Hadisi şerifte nakledildiğine göre: "Bir mü'min, abdestli olarak ve inanarak bu 7 ayeti okumaya devam ederse, gökten dünyaya Uhut dağı büyüklüğünde azap ve belalar yağsa, bu ayetleri okuyan kimseye hiçbir zarar isabet etmez ve bütün belaları üzerinden kovar." 7 Ayet vardır ki gök yere inse bunu okuyan kurtulur. Peki bu 7 ayetler hangileridir? 7 ayet okumanın fazileti, kaç kere okunmalı, 7 ayet Arapça, Türkçe okunuşu ve anlamı nedir?
Kur'an'da 7 Ayet-i Kerîme vardır ve bunların bir takım sırları ve hikmetleri bulunmaktadır. Bilinen bazı sırları ve hikmetleri şöyledir:
Bir mü'min bunları abdestli olarak yazıp üzerinde taşırsa, bütün canlı mahlûkatın dili o kimseye karşı bağlanmış olur ve o kimse hakkında herhangi kötü bir kelime sarf edemezler.
Bu ayetleri taşıyan kimseyi her gören sever, onu taltif eder ve taleplerini de severek yerine getirir.
Üzerinde bulunan dünya ve ahrete ait her çeşit üzüntü gam ve kederleri yok olur.
Kimse ona zarar veremeyeceği gibi bu ayetlerin bereketiyle bütün düşmanlarına galip gelir.
İmam Şehabettin'in "FEVAİD" adlı eserinde Kâ'bü'l-Ahbar (r.a) dan naklettiği bir rivayete göre şöyle demiştir:
"Bu ayetleri okuduğum zaman gökyüzü yere inse ve yerle gök birbiri üstüne kapansa bana herhangi bir zarar olur diye hiç endişe duymam. Yüce Allah bana, bu ayetler sebebiyle bir çıkış yolu gösterip beni kurtarır."
Yine Ka'bü'l-Ahbar (r.a.) diyor ki: "Bu ayetleri okuduğun takdirde yer ve gök afetlerinden, belalardan, düşmanın şerrinden, sihirbazın sihrinden bu duanın bereketiyle emin olursun." (Mecmeatü'l-Ahzab)
İmam Şehabettin, Hz. Ali (r.a) den yaptığı bir rivayet şöyledir: "Her kim bu ayetleri sabah ve akşam okumaya devam ederse Allah o kimseyi zamanın hilelerinden düşmanların ve hasetçilerin kurdukları tuzaklardan ve her çeşit şer ve belalardan korur ve kendini himayesi altına alır"
Bu ayetleri okuyan ve iyi bir saatte yazıp üzerinde taşıyan, kendini akla hayale gelen ve gelmeyen bin türlü fitne fesat ve belalara karşı bir kale içerisine girmiş gibi, koruma altına alır. Bu ayetler inananlar için bir zırhtır.
7 ayet abdestli olarak 3 kere okunmalı.
Tevbe Sûresinin âyeti
Yûnus Sûresinin âyeti
Hûd Sûresinin 6. âyeti
Hûd Sûresinin âyeti
Ankebût Sûresinin âyeti
Fâtır Sûresinin 2. âyeti
Zümer Sûresinin âyeti
1 – Tevbe Suresi Ayet
2 – Yûnus Suresi Ayet
3 – Hûd Suresi 6. Ayet
4 – Hûd Suresi Ayet
5 – Ankebût Suresi Ayet
6 – Fâtır Suresi 2. Ayet
7 – Zümer Suresi Ayet
seafoodplus.info - Gündem
Hıfz; Allah’ın, velî kullarını günahta ısrar etmekten koruması anlamında kullanılan tasavvuf terimidir.
Hıfz sözlükte, “Koruma, saklama, muhâfaza etme” anlamlarına gelir.
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.
Allah’ım, bizi hayatta bıraktığın müddetçe önümüzdeki, arkamızdaki, sağımızdaki, solumuzdaki bütün düşmanlarımızdan ebediyyen muhâfaza eyle! “Ona önünden de ardından da bâtıl gelemez. O, hikmet sahibi, çok övülen Allah’tan indirilmiştir.” (Fussılet, 42) diye tavsîf ettiğin yüce kitabını muhâfaza ettiğin şekilde bizim dînimizi de koru.
Allah’ım, hakkında “Kur’ân’ı kesinlikle biz indirdik; elbette onu yine biz muhâfaza edeceğiz.” (el-Hicr, 9) buyurduğun Zikr’i koruduğun şekilde bizi de bütün düşmanlarımızdan muhâfaza eyle!
Allah’ım, “Ve (semâyı) itaat dışına çıkan her şeytandan koruduk.” (es-Sâffât, 7) buyurduğun gökyüzünü muhâfaza ettiğin şekilde bizi de bütün düşmanlarımızdan koru.
Allah’ım, anlayış verdiğin, şeytanları kendisine boyun eğdirerek “Biz onları gözetim altında tutuyorduk.” (el-Enbiyâ, 82) buyurduğun kulunu (Hz. Süleyman’ı) koruduğun şekilde bizi de bütün düşmanlarımızdan koru.
Allah’ım, “Biz, semâyı korunmuş bir tavan gibi yaptık…” (el-Enbiyâ, 32) buyurarak muhâfaza ettiğin Sakf-ı Mahfûz’u/Korunmuş Tavan’ı muhâfaza ettiğin şekilde bizi de bütün düşmanlarımızdan koru.
Allah’ım, semâları ve arzı koruduğun şekilde bizi de bütün düşmanlarımızdan muhâfaza eyle. “…Onları koruyup gözetmek kendisine zor gelmez. O, yücedir, büyüktür.” (el-Bakara, )
Allah’ım, korunmuş kullarını muhâfaza ettiğin şekilde bizi de bütün düşmanlarımızdan muhâfaza eyle. Onlar hakkında şöyle buyuruyorsun: “O, kullarının üstünde yegâne kudret ve tasarruf sahibidir. Size koruyucular gönderir” (el-En’âm, 61)
Allah’ım, “Yakın semâyı kandillerle donattık, bozulmaktan da koruduk. İşte bu, Azîz ve Alîm olan Allah’ın takdiridir.” (Fussılet, 12) buyurduğun semâyı muhâfaza ettiğin şekilde bizi de bütün düşmanlarımızdan muhâfaza eyle.
Allah’ım, hakkında “Doğrusu o (yalanladıkları, aslı) Levh-i Mahfûz’da bulunan şerefli Kur’ân’dır.” (el-Burûc, ) buyurduğun Levh-i Mahfûz’u koruduğun şekilde bizi de bütün düşmanlarımızdan muhâfaza eyle.
Allah’ım, “Onun önünde ve arkasında Allah’ın emriyle onu koruyan tâkipçiler (melekler) vardır…” (er-Ra’d, 11) âyetinde bahsettiğin kullarını muhâfaza ettiğin şekilde bizi de bütün düşmanlarımızdan muhâfaza eyle.
Allah’ım, Sen’in kulun, kulunun oğlu ve peygamberin Ya’kûb, “…Allah en hayırlı koruyucudur. O, acıyanların en merhametlisidir.” (Yûsuf, 64) buyurarak Sen’den ne ile kendisini korumanı istediyse, ben de onunla Sen’den beni korumanı istiyorum.
Allah’ım, bizi gözünle koru, hıfzınla muhâfaza eyle, ey kâdir olanların en keremlisi ve ey merhametlilerin en merhametlisi.
Bize kötülük düşünenlerin hepsini “Allah bana yeter, O ne güzel vekildir” ile attım, Kâf-hâ-yâ-ayn-sâd ile, Hâ-mîm-ayn-sîn-kâf ile attım, hiç ölmeyen ve dâimâ diri olan Allah’a tevekkül ile attım. “…Vekil olarak Allah yeter” (en-Nisâ, 81), O, merhametlilerin en merhametlisidir.
“…Allah bana bir zarar vermek isterse, Allah’ı bırakıp da taptıklarınız, O’nun verdiği zararı giderebilir mi? Yahut Allah, bana bir rahmet dilerse, onlar O’nun bu rahmetini önleyebilirler mi? De ki: Bana Allah yeter. Tevekkül edenler, ancak O’na güvenip dayanırlar.” (ez-Zümer, 38)
“…Allah bana yeter. O’ndan başka ilâh yoktur. Ben sadece O’na güvenip dayanırım. O yüce Arş’ın sahibidir.” (et-Tevbe, )
Allah, Efendimiz Muhammed’e, âline ve ashâbına salât eylesin! Rahmetinle kabûl eyle ey merhametlilerin en merhametlisi.
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.
“De ki: Allah’ın bizim için yazdığından başkası bize asla erişmez. O bizim Mevlâ’mızdır. Onun için mü’minler yalnız Allah’a dayanıp güvensinler.” (et-Tevbe, 51)
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.
“Eğer Allah sana bir zarar dokundurursa, onu yine O’ndan başka giderecek yoktur. Eğer sana bir hayır dilerse, O’nun keremini geri çevirecek de yoktur. O, hayrını kullarından dilediğine eriştirir. Ve O bağışlayandır, esirgeyendir.” (Yûnus, )
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.
“Yeryüzünde yürüyen her canlının rızkı, yalnızca Allah’ın üzerinedir. Allah her canlının karar kılıp hayatını geçirdiği yeri de, öleceği yeri de bilir. (Bunların) hepsi açık bir kitapta (Levh-i Mahfûz’da)dır.” (Hûd, 6)
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.
“Ben, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah’a dayandım. Çünkü yürüyen hiçbir varlık yoktur ki, O, onun perçeminden tutmuş olmasın. Şüphesiz Rabbim dosdoğru yoldadır.” (Hûd, 56)
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.
“Nice canlı var ki rızkını (yanında) taşımıyor. Onlara da size de rızık veren Allah’tır. O, her şeyi işitir ve bilir.” (el-Ankebût, 60)
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.
“Allah’ın insanlara açacağı herhangi bir rahmeti tutup engelleyecek yoktur. O’nun tuttuğunu O’ndan sonra salıverecek de yoktur. O, üstündür, hikmet sahibidir.” (Fâtır, 2)
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.
“Andolsun ki onlara: «Gökleri ve yeri kim yarattı?» diye sorsan, elbette «Allah’tır» derler. De ki: Öyleyse bana söyler misiniz? Allah bana bir zarar vermek isterse, Allah’ı bırakıp da taptıklarınız, O’nun verdiği zararı giderebilir mi? Yahut Allah, bana bir rahmet dilerse, onlar O’nun bu rahmetini önleyebilirler mi? De ki: Bana Allah yeter. Tevekkül edenler, ancak O’na güvenip dayanırlar.” (ez-Zümer, 38)
Rahman ve Rahim olan Allah’ın Adıyla
“Hem bize yollarımızı göstermiş olduğu hâlde ne diye biz Allah’a dayanıp güvenmeyelim?! Sizin bize verdiğiniz eziyete elbette katlanacağız. Tevekkül edenler yalnız Allah’a tevekkülde sebât etsinler.” (İbrâhim, 12)
Nebiyy-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:
“Sizden biriniz sultandan, yahut herhangi bir kudret sahibinden korktuğu zaman şöyle desin:
“Ey yedi semâların ve yüce arşın sahibi olan Rabbim, filân oğlu filânın şerrinden beni koru. Cinlerin, insanların ve tâbi’lerinin, onlardan herhangi birinin bana taşkınlık etmesinin şerrinden beni muhafaza buyur. Senin muhafazan ne büyüktür! Senân yücedir, Sen’den başka da ilâh yoktur.” (Heysemî, X, , )
Kaynak: Mahmud Sami Ramazanoğlu, Dualar ve Zikirler, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan
حزب الوقاية
Belalardan ve hastalıklardan korunmak için okunabilecek (33) muhafaza ayetlerin fazileti, sırları, hikmeti:
Muhammed İbni Sirin (r.a.)buyurmuştur ki: "Bir kere biz Yetra Irmağının kenarında konakladık. Oranın halkı bize gelerek: "Buradan gidin. Çünkü burada kim konakladıysa eşyası çalınmıştır" dediler. Bunun üzerine bütün arkadaşlarım oradan ayrıldılar. Ben ise, İbni Ömer (r.a.)'ın Rasulullah (s.a.v.) den naklettiği: "Her kim bir gecede otuz üç ayet okursa, o gece kendisine hiç bir canavar ve hırsız zarar veremez. Sabah oluncaya kadar kendisi ve efrad-ı ailesine afiyet verilir" hadis-i şerifinden dolayı geri kaldım. Akşam olunca ben uyuyamadım. Bir de baktım ki, kılıçlarını kuşanmış bir cemaat bana yaklaşıyordu. Fakat hiç bir seferinde bana zarar veremediler. Sabah olunca yola hazırlandım. O saldıranlardan bir yaşlı karşıma çıkarak: " Ey adam! Sen insan mısın, cin misin?" diye sordu. Ben: "İnsanım" diye cevap verince, o: "Senin halin nedir ki, yetmiş defadan fazla sana geldik, her seferinde seninle bizim aramızda demirden bir sur çekildi" deyince, ben de ona bu hadis-i şerifi anlattım.
O ayetler de:
Bakara suresinin başından 4 ayet
Ayetü'l-Kürsi ve ondan sonraki 2 ayet
Bakara suresinin sonundan 3 ayet (amenerrasulu)
A'raf suresinden 3 ayet
İsra suresinin sonundan 2 ayet
Saffat suresinin başından 10 ayet
Rahman suresinden 2 ayet
Harş suresinin sonundan 4 ayet
Cin suresinin başından 2 ayet
Ben bu hadisi şerifi Şu'ayb İbni Harb Hazretlerine anlatınca o bana: "Biz bunlara muhafaza ayetleri ismini veririz. Bunlar da delilik, cüzzam, alaca gibi yüz hastalığa şifa vardır" dedi.
Muhammed İbni Ali Hazretleri buyurmuştur ki: " Ben, bu ayetleri felç olan bir ihtiyarın üzerine okudum. Allahu Teala bu ayet-i kerimeler hürmetine felcini iyileştirdi.'
BİR HADİS-İ ŞERİF DAHA
Ubeyy İbni Ka'b (Radıyallahu anhu) anlatıyor: "(Bir gün) ben Rasûlullah (sallallâhu aleyhi vesellem')in yanında otururken, Efendimize (s.a.s.) bir bedevi geldi: "Hasta bir erkek kardeşim var" dedi. Rasûlullah Efendimiz (s.a.s.): "Kardeşinin hastalığı nedir?" Diye sordu. "Kardeşimde biraz delilik var!" Dedi. Rasûlullah Efendimiz (s.a.s.): "Git onu bana getir!" Buyurdular. Adam gitti kardeşini getirdi. Rasulullah'ın (s.a.s.) önüne oturttu.
Rasûlullah Efendimiz (s.a.s.):
Fatiha-ı Şerife
Bakara suresinin başından ilk dört ayeti,
Bakara suresi'nin ortalarından Ayeti,()
Bakara suresinden- ayeti (Ayetel Kürsi'yi)
Bakara süresinin sonundan ise üç ayeti;
Al-i İmran'dan ayeti;
A'raf suresinden ayeti;
Mü'minün süresinden, , , ayeti;
Cin süresinden 1. ayet
Saffât suresinin başından on ayeti,
Haşir suresinin sonundan üç ayeti;
(İhlâs)Kulhüvallahu Ahad suresi,
(Felâk- Nas) Muavvizateyn surelerini
Okuyarak ona (efsun) yaptığını işittim. Bunun üzerine bedevi ayağa kalktı. Tamamen iyileşmişti."
İbn'ul Cevzi rahimehullah buyuruyor ki: "Kulun korunmaya ihtiyacı nefesten, yemekten, içmekten, libastan, daha büyüktür."
