hatay da müze otel / Antakya Müze Otel — Alkazar Technology

Hatay Da Müze Otel

hatay da müze otel

The Museum Hotel Antakya

Proje hakkında:

Antakya’nın merkezinde, Hristiyan dünyasının önemli hac noktalarından biri olan St. Pierre Kilisesi’ne yakın konumdaki arazinin sondaj kazılarından çıkan kalıntılar, bu alanda bir beş yıldızlı otel yapmak isteyen işvereni müze-otel fikrine yönelten unsur olarak ortaya çıkar. Korunarak ziyarete açık tutulmak istenen tarihi kalıntılar ile kamusal kullanımı içine almakta zorlanan otel programının oluşturduğu zıtlık, tasarımı tetikleyen etmenlerin başında yer alır.

Pek çok projede ana koşullayıcı olarak devrede olan yer ve bağlam; yakın çevredeki az katlı, seyrek ve nitelikli sayılması zor olan yapılaşmadan ziyade, alanın içindeki arkeolojik bulgular ve Antakya’nın fiziksel ve sosyal verileri içerisinden tanımlanır. Zaman içerisinde kendi yapısal kodlarını üreterek neredeyse yerden bağımsız bir tip haline gelmiş olan "otel", yere ve duruma özgü koşullar ile girdiği ilişkiden alışıldık yapısını ters yüz ederek çıkar. Kalıntıların karakterize ettiği alana yerleşecek otel yapısı, içe dönüp kompaktlaşmak yerine, barındırdığı programları birbirinden bağımsız hareket edebilen tekil birimler haline getirerek kazı alanının üzerine yayılır ve kalıntıları örten koruyucu saçağın altında kendine yer bulur.

Kazı alanındaki kalıntıların yerleri, yapının yere bastığı noktaları belirleyen ana faktördür. Yapının ana taşıyıcısı olan kompozit kolonlar, kazı alanının ortasından geçen dere yatağı izinin açtığı boşluk ve alanın çeperlerinde belirlenmiş noktalarda, kalıntılara olabildiğince zarar vermeden konumlanır. Kolonların taşıdığı ana saçak, hem arkeolojik alanı imleyen bir üst örtü, hem de üzerinde balo salonu, toplantı salonu, açık havuz ve sosyal tesislerin bulunduğu, peyzaj ile zenginleşen bir üst platform halini alır. St. Pierre Kilisesi''''nin bulunduğu tepeyi ve kenti gören bu platform, Antakyalıların açık hava teras kullanım alışkanlıklarını devam ettirir. Platformun geçirgen yüzeyinde eski dere yatağını takip ederek binayı boydan boya kat eden bir yarık ve yer yer açılan delikler saçak altının ışık almasını sağlarken arkeolojik kalıntılarla görsel bağlantının da otelin hiçbir alanında kopmamasını sağlar.

Otelin ana gövdesi, tekil kompartımanlar haline getirilmiş prefabrike yatak odası ünitelerinin istiflenmesiyle oluşur. Çelik kirişlerden oluşan bir ızgaranın üzerine yerleştirilen yatak odaları; yatay bağlantı yolları ve köprüler ile ana dolaşıma bağlanır. Saçak altında kalan bu yarı açık mekan; dışarıdaki iklimsel koşullardan soyutlanmayan, zemindeki kalıntılar ile görsel ilişkinin sürdürüldüğü ve yere ait niteliklerin deneyimlendiği bir dünya sunar. Yarı kapalı teraslar ve bahçeler bu deneyimi daha cazip hale getirir. Lobi, restoran, lounge gibi birimler, kalıntıların bulunduğu kottaki kamusal kullanıma açık alanlara yakın seviyede konumlanır. Otel yapısı bu özellikleriyle, mekan standartlarından feragat etmeden yere ve duruma özgü hale gelmeyi amaçlar.

Kazı alanının üzerinde dolaşan köprü ve rampalar ile oluşturulan açık alan parkuru, alanı bir arkeolojik park olarak ziyarete açar ve kalıntıların yakından görülmesine imkan verir. Parkurun başlangıcı olan InfoBox, ziyaretçinin kazı alanındaki tarihi bulgular hakkında bilgilendirildiği bir giriş noktasıdır.

Yapıyı oluşturan elemanların prefabrike üretimi, alanda yapılacak yerinde üretimi en aza indirmeye yardımcı olur. İnşa edilmekten çok "yerinde kurulan" yapı, bu niteliğiyle kazı ekiplerinin arkeolojik alanda kurduğu geçici konaklama tesislerini akla getirir.

ANTAKYA MÜZE OTEL: HEM MÜZE HEM OTEL

Gezi

ALİ İHSAN ÖKTEN

ANTAKYA  MÜZE OTEL: HEM MÜZE HEM OTEL

Her şey bir otel inşaatı ile başlar. Otel inşaatı bittiğinde dünyanın en farklı oteli ve en farklı  müzesi olacağı kimsenin aklına gelmez.  Hatay da yılında başlanan bir otelin temel kazısı  sırasında yapılan sondaj çalışmaları sırasında ortaya çıkan Helenistik dönemden İslamiyet dönemine kadar 5 farklı arkeolojik döneme ait kalıntılar bulunur. Adana Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu kararıyla HatayMüze Müdürlüğü başkanlığında kazı çalışmaları başlatılır. Bir taraftan değiştirilen otel mimari  inşaatı devam ederken, bir taraftan da tarihi eserler  bulundukları yerde özenle muhafaza edilmesi ve sergilenmesi için çok ayrı bir özen gösterilir. Antakya'nın   arkeolojik dokusunu katmanlarıyla ortaya çıkartarak, kent tarihinin aydınlatılmasına katkı sunan  çalışmalar yaklaşık 9 yılda tamamlanır.

 

            

 

Dünyanın en büyük ve önemli üçüncü mozaik müzesine sahip Antakya bu çalışmanın sonucunda yeni bir müzeye daha kavuşmuş olur. Yaklaşık 17 dönüm alana sahip müzede, şimdi Helenistik döneme ait sur duvarlardan 5. yüzyıla ait üzeri kuş figürleriyle süslenmiş mozaik parçasına, büyük boyutlu çok mekânlı Roma hamamından, vahşi doğa tasvirli mozaiğe kadar birçok  eser bulunduğu yerde sergileniyor. Müze, Milattan Önce 3. yüzyıldan günümüze kadar geçen süreçte 5 farklı yapı katmanında 13 farklı medeniyetin kimi zaman üst üste binmiş, kimi zaman iç içe geçmiş arkeolojik katmanlarını ve bu katmanların kazıları sırasında ortaya çıkarılmış eserlerin izlerini görebileceğimiz, yaklaşık  30 bine yakın eserin çıkarıldığı bir arkeopark alanı gibi.

 

         

 

Ortaya çıkarılan mozaikler, Milattan önce  yıllarında Makedonya İmparatoru Büyük İskender’in komutanlarından 1. Selevkos tarafından, babası Antiochus şerefine kurulmuş olan “Antiochia”nın ilk kurulduğu döneme kadar uzanıyor.  Müzede mozaikler haricinde Eros heykelciği, sikkeler, metal objeler, mimari parçalar, pişmiş toprak eserlerin de aralarında olduğu 30 bine yakın arkeolojik eserin tamamı ise Kültür ve Turizm Bakanlığı’na devredilen ve Necmi Asfuroğlu Arkeoloji Müzesi’nde ziyaretçilerini bekliyor.

 

             

 

Müze, M.S. 2. yüzyılda Roma dönemine ait üç orman perisinin Poseidon ve Medusa’nın çocukları kanatlı at "Pegasus" ve etrafını çevreleyen su perileriyle tasvir edilmiş mozaik ile 6. yüzyılda "kamu alanı" olarak kullanıldığı değerlendirilen ve kapladığı yaklaşık metrekarelik alanla "dünyanın en büyük tek parça taban mozaiği" olarak anılan mozaiğe de ev sahipliği yapıyor. Müze ziyaretçileri haricinde  müzenin üst kısmına inşa edilen otelde konaklayan yerli ve yabancı turistlerin Helenistik, Roma, Bizans, Ortaçağ ve İslamiyet dönemlerini kapsayan tüm eserlere bu kadar yakın olmanın heyecanını yaşamaları büyük olasılık.

 

             

 

Müzenin en önemli özelliği  Antakya'nın milattan önce yılında kuruluşundan neredeyse yüzyıla kadar, İslami dönemi de kapsayan uzun soluklu bir tarihi sürecini  katman katman görmemizi sağlaması. Müzenin bir diğer farklılığı ise ziyaretçiler kapalı müze mekanını gezerken, kazılardaki  küçük buluntuları vitrinlerde izleyebiliyor,  aynı zamanda doku içerisinde, yüzeydeki özgün halleriyle mozaikleri ve kentin diğer kalıntılarını görebiliyorlar.

 

                

Otelin yapılana kadar geçirdiği serüvenler ise ilginç. Asfuroğlu ailesine   ait 17 bin metrekarelik arsa 3. derece SİT alanı iken  ’da SİT kurallarına uyarak otel projesi başlatılıyor. Hatay Arkeoloji Müzesi kontrolünde yapılan sondaj kazı çalışmalarında önemli arkeolojik buluntulara rastlanıyor. Mevcut projeden vazgeçilerek Mimar Emre Arolat’ın mimarlık ofisi yeni proje hazırlıyor. Proje Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Anıtlar Yüksek Kurulu’ndan geçtikten sonra yeni projeyle otel inşaatı yeniden başlıyor. Bu esnada otele ortak olan Hilton grubu maliyetin artması, yatak sayısının azalması ve işlerin uzaması nedeniyle projeden çekilmesine rağmen Asfuroğlu ailesi otel inşaatına tek başına devam ediyor. Arkeolojik kalıntının olmadığı 66 noktadan kuyu açılarak, temel kazıkları elle açılan bu kuyulardan yükseltiliyor.  Otelin yüzde 90’ı çelik konstrüksiyondan oluşuyor. Bu özelliği ile Türkiye’nin ilk binası oluyor. Otelin sahibi Necmi Asfuroğlu’na göre 1,5 yılda bitirilmesi planlanan otel yaklaşık 10 yılda tamamlanıyor.  Başlarken 35 milyon dolar ve yataklı otel diye yola çıkılmışken, bittiğinde ancak yataklı oluyor ve harcanan para da milyon dolara çıkıyor. Oteldeki bütün odalar konteyner biçiminde tasarlanmış. Zemindeki arkeolojik kalıntılar otelin her yerinde görülebiliyor. Otelin girişinde bulunan bu alan daha sonra Kültür ve Turizm Bakanlığı’na “Necmi Asfuroğlu Arkeoloji Müzesi” olarak devrediliyor. Bu nedenle otelden müzeye giriş yok. Otelin hizmete açılmasıyla birlikte isteyen otel müşterileri de dahil olmak üzere herkes belirli bir ücret karşılığında müzeyi  gezebiliyor. Otele müze otel olma özelliğini de  kazandıran da bu durum.  Bir otelde bulunması gereken bütün sosyal alanlar (restoranlar, yüzme havuzları, fitness salonu, gece kulübü) bodrum ya da zemin yerine teras kata yerleştiriliyor. Ayrıca teras katında St. Pierre Kilisesi, Habib-i Neccar Dağı ve şehir manzarasının seyrine ise doyum olmuyor.

 

       

                   

Milattan önce 3. yüzyılda kentin ilk kurulduğu dönemde ilk kurulan mahallelerden biri müze alanının içerisinde bulunuyor. Yine muhtemelen bir tören alanının zemini olarak yapılmış “dünyanın en büyük tek parça zemin mozaiği”, yaklaşık bin 50 metrekarelik büyüklüğüyle alanda sergilenmekte, bu bir kamusal meydanın çevresini kuşatan mozaik kuşatmalarından bir tanesi sadece.  Mozaikler arasında M.S. ikinci yüzyıla tarihlenen Roma Dönemi villasına ait “Geyikli mozaik” denilen taban mozaiği dikkat çekiyor. Buna “Pegasus mozaiği” de deniyor. Bu mozaik dört farklı panelden oluşuyor ve bu panellerde “Pegasus” ve onu bir tören için hazırlayan üç peri (nympha) ana figürler.  Ana panelin altında yer alan ve daha küçük olan diğer üç panelde ise ilham perileri (muse) ve onlardan biri olan Kalliope ile yazar Hesiodos’un karşılaşmasına yer verilmiş. Zeminde roma dönemine ait, yerden ısıtmalı  hamam kalıntıları, su yolları ve başka eşsiz mozaikler ve hatta dükkanlar da bulunan oteldeki kalıntıların tarihi Milattan önce  ’den başlayıp, Milattan sonra  ’lerden günümüze  kadar geliyor.

 

   

                     

Müze teknolojik olarak da “dokunmatik” ekran kolaylığı ile hem sanal olarak hem de gerçek ortamda gezmenize olanak tanıyor. Bir mozaik taban önünde dururken, pano üzerinde, şu an müzenin hangi noktasında olduğuna dair bir işaretleme ile karşılaşıyorsunuz. Verilen bilgiler, Türkçe ve İngilizce. Panolarda yer alan noktalara dokunarak, o alana dair bilgiyi de, yine istediğiniz dil tercihi üzerinden “bölüm bölüm” okumanız mümkün olabiliyor. Bu, hem detaylı bilgiye ulaşmanızı sağlıyor hem de müze içindeki soru işaretlerinizi doğru cevaplarla buluşturuyor.

 

     

         

Antakya Müze Otel, sadece ülkemizin değil dünyanın en ilginç ve sıra dışı oteli olacak gibi duruyor.  Müze Otel Antakya, İspanya’da yapılan Dünya Mimarlık Festivali ve Singapur Dünya Mimarlık Festival’inde birincilik ödülleri alırken, Mimar Sinan Uluslararası Proje Olimpiyatları’nda da özel ödül veriliyor.

 

                  

 

Hatay, medeniyetlerin üstünde bıraktığı sayısız değerle dolu bir şehir. Hatay, Hristiyanların hacı olmak için uğradıkları dünyanın ilk kilisesi olan Saint Pierre Kilisesi dışında farklı etnik ve inançlara sahip insanların kardeşlik ve hoşgörü içinde yaşadıkları diğer kilise, cami, cem evi, sinagog, havra ve  eski evleri, dar sokakları yanında gurme lezzetleri ile birlikte artık hem mozaik müzesine hem de arkeoloji müzesine sahip ve her birine ulaşımın artık iyice  kolay olduğu en güzel gezme, görme, tatma  noktalarında dünyanın en önde gelen kentlerinden biri olma yolunda.  Frank Ghery imzalı Guggenheim Müzesi’nin Bilbao’ya yaptığı etkinin bir benzerinin Antakya’ya yapması için yolunuz Antakya’ya düşmese de tarihi bir yolculuğa çıkmak isterseniz dünyanın ilk müze otel olma özelliğini taşıyan bu sıra dışı müze ve oteli görmek için artık siz Antakya’nın yollarına düşmelisiniz.

 

 

 

 

 

 

 

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir