4, görüntülenme
Cevap Ver
Soruyu Soranın Seçtiği Cevap
Öncelikle misofanya adı psikolojik bir rahatsızlık var lakin bunun sizin durumunuzla alakası yok. Misofoni, insanların çiğneme veya nefes alma gibi sıradan seslere anormal derecede güçlü ve olumsuz tepkiler verdiği bir bozukluktur. Misofonya hastalığı başta yeme, içme, çiğneme ve nefes alıp verme gibi günlük seslere tepki olarak gelişen aşırı sinir halidir.
Sizin durumunuz ise muhtemel küçüklükten gelen bir refleks olabilir. Zira küçükken sürekli aklımıza sokulan bazı şeyler ya da bazı şeylerden anlamsız bir şekilde korku duymamız, ileride bize refleks olarak geri dönebilir.
Yine de bir bilene danışmanız en iyisidir.
Saygılar..
1, görüntülenme
Bu cevap, soru sahibi tarafından en iyi cevap seçilmiştir. Ancak bu, cevabın doğru olduğunu garanti etmez.
Misofanya olabilir. Tam bir misofanya değil. Tam gerçekleşmemiş misofanya da olabilir. Bildiğimiz kadarıyla misofanya normal seslere aşırı tepki. Yani sadece sese karşı ki sizin sorun da bu sanırım. Ancak siz çiğneme sesinden rahatsızlık duymuyorsanız bu sizin misofanya olmadığınızı göstermez. Tüm hastalıklar gibi psikolojik hastalıklar da yavaş yavaş ilerler. İleride daha da etkili olur çiğneme sesinden de rahatsızlık duyabilmeniz muhtemel. Eğer bu güne kadar bir artış olmadı ise ve hep aynı derecede seslerden rahatsızlık duyuyorsanız bu sizin için iyi haber.
Bunun için üzerine gitmenizi öneririm. Eğer sesten çekiniyorsanız üzerine gidin. Sifon sesi çıkınca kulaklarınızı kapatmayın, hatta yaklaşın. Tüm canlılar uyum sağlamaya meyillidir. Bir nevi alışma durumu. Siz de kendinizi alıştırırsanız bunun etkisini en azından en aza indirebilirsiniz. Bende tripofobi var. Şahsen gördüğüm yerde tüylerim diken diken olur ama bunun için Google'dan tripofobiyi tetikleyen görselleri tam ekran açıp dikkatle inceledim. Şimdi eskisi kadar rahatsızlık duymuyorum. Etkisini en aza indirdim en azından. Siz de üzerine giderek etkisini azaltabilirsiniz. Umarım faydası olur.
görüntülenme
Bu, misofanya değil. Kendimi bildim bile yüksek sesten imtina ederim. Sanki yüksek ses benim diğer şeyleri kontrol edebilirliğimi azaltıyor gibi hissettiriyor. Kendimi korunmasız hissettiriyor. Bu, muhtemelen kalıtsal bir korunma içgüdüsü zira yüksek ses altında tehlikelerin farkına varmamız azalacaktır. Sifona basarken bile bir elimle kulağımı kapatıyor ve diğer kulağımla omzumu birleştiriyorum.
görüntülenme
Daha Fazla Cevap Göster
Cevap Ver
Evrim Ağacı Soru & Cevap Platformu, Türkiye'deki bilimseverler tarafından kolektif ve öz denetime dayalı bir şekilde sürdürülen, özgür bir ortamdır. Evrim Ağacı tarafından yayınlanan makalelerin aksine, bu platforma girilen soru ve cevapların içeriği veya gerçek/doğru olup olmadıkları Evrim Ağacı yönetimi tarafından denetlenmemektedir. Evrim Ağacı, bu platformda yayınlanan cevapları herhangi bir şekilde desteklememekte veya doğruluğunu garanti etmemektedir. Doğru olmadığını düşündüğünüz cevapları, size sunulan denetim araçlarıyla işaretleyebilir, daha doğru olan cevapları kaynaklarıyla girebilir ve oylama araçlarıyla platformun daha güvenilir bir ortama evrimleşmesine katkı sağlayabilirsiniz.
Sorulara DönEvrim Ağacı'na Destek Ol
Evrim Ağacı'nın % okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katmak için hemen buraya tıklayın.
Popüler Yazılar
EA Akademi
Evrim Ağacı Akademi (ya da kısaca EA Akademi), yılından beri ürettiğimiz makalelerden oluşan ve kendi kendinizi bilimin çeşitli dallarında eğitebileceğiniz bir çevirim içi eğitim girişimi! Evrim Ağacı Akademi'yi buraya tıklayarak görebilirsiniz. Daha fazla bilgi için buraya tıklayın.
Etkinlik & İlan
Bilim ile ilgili bir etkinlik mi düzenliyorsunuz? Yoksa bilim insanlarını veya bilimseverleri ilgilendiren bir iş, staj, çalıştay, makale çağrısı vb. bir duyurunuz mu var? Etkinlik & İlan Platformumuzda paylaşın, milyonlarca bilimsevere ulaşsın.
Podcast
Evrim Ağacı'nın birçok içeriğinin profesyonel ses sanatçıları tarafından seslendirildiğini biliyor muydunuz? Bunların hepsini Podcast Platformumuzda dinleyebilirsiniz. Ayrıca Spotify, iTunes, Google Podcast ve YouTube bağlantılarını da bir arada bulabilirsiniz.
Aklımdan Geçen
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki
Bugün Öğrendim ki
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Kafana takılan neler var?
yılında bilim iletişimine güç katın!
Bu yıl sayfamızda gezdiniz.
Evrim Ağacı, Türkiye'nin en büyük, en çok ziyaret edilen, en güvenilir popüler bilim sitesi. Ancak bulunduğumuz noktaya oturduğumuz yerden gelmedik: yılından beri gece gündüz demeden çalışıyoruz. yılı sitemizi ve diğer tüm iletişim araçlarımızı baştan yarattığımız müthiş bir yıl olacak. Ancak bunu sürdürülebilir kılmamız için sizlerin desteğine ihtiyacımız var. Çünkü biz bu işi hobi olarak yapmıyoruz; Evrim Ağacı bizim yegane mesleğimiz, tek görevimiz. yılında da bunu yapmaya devam edebilmek için bize yardımcı olabilirsiniz. Tek seferlik destek olun veya daha iyisi, aylık destekçilerimiz arasına şimdi katılın.
Kreosus (₺)YoutubePatreonDiğer Yöntemler
Evrim Ağacı
Türkiye'deki bilimseverlerin buluşma noktasına hoşgeldiniz!
Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.
Geri dön
Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.
Geri dön
“ Mühendislik; doğanın üstün güçlerini, insanın kullanım ve ihtiyaçları için yönlendirme işidir.”
Thomas Tredgold
Bilim İçin 30 Saniyeniz Var mı?
Evrim Ağacı, tamamen okur ve izleyen desteğiyle sürdürülen, bağımsız bir bilim oluşumu. Ücretsiz bir Evrim Ağacı üyeliği oluşturmanın çok sayıda avantajından biri, sitedeki reklamları %50 oranında azaltmak (destekçilerimiz arasına katılarak reklamların %'ünü kapatabilirsiniz). Evrim Ağacı'nda geçirdiğiniz zamanı zenginleştirmek için, sadece 30 saniyenizi ayırarak üye olun (üyeyseniz, giriş yapmanızı tavsiye ederiz).
Üye Ol
Giriş Yap
Üyeliğin AvantajlarıGünlük hayatta bazı sesler bireylerde rahatsızlık yaratabiliyor. Uzmanlar, odyoloji literatüründe ses yüksekliği algısı bozukluğu olarak tanımlanan hiperakuzi rahatsızlığı yaşayan bireylerin normalde rahatsız etmeyen ses düzeylerinden oldukça fazla rahatsız olabildiklerini belirtiyor. Hiperakuzi rahatsızlığının bireylerde baş ağrısı, denge sorunları, koku ve ışığa duyarlılık gibi sorunlara yol açtığını ifade eden uzmanlar, yaşamın birçok alanını olumsuz etkilediğine dikkat çekiyorlar.
Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Odyoloji Bölümü Arş. Gör. Mina Gök ve Arş. Gör. Busemnaz Avşar, seslerin tahammül edilemez hale geldiği ses yüksekliği algısı bozukluğu olarak tanımlanan hiperakuzi hakkında önemli bilgiler paylaştılar.
Hiperakuzinin odyolojik literatürde en sık kullanılan terimler arasında olduğunu belirten Odyoloji Bölümü Arş. Gör. Mina Gök, “Hiperakuzi, normalde zararsız olduğu düşünülen seslerin tahammül edilemez hale geldiği ses yüksekliği algısı bozukluğudur ve oldukça sık görülür. Sağlıklı kişilere rahatsızlık vermeyen sesler, hiperakuzili bireyler tarafından çok yüksek hatta acı verici olarak algılanabiliyor. Hiperakuzi birbirlerine benzerliği nedeniyle sıklıkla fonofobi ve mizofoni ile karıştırılıyor. Oysaki hiperakuzi işitme sistemi kaynaklı bir bozukluktur. Mizofonide kişiler yalnızca bazı özel seslere hassasiyet gösterirler. Fonofobi ise ses korkusudur ve her ikisi de duyguların düzenlendiği beyin bölgesi ile alakalı bozukluklardır” dedi.
Hiperakuzinin yaşamın sosyal, psikolojik, akademik ve ekonomik alanlarını etkileyerek hayat kalitesini düşürebildiğine dikkat çeken Gök, “Ağır vakalarda durum eve kendini kapatmaya kadar gidebiliyor. Hiperakuzi rahatsızlığı yaşayan bireyler günlük ve normal ses şiddetindeki seslere tahammül edemezler, bazı çevresel sesler onlar için işkence haline gelir. Ayrıca hastalarda baş ağrısı, denge sorunları, koku ve ışığa duyarlılık gibi şikâyetler de görülebiliyor. Hastalara rahatsızlığa neden olan sesler sorulduğunda pes ve tiz seslerden trafik sesine kadar geniş bir bantta seslerden rahatsızlık duydukları yanıtı alınmıştır. Gürültü, rahatsızlık faktörlerinden sadece bir tanesidir. Hastalar arasında hiperakuziye bağlı zorluk yaratan sesler ve durumlar değişkenlik gösteriyor” ifadelerini kullandı.
Arş. Gör. Mina Gök, hiperakuzisi olan hastaların yaklaşık yüzde 90’ında çınlama şikayeti gözlendiğini söyledi ve sözlerine şöyle devam etti: “Bu nedenle hiperakuzinin çınlama habercisi olabileceği ve her iki olgunun da benzer mekanizmalardan kaynaklanabileceği düşünülüyor. Kulak çınlaması ve hiperakuzi; anksiyete ve stres ile şiddetlenebiliyor. Ayrıca her iki durum için de depresyon görülme olasılığının oldukça yüksek olduğunu söyleyebiliriz. Yaygın görülen bir rahatsızlık olmasına rağmen hiperakuzinin nasıl oluştuğu hakkında evrensel bir fikir birliği olmamakla birlikte yüksek gürültüye maruz kalma en yaygın neden olarak karşımıza çıkıyor. Bu nedenle, mesleki gürültü maruziyeti ve gürültüye bağlı işitme kaybı başlıca risk faktörleri olarak gösteriliyor. Araştırmalar; profesyonel müzisyenlerin, özellikle de pop/rock müzik çalan ve kendilerini uzun süreli yüksek şiddette sese maruz bırakan kişilerin hiperakuziye yakalanma olasılıklarının daha yüksek olduğunu gösteriyor.”
Ayrıntılı bir hasta hikayesinin odyolojik değerlendirmenin ilk basamağı olduğunu belirten Arş. Gör. Busemnaz Avşar, “Hiperakuzi için olası risk faktörleri sorgulanırken; bir psikiyatrik hastalığın olup olmadığı, gürültüye maruz kalma ve akustik travma geçmişi gibi durumların mutlaka gözden geçirilmesi gerekiyor. Hiperakuzi tanısında kullanılan birkaç yöntem vardır. Bunlar odyologlar tarafından yapılan ses yüksekliği rahatsızlık seviyelerini ölçeklendirme teknikleridir. Desibel cinsinden ölçülen ses yüksekliği rahatsızlık seviyesi (LDL), kişinin bir sesi rahatsız edici derecede yüksek olarak algıladığı noktayı tanımlar. Hiperakuzili hastalarda bu ses seviyesi, ortalama seviyenin dB HL olduğu genel popülasyona kıyasla çok daha düşüktür. İşitme kaybının etkisi olmaksızın hiperakuzi, tüm frekans bantlarını etkiler. Böylece hastaların odyometrik bulgularında LDL seviyesinin benzer şekilde tüm frekanslarda azaldığı görülür” dedi.
Odyometrik testlerin azami özen gösterilerek yapılması gerektiğinin önemine dikkat çeken Avşar, “Burada dikkat edilmesi gereken nokta, odyologlar tarafından hastaya verilen ilk test tonunun özenle belirlenen bir seviyede tutulması gerektiğidir. Aksi halde, kişiyi rahatsız olacağı uyarana maruz bırakmak, yardım etmek yerine bu sıkıntıyı artırma ve durumu daha da kötüleştirme riskini taşır. Rahatsızlık eşiğini aşma olasılığı olan diğer testlerden de kaçınılmalıdır” ifadelerini kullandı.
Hiperakuzili hastalarda tek taraflı semptomlar ve odyolojik bulgular gözlendiğinde nörolojik semptomların varlığı gibi durumlarda görüntüleme tekniklerinin kullanılması gerektiğini belirten Avşar, “Görüntüleme yöntemini seçerken de hastanın durumu her zaman göz önünde bulundurulmalı. Örneğin MRI taramalarına kıyasla bilgisayarlı tomografi (BT) gibi daha sessiz yöntemlerin kullanılması gerekir” dedi.
Bazı iç kulak kaynaklı hiperakuzi durumları için cerrahi müdahale gerekli olabildiğini ve operasyona tetkikler sonrası Kulak, Burun, Boğaz hekimlerinin karar verdiğini belirten Arş. Gör. Busemnaz Avşar, “Hiperakuzi tedavisi hastalık nedeniyle oluşan psikolojik yükü hafifletmeyi amaçlıyor ve genelde fiziksel semptomları ortadan kaldırmayı hedefliyor” diye konuştu.
Avşar, hiperakuzi tedavi yöntemlerini şöyle sıraladı:
Alternatif tedaviler de hiperakuzi için tercih edilebiliyor. Vitamin takviyeleri, akupunktur, egzersiz, yoga, meditasyon, masaj, gevşeme terapisi ve hipnoz gibi yaklaşımlar uygulanabiliyor.
Üsküdar Haber Ajansı (ÜHA)
Ağız şapırdatma, nefes alma, sakız çiğneme, tırnak kesme, çatal bıçak ya da anahtar seslerine karşı tiksinme derecesinde aşırı hassasiyet şeklinde ortaya çıkan mizofoni, kişinin hayatını olumsuz etkiliyor. Daha çok ergenlik döneminde ortaya çıkan mizofoniye bedensel olarak çarpıntı, nefes darlığı ve terleme gibi belirtiler eşlik edebiliyor. Mizofoninin kişinin yaşamını olumsuz etkilemesi ve hayatını kısıtlaması halinde tedavi edilmesi öneriliyor.
Üsküdar Üniversitesi NP Feneryolu Tıp Merkezi Psikiyatri Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Barış Önen Ünsalver, seslere karşı yoğun hassasiyet şeklinde ortaya çıkan mizofoni (misophania) hakkında bilgi verdi.
Yrd. Doç. Dr. Barış Önen Ünsalver, mizofoniyi “yemek yerken ağız şapırdatma, yemek yerken çıkan çatal bıçak sesi, nefes alma, sakız çiğneme, tırnak kesme, öksürük gibi gündelik hayatta herkesin çıkardığı seslerden tiksinme noktasına ulaşan aşırı rahatsızlık hissi” olarak tanımladı.
Pek çok kişinin bazı seslere karşı hassasiyetinin çok fazla olmasına rağmen mizofonisi olan kişilerde bu durumun tiksinme derecesinde olduğunu kaydeden Yrd. Doç. Dr. Barış Önen Ünsalver, şunları söyledi:
“Mizofonisi olanların seslere duyarlılığı tiksinme ve o sesi duymayla birlikte kaygı, korku ve öfke gibi duygular yaşama şiddetindedir. Mizofonisi olanlar bu seslere duyarsızlaşmazlar. Hatta rahatsız eden sesi, diğer insanlardan gittikçe daha yüksek şiddette algılarlar. Ayrıca bedensel olarak çarpıntı, nefes darlığı, terleme gibi belirtiler de eşlik eder. Bazen sesi ortaya çıkaran bir insansa o kişiyle kavga dahi edebilirler. Sıklıkla gördüğümüz yemek sesinden rahatsızlık olgularında o sesi çıkaran kişiyle aynı ortamda yemek yemediklerini biliriz.”
Mizofoninin genellikle ergenlik döneminde ortaya çıktığını belirten Yrd. Doç. Dr. Barış Önen Ünsalver, “Mizofoni, kaygı bozukluğu, Obsesif Kompulsif Bozukluğu (OKB) olanlar ya da duyusal hassasiyeti yüksek olanlarda ve mükemmeliyetçi kişilerde görülebilir. Mizofonisi olanların beyinlerinde sesin algılandığı alandaki elektriksel faaliyet mizofonisi olmayanlara göre daha yüksek bulunmuştur. Başka bir deyişle gerçekten sesi daha yoğun algılarlar” dedi.
Mizofoniye dair yapılmış araştırmaların sayısı yetersiz olduğundan cinsiyet belirtmenin mümkün olmadığını belirten Yrd. Doç. Dr. Barış Önen Ünsalver, klinikte daha çok kadın hastalarda görüldüğüne dikkat çekti.
Mizofoninin kişinin hayatını etkilemesi halinde tedavi edilmesi gerektiğini belirten Yrd. Doç. Dr. Barış Önen Ünsalver, şunları söyledi:
“Eğer kişinin hayat kalitesi belirgin düşmüş, öfke patlamaları yaşıyor ya da sürekli seslerden kaçınarak kısıtlı bir hayat sürüyorsa mizofoniye eşlik eden depresyon ya da kaygı bozukluğu gelişmiş olabilir. Bu durumda antidepresan tedaviler uygulanabilir. Dikkat değiştirme teknikleri, sesi bastıracak başka seslerin kullanımı, davranışçı terapiler faydalı olabilir. Yorgunlukla mizofoni arttığından kişilerin bolca istirahat etmesi önemlidir. Gerek uyku gerek gevşeme ve nefes egzersizleri dinlendirici etki yapabilir.”
Güncelleme Tarihi: 17 Eylül
Yayınlama Tarihi: 02 Ocak
Sayfa içeriğinde yer alan bilgiler yalnızca bilgilendirme amaçlıdır. İlgili sayfada tedavi edici sağlık hizmetine yönelik bilgiler içeren öğeler yer almamaktadır. Tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.
Migren, zonklayıcı ve genellikle yarım başağrısı dediğimiz tarzda ağrıya neden olur. Bulantı, kusma, ışığa ve sese aşırı duyarlılık eşlik edebilir. Migren krizleri günler ve saatler sürebilir ve işten güçten alıkoyabilir. Kronik migren hastaları, ara sıra atak geçirenlere oranla daha fazla iş kaybına uğrar (% ’e oranla % ) (Migraine Disabilty Assessment (MIDAS) Grade IV.
Bazı kişilerde baş ağrısıyla birlikte “aura” adını alan uyarıcı bir belirti olabilir. Migrenden önce başlayabilir. Bazı hastalarda ışık çakmaları, açık renkli ya da görmeyi bozan noktalar, yüzün ya da kolun bir tarafında seğirme, konuşma güçlüğü gibi değişik bulgular da olabilir.
Bazı ilaçlar migren ataklarını önleyebilir ya da ağrıyı azaltabilir. Doğru ilaçlar, bazı basit tebdirler ve yaşam tarzı değişiklikleriyle önlenebilir.
Migrenler çocuklukta, ergenlikte ve erken yetişkinlikte başlayabilir. Dört devresi vardır. Ağrı öncesi, aura, atak, ağrı sonrası.
Ağrı öncesi:
Migrenden bir iki gün önce bazı farklılıklar hissedebilirsiniz. Bunlar gelen bir atak için uyarıcıdır.
• Kabızlık
• Depresyondan öforiye duygudurumu değişiklikleri
• Açlık hissi
• Ense sertliği
• Susuzluk hissi ve idrar artışı
• Sık sık esneme
Aura:
Aura migrenden önce ya da migren sırasında olabilir. Bazı kişilerde görsel bozukluklar şeklinde ortaya çıkar, başka bozukluklar da görülebilir. Auralar beyinle ve sinir sistemiyle ilgili geri dönebilen değişikliklerdir. Hafif olarak başlar, birkaç saniyede giderek artar ve dk sürer.
• Değişik şekiller, parlak noktalar, ışık çakmaları
• Görme kaybı
• Kolda bacakta iğnelenme
• Yüzde veya vücudun bir kısmında uyuşukluk
• Konuşma güçlüğü
• Gürültü ya da müzik duyma
• Kontrolsuz seğirme ya da başka hareketler
Atak:
Migren genellikle tedavi edilmediğinde saat sürer. Ne sıklıkta tekrarladığı kişiden kişiye farklıdır. Nadir de olabilir, ayda birkaç kez de olabilir.
Migren sırasında:
• Ağrı genellikle başın tek tarafında olur, fakat bazen iki taraflıdır.
• Ağrı zonklayıcı ya da atım şeklindedir.
• Işığa sese, kokuya ve dokunmaya aşırı duyarlık olabilir.
• Bulantı kusma olabilir.