Bu yüzden şu iki hadisin zikirlerini birleştirerek hizbul vikaye (korunma hizbi) adını verdim..Molla Şerif Arslan
(الفاتحة)
بِسْـــــمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ ﴿١﴾ اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَم۪ينَۙ ﴿٢﴾ اَلرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِۙ ﴿٣﴾ مَالِكِ يَوْمِ الدّ۪ينِۜ ﴿٤﴾ اِيَّاكَ نَعْبُدُ وَاِيَّاكَ نَسْتَع۪ينُۜ ﴿٥﴾ اِهْدِنَا الصِّرَاطَ الْمُسْتَق۪يمَۙ ﴿٦﴾ صِرَاطَ الَّذ۪ينَ اَنْعَمْتَ عَلَيْهِمْۙ غَيْرِ الْمَغْضُوبِ عَلَيْهِمْ وَلَا الضَّٓالّ۪ينَ ﴿٧﴾
(البقرة) ﭑﭐﭒﭐﭓ
الٓمٓ ۚ ﴿١﴾ ذٰلِكَ الْكِتَابُ لَا رَيْبَۚۛ ف۪يهِۚۛ هُدًى لِلْمُتَّق۪ينَۙ ﴿٢﴾ اَلَّذ۪ينَ يُؤْمِنُونَ بِالْغَيْبِ وَيُق۪يمُونَ الصَّلٰوةَ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنْفِقُونَۙ ﴿٣﴾ وَالَّذ۪ينَ يُؤْمِنُونَ بِمَٓا اُنْزِلَ اِلَيْكَ وَمَٓا اُنْزِلَ مِنْ قَبْلِكَۚ وَبِالْاٰخِرَةِ هُمْ يُوقِنُونَۜ ﴿٤﴾ اُو۬لٰٓئِكَ عَلٰى هُدًى مِنْ رَبِّهِمْ وَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ﴿٥﴾
(البقرة)
ﱡﭐوَاِلٰهُكُمْ اِلٰهٌ وَاحِدٌۚ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَ الرَّحْمٰنُ الرَّح۪يمُ۟ ﴿١٦٣﴾ اِنَّ ف۪ي خَلْقِ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ وَاخْتِلَافِ الَّيْلِ وَالنَّهَارِ وَالْفُلْكِ الَّت۪ي تَجْر۪ي فِي الْبَحْرِ بِمَا يَنْفَعُ النَّاسَ وَمَٓا اَنْزَلَ اللّٰهُ مِنَ السَّمَٓاءِ مِنْ مَٓاءٍ فَاَحْيَا بِهِ الْاَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا وَبَثَّ ف۪يهَا مِنْ كُلِّ دَٓابَّةٍۖ وَتَصْر۪يفِ الرِّيَاحِ وَالسَّحَابِ الْمُسَخَّرِ بَيْنَ السَّمَٓاءِ وَالْاَرْضِ لَاٰيَاتٍ لِقَوْمٍ يَعْقِلُونَ ﴿١٦٤﴾
(البقرة) ﱡﭐاَللّٰهُ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۚ اَلْحَيُّ الْقَيُّومُۚ لَا تَأْخُذُهُ سِنَةٌ وَلَا نَوْمٌۜ لَهُ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَمَا فِي الْاَرْضِۜ مَنْ ذَا الَّذ۪ي يَشْفَعُ عِنْدَهُٓ اِلَّا بِاِذْنِه۪ۜ يَعْلَمُ مَا بَيْنَ اَيْد۪يهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْۚ وَلَا يُح۪يطُونَ بِشَيْءٍ مِنْ عِلْمِه۪ٓ اِلَّا بِمَا شَٓاءَۚ وَسِعَ كُرْسِيُّهُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَۚ وَلَا يَؤُ۫دُهُ حِفْظُهُمَاۚ وَهُوَ الْعَلِيُّ الْعَظ۪يمُ ﴿٢٥٥﴾ لَٓا اِكْرَاهَ فِي الدّ۪ينِ قَدْ تَبَيَّنَ الرُّشْدُ مِنَ الْغَيِّۚ فَمَنْ يَكْفُرْ بِالطَّاغُوتِ وَيُؤْمِنْ بِاللّٰهِ فَقَدِ اسْتَمْسَكَ بِالْعُرْوَةِ الْوُثْقٰىۗ لَا انْفِصَامَ لَهَاۜ وَاللّٰهُ سَم۪يعٌ عَل۪يمٌ ﴿٢٥٦﴾ اَللّٰهُ وَلِيُّ الَّذ۪ينَ اٰمَنُواۙ يُخْرِجُهُمْ مِنَ الظُّلُمَاتِ اِلَى النُّورِۜ وَالَّذ۪ينَ كَفَرُٓوا اَوْلِيَٓاؤُ۬هُمُ الطَّاغُوتُۙ يُخْرِجُونَهُمْ مِنَ النُّورِ اِلَى الظُّلُمَاتِۜ اُو۬لٰٓئِكَ اَصْحَابُ النَّارِۚ هُمْ ف۪يهَا خَالِدُونَ۟ ﴿٢٥٧﴾
(البقرة) ﱡﭐ لِلّٰهِ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَمَا فِي الْاَرْضِۜ وَاِنْ تُبْدُوا مَا ف۪ٓي اَنْفُسِكُمْ اَوْ تُخْفُوهُ يُحَاسِبْكُمْ بِهِ اللّٰهُۜ فَيَغْفِرُ لِمَنْ يَشَٓاءُ وَيُعَذِّبُ مَنْ يَشَٓاءُۜ وَاللّٰهُ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ قَد۪يرٌ ﴿٢٨٤﴾
اٰمَنَ الرَّسُولُ بِمَٓا اُنْزِلَ اِلَيْهِ مِنْ رَبِّه۪ وَالْمُؤْمِنُونَۜ كُلٌّ اٰمَنَ بِاللّٰهِ وَمَلٰٓئِكَتِه۪ وَكُتُبِه۪ وَرُسُلِه۪ۜ لَا نُفَرِّقُ بَيْنَ اَحَدٍ مِنْ رُسُلِه۪۠ وَقَالُوا سَمِعْنَا وَاَطَعْنَا غُفْرَانَكَ رَبَّنَا وَاِلَيْكَ الْمَص۪يرُ ﴿٢٨٥﴾ لَا يُكَلِّفُ اللّٰهُ نَفْساً اِلَّا وُسْعَهَاۜ لَهَا مَا كَسَبَتْ وَعَلَيْهَا مَا اكْتَسَبَتْۜ رَبَّنَا لَا تُؤَاخِذْنَٓا اِنْ نَس۪ينَٓا اَوْ اَخْطَأْنَاۚ رَبَّنَا وَلَا تَحْمِلْ عَلَيْنَٓا اِصْراً كَمَا حَمَلْتَهُ عَلَى الَّذ۪ينَ مِنْ قَبْلِنَاۚ رَبَّنَا وَلَا تُحَمِّلْنَا مَا لَا طَاقَةَ لَنَا بِه۪ۚ وَاعْفُ عَنَّا۠ وَاغْفِرْ لَنَا۠ وَارْحَمْنَا۠ اَنْتَ مَوْلٰينَا فَانْصُرْنَا عَلَى الْقَوْمِ الْكَافِر۪ينَ﴿٢٨٦﴾
آل عمران) ﱡﭐشَهِدَ اللّٰهُ اَنَّهُ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۙ وَالْمَلٰٓئِكَةُ وَاُو۬لُوا الْعِلْمِ قَٓائِماً بِالْقِسْطِۜ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَ الْعَز۪يزُ الْحَك۪يمُۜ ﴿١٨﴾
(الأعراف)
ﱡﭐاِنَّ رَبَّكُمُ اللّٰهُ الَّذ۪ي خَلَقَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ ف۪ي سِتَّةِ اَيَّامٍ ثُمَّ اسْتَوٰى عَلَى الْعَرْشِ يُغْشِي الَّيْلَ النَّهَارَ يَطْلُبُهُ حَث۪يثاًۙ وَالشَّمْسَ وَالْقَمَرَ وَالنُّجُومَ مُسَخَّرَاتٍ بِاَمْرِه۪ۜ اَلَا لَهُ الْخَلْقُ وَالْاَمْرُۜ تَبَارَكَ اللّٰهُ رَبُّ الْعَالَم۪ينَ ﴿٥٤﴾اُدْعُوا رَبَّكُمْ تَضَرُّعاً وَخُفْيَةًۜ اِنَّهُ لَا يُحِبُّ الْمُعْتَد۪ينَۚ ﴿٥٥﴾ وَلَا تُفْسِدُوا فِي الْاَرْضِ بَعْدَ اِصْلَاحِهَا وَادْعُوهُ خَوْفاً وَطَمَعاًۜ اِنَّ رَحْمَتَ اللّٰهِ قَر۪يبٌ مِنَ الْمُحْسِن۪ينَ ﴿٥٦﴾
(الإسراء)
ﱡﭐقُلِ ادْعُوا اللّٰهَ اَوِ ادْعُوا الرَّحْمٰنَۜ اَياًّ مَا تَدْعُوا فَلَهُ الْاَسْمَٓاءُ الْحُسْنٰىۚ وَلَا تَجْهَرْ بِصَلَاتِكَ وَلَا تُخَافِتْ بِهَا وَابْتَغِ بَيْنَ ذٰلِكَ سَب۪يلاً﴿١١٠﴾ وَقُلِ الْحَمْدُ لِلّٰهِ الَّذ۪ي لَمْ يَتَّخِذْ وَلَداً وَلَمْ يَكُنْ لَهُ شَر۪يكٌ فِي الْمُلْكِ وَلَمْ يَكُنْ لَهُ وَلِيٌّ مِنَ الذُّلِّ وَكَبِّرْهُ تَكْب۪يراً ﴿١١١﴾
(المؤمنون)
فَتَعَالَى اللّٰهُ الْمَلِكُ الْحَقُّۚ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۚ رَبُّ الْعَرْشِ الْكَر۪يمِ ﴿١١٦﴾ وَمَنْ يَدْعُ مَعَ اللّٰهِ اِلٰهاً اٰخَرَۙ لَا بُرْهَانَ لَهُ بِه۪ۙ فَاِنَّمَا حِسَابُهُ عِنْدَ رَبِّه۪ۜ اِنَّهُ لَا يُفْلِحُ الْكَافِرُونَ ﴿١١٧﴾ وَقُلْ رَبِّ اغْفِرْ وَارْحَمْ وَاَنْتَ خَيْرُ الرَّاحِم۪ينَ ﴿١١٨﴾
الصافات)
ﭑﭐﭒﭐﭓ
ﱡﭐوَالصَّٓافَّاتِ صَفاًّۙ ﴿١﴾ فَالزَّاجِرَاتِ زَجْراًۙ ﴿٢﴾ فَالتَّالِيَاتِ ذِكْراًۙ ﴿٣﴾ اِنَّ اِلٰهَكُمْ لَوَاحِدٌۜ ﴿٤﴾ رَبُّ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا وَرَبُّ الْمَشَارِقِۜ ﴿٥﴾ اِنَّا زَيَّنَّا السَّمَٓاءَ الدُّنْيَا بِز۪ينَةٍۨ الْـكَوَاكِبِۙ ﴿٦﴾ وَحِفْظاً مِنْ كُلِّ شَيْطَانٍ مَارِدٍۚ ﴿٧﴾ لَا يَسَّمَّعُونَ اِلَى الْمَلَأِ الْاَعْلٰى وَيُقْذَفُونَ مِنْ كُلِّ جَانِبٍۗ ﴿٨﴾ دُحُوراً وَلَهُمْ عَذَابٌ وَاصِبٌۙ ﴿٩﴾ اِلَّا مَنْ خَطِفَ الْخَطْفَةَ فَاَتْبَعَهُ شِهَابٌ ثَاقِبٌ ﴿١٠﴾ فَاسْتَفْتِهِمْ اَهُمْ اَشَدُّ خَلْقاً اَمْ مَنْ خَلَقْنَاۜ اِنَّا خَلَقْنَاهُمْ مِنْ ط۪ينٍ لَازِبٍ ﴿١١﴾
(الرحمن) يَا مَعْشَرَ الْجِنِّ وَالْاِنْسِ اِنِ اسْتَطَعْتُمْ اَنْ تَنْفُذُوا مِنْ اَقْطَارِ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ فَانْفُذُواۜ لَا تَنْفُذُونَ اِلَّا بِسُلْطَانٍۚ ﴿٣٣﴾ فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٣٤﴾ يُرْسَلُ عَلَيْكُمَا شُوَاظٌ مِنْ نَارٍ وَنُحَاسٌ فَلَا تَنْتَصِرَانِۚ ﴿٣٥﴾
الحشر) ﭐلَوْ اَنْزَلْنَا هٰذَا الْقُرْاٰنَ عَلٰى جَبَلٍ لَرَاَيْتَهُ خَاشِعاً مُتَصَدِّعاً مِنْ خَشْيَةِ اللّٰهِۜ وَتِلْكَ الْاَمْثَالُ نَضْرِبُهَا لِلنَّاسِ لَعَلَّهُمْ يَتَفَكَّرُونَ ﴿٢١﴾ هُوَ اللّٰهُ الَّذ۪ي لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۚ عَالِمُ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِۚ هُوَ الرَّحْمٰنُ الرَّح۪يمُ ﴿٢٢﴾هُوَ اللّٰهُ الَّذ۪ي لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۚ اَلْمَلِكُ الْقُدُّوسُ السَّلَامُ الْمُؤْمِنُ الْمُهَيْمِنُ الْعَز۪يزُ الْجَبَّارُ الْمُتَكَبِّرُۜ سُبْحَانَ اللّٰهِ عَمَّا يُشْرِكُونَ ﴿٢٣﴾ هُوَ اللّٰهُ الْخَالِقُ الْبَارِئُ الْمُصَوِّرُ لَهُ الْاَسْمَٓاءُ الْحُسْنٰىۜ يُسَبِّـحُ لَهُ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۚ وَهُوَ الْعَز۪يزُ الْحَك۪يمُ ﴿٢٤﴾
(الجنّ) ﭑﭐﭒﭐﭓ
قُلْ اُو۫حِيَ اِلَيَّ اَنَّهُ اسْتَمَعَ نَفَرٌ مِنَ الْجِنِّ فَقَالُٓوا اِنَّا سَمِعْنَا قُرْاٰناً
عَجَباًۙ ﴿١﴾ يَهْد۪ٓي اِلَى الرُّشْدِ فَاٰمَنَّا بِه۪ۜ وَلَنْ نُشْرِكَ بِرَبِّنَٓا اَحَداًۙ ﴿٢﴾ ﭐوَاَنَّهُ تَعَالٰى جَدُّ رَبِّنَا مَا اتَّخَذَ صَاحِبَةً وَلَا وَلَداًۙ ﴿٣﴾ وَاَنَّهُ كَانَ يَقُولُ سَف۪يهُنَا عَلَى اللّٰهِ شَطَطاًۙ ﴿٤﴾
الإخلاص) ﭑﭐﭒﭐﭓ
ﱡﭐ قُلْ هُوَ اللّٰهُ اَحَدٌۚ ﴿١﴾ اَللّٰهُ الصَّمَدُۚ ﴿٢﴾ لَمْ يَلِدْ وَلَمْ يُولَدْۙ ﴿٣﴾ وَلَمْ يَكُنْ لَهُ كُفُواً اَحَدٌ ﴿٤﴾
الفلق) ﭑﭐﭒﭐﭓ
ﱡﭐ قُلْ اَعُوذُ بِرَبِّ الْفَلَقِۙ ﴿١﴾ مِنْ شَرِّ مَا خَلَقَۙ ﴿٢﴾ وَمِنْ شَرِّ غَاسِقٍ اِذَا وَقَبَۙ ﴿٣﴾ وَمِنْ شَرِّ النَّفَّاثَاتِ فِي الْعُقَدِۙ ﴿٤﴾ وَمِنْ شَرِّ حَاسِدٍ اِذَا حَسَدَ ﴿٥﴾
الناس) ﭑﭐﭒﭐﭓ
ﱡﭐ قُلْ اَعُوذُ بِرَبِّ النَّاسِۙ ﴿١﴾ مَلِكِ النَّاسِۙ ﴿٢﴾ اِلٰهِ النَّاسِۙ ﴿٣﴾ مِنْ شَرِّ الْوَسْوَاسِ الْخَنَّاسِۙ ﴿٤﴾ اَلَّذ۪ي يُوَسْوِسُ ف۪ي صُدُورِ النَّاسِۙ ﴿٥﴾ مِنَ الْجِنَّةِ وَالنَّاسِ ﴿٦﴾
Kurumsal Fatura
Satıcı : DOĞRU HEDİYELİK EŞYA
Koleksiyona Ekle
Tahmini Kargoya Teslim: 8 gün içinde
favori
ÜRÜNÜN TÜM ÖZELLİKLERİ
Ürünün Diğer Satıcıları (2)
Tahmini Kargoya Teslim: 8 gün içinde
Deha Kitabevi
Tahmini Kargoya Teslim: 8 gün içinde
Henüz Yorum Yazılmamış.