hz yunus balık hikayesi / Hz. Yunus'un kutsal kitaplardaki kıssası nasıldır? | Sorularla İslamiyet

Hz Yunus Balık Hikayesi

hz yunus balık hikayesi

Hz. Yunus’un (a.s.) Hayatı

Hz. Yunus (a.s.) kimdir? Hz. Yunus (a.s) balığın karnından nasıl çıktı? Büyük bir vecd hâlinde, istiğfâr, duâ ve zikrin hakîkatinde derinleşerek karanlıkları aşan Hazret-i Yunus’un (a.s) hayatı…

Kur’ân-ı Kerîm’de kendi adına bir sûre nâzil olmuş bulunan Hazret-i Yûnus -aleyhisselâm-, Âsur Devleti’nin başkenti olan Ninova[1] halkına gönderilmiş bir peygamberdir. M.Ö. sekizinci asırlarda yaşadığı tahmin edilmektedir. Babası, Mettâ isminde sâlih bir insandı.

Yûnus -aleyhisselâm-, Ninova’da doğup büyümüş, otuz yaşına gelince, Hak Teâlâ O’nu peygamber olarak vazîfelendirmiştir. Hazret-i Ali -radıyallâhu anh- buyurur:

“Yûnus -aleyhisselâm- otuz yaşında peygamber oldu ve senelerce kavmini îmâna çağırdı.”

HZ YUNUS’UN (A.S.) PEYGAMBERLİĞİ İLE İLGİLİ AYETLER

Peygamberliği husûsunda Kur’ân-ı Kerîm’de de şöyle buyrulur:

“Muhakkak Yûnus da gönderilen peygamberlerdendi.” (es-Sâffât, )

 “Onu, yüz bin kişiye peygamber olarak gönderdik ve hattâ artıyorlardı.” (es-Sâffât, )

(Habîbim!) Biz Nûh’a ve ondan sonraki peygamberlere vahyettiğimiz gibi Sana da vahyettik. Ve (nitekim) İbrâhîm’e, İsmâîl’e, İshâk’a, Yakûp’a, esbâta (torunlara), Îsâ’ya, Eyüp’e, Yûnus’a, Hârûn’a ve Süleymân’a vahyettik. Dâvûd’a da Zebûr’u verdik.” (en-Nisâ, )

HZ YUNUS’UN (A.S.) KAVMİ 'NİNOVALILAR'

Ninova ahâlîsi, putlara ve heykellere tapıyorlardı. Çok zâlimdiler. Yûnus -aleyhisselâm- tevhîde dâvet etmeye başlayınca, kendisine sâdece iki kişi îmân etti. Biri âlim ve hakîm, öteki âbid ve zâhiddi. Diğerleri Hazret-i Yûnus’a:

“−Aramızda bu kadar kâhin, âlim ve sanatkârlarımız varken, sen tek başına ortaya çıkıyor, atalarımızın yolunun yanlış olduğunu söylüyorsun! Tanrılarımızı inkâr ediyorsun! Sen, kimsenin alışkın olmadığı hükümlerle ayağımızı mı bağlamak istiyorsun?!” dediler.

Ancak bu sözlerle de yetinmeyip Yûnus -aleyhisselâm-’a türlü ezâ ve cefâda bulundular. Hazret-i Yûnus ise, onların yaptıklarına tahammül ve sabır gösteriyor, kendilerini yine merhametle tevhîde dâvet ediyordu. Allâh’ın azâbının çetin olduğunu hatırlatıyordu. Fakat onlar, bu îkazlara gülüp geçtiler:

“–Bir kişinin hatırı için azap gelip herkesi mahvedecekse, müsâade et bu azap gelsin!” dediler.

Yûnus -aleyhisselâm-, kavminin küfürdeki bu inatçı hâllerine son derece üzüldü. Daha fazla dayanamayıp, izn-i ilâhîyi beklemeden aralarından ayrıldı. Yolda iken Cenâb-ı Hak vahyetti:

“Ey Yûnus! Geri dön; kırk gün daha onları îmâna dâvet et!”

Bu emir üzerine Yûnus -aleyhisselâm-, tekrar kavminin yanına döndü. Allâh’ın emir ve azâbını haber verdi. Yine uslanmadılar. Va’dedilen günlerden otuz yedi gün geçtiğinde, kavmi hâlâ îmâna gelmemişti. Hazret-i Yûnus:

“O hâlde üç güne kadar başınıza gelecek olan azâbı bekleyin! Bunun alâmeti olarak da önce benizlerinizin sarardığını göreceksiniz!” dedi ve yine emr-i ilâhîyi bekleyemeden büyük bir üzüntü ile aralarından ayrıldı.

Bu terk ediş, ne ilâhî vazîfeden kaçma, ne de bu vazîfeyi verene baş kaldırmaydı. Sâdece yüce dâvete uymayan âsî bir kavimden uzaklaşmaydı.

NİNOVALILAR HELAK OLMAKTAN NASIL KURTULDULAR?

Derken Yûnus -aleyhisselâm-’ın haber verdiği gün gelip çatmıştı. Azâbın habercisi olarak da bütün Ninovalıların benizleri sararmış ve renkleri uçuklaşmıştı. O an herşeyi anladılar. Birbirlerine:

“−İşte Yûnus’un haber verdiği azap alâmeti! Biz O’nun bugüne kadar yalan söylediğini hiç görmedik.” diyerek gelen azaptan büyük bir korkuya kapıldılar.

Gökyüzü kararmaya başladı. Herkes feryâd hâlindeydi. Çâresizce bir ümit kapısı aradılar. Birbirlerine:

“−Eğer Yûnus aramızda ise korkmayın! Şâyet gitmiş ise, azap bizi helâk edecektir!” dediler.

Son derece pişmân olmuşlardı. Yürekleri, yaptıkları yüzünden nedâmetle dolup taşıyordu. Çünkü azâb-ı ilâhî iyice yaklaşmıştı. Ne yapacaklarını bilemez bir hâlde büyük bir tevbe iştiyâkı içerisinde sâlih bir zâta koştular. O da:

“−Henüz azâbın gelmesine iki gün var. Şimdi şu yüksek tepeye (tevbe tepesine) çıkın! Birbirinizle helâlleşerek gasbettiğiniz hakları sâhiplerine iâde edin! Ardından Yûnus’un Rabbi için kurbanlar kesin ve bundan büyük-küçük, zengin-fakir herkes yesin! Sonra başlarınızı açarak:

«Ey Yûnus’un Rabbi! Biz tevbe ettik. Sana inandık. Yûnus’un peygamberliğini de kabûl ettik. Yûnus’u bulduğumuz an, O’ndan Sen’in emir ve yasaklarını öğrenip tatbîk edeceğiz!» diye yalvarın!..” dedi.

Ninovalılar gözyaşları içerisinde bütün bu söylenenleri yerine getirdiler. Allâh Teâlâ da “Rahmân” ism-i şerîfi ile onların tevbelerini kabûl etti ve azâb-ı ilâhî, üzerlerinden kaldırıldı. O gün Cuma olup âşûra günüydü. Bu husus, Kur’ân-ı Kerîm’de şöyle anlatılır:

“Hiçbir şehir ahâlîsi yoktur ki, (yeis hâlinde) îmân etmiş olsun da, bu îmânı ona fayda versin! Ancak Yûnus kavmi müstesnâdır ki, bunlar îmân edince, kendilerinden dünyâ hayâtındaki rüsvâlık (perişanlık) azâbını uzaklaştırıp giderdik ve onları ecelleri gelinceye kadar (yaşatıp) faydalandırdık!” (Yûnus, 98)

Îmansızlıkları sebebiyle helâke dûçâr olup da tevbe ederek kurtulan tek kavim, Yûnus -aleyhisselâm-’ın kavmidir. Bu, lutf-i ilâhînin farklı bir tecellîsidir ve Yûnus Sûresi’nin pek çok âyet-i kerîmeleri, rahmet-i Rahmân’ın azâb-ı ilâhîden daha ziyâde olduğunu beyân eder.

HZ YUNUS’UN (A.S.) GEMİDE BAŞINDAN GEÇEN HADİSELER

Âyet-i kerîmede buyrulur:

“Zünnûn’u da (zikret)! O öfkeli bir hâlde geçip gitmişti” (el-Enbiyâ, 87)

Zünnûn, Hazret-i Yûnus’un lakâbıdır. Balık sâhibi mânâsına gelir. Ona bu lakab, kendisini balık yuttuğu için verilmiştir.

Yûnus -aleyhisselâm- şehirden ayrılınca Dicle Nehri’nin kenarına geldi. Bir gemiye bindi. Kur’ân-ı Kerîm’de buyrulur:

“Hani O, dolu bir gemiye binip kaçmıştı.” (es-Sâffât, )

Gemi, hareket ettikten bir müddet sonra suyun ortasında durdu. Onu bir türlü yürütemediler. Batacakları endişesiyle durumu uğursuzluk sayarak gemide günahkâr birinin olduğunu düşündüler. Bunun kim olduğu husûsunda kur’a çektiler. Kur’a Hazret-i Yûnus’a çıktı. O da başına gelen bu işin bir imtihân olduğunu fark ederek tevekkülle:

“−Evet, o âsî kul benim!” dedi.

Ancak gemidekiler, onun hâlinden sâlih bir kimse olduğunu anlayarak kur’ayı birkaç defa yenilediler. Fakat hepsinde de netîce Yûnus -aleyhisselâm-’a çıktı. Nihâyet çâresiz bir şekilde: «Herhâlde bu kulun bir suçu olmalı!» diyerek Hazret-i Yûnus’u suların içine bıraktılar. Âyet-i kerîmelerde buyrulur:

“Gemide olanlarla karşılıklı kur’a çektiler de (Yûnus) kaybedenlerden oldu.” (es-Sâffât, )

“…(O), Biz’im kendisini aslâ sıkıntıya uğratmayacağımızı zannetmişti…” (el-Enbiyâ, 87)

“Yûnus kendini kınayıp dururken O’nu bir balık yuttu.” (es-Sâffât, )

HZ YUNUS’UN (A.S.) BALIĞIN KARNINDA OKUDUĞU DUA

Artık Hazret-i Yûnus, bir balığın karnındaydı. Orası karanlık bir yerdi. Kendisi henüz canlı idi ve şuuru da yerindeydi. Cenâb-ı Hak balığa, Yûnus’u yaralamamasını ve onun kemiklerine zarar vermemesini emretti.

Yûnus -aleyhisselâm-, ilâhî takdîre rızâ göstererek Rabbine teslîm oldu. Âyet-i kerîmede bu hâl şöyle bildirilir:

“…(Ve) karanlıklar içinde (Yûnus, pek üzgün bir şekilde hâlini Rabbine şöylece arz etti): «Sen’den başka hiçbir ilâh yoktur. Sen’i tenzîh ederim. Gerçekten ben, zâlimlerden oldum!»” (el-Enbiyâ, 87)

Bu sırada balığın karnında bazı sesler işitti, bunun ne olduğunu merak etti. Allâh Teâlâ da, kendisine balığın karnında olduğunu vahyetti ve şöyle buyurdu:

“Ey Yûnus! Bu sesler, denizde zikreden canlıların sesidir.”

Hazret-i Yûnus, içinde bulunduğu bu zor ve sıkıntılı şartlar altında bile, her zaman olduğu gibi Cenâb-ı Hakk’ı tesbîh ve zikirden geri kalmamaya gayret etti. İstiğfâr ve duâ ile meşgûl oldu. Melekler onun durumuna muttalî olduklarında kendisi hakkında Allâh’a şefâatte bulundular. Nihâyet Cenâb-ı Hak, Hazret-i Yûnus’un da:

“Sen’den başka hiçbir ilâh yoktur. Sen’i tenzîh ederim. Gerçekten ben, zâlimlerden oldum!” diye çokça tesbîhi üzerine bu mübârek peygamberinin işlediği zelleyi affetti:

“Bunun üzerine O’nun duâsını kabûl ettik ve O’nu kederden kurtardık. İşte Biz, mü’minleri böyle kurtarırız.” (el-Enbiyâ, 88)

Bu affın yegâne sebebi, Yûnus -aleyhisselâm-’ın çokça tesbîhiydi:

“Eğer Allâh’ı tesbîh edenlerden olmasaydı, tekrar dirilecekleri güne kadar onun karnında kalırdı.” (es-Saffât, )

Yûnus -aleyhisselâm-, Rabbini zikretmesi, hatâsını idrâk etmesi ve tevekkülü sâyesinde kurtulmuştur. Bu hâli, kendisi için büyük bir rahmet ve nîmet vesîlesi olmuştur.

Mühim bir husustur ki, Yûnus -aleyhisselâm-, kavminin helâki için verilen kırk günlük mühlete 37 gün sabretmiş, üç gün sabredememişti. Buna mukâbil, Allâh Teâlâ da O’nu balığın karnında sabır tâliminden geçirmek gibi büyük bir imtihâna tâbî tutmuştur.

HZ YUNUS’UN (A.S.) BALIĞIN KARNINDAN ÇIKMASI

Sonunda Hazret-i Yûnus’u içinde yüce bir emânet gibi taşıyan balık, Allâh’ın emri ile O’nu sâhile bıraktı. Cenâb-ı Hak buyurur:

“Hâlsiz bir vaziyette kendisini dışarıya çıkardık. Ve üstüne (gölge yapması için) kabak türünden geniş yapraklı bir nebat bitirdik.” (es-Sâffât, )

Balık onu çıkarıp sâhile bıraktığında, Yûnus -aleyhisselâm- zayıflamış, bitkin, hasta ve himâyeye muhtaçtı. Vücûdu, pelte hâlindeydi. Hava da oldukça sıcaktı. Allâh Teâlâ, onu güneşin yakıcı ziyâsından koruyacak geniş yapraklı bir bitki bitirdi. Onun gölgesinde sinek türünden bir haşerat da yoktu. Ayrıca Cenâb-ı Hak, bu bitkiden Hazret-i Yûnus’a süt damlattı.

Hazret-i Yûnus, kendisini toparlayınca, Ninova’ya yöneldi. Şehre yaklaştığında bir çobana rastladı. Kavminin hâlini sordu. Çoban olanı biteni anlattı. Kavminin îmân edip tevbekâr olduğunu ve böylece Allâh’ın kendilerini affettiğini bildirdi. Şimdi herkesin Yûnus -aleyhisselâm-’ın ilâhî emirleri bildirmek üzere gelmesini beklediğini söyledi.

Hazret-i Yûnus’un döndüğünü haber alan kavmi, hemen O’nun yanına geldiler. O esnâda Yûnus -aleyhisselâm- namaz kılmaktaydı. Namazdan sonra kendisini hasretle kucaklayıp özürler dilediler. Hazret-i Yûnus da, af ve müsâmaha ile davranarak onlara Allâh’ın emir ve yasaklarını öğretti. Bundan sonra kavmi, Allâh’a ve peygamberine itâat hâlinde, mes’ûd ve iyilik üzere bir hayat yaşadılar. Âyet-i kerîmede buyrulur:

“Sonunda O’na îmân ettiler. Bunun üzerine Biz de onları bir süreye kadar yaşattık.” (es-Sâffât, )

HAK BİR DAVANIN SAHİPLERİNE ÖĞÜTLER

Hak bir dâvânın sâhiplerine, sabırlı, sâkin ve azimli hareket etmek düşer. Yûnus -aleyhisselâm-, kavminden son derece bîzâr olduğu için eleminin şiddeti sebebiyle ilâhî vahyi bekleyemeden oradan ayrılmıştı. Bu ise, bir bakıma sabırsızlık ve acelecilik olmuştu. Zor şartlar içersinde bile olsa, böyle bir davranış, kendisi için bir zelle idi.

Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ise, Mekke müşriklerinin zulüm, eziyet ve cefâlarına tahammül etmiş, hicret hakkında ilâhî emir gelinceye kadar sabırla beklemiştir. Allâh Teâlâ da, aynı zamanda bir duâ mâhiyetinde olan İsrâ Sûresi’nin âyetinde Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’e şöyle izin verdi:

“Ve şöyle niyâz et: Rabbim! Gireceğim yere dürüstlükle girmemi sağla; çıkacağım yerden de dürüstlükle çıkmamı sağla! Bana tarafından hakkıyla yardım edici bir kuvvet ver!”

Cenâb-ı Hak, Yûnus -aleyhisselâm-’ın kavmini izinsiz terk etmesi sebebiyle de, Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’e risâlet vazîfesindeki sıkıntılara sabretmesi husûsunda şöyle buyurmuştur:

“Sen Rabbinin hükmünü sabırla bekle! Balık sâhibi (Yûnus) gibi olma! Hani O, dertli dertli Rabbine niyâz etmişti. Şâyet Rabbinden O’na bir nîmet yetişmemiş olsaydı O, mutlakâ, kınanacak bir hâlde ıssız bir diyâra atılacaktı. Fakat ardından, Rabbi O’nu seçti (vahiy verdi) ve O’nu sâlihlerden kıldı.” (el-Kalem, )

Yûnus -aleyhisselâm-, Allâh’ı çok zikredenlerden olduğu için balığın karnında kıyâmete kadar kalmaktan kurtulup dışarı çıkarılmaya lâyık görülmüştür. Bu sebeple âyet-i kerîmede “Hâlsiz, hasta bir vaziyette kendisini dışarı çıkardık!” buyrulmuştur.

Kalem Sûresi’nin âyeti, Yûnus -aleyhisselâm-’ın balığın karnından dışarı çıkarılmayı hakettikten sonraki durumuyla alâkalıdır. Bu âyet-i kerîmeden anlaşılan mânâya göre, eğer Allâh Teâlâ, Hazret-i Yûnus’un tevbesini kabûl ederek yeniden vahyetmek sûretiyle O’nu teblîğ için kavmine tekrar göndermeyi murâd etmeseydi, elbette O, ıssız bir yere, hoşa gitmeyecek bir durumda bırakılacaktı. Lâkin tevbesinin kabûlüyle affa mazhar oldu ve kurtuluşa erdi. Artık balığın karnından, hiçbir nebat ve binânın olmadığı ıssız bir yere çıkarıldığı zaman, O, kınanmış ve fenâ bir hâlde değildi. Sâffât Sûresi’nde belirtildiği gibi, maddî bir hâlsizliğe dûçâr olsa da, lutf-i ilâhîye nâil kılınarak kısa zamanda şifâyâb oldu. Sıhhati kendisine iâde edildi. Çünkü O, Rabbinin affına ve merhametine nâil olmuş ve seçilmiş sâlih bir peygamberdi.

HZ. YUNUS’UN (A.S.) KISSASINDAN ALINACAK DERSLER

Yûnus Aleyhisselâm’ın kıssasından alınacak ibretler:

1. Tebliğde titizlik, sebât ve sabır.

2. Zikir ve istiğfârın ehemmiyeti.

3. İhlâsla yapılan tevbenin kabûl olunması.

4. Sekerât hâlindeki tevbenin yalnız Yûnus -aleyhisselâm-’ın kavmine mahsus olarak kabûl edilmesi.

Ancak bu sekerât hâli, tam bir sekerât hâli de değildir. Çünkü Yûnus -aleyhisselâm-’ın kavmi tevbe ettiği zaman, henüz azap gelmemiş, sâdece azâbın emâreleri belirmişti. Onlar da, Hazret-i Yûnus’un hiç yalan söylemediğini düşünerek va’dettiği azâbın muhakkak geleceğini anlamışlar ve derhal tevbe etmişlerdir. Oysa diğer helâk edilen kavimlerdeki durum böyle değildir. Meselâ Firavun’un îmânı, azâbın tahakkukundan sonradır ki, tam bir yeis hâli olduğu için makbûl olmamıştır.

Yûnus -aleyhisselâm-’ın fazîleti hakkında Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz, -kendileri için bir tevâzû ifâdesiyle birlikte- şöyle buyurmuşlardır:

“Hiçbir kula «Yûnus bin Mettâ’dan daha hayırlıyım.» demek yakışmaz!”(Buhârî, Enbiyâ, 35; Müslim, Fedâil, )

Dipnot:

[1] Ninova şehri, Dicle Nehri’nin kenarında, şimdiki Musul civârında bulunmaktaydı.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Nebiler Silsilesi-3, Erkam Yayınları

KURAN’DA GEÇEN PEYGAMBERLERİN HAYATI

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

Hz. Yunus peygamber hakkında bilgi verir misiniz? Hz. Yunus büyük bir balığa yem mi olmuştur?

Değerli kardeşimiz,

HZ. YUNUS (A.S)

"Doğrusu Yûnus da, gönderilen peygamberlerdendi. Hani o, dolu bir gemiye binmişti. Gemi de olanlarla karşılıklı kur'a çektiler de yenilenlerden oldu." (Saffât: 37/ )

Hz. Yûnus (a.s)'ın Kur'an'da Zikredilmesi:

Hz. Yûnus (a.s)'m ismi, Kur'ân-ı Kerîm'in; Nisa, En'âm, Yûnus ve Saffât Sûresinde olmak üzere dört yerde geçmektedir.(1)

İki yerde ise, Allah'ın ona taktığı lakap ile anılmaktadır. Bunlardan biri, "Zünnûn"(Balık sahibi)'dur. Onun bu lakabı, Enbiyâ Sûresinde şöyle geçmektedir:

"Zünnûn (Yûnus) 'a gelince, o öfkeli bir halde (halkını bı­rakıp) gitmişti. Bizim, kendisini asla sıkıştırmayacağımızı zan­netmişti. Nihayet karanlıklar içerisinde: 'Senden başka hiçbir İlah yoktur. Seni tenzih ederim. Gerçekten ben, zmlerden oldum.' diye niyaz etti." (2)

Diğeri ise, "Sahibu'l-Hut" (Balık sahibi) 'tur. Bu lakabı da, Kalem Sûresinde şöyle geçmektedir:

"Sen Rabbinin hükmünü sabırla bekle. "Balık sahibi" (Yûnus) gibi olma. Hani o, dertli dertli Rabbine niyaz etti. Şa­yet Rabbinden ona bir nimet yetişmemiş olsaydı, o mutlaka çırıl çıplak kınanacak bir halde oraya atılacaktı."(3)

Görüldüğü üzere, Hz. Yûnus'un ismi, Kur'ân-ı Kerîm'in dört yerinde "Yûnus", bir yerinde "Zünnun" lakabı ile diğer bir yerinde ise "Sahibu'1-Hut" lakabı olmak üzere toplam altı yerinde geçmektedir.(4)

Hz. Yûnus (a.s)'ın Soyu:

Tarihçiler, Hz. Yûnus'un (a.s) soyu ile ilgili hgi bir bilgi kaydetmemişlerdir. Ama isminin, Yûnus b. Metta oldu­ğunda ittifak etmişlerdir.

Hz. İsa (as), Kur'an ayetlerinde ve hadis-i şeriflerde hep annesinin adı ile anılır. Hz. Yunus (as) da  “Metta’nın Oğlu” diye anılmaktadır. Bazıları ‘Metta annesidir’ diyorlarsa da, babası olması daha çok kabul görmektedir. (bk. Ez-Zebidî, Tecrîd-i Sarih I-XII)

Kitap ehli, Hz. Yûnus (as)'u, (Yûnân b. Emtây" şeklinde ad­landırmışlardır.

Hz. Yûnus (as), İsrailoğulları peygamberlerindendir. Soyu, Hz. Yakûb (as)'un oğullarından Bünyâmîn'e ulaşır. Bünyâmîn ise, Hz. Yûsuf (as)'un öz kardeşidir.(5)

Hz. Yûnus (a.s)'ın Daveti:

Yüce Allah, Hz. Yûnus (as)'u, Irak'taki Musul toprağında bu­lunan "Ninova" halkına peygamber olarak gönderdi. Çünkü Ninova halkı arasına putçuluk girmiş ve içlerinde putlara tap­ma yaygınlık kazanmıştı.

Hz. Yûnus (a.s), Şam bölgesindeki beldelerden Ninova'ya giderek oradaki halkı Allah'a davet etti. Fakat halk, onun da­vetini kabul etmeyerek risaletini yalanladılar.Yüce Allah, bu tür memleket halkının çoğunun durumu ile ilgili olarak şöyle buyurmaktadır:

"Biz hangi memlekete bir uyarıcı göndermişsek mutlaka oranın varlıklı ve şımarık kişileri, 'Biz, size gönderilmiş olan şeyi hemen inkar ediyoruz.' derler."(6)

Hz. Yûnus (a.s), Ninova halkına; öğüt veriyor, nasihat edîyor ve onları Allah'a davet ediyordu. Bu şekilde aralarında yıllarca kaldı. Fakat Hz. Yunus (as), onlardan; hakka tıkanmış kulaklar ve kılıflı kalplerden başka bir şeyle karşılaşmadı. Onları Allah'ın yoluna getirmede gücü yetmedi. Daha sonra onlara, eğer Allah'a iman etmezlerse, başlarına ilahi azabın geleceğini vaat etti. Kavminin durumunda bir değişiklik olmayınca, kendi­lerine üç gün sonra ilahi azabın geleceğini vaat ederek kızgın bir şekilde aralarından ayrılıp gitti. Bunun yanı sıra onların, Hz. Yûnus (as)'u tehdit ettikleri, kızdıkları ve kovaladıkları, bunun sonucunda Hz. Yûnus (as)'un, onlardan kaçtığı da söylenir.

Hz. Yûnus (a.s), Yüce Allah'ın, kendisine oradan çıkması ile ilgili emri gelmeden önce aralarından çıkıp gitmişti. Çünkü Hz. Yûnus (a.s), memleketini terk edip ailesiyle birlikte oradan çıkması ile ilgili Allah'ın emri gelmeden önce çıkışından dola­yı kendisini hesaba çekmeyeceğini ve sıkıntıya düşürmeyece­ğini sanmıştı Yüce Allah'ın şu sözü, bu görüşü desteklemek­tedir:

"Zünnun (Yûnus)'a gelince, o, öfkeli bir halde (halkını bı­rakıp) gitmişti. Bizim, kendisini asla sıkıştırmayacağımızı zannetmişti."(7)

Hz. Yûnus (a.s), Rabbine değil de kavmine öfkelenerek çekip gitmişti. Çünkü Rabbine öfkelenmesi, Allah'a karşı ya­pılmış bir isyan sayılır. Üstelik böyle bir şey, peygamberlerin masumiyetine ters düşer.

Abdullah ibn Mes'ud, Mücahid ve Seleften bir topluluk dediler ki: "Hz. Yûnus (a.s), onların aralarından çıkıp gidince ve onlar da başlarına gelecek olan azabı hak edince, Cenab-ı Allah, onların kalplerine pişmanlık ve tövbe bıraktı. Peygam­berlerine yaptıklarından ötürü pişman olup Allah'a yöneldiler. Canlarına eziyet vermek için de kıldan örülmüş giysiler giyin­diler. Sonra da Yüce Rablerine feryadı figanla yalvarıp yakar­dılar. Hayvanlar ile yavrularını birbirinden ayırdılar. Allah'ın huzurunda boyun büküp sükunet gösterdiler. Erkekler, kadın­lar, oğullar, kızlar ve analar hep ağlaştılar. İrili-ufaklı hayvan­lar, davarlar ve binekler bağrıştılar. Develer ile yavruları, inek­ler ile buzağıları ve koyunlar ile kuzuları böğürüp meleştiler. Çok korkunç bir an yaşadılar. Hz. Yûnus (as)'a yaptıkları haksızlık nedeniyle Cenab-ı Allah; kendi gücü, şefkati ve merhameti gereği-karanlık gece parçaları gibi başlarının üstünde dönen azabı, onların üzerinden kaldırdı. İşte bundan dolayı Yüce Al­lah şöyle buyurmaktadır:

"Yûnus'un kavmi müstesna, (halkını yok ettiğimiz mem­leketlerden) hgi bir memleket halkı, keşke (kendilerine azab gelmeden) iman etse de imanları kendilerine fayda ver­seydi. Onlar iman edince, onlardan dünya hayatındaki rüsvaylık azabını kaldırdık ve onları bir müddet daha (dünya nimetlerinden) faydalandırdık."(8)

Hz. Yûnus (a.s), Balığın Karnında:

Hz. Yûnus (a.s), kavminden ayrılıp denizin kenarına vardı. Orada yolculuğa hazır bir gemi buldu. Gemiye binmek için gemi halkından izin istedi. Onda bir hayır olduğunu anladılar ve onun gemiye binmesine izin verip onu gemiye bindirdiler.

Denizin ortasına vardıklarında, şiddetli rüzgar esmeye ve deniz dalgalanmaya başlayınca:

- "Aramızda bir günahkar var." dediler. Bunun üzerine ara­larında kura çekmeye ve kura kime çıkarsa, onu denize atmaya karar verdiler. Kura, Hz. Yûnus (as)'a çıkınca, ona, başından geçe­ni sordular. O da, kavmi ile arasında geçeni anlatınca, hay­ret edip onu denize atmak istemediler. Onu deniz sahiline bı­rakmaya karar verdiler. Fakat Hz. Yûnus (as), Allah'ın, onlara olan gazabının dinmesi için kendisini denize atmalarını istedi. On­lar da, Hz. Yûnus (as)'u denize attılar. Allah'ın emri ile, onu, bü­yük bir balık yuttu. Balık, Hz. Yûnus (as)'u, Allah'ın koruması ve himayesi altında karanlıklar içerisinde gezdirdi. Mucize ta­mam olunca, Allah, balığa; Yûnus peygamberin etinden bir şey eksiltmemesini ve kemiklerini kırmamasını vahyetti.

Balık, onu taşıdı ve Hz. Yûnus (as)'u, Allah'ı tesbih ve istiğfar eder bir vaziyette denizin karanlıklarında diri olarak gezdirdi.

Hz. Yûnus (a.s), denizin karanlıkları içerisinde:

"Senden başka hiçbir ilah yoktur. Seni tenzih ederim. Gerçekten ben, zmlerden oldum." (Enbiyâ: 21/87) diye niyaz etti.(9)

Allah'ta, onun bu duasını kabul ederek onu kederli halden kurtardı. Allah, balığa, Hz. Yûnus (as)'u sahilde düz ve geniş bir alana atmasını vahyetti. Hz. Yûnus (as), kurtuluşun­dan dolayı Allah'a hamd etti. Allah, onun üzerine gövdesiz bir ağaç bitirdi. O da, o ağacın meyvesinden yedi ve gölgesinde oturdu. Böylece Allah, onun rahatsızlığını giderdi ve duasını kabul etmiş oldu.

Hz. Yûnus (a.s), başına gelenlerin, ilahi bir uyarı olduğunu ve Allah'ın izni olmadan kavmine kızarak aralarından ayrılı­şından dolayı olduğunu anladı.

Bu konuda onun için geçerli bir içtihat olsa da bu içtihat, nefsine zulmeden sh kullar için kabul edilebilir. Ama pey­gamberler için asla kabul edilemez. Fakat Hz. Yûnus (as) , kavmini, Allah'ın emrini beklemeden terk etmekle ilahi uyarıyı gerektiren şeyi işlemiştir.(10)

Yüce Allah, Hz. Yûnus (a.s)'ın gemiye binişini ve ondan sonra başına gelenleri şöyle anlatmaktadır:

"Doğrusu Yûnus da, gönderilen peygamberlerdendi. Hani o, dolu gemiye binmişti. Gemide olanlarla karşılıklı kura çekti­ler de yenilenlerden oldu. Yûnus, (gemide bulunanlara Allah'a karşı yaptığı ile ilgili) kendisini kötülerken onu bir balık yuttu. Eğer Allah'ı tesbih edenlerden olmasaydı, tekrar dirilecekleri güne kadar balığın karnında kalırdı. Halsiz bir vaziyette iken kendisini dışarı çıkardık. Ve üstüne (gölge yapması vb. şeyler için) kabak türünden geniş yapraklı bir bitki bitirdik. Yûnus 'u, yüz bin veya daha çok kişiye Peygamber olarak gönderdik. Sonunda ona iman ettiler. Bunun üzerine Biz de, onları, bir müddete kadar yaşattık." (11)

Hz. Yûnus (a.s), (sağlığına kavuşup) yürümeye güç yetirince, kavmine döndü. Kavmini, Allah'a tövbe edip Allah'a iman etmiş ve emrine uyup onu tasdik etmek için peygamber­leri Hz. Yûnus (as)'un dönüşünü bekler vaziyette buldu. Onların içerisinde kalıp onlara (Allah'ın emri ile yasaklarını) öğretiyor, kılavuzluk yapıyor, Allah'a giden yolu gösteriyor ve onları dosdoğru yola iletiyor.

Cenab-ı Allah, Ninova halkına; Hz. Yûnus (as), onların içinde kaldığı sürece ve ondan sonraki müddet içinde, (sapıtıp bozulmadıkları ve) inanmışlar olarak kaldıkları sürece çeşitli ni­metler verdi. Fakat onlar daha sonra bozulup sapıtınca, Allah, onların şehirlerini yerle bir eden kişiyi, onların başına musallat etti.

Tarihçiler, bu olayları nakletmişler ve ibret alacaklar da, bunlardan ibret almışlardır.

Abdullah ibn Abbas'ın rivayetine göre; Hz. Yûnus (a.s), sayısı, kişi olan bir kavme peygamber olarak gönde­rildi. Çünkü Yüce Allah, Hz. Yûnus (as)'un peygamber olarak gönderildiği kavmin sayısı ile ilgili olarak şöyle buyurmakta­dır:

"Yûnus 'u, yüz bin veya daha çok kişiye peygamber olarak gönderdik."(12)

Ayrıca bu konuda bazı rivayetler de nakledilmiştir. Yine de doğruyu en iyi bilen Cenab-ı Allah'tır.(13)

İlave bilgi için tıklayınız:

Dipnotlar:

(1) Nisa: 4/En’am.6/86 Yunus/98 Saffat 37/ (ç)

(2) Enbiyâ: 21/

(3) Kalem: 50/

(4) Muhammed Ali Sâbûnî, Peygamberler Tarihî, Ahsen Yayınları:

(5) Muhammed Ali Sâbûnî, Peygamberler Tarihî, Ahsen Yayınları:

(6) Sebe: 34/34

(7) Enbiyâ: 21/87

(8) Yûnus: 10/98

(9) Bir hadisi Şerifte; Hz Yûnus (a.s)'ın bu duasıyla dua eden kişinin duasının mutlaka kabul edileceği bildirilmiştir. bk. Müsned: 1/; Hakim, Müstedrek, 2/; Münziri. Terğib, 2/ (ç)

(10) Bu bilgi, Abdurrahman Habenneke'nin, "el-Akidetü'1-İslamiyye" adlı kitabından alınmıştır.

(11) Saffât, 37/

(12) Saffat, 37/

(13) Muhammed Ali Sâbûnî, Peygamberler Tarihî, Ahsen Yayınları:

Selam ve dua ile
Sorularla İslamiyet

Hz. Yunus Peygamberin Kıssası ve Yunus Peygamber Hikâyesinden çıkarılacak dersler. Hz. Yunus Kimdir? Kuran-ı Kerim&#;deki Hazreti Yunus&#;un (as) ibretlik hikâyesi, kıssası nedir? Hazreti Yunus aleyhisselam’ın kıssası ne anlatıyor? Hz. Yunus (as)&#;ı hangi balık yuttu? Yunus peygamber balığın karnında ne kadar kaldı? İşte Hazreti Yunus Peygamberin Hayatı ve çıkarılması gereken, ibret alınması dersler, Hz. Yunus Kıssasından Bize Mesajlar&#;

Yeryüzündeki herkes, herhangi bir biçimde, zorluklara veya sıkıntılara maruz kalır. Allah, en sevdiği peygamberlerini bile sağlık, zenginlik veya sevdikleriyle farklı imtihanlara tabi tutmuştur. Hazreti Yunus Peygamber’in kıssası, iman, acizlik ve sabır, tahammül ve metanet, teslimiyet kavramlarını anlamamıza yardımcı olur.

Yunus Peygamber&#;in karşılaştığı tüm imtihanlar ve zorluklar, Allah&#;a küçük ama yürekten bir duanın gücünü Müslümanlara anlamaları için ilham verici ve temel bir hatırlatma niteliğindedir.

Hz. Yunus Peygamberin Kıssası

Hazreti Yunus&#;un (AS) Hikâyesi

Yunus Peygamber kıssası aynı zamanda Kuran&#;daki en güçlü kıssalardan biridir. Yunus Peygamber ile ilgili bu hikaye veya kıssa Allah (cc) tarafından Kuran-ı Kerim&#;de Enbiya Suresi, Saffat Suresi ve Yunus Suresi&#;nde bahsedilmektedir.

Yunus ibni Mettâ, Peygamberlik göreviyle Kuzey Irak&#;ta nüfusu bir milyonu aşan bir şehir olan Ninova&#;ya gönderildi. Yunus Peygamber, Ninova halkı arasında doğup büyümüş sıradan halktan birisiydi. Gelişen Ninova (Ninevâ) şehri, Allah&#;ın mesajını çoktan unutmuş ve bir putperestlik ve ahlaksızlık metropolüne dönüşmüştü.

Allah, onları doğru yola ve nur yoluna yönlendirmek için, aralarında doğmuş bir insan olan Yunus Peygamber&#;i elçi, uyarıcı, tebliğ edici olarak gönderdi. Hazreti Yunus, onlara Allah&#;ı tanımaları ve doğru yolu bulmaları için yardım etmek istemiş ve gayret göstermişti; akılsızlıklarına ve acımasız sözlerine rağmen, onlara Allah&#;ın intikamını ve cezasını hatırlatmak için ısrar etti.

Bazı dini kaynaklara göre ise Hz. Yunus, Hz. Yakub’un oğlu Bünyamin’in kabilesindedir. Hz. Süleyman’dan sonra kendi kavmine peygamber olarak gönderilmiştir. Hz. Yunus, kendi kavmine beddua eden peygamber olarak bilinir.

Kur’an-ı Kerim’de Hz. Yunus’tan (as) hakkında, Nisa suresinde “kendisine vahiy indirilenlerden”, En’am suresinde “doğru yola sevk edilenlerden, âlemlere üstün kılınanlardan”, Kalem suresinde de “Salihlerden” olduğundan bahsedilir.

Yunus Peygamber’in kavmini Allah’a yönelmeye davet etmesine karşılık Ninova halkı, kendisinden önceki birçok topluluğun yaptığı gibi Yunus’u reddetti.

Yaşadığı zorluklara rağmen Hz. Yunus&#;un (as) cesareti kırılmadı; Allah&#;ın Nuh kavminin ve kendisinden öncekilerin üzerine saldığı büyük gazabını hatırlatarak onları Allah&#;a ibadet etmeye teşvik etmeye devam etti. Ancak onlar, &#;Biz ve seleflerimiz bu tanrıları (putları) birkaç yıldır onurlandırdık ve hiçbirimizin başına bir kötülük gelmedi&#; diyerek buna itiraz ettiler. İnsanların bu şekildeki tepkileri Hz. Yunus&#;u üzdü. Şehri terk etmeye ve insanların Allah&#;ın öğretilerine kulak vereceği başka bir yere gitmeye karar verdi.

Çok büyük ve kalabalık bir şehir olan Ninova&#;da insanlar puta tapıyordu. 30 yaşında iken peygamber olan Hz. Yunus, 33 sene putperest kavmini hidayete ulaştırmak için çabaladı. Onları, Allah&#;ın birliğine iman etmeye davet etti. Fakat uzun yıllar kelime-i tevhidi anlatsa da sadece 2 kişi iman etmişti.

Limandan bir gemiye binerek şehri terk etti. Fakat yarı yolda Allah, gemisine büyük bir dalga veya bir fırtına gönderdi, gemi batacak duruma geldi. Mürettebat ve yolcular kendi tanrılarına dua ettiler. Sonunda birinin kurban olarak denize atılmasına karar verirler. Başka bir rivayete göre ise gemideki yüklerden kurtulmak gerekiyordu. İçlerinden birisini feda etmeye mecbur kaldılar. Bunun için de aralarında kura çektiler.

Denize atılacak kurban olarak Hz. Yunus olarak belirlendi ve onu denize attılar. Hz. Yunus’u büyükçe bir balık (balina) yuttu. Allah’ın emriyle balık, onu yemedi. (Allahu Teala, Hz. Yunus&#;u hatasından tövbe etmesi için bir balığın onu yemesine izin verdi.)

Hz. Yunus (as)&#;ı bir balina yutmuştu ve bir rivayete göre üç gün üç gece, diğer bir rivayete göre ise 7 veya 40 gün balığın karnında kaldı.

Hz. Yunus Peygamber limandan gemiye binip uzaklaştıktan kısa bir süre sonra Ninova halkı hatalarını anladılar ve Allah’tan af dilediler. Deniz kıyısına bakmak için döndüler ama çok geçti; Hazreti Yunus çoktan gitmişti.

Balığın karnındayken Hz. Yunus sürekli olarak “Senden başka hiçbir ilâh yoktur. Seni bütün noksanlıklardan tenzih ederim. Gerçekten ben haksızlık edenlerden oldum” diyerek Enbiya Suresinin ayetini okudu.

لآ إِلَهَ إِلاَّ أَنتَ سُبْحَانَكَ إِنِّي كُنتُ مِنَ الظَّالِمِينَ

Lâ ilâhe illa ente subhâneke innî kuntu mine’z-zâlimîn

&#;Senden başka İlâh yoktur. Sen, her şeyden münezzehsin. Muhakkak ki ben, zâlimlerden oldum.”

Hz. Yunus, balığın karnından Muharrem ayının (aşure günü) onuncu gününde Allah’ın inayetiyle kurtulur. Balık onu Dicle kenarında bir sahile kusar. Güçsüz ve yardıma muhtaç olan Hz. Yunus’a hem gölge hem de besin sağlaması için Allah (CC), kikayon bitkisini (Kur&#;an&#;da yaktîn ağacı) yaratır. İyileşen Hz. Yunus, peygamberlik görevini devam ettirmek için halkının yanına dönmüştür.

Günümüzde belki bir çok insan Hz. Yunus aleyhisselam&#;ın neden böyle bir imtihan geçirdiğini ve bu kadar süre bir balığın içinde karnında kaldığını bilmiyor veya anlayamıyor. Bunun nedeni, Allah&#;ın izni olmadan Ninova&#;dan öfkeyle kaçmasıdır.

Hz. Yunus Peygamberin Kıssasından Çıkarılacak Dersler

Sabır, acizlik, teslimiyet ve iman kavramlarını kavramamıza yardımcı olan Yunus Peygamber&#;in hayatı ve anlatımı en etkileyici olanlardan biri olmaya devam etmektedir. Onun mücadeleleri ve Allah&#;a olan inancı, sadece Allah&#;a gerçekten nasıl ibadet edileceği konusunda hepimize ilham verici bir ders olmalıdır.

İşte Yunus Peygamber&#;in hayatından aldığımız 10 ibretlik önemli ders:

1 – Öfkenizin Sizi Yıkmasına İzin Vermeyin

Hz. Yunus (as) kıssası ile Kur&#;an-ı Kerim birçok noktada itaatsizlik ve öfkeyi önlemeyi, kontrol etmeyi vurgulamıştır. Yunus Peygamber kıssasında öfkemize yenik düşmenin tehlikeleri bir kez daha hatırlatılmıştır. Böylece öfkeyle aldığımız fevri kararların ve hareketlerin sonuçlarını da tekrar düşünmemizi sağlamış olur.

Yunus (AS) Irak&#;ın Ninova şehrinde yaşamış ve Allah (cc) tarafından insanları tek bir Allah&#;a ibadet etmeye yönlendirmesi emredilmiştir. İnsanları tevbe etmeye ve geçmiş günahları için Allah&#;tan af dilemeye çalışmıştır. Ancak halk, Yunus (as)&#;ın mesajını reddetmiş ve kötülüklerine devam etmiştir.

Muazzam bir incinme ve hüsran altında Yunus (AS) Ninova&#;yı kızgınlıkla terk etmişti. Yunus bin Metta gemiye binip ayrıldığında, Ninovalılar hatalarını anlamışlar ve Allah&#;a tövbe etmişlerdi. Allah (cc) onların tövbelerini kabul etti ve bütün günahlarını bağışladı.

Allahu Teala, Enbiyâ Suresi Ayetinde Yunus Peygamber hakkında şöyle buyurmaktadır: &#;(O) bizim O&#;na azap etmeyeceğimizi sandı.&#;

وَذَا النُّونِ اِذْ ذَهَبَ مُغَاضِبًا فَظَنَّ اَنْ لَنْ نَقْدِرَ عَلَيْهِ فَنَادٰى فِي الظُّلُمَاتِ اَنْ لَٓا اِلٰهَ اِلَّٓا اَنْتَ سُبْحَانَكَۗ اِنّ۪ي كُنْتُ مِنَ الظَّالِم۪ينَۚ

Vezâ-nnûni izzehebe muġâdiben fezanne en len nakdira ‘aleyhi fenâdâ fî-zzulumâti en lâ ilâhe illâ ente subhâneke innî kuntu mine-zzâlimîn

Anlamı: “Zün-nûn” Balık sahibi (Yunus&#;u da an ki) ; hani O, (Ninova’daki isyankâr kavmine) kızmış vaziyette (görev bölgesini izinsiz terk edip) gitmişti ki; bundan dolayı kendisini sıkıntıya düşürmeyeceğimizi zannetmişti. (Okyanus altında balığın karnındaki) Karanlıklar içinde: “Allah’ım Senden başka İlah yoktur, Sen Yücesin, gerçekten ben (nefsime) zulmedenlerden oldum” diye yalvarıp seslenmişti.

Dolayısıyla, bu anlamlı ve ibretli kıssanın yardımıyla, duygularımıza yenik düşmemek ne kadar zor olursa olsun, öfke ve hayal kırıklığının bizi yenmesine izin vermememiz gerektiği dersini alıyoruz.

Günün sonunda hepimiz insanız, bu da duygularımıza ve endişelerimize yenik düşmeye meyilli olduğumuz anlamına gelir. Kur&#;an-ı Kerim, öfkemizin bizi ele geçirmesine izin vermenin tehlikeleri konusunda bizi burada uyarır ve yapılan her fevri hareketin bir karşılığı olacağı konusunda öğüt verir.

Hazreti Yunus, bölgeden uzaklaşarak denize doğru yöneldi. Onu bir balık tarafından yutulduğu suya sürükleyen öfkesiydi. Şüphesiz bu, Allah&#;ın onun için bir imtihanıydı.

2- Allah&#;a ve Planlarına İman Etmek

Kusurlarımıza ve zayıflıklarımıza rağmen, Hz. Yunus&#;un kalbinin kırılganlığı, samimiyeti ve teslimiyeti, bizim için bu gün bile motive edici bir şeydir. Kur&#;an bize, kusurlarımıza, başarısızlıklarıma ve önceki hatalı eylemlerimize rağmen, Yunus Peygamber&#;in yaptığı gibi, diz çöküp Allah&#;tan rahmet ve lütuf dilemek için asla geç olmadığını hatırlatır.

Günlük yaşamda kendimizde veya çevremizde &#;hayat adil değil&#; ve &#;neden hep ben?&#; gibi sorularla karşılaşırız. Sonunda kendimizi mağdur etmeye başlamadan önce, işlerin neden zor olduğuna dair gereksiz yere bir sebep ararız.

Allah (c.c) kader cihetiyle bu zor ve sıkıntılı durumlarla karşılaşmamızı ve üstesinden gelmemizi planlamıştır. İnsan doğmadan önce belirlenen kader diyebileceğimiz Allah’ın uygulayacağı formüle edilmiş bir planı vardır. Nitekim zamanın başlangıcından sonuna kadar her şeyi Allah takdir etmiştir.

Unutmayın ki ne yaşarsanız yaşayın Allah (c.c) sizin bundan daha güçlü çıkacağınızı bilir. Umutsuzluğa kapılmayın veya umudunuzu tümden kaybetmeyin. Nitekim en zorlu engellerle karşılaşanlar Allah’ın elçileri Peygamberler ve salih kullarıdır.

3 &#; Allah&#;ın Rahmetine İnanmak

Yunus Peygamber&#;in bir balina tarafından yutulması olayı, Allah&#;ın  rahmetine ve sevgisine olan inancın sarsılmasıdır. Bu bize, kendimizi son derece haksızlığa uğramış ve günahkâr hissetsek bile, tövbe etmemiz ve Allah&#;ın (cc) bize merhamet etmeyeceğini asla düşünmememiz gerektiği yönünde güçlü bir mesaj vermektedir.

Kuran da Yunus (as) örneğiyle eksiklik ve hatalarımıza rağmen yine de temiz ve samimi bir kalple Yüce Allah&#;a yalvarabileceğimizi bildirmektedir. Bu nedenle, geçmiş hatalarınızın ve eylemlerinizin dualarınızı, ibadetlerinizi durduracağına, aksatacağına inanmak için zihninizin sizi kandırmasına asla izin vermeyin. Her zaman bilin ki Allah&#;tan rahmet ve mağfiret dilemek için asla geç değildir ve Yunus (AS) bunu yapmıştır.

Allahu Teala Hz. Yusuf kıssasını açıklayarak, hayatın sonuçları ne kadar kötü görünürse görünsün, her şeyin tamamen O&#;nun iradesine göre gerçekleştiğini her zaman aklımızda tutmamız gerektiğini; bu nedenle kararlarımıza her zaman güvenmeli ve ne olursa olsun inancımıza sadık kalmamız gerektiğini nasihat verir.

Kuran-ı Kerim burada, Allah’ın nihayetsiz lütfunu ve rahmetini bize haber veriyor. Yunus Peygamber kıssasının anlatımıyla, tevhid bilinciyle Allah’ın rahmetinin her şeyi ve herkesi kapsadığını öğreniyoruz. Bu nedenle asla ümitsizliğe, kötümserliğe ve öfkemize teslim olmamalıyız.

Bu nedenle her zaman işinize değer verin ve olaylara asla kısa vadeli bir perspektiften bakmayın.

4 &#; Allah&#;ın Koruması Daima Yanımızdadır

Kuran&#;da Yunus Peygamber&#;in anlatımı, Allah dileseydi, hesap gününe kadar Yunus Peygamber&#;i bulunduğu yerde bırakabileceğini gösterir. Hayatımızda ne olursa olsun, her şeyi Allah&#;ın takdir ettiğini ve planladığını unutmamalı ve her türlü duruma rağmen Allah&#;a olan inancımızda sebat etmeliyiz.

Hayattan korkmuş ve yoksun, güçsüz ve başkalarının iradesiyle caydırılmış hissettiğimiz anlara rağmen, bir savunmamız var. Allah (cc) bize duanın gücüyle herhangi bir durumun üstesinden gelmek için en etkili gösterir.

Allah&#;tan yardım istemek, O&#;na yaklaşmanın ve O&#;na olan acizliğimizi ve ihtiyacımızı ifade etmenin en iyi yollarından biridir. Nitekim “Dua ibadetin özüdür.”

Rabbimiz her zaman dualarımızı işitir ve kendisinden istenmeyi sever. Sadece O&#;na tam olarak güvenmemiz, sonuç için sabırlı olmamız ve durumumuz çözülene kadar elimizden gelenin en iyisini yapmamız gerekiyor.

Dualarımızın kabul olmasını kimse engelleyemez!

5 &#; Zorluklarına Karşı Dayanıklı Olmak

Allah&#;a olan güvenimizin ne kadar hayati olduğunu, Hz. Yunus&#;un ümitsizliğe kapıldığı ve ömrünün sonuna kadar kapalı kalmaktan korktuğu anları hatırlayarak anlayabiliriz. Yunus Peygamber&#;in kıssası, sabrın, tahammülün ve metanetin gerçekten temel bir ibadet olduğunu bizlere hatırlatır.

Hz. Yunus (as), Allah&#;tan yardım istedi ve sabrını hiç yitirmedi. Çünkü Allah sabredenleri ödüllendirir.

Kuşkusuz Yûnus da elçilerimizdendi. Vaktiyle o, yüklü bir tekneyle ülkesinden kaçmıştı. Kur’aya girdi ve kaybedenlerden oldu. Kendisini (büyük bir) balık yuttu. Doğrusu o (bundan önce) kınanacak bir iş yapmıştı. Eğer o, Allah’ın şanını yüceltenlerden olmasaydı kıyamete kadar balığın karnında kalacaktı. Sağlığı bozulmuş olarak onun ıssız bir kıyıya bırakılmasını sağladık; Üstüne (gölge yapması için) kabak türünden bir bitki bitirdik. Bir defa daha onu yüz bin ya da daha fazla kişiye elçi olarak gönderdik. Bu defa onlar iman ettiler, biz de kendilerini belirli bir vakte kadar nimetlerimizle yaşattık. (Sâffât Suresi &#; Ayetler)

6 &#; Hayattaki Sıkıntıların Faydaları

Hepimiz hayatımızda zaman zaman imtihanlar, sıkıntılar, aksilikler ve başarısızlıklar yaşıyoruz. Allah&#;ın planına olan inancımızı ve ümidimizi kaybetmek üzere olduğumuz zamanlar da oluyor. Bu tam olarak sabrımıza güvenmemiz ve yardım için dua etmemiz gereken zamandır.

Yunus Peygamber Allah&#;a inanmıştı ve Allahu Teala da sonunda onu ödüllendirdi. O halde Allah&#;ın sizin için olan iradesini kabul edin ve sonunda sevineceksiniz.

7 &#; Allah&#;a İman Edenlerden Korkmazlar

Balığın karnında, fırtınalı bir denizde, gece karanlığında, her taraftan ümit kesilmiş bir durumda Hz. Yunus (as), Allah’tan başka kimseden korkmadı. Allah’tan yardım diledi. Allah’ın yardımına güvendi ve her şeyin hayırlısını diledi. Zor zamanlarda onu ayakta tutan Allah’tı.

Korku ve keder, içinde yaşadığımız dünyanın büyük bir gerçeğidir. Korku, yalnızca bu dünyadaki fiziksel ıstırabın temeli değil, aynı zamanda çeşitli farklı psikolojik bozuklukların altında yatan bir neden veya sonuçtur.

Birey olarak kaybetmekten korkarız, çevremizden korkarız, başkalarının ne düşüneceğinden veya söyleyeceğinden korkarız, rollerimizi toplumun belirlediği standartlarda yerine getirememekten korkarız ve bunların hepsi nihayetinde bazı depresyon haline veya kaygıya veya başka bir deyişle kedere yol açabilir.

Korku ve keder kavramı Kuran&#;da çokça geçer:

“Bilesiniz ki, Allah’ın dostlarına hiçbir korku yoktur. Onlar (mahzun) üzülmeyeceklerdir de.” (Yunus Suresi, 62)

“Andolsun ki sizi biraz korku ve açlıkla, bir de mallar, canlar ve ürünlerden eksilterek deneriz. Sabredenleri müjdele. O sabredenler, kendilerine bir belâ geldiği zaman: Biz Allah&#;ın kullarıyız ve biz O&#;na döneceğiz, derler.”Bakara Suresi /

O halde, yalnızca Allah&#;tan korkan ve O&#;nu, emri olmadan hiçbir şeyin ve kimsenin kendisine zarar veremeyeceği, kendisine nihai rızık verenin sadece Allah olduğunu bilen ve gören bir kişinin, bu maddi dünyada korkacak hiçbir şeyinin olmadığı sonucuna varılabilir. İmanı zayıf olan veya imanı olmayan bir kimse ise, sayısız varlıktan korkarken, gelecek korkusu ve irili ufaklı, kontrol edemediği sayısız şey hakkında endişeye kapılır.

Bir kimse, İslam&#;da tevekkül denen bir kavram olan Allah&#;a tüm imanını ve tevekkülünü ortaya koyduğunda, önce kalbi korkudan arınır sonra da gelen her türlü musibet, felaket ve sıkıntıyı Allah&#;tan gelen bir imtihan olarak bilir ve sabır ve metanetle karşılar.

8 &#; Tövbe Etmek

İlk zamanlar Ninovalılar, Hazreti Yunus&#;un öğretilerine rağmen yaptıkları kötülüklerden tövbe etmediler. Kötü eylemlerinde ısrar ettiler. Bu Hazreti Yunus&#;u öfkelendirdi ve Ninova&#;dan ayrıldı. Daha sonra insanlar yaptıkları bu korkunç davranışlarını fark ederek tövbe ettiler. Allah onları tövbelerinden dolayı günahlarını bağışladı.

Bu bize her zaman Allah&#;tan yardım istemeyi ve tövbe etmemizi öğretir. Bu nedenle, bize nimet veren Allah olduğuna göre, günahlarımız için af dilemeliyiz.

Tıpkı diğer peygamberlerin hayatı gibi &#; Yunus Peygamber&#;in hayatı da Müslümanlar için bir ibret hazinesidir. Hayatının en kötü dönemini yaşarken Allah&#;a olan inancı, herkesin hayatında uygulaması gereken bir ibretli bir derstir.

9 &#; Allah&#;a Dua Etmekten Asla Vazgeçmeyin

Allah&#;ın emriyle bir balina Yunus&#;u (as) yuttu. Bilincini kazandığında, mezarında olduğunu düşündü. Ancak bir süre sonra bu en karanlık bölgenin denizde yaşayan en büyük hayvanın midesi olduğunu anladı. Ancak Hz. Yunus&#;u hayatından vazgeçirmemiş, hatalarına ağıt yakmamıştı.

Yunus Peygamber, yaşadığını ve zarar görmediğini anlayınca Allah&#;a secde ve dua etti ve ellerini kaldırıp O&#;ndan mağfiret ve rahmet diledi. Yunus Peygamber&#;in yaptığı bu dua da, bize en karanlık zamanlarda bile mağfiret dilemenin doğru yolunu öğretir.

Yunus Peygamberin duası, bugüne kadar çok saygı duyulur ve dünyanın her yerindeki Müslümanlar Allah&#;tan bağışlanma dilemek için sıkıntı zamanlarında her gün bu duayı okurlar.

Yunus (as) kıssasında ümitsizliğin doruğunda Allah&#;a (cc) olan inancımıza daha sıkı sarılmamız gerektiği derslerini alabiliriz. Yunus (as)&#;ı balinanın karnından çıkarıp karaya çıkardığı gibi, imtihanlarımızda da bize yardım eden ve bizi zafere ulaştıran ancak O&#;dur.

10 &#; Sabrınızı Asla Kaybetmeyin

Balinanın yuttuğu Yunus Peygamber kıssası bize sabrın önemini ve Yüce Allah&#;a ibadet etmenin ne kadar gerekli olduğunu öğretir. Aynı şekilde Hz. Yusuf (AS)&#;ın kıssasını da hatırlayarak, Allah&#;a olan inancımızda her zaman sabırlı ve kararlı olmayı öğrenebiliriz.

Kur’an-ı Kerim, Hz. Yusuf kıssasını açıklayarak, hayatın sonuçları ne kadar kötü görünürse görünsün, her şeyin tamamen O’nun iradesine göre gerçekleştiğini her zaman aklımızda tutmamız gerektiğini öğütler. Bu nedenle kararlarımıza her zaman güvenmeli ve ne olursa olsun inancımıza sadık kalmalıyız.

Yusuf (AS) gücünü geri kazandığında, Ninova şehrine giden yolunu bulabildi. Sabrından ve Allah&#;a olan inancından ve teslimiyetinden dolayı Ninova halkının davranışları tamamen değişti ve Yunus (AS) Peygamberi sıcak bir şekilde karşıladılar.

Unutmamalıyız ki dualarımız ve isteklerimiz ancak Allah&#;ın dilemesiyle ve doğru zamanda gerçekleşecektir. Bu nedenle, asla dualarımızı küçümsememeli, yılmamalı ve Allah&#;tan rahmet ve mağfiret dilemeye devam etmeliyiz.

Daha iyi Müslümanlar olmamıza ve daha iyi inananlar olma yolculuğumuzu ilerletmemize yardım edebilecek tek şey sabırdır.

Sonuç olarak

Yunus Peygamber kıssası, İslam dinini en çok etkileyen kıssalardan biridir. Günah işlemek ve Allah’a (cc) karşı gelmekte ne kadar ileri giderseniz gidin, tövbe yoluyla her zaman bir dönüş yolu olduğunu hatırlatan ibretlik bir derstir. Samimi bir tövbe, sizi bu zor durumlardan kurtaracak ve Yüce Allah’ın mağfiretini ve rahmetini kazanmanıza yardımcı olacaktır. Yunus Peygamber’in hayatından alınan bu dersler, daha iyi bir mümin olmamız için bizlere birer hatırlatmadır.

Bugün milyonlarca Müslüman tarafından gece gündüz okunan Yunus Peygamberin Duasını biz de günlük hayatımıza dahil etmeye çalışmalı ve aynı zamanda çocuklarımıza da öğretmeliyiz.

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir