hüda par ideolojisi / HÜDA-PAR Cumhur İttifakı'na Katıldı, İdeoloji Tartışmaları Yeniden Başladı

Hüda Par Ideolojisi

hüda par ideolojisi

Son günlerde ülkemizde yaşanan Kobani gerilimiyle ismini sıkça duymaya başladığımız HÜDA PAR (Hür Dava Partisi) kimdir? Kimler HÜDA PAR&#;ı  kurdu? Kürt Hizbullah terör örgütü ile bağlantısı var mı? PKK ve HDP ile neden mücadele halinde? IŞİD örgütüyle bir bağlantısı var mı? İşte bütün bu soruların cevapları:

1. HÜDA PAR nasıl ve ne zaman kuruldu?

Hür Dava Partisi, kısa adıyla HÜDA PAR, yılında resmileşen siyasi partidir. HÜDA PAR Kurucu Genel Başkanı Mehmet Hüseyin Yılmaz&#;dan sonra 1. Olağan Kongre sonucunda genel başkanlığa Zekeriyya Yapıcıoğlu gelmiştir.

2. HÜDA PAR nerede destek görüyor?

Partinin, çoğunlukla Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgelerinde Kürt kökenli muhafazakar vatandaşlar oluşturmaktadır.

3. HÜDA PAR ve Kürt Hizbullah&#;ı?

yılında Kürt Hizbullah&#;ı Menzilleri Mustazaflar ile Dayanışma Derneği adında bir organizasyon kurdu. yılında adı Mustazaflar Hareketi olarak değişti. yılında Mevlit kutlamalarında , kişi katıldı. yılında Mustazaf-Der Hizbullah&#;la alakası olduğundan dolayı mahkeme kararı ile kapatıldı. yılında Mustafazaflar Hür Dava adında yeni bir parti kurduklarını açıkladılar. Partinin bu  tarihi son yıllarda değişen söylemleriyle birlikte reddedilmektedir.

4. HÜDA PAR neden diğer Kürt siyasi aktörleriyle çatışma halinde?

Kürtlerin anayasal olarak tanınması ve Kürtçe dilinde anayasal haklar gibi konularda siyaset yaptığından dolayı diğer Kürt siyasi aktörlerini kendini rakip olarak görmektedir.

5. HÜDA PAR ve IŞİD?

HÜDA PAR, PKK tarafından HÜDA PAR&#;ı karalamak için böyle bir algı operasyonu yapıldığını iddia etmektedir.

6. HÜDA PAR&#;ın ilkeleri nelerdir?

• Bilinçli veya bilinçsiz bir şekilde içi boşaltılmış olan ve aslında bizi biz yapan insanî ve İslami değerleri yeniden ihya etmek ve yaşanılır kılmak,
• Toplumu sisteme değil, sistemi toplumun inanç değerleriyle uyumlu hale getirmek,
• İnanç ve ibadet hürriyetinin önündeki engelleri kaldırmak,
• İnsani temel hak ve hürriyetlerin gerçek anlamda tanınmasını sağlamak,
• Kürt sorununun çözümünü sağlamak,
• Adil, bağımsız ve tarafsız bir yargının oluşumunu sağlamak,
• Can, mal, ırz, akıl ve nesil emniyetini sağlamak,
• Ahlaki yozlaşmaya dur demek,
• Toplumun temel değerlerini siyasete taşımak ve hâkim kılmak,
• Toplumun huzur ve barışını sağlamak,
• Sosyal adaleti sağlamak,
• Dış ilişkilerin mihverine adaleti yerleştirmek, mazlum ve mustazaf halklarla dayanışmayı sağlamak,
• Programında yazılı diğer hedefleri gerçekleştirmektir.

 

 

 

 

'Hizbullah'ın parti kurması' ne anlama geliyor?

Kapatılan Mustazaflar ile Dayanışma Derneği'nin (Mustazaf-Der) eski Genel Başkanı Mehmet Hüseyin Yılmaz, Hür Dava Partisi (Hüda-Par) adlı yeni partinin kuruluş dilekçesini Türkiye İçişleri Bakanlığı'na verdi.

Mustazaf-Der, Türkiye'deki yasadışı Hizbullah örgütüyle ilişkili olduğu gerekçesiyle Mayıs ayında kapatılmıştı.

Hüda-Par'ın kuruluş çalışmaları, kapatılmadan önce Mustazaf-Der'in merkezine ev sahipliği yapan Diyarbakır'da tamamlandı.

Kuruluş dilekçesini başkent Ankara'da İçişleri Bakanlığı Genel Sekreterliği'ne veren Yılmaz, ''Halkın yeni bir parti ile temsil edilme ihtiyacı olduğuna inanarak hazırlıkları tamamlayıp partimizi kurduk'' dedi.

Anadolu Ajansı'nın aktardığına göre, Yılmaz, Mustazaf-Der'in kapatılmasının ardından parti kurma çalışmasına başladıklarını dile getirdi.

Yılmaz, yeni partiyi, "sistemin değil halkın partisi; halkın içinden çıkan, hakkın ve haklının savunucusu olmaya aday bir parti" diye tanımladı.

Partinin amaçlarını ise Yılmaz şöyle özetledi: ''Bu toplumda, bu ülkede; huzurun, barışın, adaletin, kardeşliğin tesisi için çalışacağız ve bu doğrultuda ülkenin tüm sorunlarına adalet, kardeşlik ve hakkaniyet içinde çözüm üreteceğiz.''

Kürt siyasetinde rekabet artacak

Taraf gazetesi 11 Aralık günkü sayısıda, Yılmaz'ın görüşlerine yer vererek, Hüda Par'ı kurma fikrinin, Filistinli direniş örgütü Hamas'ın sürgündeki siyasi lideri Halid Meşal ile yapılan bir görüşmeye dayandığını aktarmıştı.

Haberde, Hüda Par'ın çıkış noktasının, "Kürt sorunundaki çözümsüzlüğün yarattığı boşluk" olduğu belirtilerek, yeni partinin, iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi ile Kürtlerin yaşadığı illerde oy tabanı geniş olan Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) arasındaki rekabetten yararlanabileceği belirtiliyordu.

BDP'li milletvekili Altan Tan

"Kürt siyasetinde de önemli olan kimin neler söylediğidir. Yani bu ister AK Parti olsun, ister Hüda-Par olsun, ister BDP olsun; söylenecek sözler ve takip edilecek politikalar önemlidir."

Taraf yazarı Kurtuluş Tayiz'e göre, "Hüda-Par'ın AKP'yi, daha çok da BDP'yi endişelendirdiğini söyleyebiliriz." Kürtlerin oyuna talip partilerin daha fazla çalışması gerekeceğini dile getiren Tayiz, "İktidar partisi olarak AKP, Kürt sorununda çözüm üretemezse, dindar oylar BDP yerine belki de bu yeni partiye kayacaktır" diye yazdı.

Tarihsel olarak Kürt siyasi hareketlerinin merkezi olan Diyarbakır'da yerel yönetimlere BDP hakim.

Başbakan Tayyip Erdoğan ise BDP'yi, PKK'nın güdümünde olmakla suçluyor.

PKK'nın silahlı mücadele başlattığı 'ten bu yana Türkiye'de yaklaşık 40 bin kişinin hayatını kaybettiği tahmin ediliyor.

Kapatma gerekçesi Hizbullah bağlantısıydı

'lı yıllarda özellikle Türkiye'nin -Kürtlerin yoğunlukta olduğu- Güneydoğu bölgesinde işlenen çok sayıda cinayetten sorumlu tutulan Hizbullah hareketi de "terör örgütü" kabul ediliyor.

Mustazaf-Der'i kapatma kararı veren Diyarbakır 2. Asliye Hukuk Mahkemesi, dernek üyelerinin "şerri esaslara dayalı teokratik bir devlet kurmayı amaçlayan yasadışı Hizbullah terör örgütünün amacı doğrultusunda faaliyetlerde bulunduğunu" gerekçe olarak göstermişti.

Mustazaf-Der son yıllarda Batman ve Diyarbakır'da binlerce kişinin katılmıyla düzenlediği Muhammed Peygamber'in doğumunu kutlama törenleriyle medyanın dikkatini çekmişti.

Hüda-Par'ın kurucularından Sait Şahin ise Hürseda Haber adlı internet sitesinde yayınlanan açıklamasında, derneğin kapatılmasının ardından, kuruluş toplantılarının Diyarbakır'da yapıldığını belirterek şu ifadeleri kullandı: "Rabbimizden dileğimiz partimizin halkımıza hayırlı olmasıdır. Bundan sonraki süreçte inşallah bu parti üzerinden, bu ülkenin idaresinde hayırlı dönüşümlere ve değişimlere vesile olacak çalışmalar içinde yer alırız."

Tan: Herkesin siyaset hakkı var

Şiddetin dorukta olduğu 'lı yıllarda PKK ile Hizbullah arasında da çatışmalar yaşanıyordu. Hatta Hizbullah'ın kontragerilla örgütü olmakla suçlayanlar "Hizbul-kontra" benzetmesini yapıyordu.

Kurtuluş Tayiz, "eski düşmanlıklar" nedeniyle, "Hüda-Par ile Kürt hareketinin çekişmesi kaçınılmaz" görüşünü dile getiriyor.

BDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan ise "Felaket senaryoları ortaya koymaya gerek yok" diyor.

BBC Türkçe'nin sorularını yanıtlayan Tan, şiddete başvurmadan siyasi mücadele yürütmenin ve parti kurmanın herkesin hakkı olduğunu vurgulayarak şöyle konuştu: "Kürt siyasetinde de önemli olan kimin neler söylediğidir. Yani bu ister AK Parti olsun, ister Hüda-Par olsun, ister BDP olsun; söylenecek sözler ve takip edilecek politikalar önemlidir."

"Perde arkasında karanlık ilişkiler kurmamak kaydı şartıyla herkesin siyaset yapma hakkı vardır" ifadelerini kullanan Tan, "Tabi ki dünü unutmamak lazım ancak düne takılmamak lazım. Bugüne bakmak lazım" dedi.

Tan, Hüda-Par'ın kendini "Müslüman Kürtlere, Kürdistanlılara hitap eden" bir parti olarak tanımladığını hatırlatarak, esas değerlendirmeyi ileride "somut politikalar ve program" üzerinden yapacaklarını söyledi.

Ali Duran Topuz


Cumhur ittifakının iki yeni üyesi oldu biliyorsunuz, ilki Erdoğan’ın gani gani övgüsüne mazhar olan Hüda-Par ve ikincisi yine Erdoğan’ın uzun süredir saflarına katmak için uğraştığı Yeniden Refah Partisi.

Son katılımcı Yeniden Refah ile imzalanan ittifak deklarasyonunu İsmail Saymaz sosyal medyadan yayınladı, “ sayılı kanunda ailenin bütünlüğünü bozucu maddelerin ayıklanmasına ilişkin YRP’nin talebi AK Parti tarafından yumuşatılarak kabul edildi” yorumuyla beraber. YRP ne istiyordu, neyi kabul ettirdi karşılaştırmasına girmeden, kabul edilen metin bize ne söylüyor, onu okumaya çalışacağım öncelikle.

YARININ TÜRKİYE'Sİ DEKLARASYONDA

Metnin “siyasal anlamı” olan tek bir bölümü bulunuyor, o da “Sosyal Konular” başlığı altındaki dört cümle. Geri kalanı maksat deklarasyon olsun babından yazılmış boş klişeler. Dört cümlenin ilki Cumhur ittifakının hamasetine yaslanarak kalan üç maddeye geçiş için peşrev niteliğinde. Fakat kalan üç madde “seçimin anlam ve önemine” ve ezkaza Cumhur ittifakı kazanırsa nasıl bir Türkiye tasarlandığına ilişkin ok işareti niteliğinde.

İkinci cümleyle başlayalım:

“Aile bütünlüğünün korunması için mevcut yasalardaki aykırı hükümlerin ayıklanmasına, manevi değerlerimize aykırı fiillerin ve sapkınlıkların önlenmesine yönelik yasal düzenlemelere, süresiz nafaka konusundaki mağduriyetlerin giderilmesine ağırlık verilecektir.”

“Aykırı hükümlerin ayıklanması”ndan kasıt, sayılı yasanın ortadan kaldırılması. Hani “aile içi şiddete karşı” devlete görevler yükleyen yasanın. “İstanbul Sözleşmesi”nin uzantısı diye diş bilenen yasanın. Protokol cümlesinin anlamı, “aile içi şiddet”in devletin ilgi alanından çıkarılması. Saymaz’ın “yumuşatma” dediği, yasanın tamamen iptali talebinin dile getirilmemesinden ibaret; iktidar partisi içinde bu talebe karşı çıkanlar var malum, o nedenle “ayıklayalım bari” demişler anlaşılan. Yasalar “lafzı ve ruhu ile” yürürlüktedir, lafzı koruyalım, ruhunu öldürelim yumuşatması bu.

“SAPKIN”LIK MADDESİ

Fakat bu kısa protokol maddesi aslında göründüğünden çok daha fazlasını söylüyor; “manevi değerlerimize aykırı fiillerin ve sapkınlıkların önlenmesine yönelik yasal düzenlemeler” ifadesi mesela bir yasaklar yağmurunu vaat ediyor. İki şey için yasal düzenleme isteniyor, ilki “manevi değerlerimize aykırı fiil”lerin ikincisi “sapkınlıkların” önlenmesi için. “Fiil” hukuki bir kategori, suç olan fiiller mesela yasaktır filan ve YRP olmadan da mevcut Cumhur ittifakı üyeleri bu türden yasakları artırdıkça artırma eğiliminde; “manevi değer” lafının sınırsız genişlikte olması hukuk açısından ürkütücü elbette. Fakat “sapkınlık” hukuki değil ahlaki bir kategori olarak yasal düzenleme kapsamına alınacaksa ve bu iki yasak birlikte düşünülüyorsa artık ürkütücü demek bile hafif kalır, düzenlemeleri yapanlardan yana olmayan herkesin içine gireceği bir işkence mekanizması hazırlanıyor demektir.

Daha da somutlaştıralım: Elbette “sapkınlık” lafında YRP’nin kast ettiği, iktidar partisinin zaten dünden zarı olduğu asıl hedef LGBTİartı kişi ve gruplar. Protokolün bu maddesi de “İktidara gelirsek, hepsi yasaklanacak” diyor. Dernekler, etkinlikler, yazılar, çiziler ve insanlar.

Cümlenin son parçacığı, “süresiz nafaka konusundaki mağduriyetler”i gidermeyi hedefe koyuyor ki kadın düşmanlığını kurumsallaştırma peşindekilerin uzun süredir yakındığı bir başlık bu da.

ÇOCUK HAKLARI DA HEDEFTE

Üçüncü cümleye geçelim:

“Milli Eğitim müfredatının milli ve manevi değerlerimize uygun hale getirilmesi ve gerekirse aykırı sözleşmeler dahil her türlü düzenlemelerin gözden geçirilmesi temin edilecektir.”

Cümleyi, ilk cümlenin ışığında okumak gerekli: Kadına yönelik şiddet aile içinde serbest kalacaksa, “sapkınlık” diye bir kategori hukuki hale getirilip başta ve öncelikle LGBTİartı ama elbette onunla sınırlı kalmayacak biçimde bütün farklılıklar yasak mengenesine alınacaksa, nafaka ortadan kaldırılacaksa, eğitin sistemi de bu gelişmelere uygun olarak elden geçirilecektir.

Sözün özü ilk paragraf kadın ve LGBTİartı haklarını imhaya yöneliyorsa bu ikinci cümle de çocuk haklarını hedefine koyuyor. “Sözleşme” sadece İstanbul Sözleşmesi’nden ibaret değil, çocuk haklarına ilişkin sözleşmeler de imha edilmeli. Uluslararası sözleşmelerle açılan okullar ve elbette azınlık okulları dahil olmak üzere, eğitim-öğretime ilişkin ulusal ve uluslararası yasa, anlaşma ve sözleşmeler bu cümlenin hedefleri içinde. Yeni bir “tevhidi tedrisat” modeli bu, ama bu sefer “tevhitçi tedrisat” olacak, Cumhur ittifakının tevhidi.

Son cümle ise Fatih Erbakan’ın “aşı karşıtı” denilemese bile bazı aşılara karşı geliştirdiği fobik tutumun bir yansıması bir yanıyla, bir yanıyla da “sözleşme” lafına karşı fobisinin bir sonucu. “Sözleşme” fobisi, deklarasyonun hedefleri arasında sayılan D8’in canlandırılmasıyla yakından bağlantılı; Fatih Erbakan “sözleşmeler”in kendi dini anlayışına uygun ülkelerle yapılmaması halinde milli çıkarlara uygun olmayacağını karine olarak alıyor.

“Toplum sağlığına ilişkin sözleşmelerin milli çıkarlarımıza uygun hale getirilmesine çalışılacaktır.”

Bu deklarasyon tek oyun bile büyük kıymete bindiği kritik seçim öncesi taktik arayışların bir sonucu değil sadece, mevcut iktidarın inşasını sürdürdüğü rejimin istikametini ve ufkunu ortaya koyuyor, daha somut söylersek: ’ten bu yana giderek katılaşan bir baskı mekanizması geliştiren otoriter/totaliter sistemin yöneticileri, bu seçimi kazanırlarsa baskının alanını siyasetten özel hayata doğru genişletecekler. Sözün özü, Yeniden Refah Partisi ile ittifak, sadece bir oy ittifakı değil, ideolojik bir ittifak.

HÜDA-PAR: TANIRIM İYİ ÇOCUKLARDIR

Peki HÜDA-PAR? Onunla iletişim ve diyalogda hiç böyle ideolojik mevzular duymadık, “yerli ve milli” lafını saymazsak. Sadece Erdoğan’ın HÜDA-PAR’ın siciline kefil olduğu övgüyü duyduk. Bu kefaletin bir benzerini hatırlatarak devam edelim: “Tanırım iyi çocuktur.” General Yaşar Büyükanıt’ın darbımesel haline gelen bu sözü, Şemdinli’de Umut Kitabevi’nin bombalanması suçundan yargılanan astsubaylardan biri için söylenmişti. General diyordu ki, her fiili öyle TCK kapsamına almayın, özellikle yararımıza olan fiiller. Erdoğan da Hüda-Par için “Tanırız, iyi çocuklardır” dedi özetle.

Peki Hüda-Par’ın ittifaktaki “anlam ve önemi” ne olabilir? Elbette bir oy bile çok kıymetli tamam. Fakat kanaatime göre bu sorunun cevabı, Bursasıpor-Amedspor maçında tribünlerde açılan pankartlarla birlikte mümkün: Beyaz Toros ve Yeşil imajları. İşte Yeniden Refah nasıl mevcut iktidarın ideolojik yönünü gösteriyorsa, Hüda-Par da aynı iktidarın metodik tercihlerini gösteriyor.

Cumhur ittifakı bu haliyle, 12 Eylül ve sonrası kötülük tarihinin bir sentezini üreterek seçime gidiyor. Kazanırsa, siyasal alanda sistematik hale getirdiği baskılar ideolojik ve eylemsel radikallik eşliğinde deklarasyondaki adıyla “sosyal konular” ve özel alana da yayılarak devam edecek. Kaybederse de ideolojik ve eylemsel radikallikle kazananı çalışamaz hale getirmeyi hedefleyecek.

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir