İngilizce Öğren
İngilizce Öğren/ İpuçları
Alper Onur
Mayıs 12,
20 dakikalık okuma
İngilizce diyalog örnekleri ile hem konuşma hem de dinleme becerilerimizi geliştirebiliriz. Dünya üzerinde milyardan fazla insanın konuştuğu bir dili öğrenmek hiç de fena bir fikir değil. Senin de hedeflerin arasında İngilizce öğrenmek varsa, basit İngilizce diyaloglara göz gezdirerek giriş yapabilirsin.
Kolayca İngilizce öğrenmeyi planlıyorsan, sadece İngilizce diyaloglara bakman yetmez. İngilizce konuşma, dinleme, yazma ve okuma becerilerini aynı anda kazandıracak işin uzmanı eğitmenlerden destek alman gerekir.
Dünyada 1 milyondan fazla kullanıcı tarafından online İngilizce eğitimi için tercih edilen Open English, tüm detaylarıyla İngilizce eğitimi sunmak için tasarlanmış bir platformu evine, iş yerine, seyahatlerine, kısacası sen nereye istersen oraya getiriyor.
Open English ile ana dili İngilizce olan eğitmenlerin canlı derslerine 7/24 katılabilir, interaktif videolara sınırsız kere erişebilir ve İngilizce konuşma sınıflarında pratik yapabilirsin. Yan tarafta yer alan formu doldurarak İngilizce öğrenmede ilk adımı atabilirsin.
Şimdi basit İngilizce diyaloglar ile devam ediyoruz.
İngilizce öğrenirken bolca pratik yapmamız en önemli detay. Unutma, bir şeyi ne kadar tekrar edersek öğrenmemiz o kadar kolay oluyor. İngilizcede de aynı, gün içinde ne kadar çok kullanırsan o kadar hızlı öğreniyorsun.
İngilizce konuşma pratiği yaparken önce İngilizce tanışma diyaloglarına bir göz atmak iyi bir fikir. Böylece kendi başıımıza pratik yaparak İngilizce konuşmamızı geliştirebiliriz. Şimdi İngilizce selamlaşma kelimeleriyle konuya başlayalım.
İngilizcede selamlaşma için kullanabileceğin birçok kelime ve cümle var. Şimdi birisiyle karşılaştığında ya da ilk kez tanışırken kullanabileceğin İngilizce selamlaşma kelimelerine ve tanışma cümlelerine tablo üzerinden bakalım.
İngilizce selamlaşma kelimeleri ve cümleleri | |
Türkçe | İngilizce |
Merhaba | Hello |
Nasılsınız | How do you do? |
Ne haber? | What’s up? |
Ne var, ne yok? | What’s the news? |
Hayatın(ız) nasıl gidiyor? | How is your life going? |
Seni (sizi) görmek güzel. | It’s good to see you. |
Günaydın | Good morning |
Tünaydın | Good afternoon |
İyi akşamlar | Good evening |
İyi geceler | Good night |
Tanıştığım(ız)a memnun oldum. | Nice to meet you. |
Görüşmeyeli uzun zaman oldu. | It’s been a long time since we met. |
Görüşmeyeli nasılsın(ız)? | How have you been? |
Çok iyiyim. Teşekkür ederim. | I’m very good. Thank you. |
Ben iyiyim. Sen (siz) nasılsın(ız)? | I’m fine. How about you? |
İngilizce diyalog kurarken kullanabileceğimiz selamlaşma ifadeleri bu şekilde. Bunların dışında bir de yakın arkadaşlarımız arasında kullanabileceğimiz İngilizce selamlaşma kalıpları var. Samimi olduğumuz ya da samimiyet kurmak istediğimiz insanlarla İngilizce konuşma diyalogları kurarken bu ifadeleri de tercih edebiliriz.
Hip hop argosundan konuşma diline geçmiş bu ifade, İngilizcede gayrı resme bir selamlaşma ifadesi. Biraz kaba bir ifade olduğunu belirtelim. Çok samimi olduğumuz ortamlarda İngilizce selamlaşma ifadesi olarak kullanabiliriz.
Amerika kırsalında kullanılan bu İngilizce selamlaşma kelimesi, “How do you do?” kalıbının kısaltılmış versiyonu olarak düşünebiliriz. İngilizce konuşma diyalogları kurarken pek önermiyoruz; çünkü biraz kaba durabilir.
Fakat Amerika ve Kanada’nın kırsal bölgelerinde daha samimi bir iletişim için bu tarz İngilizce selamlaşma kelimelerini kullanabilirsin. Tamamen sana kalmış!
Samimi olduğumuz ortamlarda İngilizce diyalog başlatmak adına “Hey” ve “Hiya” ifadesini kullanabiliyoruz. “Selam”, “Geldim.” anlamını veriyoruz ama unutma, resmi ortamlarda bu selamlaşma kelimesi biraz kaba durur.
İngilizce konuşma diyalogları başlatmak istiyorsak ve samimi bir ortama giriş yaptıysak, bu ifadelerle iletişim başlatabiliriz. Türkçesiyle “İyi misin?” anlamı veriyor. Bu soru bize sorulmuşsa, “I’m fine. And you?” şeklinde iletişimi devam ettirebiliriz.
İngilizce diyalogları tamamlarken kullanabileceğimiz vedalaşma kelimeleri ve cümlelerine geçelim. İngilizce diyalogları aşağıdaki vedalaşma ifadeleri ile sona erdirebiliyoruz.
İngilizce vedalaşma kelimeleri ve cümleleri | |
Türkçe | İngilizce |
Hoşça kal | Good bye |
Seni görmek güzeldi | It was nice to see you |
Benim için bir zevkti | It was a pleasure for me |
Sonra görüşürüz | See you later |
İyi günler | Good day / Have a nice day! |
Kendine iyi bak | Take care of yourself |
Tekrar görüşmek üzere | See you again |
Bunların dışında daha samimi ortamlarda İngilizce diyalog kurarken kullanabileceğimiz gayri resmi cümleler de var. Nedir bunlar?
İngilizce konuşma diyaloglarında eğer karşımızdakilerle samimiysek “See you later” ifadesi kısaltıp “Later” diyebiliriz. Bu şekilde de aynı anlama gelir fakat resmi ortamlarda bu uslüp iyi bir intiba bırakmaz.
“Ben çıkıyorum” diyerek İngilizce konuşmaya ya da bulunduğun ortama veda edebilirsin, fakat bunun biraz kaba bir tabir olduğunu unutma. Yani resmi ortamlarda kullanman hoş karşılanmaz. Fakat arkadaş ortamında “Hadi, ben kaçtım.” anlamını vermek için kullanabilirsin.
İngilizce diyaloglarda kullanabileceğin daha birçok selamlaşma ve vedalaşma ifadesi var. İngilizce selamlaşma kelimeleri ve tanışma cümlelerinde pratik yapmak istersen Open English’i şimdi kullanmaya başlayabilirsin. Dünyanın dört bir yanından öğrencilerin bir arada geldiği konuşma sınıflarında eğitmen gözetiminde İngilizce konuşmanı şimdi geliştirmeye başlayabilirsin!
İngilizce diyaloglarda kullanabileceğimiz birçok kavram öğrendik. Şimdi örnek İngilizce tanışma diyalogları ile bilgilerimizi pekiştirelim. Öğrendiklerinle sen de arkadaşlarınla ya da kendi kendine İngilizce diyaloglar kurabilirsin. Kesinlikle İngilizceni geliştirecektir!
İngilizcenin en çok yararlı olduğu noktalardan biri de profesyonel hayat. Çünkü İngilizce bilgisi kariyer yolculuğunda seni her zaman 1 adım öne geçiriyor.
Open English’te iş İngilizcesi konulu özel ders içerikleri olduğunu biliyor muydun? Böylece her yönüyle İngilizce öğrenirken kariyerine uygun İngilizce diyalog ve terimleri hızlıca öğrenebilirsin.
İş dünyasında İngilizce tanışma diyaloglarında nasıl konuşmalıyız? Bu noktada bilmen gereken bazı şeyler var. Not almak istiyorsan:
İş yerinde İngilizce konuşma diyaloglarında kullanabileceğimiz ve sıkça karşılaşacağımız bazı kelime ve kalıplar var. Şimdi onlara bakalım:
İşteyken Kullanabileceğimiz İngilizce Kelimeler | |
İngilizce | Türkçe |
Dear | Sayın |
CV (Curriculum Vitae) / Resume | Öz geçmiş |
Interview | İş görüşmesi / Mülakat |
Hire | Ücretle vererek tutmak |
Assessment | Değerlendirme |
Salary | Aylık ücret |
Gross salary | Brüt aylık ücret |
Subject | Konu |
Shift | Mesai |
Work | İş yapmak / çalışmak / iş |
Job | İş / görev / meslek |
Proficiency | Yeterlilik / beceriklilik |
Deadline | İş teslim süresi |
Collegue | İş arkadaşı |
Boss | Patron |
Manager | Müdür |
White-collar worker | Beyaz yakalı çalışan |
Blue-collar worker | Mavi yakalı çalışan |
Department | Departman / Bölüm |
Office | Ofis |
Employer | İş veren |
Employee | Çalışan, işçi, eleman |
Personnel | Personel |
Staff | Kadro |
Trainee | Stajyer |
Recruit (a personnel) | (Personel) temin etmek / almak |
Resign | İstifa etmek |
Promotion | Terfi |
Sick leave | Hastalık izni |
Retire | Emekli olmak |
İş İngilizcesinde öğrenebileceğin daha binlerce kelime ve kalıp var. İş yerindeki sohbetlerin için İngilizce konuşma diyalog becerini geliştirmek ve yeni kelimeler öğrenmek istiyorsan, Open English’e şimdi kaydol!
İş dünyasında hangi İngilizce tanışma cümlelerini kullanabiliriz? İş mülakatlarında İngilizce konuşma diyalogları nasıl olmalı? Şimdi bu sorulara cevap veren 2 örnek İngilizce diyalogu inceleyelim.
HR (Mr. Wells): Hello Ms. Yıldız, it is a pleasure to meet you. First of all, tell me a bit about yourself. (Merhaba Yıldız Hanım, tanıştığımıza memnun oldum. Öncelikle bana biraz kendinizden bahsedin.)
Candidate (Ms. Yıldız): Good Morning Mr. Wells. It is a pleasure for me, too! I studied computer engineering at Boğaziçi University. Since I wanted to be an computer engineer throughout my whole life, I planned all my educational goals to this purpose. (Günaydın Bay Wells. Benim için de bir zevk! Boğaziçi Üniversitesinde bilgisayar mühendisliği okudum. Hayatım boyunca bilgisayar mühendisi olmak istediğim için tüm eğitim hedeflerimi bu amaca göre planladım.)
HR (Mr. Wells): Excellent! Lets hear a little more about you. What are your strengths? (Mükemmel! Sizin hakkınızda biraz daha fazla şey duyalım. Kuvvetli yönleriniz nelerdir?)
Candidate (Ms. Yıldız): I am a diciplined, fast learner and easily adaptable. Moreover, I am open to innovations. I am also successful in problem solving. (Disiplinli, hızlı öğrenen ve kolay adapte olabilen biriyim. Üstelik yeniliklere açığım. Problem çözmede de başarılıyım.)
HR (Mr. Wells): Do you think that you have any weakness?
Candidate (Ms. Yıldız): I get very excited when speaking in public. I think this is my biggest weakness. Therefore, I cannot say that I am successful in oral presentations. (Topluluk önünde konuşurken çok heyecanlanıyorum. Sanırım bu benim en büyük güçsüzlüğüm. O nedenle sözlü sunumlarda başarılı olduğumu söyleyemem. )
HR (Mr. Wells): Why we should hire you?
Candidate (Ms. Yıldız): I know your company is innovative and forward-thinking. These traits fit my personality very well. I have been dreaming of working with your company for a long time. You can be sure that I will use all my talent here. (Şirketinizin yenilikçi ve ileri görüşlü olduğunu biliyorum. Bu özellikler kişiliğime çok uyuyor. Uzun zamandır şirketinizle çalışmayı hayal ediyordum. Tüm yeteneğimi burada kullanacağımdan emin olabilirsiniz.)
HR (Mr. Wells): What is your ideal work enviroment? (İdeal çalışma ortamınız nedir?)
Candidate (Ms. Yıldız): First of all, an environment with high internet speed! Joking apart, a free-minden working environment that is far from standards, where I can determine the working hours myself if there are no emergencies, is ideal for me. (Öncelikle internet hızının yüksek olduğu bir ortam! Şaka bir yana, standartlardan uzak, acil bir durum olmadığında çalışma saatlerini kendim belirleyebileceğim özgür bir çalışma ortamı benim için idealdir.)
HR (Mr. Wells): This is wonderful Ms. Yıldız! It was the perfect job interview. We will choose among our candidates within 3 days, after which we will inform you of our decision. Take care of yourself. (Harika Ms. Yıldız! Mükemmel bir iş görüşmesiydi. 3 gün içinde adaylarımız arasından seçim yapacağız ve kararımızı size bildireceğiz. Kendine dikkat edin.)
Candidate (Ms. Yıldız): Thank you very much, Mr. Wells. Hope we work together! Have a nice day. (Çok teşekkür ederim, Mr. Wells. Umarım birlikte çalışırız! İyi günler dilerim.)
Günlük İş Dünyasından Örnek İngilizce Diyalog
Employee (Merve): Good morning Mr. Waters, may I have your time for a moment, please? (Günaydın Bay Waters, 1 dakikanızı alabilir miyim, lütfen?)
CEO (Mrs. Waters): Sure Merve, what it the subject? (Tabii ki Merve, konu nedir?)
Employee (Merve): As digital marketing, we want to design a new advertising campaign. We would like to make a short presentation on this subject. (Dijital pazarlama olarak yeni bir reklam kampanyası tasarlamak istiyoruz. Bu konuda size kısa bir sunum yapmak istiyoruz.)
CEO (Mrs. Waters): Really? Excellent. But we have to watch it with whole departments. Lets set up a meeting for this. (Gerçekten mi? Mükemmel. Fakat bunu tüm departmanla beraber izlemeliyiz. Bunun için bir toplantı düzenleyelim.)
Employee (Merve): But before showing it to all departments, we thought it would be a good idea to get your feedback. So we can revise the video. (Ancak tüm departmanlara göstermeden önce, geri bildirimlerinizi almanın iyi bir fikir olacağını düşündük. Böylece videoyu revize edebiliriz.)
CEO (Mrs. Waters): Not needed, Merve! I am full of confidence with you. Let’s watch it together and get feedbacks from everyone. (Gerek yok Merve! Size güvenim tam. Hep birlikte izleyelim ve herkesten geri dönüş alalım.)
Employee (Merve): As you wish, boss! (Nasıl istersen, patron!)
CEO (Mrs. Waters): Boss? Ha-ha! I should put this to business card. (Patron? Ha ha! Bunu kartvizitime eklemeliyim.)
Employee (Merve): The design team will be delighted! Anyway, Ill let you know when the meeting time is set, Mr. Waters. (Tasarım ekibi çok sevinecek! Her neyse, toplantı zamanı geldiğinde size haber veririm Bay Waters.)
İngilizce diyaloglar ve İngilizce selamlaşma kelimelerinin en çok işimize yaradığı bölüme geldik: Seyahatler! Yurt dışında seyahate çıkmayı planlıyorsan, temel seviyede İngilizce bilmen gerekir. Çünkü İngilizce en yaygın konuşulan dil!
Şimdi yurt dışı seyahatlerinde karşına çıkabilecek İngilizce kelimelere bakalım. Sonrada bu kelimeleri örnek İngilizce diyaloglarda kullanalım.
Otel rezervasyonlarında hangi İngilizce kelimeler sıkça karşına çıkıyor? Beraber bakalım.
Otel Rezervasyonlarında Karşına Çıkabilecek Kelimeler | |
İngilizce | Türkçe |
Reservation | Rezervasyon |
Make a reservation | Rezervasyon yapmak |
Booking a room | Oda kiralamak |
Hotel | Otel |
Hostel | Hostel |
Single room | Tek kişilik oda |
Double room | Çift kişilik oda |
Shared room | Paylaşımlı oda |
Key card | Anahtar kart (Otel odaları için) |
Deposit | Depozito |
Room number | Oda numarası |
Morning call / Wake up call | Uyandırma servisi |
Check-in / Check-out (a hotel) | Otele giriş / çıkış |
Late charge | Otelden geç çıkış ödemesi |
Complimentary | Ücretsiz |
Room service | Oda servisi |
City view | Şehir manzarası |
Ocean view | Okyanus manzarası |
Sea view | Deniz manzarası |
Swimming pool | Yüzme havuzu |
Airport shuttle | Havalimanı servisi |
Breakfast buffet | Açık büfe kahvaltı |
Fitness room | Egzersiz yapma alanı |
Pets allowed / Pet-friendly | Evcil hayvan kabul edilir / Evcil hayvan dostu |
Business center | Toplantılar için uygun iş merkezi |
Manager | Müdür |
Receptionist | Resepsiyonist |
Bellboy / Porter | Bavulları taşıyan otel çalışanı |
Housekeeper | Oda temizlikçisi |
Tip | Bahşiş |
Örnek İngilizce konuşma diyaloglarından devam edelim. Otel rezervasyonu yaparken nasıl bir İngilizce diyalog kurmalıyız?
Customer (Müşteri): Hello, I am calling to book a double room between Friday 17th and Sunday 19th of June. (Merhaba, 17 Haziran Cuma ile 19 Haziran Pazar arasında çift kişilik oda rezervasyonu yapmak için arıyorum.)
Customer service (Müşteri servisi): Hello, I am Angie from ABC Hotels. Of course! Let’s check it our right now. May I have your first name so that I can address you properly? (Merhaba, ben ABC Otelleri’nden Angie. Tabii ki! Hemen şimdi kontrol edelim. Size düzgün bir şekilde hitap edebilmem için adınızı alabilir miyim?)
Customer (Burcu Demir): My name is Burcu Demir. I can see from your website that you rooms with both ocean and city views. (Benim adım Burcu Demir. Hem okyanus hem de şehir manzaralı odalarınızın olduğunu web sitenizden görebiliyorum.)
Customer service: Of course Mrs. Demir, those rooms are available for the date you mentioned. May I know how many people will you be? (Tabii ki Bayan Demir, o odalar bahsettiğiniz tarih için müsait. Kaç kişi olacağınızı öğrenebilir miyim?)
Customer (Burcu Demir): We are a couple with an 8 year old boy. So we need a big room with a king bed and a single bed. (Biz 8 yaşında bir erkek çocuğu olan bir çiftiz. Bu yüzden bir kral yatak ve bir tek kişilik yatak içeren büyük bir odaya ihtiyacımız var.)
Customer service: Certainly! The price of the room that meets your expectations will be around USD for one night.
Customer (Burcu Demir): What are your services for this room?
Customer service: You may use airport shuttle, fitness room and breakfast buffet with no charge, Mrs. Demir. Do you with a credit or debit card? Or may you want to pay when you check-in to the hotel? You will just pay only 15 USD for deposit.
Customer (Burcu Demir): Perfect! Let’s do the last payment option. Have a good day, Angie.
Customer service: You welcome Mrs. Demir. I am going to mail you details. We will be excited to see your family in our hotel. Have a great day!
Uçak biletini yerli bir firmadan alırken sorun yoktur. Peki, yurt dışından yabancı bir firmadan uçak bileti almak istiyorsak, Türkçe ile iletişim kuran satış temsilcisi bulma şansımız nedir? Biraz zor. O nedenle şimdi sana yurt dışı için uçak bileti alırken ve yabancı havalimanlarında karşına çıkabilecek İngilizce kelimelerden bahsedeceğiz.
Yurt dışına seyahat etmeyi planlıyorsan ayrıca havalimanında seni İngilizce diyaloglar bekliyor, demektir. Özellikle vize alarak bir yere gideceksen, pasaport polisi sana sorular soracaktır.
Havalimanlı için İngilizce Kelimeler | |
İngilizce | Türkçe |
Flight | Uçuş |
Flight ticket9 | Uçak bileti |
Check-in (for a flight) | Bilet ve bagaj işlemlerinin tümü |
Aisle seat | Koridor kenarı koltuk |
Window seat | Cam kenarı koltuk |
Emergency exit seat | Acil çıkış koltuğu |
Boarding pass | Biniş kartı |
Boarding time | Uçağa biniş zamanı |
Cancelled / Canceled | İptal edildi |
Domestic departures | Yurt içi kalkışlar |
Domestic arrivals | Yurt içi varışlar |
International departures | Uluslararası kalkışlar |
International arrivals | Uluslararası varışlar |
Customs | Gümrük |
Departure time | Kalkış zamanı |
Immigration counter | Göçmen gişesi |
Baggage | Bagaj |
Baggage claim check / area | Bagaj teslim alanı |
Security check | Güvenlik kontrolü |
Passport | Pasaport |
Visa | Vize |
Havalimanındayken örnek İngilizce diyaloglar hakkında bilgi sahibi olmak çok işimize yarıyor. Çünkü dünyanın birçok yerinde güvenlik memurları soruları İngilizce soruyor ve bu sorular çoğunlukla aynı oluyor.
Passport Officer: Good evening, sir. May I see your passport, please? (İyi akşamlar, efendim. Pasaportunuzu görebilir miyim, lütfen?)
Traveler: Good evening, here is my passport. (İyi akşamlar, pasaportum burada.)
Passport Officer: Where have you traveled from? (Nereden seyahat ettiniz?)
Traveler: I am coming from Ankara, Turkey. (Ankara, Türkiye’den geliyorum.)
Passport Officer: What is your purpose for the visit? (Ziyaret amacınız nedir?)
Traveler: I am on a holiday. My travel purpose is a touristic visit. (Tatildeyim. Seyahat amacım turistik bir gezi.)
Passport Officer: How many days you will stay? (Kaç gün kalacaksınız?)
Traveler: I will stay 4 days. (4 gün kalacağım.)
Passport Officer: Where will you stay? (Nerede kalacaksınız?)
Traveler: I will stay at ABCD Hotel. (ABCD Oteli’nde kalacağım.)
Passport Officer: Thanks, sir. Enjoy your stay in our city! (Teşekkürler, efendim. Şehrimizde konaklamanın tadını çıkarın!)
Traveler: Thanks, I will. Take care of yourself. (Teşekkürler, tadını çıkaracağım. Kendinize iyi bakın.)
“Ya kendimi istediğim gibi ifade edemezsem?” korkusuna neden olan İngilizce mülakatlara birçok aday “aşılması gereken son engel” gözüyle bakıyor. Korkuya ve strese neden olan İngilizce mülakatlarda en çok hangi sorular soruluyor ve adaylar için örnek olabilecek yanıtlar neler? İşteİngilizce mülakatlarda en çok sorulan sorular ve örnek yanıtları…
Hayalindeki kariyeri yakalamanın yolu elbette yapmak istediğin işe sahip olmandan geçiyor. Bunun için de önünde başarıyla geçmen gereken mülakatlar bulunuyor. Özellikle son yıllarda firmaların İngilizce bilen çalışan ihtiyaçları nedeniyle daha fazla aday Türkçe mülakatların yanı sıra İngilizce mülakatlarda da hayalindeki iş fırsatını yakalamaya çalışıyor. “Ya kendimi istediğim gibi ifade edemezsem?” korkusuna neden olan İngilizce mülakatlara birçok aday “aşılması gereken son engel” gözüyle bakıyor. İş görüşmesine girecek olan adayları terleten, sıkıntıya ve strese sokan İngilizce mülakatları başarıyla atlatmak aslında o kadar da zor değil. Mülakat öncesinde yapılacak bir ön hazırlıkla İngilizce mülakatlarda da başarılı olabilirsin.
İK uzmanlarının adaylara İngilizce mülakatlarda en sık sorduğu soruları ve adaylara örnek olabilecek örnek cevapları senin için derledik. İşte en çok sorulan İngilizce mülakat soruları ve örnek cevapları…
Hem Türkçe hem de İngilizce mülakatlarda adaylara kuşkusuz en çok sorulan soru “Bana biraz kendinden bahsedebilir misiniz?” sorusudur. Adayların bu soruyu kısa, öz ve etkili bir cevap vermesi gerekir.
“…. Üniversitesi …. Bölümü’nden mezun oldum. İletişim yönü güçlü bir insanımdır …. alanında çalışmak kendime olan güvenimi arttırdı ve bu işte başarılı olabileceğimi anladım. Son işimde … konularında ve şu … projelerde görev aldım. Yaptığım … projesi ile hem firmamızın müşterilerinden olumlu geri dönüşler aldık hem de bu durum firmanın satışlarına yansıdı. Departman müdürümün ve genel müdürümün çalışmamı takdir etmesine çok mutlu oldum.”
“I graduated from…….…. University, ……… Department. I am a very communicative person. Having worked at …………seafoodplus.info, I had the chance to gain more self-confidence and I believed I could be successful at ………………. I took part in ………….. and …………. Projects at my recent job. With the help of the Project I led, not only we got great feedback from our clients, but also our company’s sales were affected positively. I was so glad that my department manager and general manager appreciated my work.”
“Eğitim bilgilerinizden bahsedebilir misiniz?” sorusu da İngilizce mülakatlarda genellikle “Bize kendinizden bahsedebilir misiniz?” sorusundan sonra adaylara yöneltilen sorular arasında yer alır. Adaydan bu soruyu cevaplarken okuduğu bölümü neden seçtiğini ve okuduğu bölümün işine olan katkısını anlatması beklenir.
“Hayatım boyunca … olmak istediğim için lisedeyken … bölümünde okumak istedim ve . Üniversitesi’nde .. eğitimi aldım. Öğrencilik yıllarımda işi öğrenmek amacıyla … adlı firmada stajyer olarak çalışmaya başladım. Üniversite bittikten sonra ise .. firmada çalışmaya başladım ve bu süreçte kendimi geliştirmek amacıyla …. dalında master yaptım.”
“Since I wanted to be a/an……………throughout my whole life, I wanted to study…………at high school and I studied at …………seafoodplus.infosity. During my university years, I worked as an intern at ……………Company in order to learn this job. After graduation, I started working at………seafoodplus.infoy and in the meantime I did my master’s degree at……………seafoodplus.info , at ………………University.”
“Güçlü taraflarınız nelerdir?” sorusu adayın işinde hangi alanlarda başarılı olduğunu ölçmek için sorulur. Adayın güçlü olduğu yönlerini ifade ederken daha çok işiyle ilgili olan taraflarına odaklanması gerekir.
“Disiplinli ve planlı biriyimdir. Bu özelliğim sayesinde aldığım işleri vaktinde, eksiksiz olarak tamamlarım. Yöneticilerim bana iş verdiğinde o işin tamamlanmış olarak kendilerine teslim edeceğimi bilirler.”
“I am a disciplined and organized person, due to that I always finish my work completely on time. My managers would know that when they give me a task, it will be completed fully.”
Hem Türkçe hem de İngilizce mülakatlarda en sık sorulan sorulardan bir diğeri de “Zayıf yönleriniz nelerdir?” sorusudur. Bu soruyla adaydan işiyle ilgili olan zayıf bir yönünü anlatması beklenir. Ancak aday zayıf yönünü nasıl düzelttiğini de bu soruyu cevaplarken vurgulamalıdır.
“Çok heyecanlı biriyimdir. Eskiden bir grup karşısında konuşmaktan, sunum yapmaktan hiç hoşlanmıyordum. Ancak bu sıkıntımın üstüne gittim ve evde sürekli pratik yaptım. Bu konuya ilişkin seminere katıldım. Böylelikle sıkıntımın üstesinden geldim. O zamandan beri çok önemli yöneticiler karşısında bile birçok kez sunum yaptım ve başarılı oldum.”
“I am a very excited person. I used to dislike speaking in public or making presentations. However, I challenged myself ad practiced at home continuously. I also attended a seminar about this, so that I overcame this weakness. Since then, I did many presentations to many well-known managers and I succeeded.”
“İşinden neden ayrılmak istiyorsun?” sorusu, adaylara mülakat esnasında yöneltilen tuzak sorular arasında yer alır. Adayların bu soruya cevap verirken “Eski yöneticim bana sürekli mobing uyguluyordu”, “Çalıştığım şirketin koşulları çok kötüydü” gibi olumsuz cümlelerden uzak durması gerekir.
“Eski işimde birçok konuda kendimi geliştirdim ve yöneticimden de işimle ilgili olarak çok şey öğrendim. Son iş yeri deneyimim bana çok şey kattı. Bundan böyle daha fazla sorumluluk alacağım, …. konularına odaklanacağım hem bilgi birikimimi hem de tecrübemi kullanabileceğim bir alanda çalışmak istiyorum.”
“I improved myself a lot at my previous job and learned many things about my job from my manager. My last job helped me a lot in means of experience. From now on, I would like to work at a job where I can take more responsibility, focus on………., and use my knowledge and experince more for that position.”
“Bu şirket için ne yapabilirsiniz?” sorusuna cevap verecek olan adayların başvurulan şirkete ve pozisyona olan uygunluklarını vurgulamaları gerekiyor.
“Hem iş hayatımdaki deneyimlerim hem de bilgi birikimim nedeniyle firmanıza katkı sağlayacağıma inanıyorum. Daha önce de … alanlarında görev almış olmam nedeniyle … pozisyona katkı sağlayabileceğimi düşünüyorum.”
“I believe I can be a good asset for this company both with my experience and knowledge. Since I worked at …………….field before, I think I can manage this position successfully.”
“Sizi neden işe almalıyız?” sorusunu cevap verecek olan adayların, “Bu şirket için ne yapabilirsiniz?” sorusunda olduğu gibi başvurulan şirkete ve pozisyona olan uygunluklarını anlatması, hangi noktalarda faydalı olabileceğini ifade etmesi gerekiyor.
“Konuşmamızdan anladığım kadarıyla, siz daha çok …… alanında çalışan ve …… yetkinlikleri olan birini arıyorsunuz. Ben de …… yıllık iş deneyimim süresince ……. alanlarında çalıştım ve şu konularda uzmanlaştım: ………. Yüksek enerjim ve hızlı öğrenme yeteneğimle ……… gibi konularda çözüm ve projeler ürettim. Size de …… alanlarda katkı sağlayabileceğime inanıyorum. Tecrübelerimin ve motivasyonumun ekibinize büyük bir katkısı olacağına inanıyorum.”
“Having considered our talk so far, I understand that you are looking for someone who is qualified and working at……………….field. And I have worked in…………………….fields throughtout my ………………….years experience and become proficient in ……………seafoodplus.infots. I came up with many solutions and projects on…………… with my enthusiasm and energy. I believe I can contribute to you in ……………I am sure, my experience and motivation will be a good additive to this team/company.”
“Son zamanlarda yaşadığınız en büyük problem neydi ve bunun üstesinden nasıl geldiniz?” sorusu İK uzmanları tarafından adayın geçmişte yaşanılan bir olay karşısında nasıl davrandığını, sorumluluk alıp almadığını ve gelecekte de benzer bir durumla karşılaştığında nasıl davranacağını ölçmek amacıyla sorulur.
“Daha önce çalıştığım iş yerinde müşterilerimizi etkileyecek çok büyük bir sıkıntı yaşamıştık. Duruma acilen müdahale edilmesi gerekiyordu. Ben de yöneticimin onayını alarak, bu sorunu çözmek için müşterilerimize ….. konularında öneri sundum ve böylelikle sorunun üstesinden geldik.”
“At my previous workplace, we had a big distress that would affect our clients. We had to handle the situation immediately, so having taken my managers approval, I suggested some options to our clients about……………seafoodplus.info we managed to overcome that unlucky situation.”
İK uzmanlarının İngilizce mülakatlarda adayları test ettiği bir diğer soru da “Baskı altında iyi çalışabilir misiniz?” sorusudur.
“Her zaman planlı çalışan biri olmuşumdur. Sorumluluklarımı öncelik sırasına koyarım ve planlı olarak çalışmaya gayret ederim. Bu özelliğim sayesinde stresli anlarda bile ne yapmam gerektiği bilerek çalışmaya devam ederim.”
“I have always been an organized person at work. I put my responsibilities in order and try to follow that track. With the help of this habit of mine, I do my work knowing what to do even when I am stressed.”
İK uzmanları bazen de İngilizce mülakatlarda adaylara “Sizi en iyi tanımlayan 5 kelime nedir?” gibi kısa ve net yanıtlar isteyen sorular yönetirler. Adayların çalışacağı pozisyonu gözeterek soruyu cevaplaması gerekir.
“Azimli, planlı, disiplinli, çalışkan ve iletişime açık bir insanım.”
“Determined, organized, disciplined, hardworking and open to communication.”
Mehlika Akgün
Telefonda konuşmak bazen heyecanlı ya da stresli olabilir, fakat aşağıdaki İngilizce telefon diyaloglarını kullanarak bu heyecanınızı kolaylıkla yenebilirsiniz.
Telefona nasıl cevap verilir?
Hello, who is calling?
Alo, kim arıyor?
Hello, who am I talking to, please?
Alo, kiminle görüşüyorum?
How could I help you?
Size nasıl yardımcı olabilirim?
Arayan kendisini nasıl tanıtır?
Hello, this is Alex from ABC Company.
Alo, ABC Şirketinden arıyorum, ben Alex.
Kiminle görüşmek istendiği nasıl söylenir?
I would like to talk to Ms Sarah.
Bayan Sarah ile görüşmek istiyorum.
Yanlış yer arandığı nasıl söylenir?
Sorry, I think you have got the wrong number.
Üzgünüm sanırım yanlış numarayı aradınız.
Sorry, there is nobody at that name here.
Üzgünüm o isimde biri burada yok.
Aranılan kişinin siz olduğunu nasıl söylersiniz?
Yes, Sarah is speaking.
Evet, ben Sarah
Konuştuğunuz kişinin sesi gelmeyince ne söylenir?
Its a bad line.
Hat kötü.
Would you please speak up?
Lütfen sesli konuşur musunuz?
Hat kopunca ne söylenir?
I think the line is cut off.
Sanırım hat koptu.
I think we cut off.
Sanırım bağlantımız koptu.
Anlaşılamama durumunda ne söylenir?
I cant understand. Could you please repeat that?
Anlayamıyorum. Lütfen tekrar edebilir misiniz?
Sorry, my English is not so good. Could you speak a little slower?
Üzgünüm, İngilizcem pek iyi değil. Biraz daha yavaş konuşabilir misiniz?
Söylenilen kelimenin yazılışı anlaşılamaması durumunda ne söylenir?
Could you please spell that, please?
Lütfen onu heceleyebilir misiniz?
Hatta beklenmesi nasıl söylenir?
Just a second, please. Let me see if she is in.
Bir saniye lütfen. Yerinde mi bakayım.
Please hold on. I will get you through.
Hatta kalınız. Bağlıyorum.
Sorry to keep you waiting.
Beklettiğim için üzgünüm.
Hattın meşgul olduğu nasıl söylenir?
Sorry, I cant get through. The line is engaged.
Üzgünüm bağlayamıyorum. Hat meşgul.
Aranılan kişinin yerinde olmadığı nasıl söylenilir?
Shes not available now. Would you like to leave a message?
Şu an yerinde değil. Mesaj bırakmak ister misiniz?
Could you call again after 2 hours?
2 Saat sonra tekrar arayabilir misiniz?
Hatta beklenmesi nasıl söylenir?
Sorry, shes on the other line at the moment
Üzgünüm, o şu anda başka hatta.
Nasıl mesaj bırakılır?
Could you tell her that her friend Ali called?
Arkadaşı Alinin aradığını söyler misiniz? Aranılan kişi erkekse her yerine him gelir.
Could I leave a message?
Mesaj bırakabilir miyim?
Önemli Not: Yukarıdaki tüm cümlelerde o anlamında bir bayan kastedilerek she kullanılmıştır. Şayet kastedilen bir erkek ise she yerine he kullanılmalıdır.
Hello, who is this?
Alo, kim aramıştı?
Hi, this is Ali. I want to talk to Mustafa.
Alo, ben Ali. Mustafa ile konuşmak istiyorum.
He is not at home at the moment.
Şu anda evde değil.
Can you call again after 2 hours?
2 Saat sonra tekrar arar mısın?
Hang on a second. I will get him.
Bir saniye bekleyin. Bağlıyorum.
-- Sponsorlu Bağlantılar --
Barış Ramazan: Good morning (good afternoon). May I speak to Mr. Wood?
Günaydın (iyi günler). Bay Wood ile görüşebilir miyim?
Secretary: He is not in right now. Who is calling,please?
Şimdi yerinde değildir. Kim arıyor?
B.R.: This is Barış Ramazan. I have a letter from Mr. Wood asking me to call him for an interview appointment. He has my resume.
Ben Barış Ramazan. Bay Wood bana mülakat görüşmesi için aramamı yazmış. Benim özgeçmişim onda var.
Secretary: I see. Mr. Wood is out to lunch right now (in a meeting right now) but I expect him back very short.
Anlıyorum. Bay Wood şu anda öğle yemeğindedir (toplantıdadır). Ama kısa sürede gelmesi gerekiyor.
B.R.: At what time would you suggest that I call back?
Onu tekrar hangi saatte aramamı önerirsiniz?
Secretary: He usually gets back to the office about two oclock. May be it would be better if I have him call you. Whats your telephone number?
O genellikle ofise saat 2 gibi döner. Belki de sizi aramasını iletsem iyi olur. Telefon numaranız nedir?
B.R.: ()
()
Secretary: Thank you, Mr. Ramazan. As soon as hes back, he will return your call.
Teşekkürler Bay Ramazan. O geri döndüğünde sizi arayacaktır.
B.R.: Thank you.
Teşekkürler.
Secretary: Good-bye.
İyi günler.
Secretary: Good morning (good afternoon). Could I speak to Pamir Olgun?
Günaydın (iyi günler). Pamir Olgun ile konuşabilir miyim?
P.O.: Speaking.
Sizi dinliyorum.
Secretary: This is Mary Thomas of Metro Data Control. Im Mr. Dillons secretary. Hes interested in your letter and resume and would like to see you.
Ben Metro Data Kontrolden Mary Thomas. Bay Dillonun sekreteriyim. O mektubunuzla ilgilendi ve sizinle görüşmek istiyor.
P.O.: Fine. I would like very much to speak to him.
Tamam. Ben kendisi ile konuşmayı çok isterim.
Secretary: Lets set up an interview appointment.
Mülakat saatini kararlaştıralım.
P.O.: Okay.
Tamam
Secretary: How about tomorrow at 10 A. M.?
Yarın sabah 10a ne dersiniz?
P.O.: Thats Okay with me.
Benim için uygundur.
Secretary: We are located on Fifth Avenue
kamagra pills
, 7th floor. Do you know how to get there?
Biz 5. Cadde, 7. katta bulunmaktayız. Nasıl geleceğinizi biliyor musunuz?
P.O.: Yes,I hope so. I guess I can take the F train. Where should I get off?
Evet, sanırım. Ben F trenle gelebilirim sanırım. Nerede inmem gerekir?
Secretary: You should get off at 42nd Street. From there you can walk. It will take you not more than five minutes to get to our place.
sokakta inmeniz gerekir. Oradan yürüyebilirsiniz. Bu en fazla 5 dakikanızı alacak.
P.O.: Would you mind repeating the address?
Adresi tekrarlar mısınız?
Secretary: Fifth Avenue. 7th floor. Ask for personnel.
5. cadde. İnsan kaynaklarını sorun.
P.O.: Thank you.
Teşekkürler.
Secretary: You are welcome. See you tomorrow morning.
Rica ederim. Yarın sabah görüşürüz.
Do you follow me? Beni duyuyor musunuz?
Are you with me? Beni dinliyor musunuz?
Will you leave a message? Mesaj bırakmak ister misiniz?
Can I take a message? Mesajınızı alabilir miyim?
Ill call you right back. Ben sizi tekrar arayacağım.
Theres a telephone call for you. Sizi arayan birisi var.
Dont talk so fast. Bu kadar hızlı konuşmayın.
May I use your telephone? Telefonunuzu kullanabilir miyim?
Please dial again. Lütfen numarayı tekrar çevirin.
Can you speak a bit louder? I cant hear you. Bir az daha yüksek sesle konuşabilir misiniz? Sizi duyamıyorum.
Ill get it. Ben telefona bakarım.
You have the wrong number. Yanlış numara.
What number are you calling? Hangi numarayı aradınız?
What number did you dial? Hangi numarayı çevirdiniz?
Whats your extension? Dahili numaranız kaçtır?
Please pick up the reciever. Ahizeyi kaldırın lütfen.
Im calling from a pay phone. Ben telefon kulübesinden arıyorum.
Somebody has hung up. Biri telefonu kapattı.
The telephone is out of order. Telefon bozuktur.
My office number is İş numaram
My home number is Ev numaram
Im returning your phone call. Ben aramanıza cevap olarak arıyorum.
-- Sponsorlu Bağlantılar --