmanlı Türkçesi ders kitapları genel itibarıyla Türkçe, Arapça ve Farsça Unsurlar ile okuma parçalarının yer aldığı Metinler bölümlerinden oluşmuştur. Ergin bu bölümlere ek olarak kitabına Yazı Çeşitleri ve Aruz biçiminde iki bölüm daha ilave etmiştir. Osmanlı Türkçesi Ders Kitaplarında Alfabe Osmanlı Türkçesi ders kitaplarında yazının sağdan sola yazılması, harflerin birçoğunun birleştirilmesi, harflerin başta, sonda ve ortada yazılış biçimlerinin ayrı olması vb. temel kurallar/ilk bilgilerden sonra alfabeye geçilmektedir. Burada diğerlerinden farklı olarak Ahmet Cevat Emre OEHD’de alfabe tablosundan hemen önce Atatürk yurdumuzu kurtardı cümlesini Osmanlı harfleri ile yazmış ve ardından Sıra ile işaretleri veriyoruz diyerek cümleyi oluşturan her bir heceyi Osmanlı yazısına göre incelemiştir. Emre’nin böyle yaparak kitaptaki konulara farklı bir başlangıç yaptığı söylenebilir: [] (Emre, , s. 6) Tuncay Böler Eserlerde tablo hâlinde alfabe verilirken temel ilke ise, harflerin bitişmemiş/asli şekilleri ve başta (soldan bitişik), ortada (her iki taraftan bitişik), sonda (sağdan bitişik) yazımları şeklindedir. Burada OEHD’de harflerin ses değerlerine işaret edildiğini de belirtmek gerekir: Tablo 4: Alfabe tablosu7(Emre, , s. ) [] OTK1’de Harflerin Bitişme Tablosu’nda harflerin başta, ortada ve sondaki şekillerine birer örnek kelime de eklenmiştir. Diğer kitaplarda rastlanılmayan8 bu durum oldukça faydalıdır. Zira, harfler öğretilirken öğrenciye bu şekilde okuma uygulaması yapma/örnekler görme imkânı da sağlanmıştır: 7 Sayfa sayısı oldukça artacağı için bildiriye tabloların tamamı alınamıştır. 8 OD’de kitabın arkasındaki Metinler bölümüne geçilmeden hemen önce birkaç sayfalık Alıştırmalar yer almaktadır. Alıştırmalarda Osmanlı harflerinin listesi yeniden verildikten sonra her bir harfin başta, ortada ve sondaki şekillerine örnekler sunulmuştur. Osmanlı Türkçesi Ders Kitapları Üzerinde Karşılaştırmalı Bir Araştırma [] Tablo 5: Harflerin Bitişme Tablosu (Develi, a, s. 16) OD’de diğer kitaplardan farklı olarak kitap yazısının yanında el yazısındaki harfleri (rika) gösteren tablo da eklenmiştir: Tablo 6: Alfabe-Kitap Yazısı (Ergin, , s. ) [] Tuncay Böler Tablo 7: Alfabe-El Yazısı (Ergin, , s. ) [] Alfabeden hemen sonra OD ve OTK1’de hareke (şedde, tenvin, sükûn, vasla, üstün, esre, ötre vb.) konusunun ele alındığı görülmektedir. Esasen el yazması eserler dışında Osmanlı Türkçesinde hareke kullanımından bahsetmek mümkün değildir. Nitekim bunun farkında olan Muharrem Ergin de OD’de bu işaretlerin ancak eski harekeli metinlerde görüldüğünü, Osmanlı Türkçesinde normal harekesiz yazıda bu işaretlerin kullanılmadığını, ancak bir kelime bilhassa belirtilmek istenirse bu işaretlere başvurulduğunu ifade etmektedir (Ergin, , s. ). Aslında bu konunun harekeli el yazması eserlerden de alınacak örneklerle, kısaca dahi olsa, anlatılması matbu olmayan eski eserleri okumak bakımından faydalı olacaktır. Burada son olarak, incelenen eserlerden OEHD’de hareke konusunda altıncı derste şedde ve tenvinden bahsedilmekle (Emre, , s. 29) yetinildiğini belirtelim. Aşağıdaki tabloda Osmanlı Türkçesi ders kitaplarında hangi harekelere yer verildiği gösterilmiştir: Tablo 8: Osmanlı Türkçesi Ders Kitaplarında Harekeler OEHD OD OTK Üstün - + + Ötre - + + Esre - + + Cezim - + + Şedde + + - Tenvin + + + Vasla - + - Alfabe konusuyla lg l olarak transkr ps yondan da bahsetmek gerek r. Transkr ps yon (çev r yazı) b r yazıyı bütün ses ncel kler n bel rterek başka b r alfabeye çev rme yoludur. Transkripsiyon konusunun kitaplarda yer alması, hatta ilk derslerden başlamak üzere çeviri yazının öğrencilere layıkıyla öğretilmesi yararlı olacaktır. Zira, mesela Türk dili ve edebiyatı bölümünde okuyan bir öğrenci için transkripsiyonu bilmek ve bir metni doğru bir biçimde transkribe edebilmek önemlidir. Bu gözle bakıldığında Osmanlı Türkçesi ders kitaplarından OEHD’de transkripsiyon konusuna yer verilmediği görülmektedir. Hayati Develi, OTK1’de (Develi, a, s. 15) sadece bir tablo ile transkripsiyon alfabesini vermekle yetinmiş, kitabın ikinci cildinin son dersinde (Develi, b, ders) ise konuyu detaylandırarak ele almıştır. Yukarıda da değinildiği gibi metinleri doğru bir biçimde transkribe edebilmek Osmanlı Türkçesi Osmanlı Türkçesi Ders Kitapları Üzerinde Karşılaştırmalı Bir Araştırma dersini alan Türk dili ve edebiyatı, tarih gibi bölümlerde önemli bir husustur. Dolayısıyla, transkripsiyonun ele alındığı söz konusu dersin kitabın birinci cildinde ilk konulardan biri olarak verilmesi daha uygun olacaktır. Öte yandan, OD’de Muharrem Ergin, kitabının başındaki alfabe tablosuna transkripsiyon işaretlerini de eklemek suretiyle transkripsiyon harflerine yer vermiştir. Osmanlı Türkçesi Ders Kitaplarında Türkçe Unsurlar Osmanlı Türkçesi ders kitaplarında Türkçe unsurlar bölümü ünlülerin başta, ortada ve sonda yazılışları ve eklerin yazılışları üzerine bina edilmiştir. Kitaplar Türkçe unsurlar bakımından değerlendirildiğinde OEHD’de oldukça sınırlı bilginin yer aldığını söylemek yanlış olmayacaktır. Eserde üç buçuk sayfa tutan bölümde Türkçe kelimelerde ünlülerin yazılışı üzerinde durulmuştur. Burada ünsüzlerin durumuyla/yazılışıyla ilgili herhangi bir bilgi yoktur. Eklerin yazılışına gelindiğinde ise OEHD’de konu genel bir kural hâlinde “Bükün eklerinden vokalle bitmeyenlerin vokali, dar olsun geniş olsun, yazılmaz; fakat iki heceli ekleri bitişmez harfle biten temele bağlayan vokali yazmak ve yazmamak caizdir.” (Emre, , s. ) notu ile özetlenmiş ve aşağıdaki örnekler verilmiştir: (Emre, , s. 12) OTK’de ise Türkçe unsurlar incelenirken ünlülerin yanında ünsüzlerin de söz konusu edilmesi önemlidir. Kitapta Türkçe kelimelerde bugünkü alfabeden farklı olarak kimi harflerin (kaf-kef, gayın-gef, tı-te, sad-sin) yalnızca kalın ünlülerle veya yalnızca ince ünlülerle kullanıldığı hakkında bilgiler ve örnekler verilmiştir. Hayati Develi’nin OTK’de Türkçe kelimelerdeki ünlülerin yazımından sonra, karşılaştırma yapılmasına da imkân sağlaması açısından, 9, 10 ve derslerde Arapça ve Farsça kelimelerde ünlülerin yazılışı ile Türkçede ses karşılığı bulunmayan harfler (peltek se, zel, ha, hı, he, dat, zı) ve ayın ile hemzeden bahsetmesi oldukça yerindedir. Osmanlı Türkçesinde kalıplaşmış yazımların başında zamirlerin yalın ve çekimli şekilleri gelmektedir. OTK’de ders Türkçe zamirler konusuna ayrılmıştır. OEHD ve OD’de zamirler konusu ele alınıp incelenmiş değildir. OTK’de derste Türkçe sayıların yazımı ve sayıların yazımındaki kalıplaşmalara (yirmide olduğu gibi) da yer verilmiştir. Kitabın bundan sonraki kısmı çoğunlukla Türkçedeki eklerin yazımına ayrılmıştır. Tuncay Böler OD’de Vokallerin Yazılışı’ndan sonra Türkçe kelimelerin imlasına değinilmiştir. Burada kelime başında, içinde ve sonunda vokal yazılışlarından sonra e’lerin i ile yazılması, d’lerin tı ile yazılması, sonda t, p, ç yazılması üzerinde durulmuş, ardından eklerin yazılışına geçilmiştir. Bunlardan başka, kitapta Türkçedeki eklerin Osmanlı Türkçesindeki yazılışları örnekler verilerek genel hatlarıyla anlatılmıştır. Ergin kitabında, klasik bir yöntem kullanarak, eklerin yazılışlarını özetlemekle yetinmiş, öğrenciler için herhangi bir alıştırma veya uygulama çalışmasına yer vermemiştir. Ayrıca Ergin burada eklerin yazılışlarına değindikten sonra Arapça unsurların ele alındığı bölüme geçmeden önce ebcet hesabından bahsetmiştir. Ebcet hesabına yer veren tek Osmanlı Türkçesi kitabı OD’dir. Sonuç itibarıyla, Türkçe unsurlar bakımından OEHD’de oldukça özet ve sınırlı bilgilerin bulunduğundan söz etmek mümkündür. OD’de Türkçe unsurlar OEHD’ye göre biraz daha geniş ama yine de genel hatlarıyla ele alınmıştır. OTK’de ise Türkçe unsurların detaylı bir biçimde ele alındığı, birtakım alıştırma ve uygulama çalışmalarıyla Türkçe unsurların işlendiği görülmektedir. Aşağıdaki tabloda her bir eserde Türkçe unsurlar bakımından hangi konulara yer verildiği gösterilmiştir: Tablo 9: Osmanlı Türkçesi Ders Kitaplarında Türkçe Unsurlar OEHD OD OTK (s. ) (s. ) (OTK1 s. ) İmla Kuralları Vokallerin Yazılışı 3. ders OD’de Türkçe kelimelerin 4. ders Kelime başında ve ortasında /e/’nin imlasına geçilmeden önce Türkçe ünlülerin yazılışı (/a/ ve yazımı Vokallerin Yazılışı şeklinde bir /e/’nin yazımı) Kelime başında ve ortasında /a/’nın başlık vardır. Ergin burada Arap yazımı alfabesinin vokal işaretlerinin Kelime başında ve ortasında /ı/ ve Türkçe için yetersizliğini ifade /i/’nin yazımı ederek (Ergin, , s. 14) Kelime başında ve ortasında /o/, /ö/, konuya başlamıştır. Ardından /u/ ve /ü/’nün yazımı vokallerin başta, ortada ve Sonda (kelime ve eklerde) /e/ ve sondaki yazımları bir tablo ile /a/’nın yazımı gösterilmiştir. Sonda (kelime ve eklerde) /ı/, /i/ ve /u/, /ü/’nün yazımı Kapalı /e/’nin yazımı Emir 3. kişi çekimindeki -sIn/-sUn ekinin yazımı Kelime başında /a/’nın yazımı 5. ders Ünsüzlerin özellikleri (k=kaf, kef, ğ=gayın, kef, s=sad, sin, peltek se, t=tı, te) Kelime başında /e/’nin yazımı 6. ders Türkçe ünlülerin yazılışı (/o/, /ö/, /u/, /ü/’nün yazımı) Kelime başında /ı/ ve /i/’nin 7. ders yazımı Türkçe ünlülerin yazılışı (/ı/, /i/’nin yazımı) Kelime başında /o/, /ö/, /u/ ve 8. ders /ü/’nün yazımı Türkçe ünlülerin yazılışı (kelime başında ve sonunda /e/’nin yazımı)9 9 9. derste Arapça ve Farsça kelimelerde ünlülerin yazılışı, şedde konuları işlenmiştir. Osmanlı Türkçesi Ders Kitapları Üzerinde Karşılaştırmalı Bir Araştırma Özet: Türkçedeki ünlülerin yazılışı Vokallerin İmlası ders10 Türkçe kelimelerin imlası kâf-ı Farisî, /ñ/ ünsüzü Köklerin yazılışı Kelime başında vokal yazılışı ders Türkçe eklerin yazılışı (çokluk eki - lAr, yapım ekleri -lIk/-lUk, -CI/- CU, -lI/-lU, -sIz/-sUz, -ki, -CA, - CIk/-CUk, -cAgIz, -ncI/-nCU, - mAk, -mA, -IcI/-UcU, -lA, -lAş, - lAn, -DIr/-DUr, -Il/-Ul, -Iş/-Uş) Kelime içinde vokal yazılışı ders Zarf-fiil (-Ip/-Up, -IncA/-UncA, - ArAk, -A, -DIkCA/-DUkCa, -AlI, - mAdAn, -iken/-ken) ve sıfat-fiil (- An, -DIk/-DUk) eklerinin yazılışı Kelime sonunda vokal yazılışı ders Türkçe zamirler (ben, sen, o, biz, siz, onlar ve bu zamirlerin hâl eki almış biçimleri), Türkçe sayılar /e/’lerin i ile yazılması ders Bildirme ekleri /d/’lerin tı ile yazılması ders Hâl ekleri (ilgi hâli -In/-Un, -nIn/- nUn, yönelme hâli -A, yükleme hâli -I/-U, bulunma hâli -DA, ayrılma hâli -DAn, vasıta hâli –lA) Sonda /t/, /p/, /ç/ yazılması ders İyelik ekleri (-m/-Im/-Um, -n/-In/- Un, -I/-sI/-sU, -mIz/-mUz/-ImIz/- UmUz, -nIz/-nUz/-InIz/-UnUz, - lArI) Eklerin yazılışı ders Yardımcı sesler Kapalı /e/’nin yazılışı, soru edatı mI/mU’nun yazılışı İsimden isim yapma ekleri (-lIk/ - ders lUk, -CI/-CU, -lI/-lU, -lIm/-lUm, Görülen geçmiş zaman (-DI/-DU) -sIz/-sUz, -ki, -cIk/-cUk, -cAk, - eklerinin yazılışı ve görülen geçmiş CA, -nCI/-ncU) zamanın olumsuz biçiminin yazılışı, /d/’nin tı ile yazılışı Fiilden isim yapma ekleri (-mAk, ders -mA, -IcI/-UcU, -tI/-tU) Geniş zaman (-r/-Ar/-Ir/-Ur) eklerinin yazılışı, geniş zamanın olumsuzu Fiilden fiil yapma ekleri (-mA, -t, ders -DIr/-DUr) Öğrenilen geçmiş zaman (-mIş/- mUş) eklerinin yazılışı, öğrenilen geçmiş zamanın olumsuzunun yazılışı İsim işletme ekleri ders Çokluk eki (-lAr) Şimdiki zaman (-yor) çekiminin 10 derste bunların yanında Türkçede ses karşılığı bulunmayan harflerden (peltek se, zel, ha, hı, he, dat, zı), derste ayın ve hemzeden bahsedilmiştir. Tuncay Böler yazılışı, şimdiki zamanın olumsuzunun yazılışı İyelik ekleri (-m, -n, -I/-U, -sI/- ders sU, -mIz/-mUz, -nIz/-nUz, -lArI) Gelecek zaman (-AcAk) çekiminin yazılışı, gelecek zamanın olumsuzunun yazılışı Hâl ekleri ders Genitif eki (-In/-Un, -nIn/-nUn) Dilek-şart (-sA) kipinin yazılışı, Akkuzatif ekleri (-I/-U, -nI/-nU) dilek-şart kipinin olumsuzunun Datif eki (-A) yazılışı, bazı edatlar (ile, için, Lokatif eki (-DA) niçin) Ablatif eki (-DAn) Eşitlik eki (-CA) Soru eki (mI/mU) ders İstek ve emir kiplerinin yazılışı, istek ve emir kiplerinin olumsuzunun yazılışı, iç sesteki /y/ ve /v/ sesleri, kalıplaşmış olarak kef ile yazılan bazı kelimeler (bey, tüy, güvercin, gövde, üveyik vb.), Arapça ve Farsça kelimelerin tanınması Şahıs ekleri ders Birinci tip Gereklilik kipinin yazılışı, -Im/-Um, -sIn/-sUn, -Iz/-Uz, - gereklilik kipinin olumsuzunun sInIz, -sUnUz, -lAr yazılışı, -mAktA ile yapılan İkinci tip şimdiki zamanın yazılışı, nazal /n/ -m, -n, -k, -nIz/-nUz, -lAr (ñ)’nin yazılışı, kalın sıradan kelimelerde /k/’nin kaf ile, /t/’nin tı ile, /s/’nin sad ile yazılışı Şekil ve zaman ekleri ders Geniş zaman eki (-Ar) Ek-fiil (şimdiki zaman, görülen Geçmiş zaman eki (-DI//-DU, - geçmiş zaman, öğrenilen geçmiş mIş/-mUş) zaman) ve birleşik fiil çekimlerinin Gelecek zaman eki (-AcAk) (hikâye, rivayet, şart) yazılışı, Emir ekleri (-AyIm, -sIn/-sUn, - damaksı /ñ/ sesinin yazıldığı ekler AlIm, -In/-Un, -InIz/-UnUz, - (ilgi hâli -Iñ/-Uñ//-nIñ/-nUñ, ben, sInlAr/-sUnlAr) sen, o zamirlerinin yönelme hâli Şart eki (-sA) almış şekilleri, çokluk ve teklik 2. İstek eki (-A) şahıs ekleri, görülen geçmiş zaman Gereklik eki (-mAlI) ve şart çekimlerinin teklik ve çokluk 2. şahıs ekleri, geniş zaman, şimdiki zaman, öğrenilen geçmiş zaman, istek ve gereklilik kipleri çekiminde teklik ve çokluk 2. şahıs ekleri, emir çekiminde 2. çoğul şahıs, bildirme teklik ve çokluk 2. şahıs çekiminde) Bildirme ekleri (-Im/-Um, -sIn/- sUn, -DIr/-DUr, -Iz/-Uz, -sInIz/- sUnUz, -DIrlAr, -DUrlAr) Soru eki (mI/mU) Partisip ekleri (-An, -DIk/-DUk, - Osmanlı Türkçesi Ders Kitapları Üzerinde Karşılaştırmalı Bir Araştırma mAz) Gerundim ekleri (-I/-U, -Ip/-Up, - ArAk, -IncA/-UncA, -AlI, - mAdAn, -ken) Bazı edatlar (ile, -lA, dahi, çünkü, belki, dA, ki, için, kadar) Rakamlar Osmanlı Türkçesi Ders Kitaplarında Arapça Unsurlar Osmanlı Türkçesi ders kitaplarının içeriklerinin önemli bir bölümünü Arapça unsurlar oluşturmaktadır. Arapça kelimelerin yapısı, vezni, aksam-ı seba, Arapçada çokluk, mastarlar, ism-i fail ve ism-i meful kavramları, tamlamalar (terkipler) vb. kitaplarda az ya da çok ele alınan konular arasındadır. Bunlar içinde Arapçanın da yapısı gereği üzerinde en çok durulan konu kalıplar/vezinlerdir. Aslında Osmanlı Türkçesi öğrenenlerin en çok zorlandığı konuların başında Arapça kelimelerin kalıpları gelmektedir. Öğrenciler her bir kalıbı öğrenmekte güçlüklerle karşılaşmaktadırlar. Üstüne üstlük bir de i‘lâl adı verilen istisnai durumların olması kalıpları öğrenmeyi daha da zor hâle getirebilmektedir. Arapçadaki kalıpların öğretimi bakımından Osmanlı Türkçesi ders kitapları incelendiğinde, konunun eserlerde çoğunlukla birbirine benzer şekilde ele alınıp incelendiğini söylemek yanlış olmayacaktır. Özellikle OEHD ve OD’de kalıpların öğretimindeki yöntem, ilgili kalıpla ilgili bilgilerden sonra örnekler vermek şeklindedir. Burada örnek olması bakımından tef’îl bâbının Osmanlı Türkçesi ders kitaplarında hangi suretle ele alındığı aşağıda gösterilmiştir: [] [] Tuncay Böler [] (Emre, , s. ) (Ergin, , s. ) Görüldüğü üzere OEHD ve OD’de tef’îl kalıbı hakkında verilenler klasik bir yöntemle konuyla ilgili bilgi ve örneklerden oluşmaktadır. Kalıbın öğretimine yönelik başka herhangi bir Osmanlı Türkçesi Ders Kitapları Üzerinde Karşılaştırmalı Bir Araştırma etkinlik söz konusu değildir. OTK’de diğer derslerde olduğu gibi kalıpların anlatıldığı derslerde de yer alan alıştırmalar, öğrencilere kalıplarla ilgili uygulama yapma imkânı sağlamaktadır: [] [] [] [] Tuncay Böler [] (Develi, b, s. ) Sonuç olarak, kitapların kalıplar/vezinler konusunu daha özel bir yöntemle ve öğrenilebilirliği kolaylaştıracak başkaca (boşluk doldurma, bulmaca vb.) etkinliklerle vermelerinin faydalı olacağını söylemek mümkündür. Toplu olarak görülmesi ve karşılaştırmalara imkân sağlaması için Osmanlı Türkçesi ders kitaplarında Arapça unsurlar bölümlerinde ele alınıp incelenen konular aşağıda tablo hâlinde verilmiştir: Tablo Osmanlı Türkçesi Ders Kitaplarında Arapça Unsurlar OEHD OD OTK (s. ) (s. ) (OTK2 s. ) 6. ders Türkçede Arapça kelimelerin OTK1’de Farsça ve Arapça Arapça kelimelerde hemze aldığı şekiller: Söyleyiş unsurların birlikte ele alındığı Arapça kelimelerde şedde, tenvin değişiklikleri görülmektedir. Buna göre: ( ders: Farsça yapılı tamlamalar) 7. ders Arapça kelimelerin imlası: vokal ( ders: Farsça sıfat Arapçada harf-i tarif yazılışı, ikiz konsonant, yuvarlak tamlamaları, Farsça sıfat Ulama (vasıl) t, kısa elif, hemze tamlamalarında uyum) Arapça kelimelerde cinsiyet kategorisi, tesniye (ikilik) kategorisi 8. ders Arapça kelime çeşitleri ve ( ders: Üç kelimeden oluşan Osmanlıda Arapça İsimler vezinleri: Arapça kelimelerin Farsça tamlamalar) Arapça Kelimelerde Aslî ve Zait11 yapısı, üçüzlü, dördüzlü, beşizli Harfler kökler, aslî harfler, zâit harfler, vezinler, aksâm-ı seb’a 9. ders Kelime çeşitleri: masdar, ism-i ders: Ay adları, takvimle ilgili Osmanlıcada Arapça Mastarlar fâ’il, ism-i mef’ûl tabirler (fa’l) Sülâsî semâî masdarlar, ism-i Kelimenin Yedi Kısmı (Aksâm-ı fâ’illeri, ism-i mef’ûlleri seb’a) Masdar: fa’l, fi’l, fu’l, fa’al, fi’al, fa’let, fi’let, fu’let, fi’âl, fu’âl, 11 Kitaplarda yer alan zait, zâit, zâid gibi yazım farklılıklarına bunların görülmesi için müdahale edilmemiştır. Osmanlı Türkçesi Ders Kitapları Üzerinde Karşılaştırmalı Bir Araştırma fe’âlet, fi’âlet, fu’ûl, fu’ûlet, fa’lûlet, fi’lân, fu’lân, fa’alân, fa’îl, fa’ûl, tef’âl, mef’il, mef’al, mef’alet, mef’ilet ders İsm-i fâ’il ders: Farsça ve Arapça çokluk Arapça Mastarların Vezinleri İsm-i mef’ûl ekleri: Farsça çokluk ekleri (-ân, - (Devamı: fi’l, fu’l, fa’al, fi’al, fa’let, Sülâsîler cetveli hâ), Arapça çokluk ekleri (-în, -ûn, fi’let, fu’let) -ât) ders Rübâî semâ’î masdar, ism-i fâ’ili, OTK1’de dersten itibaren fe’âl, fi’âl, fu’âl vezinleri ism-i mef’ûlü: fa’lele vezni, ism-i Arapça kelimelerin yapısına fâ’ili: müfa’lil, ism-i mef’ûlü: geçilmektedir: müfa’lel ders: Arapça kelimelerin yapısı Aslî ve zâid harfler Arapça kelimelerin vezni Arapça kelimelerin veznini bulmak Arapçada isimler İsimlerin vezinleri (fa’âl, fa’l, fi’l, fu’l, fa’lel, fu’lul) Sülâsî, rubâî, humâsî isimler ders Sülâsî kıyasî masdarlar, ism-i ders tef’îl, ism-i fâ’ili: müfa’il, ism-i ders: Arapça isimlerde çokluk fu’ûl, fu’ûlet, fa’lûlet, fi’lân, fu’lân, mef’ûlü: müfa’al Arapça çokluk kalıpları (cem-i fa’alân, fa’ûl, fa’îl, tef’âl vezinleri mükesser): ef’âl, fu’ûl, fi’âl, fu’âl, fa’ale, fu’alâ, fevâ’il, fevâ’îl, efâ’il, mefâ’il ders müfâ’ale ve fi’âl, ism-i fâ’illeri: Konular OTK2’de aşağıdaki sıra ile Mimli mastarlar (mef’il, mef’al, müfâ’il, ism-i mef’ûlleri: müfâ’al devam etmektedir: mef’alet, mef’ilet) 1. ders Sülasi (üç asli harfi olan), rübaî Arapça ve Farsça kelimelerin (dört asli harfi olan) mastarlar yapısı Arapça kelimelerin yapısı (aslî harfler, zâid harfler) Arapçada kelime yapımı Arapça kelimelerin vezni Arapça kelimelerin veznini bulmak ders infi’âl, ism-i fâ’ili: münfa’il, ism- 2. ders Kurallı (kıyasî) mastarlar: if’âl i mef’ûlü: yoktur Harflerine göre Arapça kelimeler: Aksâm-ı seb’a Arapça sayı isimleri (birler hanesindeki sayılar, onlar hanesindeki sayılar, yüzler hanesindeki sayılar, Arapça sıra sayı isimleri) ders ifti’âl, ism-i fâ’ili: müfta’il, ism-i 3. ders Tuncay Böler tef’îl vezni mef’ûlü: müfta’al Arapçada isimler ve çokluk (Kitapta buradan başlamak üzere İsimlerin vezinleri (fa’al, fa’l, fi’l, derse kadar ilgili veznin Latin harfli fu’l, fa’let, fu’lul) ve sülâsî, rubâî, şekli verilmiyor.) humâsî kavramları Arapça isimlerde çokluk: ef’âl, fu’ûl, fu’ul, fu’al, fi’al, fi’âl, fu’âl, fa’ale, fu’alâ, fe’â’il, fevâ’il, fevâ’îl, efâ’il, efâ’îl, ef’ilâ, ef’ile, mefâ’il, mefâ’îl, tefâ’îl, ef’ul ders tefe’ül, ism-i fâ’ili: mütefa’il, 4. ders mufâ’ale vezni ism-i mef’ûlü: mütefa’al Arapça masdarlar ders tefâ’ül, ism-i fâ’ili: mütefâ’il, 5. ders mufâ’ale vezninden başka örnekler ism-i mef’ûlü: mütefâ’al Sülâsî mücerred masdarların ism-i fâ’illeri ve ism-i mef’ûlleri Rubâî mücerred masdarlar: fa’lelet Rubâî mücerred masdarların ism-i fâ’illeri (mufa’lil) ve ism-i mef’ûlleri (mufa’lel) Mimli masdarlar: mef’il, mef’ilet, mef’alet ders istif’âl, ism-i fâ’ili: müstef’il, 6. ders infi’âl vezni ism-i mef’ûlü: müstef’al Mezîdünfih masdarlar (kıyâsî masdarlar) if’âl bâbı, ism-i fâ’ili: muf’il, ism-i mef’ûlü: muf’al ders if’ilâl, ism-i fâ’ili: müf’all, ism-i 7. ders ifti’âl vezni mef’ûlü: yoktur tef’îl bâbı, ism-i fâ’ili: mufa’il, Sülâsî kıyasîler cetveli ism-i mef’ûlü: mufa’al ders Rübâî kıyâsî masdarlar, ism-i 8. ders tefa’ul vezni fâ’illeri tefe’’ul bâbı, ism-i fâ’ili: mütefa’il, tefa’lül, ism-i fâ’ili: mütefa’lil ism-i mef’ûlü: mütefa’al ders if’illâl, ism-i fâ’ili: müf’alil 9. ders tefâ’ul vezni tefâ’ul bâbı, ism-i fâ’ili: mütefâ’il, ism-i mef’ûlü: mütefâ’al ders if’inlâl ders istif’âl vezni Rübâî kıyâsîler cetveli müfâ’alet bâbı, ism-i fâ’ili: mufâ’il, ism-i mef’ûlü: müfâ’al ders Ca’lî masdarlar ders İsm-i fâil: fâil vezni infi’âl bâbı, ism-i fâ’ili: münfa’il, ism-i mef’ûlü: kullanılmaz if’ilâl bâbı, ism-i fâ’ili: müf’all, ism-i mef’ûlü: kullanılmaz ders Sıfat-ı müşebbehe: ef’al, fa’lân, ders müf’il vezni (if’âl veznindeki fa’îl ifti’âl bâbı, ism-i fâ’ili: müfta’il, mastarların ism-i fâili) ism-i mef’ûlü: müfta’al ders Mübâlağa sigası: fa’âl, fa’âle, ders müfa’il vezni (tef’îl veznindeki faûl, fu’âl, fi’’îl, mif’îl, fa’îl, istif’âl bâbı, ism-i fâ’ili: mustaf’il, mastarların ism-i fâili) mif’âl ism-i mef’ûlü: mustaf’al müfâ’il vezni (mufâ’ale vezninin Mec’ûl (yapma) masdarlar: ism-i fâili) (/iyyet/) münfa’il vezni (infi’âl vezninin ism- i fâili) Osmanlı Türkçesi Ders Kitapları Üzerinde Karşılaştırmalı Bir Araştırma ders İsm-i tafdil: ef’al ders müfta’il vezni (ifti’âl vezninin ism-i Arapça sıfatlar fâili) Sıfat-ı müşebbehe: fa’îl, ef’al İsm-i tafdîl: ef’al ders İsm-i tasgîr: fu’ayl, fuay’il, ders mütefâ’il vezni (tefâ’ul vezninin fuay’îl Mübâlağa-i fâ’il: fa’âl, fa’ûl ism-i fâili) İsm-i mensûb: /iyyûn/, Osmanlı müstef’il vezni (istif’âl vezninin Türkçesinde /î/ ism-i fâili) Az kullanılır ism-i fâiller Aslî dörtlülerden ism-i fâil ders İsm-i mensûb ders İsm-i mef’ûl İsm-i mekân: mef’al, mef’il, muf’al vezni (if’âl vezninin ism-i mef’alet, mef’ilet mef’ûlü) İsm-i zaman: mef’âl, mef’il İsm-i âlet: mif’al, mif’âl, mif’ale İsm-i tasgîr: Osmanlı Türkçesinde daha sık kullanıldığı belirtilerek sadece fu’ayl vezni konu edinilmiştir. Arapça masdarların Türkçede kullanılışları ders İsm-i zamân, ism-i mekân: 17, 18, 19, 20, 21, 22 ve müfa’al vezni (tef’îl vezninin ism-i mef’al, mef’il, mef’ale derslerde Farsça unsurlar üzerinde mef’ûlü) durulmaktadır. müfâ’al vezni (mufâ’ale vezninin ders ism-i mef’ûlü) Arapça yapılı tamlamalar müfte’al vezni (ifti’âl vezninin ism-i Harf-i tarif mef’ûlü) Güneş harfleri Arapça yapılı isim tamlamaları Arapça tamlamaların okunuşu Makam ve mevki isimleri Kitap isimleri Bilimsel terimler ders İsm-i âlet: mif’al, mif’âl, mif’ale ders mütefa’al vezni (tefa’ul vezninin Arapça sıfat tamlaması ism-i mef’ûlü) Arapça sıfat tamlamalarında uyum mütefâ’al vezni (tefâ’ul vezninin Arapça ön edatlar (harf-i cerr’ler) ism-i mef’ûlü) Arapça tamlamalardaki müstef’al vezni (istif’âl vezninin değişiklikler: tamlamanın üstünlü ism-i mef’ûlü) okunması, tamlamanın esreli Dört aslî harflilerin ism-i mef’ûlü okunması Eklemeli kurallı mastaların ism-i mef’ûlü ders Müennes, Müzekker ders Arapça sıfatlar Arapça birleşik sıfatlar: lafzî izafet, Sıfat-ı müşebbehe: ef’al, fa’lân, fa’îl lafzî izafetlerin kullanılışı ders Arapça isimlerde çokluk ders Mübalağa vezinleri: fa’âl, fa’âle, Tesniye İsim ve sıfat tamlamalarının Türkçe fa’ûl Çokluk: cem-i sâlim, cem-i söz diziminde kullanılması mükesser ders Cem-i sâlim: -ûn, -în, -ât 28 ve derslerde Farsça İsm-i tafdîl: ef’al unsurlar konu edinilmektedir. Tuncay Böler ders Arapça edatların kullanılışları: lâ-, mâ-, ma’a-, keyfe, gayr, li ders Cem-i mükesser: ef’âl, ef’ile, ders İsm-i mensûb efâ’il, efâ’îl, fa’ale, fu’âl, fu’ât, Arapça söz kalıpları: kalıplaşmış fu’ûl, fu’al, fi’al, fu’ul, fe’âil, ifadeler, dua ve beddua cümleleri fev’âil, fevâ’îl, tefâ’îl, mefâ’il, mefâ’îl, fi’âl, ef’ül, fi’lân, efâ’ile, fu’elâ, fe’âlil, fe’âla, fe’âlîl, fa’lâ ders Arapça sayılar: asıl sayı sıfatları, Zaman, mekân isimleri: mef’al, sıra sayı sıfatları, kesir sayı mef’il, mef’ale sıfatları Alet ismi: mif’al, mif’âl, mif’ale ders Arapça zamirler ve edatlar İsimlerin dişil şekilleri, elif ile dişil Zamirler kılmak, gerçek ve itibari dişiller Edatlar ders Arapça Terkipler Arapça isimlerin sayısı: müfred, tesniye, cem’ Arapçada çoğul şekilleri: -în, -ûn, - ât ders İlaveler: harf-i ta’rîf, elif-i Bükünlü çoğul (cem-i mükesser): maksûre ef’âl, ef’ile, ef’ilâ, efâ’il, fe’ale ders (Bükünlü çoğulun devamı) fu’âl, fu’ûl, fu’al, fi’al, fe’âil, fevâ’il, fevâ’îl, fe’âlil, fe’âlîl, tefâ’îl ders (Bükünlü çoğulun devamı) mefâ’il, mefâ’îl, fi’âl, ef’ul, fi’lân, ifâ’ale, fa’lâ Arapça küçültme vezinleri: fu’ayl, fu’ay’il, fu’ay’iyl ders Arapça izafet ders Ulama olayları Osmanlı Türkçesi Ders Kitaplarında Farsça Unsurlar B rleş k kel meler, çokluk ekler , başa ve sona gelen eklerle kel me yapımı, tamlamalar vb. konular Osmanlı Türkçes k taplarında konu ed n len Farsça unsurlar arasındadır. D ğer bölümlerde olduğu g b , metotları gereğ , OEHD ve OD’de Farsça unsurlar y ne klas k b r yöntemle ele alınmış, her b r konuyla lg l b lg ler ver lmes ve örnekler n sıralanmasıyla yet n lm şt r. OTK, etk nl klere/alıştırmalara yer vererek söz konusu k k taptan ayrılmaktadır. D ğer taraftan, Farsça unsurlar açısından değerlend r ld ğ nde özell kle OEHD ve OTK, Farsça tamlamalara daha gen ş yer vermek bakımından OD’den farklılık göstermekted r. OEHD’de konuya Farsça tamlamaların nasıl yapıldığı le başlandıktan sonra Farîsî terkîb- tavsîfî (sıfat tamlaması), mavsufun son harf , mutabakat (uygunluk), atıf terkîb konularına yer ver lm şt r: Osmanlı Türkçesi Ders Kitapları Üzerinde Karşılaştırmalı Bir Araştırma [] (Emre, , s. ) (Emre, , s. ) [] (Emre, , s. ) Tuncay Böler [] (Emre, , s. ) [] (Emre, , s. ) OTK’ye bakıldığında se Farsça tamlamaların eser n her k c ld nde de ele alındığı görülmekted r OTK1’de derste Farsça yapılı tamlamalar başlığı altında Türkçe le karşılaştırmalı b r şek lde Farsça yapılı s m ve sıfat tamlamaları ele alınmış ve b rçok örnek ver lm ş, ardından alıştırmalara geç lm şt r. derste Farsça sııfat tamlamaları ve Farsça sıfat tamlamalarında uyum derste üç kel meden oluşan Farsça tamlamalar konuları şlenm şt r. OTK2’de se derste Farsça tamlamalara b r kez daha yer ver lerek Farsça yapılı s m ve sıfat tamlamaları, üç ve dört kel meden oluşan s m ve sıfat tamlamaları, beş ve altı kel meden oluşan Farsça tamlamalar şlenm ş, sonrasında alıştırmalarla uygulama çalışmaları yapılmasına mkân sağlanmıştır: 12 Farsça tamlamalarda olduğu gibi, Arapça çokluk, Arapça mastarlar vb. birtakım konulara OTK’nin hem birinci hem de ikinci cildinde yer verilmiştir. Yazarın buradaki amacı, kitabın sadece birinci cildini kullanacaklara Osmanlı Türkçesinin temel konularını görme imkânı sağlamak olmalıdır. OTK’de birinci ciltte yer alan bu konular ikinci ciltte daha geniş bir biçimde ele alınmaktadır. Osmanlı Türkçesi Ders Kitapları Üzerinde Karşılaştırmalı Bir Araştırma OTK1 (Develi, a, s. ) [] OTK1 (Develi, a, s. ) Tuncay Böler [] OTK2 (Develi, b, s. ) [] OTK2 (Develi, b, s. ) OD’de Farsça terk pler başlığı le anlatılan Farsça tamlamalar konusu özetlenerek ana hatlarıyla k taba alınmıştır: Osmanlı Türkçesi Ders Kitapları Üzerinde Karşılaştırmalı Bir Araştırma (Ergin, , s. ) Sonuç t barıyla, Osmanlı Türkçes ders k taplarında Farsça unsurlar da Türkçe ve Arapça unsurlarda olduğu g b k m eserde az k m s nde se detaylı b r şek lde ele alınıp şlenm şt r. Farsça tamlamalara ver len önem bakımından OEHD ve OTK, OD’den ayrılmaktadır. K taplardak Farsça unsurlar bölümünde bahsed len konular aşağıda b r tabloyla göster lm şt r: Tablo Osmanlı Türkçesi Ders Kitaplarında Arapça Unsurlar OEHD OD OTK (s. ) (s. ) (OTK2 s. ) ders Farsça ve Türkçedeki Farsça OTK1’de daha önce de belirtildiği Farsça kelimeler (Burada Osmanlı Unsurlar gibi Farsça unsurlar Arapça edebiyatında Farsça kelimelerin unsurlarla birlikte dersten isim nevinden olduğu ve isim, sıfat, itibaren ele alınmaya başlanmıştır. zarf rolünü oynadıkları belirtilmiş, ders ardından yaklaşık beş sayfa Farsça Farsça yapılı tamlamalar örnek kelime listesi verilmiştir.) ders ( ders olması gerekirken Birleşik kelimeler ders sehven ders olarak Farsça sıfat tamlamaları, Farsça kaydedilmiştir.) sıfat tamlamalarında uyum, Arapça Farsçada tekrarlamalar, kelimelerde cinsiyet kategorisi, bileştirmeler, iki isimden bileşikler tesniye (ikilik) kategorisi ders Birleşik isim ders Tuncay Böler Bileşiklerde ortaçlar Üç kelimeden oluşan Farsça tamlamalar ders Başa gelen edatlar (nâ-, bî-, ez-, ders Ortaçlar ve emirlerle kurulmuş der-, ender-, ber-, bâ-, be-) Ay adları bileşiklere örnekler ders Sona gelen edatlar (râ-, â-) ders Öntakılarla kelime yapımı (nâ-, bî-, Farsça ve Arapça çokluk ekleri: ber-, der-, bâ-) Farsça çokluk ekleri (-ân, -hâ), Arapça çokluk ekleri (-în, -ûn, -ât) ders Sona gelen yapım ekleri (-dân, - OTK2’de dersten itibaren Soneklerle kelime yapımı (-â, -ân, - sitân/-istân, -zâr, -sâr, -gede, - Farsça Kelimelerin Yapısı başlığı e, -çe, -(i)çe, -gîn, -mend, -vend, - şen, -bâr, -lâh, -bân/-vân, -mend, ile Farsça unsurlar ayrı bir bölüm vâr, -ver, -ûr, -yâr, -îr, -nâk, -bân, - -vend, -vâr/-ver, -ûr, -yâr, -îr, - hâlinde ele alınmıştır: vân, -ger, -gâr, -dân, -zâr, -sâr, -sân, nâk, -gîn, -veş, -âsâ/-sâ, -fâm, - ders -şen, -istân, -âsâ, -sâ, -veş, -fâm) kâr/-gâr/-ger, -çe/-içe, -ek, -â/-nâ, Farsça Kelimelerin Yapısı -âk, -âl, -ân, -âne, -gân, -î, -e) Farsçada yalın isimler ve sıfatlar Farsça sayı isimleri ve sıfatları Sıra sayıları Farsçada kelime yapısı İsimden türemiş isimler ders Fiil isimleri ders Farsçada çoğul (-ân, -hâ) Masdarlar (mâzî gövdesi, emir İsimden türemiş sıfatlar Farsça izafet veya hâlihazır gövdesi, kıyasî Sıfat takımı yapmak, ca’lî masdar, emir Farisî terkîb-i tavsîfî gövdesinin kullanılışı) ders İsm-i fâ’il, ism-i mef’ûl ders Mavsufun son harfı Fiilden türemiş isim ve sıfatlar: emir gövdesi, geçmiş zaman gövdesi ders Farsça çokluk (-ân, -hâ) ders Mutabakat (uygunluk) Farsça fiilden türemiş sıfatlar Farsçada atıf terkibi (terkîb-i atfî) Fiilden türemiş isimler Farsça birleşik isimler: iki isimden oluşanlar, ikilemelerle oluşanlar Farsça sayılar ders Farsça yapılı isim ve sıfat tamlamaları Dört kelimeyle kurulmuş tamlamalar Osmanlı Türkçesi Ders Kitapları Üzerinde Karşılaştırmalı Bir Araştırma Farsça terkipler ders Beş ve altı kelimeden oluşan Farsça tamlamalar İlaveler (düş-/düj-, ne-) 24, 25 ve derslerde Arapça unsurlar üstünde durulmaktadır. ) ders Farsça birleşik kelimelerin tamlamalarda kullanılışı Birleşik isimlerin kullanılışı Birleşik sıfatların kullanılışı: iki isimden oluşanlar, bir sıfat ile bir isimden oluşanlar, bir isim ile bir sıfat-fiilden oluşanlar ders Birleşik sıfatların Türkçe yardımcı fiillerle kullanılması Osmanlı Türkçesi Ders Kitaplarında Met nler Osmanlı Türkçes ders k taplarının ortak yönler nden b r de eserler n arka kısımlarına alınan okuma met nler d r. Okuma met nler OD ve OTK’de aşağıdak g b bölümlere ayrılmış, OEHD’de se herhang b r bölümlend rme yapılmamıştır: Tablo Osmanlı Türkçesi Ders Kitaplarında Metinler OEHD OD OTK13 (s. -Önden- ) (-Arkadan- s. ) (-Arkadan- OTK1 s. ) (-Arkadan- OTK2 s. Tuncay Böler Türkçesine Geçiş Okuma metinlerinde Ahmet Cevat Emre, OEHD’de ilk olarak metinlerin Arap harfli şekillerini, ardından Latin harfleriyle okunuşunu ve son olarak da Kelimeler, Terkipler başlığı altında metinde bilinmediğini düşündüğü kelime ve tamlamaların anlamlarını vermektedir. OEHD’de dikkatleri çeken bir nokta da bazı metinlerden sonra Öğretmenlere şeklindeki notlardır. Örneğin, Hürriyet Kasidesi’nden sonra bu başlıkla öğretmenlere yapılan uyarı kitaptaki yazımıyla şu şekildedir: “Kasiydenin her beyti, kelime ve terkipleri birer birer incelenerek açıklanmalıdır. İki ders bütün sınıf işgal edilerek bu inceleme ve açıklama devam etmelidir. Her beytin noktalaması da tartışma ile tespit edilmelidir” (Emre, , s. ). Tevfik Fikret’ten alınan Sultaniye’den sonraki öğretmenlere notta ise şu kayıt vardır: “Şiir mısra mısra, kısım kısım, bütün sınıfça incelenerek açıklanmalıdır” (Emre, , s. ). OD’de ise okuma metinleri kitabın 6. bölümü olarak yer almaktadır. Eserde metinlere geçilmeden hemen önce Alıştırmalar başlıklı girişte bir kez daha Osmanlı harflerinin listesi ve sonrasında her bir harfin başta, ortada ve sondaki şekillerine örnek olmak üzere bazı kelimeler verilmiştir. Burada Işık Sultan adlı manzum metnin Latin harfleriyle okunuşu da eserdeki yerini almıştır. OD’nin bundan sonraki kısmını Metinler oluşturmaktadır. Metinler bölümünde yüzyıldan başlanarak 19, 18, 17, 16, 15, 14, ve yüzyıl metinlerinden örnekler sunulmuştur. OTK’nin ikinci cildinde Hayati Develi, seçilen okuma metinleriyle ilgili olarak Metinler Hakkında başlığı altında şu bilgileri vermektedir: “Metinlerin çoğu matbu metinlerden tarayıcı ile alınmıştır. Bundaki amaç metinlerin orijinal imlaları ve yazı tipleriyle verilmek istenmesidir. Asıl ağırlık edebî ve tarihî metinlerdedir. Edebî metinler kronolojik sıraya göre değil, kolaylık- zorluk sırasına göre verilmiştir. Tarihî metinler ise mümkün mertebe bir kronolojik sıra gözetilerek verilmiştir. Okuma alıştırmaları için kolaylık-zorluk sıralaması yapılmak istenirse edebî metinlerde baştan sona doğru, tarihî metinlerde ise sondan başa doğru gidilmelidir. Diğer gruplardaki metinlerde böyle bir sıralama yoktur. Metinler bölümü, bir antoloji olarak değil, teorik bilgilerin uygulanabileceği bir yardımcı kaynak olarak değerlendirilmektedir. Bu yüzden kimi metinlerin tamamı değil, bir kısmı kitaba alınmıştır” (Develi, b, s. ). Burada matbu metinlerin tarayıcı marifetiyle aynen alınmak yerine yeniden dizilmesinin gerekliliğini belirtmek gerekir. Ancak böyle yapılarak kitaba alınan metinlerdeki gözden kaçan noktaların önüne geçilmesi mümkün olabilecektir. Aşağıda üç kitabın bu bölümünde yer alan ilk metinlerine yer verilmiştir. OEHD’de ilk üç metnin ikisi Tevfik Fikret’e, biri de Namık Kemal’e aittir. Yani metinler Tanzimat ve Servet-i Fünun dönemlerinden seçilmiştir. Bu bağlamda OD ve OTK’deki metinler başlangıç için daha uygundur. Yine OD ve OTK’de metinlerin kolaydan zora şeklinde bir sıra takip ettiği görülmektedir: OEHD OD OTK1 OSMANLI ŞİİRLERİNDEN YİRMİNCİ ASIR-TÜRKİYE EDEBÎ METİNLER ÖRNEKLER TÜRKÇESİ 1. Asker Geçerken Havuçlu Pilav Meselesi İstiklal Marşı (Tevfik Fikret) (Tarık Buğra) (Mehmet Akif Ersoy) Nakkare önde bir müteharrik cebel gibi Yağmur yağıyordu, pis pis Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al Geçmekte zî vakar-u tarep mevkib-i yağıyordu. Bu havada ancak, sancak; zafer; yapabilecek bir şey bulanların, Sönmeden yurdumun üstünde tüten en Sancak o reng-i âl ile fecr-i ezel gibi bulduklarını yapabilenlerin canı son ocak Fark-ı mehabetinde saçar mevce mevce sıkılmazdı. Bense gazetenin bilmecesini O benim milletimin yıldızıdır, fer. de çözmüş bulunuyordum. Bekârken parlayacak; pazar, başka türlü geçerdi. O benimdir, o benim milletimindir ancak. Herkes, büyük küçük, birikir rehgüzarine Bir incizâb-i rûh ile, pür şevk-u ihtiram; Karımı düşünmek istedim. Henüz Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı gençti, güzeldi, şimdi akşam yemeğini hilal! hazırlamaya çalışıyor ve henüz mutfak Kahraman ırkıma bir gül Ne bu şiddet, Osmanlı Türkçesi Ders Kitapları Üzerinde Karşılaştırmalı Bir Araştırma işlerinden hoşlanıyordu. Epey bu celal? çalışmama rağmen, onu duygularımda Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra canlandıramadım. Bu fena bir hâldi… helal; Ne yapmalı? Hakkıdır, Hakk’a tapan, milletimin istiklal. 2. Kaside-i Hürriyet’ten İstanbul’u Dinliyorum Lisan (Namık Kemal) (Orhan Veli) (Ziya Gökalp) Görüp hükkâm-ı asrı münharif sıdk u İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı; Güzel dil Türkçe bize selâmetten Önce hafiften bir rüzgâr esiyor; Başka dil gece bize Çekildik izzet ü ikbal ile bâb-ı Yavaş yavaş sallanıyor İstanbul konuşması hükûmetten. Yapraklar, ağaçlarda En saf, en ince bize. Uzaklarda, çok uzaklarda, Usanmaz kendini insan bilenler halka Sucuların hiç durmayan çıngırakları; Lisanda sayılır öz hizmetten İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı. Herkesin bildiği söz; Mürüvvetmend olan mazluma el çekmez Manası anlaşılan ianetten. İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı; Lügate atmadan göz. Kuşlar geçiyor, derken; Hakîr olduysa millet şanına noksan gelir Yükseklerden sürü sürü çığlık çığlık. Uydurma söz yapmayız, sanma Ağlar çekiliyor dalyanlarda; Yapma yola sapmayız, Yere düşmekle cevher sakıt olmaz kadr u Bir kadının suya değiyor ayakları; Türkçeleşmiş, Türkçedir kıymetten. İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı. Eski köke tapmayız. Felekten intikam almak demektir ehl-i idrâke Edüp tezyîd-i gayret müstefiyd olmak nedametten. 3. Sultaniye Bu Eller miydi? Peri Kızıyla Çoban Hikâyesi (Tevfik Fikret) (Fazıl Hüsnü Dağlarca) (Orhan Seyfi) -Ziya Gökalp Beyefendiye- Fecrin bütün semâsını birden kucaklayan Bu eller miydi masallar arasından Çok eski zamanda; Bir pencerende, sahne-i hâverle ru beru, Rüyalara uzattığım bu eller miydi? -Oğuz Han Hükümdarmış- Yıllarca bundan evvele raci' bugün yavan Arzu dolu yaşamak dolu, İşitmiştim “Turan”da Bir sergüzeşt, o günler içün mâcera dolu Bu eller miydi resimleri tutarken Bir peri kızı varmış. Bir ömre nasb-i fikr ile daldımBugünki uyuyan? ben Bu nazlı peri kızı, Kim der o yirmi beş sene evvelki Bilyaların aydınlık dünyacıkları Bu güzellik yıldızı, gölgeyim? Bu eller miydi hayatı o dünyaların? Her gönülde bir sızı Bir çeyrek asra öyle uzaktan bakup gülen Altın bir oyun gibi eserdi Bırakarak yaşarmış. Simaya şimdi ben bile bîgâneyim O Altın tüylerinden mevsimin rüzgârı. kim? Issız dağlarda gezer; Topraktan evler yapan bu eller miydi, Yokmuş izinden eser Kimdir hakîkaten şu beyaz bir gelin Ki şimdi değmekte toprak olan evlere. Bazen göründüğü yer kadar El işi vazifelerin önünde Bir sihirli pınarmış. Hassas u şûh akasyaların gölgesinde gâh Tırnaklarını yiyerek düşünmek ne idi? Bağran, gülen, koşan, tepinen, bazı pürvakar Bir tavr-ı iktinah ile, bir yanda bir siyah Cildin zılâl-i lâl-i suturunda gaybolan Cevval u muhteriz çocuk? Ey me'men-i şebâp, Ey me'men-i şebâb ü zekâ, ben de bir zaman Ettim geniş kanatların altında ihticap. Aşağıdaki tabloda ise kitaplardaki diğer okuma metinleri gösterilmiştir: OEHD OD OTK1 4. Garip İhtiyar (İsmail Safa) Otuz Beş Yaş Şiiri (Cahit Sıtkı Tarancı) Otuz Beş Yaş Şiiri (Cahit Sıtkı Tarancı) 5. Gazel (Kıldı âfâkı münevver tal’at-i rahşan-i Karıma (Oktay Rıfat) Deli Dumrul (Ziya Gökalp) iyd, Baki) 6. Gazel (Sabâ ki dest ura ol zülfe müşk-i nâb Saadet (Bedri Rahmi Eyüboğlu) Falaka’dan: Amin Alayı (Ahmet Rasim) kokar, Nedim) 7. Gazel (Ya rab, belây-ı aşk ile kıl mübtelâ Hikâye (Cahit Külebi) Mehlika Sultan (Yahya Kemal) beni, Fuzuli) Tuncay Böler 8. Türbe-i Fatih’i Ziyaret (Abdülhak Hamit) Bir Kavak ve İnsanlar (Haldun Taner) Tembel Ahmet (Ziya Gökalp) 9. Tevhîd (Şinasi) Paramparça (Bedri Rahmi Eyüboğlu) Sudaki Halkalar (Faruk Nafiz) Kürsî-i İstiğrâk (Abdülhak Hamit) Kabul (Fazıl Hüsnü Dağlarca) Anneceğim (Necip Fazıl) Makber’den Bir Parça (Abdülhak Hamit) Öldük (Cahit Sıtkı Tarancı) Diyorlar (Orhan Seyfi) Bir Ramazan Hatırası (Mehmed Akif) Karıma (Oktay Rıfat) Türküler (Orhan Seyfi) - Sana Gelirken (Zeki Ömer Defne) Gönlüm (Orhan Seyfi) - Siyah ve Karanlık (Fazıl Hüsnü Dağlarca) Çalı Kuşu’ndan (Reşat Nuri) - Denizi Özleyenler İçin (Orhan Veli) Sekiz Yüz Elli Yedi (Nazım Hikmet) - Yalan Dünya (Cahit Sıtkı Tarancı) Şiir (Ahmet Hamdi) - Bu Nasıl Dert (Zeki Ömer Defne) Kaldırımlar (Necip Fazıl) - Serenat (Ahmet Muhip Dranas) Bir Guguklu Saatin Azizliği (Refik Halit) - Deniz Kızı (Orhan Veli) Bir Böyle Sevmek (Attila İlhan) - İstanbul (Rıfkı Melûl Meriç) Diyet (Ömer Seyfettin) - Sitem (Orhan Şaik Gökyay) Mavi Deniz (Tevfik Fikret) - Hatırlama (Ahmet Hamdi Tanpınar) Süleymaniye’de Bayram Sabahı (Yahya Kemal) - Nerdesin? (Ahmet Kutsi Tecer) Ay Peşinde (Refik Halit) - Miskinler Tekkesi (Reşat Nuri Güntekin) Hediye (Tevfik Fikret) - Şiir (Ahmet Hamdi Tanpınar) Efenin Hikâyesi (Halide Edip) - Nereden Teşrif (Zeki Ömer Defne) Destan (Arif Nihat) - Yalnızız’dan (Peyami Safa) Sakarya Türküsü (Necip Fazıl) - Panorama’dan (Yakup Kadri Fetih Marşı (Arif Nihat) Karaosmanoğlu) - Yerden Göğe (Faruk Nafiz Çamlıbel) Fahriye Abla (Ahmet Muhip) - Sevmek (Rıfkı Melûl Meriç) Esmer (Ahmet Muhip) - Beşikten Mezara Kadar (Faruk Nafiz Ecir ve Sevap (Hüseyin Rahmi) Çamlıbel) - Erenköy’de Bahar (Yahya Kemal) Seyfi Baba (Mehmet Akif) - Itri (Rıfkı Melûl’e) (Yahya Kemal) Çoban Çeşmesi (Faruk Nafiz) - Bahar ve Kelebekler’den (Ömer Seyfettin) Kelimelerin Hayatı (Ahmet Haşim) - Senin İçin (Cenap Şehabettin) Şiir Hakkında Bazı Mülahazalar (Ahmet Haşim) YİRMİNCİ ASIR-TÜRKİYE TÜRKÇESİNE GEÇİŞ - Seviyye Talip (Halide Edip) Şehirlerin Dışından (Necip Fazıl) - “Geçmiş Günler”den (Ruşen Eşref) Sayıklama (Necip Fazıl) - “Kirpinin Dedikleri”nden (Refik Halit) Otel Odaları (Necip Fazıl) - “Bir Serencam”dan (Yakup Kadri) Hırs (Necip Fazıl) YİRMİNCİ ASIR-OSMANLICA - Yavuz Mersiyesi “Çaldıran”dan (Yahya Tabut (Necip Fazıl) Kemal) - Çubukludan Gazel (Yahya Kemal) Sinema (Ahmet Haşim) - Ezan-ı Muhammedi (Yahya Kemal) Bir Damla Kan (Ahmet Hikmet) - Gedik Ahmet Paşa’ya Gazel (Yahya Kemal) Halaskârlar (Reşat Nuri) - Batarya ile Ateş’ten (Süleyman Nazif) Bayram (Mehmet Akif) - Harap Mabetler’den (Halide Edip) İtizar-ı Aşk (Halit Fahri) - Kış (Ahmet Haşim) Tecelli yahut Teselli (Abdülhak Hamit) - Ölmek (Ahmet Haşim) Pederimin Mezarında (Samipaşazade Sezai) - Tiyatrolar (Cenap Şehabettin) Eytam-ı Şühedaya (Cenap Şehabettin) - O Belde (Ahmet Haşim) Bir Şeb-i Mazi (Faik Ali) - Ferda (Tevfik Fikret) İngiltere Hatıratından (Samipaşazade Sezai) - Bizans Karşısında Türkler’den (Ahmet Terkib-i Bend’den (Ziya Paşa) Refik) - Âlimler ve Sanatkârlar’dan (Ahmet Refik) Latifi Tezkiresi’nden (Latifi) TARİHÎ METİNLER - Osmanlı Tarihi’nden (Ahmet Rasim) Tarih-i İslam’dan: Türkler ve İslam (Şehbenderzade Ahmet Hilmi) - Devlet-i Osmaniyye Tarihi’nden (Hammer- Selçukname’den: Osman Gazi’nin Bey Mehmet Ata) Seçilmesi (Yazıcıoğlu Ali) - Tarih Musahabeleri (Abdurrahman Şeref) Tevarih-i Âl-i Osman’dan: Boz Atlı Gayb Erenleri (Anonim) Osmanlı Türkçesi Ders Kitapları Üzerinde Karşılaştırmalı Bir Araştırma - Bir Lahza-i Teahhur (Tevfik Fikret) Tarih-i Devlet-i Osmaniyye’den: Ahd-i Sultan Murat Han-ı Evvel (Abdurrahman Şeref) ONDOKUZUNCU ASIR-OSMANLICA - Sis (Tevfik Fikret) Cihannüma’dan: Fatih Sultan Mehmet (Neşrî) - Aşk-ı Memnu’dan (Uşşakizade Halit Ziya) Tezkiretü’l-Bünyân: Mimar Sinan’ın Hatıraları (Sâî Çelebi) - Elhan-ı Şita (Cenap Şehabettin) Seyahatname’den: Kasımpaşa Şehri (Evliya Çelebi) - [] [] Yukarıda bahsedilen ve kitapların arka kısmında özel bir bölüm olarak bulunan metinlerden başka, ders kitaplarının bazılarında dersler/konular anlatılırken yer verilen ve ilgili dersin konusundan -çoğu kez- bağımsız birtakım okuma metinleri de vardır. Esasen bu okuma metinlerinin derste ele alınan konunun öğretimine de yönelik olması gerekmektedir. Örneğin, şimdiki zaman dersin konusu ise bu derste kitaba alınan metinde şimdiki zaman çekimlerinin yer alması fayda sağlayacaktır. Özetle, kitaplarda her bir konu için esasında hareket noktası metin olmalıdır. Bu anlamda OEHD’de 4. derste ele alınan konudan bağımsız olarak, Eski Metinlerden Parçalar başlığı altında Kelile ve Dimne, Peygamberler Kıssaları Tercümesi, Âşık Paşazade Tarihi’nden örnekler matbu harflerle verilmiştir. Metinlerden hemen sonra metnin Latin harfli şekli ve Türkiye Türkçesiyle ifadesi Çevriyazısı ve Manası başlığı ile sunulmuştur. Burada kimi metinlerden sonra Kelimeler başlığıyla bilinmediği düşünülen sözcüklerin anlamlarına da yer verilmiştir: (Emre, , s. 13) OTK1’de ise konular anlatılırken dersten itibaren her bir dersin başında okuma metinlerine yer verildiği görülmektedir. Öte yandan, eserde 3. derste hecelerin, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, ve derslerde kelimelerin, derste ise kelimeler yanında birtakım atasözlerinin okunması ve yazılması çalışmaları bulunmaktadır. Dolayısıyla OTK1’de harf > hece > kelime > cümle > metin şeklinde bir okuma ve yazma silsilesinin varlığından söz etmek mümkündür. Tuncay Böler Ders kitaplarının başında konular anlatılırken yer alan okuma metinleri aşağıda gösterilmiştir: Tablo Osmanlı Türkçesi Ders Kitaplarında Konular Anlatılırken Yer Alan Metinler OEHD OD OTK 4. ders: Eski Metinlerden Parçalar OD’de bu bölümde yer alan dersin başında okuma metni (Kelile ve Dimne I, II, III, IV, V, VI, sadece bir metin vardır. yoktur, fakat Alıştırmalarda Peygamberler Kıssaları Tercümesi O da Vokalllerin imlası başlığı okunması için kitaba alınan I, II, III, Âşık Paşazade Tarihi’nden altında Arap harfli metni yanında atasözleri yer almaktadır. örnekler bap, bap, bir Latin harfli biçimi verilen Yahya derste: Hasisin Tavuğu hikâye, bap.) Kemal’in Sessiz Gemi’sidir. (Bu dersten itibaren her dersin başında bir okuma metni yer almaktadır.) - - derste: Büyükanne (Ulvi) - - derste: Çanakkale Masalı (Nazım Hikmet) Alıştırma kısmında: Kurt ile Ayı (Ziya Gökalp) ve Hikâye (Cahit Külebi) - - derste: Akıncı (Yahya Kemal), Osmanlı Bayrağı (Alaattin) - - derste: Kendi Düşen Ağlamaz (İsmail Hikmet Ertaylan -Kitapta yazar ismi yok-) - - derste: Sokağın Bana Söyledikleri (Peyami Safa) Burada ilk defa mensur bir metne yer veriliyor. - - derste: İstanbul’u Dinliyorum (Orhan Veli), Yahya Kemal’in Ses şiirininden bir parça. - - derste: Ala Geyik (Ziya Gökalp) Alıştırma kısmında: Dede Korkut Dilinden ve Durub-ı Emsal başlıklı atasözleri - - derste: Gazel (Namık Kemal) - - derste: Bursa’nın Geri Alınması (Hamdullah Suphi) Alıştırma kısmında: Şafakta (Ahmet Haşim) - - derste: Endülüs’te Raks (Yahya Kemal) Alıştırma kısmında: Ne İçindeyim Zamanın (Ahmet Hamdi Tanpınar) - - derste: Bu derste başlangıçta metin yok. Alıştırma kısmında: Durub-ı Emsal - - derste: Alıştırma kısmında: Kitâbe-i Seng-i Mezâr (Orhan Veli) - - derste: Tarih metinlerinden alınmış Arapça ay adlarının geçtiği cümleler yer almaktadır. Osmanlı Türkçesi Ders Kitapları Üzerinde Karşılaştırmalı Bir Araştırma Osmanlı Türkçesi ders kitaplarında yer alan metinlerin okunaklı olması metinlerle ilgili bir başka konudur. Bu anlamda tarihli OEHD dâhil olmak üzere, kitaplarda yer alan matbu metinlerde okunaklı olmak bakımından herhangi bir sorundan bahsetmek güçtür. Fakat aynı şeyi el yazması eserlerden alınan bazı metin örnekleri için söylemek ise mümkün değildir. Tabii bunda el yazması metinlerin kendilerinden kaynaklanan zorluklar yanında, metinlerin kitaplarda renkli olarak veril(e)memesi de etkili olmuştur. Aşağıda her bir Osmanlı Türkçesi kitabından matbu ve el yazması metin örnekleri alınmıştır: [] Abdülhak Hamid, Kürsi-i İstiğrak (Emre, , s. ) Tuncay Böler On dokuzuncu asır, Osmanlıca, Tevfik Fikret, Nadim-i Hayat (Ergin, , s. ) [] Abdülhak Hamid, Kürsi-i İstiğrak (Develi, b, s. 50) El yazması metin örnekleri: OEHD’de el yazması eserlerden metin örnekleri yoktur. Osmanlı Türkçesi Ders Kitapları Üzerinde Karşılaştırmalı Bir Araştırma [] On dördüncü asır, Eski Anadolu Türkçesi, Süheyl ü Nevbahar’dan (Ergin, , s. ) [] Hatiboğlu, Bahru’l-Hakayık, XV. yüzyıl (Develi, b., s. ) Burada bir konudan daha bahsetmek gerekir. Ders kitaplarından sadece OEHD’de metinlerden sonra ilgili metinde geçen kimi kelimelerin ve terkiplerin (tamlamaların) anlamlarının düzenli bir şekilde verildiği, OTK’de ise sadece birkaç metinde bu yöntemin uygulandığı görülmektedir. Osmanlı Türkçesi dersleri için sözlük kullanımının çok önemli olduğunu düşünmekle birlikte, metinlerde geçen ve anlamının öğrenciler tarafından bilinmediği düşünülen kelime ve terkiplerin metinden hemen sonra veya kitaba eklenecek müstakil bir Sözlük bölümü hâlinde verilmesinin faydadan hali olmadığı açıktır. Nitekim, Osmanlı Türkçesi derslerinde öğrencilerin buna olan ihtiyaçları görülmektedir. Tuncay Böler Osmanlı Türkçes Ders K taplarında Yazı Türler Arap yazısı zaman içerisinde gelişmiş ve estetik bir değer kazanmıştır. Bu biçimde bir sanat yazısı durumuna gelen Arap yazısının rika, nesih, sülüs, talik, divani, kûfi, siyakat gibi değişik biçimleri ortaya çıkmış ve söz konusu yazı türleriyle Osmanlı Türkçesi Döneminde de birçok metin, belge vs. kaleme alınmıştır. Söz konusu yazı türleri açısından bakıldığında, Osmanlı Türkçesi ders kitaplarından OEHD’de Ahmet Cevat Emre’nin konuya değinmediği görülmektedir. OTK1’de yazı türleri kısaca tanıtıldıktan sonra bazı yazı türlerine örnekler verilmekle yetinilmiştir (Develi, a, ). Yazı türleri OD’de dördüncü bölümde müstakil olarak detaylı bir şekilde ele alınıp incelenmiş, her bir yazı stilinin özellikleri anlatılmıştır. Ayrıca Muharrem Ergin, el yazısı örnekleri sunarken eğitim açısından önemli bir şey yapmış, kimi Türkoloji öğrenci ve hocalarının (Ali Alparslan, Fahir İz, Orhan Okay, Abdülkadir Karahan, Ahmet Caferoğlu, İbrahim Kafesoğlu, Sadeddin Buluç, Mehmet Kaplan, Muharrem Ergin vb.) el yazılarına da kitabında yer vermiştir: (Ergin, , s. ) Osmanlı Türkçesi Ders Kitapları Üzerinde Karşılaştırmalı Bir Araştırma OD’de yazı türlerinin Türkçe kelimelerin yazımı ile Arapça ve Farsça unsurlardan sonra dördüncü bölümde ele alınması oldukça yerindedir. Çünkü öğrenci söz konusu bölüme gelinceye kadar Osmanlı Türkçesiyle ilgili gerekli donanıma artık sahip olacak; böylelikle öğrenci tarafından yazı türlerinin ve bu yazı türlerinin özelliklerinin kavranması kolaylaşacaktır. OTK1’de yazı türleri harekelerden de bahsedilen ikinci derste ele alınmıştır. Develi’nin de belirttiği üzere OTK1’in daha ilk derslerinde yazı çalışmalarına yer verilmiş, öğrenciler tarafından kopya edilerek çalışılması için verilen metinler kitapta rika yazısıyla yazılmıştır (Develi, a, s. 24). Arap harflerinin en çok kullanılan yazı stili olan rikaya OTK’de yer verilmesi doğru bir tutumdur. Burada paleografi yani el yazılarını okuma bilgisi konusunda, incelenen Osmanlı Türkçesi kitaplarının oldukça sınırlı bilgiler sunduğunu belirtmek gerekir. Aslında paleografya (yazı bilimi) ayrı bir bilim dalı olup bu konuda klasik Osmanlı Türkçesi kitaplarından farklı olarak, el yazısını konu olan ve çeşitli yazı stillerinin okunmasına odaklanan kitapların sayılarının artması gerekmektedir. Osmanlı Türkçesi Ders Kitaplarında Aruz Aruz konusuna yer veren yegâne Osmanlı Türkçesi kitabı Ergin’in OD’sidir. OD’nin beşinci bölümü aruza ayrılmıştır. Eserde metinler bölümüne geçilmeden önce aruzun özet bir şekilde iki buçuk sayfada ele alındığı, konuyla ilgili kısa bilgilerden sonra Türkçede kullanılan kalıpların listesine yer verildiği görülmektedir OHED ve OTK’de ise aruz yer bulmamıştır. Aslında aruz ölçüsüne Osmanlı Türkçesi ders kitaplarında yer verilmesi oldukça yararlıdır. Zira, bilindiği gibi manzum metinlerde kimi zaman aruz ölçüsüne göre okumalar yapılabilmekte veya aruz ölçüsü metinlerin doğru okunmasına yardımcı olabilmektedir. Bu nedenle, Osmanlı Türkçesi kitaplarında aruzun özellikle bu yönüyle ve birtakım örnekler verilmek suretiyle ele alınması yerinde olacaktır. Osmanlı Türkçesi Ders Kitaplarında Yazma Etk nl kler Osmanlı Türkçesi derslerinde öğrencilerin en çok zorlandıkları konulardan biri de Arap harfleri ile yazı yazmaktır. Bu anlamda Osmanlı Türkçesi öğretiminde genellikle okuma üzerinde yoğunlaşıldığını yazı yazmanın ihmal edildiğini söylemek yanlış olmayacaktır. Esasen kitaplarda okumaya yardımcı olmak bakımından Osmanlı harfleriyle yazı yazmaya da gereken önemin verilmesi icap etmektedir. Bu bağlamda müstakil yazma derslerinin konması dahi söz konusu olabilir. Bunlardan başka yazı konusunun Osmanlı Türkçesinde üç boyutu düşünülebilir: Bunlardan ilki, her bir harfin kurallarına uygun olarak yazılmasıdır. Nasıl ki Latin alfabesindeki harflerin mesela a’nın, b’nin, t’nin bir yazım biçimi varsa ve ilk okuma-yazma kitaplarında bu harflerin yazım yönü vs. oklarla gösteriliyorsa veya harfler noktalanarak üzerinden gidilmek suretiyle yazı çalışmaları yaptırılıyorsa, aynı durum Osmanlı harfleri için de söz konusu olabilir. Osmanlı Türkçesi ders kitapları bu bakımdan incelendiğinde harflerin yazımı konusunda OEHD ve OTK’de alfabeyi gösteren tablolarda verilenler dışında herhangi bir özel açıklamanın, etkinlik ya da alıştırmanın yer almadığı görülmektedir. Denilebilir ki, OEHD ve OTK’de harflerin nasıl yazılması gerektiği konusu dersi veren öğretim elemanına bırakılmıştır. Bu durumun farkında olan Muharrem Ergin OD’de diğer kitaplardan farklı olarak Harfler ve birleşmeleri üzerinde tamamlayıcı bilgiler başlığı altında yazdığı 18 maddede özellikle yazı konusuna dair birtakım detaylara yer vermektedir. Ergin’in kitabına aldığı Harfler ve birleşmeleri üzerinde tamamlayıcı bilgilerden bazıları şunlardır: 14 Faruk K. Timurtaş da aruzu müstakil bir bölüm olarak kitabında ele almıştır (Timurtaş, , s. ). Tuncay Böler [] [] (Ergin, , s. ) Yazı konusundaki diğer bir önemli nokta ise kitaplarda yer alması gereken yazma etkinlikleridir. Tıpkı okuma alıştırmaları gibi yazma alıştırmaları söz konusu olduğunda, daha önce de ifade edildiği gibi, özellikle OTK’de ilk derslerden itibaren birtakım etkinliklere yer verildiği görülmektedir. Zaten kitabın başında bu durum Hayati Develi tarafından şöyle ifade edilmiştir: “Başlangıç derslerinde yazı ve okuma bir arada ele alınmıştır. Öğrencinin verilen metinleri defalarca kopya ederek yazması hem yazmayı hem okumayı öğrenme açısından yararlıdır. Bizim Yazı bölümlerinde verdiğimiz uygulama örnekleri Osmanlı Türklerinin bir tür işlek el yazısı olan rika harflerini esas almaktadır” (Develi, a, s. 10). Kitabın ilerleyen sayfalarında Develi’nin öğrenmenin daha iyi ve sağlam olması için yazarak çalışmanın önemine dikkat çekmesi de mühimdir (Develi, a, s. 24). “Başlangıçta yazıyı da öğrenmek isteyenlerin verilen örnekleri şeffaf bir kâğıt ile üzerinden yumuşak bir kurşun kalem (resim kalemi) kullanarak kopya etmeleri yararlı olacaktır” (Develi, a, s. 24). OTK’de Metinler bölümünde de değinildiği gibi, yazı etkinliklerinin okumayla birlikte ele alındığı ve harf > hece Osmanlı Türkçesi Ders Kitapları Üzerinde Karşılaştırmalı Bir Araştırma > kelime > cümle > metin silsilesinde olduğu söylenebilir. OTK’de yer alan aşağıdaki yazı alıştırmaları da bunu göstermektedir: [] 3. ders, Alıştırma (Develi, a, s. 29) [] 5. ders, Alıştırma (Develi, a, s. 41) Tuncay Böler 6. ders, Yazı (Develi, b, s. 50) ders, Hasisin Tavuğu (Develi, a, s. 95) Yukarıdaki tespitlere ek olarak, bazıları aşağıya alınan OTK’deki yazma etkinliklerinin kolaydan zora bir yol izlediğini söylemek mümkündür. ders: Alıştırmalarda Osmanlı harfleriyle verilen Ne İçindeyim Zamanın (Ahmet Hamdi Tanpınar) adlı şiirin yazarak çalışılması istenmiştir. Ayrıca burada kitapta ilk defa Bir Osmanlı Türkçesi Ders Kitapları Üzerinde Karşılaştırmalı Bir Araştırma Nazarda Kalmayalım (Yunus Emre) adlı metin Latin harfleriyle verilmiş ve Osmanlı harfleriyle yazılması istenmiştir. ders: Alıştırmalarda Latin harfleriyle verilen Çubuklu Gazeli (Yahya Kemal)’nin ve Süleyman Paşa’nın Mebâni’l-İnşâ adlı eserinden alınan bir metnin Osmanlı harfleriyle yazımı istenmektedir. ders: Alıştırmalarda Latin harfleriyle verilen Terkîb-i Bend’den (Ziya Paşa) adlı metnin Osmanlı harfleriyle yazımı istenmektedir. ders: Alıştırmalarda Latin harfleriyle verilen Tesdîs-i Beyt-i Yahya (Recaizade Mahmut Ekrem) adlı metnin Osmanlı harfleriyle yazımı istenmiştir. ders: Alıştırmalarda Hayrullah Efendi’nin Mesâil-i Hikmet adlı eserinden alınan ve Latin harfleriyle verilen bir metnin Osmanlı harfleriyle yazımı çalıştırılmaktadır. OEHD ve OD’de herhangi bir yazım alıştırması yoktur. Yazı konusundaki üçüncü önemli nokta da kelimelerin ve bu kelimelere gelen eklerin doğru olarak yazılması yani imla hususudur. Türkçe kelimelerde ne zaman sin veya sad, ne zaman kaf ya da kef vb. kullanılacağı, hangi ekin nasıl yazılacağı yine Arapça ve Farsça kelimelerin doğru olarak yazılması Osmanlı Türkçesinin yazı bakımından önemli konuları arasındadır. Bunlar hakkında kitaplarda Türkçe, Arapça ve Farsça unsurlar bölümlerinde birtakım bilgilere yer verilmiştir. Osmanlı Türkçesi Ders Kitaplarında Metot/Yöntem Ders kitaplarında konuların anlatılmasında kullanılan metot/yöntem son derece önemlidir. Çünkü, kitap bu metot üzerine bina edilecektir. Osmanlı Türkçesi ders kitaplarından OEHD ve OTK’nin ders adı altında küçük bölümler hâlinde düzenlendiği görülmektedir. Bununla beraber, Hayati Develi OTK1’de kitaptaki metotla ilgili olarak şu bilgileri vermektedir: “Bu kitaptaki esas metodumuz, kolaydan zora, temel bilgilerden ayrıntıya doğru adım adım gitmektir. Bundan dolayı dil bilgisi kuralları bilimsel sıra içinde değil, en kolaydan en karmaşığa doğru, öğrenmeyi kolaylaştırıcı bir sıra içinde verilmiştir. Öğrenciye dil bilgisi kuralları metni okumasına ve anlamasına yarayacak bir anlayış içinde verilmeye çalışılmış; başlangıç seviyesindeki öğrenciye Arap ve Fars dil bilgisinin ve bilimsel uzmanlığın ayrıntılı, girift bilgileri yüklenmeye çalışılmamıştır” (Develi, a, s. 9). Cemal Aksu’nun da yerinde tespitiyle daha önce hazırlanmış eserlerde takip edilen usul daha ziyade önce Osmanlı Türkçesi ile ilgili gramer bilgileri vermek, sonra da Arap alfabesiyle yazılmış örnekleri sıralamak şeklindedir. Osmanlı Türkçesi Kılavuzu’nda ise konular ders şeklinde düzenlenmiş, o konuyla ilgili bilgi ve örnekler verilmiş, ardından alıştırma kısmına geçilmiştir (Aksu, , s. ). Bunlara ek olarak, OTK’de derslerin sonunda o derste üzerinde durulan konuların özetine de yer verilmesi kitabın kullanılışlığını artıracaktır. “Ders kitaplarındaki alıştırmaların yetersizliği de önemli bir meseledir. Zira, ders saati eksikliği öğretim üyeleri tarafından evlere verilen alıştırmalarla giderilmeye çalışılmaktadır. Ancak ders kitaplarındaki alıştırmaların yetersizliği ve kendilerine okul dışında yardımcı olacak birini bulamayan öğrencinin elindeki kitaplardan da yararlanamayışı işleri biraz daha güçleştirmektedir. Ders kitapları hazırlanırken, öğrencilerin tek başlarına kavrayabilecekleri nitelikte alıştırmalara yer verilmesine dikkat edilmesi, başarıyı arttıracaktır” (Akpınar 11). OEHD ve OD’de yer almayan alıştırmalar OTK’de her bir dersin öğrenci tarafından daha etkin bir biçimde öğrenilmesinde önemli rol oynamaktadır. Öte yandan, öğrencilerin yaptıkları hataları kendilerinin de görmelerine imkân sağlamak bakımından, söz konusu alıştırmaların cevaplarının kitapta uygun bir yerde verilmesi yerinde olacaktır. OTK1’de derste anlatılan şimdiki zaman çekiminden sonra yer alan alıştırma bölümündeki etkinlikler aşağıdaki gibidir: Tuncay Böler ders, Alıştırma (Develi, a, s. ) Osmanlı Türkçesi Ders Kitaplarında Görsel Mat eryaller n Kullanımı Günümüz teknolojisinde görsel materyallerin kitaplardaki yerini alması oldukça kolaylaşmıştır. Ders kitaplarında kullanılacak birtakım görseller hem öğrenmeyi kolaylaştırabilecek hem de öğrenilenlerin pekiştirilmesine, öğrencilerin dikkatlerinin ilgili konuya/derse çekilmesine yardımcı olabilecektir. Bu açıdan bakıldığında tarihli OEHD’de herhangi bir görsel materyale yer veril(e)memiştir. Aynı durumun -yazı çeşitleri bölümünde yer alan yazı (hat) örnekleri hariç olmak üzere- yılında ilk baskısı yapılan OD için de söz konusu olduğu söylenebilir. OTK ise diğerlerine göre daha fazla görsel materyaller içermektedir. 4. derste yer alan hat örnekleri (Develi, a, s. 37), derste Büyük Anne adlı metnin hemen üstünde yer alan büyük anne görseli (Develi, a, s. 99), derste yer alan Servet-i Fünûn dergisinin kapağı (Develi, a, s. ), 5. derste yer alan sema eden dervişler (Develi, b, s. 49), 7. derste Resimli İstanbul dergisinin 21 Eylül tarihli nüshası (Develi, b, s. 61), derste yer alan Cerrâhiyyetü’l-Hâniyye’den alınan görsel (Develi, b, s. ), dersteki Piri Reis’in Vilayet-i Menteşe haritası (Develi, b, s. ) bunlar arasında sayılabilir. Osmanlı Türkçesi Ders Kitapları Üzerinde Karşılaştırmalı Bir Araştırma (Develi, b, s. 61) SONUÇ VE ÖNERİLER Bildiride Ahmet Cevat Emre (Osmanlı Edebiyatına Hazırlık Dersleri-OEHD), Muharrem Ergin (Osmanlıca Dersleri=OD) ve Hayati Develi (Osmanlı Türkçesi Kılavuzu=OTK)’nin Osmanlı Türkçesi kitapları karşılaştırmalı olarak incelenmeye çalışılmıştır. Buna göre; Her üç çalışma da Osmanlı Türkçesi öğretiminde kullanılmak üzere hazırlanmış ders kitabı mahiyetinde eserlerdir. Osmanlı Türkçesi ders kitapları alfabeden sonra gelen Türkçe, Arapça ve Farsça unsurlar ile metinler bölümlerinden oluşmaktadır. Söz konusu bölümlerde konular kitaplarda çeşitli yönlerden ele alınıp işlenmiştir. Türkçe unsurlar bakımından OEHD’de oldukça özet ve sınırlı bilgiler bulunmaktadır. OD’de Türkçe unsurlara OEHD’ye göre biraz daha geniş ama yine de genel hatlarıyla değinilmiştir. OTK’de ise Türkçe unsurlar detaylı bir biçimde ele alınmış, birtakım alıştırma ve uygulama çalışmalarıyla Türkçe unsurlar işlenmiştir. Kitaplarda Arapça unsurlar bölümü büyük çoğunlukla kalıplara/vezinlere ayrılmıştır. OTK, Arapça kelimelerin vezinlerinin bulunması ve vezinlerle ilgili başka detaylar ile öğrencilere yönelik alıştırmalar/etkinlikler bakımından diğer kitaplarından ayrılmaktadır. Farsça unsurlar kitaplardaki başka bir bölümü oluşturmaktadır. Farsça tamlamalara verilen önem ve konunun detaylandırılması açısından OEHD ve OTK dikkatleri çekmektedir. OD ve OTK’de metinler bölümü kolaydan zora doğru bir okuma metni silsilesi içermektedir. Okuma metinleri kitaplara ilgili kaynaktan tarayıcı vb. yardımıyla değil, yeniden dizilmek/yazılmak suretiyle alınmalıdır. Böylelikle, metinde yer alabilecek bir hatanın önüne geçilmiş olacak, hatalar tekrarlanmayacaktır. Tuncay Böler Paleografi yani el yazılarını okuma bilgisi konusunda incelenen Osmanlı Türkçesi kitapları oldukça sınırlı bilgiler sunmaktadır. Aslında paleografya (yazı bilimi) başlı başına bir bilim dalı olup bu konuda klasik Osmanlı Türkçesi kitaplarından farklı olarak, el yazısını konu olan ve çeşitli yazı stillerinin okunmasına odaklanan kitapların sayılarının artması gerekmektedir. Osmanlı alfabesiyle yazı yazma konusu ders kitaplarında ihmal edilen bir husustur. Bu anlamda OTK ilk derslerden itibaren yazmaya yer vermek bakımından OEHD ve OD’den ayrılmaktadır. Osmanlı Türkçesi ders kitaplarında aruz ölçüsüne yer verilmesi yararlı olacaktır. Zira, manzum metinlerde kimi zaman aruz ölçüsüne göre okumalar yapılabilmektedir. Bu nedenle, Osmanlı Türkçesi kitaplarında aruzun özellikle bu yönüyle ve birtakım örnekler verilmek suretiyle ele alınıp değerlendirilmesi okumaya katkılar sağlayacaktır. Ders kitaplarında kullanılacak birtakım görseller hem öğrenmeyi kolaylaştırabilecek hem de öğrenilenlerin pekiştirilmesine, öğrencilerin dikkatlerinin ilgili konuya/derse çekilmesine yardımcı olabilecektir. Bu açıdan bakıldığında OEHD’de herhangi bir görsel materyale yer verilmemiştir. Aynı durumun -yazı çeşitleri bölümünde yer alan yazı (hat) örnekleri hariç olmak üzere- OD için de söz konusu olduğu söylenebilir. OEHD ve OD, bilgilerin verilmesi ve örneklerin sunumu şeklinde klasik denebilecek tarzda eserler olmakla birlikte Osmanlı Türkçesi öğretimi için daha modern bir çalışma olan OTK gibi eserlerin hazırlanmasına zemin oluşturmuştur. Bu anlamda OTK, Osmanlı Türkçesi bakımından önemli kimi konuların detaylandırılarak ele alınması ve alıştırma vb. etkinliklere yer vermesi açısından diğer iki eserden ayrılmaktadır. Osmanlı Türkçesi öğretimi konusunda akademik anlamda çok fazla araştırma yapılmadığını da belirtmek gerekir. Osmanlı Türkçesi öğretimi bilim adamları/araştırmacılar tarafından daha fazla ele alınmalı ve konuyla ilgili yayınlar yapılmak suretiyle konunun teorisi ve başka hususlar ortaya konmalıdır. © KAYNAKLAR Akpınar, Ş. (). Osmanlı Türkçesi Öğretimi Üzerine. Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, 44, Aksu, C. (). Osmanlı Türkçesi Kılavuzu Hayati Develi, İlmî Araştırmalar, 12, Develi, H. (a). Osmanlı Türkçesi Kılavuzu 1. İstanbul: Kesit Yayınları. Develi, H. (b). Osmanlı Türkçesi Kılavuzu 2. İstanbul: Kesit Yayınları. Emre, A. C. (). Osmanlı Edebiyatına Hazırlık Dersleri. İstanbul: İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları. Ergin, M. (). Osmanlıca Dersleri. İstanbul: Boğaziçi Yayınları. Mansuroğlu, M. (). Muharrem Ergin Osmanlıca Dersleri II eski yazı-Arapça unsurlar-Farsça unsurlar-aruz- metinler. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi, 9, Sağol, G., Şahin, E. ve Yıldız, N. (). Ahmet Cevat Emre, Türkçe Sarf ve Nahiv Eski Lisan-ı Osmani Sarf ve Nahiv. Ankara:Türk Dil Kurumu Yayınları. Timurtaş, F. K. (). 1/Osmanlı Türkçesine Giriş. İstanbul: Alfa Yayınları. Yılmaz, E. (). Develi Hayati () Osmanlı Türkçesi Kılavuzu ders kitabı-I. Türkbilig, /2,

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir