hat sanatı ile uğraşanlar / Hat sanatının yaşayan en büyük ustası

Hat Sanatı Ile Uğraşanlar

hat sanatı ile uğraşanlar

Osmanlı’da Hat sanatının önemi

Eski Türk evlerinin duvarlarını süsleyen hat levhaların hikâyesini İstanbul Boğaziçi Üniversitesi Tarih Bölümü öğretim görevlisi Burak Çetintaş kaleme aldı.

Normal 0 false false false EN-US JA X-NONE <w:LatentStyles DefLockedState="false" DefUnhideWhenUsed="true" DefSemiHidden="true" DefQFormat="false" DefPriority="99" LatentStyleCount=""> <w:LsdE…

Eski Türk evlerinin örnekleri artık kalmadı. Ayakta olan birkaç tanesi de bugün yarın yok oldu olacak halde. Bursa’da, İstanbul’da, Edirne’de, İzmir’de ve Anadolu’nun daha pek çok yerinde şehirlerin adeta ziyneti olan bu evler, zamanında korunmadıkları için göç dalgasının, değişen ekonomik yapının ve hızlı şehirleşmenin etkisi ile kısa sürede kaybolup gittiler. Yazar Reşad Ekrem Koçu, Çelik Gülersoy ve özelikle her sene birkaç hafta süren sergiler düzenleyerek maketlerde ve fotoğraflarda olsun eski Türk evlerini yaşatmayı amaç edinmiş olan Perihan Balcı gibi bu işe gönül vermiş insanlar sayesinde bu evler hakkında bilgimiz var. Ahşap, divanhâneli, sofalı, çok odalı, yayvan, geniş bahçeli, havuzlu, taşlıklı Türk evleri maalesef artık yok. Amucazâde Hüseyin Paşa’nın Kanlıca’daki yalısı, Çengelköy meydanındaki yüzyıldan kalma bir iki ev, ve Zeyrek ile Süleymaniye’nin artık iyiden iyiye tahrip olmuş tarihi dokusunda her nasılsa unutulup kalmış olan birkaç harabe şehrin orasında burasında can çekişir halde sonlarını bekliyor. Boyacıköyü’ne mimar Refik Bey’in eseri olan ve yakın geçmişte tadilat geçirip üstüne bir kat ilâve edilen Refikabâd ve Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş’ın Çatalca’da ’lerde yaptırdığı evi ise o eski günleri canlı tutmaya çabalar gibi.

Peki, eski Türkler, yaptıkları binalara, mabetlere, özellikle de evlerindeki sofalara, odalarının duvarlarına neler asarlar; kapalı mekânların duvarlarını nasıl süslerlerdi? Bizim kültürümüzde her türlü resim geç kabul gördüğü için, bunun cevabı yazı (hat) levhalarıdır. Türklerin “pirimitif” denen, “ilk” ve herhalde resim tarihi açısından hayli ilkel olan tabloları dahi yüzyılın ilk yarısına tarihlenirken, müzelerimizi yahut meraklıların koleksiyonlarını süsleyen 4, 5 hatta 6 yüz senelik levhalar, evlerimizin duvarlarını nasıl süslediğimizin en iyi göstergesidir. Bunun için yazının, levhanın ve kitabenin Türk mimarisindeki yerine kısaca bakmak, ondan sonra Türk evlerini süsleyen yazı levhalarının hikayesine geçmek uygun olacaktır.

Normal 0 false false false EN-US JA X-NONE <w:LatentStyles DefLockedState="false" DefUnhideWhenUsed="true" DefSemiHidden="true" DefQFormat="false" DefPriority="99" LatentStyleCount=""> <w:LsdE…

İslamiyetin doğuşu ile birlikte eski kavimlerde hayli ileri seviyelere gelmiş olan resim ve heykel gibi görsel unsurlar yasaklandı. Çünkü resim ve heykel, o gün için yakın geçmişte yasaklanmış olan puta tapma olgusunu hatırlatacağı için tehlikeli idi. Bu büyük boşluğun yerini kısa sürede estetik Arap harflerinin bir araya gelmesi ile oluşan çeşitli boyutlardaki levhalar, duvar panoları, freskler ve kitabeler aldı. Emevîler ve Abbasîler döneminde yapılan camilerde küçük boyutlu olmakla birlikte yazı kullanılmıştır. İslamiyetin doğduğu bölge olan Arap yarımadasında ve daha sonraki yüzyıllarda Ortadoğu’da bilinen ve Osmanlı’nın eski coğrafyasında yaygın olan bir düşünce vardı. Arap harflerinin bütün Müslüman coğrafyasında yaygınlığını koruduğu dönemlerde kutsal kitap Kur’an-ı Kerîm’in en güzel şekliyle Mısır’daki hafızlar tarafından okunduğu ve Türkler tarafından, bilhassa da İstanbul’da yazıldığına inanılırdı. Hatta öyle ki, bu düşünüş asırlar boyunca “Kur’an Mekke’de nâzil oldu, Mısır’da okundu, İstanbul’da yazıldı…” sözleriyle ifade edilmişti. 

Hat sanatı Anadolu’daki beylikler döneminde ve bilhassa Selçuklu Türklerinde sarayların, mabetlerin ve medreselerin iç ve dış duvarlarında büyük boyutlarda kullanılmaya başlandı. Bu yazılar daha çok binaların hangi sultan yahut melik tarafından hangi tarihte yaptırıldığını hikaye eden kitabelerdi ve mermer üzerine kazınmış birkaç satırdan ibaretlerdi. Camilerin ve sarayların iç ve dış duvarlarını süsleyen çini panolar ve birkaç yüz çini karonun bir araya gelmesinden oluşan kuşak yazıların Türk mimarisinde boy göstermeye başlaması da aynı dönemlere rastlar. Bugün, düzgün bir örneği günümüze ulaşmayan, fakat dünyanın önde gelen müzelerinin en nadide koleksiyonlarını oluşturan kuşak yazılar çoğunlukla Kur’an’dan alınmadır ve gündelik hayatta sıklıkla kullanılan ayet ve surelerden oluşurlar. 

Normal 0 false false false EN-US JA X-NONE <w:LatentStyles DefLockedState="false" DefUnhideWhenUsed="true" DefSemiHidden="true" DefQFormat="false" DefPriority="99" LatentStyleCount=""> <w:LsdE…

Osmanlı mimarisinde ise hat sanatı, harflerin irileşmesi, yazı karakterlerinin oturması, dolayısı ile boyut ve şekil değiştirmesi ile birlikte önemli bir yere sahip oldu. Selçuklularda ve Osmanlı’nın kuruluş döneminde çini karolar üzerine yazılmış ayet, sure ve diğer kitabeler yüzyıldan itibaren yerlerini mermere kazınmış kitabeler ile mukavvaya yahut deriye yazılmış devasa ebatlardaki levhalara bırakmış ve zamanla hat sanatı içindeki farklı ekoller artık iyiden iyiye fark edilir bir hal almıştı. Bursa, İznik, Edirne ve fetihten sonra İstanbul’da yaptırılmış olan taş yapıların duvarlarına, binaları yaptıran padişahların ve sultanların hayırla anılmasını isteyen tarih kitabelerinin yanında bir de dini içerikli çini kuşak yazıları ile mermer kitabeler ve İslami motiflerle bezeli çini duvar panoları da yerleştiriliyordu. yüzyıldan itibaren camilere, tekke ve diğer dini yapılarla medreselere duvardan bağımsız levhalar da asılmaya başlandı. Bunlar genellikle camsız ve çerçeveli olup kâğıt, mukavva, tahta ve deri üzerine yazılmış ayet ve surelerle ilgili levhalardı. Mekânın iç hacminin hayli büyük olması dolayısıyla camilere asılan levhaların boyutları da hayli büyük olurdu. Fatih, Ayasofya, Bayezid, Süleymaniye, Sultanahmet, Nuruosmaniye camileri başta olmak üzere pek çok camide bu ve benzeri büyük boyutlu levhalara rastlamak mümkündü. 

Normal 0 false false false EN-US JA X-NONE <w:LatentStyles DefLockedState="false" DefUnhideWhenUsed="true" DefSemiHidden="true" DefQFormat="false" DefPriority="99" LatentStyleCount=""> <w:LsdE…

Vakıflar Genel Müdülüğü’nün -muhtemelen hırsızlığa karşı bir tedbir olarak-böyle levhaları kamyonlarla camilerden toplatıp depolara kaldırtması, camilerde ibadet edenlerle sadece bu levhaları ziyaret edip gözlerini şenlendiren meraklıların büyük bir zevkten mahrum kalmasına sebep olmuştur. ’te tekkeler kapandığında, aynı tarihlerde kaldırılan Evkaf Nezareti yerine kurulan Vakıflar Umum Müdürlüğü aldığı bir kararla, ülkede mülkiyeti vakıflara devredilen ne kadar tekke, zaviye varsa bunların eşyalarını kayıt altına alıp depolara kaldırmıştı. Aynı tarihlerde kapatılan türbelerin içindeki sanduka örtüleri, şamdanlar, ceviz, abanoz gibi kıymetli ağaçtan yahut bronz, gümüş gibi değerli metallerden yapılmış olan sanduka parmaklıkları, duvarları süsleyen levhalar, yerleri kaplayan halılar ve kilimler oldukları yerde bırakılmışlardı.

Tekkelere ait eşyalardan çok küçük bir bölümü daha sonraki senelerde kurulan Divan Edebiyatı Müzesi’nde sergilenmeye başlanmıştı. Ne var ki sadece depolar (örneğin uzun senelerden beri vakıflara ait olan Yenikapı Mevlevihânesi yangın geçirmeden az öncesine kadar eşya deposu olarak kullanılıyordu) değil, Galata Mevlevihânesi’nde kurulan bu müze de soygundan nasibini almıştı. ’lerde Bayezid Meydanı’nın bir köşesindeki eski bir medrese binasında kurulan Vakıf Hat Sanatları Müzesi de vaktiyle camilerden, tekkelerden toplanan levhaların bir bölümünü sergilemek üzere kurulmuş, bina yeterli olmadığı için ve tahsisat yetersizliğinden dolayı bazı pavyonlar ziyaretçilere kapalı tutulmuş, müze deposundaki birçok eser de teşhire konamamıştı.

Son senelerde Vakıflar idaresi, artan soygunların önünü alabilmek için levhaların ve halı, şamdan, boy saati gibi diğer değerli eşyaların son adresi olan camilere de el atarak buralardaki değerli eşyaları toplayıp depolara kilitledi. Bugün, büyük camilerdeki birkaç adam boyundaki devasa levhalar dışında ibadethânelerde levha kalmamış gibidir. Sultanahmet, Süleymaniye, Aksaray Valide ve Şehzade camilerindeki irili ufaklı levhalardan neredeyse tamamı kaldırılmış, götürülemeyecek büyüklüktekiler ise yerinde bırakılmışlardı. Mesela, Ayasofya müze yapıldığında Kazasker Mustafa İzzet Efendi’nin her bir harfinin kalınlığı neredeyse 35 santime ulaşan cihar yâr-ı güzin levhaları, büyük oldukları için yerlerinden indirildikleri halde binanın kapısında çıkartılamamış ve senelerce bir kenarda beklemiş; sonra bir aralık İslâm Eserleri Müzesi müdürlüğü de yapmış olan üstat ve tarihçi İbnülemin Mahmud Kemal İnal’ın da ön-ayak olması ile yeniden asılabilmişlerdi. 

Selâtin camilerde, yani sultanlar ve padişahlar tarafından yaptırılmış olan camilerde bulunan çoğu eser yok olmuştur. İsmail Zühtü Paşa’nın hayır eseri olan Altunizâde Camii’ndeki Hulusi ve Sami Efendi imzalı hatlar, Merkezefendi ve Sünbülefendi tekkelerindeki dönemin meşhur hattatlarına ait levhalar, Laleli ve Nuruosmaniye camilerinin Yesarî Esad ve Yesarîzâde Mustafa İzzet efendilere ait olan muhteşem levhalar artık bulunmuyor. Bununla beraber, örneğin (günümüzde büyük bölümü kaldırılmış olmakla birlikte) Emirgân’daki I. Abdülhamit Camii’nin ve Aksaray’daki Valide Camii’nin hattat Sami Efendi’ye; Cihangir Camii’nin Şefik Bey’e ve Mehmed Şevki Efendi’ye ait mürekkeple yazılmış yahut siyah zemin üzerine altın varakla işlenmiş zerendud levhaları yazıldıkları günkü halleriyle yerlerinde duruyorlar. İstanbul’daki, hatta belki de dünyadaki en büyük hilye-i şerifin de Silivrikapısı’nda, Fatih’in topçubaşısı Bâlâ Süleyman Ağa’nın hayır eseri olan camide hâlâ yerli yerinde olduğunu da yeri gelmişken söyleyelim.

Normal 0 false false false EN-US JA X-NONE <w:LatentStyles DefLockedState="false" DefUnhideWhenUsed="true" DefSemiHidden="true" DefQFormat="false" DefPriority="99" LatentStyleCount=""> <w:LsdE…

ürbeler de tıpkı cami ve mescitler gibi en meşhur Türk hattatların elinden çıkmış zarif levhalarla süslenir, çini ve mermer kuşak yazılarının yanında duvarlara asılmış bu levhalar da türbelerin iç mekânını süslerdi. Levha sayısı açısından en zengin türbelerden birkaçı Çemberlitaş’taki Sultan Mahmut, Üsküdar’daki Aziz Mahmut Hüdaî, Eyüpsultan’daki Halid bin Zeyd, Mihrişah Sultan ve Fatih Sultan Mehmet’in türbeleri idi. Bu türbelerdeki levhaların ekserisi yine Vakıfların deposuna kaldırılmıştır. 

Tekkelere gelince, tarikatlara ait bu binaların iç mekânlarına asılan levhalar, camilere asılanlardan çok farklıydı. Tekkenin ibadet yapılan en büyük odasına, yani tarikat tabiri ile semâ edilen yere asılan levhalardan çoğunda o tekkenin bağlı olduğu tarikatın kurucusu olan kimsenin ismi yazılırdı. Mevlevî tarikatının kurucusu Mevlâna Celaleddîn Rûmî’nin, Kâdirî tarikatının kurucusu Abdülkadir Geylanî’nin ve sonraki ulularından Eşrefoğlu Rûmî’nin, Nakşibendiliğin kurucusu Bahaeddin Şah Nakşibend’in, Halvetîliğin piri Şaban-ı Velî’nin isimlerini içeren gayet süslü, zarif ve okunaklı şekilde istif edilmiş levhaları o tarikata bağlı tekkenin semâhânesinin baş köşesini süslerdi. Bunlardan bazılarında yazı, tarikatı sembolize eden sikke yahut sarık resminin ortasına yerleştirilir, böylelikle estetik bir kompozisyon elde edilmiş olurdu. 

Tekkelere tarikat ulularının yanı sıra dervişleri ve muhipleri, yani tarikata gönülden bağlanmış kimseleri edebe, terbiyeye, doğruluğa davet eden Arapça, Farsça yahut Türkçe levhalar da asılırdı. Bunlardan en bilindiği tekkelerin cümle kapılarının hemen üstüne asılan ve iri harflerle yazılmış “Edep yâ hû” levhaları idi. Bu tür levhaların yanı sıra tekkelerde Allah’tan ve peygamberden yardım dileyen “Aman mürüvvet”, “Bu da geçer yâ Hû”, “Yâ hazret-i fahr-i âlem”, “Yâ resulullah meded”, “Yâ mahbub’el âşıkîn”, “Allahû vahdehû” yani “Allah birdir” yazılı büyük boy levhalar da yer alırdı. Bu levhaların her biri gerek istif, yani kompozisyon; gerekse ölçüleri açısından görenleri hayran bırakacak derecede güzeldi. Bektaşi tekkelerinde sıklıkla rastlanan “Yâ hazret-i Ali” ve “Yâ Ali” levhalarını da unutmamak lazım. Bu levhalar, diğerlerinden farkı olarak sadece armudî, yuvarlak, beyzî şekilde istif edilmez, Ali ismi yazıda estetik bir şekle bürünür, ya son harfi zülfikârlaşır, yahut ilk harfi olan “ayın”ların içine birer göz oturtularak yazıya bir insan yüzünün ifadesi verilirdi. Bu tür levhaların ortasına gelen yerde yahut en tepesinde bir de 12 terkli bir Bektaşi sarığı ve teslim taşı resmedilirdi. 

Tekke levhalarında son olarak değinilmesi gereken noktanın yazı içine geçmiş resim unsuru olduğunu söyleyelim. Tarikatlerle ve şeyh isimleri ile ilgili bu gibi levhalarda İslamiyetin sembollerinden olan içi kelime-i tevhid ile süslenmiş yeşil sancak, hilal ve konu edilen tarikatın sarığı; levhanın hazırlandığı döneme göre rokoko, rûmî yahut klasik şekilde işlenmiş çiçek, buket motiflerinin ortasında kalacak şekilde resmedilirdi. Bu figürlerin ve renklerin, tekke levhalara başka bir sıcaklık, başka bir hoşluk kattığı kesindir. Bu bahsi noktalamadan önce, Türkiye’deki en zengin tekke levhası koleksiyonunun -Divân Edebiyatı Müzesi’nden sonra, rahmetli Sevgi Gönül’ün şimdilerde Sadberk Hanım Müzesi’nde korunan koleksiyonu olduğunu da belirtelim. 

Normal 0 false false false EN-US JA X-NONE <w:LatentStyles DefLockedState="false" DefUnhideWhenUsed="true" DefSemiHidden="true" DefQFormat="false" DefPriority="99" LatentStyleCount=""> <w:LsdE…

Bir gerçeği burada hatırlatmak gerekirse, tıpkı Türk müziği gibi, hat da şahikasına İstanbul’da ulaşmış, Osmanlı’nın gerek en güçlü olduğu devirde, gerekse kültürel anlamda zarafetin, inceliğin ve zevkin doruklara ulaştığı son asırda en değerli hattatlar burada yetişmiş, en güzel yazılar yine bu şehirde yazılmıştır demek herhalde haddini aşan bir tespit olmayacaktır. Hal böyle olunca, zevk sahibi Osmanlı, İslamiyet ile resmin yerini yüzyıllar önce almış olan Arap harflerinin bir araya gelerek oluşturduğu estetik tabloları evlerinin en güzel köşelerine de asar olmuşlardı.

Eski sahilhânelerin, konakların ve köşklerin duvarları silme kalem işli, tavanları yüksek divanhâneleri, sofaları hep böyle güzel levhalarla süslenmiş, yüzyıllar içinde imbikten süzülerek oturmuş bir zevkin eseri olan bu nadide eserlerle zenginleşmişti. Kimi zaman konağın cümle kapısının üstünde yer bulan birkaç metrelik bir Kazasker besmelesinin karşısına-mesela hattat-ı şehîr Sami Efendi’nin elinden çıkma- bir kelime-i tevhid oturtulur, onların arasına da irili ufaklı kıtalar, boyu neredeyse birkaç metreye varan murakkalar yerleştirilirdi. 

Normal 0 false false false EN-US JA X-NONE <w:LatentStyles DefLockedState="false" DefUnhideWhenUsed="true" DefSemiHidden="true" DefQFormat="false" DefPriority="99" LatentStyleCount=""> <w:LsdE…

Peki, sûre ve ayetlerin yazılı olduğu bu gibi levhalardan başka neler asılırdı eski yalıların, evlerin duvarlarına? Eski Türk şehirlerini ve özellikle payitaht yani imparatorluğun başkenti İstanbul’u kısa aralıklarla harabeye çeviren en büyük tehditlerden biri de büyük yangınlar ve depremlerdi. Ateş, şehrin bir ucundan sökün etti mi, kilometrelerce ötedeki evler, konaklar tedbir olarak boşaltılır; ve önü alınamayan yangın büyük bir ateş topu halinde şehrin öbür ucuna kadar ulaşır, binlerce ev gecenin karanlığında göklere yükselen alevlerin kızıllığına teslim olur, kavrulur, küle dönerdi. Böylesi yangınlarda nice canların yanında yüzlerce sene içinde şekillenen Türk kültürünün somut eserleri olan porselenler, gülabdanlar, levhalar, çeşit çeşit kumaşlar ve halılar, gümüşler de yok olup gitmişti.

Ateş, salgın hastalık ve deprem gibi felaketlerin karşısında aciz kalan halk, bunun çaresini de Allah’a çeşitli yollarla yakaran ve yardım isteyen levhalar yazıp evlerine asmakta bulmuşlardı. Ahşap evlerin hemen hepsinin saçaklarının altına tutturulmuş olan irili ufaklı “Yâ Hafîz” yahut “Yâ Fettâh” levhalarının ve diğer yangın tabelalarının tamamı tahtadan yapılmış bu binaları kızgın alevlere karşı koruyacağına inanılırdı. yüzyılın sonundan itibaren ahşap evlerin kaplamalarında bu levhalardan başka devrin tanınmış İngiliz ve Fransız sigorta şirketlerinin teneke plakaları da boy göstermeye başladı ise de, “Bu bina yangına karşı şirketimiz tarafından sigortalanmıştır” anlamına gelen bu tenekeler, yangınlarda meydana gelen zararı hiçbir zaman karşılayamadı. 

Ahşap evlerin dışına ya da içine asılan ve içinde yaşayan aileleri veba gibi salgın hastalıklardan, maddi sıkıntıdan, işsizlikten, kem gözlerden ve nazardan koruduğuna inanılan diğer iki levha da Hazret-i Muhammed’in fiziki özelliklerinden bahseden hilye-i şerifler ve Arapça “Lî hamsete etfî behâ hârül vebâ el-hâtimete, el-Mustafâ ve’l Murtaza ve ebnâ himâ ve’l Fâtimete” beytinin yazıldığı tâun levhaları idi. En ünlü hattatların elinden çıkma bu levhalar, en güzel şekilde tezhiplenir, yani süslenir ve evlerin baş köşesine asılırdı.

ski Türk evlerinde, yukarıda sıraladıklarımızdan başka, kelâm-ı kibar da denen güzel sözlerin, beyitlerin ve kıtaların yazıldığı levhalar da yer alırdı. Bu levhaların kimisi günlük hayata dair özlü sözler içerir, bazısında ise kişiyi güzel işler yapmaya, iyiliğe davet eden beyitler, şiirler yazılırdı. Olgunluğun, sarf edilen sözde gizli olduğunu anlatan “Kemalike taht-ı kelâmike” gibi Arapça levhaların yanı sıra son birkaç yüzyılda Türkçe beyitlerden yahut kıtalardan oluşan levhalar da yaygınlaşmaya başlamıştı. Bu levhalarda dönemin şairlerinin divanlarından seçilmiş kıtalar, beyitler yazılı olurdu. Bu levhalarda “Kimsenin lutfuna olma tâlib, bedeli cevher-i hürriyettir”, “Benden bana olur her ne olursa, başım rahat eder dilim durursa”, “Mâsivadan el çekip mahluktan ümidi kes, virdin olsun hep nefes, Allah bes bâki heves!”, “Hiç kimsesiz kimse yoktur, her kimsenin var kimsesi, kimsesiz kaldım meded; ey kimsesizler kimsesi”, “Hak tecelli eyleyince her işi âsan eder, hâlk eder esbabını bir lahzada ihsân eder”, “Hûya düşdün ey dil meclis-i takvaya gelmezsin, gözün aç gâfil olma bir dahî dünyaya gelmezsin” gibi hem akılda kolay kalacak hem de levhaya gözü ilişen ev halkının veya misafirin kısa süre zarfında iyiye, güzele ve ahlaklı olmaya dair pek çok değeri hatırlamasını sağlardı. Bu levhaların da tıpkı daha evvel sıraladığımız tarzlar gibi gayet şık, estetik ve zarif şeyler olduğunu tekrar etmeye ise gerek yok… 

Konaklar ve köşklerdeki misafir odalarının kıbleye bakan duvarlarında da, odada kalan konuğu hem namaz kılmaya teşvik eden, hem de başka birilerine sormaksızın kıblenin yönünü bulmasına yardımcı olan levhalar asılırdı. Bunlar namaz kılmak gerektiğini ve kıblenin, levhanın asıldığı duvarın tarafında olduğunu hem zarif, bir o kadar da esprili bir üslupla hatırlatırdı. “İnâd etme git namaza, rahmet olmaz bînamaza” ve “Ey misafir kıl namazın kıble bu cânibdedir, işte leğen işte ibrik işte peşkir iptedir” gibi beyitlerin yazılı olduğu bu levhaların üstüne müzehhip çoğu zaman bir mescit, bir havlu, leğen-ibrik ve bazen de Kâbe’nin resmini yapardı.

Eski Türk evlerinde, yukarıda sıraladıklarımızdan başka, kelâm-ı kibar da denen güzel sözlerin, beyitlerin ve kıtaların yazıldığı levhalar da yer alırdı. Bu levhaların kimisi günlük hayata dair özlü sözler içerir, bazısında ise kişiyi güzel işler yapmaya, iyiliğe davet eden beyitler, şiirler yazılırdı. Olgunluğun, sarf edilen sözde gizli olduğunu anlatan “Kemalike taht-ı kelâmike” gibi Arapça levhaların yanı sıra son birkaç yüzyılda Türkçe beyitlerden yahut kıtalardan oluşan levhalar da yaygınlaşmaya başlamıştı. Bu levhalarda dönemin şairlerinin divanlarından seçilmiş kıtalar, beyitler yazılı olurdu. Bu levhalarda “Kimsenin lutfuna olma tâlib, bedeli cevher-i hürriyettir”, “Benden bana olur her ne olursa, başım rahat eder dilim durursa”, “Mâsivadan el çekip mahluktan ümidi kes, virdin olsun hep nefes, Allah bes bâki heves!”, “Hiç kimsesiz kimse yoktur, her kimsenin var kimsesi, kimsesiz kaldım meded; ey kimsesizler kimsesi”, “Hak tecelli eyleyince her işi âsan eder, hâlk eder esbabını bir lahzada ihsân eder”, “Hûya düşdün ey dil meclis-i takvaya gelmezsin, gözün aç gâfil olma bir dahî dünyaya gelmezsin” gibi hem akılda kolay kalacak hem de levhaya gözü ilişen ev halkının veya misafirin kısa süre zarfında iyiye, güzele ve ahlaklı olmaya dair pek çok değeri hatırlamasını sağlardı. Bu levhaların da tıpkı daha evvel sıraladığımız tarzlar gibi gayet şık, estetik ve zarif şeyler olduğunu tekrar etmeye ise gerek yok… 

Konaklar ve köşklerdeki misafir odalarının kıbleye bakan duvarlarında da, odada kalan konuğu hem namaz kılmaya teşvik eden, hem de başka birilerine sormaksızın kıblenin yönünü bulmasına yardımcı olan levhalar asılırdı. Bunlar namaz kılmak gerektiğini ve kıblenin, levhanın asıldığı duvarın tarafında olduğunu hem zarif, bir o kadar da esprili bir üslupla hatırlatırdı. “İnâd etme git namaza, rahmet olmaz bînamaza” ve “Ey misafir kıl namazın kıble bu cânibdedir, işte leğen işte ibrik işte peşkir iptedir” gibi beyitlerin yazılı olduğu bu levhaların üstüne müzehhip çoğu zaman bir mescit, bir havlu, leğen-ibrik ve bazen de Kâbe’nin resmini yapardı.

Evlerin duvarlarına, bazı hallerde de ilgili kimsenin yatağının başucuna asılan kimi levhalar da ebced hesabı ile hazırlanmış olan levhalardı. Yeni ev alanlara, taşınanlara da zarif, kıymetli ve iş görecek ev eşyaları hediye etmek âdet olduğu gibi, şayet evin sahibi makam sahibi bir zat ise, ve hele de edebiyat ile, tarih ile ilgiliyse güzel hazırlanmış bir levha hediye edilirdi. Bu levhalar, o haneyle ilgisi olan bir şair ya da edebiyat meraklısı tarafından hazırlanır, devrin meşhur bir hattatına götürülüp güzel ve okunaklı bir istifle yazdırılır, sonra da tezhipletilip uygun bir çerçeveye konduktan sonra hediye edilirdi. Bu levhaların -yazısı pek güzel olmamakla birlikte- bir örneği şair Tevfik Fikret’in Rumelihisarı’nda şimdi müze olarak kullanılan evi Aşiyan’daki yatak odasında ve başucunda asılıdır ve levhada şairin doğumuna düşülen tarih şiiri yazılıdır. 

Yatak odalarına asılan bir başka esprili yazı ise altısı insan, yedincisi ise bir köpekten ibaret olan Yedi Uyurların isimlerinin yazılı olduğu levhalar idi. “Yemliha, Meslina, Bernûş, Tebernûş, Şâznûş, Kefeştatayyûş, Kıtmir” isimlerinin yazılı olduğu bu levhalar -ki hattat Mahmud Celaleddin Efendi tarafından yazılmış olan çok nefis bir örneği bugün Büyükdere’deki Sadberk Hanım Müzesi’nin ikinci katında yer almaktadır- özellikle uyumakta güçlük çeken çocukların karyolalarının başucuna asılırdı. 

Normal 0 false false false EN-US JA X-NONE <w:LatentStyles DefLockedState="false" DefUnhideWhenUsed="true" DefSemiHidden="true" DefQFormat="false" DefPriority="99" LatentStyleCount=""> <w:LsdE…

İstanbul, yüzyıla gelindiğinde her ne kadar göçler, depremler ve özellikle yangınlarla birkaç defa neredeyse başta aşağıya yeniden yapılmakla birlikte mabetleri, tekkeleri ve evleriyle kültürel açıdan büyük bir birikime sahip hale gelmişti diyebiliriz. Ne var ki, ’lardan sonra sekiz-on sene arayla şehri vuran üç büyük deprem ve yaklaşık 15 bin ahşap evin ve pek çok cami, tekke ve mescidin yanmasına neden olan yangınlar bu birikimin büyük bir bölümünü yok etti. İstanbul’un işgali sırasında gerçekleşen yağmalar, ardından harf inkılabından hemen sonra eski harfli kitap ve levhaları evlerinde bulundurdukları için ceza göreceklerini zanneden bilgisiz kimselerin bu gibi eserleri yok pahasına elden çıkarmaları veya yok etmeleri bu zengin kültürel mirasın arda kalanının büyük bölümünün ya yok olmasına yahut da başka ellere geçmesine sebep oldu. 

Bununla beraber, İstanbul’daki Türk-İslâm Eserleri, Türk Vakıf Hat Sanatları, Topkapı Sarayı gibi resmî ve Sadberk Hanım, Sabancı gibi özel müzeler ile şahıs koleksiyonlarında Türk hat sanatının en zarif ve göz alıcı örnekleri hâlâ sergileniyor. ’de yazının ve zaman içinde kültürün değişmesi, levhaların ve o levhalarda yazılı olan şiirlerin, beyitlerin günlük hayatın koşuşturmasına teslim olmuş insanların hayatından yavaş yavaş çıkmasına sebep oldu. Böylece eski Türk evinin olmazsa olmazı levhalar zamanla tasfiye oldu, bir kısmı yurtdışındaki müzayedelerde el değiştirmeye başladı, bir bölümü müzelerde meraklı gözlerin seyrettiği vitrinlerdeki yerlerini aldı.

Normal 0 false false false EN-US JA X-NONE <w:LatentStyles DefLockedState="false" DefUnhideWhenUsed="true" DefSemiHidden="true" DefQFormat="false" DefPriority="99" LatentStyleCount=""> <w:LsdE…

Hat sanatı ise, ona gönül vermiş birkaç üstat sayesinde yaşamaya devam ediyor. İki elin parmaklarını geçmeyecek kadar az sayıdaki hattat arasında daha uzun ömürler dilediğimiz hezarfen Necmeddin Okyay’ın talebesi Profesör Ali Alparslan hat sanatının bugün hayatta olan en yetkin ismi olarak kabul ediliyor. Arap harfleri kaldırılalı neredeyse 80 sene olmasına rağmen Türk hattatlar bugün de, Arap harfleri ile yazan ülkeler arasında kaligrafi alanında birinciliği kimselere bırakmıyor, bu gidişle bırakacağa da benzemiyor…


Antik Dekor Sayı 91, syf

'dan bu yana sürdürdüğü hat derslerine devam etmekle beraber yurt içinden ve yurt dışından olmak üzere toplam 52 talebesine icazet verdi.

'de Bandırma'da doğdu. Haydarpaşa Lisesi ()'nden sonra, Istanbul üniversitesi Tıp Fakültesi Eczacılık Okulu ()' nu bitirdi. Serbest eczacılık devresi ()'nden sonra Türkpetrol Vakfı'nın yönetimini üstlendi (); 'den bu yana İslam Tarih, Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi (IRCICA)'nın da Sanat danışmanlığını yürütmektedir yılından itibaren Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'nin emekli hocalarından Necmeddin Okyay ()'ın Osmanlı Kitap Sanatları konusunda öğrencisi oldu; yılında icazet (diploma) aldı. Ayrıca Macid Ayral (), Halim Özyazıcı (), Dr. Süheyl Ünver () gibi bu konunun uzmanlarından çok istifade etti yılından bu yana müstakil eser, tebliğ, ansiklopedi (Türk Ansiklopedisi, D. İslam Ansiklopedisi) maddesi ve makaleleriyle Türk Kitap Sanatlarının öğretilmesi ve tanıtılması için çalıştı. Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nde ve Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, ve Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nde derslerini sürdüren Uğur Derman 'de Mimar Sinan Üniversitesi tarafından öğretim üyeliğine kabul edilerek kendisine Profesör ünvanı verilmiştir. Türk Hat Sanatının tanıtımı için Kültür Bakanlığı tarafından Kahire (), Cidde () ve Chicago ()'ya, IRCICA tarafından Bağdad () ve Kuveyt (), İslamabad (), Kahire () ve Tunus () şehirlerine gönderilmiştir. Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi öğretim üyelerinden Doç. Dr. Çiçek Derman ile evli olup üç çocuk babasıdır yılında Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı tarafından Kültür ve Sanat Büyük Ödülü'ne layık görülmüştür. Kaynak: seafoodplus.info

yılında Konya'da doğdu. 'de Konya İmam Hatip Okulu'ndan mezun oldu. yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü'ne kaydoldu. Tahsilini sürdürebilmek için Diyanet İşleri Başkanlığı'ndan görev talebinde bulundu. Eskişehir Mihalıççık vaizliğine tayin edildi. Aynı sene Hattat Hâmid Aytaç'dan sülüs-nesih yazı meşkine başladı. Bu arada Eczacı Hattat Uğur Derman'dan ta'lîk meşk etti. 'de ulaşım zorluğu nedeniyle Mihalıççık'tan Sokullu Şehit Mehmet Paşa Camii İmam-Hatipliğine getirildi. &#;te fakülteden mezun oldu. Aynı yıl (H) Hâmid Beyden sülüs-nesih yazı icazeti aldı. Askerliğini Işıklar Askerî Lisesi'nde öğretmen olarak yaptı'da Hekimoğlu Ali Paşa Camii İmam-Hatip'liğinde göreve başladı.

Türk-İslâm Medeniyetinin merkezi olarak telakki ettiği camiye, gerek kurum olarak kaybettiği fonksiyonlarını kazandırma çabalarını, gerekse o kurumun en üst düzeyindeki temsilcisi olma misyonunu yüklediği İmam-Hatip'lîk görevini, cami ölçeğinde ve külliye projesinde gerçekleştirmek istedi. Harap durumda olan cami, sebil, türbe, kütüphane ve nazirenin imar ve ihyasına çalıştı. yılında emekli olduktan sonra &#;İslâm medeniyetinin merkezi olarak cami&#; projesini, aynı çatı altında hizmet veren Uygulamalı Türk-İslâm Sanatları Kütüphanesinde devam ettirdi.

Hekimoğlu Ali Paşa Camii bahçesinde açılan Türk-İslâm Sanatları 1. sergisi "Lâlezâr'i, "İcazet", "Gül", "Mevlânâ", " vuslat merasim ve albümleri" takip etti. "Kaybolan Medeniyetimiz" (Hekimoğlu Ali Paşa Camii Haziresindeki Tarihi Mezar taşları) kitabı, hat sanatının Necm-i Süheyl'i Hattat Şevki Efendi&#;nin "Amme Cüzü", bir hak ve vatan dostu Alvarlı Efe Hazretlerinin &#;Tarihçe-i Hayat&#; adlı biyografi eseri, &#;Hulâsatül-Hakâyık&#; adlı kitabı, bu kitaptan seçilmiş münâcaat niteliğindeki yakarışları &#;Nazlı Niyazlar&#;ı, yine hazretin divançesinden derlenen ilâhi-niyaz cd'leri, &#;Türk Kültür ve Medeniyet Tarihinde Fatih Külliyesi&#; kitabını yayına hazırladı.

Bu çalışmaların yanında hat sanatında hilye, kıta, çeşidi orijinal istifler olmak üzere 'den fazla eseri koleksiyonları süslüyor. Ayrıca Adana Sabancı Merkez Camii, Aşkaabad Camii, Tokyo Camii, Berlin Camii, Konya Hacı Veyszâde Camii, Selçuk Üniversitesi Kampus Camii&#;nde ve daha birçok mimarî eserde yazıları bulunmaktadır.

18 öğrenciye hüsn-i hat icazeti verdi:
Abdülhadi Erol Dönmez, Fevzi Günüç, Betül Kırkan, Feyza Kırkan, Gaye Zapsu, Serap Bostancı, Cavide Pala, Orhan Dağlı, Hilal Çizmecioğlu, Ali Rıza Özcan, Serap Karamollaoğlu, Berrak Özdoğan, Z.Rüveyda Yücel, Emine Sağman, Ceyhun Oydem, Tahsin Kurt, Sevil Tezgah, Zehra Çekin.

Uygulamalı Türk-İslâm Sanatları Kütüphanesinde hüsn-i hat grup başkanlığı yapmaktadır.

Kaynak: Hüsn-i Hat Buluşması, İBB Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanlığı, Kültür Müdürlüğü, İstanbul,

Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nde Türk-İslam Sanatları Tarihi profesörü olarak görev yapmaktadır. Hat sanatı sahasında ilmi araştırmalarda bulunan Serin, aynı zamanda Kemal Batanay'dan ta'lîk yazı meşk etmiş ve icazet almıştır. Serin'in, Kubbealtı Kültür ve Sanat Vakfı yayınlarından çıkan Halim Efendi, Hulusi Efendi ve Kazasker Mustafa İzzet Efendi'nin eserlerinden oluşan Meşk Murakkaları, Hat Sanatı ve Meşhur Hattatlar, Hattat Aziz Efendi ve Hattat Şeyh Hamdullah adlı eserleri bulunmaktadır.

Serin, yurt içinde ve yurt dışında çeşitli hat sergilere katılmıştır. Amerika Birleşik Devletleri'nde, yılında Smithsonian Enstitüsü tarafından düzenlenen İpek Yolu Festivali'ne ve North Carolina Sanat Müzesi tarafından tertip edilen Sultanların İmparatorluğu sergilerine katılmış ve seminerler vermiştir. yılında İran Kültür Bakanlığı ve Çağdaş Sanatlar Müzesi'nin organize ettiği İslam Dünyasında Birinci Hat Festivali'ne, 'te Indiana Üniversitesi Güzel Sanatlar Müzesi'nde Türk-İslam Sanatları Sergisi'ne katılan Muhittin Serin, yılında yine Indiana Üniversitesi Güzel Sanatlar Müzesi'nde şahsi bir sergi açmıştır. Hat sanatıyla ilgili çok sayıda ulusal ve uluslararası dergilerde yayınlanmış makaleleri bulunan Serin, yurtiçi ve yurt dışında çeşitli konferanslara da katılmıştır.

Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi'nde hat ve tezhip maddelerini hazırlayan Muhittin Serin, New York Halk Kütüphanesi Humanities and Social Sciencses Library, Yale Üniversitesi Library Beinecke Rare Book and Manuscript Library, Indiana Üniversitesi Fine Arts Museum, The University of Michigan Library Special Collections Library Michigan, Mısır Milli Kütüphanesi'nde İslam Sanatlarıyla ilgili araştırmalar yapmıştır.

Kaynak: Hüsn-i Hat Buluşması, İBB Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanlığı, Kültür Müdürlüğü, İstanbul,

  • Hattat Prof. Dr. M. Hüsrev Subaşı

'te Niksar'da doğdu. İlk ve orta öğrenimini İstanbul'da tamamladı. İstanbul Yüksek İslam Enstitüsü () ve İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'ni bitirdi (). Bu fakültenin Türk ve İslam Sanatı Kürsüsünde Prof. Dr. Oktay Aslanapa&#;nın doktora derslerine devam etti. Aynı yıl M.Ü. İlahiyat Fakültesine asistan olarak atandı. 'te Dr., 'da Doç., 'de Prof. unvanlarını aldı. 70&#;li yıllarında merhum Hattat Hamid Aytaç'ın öğrencisi oldu. Vefatına dek kendisinden meşk ederek hat sanatının inceliklerini öğrendi. yıllarında Kahire Üniversitesi'nde bulundu ve Türk hattatlığının Mısır'daki izlerini araştırdı. M.Ü. İlahiyat Fakültesi'nde ve İlahiyat M.Y.O.'da Türk İslam Sanatları Tarihi, Paleografi, Epigrafi ve Hat dersleri verdi. Doktora, yüksek lisans ve lisans düzeyinde tezler yönetti. M.E.B. Hizmet içi Eğitim Kurslarında görev aldı.

Türk İslam sanatları ve Hat sanatı alanında ulusal ve uluslararası kongrelere katıldı, bildiriler sundu, konferanslar verdi. Kitap, makale ve bildirileri yayınlandı. Radyo ve TV programlarına katıldı. Çeşitli dergi ve gazetelerde yazı ve mülakatları neşredildi. Bu gibi vesilelerle geleneksel sanatlarımızı yaşatma ve kültür mirasımızı koruma bilincinin yaygınlaştırılması gibi konularda görüşlerini açıklamaya çalıştı.

Tezhip sanatçısı eşi Naciye Subaşı ile birlikte Kahire (), Bursa (), Dubai (, , , ), Sharjah (), Tunus (), Cidde (, ), Berlin (), Tahran () ve İstanbul'da (, , , ) sergiler açtı. İstanbul Büyük Otogarı Cumhuriyet Camii&#;nin de içinde bulunduğu 15 kadar camiin yazıları onundur.

Son olarak Süleymaniye () ve Fatih () Camilerinin tarihî hatlarını restore eden Prof. Subaşı, Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi&#;nin kuruluşunda görev alarak Mütevelli Heyet üyeliğinde bulunmuş (), daha sonra da bu üniversitenin Güzel Sanatlar Fakültesi Kurucu Dekanlığına getirilmiştir (). 

&#;de Kayseri'de doğdu. yılları arasında Hamid Aytaç ve Kemal Batanay'dan Nesih, Sülüs, Ta&#;lik dersleri aldı. yıllarında Mimar Sinan Üniversitesi bünyesindeki Hat derslerine katıldı. Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nden &#;te mezun oldu.

Prof. Emin Barın ile Hat Sanatının incelikleri, yazı tetkiki, Kûfî, Divânî yazı ve yazı restorasyonu konusunda çalışmalar yaptı. yılında Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Geleneksel Türk Sanatları Bölümü Hat Anasanat Dalı'nda Araştırma Görevlisi oldu.

"Şeyh Hamdullah ve Karahisari Ekollerinin Karşılaştırılması" konulu tez ile Yüksek Lisans aldı. &#;Hat Sanatının Estetik Öğeleri&#; konulu tez çalışması ile Sanatta Yeterlilik yaptı. Prof. Dr. Ali Alparslan ile hat konusunda çalışmalar yaptı. &#;da yardımcı doçent oldu. Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Geleneksel Türk Sanatları Bölümü Hat Anasanat Dalı Başkanı oldu. Halen Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Geleneksel Türk Sanatları Bölümü Hat Anasanat Dalı'nda öğretim üyesi olarak görevini sürdürmektedir.

Yurt içinde ve yurt dışında çeşitli sergilere katıldı. Yerli ve yabancı devlet adamları ve tanınmış kişilere tuğralar yazdı. Sadberk Hanim Müzesi'nde, yerli ve yabancı koleksiyonlarda eserleri bulunmaktadır. Sadberk Hanim Müzesi, Sevgi Gönül, Sakıp Sabancı, Erdoğan Demirören ve diğer bazı özel koleksiyonlarda bulunan el yazmalarının restorasyonlarını yaptı. Geleneksel Türk sanatları ile ilgili bilimsel ve sanatsal çalışmalarına devam etmektedir.

Kaynak: Hüsn-i Hat Buluşması, İBB Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanlığı, Kültür Müdürlüğü, İstanbul,

  • Hattat Hüseyin Öksüz(Konevi)

&#;te Konya'da doğdu. yılında Hattat Hamid Aytaç'tan hat dersleri almaya başladı. &#;te İstanbul Özel Eczacılık Yüksek Okulu'ndan mezun oldu. Hattat Hamid Aytaç'tan sülüs-nesih icazetnamesini &#;de aldı.

&#;da fahri doktor (Selçuk Üniversitesi) oldu. yılında Sanatta Yeterlilik Diploması (Selçuk Üniversitesi) aldı. &#;de Selçuk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Geleneksel Türk El Sanatları bölümüne yardımcı doçent oldu.

yılında Prof. M. Uğur Derman'dan "ta'lîk icazetnamesi" aldı.

Kaynak: Hüsn-i Hat Buluşması, İBB Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanlığı, Kültür Müdürlüğü, İstanbul,

yılında Akseki (Antalya)'da doğdu yılında İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'nin Grafik Bölümünden Yüksek Lisans diploması alarak mezun seafoodplus.infoı yıl, hocası seafoodplus.info Barın'ın asistanı olarak aynı bölümde öğretim üyeliği görevine başladı yılında Lâtin Yazısı konusundaki doktora çalışmasını tamamladı'de seafoodplus.infoçentliğe atanarak Yazı Tasarımı konusunda ihtisaslaştı.

Hat Sanatı konusundaki çalışmalarına yılında; son yüzyılın ünlü hattatları olan Kemal Batanay'dan rik'a ve tâlîk, Hâmit Aytaç'dan sülüs ve nesih yazılarını meşkederek başladı. Her iki hattatın ölümlerine kadar hat öğrenimini sürdürdü. Sonraları hattat seafoodplus.info Alpaslan ile dîvânî ve celî dîvânî yazılarını meşketti. Bu arada hocası seafoodplus.info Barın ve hat uzmanı Prof.Uğur Derman ile hat konusundaki bilgi ve görgüsünü artırdı. 'da İslâm Tarih,Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi (IRCICA)'nın düzenlediği Uluslararası Hâmit Aytaç Hat Yarışması'nda, birincilik ile iki adet mansiyon ödülü başta olmak üzere hat ve grafik konusunda yurtiçinde ve dışında otuz civarında değişik ödülleri bulunmaktadır.

Hat sanatı konusunda Türkiye ve diğer ülkelerde,çeşitli koleksiyonlarda; levha,hilye, tuğra ,cami yazısı, ferman v.b. formlarda çeşitli eserleri bulunmaktadır.

Sanat çalışmalarının yanısıra, üniversite öğretim üyeliği görevini de sürdüren sanatçının, Lâtin Yazısı ve kaligrafi konularında da çeşitli eserleri bulunmaktadır. Bu konuda ticari çalışmaları ile birlikte, yerli ve yabancı birçok devlet başkanına ve idarecilere verilen berat,hediye,diploma, belge gibi kaligrafik çalışmaları da önemli bir yer tutmaktadır.

Hat sanatında klasik çalışmaları ile birlikte kendisine özgü geliştirdiği modern tarzdaki uygulamalı çalışmalarına devam ederken; teorik çalışma ve yayınları ile, hat kursları, jüri üyelikleri,yazı ve imza konusunda bilirkişilik çalışmalarını da sürdürmektedir. Bugüne kadar hat konusunda çeşitli ülkelerde 22 kişisel sergi gerçekleştirmiş ve 50 karma sergiye katılmıştır.

Halen İstanbul'da yaşamakta olan sanatçı, yılında kendi isteği ile emekliye ayrılmıştır. yılında Haliç Üniversitesi'nde Grafik Bölümünün kuruluş çalışmalarını gerçekleştirmiş olup bu bölümde öğretim üyeliği görevine başlamıştır. Bu görevi yanı sıra yılında Doğuş Üniversitesi'nin Grafik Bölümünde de ek olarak eğitim vermeye başlayan sanatçı her iki üniversitedeki eğitim görevi ile birlikte İstanbul'daki özel atölyesinde hat ve kaligrafi çalışmalarını sürdürmektedir.

  • Hattat &#; Ressam Turan Sevgili

yılında Erzurum Oltu'da doğan Turan Sevgili, ilk, orta ve lise tahsilini Çorum'da tamamladıktan sonra yılında İstanbul İlahiyat Fakültesi'nden, daha sonra da M.S.Ü. Güzel Sanatlar Fakültesi Tekstil Bölümü'nden mezun oldu.

yılında son dönem hat ustalarından merhum Hamid Aytaç ile hat sanatına başladı, kendisinden Kufi, Sülüs, Nesih, Ta'lik, Divani, Celi Divani olmak üzere 6 çeşit yazıdan icazet (diploma) aldı.

yılında Bursa İlahiyat Fakültesi'ne hat öğretim üyesi olarak atanan Turan Sevgili bir süre burada görev yaptı.

Aynı zamanda davetiye ve özel siparişler için Türkçe kaligrafiler yazan ustanın birçok özel koleksiyonda ve camide eserleri bulunmaktadır.

Suudi Arabistan'daki Mektebet-ül Nahda-1 Hadise isimli yayınevi için bir Kur'an-ı Kerim yazan sanatçının bu çalışması büyük ilgi gördü.

Ünlü hattatların portrelerini ve eserlerini içeren bir Hattatlar Albümü hazırlayan sanatçı, yılından beri Cağaloğlu'nda profesyonel olarak hattatlık ve ressamlık yapmakta ve öğrencileriyle bu sanatı gelecek nesillere aktarmaktadır.

Kaynak: seafoodplus.info

Yılında Erzurum&#;da doğdu. İlk, orta, lise ve tıp eğitimini aynı ilde yaptı. Fakülte eğitimi yıllarında () Hüsn-ü hat ile meşgul olmaya başladı. yılında ebru sanatına ilgi duyarak Mustafa Düzgünman merhumla mektuplaştı.

&#;de İstanbul&#;a yerleşerek Merhum Hattat Hamid Aytaç&#;tan yazı icazeti, da Mustafa Düzgünman&#;dan ebru icazeti aldı. Bu tarihten itibaren profesyonel hattat ve ebrucu olarak sanat hayatını Küçükayasofya'daki atölyesinde sürdürmektedir.

Sivas doğumlu olan sanatçı İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi mezunudur.

Hat sanatını Hamid Aytaç&#;tan, tezhibi Ord. Prof. Dr. Süheyl Ünver ve Prof. Dr. Çiçek Derman&#;dan öğrendi. İcazetini yılında Hamid Aytaç&#;tan aldı.

- Yılları arasında Osmanlı Arşivi&#;nde tasnif elemanı olarak görev alan Talip Mert, yılından beri Marmara Üniversitesi Arşivcilik Bölümü öğretim görevlisi olarak çalışmaktadır.

Hat sanatında en çok sülüs, celi sülüs, divanî, celi divanî ve tuğra ile uğraşmaktadır. Olabildiğince yeni ve yazılmamış metinleri, günümüz insanlarının ihtiyaçlarına da cevap olabilecek nitelikte yazmak, güzel istif yapmak hat sanatındaki başlıca hedefleridir.

Sanat çalışmalarının yanı  sıra Osmanlı Kültür Tarihi üzerine özel araştırmalarına devam etmektedir.

  • Hattat Abdullah Aydemir (Abdulhay)

yılında Erzurum, Horasan&#;da doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini Horasan&#;da tamamladı. (). yılında,  Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, Geleneksek Türk El Sanatları Bölümü Tezhip Anasanat Dalı&#;ndan mezun oldu. Üniversitede bölüm derslerinin yanısıra 'da Abdulhâdi Erol Dönmez&#;den Hüsn-i Hat dersleri almaya başladı.

yılları arasında Dündar Tahsin Aykutalp&#;in talebesi Celalettin Karadaş&#;tan tezhib dersleri aldı. yılında İstanbul&#;a yerleşerek, Uygulamalı Türk İslam Sanatları Kütüphanesi&#;nde Hüsn-i Hat meşkine devam etti. yılında seafoodplus.info Dönmez&#;den sülüs-nesih yazı icâzeti aldı.

yılından beri mezkûr kütüphanede Hattat Hüseyin Kutlu Hoca&#;nın ihtisas derslerine devam etmekte ve A. Erol Dönmez Hoca&#;nın asistanlığını yapmaktadır.

yılından beri Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Güzel Sanatlar Konservatuarı&#;nda Tezhip, yılından beri İsmek&#;te Hüsn-i Hat dersleri vermektedir. Bir çok karma sergiye katılmış olan Abdullah Aydemir, evli ve 3 çocuk babasıdır.

Yazılarında imza olarak &#;Abdulhay&#; mahlasını kullanmaktadır.

yılında Erzurum&#;da doğdu. İlköğrenimini Erzurum&#;da tamamladıktan sonra eğitimine,  Kuran eğitimi için 2 yıl süreyle ara verdi. Orta ve lise eğitimine Erzurum İmam Hatip Lisesi&#;nde devam etti. de orta ikinci sınıfta iken hattat Hasan Çelebi&#;nin talebesi olan hattat Mümtaz Seçkin Durdu ile hat meşklerine başladı. Lise eğitimi süresince hat meşklerine devam etti. 'da liseyi bitirdiğinde hat sanatında ilerleyebilmek için İstanbul&#;a gitti ve burada hattat Hasan Çelebi ile sülüs ve nesih meşklerine devam etti. yılında, sülüs-nesih icazetini, Hasan Çelebi ve Mümtaz Durdu hocalarından aldı. Birçok karma sergilere iştirak etti. yılları arasında İSMEK&#;te hat dersleri verdi. &#;de Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesinden mezun oldu. Halen hat çalışmalarına devam etmekte ve talebe yetiştirmektedir.

yılında Ordu ili Fatsa ilçesi Duayeri Köyü&#;nde dünyaya geldi. &#;da İstanbul Kasımpaşa&#;ya yerleşti. İlköğrenimini Fatih İskenderpaşa İlkokulunda tamamladı. Yine Fatih Balat Hacı İsa Kur&#;an Kursunda Hüseyin Ay Hocaefendinin rahle-i tedrîsinde hıfzını ikmâl etti. Fatih Cedîd Abdurrahim Efendi Kur&#;an Kursunda Fatih Camii İmam Hatiplerinden Kazım Bayram Hocaefendinin nezaretinde hıfzını talim ile kuvvetlendirdi.

Kur&#;an Kursu tedrîsatı esnasında Fikri Doğan hocanın vesilesiyle hat sanatını tanıma fırsatı buldu. Hat sanatını geliştirmek maksadıyla bu konuda üstâd olan Hasan Çelebi&#;den hüsn-ü hat dersleri almaya başladı. yılında Diyanet İşleri Başkanlığında din görevlisi olarak memuriyet hayatına başladı.

yılında Hasan Çelebi'den sülüs ve nesih dalında icâzet aldı. Hasan Çelebi ve Ali Alparslan hocalardan rik&#;a, dîvânî ve ta&#;lik dersleri aldı ve icazetini aldı.

yılında İstanbul Eminönü Müftülüğü Mimar Hayrettin Camiinde görev yaparken emekli oldu. Hâlen çeşitli kuruluşlarda hat severlere hüsn-i hat dersleri vermektedir.

Birçok cami yazısı, mezar taşı yazısı, özel koleksiyonlarda levha yazıları ve ayrıca kitap yazıları bulunmaktadır.

Sanatçı yılı sonunda tamamlanan İstanbul Süleymaniye Camii restorasyonunda cami yazılarını restore eden ekipte çalışmalara katkıda bulunmuştur.

  • Hattat Abdurrahman Depeler

yılında Konya&#;da doğdu. yılında Yrd. Doç. Hüseyin Öksüz Bey&#;den hat dersleri almaya başladı. yılında Selçuklu İmam Hatip Lisesini bitirdi. yılında Selçuk Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Geleneksel Türk El Sanatları, Hat Ana Sanat Dalı&#;nı bitirdi. yılında Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sosyoloji Bölümünde yüksek lisans eğitimini tamamladı.

yılında Sami Tokgöz Koleksiyonunda çalışmaya başladı. Aynı yıl Hattat Davud Bektaş Bey ile celi sülüs çalışmaya başladı. Evli ve iki çocuk babası olan sanatçı hat sanatı ve restorasyon alanında çalışmalarına devam etmektedir.

  • Hattat Abdülhadi Erol Dönmez

Sivas, Zara doğumludur. yılında kaydolduğu Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi&#;nden yılında mezun oldu. yılında Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi&#;nde yüksek lisansını tamamladı. yılları arasında Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi&#;nde araştırma görevlisi olarak vazife yaptı. yılında Hüseyin Kutlu&#;dan sülüs-nesih yazı çalışmalarına başladı. &#;te icazetname aldı. Uygulamalı Türk-İslam Sanatları Kütüphanesinde hüsn-i hat grup başkanlığı yapmaktadır.

Kaynak: Hüsn-i Hat Buluşması, İBB Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanlığı, Kültür Müdürlüğü, İstanbul,

  • Hattat Abdülkadir Kuşkıran

yılında Şanlıurfa'da doğdu. yılında Şanlıurfa İmam Hatip Lisesi&#;nden, yılında Açık Öğretim Fakültesi İlahiyat Önlisans programından mezun oldu. yılında hattat Mehmet Memiş (Mehmet Rami) &#;in Şanlıurfa İlahiyat Fakültesine gelişi hüsn-i hat derslerinin başlangıcı oldu. Mehmet Bey&#;in Rızvaniye Külliyesindeki derslerine devam ederek sülüs-nesih dersleri aldı. 9. Devlet Türk Süsleme Sanatları Hüsn-i Hat yarışmasında başarı ödülü aldı ().

Şanlıurfa Belediyesinin düzenlemiş olduğu hat yarışmalarında yılında seafoodplus.info; , , ve yıllarında seafoodplus.info; ve yıllarında 3.lük ödülleri aldı. Şahsi sergiler açtı, karma sergilere katıldı. yılından beri Birecik Halk Eğitimi merkezinde hüsn-i hat hocalığı yapmaktadır.

Dünyada nesli tükenen ve Birecik'in sembolü olan kelaynak kuşu formatında yazmış olduğu Besmelesi Birecik'te büyük ilgi gördü ve kaymakamlık tarafından takdirname ile ödüllendirildi.

yılında Mehmet Memiş'ten sülüs nesih dalında icazetini aldı.

Hat çalışmalarını Şanlıurfa - Birecik'te sürdürmektedir.

Tirebolu doğumlu. yılında Giresun İmam-Hatip Okulu'na girdi. Trabzon İmam-Hatip Lisesi mezunu. 'te Erzurum Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'ni kazandı. 3. sınıfta hocası Dr. Muzaffer Ecevit'in teşvik ve ilgisiyle hüsn-i hat üzerine yoğunlaştı. Rik'a ile hüsn-i hatta başlayan Sakal, yılında hat ve ebru üstadı seafoodplus.info Başar'dan sülüs ve nesih yazılarını meşk etti. 

TC. Kültür Bakanlığı'nın 7, 8 ve 9. Türk Süsleme Sanatları Sergisi'ne katıldı ve eserleri yayınlandı.
Mart 'de Kültür Bakanlığı'nın "Besmele Tuğra Yarışması"nda Başarı Ödülü (Birincilik) kazandı.
İslam Tarih Sanat Kültür ve Araştırma Merkezi (IRCICA) nin düzenlediği "4. Uluslararası Hüsn-i Hat Yarışması"nda celi sülüs dalında Dünya ikincisi oldu.
Kültür Bakanlığı'nın " Türk Süsleme Sanatları Yarışması"nda Hüsn-i Hat dalında Başarı Ödülü (Birincilik) kazandı.
Mayıs tarihinde IRCICA'nın düzenlediği "5. Uluslararası Hüsn-i Hat Yarışması"nda celi sülüs dalında Dünya ikincisi oldu.
Kültür Bakanlığı'nın " Türk Süsleme Sanatları Yarışması"nda Hüsn-i Hat dalında Başarı Ödülü (Birincilik) kazandı.
İran İslam Cumhuriyeti tarafından 2. defa düzenlenen "Uluslararası Hat Sanatı Yarışması"nda Besmele istifi ile Dünya birincisi oldu.
19 Ocak 'te IRCICA tarafından Dubai'de düzenlenen "Uluslararası Hat Sergisi"ne katıldı.
12 Aralık tarihinde Albarakatürk Finans Kurumu'nun kuruluşunun yılı münasebetiyle düzenlenen Uluslararası Hat Yarışması'nda sülüs dalında üçüncülük ödülü kazandı.
"Kalemdeki alınteri yardımseverlik için" temalı Albaraka Türk Geleneksel Hat Yarışması'nda celî sülüs dalında teşvik ödülü kazandı.

Mehmet ve Osman Özçay'dan ders alan ve derin hüsn-i hat bilgilerinden istifade eden Sakal, halen Süleyman Demirel Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, Geleneksel Türk El Sanatları Bölümü'nde Öğretim Görevlisi olarak çalışmalarını devam ettirmektedir. Otuzdan fazla sergiye katıldı. Evli ve dört çocuk babasıdır.

&#;de Elazığ&#;da doğdu. Elazığ İmam Hatip Lisesini bitirdi. Hat sanatıyla tanışıklığı imam hatip yıllarında oldu. Üniversite tahsili için İstanbul&#;a geldi. yılında Mimar Sinan Üniversitesi Endüstriyel Tasarım Bölümü&#;nden mezun  oldu. Üniversite öğrenciliği döneminde çeşitli sanatlara ilgi duydu, suluboya resim sanatıyla ilgilendi. Mobilya, ayakkabı ve vitrifiye tasarımlarıyla ödüller aldı.

Meslek hayatına yılında başladı. İstanbul Ulaşım A.Ş.&#;de Yerli Tramvay Aracı Projesinde ve İston A.Ş.&#;de Şehir Mobilyaları Projeleri&#;nde çalışarak tasarımlar yaptı.

&#;in sonlarında Davud Bektaş&#;tan sülüs ve merhum Ali Alparslan&#;dan talik dersleri almaya başladı. Ali Alparslan Hoca&#;nın vefatından sonra Tahsin Kurt&#;a devamla talik yazı çalışmalarını sürdürdü. yılında Davud Bektaş ve Hasan Çelebi hocalardan sülüs nesih icazeti aldı.

Osmanlı hattatlarının ve talik yazıda İmad el Haseni&#;nin meftunu olup, bilhassa Rakım ve Mahmud Celaleddin&#;e olan hayranlığı en üst seviyededir. Eski hattatların yazılarındaki &#;hatalı dahi olsalar&#; güzel görünmelerini sağlayan o kıvam ve revnak dikkat&#;ini çekmiş ve bu arayışlar saikiyle celî yazılarını kalıpsız olarak yazma yoluna gitmiştir. Mir İmad el Haseni&#;ye olan derin muhabbeti onu İmad&#;ın üslubunda yazmaya sevk etmiştir.

Evli ve iki çocuk babası olup Fatih'teki kendi atölyesinde çalışmalarını sürdürmektedir.

yılında Kastamonu, Tosya, Özboyu Köyünde doğdu. İlkokulu köyünde, orta ve liseyi Kastamonu İmam Hatip Lisesi' nde bitirdi. yılında Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nden mezun oldu. Martında fakültede 3.sınıf öğrencisi iken İstanbul Müftülüğü'nde ilk memuriyete başladı. Temmuzunda Büyükçekmece, Gürpınar Merkez Camii'nde kendi isteği ile imam-hatip olarak tayin oldu. Temmuzunda Şişli Halil Rıfat Paşa Camii'ne nakloldu. Halen aynı yerde görev yapmakta olup evli ve 2 çocuk babasıdır.

Hüsn-i  Hat sanatına ilk olarak lise yıllarında Rafet Küllüoğlu'ndan rik'a meşk ederek başladı. İki yıl çalışarak rik'ayı tamamladı. 'de üniversite öğrencisi olarak İstanbul'a geldiğinde Hattat Hasan Çelebi&#;den sülüs ve nesih yazılarını çalışmaya başladı. Ders ilk olarak, kaide gereği sülüs Rabbi Yessir duasını çalışmaktır. Bu çalışma yaklaşık olarak altı ay sürmüştür. Bundan sonra harflere geçilmiştir. Altı yıllık çalışmanın neticesinde de IRCICA'da (İslam Tarih, Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi) Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu&#;nun başkanlığında düzenlenen törenle icazet aldı. İcazetinde Hattat Davut Bektaş&#;ın da imzası vardır.

Ayrıca  fakültede Prof. Dr. Muhittin Serin&#;den rik&#;a&#;yı tekrar çalışarak geliştirdi. yılından itibaren Süleymaniye Kütüphanesinde Prof. Dr. Ali Alparslan&#;dan celi divani yazıyı meşk etti. Aynı hocadan ta&#;lik dersleri alırken Ocak 'da hocası vefat etti. Yarım kalan ta&#;lik yazıya, halen Üsküdar Tarih ve Tabiat Vakfi&#;nda Hattat Hasan Çelebi Hoca&#;dan devam etmektedir.

Bugüne kadar otuzu aşkın karma sergiye katıldı. Tezhiplerini Güher Erk, Dilek Selamet ve Murat Selamet&#;in yaptığı ilk kişisel sergisini 'de Kadıköy  Seven Sanat Galeri &#;de açmıştır.

Çalışmalarına PERPA Ticaret Merkezi&#;ndeki atölyesinde devam eden Ahmet Kutluhan aynı zamanda  Üsküdar Tarih ve Tabiat Vakfı&#;nda  hocasına asistanlık yapmaktadır.

Yılında Rize&#;de doğdu. İlk ve orta öğrenimini Rize ve İstanbul&#;da tamamladı. İşletme tahsili yaptı.

yılında merhum hattat Hamit Aytaç&#;la tanışıp bir müddet nesih hattını meşk etti.  Merhum Mustafa Necati hocadan iki yıl, hattat Osman Özçay&#;dan dört yıl sülüs ve celi sülüs meşk etti.

İstanbul&#;daki Türk İslam Sanatları hakkındaki eserleri yakından incelemesi ve hocası Osman Özçay&#;ın orijinal nüshalarını verdiği merhum Sami Efendi&#;nin Yeni Cami sebil yazı kalıpları, hattını geliştirmesinde, hat zevki ve  ufkunun genişlemesinde vesile oldu.

İlk şahsi sergisini yılında Beyoğlu  Belediyesi  sanat galerisinde açtı, bugüne kadar kişisel ve karma sergiye katıldı. Yurt içi ve yurt dışında birçok özel koleksiyonlarda ve müzelerde hat levhaları olup, birçok devlet başkanı adına tuğra yazdı. En son dört yüz sene önce   yaprak üzerine  yazılan hat sanatını ve zerendûd yazı tabir edilen altın yazı  çeşidini geliştirdi.

Merkezi İstanbul&#;da bulunan Klasik Türk Sanatları Vakfı&#;nın kurucusu ve başkanı olarak, sanatlarımızın tarihi geçmişine uygun bir mecrada yönlendirilmesi, geliştirilmesi, yaygınlaştırılması ve gelecek nesillere aktarılması amacıyla çalışmalarına ve sanat hayatına devam etmektedir.

Kaynak: seafoodplus.info

Afyonkarahisar / Sandıklı doğumlu olan Ali Hüsrevoglu, yılında Marmara Üniversitesi'nden mezun oldu. yılında  Büyük Üstad Hamid Aytaç'tan takdir ve icazet aldı.

yılında Medîne-i Münevvere / Mescid-i Nebevî son genişletme projesinin yazılarını yazdı. 'de eserlerini sergilemeye başladı. Türkiye'nin değişik il ve ilçelerinde otuz kişisel ve karma sergiye katıldı.

Hat sanatında alet, malzeme ve yöntem geliştirdi. Yeni eserler ve tasarım çalışmalarına devam etmektedir. Hilye-i Şerif türünde birbirinden farklı otuz kadar tasarıma imza attı. Hat sanatında ilk defa "Tevhid" türünde eser verdi.

Hat nevilerinden ağırlıklı olarak sülüs, nesih, dîvanî, celî dîvanî, celî, tuğra, ma'kılî, kûfî yazmaktadır. Hat sanatı tarihinde kendine özel bir üslup olarak anılacak yorum türü geliştirmiştir. Klasik ve modern hat çalışmalarına devam etmektedir.

Kaynak: Hüsn-i Hat Buluşması, İBB Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanlığı, Kültür Müdürlüğü, İstanbul,

yılında Kozlu-Zonguldak&#;ta doğdu. &#;de Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Geleneksel Türk El Sanatları Tezhip Anasanat ve Hat Yardımcı Sanat Dalından mezun oldu. Tezhip sanatında hocası Yrd. Doç. Dr. Tahsin Aykutalp&#;tir. &#;da &#;Klasik Devir Kur&#;an-ı Kerimleri&#;nin Tezhibli Sayfaları&#; adlı teziyle Yüksek Lisans Mezunu oldu. &#;da &#;Türk Nes&#;talik Ekolü&#; adlı eser çalışmasıyla sanatta yeterlilik diploması almaya hak kazandı. yılında Prof. Dr. Ali Alparslan&#;dan ta&#;lik icazeti aldı.

yılında Hüseyin Kutlu ile başladığı sülüs-nesih yazılarından yılında icazetname aldı.

Halen Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Geleneksel Türk El Sanatları Bölümü&#;nde yardımcı doçent olarak çalışmaktadır.

28 Haziran tarihinde İstanbul Draman&#;da Kadı Sadi Tekkesinde dünyaya geldi. İlk öğrenimini Draman&#;da Mektep&#;de tamamladıktan sonra Karagümrük orta okulundan son sınıfını nakledip, Ankara Kızılay Namık Kemal orta okulundan mezun oldu. Tekrar İstanbul&#;a dönerek Vefa Lisesine kaydını yaptırıp 1 yıl devam etti, sonrasında Erzurum Erkek Sanat Enstitüsü tesviye bölümünü kazandı ve yılında mezun oldu. yılında yedek subay öğretmen olarak, Sivas&#;ın merkez köylerinden Kara Mehmedoğlu Çiftlik köyünde öğretmenlik yaptıktan sonra teğmen olarak senesinde tezkeresini aldı.

'de açılan Tekel Memurin kursunu kazanıp Paşabahçe Tekel&#;de muhasebe memuru olarak göreve başladı. yılında Unkapanı Tekel Genel Müdürlüğüne naklini aldırdı. 25 senelik memurluk görevini tamamladıktan sonra emekliliğini isteyip Tekel&#;den ayrıldı.

Hat sanatı ile iştigali; henüz emekli olmadan yılında Hattat Mustafa Halim Özyazıcı&#;nın talebesi Hattat Ali Rüşdi Oran ile tanışıp, derslerine iştirak etmesiyle başlamıştır. senesinde Ali Rüşdi Oran&#;dan Rika, Sülüs, Nesih dallarında icazet almıştır. Ahmet Hüsrev Koyuncu, Selim Türkoğlu, Yılmaz Turan, İbrahim Tunç, İslam Kaya ve İsrafil Gök icazet verdiği talebelerinden birkaçıdır.

İsmailağa Camii Medresesinde hat öğretimine başlamış olup, halen bu vazifesine Salı ve Çarşamba günleri öğlen namazına müteakip erkek öğrenciler ile devam etmektedir.

Hattatlığı yanında aynı zamanda yüksek mimar olan Ali Toy, Tavşanlı (Kütahya) doğumlu. Tavşanlı Tunçbilek Lisesi mezunu, İTÜ Mimarlık Fakültesi mezunu, Röleve Restorasyon mezunu. seafoodplus.info Ali Alparslan&#;dan hat icazeti aldı. Talik, divanî, rika yazı çeşitlerinde yazar. Yurtiçinde ve yurtdışında birçok sergiye katıldı. 28 kişisel sergi açtı. Milletlerarası 4 yarışmada 6 ödül kazandı. Genel mimarlık hizmetleri, restorasyon ve hat çalışmalarını istanbul'da sürdürmektedir. Modern hatlarda mimarî tasarım bilgisi ve temel geometrik çizgileri kullanıyor.

İstanbul'da doğan sanatkar, ilk ve orta tahsilini de aynı şehirde tamamladı. yılında girdiği Mimar Sinan Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Geleneksel Türk El Sanatları Bölümü'nde hat, tezhib, minyatür ve ebru dersleri gördü. Burada, seafoodplus.info Ali Alparslan'dan talik ve rık'a yazılarını meşk etti. Dr. Tahsin Aykutalp başta olmak üzere birçok kıymetli hocadan da tezhib eğitimi gördü. yılında okulundan mezun olan sanatkar, daha sonra da klasik sanatlarla alakalı çalışmalarını sürdürdü.

Talik yazı konusunda seafoodplus.info Uğur Derman'dan ve diğer birçok değerli hattattan istifade eden sanatkar; tezhip ve minyatür konusunda da ulaşabildiği klasik eserleri inceleyerek, bu alanlardaki birikimini genişletmeye çalışmıştır. Yurtiçi ve yurtdışında birçok sergiye de iştirak eden sanatçının ayrıca, hat ve tezhip dalında ödülleri de bulunmaktadır. Bunlar :

- yılında Birleşik Arap Emirlikleri'nde, Al Burda'nın düzenlediği uluslararası tezhip yarışmasında özel ödül ,

- yılında İslâm Tarih San'at ve Kültür Araştırma Merkezi'nin ( IRCICA ) düzenlediği uluslararası yarışmada, 'Celi Talik' dalında birincilik ödülü,

- yılında İslam Tarih Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi'nin (IRCICA) düzenlediği uluslararası yarışmada, 'Talik' dalında birincilik ödülü,

- yılında Antik A.Ş.'nin düzenlediği uluslararası 'Hilye-i Şerife' yarışmasında, talik-hurde talik dalında birincilik ödülü,

- yılında Al Baraka Türk'ün düzenlediği uluslararası 'Hat Sanatı' yarışmasında celi talik dalında ikincilik ödülü,

- Kültür Bakanlığı 'Tezhip Sanatı' yarışmasında başarı ödülü.

- yılında İslâm Tarih Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi'nin (IRCICA) düzenlediği uluslararası yarışmada, celi talik dalında mansiyon ödülüdür.

Birçok koleksiyonerde de eserleri bulunan sanatkar, halen, hat, tezhip ve minyatür çalışmalarına devam etmektedir.

yılında Kahramanmaraş&#;ta doğdu. İlk ve ortaokulu Süleymanlı Köyü&#;nde okudu. Liseyi yılında Kahramanmaraş İmam-Hatip Lisesi&#;nde tamamladı. yılında Diyanet İşleri Başkanlığı&#;nda İmam-Hatip olarak göreve başladı. yılında Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesi&#;ni bitirdi. 

Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi&#;nde öğretim üyesi olan Hattat Yrd. Doç. Dr. Mehmet Memiş&#;ten Sülüs ve Nesih dallarında icazetini aldı. Yılında Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi (K.S.Ü.) İlahiyat Fakültesi İslam Tarihi ve Sanatları Bölümü&#;nde Hüsn-i Hat dalında öğretim görevlisi olarak göreve başladı. Halen bu göreve devam etmekte olan sanatçı evli ve Elif adında bir kız çocuk sahibidir.

yılında İstanbul'da doğdu. Anadolu Üniversitesi A.Ö. Fakültesi İş İdaresi Bölümü'den yılında mezun oldu. Marmara Üniversitesi'nde &#;Hattat Yedikuleli Seyyid Abdullah Efendi'nin İstanbul Müze ve Kütüphaneleri'nde bulunan Eserleri &#; konulu teziyle yılında yüksek lisansını tamamladı.

Sanat çalışmalarına klasik tarzda Hattat Savaş Çevik ile başlayıp Rika, Sülüs, Nesih dallarında eğitim gördü. yılında IRCICA tarafından organize edilen Hattat İbn-i Bevvab adına düzenlenen III. Uluslarası hat sanatı yarışmasında Celi Sülüs dalında birincilik ödülü aldı. Yurt içi ve yurt dışı sergilere katıldı. Yurt dışı çeşitli fuar organizasyonlarında Türk geleneklerinin ve sanatının tanıtılması çalışmalarında bulundu.

yılından itibaren çeşitli vakıf ve eğitim kurumlarında hat eğitimi vermekte, kamuya ait restorasyon şirketlerine, müzayede firmalarına, şahıslara danışmanlık yapmakta ve kendi atölyesinde sanat faaliyetlerini sürdürmektedir.

yılında Aksaray&#;da doğdu. yılında Bayındırlık ve İskan Bakanlığında memuriyet hayatına başladı. yılında Kırıkkale Üniversitesi&#;nden mezun oldu.

yılında Hattat Doğan Çilingir'den hüsn-i hat meşkine başladı. yılında Hattat Fuat Başar, Adem Sakal ve Doğan Çilingir'den icazet aldı. Fuat Başar'dan celi sülüs meşkini bitirdi. Yurt içinde çeşitli kişisel ve karma sergilere katıldı. yılında emekliye ayrıldı.

Halen hat sanatı ile ilgilenmekte ve çalışmalarını Ankara'daki atölyesinde öğrencileri ile beraber sürdürmektedir. Sanatçı Kültür ve Turizm Bakanlığı Eğitim ve Kültür Dairesi Başkanlığı&#;nda Hat Sanatı Komisyonu üyesidir. Farsça bilmektedir.

Ordu doğumludur yılında Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesini yüksek lisans diplomasıyla bitirdi. Öğrencilik yıllarında başladığı sanat çalışmalarına İstanbul'da devam etti. 
yılında Hattat Hasan Çelebi'den hat dersleri almaya başladı. yılında Hasan Çelebi'den ilk hanım hattat olarak hat icazeti aldı. yılında Kubbealtı Akademisi bünyesinde tezhip kurslarına başladı. Prof. Dr. Çiçek Derman ve İnci Ayan Birol hanımefendilerle birlikte çalışmalarını sürdürdü yılında da Prof. Dr. Çiçek Derman hanımefendiden tezhip icazeti aldı.

Yurt içinde birçok karma sergiye katıldı yılında Kuveyt'te düzenlenen bir festivale Türkiye'yi temsilen katıldı. yılında Birleşik Arap Emirlikleri&#;nde düzenlenen bir organizasyona hat ve tezhip sanatçısı olarak Kültür Bakanlığı tarafından ülkeyi temsilen göseafoodplus.infoın Ve Sanat organizasyonunda sergi açtı. IRCICA'nın düzenlediği 5. ve 7. Uluslararası Hat Yarışmasında nesih dalında teşvik ödülü aldı. yılında İstanbul'da iki karma sergi düzenledi bir sergiye de eserleriyle katıldı. Ocak 'de Dubai'de düzenlenen bir sergiye de eserleriyle katıldı. 
Yabancı dil olarak İngilizce ve Arapça öğrenimi gördü. Üsküdar ve Ümraniye'de Diyanet İşleri Başkanlığına bağlı Kur'an kurslarında 20 yıl öğretmenlik yaptıktan sonra yılında emekli oldu. Aynı yıl öğrencileriyle birlikte Altunizade Kültür Merkezinde bir karma sergi açtı.

Şubat ayında Dubai'de karma hat sergisine katıldı. Temmuz ayında Londra'da İslam Expo'nun düzenlediği bir festivale katıldı. yılında Üsküdar ve Pendik&#;te düzenlenen sergilere katıldı. &#;de Katar&#;da düzenlenen bir sergiye katıldı.

"Kalemdeki alınteri yardımseverlik için" temalı Albaraka Türk Geleneksel Hat Yarışması'nda sülüs ve sülüs-nesih dallarında teşvik ödülü kazandı. 

Sürekli hat ve tezhip kursları düzenleyerek öğrencileriyle birlikte sanat çalışmalarına devam eden sanatçı evli ve üç çocuk annesidir.

  • Hattat Béatrice Hilal Çizmecioğlu

yılında Fransa'nın La Havre şehrinde doğdu. 'te Paris'teki Paul Lapie Lisesi'nin sanat ve edebiyat bölümünden mezun oldu. yılında, Hollanda'da tanıştığı eşiyle eğitimini yarıda bırakarak evlendi ve Türkiye'ye yerleşti. Lise yıllarından kısmen bilgi sahibi olduğu İslam diniyle daha yakından tanışıp müslüman oldu. Ana dili Fransızca ve İngilizce olan sanatçı değişik zamanlarda kitap tashihleri ve tercümelerinde de bulundu.

Öteden beri ilgi duyduğu Uzakdoğu kaligrafi sanatının da etkisiyle Türk hat sanatını öğrenmeye karar verdi. 'te başladığı hat sanatının, sülüs ve nesih dallarında hattat Hüseyin Kutlu'dan yılında icazet aldı ve değişik karma sergilere katıldı. Albaraka Türk'ün yılında düzenlediği hat yarışmasında celî sülüs dalında teşvik ödülü aldı.

İki çocuk sahibi olan sanatçı, halen Hekimoğlu Ali Paşa Uygulamalı Türk İslam Sanatları Kütüphanesi'nde faaliyetlerini sürdürmektedir.

Kaynak: Hüsn-i Hat Buluşması, İBB Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanlığı, Kültür Müdürlüğü, İstanbul,

yılında İstanbul'da doğdu. İstanbul Bakırköy İmam Hatip Lisesi'nden mezun oldu. yılında Hüseyin Kutlu'dan sülüs-nesih yazı icazeti aldı. yılında Albaraka Türk Hat Yarışmasında sülüs-nesih dalında dünya ikincisi oldu.

Uygulamalı Türk-İslam Sanatları Kütüphanesi'nde hüsn-i hat grup başkanlığı yapmaktadır.

Kaynak: Hüsn-i Hat Buluşması, İBB Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanlığı, Kültür Müdürlüğü, İstanbul,

yılında İstanbul'da doğdu. Orta ve lise öğrenimini Nişantaşı Kız Lisesi ve Erenköy Kız Lisesi'nde tamamladı. Yağlı boya resim ve Nilüfer Kurfeyz'den tezhip dersleri aldı. 'dan beri Hasan Çelebi Hoca'dan hat dersleri almaktadır. Evli ve 4 çocuk annesidir.

  • Hattat Bilal Sezer (Yrd. Doç. Dr.)

yılında Ödemiş&#;te doğdu. Orta öğrenimini aynı ilçede tamamladı. yılında Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi&#;nde yüksek öğrenimine başladı. Fakülte yıllarında hat sanatına ilgi duydu ve ders almaya başladı. yılında İlahiyat Fakültesi&#;nden mezun oldu ve aynı üniversitede yüksek lisansa başladı. yılında Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Geleneksel Türk El Sanatları Bölümü&#;ne Araştırma Görevlisi oldu.

yılında ünlü hattat Hasan Çelebi&#;den sülüs- nesih dallarında icazetini aldı. yılında IRCICA tarafından düzenlenen uluslar arası hat yarışmasında celi sülüs dalında mansiyon ödülü aldı.

yılında &#;Hat Sanatında Kullanılan Okutma, Mühmel Harf ve Tezyin İşaretleri&#; adlı teziyle doktorasını verdi. yılında aynı üniversiteye Yardımcı Doçent olarak atandı ve halen aynı görevdedir. Sanatçı yurt içi ve yurt dışında toplam 26 sergiye katıldı. Sanatçının resmî ve özel koleksiyonlarda birçok eseri mevcuttur.

yılında Sivas&#;ta doğdu. Sivas İHL&#;yi bitirdikten sonra A.Ü. Kamu Yönetimi Bölümü&#;nden mezun oldu.

Özel hocalardan Arapça, Farsça ve Osmanlıca dersler aldı. Lise yıllarında hat sanatına ilgi duydu. Zamanımızın büyük rik&#;acısı Hattat Mümtaz Seçkin Durdu beyefendinin teşvik ve delaletiyle Hocası Hasan Çelebi&#;den yılında meşke başladı. Sülüs-nesih ve rik&#;a icazetlerini aldı. Çeşitli edebiyat ve kültür dergilerinde (Hayat Ağacı, Sultanşehir, Somuncu Baba vb.) hat sanatı ve sanatkârları üzerine yazılar yazdı. Hattat Fahreddin Bilgiç hocadan da talik dersleri aldı.

Sivas Valiliği İl Kültür Müdürlüğü&#;nün görevlendirmesiyle, Sivas ili ve ilçeleri hat sanatı envanterini oluşturdu. Kültür Bakanlığı&#;nın Sivas&#;taki açmış olduğu sergilere eserleriyle katıldı. Nasihat Yayınları&#;ndan Evrad-ı Bahaiyye isimli kitabın metin bölümünü yazdı.

Halen Sivas Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İhtisas Kütüphanesinde görev yapmakta ve Sivas İl Kültür Müdürlüğünün açmış olduğu hüsn-i hat kurslarında usta öğretici olarak ders vermektedir.

yılında İstanbul&#;da doğdu. Eğitimini Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesinde tamamladı. Özel kurslarda İngilizce öğretmenliği,  Meslekî Eğitim Merkezlerinde idarecilik yaptı. yılında Hattat Hüseyin Kutlu&#;dan hat meşk etmeye başladı. yılında sülüs ve nesih yazı çeşitlerinden icazet aldı. Sanat çalışmalarına Uygulamalı Türk- İslam Sanatları Kütüphanesi çatısı altında açtıkları Lâle Sergisi, Gül Sergisi, Mevlana Sergisi, Kutlu Doğum Sergisi v.b. gibi sergilerle devam etmektedir.

Uygulamalı Türk- İslam Sanatları Kütüphanesinin yöneticilerinden olup ayrıca bu kütüphanenin kitaplığının sorumluluğunu ve Osmanlı Türkçesi grup başkanlığını yürütmektedir. 

yılında Ankara / Çubuk&#;ta doğdu. yılında Çubuk İHL&#;den, yılında Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi&#;nden mezun oldu. Beyoğlu&#;nda Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeni olarak çalışmaktadır. Evli ve iki çocuk babasıdır.

Fakülte yıllarında hat sanatına ilgi duymaya başladı ve Kültür Bakanlığı&#;nın açmış olduğu  hüsn-i hat kurslarına devam etti. Çeşitli kurslara devam ettikten sonra yılında, Ankara&#;da hattat Kadir Sakoğlu&#;ndan 3,5 yıl sülüs-nesih meşk etti. yılında İstanbul&#;a yerleşerek Hattat Ferhat Kurlu ile tanıştı ve sülüs-nesih meşkine tekrar başladı. Hattat Ferhat Kurlu&#;dan Kasım &#;da IRCICA&#;da yapılan törenle sülüs-nesih icazetini aldı.

yılında İBB&#;in düzenlediği &#; Avrupa Kültür Başkenti İstanbul&#; yarışmasında mansiyon aldı. Devlet Türk Süsleme Sanatları Yarışması&#;nda eseri sergilemeye girdi.

yılında Manisa Akhisar'da doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini İstanbul'da tamamladı. yılında hattat Hüseyin Kutlu'dan sülüs yazı meşkine başladı.

yılında icazet aldı. Sülüs yazıda Şevki Efendi ekolünü takip etmektedir. Klasik mürekkepçilik konusunda hattat Hüseyin Kutlu'nun yönlendirmesiyle araştırma ve çalışmalarına devam etmektedir.

Çeşitli cami, çeşme ve türbelerde, yurtiçi ve yurtdışı özel koleksiyonlarda çok sayıda eseri bulunmaktadır.

Sanatçı, çalışmalarına Fatih'teki atölyesinde devam etmektedir.

yılında Adana'nın Eke İlçesine bağlı Akoluk Köyü'nde doğdu. İlkokulu Köyü'nde, orta ve liseyi Adana İmam Hatip Lisesi'nde tamamladı. 'de İstanbul Hukuk Fakültesi'nden mezun oldu.

Lise yıllarında Hat sanatını tanıdı ve öğrenmeye karar verdi. Merhum Hattat Yusuf Ergün (Erzincan)'dan kısa bir süre Sülüs ve 'den itibaren de Hattat Hasan Çelebi'den sülüs, nesih ve rik'a meşk ederek 'de icazet aldı. Eski üstadların özellikle de Sami Efendi ve Hamid Bey'in eserlerini inceleyerek ve günümüzün hattatlarından da çalışmalarını celi sülüs üzerinde yoğunlaştırdı. Hattını geliştirmesinde, Üstad Mustafa Uğur Derman Bey'in birer nüshasını verdiği Sami Efendi'nin Yeni Camii Sebili yazıları ve Şevki Efendi'nin Elif Kasidesi'nin ayrı bir yeri ve önemi vardır. Ayrıca 'den itibaren rahmetli Prof. Ali Alparslan'dan vefatına kadar talik ve divani meşk etmiştir.

Yurt içinde ve yurt dışında birçok sergiye katılmıştır. Çeşitli koleksiyonlarda eserleri mevcuttur. Sanatçı halen tek meşgalesi olan hat sanatını icra etmekte ve öğrenci yetiştirmektedir.

Aldığı Ödüller

İslam Konferansı Teşkilatı'na bağlı IRCICA'nın düzenlediği Milletlerarası Hat yarışmalarında; 'da celi-sülüste birincilik, taklit tarzı yazıda mansiyon, 'da celi-sülüste birincilik, 'de sülüste birincilik ödülleri aldı. 'de Tahran'da yapılan 1. İslam Alemi Hat Festivali'nde birincilik ödülü kazandı. 'da Birleşik Arap Emirlikleri'nde Şarja'da ikincisi düzenlenen "Uluslararası Arap Hat Sanatı" sergisinde de katıldığı levhayla ödül almaya hak kazandı.

  • Hattat Deniz Çimen (Bahri)

yılında İstanbul Fatih&#;te doğdu. İlk, orta ve lise tahsilini İstanbul&#;da tamamladı.

yılında Hattat Gürkan Pehlivan &#;la tanışarak hat sanatı meşkine başladı. Marmara Güzel Sanatlar Fakültesi Geleneksel Türk El Sanatları bölümünden mezun oldu. yılında Gürkan Pehlivan&#;dan icazet aldı. Nevşehir Üniversitesi Camii iç mekan yazılarını yazmıştır.

Eserlerini &#;Bahrî &#; mahlası kullanarak imzalayan Deniz Çimen çeşitli kurum ve kuruluşlarda hat hocalığı yapmaktadır.

  • Hattat Deniz Öktem Bektaş

yılında Hollanda'nın Kerkrade Şehri'nde doğdu. 'te Üsküdar İmam-Hatip Lisesi'ni bitirdi. 'de Boğaziçi Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun olduktan sonra Amerika'da Washington D.C.'de Georgetovvn Üniversitesi'nde İletişim dalında yüksek lisans yaptı. Amerika'daki eğitimi sırasında İslam Hat Sanatı'na merak sararak 'de Muhammed Zekeriya ile rik'a ve nesih çalışmaya başladı. İstanbul'a döndükten sonra da Hasan Çelebi ve Davut Bektaş ile rik'a, nesih ve sülüs meşklerine devam etti. yılında IRCICA'nın düzenlediği 7. Uluslararası Hat Yarışması'nda Nesih dalında teşvik ödülü aldı.

Ebubekir Altıok yılında Karabük'te dünyaya geldi. yılında Düzce İmam- Hatip Lisesinden, yılında ise İşletme Fakültesi&#;nden mezun oldu. Halen Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi, Güzel Sanatlar Enstitüsü Geleneksel Türk Sanatları Anasanat dalında Yüksek Lisansına devam etmekte ve Düzce Üniversitesi Kaynaşlı Meslek Yüksekokulu Geleneksel El Sanatları Bölümünde görev yapmaktadır.

Hat sanatını Hattat-Ressam Turan Sevgili&#;den meşk ederek Sülüs- Nesih yazılarını öğrenmiş ve yılında IRCICA'da düzenlenen törenle icazetini almıştır. Sanatçı yurt içinde ve yurt dışında bir çok sergiye katılmış, sempozyumlarda bildiriler sunmuştur. Ayrıca bir çok koleksiyonda sanatçının eserleri bulunmaktadır.

yılında T.C. Başbakanlık Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu tarafından düzenlenen Alanya Yöresi İpek Kozası Eşya Tasarımı ve Üretimi Yarışmasında Ham ipekten kumaş üzerine Alanya yazılı Tuğra çalışması ile seafoodplus.info Ödülü bulunmaktadır. Hat sanatımıza klasik ve modern tasarımları ile renk katan sanatçı atölyesinde çalışmalarına devam etmektedir.

'te Bozkır'da doğdu.

yılında Selçuk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesini bitirdi. S.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü Geleneksel Türk Sanatları alanında yüksek lisans eğitimine başladı.

Hattat Hüseyin Öksüz (Konevi) den Divani, Celi Divani ve Talik yazı çeşitlerini meşk etti. Meram Belediyesi ve Selçuklu Belediyesi Meslek Edindirme Kurslarında usta öğreticilik yaptı. Hazerantik Sedef işlemeciliği şirketinde sanat danışmanlığı yaptı.

İSMEK Kurslarında usta öğretici olarak hat eğitimi vermeye devam etmektedir. Divani, celi divani ve talik yazı çeşitlerinde çalışmalarını sürdürmektedir.

  • Hattat Emine Şirvan (Şirvan)

yılında İstanbul'da doğdu. Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nden mezun oldu. yılında Hüseyin Kutlu'dan sülüs-nesih icazeti aldı. Eyüp İmam Hatip Lisesi'nde meslek dersleri öğretmenliği yaptı. Kazım Karabekir İmam Hatip Lisesi'nde öğretmenlik ve Fatih Belediyesi'nde hüsn-i hat hocalığı yapmaktadır. arasında Hatice Aksu'dan tezhip dersleri aldı. Halen Hüseyin Kutlu'nun ihtisas deslerine devam etmektedir.

Kaynak: Hüsn-i Hat Buluşması, İBB Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanlığı, Kültür Müdürlüğü, İstanbul,

yılında Rize&#;de doğdu. Körfez Meslek Lisesinden mezun oldu. yılında İl Kültür Müdürlüğünün Hat kursuna katılıp Rık&#;a yazısını Dr. Uğur İnan&#;dan meşk ederek hüsn-i hat ile tanıştı. yılında Kocaeli Bilim Kültür Sanat Derneği bünyesinde Yrd. Doç. Mehmet Memiş hocadan sülüs - nesih yazı meşk etmeye başladı. İstikrarlı bir çalışma düzeniyle hocamızın asistanlığına başladı. yılından bu yana GESMEK, Kocaeli Bilim Kültür Sanat Derneği, Pendik ve Kocaeli&#;nde hüsn-i hat hocalığı vazifesini ifa etmektedir. Türk-Japon dostluk yılı ve &#;Beni hoş görür müsün&#; sanat etkinliklerine katılmıştır.

Kültür ve Turizm Bakanlığı Süsleme Sanatları Yarışmasında sergileme, Albaraka Türk seafoodplus.inforarası Hat Yarışması sülüs - nesih dalında teşvik ödülü, IRCICA seafoodplus.infolerarası Hat yarışması sülüs dalında teşvik ödülü, Geleceğin Ustaları Hat Yarışmasında üçüncülük ödülü almıştır. 7Tepe 7Sanat Uluslararası Hat Yarışması sülüs - nesih dalında üçüncülük ödülü almıştır. Kültür ve Turizm Bakanlığı Süsleme Sanatları Yarışmasında &#;Vuslat yolu&#; eseri ile başarı ödülü almıştır.

Yrd. Doç. Mehmet Memiş hocadan, Zilhicce &#;de icazetnamesini almaya hak kazanmıştır.   yılında &#;Kültür ve Turizm Bakanlığı Sanatçı Belgesi&#; almıştır.

Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından düzenlenen &#;Katar Doha Symposium for arabic Hat Çalıştayı ve sergisi&#;ne iştirak etmiştir.

Üçü yurtdışı olmak üzere yurdumuzun çeşitli illerinde karma sergilere iştirak etmiştir. Kuruçeşme Merkez, Çayırova Merkez, Fatih Kuba Camilerinde yazıları bulunmaktadır.  Evli ve dört çocuk babasıdır.

Ahmet Fatih Andı Adana doğumludur. Hat sanatına Hamit Aytaç üstaddan 15 yıl çeşitli yazıları meşk ederek &#;li yılların başında icazet almıştır.  Uzun yıllar Adana&#;da yaşamıştır. Halen İstanbul&#;da yaşamaktadır. Hiç öğrenci yetiştirmemiştir. Solak (yesari) olan hocamızın Adana&#;da ve ülkemizin çeşitli hat kurum, kuruluş ve şahsi koleksiyonlarda eserleri vardır.

  • Hattat Doç. Dr. Fatih Özkafa

yılında Konya&#;da doğdu. yılında Selçuk Üniversitesi İ.İ.B.F. Kamu Yönetimi Bölümü&#;nden mezun oldu. yılından itibaren Hattat Yrd. Doç. Hüseyin Öksüz&#;den hüsn-i hat meşk ederek yılında sülüs-nesih icâzeti aldı. Daha sonra divanî ve celî divanî yazılarını meşk ederek ta&#;lîk derslerine başladı. yılında Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İşletme Ana Bilim Dalı&#;nda yüksek lisans yaptı.

IRCICA tarafından düzenlenen VI. Uluslararası Mir İmadü&#;l-Hasenî Hat Yarışması&#;nda () ve VIII. Uluslararası Bedevî el-Diranî Hat Yarışması&#;nda () sülüs dalında &#;Incentive Prize&#; aldı.

Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sanat Tarihi Ana Bilim Dalı&#;nda farklı branş hazırlık sınıfını tamamlayarak doktora eğitimine başladı. yılında Selçuk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Geleneksel Türk Sanatları Bölümü&#;ne araştırma görevlisi olarak atandı. Aynı yıl öğretim görevlisi ve bölüm başkan yardımcısı oldu.

yılında tamamladığı &#;İstanbul Selâtin Camilerinin Kuşak Yazıları&#; adlı teziyle doktor, yılında ise, halen görev yapmakta olduğu Fakülte&#;nin Geleneksel Türk Sanatları Bölümü Hat Ana Sanat Dalı&#;nda yardımcı doçent oldu. Aynı yıl Fakülte Kurulu üyeliğine seçildi.

Adı geçen bölümde, Temel Hat Sanatı Eğitimi, Hat Tasarımı I-II-III, Türk Hat Sanatında Ekoller, Osmanlı Türkçesi II-III, Paleografi, Epigrafi, Bilgisayar Destekli Tasarım, Yardımcı Sanat Hat gibi lisans derslerini ve Klasik Osmanlı Mimarisinde Hat Sanatı, Geç Dönem Osmanlı Mimarisinde Hat Sanatı gibi yüksek lisans derslerini vermektedir.

Yayına hazır bir kitabı ve yayımlanmış bazı bilimsel kitaplarda hat sanatıyla ilgili bölüm yazarlığı mevcuttur. Ayrıca toplam 9 adet uluslararası ve ulusal sempozyuma bildirileriyle katılmıştır. İstanbul, Kahire, Tahran, İzmir, Konya, Erzurum, Kayseri, Malatya ve Kocaeli&#;de, toplam 21 adet uluslararası ve ulusal sergiye eserleriyle katılmıştır. Evli ve bir çocuk babasıdır.

  • Hattat Fatima Saeed al Bagali

yılında Dubai&#;de doğdu.  Arap Hat Sanatı ve İslami Sanatlar Enstitüsü&#;nü üstün başarı ile bitirdi.  - yılları arasında Sharjah Centre&#;da Arap hat sanatı derslerine Hattat Dr. Salah Shirzad&#;dan devam etti.

&#; yılları arasında Hattat Hasan Çelebi ve Hattat Davut Bektaş&#;tan sülüs-nesih dersleri alırken divani, celi divani ve rikaa yazılarına da Hattat Hasan Çelebi&#;den çalıştı. &#; yıllarında Şeyma Çelebi&#;den tezhip dersleri aldı.

