iş kanunu 18 madde gereğince işten çıkarılma işsizlik maaşı / Sigortalının işten çıkış bildirgesinin düzenlenmesi | Independent Türkçe

Iş Kanunu 18 Madde Gereğince Işten Çıkarılma Işsizlik Maaşı

iş kanunu 18 madde gereğince işten çıkarılma işsizlik maaşı

İŞSİZLİK ÖDENEĞİNE HAK KAZANILAN ÇIKIŞ KODLARISGK
ÇIKIŞ
KODUSGK FESİH NEDENLERİİŞKUR FESİH NEDENİ
SİSTEMDEKİ KARŞILIĞI)DEĞERLENDİRME1Deneme süreli iş sözleşmesinin işverence feshiKapsam Dışı FesihHak Kazanmaz2Deneme süreli iş sözleşmesinin işçi tarafından feshiKapsam Dışı FesihHak Kazanmaz3Belirsiz süreli iş sözleşmesinin işçi tarafından feshi (istifa)İstifaHak Kazanmaz4Belirsiz süreli iş sözleşmesinin işveren tarafından haklı sebep bildirilmeden feshi/dKazanır5Belirli süreli iş sözleşmesinin sona ermesi/dKazanır8Emeklilik (yaşlılık) veya toptan ödeme nedeniyleKapsam Dışı FesihHak Kazanmaz9Malulen emeklilik nedeniyleKapsam Dışı FesihHak Kazanmaz10ÖlümKapsam Dışı FesihHak Kazanmaz11İş kazası sonucu ölümKapsam Dışı FesihHak Kazanmaz12AskerlikAskerlikKazanır13Kadın işçinin evlenmesiKapsam Dışı FesihHak Kazanmaz14Emeklilik için yaş dışında diğer şartların tamamlanmasıKapsam Dışı FesihHak Kazanmaz15Toplu işçi çıkarma/aKazanır16Sözleşme sona ermeden sigortalının aynı işverene ait diğer işyerine nakliKapsam Dışı FesihHak Kazanmaz17İşyerinin kapanması/eKazanır18İşin sona ermesi/eKazanır19Mevsim bitimi (Iş akdinin askıya alınması halinde kullanılır. Tekrar başlatılmayacaksa &#;4&#; nolu kod kullanılır)Kapsam Dışı FesihHak Kazanmaz20Kampanya bitimi (Iş akdinin askıya alınması halinde kullanılır. Tekrar başlatılmayacaksa &#;4&#; nolu kod kullanılır)Kapsam Dışı FesihHak Kazanmaz21Statü değişikliğiKapsam Dışı FesihHak Kazanmaz22Diğer nedenlerKapsam Dışı FesihHak Kazanmaz23İşçi tarafından zorunlu nedenle fesih/bKazanır24İşçi tarafından sağlık nedeniyle fesih/bKazanır25İşçi tarafından işverenin ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırı davranışı nedeni ile fesih/bKazanır26Disiplin kurulu kararı ile fesihİşçinin KusuruHak Kazanmaz27İşveren tarafından zorunlu nedenlerle ve tutukluluk nedeniyle fesih/cKazanır28İşveren tarafından sağlık nedeni ile fesih/cKazanır30Vize süresinin bitimi ( İş akdinin askıya alınması halinde kullanılır. Tekrar başlatılmayacaksa &#;4&#; nolu kod kullanılır.)Kapsam Dışı FesihKazanır31Borçlar Kanunu, Sendikalar Kanunu, Grev ve Lokavt Kanunu kapsamında kendi istek ve kusuru dışında fesih/gHak Kazanmaz32 sayılı Kanunun maddesine göre özelleştirme nedeni ile fesih/fKazanır33Gazeteci tarafından sözleşmenin feshi/bKazanır34İşyerinin devri, işin veya işyerinin niteliğinin değişmesi nedeniyle fesih/eKazanır36OHAUKHK (KHK ile işyerinin kapatılması)Kapsam Dışı FesihHak Kazanmaz37FETÖ/PYD Nedeni ile İşten Çıkarma(KHK ile Kamu görevinden çıkarma)Kapsam Dışı FesihHak Kazanmaz38Doğum nedeniyle işten ayrılmaKapsam Dışı FesihHak Kazanmaz39 KHK ile Kamu işçiliğine geçişKapsam Dışı FesihHak Kazanmaz40 KHK ile Kamu işçiliğine geçilmemesi sebebi ile çıkışKapsam Dışı FesihHak Kazanmaz41Re&#;sen işten ayrılış bildirgesi düzenlenenlerKapsam Dışı FesihHak Kazanmaz42 sayılı Kanun Madde II-aİşçinin KusuruHak Kazanmaz43 sayılı Kanun Madde II-bİşçinin KusuruHak Kazanmaz44 sayılı Kanun Madde II-cİşçinin KusuruHak Kazanmaz45 sayılı Kanun Madde II-dİşçinin KusuruHak Kazanmaz46 sayılı Kanun Madde II-eİşçinin KusuruHak Kazanmaz47 sayılı Kanun Madde II-fİşçinin KusuruHak Kazanmaz48 sayılı Kanun Madde II-gİşçinin KusuruHak Kazanmaz49 sayılı Kanun Madde II-hİşçinin KusuruHak Kazanmaz50 sayılı Kanun Madde II-ıİşçinin KusuruHak Kazanmaz

ABSTRACT

In this study, the programme of unemployment insurance in Turkey will be examined which has been in practice according to the “Unemployment Insurance Act” no. Today, the unemployment insurance system, which had already been in practice in all the European and OECD countries, is covered by Turkish Social Security System although it was delayed.

Not all of the unemployed is within the coverage of the unemployment insurance. As in general application, those who are becoming unemployed out of their own will can benefit from unemployment insurance in Turkey, too. The first job seekers, public servants, self-employed, voluntarily leavers, and those dismissed due to their own inappropriate behaviors will not be in the coverage of the unemployment insurance.

In this study, unemployment insurance programme is analyzed in the context of its coverage and the benefits it provides. Besides, the conditions for the use of the benefits are discussed within the framework of the legislation and the challenges faced in practice after the approval of Act no. evaluated under the light of the new regulations.

Key words: Unemployment, Unemployment Insurance, Turkish Unemployment Insurance

 

I. GİRİŞ

Çalışma ve Toplum, /2

İşsizlik, günümüzde bütün dünya ülkelerinin karşı karşıya bulunduğu en önemli sorundur. Bu sorun, ekonomik sorunların yanında, günlük aktivitelerin ritmini bozarak ve aile ve toplum içindeki ilişkileri değiştirerek, ekonomik ve sosyal yaşamın her alanını olumsuz yönde etkilemektedir2.

İşsizlik sigortasının temel amacı, gelecekte ortaya çıkması muhtemel işsizlik riskine karşı çalışanı güvence altına almaktır. Böylece ileride işsiz kalma tehlikesiyle karşılaşabilecek çalışan bir kişi, çalıştığı dönemde düzenli prim ödemek suretiyle işsizlik halinde gelir kaybını telafi edebilecek bir gelire kavuşabilecektir.

İşsizlik sigortası konusunda doktrinde aslında birbirinden çok farklı olmayan ancak ifade biçimi değişik çeşitli tanımlamalar yapılmakla birlikte işsizlik sigortası; “kazancı sosyo-ekonomik nedenlerle isteği dışında kesilmiş olup da çalışma istek ve yeteneğinde olan bağımlı çalışanların geçinme ve yaşama ihtiyaçlarını karşılamak üzere, katılma zorunluluğu olan ve sigortacılık tekniği ile faaliyet gösteren sosyal güvenlik sistemi içinde devletçe kurulmuş bir sosyal sigorta kolu”3 olarak tanımlanabilir.

Dünya’da işsizlik sigortasını dar kapsamlı da olsa, zorunlu olarak ve üçlü maddi katkıya (işçi, işveren, devlet) dayanarak uygulayan ilk ülke İngiltere olmuştur. Gelişmiş ülkelerin tamamında4 kabul edilmiş bir programdır. İşsizlik Sigortası Türkiye tarafından tarihinde sayılı Yasayla kabul edilmiş ve tarihinden itibaren de uygulanmaya başlamıştır5.

II. SAYILI YASANIN UYGULAMA ALANI

A. Zorunluluk İlkesi

sayılı Kanunun 48/1. maddesinde işsizlik sigortası zorunludur ibaresiyle, bu sigorta kolunun uygulanmasında zorunluluk ilişkisine işaret edilmiş ve kanunun kapsamına girenlerin işe başladıkları tarihten itibaren halen çalışmakta olanların ise bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte sigortalı oldukları hükme bağlanmıştır.

İşsizlik sigortasının zorunlu olması ilkesi dünyada birçok ülkede kabul edilmiş olmakla beraber bunu sigortalının isteğine (isteğe bağlı sigorta) bırakan ülkeler de (İsveç, Danimarka) mevcuttur6.

İşsizlik sigortasında zorunluluk olmasaydı, işsizlik riskini tazmin etmek sosyal yardım kuruluşlarına düşecek ve bu durumda devlete çok büyük yük getirecekti7.

B. Kişiler Açısından Yasanın Kapsamının Belirlenmesi

İşsizlik Sigortası Kanunu, 46/2. maddesinde, işsizlik sigortasından yararlanacaklara yer verilmiştir. Aynı maddenin 3. fıkrasında ise sayılı Kanunun kapsamına girmeyenler belirtilmiştir. Ancak kapsam dışında kalanlar ile ilgili hükümde sayılı Kanun ile değişiklik yapılmıştır8. Yasanın kapsama ilişkin hükmü günlü ve 1 seafoodplus.info ve günlü 2. seafoodplus.info tebliğleri ile açıklığa kavuşmuştur9. Yasanın kapsamının belirlenmesinde sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun temel alındığı görülmektedir

sayılı Kanun, sayılı SSK’nun 2. maddesinde belirtilen sigortalıları, kapsamına almaktadır. Bu sigortalılığın koşullarını incelediğimizde ise bu kişilerin:

 bir hizmet sözleşmesine dayanarak çalışmaları,

 işin işverene ait işyerinde görülmesi ve,

 bunların SSK m.3’te belirtilen istisnalara girmemesi gerekmektedir.

sayılı yasa sigortalıyı “Bu kanun kapsamına giren bir işyerinde bir hizmet akdine dayalı olarak çalışan ve çalıştığı süre içerisinde işsizlik sigortası primi ödeyen kimse” olarak tanımlamaktadır (m/d).

1. Kapsama Girenler

Yasanın kapsamına girenleri mevcut yasal çerçeve içinde aşağıdaki şekilde sıralayabiliriz:

sayılı SSK 2. maddesine göre bir iş sözleşmesine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılan sigortalılar, sayılı Kanunun geçici maddesi kapsamına girip de memur ve sözleşmeli statüde olmayanlar, mütekabiliyet esasına dayalı olarak yapılan anlaşmalara göre Türkiye’de sigortalı olarak çalışan yabancılar, sayılı Çiftçi Mallarının Korunması Hakkındaki Kanun’a göre çalıştırılan koruma bekçileri, ücretle ve sürekli olarak ev hizmetlerinde çalışanlar, kamu sektörüne ait tarım ve orman işlerinde ücretle çalışanlar, özel sektöre ait tarım ve orman işlerinde ücretle ve sürekli olarak çalışanlar, tarım sanatlarına ait işlerde çalışanlar, tarım işyerlerinde yapılan ve tarım işlerinden sayılmayan işlerde çalışanlar, tarım işyeri sayılmayan işyerlerinin park, bahçe, fidanlık vb. işlerinde çalışanlar yasanın kapsamı içerisinde yer almaktadırlar.

2. Kapsama Girmeyenler

sayılı Kanunun maddesinin işsizlik sigortası kapsamı dışında kalanları belirten 3. fıkrası  gün ve sayılı Yasa ile değiştirildikten sonra, maddenin yeni şekline göre işsizlik sigortası kapsamı dışında kalanları ise şu şekilde sıralayabiliriz:

sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 3. maddesinde belirtilen, tarım işlerinde çalışanlar (kamu sektörüne ait tarım ve orman işlerinde ücretle çalışanlar, özel sektöre ait tarım ve orman işlerinde ücretle ve sürekli olarak çalışanlar, tarım sanatlarına ait işlerde çalışanlar, tarım işyerlerinde yapılan ve tarım işlerinden sayılmayan işlerde çalışanlar, tarım işyeri sayılmayan işyerlerinin park, bahçe, fidanlık vb.

Yukarıda da değindiğimiz gibi, yabancıların işsizlik sigortası kapsamına girmeleri, Türkiye ile, yabancı ülke arasındaki mütekabiliyet antlaşmasının varlığına bağlıdır. Belirtelim ki, SSK m.3/II-A hükmünün sayılı Kanun ile yürürlükten kaldırılması ve Türkiye’de çalışan yabancıların tüm sigorta kolları açısından sigortalı olmaları karşısında, yabancıların durumunun mütekabiliyet şartına bağlanması, yapılan yeni düzenlemeyle çelişmektedir

Geçici görevle yabancı ülkeye gönderilen sigortalıların hak ve yükümlülükleri bu görevi yaptıkları sürece devam eder. Bu kişiler ülkeye döndüklerinde sayılı Kanunun maddesine göre hizmet ilişkileri irade dışı sona erdiğinde işsizlik sigortası yardımlarından yararlanabileceklerdir (m/son).

sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu, “işveren” kavramını, bu Kanunun uygulanmasında sigortalıları çalıştıran gerçek veya tüzel kişileri, “işveren vekili” ise, “işveren nam ve hesabına işin yönetimi görevini yapın kimseleri ifade eder” biçiminde tanımlamıştır (mk). Bu Kanunda geçen işveren deyimi işveren vekilini de kapsar. İşveren vekili, sayılı Kanunda belirtilen yükümlülüklerinden dolayı aynen işveren gibi sorumludur (mk).

Uygulamada işverenlere yönelik işsizlik sigortası uygulamasına pek rastlanmamaktadır. Ancak bu grupta yer alanlar için de işsiz kalabilme tehlikesi bulunduğundan bunlar özel sigorta şirketlerinden yararlanabilmektedirler Sadece Finlandiya’da İşverenler de işsizlik sigortasının kapsamında yer alırlar

3. Sigortalılığın Tescili

sayılı Kanunun maddesine göre sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 9. maddesi gereğince göre Sosyal Sigortalar Kurumuna bildirilmiş olan sigortalılar Türkiye İş Kurumuna da bildirilmiş sayılır. Bu düzenlemeye göre, işverenlerin işyerlerini, Sosyal Sigortalar Kurumu dışında ayrıca Türkiye İş kurumuna da tescil ettirmeleri konusunda bir yükümlülükleri bulunmamaktadır

sayılı Kanunun 9 uncu maddesi gereğince, işveren çalıştıracağı kimseleri, işe başlatmadan önce, işe giriş bildirgelerini Sosyal Sigortalar Kurumuna vermek veya iadeli taahhütlü olarak göndermek zorundadır. İnşaat işyerlerinde işe başlatılacak kimseler için ise, bunların işe başlatıldığı gün Sosyal Sigortalar Kurumuna verilen veya postaya verilen bildirgeler de süresi içinde verilmiş sayılır

Görüldüğü gibi, Sosyal Sigortalar Kurumuna sayılı Kanun hükümleri çerçevesinde tescil edilmiş olan sigortalılar, sayılı İşsizlik Sigortası Kanununun uygulaması açısından Türkiye İş Kurumuna tescil edilmiş kabul edileceklerdir (, m/2).

C. Yer Açısından Yasanın Uygulama Alanı

sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu İşyeri kavramını, maddesinde, “sigortalıların işlerini yaptıkları yerler” şeklinde tanımlamıştır. Bu tanımın sayılı Kanunun 5. maddesinde yer alan tanımın aynısı olduğu dikkati çekmektedir. 

sayılı İş Kanunu “işyeri” kavramına ilişkin tanımı  sayılı eski İş Kanununda belirtilenden farklı bir biçimde yapmıştır. Gerçekten de sayılı Kanununun 1. maddesinin 1.fıkrasında yapılan tanıma baktığımızda sayılı Kanunda yapılan tanımın aynısı olduğunu görmekteyiz. Ancak ekonomik ve teknolojik gelişmeler “işyeri” kavramından anlaşılması gereken hususun sayılı Kanunda belirtilenden daha farklı boyutta olduğunu ortaya koymuştur.

Asıl işyeri, sayılı Kanunun uygulanmasında, bu Kanunun kapsamına giren sigortalıların işlerini yaptıkları yerdir (mk). sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu’nda, sayılı Kanunda olduğu gibi, işin niteliği ve yürütümü bakımından asıl işyerine bağlı olan yerler de işyeri kavramına dahil edilmiştir. Nitekim  sayılı Kanun maddesinin (k) bendinde; “işin niteliği ve yürütülmesi bakımından işyerine bağlı bulunan yerler işyerinden sayılır” denilmiştir

         sayılı İş Kanunu asıl işyerine bağlı işyeri kavramını, yargı kararları ve öğretideki görüşlere uygun olarak, unsurlarına da yer vererek tanımlamıştır. Buna göre; “işverenin işyerinde ürettiği mal veya hizmet nitelik yönünden bağlılığı bulunan ve aynı yönetim altında örgütlenen yerler (işyerine bağlı yerler) işyerinden sayılır” (m.2/2). Aslında bu tanım, uygulama açısından özü itibariyle farklı bir sonuç doğurmamaktadır

sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu, “dinlenme, çocuk emzirme, yemek, uyku, yıkanma, muayene ve bakım, beden veya meslek eğitimi yerleri, avlu veya büro gibi diğer eklentiler işyerinden sayılır” demiştir (m.2/2). sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu “araçları” da işyerinden kabul etmiştir. Aynı kabul sayılı Kanun bakımından söz konusu olduğu gibi (m.5/2), sayılı İş Kanunu açısından da söz konusudur (m.2/2).

İşyerlerinin sayılı SSK gereğince tescil edilmesi bir zorunluluktur. sayılı Kanuna göre tescili yapılan bu işyerlerinin, ayrıca İşsizlik Sigortası Kanununa göre tesciline gerek yoktur sayılı Kanunun maddesine göre sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 8 inci maddesine göre Sosyal Sigortalar Kurumuna bildirilmiş olan işyeri Kuruma da bildirilmiş sayılır. Bu düzenlemeye göre, işverenlerin işyerlerini, Sosyal Sigortalar Kurumu dışında ayrıca Türkiye İş kurumuna da tescil ettirmeleri konusunda bir yükümlülükleri bulunmamaktadır Zaten bu konu sayılı İşsizlik Sigortası Kanununun Uygulanmasına İlişkin 1 No’lu Tebliğin 2. maddesinde açıklığa kavuşturulmuştur. Ancak, “ sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun Geçici 20 inci maddesi kapsamında sigortalılıkları sağlananların, sayılı Kanunun maddesi hükmü gereğince İşsizlik Sigortası kapsamında olmaları nedeniyle bunların çalıştırıldıkları işyerlerinin de Sosyal Sigortalar Kurumunca tescil edilmesi gerekmektedir

Bu konuda incelenmesi gereken diğer bir husus da, işyerlerinin İşsizlik Sigortası Kanununun kapsamına girmesinde işyerinde çalışan işçi sayısının bir etkisinin olup olmayacağıdır. İşletme büyüklüğü ve buna bağlı işçi sayısına ilişkin ayrım, gelişmiş ülkelerde pek uygulanmayan bir ölçüttür. Ancak ABD’de uygulanmakta olan işsizlik sigortası programında kapsama girenlerin, sanayi ve ticaret sektöründe faaliyet gösteren firmaların işçileri olduğu belirtilmiş, ev hizmetlerinde çalışanlar ile çiftlik işlerinde çalışanların 2/5’inin işsizlik sigortasının kapsamında yer alabileceği belirtilmiştir

sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu, kapsama girecek işyerlerinde çalışacak işçi sayısına ilişkin bir sınırlandırma getirmemiştir. İşsizlik sigortasının yürürlüğe girmesi ile birlikte, sayılı Kanun hükümlerine göre, 10’dan fazla işçi çalıştıran işyerlerinde çalışanlardan kesilen tasarrufu teşvik kesintileri durdurulup bunlar işsizlik sigortası primine dönüştürüldüğünden 10’dan az işçi çalıştırma ölçütü işsizlik sigortası uygulaması açısından geçerli olmayacaktır Bu düzenleme ile tüm işyerlerinde çalışan işçiler, işsizlik sigortasının kapsamına girmiş bulunmaktadır 

D. Sağlanan Yardımlar Açısından Uygulama Alanı

1. İşsizlik Sigortası Yardımları

a) İşsizlik Ödeneği

Bilindiği gibi işsizlik sigortasının amacı, iradesi dışında işsiz kalan sigortalıların bu sebeple uğradıkları gelir kayıplarının kısmen de olsa giderilmesidir. İşsizlik sigortasının, işsizlik riskiyle karşılaşan sigortalılara ekonomik güvence sağlama aracı işsizlik ödeneğidir. Nitekim sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu, işsizlik ödeneğini, sigortalı işsizlere bu Kanunda belirtilen süre ve miktarda yapılan parasal ödeme biçiminde tanımlamaktadır (m/I-h).

 

Tablo: İşsizlik Sigortası Ödemeleri

 

 

  OCAK

  ŞUBAT

  MART

  NİSAN

  MAYIS

  HAZİRAN

  TEMMUZ

  AĞUSTOS

  EYLÜL

  EKİM

  KASIM

  ARALIK

İşsizlik Ödeneği

Alanların Sayısı

 

-

 

-

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Ödenen Miktar

(Milyar Lira)

 

-

 

-

 

,9

 

2,,8

 

3,,9

 

3,,8

 

4,,8

 

5,,4

 

6,,3

 

6,,7

 

6,,1

 

6,,9

İşsizlik Ödeneği

Alanların Sayısı

 

42,

 

55,

 

51,

 

61,

 

60,

 

60,

 

58,

 

62,

 

60,

 

56,

 

57,

 

52,

Ödenen Miktar

(Milyar Lira)

 

,2

 

,6

 

,8

 

,0

 

,1

 

,0

 

,7

 

,0

 

,1

 

,0

 

,8

 

,9

İşsizlik Ödeneği

Alanların Sayısı

 

 

 

 

 

 

 

 

 

71,

 

 

72,

 

Ödenen Miktar

(Milyar Lira)

 

,4

 

,1

 

,7

 

,9

 

,0

 

,3

 

,2

 

,8

 

,8

 

18,,6

 

,5

 

,4

 

Kaynak: İşsizlik Sigortası Fonu Aylık Basın Bülteni No:

Ocak , seafoodplus.info,

 

sayılı Kanuna göre; “İşsizlik ödeneği damga vergisi hariç, herhangi bir vergi ve kesintiye tabi tutulamaz. İşsizlik ödeneği, nafaka borçları dışında haciz veya başkasına devir ve temlik edilemez” (m/3). Bu şekilde günlük olarak hesaplanan işsizlik ödeneği aylık olarak her ayın sonunda işsizin kendisine ödenecektir.

b) Kısa Çalışma Ödeneği

tarihinde yürürlüğe giren sayılı İş Kanunu önemli bir yenilik getirmiş, genel ekonomik kriz veya zorlayıcı nedenlerle işçilerin uğramış oldukları gelir kayıplarının, Anayasanın sosyal devlet ilkesine uygun olarak kısa çalışma ödeneği ile karşılanmaya başlanmasına olanak tanımıştır. Özellikle genel ekonomik krizlerde ve zorlayıcı sebeplerle çalışma hayatında sıkça görülen işçilerin ücretsiz izne çıkarılması durumunda, işçilere sınırlı da olsa bir gelir güvencesi sağlamak amacıyla bu düzenlemeler yapılmıştır. Geçici olarak en az dört hafta işi durdurma veya kısa çalışma uygulamasına karar veren işveren kararını gerekçeleriyle birlikte Türkiye İş Kurumu’na yazılı olarak bildirmekle yükümlüdür. Kısa çalışma ödeneği de böylece bir işsizlik sigortası yardımı haline gelmiştir. Kısa çalışma süresi, zorlayıcı sebebin devamı süresini ve herhalde üç ayı aşamaz.

c) Hastalık ve analık sigortası yardımları

İşsizlik sigortasından şartları taşıyan sigortalı işsizlere, işsizlik ödeneği ile birlikte diğer yardım ve hizmetler de verilmektedir. Yukarıda incelemiş olduğumuz işsizlik ödeneğinden başka, sigortalılara, sağlık yardımlarından yararlanmaları için hastalık ve analık sigortası primlerinin karşılanması bu yardımlardan bir diğerini oluşturmaktadır.

sayılı İşsizlik Sigortası Kanununun maddesinde sigortalı işsizin hastalık ve analık sigortalarına ait primlerinin Fon tarafından ödeneceği öngörülmüştür. Bu süre işsizlik ödeneğinin ödendiği süre ile sınırlıdır İşsizlik ödeneğinin durdurulmasına veya bu hakkın kaybedilmesine dair şartlar oluştuğunda, işsizlik ödeneği durdurulur veya kesilirse hastalık ve analık sigortası primlerinin ödenmesi de durdurulacak veya kesilecektir

Diğer yandan, işsizlik sigortasından yararlanırken, hastalık ya da analık sigortasının sağlayacağı geçici iş göremezlik ödeneğinin miktarını da yasa düzenlemiştir (m/son). Zira işsiz sigortalının hastalanması ya da doğum yapması halinde ne kadar geçici iş göremezlik ödeneği alacağı uygulamada sorun yaratabileceğinden yasa bunu önlemek istemiştir İşsizlik sigortasının ödenme süresi içinde ödenmesi gereken geçici işgöremezlik ödeneğinin miktarı işsizlik ödeneğinin miktarından fazla olamayacaktır (m/4).

Geçici iş göremezlik ödeneğinin ödendiği dönemde ise işsizlik sigortası primleri ödenmeyeceği gibi Fon tarafından hastalık ve analık sigortası primleri de ödenmeyecektir (m/son).

d. Yeni bir iş bulma

sayılı İşsizlik Sigortası Kanununda, belirtilen şartları taşıyarak işsiz kalan sigortalı işsize, iş sözleşmesinin sona ermesini takip eden günden itibaren 30 gün içinde Türkiye İş Kurumuna başvurarak kaydolması durumunda, işsizlik ödeneğinin verilmesi, hastalık ve analık sigortası primlerinin yatırılmasının yanı sıra yeni iş bulma hizmetinin verileceği hükme bağlanmıştır (m/6). Böylece Kurum hem iş piyasasını düzenleme ve işsizlikle savaş amacına hizmet etmekte; hem de işsizlik sigortasının mali yükünün artmasına engel olmaktadır

Kurum’ca sigortalı işsizlere, mesleklerine uygun ve son yaptıkları işin ücret ve çalışma koşullarına yakın, ikamet edilen yerin belediye mücavir alanı sınırları içinde bir iş bulunması hususunda çalışmalar yapılarak yeni iş bulunacaktır. Burada bulanacak işin eski işine yakın özellikler arzetmesi önem taşımaktadır (m/7).

Kendisine önerilen uygun işi haklı bir gerekçesi yokken reddeden sigortalı işsiz, hak kaybına uğrayacak ve işsizlik ödeneği kesilecektir. Şayet bu hakkın kazanılması için gereken şartları yeniden yerine getirecek olursa, Kanunda belirtilen ödenek ve yardımlar tekrar başlayacaktır.

e. Meslek Geliştirme Edindirme ve Yetiştirme Eğitimi

Türkiye İş Kurumu bu hizmetleri, imkanlar ölçüsünde işsiz olanlarla, çalışırken işini kaybedenlere, özellikleri dikkate alınarak meslek edindirme veya meslek geliştirme kursları düzenleyerek sunmaktadır. Talepte bulunan işsizlerden istekli olanlar katılabilmektedir. Bu kurslara bu anlamda katılma zorunluluğu bulunmamaktadır.

Kurum tarafından önerilen meslek geliştirme, edindirme ve yetiştirme eğitimini haklı bir gerekçeye dayanmadan sigortalı reddeder veya kabul etmesine rağmen devam etmez ise, işsizlik ödeneği kesilecektir. Meslek geliştirme, edindirme ve yetiştirme eğitiminin esas ve usulleri bu konuda çıkarılan Yönetmelikle belirlenmiştir

2. İşsizlik Sigortasından Sağlanan Yardımlara Hak Kazanmanın Koşulları

        Ülkemizde işsizlik sigortası uygulamasında işsizlik sigortası yardımlarına hak kazanabilmek için bazı koşulların gerçekleşmiş olması gerekmektedir. Çalışma istek ve arzusunda olmasına rağmen, kendi isteği dışında ve haklı bir sebep olmaksızın sigortalının işten çıkarılması durumunda, sigortalı işsizin, belli süre çalışıp işsizlik sigortası primi ödemiş olması halinde, sözleşmesi sayılı Yasada belirtilen hallerden biri ile son bulduğu takdirde işsizlik sigortası yardımlarına hak kazanması mümkün olabilecektir. Çalışmanın bundan sonraki kısmında bu koşullar ele alınacaktır.

a) Sigortalı İşsiz Olmak

Bir kimsenin sigortalı sayılması için işverenle arasında iş sözleşmesinin bulunması ve onun tarafından işe alınarak ona ait işyerinde çalıştırılması gerekmektedir Aradaki iş ilişkisinin iş sözleşmesine dayanması şartıyla çalıştırılanın kamu görevlisi niteliğini taşıması da mümkündür. Zira Devlet Memurları Kanunu’nun 4. maddesine göre kamu hizmeti işçiler eliyle de görülebilecektir. Çünkü kamu kuruluşlarının çalıştırdığı görevliler arasında işçiler de yer alabilecek ve bunlara özel hukuk kuralları uygulanacak yani bunlar iş hukuku mevzuatına göre istihdam edileceklerdir

Süreklilik ve bağımlılık unsurları iş sözleşmelerinin belirleyici özelliklerini ortaya koyduğu için, bu unsurları taşımayan diğer iş görme sözleşmelerine dayanarak (istisna, vekalet) çalışılması durumunda yukarıda da vurguladığımız gibi çalışanın Sosyal Sigortalar Kanunu anlamında sigortalı olarak değerlendirilmesi mümkün olmayacaktır.

Sigortalılık niteliğinin kazanılmasında Sosyal Sigortalar Kanununda vurgulanan iş ilişkisi, en geniş anlamıyla, Borçlar Kanunu, İş Kanunu, Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkındaki Kanun ve Deniz İş Kanununda özel şekilde düzenlenmiş tüm iş sözleşmelerini kapsayacaktır

aa) İş Sözleşmesinin Süreli Fesih Bildirimi İle İşverence Sona Erdirilmesi

sayılı İşsizlik Sigortası Kanununa göre işsizlik sigortası yardımlarına hak kazanabilmek için, sigortalının işsiz kalmasına kendisinin neden olmaması gerekmektedir. Yani irade dışı işsiz kalma hallerinden biriyle iş ilişkisi son bulmuş olmalıdır. Bu son bulma hallerine, bu Kanununun 51/a,b,c,d,e,f,g maddesinde belirtilen iş sözleşmesinin sona erme hallerine göre ilgili Kanunlar da göz önünde bulundurmak suretiyle aşağıda değinilmiştir.

gün ve sayılı Kanunla kabul edilen ve iş güvencesi hükümleri ile çalışma hayatında önemli bir açılım gerçekleştiren İş Kanunu, yürürlüğe girmiştir İş güvencesi düzenlemesi olmayan bir işsizlik sigortası sisteminde, işsizlik sigortası fonlarının hızla erimesi tehlikesi vardır

İş sözleşmeleri sayılı Kanunun a bendinde belirtildiği gibi, işveren tarafından feshi ihbar yolu ile sona eren sigortalılar, işsizliklerinin gayri iradi olması sebebiyle, sayılı yasanın aradığı diğer koşulları da taşıyorlarsa işsizlik ödeneği almaya hak kazanacaklar ve işsizlik sigortasının diğer yardımlarından yararlanacaklardır ( sk. mc). Aksi halde sözleşmenin feshine ilişkin bildirim, İş Kanununun maddesine göre, işveren tarafından değil de işçi tarafından gelir ise sigortalı işçi, işsiz kalma durumuna iradi olarak kendisi sebep olduğundan işsizlik yardımlarına hak kazanamayacaktır

sayılı İşsizlik Sigortası Kanununun a maddesi hükmüne göre; tarihli ve sayılı Deniz İş Kanununun maddesindebelirtilen bildirim önellerine uygun olarak hizmet akdi işverence sona erdirilmiş olmak işsizlik ödeneğine hak kazandıran bir fesih hali olarak düzenlenmiştir.

sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu; sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanununun 6. maddesinin dördüncü fıkrasında belirtilen bildirim önellerine uygun olarak hizmet akdi işveren tarafından sona erdirilmiş olmak halini, işsizlik ödeneğine hak kazandıran bir fesih hali olarak düzenlemiştir.

bb) İş Sözleşmesinin Bildirimsiz Fesih Yoluyla Sona Erdirilmiş Olması 

Bildirimli fesih bildiriminden farklı olarak, bildirimsiz (önelsiz – derhal) feshin haklı sebeplere dayanıyor olması şarttır. Haklı nedenle fesih sözleşmeyi derhal sona erdiren bir fesih türüdür. Bu nedenle eylem; sözleşmenin devamını çok kısa bir süre için de olsa talep edilemez kılacak objektif ağırlığa sahip olmalıdır Kanunda haklı sebepler hem işçi yönünden (m), hem de işveren yönünden (m) sağlık sebepleri, ahlak ve iyiniyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri ve zorlayıcı nedenler olarak sayılmıştır.

sayılı İşsizlik Sigortası Kanununun b maddesine göre, iş sözleşmesi, ister belirsiz isterse belirli süreli olsun, sürenin bitiminden önce veya bildirim önelini beklemeksizin sayılı İş Kanununun maddesinin (Yürürlükte bulunan sayılı İş Kanununun maddesi) I. II. ve III. numaralı bentlerine göre sigortalı tarafından feshedilmiş olması, işsizlik ödeneğine hak kazanmak için şarttır.

İş sözleşmesinin, süresi belirli olsun veya olmasın süresinin bitiminden önce veya bildirim önelini beklemeksizin sayılı İş Kanununun maddesinin (Yürürlükte bulunan sayılı İş Kanununun maddesi) I ve III numaralı bentlerine göre işveren tarafından sona erdirilmesi halinde, sözleşme işverence haklı nedene dayanarak sona erdirilse bile bu haklı sebepler işçinin ahlak ve iyiniyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri (m/II) dışında kalan sebeplere dayandığı için, işçi yine bu sebeple işsiz kaldığında diğer koşulları da varsa işsizlik ödeneğine hak kazanabilecektir.

sayılı Deniz İş Kanununun kapsamı içinde yer alan sigortalılar ise, bu Kanunun maddesinin (II) ve (III) numaralı bentlerine göre süresiz fesih bildirimi yoluyla hizmet sözleşmelerini sona erdirmiş iseler, işsizlik ödeneği alabileceklerdir. 

sayılı İşsizlik Sigortası Kanununun b bendine göre, sayılı Kanunun 7. maddesi ile maddesinin birinci fıkrasına göre sigortalı tarafından sözleşmenin derhal feshedilmesi, işsizlik ödeneğine hak kazandıran bir fesih hali olarak düzenlenmiştir.

sayılı İşsizlik Sigortası Kanununun c bendine göre hizmet sözleşmesi, süresi belli olsun veya olmasın sürenin bitiminden önce veya bildirim önelini beklemeksizin sayılı Kanunun maddesinin birinci fıkrasına göre işveren tarafından feshedilmesi durumunda sigorta yardımlarına hak kazanacağını vurgulamıştır. Anılan hükümde, “Gazetecinin uğradığı hastalık sebebiyle iş akdi işveren tarafından feshedilemez. Ancak, bu hastalığın altı aydan fazla uzaması halinde tazminat verilmek suretiyle akdin feshi cihetine gidilebilir” denilmiştir. İşsizlik ödeneğine hak kazanma açısından akdin feshinde sağlık nedenlerinin işçinin kendi kusurundan kaynaklanıp kaynaklanmadığı önem taşımamaktadır

cc. Belirli Süreli İş Sözleşmesinin Süresinin Dolması Nedeniyle Sona Ermesi

Belirli süreli iş sözleşmeleri ile çalışanların, sözleşmede öngörülen sürenin sonunda iş sözleşmelerinin sona ereceğini bilerek çalışmaya başlamaları nedeniyle, belirlenen sürenin sonunda ortaya çıkacak işsizliklerinin iradi işsizlik olacağı düşünülebilir. Halbuki, bunların gerçekten kendi istekleri ile mi yoksa başka bir seçenekleri olmadığı için mi işverenlerin sunduğu belirli süreli iş olanağını kabul ettikleri tartışılabilir Özellikle de işsizliğin yaygın bulunduğu dönemlerde, işverenlerin belirli süreli iş sözleşmeleri ile işçi talep etmeleri halinde, işgücünün ister istemez bu koşullara boyun eğeceği de açıktır. O nedenle belirli süreli iş sözleşmeleriyle çalışanların tespit edilen sürenin sonunda ortaya çıkacak işsizliklerinin en azından büyük ölçüde gayri iradi olduğunu kabul etmek gerekecektir. Yürürlükte bulunan sayılı İşsizlik Sigortası Kanununa göre belirli sürenin sonunda sözleşmesi sona eren sigortalılar gayri iradi işsiz olarak kabul edilmiş ve kendilerine işsizlik sigortasından işsizlik ödeneği verilmesi benimsenmiştir. sayılı Kanunun 51/I, d hükmüne göre, belirli süreli iş sözleşmesinin sürenin bitmesi ile kendiliğinden sona ermesi halinde de işsiz kalan sigortalıya işsizlik ödeneği verilir (md).

Kanunun 51/I, d hükmüne göre sayılı Deniz İş Kanununun 7/II numaralı bendinde belirtilen iş sözleşmesinin belirli bir sefer için yapılmış olması nedeniyle sefer sonunda sigortalının işsiz kalması söz konusu olacağından, bu durumda da sigortalı işsiz, diğer koşulları da sağlamışsa sayılı Kanun çerçevesinde işsizlik ödeneği almaya hak kazanabilecektir. Belirli süreli sözleşmenin sona ermesinden hemen sonra işçinin başka bir işte çalışmaya başlaması ya da bağımsız bir iş kurması, çalışmak istememesi gibi nedenler işsizlik ödeneği hakkı doğurmayacaktır

dd) İş Kanunlarının Kapsamı Dışında Kalan Sigortalıların Durumu

sayılı iş kanunlarının kapsamı dışında kalan sigortalıların hangi hallerde işsizlik sigortası yardımlarından yararlanabilecekleri düzenlenmemişti. Çünkü Kanunun, işsizlik ödeneğine hak kazanma koşullarını düzenleyen maddesinde iş sözleşmelerinin sona erme nedenlerini açıklanırken, (Şimdi sayılı İş Kanunu) İş Kanunu, sayılı Deniş İş Kanunu ve sayılı Basın İş Kanununa yollama yapılmıştır. İş Kanunlarının kapsamına girmemekle beraber sayılı Kanuna göre sigortalı sayılanların durumu tartışmalı hale gelmiştir Örneğin, Kamu kesiminde tarım işlerinde ücretle çalışanlar, ev hizmetlerinde ücretle ve sürekli çalışanlar herhangi bir iş kanununun kapsamına girmedikleri halde sayılı Kanuna göre sigortalı sayılmaktadırlar.

Ortaya çıkan bu hukuki boşluk sayılı Kanunun maddesine, önce tarih ve sayılı KHK40 ve son olarak da sayılı Kanunla41 eklenen (g) bendi ile doldurulmuştur. Söz konusu düzenlemeye göre, sayılı İş Kanunu, Basın İş Kanunu ve Deniz İş Kanunu kapsamına girmeyen sigortalıların iş sözleşmeleri, sayılı Sendikalar Kanunu ile sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu kapsamında yapılmış olan toplu iş sözleşmeleri veya toplu iş sözleşmesi bulunmayan hallerde Borçlar Kanununun , ve maddeleri hükümleri gereğince, sayılı Kanununun maddesinde belirtilen sona erme şekillerine bağlı olarak sona ermiş ise, bunlar da işsizlik ödeneğine hak kazanabileceklerdir42(m.3).

ee) Hizmet Sözleşmesinin İşyerinin El Değiştirmesi veya Başkasına Geçmesi veya Kapatılması, İşin veya İşyerinin Niteliğinin Değişmesi Nedenleriyle Sona Erdirilmiş Olması 

sayılı yeni İş Kanunu 6/5. maddesinde; “Devreden veya devralan işveren iş sözleşmesini sırf işyerinin veya işyerinin bir bölümünün devrinden dolayı feshedemez ve devir işçi yönünden fesih için haklı sebep oluşturmaz” demiştir. Ancak sayılı Kanun 6/5. maddesinin ikinci cümlesinde; “Devreden veya devralan işverenin ekonomik ve teknolojik sebeplerden yahut iş organizasyonu değişikliğinin gerekli kıldığı fesih hakları veya işçi ve işverenlerin haklı sebeplerden derhal fesih hakları saklıdır” hükmüyle, başlangıçta belirtilen işyerinin devrinde tarafların fesih hakkına ilişkin sınırlamanın, “ekonomik”, “teknolojik” veya “iş organizasyonunun” gerekli kıldığı hallerde söz konusu olabileceğini hükme bağlamıştır.

Bir başka deyişle, devreden ve devralan işverenler ile iş sözleşmesi tarafı işçinin “ihbar önelli” ve “geçerli sebeple” (, m,18) fesih hakları saklı olduğu gibi, sözleşmeyi “haklı sebeple” (, m, 25) fesih hakları da saklı tutulmuştur

Bu hallerde sayılı Kanun hükümleri çerçevesinde işsiz kalan sigortalı, irade dışı işsiz kalmış kabul edileceğinden bu Kanunun öngörmüş olduğu işsizlik sigortasına ilişkin yardımlardan diğer koşulları da sağlıyorsa yararlanabilecektir.

İşverenin kanuna uygun olarak işyerini kapatmasının ardından işçilerin sözleşmelerini bildirimli fesih usulüne göre feshetmesi halinde (, m) işveren tarafından sözleşmeleri sona erdirilen işçiler sayılı Kanun çerçevesinde diğer koşullar da mevcutsa işsizlik ödeneği alabileceklerdir.

İşyerinin yetkili kamu makamlarınca kapatılması durumunda, işsiz kalan işçilerin ücretlerini işveren ödemek veya aynı ücretle başka bir iş vermek zorundadır , 79/son)). Bu halde de iş sözleşmesi sona erdiği takdirde işsiz kalan sigortalı, sayılı Kanunda belirtilen diğer koşullar da mevcutsa, işsizlik ödeneğine hak kazanacaktır.

Ayrıca sayılı Deniz İş Kanununun, 14/IV. maddesi, geminin kayba uğraması, terk edilmesi veya harp ganimeti ilan edilmesi veyahut Türk Bayrağından ayrılması nedenlerine dayalı olarak hizmet sözleşmesinin kendiliğinden sona ermesini düzenlemektedir. Bu belirtilen nedenlerle iş sözleşmesi sona eren işçiler işsizlik sigortası yardımlarına hak kazanabileceklerdir.

ff) tarihli ve sayılı Özelleştirme Uygulamalarının Düzenlenmesine ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun maddesi Kapsamında İşsiz Kalınması

sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu f bendinde tarihli ve sayılı Özelleştirme Uygulamalarının Düzenlenmesine ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun maddesi kapsamında hizmet sözleşmeleri sona ermek suretiyle işsiz kalanların işsizlik sigortasından ödenek almaya hak kazanacaklarını belirtmiştir. Bu durumlarda iş sözleşmesinin işveren tarafından süreli fesih yoluyla sona erdirilmesi söz konusudur Ancak yasada bu durum belirtilmese bile aynı sonuca varılması zaten bir zorunluluktur. Burada yasa koyucu tereddütleri gidermek için, bu durumu da işsizlik ödeneğine hak kazandıran nedenler arasına almış bulunmaktadır

sayılı Kanunun maddesi, özelleştirme kapsamına alınan kuruluşlarda (iştirakler dışında) bir hizmet sözleşmesine tabi olarak çalışırken aniden kuruluşların özelleştirmeye hazırlanması, özelleştirilmesi, küçültülmesi veya faaliyetlerinin kısmen veya tamamen durdurulması, süreli veya süresiz kapatılması veya tasfiye edilmesi nedenleriyle hizmet sözleşmeleri sona erenlere ek nitelikte bir iş kaybı tazminatının ödenmesini hükme bağlamıştır (m/f). İş kaybı tazminatı ile işsizlik ödeneğini birlikte almaya hak kazananlara öncelikle iş kaybı tazminatı ödenecektir İş kaybı tazminatı almak üzere yapılan başvurular aynı zamanda işsizlik ödeneği talep başvurusu yerine de geçecektir. İş kaybı tazminatı ödeme süresi bittiği halde bir işe yerleştirilemeyenlere, iş kaybı tazminatı alınan süreler mahsup edilmek şartıyla kalan süre için işsizlik ödeneği ödenecektir

b) İşsizlik Ödeneğini Alma Hakkını Düşüren Bir Nedenin Bulunmaması

aa) Uygun İş Önerisinin Reddi

sayılı Kanunun a bendine göre, “Kurumca teklif edilen mesleklerine uygun ve son çalıştıkları işin ücret ve çalışma koşullarına yakın ve ikamet edilen yerin belediye mücavir alanı sınırları içinde bir işi haklı bir nedene dayanmaksızın reddeden sigortalı işsizlerin ödenekleri kesilir.” Bu duruma ILO Sözleşmesinin maddesinin birinci bendinde yer verildiği de görülmektedir.

Görüldüğü gibi, maddede belirtilen hükümle, işsizlik ödeneğinin kesilmesine ilişkin önemli bir nedene yer verilmiştir. Sigortalının, Türkiye İş Kurumu’nca kendisine teklif edilen uygun iş önerisini haklı bir gerekçe göstermeksizin reddetmesi halinde almakta olduğu işsizlik ödeneğinin kesileceği belirtilmiştir.

bb) Gelir Getirici Bir İşte Çalışmaya Başlamak

sayılı Kanunun b maddesine göre, sigortalının işsizlik ödeneği aldığı sürede gelir getirici bir işte çalışması, işsizlik ödeneği ödenmesinde hak düşürücü bir neden olarak kabul edilmiştir. Sigortalının, işsizlik ödeneğinden yararlanabilmesi, ödeneği alma süresi içinde gelir getirici bir işte çalışmamasını da gerekli kılar. Eğer sigortalı, böyle bir işe girerse, İşsizlik Sigortasından ödenen işsizlik ödeneği son bulacaktır.

Sigortalının gelir getirici bir işte çalışmaya başlamasının işsizlik ödeneğini kesmesine yol açması, bu işin özellikleriyle birlikte düşünülmesi gerekli bir husustur. Hemen ifade etmek gerekirse bu sorular hakkında sayılı Kanunda bir açıklama bulunmamaktadır. Ancak işsizin zamanının önemli bir bölümünü, bir ücret karşılığı kendine ya da başkasına ait bir işyerinde çalışarak geçirmek suretiyle kazanç elde etmesi şeklinde değerlendirdiğimiz takdirde bu çalışmanın yasada belirtilen “gelir getirici bir işte çalışma” ifadesiyle örtüştüğü48, aksi halde önemsiz ve kısa süreli çalışmalardan (işportacılık vb), elde edilen ya da sigortalının sahip olduğu malvarlığı gelirlerinin bu kapsama girmeyeceğini kabul etmek gerekmektedir

cc) Sosyal Güvenlik Kuruluşlarından Yaşlılık Aylığı Almak 

İşsizlik sigortası, ücret gelirinden yoksun kalan sigortalıya, işsizlik ödeneği aracılığıyla ekonomik bir güvence sağlama amacını taşır. Ücret gelirinden yoksun kalmakla birlikte, sosyal güvenlik kuruluşlarından kendisine gelir veya aylık bağlanmış sigortalılara ayrıca işsizlik ödeneği verilmeyecektir (m/son). Bu durumda maddenin mutlak ifadesinden, sigortalının, hem kendi çalışmasından dolayı hem de hak sahibi sıfatıyla aylık veya gelir aldığı tüm hallerde işsizlik ödeneği alamayacağı sonucu çıkmaktadır Ancak bu durum sayılı Türkiye İş Kurumu Kanunu ile sayılı İşsizlik Sigortası Kanunun 51/2. maddesi değiştirilerek, sigortalının herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşundan gelir ve aylık almaması gerekmektedir ibaresi metinden çıkarılmıştır. Buna karşılık, maddenin (b) bendinde sayılı Kanunla yapılan değişiklikle, herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşundan yaşlılık aylığı aldığı tespit edilen sigortalı işsizlerin işsizlik ödenekleri kesilir. Bu düzenlemeler karşısında, yaşlılık aylığı dışında, sosyal güvenlik kurumlarında gelir veya aylık almak, işsizlik ödeneğine engel oluşturmayacaktır Sosyal güvenlik kuruluşlarından yaşlılık aylığı alıp da sosyal güvenlik destek primi ödeyerek ya da ödemeksizin çalışanlar da işsizlik sigortasının kapsamı dışında tutulmuşlardır (m/III).

dd) Kurum Tarafından Önerilen Eğitimi Reddetmek ya da Devam Etmemek

Türkiye İş Kurumu tarafından yapılan böyle bir öneriyi reddetmek, işsizlik sigortası uygulamasında iradi bir işsizliğe neden olduğu için, işsizlik ödeneği hakkının düşmesine neden olmaktadır.

Ancak Kurumun önerisini haklı bir gerekçeyle reddetmek, işsizlik ödeneğinin kesilmesine yol açmayacaktır. Bu durum sayılı Kanunun c maddesinde de belirtilmiş ve Kurum tarafından önerilen meslek geliştirme, edindirme ve yetiştirme eğitimini haklı bir neden göstermeksizin reddeden veya kabul etmesine karşın devam etmeyen sigortalıların işsizlik ödeneği hakkı düşecektir.

ee) Kurum Tarafından Yapılan Çağrıları Cevaplamamak, Bilgi ve Belgeleri Zamanında Vermemek

Sigortalının özellikle işsizlik dönemlerinde Kurum’la arasındaki haberleşme süreci daha da yoğunlaşmaktadır. sayılı Kanun sigortalıya, işsizlik sigortası ile ilgili işlemlerin yürütülebilmesi için çeşitli yükümlülükler getirmiş ve bunların belli bir süreç içinde gerçekleşmesini istemiştir. Sigortalının, hizmet akdinin sona erdiği tarihi izleyen günden itibaren 30 gün içinde işyerinin bulunduğu yerdeki Kurum birimine şahsen müracaat etmek zorunluluğu bulunmakta, Kurum tarafından kendisine yöneltilen bazı çağrılara cevap vermesi gerekmektedir. Örneğin gelir getirici bir işte çalışıp çalışmadığına ilişkin bir bilgi istendiğinde bunu Kurum’a bildirmesi gerekmektedir.

Sigortalının Kurum’un taleplerine haklı bir gerekçe olmaksızın cevap vermemesi, Kurumun yapacağı yardımlara ilişkin görüşme talebine uymaması, sigortalının iş bulmada ihmalkâr davrandığını göstermekte ve onun hâlâ çalışma isteğinde bulunduğu konusunda da ciddi kuşkular uyandırmaktadır Ancak haklı bir gerekçeyle (Ör: eşinin veya çocuklarının veya ana veya babanın ölümü, doğal afetler, kanuni bir ödevin yerine getirilmesi vb) Kurum’un isteklerini karşılayamadığını veya bilgi ve belgeleri zamanında teslim edemediğini ispatladığı takdirde işsizlik ödeneği hakkı kaybolmayacaktır.

Yine, sigortalının kendisinden beklenen çağrılara zamanında cevap vermemesi veya gerekli bilgi ve belgeleri teslim etmemesi nedeniyle işsizlik ödeneği hakkı düşmekle birlikte, şayet sigortalı bu durum karşısında gerekli çağrıları cevaplamış, bilgi ve belgeleri vermişse işsizlik ödeneğinin ödenmesine yeniden başlanacaktır (m/II). Ancak bu durumda ne kadar gecikilirse ödenekten yararlanma süresi de o kadar azalacaktır. Yani gecikme süresi, ödenekten yararlanma süresinin içinde geçmiş olacaktır (52/II).

c) İş Sözleşmesinin Askıya Alınmamış olması

sayılı İşsizlik Sigortası Kanununun 51/son hükmüne göre, işsizlik ödeneğine hak kazanabilmek için iş sözleşmesinin başvuru sırasında grev, lokavt veya kanundan doğan ödevler nedeniyle askıya alınmamış olması şartı aranmaktadır. Aynı husus sayılı Kanunun Uygulanmasına İlişkin 3 No’lu Tebliğin 3. maddesinde de dile getirilmiş ve, sigortalının işsizlik ödeneğine hak kazanabilmesi için iş sözleşmesinin başvuru sırasında grev, lokavt veya ilgili kanunlardan doğan olağanüstü hal, seferberlik hali, doğal afetler, kısa süreli askerlik, sivil savunma hizmetleri gibi çalışma ödevleri nedeniyle askıya alınmamış olması gerekir denilmiştir

Gerçekten de Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanununa göre yasal bir grev ve lokavt halinde hizmet sözleşmeleri sona ermez, ancak tarafların hizmet sözleşmesinden doğan hak ve borçları grev ve lokavt sonuna kadar askıda kalır (, m/2,3). Askı hali sadece grevci işçiler için değil, greve katılmayıp işyerinde çalışmak istedikleri halde işveren tarafından çalıştırılmayan işçiler için de geçerlidir (, m). Grev ve lokavt süresince hizmet sözleşmeleri askıda kalan işçiler, başka bir iş tutamazlar işverenler de bu işçilerin yerine başka işçi çalıştıramazlar (, m/2). Kanun koyucu böyle bir hüküm getirmekle toplu iş uyuşmazlıklarında grev ve lokavt silahına son çare olarak davranılmasını, grev ve lokavtın etkinliğini sağlamak istemiştir. Grev ve lokavt halinde çalışmasına izin verilmeyen işçilere işsizlik ödeneği ödenecek olursa devlet işçilerden yana tavır koymuş, işverenler güç durumda bırakılmış olurdu

sayılı İşsizlik Sigortası Kanununda, mevsimlik çalışanların, çalışmadıkları dönemlerde bu sigorta kolundan yararlanmaları mümkün değildir. Ancak Kanunda, işsizlik sigortası kapsamında oldukları belirtilen sigortalıların çalışma sürelerinde çalıştıkları işe göre bir ayrım getirilmediği görülmektedir. Bir yıl içinde ay gibi kısa süre ile çalışan sigortalı işçiler, yılın geri kalan aylarında başka bir işte sigortalı olarak çalışabilmektedirler. Yıl içinde kısa süreli çalışan geçici/mevsimlik orman işçileri, Kanunun öngördüğü “son üç yıl içinde en az gün sigortalı olarak çalışıp, işsizlik sigortası primi ödemiş olmak, işten ayrılmadan önceki son gün içinde prim ödeyerek sürekli çalışmış olmak” şartını yerine getirmeleri durumunda, sözleşmeleri sona erdiği takdirde, Kanunla kendilerine tanınan; “işsizlik ödeneği, hastalık ve analık sigortası prim ödemeleri, yeni bir iş bulma, meslek geliştirme, edindirme ve yetiştirme eğitimi” hizmetlerinden yararlanabileceklerdir

sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu, kısmi statüde çalışanların işsiz kalmaları halinde işsizlik ödeneğinden yararlanabilip yararlanamayacakları yolunda bir hüküm getirmemiştir. sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu sadece bütünüyle işsiz kalanlara ilişkin bir düzenleme getirmiş, buna karşılık kısmi işsizlerin genel ilke uyarınca gelir güvencesine kavuşturulmaları düzenlenmemiştir. Ülkemizde kısmi işsizlerin de işsizlik sigortasından yararlandırılmaları, Türkiye’nin tam üye olmayı arzuladığı Avrupa Birliği standartları bakımından bir gerekliliktir

Tam günlük statüde çalışırken kısmi statüye geçirilmek ya da iş saatlerinin azaltılması ile tam gün çalışırken işverenin tek taraflı iradesi ile ya da karşılıklı anlaşma ile kısmi çalışma statüsüne geçirilmek suretiyle çalışmayı kabul eden sigortalının işsiz olarak kabul edilmesi söz konusu olmadığı için işsizlik ödeneği bağlanması mümkün olmayacaktır Yani tam gün çalışırken işverence kısmi statüye geçirilmeyi kabullenen ya da kısmi statüye geçmeyi işverenle anlaşarak kabul eden sigortalı işsiz kabul edilemeyeceğinden kendisine işsizlik ödeneği verilmeyecektir

d) Belli Süre Sigortalı Olarak Çalışıp İşsizlik Sigortası Primi Ödeme

İşsizlik sigortası yardımlarından yararlanabilmek için, sigortalıların belli bir süre çalışma ve prim ödemeleri gerekmektedir. Böyle bir koşul aranmasının nedeni, bir yandan sigortalının işsizlik sigortası programının kapsamı içinde bulunduğundan emin olmak, öte yandan da, talep tarihinden önceki yaşamında normal olarak çalıştığının kanıtlanmasıdır

İşsizlik ödeneği talep edebilmek için, sigortalı çalışma süresi, talep tarihinden önceki yakın bir dönemle sınırlıdır. Bu dönem taban süre olarak değerlendirilmektedir.

Bu süre bir ülkeden diğer ülkeye farklılık gösterebilmektedir. Örneğin Lüksemburg’da 12 ay, İngiltere’de 25 hafta, Hollanda’da, 39 hafta, İtalya’da 2 yıl, Almanya’da 3 yıl, İspanya’da 6 yıl, Portekiz’de 24 ay, İrlanda’da 39 haftadır Bu sürenin en uzun tutulduğu ülke görüldüğü gibi İspanya’dır

sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu da, sigortalının işsizlik sigortası yardımlarına hak kazanabilmesi gelişmiş ülkelerde olduğu gibi, bir taban süre belirlemiştir. Kanunun 51/1. maddesine göre; “Bu Kanun uyarınca sigortalı sayılanlardan hizmet akitleribelirtilen hallerden birisine dayalı olarak sona erenler, hizmet akitlerinin sona ermesinden önceki son üç yıl içinde en az gün sigortalı olarak çalışıp, işsizlik sigortası primi ödemiş ve işten ayrılmadan önceki son gün içinde prim ödeyerek sürekli çalışmış olmaları kaydıyla işsizlik ödeneği almaya hak kazanırlar” (, m/1). Sürekli çalışmış olma yönündeki ek koşul, sosyal sigorta ilkelerine aykırı olup, ödeneğe hak kazanma açısından sınırlayıcı bir etki yaratacaktır Bu nedenle, işsizlik ödeneğine hak kazanmak için son gün kesintisiz olarak çalışmış olmak şartının aranmaması daha yerinde bir uygulama olurdu

Son gün içinde meydana gelebilecek bazı özel durumların bu süreyi kesip kesmeyeceğine ilişkin bir bilgi sayılı Kanunda bulunmamaktaydı. sayılı Kanunun Uygulanmasına İlişkin 3 No’lu Tebliğde, hangi sürelerin kesinti olarak sayılmayacağı belirtilmiştir. Buna göre, “Hizmet akdinin sona erdiği tarihten önceki son gün içinde, hizmet akdi devam etmekle birlikte, hastalık, ücretsiz izin, disiplin cezası, göz altına alınma, hükümlülükle sonuçlanmayan tutukluluk hali, kısmi istihdam ile grev, lokavt, genel hayatı etkileyen olaylar, ekonomik kriz, doğal afetler nedeniyle işyerinde faaliyetin durdurulması veya işe ara verilmesi halinde prim yatırılmayan süreler için Sosyal Sigortalar Kurumu, kayıtları esas alının ve günün hesabında prim yatırılmayan bu süreler kesinti sayılmaz” denilmiştir64 (m.1).

sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu, 49/1. maddesinde işsizlik sigortasının finansmanına kimlerin iştirak edeceğini ve bu iştirakin ne oranda olacağını belirlemiştir. Buna göre yasanın ilgili maddesinde işsizlik sigortasının gerektirdiği ödemeleri, hizmet ve yönetim giderlerini karşılamak üzere, bu Kanunun maddesi kapsamına giren tüm sigortalılar, işverenler ve Devlet, işsizlik sigortası primi öder diyerek prim ödemede hem sigortalı işçinin hem işverenin hem de Devletin iştirakinin gerektiğine işaret etmektedir. Yasanın aynı maddesinin devam eden ikinci cümlesinde ise tarafların işsizlik sigortasına katkılarının ne oranda olacağı belirtilmiştir. Buna göre; “İşsizlik sigortası primi, sigortalının tarihli ve sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 77 ve 78 inci maddelerinde belirtilen prime esas aylık brüt kazançlarından, her ne ad altında olursa olsun ay itibarıyla ödenmesi mutad olanların brütü üzerinden, %2 sigortalı, %3 işveren ve %2 Devlet payı olarak alınır ( sk. m/1)

e) Sigortalının Kuruma Başvurması

İşsizlik sigortası uygulamasında işsizin kendisinin işsiz olduğunu bildirmesi önem taşımaktadır. İşsizlik bildirisinin yapılması işsizlik sigortasından sağlanan olanakların talep edilmesi anlamına da gelmektedir. İşsizlik bildiriminde bulunulması işsizin yeni bir iş bulmak istediğini ve bunun için başvurduğu kurumun işe aracılık için talepte bulunduğu anlamına da gelmektedir.

İş arama faaliyetinin anlamı, işsizin işsizliğini sonuçlandırmaya hazır ve istekli olduğunu gösterir. Nitekim sayılı Kanunun maddesinin 1. fıkrasında, “Bu Kanun uyarınca sigortalı sayılanlardan hizmet akitleri belirtilen hallerden birine dayalı olarak sona erenler, Kuruma süresi içinde şahsen başvurarak yeni bir iş almaya hazır olduklarını kaydettirmelerikaydıyla işsizlik ödeneği almaya hak kazanırlar” denilerek bu hususa işaret edilmiştir. Yasada başvurunun yapılması için ayrıca bir süre tayin edilmiştir. sayılı Kanunun 48/V. maddesi gereğince “Sigortalı işsizin, belirtilen ödeme ve hizmetlerden yararlanabilmesi için işten ayrılma bildirgesi ile birlikte hizmet akdinin feshedildiği tarihi izleyen günden itibaren otuz gün içinde Kuruma doğrudan başvurması gerekir”. Yasada hernekadar sadece fesihten söz edilse de, buna sözleşmenin feshi yanında fesih dışı bir nedenle (örneğin belirli sürenin dolması gibi) sona ermesi halini de ilave etmek gerekecektir

        Sigortalı işsizin şahsen Kuruma başvurması gereken 30 günlük süre hak düşürücü süre olmayıp, “mücbir sebepler dışında başvurmada gecikilen süre işsizlik ödeneği almaya hak kazanılan süreden düşülür” (, m/V).

        Görüldüğü gibi sigortalının, Kuruma başvuruyu geciktirmesi halinde, gecikilen süre işsizlik ödeneği almaya hak kazanılan süreden düşülecektir. Ancak sigortalının “mücbir sebepler” dolayısıyla başvurusunu geciktirmiş olması halinde, bu sebepleri ispatladığı takdirde, başvurusunda gecikilen süre, işsizlik ödeneği almaya hak kazanılan süreden düşülmeyecektir. Bu durumda “mücbir sebepler”in ne olduğunun ortaya konulması gerekir.

        Sigortalı işsiz dayandığı mücbir sebeplerini belgelendirmek zorundadır. Sigortalının Kuruma müracaat etmesini engelleyen mücbir sebepler, önceden tahmin edilemeyen ve herhangi bir kimse tarafından alınacak tedbirlere rağmen önüne geçilmesine imkan bulunmayan, beklenmedik, harici ve kendisinin iradesi dışında meydana gelen olaylardır Örneğin, sigortalı işsizin, eşinin çocuklarının, anne, baba veya kardeşlerinden birinin vefatı (olayın olduğu tarihten itibaren 5 işgünü geçmemek kaydıyla) ya da resmi kurum veya kuruluşlardan alınacak doktor raporu ile kanıtlanmak kaydıyla kendisinin veya bu maddede sayılanlardan birinin hastalık hali, yangın yer sarsıntısı, sel gibi doğal afetler, herhangi bir nedenle ulaşımın imkansız hale gelmesi, kanuni bir ödevin yerine getirilmesi, muvazzaf askerlik hizmetinin yerine getirilmesi, gözaltına alınma hali, hükümlülükle sonuçlanmayan tutukluluk hali, savaş, sıkıyönetim, olağanüstü hal gibi durumlar, salgın hastalık nedeniyle karantina gibi mücbir sebeplerle geç başvurması halinde sigortalı hak kaybına uğratılmayacaktır68 (m.5). Ancak sigortalının bu durumlarda, hak kaybının önlenebilmesi için, söz konusu mücbir sebeplerin ortadan kalkması halinde makul bir süre içinde Kuruma başvurması gerekecektir

        Burada çözüme kavuşturulması gerekli bir diğer husus da yasada belirtilen 30 günlük sürenin başlangıç anının tespitidir. Süre başlangıcına ilişkin bir husus yasa da belirtilmiş değildir. Sözleşmenin bildirimli feshedildiği hallerde, sürenin başlangıcı fesih anı mı olacak, yoksa bildirim sürelerinin bitiminden itibaren mi başlayacaktır? sayılı İş Kanununun 17/6 maddesine göre veya Basın İş Kanunun 5/2. maddesi uyarınca sözleşmenin bildirim önelini beklemeksizin, bu süreye tekabül eden ücretin peşin ödenmesi suretiyle sona erdirilmesi durumunda sürenin başlangıç anının tespiti nasıl yapılacaktır? Burada bize de uygun gelen bir çözüme göre, peşin ödemeli fesih hallerinde 30 günlük sürenin başlangıcının feshi takip eden günden itibaren işlemeye başlaması, bildirimli fesihlerde ise, fesih süresinin bitimini takip eden günden itibaren başlaması daha uygun olacaktır Zaten sayılı Kanunun Uygulanmasına İlişkin 3 No’lu Tebliğde de, sayılı İş Kanununun (artık sayılı Kanunun maddesine göre), maddesine göre; işverenin işçinin ihbar önellerine ait ücretini peşin vermek suretiyle hizmet akdini feshedebileceği kabul edildikten sonra, hizmet sözleşmesinin sona erdiği tarih olarak, ihbar öneline ait ücretin peşin ödendiği tarihin esas alınacağını belirtmiştir. Yani işten ayrılma bildirgesi bu tarih esas alınarak doldurulacaktır71 (3/son).

        İşverenler, hizmet sözleşmeleri sona eren sigortalı işsizler hakkında iş sözleşmesinin sona erdiği tarihten itibaren 15 gün içinde 3 nüsha İşten Ayrılma Bildirgesi (İAB) düzenlemek72 ve bu süre içinde, bir nüshasını işyerinin bulunduğu yerdeki İŞKUR şubesine göndermek, bir nüshasını sigortalı işsize vermek, diğerini de işyerinde saklamak zorundadırlar73 (m.4/1). İAB’yi süresi içerisinde Kuruma vermeyen işverenlere her bir fiil için ayrı ayrı  sayılı İş Kanununun maddesine göre sanayi kesiminde çalışan on altı yaşından büyük işçiler için fiilin oluştuğu tarihte uygulanan aylık brüt asgari ücretin iki katı tutarında idari para cezası verilecektir74 (m.4/3)

İAB’nin, hizmet sözleşmesinin sona erdiği tarihi izleyen günden itibaren 15 gün içinde işveren tarafından Kurumu birimine ulaştırılması, sigortalı işsiz tarafından da 30 gün içinde Kurum birimine başvurulması gerekmektedir. İşverene ve sigortalı işsize tanınan sürelerin son gününün resmi tatile rastlaması halinde, bu süre resmi tatili izleyen ilk iş günü mesai saati bitiminde son bulacaktır.

f) Çalışmaya Elverişli ve İstekli Bulunma

sayılı yasanın 47/c maddesinde işsizlik sigortası tanımlanırken; “Bir işyerinde çalışırken, çalışma istek, yetenek, sağlık ve yeterliliğinde olmasına rağmen, herhangi bir kasıt ve kusuru olmaksızın işini kaybeden sigortalılara işsiz kalmaları nedeniyle uğradıkları gelir kaybını belli süre ve ölçüde karşılayan, sigortacılık tekniği ile faaliyet gösterin zorunlu sigortayı ifade eder” denilmiştir. Yasanın işsizlik sigortasını tanımlarken kullanmış olduğu ifadeye dikkat ettiğimizde, işsizlik sigortasından yararlanma açısından en önemli şartlardan biri sigortalının çalışma istek ve yeterliliğinde olmasıdır.

İşsizlik ödeneğine hak kazanabilmek için sigortalının, sayılı Kanun çerçevesinde öngörülen koşullar altında “işsiz” kalmış olması tek başına işsizlik ödeneğinden yararlanmak için elverişli değildir. Diğer bir deyişle işini kaybetmiş olmak, iş arama sürecine girilmediği takdirde işsizlik sigortasından yararlanmak için yeterli olmayacaktır Zaten bu durum, işsizlik sigortası bakımından teknik anlamda işsiz olarak kabul edilebilmenin temel koşuludur “Çalışma istek ve yeteneğinde olmak”, işsizliğin tanımlanmasında kullanılan önemli bir unsurdur. Bilindiği üzere işsizlik, çalışma yeteneğinde, isteğinde ve çalışmaya hazır bir durumda olup da gelir sağlayan bir işe sahip olmamak durumunu ifade eder

Gerçekten de sakat ya da hasta veyahut bedensel olarak çalışma yeteneğinde olmayan bir kimsenin çalışmaması, işsizlik olarak değerlendirilmeyecektir. Öte yandan kendi istek ve kararı nedeniyle çalışmak istemeyenler de işsiz olarak kabul edilmemektedirler. Oturdukları mahalden çeşitli nedenlerle ayrıldıkları için kendileriyle bağlantı kurulmayan ve bu nedenle iş olanaklarından haberdar edilemeyen sigortalıların, kendilerini çalışma iktidarından yoksun bıraktıkları kabul edilmektedir

III. SONUÇ VE DEĞERLENDİRME

Çalışma isteği ve iktidarında olmasına rağmen, insanların işsiz kalması, bu kişilerin değil, yerleşik ekonomik organizasyonun bir kusurudur.

Ülkemizde de uzun yıllar yapılan tartışmalar ve bu konudaki çok sayıda yasal girişimlerin ardından nihayet, tarihli ve sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu ile işsizlik sigortası programı oluşturulmuştur. Ülkemizde var olan yapısal işsizliğin geniş boyutlar kazanmış olması, bu sigorta kolunun uygulanabilirliğini güçleştirmekle birlikte, işsizliğin önlenmesi ya da azaltılması, ekonomik politikaların, bireyler üzerindeki etkilerinin onarılmasına ilişkin sosyal güvenlik politikaları ile bütünleştiği takdirde ülkemizde uygulanmakta olan işsizlik sigortası programı da başarılı olacaktır.

        İşsizlik sigortası, diğer ülkelerde olduğu gibi, bizim ülkemizde de çalışma istek ve yeteneğine sahip olmasına rağmen kendi isteği dışında işsiz kalan kişiye, uğradığı gelir kaybının belli bir kısmını yine belli bir süre için telafi eden, prime dayalı bir programdır.

İşsizlik sigortası yardımlarına hak kazanabilmek için, sigorta kapsamında bulunmak, işsiz olmak, çalışmaya elverişli ve istekli bulunmak, belirli bir süre sigortalı olarak çalışmak, işsizlik ödeneğinden yoksun bırakılmaya neden olacak hak düşürücü bir durumun içinde bulunmamak ve ilgili iş bulma kurumuna kayıtlı olmak gerekmektedir.

İşsizlik sigortası programı açısından değerlendirmemiz gereken diğer önemli bir husus da bu programın iş güvencesi ile birlikte ele alınmasının gerekliliğidir. İş güvencesinin varlığı, işsizlik sigortasının belirtilen işlevlerini yerine getirebilmesi bakımından oldukça önemlidir. Çünkü İşten çıkarmaların denetim altına alınmadığı bir işsizlik sigortası sisteminde, fonların hızla erimesi tehlikesi de bulunmaktadır. İş güvencesi ülkemizde işsizlik sigortasının kurulmasından sonra, sayılı İş Kanununun maddesine eklenen maddelerle, tarih ve sayılı Kanun ile kabul edilmiştir. Ancak daha sonra sayılı İş Kanununun yerini alan tarih ve sayılı yeni İş Kanunu bu konuyu ayrıca kendi sistematiği içinde düzenlemiştir.

        İşsizlik sigortası açısından diğer önemli bir sorun da, bu programın varlığında uygulanan kıdem tazminatının işlevinin ne olacağı sorunudur. Ülkemizde bu konu güncelliğini korumaktadır. Nitekim yılında Bilim Komisyonu'nca sayılı İş Yasası'nı bir bütün olarak değiştirmeyi öngören İş Yasası Tasarısı paralelinde bir de Kıdem Tazminatı Fonu Yasa Tasarısı hazırlanmıştır. Bilindiği üzere, Bilim Komisyonu'nun hazırladığı İş Yasa Tasarısı, tarihinde sayılı İş Yasası'na dönüşmüştür. Ancak, Kıdem Tazminatı Fonu Yasa Tasarısı beklendiği gibi sayılı İş Yasası'yla eş zamanlı olarak yasalaşmamıştır. Fakat gerek bir bütün olarak sayılı yasanın düzenlenmesinde, gerekse yasanın geçici 6. maddesinde yapılan bir düzenlemeyle Kıdem Tazminatı Fonu'nun kurulması, bir anlamda sayılı yasanın uygulanması açısından zorunlu hale gelmiştir. Bu konuda çalışmalar devam etmektedir. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı kıdem tazminatı fonu kapsamında bir kanun tasarısı taslağını hazırlamış bulunmaktadır (Kıdem Tazminatı Fonu Kanun Tasarısı Taslağı, Genel Yayın No: ).

Sonuç olarak, ülkemizde uygulanmakta olan işsizlik sigortasının kendisinden beklenen işlevleri en iyi biçimde yerine getirebilmesi, diğer kurum ve politikalarla sistematik bir bütünlük içinde olmasına bağlıdır. Bunun önemli araçlarından olan iş güvencesi oluşturulmuştur. Ancak kıdem tazminatının kendisine yüklenen işlevinin yeniden gözden geçirilmesi gerekmektedir. Öte yandan ülkemizde önemli bir sorun olan yapısal ve gizli işsizlik, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde uygulanmakta olan işsizlik sigortası programlarını olumsuz etkilemektedir.

sayılı İşsizlik Sigortası Kanununun getirmiş olduğu işsizlik sigortası programı, bu anlamda devlet, işçi ve işverenlerin prim desteğiyle finanse edilmekte, gelişmiş ülkelere oranla ödenek süreleri kısa tutulmaktadır. Öte yandan Kanunun uygulamasında yalnızca bağımlı çalışanlar kapsama alınmış, çalışmada da gördüğümüz gibi, büyük bir kesim (kamu görevlileri, serbest çalışanlar, mevsimlik çalışanlar, kısmi çalışanlar) kapsam dışında bırakılmıştır.

KAYNAKÇA

ALDEMİR, Ahmet (), “İşsizlik Sigortası; Kapsamı, Özellikleri ve Yararlanma Şartları, Yapılan Ödeme ve Yardımlar (III)”, Yerel Yönetim ve Denetim Dergisi, Cilt 5, Sayı:7

ANDAÇ, Faruk (), İşsizlik Sigortası, Kayseri

AYDIN, Ufuk (), “Sosyal Sigortalarda Sigortalılık Niteliğinin Kazanılması ve Yitirilmesi”, Çimento İşveren Dergisi, Cilt 13, Sayı

BAŞTERZİ, Süleyman (), İşsizlik Sigortası, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları, Ankara.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, sayılı İşsizlik Sigortası Kanununun Uygulanmasına İlişkin 1 Nolu Tebliğ, 2 Nolu Tebliğ, 3 Nolu Tebliğ. 

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü, İşsizlik Sigortasını Tanıyalım, Ankara – 

ÇENBERCİ, Mustafa (), Sosyal Sigortalar Kanunu Şerhi, Ankara.

DEMİR, Fevzi (), İş Güvencesi ve sayılı İş Kanununun Başlıca Yenilikleri Tes-İş Eğitim Yayınları, Ankara.

DEMİRCİOĞLU, Murat (), Sorularla Yeni İş Yasası, 1.b., İstanbul Ticaret Odası Yayın Sayı: , İstanbul.

EKİN, Nusret (), İşsizlik Sigortası, Ankara.

GÖZÜBÜYÜK, Şeref (), Yönetim Hukuku, Turhan Kitabevi, Ankara.

GÜZEL, Ali (), “ Sayılı Kanuna Göre İşsizlik Sigortası”, Prof. Dr. Nusret Ekine Armağan, Türk Ağır Sanayi ve Hizmet Sektörü Kamu İşverenleri Sendikası Yayını, Ankara.

GÜZEL, Ali/OKUR, Ali Rıza (), Sosyal Güvenlik Hukuku, Beta Yayınevi, İstanbul

KAUFMANN, Otto (), “İşsizlik Halinde Ücreti Telafi Edici Ödemeler ve SGB III’de Öngörülen Spesifik Koşullar”, İşsizliğin İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Açısından Sonuçları, (Çev. Alpay Hekimler), Kamu İş Yayınları, Ankara.

KILIÇOĞLU, Mustafa (), İş Kanunu Şerhi, Turhan Kitabevi Yayınları, Ankara.

KUTAL, Metin (), “Türkiye’de İşsizlik Sigortası: Uygulamada Doğabilecek Sorunlar ve Çözüm Önerileri”, İşsizlik Sigortası Uluslararası Semineri, TİSK Yayınları, Ankara (İşsizlik Sigortası)

KUTAL, Metin (), “Türk İşsizlik Sigortasında Sigortalılara Sağlanan Yardımlar ve Bunları Yapmakla Görevli Resmi Kurumlar”, İşsizliğin İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku Açısından Sorunları Semineri, Kamu–İş, Ankara (Görevli Resmi Kurumlar)

LANG, William W., “İs There a Natural Rate of Unemployment”, Business Review, Philedelphia: Federal Reserve Bank, (Mar/Apr ).

ÖKSÜZÖMER, Gülsüm/KURT, Resul (), Soru ve Cevaplarla Türk Sosyal Güvenlik Mevzuatı, İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası, Yayınları, İstanbul.

SAYMEN, Ferit Hakkı/EKONOMİ, Münir(), Sosyal Sigortalar Tatbikatı, İstanbul.

Social Security Programs Throughout The World, Europe:

SÖZER, Ali Nazım/SARAÇ, Coşkun (), “Sosyal Sigortalar Hukukunda Sayılı Kanun ile Gerçekleştirilen Değişiklikler, Mercek, Yıl: 8, Sayı:

TALAS, Cahit (), Toplumsal Ekonomi, 7.b., Ankara: İmge Kitabevi Yayınları,

TEKİNAY, AKMAN, BURCUOĞLU, ALTOP (), Tekinay Borçlar Hukuku, Filiz Kitabevi, Ankara.

Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK), XXI. Olağan Genel Kurul Raporu, Aralık

TUNCAY, Can (), “İşsizlik Sigortasının Kapsamı ve Sigorta Yardımlarına Hak Kazanma Şartları”, İşsizliğin İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku Açısından Sorunları Semineri, Kamu – İş, Ankara

UĞUR, Suat (), “Sosyal Güvenliğimizdeki Son Gelişmelerin Değerlendirilmesi”, Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt 4, Sayı

YELEKÇİ, Memduh (), Notlu, İzahlı, İçtihatlı Sosyal Sigortalar Kanunu Şerhi, Ankara.

İşsizlik Sigortası Fonu Aylık Basın Bülteni No: 51

Ocak , seafoodplus.info,

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 


[1] * Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Biga İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi.

[2]  

 Ekin Nusret, İşsizlik Sigortası, Ankara, , s.3; Lang W. William, “İs There a Natural Rate of Unemployment”, Business Review, Philedelphia: Federal Reserve Bank, (Mar/Apr ), ss.

[3]  Andaç Faruk, İşsizlik Sigortası, Kayseri , s; Ekin, s

[4]  Social Security Programs Throughout The World, Europe:

[5]  RG. ,

[6]  Social Security Programs Throughout The World: Europa,

[7]  Andaç, s

[8]  RG, ,

[9] Tuncay Can, “İşsizlik Sigortasının Kapsamı ve Sigorta Yardımlarına Hak Kazanma Şartları”, İşsizliğin İş Hukuku ve Sosyal güvenlik Hukuku Açısından Sorunları Semineri, Kamu İş Yayınları, Ankara, ss

[10]  Kutal Metin, “Türkiye’de İşsizlik Sigortası: Uygulamada Doğabilecek Sorunlar ve Çözüm Önerileri”, İşsizlik Sigortası Uluslararası Semineri, TİSK Yayınları, Ankara, ss.  

[11]  Sözer Ali Nazım/Saraç Coşkun, “Sosyal Sigortalar Hukukunda Sayılı Kanun ile Gerçekleştirilen Değişiklikler, Mercek, Yıl: 8, Sayı: 32 (Ekim ), ss

[12]  Andaç, s

[13]  Social Security Programs Throughout The World,

[14]  Güzel Ali/Okur Ali Rıza, Sosyal Güvenlik Hukuku, Beta Yayınevi, 9. Bası, İstanbul , s

[15]  Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, sayılı İşsizlik Sigortası Kanununun Uygulanmasına İlişkin 1 Nolu, ve 2 Nolu Tebliği, sırasıyla, (RG., , R.G., ).

[16]  İşyerinde bağlı yerlerle işin yapıldığı yerler ile aynı amaç izlenecektir. Bu amaç, işin tekniğine ilişkin amaçtır. İşyerlerinin belirli bölümlerden oluşması halinde farklı işyeri bölümlerinin işyeri bütünü içerisinde yer alabilmesi için bu bölümler arasında ekonomik ve hukuki bir bağlantının varlığı gerekir. Bu konuda ayrıntı için bkz. Demircioğlu Murat, Sorularla Yeni İş Yasası, 1.b., İstanbul: İstanbul Ticaret Odası Yayın Sayı: , , s

[17]  Güzel/Okur, s

[18]  Tuncay, s

[19]  Güzel/Okur, s

[20]  Bunlardan işyeri merkezleri İstanbul’da olan işverenler, Beyoğlu Sigorta Müdürlüğü’ne; Ankara’da olanlar, Çankaya Sigorta Müdürlüğü’ne ve işyeri merkezleri bu illerin dışında kalan işverenler de, Çankaya Sigorta Müdürlüğü’ne bu tebliğ ekinde bulunan (Ek:1) “işyeri Tescil Belgesi”ni doldurarak işyeri tescillerini yaptıracaklardır. Bu tescil belgesinin üzerine “Geçici maddeye tabi olup sayılı Kanuna istinaden verilmiştir” şeklinde bir kaşe basılacaktır. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, sayılı İşsizlik Sigortası Kanununun Uygulanmasına İlişkin 1 Nolu Tebliğ.

[21]  Social Security Programs Throughout The World,

[22]  Tuncay, ss

[23]  Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü, İşsizlik Sigortasını Tanıyalım, Ankara – , s

[24]  Kutal Metin, “Türk İşsizlik Sigortasında Sigortalılara Sağlanan Yardımlar ve Bunları Yapmakla Görevli Resmi Kurumlar”, İşsizliğin İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku Açısından Sorunları Semineri, Kamu – İş, Ankara – , ss

[25]  Aldemir Ahmet, “İşsizlik Sigortası; Kapsamı, Özellikleri ve Yararlanma Şartları, Yapılan Ödeme ve Yardımlar (III)”, Yerel Yönetim ve Denetim Dergisi, Cilt 5, Sayı:7, ss

[26]  Kutal, “Görevli Resmi Kurumlar”, ss

[27]  Kutal, “Görevli Resmi Kurumlar”, ss

[28]  RG.,

[29]  Çenberci Mustafa, Sosyal Sigortalar Kanunu Şerhi, Ankara, s

[30]  Gözübüyük Şeref, Yönetim Hukuku, Turhan Kitabevi, Ankara – , s

[31]  Yelekçi Memduh, Notlu, İzahlı, İçtihatlı Sosyal Sigortalar Kanunu Şerhi, Ankara – , s; Saymen Ferit Hakkı/Ekonomi Münir, Sosyal Sigortalar Tatbikatı, İstanbul, s; Aydın Ufuk, “Sosyal Sigortalarda Sigortalılık Niteliğinin Kazanılması ve Yitirilmesi”, Çimento İşveren Dergisi, Cilt 13, Sayı:5, (Eylül ), ss

[32]  RG. ,

[33]  Güzel Ali, “ Sayılı Kanuna Göre İşsizlik Sigortası”, Prof. Dr. Nusret Ekine Armağan, Türk Ağır Sanayi ve Hizmet Sektörü Kamu İşverenleri Sendikası Yayını, Ankara, ss

[34]  İstifa eden işçi iş güvencesi hükümlerinden yararlanamaz. Yargıtay’ın 9. Hukuk Dairesinin tarih ve E/, K/ sayılı kararı, Çimento İşveren Dergisi, Cilt 17, Sayı:6 (Kasım), s

[35]  Kılıçoğlu Mustafa, İş Kanunu Şerhi, Turhan Kitabevi Yayınları, Ankara, s

[36]  Tuncay, ss

[37]  Başterzi Süleyman, İşsizlik Sigortası, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları, Ankara – , s

[38]  Kutal, “Görevli Resmi Kurumlar”, ss

[39]  Bu konuda bkz. Kutal, “İşsizlik Sigortası”, ss

[40]  RG.,

[41]  R.G., ,

[42]  İşsizlik Sigortası Kanununun Uygulanmasına İlişkin 3. No’lu Tebliğ.

[43]  Demir Fevzi, İş Güvencesi ve sayılı İş Kanununun Başlıca Yenilikleri Tes-İş Eğitim Yayınları, Ankara, s

[44]  Tuncay, ss

[45]  Tuncay, ss; Kutal, “İşsizlik Sigortası”, ss; Güzel, ss

[46]  Öksüzömer Gülsüm/ Kurt Resul, Soru ve Cevaplarla Türk Sosyal Güvenlik Mevzuatı, İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası, Yayınları, İstanbul, s 

[47]  Örneğin, işyerinin özelleştirilmesi sonucu işsiz kalan sigortalı en fazla 8 ay iş kaybı tazminatından yararlanabilecektir. Son üç yılda gün işsizlik sigortası prim ödemesi var ise, bu sigortalı işsizlik ödeneğine hak kazandığı 10 aya karşılık (iş kaybı tazminatı aldığı süre mahsup edildikten sonra) 2 ay işsizlik ödeneği alabilecektir. Bkz, Öksüzömer/Kurt, s; İş kaybı tazminatından işveren değil, İş ve İşçi Bulma Kurumu (Türkiye İş Kurumu) sorumludur. Yargıtay’ın 9. Hukuk Dairesinin tarih ve E/, K/ sayılı kararı, HİS İş Hukuku ve İktisat Dergisi, Cilt 18, Sayı:4 (Kasım), s

[48]  “Davacının tarihlerinde iş başı yaptığı ve gelir elde ettiği anlaşıldığından, işsizlik ödeneği tarihinden geçerli olmak üzere ödendiğine göre bu iki güne ilişkin işsizlik ödeneğinin davacı tarafından iade edilmesi gerekir”, Yargıtay’ın 9. Hukuk Dairesinin tarih ve E/, K. / sayılı kararı, Çalışma ve Toplum Dergisi, /2, s

[49]  Tuncay, ss

[50]  Güzel/Okur, s

[51]  Güzel/Okur, s

[52]  Başterzi, s

[53]   sayılı İşsizlik Sigortası Kanununun Uygulanmasına İlişkin 3 No’lu Tebliğ.

[54]  Tuncay, ss

[55]  Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, İşsizlik Sigortasını Tanıyalım, s

[56]  Başterzi, s

[57]  Tuncay, ss

[58]  Başterzi, s

[59]  Tuncay, s

[60]  Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK), XXI. Olağan Genel Kurul Raporu,  Aralık , s; Social Security Programs Throughout World, Europe:

[61]  TİSK, s

[62] Güzel/Okur, s; Uğur Suat, “Sosyal Güvenliğimizdeki Son Gelişmelerin Değerlendirilmesi”, Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt 4, Sayı:2, (), ss

[63]  Ayrıca Bkz. Uğur, ss

[64]   sayılı İşsizlik Sigortasının Uygulanmasına İlişkin 3 Nolu Tebliğ.

[65]  Ülkemizde sigortalı ve Devlet bu sigorta koluna %2, işveren ise %3 oranında katkıda bulunurken bu oran daha sonra tarih ve mükerrer sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Bütçe Kanunu gereği; yılı için işveren payı %2, sigortalı %1 ve devlet payı %1 olarak uygulanmıştır. yılı bütçe kanunları ile yapılan düzenlemeler sonucunda bu puanlar yine birer puan düşük olarak bırakılmış olup yılı Bütçe Kanununun 49/e maddesi bu yılda da aynen işveren için %2, sigortalı ve devlet için ise %1 oranında pay alınmasını uygun bulmuştur. Ancak belirtelim ki sayılı Kanunun maddesinde yapılan değişiklik ile (RG, , ), söz konusu prim oranları, kalıcı hale getirilmek suretiyle, önceden olduğu gibi, işveren için %2, sigortalı ve devlet için %1 olarak belirlenmiştir.

[66]  Tuncay, ss

[67]  Tekinay Selahattin Sulhi, Akman Sermet, Burcuoğlu Haluk, Atilla Altop, Tekinay Borçlar Hukuku, Filiz Kitabevi, Ankara – , s

[68]   sayılı İşsizlik Sigortası Kanununun Uygulanmasına İlişkin 3 No’lu Tebliğ.

[69]  Öksüzömer/Kurt, s

[70]  Tuncay, ss

[71]   sayılı İşsizlik Sigortasının Uygulanmasına İlişkin 3 No’lu Tebliğ,

[72]  En az gün işsizlik sigortası primi ödeme süresi, prim ödemelerinin başladığı  tarihinden itibaren tarihinde tamamlandığından, hizmet sözleşmesi sona eren sigortalılar hakkında tarihinden itibaren İAB düzenlenmeye başlanmıştır.

[73]   sayılı İşsizlik Sigortasının Uygulanmasına İlişkin 3 No’lu Tebliğ.

[74]   sayılı İşsizlik Sigortasının uygulanmasına İlişkin 3 No’lu Tebliğ.

[75]  Söz konusu Tebliğde, “ sayılı İş Kanununun maddesi” ibaresi geçmektedir.

[76]  Kaufmann Otto, “İşsizlik Halinde Ücreti Telafi Edici Ödemeler ve SGB III’de Öngörülen Spesifik Koşullar”, İşsizliğin İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Açısından Sonuçları, (Çev. Alpay Hekimler), Kamu İş Yayınları, Ankara, ss

[77]  Başterzi, s

[78]  Talas Cahit, Toplumsal Ekonomi, 7.b., Ankara: İmge Kitabevi Yayınları, s

[79]  Başterzi, s

İşten Çıkış Kodlarına Göre İşsizlik Maaşı Alınabilecek Durumlar

İşten çıkan veya çıkarılan işçinin işsizlik ödeneği (maaşı) alabilmesi için gerekli şartların başında; işten ayrılma tarihinden önceki son üç yıl içerisinde en az prim günü olması ve son günü sigortalı çalışarak geçirmiş olması (hizmet akdinde son gün içinde kesinti olmaması) şartlar aranmaktadır. Ayrıca İŞKUR, işsizlik maaşı için başvuran kişinin bu iki şart yanında hangi sebeple işten çıktığına veya çıkarıldığına da bakmaktadır. Bunun tespitini ise işveren tarafından Sosyal Güvenlik Kurumuna verilen Sigortalı İşten Ayrılış Bildirgesindeki işten çıkış bilgilerini esas alarak yapmaktadır. Bu bildirgede de işten çıkış sebebi kod girilerek belirtilmekte olup, bu kodlar Pratik Bilgiler / SGK İşten Çıkış Kodları sayfasında yer almaktadır.

Çalışanların hangi sebeple işten çıktığında (istifa ettiğinde) veya işten çıkarıldığında işsizlik ödeneği alabileceği Hangi Sebeplerle İşten Çıkanlar / Çıkarılanlar İşsizlik Ödeneği Alabilir ? başlıklı yazıda belirtilmiş, ancak bu yazıda kodlara yer verilmemiştir.

Sigortalı İşten Ayrılış Bildirgesindeki “15 &#; Sigortalının işten ayrılış nedeni (kodu)” bölümüne girilen işten çıkış koduna göre çalışanın işsizlik maaşı alabileceği veya alamayacağı durumlar ise aşağıdaki tabloda belirtilmiştir.

Not: Hangi işten çıkış sebebine göre hangi işten çıkış kodunun verileceği SGK İşten Çıkış Kodları sayfasında belirtildiğinden, aşağıdaki tabloda sadece işten çıkış kodlarının İŞKUR sistemindeki karşılığı belirtilmiştir.

Not:  29 numaralı işten çıkış kodu SGK tarafından 1 Nisan tarihinden geçerli olmak üzere kaldırılmış, yerine 42, 43, 44, 45, 46, 47, 48, 49, 50 numaralı işten çıkış kodları getirilmiştir. (seafoodplus.info)

Bildirgede Belirtilen İşten Çıkış KoduİŞKUR Sistemindeki Karşılığıİşsizlik Ödeneği (Maaşı) Alıp Alamayacağı
01Kapsam Dışı FesihAlamaz
02Kapsam Dışı FesihAlamaz
03İstifaAlamaz
04/aAlır
05/dAlır
08Kapsam Dışı FesihAlamaz
09Kapsam Dışı FesihAlamaz
10Kapsam Dışı FesihAlamaz
11Kapsam Dışı FesihAlamaz
12AskerlikAlır
13Kapsam Dışı FesihAlamaz
14Kapsam Dışı FesihAlamaz
15/aAlır
16Kapsam Dışı FesihAlamaz
17/eAlır
18/eAlır
19Kapsam Dışı FesihAlamaz
20Kapsam Dışı FesihAlamaz
21Kapsam Dışı FesihAlamaz
22Kapsam Dışı FesihAlamaz
23/bAlır
24/bAlır
25/bAlır
26İşçinin KusuruAlamaz
27/cAlır
28/cAlır
29İşçinin KusuruAlamaz
30Kapsam Dışı FesihAlamaz
31/gAlır
32/fAlır
33/bAlır
34/eAlır
35Kapsam Dışı FesihAlamaz
36Kapsam Dışı FesihAlamaz (İşyerinin KHK ile kapatılması nedeniyle fesih ise hak alır)
37Kapsam Dışı FesihAlamaz
38Kapsam Dışı FesihAlamaz
39Kapsam Dışı FesihAlamaz
40Kapsam Dışı FesihAlamaz (Kamuya geçiş hakkı olmayanlar alır)
41Kapsam Dışı FesihAlamaz
42İşçinin KusuruAlamaz
43İşçinin KusuruAlamaz
44İşçinin KusuruAlamaz
45İşçinin KusuruAlamaz
46İşçinin KusuruAlamaz
47İşçinin KusuruAlamaz
48İşçinin KusuruAlamaz
49İşçinin KusuruAlamaz
50İşçinin KusuruAlamaz

Feshin Geçersizliği Sebebiyle Ücret Ödenen 4 Aylık Sürede İşsizlik Ödeneğinin Durumu

______________________________________________________________________

YARGITAY KARARI

(YargHD. T, – E/ – K)

“Somut olayda, işveren tarafından iş akdi tarihinde feshedilen davalının tarihinde işsizlik ödeneği ödenmesi için İş Kurumuna talepte bulunduğu, talebi kabul edilen davalıya tarihleri arasında gün işsizlik ödeneğinin ödendiği, işveren aleyhine açılan dava sonucunda, …(İş) Mahkemesinin… sayılı kararı ile feshin geçersizliğine ve işe iadeye karar verildiği, işverenin daveti üzerine davalının tarihinde işe başladığı, davacı İş Kurumu tarafından ödenen işsizlik ödeneğinin tahsili için icra takibi başlatıldığı anlaşılmaktadır.

Davada çözülmesi gereken uyuşmazlık, iş akdi feshedildikten sonra işsizlik ödeneği alan sigortalı işsizin, işe iade kararı ile işe başlaması halinde boşta geçen süre içinde aldığı işsizlik ödeneğinin iadesinin gerekip gerekmeyeceğine ilişkindir.

sayılı İşsizlik Sigortası Kanununun genel gerekçesinde; “İşsizlik sigortası bir iş veya işyerinde çalışırken, çalışma istek, yetenek, sağlık ve yeterliliğinde olmasına karşın tamamen kendi istek ve kusuru dışında işini kaybeden çalışanlara bir yandan yeni bir iş bulunmasına gayret edilirken, diğer yandan da bunların işsiz kalmaları nedeniyle uğradıkları gelir kaybını kısmen de olsa karşılayarak, kendisinin ve ailesinin zor duruma düşmesini önlemek amacıyla belli süre ve ölçüde ödemeyi kapsayan, sigortacılık tekniği ile faaliyet gösteren, Devlet tarafından kurulmuş zorunlu bir sigorta koludur. İşsizlik sigortasının önemli unsurlarından birisi de; işsiz kalan sigortalılara mesleklerine uygun, en son çalıştıkları işin çalışma ve ücret koşullarına yakın bir iş bulunamadığı takdirde meslek değiştirme ve yetiştirme eğitimlerinin verilmesidir.

Sigortalı işsizlere, işsizlik ödeneği vermek suretiyle gelir sürekliliğini sağlamak işsizlik sigortasının bir yönünü oluşturmaktadır. Diğer bir yönü ise, sigortalı işsizleri işe yerleştirmek ya da yeniden istihdam şansı elde edebilmeleri için gerekli olan meslek geliştirme, edindirme ve yetiştirme eğitimi vermektir. Bütün bunlar göz önüne alındığında işsizlik sigortası ile iş ve işçi bulma hizmetlerinin birbirinden farklı düşünülmesinin imkânsızlığı ortaya çıkmaktadır.

Sistemin amacı işsizlerin gelir kayıplarını bir ölçüde de olsa gidermenin yanı sıra iş gücünü sürekli, etkin ve verimli çalıştırarak insan gücü israfını en aza indirmektir.” açıklaması ile kanunun işsizlik sigortasının amacını kabul şekli açıkça belirtilmiştir.

Davanın yasal dayanağını oluşturan sayılı Kanunun gerekçesinde belirtilen ilkelerde de açıklandığı üzere; işsizlik sigortasının ilk ve doğrudan amacının işsizlik riski ile karşılaşan sigortalı işsize gelir güvencesi sağlamak olduğu, böylece işçi ve ailesinin yaşam standartının yeni bir iş buluncaya veya eski işine dönünceye kadar korunmuş olacağı, sigortalı işsizin işe iade davasının devamı süresince fiilen işsiz kaldığı gözetildiğinde; işveren tarafından sayılı Kanununu maddesinde yazılı haller kapsamında iş akdi feshedilen sigortalı işsizin, feshin geçersizliğine karar verilerek işe başlatılması halinde, boşta geçen dönem içinde aldığı işsizlik ödeneğinin iadesinin mümkün olmadığının kabulü gerekir.

Öte yandan; sayılı İş Kanununun, 21/3. maddesindeki feshin geçersizliğine ilişkin kararın kesinleşmesine kadar çalıştırılmadığı süre için işçiye en çok dört aya kadar doğmuş bulunan ücreti ve diğer haklarının ödeneceğinin belirtilmiş olması da, anılan Kanunun maddesinde, işçi, feshin geçersizliği talebiyle fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde davayı açacağı, ilk derece mahkemesi seri yargılama usulüne göre iki ay içinde de sonuçlandıracağı ve kararın temyizi üzerine Yargıtay’ca bir ay içinde kesin karar verileceği gözetilerek, yargılamanın en çok dört ayda tamamlanacağını öngörür. Ancak uygulamada iş yoğunluğu nedeniyle bu süre içinde davanın karara bağlanmasının mümkün olmadığı ve İş yargılamasına ilişkin sürecin dört ayı aştığı bilinen bir gerçektir. Kanundaki düzenleme ile feshin geçersizliğine dair karar alan işçinin, en çok dört aya kadar doğmuş bulunan ücret ve diğer haklarının hüküm altına alınarak korunmuş olması, yargılamanın bu süreleri aşması halinde kanunda getirilmiş bir yaptırımın da bulunmaması karşısında, yargılamanın uzamasının ve dört ay içinde karara bağlanamamasının olumsuz sonuçlarının sigortalıya yüklenerek ödenen işsizlik ödeneğinin iade edilmesi sonucuna varılması, işsizlik sigortasının yukarıda açıklanan amacı ve sosyal güvenlik ilkeleri ile bağdaşmaz.

Bu yönde sayılı Kanunun maddesinde de sigortalının kusurundan kaynaklandığı belirlenen fazla ödemelerin geri alınacağından bahsedilmekte olup, işsizlik ödeneğine hak kazanacak şekilde iş akdi feshedilen ve kendisine işsizlik ödeneği ödenen sigortalı işsizin kusurunun bulunduğundan da bahsedilemez. Ne var ki; Sayılı Kanunun 52/b maddesine göre işsizlik ödeneği, işsiz kalan işçiye verilir ve bu ödeneği almakta olan kimsenin gelir getirici bir işte çalışmaması gerekir. Kanun koyucunun açıkça öngördüğü üzere; gelir getirici işte çalışma hali; işsizlik ödeneği yönünden hak düşürücü niteliktedir. Feshin geçersizliğine dair mahkeme kararının kesinleşmesine kadar işe başlatılsın veya başlatılmasın işçiye çalıştırılmadığı süre için ödenen en çok dört aya kadar doğmuş bulunan ücret ve diğer haklardan, iş kazaları ve meslek hastalıkları ile işsizlik sigortası dâhil olmak üzere tüm sigorta kollarına ait primlerin kesilmesi, primlerin işverence ödenmesi ve bu sürelerin hizmetten sayılarak işçinin prim ödeme gün sayısına dâhil edilmesi gereklidir. İşçinin boşta geçen ve çalışılmış gibi kabul edilen en çok dört aylık süre içinde gelir elde ettiği, işsiz kalmanın sonuçlarının bu şekilde telafi edildiği gözetildiğinde, dört aylık süre için ödenmiş olan işsizlik ödeneğinin İş Kurumuna iadesi gerekir. Aksinin kabulü çifte ödemeye neden olacağı gibi, sayılı Kanunun "işsizlerin gelir kayıplarını bir ölçüde de olsa giderme" amacına da aykırılık teşkil eder.

Sigortalı tarafından açılan işe iade davası sonucunda, işe iadeye karar verilip, işe başlatılması halinde, çalışılmış olarak kabul edilen dört aylık süreye ilişkin olarak iadesi gereken işsizlik ödeneği miktarı belirlenirken de kuşkusuz; sigortalı işsizin kusurunun bulunmadığı gözetilerek temerrüt tarihinden itibaren işleyecek faizden sorumlu olması gerektiği ve icra inkar tazminatına da hükmolunamayacağı yönleri üzerinde durulmalıdır.

Mahkemece açıklanan maddi ve hukuki ilkeler gözetilmek suretiyle hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde ödenen işsizlik ödeneğinin tümünün iadesine karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. O hâlde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA… oyçokluğuyla gününde karar verildi.

KARŞI OY

Uyuşmazlık, işsizlik ödeneği alan sigortalının, işe iade kararı sonrasında hak kazanacağı en çok dört aylık ücret alacağı nedeniyle (bu sürede işsiz olduğunun kabul edilemeyeceği düşüncesiyle) bu süreye karşılık gelen işsizlik ödeneğini İş-Kur’a iadesinin gerekip gerekmeyeceği noktasında toplanmaktadır.

“İşsizlik sigortası”, bir işyerinde çalışırken, çalışma istek, yetenek, sağlık ve yeterliliğinde olmasına rağmen, herhangi bir kasıt ve kusuru olmaksızın işini kaybeden sigortalılara işsiz kalmaları nedeniyle uğradıkları gelir kaybını belli süre ve ölçüde karşılayan zorunlu sigortayı; “İşsizlik ödeneği” ise sigortalı işsizlere bu Kanunda belirtilen süre ve miktarda yapılan parasal ödemeyi ifade etmektedir ( sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu m).

I- Anılan Yasa, hangi koşullar altında yapılan “fazla” ödemenin iadesinin gerekeceğini ve işsizlik ödeneği ödemesinde hak düşürücü nedenleri belirlemiştir.

Buna göre;

a) Sigortalının “kusurundan” kaynaklandığı belirlenen fazla ödemeler yasal faizi ile birlikte geri alınır. Ölen sigortalı işsizlere ait fazla ödemeler ise geri tahsil edilmez (m/3).

Somut uyuşmazlıkta, yapılan “fazla” ödemenin sigortalının “kusurundan” kaynaklanıp kaynaklanmadığının öncelikle belirlenmesi gerekmektedir.

İş Kanununda belirtildiği üzere, işe iade davası fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içerisinde açılır; dava seri muhakeme usulüne göre iki ay içinde sonuçlandırılır; temyizi halinde Yargıtay bir ay içerisinde karar verir ( sayılı İş Kanunu m). Tüm süreç dört ayla sınırlandırmış olmasına karşın, uygulamada iş yoğunluğu nedeniyle bu mümkün olmamaktadır. Somut uyuşmazlıkta, iş akdinin fesih tarihi ; işe iade kararının Yargıtay’ca onanma tarihi ; yeniden işe kabul tarihi ise ’dır. İşsizlik ödeneği verilen süre ise, – tarihleri arasındaki günlük devredir.

İşsizlik sigortası ile “fiili” işsizlik halinde işçinin gelir kaybından kısmen de olsa korunması amaçlanmaktadır. İşe iade kararı ile boşta geçen süre ücretine hükmedilmekte olup, belirli koşullara bağlı olan bu ücret ödemesi “eylemli/fiili” işçilik karşılığı değildir.

b) İşsizlik ödeneğinde hak düşürücü nedenler ise maddede belirtilmektedir. İşsizlik ödeneği aldığı sürede “gelir getirici bir işte çalıştığı” veya “herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşundan yaşlılık aylığı aldığı tespit edilen” sigortalı işsizlerin işsizlik ödenekleri kesilmektedir.

Yasa, yapılan fazla ödemenin iadesi için, bu ödemenin sigortalı işsizin kusurundan kaynaklanmış olmasını; ödeneğin kesilmesi için ise, ödeneğin alındığı tarihlerde gelir getirici bir işte çalışmayı aramaktadır.

Yıllar süren yargılama sonrasında işe iade kararı ile dört aylık boşta geçen süre ücretine (belirli ve sınırlı hallerde) hak kazanan sigortalı işsizin, işe iade davası açması ve işe iadesine karar verilmesinde kusurlu olduğunun kabul edilmesi sonucunu doğuracak şekilde, bu dönemin işsizlik ödeneğinin İş Kur’a iadesine karar verilmesi yasanın amacıyla uyumlu bulunmamaktadır.

Kaldı ki, işe iade kararıyla dört aylık ücrete hak kazanılmış olması, Yasanın maddesinde yer verilen, gelir getirici bir işte çalışmış olma olgusundan kaynaklanmadığı da açıktır.

Bir diğer değerlendirilmesi gereken olgu ise, davacının işsizlik ödeneği aldığı süreden çok daha fazla süre işsiz kaldığıdır. İşe iadeyle hak kazanılan ücrete ilişkin dört aylık süre eklense bile fiilen işsiz kalınan dönemi karşılamamaktadır.

c) İşe iade nedeniyle dört aylık sürenin işsizlik ödeneğinin iadesine karar verilmesi 50/4. maddeye de aykırılık oluşturmaktadır.

Sigortalı, işsizlik ödeneğinden yararlanma süresini doldurmadan tekrar işe girer ve işsizlik sigortası ödeneğinden yararlanmak için bu Kanunun öngördüğü şartları yerine getiremeden yeniden işsiz kalırsa, daha önce hak ettiği işsizlik ödeneği süresini dolduruncaya kadar bu haktan yararlanmaya devam edecektir. Anılan nedenle de davacı Kurumun bir kaybı söz konusu olmamaktadır.

II- İşe iade nedeniyle dört aylık işsizlik ödeneğinin sebepsiz zenginleşmeye neden olduğu ve bu zenginleşmede (bozma kararında da vurgulandığı gibi) sigortalı işsizin “iyiniyetli” olduğunun kabulü halinde ise Borçlar Kanununun maddesinin somut uyuşmazlıkta değerlendirilmesi zorunluluğu bulunmaktadır.

Sebepsiz zenginleşmede, zenginleşen kişinin iyi veya kötüniyetli olması iade yükümlülüğünün kapsamını ve sorumluluğu tayinde önem taşımaktadır.

Anılan maddenin birinci fıkrasında, zenginleşen kişinin sebepsiz zenginleşme konusu şeyin (iadesinin talep edildiği anda) elinden çıkmış olması halinde iade sorumluluğu bulunmayacağı hükme bağlanmıştır.

BK m, sosyal güvenlik hukukunda en çok uygulama alanı bulan maddelerden birisidir.

Yüksek Daire içtihatlarında sıkça yer verildiği gibi, sigortalı “kıtı kıtına” geçinmektedir. İşsizlik ödeneğinin, sigortalının son dört ay prime esas kazancı dikkate alınarak hesaplanan günlük brüt tutarın sadece % 40’ı olduğu ve sayın çoğunluğun da kabulünde bulunduğu gibi "iyiniyetle" tüketildiğinin belirgin bulunması karşısında, işsizlik ödeneğinin iadesi sonucunu doğuracak nitelikteki bozma kararı Dairenin emsal uygulamalarına da aykırılık oluşturmaktadır.

İşsizlik sigortası fonunda biriken kaynak, işsizlik ödeneği ve meslek edindirme amacıyla kullanılması zorunlu iken, Yasanın uygulanmasında yapılan bu tür daraltıcı yorumlar ve uygulamalar sonucunda Yasaya yılında eklenen geçici 6. madde, gerekse bu maddeye yılında eklenen fıkra ile fon gelirleri bambaşka amaçlara yönlendirilmiştir.

Yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi gerekmektedir. Anılan nedenlerle yerel mahkeme kararının bozulması gerektiği düşüncesi ile sayın çoğunluğun farklı gerekçelere dayalı bulunan bozma kararına katılmamaktayız (Karşı oy Süleyman Caner ve Fatih Arkan tarafından hazırlanmıştır ).

DEĞERLENDİRME:

1- Dava konusu olayda davalı işçinin iş akdi, geçerli olmayan nedenle tarihinde feshedilmiştir. İş akdinin feshi ardından İş-Kur’a müracaat eden işçiye, tarihinden itibaren işsizlik ödeneği bağlanmış ve gün işsizlik ödeneği ödenmiştir.

sayılı İşsizlik Sigortası Kanununa göre işveren, hizmet akdini 51 inci maddede belirtilen hallerden birisine dayalı olarak sona ermiş olan sigortalılar hakkında; örneği Kurumca hazırlanacak üç nüsha işten ayrılma bildirgesi düzenleyip, 15 gün içinde bir nüshasını Kuruma göndermek, bir nüshasını sigortalı işsize vermek ve bir nüshasını da işyerinde saklamakla yükümlüdür. Sigortalı işsizin, bu maddede belirtilen ödeme ve hizmetlerden yararlanabilmesi için işten ayrılma bildirgesi ile birlikte hizmet akdinin feshedildiği tarihi izleyen günden itibaren otuz gün içinde Kuruma doğrudan başvurması gerekir. (m)

Dava konusu olayda feshin işveren tarafından yapıldığı belirtilmiştir ve işçiye 10 gün sonra işsizlik ödeneği bağlandığı anlaşılmaktadır. Bu durumda davacı işçinin iş akdinin sayılı yasanın maddesindeki “a” ya da “e” bentlerine göre çıkartılmış olabileceği söylenebilir. Anılan düzenlemenin “a” bendine göre, “ tarihli ve sayılı İş Kanununun 13 üncü maddesi veya tarihli ve sayılı Deniz İş Kanununun 16 ncı maddesi ya da tarihli ve sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanunun 6 ncı maddesinin dördüncü fıkrasında belirtilen bildirim önellerine uygun olarak hizmet akdi işveren tarafından sona erdirilmiş olmak”, “e” bendine göre ise, “İşyerinin el değiştirmesi veya başkasına geçmesi, kapanması veya kapatılması, işin veya işyerinin niteliğinin değişmesi nedenleriyle işten çıkarılmış olmak, sayılı Deniz İş Kanununun 14 üncü maddesinin (IV) numaralı bendindeki nedenlerle işsiz kalmak”, diğer koşulların da varlığı halinde ödeneğe hak kazandırmaktadır.

2- sayılı yasanın maddesine göre, hizmet akdinin sona ermesinden önceki son gün prim ödeyerek sürekli çalışmış olanlardan, son üç yıl içinde; a) gün sigortalı olarak çalışıp işsizlik sigortası primi ödemiş olan sigortalı işsizlere gün, b) gün sigortalı olarak çalışıp işsizlik sigortası primi ödemiş olan sigortalı işsizlere gün, c) gün sigortalı olarak çalışıp işsizlik sigortası primi ödemiş olan sigortalı işsizlere gün, süre ile işsizlik ödeneği verilir. Davacı işçi bu kapsamda gün işsizlik ödeneği almıştır.

3- İşten çıkarılması ardından işsizlik ödeneği alan işçi, işe iade davası da açmış ve yargılama sonucunda davayı kazanmış, fesih işlemi geçersiz sayılmış ve işe iadesine karar verilmiştir. Bunun üzerine işveren tarafından yeniden işe davet edilen işçi tarihinde işe tekrar başlamıştır.

Davalı işçinin yeniden işine geri dönmesi ardından İş-Kur, işçi aleyhine açtığı dava ile işten çıkarılması ardından ona ödenen günlük işsizlik ödeneğinin iadesini talep etmiştir.

Yüksek mahkemenin özel dairesi, davacı İş-Kur’un talebini haklı görmüş ve işçiye ödenen işsizlik ödeneklerinin “dört aylık süre için ödenmiş olan” kısmının İş-Kur’a iade edilmesi gerektiğine karar vermiştir. Dairenin çoğunluk görüşüne göre, “… Sayılı Kanunun 52/b maddesine göre işsizlik ödeneği, işsiz kalan işçiye verilir ve bu ödeneği almakta olan kimsenin gelir getirici bir işte çalışmaması gerekir. Kanun koyucunun açıkça öngördüğü üzere, gelir getirici işte çalışma hali, işsizlik ödeneği yönünden hak düşürücü niteliktedir. Feshin geçersizliğine dair mahkeme kararının kesinleşmesine kadar işe başlatılsın veya başlatılmasın işçiye çalıştırılmadığı süre için ödenen en çok dört aya kadar doğmuş bulunan ücret ve diğer haklardan, iş kazaları ve meslek hastalıkları ile işsizlik sigortası dâhil olmak üzere tüm sigorta kollarına ait primlerin kesilmesi, primlerin işverence ödenmesi ve bu sürelerin hizmetten sayılarak işçinin prim ödeme gün sayısına dâhil edilmesi gereklidir. İşçinin boşta geçen ve çalışılmış gibi kabul edilen en çok dört aylık süre içinde gelir elde ettiği, işsiz kalmanın sonuçlarının bu şekilde telafi edildiği gözetildiğinde, dört aylık süre için ödenmiş olan işsizlik ödeneğinin İş Kurumuna iadesi gerekir. Aksinin kabulü çifte ödemeye neden olacağı gibi, sayılı Kanunun "işsizlerin gelir kayıplarını bir ölçüde de olsa giderme" amacına da aykırılık teşkil eder.”

Görüldüğü gibi daireye göre feshin geçersiz sayılması, iş akdinin baştan itibaren devamı sonucunu doğurmakta, bu sebeple bu dönemin dört aylık kısmının ücretinin de ödenmekte olduğuna dikkat çekilmektedir. Buna bir de ücret ödenen dönemin sigorta primlerinin de kesilmesi eklendiğinde, işçinin işsiz kaldığı bu dönemde işsiz kalmasının sonuçlarının telafi edilmiş olduğu sonucuna ulaşılmaktadır. Dolayısıyla da sayın çoğunluğa göre, bahsi geçen dönemde işsizlik ödeneği alınması için hiçbir neden kalmadığı kabul edilmektedir. Aynı anlayışın bir diğer sonucu olarak da, iadesi gereken işsizlik ödeneği miktarı belirlenirken, sigortalı işsizin kusurunun bulunmadığı gözetilerek temerrüt tarihinden itibaren işleyecek faizden sorumlu olması gerektiği belirtilmektedir.

4- Karara ekli karşı oyda ise, işçiye ödenen işsizlik ödeneklerinin İş-Kur’a iade edilmemesi gerektiği savunulmaktadır. Söz konusu görüşe göre sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu, yapılan fazla ödemenin iadesi için, bu ödemenin sigortalı işsizin kusurundan kaynaklanmış olmasını, ödeneğin kesilmesi için ise, ödeneğin alındığı tarihlerde gelir getirici bir işte çalışmayı aramaktadır. Yıllar süren yargılama sonrasında işe iade kararı ile dört aylık boşta geçen süre ücretine (belirli ve sınırlı hallerde) hak kazanan sigortalı işsizin, işe iade davası açması ve işe iadesine karar verilmesinde kusurlu olduğunun kabul edilmesi sonucunu doğuracak şekilde, bu dönemin işsizlik ödeneğinin İş Kur’a iadesine karar verilmesi yasanın amacıyla uyumlu bulunmamaktadır. Dahası söz konusu görüşe göre, işçi işsizlik ödeneği aldığı süreden çok daha fazla süre işsiz kalmaktadır ve işe iadeyle hak kazanılan ücrete ilişkin dört aylık süre eklense bile fiilen işsiz kalınan dönemi karşılanamamaktadır.

Yukarıda belirtilen gerekçelere ek olarak karşı oy yazısına göre, davaya konu olaydaki işçilerin iyiniyetle sebepsiz zenginleştiği kabul edilmeli ve sorumlulukları iade anında ellerinde kalan miktarla sınırlı olmalıdır.

5- İncelemeye konu olan yargı kararında tartışma, işe iade hakkı kazanan ve yeniden işe başlatılan işçinin, işten çıkarıldığı andan itibaren kendisine ödenen işsizlik ödeneğini, feshin geçersiz sayılması halinde İş-Kur’a iade etmek zorunda kalıp kalmayacağı noktasındadır.

Konu öğretide de tartışma yaratmıştır. Bazı yazarlar, işe aide hakkı kazanan işçinin aldığı işsizlik ödeneklerinin iadesi gerektiğini savunmaktadır (Ömer Ekmekçi, Yeni İş Kanunu Karşısında Yargı, Dava Süreci ve Olası Uygulama sorunları, Mercek Temmuz , ). Hatta bu yazarlardan bazıları söz konusu iade mükellefiyetini işverene bırakmakta ve işverenin yeniden işe başlattığı işçi ile olan mahsuplaşmasında ilgili ödenekleri kesip İş-Kur’a vermesi gerektiğini ileri sürmektedir (Polat Soyer, İşçiyi Bireysel Fesihlere Karşı Koruyan Yasal Düzenlemelerin Genel Çerçevesi ve Yargıtay Kararları Işığında Uygulama Sorunları, Legal İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku yılı Toplantısı, İş Güvencesi Kurumu ve İşe İade Davaları, İstanbul , 64).

Buna karşın öğretide yazarların bir başka bölümü ise, işsizlik ödeneklerinin İş-Kur’a iadesi için yasal bir düzenleme olmadığını, bu sebeple söz konusu iadenin mümkün olamayacağını belirtmektedir (Sarper Süzek, İş Hukuku, İstanbul , Savaş Taşkent, İş Sözleşmesinin Kurulması ve Sona Ermesi, Türkiye Toprak Seramik Çimento ve Cam Sanayi İşverenleri Sendikası Tarafından düzenlenen Yeni İş Yargısı Seminer Notları, 25–29 Haziran , Ali Güzel, İş Güvencesine İlişkin Yasal Esasların Değerlendirilmesi, İstanbul Barosu- Galatasaray Üniversitesi, İş Hukuku ve sosyal Güvenlik Hukukuna İlişkin Sorunlar ve Çözüm Önerileri Yılı Toplantısı, İstanbul , Süleyman Başterzi, Türkiyede Feshe Karşı Koruma Hukuku Reformunun Sosyal Hukuk ve İstihdam Üzerine Etkileri, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, /3, 81 vd.).

Esasen dava konusu olayda da hem çoğunluk hem de karşı oy görüşünün ortak noktası, öğretideki ikinci görüşü destekler niteliktedir. Ancak bu ortak görüş sadece, işçiye ücretinin ödendiği dört aylık dönemin dışında kalan işsizlik ödeneklerine ilişkindir. Karar imza koyan her iki grup da, dört aylık dönem dışındaki kısma denk gelen işsizlik ödeneklerinin ödenmeyeceğini belirtmektedir. Tartışma ücretin ödendiği dört aylık dönemde alınan işsizlik ödeneklerinin iade edilip edilmeyeceği noktasındadır.

Bu açıdan bakıldığında, yüksek yargıda tartışma yaratan noktayı bir başka şekilde ifade edebilmek de mümkündür. İşe iade edilen işçiye çalışmadığı dönem için ödenecek dört aylık ücret, işçinin o dönemde çalıştığı sonucunu mu doğuracaktır. Zira işçinin dört aylık dönemde çalıştığının kabulü halinde, dört ayı aşan sürenin ücretinin neden ödenmediğini açıklayabilmek mümkün olamamaktadır. Çünkü feshin geçersizliği ile iş akdinin varlığını koruduğunu kabul ederek ücret ödemek, dört ayı aşan süre için de geçerlidir. Yasa koyucunun bu dönem için ödenecek ücreti dört ayla sınırlamış olduğunun kabulü, bu düşünceyi, yani işçinin dört aylık süre içinde çalıştığını kabul etmek için yeterli görünmemektedir.

O halde cevaplanması gereken soru, geçersiz sayılan fesih ile işe yeniden başlatılma arasında geçen dönemde işçi çalışıyor mu kabul edilecektir. Yoksa (ödenek almaya hak kazandıracak şekilde) işsiz mi sayılacaktır.

6- İşsizliğin neyi ifade ettiği, bir tanım olarak işsizlik sigortası kanununda yer almamaktadır. Ancak söz konusu yasanın bu kavramdan ne anladığını, aynı yasadaki diğer tanımlardan yararlanarak tespit etmeye çalışabiliriz.

Yasaya göre işsizlik sigortası, bir işyerinde çalışırken, çalışma istek, yetenek, sağlık ve yeterliliğinde olmasına rağmen, herhangi bir kasıt ve kusuru olmaksızın işini kaybeden sigortalılara işsiz kalmaları nedeniyle uğradıkları gelir kaybını belli süre ve ölçüde karşılayan, sigortacılık tekniği ile faaliyet gösteren zorunlu sigortayı ifade eder (m/c). Dolayısıyla sigortalıya ödenek hakkı veren işsizlik, bir işyerinde çalışırken, çalışma istek, yetenek, sağlık ve yeterliliğinde olmasına rağmen, herhangi bir kasıt ve kusuru olmaksızın işini kaybetmektir.

Aynı yasaya göre sigortalı işsiz, sayılı yasa kapsamına giren bir işyerinde bir hizmet akdine dayalı ve sigortalı olarak çalışırken bu kanunun ilgili maddelerinde belirtilen nedenlerle işini kaybeden ve kuruma başvurarak çalışmaya hazır olduğunu bildiren kimsedir. (m/d). O halde işsizlik, bir hizmet akdine dayalı ve sigortalı olarak çalışırken bu kanunun ilgili maddelerinde belirtilen nedenlerle işini kaybetmek şeklinde de tanımlanabilir.

Her iki hüküm birlikte değerlendirildiğinde işsizliğin, bir işyerinde hizmet akdine dayalı ve sigortalı olarak çalışırken, çalışma istek, yetenek, sağlık ve yeterliliğinde olmasına rağmen, herhangi bir kasıt ve kusuru olmaksızın bu kanunun ilgili maddelerinde belirtilen nedenlerle işini kaybetmeyi ifade ettiğini söyleyebiliriz.

Yasanın gerekçesinde işsizlik ikiye ayrılmıştır. Buna göre, toplum açısından işsizlik, üretken kaynakların kullanılmaması anlamını taşır. Birey açısından ise, çalışma istek ve yeteneği bulunmasına ve çalışmaya hazır durumda olmasına rağmen, kişinin çalışma imkânı bulamamasıdır. Bunun sonucu ise, işten doğan gelirin kesilmiş olmasıdır. (İşsizlik tanımları konusunda bkz. Süleyman Başterzi, İşsizlik Sigortası, Ankara , Faruk Andaç, İşsizlik Sigortası, Ankara , 40 vd.).

7- sayılı yasa, diğer yasalarda da olduğu gibi, işsizlik ödeneği vermeden önce kendisine başvuran işçinin durumunu kendi yasal işsizlik anlayışı içinde incelemektedir. Yani, ödenek talep eden işçinin, bir işyerinde hizmet akdine dayalı ve sigortalı olarak çalışırken, çalışma istek, yetenek, sağlık ve yeterliliğinde olmasına rağmen, herhangi bir kasıt ve kusuru olmaksızın bu kanunun ilgili maddelerinde belirtilen nedenlerle işini kaybetmiş olup olmadığını irdelemektedir. Şayet işçi tanımlanan duruma uygun pozisyonda ise ve prim koşulunu sağladıysa hak ettiği ödeneği bağlamaktadır. Dolayısıyla yasa, başvuru anındaki koşullara göre karar vermektedir. Bu da çok doğal bir değerlendirme yöntemidir. Zira yasalardan, ilgililerin ilerde karşılaşabilecekleri durumları öngörmeleri beklenemez. Nasıl ki Ceza Kanunundan, ilk kez suç işleyen faili cezalandırırken, onun ilerde tekrar suç işleyip işlemeyeceğini öngörmesi beklenemeyecekse, İşsizlik Sigortası Kanunundan da, başvuru anında şartları sağlamış bir işçinin ilerde yeniden işe girip girmeyeceği, işe iade davası açıp açmayacağı, onu kazanıp kazanmayacağı, kazandığında tekrar başvurup başvurmayacağı, başvurursa işe yeniden başlatılıp başlatılmayacağını öngörmesi ve buna göre pozisyon alması beklenemez. Hukuki istikrarı sağlamak için yasalar muhataplarına, muhatap oldukları andaki koşullarla hak sağlamak durumundadır.

8- Her ne kadar kural bu olsa da, yasaları uygulayan kurumların gereken şartların oluşup oluşmadığı konusunda hata yapabilmesi ya da yanıltılması mümkündür. Bu durum, yukarıdaki kuralı ortadan kaldırmasa da, ilgili kurumlara hatadan dönebilme, yanlışı düzeltebilme imkânı-hakkı verilmesi zarureti yaratır. Nitekim hemen her yasada, bu tür istisnai hükümlere yer verilmiştir. sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda bunun çeşitli örneklerine görebilmek mümkündür;

— Tedavi gördüğü hekimden, tedavinin sona erdiğine ve çalışabilir olduğuna dair belge almaksızın çalışan sigortalıya geçici iş göremezlik ödeneği ödenmez, ödenmiş olanlar da yersiz yapılan ödeme tarihinden itibaren 96 ncı madde hükümlerine göre geri alınır. (m/d).

— Kendisinden aylık bağlanacak sigortalıyı veya gelir ya da aylık bağlanmış olan sigortalıyı kasten öldürdüğü veya öldürmeye teşebbüs ettiği veya bu Kanun gereğince sürekli iş göremez hale veya malûl duruma getirdiği, b) Kendisinden aylık bağlanacak sigortalıya veya gelir ya da aylık bağlanmamış olan sigortalıya veya hak sahibine karşı ağır bir suç işlediği veya bunlara karşı aile hukukundan doğan yükümlülüklerini önemli ölçüde yerine getirmemesi nedeniyle ölüme bağlı bir tasarrufla mirasçılıktan çıkarıldıkları, hususunda kesinleşmiş yargı kararı bulunan kişilere gelir veya aylık ödenmez. Ödenmiş bulunan gelir ve aylıklar, 96 ncı madde hükümlerine göre geri alınır. (m/1).

— Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96 ncı madde hükümlerine göre geri alınır. (m/1).

— Prim iadesi nedeniyle sigortalıların, isteğe bağlı sigortalıların, genel sağlık sigortalılarının aylık, gelir, ödenek ve sağlık hizmetlerinden yararlanma şartlarını yitirmeleri durumunda, bu Kanuna göre ödenen aylık, gelir ve ödenekler ile sağlanan sağlık hizmetleri durdurulur. Yanlış veya yersiz yapılan masraflar 96 ncı madde hükümlerine göre ilgililerden geri alınır. (m/5).

— Devlet yardımı, teşvik ve desteklerden; işverenlerin muaccel prim ve idari para cezası borçları kesilip Kuruma aktarıldıktan sonra, varsa kalan kısmı üzerinden yararlanılabilir. Tecil ve takside bağlanmış ya da yapılandırılmış olan borçlara ilişkin yükümlülüklerin yerine getirilmemesinden dolayı anlaşması bozulanlardan veya bu sebepler dışında söz konusu yardım, teşvik ve desteklerden yararlanmaması gerektiği sonradan anlaşılanlardan, yapılan devlet yardımı teşvik ve destek ödemeleri ilgili mevzuat çerçevesinde müeyyideleri ile birlikte geri alınır. (m/6).

(m).

— Malûllük aylığı almakta iken bu Kanuna göre veya yabancı bir ülke mevzuatı kapsamında çalışmaya başlayanların malûllük aylıkları, çalışmaya başladıkları tarihi takip eden ödeme dönemi başında kesilir. (m/3).

— 4. maddenin birinci fıkrasının (b) bendinin (4) numaralı alt bendi hariç olmak üzere bu Kanuna göre veya yabancı bir ülke mevzuatı kapsamında çalışmaya başlayanların yaşlılık aylıkları, çalışmaya başladıkları tarihi takip eden ödeme dönemi başında kesilir. (m/3).

— Vazife malûllüğü aylığı bağlananlardan; 5. maddenin (c) bendi hükmü saklı kalmak kaydıyla vazife malûllüğü aylığı bağlanmış olanlardan harp malûllüğü zammı hariç Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında çalışmaya başlayanların aylıkları, çalışmaya başladıkları tarihi takip eden ödeme dönemi başından itibaren kesilir. (m/15).

Benzer yaklaşımı sayılı İşsizlik Sigortası Kanununda da görebilmek mümkündür. Yasanın maddesine göre, “Sigortalının kusurundan kaynaklandığı belirlenen fazla ödemeler yasal faizi ile birlikte geri alınır.” (m/3).

Yine aynı kanuna göre, işsizlik ödeneği almakta iken; a) Kurumca teklif edilen mesleklerine uygun ve son çalıştıkları işin ücret ve çalışma koşullarına yakın ve ikamet edilen yerin belediye mücavir alanı sınırları içinde bir işi haklı bir nedene dayanmaksızın reddeden, b) İşsizlik ödeneği aldığı sürede gelir getirici bir işte çalıştığı veya herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşundan yaşlılık aylığı aldığı tespit edilen, c) Kurum tarafından önerilen meslek geliştirme, edindirme ve yetiştirme eğitimini haklı bir neden göstermeden reddeden veya kabul etmesine karşın devam etmeyen, d) Haklı bir nedene dayanmaksızın Kurum tarafından yapılan çağrıları zamanında cevaplamayan, istenilen bilgi ve belgeleri öngörülen süre içinde vermeyen, sigortalı işsizlerin işsizlik ödenekleri kesilir. (m).

9- Dava konusu olayda sayın çoğunluk, davalı işçiye yapılan işsizlik ödeneklerinin dört aylık kısmının iadesini gerekli görürken, işçinin o dönemde gelir getirici iş gördüğünü kabul etmektedir. Nitekim sayılı yasanın yukarıda belirtilen maddesinin “b” bendinde bu durum, ödeneğin kesilmesine gerekçe olabilmektedir. Sayın çoğunluk, işçinin dört aylık ödeneği iade etmemesinin, hem ücretinin hem de işsizlik ödeneğini alması sonucunu doğuracağını, yani çifte ödemeye neden olacağını kabul etmiştir.

Acaba işçi açısından gerçekten de “gelir getirici bir işte çalışma” mı söz konusudur, yoksa yapılan ödeme başka şekilde mi değerlendirilmelidir.

İş güvencesi kapsamında işçiye sağlanan haklar, onun feshe karşı korunmasını sağlamaya yöneliktir. Diğer deyişle İş Kanununun 18 ila maddeleri arasındaki düzenlemelerle getirilen haklar, işverenin fesih hakkını sınırlayan, onu geçerli olmayan fesihten caydırmaya yöneliktir. Fiilen bunu sağlayıp sağlayamadığı tartışması bir yana, yasal düzenlemede yer alan hakların temel amacının bu olduğu kabul edilmelidir.

sayılı yasanın konuya ilişkin madde gerekçesinde şu ifadeler yer verilmiştir; “ …Mahkemenin veya özel hakemin yapılan feshi geçersiz bulması, dolayısıyla işçinin işe iadesine karar vermesi durumunda, işveren karar tarihinden itibaren bir ay içinde işçiyi işe başlatmak zorundadır. İşveren mahkemenin veya özel hakemin kararına rağmen işçiyi öngörülen süre içinde işe başlatmaz ise, işçiye tazminat ödemekle yükümlü olacaktır. Bu tazminat, iş sözleşmesinin sona erdirilmesi ve işverenin işçiyi işe başlatmama sebepleri göz önünde tutularak, en az altı aylık ve en çok bir yıllık ücret tutarında olmak üzere, mahkeme veya özel hakem tarafından takdir edilecektir. Dava, seri muhakeme usulüne göre görülecek olmakla birlikte, sonuçlanması uygulamada öngörülen dört aylık süreyi aşabilecektir. Böyle bir durumda -işveren işçiyi ister işe başlatmış, isterse başlatmamış olsun- işçi çalıştırılmadığı sürenin en çok dört aya kadar olan kısmı için ücretini ve diğer haklarını alabilecektir.”

Yasa gerekçesinde de belirtildiği üzere işçiye ödenecek dört aylık ücret, çalıştırılmayan süreye ilişkindir. İşçi bu ücreti çalışmadan alacaktır. Dahası bu ödeme kendiliğinden de işçiye verilmeyecek, elde edilebilmesi için mahkeme kararı gerekecektir. Yani söz konusu ödeme, sayılı yasanın işsizlik ödeneğini kesmesine neden olacak, sıradan bir gelir getirici çalışmanın ürünü değildir. Aksine çalışmadan, mahkeme kararı ile elde edilen bir ödemedir. Ücret olarak tanımlanmış olması ise, İş Kanunundaki “feshin geçersiz sayılması” sisteminin doğal hukuki sonucudur. Zira feshin geçersizliği, iş akdinin devamı gibi bir sonuç doğurmakta ve o dönemde yapılacak ödemeyi ücret olarak ifade etme zarureti yaratmaktadır. O sebeple, feshe karşı koruma hükümleri ile işsizlik ödeneğini kesen düzenlemeleri aynı konunun parçaları olarak değerlendirmek, kullanılan kavramları eş görmek uygun olmasa gerekir. Dolayısıyla hükümlerin birbirlerine etki düzeyleri, yasaların sağlamaya çalıştığı amaç dikkate alınarak belirlenmelidir.

Bu durum karşısında, işe iade hakkı kazanan işçiye çalışmadığı dönem için mahkeme kararı gereği verilen ücretin, onun çalışması karşılığı olduğu düşünülmemelidir. Her ne kadar söz konusu ödeme işçinin dava süresi içinde çalışmadığı dönemde uğrayacağı ücret kaybını hedeflese ve İş Kanununda bu uyuşmazlığın üç ay içinde çözümleneceği belirtilse de, uygulamadaki durum bu değildir (İK/3). Yoğun iş yükü sebebiyle davaların çok uzun sürmesi, ne işçiye çalışmadan dava sonucunu bekleme imkânı vermekte, ne de ödenen dört aylık ücretin gerçek anlamda ücret olarak nitelendirilebilmesine izin vermektedir. İşe iade davasını kazanan ve dava süresince işe iade umuduyla bekleyen işçinin uğradığı zarar, dört aylık ücreti ile karşılanabilecek olandan çok daha büyüktür. Nitekim yüksek mahkemenin inceleme konusu kararındaki çoğunluk gerekçesinde de bu durum açıkça vurgulanmıştır. Buna göre, “…uygulamada iş yoğunluğu nedeniyle bu süre içinde davanın karara bağlanmasının mümkün olmadığı ve İş yargılamasına ilişkin sürecin dört ayı aştığı bilinen bir gerçektir. Kanundaki düzenleme ile feshin geçersizliğine dair karar alan işçinin, en çok dört aya kadar doğmuş bulunan ücret ve diğer haklarının hüküm altına alınarak korunmuş olması, yargılamanın bu süreleri aşması halinde kanunda getirilmiş bir yaptırımın da bulunmaması karşısında, yargılamanın uzamasının ve dört ay içinde karara bağlanamamasının olumsuz sonuçlarının sigortalıya yüklenerek ödenen işsizlik ödeneğinin iade edilmesi sonucuna varılması, işsizlik sigortasının yukarıda açıklanan amacı ve sosyal güvenlik ilkeleri ile bağdaşmaz.”

Dahası bu durum, yine çoğunluk görüşünde belirtildiği gibi işçinin kusurundan da kaynaklanmamaktadır. Dolayısıyla sayılı yasanın 50/3 düzenlemesindeki , “Sigortalının kusurundan kaynaklandığı belirlenen fazla ödemeler yasal faizi ile birlikte geri alınır.” hükmünü olaya uyarlayabilme imkânı da bulunmamaktadır.

Tüm bu tespitlerden de anlaşılacağı gibi feshin geçersizliği sonucu ödenen çalışılmayan dört aylık ücret, İşsizlik Sigortası Kanunu ve işsizlik ödeneği açısından “gelir getirici bir işte çalışma” olarak değerlendirilmemelidir. Onun yerine, üzerinden sosyal sigorta primi kesilse de sosyal bir ücret ödemesi olarak nitelendirilmelidir. Bu şekilde, aynı dönem alınan işsizlik ödeneğinin iadesine sebep olacak gerçek bir ücret muamelesi görmesinin önüne geçilebileceği kanısındayız. Bu sebeple iş akdinin feshi ardından açtığı dava ile feshi geçersiz kılan işçiye, fesih sonrası ödenen işsizlik ödeneklerinin hiç biri geri alınmamalı, yüksek mahkeme tarafından bu konuda, işçinin bu dava süreci içinde yaşadığı ekonomik sorunları gidermesine katkı sağlar şekilde genişletici bir yorum tercih edilmelidir.

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir