hümeze suresi türkçe anlamı / Hümeze Suresi Oku: Hümeze Suresi Türkçe Okunuşu, Anlamı, Tefsiri, Arapça Yazılışı, Diyanet Meali

Hümeze Suresi Türkçe Anlamı

hümeze suresi türkçe anlamı

H&#;meze Suresi T&#;rk&#;e, Arap&#;a Anlamı Ve Okunuşu: H&#;meze Duası Faydaları Ve Faziletleri (Tefsiri Ve Diyanet Meali Dinle)

Hümeze Suresinin konusu " ahlaktır". Surede kibirli insan tipinin bir nevi psikanalizi yapılmıştır. Bu Surede, insanları küümseme, kusur arama gibi davranışlar eleştirilmekte; servete güvenme ve onu yanlış yolda kullanmanın kişiye ne büyük zararlar getireceği anlatılmaktadıseafoodplus.infoa vurgu yapılmıştır ve bunun aksi istikamettekiler " hümeze ve lümeze" sınıfına girerler.

 Hümeze Suresinin Arapça Okunuşu

 seafoodplus.infoül li külli hümezetil lümezeh. seafoodplus.infocemea malev ve addedeh Yahsebü enne malehu ahledeh. 4. Kella le yümbezenne fil hutameh. 5. Ve ma edrake mel hutameh. 6. Narullahil mukadeh. 7. Elleti tettaliu alel ef'ideh. 8. İnneha aleyhim mü'sadeh Fi amedim mümeddedeh.

 Hümeze Suresinin Türkçe Anlamı

 seafoodplus.info açık, arkadan - önden sürekli iftira atıp kara çalan, çekiştirip ayıp kusur arayan herkese yazıklar olsun ( 1). 2. Mal yığan ve onu sayıp duran işte bu tiptir. ( 2) 3. o, malının kendisini ölümsüz yapacağını sanmaktadır.

 4. Hayır, aksine o kırıp geçiren ve iliklere işleyen bir ateşin dibine savrulacak. 5. Sahi sen nereden bileceksin kırıp geçiren ateş nedir? 7. O öyle bir ateştir ki; bütün bir iç dünyalarını (3) kaplayarak yükselir.(4) 8. İşte o ateş onların üzerine güdümlenmiştir Uzayıp giden parmaklıklar arasında ( kendi zindanlarında mahkum olacaklardır).

 (1) Humeze-lumeze gibi kavramı çiftleri, tıpkı müzemmül-müdessir çifti gibi genelde bir mananın iki kutbunu ifade etmektedirler. " Gizli-açık, arkadan - önden " çevirisinin gerekçesi işte budur. Kur'an' daki tüm kullanımlarından yola çıkarak el-hemzin, arkadan el-lemzin de yüzüne yapılan çekiştirme ve karalama olduğunu söyleyebiliriz. Niçin ism-i fail olarak hemmaz ve lemmaz gelmemiş sorusunun da cevabı açıktır. Günahkarı değil, günahı hedef almak içindir.

 (2) Lafzen " onu sayan " veya " onu yığdıkça yığan ".

 (3) Duygunun kalpteki en yoğun halini ifade eden fuadın çoğulu olan ef'ideın, duyma ve düşünme, bilme ve inanma gibi insani yeteneklerin tümüne birden delalet denir. Kalp hem maddi/ fiziki hem manevi manada kullanılırsa da, ef'ideh yalnızca manevi duyular için kullanılır. Çoğul geldiğinde " insanın bütün bir iç dünyasını" yani" gönlü " ifade eder.

 (4) Tettali'u fiili bu ateşin dışarıdan değil içeriden dışarıya yükseleceğini, içinden yanıp dışına yakacağını ifade eder. adeta emanet edilen fıtratın, bastırılan vicdanın, saptırılan bilincin, güdülerin emrine verilen bilinçaltının ve duyguların, kendilerini Allah' tan mahrum eden sahiplerinden intikam almak için yaktığı bir ateştir.

 Hümeze Suresinin Faziletleri ve Faydaları

 Peygamberimiz Resulullah ( Sallallahü Aleyhi ve Sellem buyurdu ki; " Her kim Hümeze Suresini okursa, Allah'u Teala, Muhammed ( Sallallahü Aleyhi ve Sellem ) ve ashabı ile alay edenlerin sayısınca kendisine 10 hasene verir."

 Hümeze Suresinde, insanları küçümseme, kusur arama ve benzeri davranışlar eleştirilmekte; öte yandan mala ve servete güvenme ve onu yanlış yolda kullanmanın kişiye ne büyük zararlar getireceği anlatılmaktadır. Hümeze kelimesi; " arkadan çekiştiren " şeklinde çevrilen ve " birini arkasından çekiştirmek, kaş göz ya da el kol işaretleriyle onunla alay etmek, küçümsemek, aşağılamak" anlamlarına gelen " hemz" kökünden türemiş bir sıfattır. Yani " insanları arkadan çekiştirmeyi, şeref ve haysiyetlerini yaralamayı alışkanlık haline getiren, bundan zevk alan kişi" demektir. Öte yandan " ayıp kusur arayan " biçiminde çevirdiğimiz lümeze kelimesi de benzer davranışları arkadan değil de, kişinin yüzüne karşı gösteren kimseyi anlatır.

 Yine Hümeze Suresinde servetinin çokluğu ile övünen kimseler olduğu anlatılmaktadır. Haram helal demeden mal toplayan, onu saklayan, fakirlik korkusuyla cimrilik yapan böyle kişilerin varlığından bahsedilmektedir.

Hümeze Suresi çokça okunması gereken bir suredir. Pek faziletli ve kısa bir suredir. Sadece 9 ayetten ibarettir. Ezberlemesi çok kolay ve hikmetli bir suredir. Bilhassa nazardan korkan ve korunmak isteyen kişilerin bu Sureyi her gün 3 defa ya da 5 defa veyahut 7 defa okumaları tavsiye edilir. Arapça okunuşunun yanı sıra Türkçe anlamını da kavrayıp düşünmek, tefekkür etmek gerekmektedir.

 Hümeze Suresi nazardan korunmak için olduğu gibi nazar değdiğini, nazara geldiğini düşünen kişinin de yine 3,5,7 defa olmak üzere okumasında fayda olan bir kıymetli Sure' dir. Özellikle küçük çocuklara ve bebeklere de sık sık okunmasında fayda olan bir Sure'dir.

 Hümeze Suresini iftiraya uğramış kimselerin 21 defa okumaları gerekir. İftiranın bertaraf olmasına kadar okumaya devam edilmesi tavsiye olunur. Allah'ın izniyle Hümeze Suresinin okunmasına safi duygularla devam edilmesi halinde iftiradan kurtulacağına inanılır. Bir başka fazileti kötü nefes ve büyüye karşı da etkili olmasıdır. Büyü yapılmasından şüphelenen kişi önleyici amaçlı her gün bu faziletli Sureyi mutlaka okumalıdır. Uykusundan korkan küçük çocuklara da okunacak sureler arasında Hümeze Suresi vardır. Büyü yapıldığından endişe eden kimsenin de düzenli ve istikrarlı biçimde bu Sureyi 7 kez okuması tavsiye edilir. Hümeze Suresinin manasını çok iyi anlamak ve ezberlemekte şüphesiz büyük nimetler vardır.

Hümeze Suresinin Okunuşu, Anlamı ve Tefsiri

Hümeze ne demektir? Hümeze suresi ne zaman ve nerede indirilmiştir? Hümeze suresinin okunuşu, anlamı ve tefsiri nasıldır? Hümeze suresinin Arapçası ve meali

Hümeze sûresi, Mekke döneminde inmiştir. Sûre, 9 âyettir. Hümeze, insanları arkadan çekiştiren, ayıplayan kimse demektir.

HÜMEZE SURESİ DİNLE - FATİH ÇOLLAK

HÜMEZE SURESİ ARAPÇA

HÜMEZE SURESİNİN TÜRKÇE OKUNUŞU*

(*Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için aramalarda çıkmak için sitemize eklenmiştir.)

Bismillâhirrahmanirrahim.

﴾﴿ Veylun li kulli humezetin lumezetin. Ellezî cemea mâlen ve addedehu.

﴾3﴿ Yahsebu enne mâlehû ahledehu.

﴾4﴿ Kellâ le yunbezenne fîl hutameti.

﴾5﴿ Ve mâ edrâke mâl hutametu.

﴾﴿ Nârullâhil mûkadetu.  Elletî tettaliu alâl ef’ideti.

﴾﴿ İnnehâ aleyhim mu’sadetun. Fî amedin mumeddedetin.

HÜMEZE SURESİNİN ANLAMI

Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.

﴾﴿ Arkadan çekiştirmeyi, yüze karşı eğlenmeyi âdet edinen herkesin vay haline! O ki mal toplamış ve onu sayıp durmuştur.

﴾3﴿ (O), malının kendisini ebedî kılacağını zanneder.

﴾4﴿ Hayır! Andolsun ki o, Hutame’ye atılacaktır.

﴾5﴿ Hutame’nin ne olduğunu bilir misin?

﴾﴿ Allah’ın, tutuşturulmuş, (yandıkça) tırmanıp kalplerin ta üstüne çıkan ateşidir.

﴾﴿ Onlar (bu ateşin içinde) uzatılmış sütunlara bağlanmışlar ve o vaziyette o (ateş) üzerlerine kapatılmıştır.

HÜMEZE SURESİNİN TEFSİRİ

Burada Cenâb-ı Hakk’ın “veyl olsun, yazıklar olsun” tehdidine müstahak bir insan tipi dikkatlere sunulur. Onun, Allah’ın kahır, gazap ve azabını celbedici son derece çirkin vasıfları gözler önüne serilir:

O, هُمَزَةٌ (hümeze) ve لُمَزَةٌ (lümeze)dir. Hümeze, “hemz” kelimesinden gelir. Hemz; kırmak, dürtmek, yere çalmak demektir. Buna göre “hümeze”, insanların namus, nesep ve haysiyetiyle oynamayı, onları incitmeyi, kötüleyip kınamayı, gıybet etmeyi, şeref ve onurlarını yaralamayı âdet edinmiş koğucu kimselerdir. Lümeze ise “lemz” kelimesinden gelir. Lemz; mızrak saplar gibi yaralamak, ayıplamak, kaş göz kırparak eğlenmek niyetiyle birini diğerine göstermek gibi mânalara gelir. “Lümeze” de herkesi ayıplamayı, şuna buna ayıp ve kusur isnat ederek eğlenmeyi, kaş göz işaretleriyle birini başkalarına göstererek aşağılamayı âdet haline getiren kimselerdir.

Hâsılı “hümeze” ve “lümeze”, ister arkasından ister yüzüne karşı olsun; gerek bedeni, gerek namusu, gerek nesebi, soyu sopuyla alakalı olsun; gerek sözle gerekse el, kaş, göz işaretleriyle olsun, duyduğunda veya gördüğünde bir insanı üzecek, gönlünü incitecek her türlü çirkin söz, fiil ve davranışları içine almakta ve bunların hepsini yasaklamaktadır. Bu beyân, Cenâb-ı Hakk’ın kullarını ne kadar çok sevdiğini, onlara ne kadar çok değer verdiğini ve onların haklarını, şeref ve haysiyetlerini korumaya ne kadar ehemmiyet verdiğini gösteren apaçık işaretlerdir. Nitekim şu âyet-i kerîmeler, burada “hemz ve lemz” olarak hülâsa edilen mezmûm hal ve hareketleri daha açık bir şekilde açıklayıp yasaklamaktadır:

“Ey iman edenler! Bir topluluk bir başka toplulukla alay etmesin; belki de o alaya aldıkları kendilerinden daha hayırlıdır. Kadınlar da başka kadınlarla alay etmesinler; belki o alaya aldıkları kendilerinden daha hayırlıdır. Birbirinizi ayıplamayın; birbirinizi incitici, aşağılayıcı kötü lakaplarla çağırmayın. Bir insan iman ettikten sonra onu fâsıklığı çağrıştıran bir isimle çağırmak ne kötü bir davranıştır ve böyle yapıp imandan sonra fâsıklık damgası yemek de ne kötüdür. Bu tür davranışların ardından kim tevbe edip Allah’a yönelmezse, işte onlar zâlimlerin tâ kendileridir. Ey iman edenler! Zannın çoğundan sakının; çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin gizli hallerini ve kusurlarını araştırmayın. Birbirinizin gıybetini yapmayın. Herhangi biriniz ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz! Allah’a gönülden saygı besleyip O’na karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah, tevbeleri çokça kabul edendir, engin merhamet sahibidir.” (Hucurât 49/)

İnsanı böyle günahlara sevk eden sebep, mânayı değil maddeyi sevmek, âhireti bırakıp dünyaya sarılmak, malın mülkün çokluğu ile şımarmak, geçerli değer ölçüsü olarak sadece maddeyi kabul edip başkalarını küçük görmektir. Bu yüzdendir ki, o hümeze ve lümeze’nin helâl haram demeden mal biriktirdiği; cimriliğinin ve maddeye tapan bir kişi olduğunun bir işareti olarak da onu tek tek saydığı belirtilir. Malına öyle tapmaktadır ki, Allah’ı ve ölümü unutmakta; malının gerçekte kendinin değil, kendisine imtihan için geçici bir süreliğine emâneten verildiğini, bir süre sonra onları dünyada bırakıp gideceğini aklına getirmemekte; dolayısıyla onda Allah’ın ve muhtaçların hakları olduğunu unutmakta; durmadan “benim malım, benim mülküm” diyerek bunun kendini ebedi yaşatacağı gafletine düşmektedir. Halbuki gerçek, onun sandığı gibi değildir. Ölümle bütün dünya malı dünyada bırakılacak ve insan âhirette sadece yaptıklarıyla baş başa kalacaktır:        

Allah’a kulluğu bırakıp malına tapan, diliyle ve kaş göz işaretleriyle insanları yaralayan o bedbahtlar, öte dünyada اَلْحُطَمَةُ (Hutame)ye atılacaklardır. Hutame, cehennemin bir ismidir. “Kırıp geçiren, parçalayan” demektir. Çünkü cehennem, içine atılanları yakmakta, kırıp parçalamaktadır. Burada cehenneme “hutame” denmesinde şöyle bir incelik vardır: “Hutame”, hümeze ve lümeze vezinlerine uygundur. Hümeze, lümeze, söz ve davranışlarıyla insanların onurlarını kıran, şeref ve haysiyetlerini inciten, mahveden insandır. Bu davranışlarına tam uygun bir ceza olarak onlar, içine düşenleri çatır çatır kıracak ve mahvedecek olan “hutame”ye atılmaktadırlar. Yine bu “hutame” isminde, cehenneme atılanların, ateş içinde yandıkça çatır çatır kırılan odunlar gibi olacaklarına da işaret vardır. Burada hümeze ve lümeze takımına âdeta şöyle denilmektedir: “Ey başkasının şahsiyetini, şeref ve haysiyetini kıran, taşlayan, ayıplayan ahmak! Önünde seni de böyle kırıp parçalayacak Hutame vardır.”

Onların Hutame’ye atlışları لَيُنْبَذَنَّ (le yünbezenne) fiiliyle haber verilir. اَلنَّبْذُ (nebez), bir şeyi hiç değer vermeden, kıymetsiz ve hakir görerek atmak mânasına gelir. Bu dünyada zenginliği sebebiyle kendini değerli sanan o kişi kıyamet günü hakir biri olarak cehenneme atılacaktır. Burada Hutame, Allah Teâlâ’ya izâfe edilerek نَارُ اللّٰهِ (nârullâh) yâni “Allah’ın ateşi” olarak tarif edilir. Kur’ân-ı Kerîm’de sadece burada böyle bir ifade geçmektedir. Bunun hikmeti, sadece o ateşin dehşetini ve korkunçluğunu anlatmak için değil, aynı zamanda dünyada mal varlığı sebebiyle gurura kapılıp böbürlenenlerin Cenâb-ı Hak katında ne kadar nefretle karşılandıklarını belirtmek içindir. Allah Teâlâ, o gibileri yakacak olan bu ateşe mahsus olmak üzere onu kendine nispet etmiştir.

Hutâme’nin ateşi ta gönüllere kadar yükselecek ve onları yakacaktır. Bu ifade iki incelik taşır. Birincisi; gönül bedenin en nazik yeridir, en çok acıyı o duyar. En küçük acıyı bile hisseder. Ateşin oraya ulaşması, cehennemde yananların ne kadar dehşetli bir acı duyacaklarını ifade eder. İkincisi; gönül düşüncelerin mahallidir. İşte ateş, o kötü niyetleri, düşünceleri, bâtıl itikatları taşıyan gönülleri saracak ve bu kötü düşünceleri sebebiyle onları yakıp kavuracaktır.

Vasıfları anlatılan suçlular, cehenneme atılacak, cehennem üstlerine kapatılacaktır. Onlar için, değil kapı veya pencere, bir delik bile olmayacaktır. Üzerlerine yüksek sütunlar dikilecektir. Yahut, bu suçlular, yüksek sütunlar ile bağlanacaklardır. Yahut ateşin alevi uzun sütunlar şeklinde yükselecektir. Hâsılı onlar azap üstüne azaba, ceza üstüne cezaya uğratılacaklardır. Rabbimiz bütün kullarını azabından, cehenneminden muhafaza buyursun! Amin.

Hümeze sûresi, âhireti unutup maddeye taparak insanların maddi manevî haklarına tecavüz eden kâfirlerin daha ziyade âhirette karşılaşacakları kötü akıbeti haber verir.

HÜMEZE SURESİ HAKKINDA BİLGİLER

Hümeze sûresi, Mekke döneminde inmiştir. Sûre, 9 âyettir. Hümeze, insanları arkadan çekiştiren, ayıplayan kimse demektir.

Hümeze Sûresinin Nüzûlü

Hümeze sûresi, Mushaftaki sıralamada yüz dördüncü, iniş sırasına göre otuz ikinci sûredir. Kıyâmet sûresinden sonra, Mürselât Sûresi’nden önce Mekke’de inmiştir.

Hümeze Sûresinin Adı / Ayet Sayısı

Sûre adını 1. âyette geçen ve “arkadan çekiştirme” anlamına gelen hümeze kelimesinden almıştır.

Hümeze Sûresinin Konusu

Sûrede insanları küçümseme, kusur arama gibi davranışlar eleştirilmekte; servete güvenme ve onu yanlış yolda kullanmanın kişiye ne büyük zararlar getireceği anlatılmaktadır.

Kaynak: seafoodplus.info

İslam ve İhsan

Hümeze Sûresinin Tefsiri

PAYLAŞ:                

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir