Ülkenin kuzeyindeki Overijssel Bölge Mahkemesi'nin, ineklerin çayıra çıkması ve toprağa dışkılamasının azot salımına yol açtığı ve bunun izne tabi olması gerektiği yönündeki kararı çiftçilerde endişeye yol açtı.
Mahkeme, çevre örgütleri tarafından açılan 29 davaya ilişkin kararında, Overijssel eyaletinin azot salımına ilişkin politikalarına vurgu yaptı. Mahkemeye göre, doğa rezervlerine yakın olan hayvan çiftliklerinin ürettiği azot, çevreye zarar veriyor.
Davalardan sekizi, ahır dışında çayırlarda beslenen ineklerin neden olduğu azot salımına ilişkindi. Hollanda'da federal hükümet ve yerel yönetimler, yalnızca ahırlarda tutulan inekler için azot iznine ihtiyaç duyulduğunu düşünüyor.
Çayırda otlayan ineklerin toprağa dışkılaması nedeniyle oluşan emisyon miktarı, resmi kayıtlara alınmıyor.
Çevre örgütleri, ahır dışında da azot salımı izninin zorunlu olmasını istiyordu ancak resmi otoriteler buna katılmıyordu. Mahkeme, çevrecilerin bu kaygısını haklı bularak ahır dışındaki ineklerin çevreye olumsuz etkisine göz yumulup yumulmadığının araştırılmasını istedi.
Çiftçi örgütlerine göre bu karar, yakın tarihte Hollanda'daki bütün ineklerin ahırda kalmasına yol açacak. Yani bir başka deyişle, meralarda otlayan inek görüntüleri büyük ölçüde ortadan kalkacak.
Kamu yayıncısı NOS'a konuşan bölgesel Ziraat Birliği yetkilileri, azot politikasının çok karmaşık bir hal aldığını belirterek ahır dışındaki inekler için izin alma zorunluluğunun, çiftçiler açısından sorun yaratacağını savunuyor.
Doğa rezervlerine yakın bölgelerde ineklerin toprağa gübrelemesine izin verilememe olasılığı bulunduğuna da işaret eden çiftçilere göre, bu nedenle artık inekler tamamen ahırda kalmak zorunda olabilir.
Hollanda Süt Ürünleri Çiftçileri Sendikası Başkanı Henk Bleker'e göre, bu durum yalnızca çiftçiler ve inekler için değil, tüketiciler için de can sıkıcı olacak.
Bleker, "İnsanlar merada yayılan ineklerin sütünü istiyor. Çevre Savunma Örgütü tarafından yapılan bir anket, insanların dışarıda otlayan ineklerin sütleri için daha fazla para ödemeye istekli olduklarını gösteriyor" dedi.
Hükümet de, çayırda otlatma ve gübrelemenin izinlerden muaf tutulmasını istiyor. Ancak çevre örgütleri bunun aksini düşünüyor.
Leiden Üniversitesi'nden çevre ve sürdürülebilirlik uzmanı Prof. Dr. Jan Willem Erisman, NOS'a, tarım sektöründen kaynaklanan tüm azot salımının yaklaşık yarısının ahırlardan, diğer yarısının otlatma ve gübrelemeden kaynaklandığını söyledi.
Erisman'a göre mahkeme, oldukça hassas bir konuya parmak bastı. "Gübreleme ve otlatmanın kötü bir şey olmadığını" vurgulayan Hollandalı profesöre göre, önemli olan azot salımı politikasının bir sisteme oturtulması.
Çiftçi Savunma Gücü eylem grubundan Sieta van Keimpema ise, Hollanda'daki inek sayısı son yıllarda zaten azaldığına dikkati çekerek ülkenin değişmez manzaralarından biri olan çayırda otlayan inek görüntülerinin artık ortadan kalkacağı endişesini dile getiriyor.
Keimpema, "Yaşadığım bölgede etrafıma baktığımda gözlerim doluyor; evimin birkaç kilometre yakınında yüzlerce inek varken, şimdi sadece bir avuç buzağı kaldı" diyor.
Türkiye’de süt üretimi için farklı türlerde birçok inek kullanılıyor. Ülkemizin kendine özel inek türleri olduğu gibi dünyada bilinen türler de coğrafyamızda varlık gösteriyor. Türkiye iklimine adapte olabilen cinsler ve ülkemiz türleri arasında melezlemeye de rastlanıyor. İnsanlığın süt ihtiyacına yanıt veren süt inekleri hangileri sizler için derliyoruz.
Yerli ve kültür ineklerinin süt verimini ve özelliklerini detaylarıyla öğrenerek süt üretimine yön verebilir, yetiştireceğiniz hayvanı seçebilirsiniz. Süt inekleri ülkemizde birçok farklı türde bulunuyor. En çok tercih edilen ırkları sizler için derliyoruz.
Bir türün çok iyi olduğunu işaret etmek, diğerlerine kötü demek doğru bulunmuyor. Yetiştirilme koşulları ve amacına göre farklı türlerin farklı avantaj ve dezavantajları bulunuyor. İşletmenizin fiziksel koşullarına, imkanlarına, ekonomik duruma bakara seçim yapmalısınız. Türkiye’nin farklı bölgelerinde farklı iklim ve coğrafya koşulları bulunduğundan, inek doğasının şartlara uygunluğuna bakarak karar vermelisiniz. Uzmanlar, bu değerlendirme sırasında, yerli ırkların coğrafyaya tam uyum sağlayarak hayatta kaldığını hatırlatıyor. Kültür ırklarına, daha önce denenmemiş alanlarda yatırım yapmak süt üretimi açısından riski beraberinde getiriyor. Ülkemizde meraların genellikle zayıf, hayvanlar için bitkisel üretimin kısıtlı ve süt fiyatlarının düşük olması süt üretimi için var olan diğer dezavantajlar arasında yer alıyor. Irkın maliyetini, dayanıklılığını, çevresel koşullara uygunluğunu ve süt verimini gözden geçirerek karar vermelisiniz. Bölgenizdeki hakim ırkları öncelikli değerlendirmeli, yerli ırkların adaptasyon kabiliyetinin daha iyi olduğunu aklınızda tutmalısınız.
Uzmanlar, eğer süt miktarı önemliyse Holstein ırkının seçilebileceğini belirtiyor. Sütün yağ oranı ve protein değerine göre seçim yapılıyorsa Jersey ırkı iyi bir alternatif oluyor. Yem tüketiminin daha ekonomik olması üzerinden birr hesap yapıldığında Brown Swiss cinsi çiftçilerimize seçenek oluşturuyor. Simental ırkların iri cüsseli olması, Holstein inekleri kadar süt verimi göstermemesi, yemden yararlanma oranı türün dezavantajlarını oluşturuyor. Ancak vereceği yeme güvenen işletmeler, Simmental türü süt ineklerine yöneliyor. Bu türden ekonomik süt elde etmek, kombine özelliğinden yararlanmak için çok yem yedirmek gerekebiliyor.
Tarım ve hayvancılığın en önemli alanlarından biri olan süt üreticiliği hakkında detaylı bilgiye Tarfin Blog’ta yer alan diğer makaleler üzerinden ulaşabilirsiniz. Tarım ve hayvancılık için gerekli tüm ihtiyaçlarınızı Tarfin Mobil üzerinden karşılayabilirsiniz. Peşin veya hasat vadeli ödeme seçeneklerinden yararlanabilirsiniz.
En Çok Süt Veren Süt İneği Irkları Nelerdir?
Isparta Tarım İl Müdürlüğü’ne göre, en çok süt üretimi kültür ırklarından elde ediliyor. Siyah Alacalar, Esmerler, Simentaller ve Jerseyler en çok süt veren türleri oluşturuyor. Yerli ırklar arasında en iyi verim Güney Anadolu Kırmızısı’ndan sağlanıyor.
Türkiye’de En Çok Hangi Süt İneği Irkı Bulunuyor?
Ülkemizde sütçü ırklardan en çok Siyah Alaca yetiştiriliyor. Amerika gibi birçok ülkede en çok süt üretimi bu cins üzerinden yapılıyor.
Irkın Süt Verimi Üzerindeki Etkisi Nedir?
Irk, bir inekten alabileceğiniz süt miktarını belirleyen temel faktör olarak karşımıza çıkıyor. Çevre şartları ne olursa olsun, ne kadar iyileştirilirse iyileştirilsin, genetik yapı gereği hayvanların süt üretimi sınırlı oluyor. Hiçbir hayvan, şartlar ne olursa olsun genetik yapının üstüne çıkamıyor. Ayrıca, genetik verimlilik fazla olsa dahi, eğer çevresel şartlar desteklenmiyorsa süt verimi istenen düzeyde gerçekleşmiyor.
Tarfin satış noktaları ve güncel kampanyalar hakkında bilgi almak için telefon numaranızı bırakın, sizi arayalım.
Benzer Haberler
Soya fasulyesi yetiştiriciliği Uzak Doğu ülkelerinin yanı sıra dünyanın dört bir yanında yapılıyor. Soya fasulyesi nasıl yetiştirilir tıklayarak öğrenebilirsiniz.
Devamını okuMotorlu tırpan, çiftçilerimizin ot keserken hayatını kolaylaştırıyor. Motorlu tırpan çeşitlerini incelemek için hemen tıklayın.
Devamını okuBadem soyma makineleri, çiftçilerimizin badem soyma işlemlerini pratikleştiriyor. Badem soyma makinesi hakkında bilgi için tıklayın.
Devamını okuTalebinizi Aldık. Teşekkür Ederiz.
Size en kısa sürede ulaşacağız.
Hollanda'da yapılan bir araştırmaya göre, çiftliklerdeki inek ve domuzlardan elde edilen et ve süt ürünlerinin yaklaşık yüzde 80'i plastik parçacıklar (mikroplastik) içeriyor.
Çiftlik hayvanlarının kanında da, mikroplastik sapandı. Uzmanlara göre, bunun en önemli nedeni hayvan yemindeki plastikler. Çiftlikteki yetişkin bir domuz, günde ortalama bir kredi kartı boyutunda plastik yutuyor.
Plastik kirliliği ile mücadele eden Plastic Soup Fondation adına, Amsterdam Özgür Üniversitesi tarafından gerçekleştirilen araştırmada, farklı çiftliklerden 12 inek ve 12 domuz incelendi.
Tüm hayvanların kanında en az üç tür plastik parçacığa rastlandı. Test edilen sekiz sığır eti örneğinden yedisinde, sekiz domuz eti örneğinin de beşinde plastik parçacıkları bulundu.
Araştırmacılar, incelenen 25 süt örneğinin 18'inde de plastik parçacıklarına rastladı.
Uzmanlara göre bu, hayvanların yemindeki plastikten kaynaklanıyor olabilir. Çünkü incelenen 12 yem paketi ve parçalanmış yemlerin hepsinin plastik içerdiği ortaya çıktı.
Yetişkin çiftlik hayvanlarında saptanan plastik parçacıkları oranının, günlük ortalama bir kredi kartı boyutunda olduğu belirtildi.
Taze hayvan yemlerinde ise plastik bulunamadı.
Araştırmacılara göre, bu pilot çalışma hayvan yemlerinde, çiftlik hayvanlarında ve bunlardan elde edilen ürünlerde saptanabilir plastik parçacıklarının bulunduğunun ilk göstergesi.
Çevre vakfının müdürü Maria Westerbos, araştırmada elde edilen sonucun "şok edici" olduğunu söyledi. Westerbos'a göre, bu araştırma, gıda zincirinin mikroplastiklerle bağlantısı konusunda ciddi endişeler uyandırıyor.
Westerbos, Hollanda Radyosu'na yaptığı açıklamada, çiftçilerin plastiği kuru yemden ayırmasının mümkün olmadığını belirterek bu konuda yem üreticilerinin sorumluluk alması gerektiğine işaret etti.
Hayvanların hava yoluyla da plastik parçacıkları yutabileceğini söyleyen vakıf müdürüne göre, bu konuda yem endüstrisi ile ilgili herhangi bir kontrol mevcut değil.
Araştırmacılar, bu sonuçlara dayanarak plastik miktarının ne kadar zehirli olduğu konusunda herhangi bir açıklama yapmadı.
Ancak Maria Westerbos, plastiğin yüzde 99'unun petrolden üretildiğine dikkati çekerek, şunları söyledi:
"Aslında 'Kanımda plastik var' derken, kanınızda petrol olduğunu söylüyorsunuz. Bunu hayal ettiğinizde, vücudunuzdaki plastiğin o kadar da iyi olmadığını düşünebilirsiniz. Bu, hayvanlar için de geçerli. Birçok bilimsel araştırma, hayvanların plastikten olumsuz etkilendiğini ortaya koyuyor. Plastik yüzünden daha yavaş büyüyor, uyuşuklaşıyor ve hastalanıyorlar. Aynısı insanlar için de geçerli."
Plastic Soup Fondation, Hollanda Tarım, Doğa ve Gıda Kalitesi Bakanlığı'nın, gıda ürünlerinin plastik içermediği konusunda tüketicilere güvence vermesi için bir imza kampanyası başlattı.
Ülkenin kuzeyindeki Overijssel Bölge Mahkemesi'nin, ineklerin çayıra çıkması ve toprağa dışkılamasının azot salımına yol açtığı ve bunun izne tabi olması gerektiği yönündeki kararı çiftçilerde endişeye yol açtı.
Mahkeme, çevre örgütleri tarafından açılan 29 davaya ilişkin kararında, Overijssel eyaletinin azot salımına ilişkin politikalarına vurgu yaptı. Mahkemeye göre, doğa rezervlerine yakın olan hayvan çiftliklerinin ürettiği azot, çevreye zarar veriyor.
Davalardan sekizi, ahır dışında çayırlarda beslenen ineklerin neden olduğu azot salımına ilişkindi. Hollanda'da federal hükümet ve yerel yönetimler, yalnızca ahırlarda tutulan inekler için azot iznine ihtiyaç duyulduğunu düşünüyor.
Çayırda otlayan ineklerin toprağa dışkılaması nedeniyle oluşan emisyon miktarı, resmi kayıtlara alınmıyor.
Çevre örgütleri, ahır dışında da azot salımı izninin zorunlu olmasını istiyordu ancak resmi otoriteler buna katılmıyordu. Mahkeme, çevrecilerin bu kaygısını haklı bularak ahır dışındaki ineklerin çevreye olumsuz etkisine göz yumulup yumulmadığının araştırılmasını istedi.
Çiftçi örgütlerine göre bu karar, yakın tarihte Hollanda'daki bütün ineklerin ahırda kalmasına yol açacak. Yani bir başka deyişle, meralarda otlayan inek görüntüleri büyük ölçüde ortadan kalkacak.
Kamu yayıncısı NOS'a konuşan bölgesel Ziraat Birliği yetkilileri, azot politikasının çok karmaşık bir hal aldığını belirterek ahır dışındaki inekler için izin alma zorunluluğunun, çiftçiler açısından sorun yaratacağını savunuyor.
Doğa rezervlerine yakın bölgelerde ineklerin toprağa gübrelemesine izin verilememe olasılığı bulunduğuna da işaret eden çiftçilere göre, bu nedenle artık inekler tamamen ahırda kalmak zorunda olabilir.
Hollanda Süt Ürünleri Çiftçileri Sendikası Başkanı Henk Bleker'e göre, bu durum yalnızca çiftçiler ve inekler için değil, tüketiciler için de can sıkıcı olacak.
Bleker, "İnsanlar merada yayılan ineklerin sütünü istiyor. Çevre Savunma Örgütü tarafından yapılan bir anket, insanların dışarıda otlayan ineklerin sütleri için daha fazla para ödemeye istekli olduklarını gösteriyor" dedi.
Hükümet de, çayırda otlatma ve gübrelemenin izinlerden muaf tutulmasını istiyor. Ancak çevre örgütleri bunun aksini düşünüyor.
Leiden Üniversitesi'nden çevre ve sürdürülebilirlik uzmanı Prof. Dr. Jan Willem Erisman, NOS'a, tarım sektöründen kaynaklanan tüm azot salımının yaklaşık yarısının ahırlardan, diğer yarısının otlatma ve gübrelemeden kaynaklandığını söyledi.
Erisman'a göre mahkeme, oldukça hassas bir konuya parmak bastı. "Gübreleme ve otlatmanın kötü bir şey olmadığını" vurgulayan Hollandalı profesöre göre, önemli olan azot salımı politikasının bir sisteme oturtulması.
Çiftçi Savunma Gücü eylem grubundan Sieta van Keimpema ise, Hollanda'daki inek sayısı son yıllarda zaten azaldığına dikkati çekerek ülkenin değişmez manzaralarından biri olan çayırda otlayan inek görüntülerinin artık ortadan kalkacağı endişesini dile getiriyor.
Keimpema, "Yaşadığım bölgede etrafıma baktığımda gözlerim doluyor; evimin birkaç kilometre yakınında yüzlerce inek varken, şimdi sadece bir avuç buzağı kaldı" diyor.