&#; yılları arasında Dubai Uluslararası İslami Hat Sergisi&#;nde, yılında Besmele Sergisinde koordinator olarak çalıştı. Ulusal ve uluslararası birçok sergiye eserleriyle katıldı, yarışmalarda ödüller aldı.

İlk icazetini sülüs-nesih yazılarından Hattat Hasan Çelebi ve Hattat Davut Bektaş&#;tan aldı. Ayrıca Hattat Ferhat Kurlu ve Hattat Ayten Tiryaki&#;den istifade etti. İkinci icazetini divani, celi divani ve rikka yazılarından yine Hattat Hasan Çelebi&#;den aldı.

yılında İstanbul'da doğdu. Pendik İmam Hatip Lisesi'ni bitirdi. yılları arasında Tülin Somuncu'nun resim derslerine katıldı. yılında Hattat Hasan Çelebi ile sülüs-nesih meşkine başladı ve halen devam etmektedir. Nisan ayında IRCICA tarafından düzenlenen hat yarışmasında teşvik ödülüne layık görüldü. Evli ve 3 çocuk annesidir.

senesinde Fatsa'da doğdu. İlköğrenimini memleketinde, orta öğrenimini Samsun Lâdik Akpınar Anadolu Öğretmen Lisesi'nde tamamladı. () On Dokuz Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesi 2. sınıfında tanıştığı Muzaffer Ecevit Bey'den hat sanatına ilgi uyandıran ilk sanat bilgilerini ve ilk rik'a derslerini aldı. yılında Hasan Çelebi Hoca ile tanışıp sülüs-nesih meşkine başladı. Dört senelik dersten sonra senesi ekim ayında IRCICA'da yapılan icazet töreniyle sülüs-nesih icazetini aldı.

Aldığı ödüller

  1. IRCICA 5. Milletlerarası Hat Yarışması celi-sülüs ilik ödülü.
  2. IRCICA 6. Milletlerarası Hat Yarışması sülüs 1. mansiyon.
  3. Antik A.Ş. Hilye-i Şerife Hat Yarışması celi-sülüs, sülüs, nesih seafoodplus.info Ödülü
  4. Kültür Bakanlığı Devlet Hat Yarışması başarı ödülü.
  5. Albaraka Türk Özel Finans Kurumu Hat Yarışması celi-sülüs seafoodplus.info ödülü.
  6. Albaraka Türk Özel Finans Kurumu Hat Yarışması sülüs seafoodplus.info ödülü
  7. Caizetü-l Bürdeh Hat Yarışması (Birleşik Arap Emirlikleri) ik ödülü.

Yurt içinde ve dışında ondan fazla karma sergiye iştirak etti. İstanbul'da ve civar illerde birçok cami ve mescidin, çeşmenin kitabe, kubbe, kuşak ve mermer yazılarını yazdı. civarında hilye-i şerif, 40 civarında özgün sülüs, celi- sülüs esere imza attı. Halen hocası Hasan Çelebi'den talik meşk etmekte olup çalışmalarına ve hat derslerine görev yaptığı Şişli Müftülüğü'ne bağlı Nişantaşı Meşrutiyet-Hamidiye Cami'inde devam etmektedir.

yılında İstanbul'da doğdu. Bakırköy İmam Hatip Lisesi'nden mezun oldu. yılında Hüseyin Kutlu'dan sülüs-nesih yazı icazeti aldı. Uygulamalı Türk-İslam Sanatları Kütüphanesi'nde hüsn-i

Kaynak: Hüsn-i Hat Buluşması, İBB Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanlığı, Kültür Müdürlüğü, İstanbul,

yılında İstanbul'da doğdu. yılında Bakırköy İHL&#;den mezun olduktan hemen sonra Hattat-Ebrucu seafoodplus.info Başar'dan hat dersleri almaya başladı. 7 yıl hocasından sülüs ve nesih yazıları meşk etti. 15 Mart tarihinde hocası seafoodplus.info Başar ve Hattat-Ressam Turan Sevgili'den icazetini aldı.

yıllarında Mutlu Cihan Hanifi'den Osmanlıca dersleri aldı.

yılında İslam Tarih Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi IRCICA tarafından düzenlenen 7. Milletlerarası Hat Yarışması'na katıldı ve teşvik ödülü kazandı.

eğitim döneminde Caferpaşa Kültür Merkezinde hat hocalığı yaptı. öğrenim yılından bu yana seafoodplus.info Mümtaz Turhan Sosyal Bilimler Lisesi'ndeki hüsn-i hat hocalığına ve yılından bu yana bayan öğrencileriyle hat derslerine devam etmektedir.

İlahiyat fakültesi mezunu olup, Arapça ve Osmanlıca bilmektedir.

  • Hattat Gürkan Pehlivan (Mahfi)

yılında Konya Akşehir&#; de doğdu. İlk, orta ve lise eğitimini İstanbul&#;da tamamladı. Çalışma hayatına -deri giyim sektöründe modelist ve stilist olarak- giren sanatçı, bu sektörde 20 yıl kadar kendi modellerini tasarladı.

yılında hattat ve ebrucu Fuat Başar&#; la tanışarak hat sanatı meşkine başladı. Hocasının kendisinde gördüğü yetenek ve istidat neticesinde 4 ay gibi kısa bir süre sonrasında hocasının asistanı olarak öğrencilere ders vermeye devam etti. yılında Fuat Başar&#;dan icazet alıp yurtiçinde birçok sergiye katıldı.

Eserlerini &#;Mahfi&#; mahlası kullanarak imzalayan Gürkan Pehlivan çeşitli kurum ve kuruluşlarda hat hocalığı yaptı. Kambur Mustafa Paşa Camii iç mekân yazıları, Kadırga Bostanali Camii kitabesi gibi ülke çapında çeşitli cami, çeşme ve türbelerde, yurtiçi ve yurtdışı özel koleksiyonlarda eserleri bulunmaktadır. &#;ü aşkın hilye-i şerif ve birçok özgün istifler tasarlayan sanatçı, çalışmalarını Küçükayasofya&#;daki kendi atölyesinde devam ettirmektedir.

  • Hattat Halil İbrahim Alperen

yılında Samsun / Çarşamba doğumlu olmakla birlikte aslen Ordu / Ünyelidir. İlk, orta ve lise öğrenimini Ünye&#;de tamamladı. yılında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun oldu. Askerlik ve avukatlık stajı sonrası yılında İstanbul&#;a geldi. İlkokuldan başlayan resim yapma merakı, çizgi roman, çocuk ve mizah dergileri sayesinde yolunu önce karikatüre, sonra hüsnü hat sanatına çıkardı.

yılında Hattat Hasan Çelebi Hoca ile tanışıp sülüs ve nesih hüsnü hat çeşitlerini önce sülüsten başlayarak altı yıl meşk ettikten sonra yılında hüsnü hattın sülüs ve nesih dallarında icazet aldı.

Çeşitli karma sergilere katıldı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi İSMEK kurslarında ve bazı kültür ve sanat derneklerinde  hat dersleri verdi. Önder Cankurtaran Bey&#;den ebru sanatını öğrendi. Latin alfabesi güzel yazısıyla ilgilendi.

Temmuz 'den itibaren TCDD Genel Müdürlüğü Samsun Bölge Avukatı olarak görev yapmaktadır. Özel koleksiyonlarda eserleri bulunan sanatçı kişisel sergiler açtı. Evli ve Ahmet Tarık, İsra Nur, Zeynep Selma adlı üç çocuk babasıdır.

  • Hattat Halil İbrahim Umuç

yılında Şanlıurfa &#;da doğdu. Hat sanatına yılında Mehmet Memiş Hocanın Rızvaniye Külliyesinde verdiği hat dersleriyle başladı. Beş yıla yakın devam eden eğitim süreci sonunda Mehmet Memiş Hocanın Sakarya&#;ya geçişi ile birlikte derslerine posta yoluyla devam etti. yılında Gazi Üniversitesi Güzel Sanatlar Eğitim Fakültesi Resim-İş Bölümünden mezun oldu. yılında Mehmet Memiş Hoca&#;dan sülüs ve nesih yazı türlerinden icazet almaya layık görüldü.

10 Ekim &#;de Trabzon Araklı&#;da doğdu. yılında İstanbul Üniversitesi Arşivcilik Bölümünü bitirdi. Yahya Yüksel&#;in atölyesinde ahşap oyma sanatıyla uğraştı. Hafız Yahya Soyyiğit ile musiki çalışmalarına katıldı. yılında Hasan Çelebi Hoca&#;dan hat dersi almaya başladı. yılında Hasan Çelebi&#;den sülüs ve nesih icazetnamesini aldı.

Hilâl Kazan İstanbul'da doğdu. İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, Eski Türk Edebiyatı kürsüsünden mezun oldu. Hat çalışmalarıyla beraber sanatın teorik eğitimini almak üzere yılında Marmara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Türk İslam Sanatları Bölümü'ne yüksek lisans öğrencisi olarak kabul edildi ve yılında tamamladığı "Ehl-i Hiref Defterlerinde Cemaat-i Katiban-ı Kütüb" adlı teziyle mezun oldu. yılında aynı enstitüde "Arşiv Kaynakları Çerçevesinde XV. ve XVI. Asırlarda Osmanlı Sarayı'nın Sanatı Himayesi" adlı çalışmasıyla doktorasını verdi.

Üniversite tahsili sırasında Osmanlıca el yazısının güzelliği sebebiyle hüsn-ü hatta teşvik edildi. 80'li yıllarda ilk hat feyzini merhume Hafız Hattat Müşerref Çelebi'den aldı. yılında ise hattat Hasan Çelebi'den nesih ve sülüs meşkine başladı. yılının Ekim ayında IRCICA (İslam Tarih, Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi) 'da yapılan merasimle hocasından iki yazı dalından da icazet aldı.

Hocası Hasan Çelebi ile birlikte, yurt içi ve yurt dışı sergilere katıldı. yılı Mayıs'ında Londra'da British Museum'de "Making of the Master" adlı icazet sergisine katıldı. İyi derecede İngilizce ve Arapça ile Farsça bilir. Çeşitli dergilerde yayınlanmış makaleleri bulunmaktadır.

  • Hattat Hüseyin Hüsnü Türkmen

yılında Trabzon'da doğdu. İlk ve orta öğrenimini 'da İstanbul&#;da tamamladı. yılında Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Geleneksel Türk El Sanatları Bölümü'ne girdi. Hat ana sanat dalının yanında çini yardımcı sanat dalını da seçti.

Hat sanatında rik'a meşkini Mahmut Öncü ile çalışmıştır. Rik'a, dîvânî, celî dîvânî, ta'lîk yazılarını dönemimizin en önemli üstatlarından olan rahmetli Prof. Dr. Ali Alpaslan ile altı sene meşk ederek, hocasından imza yetkisi aldı. Bu sıralarda sülüs, nesih yazılarını Yard. Doç. Dr. Hüseyin Gündüz ile çalıştı. Çini derslerini ise hocaları Prof. Dr. Kerim Silivrili ve Prof. Dr. Sitare Turan Bakır'dan aldı. İki yıl Saadet Gazi hanımdan kağıt restorasyonu dersleri aldı. yılında eğitimini tamamlamıştır.

yılları arasında, derslerine şevkle devam ettiği Fuat Başar'dan sülüs ve nesih yazılarından icazet aldı. Bu sıralarda hocasının ebru sanatındaki ustalığından faydalanarak bir yıl derslerine iştirak etti.

Halen; celî ta'lîk, celî dîvânî yazıları üzerine günümüz üstatlarından Yrd. Doç. M. Savaş Çevik ile çalışmalarını sürdürmektedir.

yılından beri üstat Mehmed Özçay'dan nesih dersleri almaktadır. yılında Osman Özçay'dan sülüs meşkine başlamıştır.

yılları arasında Fatih Belediyesi meslek edindirme kurslarında dersler verdi. yılından itibaren İSMEK'te hat dersleri vermektedir, yılında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Geleneksel Türk El Sanatları, Hat Sanatı Bölümü'nde başladığı yüksek lisans eğitimine devam etmektedir.

Kaynak: Hüsn-i Hat Buluşması, İBB Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanlığı, Kültür Müdürlüğü, İstanbul,

  • Hattat Prof. İlhan Özkeçeci

yılında Kayseri'de doğdu. 'de İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Yüksek Dekoratif Sanatlar Bölümü'nden mezun oldu. - yıllarında Erciyes Üniversitesi Güzel Sanatlar Bölümü'nde öğretim görevlisi olarak çalıştı. 'de Mimar Sinan Üniversitesi'nde Geleneksel Türk El Sanatları Tezhip-Süsleme Anasanat Dalında "Sanatta Yeterlik" unvanı aldı. 'de Süleyman Demirel Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Geleneksel Türk El Sanatları Bölümü'ne yardımcı doçent olarak atandı, Bölüm Başkanı oldu. 'da Tezhip Anasanat dalında doçent, 'te profesör oldu.

- tarihleri arasında Hattat Kemal Batanay'dan Rik'a hattı, klasik Türk müziği ve tanbur meşketti, müzehhip Rikkat Kunt, Muhsin Demironat ve Tahsin Aykutalp'ten tezhip dersleri aldı. yıllarında Prof. Ali Alparslan'dan Divani meşketti. Uzun yıllar meşkettiği Hattat Hasan Çelebi'den 'de "Sülüs-Nesih" dallarında Hat İcazetnamesi aldı.

- yılları arasında Türk müziği ile ilgili detaylı çalışmalarda bulundu. Çeşitli gruplarda müzik çalışmaları yanında İstanbul Devlet Klasik Türk Müziği Korosu'nda görev yaptı. Bu cümleden olarak yılında Amerika Birleşik Devletleri'nde, 'da Malezya'da Türk müziği konusunda grup konserleri verdi. 'de İtalya'da düzenlenen "İpek Yolu'nda Minyatür ve Kaligrafi Sanatı Sergisi" dolayısıyla sergiye katıldı, tanburla Türk müziği resitalleri verdi.

'te Gürcistan'da Uluslararası İpek Yolu Sempozyumu'na katıldı.

yılında Hollanda'da kişisel sergi açtı, Türk sanatı konusunda konferans ve tanburla Türk müziği resitalleri verdi. 'te SDÜ'den ayrılan İlhan Özkeçeci Fatih Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi'nde göreve  başladı. 'da Güney Kore'de ICAPA II. Uluslararası Asya Felsefe Derneği Sempozyumu'da bildiri sundu, konser verdi. Fransa'nın Strasburg şehrinde Mart de kişisel Türk müziği konserleri verdi. tarihleri arasında İsveç'in Stockholm, Göteborg ve Malmö şehirlerinde düzenlenen müzik programlarına katıldı. Ukrayna-Kırım'ın Sivastopol (Akyar) ve Simferopol (Akmescit) şehirlerinde Şubat tarihlerinde hat sergisi ve workshop yaptı, kişisel tanbur resitalleri verdi. Litvanya-Vilnius Pedagoji Üniversitesi'nde Erasmus programları çerçevesinde tarihleri arasında Türk sanatı ve  Hat dersleri verdi

Kasım tarihlerinde  Azerbaycan Bakü Kafkas Üniversitesi'nde düzenlenen "Uluslar arası Çocuk Edebiyatı Sempozyumu"na davet edildi,  sanat konusunda seminerler verdi, kişisel tanbur resitali verdi. Temmuz   tarihlerinde, International Burch University'nin, Bosna-Hersek Saraybosna şehrinde düzenlemiş olduğu, "ISSD International Symposium on Sustainable Development" adlı sempozyuma bir bildiri ile katıldı, Bosna'da tarihi ve kültürel mekanlardan incelemelerde bulundu.

26 Haziran tarihlerinde, (CIOFF) ve İstanbul Küçükçekmece Belediyesi iş birliğiyle düzenlenen 'Uluslararası Kültürel ve Sanatsal Organizasyonlarda Geleneksel Kültürlerin Korunması ve Tanıtılması Açısından Sorunlar ve Çözüm Yolları' Sempozyumu'na katıldı bildiri sundu.

Kültür Bakanlığınca Düzenlenen Devlet Türk Süsleme Sanatları Yarışmasında Jüri üyeliği yaptı ().

Kültür ve Turizm Bakanlığı'nca 15 Eylül - 11 Ekim tarihleri arasında, İstanbul Sultanahmet'teki Türk ve İslam Eserleri Müzesi'nde düzenlenen 'Ortak Kültürel Miras Birlik İçinde Çokluk Sergisi'nde yer alacak eserlerle ilgili çalışmalar yaparak Sergi kataloğuna "İslam Medeniyeti ve Etkileşimler" başlıklı bir yazı ile katkıda bulundu.

yılı Kasım ayında Asya Felsefe Derneği tarafından Endonezya'nın başkenti Jakarta'da düzenlenen "The Path to Alliance of Civilisations Through the Asian Community" başlıklı 4. ICAPA sempozyumuna bir bildiri ile katıldı, Universitas Indonesia ve Syarif Hidayatullah State Islamic University'de kişisel hat ve resim sergileri açtı, workshop çalışmalarında bulundu. 

Yurt içinde ve yurtdışında Hat-Tezhip ve Resim dallarında pek çok sergi açan İlhan Özkeçeci, sanatın; tarihi, kaynakları, teknik ve felsefesi hakkındaki bilimsel çalışmalarına devam etmekte olup, Fatih Üniversitesi'ndeki görevini sürdürmektedir. 

yılında Şanlıurfa&#;da doğdu. yılında Şanlıurfa İmam-Hatip Lisesi&#;nden, yılında Harran Üniversitesi İlahiyat Fakültesi&#;nden mezun oldu. yılında Harran Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü&#;nde Temel İslam Bilimleri Anabilim Dalı Hadis bölümünde yüksek lisansını tamamladı. Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü&#;nde yılında başladığı doktora programına halen devam etmektedir. Hüsn-i hat çalışmalarına Hattat Mehmet Memiş Bey&#;in &#;te Şanlıurfa&#;ya gelişiyle başladı. Şanlıurfa&#;da hat sanatının neşvü nema bulmasına vesile olan Mehmet Bey&#;in Rızvaniye külliyesindeki derslerine devam ederek sülüs ve nesih meşk etti. yılında Hattat Mehmet Memiş Bey&#;den sülüs-nesih dalında icazet aldı. , ve yıllarında, Şanlıurfa Belediyesince düzenlenen hüsn-i hat yarışmalarında sırasıyla üçüncülük, ikincilik ve birincilik ödülleri aldı. Muhtelif yıllarda 7 karma sergiye iştirak etti.

yılında İstanbul Zeytinburnu'nda doğdu. İlkokulu, Zeytinburnu Şemseddin Sami'de okudu. yılında Nuruosmaniye Kur'an Kursu'nda hıfzını tamamladı. İstanbul Fatih İmam Hatip Lisesi'nden , Mısır El-Ezher Üniversitesi İslam Hukuku Bölümü'nden yılında mezun oldu. - yılları arası Zeytinburnu İmam Hatip Lisesinde öğretmenlik hizmeti, Turizm Bakanlığı bünyesinde bir dönem Profesyonel Arapça Turist Rehberliği yaptı.

yılında Hekimoğlu Ali Paşa Uygulamalı Türk İslam Sanatları Kütüphanesinde, Hüseyin Kutlu Hoca'dan sülüs-nesih, Ali Rıza Özcan Hoca'dan ta'lîk dersleri almaya başladı. yılında Hüseyin Kutlu Hoca'dan sülüs-nesih, Ali Rıza Özcan Hoca'dan ta'lîk, dîvanî, celî dîvanî icazetlerini aldı. Ebru sanatı ile de ilgilenen sanatçımız 3 yıl kadar ebru ustası neyzen Sadreddin Ozçimi'den ebru dersleri aldı. Evli ve 2 çocuk sahibi olup, Uygulamalı Türk İslam Sanatları Kütüphanesinde hocalarından ihtisas derslerine devam etmektedir. Aynı zamanda farklı mekanlarda taliplilere hat dersleri vermektedir.

Ankara doğumlu. Evli ve iki çocuklu. yılında Gazi Üniversitesi İ.İ.B.F. Maliye Meslek Y.O.&#;dan mezun oldu. Özel sektörde memur olarak çalışmakta iken yılında Ankara&#;da tanıştığı Merhum Hattat Doğan Çilingir ile hat derslerine başladı.

Hattat Adem Sakal ve Fuat Başar&#;dan da istifade ederek yılında adı geçen hocalardan sülüs ve nesih icazetini aldı. yılında Gazi Üniversitesi Geleneksel Türk El Sanatları öğretmenliği bölümüne girerek yılında mezun oldu. Ankara&#;da Büyükşehir Belediyesinde yedi yıl ve Kültür Bakanlığının açmış olduğu kurslarda kısa bir süre usta öğretici olarak görev yaptı. yılından itibaren Kültür Bakanlığı Usta Öğretici Yeterlilik Komisyonunda her yıl görev almakta

Birçok ulusal ve uluslararası yarışmalara katıldı. Kültür Bakanlığı Türk Süsleme Yarışmasında iki, Türk Süsleme yarışmasında bir çalışması sergilenmeye layık görüldü. Vakıflar Genel Müdürlüğünün Hüsn-ü Hat yarışmasında bir çalışması sergilendi. Yurtiçi ve yurtdışında karma sergilerde çalışmaları sergilendi. - döneminde Hattat Davut Bektaş ile Sülüs nesih meşklerini tekrar ederek tamamladı. yılından itibaren tüm meşguliyetini bu alanda gerçekleştirmekte Halen Ankara&#;da Tarihi Suluhan Çarşısındaki özel atölyede çalışmalarına devam etmekte.

Kuddusi Doğan yılında Kahramanmaraş'ın Andırın ilçesinde doğdu. Kahramanmaraş İmam-Hatip Lisesi'ni ve Konya Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesini bitirdi. Aynı fakültede İslam Felsefesi dalında yüksek lisansını tamamladı  ve  Diyanet İşleri Başkanlığı-Selçuk  Eğitim Merkezi'ni bitirdi yılında Konya'da müezzin olarak göreve başlayan Doğan, Erzurum-Narman ve Osmaniye-Sumbas ilçelerinde müftülük  yaptı. yılında din görevlisi olarak Almanya'ya gönderilen Kuddusi Doğan dört yıl süreyle Schwandorf ve Nürnberg şehirlerinde görev yaptıktan sonra yurda döndü, halen Gaziantep-Nurdağı ilçe müftüsü olarak çalışmaktadır, evli ve üç çocuk babasıdır.

Hat sanatına fiilen yılında İlahiyat Fakültesi'nde Fevzi Günüç Bey'den rik'a meşk ederek başladı. Burada rik'a meşklerini bitirip nesih yazmaya başladı ise de fakülte bittikten sonra yazıya bir süre ara verdi. Fakat güzel yazıya olan düşkünlüğü  onu bırakmadı ve  bu kez Hüseyin Öksüz Bey'inin derslerine devam ederek yılında sülüs-nesih dalından icazetname aldı.

Kuddusi Doğan, kendisini profesyonel bir hattat olarak görmemekte, yazılarını görev yaptığı şehirlerde açtığı mütevazı sergilerle sanatseverlerin beğenisine sunmaktadır. Bugüne kadar Erzurum,  Osmaniye ve Nürnberg'te kişisel sergiler açtı.

  • Hattat Müzehhibe Kübra Saral

yılında Trabzon&#;da doğdu. &#;de Anadolu Üniversitesi Halkla İlişkiler Fakültesinden mezun oldu. yılında Kocaeli Büyükşehir Belediye Konservatuarına bağlı Güzel Sanatlar Eğitim Merkezinde, Hattat Mahmut Şahin&#;den hüsn-i hat, Müzehhip Abdullah Aydemir&#;den tezhip dersleri almaya başladı. . Hüsn-i hat&#;ta; Sülüs, Nesih, Rik&#;a ve Kufi yazıları çalıştı. yılında Sülüs ve Nesih yazıdan, yılında tezhip icazeti aldı. Mahmut Emekli&#;den Arapça, Sement Akçay&#;dan Osmanlı Türkçesi dersleri aldı. yılında KOMEK&#;ten ney dersleri, bilgisayar işletmenliği ve İngilizce eğitimi gördü.

yılında Bartın&#;da doğdu. İlkokulu bitirdikten sonra İstanbul&#;a yerleşti. Orta ve lise eğitimi ile birlikte İslami ve Arabî ilimleri tahsil etti. 12 yıl süren tahsili esnasında yılında eski hat örneklerini inceleyerek çalışmalar yapan sanatçı yılında hattat ve ebrucu Fuat BAŞAR&#;dan sülüs ve nesih hat meşkine başladı.

yılında icazet alarak kendi özgün eserlerini yurtiçinde ve yurtdışında açılan sergilerle sanatseverlerin beğenisine sundu. Çeşitli kurum ve kuruluşlarda hat hocalığı yaptı. Hat sanatını estetik açıdan çizgi bilimi olarak değerlendirip bu alanda araştırmalar ve incelemelerde bulunmaktadır.

Yurtiçinde ve yurtdışında bir çok özel koleksiyonda eserleri bulunmakta olup, çoğu birbirinden farklı şekilde tasarlanmış hilye-i şerif, 50 civarında istif,  aralarında Şekerzade Mehmet Efendi ve Derviş Ali gibi üstadların da bulunduğu 50 civarında Kur&#;an-ı Kerim, kıt&#;a ve Hilye-i Şerif&#;i restore, tashih ve taklit ederek eksiklerini tamamladı. Celî sülüste Sami Efendi, sülüs-nesihte Mehmed Şevki Efendi ekolünü takip eden Levent Karaduman, tarih boyunca yapılmış olan civarındaki besmele istifine ilaveten 18 yeni besmele istifi yaptı. Çeşitli cami, çeşme, tekke ve türbelerde de eserleri bulunmaktadır. Klasik hat sanatı çizgisi dahilinde modern ve çağdaş eserler üretmeye devam sanatçı, çalışmalarına Küçükayasofya&#;da bulunan atölyesinde devam etmektedir.

  • Hattat M. Efdaluddin Kılıç

'de Üsküdar'da doğdu. İlk, orta ve lise eğitimini burada tamamladı. 'da Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesini bitirdi. Aynı yıl İstanbul İl Turizm Müdürlüğü'nce açılan Profesyonel Turist Rehberliği sınavlarını kazandı ve bir müddet rehberlik yaptı.

Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü'nden "Yakut Musta'sımi&#;nin İstanbul Müze ve Kütüphanelerindeki Eserleri" konulu çalışmasını vererek yılında master diplomasını aldı.

Hat sanatına ilişkin çalışmaları 'te Hüsrev Subaşı ile başladı. Daha sonra Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde seçmeli hat derslerini takip etti. Muhittin Serin'den rik'a yazısını meşk etti. Aynı dönemde Hattat Hasan Çelebi'den Sülüs ve Nesih yazılarını meşk ederek  yılında bu yazı türlerinden icazetname aldı.

IRCICA tarafından organize edilen ve yılında Hattat İbn-i Bevvab adına düzenlenen uluslararası hat yarışmasında sülüs yazısı dalında mansiyon aldı, 'den beri Türk Kültürüne Hizmet Vakfı Caferağa Medresesi'nde Hat Sanatı ve Osmanlıca kurslarına danışmanlık yapmaktadır. Yurt içinde ve yurt dışında çeşitli özel koleksiyonlarda eserleri bulunmaktadır. Çalışmalarını İstanbul'da kendi atölyesinde sürdürmektedir. Hat danışmanlığı, kağıt ve mürekkep hazırlanması, doğal boyar maddelerle dokulu ve düz kağıt boyama etütleri yapmaktadır yılından bugüne birçok defa Amerika, Almanya, Fransa, İngiltere, Suudi Arabistan ve Tunus'ta sergilere iştirak edip çeşitli seminerler ve uygulamalı dersler verdi.

Halen kemankeşlik ve hattatlığı tekrar buluşturmak niyetiyle yaklaşık on beş yıldır Türk yaylarını ve oklarını araştırmakta, bunların imali ve atış teknikleri üzerinde çalışmakta, yurt içinden ve yurt dışından çok sayıda hat meraklısına meşkler yazarak hat sanatının öğrenilmesi ve yaygınlaşmasına gayret etmektedir.

Kaynak: Hüsn-i Hat Buluşması, İBB Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanlığı, Kültür Müdürlüğü, İstanbul,

Hattat Mahmut Şahin 14 Nisan &#;te Almanya&#;nın Duisburg şehrinde dünyaya geldi. İlk ve orta öğrenimini İstanbul&#;da tamamladı.

&#; yılları arasında Caferağa Medresesi&#;nde Hattat Aydın Ergün&#;den rik&#;a dersleri aldı. &#; yılları arasında Hekimoğlu Ali Paşa Camii&#;nde Hattat Hüseyin Kutlu&#;dan sülüs ve nesih meşk etti ve &#;de sülüs-nesih yazı türlerinden icazet aldı. &#; yılları arasında Süleymaniye Kütüphanesi&#;nde Hattat Prof. Dr. Ali Alparslan&#;dan talik yazısını meşk etti ve &#;te icazet aldı.

  

  • Hattat Mehmed Hakan Özsaraç

&#;de Şebinkarahisar&#;da doğdu. &#;te Şebinkarahisar İmam-Hatip Lisesini bitirdi. &#;te O.M.Ü. Tıp Fakültesinden mezun oldu. İlkokul yıllarından bu yana hat sanatından fotoğrafçılığa, biyolojik bilimlerden mûsikiye, astronomiden yabancı dillere kadar insanı olgunlaştıran her şeye ilgi duydu.

Hat sanatıyla ilk tanışması lise birinci sınıfta bir arkadaşının Kur&#;an-ı Keriminde gördüğü amatörce yazılmış kaligrafik besmele ile oldu. Yaşadığı şehirde hattat bulunmadığı için dolma kalem uçlarını keserek bir yıl kadar basılı hat eserlerinden bakarak kendi kendine meşk etti. &#;te babası verdiği söz üzerine onu Reisül Hattatin Hasan Çelebi&#;ye götürdü ve 2 yıl mektupla sülüs hattı meşk etti. Yorucu tıp eğitiminden dolayı hat meşkine uzunca bir süre ara verdikten sonra yılında Hasan Çelebi&#;nin talebelerinden Halil İbrahim Alperen Beyle meşkine kaldığı yerden devam ederek 27 Aralık &#;te Reisül Hattatin Hasan Çelebi ve Halil İbrahim Alperen Beylerden sülüs ve nesih hattı icazeti aldı. Ayrıca &#;ten beri Hattat Tahsin Kurt Bey&#;den talik hattı meşk etmektedir.

Halen Samsun&#;da Aile Hekimi olarak görev yapmakta olan Mehmed Hakan Özsaraç neyzendir ve yılından bu yana tasavvuf musikisi ile de iştigal etmektedir. Ayrıca fotoğraf sanatıyla uzun zamandan beri uğraşmakta olup milli ve milletlerarası yarışmalarda sayısız ödülleri vardır. Orta düzeyde Arapça ve Osmanlıca, iyi düzeyde İngilizce bilen Mehmed Hakan Özsaraç evli ve 2 çocuk babasıdır.

yılında Trabzon&#;un Çaykara ilçesinde doğan Mehmed Özçay ilk ve orta tahsilini &#;de Gerede&#;de tamamladı. &#;da Erzurum Atatürk Üniversitesi İlâhiyât Fakültesi&#;nden mezun oldu. &#;de orada tanıştığı Erzurum&#;lu hattat Fuad Başar&#;dan sülüs ve nesih hatlarını meşketti. &#;da İstanbul&#;a gelerek kendisine bu san&#;atta rehber olan M.Uğur Derman&#;la tanışması, hat zevkını, bilgi ve ufkunu genişletmesine vesile oldu.

İslâm Tarih San&#;at ve Kültür Araştırma Merkezi&#;nin (IRCICA) düzenlediği milletlerarası hat yarışmalarının ilk ikisine ( ve ) katılan Özçay bu müsabakalarda başta sülüs-nesih dalında birincilik olmak üzere muhtelif dallarda altı ödül kazandı. &#;da yazmaya başlayıp &#;de tamamladığı ve &#;de ilk baskısı yapılan bir mushafı bulunmaktadır ki, bilhassa nesih hattını ilerletmesinde bu mushafın önemli bir yeri vardır. Ayrıca Yasin-i  Şerif gibi eserlerinin yanında bir çok levhalarının da san&#;at baskılarını gerçekleştiren Özçay yirmi beş yıllık san&#;at hayatından seçtiği eserlerini yılında Arapca ve İngilizce iki ayrı nüsha olarak basılan &#;Göz Nuru&#; adlı kitabında neşretti.

Milletlerarası hat yarışmalarında juri üyelikleri de yapan Özçay, yurt içi ve yurt dışında bir çok sergiye iştirak etti. Kuveyt &#;Kazıma İslam Kültür Festivali&#;,  Tahran &#; İslam Dünyası Hat Festivali&#;,  milletlerarası Riyad &#;Hat Sergisi&#;,  İstanbul &#; Yılı Aşan 7 Osmanlı Sanatı&#;,  milletlerarası Tahran &#;Kur&#;an-ı Kerim Sergisi&#;,  Tunus  &#;Millî Hat Festivali&#;,  Tokyo &#;Hat Sergisi&#;,  Doha &#; Salam & Calligraphy&#;,  Sharjah &#; Milletlerarası Hat Biyenali&#;,  , milletlerarası Tunus &#;Arap Hattı Günleri&#;,  , , , , Dubai &#;Milletlerarası  Hat  Sergisi&#; ve III. Kuveyt Uluslararası İslam San&#;atları Kongresi bunlardandır. İlk şahsî sergisini kardeşleri Osman Özçay ve Fatma Özçay&#;la birlikte Mayıs &#;da İstanbul&#;da Yıldız Sarayı&#;nda açtı. Daha sonra &#;de İstanbul&#;da Milli Kültür Vakfı,  Kasım &#;de Katar-Doha, Aralık &#;de Abu Dhabi,  &#;da Sharjah ve &#;de Dubai&#;deki &#;Özçay&#; sergilerini gerçekleştirdi.

Bilhassa celî yazılarında kullandığı renkli ve şeffaf mürekkeplerle bütün kalem hareketlerini ortaya çıkararak eserlerine yeni bir boyut kazandırmış; ilk defa uyguladığı celî sülüs ve celî nesih renkli karalamalarla da klasik karalama geleneğine yeni ve farklı bir tarz ilave etmiştir.

Mehmed Özçay&#;ın yurt içi ve yurt dışındaki muhtelif müze ve koleksiyonlarda, celî sülüs, sülüs, nesih, icâze ve celî dîvânî hat nevîleriyle yazdığı &#;ü aşkın eseri bulunmaktadır.

Sivas-Zara doğumludur. İlk, orta ve lise öğrenimini Sivas&#;ta tamamladı. yılında Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi&#;nden mezun oldu. Bir süre Diyarbakır&#;da Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmenliği yaptı. yılında İstanbul&#;a gelen Mehmet Arif Vural, özel eğitim kurumlarında çalışma yanında Sülüs ve Nesih yazısını Hattat Mehmet Özçay&#;dan meşk ederek icazetini aldı.

te başladığı Mushafı de tamamlayarak bir Kur&#;an-ı Kerim yazdı. Sonraki dönemlerde Resm-i Osmani tarzında ikinci Mushaf yazımına başladı. Çeşitli dönemlerde Nesih, Sülüs ve Celi Sülüs yazıları ile karma sergilere katıldı. Kültür Bakanlığı ve bazı kurumların düzenlediği yarışmalarda eserleri sergilenmeye layık görüldü. Erguvan ile ilgili celi sülüs dalındaki çalışması Klasik Türk Sanatları Vakfı&#;nın &#;İstanbul ve Erguvan &#;isimli projesinde ödüle layık görülerek yer aldı. Ayrıca İstanbul Kültür başkenti kültür sanat etkinlikleri kapsamında hat sanatı dalında sergilere katıldı.

İSMEK &#;Üsküdar Türk İslam Sanatları İhtisas Merkezi&#; Hat branşında usta öğretici olarak beş yıl görev yaptı. Özel hat sanatı çalışmaları yanında halen İstanbul Anadolu İHL de meslek dersleri Öğretmeni olarak görev yapan sanatçı evli ve iki çocuk babasıdır.

yılında Çorum / Bayat&#;ta (Yoncalı Köyü) dünyaya geldi. yılında Çorum İHL'den, yılında da Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nden mezun oldu. Öğrencilik yıllarında 'de başlayarak, Hattat Hüseyin Öksüz'den hat dersleri aldı. yılları arasında İstanbul-Kadıköy'de öğretmenlik yaptı. Bu süre içinde hat çalışmaları Hattat Hasan Çelebi ve Prof. Dr. Ali Alparslan ile devam etti. yıllarında Topkapı Sarayı Türk Süsleme Sanatları (Tezhip) kurslarına katıldı. yılında Hattat Hüseyin Öksüz (Konevi)&#;den Sülus-Nesih dallarında icazet aldı.

Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü'nde, 'Geleneksel Türk El Sanatları' Anasanat Dalında yüksek lisans, 'Türk İslam Sanatları Tarihi' Anabilim Dalında doktora yaptı. Şubatında Harran Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'ne Türk İslam Sanatları Tarihi öğretim görevlisi olarak atandı.

Ağustos'unda Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'ne aynı anabilim dalında yardımcı doçent olarak geçiş yaptı. Halen bu görevinin yanında Güzel Sanatlar Fakültesi'nde "Hat Sanatı" dersleri de vermektedir.

Şimdiye kadar on kişisel sergi yanında yurt içinde ve yurt dışında çok sayıda müşterek sergiye katılan Mehmet Memiş evli ve üç çocuk babası olup, bu alanda yayınlanmış makaleleri de bulunmaktadır.

Kaynak: Hüsn-i Hat Buluşması, İBB Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanlığı, Kültür Müdürlüğü, İstanbul,

yılında Adapazarı'nda doğdu. Açıköğretim Fakültesi İşletme Bölümü'nden mezun oldu. yılında Hüseyin Kutlu'dan sülüs-nesih yazı icazeti aldı. Uygulamalı Türk-İslam Sanatları Kütüphanesi'nde tezhip ve Hüseyin Kutlu'nun ihtisas grup çalışmalarına devam etmektedir.

Kaynak: Hüsn-i Hat Buluşması, İBB Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanlığı, Kültür Müdürlüğü, İstanbul,

yılında Kocaeli&#;de doğdu. Eğitimine Açıköğretim Lisesi&#;nde devam etmektedir. yılında Hattat Mahmut Şahin&#;den Hüsn-i Hat dersleri almaya başladı. yılında sülüs-nesih icazetini aldı. öğretim yılında Anaokulu çağındaki öğrencilere Kocaeli Mutlu Çocuk Mutlu Aile Yetenek Geliştirme Merkezi'nde hat dersleri vermeye başladı.

Mersin - Erdemli doğumludur. Silifke kökenlidir. Ortaokulu Erdemli İmam-Hatip Lisesinde okudu. Erdemli lisesi mezunudur. Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi, Resim-iş Eğitimi Bölümü, Grafik Ana Sanat Dalı Prof. M. Zeki Kuşoğlu Atölyesi mezunudur. Kubbealtı Akademisinde bir süre Çiçek Derman gözetiminde tezhip derslerine iştirak etti. Geleneksel sanatlarının gelişmesinde Prof. Dr. Mehmet Zeki Kuşoğlu'nun destekleri çok büyüktür. yılından beri Adana da yaşamaktadır.

18 yıl boyunca kurmuş olduğu grafik ve tasarım atölyesinde yüzlerce firmanın reklam danışmanlığını yaptı. Ulusal ve uluslararası grafik tasarımlarına imza attı. Bu gün yüzlerce kurumun logo - logotype ve kurumsal kimliğine imza attı. Çok sevdiği reklamcılık, tasarımcılık sektörünü bırakarak kendini tamamen geleneksel sanatlarımıza adadı.  Aynı zamanda Milli Eğitim Bakanlığı&#;na bağlı bir okulda resim öğretmenidir. Profesyonel ressamlık yapmaktadır. Adana Sanat Konseyi başkan yardımcısıdır. Adana Kültür Sanat Derneği üyesidir. Dört yıl süre ile Adana Ressamlar Derneği Başkanlığı yapmıştır. AFAD (Adana Fotoğraf Amatörleri Derneği) üyesidir. Resim, illüstrasyon, airbrush, grafik, fotoğraf, ebru, minyatür, kaligrafi, maden kesme alanlarında profesyonel çalışmalar yapmakta ve sanat eserleri üretmektedir.

Dikel&#;in birçok eseri başta Amerika, Almanya, Hollanda, Avustralya, Romanya, Türkmenistan ve yurtiçinde bu gün özel kuruluş ve şahıs koleksiyonlarındadır. Amerika&#;da 2 binin üzerinde özel çalışma resim eseri özel kurum ve kuruluşlardadır. Dikel&#;in çalışmaları ulusal ve uluslararası grafik ve illüstrasyon kataloglarında yayımlanmıştır. Resim, grafik, afiş, logo yarışmalarından ödülleri bulunmaktadır. Yüzden fazla karma sergiye iştirak etti. 38 kez kişisel sergi açmıştır. Airbrush resimlemede uluslararası ödül sahibidir. 30 yıldır ileri seviyede profesyonel olarak airbrush çalışmaktadır.

Son dönem çalışmalarını hüsn-i hat, minyatür, ebru ve sedef-metal oygu tarzda eserler oluşturmaktadır. Türkiye&#;nin bilinen en küçük resim ve heykellerini gerçekleştirmiştir. Hüsn-i hat çalışmalarında dünyanın önde gelen hat sanatçısı Davut Bektaş beyefendiden altı yıldır mektuplaşma usulü ile meşk etmektedir. Hattat Mahmut Şahin hocadan talik meşk etmiş ve icazet onayı almıştır. Çalışmalarını kendisine ait atölyesinde sürdürmektedir. Burada sanatsal eğitim çalışmaları da vermekte olup, resim öğretmenliği de yapmaktadır. Evli ve bir kız evlat sahibidir. Anadolu Geleneksel Türk Sanatları Derneğinin kurucu başkanlığını yapmaktadır.

yılı Sinop / Boyabat doğumludur. İstanbul Teknik Üniversitesi İşletme Mühendisliği&#;nden () mezun oldu. Bir süre özel bir finans kurumunda çalıştı. Daha sonra serbest ticaret yapmaya başladı.

Hat eğitimine yılında başladı. Bu dönemde Hattat Yusuf İzzeddin Sav &#;dan 1 yıl kadar Rika ve Nesih meşk etti. Hocasının yönlendirmesiyle Hattat Davut Bektaş ile tanıştı.

yılında Davut Bektaş&#;ın gözetiminde Hurufat Meşk&#;ini Ömer Faruk Özoğul&#;dan tamamladı. yılından itibaren Davut Bektaş&#;tan Sülüs-Nesih derslerine devam etti. Mürekkebat Meşklerini iki yılda tamamlayarak yılında Sülüs-Nesih&#;ten icazet almaya hak kazandı. Halen Hocası Davut Bey&#;den Talik derslerine devam etmektedir. 

Özellikle Celi Sülüs yazılarda, istif ve tasarım konularında Davut Bey&#;in fikirlerinden çok istifade etti. Geçmiş hattatlar içinde öncelikle Sami Efendi&#;ye hayranlık duymaktadır. Halen Başakşehir Belediyesi Bahçeşehir Gelişim Akademisi&#;nde Hat dersleri vermektedir.

Seçkin Öğrenci Diploması, Kahire , Mısır çapında 1. sırada. Tanınmış Hattat Syed
İbrahim'in kadrosunda çalışma, Mısır.

İlk sergi  "Benim Sevgili  Dubaim" (Dubai Alışveriş Festivali ).
İkinci sergi ( Dubai Alışveriş Festivali, )
Üçüncü sergi Barklin Bankası, Abu Dabi'nin himayesinde.
Dördüncü sergi Paris'te, Arap Dünyası Enstitüsü, , Arap Kitap Fuarı
Beşinci sergi Salala (Bir Sanatkarın Gözüyle Oman, )
Altıncı sergi Emirlikler Üniversitesinde, "Gümüş Jübile"
Yedinci sergi "Armağan" (Eski BE Başkanı H.H. Zayed)
Sekizinci sergi (İbtihalat Al Horoof), Kültür Vakfı
Fransa eski Cumhurbaşkanı Jacgue Chirac'tan özel bir mektup.
Ibn Al Bavvab yarışmasına katılım, Kufi yazıda 3. lük derecesi.
Syed İbrahim yarışmasına katılım, Kufi yazıda 4.lük derecesi.
Hamad Allah Al Amasi yarışmasına katılım, Kufi yazıda 4.lük derecesi.
BAE banknotlarının ve Bahreyn banknotlarının tasarımı.
BAE, Kuveyt, Bahreyn, Katar ve Oman pasaportlarının tasarımı.
Abu Dabi Kültür Mirası idaresinde çalışmalar.

  • Hattat Muhammed Hakkı Yaman

&#;de İstanbul&#;da doğdu. yılında Ümraniye İmam Hatip Lisesi&#;nden mezun oldu. &#;de Ali Hüsrevoğlu&#;ndan nesih ve rik&#;a meşk etti. Kendisinden müsaade alarak &#;den itiberen Osman Özçay&#;dan sülüs meşkine başladı. Ayrıca Mehmed Özçay&#;dan kâğıt âharlama, murakka germe ve yazı restorasyonunu öğrendi. &#;de Albaraka Türk hat müsabakasında, &#;da IRCICA&#;nın düzenlediği seafoodplus.infolerarası hat müsabakasında ve &#;de BAE Kültür Bakanlığı&#;nın düzenlediği 9.dönem El-Bürde hat müsabakasında celî sülüs dalında birincilik ödüllerine lâyık görüldü. Yaman halen Osman Özçay&#;dan sülüs ve Mehmed Özçay&#;dan nesih derslerine devam etmektedir.

  

yılında Amerika Birleşik Devletlerinin Güney Kaliforniya eyaletinde doğdu. Lise yıllarında uzay endüstrisinde makine teknikeri olarak çalıştı. 'de hat çalışmaya başladı. 'te Fas'ta bulunduğu süre içerisinde Mısırlı sanatçı Abdusselam Ali Nur'dan hat dersi aldı. 'te Washington DC'de Smithsonian Enstitüsü'nde görevli olan Dr. Esin Atıl'ın teşvikiyle İstanbul'a geldi. IRCICA'da o zaman genel direktör olan Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu'nun yönlendirmesiyle Hattat Hasan Çelebi ve merhum Dr. Ali Alparslan'dan hat meşklerine başladı. Hasan Çelebi'den Sülüs ve Nesih, Dr. Ali Alparslan'dan da Talik icazeti aldı. IRCICA'nın düzenlediği uluslararası Hat yarışmalarında ödülleri bulunmaktadır.

Bütün hat malzemelerini kendisi hazırlamaktadır. Ayrıca levhalarının ebru ve tezhibini de kendisi yapmaktadır. Şu anda A.B.D&#;de Virginia eyaletinde eşi ve kedileriyle yaşamaktadır. Hattat olarak mesleğini icra etmekte ve öğrenci yetiştirmektedir.

yılında Eskişehir&#;de doğdu. Aslen Burdurludur. Tahsil hayatı İstanbul&#;da geçti. İstanbul Üniversitesi Hukuk fakültesinden mezun oldu. İktisat, işletme bölümünde okudu. Amerika&#;da iktisat üzerinde master yaptı. yılında son Osmanlı hattatı Hamit Bey ile hat çalışmaya başladı. O gün bugündür, zaman zaman çok yoğun, zaman zaman yoğunluğu azaltarak devam etmeye çalıştı. - arası meşguliyeti azaltmıştı, daha sonra çok yoğun bir şekilde devam etti. 35 - 36 senedir hayatının bütün meşguliyeti hat sanatıdır.

Kaynak: Klasik Türk Sanatları Vakfı

  

  •  Hattat Mustafa Cemil Efe

yılında Ankara&#;da doğdu. İlk ve orta tahsilini Ankara&#;da tamamladı. yılında Konya&#;ya yerleşti. Lise tahsilini Konya İmam Hatip Lisesinde bitirdi.

yılında Hüsn-i Hat eğitimine Rika dersleri ile başladı. yılında Selçuk Üniversitesi Geleneksel Türk Sanatları Bölümü Hat Ana Sanat Dalı&#;nı kazandı. eğitim öğretim yılında Fakülte üçüncüsü ve bölüm ikincisi olarak mezun oldu.

yılında İstanbul&#;a yerleşti. yılında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Geleneksel Türk Sanatları Hat Ana Sanat Dalı&#;nda Yüksek Lisans eğitimine başladı.

Profesyonel grafikerlik, fotoğrafçılık ve görüntü yönetmenliği mesleklerini de icra etmekte olan sanatçı, çeşitli dergilerde hat sanatı ile ilgili makale ve eserler de yayımlamaktadır. Celi Sülüs, Sülüs ve Nesih yazı çeşitlerinde çalışmalarını sürdürmektedir.

Sanatçı Mevlana Haftası kapsamında hazırlanan programlardaki sergilere iştirak etti. Ayrıca üniversitenin düzenlediği öğrenci sergilerinde de yer aldı. Şanlıurfa Belediyesi Hat yarışmasında ikincilik ödülünü kazanan Mustafa Cemil Efe evli ve iki çocuk babasıdır.

yılında Şanlıurfa'da doğdu. yılında Yrd. Doç. Dr. Mehmet Memiş'ten hat dersleri almaya başladı. yılında Şanlıurfa İmam Hatip Lisesi'ni bitirdi, yılında Selçuk Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Geleneksel Türk El Sanatları, Hat Ana Sanat Dalı'nı bitirdi. Burada Yrd. Doç. Hüseyin Öksüz'den divanî, celî dîvânî, ta'lîk ve celî ta'lîk meşk etti. Aynı bölümde yüksek lisansa başladı.

yılından itibaren KOMEK'te hat dersleri vermeye başladı. Sanatçı, halen hat sanatı ve restorasyon alanında çalışmalarına devam etmektedir.

Kaynak: Hüsn-i Hat Buluşması, İBB Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanlığı, Kültür Müdürlüğü, İstanbul,

  • Hattat Mümtaz Seçkin Durdu

yılında Tirebolu'da doğdu. İlk-orta-lise tahsilini Zonguldak'ta yaptı. Hat sanatına merakı lise döneminde Kur'an okumaya başlamasıyla zuhur etti. Daha sonra Ankara'ya üniversite tahsili için gittiğinde yazıya olan merakını gören arkadaşları Hamid Bey'den icazetli olan, o dönemde Ankara'da yaşayan Mustafa Acet ile görüşmesinin faydalı olacağını ifade ettiklerinden ona intisap etti. Bir sene boyunca haftada bir kez dersine devam ederek rika ve nesih meşk etti.

Hattat Nedir? Ne İş Yapar?

Sözlükte “İslâm yazısını sanat amacıyla yazan ve öğreten kişi” manasına gelen “hattat” kelimesi Arapça “hatt” mastarından türemiştir. Kelimenin tarihte ilk defa ne zaman kullanıldığı tam olarak bilinmese de evvelden yazı yazan kişiler için kâtip kelimesinin kullanıldığını biliyoruz. Bilhassa Hz. Peygamber zamanında sulh kâtipliği, sır kâtipliği, mektup kâtipliği gibi görevlendirmeler yapılmıştır. Yazılarını sanat gayesi taşımadan kaleme alan kâtiplere zamanla hat sanatıyla uğraşanlar da aynı unvan ile dahil olmuştur. Kâtip kelimesi dışında güzel yazıyla uğraşanlara verilmiş ilk unvan muharrir sıfatıdır. Bu unvana layık görülen ilk isim de Kutbe el-Muharrir’dir. Muharrir kelimesi Türkçede yazar anlamına gelmektedir.

VIII. yüzyılda kâtiplikten farklı olarak verrâk adı verilen bir meslek zümresi ortaya çıkmıştır. Verrâklar, Kur’an-ı Kerîm ve muhtelif eserleri ücret karşılığı çoğaltan kimselerdir. Bilim ve sanatın ilerlemesi sonucu kitaplara duyulan ihtiyacın artmasıyla çoğalan verrâklar, zamanla daha güzel yazmaya gayret etmiş ve hat sanatının doğuşunu hazırlamışlardır. XII. yüzyıla geldiğimizde Osmanlı kaynaklarında verrâk, muharrir ve kâtip kelimeleri dışında hattat kelimesinin kullanımına da rastlarız. İranlıların güzel yazan manasına gelen hoşnüvis kelimesini Osmanlılar hattat olarak kullanmıştır. 

Hattat Nedir?

Hattat, eski zamanlardan bugüne kadar ulaşmış geleneksel hat sanatını yürüten kişiye verilen unvandır. Bir çeşit güzel yazı yazma sanatı olan hat; Arap harfleri ile çeşitli yazı teknikleri kullanılarak kaleme alınmış, Türk sanatkârlarının elinde en güzel ürünlerini vermiştir. Bu yazı geçmişten bugüne pek çok aşamadan geçmiş XIII. yüzyılda Abbasiler devrinde Yakut al-Mus’tasimi’nin elinde olgunlaşmıştır. Türk asıllı olan Mus’tasimi ile yazı sanatı yepyeni bir görünüm kazanmıştır. Mus’tasimi’e kadar düz olarak kesilen kamış kalem onun elinde ucunun eğri kesilmesiyle birlikte yeni bir çığır açmış, bu değişimin akabinde yazı çeşitliliği artmıştır. Mus’tasimi yazı çeşitlerinin ana kaynağı olarak kabul edilen Aklâm-ı sitte’nin de yaratıcısı olmuştur. 6 ana çeşit diye çevirisini yapabileceğimiz bu yazı çeşitleri; sülüs, nesih, muhakkak, reyhânî, tevki’ ve rik’adır. 

XV. yüzyılda yaşamış olan Amasyalı Şeyh Hamdullah ile hat sanatında Türk hâkimiyeti ön plana çıkmıştır. Türklerde hattatlık, İslâmiyetin kabulü ile Arap kültür etkisi altına girilmesiyle başlamıştır. Türkler Müslüman olduktan sonra önemli hattatlar yetiştirmiş, İslâm yazısına estetik değer kazandırmıştır. Hattatlar, belirlenen yazı çeşitlerine kendi kabiliyet ve ruhlarını da katarak göze hoş gelen yeni biçimler oluşturmuştur. 

Elimizdeki mevcut kaynaklara göre ’den fazla hattat biyografisi olduğu tespit edilmiştir. Hattatların hayatına dair bilgiler biyografilerde yer alırken sonraları müstakil kitaplar halinde basılmıştır. Osmanlılardaki en eski kaynak Gelibolulu Âlî’nin kaleme aldığı Menâkıb-ı Hünerverân isimli eserdir. En geniş bilgilerin yer aldığı eser ise Müstakimzâde Süleyman Efendi’nin Tuhfe-i Hattâtîn’idir. 

Hattat Ne İş Yapar?

Hattat, ana malzemesi kamış ve kalem olan araç gereçleri kullanarak genellikle kâğıt üzerine, ayet ve hadisleri estetik bir şekilde yazan sanatkârdır. Sanatkâr, güzel yazı yazarak hem para kazanmış hem de İslâm estetiğini halka ulaştırmıştır. Hattatların bu işe başlamalarında ve ilerletme azimlerinde ayet ve hadislerde ifade edilen güzel yazının ve güzel yazı yazanın övgüye layık olduğu bakış açısı hâkim olmuştur. 

Güzel Yazı Yazmanın Osmanlıdaki Önemi

İslâm ülkelerinde güzel yazı yazmaya son derece dikkat edilmiştir. Özellikle Kurân-ı Kerim’in toplanması ve çoğaltılmasıyla birlikte yazıya verilen önem de paralel olarak gelişmiştir. Buna bağlı olarak da hattatlık mesleği ön plana çıkmıştır. Başta vahyi korumak maksadıyla yazılan yazılar, çok geçmeden daha güzel yazma gayreti içerisine giren sanatçıların elinde adeta bireysel veya toplumsal zevki gösterme biçimine dönüşmüştür. 

Hz. Peygamber Allah kelâmını yazdırırken yazıya özen gösterilmesini tembihlemiş, yalnız güzel yazıyı değil, güzel yazanı da övgüyle anmıştır. Kurân’da kaleme edilen yemine dikkat çeken seafoodplus.infober yaratılan ilk mahlûkatın kalem olduğunu ifade etmiştir. Yazıyı en güzele taşıma arzusuyla başta hattatlar ve diğer meslek grupları yazının olgunlaşmasında önemli rol oynamıştır. Devlet zümresinden tabana kadar herkesin güzel yazma gayreti dikkat çekmiştir.

XV. yüzyılda her alanda geliştiğini gördüğümüz Osmanlı da hüsn-i hatta ağırlık vermiş; Bursa, İstanbul, Edirne ve Amasya’da ilim mektepleri açmış ve buralarda kıymetli hattatlar yetiştirmiştir. Bir zamanlar orta çağın önemli ilim merkezi olan Bağdat’ın yerini İstanbul almaya başlamış, farklı coğrafyalardan sanatçıların da Osmanlı ilim merkezlerini tercih etmeleriyle birlikte hat sanatı büyük bir gelişme kaydetmiştir. Mustafa Râkım, Şeyh Hamdullah, Ahmed Karahisârî, Suyolcuzâde Mustafa Eyyubî, Hâfız Osman, Eğrikapılı Mehmed Râsim gibi isimler Osmanlının yetiştirmiş olduğu büyük hattatlardan birkaçıdır. 

Hattat Maaşları

Hat sanatının başlangıcında Kur’an- Kerim’in yazımı ön planda olduğundan en fazla alışverişin buradan yapıldığı bilinmektedir. Ücretlendirme konusunda Hâfız Osman Efendi gibi isimlerin yazdıkları Kur’an karşılığı devrin parası ile kuruş civarı aldıkları bir de kendilerine samur kürk bahşedildiği kaynaklarda mevcuttur. Gelibolulu Mustafa Âlî Menâkıb-ı Hünerverân’da 50 harfin bir beyit kabul edildiğini, harfin de bir kitap bedeli olduğunu, yazının kalitesine göre de hattatların ücret aldıklarını belirtmiştir. 

Günümüzde de bu soruya net bir cevap vermek mümkün değildir. Hattat elbette yazdığı ile para kazanır fakat yazdığı harfin sayasına ve kalitesine göre ücret aldığından belli bir standartı yoktur. Kişinin sanatındaki ehliyeti ve nam sahibi olması ücret konusunda belirleyici etkendir. Ortalama bir hattat ile meşhur hattat arasındaki ücret farkı değişkendir. Kabaca belirtmek gerekirse bugün hat sanatında isim yapmış hattatların eserleri TL civarı satılırken yeni başlayanların eserleri TL arası ücretlendirilmektedir.


Hattat Nasıl Olunur?

Geleneksel Türk sanatlardan biri olan hattın eğitimi ve öğretimi ciddi bir disiplin içinde usta - çırak ilişkisiyle yürütülmüştür. Sıbyan mekteplerinde yalnız Kurân’ı Kerim’in okunuşu değil yazılışına da önem verilerek hüsn-i hatt öğretilmiş, çocuklara Kurân’ın hem okunuşunu hem de yazılışını öğreten hocalar “meşk” adı verilen örnek yazılarla çocukların ilk eğitimlerini üstlenmişlerdir. Sıbyan mektebinde öğretilen bu yazının gayesi hattat yetiştirmek olmayıp çocuğun el yazısını güzelleştirmek, çocuğa güzel yazma alışkanlığı kazandırmaktır. 

Genelde genç yaşlarda eğitimi başlayan hat sanatı resmî kurumlar, medreseler, özel eğitim yerleri veya konaklarda icra edilmiştir. Haftanın belli günlerinde eğitim veren hattatlar, günlük veya aylık ödemeler almıştır. Bazı büyük hattatların da bu işe yeteneği ve isteği olan bir iki öğrenciyi seçerek özel eğitim verdikleri, herhangi bir ücret almadan öğrenci yetiştirdikleri bunu “sanatın zekatını vermek” olarak gördükleri kaydedilmiştir. Hat eğitimi XX. yüzyılın başlarına kadar bu şekilde devam ederken ’te Medresetü’l Hattâtîn isimli bir kurum açılmıştır. Meşrutiyetten sonra faaliyete giren bu medresede hat eğitimi yine geleneksel usullerle verilmiştir.

Eğitimler, “müfredat meşki” ve “mürekkebat meşki” olmak üzere iki aşamadan oluşmuştur. İlk olarak Arap alfabesindeki harfler teker satır halinde yazılmış ardından iki harfin birleştirilmesine geçilmiştir. Müfredat meşkini tamamlayan öğrencinin hat sanatına kabiliyeti olup olmadığı da bu aşamada hocası tarafından anlaşılmıştır. Sanatın ehil sayılabilecek kişilere emanet edilmesi gözetildiğinden öğrenci seçiminde son derece titiz davranan hoca, gerçekten gayretli ve kabiliyetli olan öğrencileri bulmak istemiştir. Bunun için ders öncesi veya ders zamanlarında birtakım engellerle öğrencilerini sınamıştır. Kabiliyetli, azimli ve sebatkâr olan öğrenciyi bulduğundaysa ikinci aşama olan mürekkebat meşkine başlamıştır. Burada cümle şeklinde satırlar yazan öğrenci daha çok ayet ve hadisler meşk etmiştir. Hoca öğrencinin verdiği meşki beğenmezse beğenmediği harflerin altını çizerek öğrenciye oraları yeniden yazdırmıştır. Eğer çalışmanın bütününü beğendiyse alt tarafına “Hocan kadar yazmışsın” anlamında “sa’y” ibaresini koymuştur.

Mürekkebat eğitiminin sonlarına yaklaşan öğrenciye icazet verme zamanı gelmiştir. Bu, öğrencinin yazdıklarının altına artık kendi imzasını koyabileceği anlamına gelmektedir. Bu imzaya da ketebe denilmiştir. Öğrenci icazet alabilmek için eski hattatlardan birinin yazısını taklit ederek hocasına sunmuş, hocası tarafından beğenilen yazıya “izinnâme” adı verilmiştir. Hoca izinnâmeye şöyle yazmıştır: “Bu latif kıtayı yazana (talebenin adı) yazılarının altına ketebesini koyması için icazet verdim. Allah ömrünü ve mârifetini çoğaltsın. Ben onun muallimiyim (hocanın adı), tarih.” İyi bir öğrenci üç beş yılda bu eğitimi tamamlamış ve hattat unvanına layık görülmüştür.

Hattat unvanını alanlara bir de merasim düzenlenmiştir. Merasimler camilerde, konaklarda veya Kağıthane gibi açık alanlarda yapılmıştır. Öğrencinin meşki “hat jüri”sine gösterilmiş, onlar da meşkin altına Arapça olarak tebriklerini yazmışlardır. İcazet alan kişiye orada bir mahlas (takma ad) verilmiş izinnâmenin içine not düşülmüştür. Hattatların aldıkları ikinci isimler genelde bu yolla onlara verilmiş isimlerdir. Örneğin; İsmâil Hakkı, Mustafa Râsim, Mustafa İzzet gibi hattatların ikinci isimleri onlara merasim sonucu verilmiş olan mahlaslardır. 

İcazetlerini alan hattatların birçoğunda eserlerin sonuna -bir çeşit tevazu göstergesi olarak- imza atmadıkları görülmüştür. İmzasız eserlerin kime ait olduğu ancak hat uzmanları tarafından büyük bir hüner ve çaba sayesinde ortaya çıkmıştır. Necmeddin Okyay, Çarşambalı Ârif Bey, Bartınlı Rıdvan Efendi gibi isimler bu hünerlere sahip birkaç kişiden biridir. İmzasına yer veren hattatlar da mütevazı vasıfları benimseyerek hâkir, fâkir gibi sıfatlar kullanmıştır. Meşkin altına bir teşekkür olarak hocasının adını da ekleyerek günahları için af dilemişlerdir.

Son derece geleneksel bir yolla ilerleyen hat sanatında öğrenci hocasını hiç unutmamış, sanatta ondan daha ileri gitse bile hocasına hürmeti ve tevazuyu asla bırakmamıştır. Şayet kaba ve vefasız davranırsa sanatında ilerleyemeceğine inanmıştır.

Kullanılan hat malzemeleri genel olarak kamış kalem, kağıt, mürekkep ve kalemtıraştır. Eserlerin uzun süre zarar görmeden saklanması için asitsiz kağıtlar tercih edilmelidir. Malzemelerin kalitesi hat sanatının güzel bir şekilde icra edilmesi için son derece önemlidir.

Hattat olabilmek için belli başlı bazı şartlar bulunmaktadır. Bunlar içerisinde en önemlileri şunlardır, hat sanatına karşı yetenekli ve istekli olmak. Sabırlı olmak. Yazmaya devam etmek. Doğru malzemeleri kullanmak.

Hattatlar, pek çok farklı alanda iş imkanı bulabilmektedir. Kabiliyetine bağlı olarak resmî bir kurumda veya bireysel olarak sanatını icra edebilir ve yazılarını satabilir.

Hattatların eğitim süreci oldukça kapsamlı ve zorlu bir eğitimdir. İlk olarak, hattatların kalem ve mürekkep kullanma becerilerini geliştirmeleri gerekmektedir. Ardından, çeşitli kaligrafi tekniklerini öğrenmek ve uygulamak gerekir. Bununla birlikte, hattatlar, çeşitli stil ve karakterleri kullanarak, çizim konusunda becerilerini geliştirmek için çalışmalıdır. Son olarak, hattatların renkleri ve desenleri kullanarak, çizimlerini geliştirmeleri gerekmektedir. Hattatlık konusunda uzmanlaşmak için, bu süreç tekrarlanmalı ve günlük pratik yapılmalıdır.

Hattatlar genellikle bir kalem veya kalem ucuyla el yazısının kalıcı bir biçimde kopyalanması veya güzel bir şekilde yazılması için kullanılan eski bir sanattır. Hattatlık işlemi, bir metinin, bir şeyin veya bir resmin kalıcı bir biçimde kopyalanması için kullanılan kalem veya kalem ucuyla yazılması işlemidir. Hattatlık işleminde, özellikle kalem veya kalem ucunun kullanımının kalitesi, doğru bir şekilde yazılmış metinlerin veya resimlerin elde edilmesi için çok önemlidir. Yazılar veya resimler çoğunlukla kalın bir kalemle yazılır veya kalın bir kalem ucuyla işlenir.

Hattatların işleri, her projenin özelliklerine ve ayrıntılara bağlı olarak değişebilir. Bazı durumlarda, sadece birkaç saat sürmesi gereken basit bir proje, daha karmaşık bir projede birkaç güne kadar uzayabilir.

Hattatlık Nedir?

Hattatlık, İslam yazısını sanat amacıyla yazan ve öğreten kişi olarak tanımlanır. Geleneksel bir hat sanatı olan hattatlık, Arap harfleri ile çeşitli yazı teknikleri kullanarak güzel yazı yazmayı amaçlar. Bu, Türk sanatkarlarının ve hattatların elinde en güzel ürünlerini vermiştir ve İslam yazısına estetik değer kazandırmıştır. İslamiyetin kabulü ve Arap kültür etkisi ile Türklerde hattatlık başlamış ve önemli hattatlar yetiştirilmiştir.

Hattatların Sahip Olması Gereken Beceriler

Hattatlarda, becerikli ve düzgün bir yazı tekniği geliştirmeye ek olarak, belirlenen yazı çeşitlerine kendi kabiliyet ve ruhlarını da katabilme becerisi aranır. Ayrıca, söz konusu yazı çeşitlerinde göze hoş gelen yeni biçimler oluşturma yeteneğine de sahip olmaları gerekir. Hattatlar, 6 ana çeşit olarak kabul edilen Aklâm-ı sitte yazı çeşitlerinde (sülüs, nesih, muhakkak, reyhânî, tevki' ve rik'a) ustalaşmalıdır.

Hattatlar ve Hat Sanatının Gelişimi

Yakut al-Mus'tasimi'nin elinde olgunlaşan hat sanatı, düz olarak kesilen kamış kalem teknikleriyle önemli değişiklikler yaşamıştır. Bu gelişme ile yazı çeşitliliği artmış ve 6 ana çeşit yazı stiline olan ilgi yoğunlaşmıştır. Hattatlar, bu dönemde eğri kesilmiş kamış kalem teknikleriyle yeni bir çığır açmışlar ve hat sanatının doğuşunu hazırlamışlardır.

Türk Hattatları ve Osmanlı Dönemi

XV. yüzyılda yaşamış olan Amasyalı Şeyh Hamdullah ile hat sanatında Türk hakimiyeti ön plana çıkmıştır. Türkler, bu dönemde önemli hattatlar yetiştirmiş ve İslam yazısını geliştirmeye katkıda bulunmuşlardıseafoodplus.infoıca, Osmanlı döneminde Gelibolulu Âlî’nin kaleme aldığı Menâkıb-ı Hünerverân isimli eser en eski hattatlık kaynağı olarak dikkat çekmektedir.

Sonuç olarak, hattatlık İslam yazısının sanatını icra eden ve öğreten kişilere verilen addır. Hattatlar, özellikle Aklâm-ı sitte yazı çeşitlerinde uzmanlaşarak belirli yazı çeşitlerinde kendi kabiliyet ve ruhlarını kullanarak göze hoş gelen yeni yazı biçimleri oluşturmaktadır. Türkler de hattatlık alanında önemli isimlerle İslam yazısına katkıda bulunmuştur.

Türk Hat Sanatı Tarihinde Öne Çıkan İsimler

Türklerde hattatlık, İslamiyetin kabulü ve Arap kültür etkisi altına girilmesiyle başlamıştır. Türk hat sanatı tarihinde öne çıkan isimler arasında Yakut al-Mus’tasimi ve Amasyalı Şeyh Hamdullah bulunmaktadır. Bu önemli hattatlar, İslam yazısına estetik değer kazandırmış ve göze hoş gelen yeni biçimler oluşturmuşlardır. Yakut al-Mus’tasimi, Aklâm-ı sitte'nin yaratıcısı olarak kabul edilirken, Amasyalı Şeyh Hamdullah ile Türk hat sanatında Türk hâkimiyeti ön plana çıkmıştır.

Yakut al-Mus’tasimi'nin Katkıları

Türk asıllı olan Yakut al-Mus’tasimi, hat sanatının gelişiminde önemli bir rol oynamış ve yazı tekniklerinde yenilikler getirmiştir. Onun döneminde düz olarak kesilen kamış kalem, ucunun eğri kesilmesiyle birlikte yeni bir çığır açmış ve yazı çeşitliliği artmıştır. Aklâm-ı sitte adı verilen altı ana yazı çeşidi olan sülüs, nesih, muhakkak, reyhânî, tevki’ ve rik’a, Mus’tasimi'nin eseri olarak kabul edilmektedir.

Amasyalı Şeyh Hamdullah'ın Katkıları

XV. yüzyılda yaşayan Amasyalı Şeyh Hamdullah, Türk hat sanatında önemli bir yeri olan ve Türk hâkimiyetinin ön plana çıktığı bir hattattır. O dönemde belirlenen yazı çeşitlerine kendi kabiliyet ve ruhunu da katan Hamdullah, göze hoş gelen yeni biçimler oluşturarak hat sanatına katkıda bulunmuştur.

Türk Hat Sanatı Tarihindeki Diğer Hattatlar

Özellikle Osmanlı döneminde yetişen hattatlar sayesinde Türk hat sanatı, güzel yazı ve estetik değeri yüksek eserler vermiştir. Elimizdeki mevcut kaynaklara göre 'den fazla hattat biyografisi olduğu tespit edilmiştir. Bu biyografiler, zamanla müstakil kitaplara dönüşmüş ve hattatların hayatı ve eserleri hakkında bilgiler sunmuştur. Osmanlı döneminde yazılan en eski hattat biyografisi, Gelibolulu Âlî'nin kaleme aldığı Menâkıb-ı Hünerverân adlı eserdir.

Sonuç

Türk hat sanatı tarihinde öne çıkan Yakut al-Mus’tasimi ve Amasyalı Şeyh Hamdullah gibi hattatlar, İslam yazısına estetik değer kazandırarak ve göze hoş gelen yeni biçimler oluşturarak büyük katkılarda bulunmuşlardır. Bu hattatların tarzı ve teknikleri, günümüzün kaligrafi sanatına da önemli ölçüde etki etmiştir.

İslâm Yazısı ve Güzel Yazının Osmanlı Kültüründeki Önemi

İslâm yazısı, Osmanlı kültüründe önemli bir yere sahip olup, sanat, bilim ve dini alanlarda büyük etkiler bırakmıştır. Güzel yazı ise, Osmanlı sanatkârlarının elinden çıkma en güzel ürünlerdendir ve Türkler, İslâm yazısına estetik değer kazandırmışlardır. İslâm yazısı ve güzel yazının Osmanlı kültüründeki önemi ve etkileri, hattatlık mesleği, yazı sanatının gelişimi ve Osmanlı hattatları sayesinde daha da anlaşılabilir hale gelmiştir.

Hattatlık Mesleği ve Osmanlı Kültürü

Osmanlı kültüründe, hattat olarak adlandırılan kişiler, İslâm yazısını sanat amacıyla yazan ve öğreten kişileri ifade eder. Türklerde hattatlık mesleği, İslâmiyetin kabulü ile Arap kültür etkisi altına girilmesiyle başlamıştır. Hattatlar, İslâm yazısına estetik değer kazandırmış ve yazı çeşitlerine kendi kabiliyet ve ruhlarını da katarak göze hoş gelen yeni biçimler oluşturmuştur.

Yazı Sanatının Gelişimi

İslâm yazısının ve güzel yazının Osmanlı kültüründeki etkileri, yazı sanatının geçmişten bugüne pek çok aşamadan geçerek Türk hâkimiyeti ile ön plana çıkmasıdır. Yakut al-Mus’tasimi’nin elinde olgunlaşan yazı sanatı, Türk asıllı olan Mus’tasimi ile yepyeni bir görünüm kazanmıştır. Aklâm-ı sitte adını verdiği ve 6 ana çeşit olarak değerlendirilebilecek yazı çeşitleri ise, sülüs, nesih, muhakkak, reyhânî, tevki’ ve rik’a olarak kabul edilmiştir.

Osmanlı Hattatları

Osmanlı kültüründe İslâm yazısı ve güzel yazının önemi, yetiştirilen hattatlar sayesinde daha da belirgin hale gelmiştir. Amasyalı Şeyh Hamdullah ile hat sanatında Türk hâkimiyeti ön plana çıkmıştır. Elimizdeki mevcut kaynaklara göre ’den fazla hattat biyografisi olduğu tespit edilmiştir ve hattatların hayatına dair bilgiler, Osmanlı döneminde birçok kaynakta yer almıştır.

Sonuç olarak, İslâm yazısı ve güzel yazının Osmanlı kültüründeki önemi ve etkileri, hattatlık mesleği, yazı sanatının gelişimi ve Osmanlı hattatları sayesinde belirginleşmiştir. Bu alandaki başarılarında, Türklerin İslâm yazısını benimsemesi, estetik değer kazandırması ve bu sanatı yeni nesillere aktarma çabaları önemli bir rol oynamıştır.

Hattatların Tarih Boyunca Aldığı Unvanlar ve Dönemleri

Hattat kelimesi, İslam yazısını sanat amacıyla yazan ve öğreten kişi anlamına gelirken, tarih boyunca bu tanıma uyan kişilere verilen çeşitli unvanlar bulunmaktadır. İlk olarak kullanılan unvan kâtip olup, Hz. Peygamber döneminde sulh kâtipliği, sır kâtipliği, mektup kâtipliği gibi görevlendirmeler yapılmıştır. Daha sonra güzel yazıyla uğraşanlara muharrir sıfatı verilmiş olup, bu unvana layık görülen ilk isim Kutbe el-Muharrir'dir. Türkçede yazar anlamına gelen muharrir kelimesi, hat sanatıyla uğraşanlar için zaman içerisinde kullanılmıştır.

VIII. yüzyılda kâtiplikten farklı olarak verrâk adı verilen bir meslek zümresi ortaya çıkmıştır. Verrâklar, Kur’an-ı Kerîm ve muhtelif eserleri ücret karşılığı çoğaltan kimselerdir. Verrâkların sayısı, bilim ve sanatın ilerlemesi sonucu kitaplara duyulan ihtiyacın artmasıyla çoğalmış ve zamanla daha güzel yazmaya gayret ederek hat sanatının doğuşunu hazırlamışlardır.

Osmanlı Dönemi Unvanları ve İranlıların Etkisi

XII. yüzyılda Osmanlı kaynaklarında verrâk, muharrir ve kâtip kelimeleri dışında hattat kelimesinin kullanımına da rastlanmaktadır. İranlıların güzel yazan anlamına gelen hoşnüvis kelimesini, Osmanlılar hattat olarak kullanmıştır. Hattat unvanı, eski zamanlardan bugüne kadar ulaşmış geleneksel hat sanatını yürüten kişiye verilirken, Türkler İslâmiyetin kabulü ile Arap kültür etkisi altına girilmesiyle hattatlık başlamıştır.

Yazı Çeşitleri ve Hattatların Katkıları

XIII. yüzyılda Abbasiler devrinde Yakut al-Mus’tasimi'nin elinde hat sanatı gelişmiş ve Aklâm-ı sitte olarak adlandırılan yazı çeşitleri ortaya çıkmıştır. Bu çeşitler sülüs, nesih, muhakkak, reyhânî, tevki’ ve rik’a olarak sınıflandırılabilir. Türkler, İslâm yazısına estetik değer kazandırmış ve hattatlar belirlenen yazı çeşitlerine kendi kabiliyet ve ruhlarını da katarak göze hoş gelen yeni biçimler oluşturmuştur.

Hattatların Biyografileri ve Osmanlı Dönemi Kaynakları

Elimizdeki mevcut kaynaklara göre 'den fazla hattat biyografisi olduğu tespit edilmiştir. Osmanlılardaki en eski kaynak Gelibolulu Âlî'nin kaleme aldığı Menâkıb-ı Hünerverân isimli eserdir. En geniş bilgilerin yer aldığı eser ise Müstakimzâde Süleyman Sa‘deddin Efendi'nin 'Osmanlılarda Hat Sanatı' eseridir. Bu kaynaklar sayesinde, hat sanatına katkı sağlayan hattatların tarih boyunca aldığı unvanlar ve bu unvanların ait olduğu dönemler konusunda bilgi sahibi olunabilir.

Geleneksel Hat Sanatında Kullanılan Yazı Çeşitleri ve Ortaya Çıkış Süreçleri

Geleneksel İslâm hat sanatı, Arap harfleri ile yazılan çeşitli yazı çeşitlerini içermektedir. Bu yazı çeşitlerinin kökenleri ve gelişimi hakkında bilgi veren tarihi kaynaklar, İslâm dünyasının farklı dönemlerinden günümüze ulaşan hat sanatını anlamamızı sağlamaktadır. Bu yazıda, geleneksel hat sanatında kullanılan başlıca yazı çeşitleri ve bu çeşitlerin ortaya çıkış sürecine değinilmektedir.

XIII. Yüzyılda Yakut al-Mus’tasimi'nin Katkıları

Yakut al-Mus’tasimi, XIII. yüzyıl Abbasiler devrinde önemli bir hat sanatkârı olarak kabul edilir. Türk asıllı olan Mus’tasimi, yazı sanatını yeni bir düzeye taşımış ve düz olarak kesilen kamış kalemin ucunu eğri keserek yeni bir yazı çeşitliliğine imkan sağlamıştır. Ayrıca, Mus’tasimi, altı ana yazı çeşidi olan Aklâm-ı sitte'nin yaratıcısı olarak kabul edilir. Bu yazı çeşitleri sülüs, nesih, muhakkak, reyhânî, tevki’ ve rik’a şeklinde sıralanır.

Amasyalı Şeyh Hamdullah ve Türk Hâkimiyeti

XV. yüzyılda yaşayan Amasyalı Şeyh Hamdullah, hat sanatında Türk hâkimiyetinin ön plana çıkmasında büyük bir rol oynamıştır. Türklerin İslâmiyet'i kabul etmesi ve Arap kültürü etkisi altına girmesiyle, Türk hattatlar, İslâm yazısına önemli katkılar sağlamış ve estetik değer kazandırmıştır. Hattatlar, belirlenen yazı çeşitlerine kendi kabiliyet ve ruhlarını katarak, göze hoş gelen yeni yazı biçimleri ortaya koymuştur.

'den Fazla Hattat Biyografisi Kaynaklar İçerisinde

Günümüze ulaşan kaynaklarda, 'den fazla hattat biyografisi bulunmaktadır. Bu biyografiler, hattatların hayatına dair bilgiler sunarken bazıları müstakil kitaplar halinde basılmıştır. Osmanlı dönemi hattatlarını anlatan en eski kaynak, Gelibolulu Âlî’nin kaleme aldığı Menâkıb-ı Hünerverân adlı eserdir. En geniş bilgilerin yer aldığı ise Müstakimzâde Süleyman Sâdî Efendi’nin Tuhfe-i Hattatîn adlı kitabıdır.

Sonuç olarak, geleneksel İslâm hat sanatında kullanılan yazı çeşitleri ve bu çeşitlerin ortaya çıkış süreçleri üzerine yapılan çalışmalar, tarihi dönemler boyunca yazı sanatının gelişimini ve önemli isimlerin katkılarını gözler önüne sermektedir. Bu çalışmalar, İslâm yazısının estetik değerini ve hat sanatının değerini daha iyi anlamamıza yardımcı olmaktadır.

Osmanlı Dönemi Hattatlık Eğitimi ve İlim Merkezleri

Osmanlı döneminde hattat yetiştiren önemli ilim merkezleri, genellikle medrese ve tekke gibi dini ve eğitim kurumlarında faaliyet gösteriyordu. Bu merkezler, hat sanatının gelişimine büyük katkılarda bulunmuşlar ve hattatlar yetiştiren başlıca kaynaklar olmuşlardır. Osmanlı hattatları, İslâm yazısına estetik değer kazandırarak göze hoş gelen yeni yazı biçimlerinin ortaya çıkmasını sağlamışlardır.

Bununla birlikte, hat sanatının gelişimine katkıda bulunan önemli hattatlar da bu ilim merkezlerinde eğitim almış ve sonra bu alanda uzmanlaşarak kendilerine özgü eserler ortaya koymuşlardır. Bu anlamda, Amasyalı Şeyh Hamdullah, Yakut al-Mus'tasimi ve Kutbe el-Muharrir gibi önemli isimlerin yetiştiği ilim merkezlerinde hat sanatı eğitimi verilmiştir.

Hat Sanatının Gelişimi ve Osmanlı Dönemi Etkisi

Osmanlı döneminde hat sanatının gelişimine katkı sağlayan ilim merkezlerinin varlığı, bu alanda yapılan çalışmaların önemini ve değerini artırmıştır. Ayrıca, bu merkezlerde eğitim alan hattatlar, belirlenen yazı çeşitlerine kendi kabiliyet ve ruhlarını da katarak göze hoş gelen yeni biçimler oluşturarak hat sanatının zenginleşmesine ve yayılmasına önayak olmuşlardır.

Osmanlı döneminde hat sanatında Türk hâkimiyeti ön plana çıkmış ve bu durum, İslâm yazısının çeşitli teknikler ve yöntemlerle zenginleştirilerek yeni ve etkileyici eserlerin ortaya çıkmasıyla sonuçlanmıştır. Bu süreçte Osmanlı hattatları, İslâm yazısına estetik değer kazandırarak hat sanatının evrensel bir nitelik kazanmasına katkı sağlamışlardır.

Sonuç olarak, Osmanlı döneminde hattat yetiştiren ilim merkezleri, hat sanatının gelişimine önemli ölçüde katkı sağlamış ve bu alandaki çalışmaların değerini artırmıştır. Ayrıca, bu merkezlerde eğitim alan hattatlar ve onların eserleri, İslâm yazısı ve hat sanatının tarihsel süreç içerisindeki evrimine büyük ölçüde etki etmiş ve bu alanda önemli bir miras bırakmışlardır. Bu nedenle, Osmanlı dönemi ilim merkezleri ve hattatlarının hat sanatının gelişimine katkıları yadsınamaz bir gerçektir.

Hattatçılık ve Tarihsel Gelişimi

Hattatçılık, İslam yazısını sanat amacıyla yazan ve öğreten kişilere verilen unvandır ve Arapça 'hatt' mastarından türemiştir. Tarih boyunca yazı yazan kişiler için 'kâtip' kelimesi kullanılmış olsa da, zaman içinde hat sanatıyla uğraşanlar da bu unvanı almışlardır. Hat sanatı, eski zamanlardan bugüne kadar ulaşmış, Arap harfleri ile çeşitli yazı teknikleri kullanılarak kaleme alınmış ve Türk sanatkârlarının elinde en güzel ürünlerini veren bir güzel yazı yazma sanatıdır.

İlk Hattat Unvanı

Güzel yazıyla uğraşanlara verilmiş ilk unvan 'muharrir' sıfatıdır ve bu unvana layık görülen ilk isim Kutbe el-Muharrir'dir. Muharrir kelimesi Türkçede yazar anlamına gelmektedir. Daha sonra VIII. yüzyılda, kâtiplikten farklı olarak 'verrâk' adı verilen bir meslek zümresi ortaya çıkmıştır. Verrâklar, Kur’an-ı Kerîm ve muhtelif eserleri ücret karşılığı çoğaltan kimselerdir.

Hat Sanatının Doğuşu ve Gelişimi

Bilim ve sanatın ilerlemesi sonucu kitaplara duyulan ihtiyacın artmasıyla çoğalan verrâklar, zamanla daha güzel yazmaya gayret etmiş ve hat sanatının doğuşunu hazırlamışlardır. XII. yüzyılda Osmanlı kaynaklarında verrâk, muharrir ve kâtip kelimeleri dışında 'hattat' kelimesinin kullanımına da rastlarız. İranlıların güzel yazan anlamına gelen 'hoşnüvis' kelimesini Osmanlılar hattat olarak kullanmıştır.

Yakut al-Mus'tasimi ve Aklâm-ı Sitte

Yazı sanatı, XIII. yüzyılda Abbasiler devrinde Yakut al-Mus'tasimi'nin elinde olgunlaşmıştır ve Mus'tasimi yazı çeşitlerinin ana kaynağı olarak kabul edilen Aklâm-ı sitte'nin de yaratıcısı olmuştur. Aklâm-ı sitte, sülüs, nesih, muhakkak, reyhânî, tevki’ ve rik’a olmak üzere altı ana yazı çeşidini içermektedir.

Amasyalı Şeyh Hamdullah ve Türk Hâkimiyeti

Hat sanatındaki Türk hâkimiyeti, XV. yüzyılda yaşamış olan Amasyalı Şeyh Hamdullah ile ön plana çıkmıştır. Türkler İslâmiyetin kabulü ile Arap kültür etkisi altına girilmesiyle hattatlığa başlamışlardır ve Müslüman olduktan sonra önemli hattatlar yetiştirmiş, İslâm yazısına estetik değer kazandırmışlardır. Hattatlar, belirlenen yazı çeşitlerine kendi kabiliyet ve ruhlarını da katarak göze hoş gelen yeni biçimler oluşturmuşlardır.

Hattat Biyografileri ve Kaynaklar

Elimizdeki mevcut kaynaklara göre 'den fazla hattat biyografisi olduğu tespit edilmiştir. Hattatların hayatına dair bilgiler önceleri çeşitli eserlerde yer alırken, sonraları müstakil kitaplar halinde basılmıştır. Osmanlılardaki en eski kaynak Gelibolulu Âlî'nin kaleme aldığı Menâkıb-ı Hünerverân isimli eserdir. En geniş bilgilerin yer aldığı eser ise Müstakimzâde Süleyman Sâdî Efendi'nin eseridir.

Geleneksel Hat Sanatında Kullanılan Yazı Çeşitleri ve Özellikleri

Geleneksel hat sanatında, İslam yazısını sanat amacıyla yazan ve öğreten hattatlar tarafından çeşitli yazı teknikleri kullanılmıştır. Arap harfleri ile oluşturulan ve Türk sanatkarlarının elinde zenginleşen bu yazı çeşitleri, estetik değer kazanmış ve göze hoş gelen yeni biçimler ortaya çıkarmıştır.

Aklâm-ı Sitte: 6 Ana Yazı Çeşidi

İslam yazısı, XIII. yüzyılda Abbasiler devrinde Yakut al-Mus'tasimi'nin elinde olgunlaşmıştır. Türk asıllı olan Mus'tasimi, düz olarak kesilen kamış kalemin uçlarını eğri keserek yazı çeşitliliğini artırmış ve Aklâm-ı sitte olarak bilinen 6 ana yazı çeşidini yaratmıştır. Bu yazı çeşitleri şunlardır:

1. Sülüs: İslam yazısının temel harflerini ve karakterlerini içeren bu çeşit, dini metinlerin yazımında kullanılan en yaygın ve önemli yazı türüdür.
2. Nesih: Küçük boyutta yazılan ve özellikle klasik Osmanlı döneminde sıklıkla kullanılan bu yazı türü, orijinalinden daha düzgün ve zarif bir yapıya sahiptir.
3. Muhakkak: Geniş ve büyük boyuttaki yazılar için kullanılan bu çeşit, kabartma etkisi yaratan harfleri ile dikkat çeker.
4. Reyhânî: Bu yazı çeşidi, muhakkaktan daha ince ve zarif bir yapıya sahip olup, kitabe ve levhalarda kullanılır.
5. Tevki': İnce ve düzgün harfleri ile bu çeşit, resmi metinlerde ve mektuplarda kullanılır.
6. Rik'a: Küçük boyutta yazılan ve basit harf yapılarına sahip olan bu çeşit, günlük yazışmalar ve hızlı yazı yazma ihtiyaçları için kullanılır.

Türk Hat Sanatında Hâkimiyetin Artışı

XV. yüzyılda yaşamış olan Amasyalı Şeyh Hamdullah ile hat sanatında Türk hâkimiyeti ön plana çıkmıştır. Türkler, İslam yazısına estetik değer kazandırarak önemli hattatlar yetiştirmiş ve hattatların belirlenen yazı çeşitlerine kendi kabiliyet ve ruhlarını da katarak göze hoş gelen yeni biçimler oluşturmuştur.

Hattatların Biyografileri

Elimizdeki mevcut kaynaklara göre 'den fazla hattat biyografisi olduğu tespit edilmiştir. Osmanlılardaki en eski kaynak Gelibolulu Âlî'nin kaleme aldığı Menâkıb-ı Hünerverân isimli eserdir. En geniş bilgilerin yer aldığı eser ise Müstakimzâde Süleyman Sa'deddin Efendi'nin Tuhfe-i Hattatîn adlı çalışmasıdır.

Sonuç olarak, geleneksel hat sanatında çeşitli yazı teknikleri kullanılarak estetik değere sahip yazılar oluşturulmuştur. Türk hattatlar, İslam yazısını benimseyerek bu alandaki hâkimiyetlerini artırmış ve göz alıcı yeni yazı çeşitlilikleri ortaya çıkarmışlardır.

Hattatlık Mesleği ve İslam Kültürü İlişkisi

Hattatlık mesleği, İslam kültürü ve Osmanlı dönemiyle yakından ilişkilidir. İslam yazısını sanat amacıyla yazan ve öğreten kişi anlamına gelen 'hattat' kelimesi, Arapça 'hatt' mastarından türemiştir. Tarih boyunca hattatlar, İslam dünyasında güzel yazıları kaleme alan ve bu sanatı öğreten önemli kişiler olmuşlardır.

Hattatların İslam Kültüründeki Yeri

Hz. Peygamber zamanında sulh kâtipliği, sır kâtipliği, mektup kâtipliği gibi görevlerle hattatlık mesleği önemli bir yere sahipti. Aynı zamanda, Türklerin İslamiyeti kabul etmesiyle başlayan hattatlık, Arap kültür etkisi altında derinleşerek gelişmiştir. Türkler, Müslüman olduktan sonra önemli hattatlar yetiştirmiş ve İslam yazısına estetik değer kazandırmışlardır.

Osmanlı Döneminde Hattatlık Sanatı

Osmanlı döneminde hattatlık sanatı büyük gelişmeler kaydetmiştir. Özellikle XIII. yüzyıl Abbasi dönemi, Yakut al-Mus'tasimi'in etkisi ile olgunlaşmış ve yeni bir çığır açmıştır. Aklâm-ı sitte adını verdiğimiz altı ana yazı çeşidi (sülüs, nesih, muhakkak, reyhânî, tevki' ve rik'a), Mus'tasimi'nin öncülüğünde yayılmıştır.

Türk Hâkimiyeti ve Şeyh Hamdullah

XV. yüzyılda yaşamış olan Amasyalı Şeyh Hamdullah ile hat sanatında Türk hâkimiyeti ön plana çıkmıştır. Türk hattatlar, belirlenen yazı çeşitlerine kendi kabiliyet ve ruhlarını da katarak göze hoş gelen yeni biçimler oluşturmuşlardır.

Hattat Biyografileri

Elimizdeki mevcut kaynaklara göre 'den fazla hattat biyografisi olduğu tespit edilmiştir. Osmanlı dönemindeki en eski kaynak Gelibolulu Âlî'nin kaleme aldığı Menâkıb-ı Hünerverân isimli eserdir. En geniş bilgilerin yer aldığı eser ise Müstakimzâde Süleyman Sa'î Efendi'nin kaleme aldığı eserdir.

Sonuç olarak, hattatlık mesleği, İslam kültürü ve Osmanlı dönemiyle sıkı şekilde ilişkilenmiş ve bu süreç içinde önemli gelişmeler kaydetmiştir. Türkler, İslam yazısına estetik değer kazandırarak bu alanda önemli başarılar elde etmişlerdir.

Hattat Hattat nedir Hattat ne iş yapar Hattat maaşları Hattat nasıl olunur hat sanatı
Kübra Erbalıkçın

Kübra Erbalıkçın, yılında İstanbul'da doğdu. yılında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun oldu. Mezun olduktan sonra çeşitli okullarda edebiyat öğretmenliği yaptı. Atatürk Üniversitesi’nde Sosyoloji bölümü okuyor.

Kategoriler
Tarih Sitesi
Güzel yazı yazma sanatı.

Doğu ülkelerine has bir sanat koludur. İslam estetiğinin geliştirdiği Doğu kültürünün ürünüdür. "Yazı" kavramı ile kutsal kitap "Kur'an" arasında kurulan bir özdeşlikten kaynaklanan ve yazıyı güzelleştirmeye yönelik bir uygulamadır.

Yazı işini başlı başına bir sanat haline getiren Osmanlılar arasında bu konuyla ilgili her yenilik hürmetle benimsenmiş, divani, celi divani, siyakat gibi yazı türleri camilerde, kitap yazımında süslemede özenle kullanılmıştır.

Osmanlı sanatının en büyük ustası Amasyalı Şeyh Hamdullah () şehzadeliği sırasında, II. Bayezid'e yazı dersleri vermiş, Bayezid'in teşvikiyle denemelere girişerek, uzun bir çalışma sonunda ortaya koyduğu 6 çeşit örnekle, kullanılan yazıya ilk büyük yeniliği getirmiştir. Aynı zamanda çağının ünlü ok atıcılarından olan Şeyh Hamdullah, kendisinden sonra gelenlerce örnek hattat kabul edilmiş ve koyduğu kurallar yıl süreyle geçerli olmuştur. Şeyh Hamdullah kadar En'am ve dua kitabıyla 47 Kur'an yapmıştır.

Şeyh Hamdullah zamanında yaşamış ve süslemenin en güzel örneklerini vermiş olan Ahmed Karahisari de büyük bir hattattır. Süleymaniye Camii'nin yazılarını işlemiş, ayrıca Hırka-i Saadet için yazılan ve sanat değeri eşsiz olan büyük boy Kur'an'ı meydana getirmiştir. Bu eser halen Topkapı Sarayı Müzesi'ndedir.

Şeyh Hamdullah'tan yıl sonra yaşayan Hafız Osman'ın hat sanatında bütün Müslüman ülkelere ün salmış ayrı bir okulu vardır. Ondan sonra gelen Mustafa Rakım da büyük bir hattattır. Padişah tuğraları, Rakım'ın eseridir. Ayrıca Mahmud Celaleddin, Yesari Mehmed İzzet oğlu, Yesarizade Mustafa İzzet, Kazasker Mustafa İzzet, öğrencisi Şefik Bey ve ondan sonra gelen Sami Bey büyük hattatlar arasında yer alırlar.

Hattın, en küçük örneğine "hürde" (küçük), "gubari" (toza benzeyen, toz kadar küçük yazı) veya "hafi" (gizli) adı verilir. Hürde yazı ile yazılan eserler çok azdır. Zaten bu derece küçük yazıda sanat göstermek zor, hatta yok gibidir. Hat serçe parmağı kadar kalın olursa ona "hattın celisi" (aşikar) adı verilir. Yalnız divaninin celisi, divaniden biraz farklıdır. Pirinç tanesi üzerinde Fatiha suresini yazan hattatlar çıkmıştır. Bu Gubari hattına örnektir.

Ayasofya Camii'nin levhalarını yazan Kazasker Mustafa İzzet Efendi'nin eserleri de hattın en güzel örneklerinden sayılır.

Hattat:

Hat sanatıyla uğraşanlara verilen ad.

Eski sanatlarımızdan olan hattatlık kökleşmiş bir üsluba ve geleneğe dayanan ve sürekli kendini geliştiren bir sanat dalıdır.

Hüsnühat öğrenimine mahalle mektebinden başlanır, çocukların kabiliyetleri, rika, sülüs, nesih gibi çeşitli yazılar yazdırılarak geliştirilmiştir. Yazı öğrenmek için bir ustaya başvurulunca, usta öğrencisine çalışmasından örnek olmak üzere yazdığı satıra "meşk", yazı öğrenmeye de "meşk almak", öğretmeye de "meşk vermek" veya "meşk etmek" denir. Öğrencileri yetiştirmek açısından hattatlar üç gruba ayrılır: 1)Meşk hocası, 2)Eser vermekle uğraşan hattatlar, 3)Öğrenci yetiştiren, eser veren hattatlar.

Hattatlık bazı kurallara bağlı idi. Hattat olacak bir kişi, ustasının yazılı izni yani icazetnamesi olmadıkça eserlerinin altına imzasını koyamazdı.

Meşklerde, sülüs ve nesih yazıları, bazen ayrı, genellikle de beraber olarak aynı usta tarafından verilirdi. Asıl adı "rika" olan hatt-ı icaze de (icazet yazısı) bu arada öğretilirdi.

Talik ise ayrıca öğrenilirdi ve hocası ayrı idi. Tuğra, divani, dışarıda kullanma yeri olmadığından Divan-ı Hümayun'da öğrenilirdi. Rika da sanat yazısı niteliğini taşımadığından el yazısı olarak önce mekteplerde, sonra da devlet dairelerinde öğrenilirdi. Bundan sonra öğrenciler, hattatlık unvanını almaya hak kazanınca bir icazet cemiyeti kurulurdu. Bir camide yapılan merasimde, yeni hattatın tezhip edilmiş yazısı, zamanın hat üstatlarından meydana gelen bir hat jürisine sunulurdu. Bu hattatlardan bazıları, asıl hocanın izin yazısının yanında kendilerine ayrılan yerde, ayrı ayrı bu icazeti onaylama ve yeni meslektaşlarını tebrik ettiklerini bildirilerdi. Bunlara Arapça yazı yazdırırlardı. Buna "icazet tasdiki" denirdi.

Son devirde hattat yetiştirmek amacıyla Medresetü'l-hattatin adında bir okul 31 Mayıs 'te açıldı. Medreselerin kapatılmasından sonra Hattat Mektebi adıyla faaliyet gösteren bu kuruluş, yeni harflerin 'de kabulü ile hüsnühat öğrenimine son verdi.

Henüz kimse yorum yapmamış.

Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.

Coğrafya SitesiMatematik SorusuTürkçe Sitesi
 

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir