Asr Suresi Şifa İçin Okunur mu?
Asr suresi şifa veren surelerdendir. Bütün sıkıntılara ve hastalıklara karşı Asr suresi okunabilmektedir. Bu sure özellikle ateşli hastalar için okunur. Surenin tesirini artırmak için sürekli okumak gerekir. Hastaya 70 defa okunduğu zaman o hasta şifa bulur. Asr suresi suya okunup hasta kişiye ne içilebilir bu sayede hasta kişi şifa bulur.
Asr Suresi Uzun Bağışlama Duası
Asr suresi kulların günahlarını affettiren bir duadır. Kur'an-ı Kerim'in bütün hikmetlerini içinde bulunduran asr suresi tüm samimiyeti ile Allah'a sığınan ve günahlarının affolmasını isteyen kişiler tarafından okunabilir. Allahu Teala Asır Suresi sayesinde kullarının günahlarını bağışlayabilir.
Asr Suresi Üzerinde Taşımak
Asr suresi insanın kötü durumlarda daha sabirli ve daha imanlı olmasına yardımcı olur. Üzerinde asr suresi taşıyan kişiler Allah-u Teâlâya he daim samimi şekilde iman ederler. Bu sureyi taşımak kişiyi iç sıkıntısından kurtarır.
Asr Suresi Ne Zaman Okunmalı?
Asr suresi hastalık, sıkıntı veya stres anında okunması gereken duaların başındadır. Asr suresi genellikle yatmadan önce okunmalıdır. Bu sureyi Günde 70 defa okuyan kişiye bütün sıkıntılarından kurtularak Allah'a olan inancını güçlendirir.
ASR SURESİ TEFSİRİ
Asr (asır) kelimesi isim olarak “mutlak zaman, içinde bulunulan zaman, karn (80 veya yıllık zaman dilimi), gece, sabah, akşam, ikindi vakti, ikindi namazı, bir neslin veya bir hükümdarın, bir peygamberin yaşadığı zaman dilimi, bir dinin yaşandığı dönem” gibi mânalarda kullanılır. Müfessirler burada zikredilen asr kelimesini ikindi vakti, ikindi namazı, mutlak zaman, Hz. Muhammed’in asrı ve âhir zaman gibi farklı şekillerde tefsir etmişlerdir. Bize göre bunlar içinde sûrenin içeriğine ve mesajına en uygun düşeni “mutlak zaman” anlamıdır. Buna göre sûrenin başında zamana yemin edilerek onun insan hayatındaki yerine ve önemine dikkat çekilmiştir. Çünkü zaman Allah Teâlâ’nın yaratma, yönetme, yok etme, rızık verme, alçaltma, yüceltme gibi kendi varlığını ve sonsuz kudretini gösteren fiillerinin tecelli ettiği bir varlık şartı olması yanında, insan bakımından da hayatını içinde geçirdiği ve her türlü eylemlerini gerçekleştirebildiği bir imkân ve fırsatlar alanıdır. Yüce Allah böyle kıymetli bir gerçeklik ve imkân üzerine yemin ederek zamanın önemine dikkat çekmiş; onu iyi değerlendirmeyen insanın sonunun, 2. âyetteki deyimiyle “hüsran” (ziyan) olacağını hatırlatmıştır. Burada “ziyan”la âhiret azabı kastedilmiştir. Çünkü zamanı ve ömrü boşa geçirmiş insan için en büyük ziyan odur (bk. İbn Âşûr, XXX, ). Sûrede bu ziyandan ancak şu dört özelliğe sahip olanların kurtulacağı ifade edilmiştir:
İkinci şıktaki “iyi işler”in içinde hakkı ve sabrı tavsiye etmek de vardır; fakat bunlar, hem bireyin erdemini ve hemcinslerine karşı sorumluluk bilincini yansıttığı hem de bireyi aşarak toplumsal yararlar doğurduğu için önemi dolayısıyla ayrıca zikredilmiştir (hak için bk. Bakara 2/42; sabır için bk. Bakara 2/45). Hakkı ve sabrı tavsiye buyruğunda, bu görevlere kişinin öncelikle kendisinin uyması gerektiği anlamının da bulunduğu kuşkusuzdur. Bu husus, her akıl ve iz‘an sahibi tarafından kolayca anlaşılıp benimsenecek kadar açık olduğu için âyette bunun özellikle belirtilmesine gerek görülmediği anlaşılmaktadır.
Âyetteki hakkı ve sabrı tavsiye, eğitimin önemine ve mahiyetinin nasıl olması, amacının ne olması gerektiğine de ışık tutmaktadır. Çünkü her eğitim faaliyeti sonuçta bir tavsiye yani nasihat ve irşaddır. Doğru bir eğitim faaliyetinin amacı ise insanlara inançta, bilgide ve ahlâkta hakkı yani gerçeği ve doğruyu aktarmak; bunun yanında hayatın çeşitli şartları, maddî ve mânevî zorluklar, saptırıcı duygular, hata ve suç sebepleri karşısında da kişiye sabır ve dayanıklılık aşılamaktır. Hakkı ve sabrı tavsiye, toplumsal hayat ve birlikte yaşamanın getirdiği bütün ahlâkî görevleri içine alan geniş kapsamlı bir görevdir. Hakkın karşıtı bâtıldır; bâtıl ise inanç ve bilgide asılsızlık ve yanlışlığı, ahlâkta kötülüğü içine alan bir kavramdır. Ayrıca hak, adaletle de yakından ilişkilidir. Bu açıdan âyette insanların âdil olmaları ve adalet düzeninin, yani herkesin hakkına razı olduğu ve herkesin hakkının korunduğu bir toplumsal düzenin kurulmasına katkıda bulunmaları gerektiği de anlatılmaktadır. Sonuçta kul, sûrede sıralanan dört ilkeden iman ve sâlih amel sayesinde Allah’ın hakkını, hakkı ve sabrı tavsiye ile de kulların hakkını ödemiş olur.
Görüldüğü gibi Asr sûresi en kısa sûrelerinden biri olmakla birlikte Kur’ân-ı Kerîm’deki bütün dinî ve ahlâkî yükümlülüklerin, öğütlerin özü sayılmaya değer bir anlam zenginliğine sahiptir. Bu sebeple İmam Şâfiî’nin sûre hakkında, “Şayet Kur’an’da başka bir şey nâzil olmasaydı, şu pek kısa sûre bile insanlara yeterdi. Bu sûre Kur’an’ın bütün ilimlerini kucaklıyor” dediği nakledilmiştir (bk. İbn Kesîr, VIII, ; Muhammed Eroğlu, “Asr Sûresi”, DİA, III, ).
Mehmet Âkif Ersoy’un deyişiyle:
Hâlikin nâ-mütenâhî adı var en başı Hak
Ne büyük şey kul için hakkı tutup kaldırmak
Hani ashâb-ı kirâm ayrılalım derlerken
Mutlaka sûre-i ve’l-Asr’ı okurmuş bu neden?
Çünkü meknûn o büyük sûrede esrâr-ı felâh
Başta îmân-ı hakîkî geliyor sonra salâh
Sonra hak sonra sebât: İşte kuzum insanlık
Dördü birleşti mi yoktur sana hüsrân artık
(Safahât, İstanbul , s. ).
Asr Suresi HAKKINDA MERAK EDİLEN DİĞER KONULAR
Asr Suresi ne zaman ve nerede indirilmiştir
Asr Suresi Faziletleri nelerdir
Asr Suresi anlamı nedir
Asr Suresi abdestsiz ve adetliyken okunur mu?
Okumak İsteyenler için Namaz Sureleri
İhlas Suresi
Felak ve Nas Suresi
İnşirah Suresi
Yasin Suresi
Bakara Suresi
Ayetel Kürsi
Kadir Suresi
Fil Suresi
Fetih Suresi
Kevser Suresi
3. خسر (Arapça) Zarar.
4. خسر Ziyan, kayıp, zarar.
5. خسر Tıb: Peklik, kabızlık, inkıbaz.
İdrar tutulması.
hüsran : disappointment. loss. damage. frustration.
hüsran : frustration. disappointment. damaga zarar. ziyan.
hüsran : disappointment. frustration. chagrin. defeat.
hüsran : 1. loss, damage. 2. disappointment.
hüsrana uğramak to be disappointed.
hüsrân-ı islâm : خُسْرَانِ اِسْلَامْ * İslâmın içine düştüğü acıklı durum.
hüsrân-ı islâm : * İslâmın maruz kaldığı zarar.
huşrübude : * Aklı kapılmış, aklı başından gitmiş.
hüsranhîz : خسران خيز * Zarar dolu, hüsran dolu.
Huşrübude : * f. Aklı kapılmış, aklı başından gitmiş.
huşrüba : * Akıl kapan, aklı baştan alan.
Huşrüba : * f. Akıl kapan, aklı baştan alan.
hüsrân : خسران * Zarar, umduğunu bulamama acısı.
hüsrân : خُسْرَانْ * Zarar.