hiram efsanesi / SÜLEYMAN MABEDİ VE HİRAM USTA’NIN ÖYKÜSÜ | Hakikat

Hiram Efsanesi

hiram efsanesi

Son Yazılar

Masonluk sembolizminin en temel kavramları “Süleyman Mabedi”, “Hiram Usta” efsanesi, “Jakin ve Boaz sütunları”dır.

Hiram Usta hikâyesi bu konuyu inceleyenler için çok popüler bir konu haline geldiğinden, olayı detaylıca inceleyeceğim. “Hz. Süleyman, tunç işçiliği yapmakta olan Hiram’ı Sur’dan getirtti. Hiram sağduyulu, zeki ve bilgili bir insandı. Hz. Süleyman’ın yanına geldi ve onun bütün işlerini yaptı.”(Krallar Kitabı1,)

XV. yüzyıldan kalma Cooke ve XVII. Yüzyıldan kalma Old Charges’ın Tew el yazmaları gibi eski metinler, tapınağın yapılışından ve Sur’lu Kral Hiram’dan söz etmektedir: Kendisi geometride çok ustadır ve yapı işinin büyük yetkilerle yönetilmesi ona verilmiştir.

Hz. Süleyman’ın yapı işlerini yönetmek görevini kendisine vermiş olduğu Adoniram, Adoram ya da Hiram o kadar büyük sayıda işçiye para ödemekteydi ki, bunların hepsini tanıyamıyordu. Bunun üzerine, ayırd edebilmek için, bunların herbiriyle başka başka parolalar, işaretler, el değdirmeler saptamıştı…

Üç kalfa, hakları olmadığı halde usta günlüğü almak istiyordu. Parola(tanrı anlamına gelen) Yehova idi ama onlar bilmiyorlarlardı. Adoniram’ı yalnızken görünce ondan bu parolayı istemeye, alamazlarsa öldürmeye karar verdiler. Bu amaçla biri Güney’de, biri Kuzey’de, sonuncusu da Doğu’da (Maşrıkta) olmak üzere, tapınağın içine saklandılar. Adoniram her zamanki gibi Batı kapısından içeriye girmişti. Güney kapısından çıkmak isteyince üç kalfadan biri ona usta parolasının ne olduğunu sordu. Beri yandan da elinde tuttuğu ya da çekici ona doğru kaldırmıştı. Hiram: “Ben usta parolasını böyle öğrenmemiştim” dedi. Bunun üzerine kalfa elindeki çekici onun kafasına vurdu. Fakat güçlü vuramamıştı. Hiram kuzeye kaçtı, oradaki ikinci kalfa da aynı şeyi yaptı. Fakat ikinci vuruşla da ölmemiş olduğundan en son Doğu kapısına kaçtı ve son kalfa da ona aynı soruyu sorduktan sonra onu öldürdü. Ondan sonra üç kalfa da onu gömmek için bir araya geldiler. Fakat henüz karanlık bastırmamış olduğundan cesedi götürmeye cesaret edemediler. Onu bir taş yığının altına gizlediler. Gece olunca cesedi alıp dağa götürdüler ve oraya gömdüler. Yeri sonra yine bulabilmek için bir akasya dalı keserek mezarın üstüne koydular.

Hz. Süleyman dokuz gün boyunca Hiram’ı görmeyince, dokuz ustaya: “Gidin onu arayın” dedi. Bu ustalar emirleri harfiyen yerine gtirdiler. Uzun süre aradıktan sonra dinlenmek için, mezarın bulunduğu yerin yanına gittiler. İçlerinden biri rahat oturabilmek için akasya dalını tutmak istedi ama dal elinde kaldı. Nedenini öğrenmek için yeri kazınca Hiram’ın cesedi ile karşılaştılar.

Bunlardan birisi cesedi parmağından tuttu ama derisi soyuldu, elinde kaldı. İkincisi de başka bir parmağından tuttu o da soyuldu. Sonuncu ise bileğinden tuttut ama o da soyuldu. Bunun üzerine “Maşnak” diye bağırdı ki bu masonlara “Et kemikten ayrılıyor, beden çürümüş” demektir. Bunun üzerine “Maşnak” yeni parola oldu. Hemen olup bitenlerin hepsi Hz. Süleyman’a anlatıldı. Hiram’a olan saygısı yüzünden Süleyman “Gidin onu gömülü olduğu yerden tapınağa getirin” dedi.

Sonra onu büyük bir törenle oraya gömdüler. Tören sırasında bütün ustalar, içlerinden hiçbirinin eli şeflerinin kanına bulaşmadığını göstermek için beyaz deriden önlükler takıp beyaz deriden eldiven giymişlerdi.” Bu yüzden masonlar törenlerinde aşağıdaki beyaz eldivenleri giymektedirler. Yan tarafında ise diğer ayin kıyafetleri de bulunmaktadır.

9

Hiram Usta taş ustası mıydı bu arada? Neyi örüyor bu adam yahu derseniz, klasik bilgisiz masonlar ya da bilgili ama ketum olanlarından şu cevabı alabilirsiniz, Hz. Süleyman’ın tapınağını der. Neyi örüyorlar açıklayalım.

Süleyman Mabedi (Bet Amikdaş) Kutsiyet Evi, Yeruşalimde’ iki kez inşa edilmiş ve yıkılmış olan Tapınak seafoodplus.info Amikdaş, Kral Süleyman tarafından Masonluğun atası sayılan Hiram Usta’ya inşa ettirilmiştir.

İbrani takvimine göre (M.Ö ) yılında inşa edilmiş Babil kralı Nabukednezzar tarafından ( M.Ö ) yılında yıkılmıştır. II. Tapınak (Bet amikdaş) (M.Ö ) yılında halkın lideri Zerubavel, peygamberler Ezra ve Nehemya tarafından inşa edildi ve Romalılar tarafından ( M.S 70 ) General Titus komutasındaki Roma İmparatorluğu&#;na bağlı birlikler tarafından 70 yılında yıkılmıştır. Maşiah geldiği zaman III. ve son Tapınak ( Bet Amikdaş ), ebediyen ayakta kalmak üzere inşa edilecektir. (Tora – Bamidbar, Bet Amiktaş Açıklaması, 12 İyar , s)

10

Ama tüm bunlar çift anlam taşıyan sembolizmden başka bişey değildirler. Örülmek istenen yapı “mana” anlamıyla, doların üzerinde de şekillendirilmiş yapıdır. Sınıf sisteminin en koyu haliyle izleneceği, köleci totaliter sistemdir. Bu köleciliği ise bize “Sosyalizm” olarak yutturmak isteyeceklerdir. İşçi sınıfının hâkimiyeti diye satılan diktatörlük. Benim için kapitalizmden daha rezil olan tek şeydir, bu nedenle kapitalizmin alternatifi olması söz konusu bile olamaz. Konu ile daha uzun analizler ve ispatlar koyduğum bölüm olan “Komünizm ve Karl Marx Üzerine” yazısını ve takip eden 3 bölümü okumanızı tavsiye ederim.

11

 1 Dolar’ın üzerinde bulunan sembol’dür. Deccaliyet sistemini sembolize eder. (Alttaki tarih MDCCLXXVI)

  • 13 katlıdır. Bu tüm insanlığı yönetmek için gereken sınıflı yapıyı gösterir. Ayrıca Kabala’da kutsal bir sayıdır.

  • Duvar 72 tuğladan oluşmuştur. Bu da Hz. Süleyman’ın emrinde olan 72 cini ve şeytanı sembolize eder. İleriki bölümlerde de bu rakamla karşılaşılacaktır.

  • MDCCLXXVI ise yani “İlluminati” örgütünün kuruluş yılıdır.

  • Yukardaki göz ise henüz tamamlanamamış tek dünya devletini anlatmaktadır. Henüz efendilerinin gelmediğini gösterir. O yüzden piramitten ayrıdır. Geldiğinde Süleyman Mabedine yerleşeceğini iddia etmektedirler.

Ek olarak bir rakam takıntısı da mevcut olduğundan bu arkadaşlarda, şu ayrıtıyı da incelemeden geçemeyeceğim.

MDCCLXXVI =

M=, D=, C=, L=50, X=10, V=5, I=1

Her bir harfi sırasıyla çıkar topla yaparsanız ilginç bir dizilim ortaya çıkıyor.

M-D+C                                    C-L+XX-V+I

(+)=        (+10)=60             (+1)=6 yani

Bakalım Israil bayrağına ve yıldızına

12

İçerde bir altıgen, altı tane üçgen var, altı tane de köşe var. ’dır yani zaten mavi renk kullanma olayına da değindik. Sufilikte, Mavi soyluluğu ve mavi kan tutkusunu sembolize ettiğinden yasaklı renktir. Aşağı ve Yukarı 2 üçgenin kesişimi “Yer ile Göğün” kesişimi olan Kudüs’ü yani kutsal toprakları tarif etmektedir. Sembol esasında Rothschild ailesine aittir. Kendileride Hazar Yahudileri soyundan Aşkenaz’lardır. Alışılmışın ötesinde karanlık bir geçmişleri vardır ve İsrail’in kurucu ailesidir. Yukarı ve Aşağıda bulunan iki mavi çizgi ise “Nil” ve “Fırat” nehirlerinin arasını anlatmaktadır. Bu onların vaad edilmiş topraklarıdır. Bugünkü coğrafyadaki karışılığın ana nedeni ise budur. “Arap Bahar” ı denen saçmalıklar, “El-Nusra” cephesi yağmacılığı bu kurumların ürünüdür.

Ben burada sadece piramidi incelemeye çalıştım. Ama 1 doların tamamında neler var öğrenmek istiyorsanız, ne kadar sembol ve gizem koymuşlar aşağıdaki linke bir göz atmanız gerekecektir. Mutlaka bir göz atın.

Bilimin ve gelişimin ışığında diyen mason arkadaşlar neden bu gibi sembollere takılırlar ilginç doğrusu

Mabet için duvar ören Hiram usta esasında sadece bir semboldür. Kurulmak istenen tek dünya imparatorluğudur. Merkezi de Süleyman’ın mabedi olacaktır. Piramitteki tuğlalar bu duvarın tuğlalarını sembolize etmektedir. Anlayacağınız sistem Firâvuni bir piramittir. Zaten Tevrat’ın içinde bulunan bazı bölümler, Tevrat’tan çok öncede mevcuttu. &#;Hz. Musa kimdir? Tevrat tahrip edildi mi?” adlı bölümde bu konuyu daha da açacağız.

Bu Süleyman Mabedinin kalan son parçaları İsrail’deki “Ağlama Duvarı”dır. Bu yapıyı tekrar dikene kadar uğraşıp duracaklar, bazı aydın dediğimiz, general dediğimiz, işadamı dediğimiz birçok zengin yani mason kardeşimiz buralarda poz verir dururlar.

13

 Ben Basbuğ Müslüman olsun demiyorum. Hatta Müslüman olup da koyun gibi ömrünü televizyon karşısında geçirenler yerine, ateist kitap okuyup sistemi eleştirenlere daha çok saygı duyarım. Lakin buraya gittikten sonra Müslümanlığı ve Türklüğü ile övündüğünü söylemiş kendini savunmak için. Kudüs’te ne işiniz vardı? Gitseydiniz Kâbe’ye orda pozlar verseydiniz o zaman. Ya inanıyorsan git Kâbe’ye ağlama duvarı yerine, ya da inanmıyorum de neden utanıyorsun? Acaba Ağlama Duvarı modern de, Kâbe’mi yobaz bir ortam? Başörtülü eşleri olan insanları ordudan kovarken, 5 karış sakallı hahamlarla da poz vermemek gerekir o zaman. Bu fotoğraf Eski Genel Kurmay Başkanımızın rengini yeterince belli etmektedir. Bu nedenle içeri yine kendisi gibi satılmış insanlar tarafından atılmasına üzülmedim, üzülemedim.

BAKIN BU YAZININ EN İLGİNÇ NOKTALARINDAN BİRİ BURASIDIR.

Masonluk hakkında Bakara Süresinin Ayetinde şöyle yazmaktadır. Hiç kimsenin gözüne çarpmaması beni çok şaşırtmaktadır. Hocaların sadece kuran değil, her türlü din kitabı konusunda eğitim alması şarttır. Masonların tekrar inşa etmeye çalıştığı Süleyman mülküne dair gayet açık saptamalar vardır.

Tuttular da Süleyman mülküne dair şeytanların uydurup izledikleri şeyin ardına düştüler. Hâlbuki Süleyman inkâr edip kâfir olmadı, lakin o şeytanlar kâfirlik ettiler; insanlara sihir öğretiyorlar ve Babil’de Harut ve Marut’a bu iki meleğe indirilen şeyleri öğretiyorlardı. Hâlbuki o ikisi “ancak ve ancak sizi denemek için gönderildik, sakin sihir yapıp da kâfir olmayın” demeden kimseye bir şey öğretmezlerdi. İşte bunlardan karı ile kocanın arasını bozacak şeyler öğreniyorlardı. Fakat Allah’ın izni olmadıkça bununla kimseye zarar verebilecek değillerdi. Kendi kendilerine zarar verecek ve bir fayda sağlamayacak şeyler öğreniyorlardı. Yemin olsun ki onu her kim satın alırsa, onu alanın ahirette bir nasibi olmayacağını da çok iyi biliyorlardı. Hakkıyla bilselerdi, uğruna canlarını sattıkları şey ne çirkindir”

Hüküm çok açık olmasına rağmen Osmanlı’da 3 tane şeyhülislâm masonmuş. Nasıl okuyorlar Kuran’ı? Nasıl Şeyhülislam oluyorlar? Çok basit ve açık olan bir kitap, Atom fiziği çözmüyorlar. 2 sütun var önünde Süleyman mabedi diyorlar, zaten locaya sürekli gidip geliyorsun. Bir de önünde Sûre var o da gerçek işin zaten. Onu da anlamıyorsun. Bu yüzden din adamlarına güvenmek çok riskli olduğuna inanıyorum.

Damalı zemin, sütunlar, Süleyman mabedi, piramit, İsrailoğulları neler oluyor? Nerede yaşıyoruz? Diyebilirsiniz. Ama dahası da var sihir ve büyücülükten bahsediliyor ayette. Ben de zaten materyalistim felan diyecekseniz demeyin lütfen. Ben de materyalizmin ne olduğunu bilirim. Sihrin ne olduğunu bilmem ama reddetmenin ne kadar sığ bir şey olduğunu da bilirim. Adamlar dünyayı yönetiyorlar ve onların açıklamalarına mı yalan diyeceğiz? Bilimin ışığını ağızlarından düşürmeyen bu arkadaşlarda aynı zamanda sihir yaptıklarından bahsederler.

Sihir ve simyacılık zaten mason localarında bilinen ve açıkça söylenen bir konudur. Üst seviyelerdeki masonlara büyü ve simyacılık sanatı anlatılır. Hele Seviye olmuş olanlar bu konuda sağlam sırlar bilirler. Zaten bunları kendileri de açıkça beyan etmiştir. Eliphas Levi, Alistair Crowley, Albert Pike bu işlere kafa yormuş kişilerdir. İnternette biraz araştırma yapmanız yeterli.

Kara büyünün en gelişmiş halde kullanıldığı yol ise Kabala’dır. Zaten Ortaçağ Avrupa’sında yasak bir kitaptır. Bu kitapta evrenin dinamiklerini ışık temelinde anlatmaktadır, Sufilerde aynı şekilde anlatırlar. Sufiliğin derinliğini bilmediğim için anlatırken ne kullanırlar bilmem. Onların zengin olma beklentisi olmadığını bilirim. Onlarınki bu işin aydınlık tarafı oluyor sanırım. Ve de Fetullah’ın hırsızlığını yaptığı ama içini boşalttığı bir terim için uğraşıyorlar “Hizmet”.

Kabalacıların yedi kollu şamdanı meşhurdur. Hatta Mossad’ın sembolüdür. Masonlukta semboller çok ünlü olduğu için bayağı ünlü insanlarda bu şamdan’la poz verirler. Çünkü mason olduğunu büyük abilerine göstermelisindir. Bakalım kimler kullanmış. Hahamlar, İsrail devleti, Mossad vb. İnternette gerekli araştırmayı yapmanız durumunda hepsini çok rahat bulabilirsiniz. Benimde buraları resim doldurmama gerek kalmaz. Fakat Tayyip Erdoğan’ı da bulmuşken bu yazıya eklememek olmazdı.

14

Jakin & Boaz Nedir?

15

Resimler tahmin edeceğiniz üzere Yahudi mezarları, mason locaları ve tefsirlerinden alınmıştır.

Süleyman bütün İsrail&#;in kralıydı. Süleyman kendine, yapımı on üç yıl süren bir saray yaptırdı.

Sütunların üzerine koymak için beşer arşın yüksekliğinde dökme tunçtan iki
sütun başlığı yaptı. Her iki sütun başlığında, örgülü ağa yakın çıkıntının yukarısında çepeçevre diziler halinde iki yüz nar motifi vardı. Hiram sütunları tapınağın eyvanına dikip sağdakine Jakin, soldakine Boaz adını verdi. (
Tevrat – Krallar I. Bap/ 1,15,20,21)

Yahudi mistizmi Kabala’da Jakin ve Boaz sembolünün sefirot şemasındaki anlamı mason localarındada sembolize edilmektedir. Masonluğun kurucusu Hiram ustanın inşa ettiği Tapınağın sütunları Mason mabedlerinin girişlerinide sembolize etmektedir. Mason mabedlerin girişlerinde sağda Jakin solda Boaz sütunları bulunmaktadır.(Mark Stavish, Freemasonry Rituals and Symbols, Llewellyn Worldwide, p)

Mason localarının değişmez dekorlarından biri, locanın girişinde yer alan ikiz sütunlardır. Üzerlerine &#;Jakin&#; ve &#;Boaz&#; kelimeleri kazınmış olan bu sütunlar, Hz. Süleyman Tapınağı&#;nın girişinde yer alan iki sütunun taklidi olarak bilinir. Oysa gerçekte bu sembolde de masonların kastı, bir peygamber olan Hz. Süleyman&#;ı anmak değil, Hz. Süleyman hakkında üretilen iftira yoluyla, ilham aldıkları pagan inançları ifade etmektir. Bu sütunların kökeni de yine Eski Mısır&#;dır.

Masonlukta Jakin ve Boaz’ın Eski Mısır kaynaklı olduğu şöyle tasvir edilmektedir.

Mısır&#;da Horus ve Sut göklerin ikiz mimarı ve dayanağı idiler. Hatta Tebai&#;deki Baccus da öyleydi. Localarımızdaki iki sütun da Eski Mısır kaynaklıdır. Mısır&#;daki bu sütunların biri güneyde Thebes şehrinde, diğeri kuzeyde Heliopolis&#;tedir. Mısır&#;ın baş tanrısı Ptah&#;a adanmış Amenta isimli tapınağın girişinde Solomon tapınağının girişinde olduğu gibi iki sütun vardı. Güneşle ilgili en eski mitlerde de sonsuzluğun giriş kapısı önünde dikili akıl ve kuvvet isimli iki sütundan bahsedilir.&#; (Mimar Sinan Dergisi – , Sayi, s.4)

Yukarıdaki mabedin fotoğraflarından da hatırlayacak olursanız, bu iki sütun Süleyman Mabedi’nin girişinde de bulunmaktadır. Tabiki son verdiğimiz yazıdaki örneğe de bakacak olursanız, kökeni antik Mısır ve daha eskilerine kadar uzanmaktadır. Yani Hz. Süleyman’dan çok daha öncesi de mevcuttur. Dejenere bir uygulama olduğu tarih açısından da gayet belirgindir.

Bunu beğen:

BeğenYükleniyor

İlgili

Tagged:çırak, hiram usta, hz. süleyman, illuminati, israil, jakin boaz, kabala, menora, süleyman mabedi, Tayyip Erdoğan, ustaPermalink2 Yorum
kaynağı değiştir]

Hiram Abi'nin hikâyesi Masonik Locaların temelini oluşturur ve üç derecedekiler tarafından bir sonraki kuşaklara aktarılır. Bu onun Kudüs'e gelmesi ile ve Süleyman tarafından tapınağın inşaatının baş mimarı ve yöneticisi olarak atanmasıyla başlar. Tapınak tamamlanmak üzeredir. Yüksek Masonların gizli şifrelerini öğrenmek isteyen diğer sanatkar duvarcılar ona tuzak kurarlar. Hiram bu tuzakta her bilgiyi isteyenin isteğini geri çevirir ve saldırganlar her bilgi vermeyi reddettiğinde onun başına duvarcı araçlarıyla vururlar (her yargıda farklı anlatılabilir). İlk iki saldırganın vuruşlarında yaralanır ve üçüncü saldırganın vuruşunda ise ölür.[7] Katilleri vücudunu bir moloz yığını altında gizlerler, cesedi gece şehir dışına taşımak için geriye dönerler. Cesedi sığ bir mezara gömerler ve nerede olduğunu anlamak için akasya dalları ile basit bir şekilde işaretlerler. Usta bir sonraki günde işe gelmediğinden dolayı, Süleyman onu bulmak için diğer zanaatkar duvarcılardan bir grup gönderir. Arama esnasında gevşek akasya dalı parçaları keşfedilir ve cesedi insana yaraşır bir şekilde mezardan çıkartılır. Üç zorbanın da saklandıkları yerler tespit edilir ve hepsi yargı önüne getirilir. Süleyman daha sonra onun bilgilerini bir yüksek masona bildirir ve yüksek mason kaybolur. Onun yerini belli eden nesneler hareketler veya kelimelere bağlı olarak değişiklik gösterir.[8] Anglo-Amerikan ülkelerde efsane genel olarak bu şekilde anlatılır.

Liberal Masonluk'ta hikâye biraz daha farklı anlatılır; Yüksek Masonlar çok sayıda (Hiram değil) tapınağın inşaatında çalışıyorlardı ve üç zorba kendilerine daha yüksek ücret verecek şifreler ile işaretler arıyorlardı. Sonuç bu hikâyede de aynıdır ancak farklı olarak cesedi Yüksek Masonlar bulurlar ve sırlar kaybolmaz. Süleyman'ın emirleri ise Hiram'ın mezarı üzerine yazılıdır ve Tapınağın altına gömülmüştür ve mezarın değiştirilmesindeki aynı saygı bu hikâyede de gösterilir. Sırlar diğer geleneklerde "kayıp" olarak gösterilirken, burada yeni Yüksek Masonlara ritüelin bir parçası olarak verilmiştir. Bu anlatımda Hiram genellikle Adoniram olarak değiştirilmiştir.[9]

Tevrat'ta Hiram[değiştir kaynağı değiştir]

Titus Flavius JosephusEski Yahudi Eserleri (Bölüm ) Hiram'dan bir τεχνίτης, sanatkar, usta olarak bahseder.[15]

Batı Roma İmparatorluğu'nun çöküşü ile Haçlı Seferleri arasında yazılan, Targum Sheni ( "İkinci Targum")'nin Ester kitabının Aramice bir tercümesinde, Büyük Kiros soyundan gelenler tarafından kullanılan ve Süleyman için yapılan mucizevi bir tahtı inşa eden kişi olduğundan bahseder.

Efsanenin en ayrıntılı versiyonu ise Gérard de Nerval'in yılında yazdığı Voyage to the Orient isimli Saba Melikesi Belkıs, Süleyman, Cin Prensi ile ilgili tüm hikâyelerin bir parçası olarak ve masonik şifreler yerleştirilmeden bahsedilmiştir. Burada yukarıda anlatılan ikinci versiyon gibi ondan Usta Zanaatkar Adoniram olarak bahseder ve adlandırır. Masalda Belkıs'ın ölmeden önce Süleyman ile geçirdiği mistik maceralar ve Saba Melikeliği anlatılır. Onu öldüren zorba (Rufians)lar Süleyman'ın talimatı altındadır.[16]

Diğer teoriler[değiştir

Hiram Abif

  yılında Ankara’da doğdu. yılında TED Ankara Kolejini, yılında Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesini bitirdi. yılları arasında Anka Ajansı’nda İç Haberler Muhabiri olarak çalıştı. yılında Anadolu Ajansı’nda Dış Haberler Muhabiri olarak göreve başladı. yılları arasında Anadolu Ajansı’nda çalıştı. yılında Avalon İthalat İhracat Ticaret Limited Şirketini kurarak özel sektöre geçti. İthalat, mağazacılık ve serbest ticaret deneyiminin ardından yılında Basın sektörüne geri döndü. yılları arasında EBA’da görev yaptı. yılında Radyo ve Televizyon Üst Kurulunda İzleme ve Değerlendirme Dairesi Uzmanı olarak göreve başladı. Bilahare İzleme ve Değerlendirme Dairesi’nin Yerel ve Bölgesel Yayınlar sorumlusu olarak atandı. yılları arasında RTÜK İletişim Dergisi’nin Genel Yayın Yönetmeni olarak görev yaptı. Basın sektöründe yirmi beş yıllık hizmetini tamamlayarak, Sürekli Sarı Basın Kartı sahibi oldu. yılında Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’ndan emekliye ayrıldı. yılları arasında muhtelif dergi ve gazetelerde editörlük, köşe yazarlığı ve bazı özel firmaların yurt dışı ilişkiler danışmanı olarak görev yapan Gener, Gazeteciler Cemiyeti ve HKEMBL üyesi.

Cihangir Gener’in yılında “Ezoterik Batıni Doktrinler Tarihi” adlı ilk kitabı yayınlandı. yılında aynı eserin ikinci cildini yayınladı. Bilahare her iki cilt, tek bir kitap olarak yılında piyasaya çıktı. Bu eseri halen baskısını yapmış bulunmakta ve çeşitli üniversitelerde yardımcı ders kitabı olarak okutulmakta. Cihangir Gener’in yoğun çalışmaları ile eser, “Ezoterik Batıni Doktrinler Ansiklopedisi”ne dönüştü. 4 ciltten oluşan ansiklopedinin ilk basımı yılında yayınlandı. Gener yılında “Hiram Abif” adlı ikinci kitabı yayınlandı. Hür Masonluğun Piri olan Hiram Abif’in hayatını konu alan bu kitap da yılında 3. baskısını yaptı. İsa’nın yaşamının bilinmeyen yönlerini anlatan “Işığın Oğlu” adlı üçüncü kitabı yılında yayınlandı ve ’te 2. Baskısını yaptı.

yılında yayınlanan “Ezoterizmin Bilimsel İspatı Kuantum” adlı eseri, 2. Cildin ilavesi ile yılında 2. Baskısını yaptı. Bunu yine ’te yayınlanan “Tanrım Sana Dönüyorum” adlı eserinin 2. Baskısı takip etti. Gener halen, “Mu İnisiasyonu Tarot” adlı çalışmasını sürdürüyor.

İyi derecede İngilizceye sahip olan Gener, evli ve üç kız çocuğu sahibi.

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir