hasta olmadığım halde burnum akıyor / BURUN SALGISI-SÜMÜK

Hasta Olmadığım Halde Burnum Akıyor

hasta olmadığım halde burnum akıyor

Burun Akıntısı Ciddi Hastalıkların Habercisi Olabilir

Kulak Burun Boğaz Hastalıkları

Genellikle soğuk algınlığından kaynaklandığı düşünülerek geçiştirilen burun akıntısının rengi, kokusu, süresi veya tek taraflı olması farklı hastalıkları işaret edebiliyor. Burun akıntısının 10 günden fazla sürdüğü durumlarda zaman kaybetmeden uzman bir doktora başvurulması gerekiyor. Memorial Hizmet Hastanesi Kulak Burun Boğaz Bölümü’nden Op. Dr. Yalçın Varnalı, geçmeyen burun akıntısı ve alınması gereken önlemler hakkında bilgi verdi.

Vücudu enfeksiyonlardan koruyor

Burun ve sinüslerin içini döşeyen mukozada bulunan salgı bezleri günde ,5 litre civarında salgı üretmektedir. Burun mukozası; yüzeyinde ancak mikroskopla görülebilen ve siliya adı verilen hareketli minik tüyler sayesinde solunan havayı ısıtarak nemlendirmektedir. Bakteri, virüs ve tozları filtre ederek alt solunum yollarına inmelerini engelleyen burun mukozası vücudun enfeksiyonlara karşı korunmasına katkıda bulunmaktadır.   

Burun akıntınız duymanızı engelleyebilir

Aşırı üretilen mukus burun- geniz akıntısına, öksürük ve boğazda tahriş hissine yol açabilmektedir. Yaşanan akıntı şeffaf ve sulu olabileceği gibi; yoğun, kokulu hatta kanlı olabilmektedir. Aşırı burun akıntısı; bağışıklık sistemi düşük ve sigara içenlerde sinüzit, bronşit gibi ikincil enfeksiyonlara zemin hazırlayabilmektedir.  Yoğunlaşan mukus akıntısı orta kulakta sıvı birikimi ve orta kulak iltihabı gelişmesine, dolayısıyla kulak ağrısına ve işitme kaybına yol açabilmektedir. Mukus akıntısıyla birlikte görülebilen kronik geniz akıntısı ise geçmeyen öksürüğe ve hatta ses kısıklığına neden olabilmektedir.

Akıntının nedenleri araştırılmalı

Burnu ya da burun içindeki dokuları tahriş eden her şey burun akıntısına yol açabilmektedir. Burun akıntısı yaygın görülmesine ve genellikle kendiliğinden düzelmesine rağmen, daha ciddi sorunların göstergesi de olabilmektedir. Bazı kişilerde herhangi bir neden olmamasına rağmen kronik burun akıntısı görülebilmekle beraber genellikle; sinüzit, alerji, grip, nezle, burun damlasının aşırı kullanımı, burun kemik-kıkırdak eğriliği, sigara kullanımı, madde bağımlılığı, bazı ilaçlar, kuru hava, gebelik, hormonal değişimler, fasulye, bezelye gibi yabanca cisimlerin buruna kaçması, burun içi polipler, burun ve sinüs tümörleri, mesleki astım, akciğer ve solunum yolları enfeksiyonuna neden olan virüsler ile beyin omurilik sıvısının burundan gelmesi (BOS rinore) neden olabilmektedir.

10 günü geçtiyse doktora başvurun

10 günü geçen, ateşin eşlik ettiği, bulanık görmeye neden olan, sarı-yeşil renkli ve koyu kıvamlı, kanlı, kokulu, tek taraflı ya da kafa travması sonrası ortaya çıkan burun akıntılarında zaman kaybedilmeden doktora başvurulmalıdır. Belli bir süre tedaviye rağmen akıntı kesilmiyorsa nedeni belirlemek için; kan ve alerji testleri, burun, boğaz ve balgam kültürü, sinüs grafisi gibi tetkiklerin yapılması gerekmektedir. Muayenede; burun akıntısını ne zaman başladığı, ateş, eklem ve kas ağrılarının eşlik edip etmediği, belli dönemlerde örneğin mevsim dönümlerinde tekrar edip etmediği, gözlerde sulanma, akıntının karakteri, meslek ve hobilerin belirlenmesi önemlidir.

Tek taraflı akıntılara dikkat

Burun akıntılarında tedavi, nedene yöneliktir. Bakteriyel enfeksiyonlar antibiyotiklerle tedavi edilirken, kronik sinüzit, kemik eğriliği ve burun içi et büyümesi gibi yapısal bozukluklar ya da alerjik kişilerde görülen polipler cerrahi bir girişim gerektirebilmektedir. Alerjiye bağlı olgularda antialerjik ilaçlar kullanılırken, alerjenle temas mümkün olduğunca önlenir. Tek taraflı burun tıkanıklığı ve kötü kokulu burun akıntısı; çocuk hastalarda burunda yabancı cisim düşündürürken, yaşlı hastalarda burun ve sinüs tümörü belirtisi olabilmektedir.

Alınması gereken önlemler;

Burun akıntısıyla ilgili doktora başvurana kadar kişinin kendi kendine alabileceği önlemler de bulunmaktadır.  

  • Sık sık ellerinizi yıkayın.
  • Burnunuzu çekin, yutkunun ya da hafifçe sümkürün.
  • Bilinen alerjen maddelerle temastan kaçının.
  • Sigara içmeyin ve içilen ortamlarda bulunmayın.
  • Ani ısı değişimlerine maruz kalmamaya çalışın.
  • Yatağınızın baş kısmını hafifçe yükseltin.
  • Odanızı nemlendirin.
  • Bol miktarda su için ve sıvı alımını artırın. Ancak bu sıvıların şeker içermemesine dikkat edin.
  • Serum fizyolojik, okyanus suyu gibi tuzlu sularla burnunuzu yıkayın.
Burun Gerisine Akıntı (BGA)

BURUN GERİSİNE AKINTI (BGA)

Burun Gerisine Akıntı (BGA) boğazda akıntı toplandığını hissetmek veya burnun gerisinden akıntının aktığının farkına varmaktır. BGA egzersiz, kalın salgı veya boğaz kasları ve yutma ile ilgili sorunlardan ötürü de ortaya çıkabilir.

Normal olarak, burnu ve sinüslerin içini kaplayan salgı bezleri günde ml. salgı üretmektedir. Bu mukozanın yüzeyinde ancak mikroskopla görülebilen hareketli küçük kıllar vardır. Bunlar salgının geriye doğru hareket etmesini sağlar. Daha sonra bu bilinçsiz olarak farkına varmadan yutulur. Bu salgı zarları ıslatır ve temizler, enfeksiyonlara karşı savaşır. Bu salgının üretilmesi ve temizlenmesi sinirler, kan damarları, salgı bezleri, hormonlar, ve küçük kılcıklar arasında ki ilişkiye bağlıdır.

NORMAL OLMAYAN SALGlLAR

Artmış ince ve temiz salgı soğuk algınlığı, grip (üst solunum yolu viral enfeksiyonu), alerji, soğuk hava, parlak ışık, bazı besinler ve baharatlar, gebelik ve hormonal değişiklikler, doğum kontrol hapları ve bazı tansiyon ilaçlarının da içinde olduğu ilaçlar, ve burun içi kemik eğriliği gibi durumlarda görülür.

Vazamotor rinit allerjik olmayan aşırı salgılı ve tıkalı burun şikayeti yapan bir hastalıkdır. Artmış kalın salgı sıklıkla kış aylarında nemlendirme yapılmadan ısıtılan, nemin düştüğü ev ve binalarda görülür. Bunun yanında sinüs ve burun enfeksiyonlarında ve kümes hayvanlarının ürünlerine karşı oluşan allerjilerde de görülmektedir. Eğer soğuk algınlığında ki salgı zaman içinde kalınlaşıp sarı, yeşil renk almaya başlıyorsa muhtemelen bakterilerin yol açtığı bir cismin belirtisi olabilir (fasulye, bezelye, bir parça kağıt, oyuncağın bir parçası v.b.) Salgının azalması aşağıda ki nedenlerden birinden dolayı olabilir:

Uzun süre çevreye ait tahriş edici maddelere maruz kalmak burnu kurutup zarların zarar görmesine neden olabilir (sigara dumanı, endüstriel dumanlar, araba dumanları). Salgı azaldığında normalden daha kalındır ve yanlış olarak artmış hissi verir. Yapısal bozukluklar (burun septumu düzensizlikleri) hava akımını değiştirerek burun zarlarının kurumasına neden olur.(Yapısal bozukluğa bağlı olarak salgıyı arttırır veya azaltır.) Yaşın ilerlemesiyle mukus zarlar büzüşür ve kurur. Bu normalden daha az ve kalın salgı yapılmasına ve kişinin BGA hissine kapılmasına yol açar. Diğer az rastlanan nedenler de zarlarda değişiklik yaparak bu hisse neden olurlar. YUTMA PROBLEMLERİ

Yutma ağızda ki sıvı ve katı gıdaların yemek borusuna geçmesinden oluşan karmaşık bir olaydır. Bu ağızdaki, boğazdaki ve midedeki sinir ve kasların koordinasyon içinde çalışması ile olur. Yutma problemleri katı veya sıvı gıdaların boğazda birikmesine daha sonra ses tellerinin olduğu bölgeye dökülmesine ve bunun sonucunda ses kısıklığı, boğaz temizleme hissi veya öksürük ortaya çıkabilir.

Yutma güçlüğünün birçok nedeni vardır: Yaşla birlikte yutma kasları hem güçlerini hem de koordinasyon yeteneklerini kaybederler. Bundan dolayı bazen normal salgı bile mideye geçemeyebilir.

Uyku sırasında yutkunma daha az olur ve salgı ağızda birikir. Uyanırken öksürme veya boğaz temizleme hissi duyulabilir

Her yaşta sinirlilik ve stres boğaz kaslarında kasılmaya ve bunun sonucunda boğazda birşey varmış hissine neden olmaktadır. Sıksık boğaz temizlemek tahrişi daha da arttırarak durumun kötüleşmesine neden olur. Besinlerin geçtiği yol üzerindeki büyümeler veya şişlikler katı ve /veya sıvı gıdaların geçişini yavaşlatır veya engeller.

Yutma bozuklukları midedeki besinlerin veya asidin yemek borusuna veya boğaza geri geldiği Gastroözafageal Reflü (GER) veya Larengofarengeal Reflu (LPR) olarak tanımlanan durumundan da kaynaklanabilir. Yanma hissi hazımsızlık ve boğazda rahatsızlık belli başlı bulgulardır ve bunlar özellikle yemek yedikten sonra yatınca daha da artmaktadır. Yemek borusu ile midenin birleşim yerinde meydana gelen torba şeklindeki fıtıklarda buna neden olur.

TEDAVİ

Tedaviye başlamadan önce mutlaka teşhis konulmalıdır. Bu detaylı bir Kulak Burun Boğaz muayenesi ve muhtemel bazı laboratuar, endoskopik ve röntgen çalışmalarını içermektedir.

Bakteriyel enfeksiyonlar antibiyotikler ile tedavi edilir ancak bunlar geçici bir iyileşme sağlar. Kronik sinüzite kapalı sinüslerin ağzını açmak için yapılacak cerrahi bir müdahaleye ihtiyaç vardır.

Allerji; sebebini ortadan kaldırmakla kontrol edilebilir. Antihistaminikler ve dekonjestanlar, kromolin ve steroid burun spreyleri, diğer şekillerdeki steroidler ve hiposensitizasyon (aşı tedavisi) tedavi için kullanılabilir. Ancak bazı antihistaminikler kurumaya neden olup salgıyı daha da kalınlaştırırlar. Dekonjestanlar kan basıncının artmasına, kalp ve tiroid rahatsızlıklarının şiddetlenmesine neden olurlar. Steroid spreyler tibbi kontrol altında genellikle yıllarca güvenle kullanılabilir. Ancak kısa dönemde yan etkisi olmayan ağızdan alınan ve enjeksiyonla verilen steroidlerin uzun dönem kullanımlarında muhakkak sıkı bir kontrol ve gözlem yapılmalıdır.

Gastroözafageal Reflü tedavisine yatağın baş tarafını cm kaldırmak, az ve sık yemek yemek, alkol ve kafeinin yasaklanması, yorucu olmamak şartıyla spor yapılması gibi yaşamı düzenleyici önerilerle başlanır. Antiasit veya bu hastalıkda çok etkili olan mide asit üretimini durduran ilaçlar doktor kontrolunda verilmelidir. pH ölçümü gibi kesin teşhis yöntemleri vardır..

Yapısal bozukluklar cerrahi uygulama gerektirir. Septum deviasyonu sinüslerin normal olarak boşalmasını engeller ve kronik sinüzite neden olur. Septumdaki bir çıkıntı tahrişe ve anormal salgıya sebeb olacaktır. Septumdaki bir delik kabuk bağlamaya neden olur. Genişlemiş veya şekli bozulmuş konkalar (burnun yan duvarlarında çıkan ve hava akımının ayarlıyan, nemlendiren yapılar) veya polipler (enfeksiyon, allerji veya tahriş sonucunda oluşan selim büyümeler) de aynı şikayetlere yol açabilir.

Her zaman bir neden bulmak mümkün olmayabilir. Tıbbi tedavi cevap vermezse hasta cerrahi tedaviye karar vermelidir.

Bazı durumlarda özel bir neden bulunamaz. Düzeltilebilecek bir hastalık yoksa tedavi daha kolay akabilmesi için salgının inceltilmesi yönünde olur. Bu daha ziyade sıvı alımı yetersiz olan yaşlı kişiler için geçerlidir. Bu hastalar günde en az sekiz bardak su içmeliler, Kafeini bırakmalılar ve eğer uygunsa idrar söktürücü kullanmamalıdırlar. Salgıyı inceltecek guaifenesin veya organik iyot kullanıldığında tükrük bezlerinde şişme veya vücutta döküntü gelişirse ilaç kesilmelidir.

Burunun su ile yıkanması kalın ve azalmış salgının düzeltilmesine yardımcı olur. Bu burun için yapılmış özel cihazlarla günde iki ila altı defa uygulanabilir. Sıcak suyun içine yemek sodası veya tuz ilave edilerek bu sıvı yapılabilir. Son olarak da reçete gerektirmeyen basit tuz çözeltiler burnu nemlendirmek için kullanılır.

KRONİK BOĞAZ KIZARIKLIĞI (FARENJİT)

BGA sıklıkla kırmızı, tahriş olan bir boğaza neden olur. Boğaz kültürlerinden genellikle bir sonuç alınmaz ama bademcikler ve diğer dokular şişerek rahatsızlığa neden olurlar. BGA tedavi edildiğinde bu olayda ortadan kalkacaktır.

Kaynak: seafoodplus.info


 

Burun akıntısı nasıl geçer? (Burun akıntısına ne iyi gelir?)

BURUN AKINTISI NEDEN OLUR?

Burun akıntısı, burun dokularını tahriş eden ya da buradaki iltihabi süreci uyaran herhangi bir şeyden kaynaklanabilir.

Soğuk algınlığı, grip, alerjiler ve çeşitli tahriş edici maddeler, burun akıntısına neden olabilir. 

Burun akıntısının daha az yaygın nedenleri arasında polipler, yabancı cisim, tümör veya migren benzeri baş ağrıları olabilir.

Burun akıntısının başlıca nedenleri arasında şunlar vardır:

Akut sinüzit (sinüs enfeksiyonu)

Alerjiler

Kronik sinüzit

Soğuk algınlığı ve grip

Dekonjestan grubu burun spreylerinin aşırı kullanımı

Sapmış burun septumu

Kuru hava

Hormonal değişiklikler

Burna yabancı cisim kaçması

Yüksek tansiyon, erektil disfonksiyon, depresyon, epileptik nöbet ve diğer bazı durumları tedavi etmek için kullanılan bazı ilaçlar

Burun polipleri

Alerjik olmayan rinit (alerji ile ilgili olmayan kronik tıkanıklık veya akıntı)

Mesleki astım

Gebelik

Respiratuar sinsityal virüsü (RSV)

Beyin omurilik sıvı kaçağı

Sigara dumanı

SÜREKLİ BURUN AKINTISI

Kişinin hasta olmadığı zamanlar da dahil olmak üzere sürekli burun akıntısının olması rahatsız edici olabilir. Burun içindeki doku ve kan damarları çevresel bir ajana tepki gösterdiğinde ve kişiyi korumak için sıvı veya mukoza ürettiğinde burun akıntısı başlar.

Bazı kimselerin, görünürde bir sebep olmaksızın sürekli olarak burun akıntısı vardır. Bu durum alerjik olmayan veya vazomotor rinit olarak adlandırılır. Belirtiler alerjilere benzese de, bağışıklık sistemi tarafından tetiklenmez. Stres, hipotiroidi, gebelik, tansiyon ilaçları, uzun süreli burun damlası kullanımı, aşırı fiziksel aktivite, cinsel ilişki ve sigara dumanı vazomotor rinit nedenleri arasında sayılabilir.

Bazı kokular, ilaçlar, hava durumu değişiklikleri veya baharatlı yiyecekler gibi tetikleyici ajanlar nedeniyle kronik burun çekme, burun tıkanıklığı ve burun akıntısı şikâyetleri vardır. Hapşırma veya göz tahrişi gibi diğer soğuk algınlığı veya alerji belirtilerinin yokluğu ile ayırt edilir.

Vazomotor rinit belirtileri, kişi belirli koku veya parfümlerin yakınındayken, sıcaklık değiştiğinde, belirli duyguları hissettiğinde veya parlak ışıklara maruz kaldığında kötüleşebilir. Rahatsızlığın bilinen kesin bir tedavi yoktur. Bununla birlikte tetikleyicileri önleyerek, uygun ilaçları alarak ve tuzlu su çözeltileri ile burnu sık sık temizleyerek belirtiler yönetilebilir.

BURUN AKINTISI NASIL GEÇER?

Burun akıntısının nedeninin bakteriyel veya viral bir enfeksiyon olduğu durumlarda, bir doktora görünmek gerekmektedir. Zira evde yapılabilecek uygulamalar ve reçetesiz satılan ilaçlar, burun akıntısına neden olan virüs veya bakterilerle doğrudan savaşmaz yalnızca semptomları hafifletebilir.

Alerjik rinitin yol açtığı burun akıntısı şikayetinden kurtulmak için en iyi yol vücutta salgılanan histamin düzeylerini azaltmaktır.  Alerjik rinitten kaynaklanmayan özellikle soğuk algınlığı grip gibi viral bir enfeksiyona bağlı gelişen burun akıntılarına iyi gelebilecek bazı uygulamalar şöyle sıralanabilir:

Bol sıvı tüketmek: Bol sıvı tüketilmesi burun dokularının nemli kalmasına yardımcı olabilir ve bu durum da tıkanıklığı gevşetebilir. Bazı çaylar hafif dekonjestan olan otlar içerir. Normal siyah veya kırmızı çay yerine kafeinsiz papatya, zencefil veya nane çayı da tüketilebilir. Bu bitkiler burundaki tıkanıklığı hafifletebilecek anti-inflamatuar ve antihistaminik özellikler içerir.

Sıcak içecekler soğuk içeceklerden daha etkilidir. Nitekim hava yollarının açılmasına ve tıkanıklığın giderilmesine yardımcı olabilecek olan şeyler ısı ve buhardır.

Sıcak duş almak: Sıcak bir duşun buharını solumak, burun tıkanıklığınızı gidermeye yardımcı olabilir. Duş alındıktan hemen sonra burun sümkürülmelidir.

Uçucu yağlar kullanmak: Okaliptüs, nane, çay ağacı (melaleuca) ve kekik yağları dekonjestan özelliklere sahip olabilir. Bunlar doğrudan soluyarak veya banyo sırasında kullanılabilir.

Nemlendirici kullanmak: Bulunulan ortamın bağıl nemi yüzde civarında tutulmalıdır zira nem ortamı yüksekse, toz akarlarının ve küfün gelişeceği bir ortam yaratılmış olur

Zencefil tüketmek: Zencefil, öksürük, burun akıntısı ve burun tıkanıklığını gidermeye yardımcı olabilecek antibakteriyel ve antienflamatuar özelliklere sahiptir.

Sarımsak tüketmek: Bir diş sarımsak çiğneyip yutmak da burun akıntısına iyi gelebilir. Nitekim sarımsağın içeriğinde bulunan allisin, burun akıntısı semptomlarına neden olan mikroplarla mücadele edebilecek antiviral, antibakteriyel ve antifungal özelliklere sahiptir.

Yüze ılık ıslak bez sürmek: Bu durum gün içerisinde birkaç kez yapılarak kuru havadan tahriş olabilecek sinüsleri rahatlatmaya yardımcı olabilir.

Bunlarla birlikte burun akıntısına iyi gelebilecek diğer şeyler şöyle sıralanabilir:

Burnun temizlenmesi için yumuşak yüz mendilleri kullanılabilir. Burnun etrafındaki cilt çok hassastır ve tahrişe eğilimlidir. Bu nedenle yumuşak ve yumuşak kumaşlar seçmek önemlidir.

Bilinen alerjen maddelerle temastan mümkün olduğunca kaçınılması gerekmektedir.

Burun akıntısı şikayeti olanların evlerinde kalması ve dinlenmesi önerilmektedir.

Uyku sırasında yatağın baş kısmı hafif şekilde yükseltilmelidir.

Ellerin sık sık yıkanmasına özen gösterilmelidir. Parmak araları, tırnaklar, bilek çevresi ve elinizin arkası sabunla temizlenmelidir. Genel bir kural olarak, kapsamlı bir el yıkama yaklaşık 20 saniye sürmelidir.

Burnu ve ağzı eşarpla gevşek bir şekilde örtmek, dışarıdaki havanın ısınmasına yardımcı olur. Böylece vücudun mukus üretme ihtiyacı azalabilir.

BURUN AKINTISI NASIL ÖNLENİR?

Toz, evcil hayvan kılı ve polenler, burun akıntısının en yaygın nedenlerindendir. Bunlara maruz kalmamak için evin düzenli olarak süpürülmesi, tozların alınması gerekmektedir.

Sigara kullanılmamalı, sigara içilen ortamdan uzaklaşılmalıdır.

Ani ısı değişimlerine karşı dikkatli olmak gerekmektedir.

Gün içinde bol miktarda su tüketilmelidir.

BURUN AKINTISI, BURUN KANAMASINA YOL AÇAR MI?

Burun akıntısı çoğu zaman burun kanamasına neden olmaz. Bununla birlikte, sümkürmenin sık sık tekrarlanması, şişmiş ve hassas mukoza zarlarını tahriş edebilir. Bu durum da burun kanamalarına neden olabilir.

MUKUSUN GÖREVİ NEDİR?

Solunum yollarının düzgün çalışması için normal ölçütte mukus gereklidir. Nitekim mukus sadece zararlı parçacıkların ciğerlere girmesini engellemekle kalmaz, aynı zamanda bakterileri yok etmeye yardımcı olan antikorlar da içerir.

Mukus bezlerini besleyen sinirler aşırı aktif hale geldiğinde ise bu bezler vücudunun ihtiyaç duyduğundan fazlasını üretebilir. Aşırı burun akıntısı ise bağışıklık sistemi güçlü olmayan özellikle sigara içen ve sigara dumanına maruz kalan kişilerde bronşit, sinüzit gibi ikincil enfeksiyonlara neden olabilir.

Öte yandan yoğun mukus akıntısı orta kulak iltihabı gelişmesine, kulak ağrısına da zemin hazırlayabilir.

Geniz Akıntısı

Geniz akıntısının belirtileri nelerdir?

Geniz akıntısı hissedilir bir belirti haline geldiğinde, bu daha çok boğaz bölgesinde balgam hissi ile sık sık boğaz temizleme isteğine neden olur. Balgam çıkarma ve tükürme hastayı toplumda güç durumlara düşürür. Geniz akıntısının neden olduğu öksürük ve boğazda gıcık hissi oldukça rahatsız edicidir. Yoğun akıntı boğaza indiğinde, nefes borusuna kaçmaması için refleks ya da istemli olarak öksürük olur. Öksürük balgamlı olabileceği gibi kuru da olabilir. Bu tip öksürükler nedeniyle bazı hastalarda öğürmeler, mide bulantısı ve kusma gibi ek yakınmalar dahi görüyoruz. Geniz akıntısı belirtileri bazen burun tıkanıklığı, yüz bölgesinde dolgunluk, baş ağrısı ve hapşırma ile de beraber olabilir. Bu gibi durumlarda sinüzit hastalığı veya alerjik nezle ile ilişkili olduğuna sıkça rastlıyoruz. Geniz akıntısı hastalarının diğer yakınmaları arasında tekrarlayan boğaz sorunları, faranjit, kulak iltihaplanmaları, bronşit ve astım gibi hastalıklar da olabilir. Zira geniz akıntısı, bu hastalıkları tetikleyen veya tedavisini güçleştiren etkenler arasındadır.

Geniz akıntısının yaşla da ilgisi vardır (old man's drip). Burun içi mukoza örtüsünün yaşlanmayla değişmesi, geniz akıntısını arttırabilir. Hafif ısı değişimlerine yaşlı burunlar daha hassastır. Ayrıca akıntılar herhangi bir yiyecek veya özellikle baharatlı yendiğinde de tetiklenebilir.

Geniz akıntısı ile karıştırılan durumlar var mıdır?

Burada üzerinde durmak istediğim bir konu daha var. Bazı hastalarda geniz akıntısı olmadığı halde "akıntı varmış hissi" olabiliyor. Tekrarlayan endoskopik muayeneler ve takiplerle bu hastaları, gerçekten geniz akıntısı olan hastalardan ayırdedebiliyoruz. Akıntı olmadığı halde hissinin bulunması, çeşitli boğaz-geniz kitleleriyle, yaşlılıkla, inflamatuvar hastalıklarla veya psikolojik rahatsızlıklarla ilişkili olabiliyor. Bu hastalarda ileri araştırma ve tetkikler yapmak ve ilgili branşlara yönlendirmek gerekebiliyor.

Reflü hastalığı da hatalı bir şekilde geniz akıntısı gibi hissedilebilir. Mide asidinin boğaz ve gırtlak bölgesinde yaptığı tahriş nedeniyle, hastalar boğazlarındaki bu hissi geniz akıntısıymış gibi algılayabilir. Burun ve genizde, rutin yaptığımız endoskopik muayene sırasında, gerçek bir geniz akıntısı varsa bunu zaten görebiliyoruz. Gırtlak bölgesinin endoskopisinde de asit kaçağının (reflü) etkileri (interarytenoid pakidermi) saptanabilir. Hastaların bazılarına, yemek borusu-mide endoskopisi yapıldığı halde reflü hastalığı (laringofaringeal reflü) olmadığı söylenmiş olabiliyor. Oysa pHmetri kateteri takılmamış ve diğer araştırmaları tamamlanmamış hastalarda, reflü tanısı konulamamış olabilir. Reflü hastalarında ilgili branşlar tarafından araştırmaların tamamlanması ve hastalık saptanırsa en az ay tedavi görmeleri gerekmektedir.

Geniz akıntısının çözümü var mıdır?

Geniz akıntısını endoskopik değerlendirme sırasında görerek saptadığımız hastaların çoğunda çözüm sağlanabilir. Bu akıntının çözümü için önce geniz akıntısının nedenini belirlemek gerekir. Hasta ile uzun uzun konuşarak, yakınmasının süresi ve ilişkili tüm durumlar etraflıca öğrenilmelidir. Geniz akıntısının birden fazla nedeni olabildiğinden, her ayrıntı bilinmelidir. Muayene sırasında geniz akıntısının kaynağı önce burunda aranır. İnce endoskoplarla yaptığımız burun içi muayenesinde (nazal endoskopi) elde ettiğimiz bulgular çok önemlidir. Burun boşluğu, sinüs kanallarının açıldığı bölgeler ile geniz bölgesinin tamamını bu optik-kameralı muayenede inceleyebiliyoruz. Bu şekilde geniz bölgesindeki akıntıyı, kaynaklandığı sinüs bölgesini, mukoza örtüsünün sağlığını, alerji olup olmadığını ve buna yol açan burun kaynaklı pek çok hastalığı doğrudan görüp, teşhis edebiliyoruz. Yani kısacası eğer geniz akıntısının nedeni/nedenleri doğru belirlenirse, elbette geniz akıntısını önlemek ve tedavi etmek olanaklı oluyor.

Geniz akıntısı muayeneler sırasında görülmeyen, sadece akıntı hissi olan hastaların tedavisinde benim faydam olmayabiliyor. Gerçek bir geniz akıntısı söz konusu olmadığı için, bu hasta grubunu olası durumlara göre başka branşların araştırma ve tedavilerine yönlendirmek gerekli olabiliyor.

Polipli Sinüzit Tedavi Öncesi ve Sonrası Videosu

Geniz akıntısı ameliyat gerektirir mi?

Geniz akıntısı olan hastalarda önce mutlaka bazı ilaç ve spreylerle tedavi uygularız. Burun işleyişinin desteklenmesi ve düzeltilmesi sayesinde çoğu vakada geniz akıntısında azalma görülür. Bunun için burnun çeşitli tuzlu su karışımları ile yıkanması da oldukça faydalıdır. Tüm bu uygulamaların doktor önerisi ile yapılması ve bulgulardaki değişimlerin endoskopik muayeneler ile takip edilmesi çok önemlidir. Yani tedavi verildiğinde, sonuç alınana kadar hastanın düzenli olarak kontrollerine gelmesi gerekir. Düzelme olması halinde tedavi sonlandırılabilir; düzelme olmaması halinde tedaviye eklemeler yapılır veya bir sonraki adıma geçilebilir. Bol su içilmesi, sigaranın azaltılması/bırakılması çok etkilidir; geniz akıntısının yoğunluğunun azalmasını sağlar. Sinüzit hastalığı ve alerjik nezle varsa, bunların da belirlenmesi ve tedavi edilmeleri gereklidir.

Geniz akıntısına yol açan neden sinüzit veya burun eti büyümesiyse ve bu durumlar uzun süreli ilaç tedavileri ile düzelmiyorsa, bu hastalıkların ameliyatla tedavisi sayesinde geniz akıntısını çözüme ulaştırabiliyoruz. Sinüzit hastalığının ameliyatla tedavisinde, endoskopik görüntü altında hassas araçlarla yaptığımız milimetrik çalışmalarla, sinüs kanallarının salgı akış yollarını düzenleyebiliyoruz. Bu ameliyata endoskopik sinüs cerrahisi diyoruz. Yapısı bozulmuş ve aşırı büyümüş burun etlerinin küçültülmesi de solunum yollarının açılmasında ve burun işleyişinde düzelme ile beraber, geniz akıntısının tedavisinde önemli rol oynayabiliyor. Ancak bunların hiçbiri, hastaların tabiriyle, "geniz akıntısı ameliyatı" değildir. Yapılan her tedavi ve uygulama geniz akıntısının sebebine yöneliktir. Zira geniz akıntısı bir hastalık değil, bir belirtidir.

Geniz akıntısının tedavisi ne kadar sürer?

Geniz akıntısının tedavi süresi farklı farklı. geniz akıntısının nedeni örneğin bir nezle veya grip ise, genellikle 5 ila 10 gün sürelik bir tedavi ile düzelir. Akut iltihaplı sinüzitlerde 10 ila 14 gün tedavi uygulanır; bazen basamak tedavisi ile süre uzatılabilir. Kronik sinüzitlerde bazen aylar süren tedavi gerekli olabilir. Kronik hadiselerde genellikle burun işleyişi bozulmuş olduğu için, bu tip mukoza sorunu olan hastalarda en az hafta yıkama ve kortizonlu spreylerle tedavi vermeyi ve endoskopik takipler yapmayı tercih ederiz. Bu tedavi ve takipler ile geniz akıntısı tamamen ortadan kalkabilir. Tedaviden kısmi olarak fayda görenlere bir süre daha tedavi verir ve düzelene kadar takip ederiz. İlaçlarla tedaviden hiç fayda görmeyenlerde sinüs boşluklarının ve kanallarının durumunu görmek için sinüs tomografisi gibi görüntüleme yöntemlerine başvururuz. Sinüslerde anatomik veya işlevsel sorunlar varsa, operasyon ve benzeri ileri tedavileri planlayabiliriz. İlaçlarla tedaviden fayda görmeyen hastalarda yapılacak bir sinüzit ameliyatının ortalama süresi 1 saattir. Ancak operasyon sonrası pansumanlar hafta, takipler ise ay kadar sürebilir. Özel bir sinüzit tipi olan polipli sinüzit hastalarını, operasyon sonrasında bir kaç sene, yılda defa görmemiz gerekir.

Geniz akıntısının sinüzit ile bağlantısı nedir?

Akut sinüzitlerde sinüs boşlukları iltihapla doludur ve sinüs kanallarından burun boşluğuna iltihap akışı olur. Burun boşluğundan da genize ve boğaza sarı-yeşil renkli balgam gelişi olur. Üst solunum yolu infeksiyonlarında hissedilen burun-geniz akıntısı bu şekildedir. Bu durum sıklıkla bir nezle-gribi takiben ve kırgınlık ile ateş gibi hastalık belirtileri ile birliktedir. Bu hastalar, geniz akıntılarının günler veya haftalardır olduğunu söylerler.

Kronik sinüzitli hastalar ise geniz akıntılarının aylardır veya yıllardır olduğunu ifade ederler. Buradaki akıntılar genellikle iltihaplı değildir. Sinüs ve mukoza işleyişindeki bozukluk nedeniyle yoğun jel veya uhu gibi yapışkan; grimsi, bazen beyaz ve şiddeti dönemsel olarak değişen bir geniz akıntısı olur. Örneğin yazın kronik sinüzit hastaları kuru-sıcak hava ve tuzlu deniz suyu ile oldukça rahatlarlar. Kış mevsimi ve hastalıklarla beraber yakınmalar şiddetlenir.

Geniz akıntısına yol açan sinüslerle ilgili bir diğer durumda sinüzit hastalığı yoktur, fakat bir salgı kısırdöngüsü vardır. Olağan koşullarda sinüsün doğal deliğinden akıp gitmesi gereken mukus salgısı, diğer bir delikten sinüse geri döner durur. Aksesuar ostium salgı kısırdöngülerinde, ilaç ve sprey tedavileri sırasında iyiye giden, fakat tedavi kesildiğinde tekrar başlayan inatçı bir geniz akıntısı olur. Bu tip aksesuar delikler normalde de olabilir, yani yapısal olarak bulunabilir ya da eski tip sinüzit ameliyatları sırasında açılmış olabilir. Bu delikler ince kesitli sinüs tomografisinde bazen görülebilir. Ama mukus salgısının sinüsün doğal kanalından çıkarak, aksesuar delikten sinüsün içerisine döndüğünü endoskopik muayenede görmemiz, kesin teşhis için en önemlisidir. Bunun için orta sinüs pasajına (orta meatus) girerek değerlendirmemize olanak sağlayan ince pediatrik optiklerin varlığı (2,7mm çaplı) ile bu endoskopik muayeneyi yapabilmek ve bulguları yorumlayabilmek için de deneyim çok önemlidir.

Geniz akıntısını önlemenin yolları nelerdir?

Geniz akıntısı önlemenin yollarından biri bol bol su içmektir, günde en az ,5 litre su içilmelidir. Sigara içilmemesi ve tozlu-dumanlı, hava kirliliği olan ortamlardan uzak durulması gerekir. Hastaların burunlarına tuzlu su spreyleri veya solüsyonları kullanmaları faydalıdır. Burada burun yıkamanın önemini bir kez daha vurgulamak gerekir. Alerjik nezlesi olanların alerjenlerle teması azaltmak için önlemler alması gerekir. Dönemsel olarak doktor kontrolünde alerji tedavileri kullanılabilir. Diğer yandan burun mukozasında ve işleyişinde bozulmaya neden olan esas hastalıklar belirlenmişse, bu durumda artık önlem almak değil, bunların tedavisine başlamak gerekir.

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir